Hacamet
(enseden kan aldırma), bedeni salim kılar ve aklı güçlendirir.
Bıyığı kısaltmak, temizliktendir; aynı zamanda (Peygamber salla'llâhu aleyhi ve alihin) sünnetidir. Bıyığa
güzel koku sürmek, kâtipler (amelleri yazan melekler) için bir
saygıdır; aynı zamanda sünnettir de. Yağ sürmek, deriyi
yumuşatır; akıl ve beyin gücünü artırır; gusül ve
abdest suyunun akışını kolaylaştırır;
saçın karışıp keçelenmesini giderir ve rengi parlatır.
Misvak kullanmak Allah'ın rızasına, ağzın güzel
kokmasına sebep olur ve sünnettir. Hatmi bitkisi (hanım çiçeği)
ile başı yıkamak, kiri temizlediği gibi pisliği de
giderir. Abdest alırken, mazmaza ve istinşak etmek (ağıza
ve buruna su almak), ağzı ve burunu temizler. Enfiye, baş için
sıhhat, beden ve baştaki dertler için şifadır. Hamam otu,
bedenin sağlamlığına ve temizliğine sebep olur.
Tırnakları
kesmek büyük dertleri önler, rızık getirir ve onu çoğaltır.
Koltuk altının tüylerini almak, kötü kokuyu giderir, aynı
zamanda temizlik ve sünnettir de. Elleri yemekten önce ve sonra yıkamak,
rızkı artırır. Bayram gusülleri, Allah'tan bir şey
dileyen ve sünnete uymak isteyen kimsenin temizliğidir.
Geceleyin (sahur vakti) kalkmak, bedenin sıhhatine
ve Allah'ın rızasına sebep olur; aynı zamanda rahmete
yönelmek ve peygamberlerin ahlakına sarılmaktır.
Elma yemek, mideye güzel koku verir. Günlük
çiğnemek, dişleri sağlamlaştırır, balgamı
yok eder ve ağzın kokusunu giderir. Şafak söktükten sonra gün
doğana kadar, camide oturmak, rızk elde etmek için, yeryüzünde
koşup yolculuk yapmaktan daha tesirlidir.
Ayva yemek, zayıf kalbi kuvvetlendirir,
mideye güzel koku verir, zekâyı geliştirir, korkağa cesaret
verir ve çocuğu güzelliştirir. Her gün aç karına yirmi bir tane
kuru üzüm yemek, ölümden başka her hastalığın önünü
alır.
Müslümanın,
Ramazan ayının ilk
gecesinde hanımıyla cinsel
ilişkide bulunması müstehaptır. Çünkü Allah-u Teâla
buyurmuştur ki: "Oruç
gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helal kılındı."[2]
Parmaklarınıza, gümüş olmayan
yüzük takmayın. Çünkü Resulullah
salla'llâhu aleyhi ve alih
buyurmuştur ki: Allah-u Teâla, parmağında demir yüzük olan eli
tahir kılmaz.
Allah'ın isimlerinden birini yüzük
taşına nakşeden kimse onu, istinca ettiği (necaset
temizlediği) ele takmamalıdır. Herhangi biriniz, aynaya
baktığında şöyle demelidir: Elhamdulillahillezi halekanî fe ahsene halkî ve savveranî fe ahsene
sûretî ve zane minnî ma şane min ğayrî ve ekremenî bil İslam.[3]
Yabancılara, en güzel şekilde görünebilmek
için süslendiğiniz gibi, sizi görmek için yanınıza gelen
kardeşleriniz için de süsleniniz.
Her
ayın üç gününde ve Şaban ayının tamamında oruç tutmak,
göğüsün vesvesesini giderdiği gibi kalbin
ıztırabını da yok eder. Soğuk suyla istinca etmek (tuvalette
kendini temizlemek) basuru keser. Elbiseyi temizlemek, üzüntüyü giderir ve
namaz için bir temizliktir. Sakaldan beyazlaşan tüyü koparmayın;
çünkü o bir nurdur. Her kim İslam dininde iken ihtiyarlarsa, kıyamet
günü onun bir nuru olacaktır. Müslüman kimse cünüplü olarak uyumaz,
taharetli (abdestli) olarak uyur. Eğer su bulamazsa toprakla teyemmüm
eder. Zira mü'minin ruhu uyuduğu zaman Allah'a (c.c) yücelir; O da onu
kabul edip mübarek kılar; eğer eceli gelmiş olursa, onu güzel
bir surette karar verir; eğer eceli gelmezse, onu, ona emin olan
meleklerle birlikte geri çevirir ve bedenine geri döndürür.
Müslüman
kimse kıbleye doğru tükürmez; eğer unutarak yaparsa, Allah'tan
mağfiret diler. İnsan secde yerine, yemeğine, içtiği
şeye ve dua yazılı pazubantına üflememelidir. Sizden hiç
biriniz cadde üzerine gait yapmamalıdır. Damın üzerinden havaya
ve akar suya idrar edilmemelidir. Kim öyle yapıp bir zarar görürse, sadece
kendisini kınamalıdır. Çünkü suda ve havada yaşayan
varlıklar vardır. İdrar ettiğinizde yukarıya ve
rüzgara doğru idrar etmeyin. Sırt üstü uyumayın.[4] İnsan tembellik ederek ve göğsünü öne
çıkararak namaz kılmamalıdır.[5] Kul, Allah'ın huzurunda durduğu vakit
(dünya hakkında) az düşünmelidir. Çünkü onun namazdan olan hissesi,
huzur-u kalple kıldığı miktarıncadır.
Allah'ı zikretmeği hiç bir yerde ve hiç bir halde terketmeyin.
Namazda sakın başka bir şeye teveccüh etmeyin; zira kul
başka bir şeye teveccüh ettiğinde Allah-u Teâla ona şöyle
buyurur: "Kulum bana teveccüh et, bana teveccüh etmen başkasına
teveccüh etmenden daha hayırlıdır."
Sofraya
dökülen ekmek parçalarını toplayıp yiyin. Çünkü onları
şifa niyetiyle yemek, Allah'ın izniyle her hastalık için şifadır. Pamuk elbise giyin; çünkü Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih'in elbisesidir; Resulullah hastalık dışında yün ve tüyden
yapılan elbiseyi giymezdi. Sizlerden biriniz yemekten sonra, yemek
yediği parmaklarını yaladığında Allah-u Teâla
şöyle buyurur: "Barekellah
fike" (Allah sana bereket verir).
Allah-u Teâla cemali
sever ve nimetinin eserini kulunda görmeyi de sever. Selam vermekle olsa bile,
sıla-ı rahim (akrabalarla ilişki kurup onlara muhabbet) edin.
Çünkü Allah-u Teâla şöyle buyurmuştur: "Sakının Allah'tan ki, onunla haklarınızı
dile-mekesiniz ve akrabalardan ilişkiyi kesmekten de çekinin".[6]
Günlerinizi maceralar
anlatmak, "şöyle böyle yaptım" demekle geçirmeyiniz. Çünkü
amellerinizi koruyan muhafızlar sizinle birliktedir. Allah'ı her
yerde anın. Peygambere ve Ehl-i Beytine -Allah'ın salat-ı Ona ve onların üzerine olsun-
selavat getirin. Zira Allah-u Teâla, o Hazreti andığınızda
ve saygıda bulunduğunuzda duanızı kabul eder. Sıcak
yemeği bırakın soğusun ve yenilecek bir hale gelsin. Zira Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih sıcak yemek getirdiklerinde
şöyle buyurdu: "Bırakın soğusun ve yenilir bir hale
gelsin. Allah-u Teâla sıcak yemeği bize yedirmez; bereket soğuk
yemektedir; sıcak yemeğin bereketi olmaz.
Çocuklarınıza
Allah'ın onlara yarar vermesini sağlayacak ilimleri öğretin ki,
mürcieye[7] yenik düşmesinler.
Ey insanlar! Dillerinizi
koruyun. (Hak karşısında) kayıtsız şartsız
teslim olun. Emanetleri, peygamberlerin katilleri bile olsalar sahiplerine iâde
edin. Pazara girdiğinizde ve halkı ticaret işleriyle meşgul
olarak gördüğünüzde, Allah'ı çok anın. Çünkü bu amel,
günahların keffareti olduğu gibi hasenatın da artmasına
sebep olur. Gafillerden olmayınız. Ramazan ayı
ulaştığında kula yolculuğa çıkmak
yakışmaz. Çünkü Allah-u Teâla buyurmuştur ki: "Sizden her kim Ramazan ayında
hazır bulunursa o ayı oruç tutsun."[8]
Şarap
içmede ve ayakkabının üzerine mesh etmede takıyye yoktur (yani
bu işler takıyye olarak bile yapılmaz). Sakın
hakkımızda gulüv (ifrat) etmeyin. Bizi Allah'ın kulları
bilin; sonra faziletimizden dilediğiniz şeyi söyleyin. Bizi seven,
yaptığımız ameli yapmalıdır ve vera' (günahlardan
ve şüpheli şeylerden kaçınıp çekinmek) ile bu makama
ulaşmaya çalışmalıdır. Çünkü haramlardan çekinmek,
dünya ve ahirette yardım dilenilecek en iyi vesiledir. Bize ayıp
isnat eden kimselerle bir arada oturmayın.
Düşmanımızın yanında bizi açıkça överek bize olan
sevginizi aşikâr etmeyin ki kendinizi yöneticilerinizin yanında hakir düşürürsünüz.
Doğruluğa sarılın. Çünkü o, kurtuluş vesilesidir.
Allah'ın indinde olan şeye, rağbet edin. Allah'ın
rızası ve itaatını talep edin; bu yol uğrunda
sabırlı olun.
