İÇİNDEKİLER

çağırır ve ona davet eder.Tevhide ikrar verilir ve iman ilan edilir.Onu unutana haber verir
...”(1)

Demek ki ezan yaratıcıya ibadet için davet,gafile uyarı,iman ehlinin açık şiarı ve sahih islamın ilanıdır.
 

4. EZAN ALLAH AZZE VE CELLE’NİN DİNİDİR:
 

Şeyh İbni Babveyh (r.a.)in rivayetine göre Mezeni , Südeyr,Muhammed bin Nu’man ve İbni Uzeyne;İmam Caferi Sâdık aleyhisselam’ın yanında toplandılar. İmam aleyhisselam buyurduki;Ey Ömer bin Üzeyne!Bu Ehli Beyt düşmanları ezan hakkında ne diyorlar?Arzettim ki:Onu Übeyy bin Ka’b’ın rüyada gördüğünü iddia ediyorlar? İmam aleyhisselam buyurdu ki;Yalan söylüyorlar.Allah azze ve cellenin dini rüyada görülmekten münezzeh ve üstündür.”(2)

Ezan hakkında konuşan İmam aleyhisselam’ın şu sözüne dikkat et: Allah azze ve cellenin dini...”

Demek ki ezan Allah’ın dinidir.
 

5.EZAN ALLAH’IN ÜMMETE HÜCCETİDİR:
 

Resulullah buyurdu ki: “...Ey Ali!Ezan ümmetime hüccettir...”(2)

Öyleyse ezan hüccettir.
 

6.EZAN NURDUR, HİDAYETTİR, KURTULUŞTUR;
 

Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurdu ki: “...Ey Ali!Ezan nurdur.Her kim ona icabet ederse kurtulur.Her kim aciz kalırsa hüsrana uğrar. Aciz olana ben Allah’ın huzurunda hasım olacağım.Benim hasım olduğum adamın hali ne kötüdür.”(3)

Demek ki ezan nurdur, ona icabet eden kurtulur.
 

BUNLARA İLAVETEN EZAN, ELKÂFİ’DEKİ ŞU MANALARDADIR:
 

Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurdu ki: “...Melekler yer ehlinden ezan sesini duyduklarında şöyle derler;Bu işittiğimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in ümmetinin Allahın tevhidine dair sesleridir.Ve

------------------

(1) Bihar ul Envar c 84 sf 143, 39.hadisi şeriften.

(2) Bihar ul Envar c 82 sf 237, 1.hadisi şeriften. Müstedrek ul Vesail c4 sf 55,1/4169.hadisi şeriften

(3) .Müstedrek ul Vesail c4 sf 56. 1/4169.hadisi şeriften.

-89-

melekler o namaz bitene kadar Muhammed ümmetinin günahlarının affolunması için Allah’a dua ederler.”(1)
 

Bu durumda ezan ümmetin günahlarının affına vesiledir.Acaba günahlar Ali bin Ebu Talib aleyhisselam’ın velayeti olmaksızın ve kalp ve dille ona ikrar olmaksızın hiç affolunur mu?İşte buradan Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in ne buyurduğu anlaşılmaktadır:
 

“Allah yolunda ezan okuyan müezzin ezanda olduğu sürece kanına boyanan şehit gibidir.Öldüğü zaman yerin altındaki canlılar kabrinde ona zarar veremezler.”(2)
 

Bu rivayetteki Allah’ın yolu hangi yoldur dersiniz?

İmamlarımıza Camiet ul Kebire ziyaretinde şöyle hitap etmiyor muyuz: “Sizler en azametli yol ve en sağlam sıratsınız.”(3)
 

Nudbe duasında da şöyle geçer;
 

“O yollardan sonraki yol nerede?”(4)
 

Tüm bunlar Allah azze ve cellenin şu ayetinin tefsirinde mütevatirdir:De ki rabbine doğru giden yola ulaşmak isteyenler dışındakilerden bir ücret istemiyorum.”(5)

   Ezanın önemini vurgulayan bu rivayetlere dikkatle bakanlar eğer ezan okuyan tıpkı Allah yolunda kanına boyanan şehit gibi rivayetlerini de göz önünde bulundururlarsa sonuca rahat ulaşırlar.Ey Ehli Beyt dostu!Gafil olma!Her kim Âl-i Muhammed sevgisi üzerine olursa tıpkı oruç tutan ve gece namazı kılan mücahid gibidir.Ve eğer bu haliyle ölürse şehit gibidir. İmamlarımızın hadisleri bu konuda açık ve nettir.Bakın şu rivayete, Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem ne buyuruyor:“halkı ezana teşvik etti ve onlara ezanın faziletlerini anlattı.Bazıları dediler ki:Ey Allah’ın resulü!Ümmetin olarak ezan okumak konusunda birbirimizi öldürmekten korkuyoruz...”(6) Eğer konunun dışına çıkmış

olmasaydık sana ezanın hedefleri ve faziletleri hakkında çokca

------------------------------------------------

 

(1) Furuğ-el Kâfi c3 sf 307,31.hadisi şeriften.

(2) Müstedrek ul Vesail c4 sf 22, 14/4078.hadisi şerif.

(3) El Envar ul Lâmie fi Şerhi Ziyaret ul Camie (S.Abdullah Şubber) sf 145.

(4) Mefatih ul Cinan sf 535.

(5)  Mübarek “Furkan”suresi 57.ayeti şerife.

(6) Müstedrek ul Vesail c4 sf 19, 3/4067.hadisi şeriften.

-90-

hadisler naklederdim.Yalnız bazı kaynaklara işaret edeceğim;

Bihar ul Envar c84 sf 169 ve sonrası 73.hadisi şerif, ve sf 143 ve 144 39.hadisi şerif,Müstedrek ul Vesail c4 sf 65,1/4187.hadisi şerif.Uyun-u Ahbar ir Rıza,İlel uş Şerayi’,Tevhid-i Saduk,Maanil Ahbar...

Tüm bu melekûti sözler ve feyizlerden sonra anlaşılan şu ki ey muhip; Ezan Allah’ın Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’e hediyesidir.Allah’ın hediyesi ise keramettir.O da ne güzel bir keramet.!Allah’ın peygambere verdiği tüm kerametler de nübüvvet dışında Ali aleyhisselam içindir.Daha önce bununla ilgili rivayetler naklettik.Ezandaki Muhammeden Resulullah nasıl ki Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem için bir keramet ise , Aliyyen Veliyyullah da Ali aleyhisselam için bir keramettir ve ancak böylelikle o ikisinin kerameti ittifak eder.Bu manayı ifade eden onlarca rivayet vardır.

Ayrıca ezan dinin çehresidir.Peki dinin çehresi olan Aliyyen Veliyyullah nasıl ezanın manasında yer bulmaz.Halbuki Aliyyen Veliyyullah dinin ruhu, kalbi ve hayatıdır.Çok uzatmaya gerek yok.Sen Nudbe duasında zamanının imamına şöyle hitap etmiyor musun; “Velilerin kendisine doğru yöneldiği Allah’ın vechi ve çehresi nerede?”(1) Sonra dedik ki ezan dinin şiarıdır.Ezan imamız Rıza aleyhisselam’ın da buyurduğu gibi unutana hatırlatma ve gafilleri uyarma vesilesidir.Asıl gaflet ve gafilliğin manası nedir?Hakk velayetten ve Allah’ın velisinden gafil olmak ve onu unutmak değil midir?

Allah’a ibadet ve onun tevhidine ikrar ,Alevi velayete kalp ve dille ikrar olmadan mümkün müdür?Bu manada söylenecek söz çoktur.Onun için ezandan hüccet,nur ve kurtuluş olarak bahsedilmektedir.İşte bunun için melekler Muhammed ve Âl-i Muhammed’in ümmeti için dua etmekteler. Bazen hadisler bunu açıkça bazen de işaret ve kinaye ile dile getirirler. Sonuçta hepsi de aşık olduğumuza işaret ederler.

Ama en iyi tabir az önceki rivayette gelmiştir; “Ezan Allah’ın dinidir.”

(1)   Mefatih ul Cinan sf 535.

-91-

Allah’ın dininin hakikatı ise Ali ve evlatlarının velayetidir.

-Allah’ın salâtı hepsinin üzerine olsun.-
 

Şöyle bir soru sorulabilir;Peki bu konuda yani Aliyyen Veliyyullah hakkında niçin hadis kitaplarımızda açık bir hadis yoktur.
 

