Ortağı olmayan yegane Allahtan çekinmeyi, Allahtan başka bir ilahın olmadığına, Muhammedin Onun kulu ve elçisi olduğuna şehadet etmeyi size tavsiye ediyorum. Allahtan çekinin. Güzel söz söyleyin. Allahın rızasını arayın; gazabından korkun; sünnetini (titizlik göstererek) koruyun; sınırlarını aşmayın. Bütün işlerinizde Allahı göz önünde bulundurarak, lehinize ve aleyhinize olan kaza ve kaderine razı olun.
Bilin ki, marufu emr ve münkerden nehyetmek üzerinize düşen bir vazifedir.
Dikkat edin, size ihsan edene, fazlasıyla ihsanda bulunun. Size kötülük edenin suçundan geçin ve halkın size karşı yapmasını sevdiğiniz hareketi onlara yapın.
Gücünüz yettiği kadar halkla iyi geçinmeğe çalışın. Kendi aleyhinize olan bir bahane oluşturmamaya siz daha layıksınız. Allahın dinini öğrenmeniz, haramlardan kaçınmanız, sizinle arkadaşlık yapana karşı, ister iyi olsun ister kötü, güzel davranmanız üzerinize düşen bir görevdir.
Tam bir veraya sahip olmaya çalışın. Çünkü dinin ölçüsü vera (şüpheli ve haram şeylerden sakınmak)dır. Namazları vakitlerinde kılın ve farzları sınırlarıyla eda edin.
Allahın size farz
kıldığı ve rızasına sebep olan şeylerde
kusur etmeyin. Hz. Sadık aleyhis-selâmın şöyle buyurduğunu duydum: Allahın dininde bilgi sahibi olun,
göçebeler gibi olmayın. Çünkü kim Allahın dininde bilgi sahibi
olmazsa Allah kıyamet günü ona (rahmet gözüyle) bakmaz.
Zenginlikte ve fakirlikte ölçülü (orta halli)
olun. Dünya malının bir kısmıyla ahiretinize
hazırlık yapın. Hz. Sadık aleyhis-selâmın şöyle buyurduğunu duydum: Bunun (dünyanın) bir
kısmıyla buna (ahirete) hazırlık yapın; halkın
üzerine yük olmayın.
Oturup kalktığınız şahısların hepsine iyilik edin ve onlara güzel davranın. Sakın zülmetmeyin. İmam Sadık aleyhis-selâm şöyle buyuruyordu: Cezası en çabuk ulaşan kötülük, zulümdür.
Allahın oruç ve namaz gibi farz kıldığı farizeleri, yerine getirin. Farz olan zekâtı ehline ulaştırın. İmam Sadık aleyhis-selâm buyuruyordu ki: Ey Mufazzal, ashabına de ki: Zekâtı ehline versinler; ben ellerinden çıkanın kefiliyim.
Muhammed salallahu aleyhi ve âlihin
Ehli Beytinin velayetine
sarılın. Birbirinizle aranızı ıslah edin. Birbirinizin
gıybetini etmeyin. Birbirinizi ziyaret edin. Birbirinizi sevin.
Birbirinize ihsanda bulunun. Birbirinizle görüşün. Birbirinizle
konuşun. Birbirinizden bir şeyi gizlemeyin. Birbirinizle
ilişkiyi kesmekten, birbirinize darılmaktan sakının. Çünkü
ben Hz. Sadık aleyhis-selâmın
şöyle buyurduğunu duydum: Allaha
andolsun ki şiamızdan olan iki kişi birbirinden küserek
ayrılmazlar, meğer ki ben onların birinden teberri eder ve lanet
okurum. Genellikle de her ikisine böyle yaparım. Muattib İmam aleyhis-selâma: Canım
sana feda olsun, zalime karşı böyle yapman açıktır ama
mazlumun suçu nedir? dediğinde Hz.İmam
Sadık aleyhis-selâm
şöyle buyurdular: Çünkü o da
kardeşini barışa ve kendisiyle ilişki kurmaya davet
etmiyor. Babamın şöyle buyurduğunu duydum: Şiamızdan olan iki kişi
kavga ettiklerinde onlardan biri küserse mazlum olan şahıs
arkadaşına dönüp aralarındaki küskünlük ve
dargınlığın ortadan kalkması için ey kardeş
suçlu benim desin. Allah-u Teâla adaletli hakimdir. Kendisi mazlumun
intikamını zalimden alır.