Mü'minin
ayıpları ortaya çıkıp horlanarak cennete girmesi ne de
kötüdür. İşlediğiniz günahlarınızın affedilmesi
için, kıyamet günü size şefaat dilemekten dolayı bizi zahmete
düşürmeyin. Kıyamet günü kendinizi
düşmanlarınızın yanında utandırmayın. Allah
katındaki makamınızı bırakıp bu değersiz
dünyaya kapılarak kendinizi tekzip etmeyin. Allah'ın size
emrettiği şeye, sıkıca sarılın. Çünkü can
verirken sizinle imrenilen cennet nimetlerini görmeniz arasındaki
fasıla, ancak Resulullah'ın
(can çekişme vakti yanınızda) hazır olması
mıktarıncadır. (Siz ölür ölmez cennet nimetlerine
kavuşacaksınız). Allah indinde olan şey daha
hayırlı ve kalıcıdır. Allah'a andolsun ki (ölüm vakti)
ona müjde verilir, gözü aydınlanır ve likaullah'a aşık
olur.
Maddi
durumları zayıf olan
kardeşlerinizi küçümsemeyin; kim bir mü'mini küçümserse, Allah da
onu küçümser ve kıyamet günü de o ikisini bir araya getirmez; ancak tövbe
edip pişman olması hariç. Kardeşinin kendisine muhtaç
olduğunu gören kimse, ihtiyacını karşılamak için, onu
talepte bulunma zahmetine düşürmemelidir. (Yani istemeden
ihtiyacını karşılamalıdır.) Birbirinizi ziyaret
edin, birbirinize şefkatli davranın, birbirinize
bağışta bulunun. Söyleyip amel etmeyen münafık gibi
olmayın. Evlenin; zira Resulullah
salla'llâhu aleyhi ve alih
buyurmuştur ki: "Sünnetime uymayı seven mutlaka evlenmelidir.
Çünkü evlenmek sünnetimdendir. Evlat sahibi olmaya çalışın, zira
ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere karşı
övüneceğim.
Evlatlarınızı zinakâr ve deli
kadının sütünden koruyun. Çünkü süt
bulaştırıcıdır. (Bazı ruhi ve cismi özellikleri
çocuğa aktarır.) Taşlığı, mahmuzu ve
kursağı olmayan kuşun etinden uzak olun. Azı dişi olan
yırtıcı hayvanın ve pençesi olan kuşun etinden
sakının. Dalak yemeyin; çünkü dalak bozuk kandan oluşur.[9] Siyah elbise giymeyin. Çünkü siyah elbise Firavun'un elbisesidir. Etin urundan
sakının. Zira o cüzam damarını tahrik eder. Dinde
kıyas etmeyin. Çünkü dinde kıyas yapılmaz. Pek yakında
bazı kimseler gelir ki, dinde kıyas ederler; bunlar dinin düşmanlarıdır.
İlk kıyas eden Şeytan'dı. Ucu sivri ayakkabı giymeyin.
Çünkü o Firavun'un
ayakkabısıdır. Bu Çeşit ayakkabıyı ilk icat eden
şahıs odur.[10]
Şarap içenlere karşı
çıkın. Hurma yiyin. Çünkü hurma dertlere dermandır. Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih'in sözüne uyun; o şöyle
buyurmuştur: "Kim kendi yüzüne dilencilikten (başkalarına
ağız açmaktan) bir kapı açarsa Allah da fakirlikten onun yüzüne
bir kapı açar."
Çok mağfiret dileyin. Çünkü bu amel,
rızkı çoğaltır. Gücünüz yettiği kadar ahiretiniz için
iyi amel gönderin. Zira, onu yarın hazır bulursunuz.
Tartışmaktan sakının. Çünkü tartışmak şüphe
doğurur.
Allah'tan bir şey dileyen, onu şu üç
saatte dilemelidir: 1- Cuma gününde. 2- Öğle vaktinde, ki rüzgar eser,
göklerin kapıları açılır, rahmet iner ve kuşlar öter.
3- Gecenin son saatlerinde şafak söktüğü vakit. Bu vakitte iki melek
şöyle çağrıda bulunurlar: Tövbe edecek var mı tövbesi kabul
edilsin? İhtiyacı olan var mı karşılansın?
Mağfiret isteyen var mı bağışlansın? Ve
dileği olan var mı? Öyleyse Allah'ın davetçisine icabet edin.
Şafağın
sökmesinden güneşin doğuşuna kadar rızık talep edin.
Çünkü bu, rızık kazanmak için yeryüzünde dolaşmaktan, daha
faydalıdır. İşte bu vakit Allah-u Teâla'nın kulları
arasında rızkı taksim ettiği vakittir. Fereci
(kurtuluşu) bekleyin. Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Çünkü
Allah katında amellerin en sevimlisi fereci (kurtuluşu) beklemek ve
mü'minin sürekli yaptığı amelidir. Sabah namazını
kıldıktan sonra Allah'a tevekkül edin. İşte o zaman büyük
bağış ve ihsanlar verilir. Kılıçla haremlere
(Mescid-ül Haram ve Mescid-ün Nebiye) girmeyin. Kılıç önünüzde
(olduğu halde) namaz kılmayın. Çünkü kıble emniyet yeridir.
Hacca gittiğinizde,
Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih'in kabrini ziyaret edin. Bu ziyareti
terketmek zulümdür ve siz buna emrolunmuşsunuz. Üzerinizde hakları
olanların kabirlerinin ziyaretine gidin; bir müddet orada kalın, o
kabirlerin kenarında Allah'tan rızık talep edin. Zira onlar
sizin ziyaret etmenizle sevinirler. Kişi anne ve babasının
kabrinin kenarında onların hakkında dua ettikten sonra
(Allah'tan) kendi isteğini dilemelidir. Büyük günahları işlemeye
gücünüz yetmediğinde, küçük günahlarınızı, az
saymayın. Çünkü küçük günahlar toplanır büyük olur. Secdeleri
uzatın. Kim secdeyi uzatırsa, Allah'a itaat etmiş ve
kurtuluş bulmuş olur.
Ölümü, kabirden
çıkacağınız ve Allah'ın huzurunda
duracağınız günü çok anın ki,
karşılaştığınız musibetler size kolay
gelsin. Göz ağrısına tutulan Ayet-el Kürsi'yi şifa
niyetiyle okusun, inşaallah şifa bulur. Günahtan sakının.
Çünkü bütün belalar ve rızkın azlığı, hatta derinin
çizilmesi, ayağın taşa çarpması ve (bütün) musibetler günah
sebebiyledir. Allah-u Teâla buyuruyor ki: "Başınıza
gelen her musibet, kendi ellerinizin kazandığı (günahlar)
yüzündendir. Allah ise günahların bir çoğunu
bağışlıyor (bunlardan dolayı musibet vermiyor)."[11]
Yemek yerken
Allah'ı çok anın, konuşmayın. Çünkü yemek, Allah'ın
nimet ve rızıklarından biridir; şükrü ve hamdı ise
size farzdır. Nimet elinizden çıkmadan, ona iyi davranın
(kadrini bilin, şükrünü yerine getirin); zira nimet (sahibinden)
ayrılır ve sahibinin kendisine nasıl muamele ettiğine dair
şehadet eder. Kim Allah'ın az rızkına razı olursa,
Allah da onun az ameline razı olur. Tefritten (amel etmede gevşeklik
yapmaktan) sakının; çünkü pişmanlığın yarar
sağlamayacağı bir zamanda pişmanlığa sebep olur.
Savaş alanında
düşmanla karşılaştığınızda, az
konuşun; Allah'ı çok anın; düşmana sırt çevirmeyin;
zira (bu işinizle) Allah'ın gazabını haketmiş
olursunuz. Savaş meydanında kardeşlerinizden birinin
yaralandığını, felakete uğradığını
veya düşmanın onun canına kıymak istediğini
gördüğünüz zaman, canınızla onu güçlendirin.[12] Gücünüz yettiği kadar, hayır iş
yapın. Çünkü hayır iş, insanı kötü ölümden korur.
Kim Allah katında
makamının nasıl olduğunu bilmek istiyorsa, günah
işlediği zaman Allah'ın kendi yanındaki makamının
nasıl olduğuna baksın.
Evde beslenecek en iyi
hayvan, koyundur. Kimin evinde bir koyun olursa melekler her gün bir defa onu
takdis eder; her kimin iki koyunu olursa, melekler onu iki defa takdis eder;
keza üç koyunu olanıda ve Allah-u Teâla şöyle buyurur:
"Yaşantınız bereketli olsun." Bir müslüman zayıf
ve güçsüz olduğunda sütle et yemelidir. Çünkü Allah-u Teâla gücü bu
ikisinde bırakmıştır. Hacca gitmek istediğinizde,
gitmeden önce yolculuğun bazı ihtiyaçlarını alıp
hazırlayın. Zira Allah-u Teâla (cihaddan kaçmak isteyenler
hakkında) şöyle buyuruyor: "Savaşa
çıkmayı kasdetselerdi, elbette bir hazırlıkta
bulunurlardı."[13]
Güneşli havada
oturduğunuzda güneş sırtınıza vuracak şekilde
oturun. Çünkü güneş gizli hastalıkları aşikâr eder.
Hacca gittiğinizde
Allah'ın evine çok bakın. Çünkü Allah'ın, Beyt'ül
Haram'ının nezdinde yüz yirmi (çeşit) rahmeti vardır.
Altmış tanesi tavaf edenler, kırk tanesi namaz kılanlar,
yirmi tanesi de bakanlar içindir. Beytullah-il Haram'ın kenarında,
aklınızda olan günahları itiraf edin, aklınıza
gelmeyen günahlar hususunda ise şöyle deyin: Allah'ım! Bizim
unuttuğumuz, fakat senin unutmadığın günahlarımızı
sen affeyle. Zira kim o mekânda günahlarına ikrar eder, onları sayar,
onları hatırlar ve onlardan dolayı Allah'tan mağfiret
dilerse, o günahları bağışlamak Allah'a hak olur. Bela
inmeden önce dua etmeye koyulun. Altı vakitte göğün
kapıları açılır: Yağmur yağdığı
vakit, cihad vakti (saldırı zamanı), ezan vakti, Kur'an
okunduğu vakit, öğlenin ilk vakti ve şafak söktüğü vakit.