Genel manada bir takım rivayetler mevcuttur.Ancak Ehli Beytin hadislerindeki üslubu bilenler şu sonuca varırlar:İmamlarımız aleyhimusselam ve onların yakınları ile şiileri zalimlerin ağır zulmü ile karşı karşıya idiler.Bu yüzden tâ bugüne dek şii toplumlarında ikinci dereceden hükümler ve bir takım takiyeler uygulanmak zorunda kalmıştır.Mesela bu yüzden ezan ve kametin vaciblerinin sayısı hakkındaki rivayetler farklıdır.Bir çok rivayetimizde ezanda olan “Hayye alâ hayril amel”bölümü hiçbir şekilde yoktur.Bazıları ezandan Hayye alâ hayril ameli kaldırmış ve bunun sebebini halkı cıhada davet olarak açıklamışlardır.Halbuki bunun yegane sırrı Ali aleyhisselam’a ve onun velayetine düşmanlıktır.Bu sırrı İmam Musa el Kâzım aleyhisselam şöyle açıklamaktadır: Fazl bin Şazan diyor ki; “Muhammed bin Umeyr dedi ki:İmam Musa el Kâzım aleyhisselam’a hayye alâ hayril amelin neden ezandan çıkarıldığını sordum?Buyurdu ki: Zahiri sebebini mi istiyorsun yoksa işin iç yüzünü mü?Dedim ki:İkisini de. Buyurdu ki;Zahiri nedeni şu ki:Halk namaza güvenip cihaddan kaçmasın diye.Ama işin iç yüzü şu ki:Amellerin en hayırlısı velayettir.Hayye alâ hayril amelin ezandan çıkarılmasını emreden şahıs ona çağırılmayı ve teşvik edilmeyi engellemek istemiştir.”(1)

Bundan sonra benimle aynı görüşü paylaşmıyor musun ey muhip!Velayetin kökünü kazımak için bu pâk aileye karşı açıkça ilan edilen ve bazen de külün altında gizlenen bu savaşve mücadele sürmüyor mu?Hayye alâ hayril amelin ezandan çıkarılması geçmişten süre gelip günümüzde de devam eden binlerce örnekten sadece biri değil mi?Az önceki rivayete göre amellerin en hayırlısı Emirülmüminin aleyhisselam’ın velayetidir.Başka bir hadiste ise amellerin en hayırlısı Fatıma ve evlatlarına iyilik yapmak olarak geçer:

   (1) İlel uş Şerayi’ c2 sf 368,4.hadisi şerif

-92-

 

 

 

 

Muhammed bin Mervan der ki: İmam Muhamed Bâkır aleyhiselam bana dedi ki:Hayye alâ hayril amel’in tefsirini biliyor musun?Dedim ki:Hayır!Buyurdu ki: Seni iyiliğe çağırıyor.Kime iyilik yapmaya biliyor musun?Dedim ki;Hayır. Buyurdu ki ;Fâtıma ve onun evlatlarına iyilik yapmaya çağırır.”(1)
 

Muhaddis el Nûri ise “Müstedrek ul Vesail”adlı kitabında şöyle rivayet eder:
 

“İmam Caferi Sâdık aleyhisselam’a hayye alâ hayriel amel’in tefsiri sorulduğunda buyurdu ki:Amellerin en hayırlısı velayettir.Başka bir rivayette de Fatıma ve evlatlarına iyilik yapmaktır.”(2)
 

    Velayetin din ve dünya hayatındaki en açık mazharı ve uygulanması Fatıma ve onun evlatlarına iyilik yapmak değil midir?-Allah’ın selamı onlara olsun-

Onun için olanlar oldu ve imamlarımız defalarca düşmanlarından ve dostlarından eziyet ve zulümlere maruz kaldılar.Onlar da bu şiddetli belalar ve zorluklar karşısında kendi şiilerini ve dinlerini muhafaza altına almak için bu yolu seçtiler.Onun için onların ziyaretinde onlara şöyle hitap ediyoruz: “Ey efendilerim!Sizi saran zorluklardan başka zorluk mu var?Size ulaşan musibetlerden başka musibet mi var?Size özel facialardan başka facia mı var?Sizin başınızdaki belalardan başka bela mı var?...”(3)

İmamlarımızın karşılaştığı zorlukların karşısında bu anlatılanlar ve yazılanlar çok çok yetersiz kalır.Ama imamlarımız gemiyi ve gemidekileri güvenlik sahiline ulaştırmışlar ve bizim aziz gemimiz hidayet sahiline ulaşmıştır. Bayrağı Hüseynin kanıyla yükselmiş keramet bayrağı ve o bayrak aziz Mehdi’nin yüce azmiyle yükselen inkılabın sembolü olmuştur. Onun saçtığı ışıkta

(1)                 Maanil Ahbar(Şeyh Saduk) sf 42. 3.hadisi şerif.

(2)                 Müstedrek ul Vesail c4 sf 70.

(3)                 Mefatih ul Cinan sf 581.

-93-

 

 

Seccâd’ın,Bâkır’ın,Sâdık’ın ve diğer imamlarımızın tattığı acılar tüm alemi aydınlatmaktadır.Bazen bakarsın imamlardan soru soran adama temiz kalplerinin istemediği cevabı vermek zorunda kalıyorlar.Ya zalimlere karşı takiye yapmak zorundalar veya halkın akıllarının seviyesine göre konuşuyorlar ve ya sırlarını saklama kapasitelerine göre onlara beyanatta bulunuyorlar.Musa bin Uşeym diyor ki: “İmam Caferi Sâdık aleyhisselam’ın yanında idim.Adamın biri İmam’a bir ayetin hakkında soru sordu.İmam onun cevabını verdi.Sonra başka biri gelerek ona aynı ayeti sordu.İmam aleyhisselam birinci adama verdiği cevabın tersini ona verdi.Bu durumdan o kadar şüphelendim ki kendi kendime dedim ki:Bir vav harfini dahi kaçırmayan Ebu Kutade’yi(1) Şam’da bırakıp bütün sözleri birbirine zıt olan bu adama neden geldim ki?Ben bunları düşünürken üçüncü bir şahıs daha gelip ona aynı soruyu sorduğunda o ikisine verdiği cevaptan daha başka bir söz söyledi.İşte o anda anladım ki imam tüm bunları takiye olarak cevapladı.O sırada bana dönerek buyurdu ki:Ey İbni Uşeym!Allah azze ve celle Süleyman bin Davud’a yetki verek dedi ki: “Bu bizim hediyemizdir.İster öğret ister öğretme.Sana hesap soramazlar.”(2)Ve Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’e yetki vererek buyurdu ki: “Resulün size emrettiğini yapın ve size yasakladığını da yapmayın.”(3)Peygambere verilen bu yetki bize de verilmiştir.”(4)

Zürare bin A’yan da diyor ki;İmam Muhammed Bâkır aleyhisselam’a bir soru sordum, bana cevabımı verdi.Sonra birisi gelerek aynı benim sorduğum soruyu sordu.İmam bana verdiği cevabın tersini ona verdi.Sonra birisi daha geldi ve imam ikimize de verdiği cevabın dışında bir cevap verdi.O ikisi gittikten sonra İmam’a şöyle arzettim: “Ey Resulullah’ın oğlu!Bu iki adam senin Irak’taki şiilerinden idiler.Her

(1)        Ehli Beyte düşman olan alimlerden biri.

(2)        Mübarek “Sad” suresi 39.ayeti şerife.

(3)        Mübarek “Haşr”suresi 7.ayeti şerife.

(4)        Usul ü Kâfi c1 sf 265 ve 266,2.hadisi şerif.

-94-

ikisine de birbirine zıt cevaplar verdin?Buyurdu ki:Ey Zürare!Bu,bizim ve sizin için daha hayırlıdır.Eğer hepiniz aynı görüş üzerine birleşirseniz başkaları sizin birlik ve beraberlik içinde olduğunuz kanısına varır ve sizi ve bizi darmadağın ederler.Sonra İmam Caferi Sâdık aleyhisselam’a şöyle arzettim;Eğer şiilerinizi ateşe sokup çıkarsanız sizin yanınızdan çıkarken ihtilaf içinde çıkarlar.Sonra bana tıpkı babasının verdiği cevabı verdi.”(1)

İşte imamlarımız aleyhimusselam dostlarına ve düşmanlarına karşı böyle davranmak zorunda kalmışlardır.Düşmanın gözünü boyamak için imamlarımız bazen şiilerinin arasında düşmanın gözünde önemli görülen birçok küçük konularda ihtilaf yaratmak zorunda kalmışlardır.Onun için Şeyh Saduk şöyle rivayet eder: Hureyz diyor ki:İmam Caferi Sâdık aleyhisselam’a şöyle arzettim:Dostlarınız arasındaki ihtilaftan daha ağrıma giden birşey yok?Buyurdu ki:Bu ,benden önce de böyle idi.”(2)

Şeyh Tûsi’nin rivayetine göre İmam Musa el Kâzım aleyhisselam’a şiiler arasındaki görüş ayrılıklarının sebebi sorulduğunda buyurdu ki: “Bu ihtilafı ben oluşturdum.Eğer siz bir görüş üzerinde birleşirseniz sizi öldürürler.”(3)

Hatta bazen çok ince ayrıntılar da dahi ihtilaflar görülmüştür tıpkı namazın vakitlerinde olduğu gibi.Mesela İmam Caferi Sâdık aleyhisselam’a şiilerin namazın vakitleri konusundaki ihtilafları sorulduğunda buyurdu ki: “Onların içine bu ihtilafı ben attım.”(4)

Yine Şeyh Tusi “Tehzib” adlı kitabında şöyle rivayet eder: “İmam Caferi Sâdık aleyhisselam’a birisi şöyle sordu;Camiye girdiğimde bazı şiilerin öğle namazı kılarken bazılarının ise ikindi namazı kıldıklarını gördüm. Buyurdu ki;Onlara bunu ben emrettim.Eğer aynı vakitte namaz kılsalar tanınır ve öldürülürler.”(5)

İnsaflı olanlar söylesin!

