Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:Mizan’ul Hikmet (hikmetin ölçüsü) benim, Ali de onun dilidir” (İhkak’ul-Hak, 6/46)

 

Mizan’ul Hikmet

 

4. Cilt

 

Muhammed Muhammedi REYŞEHRİ

 

Çeviri

 

Kadri ÇELİK

 

Tatbik

 

Nuri DÖNMEZ

 

E-Kitap:  http://kitab.nur-az.com/tr  -  http://gadir.free.fr

 

 

 

İçindekiler

 

 

1098. Bölüm.. 6

Ahlak. 6

1099. Bölüm.. 6

Güzel Ahlak. 6

1100. Bölüm.. 8

İyi Ahlakın Sonuçları 8

1101. Bölüm.. 8

Amel Terazisine Koyulan En Güzel Şey. 8

1102. Bölüm.. 9

Peygamber’in (s.a.a) Ahlakının Yücelik ve Azameti 9

1103. Bölüm.. 9

Güzel Ahlak ve Dinin Kemali 9

1104. Bölüm.. 10

Güzel Ahlakın Anlamı 10

1105. Bölüm.. 11

Huyları Birbirinden Ayırt Etmek. 11

1106. Bölüm.. 12

Ahlakın Değeri 12

1107. Bölüm.. 13

Ahlaki Yücelikler. 13

1108. Bölüm.. 13

Ahlaki Yüceliklere Teşvik. 13

1109. Bölüm.. 14

Yüceliklerin Zorluklarla Birlikte Oluşu. 14

1110. Bölüm.. 14

Ahlaki Yüceliklerin Tefsiri (1). 14

1111. Bölüm.. 15

Ahlaki Yüceliklerin Tefsiri (2). 15

1112. Bölüm.. 16

Yüceliklerin En Hayırlısı 16

1113. Bölüm.. 17

Güzel Huyları Seçmek. 17

1114. Bölüm.. 17

Güzel Ahlakın Meyveleri 17

1115. Bölüm.. 18

Kötü Ahlak (1). 18

1116. Bölüm.. 19

Kötü Ahlak (2). 19

1117. Bölüm.. 20

Kötü Ahlakın Akıbeti 20

1118. Bölüm.. 20

Kınanmış Ahlakın Tesiri 20

1119. Bölüm.. 21

En Üstün Ahlak. 21

1120. Bölüm.. 22

En Güzel Hasletler. 22

1121. Bölüm.. 22

Ahlaki Karakterlerin Birbiriyle İrtibatı 22

1122. Bölüm.. 24

Şarap. 24

1123. Bölüm.. 25

Şarap Çirkinliklerin Annesidir. 25

1124. Bölüm.. 25

Şarap Sofrasına Oturmaktan Sakındırmak. 25

1125. Bölüm.. 26

Şarabın Haram Oluş Sebebi 26

1126. Bölüm.. 26

Şarap İçmenin Akıbeti 26

1127. Bölüm.. 27

Şarap İçen Kimseye Davranış Metodu. 27

1128. Bölüm.. 27

Şarap İçen Kimsenin Haşrolma Şekli 27

1129. Bölüm.. 28

Allah’tan Başkası İçin de Olsa Şarap İçmeyi Terk Etmeye Teşvik. 28

1130. Bölüm.. 28

Şarabın Yaptığını Yapan Şeylerin Haram Oluşu. 28

1131. Bölüm.. 30

Humus. 30

1132. Bölüm.. 33

Adsızlık. 33

1133. Bölüm.. 37

Korku. 37

1134. Bölüm.. 38

Allah’tan O’nu Görüyormuşsun Gibi Kork. 38

1135. Bölüm.. 38

Allah’tan Korkmak Allah’ı Tanımak Miktarıncadır. 38

1136. Bölüm.. 39

Mümin İki Korku İçindedir. 39

1137. Bölüm.. 40

Mümin Korku ve Ümit İçindedir. 40

1138. Bölüm.. 41

(Allah’tan) Korkan İnsanın Nişanesi 41

1139. Bölüm.. 43

Korkunun Anlamı 43

1140. Bölüm.. 44

Korkunun Meyveleri 44

1141. Bölüm.. 45

Allah’tan Korkandan Her Şey Korkar. 45

1142. Bölüm.. 46

Korkunun (azaptan) Güvenlikteki Rolü. 46

1143. Bölüm.. 47

Korkunun Çeşitleri 47

1144. Bölüm.. 48

Allah’tan Başkasından Korkmaktan Sakınmak. 48

1145. Bölüm.. 49

Korkulmaması Gereken Şeyler. 49

1146. Bölüm.. 49

Allah’ın Düzeninden Güvende Olmamak Gerekir. 49

1147. Bölüm.. 50

Küstahlıktan Sakınmak. 50

1148. Bölüm.. 50

Bir Şeyden Korkunca Yapılması Gereken Şey. 50

1149. Bölün. 51

Korku (Çeşitli). 51

1150. Bölüm.. 54

Hıyanet 54

1151. Bölüm.. 55

Hain Birine Bile Hıyanet Etmekten Sakındırmak. 55

1152. Bölüm.. 56

Hıyanet ve Hainin Anlamı 56

1153. Bölüm.. 57

Hıyanetin Nihayeti 57

1154. Bölüm.. 57

Hıyanet (Çeşitli). 57

1155. Bölüm.. 61

Hayır. 61

1156.Bölüm.. 61

Hayrın Kolaylık ve Zorluğu. 61

1157. Bölüm.. 62

Hayırların Toplamı 62

1158. Bölüm.. 64

Dünya ve Ahiret Hayrına Ulaşma Sebebi 64

1159.Bölüm.. 66

Hayrın Anlamı 66

1160. Bölüm.. 66

Allah bir Kulun Hayrını Dileyince. 66

1161. Bölüm.. 69

Allah Bir Kavmin Hayrını Dileyince. 69

1162. Bölüm.. 69

Allah Bir Ailenin Hayrını Dileyince. 69

1163. Bölüm.. 70

Hayırlı İşlerde Acele Etmeye Teşvik. 70

1164. Bölüm.. 71

Hayrın Farklı Anlamları 71

1165. Bölüm.. 72

İnsanların En Hayırlıları 72

1166. Bölüm.. 73

Müminlerin En Hayırlısı 73

1167. Bölüm.. 74

İşlerin En Hayırlısı 74

1168. Bölüm.. 75

Az da Olsa Hayırlı İşi Küçük Görmekten Sakınma. 75

1169. Bölüm.. 75

Sadece Şunlar Hayırlıdır. 75

1170. Bölüm.. 75

En Hayırlı Ahlak. 75

1171.Bölüm.. 76

Hayrı Umulmayan Kimse. 76

1172. Bölüm.. 76

Hayır ve Şer Ölçüsü. 76

1173. Bölüm.. 76

Hayır Ehlinin Sıfatları 76

1174. Bölüm.. 77

Hayırdan daha üstün Şey Nedir?. 77

1175. Bölüm.. 77

Hayır Kapıları 77

1176. Bölüm.. 78

Hayra Kılavuzluk Etmenin Değeri 78

1177. Bölüm.. 78

Allah-u Teala’nın Hayırlıları 78

1178. Bölüm.. 82

İstihare. 82

1179. Bölüm.. 82

Dua İle İstihare Etmek. 82

1180. Bölüm.. 83

Kur’an ile İstihare Etmek. 83

1181. Bölüm.. 84

Namaz ile İstihare. 84

1182. Bölüm.. 86

Terzilik. 86

1183. Bölüm.. 86

Hain Terzi 86

1184. Bölüm.. 89

İlim Öğrenmek. 89

1185. Bölüm.. 89

Sürekli Ders Almaya Teşvik. 89

1186. Bölüm.. 91

İdare Etmek. 91

1187. Bölüm.. 93

İyi Geçinmenin Meyvesi 93

1188. Bölüm.. 93

İyi Geçinmekle Islah Olmayan Kimsenin Akıbeti 93

1189. Bölüm.. 96

Dua. 96

1190. Bölüm.. 98

Dua Peygamberlerin Silahıdır. 98

1191. Bölüm.. 99

Dua Kesinleşmiş Kaza ve Kaderi Bile Değiştirir. 99