Kim ölünün cesedi
soğuduktan sonra ona el sürerse, gusletmesi gerekir. Bir mü'mine gusül
ettirenin onu kefenledikten sonra, gusledip artık ölüye dokunmaması
gerekir; dokunursa tekrar gusletmesi farz olur.[14]
Kefenleri (güzel kokuyla) tütsülemeyin. Ölülerinize kâfur
dışında koku sürmeyin. Çünkü ölü ihrama giren kimse gibidir
(güzel koku kullanmak ihramda olan kimseye haramdır). Ailenize, ölünün yanında
güzel konuşmayı emredin.
Resulullah salla'llâhu
aleyhi ve alih'in kızı Fatıma
aleyha selam babası vefat
ettiği zaman, Beni Haşim kızları kendisine matem elbisesi
getirdiklerini bildirdiklerinde şöyle buyurdu: "Matem elbisesini
(cahiliye âdetlerini) bir kenara bırakın, (onun yerine) dua
edin."
Müslüman,
kardeşinin aynasıdır; kardeşinizde bir
yanlışlık gördüğünüzde, ona yüklenmeyin; onu irşad
edin; ona nasihatta bulunun ve onunla iyi geçinin. İhtilaftan
sakının. Çünkü ihtilaf dinden çıkıp dinin hükümlerine
uymamaya sebep olur. Orta halli olun (ifrat ve tefritten sakının).
Birbirinize şefkatli ve merhametli davranın.
Hayvanıyla yolculuğa çıkan
(konaklayacağı yere ulaştığında) ilk önce onun
otunu ve suyunu vermelidir. Hayvanın yüzüne vurmayın. Çünkü o da
Rabbini tenzih ve tesbih ediyor.
Kim yolculukta yolunu yitirir veya canından
korkarsa; "Ey Salih
yardımıma koş" diye çağrıda bulunsun. Zira cinden
olan kardeşlerinizin arasında sesinize cevap verecek, yolunu
şaşırana yol gösterecek ve hayvanını koruyacak
kimseler vardır. Kim arslandan, canı, hayvanı (atı, devesi)
veya koyunu için korkarsa, onların etrafına daire şeklinde bir
çizgi çizip şöyle demelidir: "Allah'ım! Ey Danyalın,[15] kuyunun
ve her yırtıcı arslanın Rabbi! Beni ve koyunumu koru."
Boğulmaktan korkan şöyle demelidir. "Bismillahi mecraha ve mürsaha inne
Rabbî leğafûrun rahim."[16] Vema
kaderullahe hakke kadrihi ve'l erzu cemîan kabzetuhu yevmel kıyameti ve's
semavatu metviyyatun biyemînihi Subhanehu ve Teâla amma yuşrikûn"[17] Akrepten korkan şu ayeti
okumalıdır: "Selamun ala Nuh'in fil alemin. İnna kezalike
neczil muhsinîn. İnnehu min ibadin'el mu'minîn."[18]
Yeni doğan evladınız için yedinci
gününde akike (kurban) kesin. Saçlarını traş ettiğinizde
saçlarının ağırlığı kadar gümüş sadaka
verin. Bu iş, her müslüman için gereklidir. Resulullah salla'llâhu
aleyhi ve alih de Hasan ve Hüseyin için böyle yaptı. Dilenciye
bir şey verdiğinizde ondan hakkınızda dua etmesini isteyin;
zira duası sizin hakkınızda kabul olur, ama kendi hakkında
kabul olmaz. Çünkü (dilenciler genellikle) yalan konuşurlar.
Kendisiyle sadaka verdiğiniz elinizi öpün;
zira sadaka dilencinin eline geçmeden önce Allah onu alır. Nitekim Allah-u
Teâla (Kur'an'da) buyurmuştur ki: ("Bilmezler
mi bizzat Allah kullarından tövbeyi kabul eder) ve sadakaları
alır."[19] Sadakayı gece (vakti) verin. Çünkü gece
verilen sadaka Allah'ın gazabını yatıştırır.
Sözlerinizi amellerinizden sayın ki,
hayır işlerin dışında, konuşmalarınız
azalsın. Allah'ın size verdiği rızıktan (fakirlere)
infak edin; zira infak eden kimse, Allah yolunda cihat eden kimse gibidir.
Mükâfata yakini olan, cömertçe infak eder.
Bir şeye yakini olupta sonra şüpheye
düşen, önceki yakini üzere amel etmelidir. Çünkü şüphe yakini
gidermez ve onu bozmaz. Yalan yere şahitlik yapmayın. Şarap
içilen sofrada oturmayın. Çünkü insan ne zaman alınıp götürüleceğini
(öleceğini) bilmez.
Yemeğe oturduğunuzda köleler gibi
oturun, yerde (oturarak) yiyin; bacak bacak üzerine atmayın ve
bağdaş kurup oturmayın; çünkü böyle oturmak Allah'ın
sevmediği bir oturuştur ve böyle oturana Allah gazap eder. Peygamberlerin
akşam yemeği yatsı (namazın)dan sonra idi. Akşam
yemeğini terketmeyin. Çünkü onu terketmek bedeni çökertir.
Bedenin ateşi, ölümün öncüsü ve
Allah'ın yeryüzündeki zindanıdır. Allah-u Teâla kullarından
istediği kimseyi onda mahpus eder.
Ateş, devenin hörgücünden tüylerin dökülmesi gibi günahları döker.
Yara ve ateşten başka bütün hastalıklar, bedenin dahilindedir,
ama bunlar bedenin zahirinde olurlar. Bedendeki ateşi menekşe ve
soğuk suyla düşürün. Çünkü bu ateşin sıcaklığı
cehennemin sıcaklığındandır.
Müslüman bir kimse, hastalığı
sıhhatine galip olmadıkça ilaç kullanmamalıdır.
Dua, kesinleşen kaza ve kaderi geri çevirir.
Öyleyse onu hazırlayın ve okuyun. Temizlendikten sonra alınan
abdestin on hasenesi vardır; öyleyse kendinizi temizleyin. Tembellikten
kaçının. Çünkü tembellik eden kimse Allah'ın hakkını
edâ edemez. Bedenin pis kokusunu, suyla temizleyin.
Kendinizi kontrol edin; Allah-u Teâla, birlikte
oturduğu kimsenin rahatsızlığına sebep olan döküntülü
kulu sevmez. Namazda sakalınızla ve sizi oyalayan herhangi bir
işle uğraşmayın.
Başka bir işle meşgul olmadan
önce, hayır iş yapmaya koşun. Mü'minin nefsi kendi
tarafından meşakkattedir, (fakat) başkaları ondan
rahattırlar. Sözlerinizin çoğu Allah'ın zikri olmalıdır.
Günahtan sakının. Çünkü kul günah
işler ve rızık ondan kesilir. Hastalarınızı
sadakayla tedavi edin. Mallarınızı zekât vermekle koruyun.
Namaz, her takvalının (Allah'a) yaklaşma vesilesidir. Hac her
güçsüzün cihadıdır. Eşine iyi davranmak, kadının
cihadıdır. Fakirlik en büyük ölümdür. Aile azlığı, iki
kolaylıktan biridir. Takdir (ölçülü davranmak), geçimin
yarısıdır. Üzüntü,
ihtiyarlığın yarısıdır. İktisatlı (orta
halli) davranan kimse, fakir olmaz. İstişare eden, helak olmaz.
Şerefli ve dindar kimselerden başkasına ihsan etmek uygun
değildir. Her şeyin meyvesi vardır, hayır işin meyvesi
ise onu çabuklaştırmaktır.
Mükâfata yakini olan, cömertçe
bağışta bulunur. Musibet vakti bacaklarına vuranın,
mükâfatı hiç olup gider. Mü'minin en iyi
ameli, fereci (kurtuluşu) beklemektir. Ana babayı üzen, onlara
asilik yapmıştır. Rızkı sadakayla indirin.
Çeşitli belaları, duayla defedin. Bela
inmeden önce, duaya sarılın. Taneyi (tohumu) yaran ve insanları
yaratan Allah'a andolsun ki, belanın mü'mine saldırısı,
selin tepenin yukarısından aşağıya dökülmesinden ve
beygirin koşuşundan daha süratlidir.
Belaların zorluğundan kurtulmayı
Allah'tan dileyin. Çünkü belanın çetinliği dini yok eder. Mutlu
kimse, başkalarının başına gelenlerden ibret alan
kimsedir.
Riyazetle, güzel ahlakı kendinize kabullendirin.
Çünkü mü'min bir kul, güzel ahlakıyla, gündüzleri oruç tutan ve geceleri
namaz kılan kimse derecesine erişir.
Bilerek şarap içen kimse
bağışlanmış olsa bile, Allah-u Teâla cehennem ehlinin
bedenlerinden akan sarı suyu ona içirir. Günah işlemek için adanan
adak geçersizdir. Akrabalık ilişkisini kesmek için edilen yemin
geçersizdir. Amelsiz dua eden, yaysız ok atan kimseye benzer. Kadın,
sadece kendi kocası için güzel koku sürmelidir. Malını savunma
yolunda ölen, şehittir. Aldatılan, ne övülür ve ne de görüşü
alınır.
Evladın babasının,
kadının da kocasının izni olmaksızın yemin
etmeleri geçersizdir.
Allah'ı zikir etmeden akşama dek
konuşmayı terketmek, (samt orucu tutmak) doğru değildir.
Hicretten sonra taarrub (küfür
vatanına dönmek) caiz değildir. Mekke fethinden sonra hicret etmek,
farz değildir.
