Ya Ali, Allah’ı gazaplandıracak (bir şeyle) hiçbir kimseyi
razı etmemen, Allah’ın (sana) verdiği bir şeyden dolayı başkasını övmemen,
Allah’ın senden esirgediği bir şeyden dolayı da kimseyi yermemen yakine ermenin
alametidir. Çünkü rızık, ihtirasla elde edilemeyeceği gibi, rağbetsizlikle de
önlenemez.
Allah-u Teâla, kendi hikmet ve lütfü gereği rahatlık ve
mutluluğu yakinde ve (kaza ve kadere) rıza göstermekte; gam ve
üzüntüyü ise, şüphe ve hoşnutsuzlukta karar kılmıştır.
Ya Ali, cahillikten daha kötü bir fakirlik, akıldan daha
faydalı bir servet, bencillikten daha korkunç bir yalnızlık ve istişareden da-ha
iyi bir yardımcı yoktur; hiçbir akıl da tedbir almak kadar yararlı değildir.
Güzel ahlak gibi soy sop ve şükür gibi de ibadet yoktur.
Ya Ali, sözün âfeti yalan, ilmin âfeti unutmak, ibadetin
âfeti ihmalkârlık, cömertliğin âfeti minnet, yiğitliğin âfeti zulüm,
güzelliğin âfeti bencillik ve soyluluğun âfeti ise onunla
övünmektir.
Ya Ali, sürekli doğru konuş; ağzından hiçbir zaman yalan
çıkmasın; kesinlikle hıyânete yeltenme; Allah’tan O’nu görüyormuşçasına kork;
malını ve canını dinine feda et; iyi ahlak edin ve kötü ahlaktan
kaçın.
Ya Ali, Allah’ın en çok sevdiği amel şu üç haslettir:
Allah’ın farz kıldığı şeyleri yerine getirmek; bunu yapan kimse, halkın en
âbitlerindendir. Allah’ın haram kıldığı şeylerden uzak durmak; böyle yapan kimse
de halkın en sakınanlarındandır. Allah’ın verdiği rızka razı olmak; böyle
olan kimse de halkın en zenginlerindendir.
Ya Ali, üç şey yüce ahlaktandır: Seninle ilişkisini kesen
kimse ile ilişki kurman, senden esirgeyene bağışta bulunman ve sana zulüm edeni
affetmen.
Ya Ali, üç şey kurtarıcıdır: Dilini tutman, günahına ağlaman
ve (kötü insanlarla muaşeretten uzak kalmak için) evinde oturman.
Ya Ali, şu üç haslet âmellerin en başında gelir: (Kendi
menfaatin bile söz konusu olduğu yerde) halka karşı insaflı davranman;
mü’min kardeşinle eşitlik gözetmen ve Allah’ı her halükârda
hatırlaman.
Ya Ali, üç kimse Allah’ın misafiridir: Mü’min kardeşini Allah
rızası için ziyaret eden kimse; böyle birisi Allah’ın ziyaretçisidir.
Ziyaretçisini ağırlamak ve istediğini ona vermek, Allah’a düşen bir haktır.
Namaz kıldıktan sonra, daha sonraki namaz vaktine dek takibât (zikir, dua,
Kur’an okumak vb...) ile meşgul olan kimse; böyle birisi Allah’ın misafiridir ve
misafirini ağırlamak Allah’a düşen bir haktır. Bir de hacca ve umre’ye giden bir
kimse; onlar da Allah’a doğru giden kimselerdir ve kendisine gelen kimseyi
ağırlamak Allah’a düşen bir haktır.
Ya Ali, üç şeyin hem dünyada hem de, âhirette mükâfatı
vardır: Hac, fakirliği giderir; sadaka, belaları defeder ve sıla-i rahim
(akrabalara iyilikte bulunmak) ömrü uzatır.
Ya Ali, kimde şu üç şey olmazsa hiçbir ameli doğrulmaz:
Kendisini Allah Azze ve Celle’ye karşı günah işlemekten alıkoyacak takva;
akılsızın cahilliğini önleyecek ilim (bir nakle göre de hilim) ve halkla iyi
geçinebilmesini sağlayacak akıl.
