Ali İrfan
VELAYET
VELAYET Yayın No: 22
Çocuk Serİsİ: 4
İrtibat
Velayet
Yayıncılık
Havuzlubahçe
Mah. Bahçelievler Cad. 41/A
(Anafartalar
Lisesi Karşısı) Seyhan / ADANA
TIf.:
0322.359 82 04
GSM:
0535.668 62 20
DİZGİ.
MİzANPAJ
MOZAİK
REKLAM Tlf.: 0322.363 39 72 KAPAK:VELAYET
TİRAJ:
1000
BASKı:
EKREM OFSET TIf.: 0322.363 05 16 ADANA
_______________________________________
ÖYKÜLERiMİZ
2 - Alevi
Yaşantisında Aşırılık Olmaz
3 - Ahiret Bilinci
4 - Tövbenin Gerçeği
5 Resulullah (s.a.a.)tan Duydum
6 - Değersiz Hükümet
7 - Katiline Şefkat ve Merhameti
8- Birinci imamımız Emir-el Mümin'in Ali
(a.s)'den ilahi Sözler
SUNU
Kötü ve
çirkin insanlar, dünyanın geleceğini kendilerine benzetmek için
ellerinden geleni yaparak, gelecek nesillere çirkin bir dünya bırakmak
istiyorlar.
Bizler
ne kötü olalım, ne de kötülük ve çirkinlikler karşısında
sessiz kalalım. Dünyamızı kötü yarınlardan, çirkinliklerden
koruyalım.
Bu da
ancak; iyileri, güzellikleri, doğruları tanımak onları
örnek ve önder edinmekle olur.
Bu
güzellikleri, iyilikleri, doğruları Yüce Yaratıcımız
tüm insanlığa beyan etmiştir. Bu beyanda, ondört masum-u paklar
tarafından hayat bulmuştur. Bu hayat, onlara layıkıyla
uyanlar tarafından sürdürülmektedir.
Bizlere düşen, Yüce
Yaratıcının ilahi mesajındaki beyanı anlamamız
ve onun canlı örnekleri olan ilahi önderleri en iyi bir şekilde
tanımamızdır.
Bu
şekilde İnsan-ı Kamil'e giden yola adım atabilir;
kötülüklerden, çirkinliklerden uzak bir dünyada insana yaraşır bir
hayatı kucaklayabiliriz.
Bu
kitap serimizin gayesi bu yolda yararlı olmaktır. İnsanlık
önderlerini hayat öykülerinden örneklerle sizlere tanıtmaya
çalışacağız; Onları tanımak elbette hakkı
ile mümkün değil ama yüreklere bir nebze esinti ve güzel bir zikir
olacağına inanıyoruz. Çaba bizden başarı
Allah'tandır.
Rabbim!
Bizleri; doğrulardan eyle, doğrularla beraber eyle.
Ali
İrfan
Sabahleyin, içi yiyecekle dolu bir sepet
hazirlayip, bu sepeti omuzuna alarak o kadinin evine dogru hareket etti.
Yol da iken bazi kimseler
Hz.Ali (as)a; Sepeti verin biz götürelim diyorlar di. Ama Hz.Ali (as) onlara
cevaben:
Kiyamet günü benim amellerimi
kim omuzlayacak? Diye buyuruyordu.
Nihayet o kadinin evine
yetisti, kapiyi caldi.
Kadin Kim o ?
Hz.Ali Dün seni su tasimana
yardim eden kimseyim, cocuklarina yiyecek getirdim, kapiyi ac.
Kadin kapiyi acip şöyle
dedi:
-Allah senden razı olsun ,
benimle Ali bin Ebu Talib arasında Allah hükmetsin.
Hz. Ali (a.s) içeri girip
kadına şöyle dedi :
-Size yardım etmek
istiyorum.
- Ekmek mi yapıyorsun yoksa çocuklara mı
bakacakin?
Kadın- Ben ekmeği daha güzel yaparim , sen
çocuklara bak !
Kadın un öğüttünü hamur
yaptıo Hz.
Ali (a.s) da kendisiyle
birlikte getirdiği eti kebap yapıp hurmayla çocukların
ağzına bırakıyordu. Sevgi ve şefkatle babacasina lokmayı çocuklarin,
ağzına bırakırken her defasında:
;'Evlatlarim!
Eğer Ali sizin hakkınızde kusur etmişse ona
hakkınızı helal edinu buyuruyordu.
Hamur
hazır olunca Hz. Ali (a.s) tandiri yakıp yüzünü onun ateşine
yaklaş= tirarak şöyle diyordu:
'Ey
Ali! Ateşin tadını (yakıcılığını)
tat! işte bu; yetim çocuk ve dul kadınların durumundan habersiz olan kimsenin cezasıdır."
