Alevi Mektebi Sitesi

 

 

Ana Sayfa

Hadisler

 

 

Peygamberimizin Hadisinde  Aleviler

 

Abdullah b. Abbas diyor, Resulullah Sallallahu aleyhi ve âlih'ten

duydum, buyurdu ki:

Ey insanlar! Kıyamet günü dört süvari vardır ki bizden başkaları değildir. Birisi dedi ki babam anam sana feda ey Allah Resulü! Kimdir süvariler?

Buyurdu ki: ben Burağ'a bineceğim; kardeşim Salih kendi ümmetinin öldürdüğü Allah’ın devesine, kızım Fatima benim el- Azba adlı deveme, Ebu Talib oğlu Ali de cennet develerinden bir deveye binecektir. Devenin yuları ıslak incidendir. Gözleri kırmızı yakuttandır. Karnı yeşil zümrüttendir. Üzerinde içeriden dışarısı, dışarıdan içerisi gözüken beyaz inciden bir kubbe vardın Dışı Allah'ın rahmetiyle kuşatılmış, içi ise Allah'ın affıyla donatılmıştır. İleri gelince süratle gelir, geri gidince de süratle gider. O benim önümde olur. Başında nurdan bir taç olur. Mahşer yerinde toplananları aydınlatır bu taç. Tacın yetmiş rüknü vardır. Her rükün, göğün ufkunda ki dür misali yıldız gibi parlamaktadır. Hamd sancağı elinde olduğu halde "La ilahe İllallah, Muhammed'ur Resulullah" diye kıyamette

nida eder. Hangi melaike topluluğun rastlasa "Bu mürsel Peygamberdir," derler. Uğradığı her peygamber topluluğu da "Bu mukarreb melektir" derler. Bu sırada arş'ın ortasından birisi şöyle seslenir:

"Ey topluluk, bu ne mürsel Peygamber, ne de mukarreb melektir? Bu Ebu Talib oğlu Ali'dir."

Ali'nin Şia'sı da onun peşinden gelir. Bir çağırıcı onun Şia'sına:

-Kimlersiniz siz? Diye seslenir. Onlar da:

-BİZ ALEVİLERİZ" diye cevap verirler.

Bunun üzerine onlara şöyle ses gelir:

-EY ALEVİLER! SİZ GÜVENDESİNİZ, SEVİP DE VELİ

EDİNDİĞİNİZLE BİRLİKTE CENNETE GİRİN.

 

 

Kaynaklar:

 

1.    Es-Seyyid Haşim el-Behrani  “Gayet’ül Meram” C.6, S.76; C.7, S.30, 42 

2.    Eş-Şeyh Müfid “el-Emali” S.271-273

3.    Eş-Şeyh Tusi “el-Emali” S.34-35

4.    Hasan bin Süleyman el-Hilli “el-Muhtadar” S.92, H.1370 1.Bas.Necef

5.    Muhammed bin Ali et-Tabari “Beşaret’ül Mustafa Li-Şiat’il Murtada” S.107

6.    Allame el-Meclisi “Bihar'ül Envar” C.7, S.230-231; C.65, S.112

 

 

 أمالي الشيخ قال: حدثنا محمد بن محمد قال: أخبرني أبو علي الحسن بن علي ابن الفضل الرازي قال: حدثنا علي بن أحمد بن بشر العسكري قال: حدثنا أبو إسحاق محمد بن هارون بن عيسى الهاشمي قال: حدثنا أبو إسحاق إبراهيم بن مهدي الإيلي قال: حدثنا إسحاق بن سليمان الهاشمي قال: حدثنا أبي قال: حدثنا هارون الرشيد قال: حدثني أبي المهدي قال: حدثنا أمير المؤمنين المنصور أبو جعفر عبد الله بن محمد بن علي قال: حدثني أبي محمد بن علي قال:

حدثني علي بن عبد الله بن العباس عن عبد الله بن العباس بن عبد المطلب قال: سمعت رسول الله (صلى الله عليه وآله) يقول: يا أيها الناس نحن في القيامة ركبان أربعة ليس غيرنا. فقال له قائل: بأبي أنت وأمي يا رسول الله من الركبان؟ قال: أنا على البراق، وأخي صالح على ناقة الله التي عقرها قومه، وابنتي فاطمة على ناقتي العضباء، وعلي بن أبي طالب على ناقة من نوق الجنة خطمها من اللؤلؤ الرطب وعيناها من ياقوتتين حمراوتين وبطنها من زبرجد أخضر، عليها قبة من لؤلؤ بيضاء يرى باطنها من ظاهرها وظاهرها من باطنها، ظاهرها من رحمة الله وباطنها من عفو الله، إذا أقبلت زفت وإذا أدبرت زفت، وهو أمامي على رأسه تاج من نور يضئ لأهل الجمع، ذلك التاج له سبعون ركنا كل ركن يضئ كالكوكب الدري في أفق السماء وبيده لواء الحمد وهو ينادي في القيامة لا إله إلا الله محمد رسول الله، فلا يمر بملأ من الملائكة إلا قالوا: نبي مرسل، ولا يمر نبي إلا يقول: ملك مقرب، فينادي مناد من بطنان العرش: يا أيها الناس ليس هذا ملكا مقربا ولا نبيا مرسلا ولا حامل عرش، هذا علي ابن أبي طالب، وتجئ شيعته من بعده فينادي مناد لشيعته: من أنتم؟

فيقولون: نحن العلويون فيأتيهم النداء: أيها العلويون أنتم آمنون، ادخلوا الجنة مع من كنتم توالون.

 

(السيد هاشم البحراني في غاية المرام ج 6 ص 76 / أمالي الطوسي: ص 34-35)