HÜSEYİN'İN (A), ŞEHADETİNDEN HABERDAR OLUŞU

Müellif der ki: Araştırmalarımız sonucu Hüseyin'in (a),şehadetinden ve karşılaşacağı olaylardan haberdar olduğunu ve yapması gerekenin de yaptıkları olduğunu anladık. İsimlerini (⁄ıyasu Sultan-il Vera li-Sükkan-is Sera) kitabında detayıyla zikrettiğim bazı ravilerin kendi belgeleriyle Ebu Cafer Muhammed b. Babuye el-Kummi'den ve "Emali" kitabında da Mufazzal b. Ömer'den naklettiklerine göre İmam Sadık (a) kendi babalarından şöyle rivayet etmiştir: Bir gün Hüseyin b. Ali (a)

kerdeşi Hasan'ın (a) evine gitti. Kardeşinin durumunu görünce gözlerinden yaşlar süzüldü. Hasan (a): "Niye ağlıyorsun?" dedi. Hüseyin (a) "Size yapılan zulüm ve haksızlıklara ağlıyorum" dedi. Hasan (a): "Bana yapılan zulüm gizlide içirilen zehirdir, ki neticede zehirlenmeme ve öldürülmeme sebep olacaktır. Ancak senin düşeceğin duruma kimse düşmeyecek ya Eba Abdillah. Çünkü ceddimiz Muhammed'in (s) ümmetinden olduklarını iddia eden otuz bin kişi senin etrafını saracak, kanını akıtmak, saygısızlıkta bulunmak, seni öldürmek, aileni ve Ehl-i Beyt'ini esir etmek ve ganimet toplamak için tetikte bekleyecekler. Bu arada Allah da lanet ve gazabını Beni Ümeyye'ye yöneltecek, gökyüzü kan ağlayacak, toz-toprak savuracak herşey ve hatta çöllerdeki vahşi hayvanlar ve denizlerdeki balıklar senin musibetinde ağlayacaklar" dedi. Bazılarına değindiğim bir cemaat, Ömer-i Nessabe'nin (r) naseb ilmi hakkındaki "Şafi" kitabında senedini ceddi Muhammed b. Ömer'e dayandırdığı bir rivayeti bana nakletti. Ömer-i Nessabe (r) kitabında şöyle demiş: Babam Ömer b. Ali b. Ebi Talip (a) dayılarıma (Akil'in oğulları) şöyle naklederdi: Kardeşim Hüseyin (a) Yezit'e biat etmeyince yanına gittim ve yalnız olduğunu gördüm ve şöyle dedim: "Canım feda olsun sana, kardeşin Hasan(a) babası Ali'den (a) naklederdi." Bunu demek istiyordum ki ansızın ağlamaya başladım, feryadım yükseldi. Hüseyin (a) beni yanına oturtup buyurdu: "Benim öldürüleceğimi

kardeşim sana söyledi mi?" Dedim ki: "Allah o günü göstermesin ey Peygamberin oğlu!" İmam Hüseyin (a): "Seni babanın hakkına yemin veriyorum, bu haberi sana söyledi mi?" dedi. Dedim ki: "Evet, canım kardeşim mahfuz kalman için niye Yezit'e biat etmedin?" İmam Hüseyin (a) buyurdu: "Babam benim ve O'nun şehid edileceğini Resulullah'tan (s) nakletti ve benim kabrimin babamın kabrine yakın olacağını söyledi. Bildiğin bazı şeylerden benim habersiz olduğumu mu sanıyorsun? Andolsun Allah'a, asla zillete boyun eğmeyeceğim. Annem Fatimet'üz Zehra (a) ceddim Resulullah (s) ile mülakat ettiğinde ümmetin, onun zürriyesine

yapmış olduğu zulümlerden şikayet edecektir, Onun evlatlarına eziyet etmiş olanların hiç biri cennete girmeyecektir. Müellif der ki: Bazı dar görüşlüler, örümcek kafalılar şehadetin ne denli büyük bir saadet olduğunu anlamaz ve bir insanın böyle bir durumda kendini tehlikeye atmasından Allah'u Teala'nın razı olmayacağnı sanırlar. Oysa ki Allah Kur'an-ı Mecid'de bazı insanlara emrediyor ki nefsinizi öldürün: "Tevbe ederek kendi Allah'ınıza dönün ve nefsinizi öldürün. Çünkü bu Allah'ınızın katında sizin için daha hayırlıdır."

(Bakara-54)

Belki de bu dar görüşlü insanlar:

"… ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın."

(Bakara-195)

ayetinin şehadet hakkında olduğunu sanıyorlardır. Oysa ki böyle bir düşünce tümüyle yanlıştır. Şehadet insan için en büyük saadetlerdendir. "Maktel" kitabının yazarı bu ayetin tefsiri hakkında İmam Sadık'tan (a) bir rivayet nakletmiştir ve bu rivayetin ravisi Aslem'dir. "Nehavend veya başka bir savaşa katılmıştık. Müslümanlar savaşmak için saflarını düzenlediler ve düşman da karşımızda saf düzenlemesi yaptı. Hiçbir savaşta bu kadar uzunluk ve genişkte saflar görmemiştim. Rumlar şehrin

duvarına sırtını dönerek savaşa hazırlanıyorlardı. Bu arada bir müslüman saftan ayrılarak düşmana saldırdı. Gören müslümanlar "la ilahe illallah" dedi, kendi eliyle kendini tehlikeye attı (Bakara, 195. ayete istinaden). Bunu duyan Ebu Eyyüb Ensari şunları söyledi: "Siz şu ayeti, düşmana saldırarak şehadete kucak açan bu adam hakkında tevil etmedesiniz. Oysa ki bu doğru değil ve bu ayet bizim hakkımızda nazil olmuştur. Çünkü biz Resulullah'a (s) yardım ettik, kendi aile ve mallarımızdan el

çektik, kendi işimizi yoluna koymadık ve neticede yaşatımızın düzeni bozuldu. Durum böyle olunca kendi yaşantımızı düzene sokmak için Resulullah'a (s) yardım etmemeye karar verdik ve bundan ötürü de:

"… ve kendinizi kendi ellerinizle tehlikeye atmayın." (Bakara-195) ayeti nazil oldu. Ayetin demek istediği şudur: Eğer Resulullah'a (s) yardım etmez ve evlerinize çekilirseniz kendi elinizle kendinizi bedbahtlığa itmiş ve Allah'ı gazaplandırmış olursunuz. Bu ayet, evlerine çekilmeye karar veren bizleri reddetmekte ve İslam düşmanlarıyla savaşmaya teşvik etmektedir, düşmana saldırarak müslümanları da bu işe teşvik eden biriyle ve ya Allah yolunda cihad ederek uhrevi sevaba nail

olmak isteyenlerle hiçbir alakası yoktur bu ayetin. Allah'ın evliyası hak yol uğrunda alacakları kılıç ve mızrak yaralarından dehşete kapılmazlar." Bu kitapta işleyeceğimiz bazı konular konumuzu daha bir aydınlatacaktır.