GADİR SAYFASI
Muhammed b. el-Hüseyin İbnü’l-Fadl el-Kattan, Ali b.
İbrahim en-Necâd, Muhammed b. İshak es-Serrâc, İbrahim b. Ebî Tâlib, Abdullah
b. Osman er-Rumh, Ebû Mûdî el-Belhî: “Ben, Ebû Hanîfe’nin, ‘Cennet ve cehennem
yaratılmıştır, ikisi de fânidir.’ dediğini işittim.”
(Hatîb, Târih, XIII, 386)
Muhammed b. Ali el-Mukrî, Muhammed
b. Abdillah en-Neysâbûrî, Muhammed b. Sâlih b. Haniye, Müsedded b. Gaddan
en-Neysâbûrî, Yahyâ b. Abdilhamîd el-Hımmânî: “Ebû Hanîfe’nin Kur’an mahlûktur
dediğini işittim.”
Hatîb, Târih, XIII, 379
İbn Rızk, İbn Selm, İbrahim b. Saîd,
Ömer b. Hafs b. Gıyâs: “Ben, Ebû Hanîfe’nin derslerine devam ediyordum. Ona bir
mesele soruluyor, onunla ilgili bir günde beş ayrı fetva veriyordu. Bunu
görünce, onu terk ettim ve hadis ilmine yöneldim.”
Hatîb, Târih, XIII, 402
İbn Rızk, Ahmed b. Cafer b. Selm,
Ahmed b. Ali el-Ebbâr, İbrahim b. Saîd, Mahbub b. Mûsa, Yusuf b. Esbâd: “Ebû
Hanîfe, ‘Rasûlüllâh (s.a.s.) bana gelse veya ben ona ulaşsaydım, o benim fetvalarımın
çoğunu kabul ederdi’, demiştir.”
Hatîb, Târih, XIII, 387.
Muhammed b. Ebî Nasr en-Nursî,
Muhammed b. Ömer b. Muhammed el-Bezzâzî, Ahmed b. Muhammed b. Saîd el-Kûfî,
Mûsa b. Hârun b. İshak, Abbas b. Abdilazîm, Ebû Bekir b. Ebî Esved, Bişr b.
Mufaddal:
“Peygamber (s.a.s.), alıcı ile
satıcı arasında, alışverişten ayrılmadıkları sürece muhayyerlik vardır,
buyurdu. Ebû Hanîfe, bu kötü bir iştir, dedi.”
Hatîb, Târih, XIII, 387, 388
Muhammed b. Muhammed b. Husnûye,
Mûsa b. Îsâ es-Serrâc, Muhammed b. Muhammed b. Süleyman el-Bâgandî, İshak b.
Ya’kûb el-Mervezî, İshak b. Râhuye, Ahmed b. en-Nazar, Ebû Hamza es-Sekrâ:
“Ben, ‘Ebû Hanîfe’nin bir adam ölür ve defnedilir. Daha sonra ailesinin, ölenin
kefen parasına ihtiyacı olur. Bu yüzden kabri açarlar, kefeni çıkarıp satarlar’
dediğini işittim.”
Hatîb, Târih, XIII, 394
İbn Dûma, İbn Selm, Ahmed b. el-Ebbâr, Mansur
b. Ebî Müzâhim, Şüreyk b. Abdillah:
“Kûfe’deki her
evde bir içki satıcısının olması, Ebû Hanîfe’nin sözlerini aktaran kişiyi
dinlemekten daha iyidir.”
Hatîb, Târih,
XIII, 397.
Muhammed b.
el-Huseyn b. Fadl el-Kattân, Ali b. İbrahim b. Şuayb el-Ğâzî, Muhammed b.
İsmail el-Buhârî, Hamdûye, Muhammed b. Mesleme el-Vâsıtî:
“Ebû Hanîfe’nin
rey’i Medine hariç bütün şehirlere girdi. Rasûlüllâh (s.a.s.), Deccal ve
Tâun’un Medine’ye giremeyeceğini söyledi. O, yani Ebû Hanîfe deccallerden
biridir.”
Hatîb, Târih,
XIII, 395, 396.
Ebû Bekir Ahmed
b. Ali b. Abdillah et-Taberî, Ebû Ya’la Abdullah b. Müslim edDebbâs, Hüseyin b.
İsmail, Ahmed b. Muhammed b. Yahyâ b. Saîd, Yahyâ b. Âdem, Süfyan b. Saîd,
Şüreyk b. Abdillah, Hasan b. Sâlih:
“Biz, Ebû
Hanîfe’nin fıkıhtan bir şey bilmediğine inanıyoruz. Onu ancak münakaşaları ile
tanıyoruz.”