Komşunun hanımı tesaddüfen Hz.
Ali"yi görüp
tanıdı, aceleyle ev sahibi kadının yanına gidip
şöyle dedi: "Yazıklar
olsun sana! Bu şahıs, Müslümanların önderi ve bu ülkenin yöneticisi
Ali bin Ebu Taliptir."
Kadıncağız dediği sözlerden
utanç duyduğu halde aceleyle Hazrti AIi'nin yanına gelip:
"Ey Emir'el-Muminin!
Senden utanç duyuyorum, beni affet' dedi.
Hz. Ali (a.s) da cevaben:
"Senin ve çocuklarının hakkında
kusur yaptığımdan dolayı ben sizlere karşı
mahcubum!" buyurdular.
imam Ali (a.s) bir
gün varlıklı bir ashabı olan Zeyd oğlu Alanin hasta oLmasından dolayı
onu görmeye gitmiştl. Alaunın evinin çok büyük,
geniş ve aşırı
süslenmiş oluşu. Onun bu konuda neden bir israf yapmış
olduğunu göstermekteydi. imam Ali 'a.s) kendi
ashabından birinin bu durumda bir israf yapmasına üzülmüş idi.
Ona şöyle buyurdu:
Ey Ala' Böylesi bir ihtişamda bu kadar büyük bir evi bu dünyada ne yapacaksın sana böyle
bir ev ahirette lazım. Bu dünyada ne kadar
yaşayabilirsin?
Ama ahirette bundan daha iyi bir evde yaşamak
istiyorsan bu evde Allah'ın
rızasını kazan, cömertlikle misafirler
ağırla, akrabalarına, kardeşlerine ihsanlarda bulun,
müslümanların haklarına uygun davran,
Ala imam Ali Efendimize şöyle arzetti:
- Ey
müminlerin Emiri! Senin buyruklarına uyacağım.
Daha sonra bu konunun aksine yaşayan kardeşini imam Ali (a.s)`ye şikayette bulundum,
- Ey
Müminlerin Emiri! Kardeşim Asım kendisini dünyadan
tamamen uzaklaştırmış.
Dünya işleri ile ilgilenmiyor. Giyiminde de çok
rahatsız edici giysi kullanıyor. Ailesini de kendi gibi yaşamaya
mecbur etmiş.
imam Ali Asım'in biran önce yanına gelmesini emreder.
Asim
imam Ali
Efendimizin huzuruna geldiğinde; efendimiz ona şöyle buyurur: Ey
kendi nefsinin
düşmani Şeytan, aklını ça!arak seni bu yolla sürüklemiştir. Kendi çoluk
çocuğundan utanmıyormusun?
Neden
cocuklarına merhamet etmiyorsun? Tertemiz
rızıkları sana helal eden Allahın onlardan
yararlanmanı istemediğini mi zannediyorsun ?
Sen Allah
katinda böyle bir düşünceden daha düşüksün.
Asım:
Ey Emirul
müminin Sen neden Kuru ve katıksız ekmek yiyor ve rahat olmayan elbise
giyiyorsun? Ben sana
uymuşum dediğimde imam Ali (as) söyle buyurdular.
"Yazıkiar
olsun sana
Ben senin gibi degilim beinim baska vaziyetim vardir.Cünkü ben
müslümanlarin önderiyim. Ben yiyecek ve giyecegimi fakirlerin fakirliğin
zorluk ve meşakkal'le tahammül
etmeleri Için onların yiyecek ve giyeceklerinin haddine
indirmeliyim. Bir benim önderlik vazifemdir.Ama senin böyle bir
vazifen yoktur. Asim, imam (a.s)'ın
sözlerinden sonra normal elbisesini giyip kendi isiyle mesgul
oldu.
|
Suveyd b. Gafle söyle diyor:
Halk akin akin giderek mümümlerin emiri imam Ali (as)ye
biat etmisti. O günlnerden sonra bir gün müminlerin emirinin huzuruna vardim.
Onun kücük bir hasir üzerinde oturmus oldugunu gördüm; Odasinda o hasirden
baska bir sey yoktu. Bu durumu gönrünce söyle dedim: Ya Emirel Müminin!
Beyful-Mal sizin yetkinizde oldugu halde odanizda hasirdan baska ihtiyac
duyulan diger bir sey görmüyorum.