Ya Ali, üç kimse kıyamet günü arşın gölgesi altındadır:
Kendisi için sevdiği şeyi, kardeşi için de seven; bir işle karşılaştığında,
Allah’ın o işi sevip sevmediğini bilmeyinceye kadar, o iş için herhangi bir
girişimde bulunmayan ve kendi nefsinde de bulunan ve henüz ıslah etmediği bir
kusurla kardeşini ayıplamayan. Kendisini ıslah etmeye kalkışan bir insan
ise, ıslah ettiği her kusurunun ardından bir diğeriyle karşılaşır ve bu, insanı
kendisiyle meşgul etmeye yeter. (Artık başkalarının ayıplarıyla uğraşmaktan geri
kalır).
Ya Ali, üç şey iyi olmanın yollarındandır: Cömert olmak,
güzel konuşmak ve eziyetlere karşı sabırlı olmak.
Ya Ali, Tevrat’ta dört şeyin, dört şeyi beraberinde taşıdığı
yazılıdır: Dünyaya haris olan, Allah’a öfkelenir. Duçar olduğu bir musibetten
yakınan, gerçekte Allah’tan yakınmaktadır. Zenginin karşısında (zenginliği için)
tevazu eden kimsenin, dininin üçte ikisi yokolur. Bu ümmetten cehenneme giden
kimse, Allah’ın ayetleriyle alay edip, onlarla oynayan
kimselerdendir.
Ya Ali, dört şey, dört şeyi beraberinde getirir: Saltanata
erişen diktatör olur. İstişare etmeyen pişman olur. Davrandığın gibi sana
davranılır. Yoksulluk en büyük ölümdür. "Maksat dinar ve dirhem (mal) yoksulluğu
mu?" denilince: "Hayır, maksat din yoksulu olmaktır."
buyurdu.
Ya Ali, kıyamet günü üç gözden başka bütün gözler ağlar:
Allah yolunda geceleri uykusuz kalan göz, Allah’ın haram kıldığı şeylere
bakmayan göz ve Allah korkusundan ağlayan göz.
Ya Ali, Allah’tan başkasının haberdar olmadığı günahlarına
ağladığı halde, Allah’ın nazar ettiği yüze ne mutlu!
Ya Ali, şu üç şey (insanı) helak eder: Heva ve hevese uymak,
cimrilik yapmak ve insanın kendisini beğenmesi. Şu üç şey de (insanı) kurtuluşa
götürür: Hoşnutluk ve öfke halinde adaletli davranmak, zenginlikte ve fakirlikte
orta halli olmak, gerek gizlide ve gerekse açıkta Allah’ı görürcesine O’ndan
korkmak. Çünkü sen O’nu görmesen de O seni görür.
Ya Ali,üç yerde yalan konuşmak iyidir: Savaşta (düşmanı)
aldatmak için, hanımına (bir şey alacağına dair) söz vermede,[3] halkın arasını ıslah
etmede.
Ya Ali, üç yerde doğru konuşmak kötüdür: Söz gezdirmede;
erkeğe, ailesi hakkında hoşlanmayacağı haberleri vermede ve hayır işlerlin
açıklayan bir kimseyi yalanlamada.[4]
Ya Ali, dört şey boşunadır: Doyduktan sonra yemek, ay
ışığında kandil yakmak, çorak yerde tohum ekmek ve layık olmayan bir
kimseye iyilik yapmak.
Ya Ali, dört kimse herkesten daha çabuk ceza görür: Yaptığın
iyiliğe kötülükle karşılık veren, senden zulüm görmeden sana zulüm yapan,
aranızdaki antlaşmaya sen sadık kaldığın halde hıyanet eden ve sıla-i rahim
(akrabalara iyilik) yaptığın halde (sana karşı) onu terkeden
kimse.
Ya Ali, dört şeye sahip olanın Müslümanlığı kâmil olur:
Doğruluk, şükür, hayâ ve güzel ahlak.
Ya Ali, halka az el açmak peşin zenginliktir ve halka çok el
açmak zillettir. Peşin fakirlik de işte budur.
Ya Ali, mü’minin nişanesi üçtür: Oruç tutmak, namaz kılmak ve
zekât vermek. Zahirde kendisini ehil gösteren kimsenin de nişanesi üçtür:
İnsanın yüzüne karşı dalkavukluk yapar; arkasından gıybet eder ve musibete
uğradığında da sevinir. Zalimin de üç nişanesi var: Eli altında bulunanlara
zorbalık yapar; kendisinden üstlere isyan eder ve zalimlerle işbirliği yapar.