Hatîb, Târih,
XIII, 406
İbn Rızk, İbn Selm, Ebbâr, Seleme b. Şübeyb, Velîd b.
Utbe, Müemmel b. İsmâil, Ömer b. Kays:
“Kim doğruyu bulmak isterse, Kûfe’ye gelip Ebû Hanîfe
ve ashabının söylediklerine baksın. Fakat yaptıklarının zıddını yapsın.”
Hatîb, Târih, XIII, 407.
“Ebû-l Kâsım Abdulvâhid b. Muhammed b. Osman
el-Becelî, Ömer b. Muhammed b. Ömer b. el-Feyyâd, Ebû Talha Ahmed b. Muhammed
b. Abdülkerim elVesâvisî, Abdullah b. Hubeyk, Ebû Sâlih el-Ferâî, Yusuf b.
Esbâd:
“Ebû Hanîfe, Rasûlüllâh (s.a.s.)’ın dört yüz hadisini
reddetti.”
Hatîb, Târih, XIII, 390
Ali b. Ahmed
el-Razâz, Ali b. Muhammed b. Saîd el- Mevsılî, Îsâ b. Feyrûz el-Enbârî,
Abdülâlî b. Muhammed, Hammad b. Seleme:
“Ebû Hanîfe, hadislerden yüz çevirip rey’e yöneldi.”
Hatîb, Târih, XIII, 390.
Zekeriyya b. Sehl el-Mervezî, Abdullah b. Osman b.
Abdân el-Mervezî, Ali b. Hasen b. Şakîk: “İbnü’l-Mübârek ile birlikte (v.
181/797), Süfyan es-Sevrî’nin mescidine gidip Allah’ın kitabını dinlemek
istedim, o mecliste onu dinledim. Peygamber (s.a.s.)’in hadislerini dinlemek
istedim, orada onu işittim. Zühd ve takva hakkında sözler duymak istedim,
onları da Süfyan’ın meclisinde buldum. Ama Ebû Hanîfe’nin meclisinde Rasûlüllâh
(s.a.s.)’a salâvat getirildiğini bile hatırlamıyorum.”
Hatîb, Târih, XIII, 404.
Atîkî, Yusuf b. Ahmed es-Saydelânî, Muhammed b. Amr
el-Ukaylî, Abdullah b. Ahmed:
“Ahmed b. Hanbel, Ebû Hanîfe’nin hadis ve rey yönünün
zayıf olduğunu söyledi.”
Hatîb, Târih, XIII, 418.
Ahmed b. Hanbel'e göre Ebû Hanîfe hadisi ve sünneti
rey ile reddetmiştir.
(Ahmed İbn Hanbel, Kitâbü’l-İlel ve Ma’rifetü’r-Ricâl,
II, 545, III, 156, 276).
Yine Ahmed bin Hanbel, Ebû Hanîfe ile oturanları bile
hoş karşılamamıştır.
(Ahmed İbn Hanbel, Kitâbü’l-İlel, II, 477)
Ebû Hanîfe’nin
öğrencilerinden Ebû Yusuf ve Muhammed’den nakledilen bir rivayet Ahmet bin
Hanbel'e hatırlatıldığında “Ben onlardan nakilde bulunmam.” demiştir.
(Ahmed İbn Hanbel, Kitâbü’l-İlel, III, 299, 300)
Hasan b. Ebî Tâlib, Ahmed b. Muhammed b. Yûsuf,
Muhammed b. Cafer b. elMudayrî, Îsâ b. Abdillah et-Tayâlisî, Humeydî:
“İbnü’l-Mübârek, ‘Irak’a döndüğüm zaman, Ebû Hanîfe’den aldığım dört yüz hadisi
sileceğim.’ dedi.”
(Hatîb, Târih, XIII, 414)
Ubeydullah b. Ömer el-Vâiz, Osman b. Cafer b. Muhammed
es-Sebîî, Firyâbî Cafer b. Muhammed, Ahmed b. el-Hasen et-Tirmizî:
“Ben, Ahmed b.
Hanbel’in, ‘Ebû Hanîfe yalan söylüyor dediğini’ işittim.”
(Hatîb, Târih, XIII, 418).
