GADİR SİTESİ
Hz. Ali (aleyhisselam)'nin Kendi Makamını
ve Derecesini Tanıtan Esrarengiz Hutbeleri-1
Derleyen:
Metin Zeyfa
https://www.facebook.com/metinzeyfa
İNDEX
1- Hz. Ali (as)'nin Kendi Nefsini ve
Makamını
Açıkladığı Bir Hutbesi
خطبة
أمير المؤمنين
علي (ع) الذي
يمدح فيها
نفسه القدسيه
خطبة البيان
لأمير
المؤمنين علي
عليه السلام
4- HZ.ALİNİN, OĞLU HZ.HÜSEYİN İLE ÖVÜNME
YARIŞMASI
حديث
مفاخرة علي بن
أبي طالب ع مع
ولده الحسين ع
5- Hz. Ali
(aleyhisselam)'ın Son zaman ile İlgili Esrarengiz Hutbelerinden:
خطبة
أمير
المؤمنين
عليه السلام
عن آخر الزمان
6- MÜMİNLERİN EMİRİ Hz. Ali
(Aleyhisselam)'nin İFTİHAR HUTBESİ
خطبة
الافتخار
لأمير
المؤمنين
عليه السلام
Hafız Receb el-Bersi
"Meşarik'u Envâr'ül Yakîn" kitabında isimsiz olarak
naklettiği bir hutbedir.
Emirül Müminin Hz.Ali Bin
Ebi Talib (aleyhisselam) kendini tanıtan bir hutbesinde şöyle
buyurdu:
Bende Gayb ilminin anahtarları vardır ki
onları Resülullahtan sonra benden başkası bilemez.
Benim ilk suhufta zikredilen Zülkarneyn;
ben Süleymanın yüzüğünün sahibiyim;
ben güzel işlerin velisiyim;
ben sırat ve durulacak yerin
sahibiyim;
ben Rabbimin emriyle Cennet ve Cehennemi bölenim;
ben ilk Ademim;
ben ilk Nuhum;
ben Cabbarın ayetiyim;
ben hakikatin
esrarıyım;
ben ağaçları yapraklandıranım;
ben meyveleri kuvvetlendirip yetiştirenim;
ben suları yerden çıkaranım;
ben nehirleri akıtanım;
ben ilmin hazenadarıyım;
ben hikmetin yüce dağıyım;
ben Müminlerin Emiriyim;
ben yakinin gözüyüm;
ben Allahın göklerde ve yerdeki hüccetiyim;
benim yerlere sarsan yıldırım ve
zelzele;
benim hak ile gelecek olan haykırış;
benim o saat ki şüphesiz olarak geleceği
halde yalanlanan;
ben ondan şüphe edilmeyen kitabım;
benim Allahın onlarla dua etmelerini
emrettiği onun güzel isimleri;
ben Musanın ondan iktibas eylediği
nurum;
ben Sur'un sahibiyim;
ben her mezarda yatanları kabirlerinden
çıkaranım;
ben kıyamet günündeki dirilişin
sahibiyim;
ben Nuh'un sahibi ve
kurtarıcısıyım;
ben müptela olan Eyubun sahibi ve şifa
edeniyim;
ben gökleri Rabbimin emriyle yükseltenim;
ben İbrahimin sahibiyim;
ben Musa'nın sırrıyım;
benim gayp aleminde ruhlara konuşan;
ben daim ve baki olan emirim;
ben tüm yaratılanlara karşı
hakkın velisiyim;
benim sözünü değiştirmeyen ve
yaratılmışların hesabı ona dönecek olan;
benim tüm yaratılmışların emri
ona aktarılan;
ben yaratıcı İlâh'ın
halifesiyim;
ben beldelerinde Allah'ın sırrı ve
kulları üzerine onun huccetiyim;
ben Allah'ın emriyim,
Ruh benim; Allah-u Teâla buyuruyor ki:
Sana ruh hakkında sorarlar, de
ki: Ruh, Rabbimin emrindendir (İsra 85.Ayet);
ben yükselen dağları
sabit kılan ve akan suları yerden çıkaranım;
ben ağaçları diken ve
onlardan çeşitli meyveler çıkaranım;
ben tüm güçlere sahip
olanım;
ben ölüleri diriltenim;
ben yağmuru indirenim;
ben Güneşi, Ayı ve yıldızları
ışıklandıranım;
ben Kıyameti koparanım;
ben kıyamet gününü
başlatanım;
benim, Allah tarafından ona
itaati vacip kılınan;
benim hayatta baki olup ölmeyen ve ölsem de hiçbir zaman ölü olmayan;
ben saklı kalan
İlah'ın sırrıyım;
benim olan ve olacak her
şeyin bilgini olan;
ben
müminlerin namazı ve orucuyum;
ben müminlerin mevlası ve
imamıyım;
ben ilk ve son dirilişin
sahibiyim;
ben övgülerin ve özelliklerin sahibiyim;
ben yıldızların
sahibiyim;
ben Allah'ın ağrı
veren azabıyım;
ben ilk cabbarları helak
edenim;
ben devletleri var edip yok edenim;
ben yer
sarsıntılarının sahibiyim;
ben Güneş
tutulmasının ve yere çöküşün sahibiyim;
ben Firavn'ların
kanını bu kılıcım ile yere akıtanım;
ben yeryüzünde Allah'ın onun
itaatini emretmiş olduğu kişiyim, zuhur ettiğimde beni
inkar ettiler ve şanı yüce olan Allah bu durum hakkında şöyle buyurdu: O geldiğinde, onu tanımadılar ve bu inkarları ile küfre
saptılar (Bakara 89. Ayet);
ben nurların nuruyum;
ben Arşı temiz olanlar ile taşıyanım;
ben önceki kitapların
sahibiyim;
ben Allah'ın
kapısıyım, kim bunu yalanlarsa ona açılmayacak ve cennete giremeyecektir;
benim meleklerin
yatağına izdiham ettiği;
benim yeryüzünün tüm
kısımlarında tanınan kişi;
benim Güneşin onun için iki kere
geri döndüğü;
ben Resulullah (saa) ile iki
kıblede namaz kılan ve iki beyatte beyat edenim;
benim Bedir ve Huneyn
(savaşları)in sahibiyim;
benim Tûr (dağı); benim sahifelere yazılıp neşrolunan kitap;
benim dolup taşan deniz;
benim Beytül Mamur (Yedinci gökte bulunan en yüce yer);
benim, Allahın ona itaat etmeleri için yaratıklara çağırıda
bulunduğu, bir kısmı bu çağrıyı inkar etti ve
hayvanlara dönüştürüldü ve bir kısmı ise çağrıya iman
etti ve buna karşılık da bağışlandı ve
herkesten daha öne sürüldü;
benim Allahın kerametinden dolayı cennetin ve cehennemin anahtarları
elinde olan;
ben Resulallah (sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellem) ile yerde ve gökte
beraberim;
benim hiçbir ruh daha harekete
geçmeden ve hiçbir nefis nefes almadan önce tespih eden; ben ilk
asırların sahibiyim;
benim susan, konuşan ise
Muhammed'dir;
ben Musayı denizden geçirip, Firavn'u askerleri ile denizde boğanım;
ben hayvanların
fısıltısını ve kuşların dilini bilenim;
benim yedi gök
tabakasını ve yedi yer tabakasını, bir gözün
açılıp kapanması zarfında dolaşan;
benim İsa'nın dili ile
onun yerine beşikte konuşan;
benim İsanın arkasında namaz kılacağı kimse;
benim Sur içinde Allah'ın
istediği şekilde hareket eden;
ben hidayet yolunun
çerağıyım;
ben takvanın
anahtarıyım;
benim son ve başlangıç,
benim kulların amellerini
gören; ben alemlerin
Rabbinin emri ile göklerin ve yerin bekçisiyim;
benim hak ile hükmeden;
ben dinin diyanetçisiyim;
ben o kişiyim ki ancak
velayetime bağlı olanların amelleri kabul edilecek ve ancak
benim sevgim ile yapılan iyiliklerin faydası olacak;
benim felekin
gidişatından haberdar olan;
ben Mikail' in indirdiği
yağmur tanelerinin ve savurduğu tozun Melikül Cabbar (Allah)'ın izni ile sahip olanım;
benim iki kere öldürüp iki kere dirilten;
benim her istediği
şekilde zuhur eden;
ben yaratılanların
sayısının ne kadar çok olsalar da ihsa edenim;
ben Rabbimin izniyle onların
hesaplarını görecek olanım;
ben o kişiyim ki, nezdinde
peygamberlerin kitaplardan bin tanesi var olan;
ben o kişiyim ki velayetimi
bin tane ümmet inkar etti ve hepsi de hayvanlara döndürüldü;
benim ilk zamanda zikredilen ve son zamanda zuhur edecek olan;
ben zalim ve gaddarları
yerlerinden çıkarıp son zamanda onlarla azap verecek olanım;
benim Yağusa, Ya'uka ve Nusra şiddetli bir azap ile ceza verecek olan (bu üç isim cahilliye
devrinde putların adlarıdır. İmam hazretleri kendi devrinde
yaşamış olan üç muhalifinin adlarına rumuz olarak
kullanmıştır);
benim her dil ile konuşan;
benim doğularda ve
batılarda tüm yaratıkların amellerine müşahit olan;
ben Muhammedin damadıyım;
ben o manayım ki, ona ne bir
isim ne de bir şüphe düşer;
ben kurtuluş
kapısıyım ve Lâ havle velâ kuvvete illâ billâhi'l-Aliy'ul-azim (Güç ve kuvvet ancak yüce ve büyük olan Allahtan gelir)
Kaynakça: (El-Hafız
Recep el Bersi Meşâriku Envâr'ül Yakîn fî Esrâri Emîrül Müminîn
S.170-172 / Yunus Ramadan Buğyetüt Talib fi Marifeti Aliyyibni Ebi
Talib s.408-410 Beyrut Bas. / Es-Seyyid Haşim el-Behrani
"Lavâmi'un-Nurâniyye Fî Esmâi Ali ve Ehl-i Beytihi'n
Nurâniyye" S.9-11 / el-Fayd el-Kâşâni "Kelimêt'ül
Meknûne Min Ulûm Ehl'il Hikme vel-Marife" S.196-199 / Enis Emir Kuranda
Ehli Beyt S.7,8 Ayyıldız Yayınları 1995 Ankara bas.)
فصل (أثار
علي بالكون)
ومن خطبة له
عليه السلام
قال: أنا عندي
مفاتيح
الغيب، لا
يعلمها بعد رسول
الله إلا أنا،
أنا ذو
القرنين
المذكور في
الصحف
الأولى، أنا
صاحب خاتم
سليمان، أنا ولي
الحساب، أنا
صاحب الصراط
والموقف،
قاسم الجنة
والنار بأمر
ربي، أنا آدم
الأول، أنا
نوح الأول،
أنا آية
الجبار، أنا
حقيقة
الأسرار، أنا
مورق الأشجار،
أنا مونع
الثمار، أنا
مفجر العيون،
أنا مجري
الأنهار، أنا
خازن العلم،
أنا طود الحلم(1)،
أنا أمير
المؤمنين،
أنا عين
اليقين، أنا
حجة الله في
السماوات
والأرض، أنا
الراجفة، أنا
الصاعقة، أنا
الصيحة
بالحق، أنا
الساعة لمن
كذب بها، أنا
ذلك الكتاب
الذي لا ريب فيه،
أنا الأسماء
الحسنى التي
أمر أن يدعى
بها، أنا ذلك
النور الذي
اقتبس منه
الهدى، أنا صاحب
الصور، أنا
مخرج من في
القبور، أنا
صاحب يوم
النشور، أنا
صاحب نوح
ومنجيه، أنا
صاحب أيوب
المبتلى
وشافيه، أنا
أقمت
السماوات بأمر
ربي، أنا صاحب
إبراهيم، أنا
سر الكليم. أنا
الناظر في
الملكوت، أنا
أمر الحي الذي
لا يموت، أنا
ولي الحق على
سائر الخلق،
أنا الذي لا
يبدل القول
لدي، وحساب
الخلق إلي،
أنا المفوض
إلي أمر
الخلائق، أنا
خليفة الإله
الخالق، أنا
سر الله في
بلاده، وحجته
على عباده، أنا
أمر الله
والروح، كما
قال سبحانه: (وَيَسْئَلُونَكَ عَنِ
الرُّوحِ
قُلِ الرُّوحُ
مِنْ أَمْرِ
رَبِّي)(الإسراء :85).
أنا أرسيت
الجبال
الشامخات (2)،
وفجرت العيون الجاريات،
أنا غارس
الأشجار،
ومخرج الألوان
والثمار، أنا
مقدر
الأقوات، أنا
ناشر
الأموات، أنا
منزل القطر،
أنا منور
الشمس والقمر
والنجوم، أنا قيم
القيامة، أنا
القيم
الساعة، أنا
الواجب له من
الله الطاعة،
أنا سر الله
المخزون، أنا العالم
بما كان وما
يكون، أنا
صلوات
المؤمنين
وصيامهم، أنا
مولاهم
وإمامهم، أنا
صاحب النشر
الأول
والآخر، أنا
صاحب المناقب
والمفاخر،
أنا صاحب
الكواكب، أنا
عذاب الله
الواصب(3)، أنا
مهلك
الجبابرة
الأول، أنا
مزيل الدول، أنا
صاحب الزلازل
والرجف(4)، أنا
صاحب الكسوف
والخسوف، أنا
مدمر
الفراعنة
بسيفي هذا،
أنا الذي
أقامني الله
في الأظلة(5)
ودعاهم إلى طاعتي،
فلما ظهرت
أنكروا، فقال
الله سبحانه (فَلَمَّا
جاءَهُمْ ما
عَرَفُوا
كَفَرُوا بِهِ)
(البقرة: 89)،
أنا
نور الأنوار،
أنا حامل
العرش مع
الأبرار، أنا
صاحب الكتب
السالفة، أنا
باب الله الذي
لا يفتح لمن
كذب به ولا
يذوق الجنة،
أنا الذي تزدحم
الملائكة على
فراشي،
وتعرفني عباد
أقاليم
الدنيا، أنا
ردت لي الشمس
مرتين، وسلمت
علي كرتين،
وصليت مع رسول
الله
القبلتين،
وبايعت
البيعتين،
أنا صاحب بدر
وحنين، أنا
الطور، أنا
الكتاب
المسطور، أنا
البحر
المسجور(6)،
أنا البيت
المعمور، أنا
الذي دعا الله
الخلائق إلى
طاعتي،
فكفرت، وأصرت،
فمسخت،
وأجابت أمة
فنجت،
وأزلفت(7)، أنا
الذي بيدي
مفاتيح
الجنان،
ومقاليد
النيران، كرامة
من الله، أنا
مع رسول الله
في الأرض وفي السماء،
أنا المسيح
حيث لا روح
يتحرك ولا نفس
يتنفس غيري،
أنا صاحب
القرون
الأولى، أنا
الصامت ومحمد
الناطق، أنا
جاوزت بموسى
في البحر،
وأغرقت فرعون
وجنوده، وأنا
أعلم هماهم البهائم،
ومنطق الطير،
أنا الذي أجوز
السماوات
السبع
والأرضين
السبع في طرفة
عين، أنا المتكلم
على لسان عيسى
في المهد، أنا
الذي يصلي عيسى
خلفي، أنا
الذي أنقلب في
الصور كيف شاء
الله، أنا
مصباح الهدى،
أنا مفتاح
التقى، أنا
الآخرة
والأولى، أنا
الذي أرى
أعمال العباد،
أنا خازن
السماوات
والأرض بأمر
رب العالمين،
أنا القائم
بالقسط، أنا
ديان الدين،
أنا الذي لا
تقبل الأعمال
إلا بولايتي،
ولا تنفع الحسنات
إلا بحبي، أنا
العالم بمدار
الفلك الدوار،
أنا صاحب
مكيال وقطرات
الأمطار،
ورمل القفار
بإذن الملك
الجبار، ألا
أنا الذي أقتل
مرتين وأحيى
مرتين وأظهر
كيف شئت، أنا
محصي الخلائق
وإن كثروا،
أنا محاسبهم
بأمر ربي، أنا
الذي عندي ألف
كتاب من كتب
الأنبياء،
أنا الذي جحد
ولايتي ألف
أمة فمسخوا،
أنا المذكور
في سالف
الأزمان
والخارج في
آخر الزمان،
أنا قاصم
الجبارين في
الغابرين(8)،
ومخرجهم
ومعذبهم في
الآخرين،
يغوث ويعوق
ونسرا عذابا
شديدا، أنا
المتكلم بكل
لسان، أنا
الشاهد
لأعمال الخلائق
في المشارق
والمغارب. أنا
صهر محمد، أنا
المعنى الذي
لا يقع عليه
اسم ولا شبه،
أنا باب حطة،
ولا حول ولا
قوة إلا بالله
العلي العظيم.