Riyakârın da üç nişanesi var: Halkın yanında gayretli ve hareketli olur;
yalnızlıkta üşenir ve bütün işlerde övülmesini sever. Münafığın da nişanesi
üçtür: Konuştuğu zaman yalan söyler; kendisine güvenildiğinde hıyanet eder ve
verdiği sözün üzerinde durmaz. Tembelin de alâmeti üçtür: Tefrite[5] düşünceye kadar gevşeklik
yapar; zâyi edinceye dek tefrit eder ve günaha düşünceye kadar zâyi eder.[6] Akıllı kimseye, ancak üç şey
için yolculuğa gitmek yakışır: Geçimini temin etmek, ahiretine yönelik bir adım
ve helâl bir zevk .
Ya Ali, cahillikten daha şiddetli bir fakirlik, akıldan daha
faydalı bir servet, kendini beğenmişlikten daha korkunç bir yalnızlık
yoktur ve hiçbir amel tedbir almak, hiçbir takva günahtan sakınmak ve
hiçbir soy sop da iyi ahlaklılık gibi olamaz. Konuşmanın âfeti yalan, ilmin
âfeti unutmak ve bağışta bulunmanın âfeti de minnettir.
Ya Ali, hilali gördüğün zaman üç defa "Allah-u Ekber" de;
sonra "Elhamdu lillah’illezi halekanî ve halekake ve kadderake menâzile ve
cealeke âyeten lil âlemîn." de.[7]
Ya Ali, aynaya baktığın zaman üç tekbir getirdikten sonra
şöyle de: "Allahumme kemâ hassente halkî fe hassin hulkî."[8]
Ya Ali, seni dehşete düşüren bir şeyle karşılaşırsan, şöyle
de: "Allahumme bi-hakkı Muhammed’in ve Âl-i Muham-med’in illâ ferrecte annî."[9]
Hz. Ali aleyhi’s-selam diyor ki: Peygamber salla'llahu aleyhi
ve alih’den: "Ya Resulallah, (Kur’an’da): "Adem Rab-bin’den (bir takım)
kelimeler aldı. (Allah da) bunun üzerine tövbesini kabul etti..."[10] diye buyurmaktadır. Nedir
bu kelimeler?" diye sorduğumda, Resulullah salla'llahu aleyhi ve alih şöyle
buyurdu:
"Ya Ali, Allah-u Teâla, Adem’i Hindistan’a, Havva’yı
Cidde’ye, yılanı İsfahan’a ve İblis’i de Miysan’a (Basra ve Vasıt arasında bir
yere) indirdi. Cennette yılan ve tavus kuşu kadar güzel bir şey yoktu. Yılanın
deve gibi dört ayağı vardı. İblis, yılanın karnına girerek, Adem’e hile yaptı ve
onu aldattı. Allah-u Teâla da yılana gazap ederek ayaklarını ondan aldı ve şöyle
buyurdu: "Rızkını, toprak karar kıldım ve karnının üzerinde sürünmelisin; sana
acıyana Allah acımasın." Tavusa da, İblis’e ağacı bulmada kılavuzluk ettiği için
gazap ederek sesini ve ayaklarını çirkinleştirdi. Adem, Hindistan’da
kaldığı yüz yıl süresince, başını gökyüzüne kaldırmadı. Ellerini başına koyup
kendi hatasına ağlıyordu. Allah, Cebrail’i, Adem’e gönderdi. (Cebrail): "Ey
Adem dedi, Allah sana selam söylüyor ve buyuruyor ki: "Ey Adem, seni kendi
elimle yaratmadım mı? Sana kendi ruhumdan üflemedim mi? Meleklerimi sana secde
ettirmedim mi? Cariyem Havva’yı seninle evlendirmedim mi? Cennetimde sana
yer vermedim mi? O halde ey Adem, bu
ağlama nedir? Bu kelimeleri söyle; şüphesiz Allah-u Teâla tövbeni kabul eder.
Söyle ki: "Subhâneke, lâ ilâhe illâ ente, amiltu sûen ve zalemtu nefsî,
fetub aleyye, inneke ente-t tevvab-ur rahîm."[11]
Ya Ali, evinde bir yılan gördüğünde o yılanı üç defa (o eve
girip) çıkıncaya kadar öldürme; dördüncü defasında görürsen o zaman öldür; çünkü
o kâfirdir.