(1)    Usul ü Kâfi c1 sf 65,5.hadisi şerif.

(2)    İlel uş Şerayi’ c2 sf 395,14.hadisi şerif.

(3)    İlel uş Şerayi’ c2 sf 395,15.hadisi şerif.

(4)    Uddet ul Usul (Şeyh Tusi) c1 sf 343.

(5)    Hadaiq un Nâzira c1 sf 6.

-95-

İmam aleyhisselam şiilerinin aynı vakitte kılmalarından çekiniyorsa Aliyyen Veliyyullah’ın ezan ve kamette açıkça söylemeleri gerektiğini buyurabilirler miydi?

 

  ***                           ***                             ***                 

 

-10-

ALİYYEN VELİYYULLAH

VE ONA İNANMANIN GETİRDİĞİ TEMİZLİK

VE ABDEST VE GUSÜLDE SÖYLEMENİN YARARI

 

İmamımız Hasan el Askeri aleyhisselam’ın rivayetinde Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem şöyle buyurdu: “...Namazın anahtarı temizliktir, onun başı tekbirdir,sonu da selamdır.Allah temizliğin olmadığı bir namazı kabul etmez.Çalıntı maldan sadaka olmaz.Ve namaz ile diğer bütün ibadetlerin kabul olunması için en yüce temizlik şudur;

Peygamberlerin efendisi olarak Muhammed’in velayeti ve vasilerin efendisi olarak Ali’nin velayeti ve onların dostlarına dost ve düşmanlarına düşman olmak.”(1)

Peygamberlerin hatemi olan Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in namazın kabul şartı olan en yüce temizliğe dair buyurduğu şu son cümleye dikkatle bakar mısın ey aziz!Ayrıca Temizleyici olmadan namaz olmaz.”(2) hadisini de göz önünde bulundurursak şunu hemen anlarız ki; En yüce taharet ve temizlik vesilesi Muhammed,Ali ve evlatlarının velayetidir. -Allah’ın en yüce salâtı onlara olsun.-Onların velayetini kabul edip düşmanlarından beraat etmenin en bariz yolu Muhammeden Resulullah’tan sonra Aliyyen Veliyyullah demektir.

Bu yüzden bakın yüce islam peygamberi Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem kendisine uyan iman ehline aynı hadisin devamında nasıl nasihat ediyor; Her kim abdestinin veya cenabet guslünün sonunda şu cümleleri söylerse;Münezzehsin Allah’ım ve sana hamd ederim.

Şehadet ederim ki senden başka ilah yoktur,sana istiğfar eder

(1)                 Bihar ul Envar c 80 sf 316 , 7.hadisi şeriften.

(2)                 Vesail uş Şia c1 sf 256,6.hadisi şeriften.Meşhur bir hadistir.

-96-

ve senden tevbe isterim.Ve şehadet ederim ki Muhammed senin kulun ve resulündür.Ve şehadet ederim ki Ali senin velin ve peygamberden sonraki halka halifendir.Onun evliyası da senin halifen ve vasileri de senin vasindirler.Bu cümleleri söyleyenin günahları ağacın yapraklarının döküldüğü gibi dökülecek ve Allah abdest veya

 gusülünün her bir damlasından bir melek yaratır ve o melekler Allah’ı takdis ve tesbih ederler ve Muhammed’e ve Ehli Beyte salat ederler ve onun sevabı bu abdest alan mümin içindir...”(1)

 Bu hadisi şerifteki şu önemli noktalara dikkat et ey muhip!

-Allah senin Hz.Ali aleyhisselam’a olan sevgini artırsın.-

Günahların tıpkı ağacın yapraklarının dökülmesi gibi dökülmesi gerçek ve hakiki taharet ve temizlik değil midir?

Suyun insanın bazı organlarına veya bütün bedenine değmesi zahiri temizliktir ve bu bize sadece zahiri temizliği getirir.Ama durum bazen çok farklılaşır.Örneğin; Hz.Ali aleyhisselam’a düşman olan ve ona buğz edenler abdest veya gusül aldıklarında değil temizlenmek necis bedenleriyle o suyu dahi necis ederler.(2) Allah onlara lanet etsin.Aynı şekilde onların bedenindeki abdest veya gusüllerinin rutubeti temiz bir şeye değse onu da necis eder.O hem necistir hem de müneccis(necis yayan)dır.Ondan ve onun necasetinden Allah’a sığınırız. Demek ki gerçek temizlik ve taharet suda değil Ali ve evlatlarının velayetindedir.-Allah’ın salâtı onlara olsun.-Kelime aleminde bu velayetin tecellisi ise Aliyyen Veliyyullah’tır.

        İkinci olarak hadisi şerif bize Lailahe illallah ve Muhammeden Resulullah’tan sonra Aliyyen Veliyyullah demenin tekvini ve doğal etkisini de açıklamaktadır Abdestinde veya. gusülünde Aliyyen Veliyyullah’ı söyleyen müminin kullandığı suyun damlalarından melekler yaratılıyor ve Allah’ı takdis ve tesbih edip Muhammed ve Ehli Beyte salat ediyor.

 

(1)     Bihar ul Envar c80 sf 316,7.hadisi şeriften.

(2)     Çünkü Ehli Beyte düşman olan nasibiler ayn-i necistir yani necisin ta kendisidir.

-97-

Aliyyen Veliyyullah’a bu gücü ve feyzi veren fail nedir ki Allah , en yüce varlıklardan olan tesbih ve takdis meleklerini yaratıyor?

Hangi azamettir bu?

Ve hangi nuraniyyettir bu?

Sonra Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem aynı hadisi şerifte buyuruyor ki;

Sonra Allah’ın emri ile o abdest ve gusül izzet rabbinin mühürleri ile mühürleniyor ve arşın altına kaldırılıyor...”(1)

Bu ise bir öncekinden daha yücedir!!!

    Çünkü onun abdesti ve gusülü izzet rabbinin  mühürleri ile mühürleniyor.Daha sonra?

Arşın altına yükseliyor!!!

     Allahu Ekber!Bu ne yüce fazilettir?Eksiklerimizi ve necislerimizi bertaraf ettiğimiz sulardan temizliğin ve paklığın doruk noktasında olan ve beşeri eksiklikten münezzeh olan varlıklar yaratılıyor , sonra da bu abdest arşa yükseliyor.

    Aliyyen Veliyyullah’a bu yükseltici gücü ve gizli kudreti veren nedir?!

Buna şaşırmamak gerekir.Çünkü o şu şahıstır işte:

“Arapların arslanıdır,Üstün sıfatların sahibi,ilginç sıfatların sahibi,öldürücü arslan,bütün arzuların odak noktası,Allah’ın galip arslanı,bütün galiplerin galibi,bütün arzulayanların arzusu,iftihar ve menkıbenin sahibi,doğuların ve batıların imamı,mevlamız ve dünya ve ahiretin mevlası Hasaneyn’in babası Emirülmüminin Ali bin Ebu Tâlib .-Allah’ın salât ve selamı ona olsun.”(2)

 

                        ***                             ***                             ***

 

 

 

 

 

 

(1)     Bihar ul Envar c 80 sf 316,7.hadisi şeriften.

(2)     Muhec ud Deevât sf 363 .Büyük tevessül duasından bir bölüm.