1192. Bölüm.. 100

Dua Her Hastalığın Şifasıdır. 100

1193. Bölüm.. 100

Dua Her Türlü Belayı Defeder. 100

1194. Bölüm.. 101

Önce Dua Etmek. 101

1195. Bölüm.. 102

Her Hacetinde Duaya Teşvik. 102

1196. Bölüm.. 103

Dua İcabetin Anahtarıdır. 103

1197. Bölüm.. 105

Duanın İcabet Şartları 105

1198. Bölüm.. 108

İcabetin Engelleri 108

1199. Bölüm.. 110

Dua Etmenin Adabı 110

1200.Bölüm.. 117

Dua Eden Kimsenin Terketmesi Gereken Hususlar. 117

1201. Bölüm.. 118

Haceti İstemediği Halde Giderilen Kimse. 118

1202. Bölüm.. 119

Duası Kabul Olan Kimse. 119

1203. Bölüm.. 120

Müstecap Olan Dualar. 120

1204. Bölüm.. 121

Müstecap Olmayan Dualar. 121

1205. Bölüm.. 123

Duanın İcabetinin Erteliniş Sebebi 123

1206. Bölüm.. 124

Duanın Müstecap Olmayış Sebepleri 124

1207. Bölüm.. 125

Bilinçsiz Dua Etmekten Sakındırmak. 125

1208. Bölüm.. 126

Zalim ve Kafirler İçin Dua Etmekten Sakınmak. 126

1209. Bölüm.. 126

Dua Tesirsiz Değildir. 126

1210. Bölüm.. 127

Mümin Kadın ve Erkekler İçin Duanın Etkileri 127

1211. Bölüm.. 130

Dünya Hayatı 130

1212. Bölüm.. 131

Dünya Ahiretin Tarlasıdır. 131

1213. Bölüm.. 131

Dünya Ahiret İçin Yaratılmıştır. 131

1214. Bölüm.. 132

Dünyanın Anlamı(1). 132

Araç Olan Dünya ve Lanetlenmiş Dünya. 132

1215. Bölüm.. 133

Dünyanın Anlamı (2). 133

Yeterli Dünya ve Fazla Dünya. 133

1216. Bölüm.. 134

Dünyadan Zaruret Miktarınca Almak. 134

1217. Bölüm.. 135

Dünya Kendisini Terkedenin Malıdır. 135

1218. Bölüm.. 137

Dünyayı Cahilce Kınamak. 137

1219. Bölüm.. 138

Dünyada Basiret Sahibi Olmak. 138

1220. Bölüm.. 138

Kınanmış Dünyanın Özellikleri 138

1221. Bölüm.. 139

Dünya Sevgisi Her Günahın Başıdır. 139

1222. Bölüm.. 141

Dünya Sevgisinden Sayılmayan Şey. 141

1223. Bölüm.. 141

Dünya Sevgisinin Sonuçları 141

1224. Bölüm.. 143

Dünyadan Nefret 143

1225. Bölüm.. 145

İmam Ali’ye (a.s) Göre Dünya. 145

1226. Bölüm.. 148

Dünyanın Gerçeği Oyun ve Eğlencedir. 148

1227. Bölüm.. 149

Dünyadan Sakındırmak. 149

1228. Bölüm.. 150

Dünyaya Aldanmaktan Sakındırmak  (1). 150

1229. Bölüm.. 151

Dünyaya Aldanmaktan Sakındırmak  (2). 151

1230. Bölüm.. 153

Dünyaya Aldanma Tehlikesi 153

1231. Bölüm.. 153

Dünyaya Sadece Cahil Aldanır. 153

1232. Bölüm.. 154

Dünya İnsanları Aldatmada Kusurlu Değildir. 154

1233. Bölüm.. 155

Dünyaya İtminan Etmekten Sakındırmak. 155

1234. Bölüm.. 155

Dünyaya Gönül Vermekten Sakındırmak. 155

1235. Bölüm.. 156

Dünyaya Bakmak. 156

1236. Bölüm.. 157

Dünyayı (Ahirete) Tercih Etme Tehlikesi (1). 157

1237. Bölüm.. 158

Dünyayı (Ahirete) Tercih Etme Tehlikesi (2). 158

1238. Bölüm.. 159

Ahireti Tercih Etmeye Teşvik. 159

1239. Bölüm.. 159

İnsanlar Dünyanın Kuludur. 159

1240. Bölüm.. 160

Dünyaya Tapanın Özellikleri 160

1241. Bölüm.. 161

Dünya Müminin Zindanıdır. 161

1242. Bölüm.. 161

Allahım Dünyayı Bana Zindan Kılma. 161

1243. Bölüm.. 161

Dünyaya Fazla Önem Verme Tehlikesi 161

1244. Bölüm.. 162

İnsanların En Değerlisi 162

1245. Bölüm.. 163

Allah Nezdinde Dünya Hordur (1). 163

1246. Bölüm.. 164

Allah Nezdinde Dünya Hordur (2). 164

1247. Bölüm.. 165

Hakir Dünyanın Küçüklüğü. 165

1248. Bölüm.. 165

Dünya Sahibini Ululamaktan Sakınmak. 165

1249. Bölüm.. 166

Dünyanın Ahiret İle İhtilafı 166

1250. Bölüm.. 167

Dünya Lezzeti Ahiretin Hüznüdür. 167

1251. Bölüm.. 169

Dünya ve Ahiretin Bir Araya Gelişi 169

1252. Bölüm.. 171

Müminin Dünya Ve Ahireti Önemsemesi 171

1253. Bölüm.. 172

Dünya Misali 172

1254. Bölüm.. 174

Dünya Ehlinin Misali (1). 174

1255. Bölüm.. 175

Dünya Ehlinin Misali (2). 175

1256. Bölüm.. 176

İnsan ve Dünyanın Misali 176

1257. Bölüm.. 176

Dünyayı İmtihan Eden Kisenin Misali 176

1258. Bölüm.. 177

Dünya Bir Metadır. 177

1259. Bölüm.. 177

Dünya Bir Köprüdür. 177

1260. Bölüm.. 178

Dünya Geçiş Yurdudur. 178

1261. Bölüm.. 179

Dünya Bir Andır. 179

1262. Bölüm.. 180

Dünya Gölgenin Hareketi Gibidir. 180

1263. Bölüm.. 180

Dünya Derin Bir Denizdir. 180

1264. Bölüm.. 181

Dünya Misafirhanedir. 181

1265. Bölüm.. 182

Dünya Belalarla Çevrilmiştir. 182

1266. Bölüm.. 183

Dünya Hiç Kimse İçin Sefalı Değldir. 183

1267. Bölüm.. 184

Dünyanın Çocukları Olmayın. 184

1268. Bölüm.. 184

Dünya Elden Ele Gezer. 184

1269. Bölüm.. 184

Dünya (Çeşitli). 184

1270. Bölüm.. 187

Aşağılık. 187

1271. Bölüm.. 189

Dehr-Zaman. 189

1272. Bölüm.. 189

Zaman İki Gündür. 189

1273. Bölüm.. 190

Zamana Karşı Yardımcı 190

1274. Bölüm.. 190

Dehriyyun/İnkarcılar. 190

1275. Bölüm.. 193

Günahkarlara Gevşek Davranmak. 193

1276. Bölüm.. 193

Kardeşlere Müsamaha Göstermek. 193

1277. Bölüm.. 193

Nefse Gevşek Davranmak. 193

1278. Bölüm.. 194

Hak Hususunda Gevşek Davranmak. 194

1279. Bölüm.. 196

Her Devletin Bir Ömrü Vardır. 196

1280. Bölüm.. 196

Yücele İnsanların Devleti 196

1281. Bölüm.. 197

Kötülerin Devleti 197

1282. Bölüm.. 197

Devleti Yok Eden Sebep. 197

1283. Bölüm.. 197

Devletin Beka Sebebi 197

 

 