Allah katında olanı talep edin; çünkü
Allah katında olan şey, sizi halkın elinde olan şeyden
ihtiyaçsız kılar. Allah-u Teâla, mesleğinde güvenilir olan
kimseyi sever. Allah indinde, namazdan daha sevimli bir iş yoktur.
Sakın dünyevi işler, sizi namazı vaktinde eda etmekten
alıkoymasın.
Allah-u Teâla, namazı vaktinde edâ etmeye
itina göstermeyenleri kınayıp şöyle buyurmuştur: "Vay o namaz kılanların
haline ki, namazlarından gafildirler."[20]
Biliniz ki, düşmanlarınızın
salihleri riyakârdırlar; Çünkü Allah-u Teâla onları (ihlasla amel
yapmaya) muvaffak kılmaz ve rızası için yapılmayan hiç bir
ameli de kabul etmez.
İyilik eskimediği gibi günah da
(kötülük de) unutulmaz. "Şüphe
yok ki, Allah-u Teâla sakınanlar ve iyilik edenlerle beraberdir."[21]
Mü'min, kardeşini ayıplamaz; ona
hıyanet etmez; ona iftirada bulunmaz; (zorluklarda) yalnız
bırakarak yardımını kesmez ve ondan teberri etmez
(uzaklaşmaz). Kardeşinin mazeretini kabul et, mazereti olmadığı
takdirde ona mazeret bul.
Dağları yerinden söküp atmak, süresi
gelmemiş saltanatı yerinden söküp atmaktan daha kolaydır. Allah'tan yardım isteyin; sabredin.
Şüphe yok ki yeryüzü Allah'ındır, kullarından
dilediğini ona mirasçı kılar ve sonuç (zafer)
sakınanlarındır.[22]
Vakti gelmeden önce bir işe başlamakta
acele etmeyin, sonunda pişman olursunuz. Vakit (ömür) uzun görünmesin
size, yoksa kalbiniz sertleşir. Güçsüzlerinize rahmedin ve Allah-u
Teâla'dan rahmet dileyin.
Gıybetten sakının; müslüman,
kardeşinin gıybetini etmez; Allah-u Teâla gıybet etmeyi
nehyetmiş ve şöyle buyurmuştur: "Bazınız, bazınızın gıyabında
kötülüğünü söylemesin; hangi biriniz ölü kardeşinin etini yemekten
hoşlanır? Ondan
tiksinirsiniz."[23]
Mümin namazda elini
bağlamamalıdır... Ayakta iken su içmeyin. Zira insanı
çaresiz bir derde düşürür; ancak Allah şifa vermiş olması
hariç. Namaz halinde üzerinizde bir böcek gördüğünüzde onu toprağa
gömün veya namaz bitene kadar elbisenizde tutun. (Yani namazda onu öldürmeyin.)
Haddinden fazla kıbleden yüzü çevirmek,
namazı bozar; böyle yapan bir kimsenin ezan, ikaamet ve iftifah tekbiri
ile yeniden namaza başlaması gerekir.
Kim güneş
doğmadan önce, on defa İhlâs ve Kadir surelerini, on defa da Ayet-el
Kürsi'yi okursa, malını korktuğu şeyden korumuş olur.
Ve kim İhlâs ve Kadir surelerini güneş doğmadan önce okursa,
şeytan onu günaha düşürmek için çaba gösterse dahi günaha
düşmez. Borcun sizi yenmesinden Allah'a sığının.
Ehl-i
Beyt, Nuh'un gemisine benzer; o gemiden geri kalan helak olur.
Elbiseyi (yerlere
sürünen kısmını) katlamak namaz için temizliktir. Allah-u Teâla
buyurmuştur ki: "Elbiselerini
temizle."[24] Yani (temiz kalması için) çemre. Bal
yalamak şifadır. Allah-u Teâla buyurmuştur ki: "O arıların
karınlarından çeşitli renkte ballar çıkar, onlarda insanlar
için şifa vardır." [25]
Yemeye tuzla
başlayın, tuzla da bitirin. Eğer insanlar tuzda olan yararı
bilselerdi, onu panzehirden daha çok değer verirlerdi. Kim yemeğe
tuzla başlarsa, Allah-u Teâla kendisinden başka hiç kimsenin
bilmediği yetmiş belayı ondan uzaklaştırır.
Her ayın üç günü,
oruç tutun. Zira böyle bir amel, ömür boyu
oruç tutmayla eşittir. Biz ayın ilk ve son perşembe
günlerini ve bunların arasındaki çarşamba gününü oruç
tutarız. Allah-u Teâla cehennemi çarşamba günü
yaratmıştır; öyleyse ondan Allah'a sığının.
Bir ihtiyacı olan,
perşembe günü sabah erken onun peşine gitmelidir. Çünkü Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih şöyle dua etmiştir:
"Allah'ım! Perşembe gününün sabahını ümmetim için
mübarek kıl."
Biriniz evinden
çıktığında: "İnne
fî halk'is semavati vel arzi vehtilafil leyli ven nehar" ayetinden "İnneke la tuhlif-ul mîad"
ayetine kadar[26] ve Ayet-el Kürsi'yi, Kadir ve Hamd surelerini
okumalıdır; çünkü bunları okuması ihtiyaçlarının
karşılanmasına sebep olur.
Kalın dokunmuş
elbise giyin. Çünkü elbisesi ince olanın, imanı zayıf olur.
(Böyle insanlar genellikle rahatlık peşinde olurlar.) Namaza
durduğunuzda bedeni gösteren elbise giymeyin.
Allah'a tövbe edin. O'nun muhabbetine girin. Zira
Allah-u Teâla tövbe eden ve temiz olan kimseleri sever. Mü'min, Allah'a dönen
ve çok tövbe eden kimsedir.
Mü'min kardeşine öf dediğinde,
onların arasındaki (kardeşlik bağı) kesilir. Yine ona
sen kâfirsin dediğinde, onlardan biri kâfir olur. (Elbette maksat zahiri
küfür değildir.)
Mü'minin kardeşine iftira etmesi, ona
yakışmaz; iftira ederse tuzun suda erimesi gibi
aralarındaki iman da erir. (Yani
iftira edenin imanı erir.)
Tövbe kapısı, tövbe etmek isteyen kimse
için açıktır. Öyleyse, Allah'a Tövbe-i Nasuh (halis olarak
günahı tekrarlamamak düşüncesiyle tövbe) edin; umulur ki Rabbiniz
kötü amellerinizi bağışlar.
Bir anlaşma yaptığınızda
anlaşmanıza bağlı kalın. Çünkü hiç bir kavimden, hiç
bir nimet ve bolluk günaha düşmedikçe alınmamıştır.
Allah-u Teâla kulları hakkında zulmedici değildir. Eğer bela
inmeden önce duada bulunurlarsa, nimetleri ellerinden çıkmaz. Eğer
bela indikten veya nimet elden çıktıktan sonra samimi olarak Allah'a
yönelirlerse, gevşeklik ve israfta da bulunmazlarsa, Allah-u Teâla
onların bütün kötülüklerini ıslah eder ve elden çıkmış
tüm nimetlerini de kendilerine geri çevirir.
Müslüman sıkıntıya
düştüğünde Rabbinden şikayet etmemelidir; ama
(sıkıntılardan) dolayı O'na şikayet etmelidir. Çünkü
bütün işlerin anahtarı, yerdeki ve gökteki ve bunların
arasındaki bütün şeylerin tedbiri O'nun elindedir. O büyük
arşın Rabbidir ve bütün hamdlar alemlerin Rabbi olan Allah'a
mahsustur. İnsan uykudan kalkıp oturduğunda ayağa kalkmadan
önce şöyle demelidir: "Hasbiye'r
Rabbu minel ibad, Hasbî Huve hasbî ve ni'mel vekîl."[27]
Herhangi biriniz, gece yarısı uykudan
kalktığında göğün etrafına bakıp: "İnne fî halk'is semavati
ve'l-arzi vehtilafil leyli venne-har" ayetinden "inneke la tuhlif'ul mîad" ayetine kadar
okumalıdır.[28]
Zemzem kuyusunun suyundan içmek,
hastalığı giderir. Öyleyse Hacer-ül Esved taşının
önünde o sudan için. Dört nehir (çok bereketli ve yararlı
olduklarından dolayı sanki) cennet nehirlerindendir: Fırat, Nil,
Seyhan ve Ceyhan.
Müslüman bir kimse hükmüne güvenmediği ve
toplumda Allah'ın emrini icra etmeyen bir kimsenin emri altında cihada
gitmemelidir. Gidip ölürse, hakkımızı gasp ve
kanımızı dökmekte düşmanımıza yardımda
bulunmuştur; ölümü de cahiliye ölümüdür.
Biz Ehl-i Beyt'i
anmak, pisliğe, hastalıklara, şüphe ve günah vesvesesine
şifadır ve bizim sevgimiz Allah'ın rızasıdır.
Emirlerimizi dinleyen, yolumuza koyulan ve yolumuzu kabullenen kimseler,
yarın Firdevs cennetinde bizimle beraber olacaklardır. Bizim
hükumetimizi bekleyen, Allah yolunda kendi kanına boyanan kimse gibidir.
Kim bizi bir savaşta görür ve yardım
dileme feryadımızı duyar da yardımımıza
koşmazsa, Allah-u Teâla onu yüzü üstü cehenneme atar. İnsanların
yeniden dirilip yolların daraldığı zamanda (kıyamet
günü), cennetin kapısı biziz. Biz Hıtta (mağfiret)
kapısıyız; o kapı
selamet ve kurtuluş kapısıdır; o kapıdan giren
kurtuluşa erer; ondan geri kalan ise helak olur.[29]
Allah-u Teâla bizimle (insanların
yaratılışını) başlatmıştır;
bizimle sona erdirecektir.[30] Bizimle istediği şeyi yok eder;
bizimle zamanın zorluklarını uzaklaştırır ve
bizim vesilemizle yağmur yağdırır. Sakın
aldatıcı şeytan sizi aldatmasın. Eğer Kaim'imiz (Hz. Mehdi) kıyam ederse, gök yağmurunu
yağdıracak; yeryüzü otlarını bitirecek; kulların
kalbinden düşmanlık silinecek; evcil ve yırtıcı
hayvanlar birbirleriyle uzlaşacaktır, kaynaşacaktır; öyle
ki, bir kadın başında sepet, Irak ile Şam arasında
gidip geldiğinde, ayağını yeşillikten başka bir
şeyin üzerine basmıyacaktır; hiç bir yırtıcı
hayvan onu ürkütüp korkutmayacaktır. Eğer düşmanlar
arasında kalmanın ve duyduğunuz incitici sözlere karşı
sabretmenin mükâfatını bilseydiniz, gözleriniz
ışıklanırdı.
