Mahlukatı ve sabahı yaratan, ölüleri
canlandırıp yayan, kabirdekileri dirilten Allah'a hamd olsun.
Allah'tan başka ilah olmadığına, Onun tek olduğuna,
şeriki olmadığına ve Muhammed
salla'llâhu aleyhi ve alihin Onun
kulu ve rasulü olduğuna şehadet ederim.
Ey Allah'ın kulları, noksan
sıfatlardan münezzeh olan Allah'a yönelenlerin sarıldıkları
en üstün vesile: Ona, peygamberlerine ve bu peygamberlerin Allah indinden
getirdikleri vahye inanmaktır; Allah yolunda cihad etmektir; cihad,
İslam'ın en yüce kalesidir; Allah'ın birliğini (kelime-i
tevhid olan "la ilahe illallah"ı) ikrar etmektir; bu
insanın fıtratındadır; namaz kılmaktır; çünkü
din, namazdan ibarettir; zekâtı vermektir; bu da bir farizedir; ramazan
ayının orucunu tutmaktır; o sapasağlam bir siperdir; hacca
ve umreye gitmektir; hac ve umre yoksulluğu giderip günahları
bağışlatır, günahları örter ve cennete gitmeye sebep
olur; sıla-i rahimde bulunmaktır; o servetin artmasına, ömrün
uzamasına ve sayının çoğalmasına vesile olur; gizlice
sadaka vermektir; o günahların bağışlanmasına vesile
olur ve Allah'ın gazabını giderir; açıktan sadaka
vermektir; o kötü ölümleri geri çevirir ve başkalarına iyilik yapmaktır,
bu da kötü hadiselerden korur.
Allah'ı çok anın; bu
anışların en güzelidir. Bu anma, nifaktan korunmaya ve
ateşten kurtulmaya ve hayırların taksim edildiği vakit,
sahibini Allaha hatırlatmaya sebep olur. Onu anış sesi
arşın altına varır.
Çekinenlere vaad ettiği şeyleri
kazanmaya çalışın; çünkü Allah'ın vaadleri vaadlerin en
gerçek olanıdır. Vaad ettiği her şey, vaad ettiği
şekilde gelip ulaşacaktır. Resulullah
sallallâhu aleyhi ve aliha uyun;
zira onun kılavuzluğu en üstün kılavuzluktur. Onun sünnetine
uyun; çünkü onun sünneti, sünnetlerin en güzelidir. Kur'an'ı öğrenin;
o sözlerin en güzeli, öğütlerin en kâmilidir. Kur'an'ı anlayın;
çünkü o gönüllerin baharıdır. Kuranın
ışığıyla şifa bulun; çünkü o gönüllerdeki
hastalıklara şifadır. Onu güzel bir tarzda okuyun; zira o,
kıssaların en güzelidir. "Kur'an
okununca dinleyin ve susun. Umulur ki rahmete erirsiniz."[1] Kur'an'ın ilmini öğrendiğinizde
kurtuluşa ermeniz için bildiklerinize amel edin.
Ey Allah'ın kulları, biliniz ki,
bilgisiyle amel etmeyen alim, bilgisizliğinden kurtulması mümkün
olmayan, şaşırıp kalan cahile benzer. Hatta ona
karşı olan delil, daha büyüktür. İlminden sapmış olan
bu alim Allah katında daha fazla yerilecektir ve hasreti, cehalet
içerisinde şaşırıp kalan cahilden daha fazla olacaktır.
Gerçi bunların her ikisi de şaşkın, fasid, saptırıcı,
fitneye uğramış, helak olan, yolları boş ve beyhude,
amelleri ise batıl olan kimselerdir.
Ey Allah'ın kulları, batıl
hayallere kapılmayın sonra şüpheye düşersiniz; şüpheye
düşmeyin sonra kâfir olursunuz; kâfir olmayın sonra pişman
olursunuz; (dini işleri basite indirgeyip) nefsinize ruhsat vermeyin sonra
dalkavuk olursunuz; böyle ruhsat vermeler sizi zalimlerin yollarına
götürür de helak olursunuz; hak size sunulup
tanıdığınızda onun üzerinde uzlaşma ve dalkavukluk
yapmayın sonra apaçık bir ziyana uğrarsınız.
Ey Allah'ın kulları, Allah'tan çekinmek
ileri görüşlülüktendir. Allah'a (rahmetinin çokluğuna) aldanmamak da
muhafazakârlıktandır.
