İmam'a:
"Cihad sünnet mi, yoksa farz mı?" diye sorulunca şöyle
buyurdular: "Cihad dört kısımdır; bunlardan ikisi
farzdır, biri ancak farzla birlikte yapılan sünnettir, (diğer)
biri de sünnettir. Farz olan cihadlardan biri insanın kendisini günahtan
koruması için nefsi ile cihad etmesidir. İşte bu cihad,
cihadların en büyüğüdür. Biri de yakınınızdaki kâfirlerle cihad etmektir ki, bu da
farzdır.
Farzla birlikte
yapılan sünnet cihad ise şöyledir: Düşmana karşı cihad
etmek bütün ümmete farzdır. Zira cihadı terkederlerse, onlara azap
gelir; (elbette) bu azap sadece millete gelir, (imama değil).
İşte bu cihad imama sünnettir. (Yani, imama yalnız
başına farz olmaz; halkın imamın yanında yer
almasıyla farz olur.) Bunun haddi de imamın ümmetle beraber
düşmana saldırıp onlara karşı cihad etmesidir.
Sünnet olan cihad ise,
kişinin bir sünneti (genel bir âdeti) ayakta tutmak, uygulamak ve ihya
etmek için çalışmasıdır. Bu yolda çalışmak ve
çaba sarfetmek en faziletli amellerdendir. Çünkü bu (güzel olan) bir sünneti
diriltmektir. Nitekim Resulullah salla'llâhu aleyhi ve alih
buyurmuştur ki: "Kim güzel bir sünnet (âdet ve gelenek) koyarsa,
kıyamet gününe kadar o sünnetle amel edenlerin sevabı kadar ona
sevap yazılır, ve amel edenlerin sevabından da bir şey
eksilmeden."