-98-

 

 

-11-

ALİYYEN VELİYYULLAH

VE EZANI DUYARKEN OKUNAN DUADAKİ MANASI

 

Şeyh Tûsi (r.a), “Mabsut” adlı kitabında diyor ki; Hadislerimize göre ezanı duyan şahısın şöyle dua etmesi müstehaptır; “Ben de şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed onun kulu ve resulüdür.Rabb olarak Allah’a,din olarak islama,resul olarak Muhammed’e,imam olarak da pak imamlara razı oldum.Sonra Muhammed ve Ehli Beytine sâlat eder...”(1)

İbni Ebi Cumhur (r.a)’da “Dürer ul Leâli”adlı kitabında diyor ki; Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem şöyle buyurdu ; “Müezzin eşhedu ellâ ilahe illallah dediğinde onu duyanlar şöyle demelidir; Ben de şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed onun kulu ve resulüdür.Rabb olarak Allah’a,din olarak islama,resul olarak Muhammed’e,imam olarak da pak imamlara razı oldum...(2)

Bu iki rivayet hangi manayı açıklamak istiyor ey muhip?İmamet meselesini ve Alevi yolu ve Murtezevi hidayeti açıkça vurgulamıyor mu?Ezanı işiten adam gerçekte müezzinin söylediğini taklit eder.İşitenin söyledikleri müezzinin söylediği manaları ifade etmiyor mu?İkisi de aynı şey değil mi?

 

 

 

 

***                             ***                             ***

 

 

 

 

 

 

(1)    Müstedrek ul Vesail c4 sf 59,7/4175.hadisi şeriften.

(2)    Müstedrek ul Vesail c4 sf 61. 12/4180.hadisi şeriften.

-98-
 

-12-

ALİYYEN VELİYYULLAH

VE

NAMAZA BAŞLAMADAN ÖNCEKİ DUA

 

A. Şeyh Tebersi(r.a) meşhur “İhticac”adlı kitabında şöyle rivayet eder;

“Kasım bin Muhammed kendi kitabında dedesi Hasan bin Râşid’den rivayet eder ki İmam Caferi Sâdık aleyhisselam ona şöyle buyurdu; Namaza nasıl başlıyorsun?

Dedi ki:Lebbeyk ve Sa’deyk.

İmam aleyhisselam buyurdu ki; Bunu sormadım.Gökleri ve yeri yaratana yüzümü döndüm hanif ve müslüman olarak diyor musun?

Dedi ki;Evet.

İmam Sâdık aleyhisselam buyurdu ki;Onun devamında şöyle söyle;İbrahim’in milleti üzerine ve Muhammedin dini üzerine ve Ali bin Ebu Tâlib’in yolu üzerine ve Âl-i Muhammed’e iktida ederek hanif ve müslüman olarak ve ben müşriklerden değilim.”(1)

B. Üçyüz yedi hicri yılında namaza nasıl başlanacağı konusunda Muhammed bin Himyeri’nin sorusunun cevabında İmam-ı Zaman aleyhisselam’dan gelen mübarek mektupta şöyle geçer; “Gökleri ve yeri yaratana yüzümü döndüm hanif ve müslüman olarak, İbrahim’in milleti üzerine ve Muhammedin dini üzerine ve Ali bin Ebu Tâlib’in yolu üzerine ve ben müşriklerden değilim.Namazım,ibadetim,hayatım ve ölümüm alemlerin rabbi Allah içindir.Onun ortağı yoktur.Buna emrolundum ve ben müslümanlardanım, Allahım beni müslümanlardan karar kıl,kovulmuş şeytandan işiten ve bilen Allah’a sığınırım.Bismillahirrahmanirrahim . Sonra hamdı oku.”(2)

İmamı Zaman aleyhisselam aynı mübarek mektubunda daha sonra buyurdu ki: “Doğrusu din Muhammed’indir ve hidayet müminlerin emiri Ali’nindir.Çünkü hidayet kıyamete kadar Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem ve onun

-------------------------------------

(1)     ,(2) El İhticac c2 sf 486.

-99-

soyundadır.Her kim Muhammed’in dini ve Ali’nin hidayeti

üzerine olursa hidayete erenlerdendir.Şüphe edenin dini olmaz. Hidayetten sonra sapıklıktan Allah’a sığınırız.”(1)

     Namazın başlangıcında tekbiret ul ihramdan sonra okunması sünnet olan bu dua ki Ali aleyhisselam’ın velayetini de içeriyor ve ezan ve kametteki manaya geri dönüp onu vurguluyor.

     Herhalde bu kadar işaret yeter azizim!

     Son olarak şairin şu sözünü tekrarlamaktan başka çare yok:

Sözlerimiz farklı ama senin güzelliğin tektir.

Bütün hepsi  senin güzelliğine işarettir.

 

-13-

ALİYYEN VELİYYULLAH

EZANIN BÜTÜN ÇEŞİT VE DERECELERİNDE

 

Ezanın da mı çeşitleri ve dereceleri var?

Konunun başlığını görünce bu soru hemen akına geliyor.

Cevabı ise gerçekten parlak bir ışıktır.

Işıktır,nurdur,çünkü cevabı Ehli Beyt aleyhimusselam’ın sözlerinin nurudur;

 

Onlar nurdur,Allah celle celaluhun nuru

Onlar incir ve zeytindir,çift ve tektir.

Onların ismi arş üstüne yazılmış,

Zer alemi oluşmadan isimleri varolmuş

Onların sırrı kainatta gizlenmiş

Fazileti tüm enbiya sırlarında saklanmış

Gece gündüz yenilendikçe sizin sevginiz

Kalbimde tazelenir,felek onu eskiltmez.

Allahın selamı size olsun gökte şimşek çaktıkça,

Beyaz bulutlar geçtikçe(2),yağmurlar yağdıkça(3)

 

(1)     a.g.e.

(2)     Araplar beyaz bulutu ve yağmuru uğurlu sayarlardı.

(3)     Salih bin Arendes’in meşhur beyitinden.

-100-

 

 

 

Şimdi ey muhip!Gel benimle de bak imamın,velin,seyyidin ve emîrinin adını alemdeki bütün müezzinler nasıl da feryad ediyorlar,hatta bütün varlık aleminde onun adı ve Aliyyen Veliyyullah onların ezanlarında ve nidalarında var.İşte ezanın derece ve çeşitleri hakkında nurlu sözler;

A.                İLAHİ EZAN BÜTÜN VARLIK ALEMİNDE;

El Kafi kitabında Şeyh Kuleyni –Allah,Hz.Zehra ve evlatlarının yanında onun yüzünü nurlu kılsın-şöyle rivayet eder: “İmam Caferi Sadık aleyhisselam buyurdu ki; Biz,Allah’ın ilk önce isimleriyle seslendiği ev halkı olan Ehli Beytiz.Allah gökleri ve yeri yarattığında bir münadiye emretti de şöyle seslendi:Üç kere eşhedu enlâ ilahe illallah,üç kere eşhedu enne Muhammeden Resulullah,üç kere eşhedu enne Aliyyen Emirülmüminine haqqen.”(1)

Aynı hadisi Şeyh Saduk “Mecalis sf 483,4.hadisi şerif,Bihar ul Envar c 37 sf 295,10.hadisi şerif ve diğer birçok alimlerimiz naklederler.

B.                 İLAHİ EZAN YÜCE VE ULVİ ALEMLERDE;

Alemdeki bütün kadınların efendisi Hz.Fâtıma-i Zehra-Allahın salâtı ona olsun ve ona ,kocasına ve evlatlarına eziyet edenlere de Allah’ın laneti olsun- rivayet eder ki Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem şöyle buyurdu;

“ Miraca çıktığımda son nokta olan sidret ul müntehaya vardım ve sadece iki yay ve hatta daha az bir ara kalmıştı.Allah’ı gözümle değil kalbimle gördüm.Bana ezanı çift çift ve kameti de tek tek işittirdi.Birinin şöyle nida ettiğini duydum;Ey meleklerim!Ey göklerde ve yerde yaşayanlar ve arşımı taşıyanlar!Şehadet edin ki ben Allah’ım.Benden başka ilah yoktur.Ortağım yoktur.Dediler ki:Şahit olduk ve ikrar ettik. Dedi ki;Ey meleklerim!Ey göklerde ve yerde yaşayanlar ve arşımı taşıyanlar!Şehadet edin ki Muhammed-sallallahu aleyhi ve alih-benim kulum ve resulümdür. Dediler ki:Şahit olduk ve ikrar ettik. Dedi ki;Ey meleklerim!

(1)                 Usul ü Kâfi c1 sf 441.8.hadisi şerif.