(الحافظ
رجب البرسي في
مشارق أنوار
اليقين في
أسرار أمير
المؤمنين ص: 170-172 / يونس
رمضان في بغية
الطالب في
معرفة علي بن ابي
طالب ص: 408-410
/ السيد
هاشم
البحراني في
لوامع
النورانيه ص 9-11 / الفيض الكاشاني في
كلمات مكنونة
من علوم أهل
الحكمة والمعرفة
ص 196-199 / ابو
القاسم خویی
امین الشریعه
في میزان
الصواب در شرح
فصل الخطاب ج: 2
، ص: 910-911)
-------------
( 1 ) الطود : الجبل
العظيم
( 2 ) ارسى
الوتد في
الأرض : ضربه
فيها . الشامخات : العاليات .
( 3 ) الواصب : الدائم .
( 4 ) رجف
الرجل : اضطرب
شديدا . الرجفة : الزلزلة .
( 5 ) الأظلة ، عالم
المجردات أو
الذر .
( 6 ) المسجور : المملو .
( 7 ) اى قربت
( 8 ) قصم الشئ: كسره. قصم
اللّه ظهر
الظالم: اى
انزل به البلية.
الغابر : الباقي .
Hz. Ali (as)'ye ait Hutbet'ül Beyan'ın bu
nüshasını, Süleyman el-Kunduzi el-Hanefi "Yenabi'ül
Mevedde" kitabında, İbn-i
Ebi Talha eş-Şafii'nin "ED-DÜRRÜL MANZUM kitabından nakletmiştir, yalnız naklederken, özetleyip
nakletmiştir. Özetlenen hutbenin metni şudur:
İbn-i Ebi Talha eş-Şafii diyor
ki:
Tarikat alimleri ve hakikat
şeyhleri indinde, sahih nakil ve sarih keşif ile sabit olmuştur
ki, Emirü'l-Mü'minin Ali ibn Ebi Talib (k.v.) Küfe'de minbere
çıkmış ve bir hutbe vererek şöyle söylemiştir:
"Bismillahirrahmanirrahim.
Gökleri ve yeri eşsiz bir şekilde var edip yaratan, ovaları
yayıp destekleyen, dağları yükseltip tenha kılan,
pınarları çıkarıp fışkırtan, rüzgarları
gönderen ve durduran, gök gürültüsünü engelleyen ve emreden, göğü süsleyip
parıldatan, felekleri düzenleyip yönlendiren, [gök cisimlerinin]
menzillerini belirleyip takdir eden, bulutları meydana getirip emre amade
kılan, karanlık geceleri gündüze çevirip aydınlatan, cisimleri
yaratıp [yerlerini] tayin eden, zamanları dürüp solduran, işleri
yoluna koyup başlatan, rızıklara kefil olup yöneten, bedenlere
hayat verip öldükten sonra onları dirilten Allah' a hamd olsun.
Sayısız ihsanlarından ötürü O'na hamd ediyor, kesintisiz
nimetlerinden ötürü O'na şükrediyorum. Söyleyeni selamete götüren ve
muhafaza edeni azaptan emin kılan bir şehadetle şehadet ederim
ki; Allah'tan başka ilah yoktur, O tektir, ortağı yoktur ve
Muhammed (s.a.a.) geçmiş rasüllerin hatemi ve onların
iftiharıdır, daveti üstlenmesi ve yayması sebebiyle O'nun fatih
rasulüdür. Allah onu, şairleri putlara ibadet etmek hakkında
şiir söyleyen bir ümmete göndermiştir. Rasulullah (s.a.a.) çokça nasihat
ederek tebliğde bulunmuş, hidayet sancaklarının nişanelerini ve
minberlerini aydınlatmıştır. Kur'an mucizesi ile
Şeytan'ın davetini ve taraftarlarını mahvetmiş,
Arapların azgınlarının ve kafirlerinin
burunlarını yere sürtmüştür. Böylelikle onun hak davetine ve
tertemiz şeriatine ilk gelenden ahirete kadar gelecek olanların
hepsi, rasüllerin iftiharı olan o zât ile iftihar ederler (Allah onun yüce
atalarına ve tertemiz soyuna salât eylesin).
Ey insanlar! Söyleyeceklerini
söylediler, yapacaklarını yaptılar, İğdiş
edilmiş kimseler yönetimi ele geçirdiler. Kadınlar hüküm verdiler.
Hevalar çatıştı. Musibet dayanılmaz oldu. Şikâyet
arttı. Hak iddiası devam edegeldi. Yeryüzü sarsıldı. Farz
yerine getirilmedi. Emanet gizlendi. İşlenen suç ortaya
çıktı. İddia sahipleri ayaklandılar. Hâinler istediklerini
elde ettiler. Sefihler başa geçtiler. Sâlihler saf dışı
kaldılar. Kur'ân'dan sapıldı. (Boğa burcunun en parlak
yıldızı olan) Aldebaran kızardı. Fetret
sona erdi. Hicret altıya
tamamlandı. Yassı burunlular ortaya çıktı. Elbiseler
parçalandı. Tahtları ele geçirecekler. Hür kadınlara tecavüz
edecekler, Keysân'a gelecekler. Horasan'ı yerle bir edecekler. Kaleleri
yıkacaklar. Namuslu kadınları teşhir edecekler. Kan dökerek
Irak'ı fethedecekler. Âh âh! Âh âh! O doymak bilmeyenler!
Sonra sağa
sola döndü ve kederlenerek derin bir nefes aldı. Alçak sesle âh etti ve
boynunu büküp sessiz kaldı. O sırada Süveyd ibn Nevfel el-Hilâli, ona
doğru öne çıkarak, Yâ Emire'l-Mü'minin! Sen bu söylediklerin
olduğunda orada mıydın da biliyorsun! dedi. (İmâm Ali)
Öfkeli gözlerle ona döndü ve şöyle söyledi:
Anan
hayrını görmesin! Başın belâdan kurtulmasın! Ey korkak
ve habis inkârcının oğlu! Ömrün kısa olacak ve hiç
beklemediğin bir şey gâlip gelip seni öldürecek!
Ben, sırların
sırrıyım!
Ben, nurların
ağacıyım!
Ben, göklerin deliliyim!
Ben, tesbih edenlerin yâriyim!
Ben, Cebrail'in dostuyum!
Ben, yağmur bulutuyum!
Ben, karanlıkların nuruyum!
Ben, hüccetlerin feleğiyim!
Ben, hüccetlerin hüccetiyim!
Ben,
yaratılmışları doğru yola götürenim!
Ben, hakikatlerin muhakkikiyim!
Ben, tevili tevil edenim!
Ben, İncil'in müfessiriyim!
Ben, Âl-i Abâ'nın
beşincisiyim!
Ben, unutanlara
hatırlatanım!
Ben, ülfeti temin edenim!
Ben, A'râf'taki ricâlim!
Ben, İbrahim'in
sırrıyım!
Ben,
ejderha ile konuşanım!
Ben, velilerin velisiyim!
Ben, peygamberlerin vârisiyim!
Ben, Zebûr'un Uriyâ'sıyım!
Ben, Gafûr'un hicâbıyım!
Ben, Celil'in seçkiniyim!
Ben, İncil'in
İlyâ'sıyım!
Ben, kuvveleri güçlü
(şedidü'l-kuvâ) olanım!
Ben, Sancak'ı (Livâül-Hamd)
taşıyanım!
Ben, mahşerin
imâmıyım!
Ben, Kevser'in sâkisiyim!
Ben, cennetleri taksim edenim!
Ben, cehennemleri
paylaştıranım!
Ben, dinin reisiyim!
Ben, muttakilerin imâmıyım
Ben, Muhtâr'ın vârisiyim!
Ben, izhârın (âşikâr
kılmanın) yardım edeniyim!
Ben, kâfirleri yok edenim!
Ben, mübarek imamların
babasıyım!
Ben, [Hayber'de] kapıyı söküp çıkaranım!
Ben, fırkaları
dağıtanım!
Ben, çok kıymetli bir cevherim!
Ben, şehrin
kapısıyım!
Ben, delilleri tefsir edenim!
Ben, müşkilleri
açıklayanım!
Ben, Nûn ve Kalem'im!
Ben, karanlıkların
kandiliyim!
Ben, meta (ne zaman) sualiyim!
Ben, Hel Eta'nın övüleniyim!
Ben, Nebe-i Azim (Büyük olan
haber)'im!
Ben Sırat-ı Müstakim
(Dosdoğru olan yol)'im!
Ben, sedeflerin incisiyim!
Ben, Kaf Dağı'yım!
Ben, harflerin
sırrıyım!
Ben, zarfların [şekillerin]
nuruyum!
Ben, muhkem bir dağım!
Ben, yüce bir ilmim!
Ben, gaybların
anahtarıyım!
Ben, kalplerin kandiliyim!
Ben, ruhların nuruyum!
Ben, eşbahın (cisimlerin)
nuruyum!
Ben, döne döne hamle eden
atlıyım!
Ben, yardım edenlere
yardımım!
Ben, kınından
sıyrılmış kılıcım!
Ben, katledilmiş şehidim!
Ben, Kur'an' ı toplayanım!
Ben, [ilm-i] beyanın
binasıyım!
Ben, Rasul'ün kardeşiyim!
Ben, Betül'ün zevciyim!
Ben, İslam'ın
direğiyim!
Ben, putları kıranım!
Ben, [kavrayacak] kulak sahibiyim!
Ben, cinleri yok edenim!
Ben, mü'minlerin salihiyim!
Ben, felaha erenlerin
imamıyım!
Ben, fütüvvet erbabının imamıyım!
Ben, nübüvvet
sırlarının hazinesiyim!
Ben, öncekilerin haberlerinden
haberdar olanım!
Ben, sonrakilerin olaylarından
haber verenim!
Ben, kutupların kutbuyum!
Ben, sevgililerin sevgilisiyim!
Ben, zamanın Mehdi'siyim!
Ben, zamanın
İsa'sıyım!
Ben, vallahi Allah'ın yüzüyüm
(vechiyim)!
Ben, vallahi Allah'ın
arslanıyım!
Ben, Arabın efendisiyim!
Ben, üzüntüyü giderenim!
Ben, hakkında 'Ali' den başka yiğit yoktur' denilenim!
Ben, şanında
[Rasulullah'ın] 'Senin benim nezdimdeki yerin, Harun'un Musa nezdindeki
yeridir.' dediği kişiyim!
Ben, galip gelenlerin
arslanıyım!
Ben, Ebu Talib'in oğlu
Ali'yim!"
Soruyu soran
kişi büyük bir çığlık atarak yere kapanıp öldü.
Emirü'l-Mü'minin
(k.v.) şöyle söyleyerek sözlerine devam etti:
"Nefesi yaratan,
ümmetleri var eden Allah'a hamd, ism-i azam ve nur-i akdem Muhammed'e ve onun aline salat ve selam
olsun. Bana gökyüzünün yolları hakkında sorunuz. Onları
yeryüzünün yollarından daha iyi bilirim. Beni kaybetmeden önce bana
sorunuz. Sinem, coşkun denizler gibi ilimlerle dolup
taşmaktadır."
İlimde
derinleşen alimler, maharetli hakimler ayağa kalktılar, kamil
veliler ve az sayıda asfiya etrafını sardılar. Sözünü
bitirmesi ve hitabını tamamlaması için ayak
bastığı yerleri öpüyor ve ism-i azam ile ona
yalvarıyorlardı.
Rasihler
deryası (kararlıların
denizi) ve ariflerin mürekkebi (arifi) olan Galip imam Ali ibn Ebi
Talib (k.v.) dedi ki:
"Muhammedi sancağın ve Ahmedi devletin,
kılıcı ile kaim ve sözünde sadık olan sahibi zuhur edecek, yeryüzünü
nizama koyacak, farzı ve sünneti diriltecek. Ey şuurumdan habersiz ve
halimden gafil olan! Şaşılacak şeyler (acaib)
havatırımın/fikrimin eserleri, işitilmemiş şeyler
(garaib) gönlümün sırlarıdır. Zira ben, perdeyi
yırttım, şaşırtıcı olanı izhar ettim,
kapıyı getirdim,
doğruyu
söyledim, gaybların hazinelerini açtım, kalplerin inceliklerini
açığa
çıkardım, maarifin letaifini topladım ve letaifteki ihsanlara
işaret ettim. Bu sözlerin kulpuna yapışanlara ve bu
İmam'ın arkasında namaz kılanlara ne mutlu! Çünkü o
[İmam Mehdi], Kitab-ı Mestur'un [satır satır
yazılmış kitabın], Rakk-ı Menşur'un
[Kitab'ın açılıp yayılmış sayfasının]
manalarını bildirir, sonra da Beyt-i Ma'mur'a ve Bahr-i Mescur'a
girer."
Sonra şu
şiiri söyledi:
"Evvelkilerin
ilmini kendimde topladım, bu nedenledir ki
Sonrakilere ait
ilimlerin de kaynağı benim, bende saklıdır hepsi
Gaybların
tüm sırlarını keşfeden benim
Her ne varsa
kadim ve hadis olan, haberi bendedir
Bütün
idarecilerin üzerindeki Kayyum benim
Bütün alemleri
ihata eden ilme sahip olan benim "
Ardından
da "Eğer isteseydim, Fatiha Suresi'nin tefsirine dair yetmiş
deve yükü kitap
yazardım." buyurdu.
Sonra
şöyle devam etti: '"Kaf Şanı yüce Kur'an'a and
olsun"(Kâf 1. Ayet) Kelimeler,
sırların saklandığı, ibareler ise nişanelerin
görüldüğü yerlerdir. Gönüllerin ilim pınarları, gayblara ait
letaifin kandilidir. Neticelerin şimşekleri, parlak
yıldızlar gibidir. Anlayışların sonu, ilimlerin
başlangıcıdır. Hikmet, bütün bilgelerin yitiğidir.
Kadim olan Sübhan, kitabı açacak ve cevabı okuyacak. Ya Ebe'l-Abbas!
Sen insanların lideri olacaksın.
Ölümünden sonra yeryüzünü dirilten ve hükümranlıkları sahiplerine
döndüreni tesbih ederim. Ey Mansur! Sur inşasına yönel! Bu, Aziz ve
Alim olanın takdiridir." (imam Ali (as)'nin sözleri burda bitti)
İbn-i Ebi Talha eş-Şafii diyor
ki: Bu da onun (imam Ali'nin) nurani sözünden
işittiklerimin ve bu babda ruhani kelamından zaptettiklerimin sonuncusudur.