Eğer beni kaybederseniz, benden sonra
karşılaşacağınız zulüm, tecavüz, ayrım,
ilahi haklara itinasızlık ve can korkusu gibi (tatsız)
olaylardan dolayı ölümü arzulayacaksınız. İşte böyle
bir zamanda hep birlikte Allah'ın
ipine (Kur'an'a) sarılın ve tefrikaya düşmeyin; sabra, namaza ve
takıyyeye sarılın. Bilin ki, Allah-u Teâla kullarının
(söz ve amellerinde) çeşitli renklere girmelerini sevmez.
Haktan ve hak ehlinden ayrılmayın.
Başkasını bizim yerimize seçen kimse, helak olur,
dünyasını kaybeder ve günahkâr olduğu halde bu dünyadan
ayrılır.
Evinize girdiğinizde evdekilere selam verin;
evde kimse olmadığında ise "Esselamu aleyna min
Rabbina" deyin.[31] Evinize girdiğinizde "Kul huvellahu
ehad" suresini okuyun. Çünkü onu okumak fakirliği giderir.
Çocuklarınıza namaz öğretin; sekiz
yaşına girdiklerinde namaz kılmadıkları takdirde
cezalandırın onları.
Köpeklerden uzak durun; her kimin elbisesine kuru
olarak köpek dokunursa elbisenin üzerine su serpsin; eğer yaş ise
elbiseyi yıkasın.
Bizden
tefsirini anlamadığınız bir hadis duyduğunuzda
onu bize bırakın ve durun (kendi görüşünüzü söylemeğe
yeltenmeyin); hak aşikâr olduğunda da teslim olun; aceleci ve
sırrı ifşa eden olmayın; aşırı gidenler
(gulüv ehli), bize dönmelidirler; geri
kalanlar (Ehl-i Beyt'in makamını
olduğundan aşağı bilenler) da bize
ulaşmalıdırlar.
Bize sarılan, bize ulaşır; bizi
terkeden de helak olur. Emrimize uyan, bizimle olur; yolumuzdan gitmeyen ise
ezilir.
Dostlarımız için Allahın indinden
fevç fevç rahmet akınları vardır; düşmanlarımız
için de Allah indinden fevç fevç gazap vardır. Yolumuz orta yoldur;
emrimiz ise hidayettir.
Beş
şeyde şüphe caiz değildir (onlarda şüpheye düşülürse
namaz bozulur): Vitir namazı (gece namazındaki son bir rekat),
kıraatın (Fatiha ve surenin) farz olduğu her farz namazın
birinci ve ikinci rekatları, sabah namazı, akşam namazı,
seferi olsa bile bütün iki rekatlı farz namazlar.
Akıllı
adam, temiz olmadıkça Kur'an okumaz. Namazda okuduğunuz surenin, rüku
ve secde hakkını verin. (Namazda sure okunduktan sonra rüku ve
secdeye gitmek o surenin hakkıdır. Bir rekatta bir sureden fazla okunmamalıdır, ama nafile namazlarında bir rekatta iki sure okumak caizdir.)
Erkek,
namazda gömleğini (kılıç hamaili gibi) kendisine
sarmamalıdır. Çünkü bu, Lut
kavminin yaptığı bir ameldir. Erkek, iki tarafını
boynuna düğümleyerek veya düğmeleri kapatılmış
kalın bir elbiseyle namaz kılabilir.
İnsan,
resim ve resimli olan bir serginin üzerine secde etmemelidir. Ama resim
ayağının altında kalır veya üzerine onu örtebilecek
herhangi bir şey atarsa, caizdir. Kişi namaz halinde resimli olan
parayı elbisesine bağlamamalı (ve onunla namaz
kılmamalıdır). Ama para bir kesede veya dış elbisede
olursa caizdir.[32]
İnsan
buğday ve arpa yığınının veya yiyilecek herhangi
bir şeyin ve ekmeğin üzerine secde etmemelidir.
Herhangi biriniz helaya
gitmek istediğinde şöyle demelidir: "Bismillah Allahumme emit anni'l eza ve eiznî
mineş-şeytanirracîm."[33] Oturduğunda da şöyle demelidir. "Allahumme kema et'amtenîhi tayyiben ve sevveğtenîhi fekfinîh."[34] Temizlendikten sonra da şöyle demelidir: "Allahumm'er-zukni'l helal ve
cennibni'l haram."[35] Zira Resulullah
salla'llâhu aleyhi ve alih
buyurmuştur ki: Allah-u Teâla her kulu için meleklerden bir vekil
kılmıştır; kazay-ı hacet yaptığında bu
melek onun kendi hadesine bakması için boynunu aşağı
doğru eğer, bu anda kulun Allah'tan helal mal istemesi yerinde olur.
Melek (o anda insana) şöyle der: "Ey insan oğlu, işte senin
heveslenip arzu ettiğin şey budur, nereden aldığına ve
şu anda ne hale geldiğine bir bak."
İnsan, abdest
alırken elini suya sokmadan (elini yıkamadan) önce şu duayı
okumalıdır: "Bismillah,
Allahummec'alnî minet tevvabîn vec'alnî minel mutatahhirîn."[36] Abdest aldıktan sonra da şöyle
demelidir: "Eşhedu en la ilahe
illallah vahdehu la şerike leh ve enne Muhammed'en
abduhu ve Resûluh, sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem."[37] Bu durumda mağfirete müstahak olur. Kim
namazın hakkını bilerek kılarsa, Allah-u Teâla onu
bağışlar.
Kişi nafileyi
(müstahap namazı) farz namazın vaktinde kılmamalıdır;
özrü olmaksızın da onu terketmemelidir. (Mazeretten dolayı
kılmamışsa) mümkün olduğu zaman onu kaza etmelidir. Zira
Allah-u Teâla (namaz kılanların vasfında) şöyle buyuruyor: "Öyle namaz kılanlar ki,
namazlarını daima kılarlar."[38]
Bunlar, gecenin kaza olan nafilelerini gündüz,
gündüzün de kaza olan nafilelerini gece kılan kimselerdir.
Farz namazın vaktinde nafilenin
kazasını kılmayın. Önce farzı kılın, daha
sonra dilediğiniz namazı.
Mekke ve Medine hareminde kılınan namaz
bin namaza eşittir. Hac yolunda harcanan bir dirhem (başka yerde
harcanan) bin dirheme eşittir. İnsan namazında huşu içinde
olmalıdır; huşu içinde olan kimse ise namazda bir şeyle
oynamaz.
İki
rekatlı olan her namazın kunutu (cuma namazı hariç) ikinci
rekatin rükuundan öncedir. Cuma namazında iki kunut vardır; biri ilk
rekatin rükuundan öncedir; diğeri ise ikinci rekatın rükuundan
sonradır.
Cuma
namazının ilk rekatında Fatiha'dan sonra Cuma suresi, ikinci rekatında ise Münafikun suresi
okunmalıdır. Secdelerden sonra bedeniniz sakin olacak şekilde
(birazcık) oturun; daha sonra ayağa kalkın; işte bizim
amelimiz böyledir.
Sizden
biriniz Tekbiret-ul İhram dediğinde ellerini göğsünün
hizasına kadar kaldırsın; Allah'ın huzurunda
durduğunda en azından farz miktarına riayet etsin; düz dursun ve
eğilmesin; namazdan sonra, dua ederken elini göğe doğru
kaldırıp düz tutsun.[39]
İbn-i Seba:
"Ey Emir-el Mü'minin, Allah her yerde yok mu?" diye
sorduğunda İmam Ali aleyhi'sselâm: "Evet Allah her
yerde vardır." buyurdular. İbn-i
Seba: "Öyleyse neden elimizi
göğe doğru kaldıralım?" dedi. İmam Ali aleyhi'sselâm buyurdular ki: Yazıklar olsun sana; bu ayeti
hiç okumuyor musun? "Rızkınız
ve size sözü verilen şey göktedir."[40] Öyleyse rızkı, Allah'ın vaad
ettiği üzere gökte olduğu halde, gökten talep etmeyip de nereden
talep edelim?
Hiç
bir insanın, Allah'tan cenneti istemedikçe, cehennemden O'na
sığınmadıkça ve Hur-ul aynla evlenmeyi O'ndan talep
etmedikçe, namazı kabul olmaz. Namaza durduğunuzda
vedalaşanın namazı (son namaz) gibi kılın. Tebessüm,
namazı bozmaz; ama kahkaha bozar.
Uyku
kalbe musallat olursa, abdestin yenilenmesi gerekir. Eğer namazda iken
uykudan gözlerin açılmazsa, namazı boz ve uyu. Çünkü sen (artık
ne söylediğini) bilmiyorsun; kendi zararına dua da edebilirsin.
Kim, kalbiyle bizi
sever, diliyle bize yardımda bulunur ve eliyle bizim yanımızda
savaşırsa, cennette bizimle aynı derecede olur. Kim, bizi
kalbiyle sever, ama diliyle bize yardım etmez ve eliyle bizim
yanımızda savaşmazsa, o bir derece aşağıda olur.