-101-

Ey göklerde ve yerde yaşayanlar ve arşımı taşıyanlar!Şehadet edin ki Ali benim yeryüzündeki velimdir,resulümün velisidir ve resulümden sonra müminlerin velisidir. Dediler ki:Şahit olduk ve ikrar ettik.”(1)

Şeyh Meclisi(r.a) “Bihar ul Envar” c23 sf 282,29.hadisi şerifte ve diğer alimler de rivayet ederler.

C.                BÜTÜN NAMAZ VAKİTLERİNDE YERDEKİ KUŞLARIN EZANI İLE BİRLİKTE MELEKLER EZAN OKURLAR;

Esbağ bin Nebâte, Hz.Ali aleyhisselam ile İbn-i Kevva’nın sohbetini rivayet eder ; “İbni Kevvâ dedi ki:Kur’an’da öyle bir ayet var ki kalbimi çarptı ve dinimden şüphelendim.

Hz.Ali aleyhisselam buyurdu ki; Anan sana ağıt yaksın .Nedir o ayet?

Dedi ki;Allah’ın şu ayeti; “Ve kuşlar saf halinde.Hepsi namazını ve tesbihini bilirler.”(2)Bu saflar ,kuşlar,tesbihleri ve namazları nedir?

Buyurdu ki:Yazıklar olsun sana İbni Kevvâ!

Allah melekleri çeşitli şekillerde yarattı.Allah gür sesli bir melek yarattı.Ayakları yerin altında ve başı rahman’ın arşının altına değiyor.Kanadının biri doğuda ateşten,diğeri ise batıda buzdan.Namaz vakti geldiğinde ayakları üstünde doğrulur ve boynunu arşın altından uzatır.Sonra kanatlarını hareketlendirir tıpkı evinizdeki horozların kanat çırpması gibi.Ne o buz ateşi söndürür ne de ateş o buzu eritir.Sonra nida eder:Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve şehadet ederim ki Muhammed onun kulu ve peygamberlerin en üstünü olan resulüdür.Ve onun vasisi en hayırlı vasidir.Subbûh!Kuddüs!Meleklerin ve Ruh adlı meleğin rabbi.Dedi ki:Sonra melek kanatlarını toplar.İşte bu Allah’ın şu ayetidir; “Hepsi namazını ve tesbihini bilirler.”(3)

İŞARET:

Ehli Beyt aleyhimusselam’ın melekleri anlatan bu gibi hadisleri manaların zihnimize yaklaşması için bir takım benzetmeler şeklinde anlatılmıştır.Çünkü insanların zihni

(1)       Tefsir-i Fırat bin İbrahim el Kûfi (r.a) sf 31.

(2)       Mübarek “Nur” suresi 41.ayeti şerife.

(3)       El İhticac c1 sf 228.

-102-

genelde beş duyu ile hissedilen manaları algılar.Onun için bu gibi hadislerde kinaye ve temsil şeklinde anlatıma gereksinim duymuşlardır. Ayrıca zaman ve mekan şartları da bu gibi durumlarda etkili olmuştur.Ama işin hakikatını anlamak isteyenler için şunu söyleyebiliriz;Bunların hepsi Allah’ın meleklere verdiği manevi birer kudrettir ve meleklerin her biri Allah’ın isimlerinden birinin tecellisidir.Bu konu çok geniş bir mevzu olup kitabımız bu gibi konuların dışındadır.Bu kadar anlatım herhalde yeterlidir.

 D. BEŞERİ EZAN;

İşte bu kamil islamı ve hakk imanı kabullenmiş olan pak Ehli Beytin şiilerinin okuduğu Muhammedi ve Alevi ezandır.Bu da oniki imam inancı mensuplarının okuduğudur. Allah bizleri bu inanç üzerine yaşayıp ölmeye ve bu inanç üzerine kabre girip o inanç ile dirilmeye ve haşrolmaya muvaffak etsin.Ve hakk sadece Ali ve evlatlarındadır ve gayrısı boştur:

Mezhebim teşeyyüdür ve bu bir iftihardır,

Hakikatı ulaşmayı arzulayanlar.

Kıyamet gününde kurtulur mu hiç?

Âl-i Tâhâ yolunu bırakıp gidenler.

İşte beşeri ezanın tarifi budur ey muhip!Ezanı ve onun alemdeki derecelerini düşünürsek şu sonuca varırız:Beşeri ezan diğer alemlerdeki ezanlarla mutabık olmalıdır.Ve her ezan varlığın yapısına uygun olarak tekvin ve teşri edilmiştir.Bildiğimiz üzere fıkıhtaki birçok hüküm aslını ulvi ve yüce alemlerdeki hükümlerden almıştır.Ve dünyevi hükümler ulvi makamlardaki hükümlerin onayı veya tasviridir.

Örnek olarak şu rivayeti naklediyorum:

“Hişam bin Hakem diyor ki;İmam Musa el Kâzım aleyhisselam’a şöyle sordum;Niçin namazdaki tekbiret ul ihramı yedi kere söylemek müstehaptır?Buyurdu ki:...Ey Hişam!Allah yedi kat gök,yedi kat yer ve yedi hicap(1) yaratmıştır.Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem rabbinin katında iki yay mesafesine miraca çıktığı zaman Allah hicaplarından biri kaldırıldı ve Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem tekbir getirdi.Ve sonra namazın

(1)                 Maksat,mukaddes nurani hicaplardır.

-103-

 

başında söylenen kelimeleri söyledi.İkinci hicap da kaldırılınca tekbir getirdi.Tâ ki yedinci hicaba dek her defasında tekbir getirdi.Böylece yedi tekbir oldu.İşte bu yüzden namazın başında yedi tekbir getirmek müstehaptır.”(1)

Bu ve benzeri olaylar dinimizde çoktur.Örneğin neden yedi tavaf yapılır, neden Safa ile Merve arasında yedi kez sa’y edilir gibi soruların cevabı için İlel uş Şerayi’,Bihar ul Envar gibi kitaplara müracaat edilebilir. Eğer konunun dağılmasından endişelenmesem,sana birçok örnekler getirirdim.

Sonuç itibarıyla tüm bu anlattıklarımızdan şu anlaşılmalıdır ki beşeri ezan ile onun hakikatı arasında mutlaka tam bir uyum olmalıdır.

Manevi yönlerin uyum içinde olması gerektiğini anlayan da okunan ezanın da ona uyması gerektiğini daha rahat anlar.Gözü görenlere sabah güneşi gizli değildir.
 

-14-

ALİYYEN VELİYYULLAH

VE

EZANIN NEDEN TEŞRİ EDİLDİĞİ

GERÇEĞİNDE YATAN ANLAMI
 

Hacc’da neden Lebbeyk denilmesinin sebebi hakkında rivayette şöyle geçer;“Rabbimiz nida etti:Ey Muhammed’in ümmeti!O sırada babalarının sülbünde veya analarının rahminde olan bu ümmetin hepsi:Lebbeyk Allahumme Lebbeyk.İnnel hamde ven nimete leke vel mülk,la şerike lek , dediler.Böylece Allah bunu haccın şiarı olarak karar kıldı...”(2)

Yine tavafın neden yedi tane olduğu konusunda İmam Zeynel abidin aleyhisselam’dan Ebu Hamza şu rivayeti nakleder;

“Dedim ki;Neden tavaf yedi kere karar kılındı?Buyurdu ki; Çünkü Allah azze ve celle meleklerine şöyle buyurdu;Ben

yeryüzünde  halife  karar  kılacağım”   Onlar da  Allah’a

(1)        Vesail uş Şia c4 sf 723,7.hadisi şerif

(2)        Bihar ul Envar c 26, sf 276,17.hadisi şeriften.Bu hadisi İmamımız Hasan el Askeri aleyhisselam diğer masumlar aracılığı ile dedesi Hz.Ali aleyhisselam’dan rivayet eder.