1284. Bölüm.. 200

Tedavi 200

1285. Bölüm.. 200

Her Derdin Bir Dermanı Vardır. 200

1286. Bölüm.. 200

Çabuk Tedavi Olmak. 200

1287. Bölüm.. 201

Perhiz En İyi İlaçtır. 201

1288. Bölüm.. 202

En Büyük İlaç. 202

1289. Bölüm.. 202

Haram Şeylerle Tedavi Olmak. 202

1290. Bölüm.. 203

Dünyevi Hastalıkları Tedavi Olmak. 203

1291. Bölüm.. 203

Deva (Çeşitli). 203

1292. Bölüm.. 206

Din. 206

1293. Bölüm.. 207

Dinin Başı ve Sonu. 207

1294. Bölüm.. 207

Dinin Kökü. 207

1295. Bölüm.. 208

Dinin Başı 208

1296. Bölüm.. 208

Dinin Düzeni 208

1297. Bölüm.. 209

Dinin Toplamı 209

1298. Bölüm.. 209

Dinin Ölçüsü. 209

1299. Bölüm.. 209

Dinin Dayanağı 209

1300. Bölüm.. 210

Dinin Yarısı 210

1301. Bölüm.. 210

Dinin En Üstünü. 210

1302. Bölüm.. 210

Dinin Temelleri 210

1303. Bölüm.. 211

Dinin Meyvesi 211

1304. Bölüm.. 212

Dinin Afeti 212

1305. Bölüm.. 212

Dini Korumaya Teşvik. 212

1306. Bölüm.. 213

Dinin Afetleri 213

1307. Bölüm.. 214

Din ve Dindarları Küçümsemekten Sakındırmak. 214

1308. Bölüm.. 215

Dini Küçümsemenin Akıbeti 215

1309. Bölüm.. 216

Hak Din. 216

1310. Bölüm.. 216

Dosdoğru Din. 216

1311. Bölüm.. 217

Hanif Dini 217

1312. Bölüm.. 218

Dinin Kolaylığı 218

1313. Bölüm.. 218

Dinde Zorluk Yoktur. 218

1314. Bölüm.. 219

Dinin Kemali 219

1315. Bölüm.. 220

Dini Kemale Erdirmek. 220

1316. Bölüm.. 220

Amellerin Yegane Kabul Vesilesi Olan Din. 220

1317. Bölüm.. 223

Dinde Zorlama Yoktur. 223

1318. Bölüm.. 224

Dini Tanıma Yolu. 224

1319. Bölüm.. 224

Din Ehli 224

1320. Bölüm.. 224

Dini Dünyayla Korumak. 224

1321. Bölüm.. 225

Dini Kalpte Sabit Kılmak İçin Dua. 225

1322. Bölüm.. 225

Allah’ın Dinini Koruyanların Sıfatı 225

1323. Bölüm.. 226

Dini, Nasipsiz Kimselerle Güçlendirmek. 226

1324. Bölüm.. 226

Din (Çeşitli). 226

1325. Bölüm.. 229

Borç. 229

1326. Bölüm.. 229

İhtiyaç Anında Borçlanmanın Cevazı 229

1327. Bölüm.. 230

Borçları Not Almaya Teşvik. 230

1328. Bölüm.. 230

Borçları Ertelemekten Sakınmak. 230

1329. Bölüm.. 234

Allah’ı Zikretmenin Fazileti 234

1330. Bölüm.. 235

Zikir Takva Sahiplerinin Huyudur. 235

1331. Bölüm.. 235

Allah İndinde Zikrin Değeri 235

1332. Bölüm.. 236

Allah’ı Çok Zikretmeye Teşvik. 236

1333. Bölüm.. 237

Çok Zikrin Ölçüsü. 237

1334. Bölüm.. 237

Zikri Sürdürmeye Teşvik. 237

1335. Bölüm.. 238

Allah’ı Zikretmek Her Haliyle Güzeldir. 238

Kur’an: 238

1336. Bölüm.. 239

Zikredenler. 239

1337. Bölüm.. 240

Allah’ı Zikreden Namaz Kılan Kimse Makamındadır. 240

1338. Bölüm.. 241

Zikreden Kimse Allah ile Arkadaş Olur. 241

1339. Bölüm.. 241

Beni Zikredin ki Ben de Sizi Zikredeyim.. 241

1340. Bölüm.. 242

Zikrin Meyveleri 242

1341. Bölüm.. 248

Özel Yerlerde Allah’ı Zikretmeye Teşvik. 248

1342. Bölüm.. 249

Zikrin Hakikati 249

1343. Bölüm.. 250

Allah’ı Zikretme Başarısı 250

1344. Bölümm.. 251

Zikir Ehlinin Sıfatı 251

1345. Bölüm.. 252

Görülmesi İnsana Allah’ı Hatırlatan Kimselerin Fazileti 252

1346. Bölüm.. 253

Zikrin Devamına Sebep Olan Şey. 253

1347. Bölüm.. 253

Zikre Engel Olan Şeylerin Önemi 253

1348. Bölüm.. 254

Zikrin Engelleri 254

1349. Bölüm.. 254

Allah’ı Zikretmekten Yüz Çevirmenin Etkileri 254

1350. Bölüm.. 256

Allah’ı Unutmak Kendini Unutmaktır. 256

1351. Bölüm.. 256

Zikrin Çeşitleri 256

1352. Bölü. 257

Gizli Zikir. 257

1353. Bölüm.. 257

Zikir Evleri 257

1354. Bölüm.. 258

Zikir (Çeşitli). 258

1355. Bölüm.. 261

Zillet 261

1356. Bölüm.. 261

Mümine Kendini Hor Kılması Yakışmaz. 261

1357. Bölüm.. 262

Zillete Düşüren Sebepler. 262

1358. Bölüm.. 264

İnsanların en Zelili 264

1359. Bölüm.. 266

Günah. 266

1360. Bölüm.. 267

Günahtan Sakınmak. 267

1361. Bölüm.. 267

Akıllı İnsan Günah İşlemez. 267

1362. Bölüm.. 268

Günahtan Sakınmak İyilikten Daha Evladır. 268

1363. Bölüm.. 268

Kötülüklerin Galebesinden Sakındırmak. 268

1364. Bölüm.. 269

Allah’a İsyan İle Bir İş Yapmak İsteyen Kimse. 269

1365. Bölüm.. 269

Açıkça Günah İşlemek. 269

1366. Bölüm.. 270

Günahların En Büyüğü. 270

1367. Bölüm.. 271

En Pis Günah. 271

1368. Bölüm.. 271

Bağışlanmayan Günah. 271

1369. Bölüm.. 273

Halvet Halinde Günahtan Sakındırmak. 273

1370. Bölüm.. 273

Gizli ve Açık Günah. 273

1371. Bölüm.. 274

Günahı Hafif ve Küçük Görmek. 274

1372. Bölüm.. 275

Küçük Günahlar Büyük Günahlara Uzanan Yollardır. 275

1373. Bölüm.. 276

Küçük Günahlardan Sakındırmak. 276

1374. Bölüm.. 276

Büyük Günahlar. 276

1375. Bölüm.. 278

Büyük Günahların En Büyüğü. 278

1379. Bölüm.. 278

Günahlarda Israr Etmek. 278

1377. Bölüm.. 279

Günaha Sevinmek. 279

1378. Bölüm.. 280

Kalbin Bozulmasında Günahın Rolü. 280

1379. Bölüm.. 281

Günahların Nimetin Yok Oluşundaki Rolü. 281

1380. Bölüm.. 281

Günahların Belaların İnişindeki Rolü. 281

1381. Bölüm.. 282

Karada ve Denizde Günahların Etkisi 282

1382. Bölüm.. 283

Günahın Günahı Olmayanlar Üzerindeki Etkisi 283

1383. Bölüm.. 283

Özel Etkileri Olan Günahlar. 283

1384. Bölüm.. 284

Cezayı Hızlandıran Günahlar. 284

1385. Bölüm.. 285

Günahların Devası 285

1386. Bölüm.. 285

Allah’ın Günahkarın Günahını Örtmesi 285

1387. Bölüm.. 286

Günahların Keffareleri 286

1388. Bölüm.. 291

Günahtan Korunma Sebepleri 291

1389. Bölüm.. 292

Günahlara Batış Sebebi 292

1390. Bölüm.. 292

Günah (Çeşitli). 292

1391. Bölüm.. 296

Riyaseti Kınamak. 296

1392. Bölüm.. 296

Din Üzerinde Riyaset Taleb Etmenin Tehlikesi 296

1393. Bölüm.. 297

Riyaset Sevgisinden Sakındırmak. 297

1394. Bölüm.. 297

Riyaset Taleb Edenin Helak Oluşu. 297

1395. Bölüm.. 297

Kınanmış Makam Düşkünlüğü Hangisidir?. 297

1396. Bölüm.. 298

Riyasetin Afeti 298

1397. Bölüm.. 298

Riyaset Araçları 298

1398. Bölüm.. 301

Rüya Müjdesi 301

1399. Bölüm.. 302

Rüya ve Nübüvvet 302

1400. Bölüm.. 302

Peygamberin (s.a.a) Çok Rüya Görmesi 302

1401. Bölüm.. 302

Rüyanın Çeşitleri 302

1402. Bölüm.. 303

Rüyanın Kökeni 303

1403. Bölüm.. 304

Rüya Tabiri 304

1404. Bölüm.. 304

Tatsız Rüyalar Görüldüğünde Yapılması Gerekenler. 304

1405. Bölüm.. 305

Rüya (çeşitli). 305

1406. Bölüm.. 307

Riyakarlık. 307

1407. Bölüm.. 307

Riyadan Sakındırmak. 307

1408. Bölüm.. 308

Münafığın Ameli Yükselmez. 308

1409. Bölüm.. 309

Her Kim Allah’tan Gayrisi İçin Amel Ederse Allah Onu Amel Ettiği Şeye Havale Eder. 309

1410. Bölüm.. 310

Riyakarın Ameli Kabul Olmaz. 310

1411. Bölüm.. 310

Kurtuluş Yolu. 310

1412. Bölüm.. 311

Riya ve Şirk (1). 311

1413. Bölüm.. 311

Riya ve Şirk (2). 311

1414. Bölüm.. 312

Riya Ehlinin Kötü Akıbeti 312

1415. Bölüm.. 313

İki Yüzlünün Hesaba Çekilmesi 313

1416. Bölüm.. 313

Riyakarın Nişaneleri 313

1417. Bölüm.. 314

Riya Hakkında. 314

1418. Bölüm.. 315

Riya Vesvesesi 315

1419. Bölüm.. 315

Salih ve Riya Amelleri Zikretmek. 315

1420. Bölün. 316

Gizli İbadetin Azameti 316

1421. Bölüm.. 317

Riya (Çeşitli). 317

1422. Bölüm.. 319

Görüşte İsabet Etmenin Sebepleri 319

1423. Bölüm.. 320

Görüşün Hata Etme Tehlikesi 320

1424. Bölüm.. 320

Doğruya En Yakın Görüşler. 320

1425. Bölüm.. 321

Başına Buyrukluğun Etkileri 321

1426. Bölüm.. 321

Görüşü Yok Eden Şey. 321

1427. Bölüm.. 322

Devlet (Talih) ve Doğru Görüş. 322

1428. Bölüm.. 322

Görüş (Çeşitli). 322

1429. Bölüm.. 325

Dinde Re’y Üzere Amel Etmek. 325

1430. Bölüm.. 325

Görüşte İçtihad. 325

1431. Bölüm.. 328

Faizden Sakındırmak. 328

1432. Bölüm.. 328

Faiz Yiyenin Haşr Olma Şekli 328

1433. Bölüm.. 330

Faizin Günahı 330

1434. Bölüm.. 330

Faizin Haram Kılınış Sebebi 330

1435. Bölüm.. 331

Faize Bulaşma Sebepleri 331

1436. Bölüm.. 331

Faiz Yemenin Hileleri 331

1437. Bölüm.. 332

Faizin Bereketsiz Oluşu. 332

1438. Bölüm.. 333

En Kötü Faiz. 333

1439. Bölüm.. 333

Faizi Helal Bilen Allah’a Savaş Açmıştır. 333

1440. Bölüm.. 335

Ölülerin Dünyada Dirilişi 335

1441. Bölüm.. 335

Rec’at Cumada ile Recep Ayı Arasında Gerçekleşir. 335

1442. Bölüm.. 336

Rec’at Edenler. 336

1443. Bölüm.. 338

Rec’at Genel Bir Şey Değildir. 338

1444. Bölüm.. 338

Öldürülen Veya Ölen Kimselerin Rec’at’ı 338

1445. Bölüm.. 340

Gerçek Ümide Teşvik. 340

1446. Bölüm.. 340

Yalancı Ümitten Sakındırmak. 340

1447. Bölüm.. 341

Allah’tan Başkasına Ümit Bağlamaktan Sakındırmak. 341

1448. Bölüm.. 341

Allah’ın Kitabının En Ümit Verici Ayeti 341

1449. Bölüm.. 342

Ümitsizlik İçinde Ümit 342

1450. Bölüm.. 344

Karşılıklı Merhamete Teşvik. 344

1451. Bölüm.. 346

Merhameti Hak Eden Kimseler. 346

1452. Bölüm.. 349

Allah’ın Rahmeti 349

1453. Bölüm.. 349

Allah’ın Rahmetinin Genişliği 349

1454. Bölüm.. 351

Allah Rahmeti Üstlenmiştir. 351

1455. Bölüm.. 352

Rahmetin Sebepleri (1). 352

1456. Bölüm.. 353

Rahmetin Sebepleri (2). 353

1457. Bölüm.. 353

Rahmetin Engelleri 353

1458. Bölüm.. 353

Kendinizi Allah’ın Rahmetine Maruz Kılın. 353

1459. Bölüm.. 354

Rahmete Müstahak Olan Kimse. 354

1460. Bölüm.. 356

Recep Ayında Allah’ın Rahmeti 356

1461. Bölüm.. 359

Sıla-i Rahim (Akrabayı Ziyaret). 359

1462. Bölüm.. 360

Hiç bir Şey Akrabalık Bağını Kesemez. 360

1463. Bölüm.. 360

Sıla-i Rahimin Etkileri 360

1464. Bölüm.. 361

Sıla-i Rahim ve Uzun Ömür. 361

1465. Bölüm.. 362

Sıla-i Rahim İçin Bir Yıllık Yol Kat Etmek. 362

1466. Bölüm.. 362

İlişkisini Kesenle İlişki Kurmak. 362

1467. Bölüm.. 363

Sıla-i Rahimi Kesmekten Sakındırmak. 363

1468. Bölüm.. 365

Sıla-i Rahimin En Küçük Örneği 365

1469. Bölüm.. 367

Ruhsatlarla Amel Etmeye Teşvik. 367

1470. Bölüm.. 368

Ruhsat Hadislerinde Belirsizlik. 368

                         İçindekiler

 