Emirul Müminin Ali (as) cevaben buyurdular ki:
EY Ğafle! Akilli bir kimse kendisinden ayrilip
baska bir yere göcüp gidecegi bir ev icin mal-mülk biriktirmez. Önümüzde ..kisa
bir zamanda varacagimiz huzurlu ve
emniyettli bir ev vardir; en iyi esyalarimizi ora icin seciyoruz oraya
gönderiyoruz. Biz de yakinda oraya göc edecegiz.
Emir'ul-Muminin Hz.
Ali (a.s)'i imanlı, sadık yarenlerinden biri
olan Kumeyl söyle diyor:
Bir gün imam (a.)
"Ey Emir'el
Müminin! Bir kul günah yapıyor, sonra da
mağfiret diliyor. Acaba mağfiret diIemenin ölçüsü, gerçeği
nedir?" diye sordum.
imam (a.s) "Ey Kumeyl! Mağfiret di-
Iemenin ölçüsü,
tövbedir?" buyurdular.
Kumeyl: "Sadece bu kadar mı?" imam
(a.s): "Hayır!"
Kumeyl: Nasıldır öyleyse?
Imam (a.s)
"Kul bir günah işlediğinde, tahrik iie. 'Estafirullah (Allah/dan bağış
diliyorum) diyor,"
Kumeyl: Tahrik nedir?
Imam (a,.s):"Dil ve dudaklarini hakikati
pesinden getirmek kastiyle hareket ettmesidir.
Kumeyl: "'Hakikat nedir?
imam (a.s): Kalble tasdik etmek (samimi bir Kalble
magfiret dilemek) ve mağfiret dilediği günahi
tekrarlamamaya karar vermektir,
Kumeyl: "Bunları
yaparsam mağfiret dileyenlerden sayılırmıyım ?
ret dileyenlerden sayılır miyim?"
Imam (a.s): Hayır!
Kumeyl:
"Neden?
imam (a.s): "Çünkü sen henüz magfiret dilemenin aslina
ulaşmamışsın, Kumeyl: Magfiret dilemenin
asli nedir?
imam (a.s): Günah icin tövbe etmektir.iste bu
ibadet edenlerin derecesidir;
bir de ileride her çeşit günahtan kaçınmaya karar
vermektir.
Mağfiret
dileme altı mananin gerçeklaşmesiyle olur:
Geçmiş (günahlara) karşı
pişmanlık duymak.
Günahı,
ebedi olarak terk etmeye karar vermek.
Kendinle diğer yaratıklar arasında
bulunan hakları ada etmek.
Bütün farzlarda, Allah'ın hakkini ödemek.
Bedeninde haram yollarla oluşan etlerini; deri
kemiğe yapışacak dereceye gelecek kadar eriterek yerine helal
yollardan oluşacak et meydana getirmek yani vücudu helal yoldan
geliştirmek.
Vücuda, günahın tadını
tattırdığı gibi, ona itaat etmenin de zorluk ve acısını
tattırmak."
Ebu Müslim şöyle diyor:
Bir gün ben,
Hasan-ı Basri ve Enes bin Malik birlikte Peygamber
Efendimizin
eşi Ümmü Salamenin evine gittik. Enes evin
kapısı önünde oturdu, içeri girmedi. Ama benle Hasan-ı Basri içeriye geçtik.
Hasan-ı Basri Ümmü Salemeye selam verdi, o da selamin cevabini
verdi.
Daha sonra Ümmü Saleme: Evde sen kimsin ? diye
sordu.
Hasan-i Basri: Ben Hasan-i Basriyim.
Ümmü Saleme: Ne için gelmişsin?
Hasan-i Basri: Resulullah (s.a.a)ın Ali bin
Ebu Talib hakkında hadisini bana söylemesi için gelmişim.
Ümmü Seleme:Allaha and olsun ki, bu iki
kulağımla Peygamberden duyduğum bir hadisi sana
söyleyeceğim; eğer yalan söylersem sağir olayım! Bu iki
gözümle görmedi isem kör olayım! Kalbimde yeretmistir, eğer buna
tanıklık etmese Allah onu mühürlesin! Eğer Resulullah
(s.a.a)dan duymadı isem lal olayim. Resulullah (s.a.a) Ali bin Ebu
Talibe şöyle buyurdular:
Ya Ali! Kim kıyamet günü Allahin huzuruna
senin velayetini inkar ederek gelse, müşrik ve puta tapanların safında yer
almış olacaktır."
Hasan-ı
Basri bu hadisi duyunca şöyle dedi:
Allah-u Ekber,
tanıklık ediyorum ki gerçekten Ali bin Ebu Talib
benim ve bütün müminlerin
mevlasıdir."