-104-

 

dediler ki; “Yeryüzünde fesat çıkarıp kan dökecek birini mi yaratacaksın.”(1) Allah buyurdu ki; “Ben sizin bilmediğinizi biliyorum”(2) Allah,meleklerle kendisi arasında hicap koymamıştı. Sonra meleklerle arasında yedibin yıl nurunu sakladı.Onlar da yedi bin yıl arşa sığındılar.(3)Sonra Allah onlara merhamet etti ve tevbelerini kabul etti.Sonra onlara göğün dördüncü katında Beyt ül Ma’mur’u karar kıldı.Orayı da aman yeri ve sığınak karar kıldı.Ve Beyt ül Haram’ı,Beyt ül Ma’mur’un altına karar kıldı.Ve orayı da halk için bir aman yeri ve sığınak olarak karar kıldı.Onun için vacip tavafta her bin yıl için bir tavaf karar kılındı.”(4)

Yine bu konuda İmam Caferi Sâdık aleyhisselam buyurdu ki: “Ve kalbinle arşın etrafındaki meleklerle tavaf et.Bedeninle ise diğer müslümanlarla birlikte Kâbe’nin etrafında tavaf et...”(5)Yine Safâ ile Merve arasındaki sa’y hakkında İmamımız Caferi Sadık aleyhisselam şöyle buyurdu; “İbrahim aleyhisselam İsmail’i Mekke’de bıraktığında çocuk susadı.Safa ile Merve arasında bir ağaç vardı.Annesi Safâ’nın üzerine çıkarak,bir dost var mı? diye seslendi ama kimseyi bulamadı.Sonra Merve’ye kadar giderek bir dost var mı? diye seslendi ama yine  kimseyi bulamadı.Sonra tekrar Safâ’ya dönerek aynı işi yedi kez tekrarladı.Böylece bu bir sünnet haline geldi...”(6)

Bunun gibi islam dininde birçok hükümler ve görevlerin teşri (kanun haline gelme)sebepleri olduğu gibi ezanında teşri sebepleri vardır.Konunun içyüzü İmam Caferi Sâdık aleyhisselam’ın abdest,namaz,ezan ve kametin teşri sebebini açıklayan rivayette mezkurdur.Rivayetin Hz.Ali aleyhiselam’ın velayeti ile ilgili bölümünü naklediyorum;

A. “...Cebrail aleyhisselam dedi ki;Allahu Ekber,Allahu Ekber .Melekler  sustu  ve  göğün  kapıları  açıldı. Melekler

(1)     ,(2)  Mübarek “Bakara” suresi 30.ayeti şerife.

       (3)Burada yıllar bizim dünyevi hesaplardaki yıllardan değildir.

       (4)Bihar ul Envar c 99, sf 201,6.hadisi şeriften.

(5)Bihar ul Envar c 99, sf 124,6.hadisi şeriften.

(6)Bihar ul Envar c 99, sf 233 ve 234, 1.hadisi şeriften.

-105-

toplanarak grup grup Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’in huzuruna vardılar.Sonra dediler ki;Ey Muhammed!Kardeşin nasıldır?Buyurdu ki;Hayır üzeredir. Dediler ki;Onu gördüğün zaman bizim selamımızı ona ilet. Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurdu ki;Onu tanıyor musunuz?Dediler ki;Onu nasıl tanımayız?Allah senin ve onun misakını bizden aldı.Biz sana ve ona her zaman salat gönderiyoruz...”(1)

B. “...Cebrail aleyhisselam dedi ki;Eşhedu enla ilahe illallah, Eşhedu enla ilahe illallah.Melekler toplandı ve göğün kapıları açıldı.Dediler ki;Ey Cebrail! Bu yanındaki kimdir.Dedi ki;Bu,Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’dir.Dediler ki:Peygamber oldu mu?Dedi ki;Evet. Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurdu ki;Atların dizilmesi gibi geçip bana selam verdiler.Dediler ki;Kardeşine de bizden selam ilet.Dedim ki; Onu tanıyor musunuz?Dediler ki;Onu nasıl tanımayız?Allah senin ve onun misakını ve kıyamete kadar gelecek bütün şiilerinizin misakını bizden aldı.Biz senin şiilerinin yüzüne günde beş namaz vaktinde kanatlarımızı sürüyoruz...”(2)

C. “...Cebrail aleyhisselam dedi ki;Eşhedu enne Muhammeden Resulullah, Eşhedu enne Muhammeden Resulullah. Melekler toplandı ve göğün kapıları açıldı.Dediler ki:Merhaba Evvel’e,merhaba ahir’e,merhaba haşredene ve merhaba dağıtana.Muhammed peygamberlerin hatemidir ve Ali vasilerin en hayırlısıdır. Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurdu ki;Bana selam verip kardeşim Ali’yi sordular.Dedim ki;O benim yeryüzündeki halifemdir.Siz onu tanıyor musunuz? Dediler ki;Evet,onu nasıl tanımayız?Biz her yıl Beyt ül Ma’mur’da bir kez hacc yapıyoruz.Orada beyaz bir deri parçası var.Orada Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem,Ali,Hasan,Hüseyn ve imamlarla kıyamete kadar gelecek olan şiilerin ismi yazılıdır.Biz elimizi onların başına çekip teberrük ediyoruz...”(3)

(1)                 İlel uş Şerayi’ c2 sf 313,1.hadisi şeriften.

(2)                 İlel uş Şerayi’ c2 sf 313ve 314,1.hadisi şeriften

(3)                 İlel uş Şerayi’ c2 sf 313ve 314,1.hadisi şeriften

-106-

D. “...Cebrail aleyhisselam dedi ki;Hayye alas salât, Hayye alas salât,Hayye alel felah,hayye alel felah.Melekler hep birlikte dediler ki; Namaz Muhammed ile kılınır.Felah ve kurtuluş yalnız Ali iledir.Cebrail dedi ki;Kad qamet issalât.

Melekler dediler ki;İşte onlar namazı kıyamete kadar kılacak olan şiileridir. Sonra melekler toplanarak Resulullah’a dediler ki;Kardeşin Ali’yi nerede bıraktın?Durumu nasıldır?Onlara dedi ki;Onu tanıyor musunuz?Dediler ki;

  Evet,onu ve onun şiilerini tanıyoruz.O Allah’ın arşının etrafındaki nurdur.Beyt ül Ma’mur’da nurdan bir deri var.Onun üzerine nurla Muhammed,Ali,Hasan,Hüseyn ve imamların ve şiilerin adı yazılıdır. Sayıları ne bir kişi artar nede azalır.İşte bu ,bizden alınan ahittir.Bu ahit bize her cuma günü okunur...”(1)

KISA İŞARETLER;

1. Bu rivayet uzundur ve ezan ile kametin ve abdest ile namazın gizli sırlarını içerir.Bunun açıklanması ise ancak diğer hadisi şerifler aracılığı ile mümkündür.Bu gibi konuları fazlaca açıklamaktan sarfı nazar ediyoruz.

2. Rivayete göre  birinci bölümde anlatılanlar dünyanın göğünde. Ikinci bölümde anlatılanlar göğün ikinci katında,üçüncü kısımda anlatılanlar göğün üçüncü katında ,dördüncü kısım ise dördüncü katında gerçekleşmiştir.

3. Dikkat ederseniz bu rivayette de Hayye alâ hayril amel cümlesi yoktur.Anlaşılan o ki zaten rivayet ezanın bütün cümlelerini anlatmak için değil.Yine mesela son kısımda okunan tekbirlerle La ilahe illallah da bu rivayette yok.Tüm bunlardan anlaşılan şu ki;Bu hadisteki üslupla Hz.Ali’nin velayetinin, ezanın tüm cümlelerinin manasında varolduğu anlatılmak istenmiştir.

4. Özellikle rivayetin birinci ve ikinci kısımlarında Tekbirler ve Muhammeden Resulullah ile ilgili bölümlerde ve keza diğer bölümlerde , Aliyyen Veliyyullah’ın manasına nasıl tekit edildiği açıkça göze çarpar.

5. Özellikle Muhammeden Resulullah ile ilgili bölümde meleklerin Resulullah’dan sonra Hz.Ali aleyhisselam hakkında

----------------------------------------------

(1) İlel uş Şerayi’ c2 sf 313ve 314,1.hadisi şeriften

-107-

   ne söylediklerine dikkat eder misin?İyice tefekkür et ve     meyvenin kabuğu soyulduktan sonra özüne ulaş.

6.    Sağlam bir düşünce ile temiz kalp birleşip bu rivayete bakınca şu sırra aşina olacaktır:ezanın bütün kısımlarında Ali aleyhisselam’ın velayeti ve ona dair şehadet getirmek vardır.Bu konuda kitabımızın beşinci bölümünde bahsedeceğiz.

7.     Araştırmacılar için şunu da belirtmekte yarar var;Bir hükmün asıl teşri sebebi tamı tamına sadece budur demek doğru olmaz.Tüm bu anlatılanlar işin tamamının bir yönüdür.Bütün ibadetlerdeki ölçü Allah’a tam manası ile hakiki kulluk etmektir.

     ***                                    ***                                         ***

 

İnşaallah buraya kadar genel olarak Aliyyen Veliyyullah’ın Ehli Beyt hadislerindeki yerini anlatabilmiş olduk.Bu ondört kısım masumların sayısı kadar olsun istedik.Diğer sözlerimiz inşaallah diğer kısımlarda gelecektir.Bunu son bir hadisi şerif ile bitiriyorum;

“ Sabbah el Mezeni der ki;İmam Caferi Sâdık aleyhisselam rivayet etti ki,  Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve selem tam yüz yirmi kez miraca çıktı ve her defasında Allah ,Hz.Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem’e şöyle buyurdu;Ali’nin ve imamların velayetine,farzlardan daha fazla davet et.”(1)

Arzulayan araştırır,göz sahibi yolu görür,Aşık olan sevdiğinden başkasını görmez.Basiret ehli daha iyi görür.

