GADİR SİTESİ

Ana Sayfa

Hz. Ali el-Murtada (as)

 

 

Hz. Ali (aleyhisselam)'nin Kendi Makamını ve Derecesini Tanıtan Esrarengiz Hutbeleri-1

 

Derleyen: Metin Zeyfa

www.gadir.free.fr

https://www.facebook.com/metinzeyfa

 

İNDEX

 

1- Hz. Ali (as)'nin Kendi Nefsini ve Makamını  Açıkladığı Bir Hutbesi 1

خطبة أمير المؤمنين علي (ع) الذي يمدح فيها نفسه القدسيه. 15

2- Hutbet'ül Beyan Li Emir'il Müminin Ali Bin Ebi Talib (aleyhisselam) (Yenabi'ül Mevedde Kitabından). 22

خطبة البيان لأمير المؤمنين علي عليه السلام 39

3- Hutbat'ûl Beyân Özeti 50

4- HZ.ALİ’NİN, OĞLU HZ.HÜSEYİN İLE ÖVÜNME YARIŞMASI 62

حديث مفاخرة علي بن أبي طالب ع مع ولده الحسين ع. 85

5- Hz. Ali (aleyhisselam)'ın Son zaman ile İlgili Esrarengiz Hutbelerinden: 97

خطبة أمير المؤمنين عليه السلام عن آخر الزمان. 108

6- MÜMİNLERİN EMİRİ Hz. Ali (Aleyhisselam)'nin İFTİHAR HUTBESİ 117

خطبة  الافتخار لأمير المؤمنين عليه السلام 135

 

1- Hz. Ali (as)'nin Kendi Nefsini ve Makamını  Açıkladığı Bir Hutbesi

 

Hafız Receb el-Bersi "Meşarik'u Envâr'ül Yakîn" kitabında isimsiz olarak naklettiği bir hutbedir.

     Emir’ül Müminin Hz.Ali Bin Ebi Talib (aleyhisselam) kendini tanıtan bir hutbesinde şöyle buyurdu:

 

“Bende Gayb ilminin anahtarları vardır ki onları  Resülullah’tan sonra benden başkası bilemez.

Benim ilk suhufta zikredilen Zülkarneyn;

ben Süleyman’ın yüzüğünün sahibiyim;

ben güzel işlerin velisiyim;

ben sırat ve durulacak yerin sahibiyim;

ben Rabbimin emriyle Cennet ve Cehennemi bölenim;

ben ilk Adem’im;

ben ilk Nuh’um;

ben Cabbar’ın ayetiyim;

ben hakikatin esrarıyım;

ben ağaçları yapraklandıranım;

ben meyveleri kuvvetlendirip yetiştirenim;

ben suları yerden çıkaranım;

ben nehirleri akıtanım;

ben ilmin hazenadarıyım;

ben hikmetin yüce dağıyım;

ben Müminlerin Emiri’yim;

ben yakinin gözüyüm;

ben Allah’ın göklerde ve yerdeki hüccetiyim;

benim yerlere sarsan yıldırım ve zelzele;

benim hak ile gelecek olan haykırış;

benim o saat ki şüphesiz olarak geleceği halde yalanlanan;

ben ondan şüphe edilmeyen kitabım;

benim Allah’ın onlarla dua etmelerini emrettiği onun güzel isimleri;  

ben Musa’nın ondan iktibas eylediği nurum;

ben Sur'un sahibiyim;

ben her mezarda yatanları kabirlerinden çıkaranım;

ben kıyamet günündeki dirilişin sahibiyim;

ben Nuh'un sahibi ve kurtarıcısıyım;

ben müptela olan Eyub’un sahibi ve şifa edeniyim;

ben gökleri Rabbimin emriyle yükseltenim;

ben İbrahim’in sahibiyim;

ben Musa'nın sırrıyım;

benim gayp aleminde ruhlara konuşan;

ben daim ve baki olan emirim;

ben tüm yaratılanlara karşı hakkın velisiyim;

benim sözünü değiştirmeyen ve yaratılmışların hesabı ona dönecek olan;

benim tüm yaratılmışların emri ona aktarılan;

ben yaratıcı İlâh'ın halifesiyim;

ben beldelerinde Allah'ın sırrı ve kulları üzerine onun huccetiyim;

ben Allah'ın emriyim,

Ruh benim; Allah-u Teâla buyuruyor ki: 

 “Sana ruh hakkında sorarlar, de ki: Ruh, Rabbimin emrindendir” (İsra 85.Ayet); 

ben yükselen dağları sabit kılan ve akan suları yerden çıkaranım; 

ben ağaçları diken ve onlardan çeşitli meyveler çıkaranım;

ben tüm güçlere sahip olanım;

ben ölüleri diriltenim; 

ben yağmuru indirenim;

ben Güneş’i, Ay’ı ve yıldızları ışıklandıranım;

ben Kıyamet’i koparanım;

ben kıyamet gününü başlatanım;

benim, Allah tarafından ona itaati vacip kılınan;

benim hayatta baki olup ölmeyen ve ölsem de hiçbir zaman ölü olmayan;

ben saklı kalan İlah'ın sırrıyım;

benim olan ve olacak her şeyin bilgini olan;

ben müminlerin  namazı ve orucuyum;

ben müminlerin  mevlası ve imamıyım;

ben ilk ve son dirilişin sahibiyim;

ben övgülerin ve özelliklerin sahibiyim;

ben yıldızların sahibiyim;

ben Allah'ın ağrı veren azabıyım;

ben ilk cabbarları helak edenim;

ben devletleri var edip yok edenim;

ben  yer sarsıntılarının sahibiyim;

ben Güneş tutulmasının ve yere çöküşün sahibiyim;

ben Firavn'ların kanını bu kılıcım ile yere akıtanım;

ben yeryüzünde Allah'ın onun itaatini emretmiş olduğu kişiyim, zuhur ettiğimde beni inkar ettiler ve şanı yüce olan Allah bu durum hakkında şöyle buyurdu:  “O geldiğinde, onu tanımadılar ve bu inkarları ile küfre saptılar” (Bakara 89. Ayet);

ben nurların nuruyum;

ben Arş’ı temiz olanlar ile taşıyanım;

ben önceki kitapların sahibiyim;

ben Allah'ın kapısıyım, kim bunu yalanlarsa ona açılmayacak ve cennete giremeyecektir;

benim meleklerin yatağına izdiham ettiği;

benim yeryüzünün tüm kısımlarında tanınan kişi;

benim Güneş’in onun için iki kere geri döndüğü;

ben Resulullah (saa) ile iki kıblede namaz kılan  ve iki beyatte beyat edenim;

benim Bedir ve Huneyn (savaşları)’in  sahibiyim;

benim Tûr (dağı); benim sahifelere yazılıp neşrolunan kitap;

benim dolup taşan deniz;

benim Beyt’ül Mamur (Yedinci gökte bulunan en yüce yer);

benim, Allah’ın ona itaat etmeleri için yaratıklara çağırıda bulunduğu, bir kısmı bu çağrıyı inkar etti ve hayvanlara dönüştürüldü ve bir kısmı ise çağrıya iman etti ve buna karşılık da bağışlandı ve herkesten daha öne sürüldü;

benim Allah’ın kerametinden dolayı cennetin ve cehennemin anahtarları elinde olan;

ben Resulallah (sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem) ile yerde ve gökte beraberim;

benim hiçbir ruh daha harekete geçmeden ve hiçbir nefis nefes almadan önce tespih eden; ben ilk asırların sahibiyim;

benim susan, konuşan ise Muhammed'dir;

ben Musa’yı denizden geçirip, Firavn'u askerleri ile denizde boğanım;

ben hayvanların fısıltısını ve kuşların dilini bilenim;

benim yedi gök tabakasını ve yedi yer tabakasını, bir gözün açılıp kapanması zarfında dolaşan;

benim İsa'nın dili ile onun yerine beşikte konuşan;

benim İsa’nın arkasında  namaz kılacağı kimse;

benim Sur içinde Allah'ın istediği şekilde hareket eden;

ben hidayet yolunun çerağıyım;

ben takvanın anahtarıyım;

benim son ve başlangıç,

benim kulların amellerini gören; ben alemlerin Rabbinin emri ile göklerin ve yerin bekçisiyim;

benim hak ile hükmeden;

ben dinin diyanetçisiyim;

ben o kişiyim ki ancak velayetime bağlı olanların amelleri kabul edilecek ve ancak benim sevgim ile  yapılan iyiliklerin faydası olacak;

benim felekin gidişatından haberdar olan;

ben Mikail' in indirdiği yağmur tanelerinin ve savurduğu tozun Melik’ül Cabbar (Allah)'ın izni ile sahip olanım;

benim iki kere öldürüp iki kere dirilten;

benim her istediği şekilde zuhur eden;

ben yaratılanların sayısının ne kadar çok olsalar da ihsa edenim;

ben Rabbimin izniyle onların hesaplarını görecek olanım; 

ben o kişiyim ki, nezdinde peygamberlerin kitaplardan bin tanesi var olan;

ben o kişiyim ki velayetimi bin tane ümmet inkar etti ve hepsi de hayvanlara döndürüldü;

benim ilk zamanda zikredilen ve son zamanda zuhur edecek olan;

ben zalim ve gaddarları yerlerinden çıkarıp son zamanda onlarla azap verecek olanım;

benim Yağus’a, Ya'uk’a ve Nusr’a şiddetli bir azap ile ceza verecek olan (bu üç isim cahilliye devrinde putların adlarıdır. İmam hazretleri kendi devrinde yaşamış olan üç muhalifinin adlarına rumuz olarak kullanmıştır);

benim her dil ile konuşan;

benim doğularda ve batılarda tüm yaratıkların amellerine müşahit olan;

ben Muhammed’in damadıyım;

ben o manayım ki, ona ne bir isim ne de bir şüphe düşer;

ben kurtuluş kapısıyım ve ‘Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi'l-Aliy'ul-azim’ (Güç ve kuvvet ancak yüce ve büyük olan Allah’tan gelir)”

 

Kaynakça: (El-Hafız Recep el Bersi “Meşâriku Envâr'ül Yakîn fî Esrâri Emîr’ül Mü’minîn” S.170-172 / Yunus Ramadan “Buğyet’üt Talib fi Marifeti Aliyyibni Ebi Talib” s.408-410 Beyrut Bas. / Es-Seyyid Haşim el-Behrani "Lavâmi'un-Nurâniyye  Fî Esmâi Ali ve Ehl-i Beytihi'n Nurâniyye" S.9-11  / el-Fayd el-Kâşâni "Kelimêt'ül Meknûne Min Ulûm Ehl'il Hikme vel-Marife" S.196-199 / Enis Emir “Kuran’da Ehli Beyt” S.7,8 Ayyıldız Yayınları 1995 Ankara bas.)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

خطبة أمير المؤمنين علي (ع) الذي يمدح فيها نفسه القدسيه

 

فصل (أثار علي بالكون) ومن خطبة له عليه السلام قال: أنا عندي مفاتيح الغيب، لا يعلمها بعد رسول الله إلا أنا، أنا ذو القرنين المذكور في الصحف الأولى، أنا صاحب خاتم سليمان، أنا ولي الحساب، أنا صاحب الصراط والموقف، قاسم الجنة والنار بأمر ربي، أنا آدم الأول، أنا نوح الأول، أنا آية الجبار، أنا حقيقة الأسرار، أنا مورق الأشجار، أنا مونع الثمار، أنا مفجر العيون، أنا مجري الأنهار، أنا خازن العلم، أنا طود الحلم(1)، أنا أمير المؤمنين، أنا عين اليقين، أنا حجة الله في السماوات والأرض، أنا الراجفة، أنا الصاعقة، أنا الصيحة بالحق، أنا الساعة لمن كذب بها، أنا ذلك الكتاب الذي لا ريب فيه، أنا الأسماء الحسنى التي أمر أن يدعى بها، أنا ذلك النور الذي اقتبس منه الهدى، أنا صاحب الصور، أنا مخرج من في القبور، أنا صاحب يوم النشور، أنا صاحب نوح ومنجيه، أنا صاحب أيوب المبتلى وشافيه، أنا أقمت السماوات بأمر ربي، أنا صاحب إبراهيم، أنا سر الكليم. أنا الناظر في الملكوت، أنا أمر الحي الذي لا يموت، أنا ولي الحق على سائر الخلق، أنا الذي لا يبدل القول لدي، وحساب الخلق إلي، أنا المفوض إلي أمر الخلائق، أنا خليفة الإله الخالق، أنا سر الله في بلاده، وحجته على عباده، أنا أمر الله والروح، كما قال سبحانه: (وَيَسْئَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي)(الإسراء :85). أنا أرسيت الجبال الشامخات (2)، وفجرت العيون الجاريات، أنا غارس الأشجار، ومخرج الألوان والثمار، أنا مقدر الأقوات، أنا ناشر الأموات، أنا منزل القطر، أنا منور الشمس والقمر والنجوم، أنا قيم القيامة، أنا القيم الساعة، أنا الواجب له من الله الطاعة، أنا سر الله المخزون، أنا العالم بما كان وما يكون، أنا صلوات المؤمنين وصيامهم، أنا مولاهم وإمامهم، أنا صاحب النشر الأول والآخر، أنا صاحب المناقب والمفاخر، أنا صاحب الكواكب، أنا عذاب الله الواصب(3)، أنا مهلك الجبابرة الأول، أنا مزيل الدول، أنا صاحب الزلازل والرجف(4)، أنا صاحب الكسوف والخسوف، أنا مدمر الفراعنة بسيفي هذا، أنا الذي أقامني الله في الأظلة(5) ودعاهم إلى طاعتي، فلما ظهرت أنكروا، فقال الله سبحانه (فَلَمَّا جاءَهُمْ ما عَرَفُوا كَفَرُوا بِهِ) (البقرة: 89أنا نور الأنوار، أنا حامل العرش مع الأبرار، أنا صاحب الكتب السالفة، أنا باب الله الذي لا يفتح لمن كذب به ولا يذوق الجنة، أنا الذي تزدحم الملائكة على فراشي، وتعرفني عباد أقاليم الدنيا، أنا ردت لي الشمس مرتين، وسلمت علي كرتين، وصليت مع رسول الله القبلتين، وبايعت البيعتين، أنا صاحب بدر وحنين، أنا الطور، أنا الكتاب المسطور، أنا البحر المسجور(6)، أنا البيت المعمور، أنا الذي دعا الله الخلائق إلى طاعتي، فكفرت، وأصرت، فمسخت، وأجابت أمة فنجت، وأزلفت(7)، أنا الذي بيدي مفاتيح الجنان، ومقاليد النيران، كرامة من الله، أنا مع رسول الله في الأرض وفي السماء، أنا المسيح حيث لا روح يتحرك ولا نفس يتنفس غيري، أنا صاحب القرون الأولى، أنا الصامت ومحمد الناطق، أنا جاوزت بموسى في البحر، وأغرقت فرعون وجنوده، وأنا أعلم هماهم البهائم، ومنطق الطير، أنا الذي أجوز السماوات السبع والأرضين السبع في طرفة عين، أنا المتكلم على لسان عيسى في المهد، أنا الذي يصلي عيسى خلفي، أنا الذي أنقلب في الصور كيف شاء الله، أنا مصباح الهدى، أنا مفتاح التقى، أنا الآخرة والأولى، أنا الذي أرى أعمال العباد، أنا خازن السماوات والأرض بأمر رب العالمين، أنا القائم بالقسط، أنا ديان الدين، أنا الذي لا تقبل الأعمال إلا بولايتي، ولا تنفع الحسنات إلا بحبي، أنا العالم بمدار الفلك الدوار، أنا صاحب مكيال وقطرات الأمطار، ورمل القفار بإذن الملك الجبار، ألا أنا الذي أقتل مرتين وأحيى مرتين وأظهر كيف شئت، أنا محصي الخلائق وإن كثروا، أنا محاسبهم بأمر ربي، أنا الذي عندي ألف كتاب من كتب الأنبياء، أنا الذي جحد ولايتي ألف أمة فمسخوا، أنا المذكور في سالف الأزمان والخارج في آخر الزمان، أنا قاصم الجبارين في الغابرين(8)، ومخرجهم ومعذبهم في الآخرين، يغوث ويعوق ونسرا عذابا شديدا، أنا المتكلم بكل لسان، أنا الشاهد لأعمال الخلائق في المشارق والمغارب. أنا صهر محمد، أنا المعنى الذي لا يقع عليه اسم ولا شبه، أنا باب حطة، ولا حول ولا قوة إلا بالله العلي العظيم.

