Ey Kumeyl, bu gönüller birer kaptır; en iyi kap
içindekini en iyi koruyan ve zarfiyeti geniş olandır. Benim şu
sözümü asla unutma. İnsanlar üç kısımdır: Rabbâni âlim,
kurtuluş yolu üzere (kurtuluş yolunu bulmak için) ilim taleb eden
kişiler ve geri kalan (üçüncü grup ise), her sesin peşine
takılan, her esintiye kapılıp giden ahmak ve düşük
kimselerdir. Onlar ne yollarını bulmaları için ilim ışığıyla
aydınlanmışlardır, ne de kendilerini kurtarabilecekleri
güvenilir bir desteğe dayanmışlardır.
Ey Kumeyl, ilim maldan hayırlıdır; ilim
seni korur, malı ise sen korursun. Mal, vermekle azalır, ilim
öğretmekle çoğalır. İlim hâkimdir, mal mahkum. (İlimle
mal hakkında karar verilir).
Ey Kumeyl, âlime sevgi beslemek, uyulması gereken ve
mükâfatı gerektiren bir esastır. İnsan hayatta ilimle (Allah'a)
itâat mertebesini kazanır; ölümünden sonra da
bıraktığı iyi eserleriyle. Oysa ki malın menfaati, malın yok olmasıyla elden
çıkar. Malları hazinelerde biriktirenler, hayatta iken bile ölüdürler
(gerçek hayattan mahrumdurlar); âlimler ise, âlem var oldukça bâkidirler.
Cisimleri kaybolup gitse de eserleri yüreklerde mevcuttur.
Sonra
göğüslerine işaretle şöyle devam ettiler: Burada çok derin ve geniş bir bilgi
vardır; fakat bunu taşıyabilecek ehil kimseleri
bulamıyorum. Bulduklarım ise, ya sözü çabuk alan, ama güvenilmeyen,
dini dünya isteğine âlet eden, Allah'ın delil ve burhanlarıyla
Allah'ın dostlarına karşı üstünlük dâvâsına
girişen, Allah'ın nimetleriyle O'na isyana kalkışan
kimselerdir. Veya hakkı taşıyanlara boyun eğen, fakat
hakkın inceliklerine basireti olmayan, kendine yönelen ilk şüpheyle
tereddüte düşerek kalbinde şek yerleşen kimsedir. Oysa ne bu,
(ilim öğrenmeye layıktır) ne de o. Ya da dünya lezzetine
sarılan, şehvete uymaya yatkın olan veya mal, mülk toplamaya
düşkün olan şahıslardır ki bunlardan hiç biri dini
koruyabilecek, basiret ve yakin sahibi kişiler değillerdir; bunlar
daha çok otlayan hayvanlara benzemektedirler.
Böylece ilim, ilim ehlinin ölümüyle ölüp gider.
Fakat yeryüzü, Allah için delil ve hüccetiyle kaim (ayakta) bulunan birisinden
boş (mahrum) kalmaz; ama ya meydanda olur, bilinir; yahut Allah'ın
apaçık delillerinin bâtıl olmaması ve kitabını rivayet
edecek (halka açıklayacak) kimselerin yok olmaması için korkar,
gizlenir.
Nerededir onlar? Sayıları azdır
onların, ama değerleri pek büyüktür. Allah, onlar gibi başka
birilerine teslim edinceye, onların benzerlerinin gönüllerine
yerleştirinceye dek delillerini onlarla korur.
İlim, onları iman gerçeklerine
vardırmış, yakin ruhunu yakından idrâk etmişlerdir.
Dünyaperest insanların zor ve ağır gördüğü şeyleri
kolay karşılarlar; cahillerin kaçındıkları, hor
gördükleri şeyler hoş görünür onlara; ruhları melekut alemine
bağlı olan bedenlerle dünyada yaşarlar.
Ey Kumeyl, işte onlardır Allah'ın
yaratıkları arasındaki eminleri (güvenilir kulları),
yeryüzündeki halifeleri ve beldelerindeki ışıkları.
Bunlardır, (halkı) Allahın dinine çağıranlar. Ah, ne
de özlerim onları görmeyi! Allah'tan kendim ve senin için mağfiret
diliyorum.
[1]- Kumeyl b. Ziyâd en-Nehaî şöyle naklediyor: Emir-ül Müminin Ali aleyhis-selâm
elimden tutarak beni Kufe'nin kenarında yer alan mezarlığa
doğru götürdüler. Şehrin dışarısına varınca
bir âh çekerek şu sözleri buyurdular: