Ey Kumeyl, her gün Allah'ın ismini zikret; "La havle ve la kuvvete illa
billah" (Bütün güç ve kuvvetler ancak Allahtandır) de ve Allah'a
tevekkül et (sığın). Bizi hatırla; ismimizi anarak bize
salavât getir ve bunu kendin ve korunmasına önem verdiğin şeyler
için tekrarla; o günün şerrinden
amânda olursun, inşâallah.
Ey Kumeyl, Yüce Allah, Resulullah
sallallahu aleyhi ve alihe edep
öğretti; Resulullah sallallahu aleyhi ve alih de bana. Ben
de mü'minleri terbiye edenim ve bu edepleri erdemli insanlara mirâs olarak
bırakanım.
Ey Kumeyl, her ilmi açan benim; bütün sırları
sona vardıran da Kaim (Hz. Mehdi)
aleyhisselâm'dır.
Ey Kumeyl, (Resulullah sallallahu aleyhi ve alihin Ehl-i Beyti) hep birbirinden olan (ve
aynı kökten türeyen) bir soydur. Allah duyan ve bilendir.[1]
Ey Kumeyl, ilim ve âdâbı yalnızca bizden
alırsan, işte o zaman bizden sayılırsın.
Ey Kumeyl, yapacağın her harekette marifete
(bilgi ve şuura) muhtaçsın.
Ey Kumeyl, yemek yediğinde Allah'ın ismiyle
başla ki, Onun ismiyle hiç bir hastalık zarar veremez ve bütün
dertlere de şifadır. Ey Kumeyl,
yemeğini başkalarıyla ye ve cimrilik yapma; sen kimseye
rızık veremezsin (her kesin rızkını Allah verir); oysa
Allah bunun karşılığında sana bol mükâfat verir. Sofra
başında hoş davran; sofra arkadaşını sevindir ve
hizmetçini suçlama. Ey Kumeyl, yemek
yerken (sofrada oturmanı) uzun sürdür ki arkadaşın da doysun,
başkaları da rızkını alsın. Ey Kumeyl, yemekten sonra, verdiği
rızk karşısında Allah'a hamd et, sesli bir şekilde
şükret ki, başkaları da sana uysun; o zaman daha çok sevap
alırsın.
Ey Kumeyl, midenin tümünü yemekle doldurma, su ve havâya
da yer bırak; henüz iştahlıyken el çek ki, yemeğin
lezzetini alasın. Vücudun sağlığı, az yiyip, az
içmededir.
Ey Kumeyl, ancak zekât veren, mü'minlere kardeşçe
davranan ve akrabalarıyla iyi ilişkisi olan kimselerin malında
bereket olur. Ey Kumeyl, mü'min
akrabalarına, diğer mü'minlerden daha çok pay ayır; onlara daha
çok rauf ve şefkatli davran ve yoksullara sadaka ver.
Ya Kumeyl, sana el açan kimseyi, eli boş
çevirme, sadece bir üzüm veya hurma tanesi verebilecek durumda olsan bile.
Muhakkak sadaka, Allah katında
büyür.
Ey Kumeyl,
mü'minin süsü, alçak gönüllülükdür; güzelliği iffetdir; şerefi, dini
araştırıp anlamaktır; izzeti, boş
konuşmaları ve dedikoduları terketmektir.
Ey Kumeyl,
halkın her sınıfında bir grup diğerinden daha üstün
olur; sakın düşük seviyeli olanlarıyla tartışma; bana
yönelik yakışmaz bir söz söyleseler bile tahammül et ve
Allah'ın: "...Cahiller onlara
söz söyleyince, selam olsun, diye cevap verirler."[2] diye vasıflandırdığı
kimselerden ol.
Ey Kumeyl,
bütün hallerde hakkı söyle. Takvalı insanlarla dost ol;
fâsıkları terket; münafıklardan uzak dur ve hâin insanlarla
arkadaş olma.
327 |
Ey Kumeyl,
ilişki kurmak veya alışveriş yapmak için zalimlerin
kapısını çalma. Sakın onlara tâzim etme.
Toplantılarında Allah'ın gazabına uğramana vesile
olacak şekilde hazır bulunma.