Ebu Hanife şöyle demiştir: Bir kadın kocasıyla zifafa
girse, bu kadına bir adam âşık olur da Hanefî kadıya müracaat ederek onun
huzurunda kendisinin bu kadını kocasıyla zifafa girmeden önce nikah akdiyle aldığını
söylese, iki fasığa da rüşvet vererek onların kadı’nın huzurunda yalancı
şahitlikte bulunmalarını sağlasa kadı, kadının ilk kocasına zahiren ve batınen
haram olduğuna hüküm eder. Böylece kadın ikinci adamın hanımı olur. Hem de o
kadın zahiren ve batınen bu ikinci kocanın zevcesi ve onun helali olmuş olur.
(Şafiî, el-Ümm, c. 5, s. 22-5)
Ebu Hanife şöyle demiştir: Evli bir adam hanımından
uzaklaşır da artık kendisinden haber alınamaz, bir kişi de haber vermek için
gelerek “kocan ölmüştür. İddet bekle.” der; kadın da bu haber üzerine iddet
beklese, ardından da başka birisiyle evlenecek olsa, bu evliliğin sonucu olarak
da ikinci kocasından çocukları olsa, sonra da ikinci kocası da gaip olsa ve
artık kendisinden haber alınamazsa, bundan sonra ilk kocanın hayatta olduğu
anlaşılsa ve ilk koca çıkıp gelse; ikinci evlilikten sonra doğan çocukları ilk
kocasının nesebine katılır. Bu ilk koca ikinci kocanın çocuklarının varisleri
olabildiği gibi çocuklar da ilk kocaya varis olurlar.
(el-Fıkhu ale’l-Mezahibi’l-Erbaa, c. 5, s. 119).
Haris b. Umeyr şöyle dedi: Ebu Hanife’nin şöyle
dediğini işittim: İki şahit, kadı’nın huzurunda falanca oğlu filancanın
hanımını boşadığına şehadette bulunacak olur ve onların bütünü de bu iki
şahidin yalancı şahitlikte bulunduklarını bilseler dahi kadı karı ile kocayı
birbirinden ayırır. Sonra da iki şahitten birisi onunla karşılaşacak olursa o
kadınla evlenme hakkı vardır.
(Tarih-i Bağdad’ın 133. cildinin 370)
Ebu Hanife şöyle demiştir: Dört kişi bir adamın zina ettiğine şehadet eder; kişi onların doğru
şahitlikte bulunduklarını söylerse kendisinden hadd düşer. Eğer onların yalancı
şahitlik yaptıklarını söylerse ona hadd lazım gelir ve sabit olur.
(el-Fıkhu ale’l-Mezahibi’l-Erbaa, c. 5, s. 129).
Ebu Hanife şöyle der: Bir çocukla livata yapan kimseye
hadd cezası yoktur. Bu şahıs tazir edilir.
(el-Fıkhu ale’l-Mezahibi’l-Erbaa, c. 5, s.141)
Resulullah (s.a.a) “Livata yapanı da, kendisine
yapılanı da öldürün.” buyurmaktadır.
el-Müstedrek, c. 4, s. 355; Kenzü’l-Ummal, c. 5, s.
340, hadis no: 13129
Ebu Hanife şöyle der: Bir kişi bir buğdayı gasp ederek
öğütecek olursa ona sahip olur. O buğdayın sahibi öğütülen şeyi talep etmek
ister, gasp edene de ücreti ödemek isterse gasp eden kimsenin bu isteğe olumlu
yanıt vermesi vacip olmadığı gibi kaçınma hakkı vardır. Eğer buğday sahibi
öldürülecek olursa kanı hederdir. Eğer gasp edilen öldürülecek olursa
karşılığında buğday sahibi de öldürülür.
(el-Fetava’l-Hayriye, c. 2, s. 150).
Ebu Hanife şöyle der: Bir kişi bin dinar çalır, ardından
bin dinar daha çalarak bu ikisini birbirine katacak olursa bütününnün sahibi
olmuş olur ve kendisine bedel lazım gelir.
Ebu Hanife şöyle der: Takvalı âlim bir Müslüman kâfir cahil birisini öldürecek
olursa Müslüman olan öldürülür. Oysaki Allah-u Teâla “Allah, kâfirlerin
müminlere karşı üstünlüğünü sağlayan hiç bir yol koymaz.”(Nisa (4), 141)
buyurmaktadır.
Ebu Hanife şöyle der: Bir kişi annesini veya kız kardeşini alacak olur da
onlarla bilerek ve kasıtlı olarak cinsel münasebette bulunacak olursa kendisine
had lazım gelmez.
(el-Fıkhu ale’l-Mezahibi’l-Erbaa, c. 5, s. 123).
Ebu Hanife şöyle der: Bir kişi annesi veya kız kardeşi olduğuunu bile bile
annesiyle veya kız kardeşiyle nikâhlanacak olur ve zifafa girerse, kendisine
had cezası uygulanmaz. Çünkü akit şüphelidir.