Al-i Muhammed aleyhimus-selâmın
fakir şiilerini tahkir etmeyin; onları azarlamayın; onlara
lütufta bulunun. Allahın, malınızda onlar için karar
kıldığı hakkı kendilerine verin; onlara ihsanda
bulunun; Âl-i Muhammed aleyhimus-selâmın adıyla
halkın malını yemeyin. Çünkü ben Hz. Sadık aleyhis-selâmın şöyle buyurduğunu
duydum: İnsanlar bizim
hakkımızda üç gruptur: Bir grup Kaimimizin (İmam
Mehdinin) zuhur etmesi ümidiyle (onun hükumetinde) dünyamızdan bir
şeye ulaşmak için bizi seviyorlar; onlar sözlerimizi söyleyip
ezberliyorlar; fakat amelimize gelince kusur ediyorlar. Allah onları
cehenneme atacaktır. Bir grup da bizim adımızla halkın
malını yemek için bizi severler; sözümüzü dinlerler; amel yapmakta da kusur etmezler; Allah-u
Teâla onların karınlarını ateşle dolduracak;
açlık ve susuzluğu da onlara musallat kılacaktır. Bir grup
da bizi severler; sözlerimizi öğrenirler; emirlerimize itaat ederler;
yaptığımız amellere aykırı harekette bulunmazlar;
onlar bizdendir; biz de onlardanız.
Zengin zenginliği, fakir de fakirliği oranında yardımda bulunmayı terketmemelidir. Kim Allahın onun en önemli ihtiyacını yerine getirmesini dilerse, en fazla ihtiyaç duyduğu malı, Âl-i Muhammed ve onların şiasına ulaştırmalıdır. Size hak söz söylendiğinde sinirlenmeyin. Hak ehli, hak sözü açıkça söylediklerinde onlara kızmayın. Çünkü mümin kendisine söylenen hak söze öfkelenmez.
Hz.Sadık aleyhis-selâmın huzurunda olduğum bir vakitte İmam aleyhis-selâm: "Ey Mufazzal, ashabın (yani Kufede bulunan şiiler) ne kadardır? diye sorduklarında; şöyle dedim: Pek azdır. Kufeye döndüğümde şiiler bana saldırıp; etimi yediler (yani gıybetimi ettiler); haysiyetime dokundular; hatta bazıları bana saldırıda bulundu. Bazıları beni vurmak için Kufenin sokaklarında pusu kurdular ve hiçbir iftiradan çekinmediler.
Bu olay Hz.
Sadık aleyhis-selâma bile ulaştı. Sonraki yıl (Hicaza
döndüğümde) İmamla ilk
karşılaştığımızda selamlaştıktan
sonra şöyle buyurdular: Ey Mufazzal, hakkında duyduğum bu
söylenen sözler nedir? Cevabta: Söylenen
sözlerin bana bir zararı yoktur. dedim. Hz. Sadık buyurdular
ki: Evet, o sözler onların kendi
zararınadır; öfkeleniyorlar mı? Yazıklar olsun onlara;
ashabım pek azdır dediniz, hayır, Allaha andolsun ki onlar
bizim Şiamız bile değillerdir; şiamız olsaydılar,
sözünden öfkelenip rahatsız olmazlardı. Allah bizim
şiamızı, onlarda bulunan sıfatlardan başka
sıfatlarla vasfetmiştir. Cafer
Sadık Şiası dilini korumalıdır.
Yaratıcısı için çalışmalıdır. Efendisine
ümit etmeli ve Allahtan, korkması gereken bir şekilde
korkmalıdır. Yazıklar olsun onlara; acaba onların
arasında, çok namaz kılmakla yay gibi bükülen veya şiddetli
korkudan dolayı şaşkınlara benzeyen, huşu ve huzudan
körler gibi olan, oruç tutmaktan hastalar gibi görünen ve uzun süreli susmak ve
sükut etmekten dolayı da sağırlara benzeyen bir kimse var
mıdır? Acaba onların arasında geceleri çok namaz
kılmakla ve gündüzleri de oruç tutmakla kendisini zahmete düşüren
veya Allah korkusundan ve biz Ehl-i Beytin
sevgisinden dolayı dünya lezzeti ve nimetlerinden kendisini mahrum
bırakan bir kimse var mıdır? Onlar nasıl bizim
şiamız olabilirler? Oysa ki onlar bizim
düşmanlarımızla düşmanlık ediyorlar ve bunu yapmakla
onların düşmanlığını daha da
çoğaltıyorlar. Onlar (soğuktan inleyip hırıldayan)
köpekler gibi hırıldıyor; kargalar gibi ihtiras ediyorlar. Bil
ki eğer onların sana çıkışma ve saldırılarından
korkmasaydım, evine girip, kapıyı üzerine kapatmanı ve hayatta
olduğun müddetçe yüzlerine bakmamanı emrederdim. Fakat yanına
gelirlerse onları kabul et. Allah onları kendilerine hüccet
kılmıştır; aynı zamanda onlarla da diğerlerine
hücceti tamamlamıştır.
Sakın dünya, dünya nimetleri, dünya güzellikleri ve dünya mülkü sizi aldatmasın; bunların size bir faydası olmaz. Allaha and olsun ki kendi ehline de bir faydası olmamıştır.
Alemlerin Rabbi Allaha hamd, mevlamız Muhammed Peygambere ve pâk Ehl-i Beytine salat (rahmet) olsun.