Eğer mecburiyet gereği yanlarında bulunursan, sürekli Allah'ı zikret; O'na tevekkül eyle ve şerlerinden Allah'a
sığın; başını aşağı sal; kalbinle
yaptıklarını inkâr et; Allah'ı onların
duyacağı kadar sesli bir şekilde tâzim et. Böylece, Allah da
seni teyid eder ve onların şerrinden korur.
Ey Kumeyl,
Allah'a ve O'nun dostlarının velayetine ikrardan sonra kulların
en iyi itaati, iffetli, tahammüllü ve sabırlı olmalarıdır.
Ey Kumeyl,
maddî sıkıntını açığa vurma; izzet-i nefsini
koruyarak onu gizli tut ve Allah için sabret.
Ey Kumeyl, kardeşine sırrını
açmanın mahzuru yoktur;
fakat kardeşin kimdir (biliyor musun)? Seni zorluklarda yalnız
bırakmayan, boynuna diyet yahut kan parası geldiğinde kendini kenara çekmeyen, (muhtaç
olduğunda) ağız açmadan ihtiyacını gideren, seni,
durumunu izhar etmeye mecbur edecek derecede kendi haline bırakmayan
(sürekli durumundan haber alan) kimsedir. Eğer kardeşin, seni hak
yoldan ayırmak istiyorsa, ıslahına çalış.
Ey Kumeyl, mü'min, mü'minin aynasıdır;
ihtiyacını giderir ve durumunu güzelleştirir. Ey Kumeyl, mü'minler kardeştirler,
kardeş hiç bir şeyi kardeşine tercih etmez.
Ey Kumeyl, kardeşini sevmiyorsan, kardeşi
değilsin. (Gerçek) mü'min, bizim söylediğimizi söyleyendir; bizim
sözümüze hilaf eden, bizden geri kalır; bizden geri kalan, bize varamaz;
bizimle olmayan cehennem ateşinin en alt tabakasında yer alır.
Ey Kumeyl, sinesinde derdi olan, balgam çıkarır
(yüreğinde sırrı olan diline döker). O halde birisi sana bizden
(sır olarak) bir şey söyler ve senden kimseye açmamanı isterse,
sakın onu açığa vurma. Aksini yaparsan, tövben kabul olmaz; öyle
olunca da, son durağın cehennem ateşi olur.
329 |
Ey Kumeyl, Resulullah
sallallahu aleyhi ve alihin Ehl-i Beyt'inin sırrını
başkalarına açmak, tahammül edilecek şey değildir; açan
kimsenin tövbesi kabul olmaz; sana söylediklerimi yakin ehli mü'minden
başkasına açma.
Ey Kumeyl, her zorlukla
karşılaştığında: "La havle ve la kuvvete illa billah" (Bütün güç ve
kuvvetler ancak Allah'tandır) dersen, zorlukta (sana) yeter. Her nimete
ulaştığında: "Elhamdulillah"
de, rızkın daha da artar. Rızkın gecikirse, Allah'tan
mağfiret dile ki bolluğa çıkasın.
Ey Kumeyl, bizim velayetimizle mal ve evladını
Şeytan'ın ortaklığından kurtar.
Ey Kumeyl, (iman vardır, gönüllerde)
yerleşmiştir; (iman da vardır, gönüllere) eğreti konar.
Sakın (imanı) eğreti olanlardan olma. (İmanı)
yerleşmişlerden olmak istersen, buna ancak, seni saptırmayacak
ve yoldan çıkarmayacak ana caddeden (Ehl-i
Beyt'in velayetinden) ayrılmadığın takdirde
ulaşırsın.
Ey Kumeyl, hiç bir farzın ruhsatı
olmadığı gibi, hiç bir sünnetin de şiddeti yoktur. (
Yapılması sıkı tutulmamıştır.)
Ey Kumeyl,
(şunu bil ki her zaman) günahların iyiliklerinden, gafletin zikrinden
ve Allah'ın sana verdiği nimetler, yaptığın amellerden
daha çoktur. Ey Kumeyl, sürekli
olarak Allah'ın verdiği nimet ve afiyetten yararlanmaktasın; o
halde sen de sürekli Onun hamd-ü senâsı, tesbih ve takdisi, şükrü ve
zikriyle meşgul ol.