 

(الحافظ رجب البرسي في مشارق أنوار اليقين في أسرار أمير المؤمنين  ص: 170-172 / يونس رمضان في بغية الطالب في معرفة علي بن ابي طالب ص: 408-410 / السيد هاشم البحراني في لوامع النورانيه ص 9-11 / الفيض الكاشاني في كلمات مكنونة من علوم أهل الحكمة والمعرفة ص 196-199   / ابو القاسم خویی امین الشریعه في میزان الصواب در شرح فصل الخطاب ج: 2 ، ص: 910-911)

 -------------

( 1 ) الطود : الجبل العظيم

( 2 ) ارسى الوتد في الأرض : ضربه فيها . الشامخات : العاليات .

( 3 ) الواصب : الدائم .

( 4 ) رجف الرجل : اضطرب شديدا . الرجفة : الزلزلة .

( 5 ) الأظلة ، عالم المجردات أو الذر .

( 6 ) المسجور : المملو .

( 7 ) اى قربت

( 8 ) قصم الشئ: كسره. قصم اللّه ظهر الظالم: اى انزل به البلية.

الغابر : الباقي .

2- Hutbet'ül Beyan Li Emir'il Müminin Ali Bin Ebi Talib (aleyhisselam) (Yenabi'ül Mevedde Kitabından)

 

Hz. Ali (as)'ye ait Hutbet'ül Beyan'ın bu nüshasını, Süleyman el-Kunduzi el-Hanefi "Yenabi'ül Mevedde" kitabında,  İbn-i Ebi Talha eş-Şafii'nin "ED-DÜRR’ÜL MANZUM” kitabından  nakletmiştir, yalnız naklederken, özetleyip nakletmiştir. Özetlenen hutbenin metni şudur:

İbn-i Ebi Talha eş-Şafii diyor ki:

 

Tarikat alimleri ve hakikat şeyhleri indinde, sahih nakil ve sarih keşif ile sabit olmuştur ki, Emirü'l-Mü'minin Ali ibn Ebi Talib (k.v.) Küfe'de minbere çıkmış ve bir hutbe vererek şöyle söylemiştir:

 

"Bismillahirrahmanirrahim. Gökleri ve yeri eşsiz bir şekilde var edip yaratan, ovaları yayıp destekleyen, dağları yükseltip tenha kılan, pınarları çıkarıp fışkırtan, rüzgarları gönderen ve durduran, gök gürültüsünü engelleyen ve emreden, göğü süsleyip parıldatan, felekleri düzenleyip yönlendiren, [gök cisimlerinin] menzillerini belirleyip takdir eden, bulutları meydana getirip emre amade kılan, karanlık geceleri gündüze çevirip aydınlatan, cisimleri yaratıp [yerlerini] tayin eden, zamanları dürüp solduran, işleri yoluna koyup başlatan, rızıklara kefil olup yöneten, bedenlere hayat verip öldükten sonra onları dirilten Allah' a hamd olsun. Sayısız ihsanlarından ötürü O'na hamd ediyor, kesintisiz nimetlerinden ötürü O'na şükrediyorum. Söyleyeni selamete götüren ve muhafaza edeni azaptan emin kılan bir şehadetle şehadet ederim ki; Allah'tan başka ilah yoktur, O tektir, ortağı yoktur ve Muhammed (s.a.a.) geçmiş rasüllerin hatemi ve onların iftiharıdır, daveti üstlenmesi ve yayması sebebiyle O'nun fatih rasulüdür. Allah onu, şairleri putlara ibadet etmek hakkında şiir söyleyen bir ümmete göndermiştir. Rasulullah (s.a.a.) çokça nasihat ederek tebliğde bulunmuş, hidayet sancaklarının nişanelerini ve minberlerini aydınlatmıştır. Kur'an mucizesi ile Şeytan'ın davetini ve taraftarlarını mahvetmiş, Arapların azgınlarının ve kafirlerinin burunlarını yere sürtmüştür. Böylelikle onun hak davetine ve tertemiz şeriatine ilk gelenden ahirete kadar gelecek olanların hepsi, rasüllerin iftiharı olan o zât ile iftihar ederler (Allah onun yüce atalarına ve tertemiz soyuna salât eylesin).

Ey insanlar! Söyleyeceklerini söylediler, yapacaklarını yaptılar, İğdiş edilmiş kimseler yönetimi ele geçirdiler. Kadınlar hüküm verdiler. Hevalar çatıştı. Musibet dayanılmaz oldu. Şikâyet arttı. Hak iddiası devam edegeldi. Yeryüzü sarsıldı. Farz yerine getirilmedi. Emanet gizlendi. İşlenen suç ortaya çıktı. İddia sahipleri ayaklandılar. Hâinler istediklerini elde ettiler. Sefihler başa geçtiler. Sâlihler saf dışı kaldılar. Kur'ân'dan sapıldı. (Boğa burcunun en parlak yıldızı olan) Aldebaran kızardı. Fetret

sona erdi. Hicret altıya tamamlandı. Yassı burunlular ortaya çıktı. Elbiseler parçalandı. Tahtları ele geçirecekler. Hür kadınlara tecavüz edecekler, Keysân'a gelecekler. Horasan'ı yerle bir edecekler. Kaleleri yıkacaklar. Namuslu kadınları teşhir edecekler. Kan dökerek Irak'ı fethedecekler. Âh âh! Âh âh! O doymak bilmeyenler!”

Sonra sağa sola döndü ve kederlenerek derin bir nefes aldı. Alçak sesle âh etti ve boynunu büküp sessiz kaldı. O sırada Süveyd ibn Nevfel el-Hilâli, ona doğru öne çıkarak, “Yâ Emire'l-Mü'minin! Sen bu söylediklerin olduğunda orada mıydın da biliyorsun!” dedi. (İmâm Ali) Öfkeli gözlerle ona döndü ve şöyle söyledi:

“Anan hayrını görmesin! Başın belâdan kurtulmasın! Ey korkak ve habis inkârcının oğlu! Ömrün kısa olacak ve hiç beklemediğin bir şey gâlip gelip seni öldürecek!

 

Ben, sırların sırrıyım!

Ben, nurların ağacıyım!

Ben, göklerin deliliyim!

Ben, tesbih edenlerin yâriyim!

Ben, Cebrail'in dostuyum!

Ben, yağmur bulutuyum!

Ben, karanlıkların nuruyum!

Ben, hüccetlerin feleğiyim!

Ben, hüccetlerin hüccetiyim!

Ben, yaratılmışları doğru yola götürenim!

Ben, hakikatlerin muhakkikiyim!

Ben, tevili tevil edenim!

Ben, İncil'in müfessiriyim!

Ben, Âl-i Abâ'nın beşincisiyim!

Ben, unutanlara hatırlatanım!

Ben, ülfeti temin edenim!

Ben, A'râf'taki ricâlim!

Ben, İbrahim'in sırrıyım!

Ben, ejderha ile konuşanım!

Ben, velilerin velisiyim!

Ben, peygamberlerin vârisiyim!

Ben, Zebûr'un Uriyâ'sıyım!

Ben, Gafûr'un hicâbıyım!

Ben, Celil'in seçkiniyim!

Ben, İncil'in İlyâ'sıyım!

Ben, kuvveleri güçlü (şedidü'l-kuvâ) olanım!

Ben, Sancak'ı (Livâül-Hamd) taşıyanım!

Ben, mahşerin imâmıyım!

Ben, Kevser'in sâkisiyim!

Ben, cennetleri taksim edenim!

Ben, cehennemleri paylaştıranım!

Ben, dinin reisiyim!

Ben, muttakilerin imâmıyım

Ben, Muhtâr'ın vârisiyim!

Ben, izhârın (âşikâr kılmanın) yardım edeniyim!

Ben, kâfirleri yok edenim!

Ben, mübarek imamların babasıyım!

Ben, [Hayber'de] kapıyı söküp çıkaranım!

Ben, fırkaları dağıtanım!

Ben, çok kıymetli bir cevherim!

Ben, şehrin kapısıyım!

Ben, delilleri tefsir edenim!

Ben, müşkilleri açıklayanım!

Ben, Nûn ve Kalem'im!

Ben, karanlıkların kandiliyim!

Ben, meta (ne zaman) sualiyim!

Ben, Hel Eta'nın övüleniyim!

Ben, Nebe-i Azim (Büyük olan haber)'im!

Ben Sırat-ı Müstakim (Dosdoğru olan yol)'im!

Ben, sedeflerin incisiyim!

Ben, Kaf Dağı'yım!

Ben, harflerin sırrıyım!

Ben, zarfların [şekillerin] nuruyum!

Ben, muhkem bir dağım!

Ben, yüce bir ilmim!

Ben, gaybların anahtarıyım!

Ben, kalplerin kandiliyim!

Ben, ruhların nuruyum!

Ben, eşbahın (cisimlerin) nuruyum!

Ben, döne döne hamle eden atlıyım!

Ben, yardım edenlere yardımım!

Ben, kınından sıyrılmış kılıcım!

Ben, katledilmiş şehidim!

Ben, Kur'an' ı toplayanım!

Ben, [ilm-i] beyanın binasıyım!

Ben, Rasul'ün kardeşiyim!

Ben, Betül'ün zevciyim!

Ben, İslam'ın direğiyim!

Ben, putları kıranım!

Ben, [kavrayacak] kulak sahibiyim!

Ben, cinleri yok edenim!

Ben, mü'minlerin salihiyim!

Ben, felaha erenlerin imamıyım!

Ben, fütüvvet erbabının imamıyım!

Ben, nübüvvet sırlarının hazinesiyim!

Ben, öncekilerin haberlerinden haberdar olanım!

Ben, sonrakilerin olaylarından haber verenim!

Ben, kutupların kutbuyum!

Ben, sevgililerin sevgilisiyim!

Ben, zamanın Mehdi'siyim!

Ben, zamanın İsa'sıyım!

Ben, vallahi Allah'ın yüzüyüm (vechiyim)!

Ben, vallahi Allah'ın arslanıyım!

Ben, Arabın efendisiyim!

Ben, üzüntüyü giderenim!

Ben, hakkında 'Ali' den başka yiğit yoktur' denilenim!

Ben, şanında [Rasulullah'ın] 'Senin benim nezdimdeki yerin, Harun'un Musa nezdindeki yeridir.' dediği kişiyim!

Ben, galip gelenlerin arslanıyım!

Ben, Ebu Talib'in oğlu Ali'yim!"

 

Soruyu soran kişi büyük bir çığlık atarak yere kapanıp öldü.

 

Emirü'l-Mü'minin (k.v.) şöyle söyleyerek sözlerine devam etti:

 

"Nefesi yaratan, ümmetleri var eden Allah'a hamd, ism-i azam ve nur-i akdem  Muhammed'e ve onun aline salat ve selam olsun. Bana gökyüzünün yolları hakkında sorunuz. Onları yeryüzünün yollarından daha iyi bilirim. Beni kaybetmeden önce bana sorunuz. Sinem, coşkun denizler gibi ilimlerle dolup taşmaktadır."

 

İlimde derinleşen alimler, maharetli hakimler ayağa kalktılar, kamil veliler ve az sayıda asfiya etrafını sardılar. Sözünü bitirmesi ve hitabını tamamlaması için ayak bastığı yerleri öpüyor ve ism-i azam ile ona yalvarıyorlardı.

 

Rasihler deryası  (kararlıların denizi) ve ariflerin mürekkebi (arifi) olan Galip imam Ali ibn Ebi Talib (k.v.) dedi ki:

 

"Muhammedi sancağın ve Ahmedi devletin, kılıcı ile kaim ve sözünde sadık olan sahibi zuhur edecek, yeryüzünü nizama koyacak, farzı ve sünneti diriltecek. Ey şuurumdan habersiz ve halimden gafil olan! Şaşılacak şeyler (acaib) havatırımın/fikrimin eserleri, işitilmemiş şeyler (garaib) gönlümün sırlarıdır. Zira ben, perdeyi yırttım, şaşırtıcı olanı izhar ettim, kapıyı getirdim,

doğruyu söyledim, gaybların hazinelerini açtım, kalplerin inceliklerini

açığa çıkardım, maarifin letaifini topladım ve letaifteki ihsanlara işaret ettim. Bu sözlerin kulpuna yapışanlara ve bu İmam'ın arkasında namaz kılanlara ne mutlu! Çünkü o [İmam Mehdi], Kitab-ı Mestur'un [satır satır yazılmış kitabın], Rakk-ı Menşur'un [Kitab'ın açılıp yayılmış sayfasının] manalarını bildirir, sonra da Beyt-i Ma'mur'a ve Bahr-i Mescur'a girer."

 

Sonra şu şiiri söyledi:

 

"Evvelkilerin ilmini kendimde topladım, bu nedenledir ki

Sonrakilere ait ilimlerin de kaynağı benim, bende saklıdır hepsi

Gaybların tüm sırlarını keşfeden benim

Her ne varsa kadim ve hadis olan, haberi bendedir                        

Bütün idarecilerin üzerindeki Kayyum benim

Bütün alemleri ihata eden ilme sahip olan benim "

 

Ardından da "Eğer isteseydim, Fatiha Suresi'nin tefsirine dair yetmiş

deve yükü kitap yazardım." buyurdu.

 

Sonra şöyle devam etti: '"Kaf Şanı yüce Kur'an'a and olsun"(Kâf  1. Ayet) Kelimeler, sırların saklandığı, ibareler ise nişanelerin görüldüğü yerlerdir. Gönüllerin ilim pınarları, gayblara ait letaifin kandilidir. Neticelerin şimşekleri, parlak yıldızlar gibidir. Anlayışların sonu, ilimlerin başlangıcıdır. Hikmet, bütün bilgelerin yitiğidir. Kadim olan Sübhan, kitabı açacak ve cevabı okuyacak. Ya Ebe'l-Abbas! Sen insanların lideri olacaksın.