 

 

***                             ***                             ***     

 

 

 

 

 

    

(1)        Hisal c2 sf 600 ve 601,3.hadisi şerif.

-108-

*İKİNCİ VAKFE*

VELAYETTEN LATİF VE HİKMETLİ SÖZLER

 

Emirülmüminin aleyhisselam buyurdu ki; “Kalplerinizi hikmetli sözlerle rahatlatın,çünkü kalpler de beden gibi yorulur.”(1)

 

-1-

Seyyid Nimetullah Cezairi(r.a) Envar un Numaniyye adlı kitabında şöyle der;

“Ramazan bayramı arefesinde cuma gecesi çok duygulandım ve kalbimde bir takım duygular hissettim.Baktım bir geniş çöldeyim ve orada bir ev var.Halk grup grup o eve doğru gidiyorlar.Ben de o eve doğru gittim.Kapıda bir adam oturmuş halkın sorularına cevap veriyordu.Kim olduğunu sordum.Dediler ki;Bu Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem’dir.Ona doğru ilerleyerek şöyle arzettim.Ey ceddim! Sizden bize ulaşan namazın başında bir dua var; “Allahım!Hacetlerim karşısında sana Muhammed sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem ile tevessül ediyorum…”Bu duada senin isminin yanında Ali bin Ebu Talib’in mübarek adı geçmiyor.Ama ben onun adını da zikrediyorum.Bu duada bidat yapmaktan korkuyorum.Çünkü sizden ulaşan duada bu cümle yok.Peygamber iki işaret parmağını birleştirerek buyurdu ki;Ali’nin adını benim adımın yanında getirmek bid’at değildir.Sonra bana Kasım bin Muaviye’nin rivayet ettiği hadisteki gibi emretti ve buyurdu ki:Benim adımın yanında Ali’nin adını da getir.Uyandığımda bazı kitaplarda aynı duada Ali aleyhisselam’ın adınında zikrolunduğunu gördüm.(2)

Bu olayı Şeyh Yusuf el Bahrâni(r.a)Keşkül adlı kitabının c1 sf 345 ve 346’da da rivayet eder.

-2-

 

Allame Meclisî’nin  Bihar ul Envar adlı kitabında da rivayet ettiği “El Ceziret ul Hadra” (Yeşil ada) olayında:

Ş.Zeynüddin Ali bin Fazıl el Mâzenderani mezkur olayında

 (1) Usul ü Kâfi c1 sf 48,1.hadisi şerif.

(2) El Envar un Numaniyye  c1 sf 171 ve 172.

-109-

 

diyor ki; Yeşil adaya gitmeden önce gittiği Rafizilerin adasında onların namazını ve dualarını gördükten sonra diyor ki;Hepsi bana doğru dönerek  benim aslımı,halimi ve mezhebimi sordular.Onlara durumumu ve Irak asıllı olduğumu ,mezhep olarak bir müslüman olduğumu açıkladım e dedim ki:Ben diyorum ki; Şehadet ederim ki Allah birdir,ondan başka ilah ve ortağı yoktur.Şehadet ederim ki Muhammed onun kulu ve resulüdür.Onu hidayet ve hakk din üzerine göndermiştir.Müşrikler istemese de dini tüm dinlere galip gelecektir.Dediler ki;Bu iki şehadet dünyada senin canının güvenliğinden başka bir şeye yaramaz.Niçin öteki şehadeti de söylemiyorsun da cennete girmek istemiyorsun?Dedim ki:Ne olur beni de o şehadete hidayet edin? Onların imamı dedi ki;Üçüncü şehadet şudur; Ve şehadet ederim ki;müminlerin emiri ve takvalıların yardımcısı ve alnı nurlu olanların önderi Ali bin Ebu Talib’tir.Ve onun evlatları olan onbir imam Resulullah’ın vasileri ve onun hemen akabindeki halifeleridirler.Allah onlara itaat etmeyi kullarına vacip kıldı ve onları haram ve helalin velileri olarak ve yeryüzünde halka hüccet ve aman olarak karar kıldı…”(1)

Aynı Şeyh Yeşil adada yaşayanların kullandıkları dirhemlerin üzerine şöyle yazdığını da rivayet eder; “Lailahe illallah,Muhammeden Resulullah,Aliyyen Veliyyullah,Muhammed bin Hasan el qâimu bi emrillah”.Diyor ki S.Şemsüddin bana bu dirhemlerden beş tane verdi ve ben bunları teberrük olarak saklıyorum…”(2)

Aynı olayı Şeyh Ali Yezdi el Hâirî “İlzam un Nasib”adlı kitabında,Seyyid Abdullah Şubber “Cilâ ul Uyûn” adlı eserinde rivayet ederler.

AÇIKLAMA:

Yeşil ada konusunda alimler arasında görüş ayrılığı vardır.Biz kısmı bu olayın gerçeği olmadığını iddia ederken bir kısmı ise bu olaya bazı konularda şahit olarak getirmişlerdir.Bunlardan biri de Usul ilminin kurucusu olarak bilinen büyük üstad Vehid

Behbehâni’(r.a)dir.Cuma namazının gaybet dönemindeki

(1)        Bihar ul Envar c 52 sf 164.

(2)        Bihar ul Envar c 52 sf 173.

-110-

vacipliğini reddeder ve şöyle der; “Hadislerden ise delil olarak Mazenderâni’nin olayıdır ki adada geçen olaylardan anlaşılan şu ki; Cuma namazı İmam-ı zaman veya onun tayin ettiği varsa farz-ı ayni olur.” (1)

Yine muasır alimlerden Seyyid Ali Hüseyni ,Muhaddis Nuri’nin yazdığı “Keşf ul Estar” adlı kitabın önsözünde bu olayın doğruluğunu anlatan notlar iletir ve devamında şöyle der; “Bu olay alimler arasında tartışma yaratmışsa da bu olayı tekzip etmenin anlamı yoktur.Şu sebeplerden dolayı; …”(2)

 

-3-

Seyyid Ahmet el Müstenbit (r.a) “El Katre min Menakıb in Nebiyyi vel İtre” adlı kitabında şöyle der; “İmam Caferi Sâdık aleyhisselam’ın “İçinizden herkem Lailahe illallah, Muhammeden Resulullah derse ,Aliyyen Veliyyullah da demelidir.” hadisine rağmen bazılarının ezan ve kamette Aliyyen Veliyyulah’ı inkar etmelerinden dolayı kitabımın bu bölümünde hadislerimizde var olan bir teşehhüdü burada nakledeceğim.Bu rivayet “Fıkh-ı Meclisi”sf 69’da mezkurdur. “Ve teşehhüdde Ebu Basir’in İmam Caferi Sâdık aleyhisselam’dan rivayet ettiği şu cümleleri söylemek müstehaptır: “Bismillah vebillah velhamdu lillah,ve hayrul esmâi kulluhâ lillah.Eşhedu enlâ ilahe illallahu vahdehu lâ şerike leh.Ve eşhedu enne Muhammeden Abduhû ve resûluh.Erselehu bil haqqi beşiren ve neziren beyne yedey issâe.Ve eşhedu enne rabbi ni’mer rabb,ve enne Muhammeden ni’mer resul,ve enne Aliyyen ni’mel vasi ve ni’mel imam,Allahumme salli alâ Muhammedin ve âli Muhammed.Ve teqebbel şefaetehu fi ummetihi verfe’ dereceteh.Elhamdu lillahi rabbil alemin.”(3)

AÇIKLAMA;

Bazıları bu teşehhüdün meşhur teşehhüd ile farklı olup bunun geçersiz olduğunu sanabilirler ama hakikat şu ki fakihlerimizin

(1)     Vahid Behbehani’nin Medarik ul Ahkam adlı kitaba yazdığı haşiye 221

(2)     Keşf ul Estar sf 18.

(3)     El Katre c1 sf 220 ve 221.

-111-

 

tevzih ul mesail adlı risalelerinde yazılan teşehhüd en kısa olanı olduğu için sürekli o teşehhüdü rivayet ederler. Ancak uzun fıkıh kitaplarında diğer teşehhüd şekilleride rivayet edilmiştir.Sonuçta hepsi imamlarımızdan rivayet edilen teşehhüd şekilleridir ve hangisini okursak kifayet eder.Vesail uş Şia ve Müstedrek ul Vesail adlı şii fıkıh kitaplarında tam on iki çeşit teşehhüd rivayet edilmiş ve bunların bir kısmında Hz.Ali aleyhisselam’ın velayetine şehadet de mezkurdur.