Ey Kumeyl,
Allah'ın: "... Allah'ı
unutmuşlar da O da, kendilerini
unutturmuştur onlara" deyip "İşte
onlar fasıkların ta kendileridir."[3] diye fasık olarak nitelediği kimselerden olma
sakın.
Ey Kumeyl,
(sırf) namaz kılman, oruç tutman ve sadaka vermen önemli
değildir; (asıl) önemli olan, namazını (ve diğer amellerini) temiz bir kalple
Allah'ın râzı olduğu bir şekilde ve tam bir huşu
içinde yerine getirmendir. Nerede ve neyin üzerinde namaz
kıldığına dikkat et; bunları doğru ve helâl
yoldan elde etmiş olmazsan, kabul olmayacaktır.
331 |
Ey Kumeyl,
kalpte olan dile dökülür; kalp de aldığı gıdayla hayat
kazanır; kalbine ve bedenine verdiğin yiyeceğe dikkat et; helâl
olmazsa Allah, tesbih ve şükrünü kabul etmez.
Ey Kumeyl,
şunu bil ve anla ki, biz, halkın emanetini vermemek hususunda kimseye
izin vermemişiz; kim böyle bir izni benden nakletmişse, bâtıl ve
yalan söylemiştir ve yalanının cezâsı, cehennem
ateşidir. Andolsun ki Resulullah
sallallahu aleyhi ve alih
vefâtından az önce bana üç kere şöyle buyurdu: "Ya Ebe'l Hasan, emaneti sahibine teslim et, ister
iyi adam olsun, ister fâcir; emanet ister büyük olsun, ister küçük, hatta iplik
ve iğne bile olsa.
Ey Kumeyl,
cihâd ancak âdil imâmla câizdir ve ganimet ancak faziletli imâmla helâl olur.
Ey Kumeyl,
eğer (Allah tarafından) peygamber gönderilmeseydi, fakat yeryüzünde
takvâlı bir mü'min bulunup da (peygamberlerin vazifesini yüklenerek
halkı) Allah'a dâvet etseydi, sence bu işinde haklı
mıydı, yoksa haksız mı?
Vallahi, Allah onu bu işe tayin edip ve onu lâyık
kılmadıkça
haksızdır.[4]
Ey Kumeyl, din
Allah'ındır; onun başına
resul, nebi yahut vâsiden (Allah'ın tayin ettiği halifeden)
başka kimsenin geçmesine izin vermez.
Ey Kumeyl, (rehberlik makâmı) sadece, nübüvvet,
risâlet ve imâmetle
sınırlıdır; geriye kalan ya tâbi olup izleyenlerdir, yahut da sapık ve
bid'at ehli olanlardır. "Allah ancak takvalılardan (iyi amellerini) kabul eder."[5]
Ey Kumeyl, Allah; Kerim, Halim (cezâ vermede acele
etmeyen), Azim ve Rahim'dir. O, ahlâkını bize tanıtmış, onlarla sıfatlanmayı
ve halkı da aynı yöne sevketmeyi emretmiştir bize. Biz de bu vazifeyi
hiç karşı gelmeksizin yerine getirdik, hiç bir nifâk göstermeden icra
ettik, yalanlamadan tasdik ettik ve şüphe etmeden kabullendik.
333 |
Ey Kumeyl, ne itâat edilmek için dalkavukluk yaparım,
ne sözümden çıkmasınlar diye (boş) vaadlerde bulunurum, ne de
bana Emir-ül
Müminin desinler diye göçebelerin
vereceği yemeğe rağbet ederim.
Ey Kumeyl, (mal, makâm vb.) bir şeyi elde eden, fâni
bir dünyayı elde etmiştir. Biz ise, ebedî ve bâki bir âhireti elde
ettik.
Ya Kumeyl, herkes âhirete doğru hareket
etmekte; bizim âhirette rağbet
ettiğimiz şey, Allah'ın rızası ve muttakilere
vereceği cennetin yüksek dereceleridir.
Ey Kumeyl, yeri cennet olmayan kimseyi, elemli bir azâp ve
sürekli bir zilletle müjdele!
Ey Kumeyl, ben her durumda Allah'a, verdiği tevfik ten dolayı hamd ediyorum.
Şimdi istersen, kalk (git) artık.