 

Ölümünden sonra yeryüzünü dirilten ve hükümranlıkları sahiplerine döndüreni tesbih ederim. Ey Mansur! Sur inşasına yönel! Bu, Aziz ve Alim olanın takdiridir." (imam Ali (as)'nin sözleri burda bitti)

 

İbn-i Ebi Talha eş-Şafii diyor ki: Bu da onun (imam Ali'nin) nurani sözünden işittiklerimin ve bu babda ruhani kelamından zaptettiklerimin sonuncusudur.

 

(Kaynak: Süleyman el-Kunduzi “Yenabi’ül Mevedde” Sayfa: 404-406 / Yunus Ramadân “Buğyet’üt Tâlib Fi Marifeti Ali Bin Ebi Tâlib” S.401-403 / Es-Seyyid Ali el-Milani “Nefhatül Ezhâr” C.10, S.404; / Mustafa el-Kâzimi "Bişâret'ül İslâm Fî Alâmêt'il Mehdi Aleyhisselam" S.113-116 / İbni Ebi Talha eş-Şafii “ed-Dürr’ül Manzum" kitabı, daha sonra "ed-Dürr’ül Muntazam" adıyla basılmış olup S.35-45 genişçe yer almıştır)

 

خطبة البيان لأمير المؤمنين علي عليه السلام

 

قال محمد بن طلحة الشافعي وهو من أكابر علماء أهل السنة في كتابه الدر المنظم في السر الأعظم:

وقد ثبت عند علماء الطريقة ومشايخ الحقيقة بالنقل الصحيح والكشف الصريح أن أمير المؤمنين علي بن أبي طالب (كرم الله وجهه) قام على المنبر بالكوفة وهو يخطب (خطبة البيان) فقال: بسم الله الرحمن الرحيم، الحمد لله بديع السموات والأرض وفاطرها، وساطح المدحيات ووازرها، ومطود الجبال وقافرها، ومفجر العيون ونافرها، ومرسل الرياح وزاجرها، وناهي القواصف وآمرها، ومزين السماء وزاهرها، ومدبر الافلاك ومسيرها، ومقسم المنازل ومقدرها، ومنشئ السحاب ومسخرها، وموج الحنادس ومنورها، ومحدث الاجسام ومقررها، ومكور الدهور ومكدرها، ومورد الامور ومصدرها، وضامن الارزاق ومدبرها، ومحيي الرفاة وناشرها. أحمده على آلائه وتوفرها، وأشكره على نعمائه وتواترها. وأشهد أن لا إله إلا الله وحده لا شريك له، شهادة تؤدي إلى السلامة ذاكرها، وتؤمن من العذاب ذاخرها، وأشهد أن محمدا (ص) الخاتم لما سبق من الرسل وفاخرها، ورسوله الفاتح لما استقبل من الدعوة وناشرها، أرسله الى أمة قد شعر بعبادة الاوثان شاعرها، فأبلغ (ص) في النصيحة وافرها، وأنار منار أعلام الهداية ومنابرها، ومحا بمعجز القرآن دعوة الشيطان ومكاثرها، وأرغم معاطيس غواة العرب وكافرها، حتى أصبحت دعوته الحق بأول زائرها، وشريعته المطهرة الى المعاد يفخر فاخرها (صلى الله عليه وعلى آله الدوحة العليا وطيب عناصرها). أيها الناس سار المثل، وحقق العمل، وتسلمت الخصيان، وحكمت النسوان، واختلفت الاهواء، وعظمت البلوى، واشتدت الشكوى، واستمرت الدعوى، وزلزلت الأرض، وضيع الفرض، وكتمت الأمانة، وبدت الجناية، وقام الأدعياء، ونال الأشقياء، وتقدمت السفهاء، وتأخرت الصلحاء وازور القران، واحمر الدبران، وكملت الفترة، وسدست الهجرة، وظهرت الأفاطس، فحسمت الملابس، يملكون السرائر، ويهتكون الحرائر، ويجيؤن كيسان، ويخربون خراسان، فيهدمون الحصون، ويظهرون المصون، ويفتحون العراق بدم يراق، فآه آه، ثم آه آه، لعريض الافواه، وذبول الشفاه. ثم التفت يمينا وشمالا، وتنفس الصعداء ملالا، وتأؤه خشوعا، وتغير خضوعا.                                                                                         

       فقام إليه سويد بن نوفل الهلالي فقال: يا أمير المؤمنين أنت حاضر بما ذكرت وعالم به ! فالتفت إليه بعين الغضب وقال له: ثكلتك الثواكل، ونزلت بك النوازل، يا ابن الجبان الخبائث، والمكذب الناكث، سيقصر بك الطول، ويغلبك الغول، أنا سر الأسرار، أنا شجرة الأنوار، أنا دليل السموات، أنا أنيس المسبحات، أنا خليل جبرائيل، أنا صفي ميكائيل، أنا قائد الأملاك، أنا سمندل الأفلاك، أنا سرير الصراح، أنا حفيظ الألواح، أنا قطب الديجور، أنا البيت المعمور، أنا مزن السحائب، أنا نور الغياهب، أنا فلك الحجج، أنا حجة الحجج، أنا مسدد الخلائق، أنا محقق الحقائق، أنا مأول التأويل، أنا مفسر الإنجيل، أنا خامس الكساء، أنا تبيان النساء، أنا الفة الإيلاف، أنا رجال الأعراف، أنا سر إبراهيم، انا مكلم الثعبان، أنا ولي الأولياء، أنا ورثة الأنبياء، أنا أوريا الزبور، أنا حجاب الغفور، أنا صفوة الجليل، أنا إيليا الإنجيل، أنا شديد القوى، أنا حامل اللواء، أنا إمام المحشر، أنا ساقي الكوثر، أنا قسيم الجنان، أنا مشاطر النيران، أنا يعسوب الدين، أنا إمام المتقين، أنا وارث المختار، أنا ظهير الاظهار، أنا مبيد الكفرة، أنا أبو الأئمة البررة، أنا قالع الباب، أنا مفرق الأحزاب، أنا الجوهرة الثمينة، أنا باب المدينة، أنا مفسر البينات، أنا مبين المشكلات، أنا النون والقلم، أنا مصباح الظلم، أنا سؤال متى، أنا ممدوح هل أتى، أنا النبأ العظيم، أنا الصراط المستقيم، أنا لؤلؤ الأصداف، أنا جبل قاف، أنا سر الحروف، أنا نور الظروف، أنا الجبل الراسخ، أنا العلم الشامخ، أنا مفتاح الغيوب، أنا مصباح القلوب، أنا نور الأرواح، أنا روح الأشباح، أنا الفارس الكرار، أنا نصرة الأنصار، أنا السيف المسلول، أنا الشهيد المقتول، أنا جامع القرآن، أنا بنيان البيان، أنا شقيق الرسول، أنا بعل البتول، أنا عمود الإسلام، أنا مكسر الأصنام، أنا صاحب  الأذن، أنا  قاتل الجن، أنا  صالح  المؤمنين، أنا إمام  المفلحين، أنا إمام أرباب الفتوة، أنا كنز أسرار النبوة، أنا المطلع على أخبار الأولين، أنا المخبر عن وقائع الآخرين، أنا قطب الأقطاب، أنا حبيب الأحباب، أنا مهدي الاوان، أنا عيسى الزمان، أنا والله وجه الله، أنا والله أسد الله، أنا سيد العرب، أنا كاشف الكرب، أنا الذي قيل في حقه " لا فتى إلا علي " أنا الذي قال في شأنه " أنت مني بمنزلة هارون من موسى "، أنا ليث بني غالب، أنا علي بن أبي طالب. قال: فصاح السائل صيحة عظيمة وخر ميتا. فعقب أمير المؤمنين (كرم الله وجهه) كلامه بان قال: الحمد لله بارئ النسم، وذارئ الامم والصلوات على الاسم الاعظم، والنور الاقدم، محمد وآله وسلم. ثم قال: سلوني عن طرق السماء فاني أعلم بها من طرق الارض، سلوني قبل أن تفقدوني، فان بين جنبي علوما كثيرة كالبحار الزواخر. فنهض إليه الرسخ من العلماء، والمهرة من الحكماء، وأحدق به الكمل من الاولياء والندر من الاصفياء، يقبلون مواطئ قدميه، ويقسمون بالاسم الاعظم عليه، بان يتم كلامه، ويكمل نظامه. فقال بحر الراسخين، وحبر العارفين، الامام الغالب علي بن أبي طالب (كرم الله وجهه): يظهر صاحب الراية المحمدية، والدولة الاحمدية، القائم بالسيف " والحال الصادق في المقال، يمهد الارض، ويحيى السنة والفرض. ثم قال: أيها المحجوب عن شأني، الغافل عن حالي، إن العجائب آثار خواطري، والغرائب أسرار ضمائري، لاني قد خرقت الحجاب، وأظهرت العجاب، وأتيت بالباب، ونطقت بالصواب، وفتحت خزائن الغيوب، وفتقت دقائق القلوب، وكنزت لطائف المعارف، ورمزت عوارف اللطائف، فطوبى لمن استمسك بعروة هذا الكلام، وصلى خلف هذا الامام، فانه يقف على معاني الكتاب المسطور، والرق المنشور، ثم يدخل الى البيت المعمور، والبحر المسجور، ثم أنشد يقول:                                       

لقد حزت علم الأولين وإنني    *   ضنين بعلم الآخرين كتوم

وكاشفت أسرار الغيوب بِأسرها *   وعندي حديث حادث وقديم

وإني لقيوم على كل قيمٍ        *   محيط بكل العالمين عليم

 

ثم قال: لو شئت لأوقرت من تفسير الفاتحة سبعين بعيرًا. ثم قال: (ق والقرآن المجيد) كلمات خفيات الأسرار، وعبارات جليات الآثار، ينابيع عوارف القلوب، من مشكاة لطائف الغيوب، لمحات العواقب كالنجوم الثواقب، نهاية الفهوم بداية العلوم، الحكمة ضالة كل حكيم، سبحان القديم يفتح الكتاب، ويقرأ لجواب، يا أبا العباس أنت إمام الناس، سبحان من يحيي الأرض بعد موتها، ويرد الولايات إلى بيوتها، يا منصور تقدم إلى بناء السور، ذلك تقدير العزيز العليم.

 

(الشيخ سليمان بن ابراهيم القندوزي الحنفي في ينابيع المودّة لذوي القربى ص:404-406 ط إستانبول‍ / يونس رمضان في بغية الطالب في معرفة علي بن ابي طالب ص: 401-403 / السيد علي الميلاني في نفحات الأزهار  ج: 10 ص: 404 / ابن أبي طلحى الشافعي في الدر المنتظم في السر الأعظم ص 35-45 / مصطفى الكاظمي في بشارة الإسلام في علامات المهدي عليه السلام ص 113-116 )                                                                                            

 

3- Hutbat'ûl Beyân Özeti

 

Hz. Ali (aleyhisselam)'in Hutbet'ül Beyan'ına geçmeden, örnek olsun diye şii ve sünni bibliyografyacıların eserlerinde Hutbet'ül Beyan maddesinde yazdıklarını sunuyorum.

 

Haccı Halife (Ö.1067) Keşf’üz Zunûn An Esâmil Kütüb vel Fünûn” C.1, S.715- Dar İhya’üt Teras el-Arabi yayını,  Hutbet’ül Beyan Maddesinde şöyle yazmıştır:

 

Ali Bin Ebi Talib Radiyallahu Anhü’ya mensuptur, hutbe yetmiş sözdür, başlangıcı: “Elhamdülillahi bediy’üs Semavat ve fatiruha...vs.” Türkçede de şerhi vardır.

 

Ağa Bozorg Tahrani "ez-Zerîa ilâ Tesânîf'iş-Şîa" kitabında C.7, S.200'de Hutbet’ül Beyân Maddesinde şöyle demiştir:

 

“Meşhur hutbelerdendir, Emir’ül Müminin Hz. Ali (as)’ye nispet ederiz. Muhtelif nüshaları vardır.”

Hz. Ali aleyhisselam Hutbet’ül Beyan adlı meşhur hutbesinde şöyle buyurdu: (Hutbenin özetini çevirdim)

 

  “...Akıllar benim söylediklerimin tevilinden ibret alsın.

Ben Cabbar’ın ayetiyim.

Ben gizlerin hakikatiyim.

Ben göklerin deliliyim.

Ben tesbih edenlerin enisiyim.

Ben Cebrail’in haliliyim.

Ben Mikail’in safisiyim...

Ben gökgürültüsünü yönlendirenim.

Ben Aht’ın şahidiyim...

Ben Levhaların koruyucusuyum...

Benim Beyt’il Mamur...

Ben imametin aslıyım...

Ben hüccetlerin hüccetiyim...

Ben ümmetlerin en hayırlısıyım...

Ben kapıların kapısıyım.

Ben sebeplerin sebebiyim.

Ben hesabın terazisiyim...

Benim dinde ilk olan.

Benim yakinde âhir olan.

Benim kafirlere bâtin olan.

Benim sırların içinde zahir olan...

Benim yükseltilmiş tavan.

Ben hesabın mukbiliyim...

Ben hakikatlarin tahkikatını yapanım.

Ben kıdemin cevheriyim.

Ben hikmetlerin tertibini yapanım...

Benim Evvel ve Âhir olan.

Benim Bâtin  ve Zâhir olan...

Ben terazinin gözleriyim...

Ben burakın kanadıyım.

Ben ayetleri toplayanım.

Ben gizlilerin sırrıyım...

Ben ateşlerin emiriyim.

Ben Nasr ayetiyim.

Ben Asr’ın sonuyum.

Ben İhlas’ın cevheriyim...

Ben nehirleri akıtanım...

Ben kurtuluş gemisiyim...

Ben şükürün zahiresiyim.

Ben Zebur’un fasihiyim.

Ben tevilin açıklayanıyım.

Ben İncil’in müfessiriyim.

Ben kitabın anasıyım.

Ben hitabın faslıyım.

Ben Hamd’ın Sıratıyım...

Ben bayrakların bayrağıyım...

Ben kesa ashabının beşincisiyim...

Ben İylaf (Süresi)’ın sahibiyim.

Ben Araf’ın adamlarıyım...

Ben Enfal (Süresi)’ın sahibiyim...

Benim Sâd ve Mîm olan.

Ben İbrahim’in sırrıyım...

Ben tapılanın alaniyetiyim...

Ben Celil olanın meyvesiyim.

Ben Ben-i İsrail’in ayetiyim.

Ben Kehf ehlini konuşturanım...

Ben en sağlam yolum...

Ben velilerin velisiyim.

Benim peygamberlerle zuhur eden.

Ben peygamberlerin velisiyim...

Ben Nehc’in sahibiyim...

Ben Nun’da vasfedilenim.

Ben tesbih edenlerin nuruyum...

Ben Tavasinlerin (Tâ Sin süreleri) muhkimi-yim.

Ben Âl-i Yasin’in imamıyım.

Ben Havamimlerin (Hâ Mim süreleri) Hâ’sıyım...

Ben Kamer (Ay)’in ayetiyim...

Ben Sâd’ın tercümesiyim.

Ben Yıldız’ın sahibiyim...

Ben Tur’un canibiyim.

Ben Sur’un batiniyim...

Ben Saffat’ın müeyyidiyim...

Ben Ahzab’ın emanıyım...