Ya Ali, yolda bir yılan gördüğün zaman onu öldür. Çünkü ben
cinlere, yılan şeklinde gözükmemelerini şart koşmuşum.
Ya Ali, dört haslet bedbahtlık (nişanesi)dir: Göz yaşının
kuruması, katı kalpli olmak, uzun arzu ve dünya sevgisi.
Ya Ali, huzurunda seni medhederlerse şöyle de:
"Allahumme-c’alnî hayren mimmâ yezunnûne veğfir lî mâ lâ
ya’lemûne vela tuahiznî bima yekulûn."[12]
Ya Ali, cinsi münasebette bulunduğun zaman şöyle de:
"Bismillahi, Allahumme cennibne’ş-Şeytâne ve cennib’iş-Şey-tâne ma rezaktenî."[13] Eğer Allah-u Teâla o anda,
sizden bir çocuk olmasını takdir ederse hiçbir zaman Şeytan’ın, ona bir zararı
dokunamaz.
Ya Ali, yemeğe tuz ile başla ve tuz ile bitir. Çünkü tuz,
yetmiş derde devadır. Onların en küçüğü delilik, cüzam ve alaca hastalığıdır.[14]
Ya Ali, bedenine zeytin yağı sür. Çünkü Şeytan bedenine
zeytin yağı süren bir kimseye, kırk gece yaklaşmaz.
Ya Ali, ayın ilk ve orta gecelerinde cinsel ilişkide bulunma,
sara hastasının genelde o iki gecede hastalığının belirdiğini görmüyor
musun?
Ya Ali, çocuğun olduğunda sağ kulağına ezan, sol kulağına da
ikâmet oku. Bu takdirde Şeytan ona asla zarar vermez.
Ya Ali, halkın en kötüsünü sana tanıtayım mı? "Evet ya
Resulallah" dedim; buyurdular ki: Halkın en kötüsü, günahları affetmeyen ve
hatalardan geçmeyen kimsedir. Onlardan daha kötüsünü de sana tanıtayım mı? "Evet
ya Resulallah" dedim, buyurdular ki: Onlardan daha kötüsü şerrinden korunulmayan
ve hayrı umulmayan kimsedir.
Ya Ali, peştamalsız hamama girmekten sakın. Çünkü hem
peştamalsız (çıplak) olarak hamama giren kimse mel’undur ve hem de ona
bakan.
Ya Ali, işaret ve orta parmağına yüzük takma; çünkü bu "Lut"
kavminin yaptığı bir işti. Küçük parmağını da yüzüksüz bırakma.
Ya Ali, Allah kendi kulunun; "Allah’ım günahlarımı
affet; çünkü Senden başka günahları affedecek bir kimse yoktur" demesini
beğenir. Kul böyle dediği zaman Allah da, meleklerine şöyle hitap eder: "Ey
meleklerim, bu kulum benden başka günahları affedecek birisinin
bulunmadığını bilmiştir; şahit olun ki, ben onu bağışladım."
Ya Ali, yalan konuşmaktan sakın. Çünkü yalan konuşmak yüzü
karartır ve sonra da o şahıs Allah katında kezzâb (çok yalan konuşan) olarak
yazılır. Doğru konuşmak da yüzü ağartır ve böyle birisi de Allah indinde sadık
(doğru konuşan) olarak yazılır. Doğruluğun bereket kaynağı ve yalancılığın
ise uğursuzluk olduğunu bil .
Ya Ali, gıybet etmekten (başkalarının arkasından konuşmaktan)
ve söz taşımaktan kaçın. Çünkü gıybet etmek orucu bozar (sevabını yok eder) ve
söz taşımak da kabir azabına sebep olur.
Ya Ali, ister yalan yere olsun, ister doğru zaruret
olmaksızın Allah’a yemin etme. Allah-u Teâla’yı kendi yeminine vesile kılma.
Çünkü Allah-u Teâla, yalan yere O’na yemin eden bir kimseye acımadığı gibi onu
gözetmez de.
Ya Ali, yarının rızkı için gam yeme. Çünkü her günün rızkı,
gelip ulaşır.
Ya Ali, inat etmekten sakın. Çünkü inatçılığın evveli
cahillik, sonu ise pişmanlıktır.