 

 


 

 

 

 

 

Ha Harfi

 

Konular

 

 

ü el-Hulk (Ahlak)

ü el-Hamr (Şarap)

ü el-Humus (Humus)

ü  el-Humul (Adsızlık)

ü el-Havf (Korku)

ü el-Hiyanet (Hıyanet)

ü el-Hayr (Hayır, İyilik)

ü el-İstihare (İstihare)

ü el-Hiyatat (Terzilik)




149. Konu

 

el-Hulk

Ahlak

 

F el-Bihar, 69/332, 38. Bölüm Cevami’ul Mekarim

F el-Bihar, 72/189, 105. Bölüm Cevami’u Musavi’l Ahlak

F el-Bihar, 71/372, 92. Bölüm, Husn’ul Hulk

F el-Bihar, 73/296, 135. Bölüm, Suu’l Hulk

F Kenz’ul Ummal, 3/1-439, 663-800, Fi’l Ahlak ve’l Ef’al’il Mahmudet

F Kenz’ul Ummal, 3/440-662, 801-834, Fi’l Ahlak ve’l Ef’al’il Mezmume

F Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 6/337, Fi Husn’ul Halk ve Medhih

F Vesail’uş-Şia, 8/503, 104. Bölüm, İstihbab-u Hun’il Hulk

F el-Mehaccet’ul-Beyza, 5/87, Kitab-u Riyazet’in-Nefs 

 

 

 

 


bak.

F 38. Konu, el-Bişr, 421, el- Fazilet, 519, en-Nefs

F el-Hayr, 1170. Bölüm, et-Teassub, 2746, el-Adet, 2999. Bölüm, el-Kemal, 3537.Bölüm

F el-Kizb, 3457. Bölüm, el-Kerem, 3473, 3474. Bölümler, el-Mer’et, 3657. Bölüm, el-Vezaret, 4066. Bölüm

F et-Tekva, 4156. Bölüm, er-Rahm, 1463. Bölüm, en-Nefs, 3921. Bölüm


 

 


1098. Bölüm

Ahlak

 

4985. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ahlak, dinin kabıdır.”[1]

4986. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala imanı yaratınca, iman, “Allahım! Beni güçlendir” dedi. Bunun üzerine Allah-u Teala imanı güzel ahlak ve cömertlikle güçlü kıldı. Allah küfrü yaratınca küfür, “Allahım! Beni  güçlendir” dedi. Bunun üzerine Allah küfrü, cimrilik ve kötü ahlak ile güçlendirdi.”[2]

4987. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nice izzetli kimseyi ahlakı hor ve zelil kılmıştır ve nice zelil insanı ahlakı aziz kılmıştır.”[3]

bak. el-İlm, 2914.Bölüm

 

1099. Bölüm

Güzel Ahlak

 

4988. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İslam, güzel ahlaktır.”[4]

4989. İmam Hasan (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz en güzel güzellik, ahlak güzelliğidir.”[5]

4990. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak, dinin yarısıdır.”[6]

4991. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak, dünya ve ahiret hayrını elde etmiştir.”[7]

4992. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak gibi bir arkadaş yoktur.”[8]

4993. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Övülmüş ahlak aklın ve kınanmış ahlak cahilliğin meyvesidir.”[9]

4994. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müminin kitabının başlığı ahlakının güzelliğidir.”[10]

4995. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah insanın yaratılış ve ahlakını ateşin yemi olsun diye güzel kılmadı.”[11]

4996. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Eğer kul, güzel ahlakın faydalarını bilseydi, şüphesiz güzel huy sahibi olmaya muhtaç olduğunu da bilirdi.”[12]

4997. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mülk olarak kanaat ve nimet olarak güzel ahlak yeter.”[13]

4998. Cerir b. Abdullah şöyle diyor: “Resulullah (s.a.a) bana şöyle buyurdu: Allah seni güzel yarattı. O halde ahlakını da güzel kıl.”[14]

4999. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yumuşak huyluluk iki nimetten biridir.”[15]

5000. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak en üstün nasipten ve en güzel haslettendir.”[16]

5001. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak, iki ihsandan biridir.”[17]

5002. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak, tüm iyiliklerin başıdır.”[18]

5003. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlaktan daha tatlı bir hayat yoktur.”[19]

5004. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en hoşnudu, ahlakından hoşnut olunan kimsedir.”[20]

5005. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En güzel yücelik, yumuşak huyluluktur.”[21]

5006. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ahlakı güzel olanın dostluğu güzel olur.”[22]

5007. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim şu üç şeye sahip olmazsa ne bendendir ve ne de Allah’tan.” Kendisine, “Ey Allah’ın Resulü! Onlar nelerdir?” diye sorulunca Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Cahilin, cehaletle yaptığı işleri defeden hilim, kendisiyle insanlar arasında yaşadığı güzel ahlak ve kendisini aziz ve celil olan Allah’a isyan etmekten koruyan takva.”[23]

5008. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah katında en yüce olanınızın, en güzel ahlak sahibi kimse olduğunu göstermek için Mikdad ve Zeyd’i ben evlendirdim.”[24]

bak. Kenz’ul Ummal, 3/4, 22 Bu konuda nakledilen hadislerin çoğu Ehl-i Sünnet yoluyla da nakledilmiştir.

 

1100. Bölüm

İyi Ahlakın Sonuçları

 

5009. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ahlakını güzelleştiren kimseyi Allah, gündüzleri oruç tutup geceleri ibadetle geçiren kimsenin derecesine yüceltir.”[25]

5010. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kul, ibadetinde ne kadar zayıf olsa da, güzel ahlak sayesinde ahirette büyük derecelere ve yüce makamlara ulaşır.”[26]

5011. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Tebarek ve Teala, güzel ahlaklı kimseye, gece ve gündüz Allah yolunda cihad eden kimsenin sevabı gibi sevap verir.”[27]

5012. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanoğlu güzel ahlakı sebebiyle, ailesinden başkasına hakim olmadığı halde, (Allah nezdinde) gündüzleri oruç tutup geceleri ibadetle geçiren yönetici olarak yazılır.”[28]

5013. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz güzel ahlaklı insanın, gündüzleri oruç tutup geceleri ibadetle geçiren  kimse gibi sevabı vardır.”[29]

5014. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mümin kimsenin, aziz ve celil olan Allah’a, farzları eda ettikten sonra insanlara karşı güzel ahlak göstermekten daha sevimli bir ameli yoktur.”[30]

 

1101. Bölüm

Amel Terazisine Koyulan En Faziletli Şey

 

5015. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet gününde kulun amel terazisine koyulacak ilk şeyi güzel ahlakıdır.”[31]

5016. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “”Amel terazisinde güzel ahlaktan daha ağır gelen amel yoktur. [32]

5017. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Amel terazisinde güzel ahlaktan daha ağır gelen bir şey yoktur.”[33]

5018. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü insanoğlunun amel terazisine yüce ahlaktan daha ağır bir şey konulmaz.”[34]

bak. es-Salat (5), 2322. Bölüm

es-Sadeka, 2232. Bölüm

 

1102. Bölüm

Peygamber’in (s.a.a) Ahlakının Azameti

 

Kur’an:

“Şüphesiz sen yüce bir ahlak üzeresin.”[35]

5019. İmam Bakır (a.s), Allah-u Teala’nın “Şüphesiz sen yüce bir ahlak üzeresin” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “O (ahlak) İslam’dır.”[36]

5020. Hakeza İmam Bakır (a.s), Allah-u Teala’nın “Şüphesiz sen yüce bir ahlak üzeresin” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Yani yüce bir din!”[37]

5021. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala’nın Resulüne hitap ettiklerinden birisi şuydu: “Şüphesiz sen yüce bir ahlak üzeresin.” Yani cömertlik ve güzel ahlak.”[38]

5022.  “Peygamber’in (s.a.a) ahlakı Allah-u Teala’nın şu ayeti üzereydi: Sen af yolunu tut, iyiliği emret, cahillerden yüz çevir.[39]

bak. el- Edeb, 73. Bölüm

 

1103. Bölüm

 Güzel Ahlak ve Dinin Kemali

 

5023. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz sizlerden bana en sevimli ve kıyamet günü bana en yakın oturanınız ahlak açısından en güzeliniz ve en çok tevazu göstereninizdir.”[40]

5024. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Müminlerin iman açısından en kamili, ahlak açısından en güzel olanıdır.”[41]

5025. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bana en çok benzeyeniniz, ahlak açısından en güzel olanınızdır.”[42]

5026. Resulullah (s.a.a) Müminlerin Emiri’ne (a.s)şöyle buyurmuştur: “Sana ahlak açısından bana en çok benzeyeni haber vermeyeyim mi?” Müminlerin Emiri, “Evet haber ver ey Allah’ın Resulü!” deyince şöyle buyurdu: “Ahlak açısından en güzeliniz, hilim açısından en büyüğünüz, yakınlarına en çok iyilik edeniniz ve en çok insaflı olanınızdır.”[43]

 

1104. Bölüm

Güzel Ahlakın Anlamı

 

5027. İmam Sadık (a.s), güzel ahlakın tarifi hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: “Yumuşak huylu olman, güzel ve edepli konuşman ve kardeşine güler yüzlü davranmandır.”[44]

5028. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz güzel ahlakın anlamı, eğer dünya insana yönelirse razı olması ve eğer yönelmezse rahatsız olmamasıdır.”[45]

5029. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak üç şeydedir: Haramlardan sakınmada helal rızık talep etmede ve ailesinin refahını sağlamadadır.”[46]

5030. Adamın biri karşıdan gelerek Resulullah’a (s.a.a), “Ey Resulullah! Din nedir?” diye sorunca şöyle buyurdu: “Din, güzel ahlaktır.” Sonra sağından gelerek, “Din nedir?” diye sordu. Resulullah, “Güzel ahlaktır” diye buyurdu. Sonra solundan gelerek, “Din nedir?” diye sordu. Resulullah (s.a.a), “Güzel ahlaktır” diye buyurdu. Sonra arkasından gelerek, “Din nedir?” diye sordu. Resulullah (s.a.a) ona yönelerek şöyle buyurdu: “Anlamıyor musun? Din öfkelenmemendir.”[47]