Ben Kâf, Hâ, Yâ, Ayn, Sâd...

Ben Hücüratların kapısıyım...

Ben demirin misaliyim...

Ben Nun vel-Kalem’im.

Ben karanlığın lambasıyım.

Ben Metta’nın sorusuyum.

Ben Hel Etâ (Süresi)’da övülenim.

Benim en büyük olan haber.

Benim Sırat’ul Müstakim (Doğru olan yol).

Ben uzatılmış zamanım...

Ben ayetleri toparlayanım...

Ben Kuran’ın hafızıyım...

Ben Resul’ün şakikiyim.

Ben Betül (Fatıma)’ün kocasıyım.

Ben Allah’ın keskin kılıcıyım.

Ben İslam’ın direğiyim.

Ben putların münekkisiyim.

Ben Ezan’ın sahibiyim.

Ben cinnin katiliyim.

Ben susamışları (Kevser’den) içirenim.

Benim (Hicret gecesinde) yatakta yatan.

Ben Berahimlerin Şis’iyim...

Ben Rum’un sündüsiyim...

Ben Türk’lerin Şübeyrü’yüm...

Ben Zencilerin Ecsiya’sıyım.

Ben Frenc’lerin Cürciysü’yüm.

Ben Habeş’lerin Betrik’iyim...

Ben Hint’lerin Kemred’iyim.

Ben imanın akdiyim.

Ben Cennetlerin bölüştürücüsüyüm...

Ben Buruc’un bedriyim...

Ben Zebur’un İbriya’sıyım...

Ben Celil’in safvetiyim.

Ben İncil’in İyliyya’sıyım.

Ben Tevrat’ın Ebriya’sıyım...

Ben sırların sırrıyım...

Ben Yuşa’yı kardeşleştirenim...

Ben bayrağın taşıyıcısıyım...

Ben Mahşer’in önde gideniyim.

Ben Kevser’in sakisiyim...

Ben çekinenlerin imamıyım.

Ben temiz kılınanların temiziyim.

Ben Muhtar (Peygamber)’ın varisiyim...

Ben kapıyı sökenim. (44 kişinin açıp kapadığı kapı)

Ben yakinin sahibiyim.

Ben Bedir ve Hüneyn’in efendisiyim.

Ben ayetlerin hafızıyım.

Ben ölüleri konuşturanım.

Ben yılanla konuşanım...

Ben Ahzab (ordusu)’ı dağıtanım.

Ben ilimlerin varisiyim.

Ben yıldızların Hüyüla’sıyım.

Benim nokta ve satır.

Ben Hitta (mağfiret)’nın kapısıyım.

Ben sıddıkların (doğrulayan) ilkiyim.

Ben müminlerin salihiyim...

Ben Nur (süresi)’un müşkatıyım...

Ben haberleri tebliğ edenim...

Ben Allah’a ant olsun ki Allah’ın yüzüyüm.

Ben hüznü giderenim.

Ben Arapların efendisiyim.

Ben gamların yok edicisiyim.

Ben mucizelerin sahibiyim...

Ben dinlerin hakikatiyim.

Ben gözlerin gözüyüm.

Ben sorunların çözücüsüyüm...

Ben Allah’ın kopmaz ipiyim...

Ben ilmin aybetiyim.

Ben hilmin ayetiyim.

Benim en büyük sıddık.

Benim en büyük faruk,

Ben Nur’un papatyasıyım...

Ben asi olanların katiliyim...

Ben farislerin farisiyim...

Ben soruların sorusuyum...

Ben Sırat’ın cevazıyım...

Ben müminin sayfasıyım...

Ben Hesap cetveliyim...

Ben Risaletin halifesiyim...

Benim (Yasin süresindeki) apaçık olan imam.

Ben hakikatlerin açıklayıcısıyım...

Ben beşirin müjdesiyim...

Benim Mahşer’de şefaat eyleyen...

Ben doğrulukta batinim...

Benim Zülfikar’la vuruşan,

Benim kafirlere darbe olan..

 

Kaynak: (Abdürresul Zeyniddin “el-Hutab’ün Nâdire Li-Emir’il Müminin” S.134-139 Müesseset’ül Belâğ 1.Bas.1425 H.; Şeyh Ali el-Yezdi el-Hairi “İlzam ün Nasib fi İsbat’ül Hüccet’ül Ğaib” C.2, S.174-190 / Ş. Ali Âşûr "Mâzâ Kal'el imam Ali an Âhir'üz Zemân-el-Cifr'ül Azam" S.463-484)

 

4- HZ.ALİ’NİN, OĞLU HZ.HÜSEYİN İLE ÖVÜNME YARIŞMASI 

 

Süleyman bin Mihran’dan, o da Cabir’den, o da Mücahit’ten, Abdullah bin Abbas’tan naklen, Resulullah (saa) şöyle buyurdu: Göğe yükseldiğimde Cennetin kapısına şöyle yazılı olduğunu gördüm: Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed Allah’ın Resulüdür, Ali Allah’ın velisidir, Hasan ve Hüseyn Resulullah’ın torunlarıdır, Fatımat’üz Zehra Allah’ın safvetidir, bunları inkar eden ve onlara buğz edene (kin güdene) Allah’ın laneti olsun. "Bir gün Resulullah (s.a.a) oturmuştu ve yanında da İmam Ali bin Ebi Talib (a.s) bulunuyordu. O sıra Hz. Hüseyin içeriye girdi. Resulullah  (s.a.a) onu yanına oturtarak iki gözünün  arasını ve dudaklarını öptü. Hz. Hüseyin o sıralar altı yaşındaydı. Hz. Ali Resulullah'a dönerek ona şöyle bir soru sordu: "Ey Resulullah, oğlum Hüseyn'i seviyor musun?" Allah Resulü buyurdu: "Nasıl sevmem, oysa o benim vücudumdan bir parçadır." Hz. Ali (a.s) arz etti: "Ey Resulullah, hangimizi daha çok seviyorsun, beni mi, Hüseyni mi?" Hz. Hüseyin araya girerek şöyle dedi: "Babacığım kimin şeref ve fazileti daha yüce olursa, onu daha çok sever ve makamı ona daha yakın olur."  Hz. Ali  oğluna  hitaben  şöyle  dedi:  "Ey Hüseyn benimle fazilet yarışmasına girer misin?" Hz. Hüseyn de "Evet babacığım, eğer istiyorsan!" diye cevap verince Hz. Ali ona şöyle buyurdu: "Ey Hüseyn, ben Müminlerin Emiri’yim;

ben sadıkların diliyim,

ben (Muhammed) Mustafâ'nın veziriyim;

ben Allah'ın ilminin hazinedarı ve insanlar arasından seçtiği kimseyim;

ben cennete en önce gidenlerin öncüsüyüm;

ben Resulullah'ın borcunu ödeyecek kimseyim;

ben o kimseyik ki amcası cennette efendidir,

ben o kimseyim ki cennette meleklerle birlikte uçar...

Ben Resul’ün kadısıyım...Ben tenzil (Tevbe)  süresini Allah-u Teala’nın emriyle Mekke ehline taşıyanım.

Ben Allah’ın kulları içinde seçtiği kimseyim.

Ben Allah'ın "Allah'ın ipine topluca sarılın"(Ali İmran 103) buyruğuyla kullarına tutunmalarını emrettiği onun kopmaz ipiyim.

Ben Allah'ın parlayan yıldızıyım.

Ben gök meleklerinin kendisini ziyaret ettiği kimseyim.

Ben Allah'ın konuşan diliyim(1) 

Ben Allah-u Teala'nın yaratıklarına olan hüccetiyim.

Ben Allah'ın güçlü eliyim.

Ben Allah-u Teala'nın göklerdeki yüzüyüm.

Ben Allah’ın zahir olan tarafı (yanı)yım (Zümer 56. Ayete işaret).

Ben o kimseyim ki hakkımda Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: "… Onlar kadirleri yüceltilmiş kullardır. Onlar Allah'ın sözünün önüne geçmezler, hep O'nun emriyle hareket ederler." (Enbiya, 26-27)

Ben Allah'ın asla kopmayan sağlam kulpuyum. Allah duyandır, bilendir. (Bakara 256. Ayete işaret) 

Ben Allah'ın girilmesi gereken kapısıyım.

Ben Allah'ın sırat üzerindeki sancağıyım.

Ben Allah'ın eviyim, kim ona geçerse emanda olur; kim benim velayetime ve sevgime tutunursa, cehennemden emanda olur.

Ben ahdi bozanlarla (Cemel ehli olan Ayşe, Talha, Zübeyr ve askerleri) adaletten sapıp zulmedenlerle (Muâviye ve yandaşları) ve dinden çıkanlarla (haricilerle) savaşacak kimseyim.

Ben kafirleri öldürenim.

Ben yetimlerin babasıyım,

ben yaşlı kadınların sığınağıyım.

Ben o kimseyim ki kıyamet günü velayetim-den birbirlerine soracaklar.(Nebe 1.Ayete işaret) Allah buyuruyor ki:  “O gün nimetlerden sorulacaksınız” (Tekasür 8)

Ben Allah-u Teala'nın yaratıklarına bahşettiği

onun nimetiyim.

Ben o kimseyim ki hakkımda Allah-u Teala buyurmuştur ki: "Bugün size dininizi tamamladım, nimetimi tamamladım ve ve size din olarak İslam’a razı oldum." (Mâide, 3) Her kim beni severse, dini kamil olmuş bir Müslüman ve mümin olur.

Ben o kimseyim ki benimle hidayet buldunuz (Rad 7. Ayete işaret)(2) .

Ben o kimseyim ki Allahu Teala benim ve düşmanım hakkında buyurmuştur ki:  "Ve durdurun onları, şüphe yok ki onlar sorguya çekileceklerdir." (Sâffât, 24) Yani Kıyamet günü benim velayetimden (sorguya çekileceklerdir.)

Allah-u Teala’nın Gadir-i Hum günü onunla dinini tamamladığı  Büyük haber benim. (Nebe', 2. Ayete işaret)

Ben o kimseyim ki Allah Resulü (s.a.a) hakkımda "Ben kimin mevlâsı isem, Ali de onun mevlâsıdır" buyurmuştur.

Ben müminin namazıyım;

ben Hayye alas-salât,

ben Hayye alal-felâh;

ben Hayye ala Hayril-amel (ben; namaza,  kurtuluşa, en hayırlı amele gelin) (Sözlerinin sırrıyım).

Ben o kimseyim ki düşmanım hakkında Allah-u Teala şu ayeti indirdi: "Bir isteyen, gelip çatacak azâbı istedi. O azâbı ki kâfirlerin başından defedecek yok." (Meâric, 1-2) maksat benim velayetimi inkar edendir ki-o da  Yahudi olan Nu'man bin el-Hâris’tir, Allah'ın laneti onun üzerine olsun.

Ben insanları havuz (Kevser)’a çağıranım; benden başka müminleri çağıran var mı?

Ben evladımdan olan temiz imamların babasıyım.

Ben kıyamet günündeki adalet terazisiyim.

Ben dinin reisiyim.

Ben, müminleri hayırlara ve Rabbimin bağışına götüren öncüyüm.

Ben o kimseyim ki Kıyamet gününde (cennet) ashabı benim dostlarımdır; onlar ki benim düşmanlarımdan uzaktırlar; onlar ki ölüm anında korkmaz ve üzülmezler ve kabirlerinde azap edilmezler. Onlar, şehitler ve sıddıklardır ki Rab'lerinin indinde sevinecekler.

Ben o kimseyim ki şialarım (yandaşlarım)’- dan Allah'ın ve Resulü'nün sevmediğini sevmemeleri için söz alınmıştır, isterse babaları veya evlatları olsun. 

Ben o kimseyim ki Şialarım (Yandaşlarım) hesapsız cennete gireceklerdir.

Ben o kimseyim ki şialarımın isimlerinin yazılı olduğu divana sahibim.

Ben müminlerin yardımcısı ve Alemlerin Rabbinin indinde şefaatçileriyim.

Benim iki kılıçla (Zülfikar) çarpışan,

benim iki mızrakla vuran.

Ben Bedir ve Hüneyn gününde kafirleri öldürenim.

Ben Uhut'ta  düşman askerinin başına bela kesilen kişiyim.

Ben Ahzap (Hendek) günü İbn-i Abdüved’i –Ki Allah ona lanet etti- vuranım.

Ben Amru ve Merhab'ı (Hayber’in en büyük yiğidi) öldürenim.

Ben Hayber yiğitlerini öldürenim.

Ben o kimseyim ki hakkımda Cebrail el-Emin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Zülfikar gibi kılıç yok ve Ali gibi yiğit yoktur."

Ben Mekke fethinin sahibiyim.

Ben Lat ve Uzza'yı kıranım.

Ben Büyük Hubel ve Menât adlı  putları yok edenim.

Ben Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem’in omzuna çıkıp putları kıranım.

Ben "Yeğûs, "Ya'ûk" ve "Nesra" (adlı putları) kıranım.

Ben Allah yolunda kafirlere savaşan kimseyim.

Ben (rükû'da) yüzüğünü sadaka veren kimseyim.

Ben (Hicret gecesinde) Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem’in  yatağına yatıp nefsimle onu müşriklerden koruyanım.

Ben o kimseyim ki cinler benim kudret ve heybetimden korkarlar!

Ben o kimseyim ki onunla Allah’a ibadet edilir. 

Ben Allah'ın tercümanıyım.(3) 

Ben Allah'ın sancağıyım.

Ben Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem’in  ilminin heybesiyim.

Ben Resulullah (saa)’tan sonra Cemel ehli (Ayşe, Talha ve askerleri) ve Sıffin ehliyle (Muaviye ve yandaşları) savaşacak kimseyim.

Ben Cennet ve cehennemi bölenim .(4

Söz buraya varınca Hz. Ali (a.s) sustu. Allah’ın Resulü (s.a.a) söze başlayıp şöyle buyurdu:

"Ey Eba Abdillah! (Abdullah'ın babası Hüseyin), duydun mu babanın söylediklerini? Daha bunlar, onun faziletlerinin onda birinin onda birinin onda biridir ancak. Bunlar bir milyon faziletten sadece bir kaçıydı. O  bundan da yüce birisidir."

Bunun üzerine Hz. Hüseyin şöyle dedi:

"Bütün övgüler Allah’a mahsustur ki bizi  mümin kullarının çoğundan ve bütün yaratıklarından üstün kıldı. Dedemizi de  tenzili, tevili, sıdkı ve Cebrâil-i Emin'le konuşmayı tahsis etti. Bizi seçtiği kullarının en güzidesi ve bütün yaratıklarının en üstünü karar kıldı." Sonra şöyle devam etti: "Saydığın faziletlere gelince ey Emir-el Mü'minin, sen bütün bunlarda sadık ve eminsin!"

Burada Allah Resulü Hz. Hüseyn'e dönerek "Yavrum, şimdi de sen faziletlerini zikret" buyurdu. Hz. Hüseyin şöyle buyurdu: 

"Ey babacığım, ben Ali b. Ebi Tâlib'in oğlu Hüseyn'im. Annem alemlerin kadınlarının efendisi Fâtımet-üz Zehrâ'dır. Benim dedem, bütün Âdem oğullarının efendisi  Muhammed-ül Mustafâ'dır ve bunda hiç bir şüphe yoktur. Ey Ali, benim annem senin annenden daha faziletlidir Allah indinde ve bütün insanların nezdinde! Benim dedem senin dedenden daha hayırlı ve Allah indinde ve bütün insanların nezdinde daha faziletlidir!...Ey Ali, sen Allah indinde benden daha faziletlisin, ama ben baba, anne ve dede açısından daha büyük bir iftihara sahibim!"