(Kaynak: Süleyman el-Kunduzi Yenabiül Mevedde Sayfa: 404-406 / Yunus
Ramadân Buğyetüt Tâlib Fi Marifeti Ali Bin Ebi Tâlib S.401-403 /
Es-Seyyid Ali el-Milani Nefhatül Ezhâr C.10, S.404; / Mustafa el-Kâzimi
"Bişâret'ül İslâm Fî Alâmêt'il Mehdi Aleyhisselam"
S.113-116 / İbni Ebi Talha eş-Şafii ed-Dürrül Manzum"
kitabı, daha sonra "ed-Dürrül Muntazam" adıyla
basılmış olup S.35-45 genişçe yer almıştır)
قال
محمد بن طلحة
الشافعي وهو
من أكابر
علماء أهل
السنة في
كتابه الدر
المنظم في
السر الأعظم:
وقد
ثبت عند علماء
الطريقة
ومشايخ
الحقيقة
بالنقل
الصحيح
والكشف الصريح
أن أمير
المؤمنين علي
بن أبي طالب
(كرم الله
وجهه) قام على
المنبر
بالكوفة وهو
يخطب (خطبة
البيان) فقال:
بسم الله
الرحمن الرحيم،
الحمد لله
بديع السموات
والأرض
وفاطرها،
وساطح
المدحيات
ووازرها،
ومطود الجبال
وقافرها، ومفجر
العيون
ونافرها،
ومرسل الرياح
وزاجرها،
وناهي
القواصف
وآمرها،
ومزين السماء
وزاهرها،
ومدبر
الافلاك
ومسيرها،
ومقسم المنازل
ومقدرها،
ومنشئ السحاب
ومسخرها،
وموج الحنادس
ومنورها،
ومحدث
الاجسام
ومقررها، ومكور
الدهور
ومكدرها،
ومورد الامور
ومصدرها،
وضامن الارزاق
ومدبرها،
ومحيي الرفاة
وناشرها.
أحمده على آلائه
وتوفرها،
وأشكره على
نعمائه
وتواترها.
وأشهد أن لا
إله إلا الله
وحده لا شريك
له، شهادة
تؤدي إلى
السلامة
ذاكرها،
وتؤمن من العذاب
ذاخرها،
وأشهد أن
محمدا (ص)
الخاتم لما سبق
من الرسل
وفاخرها،
ورسوله
الفاتح لما
استقبل من
الدعوة
وناشرها،
أرسله الى أمة
قد شعر بعبادة
الاوثان
شاعرها،
فأبلغ (ص) في
النصيحة وافرها،
وأنار منار
أعلام
الهداية
ومنابرها،
ومحا بمعجز
القرآن دعوة
الشيطان
ومكاثرها،
وأرغم معاطيس
غواة العرب
وكافرها، حتى
أصبحت دعوته
الحق بأول
زائرها،
وشريعته
المطهرة الى
المعاد يفخر
فاخرها (صلى
الله عليه
وعلى آله
الدوحة
العليا وطيب
عناصرها).
أيها الناس سار
المثل، وحقق
العمل،
وتسلمت
الخصيان،
وحكمت
النسوان،
واختلفت
الاهواء،
وعظمت البلوى،
واشتدت الشكوى،
واستمرت
الدعوى،
وزلزلت الأرض،
وضيع الفرض،
وكتمت الأمانة،
وبدت
الجناية،
وقام الأدعياء،
ونال الأشقياء،
وتقدمت
السفهاء،
وتأخرت
الصلحاء وازور
القران،
واحمر
الدبران،
وكملت
الفترة،
وسدست
الهجرة، وظهرت
الأفاطس،
فحسمت
الملابس،
يملكون
السرائر، ويهتكون
الحرائر،
ويجيؤن
كيسان،
ويخربون خراسان،
فيهدمون
الحصون،
ويظهرون
المصون، ويفتحون
العراق بدم
يراق، فآه آه،
ثم آه آه،
لعريض
الافواه،
وذبول الشفاه.
ثم التفت
يمينا
وشمالا، وتنفس
الصعداء
ملالا، وتأؤه
خشوعا، وتغير
خضوعا.
فقام إليه
سويد بن نوفل
الهلالي فقال:
يا أمير
المؤمنين أنت
حاضر بما ذكرت
وعالم به !
فالتفت إليه
بعين الغضب
وقال له: ثكلتك
الثواكل،
ونزلت بك
النوازل، يا
ابن الجبان
الخبائث،
والمكذب
الناكث،
سيقصر بك
الطول،
ويغلبك
الغول، أنا سر
الأسرار، أنا
شجرة الأنوار،
أنا دليل
السموات، أنا
أنيس المسبحات،
أنا خليل
جبرائيل، أنا
صفي ميكائيل،
أنا قائد الأملاك،
أنا سمندل الأفلاك،
أنا سرير
الصراح، أنا
حفيظ الألواح،
أنا قطب
الديجور، أنا
البيت
المعمور، أنا
مزن السحائب،
أنا نور
الغياهب، أنا
فلك الحجج،
أنا حجة
الحجج، أنا
مسدد
الخلائق، أنا محقق
الحقائق، أنا
مأول التأويل،
أنا مفسر الإنجيل،
أنا خامس
الكساء، أنا
تبيان
النساء، أنا
الفة الإيلاف،
أنا رجال الأعراف،
أنا سر
إبراهيم، انا
مكلم الثعبان،
أنا ولي الأولياء،
أنا ورثة الأنبياء،
أنا أوريا
الزبور، أنا
حجاب الغفور،
أنا صفوة
الجليل، أنا
إيليا الإنجيل،
أنا شديد
القوى، أنا
حامل اللواء،
أنا إمام
المحشر، أنا
ساقي الكوثر،
أنا قسيم الجنان،
أنا مشاطر
النيران، أنا
يعسوب الدين،
أنا إمام
المتقين، أنا
وارث
المختار، أنا
ظهير
الاظهار، أنا
مبيد الكفرة،
أنا أبو
الأئمة البررة،
أنا قالع
الباب، أنا
مفرق الأحزاب،
أنا الجوهرة
الثمينة، أنا
باب المدينة،
أنا مفسر
البينات، أنا
مبين
المشكلات،
أنا النون والقلم،
أنا مصباح
الظلم، أنا
سؤال متى، أنا
ممدوح هل أتى،
أنا النبأ
العظيم، أنا
الصراط
المستقيم،
أنا لؤلؤ الأصداف،
أنا جبل قاف،
أنا سر
الحروف، أنا
نور الظروف،
أنا الجبل
الراسخ، أنا
العلم
الشامخ، أنا
مفتاح
الغيوب، أنا
مصباح
القلوب، أنا
نور الأرواح،
أنا روح الأشباح،
أنا الفارس
الكرار، أنا
نصرة الأنصار،
أنا السيف
المسلول، أنا
الشهيد المقتول،
أنا جامع
القرآن، أنا
بنيان
البيان، أنا شقيق
الرسول، أنا
بعل البتول،
أنا عمود الإسلام،
أنا مكسر الأصنام،
أنا صاحب الأذن،
أنا
قاتل الجن،
أنا
صالح
المؤمنين،
أنا إمام
المفلحين،
أنا إمام
أرباب الفتوة،
أنا كنز أسرار
النبوة، أنا
المطلع على
أخبار الأولين،
أنا المخبر عن
وقائع الآخرين،
أنا قطب الأقطاب،
أنا حبيب الأحباب،
أنا مهدي
الاوان، أنا
عيسى الزمان،
أنا والله وجه
الله، أنا
والله أسد الله،
أنا سيد
العرب، أنا
كاشف الكرب،
أنا الذي قيل
في حقه " لا
فتى إلا علي "
أنا الذي قال
في شأنه " أنت
مني بمنزلة
هارون من موسى
"، أنا ليث بني
غالب، أنا علي
بن أبي طالب.
قال: فصاح
السائل صيحة
عظيمة وخر
ميتا. فعقب
أمير
المؤمنين (كرم
الله وجهه)
كلامه بان
قال: الحمد
لله بارئ
النسم، وذارئ
الامم
والصلوات على
الاسم
الاعظم،
والنور
الاقدم، محمد
وآله وسلم. ثم
قال: سلوني عن
طرق السماء
فاني أعلم بها
من طرق الارض،
سلوني قبل أن
تفقدوني، فان
بين جنبي
علوما كثيرة
كالبحار
الزواخر. فنهض
إليه الرسخ من
العلماء،
والمهرة من
الحكماء،
وأحدق به
الكمل من
الاولياء
والندر من الاصفياء،
يقبلون مواطئ
قدميه،
ويقسمون بالاسم
الاعظم عليه،
بان يتم
كلامه، ويكمل
نظامه. فقال
بحر
الراسخين،
وحبر
العارفين،
الامام الغالب
علي بن أبي
طالب (كرم
الله وجهه):
يظهر صاحب
الراية
المحمدية،
والدولة
الاحمدية، القائم
بالسيف "
والحال
الصادق في
المقال، يمهد الارض،
ويحيى السنة
والفرض. ثم
قال: أيها
المحجوب عن
شأني، الغافل
عن حالي، إن
العجائب آثار
خواطري،
والغرائب
أسرار
ضمائري، لاني
قد خرقت
الحجاب،
وأظهرت
العجاب،
وأتيت
بالباب، ونطقت
بالصواب،
وفتحت خزائن
الغيوب،
وفتقت دقائق
القلوب،
وكنزت لطائف
المعارف،
ورمزت عوارف
اللطائف،
فطوبى لمن
استمسك بعروة
هذا الكلام،
وصلى خلف هذا
الامام، فانه
يقف على معاني
الكتاب
المسطور،
والرق
المنشور، ثم
يدخل الى
البيت
المعمور،
والبحر
المسجور، ثم
أنشد يقول:
لقد حزت
علم الأولين
وإنني
* ضنين
بعلم الآخرين
كتوم
وكاشفت
أسرار الغيوب
بِأسرها * وعندي
حديث حادث
وقديم
وإني
لقيوم على كل
قيمٍ
* محيط
بكل العالمين
عليم
ثم
قال: لو شئت لأوقرت
من تفسير
الفاتحة
سبعين بعيرًا.
ثم قال: (ق
والقرآن
المجيد) كلمات
خفيات الأسرار،
وعبارات
جليات
الآثار،
ينابيع عوارف القلوب،
من مشكاة
لطائف
الغيوب،
لمحات العواقب
كالنجوم
الثواقب،
نهاية الفهوم
بداية العلوم،
الحكمة ضالة
كل حكيم،
سبحان القديم
يفتح الكتاب،
ويقرأ لجواب،
يا أبا العباس
أنت إمام
الناس، سبحان
من يحيي الأرض
بعد موتها، ويرد
الولايات إلى
بيوتها، يا
منصور تقدم إلى
بناء السور،
ذلك تقدير
العزيز
العليم.
(الشيخ
سليمان بن
ابراهيم
القندوزي
الحنفي في
ينابيع
المودّة لذوي
القربى ص:404-406 ط
إستانبول /
يونس رمضان في
بغية الطالب
في معرفة علي
بن ابي طالب ص:
401-403 / السيد علي
الميلاني في
نفحات
الأزهار ج: 10 ص: 404 /
ابن أبي طلحى
الشافعي في
الدر المنتظم
في السر
الأعظم ص 35-45 / مصطفى
الكاظمي في
بشارة
الإسلام في
علامات المهدي
عليه السلام ص
113-116 )
Hz. Ali
(aleyhisselam)'in Hutbet'ül Beyan'ına geçmeden, örnek olsun diye şii
ve sünni bibliyografyacıların eserlerinde Hutbet'ül Beyan maddesinde
yazdıklarını sunuyorum.
Haccı Halife (Ö.1067)
Keşfüz Zunûn An Esâmil Kütüb vel Fünûn C.1,
S.715-
Dar İhyaüt Teras el-Arabi yayını, Hutbetül Beyan Maddesinde şöyle
yazmıştır:
Ali Bin Ebi Talib
Radiyallahu Anhüya mensuptur, hutbe yetmiş sözdür,
başlangıcı: Elhamdülillahi bediyüs Semavat ve fatiruha...vs.
Türkçede de şerhi vardır.
Ağa Bozorg Tahrani
"ez-Zerîa ilâ
Tesânîf'iş-Şîa" kitabında C.7, S.200'de
Hutbetül Beyân Maddesinde şöyle demiştir:
Meşhur
hutbelerdendir, Emirül Müminin Hz. Ali (as)ye nispet ederiz. Muhtelif
nüshaları vardır.
Hz. Ali aleyhisselam
Hutbetül Beyan adlı meşhur hutbesinde şöyle buyurdu: (Hutbenin
özetini çevirdim)
...Akıllar benim söylediklerimin
tevilinden ibret alsın.
Ben Cabbarın
ayetiyim.
Ben gizlerin
hakikatiyim.
Ben göklerin deliliyim.
Ben tesbih edenlerin
enisiyim.
Ben Cebrailin
haliliyim.
Ben Mikailin
safisiyim...
Ben gökgürültüsünü
yönlendirenim.
Ben Ahtın
şahidiyim...
Ben Levhaların
koruyucusuyum...
Benim Beytil Mamur...
Ben imametin
aslıyım...
Ben hüccetlerin
hüccetiyim...
Ben ümmetlerin en
hayırlısıyım...
Ben kapıların
kapısıyım.
Ben sebeplerin
sebebiyim.
Ben hesabın
terazisiyim...
Benim dinde ilk olan.
Benim yakinde âhir olan.
Benim kafirlere bâtin
olan.
Benim sırların
içinde zahir olan...
Benim yükseltilmiş
tavan.
Ben hesabın
mukbiliyim...
Ben hakikatlarin tahkikatını
yapanım.
Ben kıdemin
cevheriyim.
Ben hikmetlerin
tertibini yapanım...
Benim Evvel ve Âhir
olan.
Benim Bâtin ve Zâhir olan...
Ben terazinin
gözleriyim...
Ben burakın
kanadıyım.
Ben ayetleri
toplayanım.
Ben gizlilerin
sırrıyım...
Ben ateşlerin emiriyim.
Ben Nasr ayetiyim.
Ben Asrın sonuyum.
Ben İhlasın
cevheriyim...
Ben nehirleri
akıtanım...
Ben kurtuluş
gemisiyim...
Ben şükürün
zahiresiyim.
Ben Zeburun fasihiyim.
Ben tevilin
açıklayanıyım.
Ben İncilin
müfessiriyim.
Ben kitabın
anasıyım.
Ben hitabın
faslıyım.
Ben Hamdın
Sıratıyım...
Ben bayrakların
bayrağıyım...
Ben kesa
ashabının beşincisiyim...
Ben İylaf
(Süresi)ın sahibiyim.
Ben Arafın
adamlarıyım...
Ben Enfal
(Süresi)ın sahibiyim...
Benim Sâd ve Mîm olan.
Ben İbrahimin
sırrıyım...
Ben tapılanın
alaniyetiyim...
Ben Celil olanın
meyvesiyim.
Ben Ben-i İsrailin
ayetiyim.
Ben Kehf ehlini
konuşturanım...
Ben en sağlam
yolum...
Ben velilerin velisiyim.
Benim peygamberlerle
zuhur eden.
Ben peygamberlerin
velisiyim...
Ben Nehcin sahibiyim...
Ben Nunda vasfedilenim.
Ben tesbih edenlerin
nuruyum...
Ben Tavasinlerin (Tâ Sin
süreleri) muhkimi-yim.
Ben Âl-i Yasinin
imamıyım.
Ben Havamimlerin (Hâ Mim
süreleri) Hâsıyım...
Ben Kamer (Ay)in
ayetiyim...
Ben Sâdın
tercümesiyim.
Ben
Yıldızın sahibiyim...
Ben Turun canibiyim.
Ben Surun batiniyim...
Ben Saffatın
müeyyidiyim...
Ben Ahzabın
emanıyım...
Ben Kâf, Hâ, Yâ, Ayn,
Sâd...
Ben Hücüratların
kapısıyım...
Ben demirin misaliyim...
Ben Nun vel-Kalemim.
Ben
karanlığın lambasıyım.
Ben Mettanın
sorusuyum.
Ben Hel Etâ (Süresi)da
övülenim.
Benim en büyük olan
haber.
Benim Sıratul
Müstakim (Doğru olan yol).
Ben
uzatılmış zamanım...
Ben ayetleri
toparlayanım...
Ben Kuranın
hafızıyım...