5031. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sizlere en hayırlınızı haber vereyim mi? Kendisine, “Evet ya Resulullah” dediklerinde şöyle buyurdu: “En güzel ahlaklı olanınızdır. Onlar yumuşak huyludur, eziyet etmezler, başkalarıyla kaynaşırlar ve başkaları da kendileriyle kaynaşırlar.”[48]

5032. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz selam vermek güzel ahlaktandır.”[49]

Ebu Hamid Gazzali şöyle diyor: “Halk” ve “Hulk” kelimesi her zaman birlikte kullanılmaktadır. Örneğin, “Falan kimse güzel “halk” ve “hulk” sahibidir” denilmektedir. Yani zahir ve batını güzel insandır. Dolayısıyla “halk” kelimesinden maksat zahiri çehre ve şekildir. “Hulk” kelimesinden maksat ise batıni çehre ve surettir... “Hulk” nefiste kökleşen bir heyet ve halettir ki nefis bu halete dayanarak oldukça rahat ve hiç düşünmeksizin davranışlarda bulunmaktadır. O halde eğer ondan şer’i ve akli beğenilmiş davranışlar, fiiller ortaya çıkacak olursa o heyete güzel huy denmektedir. Eğer çirkin ve kötü filler çıkacak olursa o heyete kötü huy denmektedir.” [50]

 

bak. el-İman, 257- 261, 268-270, 280-282, 287, 291-298. Bölümler

 

1105. Bölüm

Huyları Birbirinden Ayırtetmek

 

5033. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İlmin başı huyları birbirinden ayırmak, övüleni aşikar etmek ve kınananı söküp atmaktır.”[51]

5034. İmam Askeri (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz cömertliğin bir ölçüsü vardır. Bu ölçü aşıldığı takdirde israf olur. Şüphesiz uzak görüşlülüğün de bir ölçüsü vardır. Bu ölçü aşıldığı takdirde korkaklık olur. Tutumluluğun da bir ölçüsü vardır. Bu ölçü aşılırsa, cimrilik olur. Cesaretin de bir ölçüsü vardır. Bu ölçü aşılırsa çılgınlık olur.”[52]

Ebu Hamid Gazzali şöyle diyor: “Yüz güzelliği sadece göz güzelliği ile elde edilemez. Burun, ağız ve yanak gibi diğer organlar da güzel olmalıdır ki ortaya güzel bir yüz çıksın. İnsanın batınında da dört temel unsur vardır. Bu dört temel unsur güzel olmalıdır ki güzel ahlak ortaya çıksın. Bu dört temel unsur dengeli ve mütenasip olunca güzel ahlak ortaya çıkar. Bu dört unsur şunlardır:

İlim gücü, gazap gücü, şehvet gücü ve bu üç kuvvet arasındaki adalet (denge) gücü... Gazap gücünün güzellik ve itidaline cesaret denmektedir. Şehvet gücünün itidal ve güzelliğine ise iffet denilmektedir. Eğer gazap gücü itidal sınırını aşarsa çılgınlık olur. Eğer zayıflar ve çekilirse o zaman da korkaklık ve ödleklik olur. Şehvet gücü de itidal sınırını aşarsa azgınlık ve doymazlık olur. Eğer eksilirse mizaç soğukluğu (cinsel soğukluk) diye adlandırılır. Beğenileni ise orta yol ve itidal olanıdır. Fazilet olan budur. İfrat ve tefrite düşmek ise rezalettir ve kınanmıştır. Ama adalet gücünün ifrat veya tefriti, azalma veya çoğalması yoktur. Sadece karşıt anlamı vardır ki o da zulümdür.

İlim veya hikmet gücünün ise haddi aşması ilimden batıl hedeflere ulaşmak için istifade edilmesidir. Buna hilekarlık denmektedir. Tefrit/kusur tarafı ise bönlük ve aptallıktır. Orta yol ise hikmet olarak adlandırılmaktadır.

O halde ahlaki temeller dört şeydir: Hikmet, cesaret, iffet ve adalet... Bütün güzel ve beğenilmiş huylar bu dört temel unsurun itidal halinde olmasından kaynaklanmaktadır.” Diyorum: Gazzali’nin bu sözlerinin kökü Müminlerin Emiri’nin (a.s) aşağıdaki hadisinde yer almıştır.”[53]

5035. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Faziletler dört kısımdır: Birisi kıvamı düşüncede olan hikmettir, ikincisi kıvamı şehvette olan iffettir, üçüncüsü kıvamı gazapta olan kuvvettir, dördüncüsü ise, kıvamı nefsin güçlerinin itidalinde olan adalettir.”[54]

 

1106. Bölüm

Ahlakın Değeri

 

5036. İshak b. Ammar İmam Sadık’ın (a.s) şöyle buyurduğunu nakletmektedir: “Güzel ahlak aziz ve celil olan Allah’ın kullarına ihsan ettiği bir bağıştır. Onlardan bazısı insanın tabiatından, bazısı ise niyet ve kastından meydana gelmektedir.” Ben (ravi), “Bu ikisinden hangisi önemlidir?” diye sorunca şöyle buyurdu: “Huyu tabiatı olan kimse onunla yoğurulmuş ve ondan başkasını yapamaz haldedir. Niyet sahibi ise itaat hususunda kendisini zorlayarak sabreder. O halde bu en üstünüdür.”[55]

5037. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ahlak, aziz ve celil olan Allah’ın bir bağışıdır. Allah bir kulu sevince ona güzel ahlak ihsan eder. Allah bir kuldan nefret edince ona kötü ahlak nasip eder.”[56]

5038. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak soy yüceliğinin delilidir.”[57]

5039. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Soy açısından insanların en temizi en güzel ahlaklı olanlarıdır.”[58]

bak. el-Meheccet’ul Beyza, 5/99-103

 

1107. Bölüm

Ahlaki Yücelikler

 

5040. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nefislerinizi güzel ahlak üzere terbiye edin. Zira Müslüman kul, güzel ahlakıyla gündüzleri oruç tutan ve geceleri ibadetle geçiren kimsenin derecesine ulaşır.”[59]

5041. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Beğenilmiş huylar, büyük arzular ve yüce makamlar hususunda yarışın ki sevabınız büyüsün.”[60]

5042. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer yarışmak zorunda kalırsanız o halde beğenilmiş hasletleri ve yüce huyları elde etmek için yarışın.”[61]

5043. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah ahlaki yücelikleri sever ve aşağılık huylardan hoşlanmaz.”[62]

5044. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer cenneti ümit etmeseydik, ateşten korkmasaydık, bir sevap ve ceza da söz konusu olmasaydı yine de bizlere ahlaki yücelikleri taleb etmemiz yakışırdı. Zira şüphesiz ahlaki yücelikler, zafer yoluna dalalet (kılavuzluk) eden şeylerdendir.”[63]

5045. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ahlaki yücelikler üzere olun. Şüphesiz ahlaki yücelikler (insanın) yücelişini sağlar. Ahlaki aşağılıklardan sakının. Şüphesiz ahlaki aşağılıklar şerafetli insanı düşürür ve azameti yok eder.”[64]

 

1108. Bölüm

Ahlaki Yüceliklere Teşvik

 

5046. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ahlaki yücelikleri elde etmekte çalışkan ve dayanıklı olun.”[65]

5047. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yücelikleri elde etmekte çaba göster ki günahlardan kurtulasın ve yücelikleri elde edesin.”[66]

5048. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yücelikler iffet ve fedakarlık olmadan kemale ermez.”[67]

5049. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yüce insanların devleti en faydalı ganimetlerdendir.”[68]

5050. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yüceliklere rağbet edince haramlardan sakın.”[69]

 

1109. Bölüm

Yüceliklerin Zorluklarla Birlikte Oluşu

 

5051. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yücelikler zorluklarla ve sevap meşakkatlerle elde edilir.”[70]

bak, el-Cennet, 551

Es-Sevab, 470. Bölüm

 

1110. Bölüm

Ahlaki Yüceliklerin Tefsiri (1)

 

5052. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah Tebarek ve Teala Resulullah’ı (s.a.a) ahlaki yüceliklere özgü kılmıştır. O halde nefislerinizi imtihan edin. Eğer bu huylar sizde de varsa aziz ve celil olan Allah’a hamd edin ve ondan bu huyların fazlasını dileyin.” İmam (a.s) (sonra bu huyları on tane olarak zikretti): Yakin, kanaat, sabır, şükür, hilim, güzel ahlak, cömertlik, gayret, cesaret ve mürüvvet”[71]

5053. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ahlaki yücelikler on tanedir. Eğer gücün yetiyorsa hepsine sahib ol. Zira bazen bu yücelikler birinde olur da çocuğunda olmaz. Bazen de çocuğunda olur da babasında olmaz. Bazen bir kölede olur, hürde olmaz. (Bunlar): Olaylar karşısında sadakatle direnmek, doğru sözlülük, emaneti eda etmek, sıla-i rahim, misafirperverlik, yoksulu doyurmak, iyilikleri telafi etmek, komşu hakkına riayet, arkadaş hakkına riayet ve hepsinin başında da haya etmek.”[72]

5054. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Seninle ilişkisini kesenle ilişki kurman, seni mahrum kılanı ve sana zulmedeni bağışlaman ahlaki yüceliklerdendir.”[73]

5055. İmam Sadık’a (a.s) ahlaki yücelikler hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: “Sana zulmedeni affetmen, seninle ilişkisini kesenle ilişki kurman, seni mahrum kılana bağışta bulunman ve aleyhine de olsa hak sözü söylemendir.”[74]

5056. İmam Sadık (a.s) Cerrah-i Medaini’ye şöyle buyurmuştur: “Sana ahlaki yüceliklerin neler olduğunu söyleyeyim mi? İnsanları bağışlamak, kardeşine mali yardımda bulunmak ve Allah’ı çok zikretmek.”[75]