Ravî diyor ki söz buraya varınca, Hz. Hüseyin babasının boynuna sarıldı ve onu öpmeye başladı. Hz. Ali de Hüseyn'i öperek şöyle diyordu: "Allah senin şeref ve iftiharını, ilim ve hilmini daha da artırsın!  sana zulmedenlere Allah lanet eylesin ey Ebâ Abdillah!" Sonra Hüseyn (a.s) dönüp Resulullah (s.a.a)'in kucağına oturdu."  

 

 

Kaynak:

 

(Şâzân Bin Cibrîl el-Kummî “el-Fedâil” kitabı S.84-85-86 Dâr’ür Radıy H.1368 Kum Bas. /  es-Seyyid Haşim el-Behrani (Ö.H.1107) “Hilyet’ül Ebrâr fi Ahvâl Muhammed ve âlihil Athâr” C.2, S.123-127 Müesseset’ül Mearif el-İslamiyye /  eş-Şeyh Ebul Hasan el-Mirandi “Mecma’ün Nureyn” S.192-194 /Lecnet'ül Hüseyin fi Mahed Bakır'ul Ulum "Mevsûat Kelimat’il Hüseyin" S.58-62   / Ahmed el-Müstanbat "el-Katra Fî Menâkib'un Nebî vel-Itra" C.1, S.294-297, H.5-310 / Said Ebu Meaş "el-Erbaiyn Fi Hubbi Emiyr'ül Müminin" C.4, S.122-125 / Azizullah el-Atâridi "Müsned el-İmam eş-Şehid Ebi Abdullah el-Hüseyin bin Ali" S.43-45 / Mevsuat'ul İmam el-Hüseyin C.22, S.36-39 / Benk Cami Ahadis Ehlil Beyt C.16, S.4621 / Envar’ül Hidaye S.175)

 

Dipnotlar:

 

(1) Müminlerin Emiri Hz. Ali (as), ashabından Selman, Mikdat vs. ashabı ile bulut üzerinde yükseldikten sonra şöyle buyurdu:

 

“Ben Allah’ın yeryüzündeki gözüyüm, ben Allah’ın yaratıkları üzerine onun diliyim, ben Allah’ın sönmeyen nuruyum, ben içinden geçilmesi gereken kapısıyım ve onun yaratıkları üzerine onun hüccetiyim.”

(el-Meclisi “Bihâr’ül Envâr” C.27, S.34, Müesseset’ül Vefa 1404 H Beyrut Bas. / Seyyid Haşim el-Behrâni “Medinet’ül Meâciz” C.1, S.237-241 Müesseset’ül Alemi Lil Matbûât H.1423 Beyrut Bas./ Mirza Hüseyin en-Nuri et-Tıbrisi “Nefsir Rahman fi Fadail Selman” S.471-476 / Hasan bin Süleyman el-Hilli “el-Muhtadar” S.71-76 Menşurat el-Matbaatil Hayderiyye H.1370 Necef Bas. / Şeyh Ebu Hasan el-Mirandi “Mecma’ün Nureyn” S.216-221 / es-Seyyid Radi el-Musevi el-Müstanbat “el-Katra fi Menâkıb en-Nebi vel-İtra” C.1, S.121-122 Tahran Bas. / Mirza Muhammed Taki “Sahifet’ül Ebrâr” C.2, S.48-50 Dâr’ül Cîl H.1414 Beyrut Bas.)

 

(2) “Sen ancak ve ancak bir uyarıcı-korkutucusun ve her kavmin bir hidayete eriştiricisi vardır” (Rad Süresi 7. Ayet)

  Hz. Ali (as) bu  ayet için şöyle  buyurdu: “Uyarıcı-korkutucu  Resulullah (saa)’tır, hidayete eriştiren de benim.”

(el-Hakim Nişaburi “el-Müstedrek ala Sahihayn” c.3, s.129 el-Hakim burada diyor ki:  Bu hadisin isnadı sahihtir. Ama ihraç etmemişler (Buhari ve Müslim ) /el-Heysemi  "Mecma'üz Zevaid" c.7, s.41 / el- Müttaki el-Hindi "Kenz'ul Ummal" c.1, s.251 / el-Tabari “Cami’ul Beyan” tefsiri c.8, s.108 / İbn-i Asakir "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.416 / Suyuti “ed-Derr’ ül Mensur” tefsiri c.4, s.608)

Abdullah bin Abbas dedi ki: “Sen ancak ve ancak bir uyarıcı  korkutucusun  ve her kavmin bir hidayete eriştiricisi vardır” (Rad Süresi 7. Ayet) ayeti indiği   zaman, Resulullah (saa) şöyle buyurdu: "Uyarıcı-Korkutucu benim, Hadi (Hidayete Eriştiren) de Ali'dir, ey Ali, hidayete varmak isteyenler, ancak seninle hidayeti bulurlar"

      (el-Suyuti "ed-Derr'ül Mensur" tefsiri c.4, s.45 / Tefsir-i İbn-i  Kesir c.3, s.502 / Tefsir-i Tabari c.13, s.108 Hadis No: 20161 / el-Fahrettin Razi "Tefsir-i Kebir" c.19, s.14 / el-Hakim "Müstedrek es-Sahihayn" c.3, s.129 /el-Alusi "Ruh'ul Meani" c.13, s.97 / ez-Zerendi "Nazım Dürer es-Simtayn" s.90 / el-Haskani "Şevahid'üt Tenzil" c.1, s.293 / el-Sabbağ el-Maliki "Füsul el-Mühimme" s.107 / eş-Şeblenci "Nur'ül Absar" s.71 / el-Hamvinieş-Şafii "Feraid es-Simtayn" c.1, s.148 / el-Müttaki el-Hindi "Muntahab'ul Kenz" c.5, s.34 / İbn-i  el-Cevzi "Zad'ül Mesir" c.4, s.307 / el-Künci eş-Şafii "Kifayet üt-Talip" s.233 / İbn-i Asakir eş-Şafii  "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.416 Hadis No: 923 / el-Zehebi "Mizan'ül İtidal" c.1, s. 482 /el-Askalani "Lisan'ül Mizan" c.2, s.199 / el-Kunduzi el-Hanefi "Yenabi'ül Mevedde" s. 238)

 

(3) Kâlel İmam ül Masumin kerremallahu vecheh:

 

“Ena tercümân vahyüllah, ve enel masum min 'indillah.”

Meali: Masum imam olan (Hz. Ali) Allah onun yüzünü şerefli kılsın, buyurdu ki:

 “Ben Allah’ın vahyinin tercümanıyım, ben Allah tarafından masum kılınan kişiyim.”

(et-Tüsteri “Şerh-i İhkak’ul Hak” C.7, S.609; Muhammed Salih et-Tirmizi “Menakıb-ı Murtadavi” S.135)

(4)  Hz. Ali şöyle buyurdu: “Enâ kasiymün nâr, yevm'el Kıyâmeti ekule linnâr hâze leki ve hâze liy” 

Meali: "Ben Cehennem’in taksimcisiyim, Kıyamet Günü’nde Cehennem’e bu senin, bu da benim diyeceğim"

(İbn-i Asakir eş-Şafii  "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.244 / İbn-i Kesir “el-Bidayetü ven-Nihaye” c.7, s.355 Mısır bas. / el-Künci eş-Şafii  "Kifayet'üt Talib" s.71 / İbni Ebil Hadit  "Şerhu Nehc' ül Belağa" c.2, s.260 / Süleyman el-Kunduzi  "Yenabi' ul Mevedde" s.162 / el-Hamvini “Feraid’üs Simtayn” c.1, s.326, Hadis No: 254 / el-Âmili “el-İntisar” c.6, s.255 / Müesseseti Alil Beyt “Mecellet Terasena” c.24, s.87 / et-Tüsteri el-Meraşi "Şerh-i İhkak’ul Hak" c.4, s.261; c.15, s.189) 

 

 

 حديث مفاخرة علي بن أبي طالب ع مع ولده الحسين ع

 

شاذان بن جبرئيل: قيل إن رسول الله (صلى الله عليه وآله) كان جالسا ذات يوم وعنده الإمام علي بن أبي طالب (عليه السلام) إذ دخل الحسين بن علي (عليه السلام)، فأخذه النبي (صلى الله عليه وآله) وأجلسه في حجره وقبل بين عينيه وقبل شفتيه، وكان للحسين (عليه السلام) ست سنين، فقال علي (عليه السلام): يا رسول الله! أتحب ولدي الحسين؟

قال النبى (صلى الله عليه وآله): وكيف لا أحبه، وهو عضو من أعضائي.

فقال علي (عليه السلام): يا رسول الله! أيما أحب إليك، أنا أم حسين؟

فقال الحسين (عليه السلام): يا أبت! من كان أعلى شرفا كان أحب إلى النبي (صلى الله عليه وآله) وأقرب إليه منزلة.

قال علي (عليه السلام) لولده: أتفاخرني يا حسين؟!

قال: نعم، يا أبتاه! إن شئت.

فقال له الإمام علي (عليه السلام): يا حسين! أنا أمير المؤمنين، أنا لسان الصادقين، أنا وزير المصطفى، أنا خازن علم الله ومختاره من خلقه، أنا قائد السابقين إلى الجنة، أنا قاضي الدين عن رسول الله (صلى الله عليه وآله)، أنا الذي عمه سيد الشهداء في الجنة، أنا الذي أخوه جعفر الطيار في الجنة عند الملائكة، أنا قاضي الرسول، أنا آخذ له باليمين، أنا حامل سورة التنزيل إلى أهل مكة بأمر الله تعالى، أنا الذي اختارني الله تعالى من خلقه، أنا حبل الله المتين الذي أمر الله تعالى خلقه أن يعتصموا به في قوله تعالى: ﴿واعتصموا بحبل الله جميعا﴾ (1). أنا نجم الله الزاهر، أنا الذي تزوره ملائكة السماوات، أنا لسان الله الناطق، أنا حجة الله تعالى على خلقه، أنا يد الله القوى، أنا وجه الله تعالى في السماوات، أنا جنب الله الزاهر، أنا الذي قال الله سبحانه وتعالى في وفي حقي: ﴿بل عباد مكرمون* لا يسبقونه وبالقول وهم بأمره يعملون﴾(2).

أنا عروة الله الوثقى التي لا انفصام لها والله سميع عليم، أنا الذي باب الله الذي يؤتى منه، أنا علم الله على الصراط، أنا بيت الله من دخله كان آمنا، فمن تمسك بولايتي ومحبتي أمن من النار، أنا قاتل الناكثين والقاسطين والمارقين، أنا قاتل الكافرين، أنا أبو اليتامى، أنا كهف الأرامل، أنا (عم يتسآءلون) (3) عن ولايتي يوم القيامة.

وقوله تعالى: ﴿ثم لتسئلن يومئذ عن النعيم﴾ (4)، أنا نعمة الله تعالى التي أنعم الله بها على خلقه، أنا الذي قال الله تعالى في وفي حقي: ﴿اليوم أكملت لكم دينكم وأتممت عليكم نعمتي ورضيت لكم الإسلام دينا﴾ (5)، فمن أحبني كان مسلما مؤمنا كامل الدين.

أنا الذي بي اهتديتم، أنا الذي قال الله تبارك وتعالى في وفي عدوي:

﴿وقفوهم إنهم مسؤولون﴾ (6) أي عن ولايتي يوم القيامة، أنا (النبأ العظيم) (7)، أنا الذي أكمل الله تعالى بي الدين يوم غدير خم، أنا الذي قال رسول الله (صلى الله عليه وآله) في: من كنت مولاه فعلي مولاه.

أنا صلاة المؤمن، أنا حي على الصلاة، أنا حي على الفلاح، أنا حي على خير العمل، أنا الذي نزل على أعدائي: ﴿سأل سآئل بعذاب واقع * للكافرين ليس له دافع﴾ (8) بمعنى من أنكر ولايتي، وهو النعمان بن الحارث اليهودي لعنه الله تعالى، أنا داعي الأنام إلى الحوض، فهل داعي المؤمنين إلى الحوض غيري؟

أنا أبو الأئمة الطاهرين من ولدي، أنا ميزان القسط ليوم القيامة، أنا يعسوب الدين، أنا قائد المؤمنين إلى الخيرات والغفران إلى ربي، أنا الذي أصحابي يوم القيامة من أوليائي المبرؤون من أعدائي، وعند الموت لا يخافون ولا يحزنون، وفي قبورهم لا يعذبون، وهم الشهداء والصديقون، وعند ربهم يفرحون.

أنا الذي شيعتي متوثقون أن لا يوادوا من حاد الله ورسوله ولو كانوا آباءهم أو أبناءهم، أنا الذي شيعتي يدخلون الجنة بغير حساب، أنا الذي (عندي) ديوان الشيعة بأسمائهم، أنا عون المؤمنين وشفيع لهم عند رب العالمين. أنا الضارب بالسيفين، أنا الطاعن بالرمحين، أنا قاتل الكافرين يوم بدر وحنين، أنا مردي الكماة يوم أحد، أنا ضارب ابن عبد ود لعنه الله تعالى يوم الأحزاب، أنا قاتل عنترة ومرحب، أنا قاتل فرسان خيبر.

أنا الذي قال في الأمين جبرئيل (عليه السلام): لا سيف إلا ذو الفقار ولا فتى إلا علي.

أنا صاحب فتح مكة، أنا كاسر اللات والعزى، أنا الهادم الهبل الأعلى ومنات الثالثة الأخرى، أنا علوت على كتف النبي (صلى الله عليه وآله) وكسرت الأصنام، أنا الذي كسرت يغوث ويعوق ونسرا (عليهم لعنة الله)، أنا الذي قاتلت الكافرين في سبيل الله، أنا الذي تصدق بالخاتم، أنا الذي نمت على فراش النبى (صلى الله عليه وآله) ووقيته بنفسي من المشركين، أنا الذي يخاف الجن من بأسي، أنا الذي به يعبد الله. أنا ترجمان الله، أنا خازن علم الله، أنا (عيبة) علم رسول الله، أنا قاتل أهل الجمل وصفين بعد رسول الله، أنا قسيم الجنة والنار.

فعندها سكت علي (عليه السلام)، فقال النبى (صلى الله عليه وآله) (للحسين (عليه السلام)): أسمعت يا أبا عبد الله! ما قاله أبوك، وهو عشر عشير معشار ما قاله من فضائله، ومن ألف ألف فضيلة، وهو فوق ذلك أعلى؟

فقال الحسين (عليه السلام): الحمد لله الذي فضلنا على كثير من عباده المؤمنين وعلى جميع المخلوقين، وخص جدنا بالتنزيل والتأويل والصدق ومناجاة الأمين جبرئيل (عليه السلام) وجعلنا خيار من اصطفاه الجليل، ورفعنا على الخلق أجمعين.

ثم قال الحسين (عليه السلام): أما ما ذكرت يا أمير المؤمنين! فأنت فيه صادق أمين.