Kim, bizi kalbiyle sever, ama eli ve diliyle yardımda bulunmazsa, cennette
bizimle beraber olur.[41]
Kim, kalbinde bize
düşmanlık besler, dili ve eliyle de aleyhimizde olursa, cehennem
ateşinin en aşağı tabakasında olur. Kim, kalbinde bize
karşı düşmanlık besler, diliyle muhalefet eder ama eliyle
aleyhimizde bulunmazsa önceki tabakadan bir derece yüksekte olur. Kim, kalbinde
bize düşmanlık besler, ama dili ve eliyle aleyhimizde olmazsa, o da
ateşte olur. Cennet ehli, insanın gökte yıldızları
seyrettiği gibi, cennette şiâmızın bulundukları
makamları seyrederler.
Tesbih (Yusebbihu veya
Sebbehe) ile başlayan sureleri okuduğunuzda "Subhane Rabbiyel a'la"[42] deyiniz. "İnnellahe
ve me-laiketehu yusellûne alen nebiy"[43] ayetini okuduğunuzda Pey-gamber'e çok salavat gönderin; (ister)
namazda olsun, ister namazın
dışında.
Bedende gözden daha az
şükreden bir uzuv yoktur; öyleyse isteklerini kabul etmeyin; zira sizi
Allah'ın zikrinden alıkor.
Tin suresini
okuduğunuzda, sonunda "Ve nahnu ala zalike min'eş
şahidin"[44] değiniz. "Kûlû amenna billah"[45] ayetini okuduğunuzda "Amenna billah" (Allah'a iman ettik) deyin ve "Ve nahnu lehu muslimûn"
ayetine kadar okuyun. İnsan farz namazın son teşehhüdünde "Eşhedu en la ilahe illallah
vahdehu la şerike leh ve enne Muhammed'en
abduhu ve rasûluhu ve enne's saate atiyetun la reybe fiha ve ennellahe yeb'asu
men fil kubûr"[46] okuduktan sonra kendisinden abdesti batıl
edecek bir şey çıkarsa, namazı tamamdır; yenilemesi
gerekmez.[47]
Allah'a, namaz için (camiye) yaya gitmek kadar
daha ağır bir ibadet
yapılmamıştır.[48]
Hayrı, su yolunda gidip gelen develerin
boynunda ve tırnaklarında arayın.[49] Nebiz'e (acılığını
gidermek için içerisine hurma veya kuru üzüm dökülen su) nebiz-i sikaye
(hacılara verilen su) denilmesinin sebebi şudur: Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih'e Taif'ten kuru üzüm getirdiklerinde Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih zemzem suyunun
acılığını gidermek için o üzümün, zemzem suyuna
dökülmesini emretti.[50] Eğer bir müddet kalırsa onu içmeyin.
Kişi çıplak olduğunda şeytan
ona bakıp tamah eder; öyleyse kendinizi örtün. Kişinin elbisesini
dizlerinden yukarıya toplayarak halkın önünde oturması
doğru değildir. Kim kokusu diğerlerine eziyet eden bir şey
yerse camiye yaklaşmamalıdır. İnsan namazın secdesinde
sırtını yüksek tutmalıdır.
Sizden birisi, gusül etmek istediğinde önce
ellerini dirseğe kadar yıkasın. Yalnız olarak namaz
kıldığında, kıraat, tekbir ve tesbihin sesini kendine
işittir. Namaz kılıp bitirdiğinde yüzünü sağ tarafa
çevir.
Dünyadan takva azığı
toplayın. Çünkü takva, dünyadan topladığınız en iyi
azıktır. Kim, üç gün hastalığını halktan gizleyip
Allah'a (o acıdan dolayı) yakarırsa Allahın, ona şifa
vermesini hakeder. Kulun, Allah'tan en uzak olduğu hal, bütün
kaygısının karnı ve tenasül organı olduğu zamanki
halidir.
İnsan, dininin tehlikeye
düşeceğinden korktuğu bir yolculuğa
çıkmamalıdır.
Duada dört şeye dikkat et: Peygamber'e ve Ehl-i Beyt'ine salavat getirmeye, cenneti Allah'tan istemeye,
cehennemden O'na sığınmaya, hur-ul aynı Ondan
dilemeye.
Kişi namazını kılıp
bitirdikten sonra, Peygamber salla'llâhu aleyhi ve alih'e salavat
getirmeli; cenneti Allah'tan dilemeli; ateşten O'na
sığınmalı, hur-ul aynla (cennet kızıyla)
evlenmeyi O'ndan istemelidir. Çünkü kim Peygamber'e
salavat getirmezse, duası geri döner. Kim cenneti Allah'tan dilerse,
cennet onu duyup şöyle der: Allah'ım, kulunun dilediği şeyi
ona bağışla. Kim cehennemden Allah'a
sığınırsa, cehennem şöyle der: Allah'ım, kulunun
senden güvence istediği şeyde, ona güvence ver. Kim hur-ul aynı
Allah'tan dilerse, hur-ul ayn onu duyup şöyle der: Allah'ım kuluna
istediği şeyi ver.
Tağanni (şarkı),
şeytanın cennete olan ağıtıdır. Sizden biri, uyumak istediğinde sağ elini,
sağ yanağının altına koyup şöyle desin: "Bismillahi vezatu cenbî lillahi ala
milleti İbrahime ve dîni Muhammed'in ve vilayeti men-ifterazallahu
tâa-tehu, ma şâellahu kane ve ma lem yeşe lem yekun."[51]
Kim, uyuduğu vakit bu duayı okursa,
yağmacı hırsızdan ve enkaz altında kalmaktan korunur
ve melekler uykudan kalkana dek ona mağfiret dilerler.
Kim yatağa girdiğinde
"İhlas" suresini okursa, Allah-u Teâla elli bin meleği,
gece onu korumak için görevlendirir.
Sizden yatmak isteyen bir şahıs şu
duayı okumadan yatağa
uzanmasın: "Uizu nefsî
ve ehlî ve dinî ve malî ve vuldî ve havatîme amelî ve [ma] havvelenî Rabbî ve
razekanî bi izze-tillahi ve azametillahi ve ceberûtillahi ve sultanillahi ve
rah-metillahi ve râfetillahi ve gufranillahi ve kuvvetillahi ve kud-retillahi
vela ilahe illellahu ve erkanillahi ve sun'illahi ve cem'-illahi ve bi
rasulillahi salla'llâhu aleyhi ve alih ve bi kudretihi ala ma yeşau min şerri-s sâmmeti vel hâmmeti
ve min şerril cinni vel insi ve min şerri ma zeraa fil erzi vema
yahrucu minha ve min şerri ma yenzilu mines semâi vema ya'rucu fîha ve min
şerri kulli dabbetin ente ahizun bi nasiyetiha. İnne Rabbî ala
siratin mustakîm ve huve ala kulli şey'in kadir vela havle vela kuvvete
illa billah."[52]
Resulullah salla'llâhu
aleyhi ve alih Hasan ve Hüseyn'in korunması için bu duayı
okurdu ve bize de bu duayı okumayı emretti.
Biz, Allah'ın dininin hazinedarları ve
ilim kandilleriyiz. Bizden bir kandil söndüğünde, diğer kandil yanar.
Bize uyan sapmaz. Bizi inkâr eden, doğru yolu bulmaz. Bize karşı
düşmanımıza yardımda bulunan da kurtuluşa eremez.
Bizi yalnız bırakana yardım
edilmez. Zevale uğrayacak olan dünya metaı (malı)
tamahıyla, bizi bırakmayın. Kim, dünyayı bize tercih
ederse, yarın üzüntüsü çok olur. İşte Allah-u Teâla'nın: (Farkına
varmadığınız bir sırada size ansızın azap
gelmeden) ve nefsin: "Allah hakkında kusur edişimden dolayı
vah bana. Hakikaten ben alay edenlerdendim" demesinden önce (Rab-binizden
size indirilenin en güzeline uyun).[53] buyruğunun anlamı budur.
Çocuklarınızı yıkayarak tenin
kötü kokusunu temizleyin. Çünkü şeytan ondaki kötü kokusunu alırken
çocuk uykuda korkar; ameli yazan iki kâtip de ondan eziyet görürler.
Kadınlara ilk bakış (farkında
olmadan gözün çarpması), serbesttir. Ama o bakışı
sürdürmeyin ve fitneden kaçının. Şaraba alışkın bir kimse, puta
tapıyormuş gibi Allah azze ve
celleyi (ölüm vakti) mülakat eder. Hicr
ibn-i Adiy: Ya Emir-el Mü'-minin şaraba
alışkın kimdir? dediğinde, "Bulduğu vakit
onu içen kimsedir." buyurdu.
Kim, sarhoş edici bir şey içerse,
kırk gece namazı kabul olmaz.
Kim, bir müslümana haysiyetini zedelemek
kasdıyla bir söz söylerse,
dediği sözden kendisini kurtaracak bir delil (bir mazeret) gösterene dek Allah-u Teâla
onu, cehennem ehlinin bedenlerinden çıkan irininin içerisinde hapseder.
İki erkek veya iki kadın bir örtünün altında uymamalıdırlar; uyurlarsa onlara tazir (hakimin uygun
gördüğü şer'i ceza) uygulanmalıdır.
Kabak yiyin; çünkü kabak insanın akıl
gücünü çoğaltır; Peygamber salla'llâhu aleyhi ve alih de ondan
hoşlanıyordu. Yemekten önce ve sonra turunç yiyin. Zira Âl-i Muhammed salla'llâhu aleyhi ve alih onu yiyorlardı.
Armut kalbi aydınlatır ve Allah'ın
izniyle onun ağrılarını durdurur.
İnsan, namaza kalktığında,
şeytan Allah'ın rahmetinin onu sardığını
gördüğünden dolayı hasetle ona bakar.
İşlerin en kötüsü, yeni çıkan
bidatlardır. İşlerin en hayırlısı Allah
rızası için olanlardır. Dünyaya tapanın ve onu ahirete
tercih edenin akıbeti vahim olur.
