İmam aleyhi's-selâm'ın
her cuma günü ashap ve taraftarlarına yaptığı nasihatler:
Ey insanlar! Allah'tan
korkun ve bilin ki, O'na döneceksiniz ve o gün herkes, yaptığı
her hayır ve kötü amelini hazır bir halde karşısında
bulacak ve işlediği kötülükle arasında çok uzun bir mesafenin
olmasını dileyecektir. Allah
kendisinden sakınmanızı emretmektedir.[1]
Yazıklar olsun sana
ey gafil Adem oğlu! Oysa senden
gaflet edilmemekte; ecelin her şeyden daha hızlı sana doğru
sür'atle gelmektedir; seni arıyor, seni yakalamasına bir şey
kalmamıştır. Nerdeyse vaktini tüketmişsin, ölüm meleği
canını almış ve kabrinde yalnız başına
bırakılmışsın, ruhun tekrar sana döndürülmüştür. Münker ve Nekir
adlı iki melek seni sorgu ve sıkı imtihana çekmek için aniden,
habersiz olarak yanına gelmişlerdir. Bil ki, onların senden
soracakları ilk soru, taptığın Rabbin, sana gönderilen
peygamber, inandığın din, okuduğun kitap, itaat
ettiğin imam hakkında ve ömrünü nerede geçirdiğinden,
malını nereden kazanıp ve nerede harcadığından
olacaktır.
Korunmak için kendine
bir vesile hazırla! Nefsini yokla, imtihan ve sorguya tabi tutulmadan önce
kendine cevap ara. Eğer iman eden, dinini tanıyan, doğrulara
uyan ve Allah'ın velilerini sevenlerden olursan (o zaman) Allah,
delilini (vereceğin cevabı) sana bildirir, dilini doğruya açar
ve böylece güzel cevap vererek cennet ve Allahın rızasına
kavuşmakla müjdelenirsin. Melekler rahmet ve nimetle seni
karşılarlar. Böyle olmadığın takdirde dilin tutulur,
delilin batıl olur, cevap vermekten aciz kalarak cehennemle müjdelenirsin
ve azap melekleri cehennemin kaynar suyu ve yakıcı ateşiyle
seni karşılarlar.
Ey Adem oğlu! Bil ki, bunun ötesi
kıyamet günüdür O gün daha büyük,
daha korkunç ve gönülleri daha çok incitendir. İşte o gün bütün insanların
bir araya toplanıp hazır olacağı ve her şeyin ortaya
çıkacağı bir gündür. O günde Allah öncekileri ve sonrakileri bir
araya toplar; o gün sûra üfürülür; kabirler alt-üst edilir; o gün pek
yakındır. O gün korkudan yüreklerin ağızlara gelerek
hapsedildiği bir gündür. O gün hatalardan geçilmez, hiç kimseden fidye alınmaz,
hiç kimseden mazeret kabul edilmez ve hiç kimseye tövbe etme müsaadesi verilmez.
O gün iyiliklere karşı mükâfat, kötülüklere karşı da
cezadan başka hiçbir şey ortada yoktur. Kim bu dünyada mü'min olur ve
bir zerre kadar hayır veya şer işlerse (o gün) onu bulur.
Öyleyse ey insanlar!
Allah'ın sizleri, kitab-ı sadık ve beyan-ı natıkta
yasakladığı isyan ve günahlardan korkup sakının.
Mel'un Şeytan sizleri çabuk erişilebilen şehvet ve dünya
lezzetlerine davet ettiğinde kendinizi Allah'ın mekr (düzen) ve
azabından emin görmeyin. Zira Allah buyuruyor ki: "Takvalı kimseler, Şeytan'ın bir vesvesesine
uğradılar mı düşünürler bir de bakarsın ki basiret
sahibi olmuşlar bile."[2]
Allah korkusunu,
kalbinize yerleştirin ve Allah'ın vaad ettiği dönüşteki
güzel sevapları ve korkuttuğu şiddetli azapları
hatırlayın. Çünkü bir şeyden korkan, ondan sakınır ve
bir şeyden sakınan, onu terkeder. Dünya hayatının süslerine
gönül bağlayan ve kötülük düzenleri kuran gafillerden olmayın; Allah buyuruyor
ki: "Kötülük düzenleri kuranlar,
Allah'ın onları yere batırmayacağından, yahut hiç
anlamadıkları bir yerden başlarına bir azap gelmeyeceğinden,
yahut dönüp dolaşırlarken tutup onları helak etmeyeceğinden
emin mi oldular? Onlar O'nu aciz bırakamazlar."[3]
Allah'ın
kitabında sizleri korkuttuğu şeylerden korkun ve zalimlere
verdiği azap vadelerinin bazılarının size de
inmeyeceğinden emin olmayın. Allah-u Teâla
başkalarının hikâyesini anlatmakla size öğüt
vermiştir. Mutlu kimse, başkalarından öğüt alan kimsedir.