Ya Ali, misvak kullan. Çünkü misvak ağzın temizliğine,
Allah’ın rızasına ve gözün ışıklanmasına sebep olur. Dişleri kürdanla
temizlemek de seni meleklere sevdirir. Yemekten sonra ağızlarını kürdanla
temizlemeyen kimsenin ağız kokusundan melekler rahatsız
olur.
Ya Ali, sinirlenme; sinirlendiğin zaman otur ve Allah’ın
kullara karşı olan kudret ve hilmini düşün ve sinirlendiğin vakit sana:
"Allah’tan kork" dendiğinde sinirini atıp, hilmine ve sabrına
dön.
Ya Ali, kendi malından başkalarına harcadığın şeyi, Allah’ın
rızası için harca ki, Allah katında onu biriktirilmiş olarak bulursun.
Ya Ali, ailen, komşun, muaşeret ettiğin ve dost olduğun
herkese iyi davran ki, Allah katında yüce derecelere ulaşasın.
Ya Ali, kendin için sevmediğin şeyi, başkası için de sevme. Kendin için sevdiğin şeyi, kardeşin için de sev. Böyle olursan hükmünde (diğerleri hakkında hüküm vermede) adil ve adaletinde insaflı olursun; gök ve yeryüzü ehlinin yanında da sevilirsin. Vasiyetimi unutmamaya çalış, inşâallah.
[1] -Resulullah'ın ismi
şerifinden sonra geçen, bu kısaltma işareti, 'sallallah-u aleyhi ve alih' diye
okunmalıdır.
[2] -Ehl-i Beyt İmamlarının
isimlerinden sonra kullanılan bu işaret, aleyhisselam olarak okunur; ve ona
selam olsun anlamına gelir.
[3] - Yapamayacağını bildiği
halde hanımlara bir şey almak hususunda söz vermenin caiz hatta iyi bir iş
olarak nitelenmesi, İslam’ın aile yuvasının korunmasına verdiği önemden
kaynaklanmaktadır.
[4]- Bu hadisin son bölümünü
açılık kazanması için şu iki noktaya dikkat etmek gerekir:
1- Maksat, yalan olarak iyilikleri anlatılan şahsın iyi
olarak tanındığında topluma bir zararın gelmediği zamanlardır. İşte bu durumda
birinin iyiliğinin anlatılması toplumu iyiliğe teşvik ettiği için, anlatanı
halkın huzurunda yalanlamak kötü bir işitir.
2-Toplumun huzurunda yalanlamanın
kötü oluşu ona özel olarak hatırlatmada bulunmanın de kötü olduğu anlamına
değildir
[5]- Gereken vazifeyi yapmama
durumu, ifrat karşıtı.
[6]- Gevşeklik neticesinde işi
gerektiği gibi yapmama sonucu bazen iş zayi olur ve bu da kişinin ahitlerini
yerine getiremeyip günah işlemesine sebep olur.
[7]- Hamd, beni ve seni yaratan
ve senin seyrin için menziller belirleyen seni alemlere kudret ve
azametinin nişanesi kılan Allah’a mahsustur.
[8]- Allah’ım, (vücudumu) güzel
yarattığın gibi huyumu da güzelleştir.
[9]- Allah’ım, Muhammed ve onun
Ehl-i Beyt’inin hakkı hürmetine, beni (bu zorluktan)
kurtar.
[10]-
Bakara/37.
[11]- Ey Allah’ım, her
eksiklikten uzaksın sen. Senden başka bir ilah yoktur; kötü iş yaptım;
kendime zulüm ettim; tövbemi kabul et. Çünkü Sen, çok tövbe kabul edensin
ve rahimsin.
[12]- Allah’ım beni
zannettiklerinden daha iyi kıl; bilmedikleri şeyleri affet ve hakkımda
söyledikleri şeylerle de benden hesap sorma.
[13]- Allah’ın adıyla; Allah’ım
bizi Şeytan’dan ve Şeytan’ı da bana nasib edeceğin çocuktan uzak
eyle.
[14]- Diğer faydalarının
yanısıra özellikle yemeğe başlamadan önce ve yemekten sonra azıcık tuz yemek,
sindirim sisteminde ve özellikle ağızda mikropların gelişmesini önlediğinden
bir çok hastalıkların önlenmesinde etkili bir madde
sayılır.