Ümmü
Seleme'nin evinden dışarı çıktığımızda,
Enes bin Malik, Hasan-ı Basriye;
Neden tekbir getirdin? diye sordu. O da sebebini ona açıkladı. Bunun
üzerine Enes bin
Malik onlara şöyle dedi:
Bu Hadisi, Resulullah (s.a.a) üç dört defa
buyurmuştur."
Ya Ali! Kim kıyamet günü Allahin
huzuruna senin velayetini inkar ederek gelse, müşrik ve puta
tapanların safında yer almış olacaktır."
Hz. Ali (a.s), islam ordusuyla birlikte ahdi bozan
muhalifleri ezmek için Basra'ya doğru hareket ettiler. Basra'nın
yakınlarinda"Zikar" denen bir yere
ulaştıklarında, yorgunluklarını gidermek ve orduyu
savaşa hazırlamak için onlara oturup dinlenme emri verdi.
Abdullah bin Abbas şöyle diyor:
"Ben orada Emir'ul-Muminin Hz. Ali
(a.s)'ın huzuruna vardığımda, Hazretin, (ordu
komutanı ve müslümanların reisi olmasına rağmen) kendi
ayakkabisini yamadigini gördüm.
Hz.Ali (as) bana dönerek söyle buyurdular:
Bu ayakkabinin degeri ne kadar olabilir?
Ben dedim ki: Bunun hiçbir değeri yoktur.
Buyurdular ki: Allaha and olsun ki hakkı
diriltip batılı yok etmedikçe bu değersiz ayakkabı size
hükümet ve önderlik etmekten bana daha sevimlidir.
Emir"ul-Muminin Hz.
Ali (a.s), mihrabta ibn-i Mülcemin eliyle bir kılıç
darbesi aldıktan sonra, darbenin şiddetinden dolayı bir müddet
bayıldı. Ayıldıktan sonra imam Hasan (a.s) bir kapta babasına süt
getirmişti. imam
Ali (a.s) süften biraz içtikten
sonra geri kalanı imam Hasan'a vererek:
"Bu
sütü esiriniz olan ibn-i MüIcem'e verin.
Oğlum!
Kendi yiyip içtiğiniz şeylerden ona verin; yiyip içsin.
Eğer
ben ölmez yaşarsam onunla olan hesabımı ben görürüm: Aksi takdirde
sizler bu hesabı görürseniz onun bana vurduğu bir darbeden
fazlasını ona vurmayın.
Ben
ölünceye kadar ona karşı iyi davranın." buyurdular.
Daha
sonra Hz. Ali (a.s)'ın verdiği sütü ibn-i Mülcem'e götürdüler ve o
lanetli de onu alıp içti.
1.Hakkı kendisinden
tanıyın kişilerden değil
2.Dün bir pis meni damlasıydın yann bir
leş olacaksın; O halde bu kibirin neden?
3.insanlar bilmediklerinin düşmanıdırlar.
4.Bir dağ bile beni sevse parçalanır darmadağın
olurdu.
5.Kim bizi gönlüyle sever diliyle bizimle olur
kılıcıylada düşmanlanmızla savaşırsa
cennette bizimle beraber bizim derecemizde olacaktır.
6.Zulüm esnasında, Allah'ın sana
karşı adaletli olduğunu; kudretli olduğunda da
Allah'ın sana karşı kudretini düşün.
7.Zorluklarda oldukça sabırlı
ızdıraplı durumlarda da oldukça vakarlı ol.
8.Kadrini bilmeyeme yapılan ihsanda hayır
yoktur.
9.Seni güvenilir biline güvenilir
ol.
10.Sana ihanet edena sen ihanet etme.
11.Dininizi Allah'tan yardım dileyerek koruyun.
12.Dinin en yüksek derecesi iyiliği emretrnek,
kötülükten sakındırmak ve nahi hükümleri koruyup canlı tutmaktır.
13.Hayatta ölüm için, geçici alanda kalıcı
için, gidici olandan daimi için bir şeyler hazırlayanlara Allah
rahmet etsin.
14.Dünya rüya onunla aldanmak ise
pişmanlıktır.
15.Sen dünyaya kucak açsanda onu sana şüphesiz
sırt çevirecektir. Sen dünyaya sırt çevirsende şüphesiz o sana
kucak açacaktır. Gerçekten de sen dünya için yaratılmadın. O
halde dünyada zahit olmalısın.
16.Dünya ancak leştir. Kardeşçe etrafına
üşüşenlerse köpeklere benzerler. Kardeşliklerin onu elde etmek
için birbirlerine saldırmalannın önüne geçemez.
17.Kitaplari teselli bulan hiçbir teselliyi; yitirmez.