فقال النبى (صلى الله عليه وآله): اذكر أنت يا ولدي! فضائلك.

فقال الحسين (عليه السلام): يا أبت! أنا الحسين بن علي بن أبي طالب، وأمي فاطمة الزهراء سيدة نساء العالمين، وجدي محمد المصطفى (صلى الله عليه وآله) سيد بني آدم أجمعين لا ريب فيه، يا علي! أمي أفضل من أمك عند الله وعند الناس أجمعين، وجدي خير من جدك، وأفضل عند الله وعند الناس أجمعين، وأنا في المهد ناغاني جبرئيل، وتلقاني إسرافيل، يا علي! أنت عند الله تعالى أفضل مني وأنا أفخر منك بالآباء والأمهات والأجداد.

قال: ثم إن الحسين (عليه السلام) اعتنق أباه وجعل يقبله، وأقبل علي (عليه السلام) يقبل ولده الحسين بن علي بن أبي طالب، وهو يقول: زادك الله تعالى شرفا وفخرا (وتعظيما) وعلما وحلما، ولعن الله ظالميك، يا أبا عبد الله!

ثم رجع الحسين (عليه السلام) إلى النبى (صلى الله عليه وآله وسلم).

--------------------------------

1 - آل عمران: ٣ / ١٠٣.

2 - الأنبياء: ٢١ / ٢٦ و ٢٧.

3 - النبأ: ٧٨ / ١.

4 - التكاثر: ١٠٢ / ٨.

5 - المائدة: ٥ / 3.

6 - الصافات: ٣٧ / ٢٤.

7 - النبأ: ٧٨ / ٢.

8 - المعارج: ٧٠ / 2.

 

 (أبى الفضل سديد الدين شاذان بن جبرائيل ألقمي في الفضائل ص: 86,85,84 دار الرضي ه: 1368 قم / السيد هاشم البحراني-الوفات ه: 1107- في حلية الأبرار في أحوال محمد وآله الأطهار ج: 2 ص: 123-127 مطبعة البهمن ، الناشر مؤسسة المعارف الإسلاميه ، طبعة الأولى 1411 / الشيخ أبوا الحسن المرندي في مجمع النورين ص: 192-194 / احمد المستنبط في القطره من بحار مناقب النبي والعتره ج: 1، ص: 294- 297 ح 5-310 / عزيز الله العطاردي في مسند الإمام الشهيد أبي عبد الله الحسين بن علي*(ع) ص: 43-45)

 

 

5- Hz. Ali (aleyhisselam)'ın Son zaman ile İlgili Esrarengiz Hutbelerinden:

 

 

İmam Muhammed el-Bâkir (aleyhisselam)'dan naklen, Müminlerin Emiri hz. Ali (aleyhisselam) şöyle buyurdu:

“ Şanı yüce Allah tektir, birdir ve bununla eşsizdir. Daha sonra Allah kelimeler irad etti ve bu kelimeler nur oldu. Daha sonra bu nurdan Muhammed  (sallalahu aleyhi ve âlihi ve sellem)'i, beni ve zürriyetimi yarattı. Bunun üzerine kelimeler irad etti ve bunlar ruh oldu. Allah bu ruhu o nurların içinde kıldı ve ikisini de bedenlerimize yerleştirdi.

Bizler Allah’ın ruhu ve kelimeleriyiz. Allah bizimle yarattıklarına karşı delil getirdi. Bu durumda iken, güneşin, ayın, gecenin, gündüzün ve gözlerin daha görmediği anda yeşil bir gölgelikte kaldık. Orada onu takdis ettik ve yücelttik. Allah yarattıklarını yaratmadan önce bunu yapmıştık.

Allah, Peygamberlerden bize iman ve yardım etmeleri için söz aldı ve bunu şanı yüce Allah şöyle buyurdu: 'Hani Allah, peygamber-lerden: Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz, diye söz almıştı'...      (Âl-i ‘İmrân : 81) Yani Muhammed’e (s.a.a.) inanmaları ve vasi-sine de yardımcı olmaları istenmişti. Muhammed’e (s.a.a.) inandılar fakat vasisine (yani bana) yardımcı olmadılar ama ilerde hepsi ona yardımcı olacaklardır.  Allah, benim ve Muhammed’in (s.a.a.) hakkında beraberce birbirimize karşı yardımlaşma için söz almıştı. Muhammed’e (s.a.a.) karşı yardımcı oldum, onun huzurunda cihat ettim ve düşmanlarını öldürdüm. Allah’ın benden almış olduğu yardımlaşma sözünü böylece yerine getirmiş oldum. Bana karşı verilen yardımlaşma sözünü ise, peygamberler vefat ettiklerinde daha yerine getirmemişlerdi, ama, ilerde bana yardımcı olacaklardır. O zaman doğusu ve batısı benim hükmüm altında olduğunda Allah, Adem’den Muhammed’e (s.a.a.) kadar bütün peygamberleri hayatta kılıp bana gönde-recektir. Hepsi benim hizmetimde olup, ölülerin ve hayatta olan insanların ve cinlerin başlarını kılıçlarla vuracaklar.

Ne acayiptir! Neden acayip olmasın ki, o zamanda ölü bilinen peygamberleri Allah gönderecek ve hepsi: 'Emrindeyiz, emrindeyiz ey Allah’ın davetçisi' diyecekler. Hepsi Kufe’ nin sokaklarına dalacaklar. Kılıçlarını ellerine almış ve geçmişten o zamana kadar yaşamış olan bütün zalimlerin ve onlara uyanların başlarını kılıçları ile vuracaklar. Ta ki şanı yüce Allah’ın bu buyurduğu yerine gelene kadar: 'Allah, sizlerden iman edip iyi davranış-larda bulunan-lara, kendilerinden öncekileri sahip ve hakim kıldığı gibi onları da yeryüzüne sahip ve hakim kılacağını, onlar için beğenip seçtiği dini onların iyiliğine yerleştirip koruyacağını ve korku döneminden sonra, bunun yerine onlara güven sağlıyacağını vâdetti. Çünkü onlar bana kulluk ederler; hiçbir şeyi bana eş tutmazlar...'(Nur: 55. Ayet) Yani korkmadan ve güven içinde, kimseden çekinmeden bana ibadet etmeleridir. Onlarda hiç bir takiye olmadan bunu yapmalarıdır.

Benim galibiyetimden sonra galibiyetlerim daha vardır ve benim dönüşlerden sonra tekrar dönüşlerim vardır. Galibiyetlerin ve dönüşlerin sahibi benim!

Savaş alanlarında kahramanlıkların, öldürücü saldırıların ve ölümün sahibi benim! Ben demirden bir kaleyim! Ben Allah’ın kulu ve Rasulallah (sallalahu aleyhi ve alihi ve sellem)'in kardeşiyim!

Ben Allah’ın emini, ve haznedarı, Allah'ın sırrının yeri, hicabı, yüzü, yolu ve terazisiyim! İnsanları Allah’ın huzuruna hesaba getiren benim!

Ben, ayrılmışları birleştiren ve birleşmiş olanları ayıran Allah’ın kelimesiyim!

Ben, Allah’ın güzel isimleri, yüce misalleri ve en büyük ayetiyim!

Ben, cennetin ve cehennemin sahibiyim! Cennet ehlini cennete ve cehennem ehlini cehenneme yerleştirenim!

Cennet ehlini sevindirmek, cehennem ehlini azap etmek ve bütün yartılmışların hesabı elimdedir. Hükümlerini aldıktan sonra her şeyin ona döneceği yer benim!

Bütün yaratılmışların hesabı bana aittir!

Küçük günahların hesap yeri benim !

‘Araf üzerinde ezan okuyan (davet eden) benim!

Ben güneşi ortaya gösterenim!

Ben Dabbet'ul Ard (Yeryüzünün kıyamet alameti)'ım!

Ben cehennemi bölenim! Ben cennetlerin haz-nedarı ve Araf’ın sahibiyim!

Ben Müminlerin Emiri takva ehlinin arıbeyiyim!

Ben öncekilerin ayeti, konuşanların dili, vasilerin sonuncusu, peygamberlerin varisi, alemin Rabbinin halifesi, Rabbimin dosdoğru olan yoluyum, ben Rabbimin hak adaleti, göklerin ve yeryüzünün içinde ve arasında bulunanların üzerine delil olan kişiyim!

Allah’ın, sizin yaratılışınızın başlangıcında sizlere karşı onunla delil gösterdiği kişi benim!

Hesaplaşma gününün şahidi benim!

Kaderin, belaların, zorlukların, olacakların, gerçek sözün ve neseplerin ilmi bendedir! İlmi tutan peygamberlerin ayetlerini tutan benim!

Ben Asa'nın (hz. Musa’nın sopası) ve yakıcı olan damganın sahibiyim!

Bulutların, şimşeklerin, yıldırımların, karanlıkla-rın, nurların, rüzgarların, dağların, denizlerin, yıldızların, güneşin ve ayın hizmetinde olduğu kişi benim.

Demirden olan kale benim! Ben bu ümmetin farukuyum (hak ile batılı birbirinden ayıran). Hiyadete eriştiren benim.

İlk ‘Ad kavmini, Semud kavmini, Res eshabını ve bunların arasında daha nice toplumları öldüren benim!

Zalimleri zelil kılan benim! Medyen’in sahibi benim! Firavn’u öldüren ve Musa’yı kurtaran benim!

Allah’ın Muhammed’e (s.a.a) sır olarak öğrettiği ve onun da bana onu sır olarak öğretmiş olduğu ilim ile her şeyin sayısına ve bilgisine sahip olan benim!

Rabbim, ismini, kelimesini, hükmünü, ilmini ve anlayışını bana hoşnutlukla verdi.

Ey insanlar! Beni kaybetmeden önce bana sorunuz!

Ey Allah’ım, seni onlara şahit tutuyorum ve onları senin koruman altına veriyorum. Bütün haraket ve kuvvet ancak Ali ve yüce olan Allah ile olabilir. Emrine tabi olarak Allah’ı hamdederiz.”

 

Kaynaklar:

 

(Hasan bin Suleymân el-Hilli “Muhtasar'ul Basâir” s:32-34 / el-Meclisi “Bihar’ul-Envâr” c: 53 , s: 46-49 / eş- Şeyh Abdullah el-Behrani "Avâlim'ul Ulûm" C.4, S.476-479 / El-Fayd el-Kâşâniy “Tefsir el-Sâfi” c: 1, s: 351-352 / Mirza Muhammed el-Meşhedi “Tefsir Kenz’ul-Dekâik” c: 2 , s: 143-144 / Said Ebu Meaş "el-İmam el-Mehdi Filkuran vessünneh" S.303-305 / Şeyh Muham-med Hasan el-Hur el-‘Âmili “El-İykâz” s: 335-336 /  Seyyid Nimetullah el-Cezairi "Riyad'ul Ebrar Fi Mena-kib el-Eimmet'ül Ethar" C.3, S.248-250)

 

 

 

خطبة أمير المؤمنين عليه السلام عن آخر الزمان

 

السَّيِّدُ الْمُعَاصِرُ، فِي كِتَابٍ صَنَعَهُ فِي الرَّجْعَةِ: عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ الْحَسَنِ [1] بْنِ عَبْدِ اللَّهِ الْأُطْرُوشِ الْكُوفِيِّ، قَالَ:حَدَّثَنَا أَبُو عَبْدِ اللَّهِ جَعْفَرِ بْنِ مُحَمَّدٍ الْبَجَلِيِّ، قَالَ: حَدَّثَنِي أَحْمَدُ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ خَالِدٍ الْبَرْقِيُّ، قَالَ:

حَدَّثَنِي عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ أَبِي نَجْرَانَ،عَنْ عَاصِمِ بْنِ حُمَيْدٍ،عَنْ أَبِي حَمْزَةَ الثُّمَالِيِّ،عَنْ أَبِي جَعْفَرٍ الْبَاقِرِ(عَلَيْهِ السَّلاَمُ)، قَالَ: Ğقَالَ أَمِيرُ الْمُؤْمِنِينَ (عَلَيْهِ السَّلاَمُ): إِنَّ اللَّهَ تَبَارَكَ وَتَعَالَى أَحَدٌ، وَاحِدٌ، تَفَرَّدَ فِي وَحْدَانِيَّتِهِ، ثُمَّ تَكَلَّمَ بِكَلِمَةٍ فَصَارَتْ نُوراً،ثُمَّ خَلَقَ مِنْ ذَلِكَ النُّورِ مُحَمَّداً، وَخَلَقَنِي وَذُرِّيَّتِي مِنْهُ، ثُمَّ تَكَلَّمَ بِكَلِمَةٍ فَصَارَتْ رُوحاً، فَأَسْكَنَهُ اللَّهُ فِي ذَلِكَ النُّورِ، وَأَسْكَنَهُ [2] فِي أَبْدَانِنَا، فَنَحْنُ رُوحُهُ وَكَلِمَاتُهُ،فَبِنَا احْتَجَّ عَلَى خَلْقِهِ، فَمَا زِلْنَا فِي ظُلَّةٍ خَضْرَاءَ، حَيْثُ لاَ شَمْسٌ، وَلاَ قَمَرٌ، وَلاَ لَيْلٌ، وَلاَ نَهَارٌ، وَلاَ عَيْنٌ تَطْرِفُ، نَعْبُدُهُ وَنُقَدِّسُهُ وَنُسَبِّحُهُ، وَذَلِكَ قَبْلَ أَنْ يَخْلُقَ شَيْئاً، وَأَخَذَ مِيثَاقَ الْأَنْبِيَاءِ بِالْإِيمَانِ وَالنُّصْرَةِ لَنَا، وَذَلِكَ قَوْلُ اللَّهِ عَزَّ وَجَلَّ: (وَإِذْ أَخَذَ اللّٰهُ مِيثٰاقَ النَّبِيِّينَ لَمٰا آتَيْتُكُمْ مِنْ كِتٰابٍ وَحِكْمَةٍ ثُمَّ جٰاءَكُمْ رَسُولٌ مُصَدِّقٌ لِمٰا مَعَكُمْ لَتُؤْمِنُنَّ بِهِ وَلَتَنْصُرُنَّهُ) [آل عمران81] يَعْنِي: لَتُؤْمِنُنَّ بِمُحَمَّدٍ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ)، وَلَتَنْصُرُنَّ وَصِيَّهُ، وَسَيَنْصُرُونِّي جَمِيعاً.

وَإِنَّ اللَّهَ أَخَذَ مِيثَاقِي مَعَ مِيثَاقِ مُحَمَّدٍ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ) بِالنُّصْرَةِ بَعْضُنَا لِبَعْضٍ، فَقَدْ نَصَرْتُ مُحَمَّداً (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ)، وَجَاهَدْتُ بَيْنَ يَدَيْهِ، وَقَتَلْتُ عَدُوَّهُ، وَوَفَيْتُ لِلَّهِ بِمَا أَخَذَ عَلَيَّ مِنَ الْمِيثَاقِ، وَالْعَهْدِ، وَالنُّصْرَةِ لِمُحَمَّدٍ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ)، وَلَمْ يَنْصُرْنِي أَحَدٌ مِنْ أَنْبِيَاءِ اللَّهِ وَرُسُلِهِ، وَذَلِكَ لَمَّا قَبَضَهُمُ اللَّهُ إِلَيْهِ، وَسَوْفَ يَنْصُرُونَنِي، وَيَكُونُ لِي مَا بَيْنَ مَشْرِقِهَا وَمَغْرِبِهَا، وَلَيَبْعَثُهُمُ اللَّهُ أَحْيَاءً، مِنْ لَدُنْ آدَمَ إِلَى مُحَمَّدٍ(صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ)، كُلُّ نَبِيٍّ مُرْسَلٍ، يَضْرِبُونَ بَيْنَ يَدَيَّ بِالسَّيْفِ هَامَ الْأَمْوَاتِ وَالْأَحْيَاءِ، مِنَ الثَّقَلَيْنِ جَمِيعاً.