(el-Fıkhu ale’l-Mezahibi’l-Erbaa, c. 5, s. 124).
Ebu Hanife şöyle der: Fatiha’da besmele vacip
değildir.
(el-Fıkhu ale’l-Mezahibi’l-Erbaa, c. 1, s. 142)
Ebu Hanife şöyle der: Ölü köpeğin derisi soyulur ve
dabaklanırsa temiz olur. Içinde su içilebildiği gibi namazda da giyilebilir.
(el-Fıkhu ale’l-Mezahibi’l-Erbaa, c. 1, s. 26)
İbnü Seleme onun adına şöyle bir kafiye düşürüyor:
"O, Ebu Hanîfe değil, Ebu Clfe'dir." Yani 'leşin babası'.
(Hatîb el-Beğdadi, 13/407)
İbn Ammâr şöyle diyebiliyor: "Bir konuda şöyle
mi, böyle mi doğru diye kuşkuya düşersen, o konuda Ebu Hanife'nin ne dediğine
bak; gerçek, onun dediğinin tam aksidir." (Hatîb, 13/408)
İmam Mâlik diyor ki:
"Ebu Hanife'nin yaşadığı bir beldede yaşamak caiz değildir."
(Hatîb, 13/400)
İmam Mâlik
diyor ki:
"Ebu Hanife dine tuzak kurup hile yaptı. Dine tuzak kuranın dini
olmaz."
(Hatîb, 13/400)
İmam Mâlik şöyle
demiştir:
"Ebu Hanife'nin bu ümmet içinde yarattığı fitne, İblis'in fitnesinden daha zararlıdır. Böyle olmasının iki sebebi var: Birincisi, Ebu Hanife'nin
Mürcie mezhebinden oluşu, ikincisi ise Ebu Hanife'nin sünneti işe yaramaz hale getirmesidir."
(Hatîb, 13/396)
Ali bin Certr
anlatıyor:
"Basra'ya gittiğimde Abdullah bin Mübarek'i ziyaret ettim. Bana Kûfe'de halkın
ne durumda olduğunu sordu; ben de dedimki, 'Bir kesim var, Ebu Hanife'nin Hz.
Peygamber'den daha bilgili olduğunu iddia ediyor.' Bunun üzerine Abdullah bin
Mübarek, Ebu Hanîfe'yi kast ederek şöyle konuştu: 'Onu küfürde önder
yaptılar."
(Hatîb, 13/413)
Devrin ünlülerinden Ebu Ubeyd anlatıyor: Bir gün
camide fıkhî bir müzakere yapılırken "Bu konuda Ebu Hanîfe şöyle
diyor" diyecek oldum, Esved bin Sâlim sözümü keserek, "Mescidin
içinde Ebu Hanîfe'yi nasıl anarsın?!" diye çıkıştı ve o günden sonra
benimle bir daha konuşmadı."
(Hatîb, 13/410, H.84)
أَخْبَرَنِي
الْحَسَنُ
بْنُ عَلِيِّ
بْنِ عَبْدِ
اللَّهِ
المقرئ،
حدّثنا محمّد
بن بكران
البزّاز،
حدّثنا محمّد
بن مخلد،
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بن
حفص- هو
الدوري- قال: سمعت
أبا عبيد يقول:
كنت جالسا مع
الأسود بن
سالم في مسجد
الجامع
بالرصافة،
فتذاكروا
مسألة، فقلت: إن
أبا حنيفة
يقول فيها كيت
وكيت، فقال لي
الأسود: تذكر
أبا حنيفة في
المسجد؟ فلم
يكلمني حتى مات.
(الخطيب
البغدادي في
تاريخ بغداد ج : 13
ص :410 /84 )
Hatip el-Bağdadi senedinde, Esved bin Salim dedi ki:
Ebu Bekir bin Ayyaş dedi ki: "Allah, Ebu Hanife'nin yüzünü
karartsın!"
(Tarihi Bağdat C.13, S.410, H.82)
الخاطب
البغدادي
بسنده عن أسود
بن سالم قال:
قال أبو بكر
بن عيّاش:
«سوّد
الله وجه أبي
حنيفة »
(تاريخ
بغداد ۱۳ : ٤۱۰ /
۸۲)
Hatip el-Bağdadi senediyle: ... Hammad bin Zeyd dedi ki: İbn-i Avn dedi ki:
Bana bildirildi ki, sizin aranızda Allah'ın yolundan alıkoyanlar vardır. Dedi
ki: Süleyman bin Harb, Ebu Hanife ve onun ashabı, Allah'ın yolundan alıkoyanlardandır.