Ey Allah'ın kulları, insanlar
arasında, en çok kendi hayrını isteyen, Rabbine herkesten daha
çok itaat edendir. Ve en fazla kendisini aldatan da Allah'a en çok isyan
edendir.
Ey Allah'ın kulları, Allah'a itaat eden
emin olur ve sevince kavuşur; Allah'a isyan eden de ümitsizliğe
kapılıp pişman olur ve kurtuluşa eremez.
Ey Allah'ın kulları, Allah'tan yakin
dileyin; çünkü yakin dinin başıdır. Ondan afiyet isteyin; zira
afiyet büyük nimettir; onu (afiyeti) dünya ve ahiretiniz için ganimet bilin.
Allah'tan başarı talep edin; çünkü başarı güçlü bir temeldir. Biliniz ki, kalbin
kazandığı en iyi sıfat yakindir; yakinin en güzeli de
takvadır. Doğru işlerin en iyisi, sağlam
olanlarıdır; en kötü işler ise yeni çıkan şeylerdir;
her yeni çıkan şey bidattir; her bidat ise dalalettir; sünnetleri
yok eden de bidatlardır. Aldanan, dininde aldatılan kimsedir.
Özenilen ve gıpta edilen ise dinini selamette tutan ve yakini güzel
olandır. Mesut kişi, başkasından ibret alandır, kötü
kişi de isteğine kapılıp aldanandır.
Ey Allah'ın kulları, biliniz ki
riyanın azı da şirktir; amelde ihlas yakindir; nefsi istek ve
arzular insanı ateşe götürür; heva ve heves ehliyle oturup kalkmak,
Kur'anı unutturur, şeytanı hazır kılar. Nesiy[2] küfrü arttırmadır.
İsyankârların amelleri Rahman olan Allah'ın gazabına sebep
olur, Allah'ın gazabı ise insanı ateşe götürür.
Hanımlarla boş yere konuşmak belaya sebep olur ve kalbi
saptırır. Kadınlara şehvet gözüyle bakmak, kalp gözünün
nurunu söndürür. Namahreme bir göz atmak bile şeytanın
tuzağıdır. Sultanla oturup kalkmak cehennem ateşini
alevlendirir.
Ey Allah'ın kulları, doğru
söyleyin; Allah doğru söyleyenlerle beraberdir. Yalandan
sakının, yalan imanın zıddıdır. Doğru
konuşan kişi, kurtuluş ve ululuğun zirvesindedir;
yalancıysa helak olma uçurumunun eşiğindedir. Hakkı
söyleyin ki hakla tanınasınız. Hakla amel edin ki hak ehlinden
olasınız. Emaneti sahibine iade edin. Sizinle ilişkilerini kesen
akrabalarla ilişki kurun. Sizi mahrum bırakanlara iyilik edin.
Antlaşma yaptığınızda ona bağlı kalın.
Yargıda adaletli olun. Zulüm gördüğünüzde sabredin. Size kötü muamele
yaptıklarında affedin; suçları affedin; nitekim siz de suçunuzun
bağışlanmasını seversiniz. Babalarınızla
övünmeyin.
"Birbirinizi
kötü lakaplarla çağırmayın; imandan sonra fasıklara ait
adlar ne de kötüdür."[3] Şaka yapmayın. Birbirinize
karşı öfkelenmeyin, kibirlenmeyin. Birbirinizin gıybetini etmeyin.
Hiç biriniz ölü kardeşinin etini
yemeyi sever mi?[4] Birbirinize haset etmeyin; çünkü haset,
ateşin odunu yiyip bitirmesi gibi imanı yiyip bitirir. Birbirinize
karşı düşmanlık beslemeyin. Çünkü düşmanlık
iyilikleri yok eder, bereketleri giderir.
Herkese selam verin; selamın
cevabını selam verenin selamından daha güzel bir şekilde
verin. Dul kadınlara, yetim çocuklara acıyın. Güçsüzlere,
mazlumlara, borçlulara, Allah yolunda savaşanlara, yolda kalmışlara,
dilencilere, kölelere, efendileriyle kölelikten kurtulmaları için
antlaşma yapan kölelere ve yoksullara yardımda bulunun. Mazlumun
destekçisi olun. Farz hakları verin. Allah yolunda nefsinizle
hakkıyla savaşın. Zira Allah'ın cezası çetindir. Allah
yolunda cihad edin. Misafire hürmet edin. Güzel abdest alın. Beş
vakit namazınızı vaktinde kılın; zira bu
namazların Allah'ın katında yüce bir makamı vardır.
(Nafile namazları terketmeyin.) "Kim
farz olmayan hayır amelleri yaparsa, [bu onun için
hayırlıdır] şüphe yok ki Allah, mükâfat veren ve her
şeyi bilendir".[5] "İyilik
etmek, kötülükten sakınmak hususunda birbirinize yardım edin, suç
işlemek ve düşmanlık etmek için yardımlaşmayın.[6] Allah'tan
nasıl sakınmak lazımsa öyle sakının ve ancak müslüman
olarak ölün.[7]
|
Ey Allah'ın kulları, bilin ki, arzular
aklı giderir, vaadleri (kıyamet günündeki ceza ve mükâfat vaadlerini)
yalanlamaya yol açar, gaflete teşvik eder, hasret doğurur. Öyleyse
siz de arzuları yalanlayın, çünkü arzu aldatmadır ve sahibi de
günahkâr. Korku ve ümit halinde Allah için amel edin. İstediğiniz bir
şey size verildiğinde şükredin ve bu nimeti elde etmekle yeni
bir ümide varmayı kararlaştırın; çünkü Allah-u Teâla
müslümanlara, iyilikte bulunanları iyilikle
mükâfatlandıracağını ve şükredenlerin nimetini
çoğaltacağını bildirmiştir. Bilin ki, ben cennet gibi
talep edeninin, cehennem gibi de kaçanının gaflete
daldığı bir şey görmedim ve yine azıkların
korunacağı ve batınların aşikâr olacağı bir
gün için çalışan kimseden daha kazançlı bir tüccar görmedim.
(Biliniz ki,) Haktan gelen yararla yetinmeyen kimse, batıla uyup zarar
görür. Hidayetin doğru yola sevketmediği kimseyi, sapıklık
zarara uğratır ve yakinin yararından mahrum olan kimseye,
şüphe zarar verir. Siz göçüp gitmeye emredilmişsiniz ve azık
toplama yolu da size gösterilmiştir.
Biliniz ki, sizin için en fazla korktuğum
şu iki şeydir: Uzun arzular peşinde koşmak ve nefse uymak.
Biliniz ki, gerçekten de dünya sırt
çevirmiş ve fani olduğunu duyurmuştur. Gerçekten de ahiret bize
doğru yönelmiş ve ulaşmak üzere olduğunu bildirmiştir.
Duyun ve bilin ki, bugün hazırlık ve alıştırma,
yarın ise yarışma günüdür. Yarışmayı
kazananın ödülü cennettir, geride kalana ise cehennem var. Duyun ve bilin
ki, siz mühlet olarak verilen sayılı günleri yaşıyorsunuz;
ardındaysa çabucak ulaşan ölüm var. Kim bu sayılı günlerde,
eceli gelip çatmadan ihlasla Allah'a kullukta ve iyi işlerde bulunursa,
ameli ona fayda verir ve ölüm ona bir zarar vermez. Kim bu süreli günlerde,
kullukta kusur eder, iyi işlerde bulunmazsa ölümü ona zarar verir ve amelinin de ona bir yararı olmaz.
Ey Allah'ın kulları, namazı
vaktinde kılmak, zekâtı zamanında vermek, Allah'a huşu ile
niyazda bulunmak, akrabalarınızla iyi ilişki kurmak, kıyamet gününden korkmak, dilenciyi
mahrum bırakmamak, güçsüze ikramda bulunmak, Kuran'ı okuyup onunla
amel etmek, doğru konuşmak, ahdinize ve antlaşmanıza
bağlı kalmak ve emaneti sahibine geri vermekle dininizi güçlendirmeye
koşun. Allah'ın sevabına ilgi gösterip azabından korkun.
Mal ve can ile Allah yolunda cihad edin. Dünyadan, kendi
canınızı (tehlikeden) kurtaracak miktarda azık
toplayın. Hayır iş yapın ki, herkesin önceden
gönderdiği hayıra ulaştığı günde, hayırla
mükâfatlanasınız. Bu sözü söyleyip Allah'tan kendim ve sizin için de
mağfiret diliyorum.