DÖRDÜNCÜ İMAM'IN (A) HUTBESİ

Ümmü Külsüm hitabesini bitirdikten sonra Zeyn'ül Abidin (a) işaret ederek halkı susturdu. İnsanlar susunca İmam kalkarak Allah'a hamd-u senâ ve Resulüne salat etti ve buyurdu: "Ey insanlar! Beni tanıyan, tanıyor; tanımayanlara ise kendimi tanıtacağım. Ben Ali b. Ebi Talib oğlu Hüseyin oğlu (selamullahi aleyhima) Ali'yim. Ben, hürmeti ayak altına alınan, nimeti zorla alınan, malı yağmalanan ve ehl-i beyti esir edilenin oğluyum. Ben, Fırat nehri yanında zibhedilen (boğazı kesilen)in oğluyum. Oysa ki kimsenin (onun boynunda) kan alacağı yoktu. Zecr ve eziyetle öldürülenin oğluyum. Bu iftihar bizim için kâfidir. Ey insanlar! Sizi Allah'a ant veriyorum, babama yazmış olduğunuz mektuplardan haberiniz yok mı? Size doğru geldiğinde de hile yaptınız. Babam herhangi bir istekte bulunmadan siz kendiniz ahid ve peymanda bulundunuz, biat ettiniz sonra da kalkıp savaştınız. Kahrolasıcalar, ne de kötü bir zahire gönderdiniz (ahiretinize), ne de çirkin ve habis görüşleriniz (ve düşünceleriniz) var sizin. Resulullah (s) "Itretimi öldürdünüz ve hürmetimi ayak altına aldınız siz benim ümmetimden değilsiniz" dediğinde hangi gözle bakacaksınız ona." Her yandan ağlama sesleri yükseldi, birileri diğerlerine "Helak oldunuz ve bilmediniz" dediler. Hz. Seccad (a) buyurdu: "Benim nasihatimi kabul eden, Allah, Resulü ve Ehl-i Beyt'i uğruna vaziyetimi riayet eden kula Allah merhamet buyursun. Çünkü bizim için Resulullah'ta (s) güzel bir örnek vardır." Herkes bir ağızdan dedi: "Ey Peygamberin evladı, biz emrini dinliyoruz. Sana itaat edeceğiz, ahid ve peymanını koruyacağız, senden yüz çevirmeyecek ve emrettiğin her şeye itaat edeceğiz. Seninle savaşan herkesle savaşacak ve barışta olduğun insanlarla barışta olacağız ki Yezit'ten intikam alalım, sana ve bize zulüm edenlerden beri olalım." Hz. Seccad (a) buyurdu: "Heyhat! Heytah! Ey düzenbaz ve hilekarlar, sizde hile ve düzenden başka bir şey yoktur. Babalarıma yaptıklarınızı bana da mı yapmak istiyorsunuz. Andolsun bunun imkanı yok. Babamın ehl-i beytinden dolayı kalbimde açılan yaralar henüz iyileşmemiştir. Ceddim Resulullah'ın (s), babamın ve kardeşlerimin müsibeti unutulmamıştır, acısı halen ağzımdadır, göğüs ve boğazımı tıkamıştır. Derdini sinemde taşımaktayım. Ben sizden şunu istiyorum ki ne bize yardım edin ve ne de bizimle savaşın." Daha sonra şu beytleri okudu: "Hüseyin'in (a) öldürülmesi şaşırtıcı değildir. Çünkü Hüseyin'den daha yüce ve daha kerim babası da öldürülmüştür. Ey Küfe halkı, Hüseyin'e (a) isabet eden müsibetler sizi sevindirmesin, onun müsibeti herşeyden büyüktür. Canım feda olsun Fırat yanında öldürülene, onu öldürenlerin cezası cehennem ateşidir." Daha sonra da şu beyti okudu: "Sizden razı olmamız başabaştır ne bizimle olun, ne de aleyhimize. Ne bize yardım edin, ne de bizi katledin.