فَيَا عَجَبَاهْ وَكَيْفَ لاَ أَعْجَبُ مِنْ أَمْوَاتٍ يَبْعَثُهُمُ اللَّهُ أَحْيَاءً، يُلَبُّونَ زُمْرَةً زُمْرَةً بِالتَّلْبِيَةِ: لَبَّيْكَ لَبَّيْكَ، يَا دَاعِيَ اللَّهِ؛ قَدْ تَخَلَّلُوا سِكَكَ الْكُوفَةِ، وَقَدْ شَهَرُوا سُيُوفَهُمْ عَلَى عَوَاتِقِهِمْ لِيَضْرِبُوا بِهَا هَامَ الْكَفَرَةِ، وَجَبَابِرَتَهُمْ، وَأَتْبَاعَهُمْ مِنْ جَبَابِرَةِ الْأَوَّلِينَ وَالْآخِرِينَ، حَتَّى يُنْجِزَ اللَّهُ مَا وَعَدَهُمُ فِي قَوْلِهِ: (وَعَدَ اللّٰهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصّٰالِحٰاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ كَمَا اسْتَخْلَفَ الَّذِينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضىٰ لَهُمْ وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ أَمْناً يَعْبُدُونَنِي لاٰ يُشْرِكُونَ بِي شَيْئاً...) (النور: 55) أَيْ يَعْبُدُونَنِي آمِنِينَ لاَ يَخَافُونَ أَحَداً مِنْ عِبَادِي، لَيْسَ عِنْدَهُمْ تَقِيَّةٌ.

وَإِنَّ لِي الْكَرَّةَ بَعْدَ الْكَرَّةِ، وَالرَّجْعَةَ بَعْدَ الرَّجْعَةِ، وَأَنَا صَاحِبُ الرَّجَعَاتِ وَالْكَرَّاتِ، وَصَاحِبُ الصَّوْلاَتِ وَالنَّقِمَاتِ، وَالدَّوْلاَتِ الْعَجِيبَاتِ، وَأَنَا قَرْنٌ مِنْ حَدِيدٍ، وَأَنَا عَبْدُ اللَّهِ وَأَخُو رَسُولِهِ، وَأَنَا أَمِينُ اللَّهِ وَخَازِنُهُ، وَعَيْبَةُ [3] سِرِّهِ، وَحِجَابُهُ عَزَّ وَجْهُهُ، وَصِرَاطُهُ، وَمِيزَانُهُ، وَأَنَا الْحَاشِرُ إِلَى اللَّهِ، وَأَنَا كَلِمَةُ اللَّهِ الَّتِي يُجْمَعُ بِهَا الْمُتَفَرِّقُ، وَيُفَرَّقُ بِهَا الْمُجْتَمِعُ، وَأَنَا أَسْمَاءُ اللَّهِ الْحُسْنَى، وَأَمْثَالُهُ الْعُلْيَا، وَآيَاتُهُ الْكُبْرَى، وَأَنَا صَاحِبُ الْجَنَّةِ وَالنَّارِ، أُسْكِنُ أَهْلَ الْجَنَّةِ الْجَنَّةَ، وَأَهْلَ النَّارِ النَّارَ، وَإِلَيَّ تَزْوِيجُ أَهْلِ الْجَنَّةِ، وَإِلَيَّ عَذَابُ أَهْلِ النَّارِ، وَإِلَيَّ إِيَابُ الْخَلْقِ جَمِيعاً وَأَنَا الْمَآبُ الَّذِي يَؤُوبُ إِلَيْهِ كُلُّ شَيْءٍ بَعْدَ الْفَنَاءِ، وَإِلَيَّ حِسَابُ الْخَلْقِ جَمِيعاً، وَأَنَا صَاحِبُ الْمُهِمَّاتِ، وَأَنَا الْمُؤَذِّنُ عَلَى الْأَعْرَافِ، وَأَنَا بَارِزُ الشَّمْسِ، وَأَنَا دَابَّةُ الْأَرْضِ، وَأَنَا قَسِيمُ النَّارِ، وَأَنَا خَازِنُ الْجِنَانِ، وَأَنَا صَاحِبُ الْأَعْرَافِ، وَأَنَا أَمِيرُ الْمُؤْمِنِينَ، وَيَعْسُوبُ الْمُتَّقِينَ، وَآيَةُ السَّابِقِينَ، وَلِسَانُ النَّاطِقِينَ، وَخَاتَمُ الْوَصِيِّينَ، وَوَارِثُ النَّبِيِّينَ، وَخَلِيفَةُ رَبِّ الْعَالَمِينَ، وَصِرَاطُ رَبِّيَ الْمُسْتَقِيمُ، وَقِسْطَاسُهُ [4]، وَالْحُجَّةُ عَلَى أَهْلِ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرَضِينَ، وَمَا فِيهِمَا، وَمَا بَيْنَهُمَا.

وَأَنَا الَّذِي احْتَجَّ اللَّهُ بِي عَلَيْكُمْ فِي ابْتِدَاءِ خَلْقِكُمْ، وَأَنَا الشَّاهِدُ يَوْمَ الدِّينِ، وَأَنَا الَّذِي عَلِمْتُ الْمَنَايَا وَالْبَلاَيَا، وَالْقَضَايَا، وَفَصْلَ الْخِطَابِ، وَالْأَنْسَابَ [5]، وَاسْتُحْفِظْتُ آيَاتِ النَّبِيِّينَ الْمُسْتَحِقِّينَ وَالْمُسْتَحْفَظِينَ، وَأَنَا صَاحِبُ الْعَصَا وَالْمِيسَمِ [6]، وَأَنَا الَّذِي سُخِّرَ لِي السَّحَابُ، وَالرَّعْدُ، وَالْبَرْقُ، وَالظُّلَمُ، وَالْأَنْوَارُ، وَالرِّيَاحُ، وَالْجِبَالُ، وَالْبِحَارُ، وَالنُّجُومُ، وَالشَّمْسُ، وَالْقَمَرُ، وَأَنَا الَّذِي أَهْلَكْتُ عَاداً وَثَمُودَ وَأَصْحَابَ الرَّسِّ وَقُرُوناً بَيْنَ ذَلِكَ كَثِيراً، وَأَنَا الَّذِي ذَلَّلْتُ الْجَبَابِرَةَ، وَأَنَا صَاحِبُ مَدْيَنَ، وَمُهْلِكُ فِرْعَوْنَ، وَمُنْجِي مُوسَى، وَأَنَا الْقَرْنُ الْحَدِيدُ، وَأَنَا فَارُوقُ الْأُمَّةِ، وَأَنَا الْهَادِي عَنِ الضَّلاَلَةِ، وَأَنَا الَّذِي أَحْصَيْتُ كُلَّ شَيْءٍ عَدَداً بِعِلْمِ اللَّهِ الَّذِي أَوْدَعَنِيهِ، وَسِرُّهُ الَّذِي أَسَرَّهُ إِلَى مُحَمَّدٍ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَآلِهِ)، وَأَسَرَّهُ النَّبِيُّ إِلَيَّ، وَأَنَا الَّذِي أَنْحَلَنِي رَبِّي اسْمَهُ وَكَلِمَتَهُ وَحِكْمَتَهُ وَعِلْمَهُ وَفَهْمَهُ.

يَا مَعْشَرَ النَّاسِ،سَلُونِي قَبْلَ أَنْ تَفْقِدُونِي، اللَّهُمَّ إِنِّي أُشْهِدُكَ وَأَسْتَعْدِيكَ [7] عَلَيْهِمْ، وَلاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ، وَالْحَمْدُ لِلَّهِ مُبْتَلَيْنَğ

----------------------------------

[1] فيĞج، ي،طğ:الحسين.

[2] في المصدر:و أمكنه.

[3] عيبة الرجل:موضع سرّه.Ğلسان العرب- عيب-1:634ğ.

[4] القسطاس:أقوم الموازين.Ğلسان العرب- قسط-7:377ğ.

[5] (والأنساب)لس في المصدر.

[6] المسم:الحديدة التي يكوى بها.Ğلسان العرب- وسم-12:636ğ.

[7] استعداه: استنصره و استعانه.Ğلسان العرب-عدا-15:39ğ.

 

(العلامة المجلسي في بحار الأنوار ج 53 ص 46-49 / حسن بن سليمان الحلي في مختصر البصائر ص 32-34 / السيد هاشم البحراني في تفسير البرهان ج 4 ص 95-96 و في مدینه المعاجز: 3/105 ح768/ الشيخ جواد عباس الكربلائي في الأنوار الساطعة في شرح زيارة الجامعة ج 4 ص 484-486 /الشيخ علي اليزدي الحائري في إلزام النّاصب ج 2 ص 319-320 / الشيخ عبدالله البحراني في عوالم العلوم والمعارف والاحوال ج 4 ص 476- 479 / سعيد ابو معاش في الامام المهدي في القرآن والسنة ص 303-305 / السيد نعمة الله الجزائري في رياض الابرار ج 3 ص 248- 250 ح 326)                                                                          

 

6- MÜMİNLERİN EMİRİ Hz. Ali (Aleyhisselam)'nin İFTİHAR HUTBESİ

 

Asbağ Bin Nebate dedi ki: Emir el Müminin Hz. Ali (as) hutbesinde dedi ki:

 

-                    Ben Resülullah’ın (saa) kardeşi ve ilminin varisiyim, hikmetinin madeni, sırrının sahibiyim.

-                    Allahu Teâlâ'nın nazil ettiği kitaplarında, bir kitaptaki bir harf dahi olsa bana ait oldu ve artı olarak, bana Kıyamet gününe kadar olan ve olacak ilmi verildi.

-                    Bana neseplerin (nesilleri tanıma) ve sebeplerin (her şeyin sebebini bilme) ilmi verildi.

-                    Bana bin anahtar verildi ki, her anahtar bin kapıyı açar.

-                    Kader ilmi ile genişletilmiş yetkiye sahibim,

- Bütün bunlar, gece ve gündüz meydana geldiği gibi,  benden sonraki vasilerde de aynı şekilde olacaktır, ta ki Allah, yeryüzüne ve üzerindekilere varis oluncaya kadar. zira O, varislerin en hayırlısıdır.

- Bana Sırât (yol), Mizan (terazi), Sancak (Hamd Bayrağı) ve Kevser (havuzu) verildi.

-                    Kıyamet günü Âdemoğullarının önünde duran benim.

-                    Ben halkı hesaba çekecek kimseyim.

-                    Onları (hakkettikleri) evlerine yerleştiren ve oturtan benim.

-                    Ben ateş (Cehennem) ehlinin azabıyım.

-                    Bütün bunlar Allah’ın bana verdiği fazilettendir

-                    Her kim benim yeryüzünde, tekrar tekrar geri döndüğümü, eskiden olduğu gibi yeniden göründüğümü inkar ederse, bizi  reddetmiş olur. Bizi reddeden de Allah'ı reddetmiş olur.

-                    Ben davetlerin sahibiyim.

-                    Ben salavatların sahibiyim, ben cezaların sahibiyim, ben işaretlerin sahibiyim, ben  harika ve şaşırtıcı ayetlerin sahibiyim. Ben yaratıkların sırlarının bilginiyim. Ben bir demir kaleyim, asla yeni değilim. Ben melekleri, evlerine yerleştirenim.

-                    Ben ezelde (sonsuzlukta) ruhlar üzerine ahit (anlamşa) alanım.

-                    Ben hala Kayyum olan (Allah)'ın emriyle “Ben sizin rabbiniz değil miyim? diye seslenenim.

-                    Ben Allah'ın yaratıkları içinde onun konuşan sözüyüm.

-                    Ben bütün yaratıklara salavatta ahit alan kişiyim.

-                    Ben dulların ve yetimlerin yardımcısıyım

-                    Ben ilim kentinin kapısıyım.

-                    Ben mü'minlerin efendisiyim.

-                    Ben  hidayete erenlerin bayrağıyım.

-                    Ben sağın  (sağ ashabının)  sahibiyim.

-                    Yakiyn (kesinlik veya ölüm) benim.

-                    Ben müttakilerin (Allah'tan sakınıp takva sahibi olanların). 

-                    Ben dine doğru önde gidenim.

-                    Ben Allah'ın sağlam ipiyim(1)

-                    Ben bu kılıcımla (Zülfikar ile) (yeryüzü), zulüm ve zorbalıkla dolduğu (dolacağı) gibi adaletle dolduracak kişiyim(2)

-                    Ben Cibril’in sahibiyim.

-                    Ben Mikail’in takip edenim.

-                    Ben Hidayet ağacıyım.

-                    Ben takvanın bayrağıyım.

-                    Ben yaratılanları topladığı  kelime ile onları Allah'a doğru haşreden kişiyim.

-                    Ben yaratıkların yaratıcısıyım.

-                    Ben hükümleri toplayanım.

-                    Ben açmış goncanın ve kırmızı devenin sahibiyim.

-                    Ben yakiynin (kesinlik) kapısıyım.

-                    Ben Emir'ül Mümininim (Müminlerin Emiri).

-                    Ben Hıdır'ın sahibiyim.

-                    ben beyazın sahibiyim(3)

-                    Ben Feyha'nın sahibiyim.(4)

-                    Ben rakipleri katledenim.

-                    Ben cesurların yok edicisiyim.

-                    Ben ilk asırların sahibiyim.

-                    Sıddık'ül Ekber (en büyük doğrulayıcı) benim.

-                    Faruk'ul Azam (Hak ile batılı birbirinden ayıran en büyük faruk) benim.

-                    Vahiy ile konuşan benim.

-                    Ben yıldızların sahibiyim.

-                    Rabbimin emri ve Allah’ın bana has kıldığı ilmi ile onun (onların) idarecisiyim.

-                    Ben sarı bayrakların sahibiyim, ben kırmızı bayrakların sahibiyim.

-                    Yüce bir iş için Gaib'ül muntazar (beklenilen ve görünmeyen mehdi) benim.

-                    Lutfedici benim, geniş bağışlarda bulunan benim. Her şeyi avucumun içinde tutan benim. Kendi nefsini vasfeden benim.

-                    Ben Rabbimin dinine bakanım, kuzenimin (Rasulullah -saa-'ın) koruyucusuyum.

-                    Ben Rahman (Allah)'ın valisiyim.

-                    Ben Hıdır ve Harun'un sahibiyim.

-                    Ben Musa ve Yuşa bin Nun'un sahibiyim.

-                    Ben cennetin sahibiyim.

-                    Ben damlaların ve yağmurun sahibiyim.

-                    Ben depremlerin ve tutulmaların sahibiyim.

-                    Ben binlerin dehşete düşüreniyim.