Hatta selam kısmında şöyle geçer;

Esselamu alâ Muhammed ibni Abdullah hatemin Nebiyyin,Esselamu alâ Eimmet ir Râşidin el Mehdiyyin…”(1)

Mesela “Hadâiq un Nazıra” kitabının yazarı Ş.Yusuf el Bahrani’nin rivayet ettiği teşehhüd hadisinin bir kısmını sana nakledeceğim;

Eşhedu enneke ni’mer rabb,ve enne Muhammeden sallallahu aleyhi ve âlih ni’mer resul ve enne Aliyyebni Ebi Tâlibin ni’mel mevlâ…”(2)

Sonra imam aleyhisselam teşehhüdün geri kalan kısmında şöyle söylüyor;

Allahım!Salat et Muhammed el Mustafâ’ya ve Aliyyel Murtazâ’ya ve Fatıma-tüz Zehra’ya,Hasan ve Hüseyn’e ve Taha ve Yasin ailesinden olan raşit imamlara.Allahım salat et en parlak nuruna,ve en sağlam ve uzun ipine ve kerametli veçhine ve vacib yoluna ve en yakın kapına ve sırat yoluna.Allahım salat et hidayet edici Mehdilere ve raşitlere ve faziletlilere ki onlar pak,temiz,hayırlı ve makbul insanlardır…”(3)

Bütün fitneler karşısında zamanının imamına tevessülden gafil olma ey muhip.Doğrusu o her şeyi gören ve bilen şahittir.-Allah’ın salâtı ona olsun.-

 

***                             ***                             ***                 

 

 

(1)                 Men Lâ Yehzeruhul Faqih c1 sf 319,944.hadisi şeriften.

(2)                 Hadâiq un Nazıra c8 sf 451.

(3)                 Hadâiq un Nazıra c8 sf 451.

-112-

-4-

İmamımız Hasan el Askeri aleyhisselam ,Ehli Beytin mazlumu ve varlığın reyhanı ve ma’budun sırrı olan ikinci İmamımız Hasan-ı Müctebâ aleyhisselam’dan-Allah’ın salatı ona ve annesine olsun- rivayet eder ki Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem şöyle buyurdu;

Ey Allah’ın kulları!Allah’ın nimetlerine karşı saygısızlık etmeyin.Yoksa nimet size bela oluverir.Allaha ibadet ile yaklaşın,böylece sevabınız artar.Allah’ın düşmanlarına karşı cihad ederek ömrünüzü kısa tutun.Ancak böylelikle sonsuz ve sınırsız ömüre ve nimetlere kavuşursunuz

Malınızı gerekli yerlere harcayın böylece cennet zenginliğine ulaşırsınız.”

Halkın bir grubu ayağa kalkarak dediler ki;Ey Allah resulü!Bedenimiz zayıftır,ömrümüz kısadır,düşmana karşı cihada ve malı yerine harcamaya kudretimiz yoktur.Ancak ailemizin geçimini sağlayabiliyoruz.Ne yapalım?Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem buyurdu ki ; Öyleyse sadakalarınızı diliniz ve kalbinizle verin.

Dediler ki;Nasıl verelim ey Allah resulü?

O hazret buyurdu ki;Kalplerinizde sadece Allah sevgisi,Allah resulü Muhammed’in sevgisi,Allah’ın velisi ve Resulullah’ın vasisi Ali’nin sevgisi, Allah’ın dinini ayakta tutmak için seçilen masum imamların sevgisi, onların şiilerinin ve muhiplerinin sevgisi ve mümin kardeşlerinizin sevgisi için ayırın.Biribirinize düşmanlığı,kini ve buğzu bırakın.

Diliniz ile de Allah’ı layık olduğu gibi zikredin ve Allah’ın resulü Muhammed’e ve onun pak Ehli Beyt’ine salât edin.Böylece Allah sizi en üstün makamlara eriştirir.”(1)

Ey muhip!İlahi,Muhammedi ve Alevi sevginin nasıl birbiriyle birleştiğini görüyor musun?Keşke biz de kalp ve nefislerimizde bu manayı yerleştirebilseydik.Bu ise sadece İmam-ı Zaman aleyhisselam’ın lütfu ile gerçekleşebilir.

-5-

Şeyh Kerâceki r.a. “Kenz ul Fevâid adlı kitabında şöyle yazar;

“Abdurrahman bin Muammer diyor ki;Ben Hicaz’da iken

Hişam bin Abdül melik beni Şam’a çağırdı.Ürdün

(1)Bihar ul Envar c 9 sf 325,15.hadisi şeriften.

-113-

yakınlarındaki  Belqa denilen yerde siyah bir dağ gördüm.Oradaki bir taşın üzerine birşeyler yazılıydı ama ben okuyamadım.Sonra Belqa’nın kasabası olan Amman’a gittim.Mezarları ve taşları okuyabilen birini araştırdım.Bana yaşlı bir adamı gösterdiler.Gördüğümü ona anlattım.Benimle birlikte ata binerek  o dağa doğru gittik ve ona taşı gösterdim.Dediki;Şaşırmana gerek yok.Çünkü bu yazı ibranicedir Onu şimdi sana arapçaya çevireceğim; “Senin isminle Allahım!Hakk senin rabbinden açık arapça ile nazil olmuştur; Lailahe illallah,Muhammedün Resulullah ve Aliyyün Veliyyullah.” Musa bin İmran bunu kendi eliyle yazdı.”(1)

 

-6-

 

Resulullah sallallahu aleyhi ve alihi ve sellem şöyle buyurdu; “Allah , İbrahim aleyhisselam’ı yarattığı zaman onun gözündeki perdeyi kaldırdı. İbrahim arşa doğru baktı ve bir nur gördü.Dedi ki;İlahi ve seyyidi!Bu nur nedir?Dedi ki;Ey İbrahim!Bu benim seçkin kulum Muhammed’dir. Dedi ki;İlahi ve seyyidi!Onun yanındaki nur nedir?Buyurdu ki;O dinime yardım eden Ali’dir. Dedi ki;İlahi ve seyyidi!O ikisinin yanında üçüncü bir nur daha görüyorum?Buyurdu ki;Ey İbrahim!O Fatımâ’dır.Babası ve kocasının arkasından gelir ve onun sevenler azaptan korunur. Dedi ki;İlahi ve seyyidi!Bu üç nurun yanında iki nur daha var?Buyurdu ki; Ey İbrahim!O ikisi Hasan ve Hüseyn’dir.Dedeleri,babaları ve analarından sonra gelirler. Dedi ki;İlahi ve seyyidi!Bu beş nuru çevreleyen dokuz nur daha görüyorum?Buyurdu ki;Ey İbrahim!Onların birincisi Ali bin Muhammed,sonra Muhammed bin Ali,sonra Cafer bin Muhammed,sonra Musa bin Cafer,sonra Ali bin Musa,sonra Muhammed bin Ali,sonra Ali bin Muhammed.sonra Hasan bin Ali ve Kâim el Mehdi.

Dedi ki;İlahi ve seyyidi!Bu nurların etrafında sayamadığım çok sayıda nurlar var?

(1)                 Bihar ul Envar c 27 sf 9,20.hadis.

-114-

 

Buyurdu ki:Ey İbrahim!Bunlar da onların şiileri ve sevenleridir.

Dedi ki;Allahım!Onlar hangi sıfatları ile tanınırlar?

Buyurdu ki: Günde elli bir rekat namaz (1),Bismillahirrahmanirrahim’i sesli söylemek,(2)rükudan önce kunut ,alındaki secde izi, şükür secdesi ve yüzüğü sağ ele takmak.

İbrahim dedi ki;Allahım!Beni de onların şiilerinden ve sevenlerinden karar kıl.Buyurdu ki;Seni de onlardan karar kıldım.Onun için Allah şu ayeti nazil etti; “Ve doğrusu onun şiilerinden biri de İbrahim’dir.”(3)

Mufazzal der ki;rivayet ettik ki; “İbrahim ölümü hissettiğinde bu olayı ashabına anlattı ve secdeye kapandı  ve secdede öldü.”(4)

 

***                             ***                             ***                 

 

 

 

 

(1)  Vacipler (17) sünnetler (34) toplam (51) rekat.

(2)        Maksat sessiz namazlarda söylenen Bismillah’tır.

(3)        Mübarek Saffat suresi 83.ayeti şerife.

(4)        Müstedrek ul Vesâil c4 sf 398,4/5010.hadisi şerif.

-115-