(Tarihi Bağdat C.13, S.400)
أخبرنا
بن الفضل
أخبرنا بن
درستويه
حدثنا يعقوب
حدثنا سليمان
بن حرب
حدثنا حماد بن
زيد قال قال
بن عون نبئت
أن فيكم
صدادين يصدون
عن سبيل الله
قال سليمان بن
حرب وأبو
حنيفة
وأصحابه ممن
يصدون عن سبيل
الله.
(الخطيب
البغدادي في
تاريخ بغداد ج : 13
ص :400 )
Hatip el-Bağdadi kendi senedinde, Ebu Nuaym'dan
naklen, Ebu Hanife, Ebu Yusuf'a dedi ki: "Benden hiçbir şey rivayet
etmeyin, Allah'a yemin olsun ki, hata mı yapıyorum, yoksa doğru mu yapıyorum, bilmiyorum."
(Tarihi Bağdat C.13, S.403, H.43)
أَخْبَرَنِي
الخلال،
قَالَ:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بن
بكران، قَالَ:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بن
مخلد، قَالَ:
حَدَّثَنَا
حماد بن أبي
عُمَر، قَالَ:
حَدَّثَنَا
أَبُو نعيم،
قال: سمعت أبا
حنيفة، يقول
لأبي يوسف لا
ترو عني شيئا،
فإني والله ما
أدري أمخطئ
أنا أم مصيب.
(تاريخ
بغداد 13 : 403/ 43)
Hatip el-Bağdadi kendi senedinde, Ebu Tevbe er-Rabiy
bin Nafi'den o da Abdullah bin el-Mübarek'ten naklen, dedi ki: "Her kim
Ebu Hanife'nin el-Hiyel kitabına bakarsa, Allah'ın haram kıldığını helal kılar,
Allah'ın helal kıldığını da haram kılar".
(Tarihi Bağdat C.13, S.403-404, H.49)
أَخْبَرَنَا
مُحَمَّد بن
عبيد الله
الحنائي،
قَالَ:
أَخْبَرَنَا
مُحَمَّد بن
عبد الله الشافعي،
قَالَ:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّد بن
إِسْمَاعِيل
السلمي،
قَالَ:
حَدَّثَنَا
أَبُو توبة
الربيع بن
نافع، قَالَ:
حَدَّثَنَا
عبد الله ابن
المبارك، قال:
من نظر في كتاب
الحيل لأبي
حنيفة أحل ما
حرم الله،
وحرم ما أحل
الله.
(تاريخ
بغداد 13 : 403-404/ 49)
Hatib el-Beğdadi kendi senedinde: Muhammed bin Hammad dedi ki: Peygamber
(saa)'i rüyada gördüm ve ona dedim ki: Ebu Hanife ve ashabının kelamları
hakkında ne dersiniz, onlara bakıp onlarla amel edeyim mi? Bana dedi ki: Hayır,
hayır, hayır! üç defa tekrarladı.
(Tarihi Bağdat C.13, S.403, H.48)
أخبرنا
البرقاني
أخبرنا أبو
بكر الحبابي
الخوارزمي
بها قال سمعت
أبا محمد عبد
الله بن أبي
القاضي يقول
سمعت محمد بن
حماد يقول
رأيت النبي
صلى الله عليه
وسلم في
المنام فقلت
يا رسول الله
ما تقول في
النظر في كلام
أبي حنيفة وأصحابه
أنظر فيها
وأعمل عليه
قال لا لا لا
ثلاث مرات...
(تاريخ
بغداد 13 : 403- 48)
Ahmed bin Sinan bin Esed
el-Kattan diyor ki: Şafii'nin şöyle dediğini duydum: "Ebu Hanife'nin reyini sadece
sihirbazların ipine benzettim, bir uzatır yeşil görünür, bir uzatır sarı
gözükür".
(Tarihi Bağdat C.13, S.412, H.93)
أخبرنا
ابن رزق،
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ
أَحْمَدَ
الدَّقَّاقُ،
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ إسماعيل
الرقي،
حَدَّثَنِي
أَحْمَد بن
سنان بن أسد
القطان قال:
سمعت الشافعي
يقول:
ما
شبهت رأي أبي
حنيفة إلا
بخيط السحارة
يمد كذا فيجيء
أخضر، ويمد
كذا فيجيء
أصفر.
(الخاطب
البغدادي في تاريخ
بغداد 13 :412 ح 93)