-                    Ben kafirlerin katiliyim.

-                    Ben iyilerin imamıyım.

-                    Beyt'ül Mamur benim. yükseltilmiş tavan benim.

-                    Kabarıp tutuşan deniz benim.

-                    Ben mabedin içiyim (bâtınıyım).

-                    Ben milletlerin dayanağıyım.

-                    Ben büyük ve yüce emrin sahibiyim.

-                    Benimle konuşabilecek (konuşmaya cesaret edebilecek) bir konuşmacı var mı?

-                    Ateş (cehennem) benim.

-                    Eğer Allahu Teâlâ'nın ve Resulullah Sallallahu aleyhi ve âlihi vesellem’in sözünü duymasaydım, bu kılıcımı size saplar ve sizi sonuncunuza kadar hepinizi katlederdim.

-                    Ramazan ayı benim. Ben Kadir gecesiyim.

-                    Ben kitabın anasıyım.(5)

-                    Ben Faslul Hitab'ım.

-                    Ben Hamd (Fatiha) süresiyim.

-                    Ben hali hazırda ve seferdeki salat (namaz)'ın sahibiyim. Hatta, salat (namaz), oruç, (kutsal) geceler, günler, aylar ve yıllar biziz.

-                    Haşr (haşredilme günü) ve nehr (kurban etme süreci) sahibi benim.

-                    Muhammed (saa)'in ümmetinden ağır yükü kaldıran benim.

-                    Ben secdenin kapısıyım.

-                    Tapan (ibadet eden) benim,

-                    Yaratılan (mahluk) benim,

-                    Tanık (şahit) olan benim,

-                    Tanık olunan (şahit olunan, müşahade edilen) benim,

-                    Ben yeşil ipeğin sahibiyim.

-                    Göklerde ve yer yüzünde anılan (zikredilen) benim,

-                    Resȗlullah ile birlikte göklerde geçmişi olan benim,

-                    Kitabın ve yayın (kavs) sahibi benim.(6)

-                    Ben Âdem’in oğlu Şeys’in sahibiyim.

-                    BenMusa’nın ve İrem’in sahibiyim.

-                    Ben kendisiyle misaller (örnekler) verilen kimseyim.

-                    Ben yeşil semanın sahibiyim.

-                    Ben tozlu dünyanın sahibiyim.

-                    Ben umutlar kesildikten sonra yağmurun sahibiyim.

-                    İşte ben buyum, kim benim gibi olabilir?

-                    Ben en büyük gök gürültüsünün sahibiyim (sorumlusuyum).

-                    Ben en kederli (hüzünlü, karanlık olan) denizin sahibiyim.

-                    Ben güneşle konuşanım.

-                    Ben, düşmanlara çakan yıldırımım.

-                    Ben, takva sahiplerinden itaat edenlerin affıyım ve Allah, Rabbimdir, O'ndan başka ilah yoktur. Doğrusu batılın bir seyri, hakkın bir devleti var, o halde siz Emevî fitnesini ve Kisrav devletini gözetleyin. Daha sonra Abbas oğullarının devleti (hükmü, yönetimi), rahatlıkla ve güç kullanılarak Dicle, Duceyl ve Fırat arasında el-Zawra adında bir şehir kurar. Orada oturanlar lanetlidir. Zorbaların tiyneti (aslı / hamuru) oradan çıkar. Saraylar yükselir, örtüler düşer.  Hile ve sefahat içinde ayağa kalkarlar. Abbas oğulları, kralın yıl sayısına göre 42 kralla hükmedeceklerdir. Sonra, ortalık toz duman biçimde fitne dolacak, ve boynundaki kırmızı gerdanlık olduğu halde, hak, ayakta kalacaktır. Sonra yıldızlar arasındaki dolunay gibi, yüzümün parıltısıyla her taraf aydınlanır.

 

-                    Bilin ki çıkışımın (zuhurumun) on belirtisiolacaktır:

-                    Birincisi Kufe sokaklarında bayrakların parçalanması,

-                    Ve mescitler tatil edilip devre dışı bırakılması,

-                    Ve hacca gidişler durdurulması,

-                    Horasan’da yere gömülmeler ve kovulup sürülmelerin olması,

-                    Kuyruklu yıldızın görülmesi,

-                    Yıldızların birleşmesi,

-                    Kargaşa ve kaos, cinayet ve yağmacılığın çıkması.

-                    İşte bunlar on alamettir (belirtidir). Ver her alametten (işaretten) diğer alamete (işarete) doğru tuhaflıklar olacaktır. Ve eğer bu alametler tamamlanırsa Kaim'imiz (mehdimiz) hak üzere ayağa kalkar (zuhur eder).

 

Sonra buyurdu ki:

- Ey insanlar topluluğu, Rabbinizi tenzih edin, O'na asla işaret etmeyin. Her kim yaratıcıyı sınırlandırırsa konuşan kitaba karşı küfre girer.

 

Sonra buyurdu ki:

- Benim uğrumda öldürülen ve benim uğruma zulüm gören  ve kovulan velayetimin ehline (beni veli edinenlere) ne mutlu! Onlar, Allah'ın yeryüzündeki hazinedarlarıdır. Onlar, en büyük korku gününde paniğe kapılmazlar (korkmazlar).

 

- Ben Allah'ın söndürülemeyen nuruyum. Gizli kalmayan sır benim.

 

Kaynaklar:

1- Hafız Recep el-Bersi “Meşâriku Envâr’il Yakîn Fi Esrâr Emir’ül Müminin” S.165-166

2- Abdürresul Zeyniddin “el-Hutab’ün Nâdire Li-Emir’il Müminin” S.191-194, 17.Hutbe Müesseset’ül Belâğ 1.Bas.1425 H.

3- Seyyid Haydar Emali "Tefsîr-i el-Muhit'ul Azam vel Bahr'il Hudam Fi Tevili Kitab'ullahil Aziz C.1, S.218-220

4- Şeyh Ebul Hasen el-Mirandi "Mecma'ün Nureyn" S.339-340

5- Hutbet’ül Beyan ve Hutbet’ül İftihar el-Mensubeten Li Emir’ül Müminin S.51-55 Menşurat Dâr’ül Advâ- Beyrut Bas.

 

Dipnotlar:

(1)  Ali İmran 103. Ayete işaret: “Allah'ın ipine sarılın ve ayrılmayın”  İmam Cafer es-Sadık aleyhisselam bu ayet için buyurdu ki: Allah'ın ipi biziz.

(Hakim el-Haskani "Şevahid'üt Tenzil" c.1, s.169).

(2) Dünyanın son zamanlarında imam Mehdi'nin zuhurunu işaret ediyor ve dünyayı kurtaracak imam Mehdi'nin kendisi olduğuna dair işaretler vermiştir.

(3) Beyazın sahibi, Hz. Musa'ya verilen beyaz el mucizesine işaret vardır.

(4) Feyha; Şam, Basra, Trablus ve Lübnan’a verilen addır. Kelime manası ferahlık ve rahatlık manasındadır. Tam olarak bilmediğimizden kelimeyi orijinal hali ile getirdik.

(5) Ümmül Kitab - Kitabın anası anlamındadır ve bu Fatiha süresidir.

(6) Kavs; Resulullah Sallallahu aleyhi ve âlihi vesellem'in miraçta gittiği son nokta. Allahu Teala ayette şöyle buyuruyor: "Fekâne kâbe kavseyni ev ednâ / فَكَانَ قَابَ قَوْسَيْنِ أَوْ أَدْنَىٰ"Yaklaştı iki yay mesafesi belki de daha yakın"(Rahman 9. Ayet).

 

 

خطبة  الافتخار لأمير المؤمنين عليه السلام

 

عن الأصبغ بن نباتة قال: خطب أمير المؤمنين عليه السلام فقال في خطبته: أنا أخو رسول اللَّه ووارث علمه، ومعدن حكمه، وصاحب سرّه، وما أنزل اللَّه حرفاً في كتاب من كتبه إلّا وقد صار إليّ، وزاد لي علم ما كان وما يكون إلى يوم القيامة، أعطيت علم الأنساب والأسباب، وأعطيت ألف مفتاح يفتح كل مفتاح ألف باب، ومددت بعلم القدر، وإن ذلك يجري في الأوصياء من بعدي ما جرى الليل والنهار حتى يرث اللَّه الأرض ومن عليها، وهو خير الوارثين.

أُعْطِيت الصراط والميزان واللواء والكوثر، أنا المقدّم على بني آدم يوم القيامة، أنا المحاسب للخلق، أنا منزلهم منازلهم، أنا عذاب أهل النار، ألَا كل ذلك فضل من اللَّه عليّ، ومن أنكر أن لي في الأرض كرة بعد كرة وعوداً بعد رجعة، حديثاً كما كنت قديماً، فقد ردّ علينا، ومن ردَّ علينا فقد رد على اللَّه.

أنا صاحب الدعوات، أنا صاحب الصلوات، أنا صاحب النقمات، أنا صاحب الدلالات، أنا صاحب الآيات العجيبات، أنا عالِم أسرار البريات، أنا قرن من حديد، أنا أبداً جديد، أنا منزل الملائكة منازلها، أنا آخذ العهد على الأرواح في الأزل، أنا المنادي لهم ألست بربّكم بأمر قيوم لم يزل. 

أنا كلمة اللَّه الناطقة في خلقه، أنا آخذ العهد على جميع الخلائق في الصلوات، أنا غوث الأرامل واليتامى، أنا باب مدينة العلم، أنا كهف الحلم، أنا دعامة اللَّه القائمة، أنا صاحب لواء الحمد، أنا صاحب الهبات بعد الهبات ولو أخبرتكم لكفرتم، أنا قاتل الجبابرة، أنا الذخيرة في الدنيا والآخرة، أنا سيّد المؤمنين، أنا علم المهتدين، أنا صاحب اليمين، أنا اليقين، أنا إمام المتّقين، أنا السابق إلى الدين، أنا حبل اللَّه المتين، أنا الذي أملأها عدلاً كما مُلئت ظلماً وجوراً بسيفي هذا، أنا صاحب جبريل، أنا تابع ميكائيل، أنا شجرة الهدى، أنا علم التقى، أنا حاشر الخلق إلى اللَّه بالكلمة التي بها يجمع الخلايق، أنا منشاء  الأنام، أنا جامع الأحكام، أنا صاحب القضيب الأزهر والجمل الأحمر، أنا باب اليقين، أنا أمير المؤمنين، أنا صاحب الخضر، أنا صاحب البيضاء، أنا صاحب الفيحاء، أنا قاتل الأقران، أنا مبيد الشجعان، أنا صاحب القرون الأوّلين، أنا الصدِّيق الأكبر، أنا الفاروق الأعظم، أنا المتكلِّم بالوحي، أنا صاحب النجوم، أنا مدبرها بأمر ربّي وعلم اللَّه الذي خصّني به، أنا صاحب الرايات الصفر، أنا صاحب الرايات الحمر، أنا الغائب المنتظر لأمر العظيم، أنا المعطي، أنا المبذل، أنا القابض يدي على القبض، الواصف لنفسي، أنا الناظر لدين ربّي، أنا الحامي لابن عمّي، أنا مدرجة في الأكفان، أنا والي الرحمن، أنا صاحب الخضر وهارون، أنا صاحب موسى ويوشع بن نون، أنا صاحب الجنة، أنا صاحب القطر والمطر، أنا صاحب الزلازل والخسوف، أنا مروع الألوف، أنا قاتل الكفّار، أنا إمام الأبرار، أنا البيت المعمور، أنا السقف المرفوع، أنا البحر المسجور، أنا باطن الحرم، أنا عماد الأمم، أنا صاحب الأمر الأعظم، هل من ناطق يناطقني؟

أنا النار، ولولا أني أسمع كلام اللَّه وقول رسول اللَّه صلى الله عليه و آله و سلم لوضعت سيفي فيكم وقتلتكم عن آخركم، أنا شهر رمضان، أنا ليلة القدر، أنا أمّ الكتاب، أنا فصل الخطاب، أنا سورة الحمد، أنا صاحب الصلاة في الحضر والسفر، بل نحن الصلاة والصيام والليالي والأيام والشهور والأعوام، أنا صاحب الحشر والنحر، أنا الواضع عن أمّة محمد الوزر، أنا باب السجود، أنا العابد، أنا المخلوق، أنا الشاهد، أنا المشهود، أنا صاحب السندس الأخضر، أنا المذكور في السَّموَات والأرض، أنا الماضي مع رسول اللَّه في السَّموَات، أنا صاحب الكتاب والقوس، أنا صاحب شيث بن آدم، أنا صاحب موسى وإرم، أنا بي تضرب الأمثال، أنا السماء الخضر، أنا صاحب الدنيا الغبراء، أنا صاحب الغيث بعد القنوط.

ها أنا ذا فمن ذا مثلي، أنا صاحب الرعد الأكبر، أنا صاحب البحر الأكدر، أنا مكلِّم الشمس، أنا الصاعقة على الأعداء، أنا غوث من أطاع من الورى واللَّه ربي لا إله غيره، ألا وإن للباطل جولة وللحق دولة، وإني ظاعن عن قريب فارتقبوا الفتنة الأموية والدولة الكسروية، ثم تقبل دولة بني العباس بالفرج والبأس، وتبنى مدينة يقال لها الزوراء بين دجلة ودجيل والفرات، ملعون من سكنها، منها تخرج طينة الجبّارين، تعلى فيها القصور، وتسبل الستور، ويتعلون بالمكر والفجور، فيتداولها بنو العباس 42 ملكاً على عدد سني الملك، ثم الفتنة الغبراء، والقلادة الحمراء في عنقها قائم الحق، ثم أسفر عن وجهي بين أجنحة الأقاليم كالقمر المضي ء بين الكواكب، ألا وإن لخروجي علامات عشرة، أوّلها تحريف الرايات في أزقة الكوفة، وتعطيل المساجد، وانقطاع الحاج، وخسف وقذف بخراسان، وطلوع الكوكب المذنب، واقتران النجوم، وهرج ومرج وقتل ونهب، فتلك علامات عشرة، ومن العلامة إلى العلامة عجب، فإذا تمّت العلامات قام قائمنا قائم الحق.. ثم قال: معاشر الناس نزهوا ربّكم ولا تشيروا إليه، فمن حد الخالق فقد كفر بالكتاب الناطق، ثم قال: طوبى لأهل ولايتي الذين يقتلون فيَّ، ويطردون من أجلي، هم خزّان اللَّه في أرضه، لا يفزعون يوم الفزع الأكبر، أنا نور اللَّه الذي لا يطفى، أنا السرّ الذي لا يخفى.

 

(الحافظ رجب البرسي في مشارق أنوار اليقين في أسرار أمير المؤمنين  ص: 165-166 / عبد الرسول زين الدين في الخطب النادرة لأمير المؤمنين ص:191- 194 ط 1، مؤسسة البلاغ لبنان – بيروت / خطبة البيان وخطبة الافتخار المنسوبان لأمير المؤمنين ص: 51-55 /  السيد حيدر الآملي في تفسير المحيط الأعظم والبحر الخضم في تأويل كتاب الله العزيز المحكم ج ١، ص ٢١٨- ٢٢٠ / الشيخ أبو الحسن المرندي في مجمع النورين ص 339-340)