5057. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Adalet güzeldir. Ama yöneticiler için daha güzeldir. Cömertlik güzeldir. Ama zenginler için daha güzeldir. Takva güzeldir. Ama alimler için daha güzeldir. Sabır güzeldir. Ama fakirler için daha güzeldir. Tövbe güzeldir. Ama gençler için daha güzeldir. Haya güzeldir. Ama kadınlar için daha güzeldir.”[76]

bak. 1118. Bölüm, el- Eh, 54. Bölüm, ez-Ziynet, 1695. Bölüm, el-Bihar, 69/375, 78/245

 

1111. Bölüm

Ahlaki Yüceliklerin Tefsiri (2)

 

5058. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ben ahlaki yücelikleri tamamlamak için gönderildim.”[77]

5059. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ben ahlaki güzelliği tamamlamak için gönderildim.”[78]

5060. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Farzet ki ümit edilen bir sevap ve sakınılması gereken bir ceza da yok. Yine de ahlaki yüceliklerden yüz mü çevireceksiniz?”[79]

5061. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ahlaki güzellikler üzere olun! Şüphesiz aziz ve celil olan Allah beni ahlaki yücelikler için göndermiştir. Şüphesiz insanın kendisine zulmedeni bağışlaması, kendisine mahrum kılana bağışta bulunması, kendisiyle ilişkisini koparanla ilişki kurması ve kendisini ziyaret etmeyeni ziyaret etmesi ahlaki yüceliklerdendir.”[80]

5062. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey Kumeyl! Ehline, gündüz ahlaki yücelikleri elde etmelerini ve gece uyuyan kimsenin hacetini gidermelerini emret.”[81]

5063. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Münezzeh olan Allah ahlaki yücelikleri kendisiyle kulları arasında bir sebep kılmıştır. Sizlerden birine Allah’a bağlanan bir haslete bağlanması yeter.”[82]

bak. en-Nubuvvet (1), 3770. Bölüm, el-Bihar, 41/48, 104. Bölüm, Husn-u Hulk’il İmam Ali (a.s); el-Bihar, 46/54, 5. Bölüm, Mekarim’ul Ahlak’il İmam Ali bin Hüseyin (a.s) ; 46/286, 6. Bölüm, Mekarim-u Ahlak’il İmam’il Bakır (a.s); el-Bihar, 47/16, 4. Bölüm, Mekarim-u Ahlak’il İmam’i-s Sadık (a.s); el-Bihar, 48/100, 5. Bölüm, Mekarim-u Ahlak’il İmam’il Kazım (a.s); el-Bihar, 49/89, 7. Bölüm, Mekarim-u Ahlak’il İmam’ir Rıza (a.s); el-Bihar, 50/85, 5. Bölüm, Mekarim-u Ahlak’il İmam’il Cevad (a.s); el-Bihar, 50/124, 3. Bölüm; Mekarim-u Ahlak’il İmam’il-Hadi (a.s); el-Bihar, 50/306, 4. Bölüm, Mekarim-u Ahlak’il İmam Askeri (a.s); el-Bihar, 69/332-414 ve c. 70/71, Ebvab-u Mekarim’il Ahlak

 

1112. Bölüm

Yüceliklerin En Hayırlısı

 

5064. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En hayırlı yüce ahlak fedakarlıktır.”[83]

5065. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bağış ve kerametin en yüce mertebesi fedakarlıktır.”[84]

5066. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Haramlardan sakınmak en güzel yüceliktendir.”[85]

5067. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İhsanda bulunmak en güzel yüceliklerdendir.”[86]

5068. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En güzel yücelik bağışta bulunmaktır.”[87]

5069. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En güzel yücelik güçlünün affetmesi ve fakirin bağışta bulunmasıdır.”[88]

5070. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Affetmek ahlaki yüceliklerin tacıdır.”[89]

5071. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Gerekli şeyleri eda etmek en üstün yüceliktendir.”[90]

5072. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En üstün yücelik nimetleri tamamlamaktır.”[91]

 

1113. Bölüm 

Güzel Huyları Seçmek 

 

5073. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nefsini bağışlamaya alıştır. Nefsine her huyun en güzelini seç, şüphesiz hayır adet/alışkanlık haline gelir.”[92]

5074. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kötü huydan sakın. Kötü huydan sakınma hususunda nefsinle cihat et. Şüphesiz kötülük inattır.”[93]

 

1114. Bölüm

Güzel Ahlakın Meyveleri 

 

5075. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak rızkı artırır.”[94]

5076. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak rızkı artırır ve dostlar arasında kaynaşma yaratır.”[95]

5077. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz iyilik ve güzel ahlak evleri imar eder ve ömürleri uzatır.”[96]

5078. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak güneşin buzu erittiği gibi günahları eritir/tüketir.”[97]

5079. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Rızıkların hazinesi ahlak genişliğindedir.”[98]

5080. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak dostluğu kalıcı kılar.”[99]

5081. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlakla rızıklar artar.”[100]

5082. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak sahibi olanın dostları artar. Kalpler kendisiyle kaynaşır.”[101]

5083. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ahlakını güzelleştir ki Allah hesabını hafifletsin.”[102]

5084. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Lokman oğluna şöyle buyurmuştur: “Ey oğulcağızım! Eğer kendisiyle akrabalarına bağlanacağın ve kardeşlerine ihsanda bulunacağın bir şeyin yoksa güzel ahlakını ve güler yüzlülüğünü kaybetme. Şüphesiz ahlakını güzelleştiren kimseyi hayırlı insanlar sever ve kötü insanlar ise kendisinden sakınır.”[103]

 

1115. Bölüm

Kötü Ahlak (1)

 

Kur’an:

“Allah'ın rahmetinden dolayı,  sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba ve katı kalpli olsaydın, şüphesiz etrafından dağılır giderlerdi. Onları affet, onlara mağfiret dile, iş hakkında onlara danış, fakat karar verdin mi Allah'a tevekkül et. Doğrusu Allah tevekkül edenleri sever.” “”[104]

“Bütün bunlar dışında bir de soysuzlukla damgalanmış  kimseye…”[105]

5085. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz kötü ahlak sirkenin balı bozduğu gibi ameli bozar.”[106]

5086. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz kötü ahlak sirkenin balı bozduğu gibi ameli bozar.”[107]

5087. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kötü ahlak bağışlanmaz bir günahtır.”[108]

5088. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah kötü ahlak sahibinin tövbesini kabul etmez.” Kendisine, “Neden ey Allah’ın Resulü?” diye sorulunca şöyle buyurdu: “Zira bir günahtan tevbe edince, tevbe ettiği günahtan daha büyük bir günaha düşer.”[109]

5089. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kötü ahlak, en kötü arkadaştır.”[110]

5090. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kötü ahlak  hayatın kararma ve nefsin azap görme sebebidir.”[111]

5091. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kötü ahlak insanı yalnız bırakır ve insanla kaynaşmayı yok eder.”[112]

5092. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kötü ahlak yakını ürkütür ve uzağı kaçırtır.”[113]

5093. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Lokman oğluna şöyle buyurmuştur: “Ey oğulcağızım! Üzüntülü olmaktan, kötü ahlaktan ve az sabretmekten sakın. Hiç bir dost bu hasletlere tahammül edemez. İşlerinde sakin ol, kardeşlerinin bakımını üstlenmek hususunda sabırlı ol ve tüm insanlara güzel ahlaklı davran.”[114]

5094. Resulullah (s.a.a), uğursuzluk hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: “Kötü ahlaktır.”[115]

5095. İmam Ali (a.s) kimin hüznünün daha kalıcı olduğu hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: “Ahlak açısından en kötü olan kimsenin.”[116]

5096. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kötü ahlak iki azaptan biridir.”[117]

5097. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İki haslet müminde bir arada bulunmaz: Cimrilik ve kötü ahlak.”[118]

5098. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kötü ahlaktan daha korkunç bir dehşet yoktur.”[119]

 

1116. Bölüm

Kötü Ahlak (2)

 

5099. Resulullah (s.a.a) kendisine, “Falan şahıs gündüzleri oruç tutuyor ve geceleri ibadetle geçiriyor ama aynı zamanda kötü ahlaklı biridir. Komşularına diliyle eziyet etmektedir” diye söylenince şöyle buyurmuştur: “Onda hayır yoktur o ateş ehlindendir.”[120]

5100. Resulullah (s.a.a) Sa’d b. Muaz defnedilince şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ona bir azap indi.” Kendisine bunun sebebi sorulunca da şöyle buyurdu: “Çünkü o ailesine karşı kötü ahlaklıydı.”[121]

5101. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz kul kötü ahlakı sebebiyle cehennemin en alt katına düşer.”[122]

bak. ez-Zevac, 1657, 1658. Bölüm

 

1117. Bölüm

Kötü Ahlakın Akıbeti

 

5102. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ahlakı kötü olan kimse nefsine azap verir.”[123]

5103. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ahlakı kötü olanın ailesi kendisinden utanır.”[124]

5104. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Tahammülü az olanın rahatlığı da az olur.”[125]

5105. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ahlakı kötü olan kimse, arkadaş ve dost bulmaktan aciz kalır.”[126]

5106. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ahlakı kötü olanın rızkı daralır.”[127]

5107. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ahlakı kötü olanın hatası çok olur ve hayatı zehir olur.”[128]

5108. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ahlakı kötü olan kimsenin kulağına ezan okuyun.”[129]

5109. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Et, et bitirir. Her kim kırk gün et yemezse ahlakı kötü olur.”[130]

 

1118. Bölüm

Kınanmış Ahlakın Tefsiri

 

 

5110. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bana benzeme hususunda en uzak olanınızı haber vermeyeyim mi?” Kendisine, “Haber ver ey Allah’ın Resulü!” dediklerinde şöyle buyurdu: “Kötü laf eden yüzsüz utanmaz, cimri, kibirli, kinci, hasetçi, katı kalpli, ümit edilen her hayırdan uzak ve sakınılan her türlü kötülükten güvende olunmayan kimse.”[131]

5111. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Ebu Zer! Ayıplayan, öven, dil uzatan ve çekişen kimse olma.”[132]

5112. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İki hasletten sakın: Tahammülsüzlük ve tembellik. Şüphesiz tahammülsüz olursan hakka sabredemezsin ve eğer tembel olursan hiç bir hakkı eda edemezsin.”[133]