Allah, kitabında sizden önce şehirlerde zulmeden insanlara ne
yaptığını, şöyle duyurmuştur: "Zulmeden nice şehirleri helak
ettik ve ondan sanra diğer kavimler yarattık. Onlar
azabımızı hisseder etmez oradan kaçmaya
başlıyorlardı. Kaçmayın, dönün sahip olduğunuz
mallara, nimetlere ve evlere; çünkü sorguya çekileceksiniz."
Onları azap yakaladığında: "Yazıklar olsun bize, gerçekten de zulmetmiştik
biz." derlerdi."[4]
Ey İnsanlar!
"Eğer Allah-u Teâla, bu ayetten kâfirleri kasdetmiştir"
derseniz o zaman nasıl olur bu? Oysa ki Allah (sonraki ayetlerde) şöyle
buyuruyor: "Kıyamet günü,
adalet terâzilerini kuracağız, hiç kimseye zulüm olunmayacak; hatta
hardal tanesi ağırlığında bir şey bile olsa
getireceğiz onu. Hesap gören olarak biz yeterliyiz."[5]
Ey Allah'ın
kulları! Bilin ki, müşrikler için terazi kurulmayacak ve hesap
defterleri de açılmayacak; onlar hesapsız, grup grup cehenneme dahil
olacaklardır. Teraziler sadece müslümanlar için kurulur ve amel defterleri
de sadece onlar için açılır. Öyleyse ey Allah'ın kulları!
Allah'tan korkun ve bilin ki, Allah dünya süslerini hiçbir dostu için
sevmemiş; onları dünyanın malına, varlığına
ve çabuk erişilebilen zahiri güzelliklerine de
rağbetettirmiştir. Allah, dünya ve dünya ehlini, yalnızca
insanlardan hangisinin ahiret için daha güzel
çalıştığını denemek için yaratmıştır.
Allah'a andolsun ki, bu konu hakkında sizlere örnekler verilmiş ve
akledenler için ayetler beyan edilmiştir. Öyleyse ey mü'minler! Akleden
kimselerden olun. Güç ancak Allah'tandır.
Allah'ın, ilgisiz
olmanızı istediği bu dünya hayatının çabuk erişilebilen
nimetlerine meyletmeyin. Zira sözü hak olan Allah buyuruyor ki: "Dünya hayatı gökten
indirdiğimiz su gibidir ki, onunla insan ve hayvanların yiyeceği
bitkiler yetişip birbirlerine karışmıştır.
Yeryüzünün süslenip bezendiği ve yerin sahiplerinin bütün bunlara malik
olduklarını sandıkları sırada gece veya gündüz,
buyruğumuz o yere gelmiş ve orayı, sanki bir gün önce üzerinde
yaşantı yokmuş gibi biçip kurutuvermişti. Düşünen millet
için ayetleri böylece uzun uzun açıklıyoruz.[6]
Dünyaya meyletmeyin.
Zira Allah-u Teâla Hz. Muhammed salla'llâhu aleyhi ve alih'e şöyle
buyuruyor: "Zulmedenlere meyletmeyin;
sonra ateş size de dokunur..."[7] Bu dünyaya ve dünyada olana, bu dünyayı
kendisine ebedi yurt ve sabit vatan edinenin güvendiği gibi güvenmeyin. Çünkü
bu dünya sabit kalmayacaktır. Burası azık toplanacak ve amel
edilecek bir evdir. Günleri yok olmadan ve Allah tarafından tahrip
edilmesine izin verilmeden önce, salih amelleri azık edinin. Zira Allah
ilk olarak dünyayı icad ve bayındır kıldığı
gibi, onu yok edecektir. Çünkü O'dur, bu dünyanın velisi (sahibi).
Allah-u Teâla'dan,
takvayı azık etmekte ve dünyaya karşı ilgisiz kalmakta bize
ve size yardım etmesini, bizi ve sizi dünya hayatının çabuk elde
edilen geçici metasına meyletmeyen ve ahiretin kalıcı sevabına
rağbet edenlerden kılmasını niyaz ederim. Şüphesiz ki
biz O'nun içiniz ve varlığımız da ondandır.
Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.