Eğer namaz kılan insan, (baştan
aşağıya) kendisini kuşatmış olan Allah'ın rahmetinden haberdar
olsaydı, namazı bitirmez ve başını secdeden
kaldırmak istemezdi.
Hayır ameli ertelemekten sakının;
mümkün olduğu kadar onu yapmakta acele edin. Mukadder olan rızk,
güçsüz de olsanız, size ulaşacaktır. Mukadder olan ziyanı,
tedbir almakla da geri çeviremezsiniz. İyiliği emredin, kötülükten
sakındırın.
İnsan ayağını üzengiye
koyduğunda şu ayeti okumalıdır: "Subhanellezi sehhara lena haza vema kunna lehu mukrinin ve inna
ila rabbina le munkalibûn."[54]
Yolculuğa çıkmak istediğinizde
şöyle deyin: Allahumme entes
sahibu fis sefer vel hamilu alaz zahri vel halifetu fil ehli vel mali vel
veled.[55]
Konakladığınızda şöyle
deyin: Allahumme enzilna munzelen
mubareken ve ente hayr-ul munzilîn.[56]
Bir iş için pazara gittiğinizde de
şöyle deyin: Eşhedu enla
ilahe illellah, vahdehu la şerîke leh ve enne Muhammeden abduhu ve rasûluh salla'llâhu
aleyhi ve alih. Allahumme innî eûzu bike min safkatin hâsiretin ve yemînin
fâciretin ve eûzu bike min bevâr-il eyyim.[57]
İkindi namazını
kıldıktan sonra (camide oturup) akşam namazının
vaktini bekleyen kimse Allah'ın ziyaretçisidir; Allah ise ziyaretçisine
ikramda bulunur ve istediği şeyi ona bağışlar.
Hac veya Umre için Allah'ın evinin
ziyaretine giden, Allah'ın misafiridir; Allah kendi misafirine ikramda
bulunur ve mağfiretiyle ona ihsan eder.
Kim iyiden kötüyü ayırt edemeyen bir
çocuğa sarhoş edici bir şey içirirse, Allah-u Teâla onu,
yaptığı işten kurtaracak bir mazeret getirene dek cehennem
ehlinin bedenlerinden çıkan irin içerisinde hapseder.
Sadaka, büyük bir siperdir; mü'min için cehennem ateşinden
koruyan bir engel, kâfir için ise malının zayi olmasını
önleyecek bir koruyucudur. Onun bedeli hemencecik kâfire verildiği gibi
bedeni hastalıkları da giderilir, ama ahirette onun için hiç bir pay
yoktur.
Cehennem ehlini yüz üstü cehennenme düşüren
dil olduğu gibi, kabir ehlini nura layık kılan da yine dildir.
Öyleyse dilinizi koruyun ve onu Allah'ın zikriyle meşgul edin.
Heykel yapan, kıyamet günü
yaptığı işten sorumludur. Bir kimse çerçöp ve dikeni sizden
uzaklaştırırsa (bulunduğunuz yeri temizlerse) şöyle
deyin: "Allah-u Teâla sevmediğin şeyi senden
uzaklaştırsın."
Bir adam, hamamdan çıktığında
(müslüman) kardeşi ona: "Sıhhatler olsun" demelidir; onun
da cevabında: "Allah sana huzur versin" demesi gerekir.
Eğer bir kimse birine: "Allah'ın
selamı sana olsun" derse, o da cevabında: "Sana da
Allah'ın selamı olsun ve yerin cennet olsun" demelidir.
Önce
meth, sonra rica (olunur). İlk önce Allah'a hamd-u senâ edin; sonra
ihtiyaçlarınızı isteyin. Talep etmeden önce meth-u senâda
bulunun.
Ey dua eden (şahıs), olmayacak ve haram
olan bir şeyi (Allah'tan) isteme.
Bir kimseye, yeni doğan erkek
çocuğundan dolayı tebrikte bulunmak istediğinizde şöyle
deyin: "Allah-u Teâla bu bağışı mübarek etsin. Onu
kemale eriştirsin ve hayırını sana nasip etsin.
Sizden biri, Mekke'den geldiğinde
gözlerinden ve Resu-lullah salla'llâhu aleyhi ve alih'in öpmüş
olduğu Hacer-ül Esved taşını öptüğü
ağzından, secde yerlerinden ve alnından öpün. Hacdan geleni
tebrik ettiğinizde şöyle deyin: "Allah-u Teâla ibadetlerini
kabul etsin; sa'yına (çabalarına) karşılık versin;
yaptığın masrafın yerini doldursun; bunu en son haccın
kılmasın."
Alçak kimselerden korkun. Çünkü onlar Allah'tan
korkmazlar.
Allah-u Teâla (yeryüzüne) bakıp bizi seçti,
bizim için de şiamızı seçti; onlar bize yardım ederler;
sevincimizle sevinirler; üzüntümüzle üzülürler; mal ve canlarını
bizim yolumuzda feda ederler; onlar bizdendir; dönüşleri de bizedir.
Şiamızdan birisi yasakladığımız bir işi
yaptığı takdirde kesinlikle ölmeden önce, günahlarının
temizlenmesi ve günahsız olarak Allah'ın huzuruna çıkması
için malında, evladında veya canında bir belaya duçar olur. Eğer günahlarından bir miktar kalırsa,
ölüm anında ölüm ona zor laştırılır ve böylece
günahı tamamıyle temizlenmiş olur. Taraftarlarımızdan
ölen (kendi eceliyle de ölse) sıddık ve şehittir. Çünkü o, Allah
ve Resulüne iman etmiş olduğu halde Allah'ın rızası
için, velayetimize inanmış, bizim için sevip bizim için nefret etmiştir.
Her kim
sırlarımızı ifşa ederse, Allah-u Teâla ona demirin
şiddetli azabını tattırır (yani kılıçla
katledilir).
Yeni doğan
çocuklarınızı yedinci günü sünnet edin; soğuk ve sıcak
sizi bu işten alıkoymasın. Çünkü bu amel bedenin
temizliğine sebep olur. Şüphesiz yeryüzü sünnet edilmemiş
kimsenin idrarından Allah'a feryat eder.
Sarhoşluk dört
çeşittir: Gençlik sarhoşluğu, servet sarhoşluğu, uyku
sarhoşluğu, saltanat sarhoşluğu.
Mü'minin, on beş
günde bir defa hamam otu kullanmasını severim.
Balık yemeyi
azaltın (az balık yeyin). Çünkü çok balık yemek bedeni eritir;
balgamı çoğaltır; kanı katılaştırır.
Süt aşı, ölüm hariç, her derdin devasıdır.
Narı, içerisindeki
perdesiyle yeyin. Zira mideyi sepiler; kalbi diriltir ve şeytanın
vesvesesini giderir.
Hindiba otu yiyin. Zira
her sabah vakti cennet suyundan bir damla su onun yaprağının
üzerinde toplanır.
Yağmur suyu için.
Çünkü yağmur suyu bedeni temizlediği gibi dertleri de giderir.
Nitekim Allah-u Teâla şöyle buyurmuştur: "Sizi arıtmak, sizden şeytanın pisliğini
gidermek için gökten bir yağmur yağdırdı."[58]
Çöre otu, ölümden
başka her derdin dermanıdır. Sığırın eti
derttir; sütü, yağı ise şifadır.
Hamile kadın için
taze hurma yemeden daha iyi bir şey yoktur. Zira Allah-u Teâla (Hz. Meryem'e) şöyle vahyetti: "hurma ağacını silk,
sana teru-taze hurmalar dökülecek."[59]
Yeni
doğan çocuğun damağına hurma sürün. Zira Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih Hasan ve Hüseyne
böyle yaptı.
Biriniz
hanımıyla cinsi münasebette bulunduğunda acele etmesin, zira
kadının da erkek gibi isteği vardır. Bir kadına gözü
çarpıp ondan hoşlanan kimse, kendi hanımıyla cima etsin....
Şeytana kendi kalbine musallat olacak bir yol bırakmasın. Gözünü
namahremden çevirsin. Hanımı olmadığı takdirde, iki
rekat namaz kılıp Allah'a çok hamd etsin.[60]
Cima
yaptığınız vakit az konuşun. O esnada konuşmak çocuğun
dilsiz olmasına sebep olur. Hanımın fercinin içerisine bakmaktan
sakının. Çünkü bu iş (çocuğun) abras olmasına sebep
olur. Cima vakti şöyle deyin: Allahumme
innî istahleltu ferceha biemrike ve kabiltuha biemanike, fein kazeyte minha
veleden fec'elhu zekeren seviyyen ve la tec'el lişşeytani fîhi
şirken ve nasiba.[61]
Tenkiye,
Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih'in tavsiye ettiği dört şeyden
biridir. Tenkiye, kendinizi tedavi ettiğiniz şeylerin en
iyisidir; karnı genişletir; batındaki
dertleri giderir; bedeni de kuvvetlendirir.
Menekşe
çiçeğinden enfiye yapın. Zira Resulullah
salla'llâhu aleyhi ve alih
buyurmuştur ki: "Eğer insanlar menekşede olan özelliği
tanısaydı (onun suyunu) yudum yudum içerlerdi.
Ayın evvellerinde ve yarısında
cima etmekten sakının. Çünkü şeytan bu iki vakitte çocuk ister
(nütfede ortak olur). Çarşamba ve cuma günleri hacamat yapmaktan
sakının. Zira çarşamba daima uğursuz bir gündür ve bu günde
cehennem yaratılmıştır. Cuma gününde de öyle bir vakit
vardır ki, o vakitte hacamat yapan bir kimse ölümle
karşılaşır.
[1]- Bu konu çeşitli
meselerle ilgili olarak yaklaşık dört yüz hükümü içermektedir.
[2]- Bakara/187.