5113. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s), tatsız olaylardan, kötü ahlaktan ve kınanmış fiillerden Allah’a sığındığı duasında şöyle buyurmuştur: “Allahım! İhtirasın heyecanından, gazabın şiddetinden, hasedin galebesinden, sabrın zayıflığından, kanaatin azlığından ve ahlakın yırtıcılığından sana sığınırım.”[134]

5114. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dokuz haslet başkalarından çok şu dokuz kişide daha çirkindir: Komutanlarda zayıflık, zenginlerde cimrilik, alimlerde çabuk kızma, yaşlılarda çocukluk, liderlerde halktan kopukluk, hakimlerde yalan, doktorlarda müzmin hastalık, kadınlarda hayasızlık ve güç sahiplerinde zulüm.”[135]

bak. 1108. Bölüm

eş-Şerr, 1972. Bölüm

 

1119. Bölüm

En Üstün Ahlak 

 

5115. İmam Bakır (a.s), en üstün ahlak hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: “Sabır ve bağışlayıcılık.”[136]

5116. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En üstün ahlak cömertlik ve faydası en genel ahlak ise adalettir.”[137]

5117. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En şerafetli ahlak tevazu, hilim ve yumuşak huyluluktur.”[138]

5118. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En güzel ahlak seni ahlaki yücelikleri elde etmeye sevk edendir.”[139]

5119. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz en süslü/çekici ahlak sakınma ve iffettir.”[140]

bak. el-İsar, 2. Bölüm; el-Hayr, 117. Bölüm; el- Fazilet, 3218. Bölüm ; et-Takva, 4156. Bölüm

 

1120. Bölüm

En Güzel Hasletler

 

5120. İmam Sadık (a.s), Yahya b. İmran el-Halebi en güzel hasletleri sorunca şöyle buyurmuştur: “Heybetsiz vakar, karşılık beklemeden yapılan bağış ve dünya malından başkasıyla meşgul olmak.”[141]

5121. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “İmamların ve Şiilerımizdan (taraftarlarımızdan) fazilet sahibi kimselerin en üstün ahlakları takiyye ve kardeşlerin hakkına riayet etmeyi kendilerine farz bilmeleridir.”[142]

5122. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Takiyye etmek, dini ve kardeşleri korumak içindir. Eğer yabancı (korkan) bir canı korursa, bu, yüce hasletlerin en şerafetlisindendir.”[143]

bak. 557. Konu et-Takiyye

 

1121. Bölüm

Ahlaki Karakterlerin Birbiriyle İrtibatı

 

5123. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer birinde beğenilmiş bir haslet olursa kardeşlerini de (beğenilmiş hasletlerin benzerlerini de) ondan bekleyin.”[144]

5124. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz yüce hasletler birbirine bağlıdır.”[145]

5125. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kur’an seni güzel bir haslete davet ettiğinde kendini onun benzerlerine zorla.”[146]



150. Konu

 

el-Hamr

Şarap

 

 

F el-Bihar, 79/123, 86. Bölüm, Hurmet-   u Şurb’il-Hamr

F el-Bihar, 79/155, 87. Bölüm Hadd-u Şurb’il Hamr

F Vesail’uş-Şia, 17/221, Ebvab’u-Eşribet’l muharreme


F  

 

 

 

 


bak.

F 136. Konu el-Muhaddir, 227, es-Sukr


1122. Bölüm

Şarap

 

Kur’an:

Hurma, üzüm gibi  meyvelerden hem içki ve hem de güzel rızık elde edersiniz. Düşünen kavim için bunda ibret vardır. [147]

Sana içki ve kumarı sorarlar. De ki:  “İkisinde hem büyük günah ve hem de insanlara bir takım faydalar vardır. Günahları faydasından daha büyüktür.” Ne infak edeceklerini sana sorarlar. De  ki: “Affı.” Böylece Allah düşünesiniz diye size ayetleri açıklar.[148]

Ey iman edenler! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz.[149]

5126. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın laneti şaraba, şarabı (üzümü) sıkana, (ağacını) ekene, içene, sakisine (meclislerde şarap sunana), satıcısına, alıcısına, parasını yiyene, taşıyana ve kendisine taşınan kimseye olsun.”[150]

5127. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah şaraba, şarabı (üzümü) sıkana, hazırlayıcısına, içenine, sakisine, taşıyıcısına, kendisine taşınana, satıcısına, müşterisine ve parasını yiyene lanet etmiştir.”[151]

5128. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şarap ve iman bir kimsenin içinde veya kalbinde hiç bir zaman bir araya toplanmaz.”[152]

5129. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah bir Peygamberi gönderdiğinde dininin olması için içinde şarabın haram oluşunun da yer alması gerektiğini biliyordu. Bu yüzden şarap sürekli haram olmuştur. Din hasletten haslete değişmektedir. Eğer din başta kamil olsaydı insanlar onu kabullenmezlerdi.”[153]

bak. Vesail’uş-Şia, 17/237, 9. Bölüm

 

1123. Bölüm

Şarap Çirkinliklerin Anasıdır

 

5130. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şarap çirkinliklerin ve büyük günahların anasıdır.”[154]

5131. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şarap çirkinliklerin anası ve büyük günahların en büyüğüdür.”[155]

5132. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şarap aşağılıkların anasıdır.”[156]

5133. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şarap günahların toplamı, aşağılıkların anası ve kötülüklerin anahtarıdır.”[157]

5134. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şarap içmek her kötülüğün anahtarıdır. Şarap içen kimse aziz ve celil olan Allah’ın kitabını yalanlamıştır. Zira Allah’ın kitabını onaylamış olsaydı, haramını haram bilirdi.”[158]

5135. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kötülük tümüyle bir evde toplanmış ve anahtarı da şarap içmek olarak takdir edilmiştir.”[159]

5136. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz aziz ve celil olan Allah kötülüğe kilitler takdir etmiştir. Bu kilitlerin anahtarını ise şarap karar kılmıştır. Şaraptan daha kötüsü ise yalandır.”[160]

 

1124. Bölüm

Şarap Sofrasına Oturmaktan Sakındırmak

 

5137. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şarap içilen sofraya oturmayın. Şüphesiz kul ne zaman canının alınacağını bilemez.”[161]

5138. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimse şarap içilen sofraya oturmamalıdır..”[162]

5139. Resulullah (s.a.) şöyle buyurmuştur: “İsteğiyle şarap içilen sofraya oturan kimse mel’undur, mel’undur.”[163]

 

1125. Bölüm

Şarabın Haram Oluş Sebebi

 

5140. İmam Sadık (a.s), kendisine şarabın haram oluş sebebini soran Mufazzal’a şöyle buyurmuştur: “Allah şarabı kötü tesiri ve fesadı sebebiyle haram kılmıştır. Zira şarab içen kimse titreme hastalığına düçar olur, nuraniyeti yok olur, mürüvveti ortadan kalkar. Haramları işleme, kan dökme ve zina hususunda küstahlaşır. Sarhoşluk halinde mahremine bile tecavüz etmekten güvende değildir. Bu amelin kötülüğünü akledemez. Şarap içen kimse sadece kötülüklerini çoğaltır.”[164]

5141. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah şarabı kötü etkisi ve fesadı sebebiyle haram kılmıştır.”[165]

5142. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şarap ağacı her ağaçtan yüksek olduğu gibi şarabın kötü etkileri de her günahtan daha büyüktür.”[166]

5143. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah şarabı içindeki fesat, şarab içenin aklını değiştirmesi, şarap içeni aziz ve celil olan Allah’ı inkara sürüklemesi, Allah’ı ve elçilerini iftiraya sevketmesi, fesat ve cinayet gibi diğer bir çok kötülüklere sebep olması sebebiyle haram kılmıştır.”[167]

5144. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah akılları korumak için şarap içmenin terk edilmesini farz kılmıştır.”[168]

 

1126. Bölüm

Şarap İçmenin Akıbeti

 

5145. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Haram olduğunu bildiği halde şarap içen kimseye, Allah, cehennemliklerin iriniyle karışık çamurdan içirir.”[169]

5146. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sürekli şarap içen kimse aziz ve celil olan Allah’ı bir putperest gibi karşılar.” Kendisine, “sürekli şarap içen kimdir?” denilince şöyle buyurmuştur: “Her şarap bulduğunda içen kimsedir.”[170]

5147. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sarhoş edici şeyden içen kimsenin kırk gün ve kırk gece namazı kabul olmaz.”[171]

5148. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim şarap içerse kırk gece namazı kabul olmaz. Eğer yeniden içerse, içtiği günden itibaren kırk gece daha namazı kabul olmaz. Bu kırk günde tövbe etmediği halde ölürse Allah kıyamet günü ona cehennemliklerin irinleriyle karışık olan çamurdan içirir.”[172]

 

1127. Bölüm

Şarap İçen Kimseye Davranış Metodu

 

5149. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şarap içen kimse bir şey söylerse onu onaylamayın, kız isterse onu evlendirmeyin, hastalanırsa ziyaret etmeyin, öldüğünde cenazesine katılmayın ve ona hiç bir şeyi emanet etmeyin.”[173]

5150. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şarap içen kimselerle oturmayın, hasta olanlarını ziyaret etmeyin, cenaze törenlerine katılmayın, ölülerine namaz kılmayın. Şüphesiz şarap içen kimseler ateş ehlinin köpekleridir. Nitekim Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Ateşte kaybolun ve benimle konuşmayın.[174]

5151. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şarap içen kimsenin misali, kükürt gibidir. Ondan sakının ki sizi kükür gibi kötü kokutur. Şarap içen kimse gece gündüz Allah’ın gazabındadır. Her kim şarap içerek sabahlarsa, sabaha kadar şeytanın gelinidir. Bu yüzden, cenabet olduğunda guslettiği gibi sabahleyin gusletmesi gerekir.”[175]

5152. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim şarap içerek sabahlarsa, sabaha kadar şeytanın gelini  olur.”[176]

bak. Vesail’uş-Şia, 17/247, 11. Bölüm

 

1128. Bölüm

Şarap İçen Kimsenin Haşrolma Şekli

 

5153. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyada sarhoş edici şeyleri kanasıya içen kimse susuz olarak ölür, susuz olarak haşrolur ve susuz olarak cehenneme girer.”[177]