Ben Resulün
şakikiyim.
Ben Betül (Fatıma)ün
kocasıyım.
Ben Allahın keskin
kılıcıyım.
Ben İslamın
direğiyim.
Ben putların
münekkisiyim.
Ben Ezanın
sahibiyim.
Ben cinnin katiliyim.
Ben
susamışları (Kevserden) içirenim.
Benim (Hicret gecesinde)
yatakta yatan.
Ben Berahimlerin
Şisiyim...
Ben Rumun sündüsiyim...
Ben Türklerin
Şübeyrüyüm...
Ben Zencilerin
Ecsiyasıyım.
Ben Frenclerin
Cürciysüyüm.
Ben Habeşlerin
Betrikiyim...
Ben Hintlerin
Kemrediyim.
Ben imanın akdiyim.
Ben Cennetlerin
bölüştürücüsüyüm...
Ben Burucun bedriyim...
Ben Zeburun
İbriyasıyım...
Ben Celilin safvetiyim.
Ben İncilin
İyliyyasıyım.
Ben Tevratın
Ebriyasıyım...
Ben sırların
sırrıyım...
Ben Yuşayı
kardeşleştirenim...
Ben bayrağın
taşıyıcısıyım...
Ben Mahşerin önde
gideniyim.
Ben Kevserin
sakisiyim...
Ben çekinenlerin
imamıyım.
Ben temiz
kılınanların temiziyim.
Ben Muhtar
(Peygamber)ın varisiyim...
Ben kapıyı
sökenim. (44 kişinin açıp kapadığı
kapı)
Ben yakinin sahibiyim.
Ben Bedir ve Hüneynin
efendisiyim.
Ben ayetlerin
hafızıyım.
Ben ölüleri
konuşturanım.
Ben yılanla
konuşanım...
Ben Ahzab
(ordusu)ı dağıtanım.
Ben ilimlerin varisiyim.
Ben
yıldızların Hüyülasıyım.
Benim nokta ve
satır.
Ben Hitta
(mağfiret)nın kapısıyım.
Ben
sıddıkların (doğrulayan) ilkiyim.
Ben müminlerin
salihiyim...
Ben Nur (süresi)un
müşkatıyım...
Ben haberleri
tebliğ edenim...
Ben Allaha ant olsun ki
Allahın yüzüyüm.
Ben hüznü giderenim.
Ben Arapların
efendisiyim.
Ben gamların yok
edicisiyim.
Ben mucizelerin
sahibiyim...
Ben dinlerin
hakikatiyim.
Ben gözlerin gözüyüm.
Ben sorunların
çözücüsüyüm...
Ben Allahın kopmaz
ipiyim...
Ben ilmin aybetiyim.
Ben hilmin ayetiyim.
Benim en büyük
sıddık.
Benim en büyük faruk,
Ben Nurun
papatyasıyım...
Ben asi olanların
katiliyim...
Ben farislerin
farisiyim...
Ben soruların
sorusuyum...
Ben Sıratın
cevazıyım...
Ben müminin
sayfasıyım...
Ben Hesap cetveliyim...
Ben Risaletin
halifesiyim...
Benim (Yasin
süresindeki) apaçık olan imam.
Ben hakikatlerin
açıklayıcısıyım...
Ben beşirin
müjdesiyim...
Benim Mahşerde
şefaat eyleyen...
Ben doğrulukta batinim...
Benim Zülfikarla
vuruşan,
Benim kafirlere darbe
olan..
Kaynak: (Abdürresul Zeyniddin el-Hutabün Nâdire Li-Emiril Müminin
S.134-139 Müessesetül Belâğ 1.Bas.1425 H.; Şeyh Ali el-Yezdi
el-Hairi İlzam ün Nasib fi İsbatül Hüccetül Ğaib C.2, S.174-190
/ Ş. Ali Âşûr "Mâzâ Kal'el imam Ali an Âhir'üz Zemân-el-Cifr'ül
Azam" S.463-484)
Süleyman bin Mihrandan, o da Cabirden, o da
Mücahitten, Abdullah bin Abbastan naklen, Resulullah (saa) şöyle
buyurdu: Göğe yükseldiğimde Cennetin kapısına şöyle
yazılı olduğunu gördüm: Allahtan başka ilah yoktur,
Muhammed Allahın Resulüdür, Ali Allahın velisidir, Hasan ve Hüseyn
Resulullahın torunlarıdır, Fatımatüz Zehra Allahın
safvetidir, bunları inkar eden ve onlara buğz edene (kin güdene)
Allahın laneti olsun. "Bir gün Resulullah (s.a.a) oturmuştu ve
yanında da İmam Ali bin Ebi Talib (a.s) bulunuyordu. O sıra Hz.
Hüseyin içeriye girdi. Resulullah (s.a.a) onu yanına oturtarak iki
gözünün arasını ve dudaklarını öptü. Hz. Hüseyin o
sıralar altı yaşındaydı. Hz. Ali Resulullah'a dönerek
ona şöyle bir soru sordu: "Ey Resulullah, oğlum Hüseyn'i seviyor
musun?" Allah Resulü buyurdu: "Nasıl sevmem, oysa o benim
vücudumdan bir parçadır." Hz. Ali (a.s) arz etti: "Ey
Resulullah, hangimizi daha çok seviyorsun, beni mi, Hüseyni mi?" Hz.
Hüseyin araya girerek şöyle dedi: "Babacığım kimin
şeref ve fazileti daha yüce olursa, onu daha çok sever ve makamı ona
daha yakın olur." Hz. Ali oğluna
hitaben şöyle dedi: "Ey Hüseyn benimle fazilet
yarışmasına girer misin?" Hz. Hüseyn de "Evet
babacığım, eğer istiyorsan!" diye cevap verince Hz.
Ali ona şöyle buyurdu: "Ey Hüseyn, ben Müminlerin Emiriyim;
ben sadıkların diliyim,
ben (Muhammed) Mustafâ'nın veziriyim;
ben Allah'ın ilminin hazinedarı ve
insanlar arasından seçtiği kimseyim;
ben cennete en önce gidenlerin öncüsüyüm;
ben Resulullah'ın borcunu ödeyecek
kimseyim;
ben o kimseyik ki amcası cennette
efendidir,
ben o kimseyim ki cennette meleklerle birlikte
uçar...
Ben Resulün kadısıyım...Ben
tenzil (Tevbe) süresini Allah-u
Tealanın emriyle Mekke ehline taşıyanım.
Ben Allahın kulları içinde
seçtiği kimseyim.
Ben Allah'ın "Allah'ın ipine
topluca sarılın"(Ali İmran 103) buyruğuyla
kullarına tutunmalarını emrettiği onun kopmaz ipiyim.
Ben Allah'ın parlayan
yıldızıyım.
Ben gök meleklerinin kendisini ziyaret
ettiği kimseyim.
Ben Allah'ın konuşan diliyim(1)
Ben Allah-u Teala'nın
yaratıklarına olan hüccetiyim.
Ben Allah'ın güçlü eliyim.
Ben Allah-u Teala'nın göklerdeki yüzüyüm.
Ben Allahın zahir olan tarafı
(yanı)yım (Zümer 56. Ayete işaret).
Ben o kimseyim ki hakkımda Allah-u Teala
şöyle buyurmuştur: "
Onlar kadirleri yüceltilmiş
kullardır. Onlar Allah'ın sözünün önüne geçmezler, hep O'nun emriyle
hareket ederler." (Enbiya, 26-27)
Ben Allah'ın asla kopmayan sağlam
kulpuyum. Allah duyandır, bilendir. (Bakara 256. Ayete işaret)
Ben Allah'ın girilmesi gereken
kapısıyım.
Ben Allah'ın sırat üzerindeki
sancağıyım.
Ben Allah'ın eviyim, kim ona geçerse emanda
olur; kim benim velayetime ve sevgime tutunursa, cehennemden emanda olur.
Ben ahdi bozanlarla (Cemel ehli olan Ayşe,
Talha, Zübeyr ve askerleri) adaletten sapıp zulmedenlerle (Muâviye ve
yandaşları) ve dinden çıkanlarla (haricilerle) savaşacak
kimseyim.
Ben kafirleri öldürenim.
Ben yetimlerin babasıyım,
ben yaşlı kadınların
sığınağıyım.
Ben o kimseyim ki kıyamet günü
velayetim-den birbirlerine soracaklar.(Nebe 1.Ayete işaret) Allah
buyuruyor ki: O gün nimetlerden
sorulacaksınız (Tekasür 8)
Ben Allah-u Teala'nın
yaratıklarına bahşettiği
onun nimetiyim.
Ben o kimseyim ki hakkımda Allah-u Teala
buyurmuştur ki: "Bugün size dininizi tamamladım, nimetimi
tamamladım ve ve size din olarak İslama razı oldum."
(Mâide, 3) Her kim beni severse, dini kamil olmuş bir
Müslüman ve mümin olur.
Ben o kimseyim ki benimle hidayet buldunuz (Rad 7. Ayete işaret)(2) .
Ben o kimseyim ki Allahu Teala benim ve
düşmanım hakkında buyurmuştur ki: "Ve durdurun onları, şüphe
yok ki onlar sorguya çekileceklerdir." (Sâffât, 24) Yani Kıyamet günü benim velayetimden
(sorguya çekileceklerdir.)
Allah-u Tealanın Gadir-i Hum günü onunla
dinini tamamladığı Büyük
haber benim. (Nebe', 2. Ayete işaret)
Ben o kimseyim ki Allah Resulü (s.a.a)
hakkımda "Ben kimin mevlâsı isem, Ali de onun mevlâsıdır"
buyurmuştur.
Ben müminin namazıyım;
ben Hayye alas-salât,
ben Hayye alal-felâh;
ben Hayye ala Hayril-amel (ben; namaza, kurtuluşa, en hayırlı amele
gelin) (Sözlerinin sırrıyım).
Ben o kimseyim ki düşmanım
hakkında Allah-u Teala şu ayeti indirdi: "Bir isteyen, gelip
çatacak azâbı istedi. O azâbı ki kâfirlerin başından
defedecek yok." (Meâric, 1-2) maksat benim velayetimi inkar edendir ki-o da Yahudi olan Nu'man bin el-Hâristir,
Allah'ın laneti onun üzerine olsun.
Ben insanları havuz (Kevser)a
çağıranım; benden başka müminleri çağıran var
mı?
Ben evladımdan olan temiz imamların
babasıyım.
Ben kıyamet günündeki adalet terazisiyim.
Ben dinin reisiyim.
Ben, müminleri hayırlara ve Rabbimin
bağışına götüren öncüyüm.
Ben o kimseyim ki Kıyamet gününde (cennet)
ashabı benim dostlarımdır; onlar ki benim
düşmanlarımdan uzaktırlar; onlar ki ölüm anında korkmaz ve
üzülmezler ve kabirlerinde azap edilmezler. Onlar, şehitler ve
sıddıklardır ki Rab'lerinin indinde sevinecekler.
Ben o kimseyim ki şialarım
(yandaşlarım)- dan Allah'ın ve Resulü'nün sevmediğini
sevmemeleri için söz alınmıştır, isterse babaları veya
evlatları olsun.
Ben o kimseyim ki Şialarım
(Yandaşlarım) hesapsız cennete gireceklerdir.
Ben o kimseyim ki şialarımın
isimlerinin yazılı olduğu divana sahibim.
Ben müminlerin yardımcısı ve
Alemlerin Rabbinin indinde şefaatçileriyim.
Benim iki kılıçla (Zülfikar)
çarpışan,
benim iki mızrakla vuran.
Ben Bedir ve Hüneyn gününde kafirleri öldürenim.
Ben Uhut'ta düşman askerinin
başına bela kesilen kişiyim.
Ben Ahzap (Hendek) günü İbn-i Abdüvedi Ki
Allah ona lanet etti- vuranım.
Ben Amru ve Merhab'ı (Hayberin en büyük
yiğidi) öldürenim.
Ben Hayber yiğitlerini öldürenim.
Ben o kimseyim ki hakkımda Cebrail el-Emin
(a.s) şöyle buyurmuştur: "Zülfikar gibi kılıç yok ve
Ali gibi yiğit yoktur."
Ben Mekke fethinin sahibiyim.
Ben Lat ve Uzza'yı kıranım.
Ben Büyük Hubel ve Menât adlı putları yok edenim.
Ben Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve
sellemin omzuna çıkıp putları kıranım.
Ben "Yeğûs, "Ya'ûk" ve "Nesra" (adlı putları)
kıranım.
Ben Allah yolunda kafirlere savaşan
kimseyim.
Ben (rükû'da) yüzüğünü sadaka veren
kimseyim.
Ben (Hicret gecesinde) Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve sellemin yatağına yatıp nefsimle onu
müşriklerden koruyanım.
Ben o kimseyim ki cinler benim kudret ve
heybetimden korkarlar!
Ben o kimseyim ki onunla Allaha ibadet
edilir.
Ben Allah'ın tercümanıyım.(3)
Ben Allah'ın sancağıyım.
Ben Resulullah sallallahu aleyhi ve âlihi ve
sellemin ilminin heybesiyim.
Ben Resulullah (saa)tan sonra Cemel ehli
(Ayşe, Talha ve askerleri) ve Sıffin ehliyle (Muaviye ve
yandaşları) savaşacak kimseyim.
Ben Cennet ve cehennemi bölenim .(4)
Söz buraya varınca Hz. Ali (a.s) sustu.
Allahın Resulü (s.a.a) söze başlayıp şöyle buyurdu:
"Ey Eba Abdillah! (Abdullah'ın
babası Hüseyin), duydun mu babanın söylediklerini? Daha bunlar, onun
faziletlerinin onda birinin onda birinin onda biridir ancak. Bunlar bir milyon
faziletten sadece bir kaçıydı. O
bundan da yüce birisidir."
Bunun üzerine Hz. Hüseyin şöyle dedi:
"Bütün övgüler Allaha mahsustur ki
bizi mümin kullarının
çoğundan ve bütün yaratıklarından üstün kıldı.
Dedemizi de tenzili, tevili, sıdkı ve Cebrâil-i Emin'le
konuşmayı tahsis etti. Bizi seçtiği kullarının en güzidesi
ve bütün yaratıklarının en üstünü karar kıldı."
Sonra şöyle devam etti: "Saydığın faziletlere gelince
ey Emir-el Mü'minin, sen bütün bunlarda sadık ve eminsin!"
Burada Allah Resulü Hz. Hüseyn'e dönerek
"Yavrum, şimdi de sen faziletlerini zikret" buyurdu. Hz. Hüseyin
şöyle buyurdu:
"Ey babacığım, ben Ali b.
Ebi Tâlib'in oğlu Hüseyn'im. Annem alemlerin kadınlarının
efendisi Fâtımet-üz Zehrâ'dır. Benim dedem, bütün Âdem
oğullarının efendisi Muhammed-ül Mustafâ'dır ve bunda
hiç bir şüphe yoktur. Ey Ali, benim annem senin annenden daha faziletlidir
Allah indinde ve bütün insanların nezdinde! Benim dedem senin dedenden
daha hayırlı ve Allah indinde ve bütün insanların nezdinde daha
faziletlidir!...Ey Ali, sen Allah indinde benden daha faziletlisin, ama ben
baba, anne ve dede açısından daha büyük bir iftihara sahibim!"
Ravî diyor ki söz buraya varınca, Hz.
Hüseyin babasının boynuna sarıldı ve onu öpmeye
başladı. Hz. Ali de Hüseyn'i öperek şöyle diyordu: "Allah
senin şeref ve iftiharını, ilim ve hilmini daha da
artırsın! sana zulmedenlere
Allah lanet eylesin ey Ebâ Abdillah!" Sonra Hüseyn (a.s) dönüp Resulullah
(s.a.a)'in kucağına oturdu."
Kaynak:
(Şâzân Bin Cibrîl
el-Kummî el-Fedâil kitabı S.84-85-86 Dârür Radıy H.1368 Kum Bas.
/ es-Seyyid Haşim el-Behrani
(Ö.H.1107) Hilyetül Ebrâr fi Ahvâl Muhammed ve âlihil Athâr C.2, S.123-127
Müessesetül Mearif el-İslamiyye /
eş-Şeyh Ebul Hasan el-Mirandi Mecmaün Nureyn S.192-194
/Lecnet'ül Hüseyin fi Mahed Bakır'ul Ulum "Mevsûat Kelimatil
Hüseyin" S.58-62 / Ahmed el-Müstanbat "el-Katra Fî Menâkib'un
Nebî vel-Itra" C.1, S.294-297, H.5-310 / Said Ebu Meaş
"el-Erbaiyn Fi Hubbi Emiyr'ül Müminin" C.4, S.122-125 / Azizullah
el-Atâridi "Müsned el-İmam eş-Şehid Ebi Abdullah el-Hüseyin
bin Ali" S.43-45 / Mevsuat'ul İmam el-Hüseyin C.22, S.36-39 / Benk
Cami Ahadis Ehlil Beyt C.16, S.4621 / Envarül Hidaye S.175)
Dipnotlar:
(1) Müminlerin Emiri Hz. Ali (as), ashabından
Selman, Mikdat vs. ashabı ile bulut üzerinde yükseldikten sonra şöyle
buyurdu:
Ben Allahın yeryüzündeki gözüyüm, ben
Allahın yaratıkları üzerine onun diliyim, ben Allahın
sönmeyen nuruyum, ben içinden geçilmesi gereken kapısıyım ve
onun yaratıkları üzerine onun hüccetiyim.
(el-Meclisi Bihârül
Envâr C.27, S.34, Müessesetül Vefa 1404 H Beyrut Bas. / Seyyid Haşim
el-Behrâni Medinetül Meâciz C.1, S.237-241 Müessesetül Alemi Lil Matbûât
H.1423 Beyrut Bas./ Mirza Hüseyin en-Nuri et-Tıbrisi Nefsir Rahman fi
Fadail Selman S.471-476 / Hasan bin Süleyman el-Hilli el-Muhtadar S.71-76
Menşurat el-Matbaatil Hayderiyye H.1370 Necef Bas. / Şeyh Ebu Hasan
el-Mirandi Mecmaün Nureyn S.216-221 / es-Seyyid Radi el-Musevi el-Müstanbat
el-Katra fi Menâkıb en-Nebi vel-İtra C.1, S.121-122 Tahran Bas. /
Mirza Muhammed Taki Sahifetül Ebrâr C.2, S.48-50 Dârül Cîl H.1414 Beyrut
Bas.)
(2) Sen ancak ve
ancak bir uyarıcı-korkutucusun ve her kavmin bir hidayete
eriştiricisi vardır (Rad Süresi 7. Ayet)
Hz. Ali (as) bu ayet için şöyle buyurdu: Uyarıcı-korkutucu Resulullah (saa)tır, hidayete
eriştiren de benim.
(el-Hakim Nişaburi el-Müstedrek ala Sahihayn c.3, s.129 el-Hakim
burada diyor ki: Bu hadisin isnadı
sahihtir. Ama ihraç etmemişler (Buhari ve Müslim ) /el-Heysemi "Mecma'üz Zevaid" c.7, s.41 / el-
Müttaki el-Hindi "Kenz'ul Ummal" c.1, s.251 / el-Tabari Camiul
Beyan tefsiri c.8, s.108 / İbn-i Asakir "Tarih-i Dimaşk"
c.2, s.416 / Suyuti ed-Derr ül Mensur tefsiri c.4, s.608)
Abdullah bin Abbas dedi ki: Sen
ancak ve ancak bir uyarıcı
korkutucusun ve her kavmin bir
hidayete eriştiricisi vardır (Rad Süresi 7. Ayet) ayeti indiği zaman, Resulullah (saa) şöyle buyurdu: "Uyarıcı-Korkutucu
benim, Hadi (Hidayete Eriştiren) de Ali'dir, ey Ali, hidayete varmak
isteyenler, ancak seninle hidayeti bulurlar"
(el-Suyuti
"ed-Derr'ül Mensur" tefsiri c.4, s.45 / Tefsir-i İbn-i Kesir c.3, s.502 / Tefsir-i Tabari c.13,
s.108 Hadis No: 20161 / el-Fahrettin Razi "Tefsir-i Kebir" c.19, s.14
/ el-Hakim "Müstedrek es-Sahihayn" c.3, s.129 /el-Alusi "Ruh'ul
Meani" c.13, s.97 / ez-Zerendi "Nazım Dürer es-Simtayn"
s.90 / el-Haskani "Şevahid'üt Tenzil" c.1, s.293 /
el-Sabbağ el-Maliki "Füsul el-Mühimme" s.107 /
eş-Şeblenci "Nur'ül Absar" s.71 /
el-Hamvinieş-Şafii "Feraid es-Simtayn" c.1, s.148 /
el-Müttaki el-Hindi "Muntahab'ul Kenz" c.5, s.34 / İbn-i el-Cevzi "Zad'ül Mesir" c.4, s.307
/ el-Künci eş-Şafii "Kifayet üt-Talip" s.233 / İbn-i
Asakir eş-Şafii "Tarih-i
Dimaşk" c.2, s.416 Hadis No: 923 / el-Zehebi "Mizan'ül
İtidal" c.1, s. 482 /el-Askalani "Lisan'ül Mizan" c.2,
s.199 / el-Kunduzi el-Hanefi "Yenabi'ül Mevedde" s. 238)
(3) Kâlel
İmam ül Masumin kerremallahu vecheh:
Ena tercümân
vahyüllah, ve enel masum min 'indillah.
Meali: Masum imam olan (Hz. Ali) Allah
onun yüzünü şerefli kılsın, buyurdu ki:
Ben Allahın vahyinin tercümanıyım,
ben Allah tarafından masum kılınan kişiyim.
(et-Tüsteri Şerh-i İhkakul Hak C.7, S.609; Muhammed Salih
et-Tirmizi Menakıb-ı Murtadavi S.135)
(4) Hz. Ali şöyle buyurdu: Enâ kasiymün
nâr, yevm'el Kıyâmeti ekule linnâr hâze leki ve hâze liy
Meali: "Ben Cehennemin taksimcisiyim,
Kıyamet Gününde Cehenneme bu senin, bu da benim diyeceğim"
(İbn-i Asakir eş-Şafii "Tarih-i Dimaşk" c.2, s.244 /
İbn-i Kesir el-Bidayetü ven-Nihaye c.7, s.355 Mısır bas. / el-Künci eş-Şafii
"Kifayet'üt Talib" s.71 / İbni Ebil Hadit "Şerhu Nehc' ül Belağa"
c.2, s.260 / Süleyman el-Kunduzi
"Yenabi' ul Mevedde" s.162 / el-Hamvini Feraidüs Simtayn c.1,
s.326, Hadis No: 254 / el-Âmili el-İntisar c.6, s.255 / Müesseseti Alil
Beyt Mecellet Terasena c.24, s.87 / et-Tüsteri el-Meraşi
"Şerh-i İhkakul Hak" c.4, s.261; c.15, s.189)
شاذان بن
جبرئيل: قيل
إن رسول الله
(صلى الله عليه
وآله) كان
جالسا ذات يوم
وعنده الإمام
علي بن أبي
طالب (عليه
السلام) إذ
دخل الحسين بن
علي (عليه
السلام)،
فأخذه النبي
(صلى الله عليه
وآله) وأجلسه
في حجره وقبل
بين عينيه
وقبل شفتيه،
وكان للحسين
(عليه السلام)
ست سنين، فقال
علي (عليه
السلام): يا
رسول الله!
أتحب ولدي الحسين؟
قال النبى
(صلى الله
عليه وآله):
وكيف لا أحبه،
وهو عضو من
أعضائي.
فقال علي
(عليه السلام):
يا رسول الله!
أيما أحب إليك،
أنا أم حسين؟
فقال الحسين
(عليه السلام):
يا أبت! من كان
أعلى شرفا كان
أحب إلى النبي
(صلى الله
عليه وآله) وأقرب
إليه منزلة.
قال علي
(عليه السلام)
لولده:
أتفاخرني يا
حسين؟!
قال: نعم، يا
أبتاه! إن شئت.
فقال له الإمام
علي (عليه
السلام): يا
حسين! أنا
أمير المؤمنين،
أنا لسان
الصادقين،
أنا وزير
المصطفى، أنا
خازن علم الله
ومختاره من
خلقه، أنا قائد
السابقين إلى
الجنة، أنا
قاضي الدين عن
رسول الله
(صلى الله
عليه وآله)،
أنا الذي عمه
سيد الشهداء
في الجنة، أنا
الذي أخوه
جعفر الطيار
في الجنة عند
الملائكة،
أنا قاضي الرسول،
أنا آخذ له
باليمين، أنا
حامل سورة
التنزيل إلى
أهل مكة بأمر
الله تعالى،
أنا الذي اختارني
الله تعالى من
خلقه، أنا حبل
الله المتين
الذي أمر الله
تعالى خلقه أن
يعتصموا به في
قوله تعالى: ﴿واعتصموا
بحبل الله
جميعا﴾ (1). أنا
نجم الله
الزاهر، أنا
الذي تزوره
ملائكة
السماوات،
أنا لسان الله
الناطق، أنا
حجة الله
تعالى على
خلقه، أنا يد
الله القوى،
أنا وجه الله
تعالى في
السماوات،
أنا جنب الله
الزاهر، أنا
الذي قال الله
سبحانه
وتعالى في وفي
حقي: ﴿بل عباد
مكرمون* لا
يسبقونه وبالقول
وهم بأمره
يعملون﴾(2).
أنا عروة
الله الوثقى
التي لا
انفصام لها
والله سميع
عليم، أنا
الذي باب الله
الذي يؤتى منه،
أنا علم الله
على الصراط،
أنا بيت الله
من دخله كان
آمنا، فمن
تمسك بولايتي
ومحبتي أمن من
النار، أنا
قاتل
الناكثين
والقاسطين
والمارقين،
أنا قاتل
الكافرين،
أنا أبو
اليتامى، أنا
كهف الأرامل،
أنا (عم
يتسآءلون) (3)
عن ولايتي يوم
القيامة.
وقوله تعالى:
﴿ثم لتسئلن
يومئذ عن
النعيم﴾ (4)،
أنا نعمة الله
تعالى التي
أنعم الله بها
على خلقه، أنا
الذي قال الله
تعالى في وفي
حقي: ﴿اليوم
أكملت لكم
دينكم وأتممت
عليكم نعمتي
ورضيت لكم
الإسلام دينا﴾
(5)، فمن
أحبني كان
مسلما مؤمنا
كامل الدين.
أنا الذي بي
اهتديتم، أنا
الذي قال الله
تبارك وتعالى
في وفي عدوي:
﴿وقفوهم
إنهم مسؤولون﴾ (6) أي عن
ولايتي يوم
القيامة، أنا (النبأ
العظيم) (7)،
أنا الذي أكمل
الله تعالى بي
الدين يوم غدير
خم، أنا الذي
قال رسول الله
(صلى الله عليه
وآله) في: من
كنت مولاه
فعلي مولاه.
أنا صلاة
المؤمن، أنا
حي على
الصلاة، أنا
حي على
الفلاح، أنا
حي على خير
العمل، أنا
الذي نزل على
أعدائي: ﴿سأل
سآئل بعذاب
واقع *
للكافرين ليس
له دافع﴾ (8)
بمعنى من أنكر
ولايتي، وهو
النعمان بن
الحارث
اليهودي لعنه
الله تعالى،
أنا داعي
الأنام إلى
الحوض، فهل
داعي المؤمنين
إلى الحوض
غيري؟
أنا أبو
الأئمة
الطاهرين من
ولدي، أنا
ميزان القسط
ليوم
القيامة، أنا
يعسوب الدين،
أنا قائد
المؤمنين إلى
الخيرات
والغفران إلى
ربي، أنا الذي
أصحابي يوم القيامة
من أوليائي
المبرؤون من
أعدائي، وعند
الموت لا
يخافون ولا
يحزنون، وفي
قبورهم لا يعذبون،
وهم الشهداء
والصديقون،
وعند ربهم يفرحون.
أنا الذي
شيعتي
متوثقون أن لا
يوادوا من حاد
الله ورسوله
ولو كانوا
آباءهم أو
أبناءهم، أنا
الذي شيعتي
يدخلون الجنة
بغير حساب،
أنا الذي
(عندي) ديوان
الشيعة
بأسمائهم،
أنا عون
المؤمنين
وشفيع لهم عند
رب العالمين.
أنا الضارب
بالسيفين،
أنا الطاعن
بالرمحين، أنا
قاتل
الكافرين يوم
بدر وحنين،
أنا مردي الكماة
يوم أحد، أنا
ضارب ابن عبد
ود لعنه الله
تعالى يوم
الأحزاب، أنا
قاتل عنترة
ومرحب، أنا
قاتل فرسان
خيبر.
أنا الذي قال
في الأمين
جبرئيل (عليه
السلام): لا
سيف إلا ذو
الفقار ولا
فتى إلا علي.
أنا صاحب فتح
مكة، أنا كاسر
اللات
والعزى، أنا
الهادم الهبل
الأعلى ومنات
الثالثة
الأخرى، أنا
علوت على كتف
النبي (صلى
الله عليه وآله)
وكسرت
الأصنام، أنا
الذي كسرت
يغوث ويعوق
ونسرا (عليهم
لعنة الله)، أنا
الذي قاتلت
الكافرين في
سبيل الله،
أنا الذي تصدق
بالخاتم، أنا
الذي نمت على
فراش النبى
(صلى الله
عليه وآله)
ووقيته بنفسي
من المشركين،
أنا الذي يخاف
الجن من بأسي،
أنا الذي به
يعبد الله.
أنا ترجمان
الله، أنا
خازن علم
الله، أنا
(عيبة) علم
رسول الله،
أنا قاتل أهل
الجمل وصفين
بعد رسول
الله، أنا
قسيم الجنة
والنار.
فعندها سكت
علي (عليه
السلام)، فقال
النبى (صلى
الله عليه
وآله) (للحسين
(عليه السلام)):
أسمعت يا أبا
عبد الله! ما
قاله أبوك،
وهو عشر عشير
معشار ما قاله
من فضائله،
ومن ألف ألف
فضيلة، وهو
فوق ذلك أعلى؟
فقال الحسين
(عليه السلام):
الحمد لله
الذي فضلنا
على كثير من
عباده
المؤمنين
وعلى جميع المخلوقين،
وخص جدنا
بالتنزيل
والتأويل
والصدق
ومناجاة
الأمين
جبرئيل (عليه
السلام) وجعلنا
خيار من
اصطفاه
الجليل،
ورفعنا على
الخلق أجمعين.
ثم قال
الحسين (عليه
السلام): أما
ما ذكرت يا أمير
المؤمنين!
فأنت فيه صادق
أمين.
فقال النبى
(صلى الله
عليه وآله):
اذكر أنت يا ولدي!
فضائلك.
فقال الحسين
(عليه السلام):
يا أبت! أنا
الحسين بن علي
بن أبي طالب،
وأمي فاطمة
الزهراء سيدة نساء
العالمين،
وجدي محمد
المصطفى (صلى
الله عليه
وآله) سيد بني
آدم أجمعين لا
ريب فيه، يا
علي! أمي أفضل
من أمك عند الله
وعند الناس
أجمعين، وجدي
خير من جدك،
وأفضل عند
الله وعند
الناس
أجمعين، وأنا
في المهد
ناغاني
جبرئيل،
وتلقاني
إسرافيل، يا
علي! أنت عند
الله تعالى
أفضل مني وأنا
أفخر منك
بالآباء
والأمهات
والأجداد.
قال: ثم إن
الحسين (عليه
السلام) اعتنق
أباه وجعل
يقبله، وأقبل
علي (عليه
السلام) يقبل
ولده الحسين
بن علي بن أبي
طالب، وهو
يقول: زادك الله
تعالى شرفا
وفخرا
(وتعظيما)
وعلما وحلما،
ولعن الله
ظالميك، يا
أبا عبد الله!
ثم رجع الحسين
(عليه السلام)
إلى النبى
(صلى الله
عليه وآله وسلم).
--------------------------------
1 - آل
عمران: ٣ / ١٠٣.
2 -
الأنبياء: ٢١ / ٢٦
و ٢٧.
3 -
النبأ: ٧٨ / ١.
4 -
التكاثر: ١٠٢ / ٨.
5 - المائدة: ٥ / 3.
6 -
الصافات: ٣٧ / ٢٤.
7 -
النبأ: ٧٨ / ٢.
8 -
المعارج: ٧٠ / 2.
(أبى
الفضل سديد
الدين شاذان
بن جبرائيل
ألقمي في
الفضائل ص: 86,85,84
دار الرضي ه: 1368
قم / السيد
هاشم
البحراني-الوفات
ه: 1107- في
حلية الأبرار
في أحوال محمد
وآله الأطهار
ج: 2 ص: 123-127
مطبعة البهمن
، الناشر
مؤسسة
المعارف
الإسلاميه ،
طبعة الأولى 1411
/ الشيخ أبوا
الحسن
المرندي في
مجمع النورين ص:
192-194 / احمد
المستنبط في
القطره من
بحار مناقب
النبي
والعتره ج: 1، ص:
294- 297 ح 5-310 / عزيز
الله العطاردي في مسند
الإمام
الشهيد أبي
عبد الله
الحسين بن
علي*(ع) ص: 43-45)
5- Hz. Ali
(aleyhisselam)'ın Son zaman ile İlgili Esrarengiz Hutbelerinden:
İmam
Muhammed el-Bâkir (aleyhisselam)'dan naklen, Müminlerin Emiri hz. Ali
(aleyhisselam) şöyle buyurdu:
Şanı yüce Allah tektir, birdir ve bununla eşsizdir. Daha sonra
Allah kelimeler irad etti ve bu kelimeler nur oldu. Daha sonra bu nurdan
Muhammed (sallalahu aleyhi ve âlihi ve
sellem)'i, beni ve zürriyetimi yarattı. Bunun üzerine kelimeler irad etti
ve bunlar ruh oldu. Allah bu ruhu o nurların içinde kıldı ve
ikisini de bedenlerimize yerleştirdi.
Bizler
Allahın ruhu ve kelimeleriyiz. Allah bizimle yarattıklarına
karşı delil getirdi. Bu durumda iken, güneşin, ayın,
gecenin, gündüzün ve gözlerin daha görmediği anda yeşil bir
gölgelikte kaldık. Orada onu takdis ettik ve yücelttik. Allah
yarattıklarını yaratmadan önce bunu yapmıştık.
Allah,
Peygamberlerden bize iman ve yardım etmeleri için söz aldı ve bunu
şanı yüce Allah şöyle buyurdu: 'Hani Allah, peygamber-lerden:
Ben size Kitap ve hikmet verdikten sonra nezdinizdekileri tasdik eden bir
peygamber geldiğinde ona mutlaka inanıp yardım edeceksiniz, diye
söz almıştı'... (Âl-i
İmrân : 81) Yani Muhammede (s.a.a.)
inanmaları ve vasi-sine de yardımcı olmaları
istenmişti. Muhammede (s.a.a.) inandılar fakat vasisine (yani bana)
yardımcı olmadılar ama ilerde hepsi ona yardımcı
olacaklardır. Allah, benim ve Muhammedin (s.a.a.)
hakkında beraberce birbirimize karşı yardımlaşma için
söz almıştı. Muhammede (s.a.a.) karşı
yardımcı oldum, onun huzurunda cihat ettim ve
düşmanlarını öldürdüm. Allahın benden almış
olduğu yardımlaşma sözünü böylece yerine getirmiş oldum.
Bana karşı verilen yardımlaşma sözünü ise, peygamberler
vefat ettiklerinde daha yerine getirmemişlerdi, ama, ilerde bana
yardımcı olacaklardır. O zaman doğusu ve batısı
benim hükmüm altında olduğunda Allah, Ademden Muhammede (s.a.a.)
kadar bütün peygamberleri hayatta kılıp bana gönde-recektir. Hepsi
benim hizmetimde olup, ölülerin ve hayatta olan insanların ve cinlerin
başlarını kılıçlarla vuracaklar.
Ne
acayiptir! Neden acayip olmasın ki, o zamanda ölü bilinen peygamberleri
Allah gönderecek ve hepsi: 'Emrindeyiz, emrindeyiz ey Allahın davetçisi'
diyecekler. Hepsi Kufe nin sokaklarına dalacaklar.
Kılıçlarını ellerine almış ve geçmişten o
zamana kadar yaşamış olan bütün zalimlerin ve onlara
uyanların başlarını kılıçları ile
vuracaklar. Ta ki şanı yüce Allahın bu buyurduğu yerine
gelene kadar: 'Allah, sizlerden iman edip iyi davranış-larda
bulunan-lara, kendilerinden öncekileri sahip ve hakim
kıldığı gibi onları da yeryüzüne sahip ve hakim kılacağını,
onlar için beğenip seçtiği dini onların iyiliğine
yerleştirip koruyacağını ve korku döneminden sonra, bunun
yerine onlara güven sağlıyacağını vâdetti. Çünkü onlar
bana kulluk ederler; hiçbir şeyi bana eş tutmazlar...'(Nur: 55.
Ayet) Yani
korkmadan ve güven içinde, kimseden çekinmeden bana ibadet etmeleridir. Onlarda
hiç bir takiye olmadan bunu yapmalarıdır.
Benim
galibiyetimden sonra galibiyetlerim daha vardır ve benim dönüşlerden
sonra tekrar dönüşlerim vardır. Galibiyetlerin ve dönüşlerin
sahibi benim!
Savaş
alanlarında kahramanlıkların, öldürücü
saldırıların ve ölümün sahibi benim! Ben demirden bir kaleyim!
Ben Allahın kulu ve Rasulallah (sallalahu aleyhi ve alihi ve sellem)'in
kardeşiyim!
Ben
Allahın emini, ve haznedarı, Allah'ın sırrının yeri,
hicabı, yüzü, yolu ve terazisiyim! İnsanları Allahın
huzuruna hesaba getiren benim!
Ben,
ayrılmışları birleştiren ve birleşmiş
olanları ayıran Allahın kelimesiyim!
Ben,
Allahın güzel isimleri, yüce misalleri ve en büyük ayetiyim!
Ben,
cennetin ve cehennemin sahibiyim! Cennet ehlini cennete ve cehennem ehlini
cehenneme yerleştirenim!
Cennet
ehlini sevindirmek, cehennem ehlini azap etmek ve bütün
yartılmışların hesabı elimdedir. Hükümlerini
aldıktan sonra her şeyin ona döneceği yer benim!
Bütün
yaratılmışların hesabı bana aittir!
Küçük
günahların hesap yeri benim !
Araf
üzerinde ezan okuyan (davet eden) benim!
Ben
güneşi ortaya gösterenim!
Ben
Dabbet'ul Ard (Yeryüzünün kıyamet alameti)'ım!
Ben cehennemi bölenim!
Ben cennetlerin haz-nedarı ve Arafın sahibiyim!
Ben
Müminlerin Emiri takva ehlinin arıbeyiyim!
Ben öncekilerin ayeti,
konuşanların dili, vasilerin sonuncusu, peygamberlerin varisi, alemin
Rabbinin halifesi, Rabbimin dosdoğru olan yoluyum, ben Rabbimin hak
adaleti, göklerin ve yeryüzünün içinde ve arasında bulunanların
üzerine delil olan kişiyim!
Allahın,
sizin yaratılışınızın
başlangıcında sizlere karşı onunla delil
gösterdiği kişi benim!
Hesaplaşma
gününün şahidi benim!
Kaderin,
belaların, zorlukların, olacakların, gerçek sözün ve neseplerin
ilmi bendedir! İlmi tutan peygamberlerin ayetlerini tutan benim!
Ben
Asa'nın (hz.
Musanın sopası) ve yakıcı olan damganın sahibiyim!
Bulutların,
şimşeklerin, yıldırımların,
karanlıkla-rın, nurların, rüzgarların, dağların,
denizlerin, yıldızların, güneşin ve ayın hizmetinde
olduğu kişi benim.
Demirden
olan kale benim! Ben bu ümmetin farukuyum (hak ile batılı birbirinden
ayıran). Hiyadete eriştiren benim.
İlk
Ad kavmini, Semud kavmini, Res eshabını ve bunların
arasında daha nice toplumları öldüren benim!
Zalimleri
zelil kılan benim! Medyenin sahibi benim! Firavnu öldüren ve
Musayı kurtaran benim!
Allahın
Muhammede (s.a.a) sır olarak öğrettiği ve onun da bana onu
sır olarak öğretmiş olduğu ilim ile her şeyin
sayısına ve bilgisine sahip olan benim!
Rabbim,
ismini, kelimesini, hükmünü, ilmini ve anlayışını bana
hoşnutlukla verdi.
Ey
insanlar! Beni kaybetmeden önce bana sorunuz!
Ey
Allahım, seni onlara şahit tutuyorum ve onları senin koruman
altına veriyorum. Bütün haraket ve kuvvet ancak Ali ve yüce olan Allah ile
olabilir. Emrine tabi olarak Allahı hamdederiz.
Kaynaklar:
(Hasan bin Suleymân
el-Hilli Muhtasar'ul Basâir s:32-34 / el-Meclisi Biharul-Envâr c: 53 , s: 46-49
/ eş- Şeyh Abdullah el-Behrani "Avâlim'ul Ulûm" C.4,
S.476-479 / El-Fayd el-Kâşâniy Tefsir el-Sâfi c: 1, s: 351-352 / Mirza
Muhammed el-Meşhedi Tefsir Kenzul-Dekâik c: 2 , s: 143-144 / Said Ebu
Meaş "el-İmam el-Mehdi Filkuran vessünneh" S.303-305 /
Şeyh Muham-med Hasan el-Hur el-Âmili El-İykâz s: 335-336 / Seyyid Nimetullah el-Cezairi "Riyad'ul
Ebrar Fi Mena-kib el-Eimmet'ül Ethar" C.3, S.248-250)
خطبة
أمير
المؤمنين
عليه السلام
عن آخر الزمان
السَّيِّدُ
الْمُعَاصِرُ، فِي
كِتَابٍ
صَنَعَهُ فِي
الرَّجْعَةِ: عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ
الْحَسَنِ [1] بْنِ
عَبْدِ
اللَّهِ
الْأُطْرُوشِ
الْكُوفِيِّ، قَالَ:حَدَّثَنَا
أَبُو عَبْدِ
اللَّهِ جَعْفَرِ
بْنِ
مُحَمَّدٍ
الْبَجَلِيِّ، قَالَ: حَدَّثَنِي
أَحْمَدُ
بْنُ
مُحَمَّدِ
بْنِ خَالِدٍ
الْبَرْقِيُّ، قَالَ:
حَدَّثَنِي
عَبْدُ
الرَّحْمَنِ
بْنُ أَبِي
نَجْرَانَ،عَنْ
عَاصِمِ بْنِ
حُمَيْدٍ،عَنْ
أَبِي حَمْزَةَ
الثُّمَالِيِّ،عَنْ
أَبِي جَعْفَرٍ
الْبَاقِرِ(عَلَيْهِ
السَّلاَمُ)،
قَالَ: Ğقَالَ
أَمِيرُ
الْمُؤْمِنِينَ (عَلَيْهِ
السَّلاَمُ):
إِنَّ
اللَّهَ
تَبَارَكَ
وَتَعَالَى
أَحَدٌ،
وَاحِدٌ،
تَفَرَّدَ
فِي
وَحْدَانِيَّتِهِ، ثُمَّ
تَكَلَّمَ
بِكَلِمَةٍ
فَصَارَتْ
نُوراً،ثُمَّ
خَلَقَ مِنْ
ذَلِكَ
النُّورِ
مُحَمَّداً، وَخَلَقَنِي
وَذُرِّيَّتِي
مِنْهُ، ثُمَّ
تَكَلَّمَ
بِكَلِمَةٍ
فَصَارَتْ
رُوحاً،
فَأَسْكَنَهُ
اللَّهُ فِي
ذَلِكَ
النُّورِ، وَأَسْكَنَهُ
[2] فِي
أَبْدَانِنَا،
فَنَحْنُ
رُوحُهُ وَكَلِمَاتُهُ،فَبِنَا
احْتَجَّ
عَلَى
خَلْقِهِ،
فَمَا
زِلْنَا فِي
ظُلَّةٍ
خَضْرَاءَ،
حَيْثُ لاَ
شَمْسٌ،
وَلاَ قَمَرٌ،
وَلاَ
لَيْلٌ، وَلاَ
نَهَارٌ، وَلاَ
عَيْنٌ
تَطْرِفُ،
نَعْبُدُهُ
وَنُقَدِّسُهُ
وَنُسَبِّحُهُ، وَذَلِكَ
قَبْلَ أَنْ
يَخْلُقَ
شَيْئاً، وَأَخَذَ
مِيثَاقَ
الْأَنْبِيَاءِ
بِالْإِيمَانِ
وَالنُّصْرَةِ
لَنَا،
وَذَلِكَ
قَوْلُ
اللَّهِ
عَزَّ
وَجَلَّ: (وَإِذْ
أَخَذَ اللّٰهُ
مِيثٰاقَ
النَّبِيِّينَ
لَمٰا
آتَيْتُكُمْ
مِنْ كِتٰابٍ
وَحِكْمَةٍ
ثُمَّ جٰاءَكُمْ
رَسُولٌ
مُصَدِّقٌ
لِمٰا
مَعَكُمْ
لَتُؤْمِنُنَّ
بِهِ
وَلَتَنْصُرُنَّهُ)
[آل عمران81] يَعْنِي: لَتُؤْمِنُنَّ
بِمُحَمَّدٍ (صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَآلِهِ)،
وَلَتَنْصُرُنَّ
وَصِيَّهُ،
وَسَيَنْصُرُونِّي
جَمِيعاً.
وَإِنَّ
اللَّهَ
أَخَذَ
مِيثَاقِي
مَعَ مِيثَاقِ
مُحَمَّدٍ (صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَآلِهِ) بِالنُّصْرَةِ
بَعْضُنَا
لِبَعْضٍ، فَقَدْ
نَصَرْتُ
مُحَمَّداً (صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَآلِهِ)،
وَجَاهَدْتُ
بَيْنَ
يَدَيْهِ، وَقَتَلْتُ
عَدُوَّهُ، وَوَفَيْتُ
لِلَّهِ
بِمَا أَخَذَ
عَلَيَّ مِنَ
الْمِيثَاقِ،
وَالْعَهْدِ،
وَالنُّصْرَةِ
لِمُحَمَّدٍ (صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَآلِهِ)،
وَلَمْ يَنْصُرْنِي
أَحَدٌ مِنْ
أَنْبِيَاءِ
اللَّهِ وَرُسُلِهِ، وَذَلِكَ
لَمَّا
قَبَضَهُمُ
اللَّهُ إِلَيْهِ، وَسَوْفَ
يَنْصُرُونَنِي،
وَيَكُونُ
لِي مَا
بَيْنَ
مَشْرِقِهَا
وَمَغْرِبِهَا، وَلَيَبْعَثُهُمُ
اللَّهُ
أَحْيَاءً، مِنْ
لَدُنْ آدَمَ
إِلَى
مُحَمَّدٍ(صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَآلِهِ)، كُلُّ
نَبِيٍّ
مُرْسَلٍ، يَضْرِبُونَ
بَيْنَ
يَدَيَّ
بِالسَّيْفِ هَامَ
الْأَمْوَاتِ
وَالْأَحْيَاءِ،
مِنَ
الثَّقَلَيْنِ
جَمِيعاً.
فَيَا
عَجَبَاهْ
وَكَيْفَ لاَ
أَعْجَبُ مِنْ
أَمْوَاتٍ
يَبْعَثُهُمُ
اللَّهُ
أَحْيَاءً، يُلَبُّونَ
زُمْرَةً
زُمْرَةً
بِالتَّلْبِيَةِ: لَبَّيْكَ
لَبَّيْكَ، يَا
دَاعِيَ
اللَّهِ؛
قَدْ
تَخَلَّلُوا
سِكَكَ
الْكُوفَةِ،
وَقَدْ
شَهَرُوا
سُيُوفَهُمْ
عَلَى
عَوَاتِقِهِمْ
لِيَضْرِبُوا
بِهَا هَامَ
الْكَفَرَةِ،
وَجَبَابِرَتَهُمْ،
وَأَتْبَاعَهُمْ
مِنْ
جَبَابِرَةِ الْأَوَّلِينَ
وَالْآخِرِينَ، حَتَّى
يُنْجِزَ
اللَّهُ مَا
وَعَدَهُمُ فِي
قَوْلِهِ: (وَعَدَ
اللّٰهُ
الَّذِينَ
آمَنُوا
مِنْكُمْ
وَعَمِلُوا
الصّٰالِحٰاتِ
لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ
فِي الْأَرْضِ
كَمَا
اسْتَخْلَفَ
الَّذِينَ
مِنْ قَبْلِهِمْ
وَلَيُمَكِّنَنَّ
لَهُمْ
دِينَهُمُ
الَّذِي ارْتَضىٰ
لَهُمْ
وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ
مِنْ بَعْدِ
خَوْفِهِمْ
أَمْناً
يَعْبُدُونَنِي
لاٰ
يُشْرِكُونَ
بِي شَيْئاً...) (النور: 55)
أَيْ
يَعْبُدُونَنِي
آمِنِينَ لاَ يَخَافُونَ
أَحَداً مِنْ
عِبَادِي، لَيْسَ
عِنْدَهُمْ
تَقِيَّةٌ.
وَإِنَّ
لِي
الْكَرَّةَ
بَعْدَ
الْكَرَّةِ، وَالرَّجْعَةَ
بَعْدَ
الرَّجْعَةِ، وَأَنَا
صَاحِبُ
الرَّجَعَاتِ
وَالْكَرَّاتِ،
وَصَاحِبُ
الصَّوْلاَتِ
وَالنَّقِمَاتِ،
وَالدَّوْلاَتِ
الْعَجِيبَاتِ،
وَأَنَا
قَرْنٌ مِنْ
حَدِيدٍ،
وَأَنَا عَبْدُ
اللَّهِ
وَأَخُو
رَسُولِهِ،
وَأَنَا أَمِينُ
اللَّهِ
وَخَازِنُهُ،
وَعَيْبَةُ [3]
سِرِّهِ،
وَحِجَابُهُ
عَزَّ
وَجْهُهُ، وَصِرَاطُهُ،
وَمِيزَانُهُ،
وَأَنَا
الْحَاشِرُ
إِلَى
اللَّهِ،
وَأَنَا
كَلِمَةُ اللَّهِ
الَّتِي
يُجْمَعُ
بِهَا
الْمُتَفَرِّقُ،
وَيُفَرَّقُ
بِهَا
الْمُجْتَمِعُ،
وَأَنَا
أَسْمَاءُ
اللَّهِ
الْحُسْنَى، وَأَمْثَالُهُ
الْعُلْيَا،
وَآيَاتُهُ
الْكُبْرَى، وَأَنَا
صَاحِبُ
الْجَنَّةِ
وَالنَّارِ، أُسْكِنُ
أَهْلَ
الْجَنَّةِ
الْجَنَّةَ، وَأَهْلَ
النَّارِ
النَّارَ، وَإِلَيَّ
تَزْوِيجُ
أَهْلِ
الْجَنَّةِ، وَإِلَيَّ
عَذَابُ
أَهْلِ
النَّارِ،
وَإِلَيَّ
إِيَابُ
الْخَلْقِ
جَمِيعاً
وَأَنَا
الْمَآبُ
الَّذِي يَؤُوبُ
إِلَيْهِ
كُلُّ شَيْءٍ
بَعْدَ الْفَنَاءِ،
وَإِلَيَّ
حِسَابُ
الْخَلْقِ جَمِيعاً،
وَأَنَا
صَاحِبُ
الْمُهِمَّاتِ، وَأَنَا
الْمُؤَذِّنُ
عَلَى
الْأَعْرَافِ،
وَأَنَا
بَارِزُ
الشَّمْسِ،
وَأَنَا دَابَّةُ
الْأَرْضِ، وَأَنَا
قَسِيمُ
النَّارِ،
وَأَنَا
خَازِنُ
الْجِنَانِ،
وَأَنَا
صَاحِبُ
الْأَعْرَافِ،
وَأَنَا
أَمِيرُ
الْمُؤْمِنِينَ،
وَيَعْسُوبُ الْمُتَّقِينَ، وَآيَةُ
السَّابِقِينَ، وَلِسَانُ
النَّاطِقِينَ،
وَخَاتَمُ
الْوَصِيِّينَ،
وَوَارِثُ
النَّبِيِّينَ،
وَخَلِيفَةُ
رَبِّ
الْعَالَمِينَ،
وَصِرَاطُ
رَبِّيَ
الْمُسْتَقِيمُ،
وَقِسْطَاسُهُ
[4]،
وَالْحُجَّةُ
عَلَى أَهْلِ
السَّمَاوَاتِ
وَالْأَرَضِينَ، وَمَا
فِيهِمَا،
وَمَا
بَيْنَهُمَا.
وَأَنَا
الَّذِي
احْتَجَّ
اللَّهُ بِي
عَلَيْكُمْ
فِي
ابْتِدَاءِ
خَلْقِكُمْ، وَأَنَا
الشَّاهِدُ
يَوْمَ الدِّينِ، وَأَنَا
الَّذِي
عَلِمْتُ
الْمَنَايَا
وَالْبَلاَيَا،
وَالْقَضَايَا، وَفَصْلَ
الْخِطَابِ، وَالْأَنْسَابَ
[5]، وَاسْتُحْفِظْتُ
آيَاتِ
النَّبِيِّينَ
الْمُسْتَحِقِّينَ
وَالْمُسْتَحْفَظِينَ، وَأَنَا
صَاحِبُ
الْعَصَا
وَالْمِيسَمِ
[6]، وَأَنَا
الَّذِي
سُخِّرَ لِي
السَّحَابُ، وَالرَّعْدُ، وَالْبَرْقُ، وَالظُّلَمُ، وَالْأَنْوَارُ، وَالرِّيَاحُ، وَالْجِبَالُ، وَالْبِحَارُ،
وَالنُّجُومُ، وَالشَّمْسُ،
وَالْقَمَرُ، وَأَنَا
الَّذِي
أَهْلَكْتُ
عَاداً وَثَمُودَ
وَأَصْحَابَ
الرَّسِّ
وَقُرُوناً
بَيْنَ
ذَلِكَ
كَثِيراً، وَأَنَا
الَّذِي
ذَلَّلْتُ
الْجَبَابِرَةَ، وَأَنَا
صَاحِبُ
مَدْيَنَ، وَمُهْلِكُ
فِرْعَوْنَ،
وَمُنْجِي
مُوسَى، وَأَنَا
الْقَرْنُ
الْحَدِيدُ، وَأَنَا
فَارُوقُ
الْأُمَّةِ، وَأَنَا
الْهَادِي
عَنِ
الضَّلاَلَةِ،
وَأَنَا
الَّذِي
أَحْصَيْتُ
كُلَّ شَيْءٍ
عَدَداً بِعِلْمِ
اللَّهِ
الَّذِي
أَوْدَعَنِيهِ،
وَسِرُّهُ
الَّذِي
أَسَرَّهُ
إِلَى
مُحَمَّدٍ (صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَآلِهِ)، وَأَسَرَّهُ
النَّبِيُّ
إِلَيَّ، وَأَنَا
الَّذِي
أَنْحَلَنِي
رَبِّي اسْمَهُ
وَكَلِمَتَهُ
وَحِكْمَتَهُ
وَعِلْمَهُ
وَفَهْمَهُ.
يَا
مَعْشَرَ
النَّاسِ،سَلُونِي
قَبْلَ أَنْ
تَفْقِدُونِي، اللَّهُمَّ
إِنِّي
أُشْهِدُكَ
وَأَسْتَعْدِيكَ
[7]
عَلَيْهِمْ،
وَلاَ حَوْلَ
وَلاَ قُوَّةَ
إِلاَّ
بِاللَّهِ
الْعَلِيِّ
الْعَظِيمِ،
وَالْحَمْدُ
لِلَّهِ
مُبْتَلَيْنَğ
----------------------------------
[1] فيĞج، ي،طğ:الحسين.
[2] في
المصدر:و
أمكنه.
[3] عيبة
الرجل:موضع
سرّه.Ğلسان
العرب- عيب-1:634ğ.
[4]
القسطاس:أقوم
الموازين.Ğلسان
العرب- قسط-7:377ğ.
[5]
(والأنساب)لس
في المصدر.
[6]
المسم:الحديدة
التي يكوى
بها.Ğلسان
العرب- وسم-12:636ğ.
[7]
استعداه: استنصره
و
استعانه.Ğلسان
العرب-عدا-15:39ğ.
(العلامة
المجلسي في
بحار الأنوار
ج 53 ص 46-49 / حسن بن
سليمان الحلي
في مختصر
البصائر ص 32-34 /
السيد هاشم
البحراني في
تفسير
البرهان ج 4 ص 95-96
و في مدینه
المعاجز: 3/105 ح768/
الشيخ جواد
عباس
الكربلائي في
الأنوار
الساطعة في
شرح زيارة
الجامعة ج 4 ص 484-486
/الشيخ علي
اليزدي
الحائري في
إلزام النّاصب
ج 2 ص 319-320 / الشيخ
عبدالله
البحراني في
عوالم العلوم
والمعارف
والاحوال ج 4 ص 476-
479 / سعيد ابو معاش
في الامام
المهدي في
القرآن
والسنة ص 303-305 / السيد
نعمة الله
الجزائري في
رياض الابرار
ج 3 ص 248- 250 ح 326)
Asbağ
Bin Nebate dedi ki: Emir el Müminin Hz. Ali (as) hutbesinde dedi ki:
-
Ben
Resülullahın (saa) kardeşi ve ilminin varisiyim, hikmetinin madeni,
sırrının sahibiyim.
-
Allahu
Teâlâ'nın nazil ettiği kitaplarında, bir kitaptaki bir harf dahi
olsa bana ait oldu ve artı olarak, bana Kıyamet gününe kadar olan ve
olacak ilmi verildi.
-
Bana
neseplerin (nesilleri tanıma) ve sebeplerin (her şeyin sebebini
bilme) ilmi verildi.
-
Bana bin
anahtar verildi ki, her anahtar bin kapıyı açar.
-
Kader
ilmi ile genişletilmiş yetkiye sahibim,
- Bütün
bunlar, gece ve gündüz meydana geldiği gibi, benden sonraki vasilerde de aynı şekilde olacaktır,
ta ki Allah, yeryüzüne ve üzerindekilere varis oluncaya kadar. zira O,
varislerin en hayırlısıdır.
- Bana Sırât (yol),
Mizan (terazi), Sancak (Hamd Bayrağı) ve Kevser (havuzu) verildi.
-
Kıyamet
günü Âdemoğullarının önünde duran benim.
-
Ben
halkı hesaba çekecek kimseyim.
-
Onları
(hakkettikleri) evlerine yerleştiren ve oturtan benim.
-
Ben
ateş (Cehennem) ehlinin azabıyım.
-
Bütün
bunlar Allahın bana verdiği fazilettendir
-
Her kim
benim yeryüzünde, tekrar tekrar geri döndüğümü, eskiden olduğu gibi
yeniden göründüğümü inkar ederse, bizi
reddetmiş olur. Bizi reddeden de Allah'ı reddetmiş olur.
-
Ben
davetlerin sahibiyim.
-
Ben
salavatların sahibiyim, ben cezaların sahibiyim, ben işaretlerin
sahibiyim, ben
harika ve şaşırtıcı ayetlerin sahibiyim.
Ben yaratıkların sırlarının bilginiyim. Ben bir demir
kaleyim, asla yeni değilim. Ben melekleri, evlerine yerleştirenim.
-
Ben
ezelde (sonsuzlukta) ruhlar üzerine ahit (anlamşa) alanım.
-
Ben hala
Kayyum olan (Allah)'ın emriyle Ben sizin rabbiniz değil miyim? diye
seslenenim.
-
Ben
Allah'ın yaratıkları içinde onun konuşan sözüyüm.
-
Ben bütün
yaratıklara salavatta ahit alan kişiyim.
-
Ben
dulların ve yetimlerin yardımcısıyım
-
Ben ilim
kentinin kapısıyım.
-
Ben
mü'minlerin efendisiyim.
-
Ben hidayete erenlerin bayrağıyım.
-
Ben
sağın (sağ
ashabının) sahibiyim.
-
Yakiyn
(kesinlik veya ölüm) benim.
-
Ben
müttakilerin (Allah'tan sakınıp takva sahibi olanların).
-
Ben dine
doğru önde gidenim.
-
Ben
Allah'ın sağlam ipiyim(1)
-
Ben bu
kılıcımla (Zülfikar ile) (yeryüzü), zulüm ve zorbalıkla
dolduğu (dolacağı) gibi adaletle dolduracak kişiyim(2)
-
Ben
Cibrilin sahibiyim.
-
Ben
Mikailin takip edenim.
-
Ben
Hidayet ağacıyım.
-
Ben
takvanın bayrağıyım.
-
Ben
yaratılanları topladığı kelime ile onları Allah'a doğru
haşreden kişiyim.
-
Ben
yaratıkların yaratıcısıyım.
-
Ben
hükümleri toplayanım.
-
Ben
açmış goncanın ve kırmızı devenin sahibiyim.
-
Ben
yakiynin (kesinlik) kapısıyım.
-
Ben
Emir'ül Mümininim (Müminlerin Emiri).
-
Ben
Hıdır'ın sahibiyim.
-
ben
beyazın sahibiyim(3)
-
Ben Feyha'nın
sahibiyim.(4)
-
Ben
rakipleri katledenim.
-
Ben
cesurların yok edicisiyim.
-
Ben ilk
asırların sahibiyim.
-
Sıddık'ül
Ekber (en büyük doğrulayıcı) benim.
-
Faruk'ul
Azam (Hak ile batılı birbirinden ayıran en büyük faruk) benim.
-
Vahiy ile
konuşan benim.
-
Ben
yıldızların sahibiyim.
-
Rabbimin
emri ve Allahın bana has kıldığı ilmi ile onun
(onların) idarecisiyim.
-
Ben
sarı bayrakların sahibiyim, ben kırmızı
bayrakların sahibiyim.
-
Yüce bir
iş için Gaib'ül muntazar (beklenilen ve görünmeyen mehdi) benim.
-
Lutfedici
benim, geniş bağışlarda bulunan benim. Her şeyi
avucumun içinde tutan benim. Kendi nefsini vasfeden benim.
-
Ben
Rabbimin dinine bakanım, kuzenimin (Rasulullah -saa-'ın)
koruyucusuyum.
-
Ben
Rahman (Allah)'ın valisiyim.
-
Ben
Hıdır ve Harun'un sahibiyim.
-
Ben Musa
ve Yuşa bin Nun'un sahibiyim.
-
Ben
cennetin sahibiyim.
-
Ben
damlaların ve yağmurun sahibiyim.
-
Ben
depremlerin ve tutulmaların sahibiyim.
-
Ben
binlerin dehşete düşüreniyim.
-
Ben
kafirlerin katiliyim.
-
Ben
iyilerin imamıyım.
-
Beyt'ül
Mamur benim. yükseltilmiş tavan benim.
-
Kabarıp
tutuşan deniz benim.
-
Ben
mabedin içiyim (bâtınıyım).
-
Ben
milletlerin dayanağıyım.
-
Ben büyük
ve yüce emrin sahibiyim.
-
Benimle
konuşabilecek (konuşmaya cesaret edebilecek) bir konuşmacı
var mı?
-
Ateş
(cehennem) benim.
-
Eğer
Allahu Teâlâ'nın ve Resulullah Sallallahu aleyhi ve âlihi vesellemin
sözünü duymasaydım, bu kılıcımı size saplar ve sizi
sonuncunuza kadar hepinizi katlederdim.
-
Ramazan
ayı benim. Ben Kadir gecesiyim.
-
Ben
kitabın anasıyım.(5)
-
Ben
Faslul Hitab'ım.
-
Ben Hamd
(Fatiha) süresiyim.
-
Ben hali
hazırda ve seferdeki salat (namaz)'ın sahibiyim. Hatta, salat
(namaz), oruç, (kutsal) geceler, günler, aylar ve yıllar biziz.
-
Haşr
(haşredilme günü) ve nehr (kurban etme süreci) sahibi benim.
-
Muhammed
(saa)'in ümmetinden ağır yükü kaldıran benim.
-
Ben
secdenin kapısıyım.
-
Tapan
(ibadet eden) benim,
-
Yaratılan
(mahluk) benim,
-
Tanık
(şahit) olan benim,
-
Tanık
olunan (şahit olunan, müşahade edilen) benim,
-
Ben
yeşil ipeğin sahibiyim.
-
Göklerde
ve yer yüzünde anılan (zikredilen) benim,
-
Resȗlullah
ile birlikte göklerde geçmişi olan benim,
-
Kitabın
ve yayın (kavs) sahibi benim.(6)
-
Ben
Âdemin oğlu Şeysin sahibiyim.
-
BenMusanın
ve İremin sahibiyim.
-
Ben
kendisiyle misaller (örnekler) verilen kimseyim.
-
Ben
yeşil semanın sahibiyim.
-
Ben tozlu
dünyanın sahibiyim.
-
Ben
umutlar kesildikten sonra yağmurun sahibiyim.
-
İşte
ben buyum, kim benim gibi olabilir?
-
Ben en
büyük gök gürültüsünün sahibiyim (sorumlusuyum).
-
Ben en
kederli (hüzünlü, karanlık olan) denizin sahibiyim.
-
Ben
güneşle konuşanım.
-
Ben,
düşmanlara çakan yıldırımım.
-
Ben,
takva sahiplerinden itaat edenlerin affıyım ve Allah, Rabbimdir,
O'ndan başka ilah yoktur. Doğrusu batılın bir seyri,
hakkın bir devleti var, o halde siz Emevî fitnesini ve Kisrav devletini
gözetleyin. Daha sonra Abbas oğullarının devleti (hükmü,
yönetimi), rahatlıkla ve güç kullanılarak Dicle, Duceyl ve Fırat
arasında el-Zawra adında bir şehir kurar. Orada oturanlar
lanetlidir. Zorbaların tiyneti (aslı / hamuru) oradan çıkar.
Saraylar yükselir, örtüler düşer.
Hile ve sefahat içinde ayağa kalkarlar. Abbas oğulları,
kralın yıl sayısına göre 42
kralla hükmedeceklerdir. Sonra, ortalık toz duman biçimde fitne dolacak,
ve boynundaki kırmızı gerdanlık olduğu halde, hak,
ayakta kalacaktır. Sonra yıldızlar arasındaki dolunay gibi,
yüzümün parıltısıyla her taraf aydınlanır.
-
Bilin ki
çıkışımın (zuhurumun) on belirtisiolacaktır:
-
Birincisi Kufe sokaklarında bayrakların
parçalanması,
-
Ve
mescitler tatil edilip devre dışı bırakılması,
-
Ve hacca
gidişler durdurulması,
-
Horasanda
yere gömülmeler ve kovulup sürülmelerin olması,
-
Kuyruklu
yıldızın görülmesi,
-
Yıldızların
birleşmesi,
-
Kargaşa ve kaos, cinayet ve
yağmacılığın çıkması.
-
İşte
bunlar on alamettir (belirtidir). Ver her alametten (işaretten) diğer
alamete (işarete) doğru tuhaflıklar olacaktır. Ve eğer
bu alametler tamamlanırsa Kaim'imiz (mehdimiz) hak üzere ayağa kalkar
(zuhur eder).
Sonra
buyurdu ki:
- Ey
insanlar topluluğu, Rabbinizi tenzih edin, O'na asla işaret etmeyin.
Her kim yaratıcıyı sınırlandırırsa
konuşan kitaba karşı küfre girer.
Sonra buyurdu ki:
- Benim
uğrumda öldürülen ve benim uğruma zulüm gören ve kovulan velayetimin ehline (beni veli
edinenlere) ne mutlu! Onlar, Allah'ın yeryüzündeki
hazinedarlarıdır. Onlar, en büyük korku gününde paniğe
kapılmazlar (korkmazlar).
- Ben
Allah'ın söndürülemeyen nuruyum. Gizli kalmayan sır benim.
Kaynaklar:
1- Hafız Recep
el-Bersi Meşâriku Envâril Yakîn Fi Esrâr Emirül Müminin S.165-166
2- Abdürresul Zeyniddin
el-Hutabün Nâdire Li-Emiril Müminin S.191-194, 17.Hutbe Müessesetül
Belâğ 1.Bas.1425 H.
3- Seyyid Haydar Emali
"Tefsîr-i el-Muhit'ul Azam vel Bahr'il Hudam Fi Tevili Kitab'ullahil Aziz
C.1, S.218-220
4- Şeyh Ebul Hasen
el-Mirandi "Mecma'ün Nureyn" S.339-340
5- Hutbetül Beyan ve
Hutbetül İftihar el-Mensubeten Li Emirül Müminin S.51-55 Menşurat
Dârül Advâ- Beyrut Bas.
Dipnotlar:
(1) Ali
İmran 103. Ayete işaret: Allah'ın ipine sarılın ve
ayrılmayın İmam
Cafer es-Sadık aleyhisselam bu ayet için buyurdu ki: Allah'ın ipi
biziz.
(Hakim el-Haskani
"Şevahid'üt Tenzil" c.1, s.169).
(2) Dünyanın son zamanlarında imam
Mehdi'nin zuhurunu işaret ediyor ve dünyayı kurtaracak imam Mehdi'nin
kendisi olduğuna dair işaretler vermiştir.
(3) Beyazın sahibi, Hz. Musa'ya verilen
beyaz el mucizesine işaret vardır.
(4) Feyha;
Şam, Basra, Trablus ve Lübnana verilen addır. Kelime manası ferahlık ve rahatlık manasındadır. Tam olarak bilmediğimizden kelimeyi orijinal
hali ile getirdik.
(5) Ümmül Kitab - Kitabın anası
anlamındadır ve bu Fatiha süresidir.
(6) Kavs; Resulullah
Sallallahu aleyhi ve âlihi vesellem'in miraçta gittiği son nokta. Allahu
Teala ayette şöyle buyuruyor: "Fekâne kâbe kavseyni ev ednâ /
فَكَانَ
قَابَ
قَوْسَيْنِ
أَوْ أَدْنَىٰ) "Yaklaştı iki yay mesafesi belki de daha
yakın"(Rahman 9. Ayet).
عن الأصبغ
بن نباتة قال:
خطب أمير
المؤمنين
عليه السلام
فقال في
خطبته: أنا
أخو رسول
اللَّه ووارث
علمه، ومعدن
حكمه، وصاحب
سرّه، وما
أنزل اللَّه
حرفاً في كتاب
من كتبه إلّا
وقد صار إليّ،
وزاد لي علم
ما كان وما
يكون إلى يوم
القيامة،
أعطيت علم
الأنساب
والأسباب،
وأعطيت ألف
مفتاح يفتح كل
مفتاح ألف
باب، ومددت
بعلم القدر،
وإن ذلك يجري
في الأوصياء من
بعدي ما جرى
الليل
والنهار حتى
يرث اللَّه الأرض
ومن عليها،
وهو خير
الوارثين.
أُعْطِيت
الصراط
والميزان
واللواء
والكوثر، أنا
المقدّم على
بني آدم يوم
القيامة، أنا
المحاسب
للخلق، أنا
منزلهم
منازلهم، أنا
عذاب أهل
النار، ألَا
كل ذلك فضل من
اللَّه عليّ،
ومن أنكر أن
لي في الأرض
كرة بعد كرة
وعوداً بعد رجعة،
حديثاً كما
كنت قديماً،
فقد ردّ علينا،
ومن ردَّ
علينا فقد رد
على اللَّه.
أنا
صاحب
الدعوات، أنا
صاحب
الصلوات، أنا
صاحب
النقمات، أنا
صاحب
الدلالات،
أنا صاحب الآيات
العجيبات،
أنا عالِم
أسرار
البريات، أنا
قرن من حديد،
أنا أبداً
جديد، أنا
منزل الملائكة
منازلها، أنا
آخذ العهد على
الأرواح في
الأزل، أنا
المنادي لهم
ألست بربّكم
بأمر قيوم لم
يزل.
أنا
كلمة اللَّه
الناطقة في
خلقه، أنا آخذ
العهد على
جميع الخلائق
في الصلوات،
أنا غوث الأرامل
واليتامى،
أنا باب مدينة
العلم، أنا كهف
الحلم، أنا
دعامة اللَّه
القائمة، أنا
صاحب لواء
الحمد، أنا
صاحب الهبات
بعد الهبات
ولو أخبرتكم
لكفرتم، أنا
قاتل الجبابرة،
أنا الذخيرة
في الدنيا
والآخرة، أنا
سيّد المؤمنين،
أنا علم
المهتدين،
أنا صاحب اليمين،
أنا اليقين،
أنا إمام
المتّقين،
أنا السابق
إلى الدين،
أنا حبل
اللَّه
المتين، أنا الذي
أملأها عدلاً
كما مُلئت
ظلماً وجوراً
بسيفي هذا،
أنا صاحب
جبريل، أنا
تابع
ميكائيل، أنا شجرة
الهدى، أنا
علم التقى،
أنا حاشر
الخلق إلى
اللَّه
بالكلمة التي
بها يجمع
الخلايق، أنا
منشاء الأنام،
أنا جامع
الأحكام، أنا
صاحب القضيب
الأزهر
والجمل
الأحمر، أنا
باب اليقين،
أنا أمير
المؤمنين،
أنا صاحب
الخضر، أنا
صاحب
البيضاء، أنا
صاحب
الفيحاء، أنا
قاتل الأقران،
أنا مبيد
الشجعان، أنا
صاحب القرون الأوّلين،
أنا الصدِّيق
الأكبر، أنا
الفاروق
الأعظم، أنا
المتكلِّم
بالوحي، أنا
صاحب النجوم،
أنا مدبرها
بأمر ربّي
وعلم اللَّه الذي
خصّني به، أنا
صاحب الرايات
الصفر، أنا صاحب
الرايات
الحمر، أنا
الغائب
المنتظر لأمر
العظيم، أنا
المعطي، أنا
المبذل، أنا
القابض يدي
على القبض،
الواصف
لنفسي، أنا
الناظر لدين
ربّي، أنا
الحامي لابن
عمّي، أنا
مدرجة في الأكفان،
أنا والي
الرحمن، أنا
صاحب الخضر وهارون،
أنا صاحب موسى
ويوشع بن نون،
أنا صاحب الجنة،
أنا صاحب
القطر
والمطر، أنا
صاحب الزلازل
والخسوف، أنا
مروع الألوف،
أنا قاتل الكفّار،
أنا إمام
الأبرار، أنا
البيت
المعمور، أنا
السقف
المرفوع، أنا
البحر
المسجور، أنا باطن
الحرم، أنا
عماد الأمم،
أنا صاحب
الأمر الأعظم،
هل من ناطق
يناطقني؟
أنا
النار، ولولا
أني أسمع كلام
اللَّه وقول
رسول اللَّه
صلى الله عليه
و آله و سلم
لوضعت سيفي
فيكم وقتلتكم
عن آخركم، أنا
شهر رمضان،
أنا ليلة
القدر، أنا
أمّ الكتاب،
أنا فصل
الخطاب، أنا
سورة الحمد،
أنا صاحب
الصلاة في
الحضر
والسفر، بل
نحن الصلاة
والصيام
والليالي
والأيام
والشهور
والأعوام،
أنا صاحب
الحشر
والنحر، أنا
الواضع عن
أمّة محمد
الوزر، أنا
باب السجود،
أنا العابد،
أنا المخلوق،
أنا الشاهد،
أنا المشهود،
أنا صاحب
السندس
الأخضر، أنا
المذكور في
السَّموَات
والأرض، أنا
الماضي مع
رسول اللَّه
في
السَّموَات،
أنا صاحب
الكتاب والقوس،
أنا صاحب شيث
بن آدم، أنا
صاحب موسى
وإرم، أنا بي
تضرب
الأمثال، أنا
السماء
الخضر، أنا
صاحب الدنيا
الغبراء، أنا
صاحب الغيث
بعد القنوط.
ها
أنا ذا فمن ذا
مثلي، أنا
صاحب الرعد
الأكبر، أنا
صاحب البحر
الأكدر، أنا
مكلِّم
الشمس، أنا
الصاعقة على
الأعداء، أنا
غوث من أطاع
من الورى
واللَّه ربي
لا إله غيره،
ألا وإن
للباطل جولة
وللحق دولة،
وإني ظاعن عن
قريب فارتقبوا
الفتنة
الأموية
والدولة
الكسروية، ثم
تقبل دولة بني
العباس
بالفرج
والبأس، وتبنى
مدينة يقال
لها الزوراء
بين دجلة
ودجيل والفرات،
ملعون من
سكنها، منها
تخرج طينة الجبّارين،
تعلى فيها
القصور،
وتسبل
الستور، ويتعلون
بالمكر
والفجور،
فيتداولها
بنو العباس 42
ملكاً على عدد
سني الملك، ثم
الفتنة الغبراء،
والقلادة
الحمراء في
عنقها قائم
الحق، ثم أسفر
عن وجهي بين
أجنحة
الأقاليم
كالقمر المضي
ء بين
الكواكب، ألا
وإن لخروجي
علامات عشرة،
أوّلها تحريف
الرايات في
أزقة الكوفة،
وتعطيل
المساجد،
وانقطاع
الحاج، وخسف
وقذف بخراسان،
وطلوع الكوكب
المذنب،
واقتران النجوم،
وهرج ومرج
وقتل ونهب،
فتلك علامات
عشرة، ومن
العلامة إلى
العلامة عجب،
فإذا تمّت العلامات
قام قائمنا
قائم الحق.. ثم
قال: معاشر الناس
نزهوا ربّكم
ولا تشيروا
إليه، فمن حد
الخالق فقد
كفر بالكتاب
الناطق، ثم
قال: طوبى
لأهل ولايتي
الذين يقتلون
فيَّ،
ويطردون من
أجلي، هم
خزّان اللَّه
في أرضه، لا
يفزعون يوم
الفزع
الأكبر، أنا
نور اللَّه
الذي لا يطفى،
أنا السرّ
الذي لا يخفى.
(الحافظ
رجب البرسي في
مشارق أنوار
اليقين في
أسرار أمير
المؤمنين ص: 165-166 / عبد
الرسول زين
الدين في
الخطب النادرة
لأمير
المؤمنين ص:191- 194
ط 1، مؤسسة
البلاغ لبنان
بيروت / خطبة
البيان وخطبة
الافتخار المنسوبان
لأمير
المؤمنين ص: 51-55 / السيد حيدر
الآملي في
تفسير المحيط الأعظم
والبحر الخضم
في تأويل كتاب
الله العزيز
المحكم ج ١، ص ٢١٨-
٢٢٠ / الشيخ
أبو الحسن
المرندي في
مجمع النورين
ص 339-340)