[3]- "Beni güzel olarak
yaratan ve bana güzel bir şekil veren, başkalarında çirkin olan
uzuvları bende güzel kılan ve beni İslam'la şereflendiren
Allah'a hamd olsun."
[4] - Hisal ve Mevaiz-ül Adediye
kitaplarında, yüz üstü uyumayın diye geçmiştir; bu nakil daha
sahihtir.
[5] - Hisal ve Mevaiz-ül
Adediye'nin naklettiğine göre: Üşenerek ve uyuklayarak namaza
durmayın.
[6]- Nisâ/1.
[7]- Mürcie, iman olduğunda
artık hiç bir günah işlemenin sakıncası
olmadığını ileri süren akım; bu akım özellikle
Ümeyye Oğulları döneminde yaygınlaşmıştır.
[8]- Bakara/185.
[9] - Mevaiz kitabının
nakline göre: bozuk kan üretir. Hisal kitabının nakline göre de:
bozuk kan merkezidir.
[10]- Hisal ve Mevaiz
kitabında sivri ayakkabı yerine düz ayakkabı
nakledilmiştir. Giyim âdâbında şöyle bir hadis geçmiştir:
Alt tarafı ayak ayası gibi olan ayakkabı giymek müstehaptır.
[11]- Şura/35.
[12]- Mevaiz kitabında:
"canınızı ona siper edin" diye geçmiştir.
[13]- Tevbe/46.
[14]- Bu cümlenin son bölümü Hisal
ile Mevaiz kitaplarında geçmiyor. Ayrıca bu hüküm diğer hadislerde yer alan hükme de
aykırıdır.
[15]- Nakledildiğine göre
İsrail oğullarının büyük peygamberi olan Hz. Danyal'ı, Buht-un Nasr zamanında esir alıp Babil şehrine
götürdüler ve içerisinde arslan bulunan bir çukura attılar. Allah-u Teâla Hz. Danyal'ı o yırtıcı
hayvandan kurtardı ve ertesi günü onu salim gördüler.
[16]- "Onun akıp gitmesi
de, durması da Allah'ın adıyladır. Şüphe yok, benim
Rabbim bağışlayandır, esirgeyendir. " (Hud/41.)
[17]- "Onlar, Allah'ın
kadrini hakkıyla takdir edemediler. Oysa kıyamet günü yer, bütünüyle
O'nun avucu (kabzası)ndadır; gökler de, kudretiyle dürülüp-bükülmüştür.
O, onların şirk koşmakta oldukları şeyden münezzeh ve
yücedir." (Zümer/67.)
[18]- "Âlemler içinde selam
olsun Nuh'a. Gerçekten biz, ihsanda bulunanları böyle ödüllendiririz.
Şüphesiz o, bizim mü'min olan kullarımızdandı."
(Sâffat/79-81).
[19]- Tevbe/104.
[20]- Maun/5.
[21]- Nahl/128.
[22]- A'raf/128.
[23]- Hucurat/12.
[24]- Muddessir/4.
[25]- Nahl/69.
[26]- Âl-i İmran/190-194.
[27]- Yani: "Kulların
yerine Allah bana yeter. Yeter O bana, ve O ne güzel vekildir."
[28]- Al-i İmran/190-194.
[29]- Hıtta kapısı,
Hz. Musa zamanında Beni
İsrail'in o kapıdan geçmeye emrolunduğu bir kapı idi. O
kapıdan geçen kurtuluşa erdi.
[30]- Çünkü
yaratılış gayesiz olmaz; yaratılışın gayesi
ise insan-i kâmildir. Ancak onunla insanlara ilahi hüccet tamamlanmış
olur.
[31]- Rabbimizin selamı bize
olsun.
[32]- Hisal ve Mevaiz
kitabındaki tabir daha açıktır; o kitaplarda şöyle
nakledilmiştir: "Hırsızdan korkarak parayı, kesenin
içerisine bırakıp arkasına bağlar ve böylece onunla namaz
kılarsa sakıncası olmaz."
[33]- Allah'ın adıyle.
Allah'ım, zorluğu benden uzaklaştır ve taşlanan
şeytandan bana sığınak ver.
[34]- Nimetini temiz ve helal
rızk olarak verdiğin gibi bu konuda bana yardımcı ol.
[35]- Allah'ım, bana helal
rızk ver ve haramdan uzaklaştır beni.
[36]- Allah'ın adıyle.
Allah'ım, beni tövbe edenlerden ve temizlenenlerden kıl.
[37]- Şehadet ederim ki
Allah'tan başka bir ilah yoktur, tektir, ortağı yoktur. Ve yine
şehadet ederim ki şüphesiz Muhammed
O'nun kulu ve elçisidir. Allah'ın salat ve selamı ona ve Ehl-i Beyt'ine olsun.
[38]- Maaric/23.
[39]- Hisal ve Mevaiz
kitabında: "elinizi göğe doğru kaldırıp dua edin
ve duada gayret gösterin" diye nakledilmiştir.
[40]- Zariyat/22.
[41]- İkinci ve üçüncü
kısım: Mevaiz-ul Adediyye kitabında şöyle
nakledilmiştir: "Kim bizi kalbiyle sever, diliyle de yardımda
bulunur, ama savaşta bizimle beraber düşmana karşı
savaşmazsa, bir derece aşağıda olur. Kim bizi kalbiyle
sever, ama eli ve diliyle yardımcı olmazsa, iki derece
aşağıda olur." Bu rivayet daha doğrudur. Büyük bir
ihtimalle yukarıdaki metinde bir yanlışlık vardır.
[42]- Yüce Rabbim pâk ve
münezzehtir.
[43]- Ahzab/56.
[44]- Biz de buna şehadet
edenlerdeniz.
[45]- Bakara/131.
[46]- Şehadet ediyorum ki,
Allah'tan başka ilah yoktur. Tektir, ortağı yoktur. Gerçekten
Muhammed O'nun kulu ve elçisidir ve şüphesiz kıyamet gelmektedir,
onda şüphe yoktur. Gerçekten Allah kabirlerde olanları diriltecektir.
[47]- Bu hadise, fıkıh
ve fetva açısından amel edilmez. Zira diğer hadisleri de nazara
alan müçtehidlerin görüşüne göre, selamdan önce çıkan hades
namazı batıl eder.
[48]- Bu hadis Mevaiz ve Hisal
kitablarında şöyle nakledilmiştir: "Allah'a, Onun evine
yaya gitmek kadar daha meşakkatli bir ibadet
yapılmamıştır.
[49]- İnsanları deve
beslemeye teşvik etmek için söylenmiştir. Çünkü o zamanlar deve,
diğer hayvanlardan daha yararlı idi, insanlar onun etinden, sütünden,
tüyünden, taşıma gücünden faydalanırlardı.
[50]- Zemzem suyu hacılara
verildiği için ona nebiz-i sikaye denmiştir. Daha sonra
acılığı bu şekilde giderilen her suya nebiz-i sikaye
denildi. İçine üzüm konan bu tür su, çok kaldığında bir
çeşit şaraba dönüşüp sarhoş edici olurdu. Bazı
kimseler bunun önceki ve sonraki halini göz önünde bulundurmadan nebiz içmek
helaldir, diyorlardı. Nitekim bu yanlışlık, Ehl-i sünnet
fıkhının bazı kollarına sirayet etmiştir ve
günümüzde de bunun helal olduğunu
sanmaktadırlar.
[51]- Allahın adıyla. Hz. İbrahimin ve Hz. Muhammedin dini ve Allahın
itaatını farz kıldığı kimsenin velayetiyle Allah
için sağ yanım üzerine yatıyorum. Allahın dilediği
her şey olur, dilemediği hiçbir şey de olmaz.
[52]- Ben, kendimi, ailemi,
dinimi, malımı, çocuklarımı, amelimin akıbetini,
Rabbimin bana lütufta bulunduğu ve beni kendisiyle
rızıklandırdığı şeyleri; zehiri öldürücü
olan ve olmayan haşarelerin, cin ve insanların, Allahın
yeryüzünde üretip-bitirdiği, gökten inen ve göğe çıkan ve
Allahın, perçeminden yakalayıp - denetlediği her canlı
varlığın şerrinden koruması için; Onun izzetine,
azamatine, ceberutuna, saltanatına, rahmetine, rafetine, bağışına,
kuvvetine, gücüne birlik ve tekliğine, erkânına, (kıyamet günü
insanları bir araya) toplamasına, Resu-lullaha
ve dilediği her şeye olan gücüne havale ediyorum.
[53]- Zümer/56.
[54]- Bunu bizim için boyun
eğdiren (Allah) ne yücedir, yoksa biz bunu (kendi hizmetimize)
yanaştıramazdık. Ve biz elbette, Rabbimize döneceğiz.
(Zuhruf/12-14).
[55]- Allahım, yolculukta
bizimle birlikte olan, bineğin sırtında bizi taşıyan,
aile, mal ve evladımıza vekil olan sensin.
[56]- Allahım, bizi mübarek
bir yerde yerleştir. Sen en hayırlı yer verensin.
[57]- Şehadet ediyorum ki
Allahtan başka bir ilah yoktur, tektir, ortağı yoktur. Ve
şüphesiz Muhammed Onun kulu ve
elçisidir. Allahım, zararlı alış-verişten, yalan yere
and içmekten ve günahın azabından sana
sığınırım.
[58]- Enfal/11.
[59]- Meryem/25.
[60]- Mevaiz kitabında da
şöyle geçiyor: Peygember'e çok
salavat getirin, sonra Allah'ın fazl ve ihsanından talep edin;
elbette ki Allah kendi lütfundan ihtiyacınızı giderir.
[61] - Allahım, bu
kadını senin emrinle kendime helal bildim ve senin emanetin olarak
kabullendim. Bu kadından bana bir evlat verilmesini takdir etmişsen,
onu noksansız bir erkek çocuğu kıl ve şeytanı o
çocukta ortak ve pay sahibi kılma.