5154. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sürekli şarap içen kimse kıyamet günü, gözleri morarmış, yüzü kararmış, dudakları sarkmış, ağzından sular akar bir halde getirilir.”[178]

5155. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şarap içen kimse alnında, “Allah’ın rahmetinden ümitsizdir.” diye yazılı olduğu bir halde mezarından dışarı çıkar.”[179]

5156. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Beni hak üzere Peygamber gönderene andolsun ki şüphesiz şarap içen kimse kıyamet günü yüzü kararmış, başını yere vurarak, “Ah, susadım!” diye feryat ettiği bir halde getirilir.”[180]

 

1129. Bölüm

Allah’tan Başkası İçin de Olsa Şarap İçmeyi Terk Etmeye Teşvik

 

5157. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’tan gayrisi için de olsa şarabı terkederse Allah ona halis ve mühürlenmiş şaraptan içirir.” Ali (a.s), “Allah’tan gayrisi için mi?” diye sorunca şöyle buyurdu: “Evet! Allah’a andolsun ki kendisini korumak için de olsa.”[181]

5158. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan gayrisi için de olsa şarabı terk eden kimseye Allah halis ve mühürlenmiş şaraptan içirir.” Ravi, “Ey İbn-i Resulillah! Şarabı Allah’tan gayrisi için terk edeni mi?” diye sorunca şöyle buyurdu: “Evet Allah’a andolsun kendisini korumak için de olsa. ”[182]

 

1130. Bölüm

Şarabın Yaptığını Yapan Şeylerin Haram Oluşu

 

5159. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz aziz ve celil olan Allah şarabı ismi için haram kılmamıştır; aksine akıbeti için haram kılmıştır. Akıbeti (etkisi), şarabın akıbeti (etkisi) olan her şey şaraptır.”[183]

bak. 1125. Bölüm



151. Konu

 

el-Humus

Humus

 

 

F el-Bihar, 96/184- 244, Ebvab’ul Humus

F Vesail’uş-Şia, 6/336-286 Kitab’ul Humus

F Sunen- u Ebi Davud, 3/145, el-Humus

 

 

 

 


bak.

522. Konu, Enfal



 

 

1131. Bölüm

Humus

 

Kur’an:

“...Bilin ki, ele geçirdiğiniz ganimetin beşte biri Allah'ın, Peygamberin ve yakınlarının, yetimlerin...”[184]

5160. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ne bu ganimetten ve ne de (deve hörgücünden yapılmış kürküne işaret ederek) bundan  humus dışında hiç bir şey benim değildir. Humus da sizlere geri dönmektedir. O halde (ganimet olan) iğne ve ipliği dahi veriniz.”[185]

5161. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ganimetlerde hıyanet etmekten sakının. Eğer birisi hesaplamadan ve ganimetin humusunu ödemeden (savaş esirlerinden) bir kadın ile evlenir veya (ganimetlerden) bir merkebe binerse bu ganimetlere hıyanet sayılır.”[186]

5162. Ebu Hamza Sumali, Humus ayetini kendisine okuyunca İmam Bakır (a.s) şöyle buyurdu: “Allah’a ait olan şey Resulüne aittir. Resulüne ait olan şey ise gerçekte bize aittir.”[187]



152. Konu

 

el-Humul

Adsızlık

 

 

F Kenz’ul Ummal, 3/152-158 ve s. 707 el-Humul

F Şerh-u Nehc’il Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid, 2/182-184, Feslun fi Medh’il Humul

F el-Bihar, 70/108, 49. Bölüm,el- Uzletu an Şirari’l Halk

F el-Meheccet’ul Beyza, 6/109 Fazilet’ul Humul 

 

 

 

 


Bak

280. Konu, eş-Şuhret, 351; el- Uzlet, 354, el-İşret, el-Kitman, 3455. Bölüm


 

 

1132. Bölüm

Adsızlığın Fazileti ve Etkisi

 

5163. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah, gaip olduklarında sorulmayan, hazır bulunduklarında davet edilmeyen ve tanınmayan,[188] kalpleri hidayet meşaleleri ve her türlü karanlıktan dışarı çıkan iyilik sahibi, adsız ve takva sahibi kimseleri sever.”[189]

5164. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala’ya kullarından en sevimli olan kimseler gaip olduklarında sorulmayan, hazır olduklarında tanınmayan hidayet imamları ve ilim meşaleleri olan takvalı ve adsız kimselerdir.”[190]

5165. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer tanınmamaya gücünüz yeterse onu yapın. Zira Allah nezdinde övüldükten sonra insanların seni övmemesi ve gözlerinde kınanmış olman sana ne zarar verir ki!”[191]

5166. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Gösteriş yapmayı ve şöhreti terk et ve kendini gizle ki seni anmasınlar, bilinmeyesin. Sırrı sakla ve sus ki salim kalasın. (Daha sonra göğsüne işaret ederek) iyileri sevindiresin ve (eliyle herkese işaret ederek) kötüleri öfkelendiresin.”[192]

5167. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Gösteriş ve şöhreti terk et. Meşhur olmak için kendini bayrak etme ve susup sessiz kal ki salim kalasın, iyileri sevindiresin ve kötüleri öfkelendiresin.”[193]

5168. İmam Ali (a.s), Kumeyl b. Ziyad’a şöyle buyurmuştur: “Sakin ol ve şöhret düşkünü olma, kendini gizle ki seni anmasınlar ve ilim öğren ki alim olasın.”[194]

5169. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hiç bir kul Allah-u Teala’dan uzaklaşmaksızın bir sultana yaklaşmamıştır. Hiç bir mal hesabı şiddetlenmeksizin artmamıştır ve hiç kimsenin tabileri, şeytanları artmaksızın artmamıştır.”[195]

5170. İmam Ali (a.s), ahir zamanı nitelendirerek şöyle buyurmuştur: “Öyle bir zaman gelecek ki, adsız, hakperest mümin dışında hiç kimse kurtuluşa erişmeyecektir. Hazır olduğunda kimse onu tanımaz, gaip olduğunda kimse onu aramaz. Bunlar hidayetin meşaleleri ve gece yürüyen kimselerin açık nişaneleridir.”[196]

5171. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Adının yücelmesini isteyen kimse adsızlığı seçmelidir.”[197]

5172. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz adsızlıkta rahatlık vardır.”[198]

5173. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir çok bilgiler sıkıntı sebebidir. İnsanlara çok karışmak da fitne sebebidir.”[199]

5174. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bilin ki Allah’ın en iyi kulu takvalı, temiz ve adsız olan kimsedir. Allah’ın en kötü kulu ise şüphesiz parmakla gösterilen kimsedir.”[200]

5175. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanın makamı bilinmedikçe hayır üzere kalır. Ama makamı tanınınca Allah’ın kalıcı kıldığı dışında hiç kimsenin tahammül edemeyeceği fitnelere maruz kalır.”[201]

5176. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Nice insanların itina göstermediği eski elbiseli bir kimse, Allah’a and içerse Allah yeminini kabul eder (dua veya bedduasını müstecap kılar.)”[202]

5177. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Selamet/esenlik o kadar azalmıştır ki buluş yolu gizli kalmıştır. Eğer selamet bir şeyde olursa takriben adsızlıkta olurdu.”[203]



153. Konu

 

el-Havf

Korku

 

 

F el-Bihar, 70/323, 59. Bölüm el-Havf ve’r Reca

F Kenz’ul Ummal, 3/139-143 ve s. 707-709, el-Havf ve’r Reca

F el-Meheccet’ul Beyza, 7/248-312, Kitab’ul Havf ve’r Reca

 

 

 

 


bak.

179. Konu, er-Reca

el- Ummet, 127, 128, 129. Bölümler, el-Velayet (2) 4224. Bölüm


 

1133. Bölüm

Korku

 

Kur’an:

Vücutlarını yataklardan uzak tutup korkarak ve umarak Rablerine yalvaranlar ve verdiğimiz rızıklardan infak edenler inanır.[204]

5178. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Korku ariflerin gömleğidir.”[205]

5179. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “İblis’ten gerçek korkuyla sakın. Yalancı ümitten sakın. Şüphesiz yalancı ümit seni gerçek korkuya düşürür.”[206]

5180. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Akılsızlık gibi bir musibet, yakin azlığı gibi bir akılsızlık, korkusuzluk gibi bir yakin azlığı ve korkuyu kaybetme hüznünün azlığı gibi bir korkusuzluk yoktur.”[207]

5181. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın azabından korkmak, takva sahiplerinin ahlakıdır.”[208]

5182. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın haşyeti/korkusu imanın toplamıdır.”[209]

5183. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın sizi kendisinden sakındırdığı gibi Allah’tan sakının ve O’ndan etkileri üzerinizde aşikar olacağı şekilde korkun.”[210]

5184. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey Ademoğlu! Korkuyu iç giysin ve hüznü dış giysin kıldığın müddetçe hayırdan ayrılmazsın.”[211]

5185. İmam Ali (a.s), vefat esnasında oğlu Hasan’a yaptığı vasiyetinde şöyle buyurmuştur: “Sana gizli ve açık işlerinde Allah’tan korkmanı tavsiye ederim.”[212]

5186. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Uzun yolu kat etmek için uzun korkudan yardım dileyin.”[213]

5187. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hikmetin başı Allah korkusudur.”[214]

5188. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hayrın toplamı Allah korkusudur.”[215]

5189. Hafs şöyle diyor: “Musa b. Cafer’den daha çok nefsi hakkında korkan ve insanlar içinde ondan daha ümitli olan birisini görmedim.”[216]

5190. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah insanları toplayınca içlerinde bir münadi şöyle seslenir: Ey İnsanlar! Şüphesiz bugün Allah’a en yakın olanınız Allah’tan en şiddetli korkanınızdır.”[217]

5191. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah nezdinde insanların en yücesi, Allah’tan en çok korkandır.”[218]

 

1134. Bölüm

Allah’tan O’nu Görüyormuşsun Gibi Kork

 

5192. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Üç şey kurtarıcıdır: ...O’nu görüyormuşsun gibi gizlide Allah’tan korkmak. Şüphesiz sen O’nu görmesen de o seni görmektedir.”[219]

5193. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “O’nu görüyormuşsun gibi Allah’tan kork. Sen O’nu görmesen de şüphesiz o seni görüyor. O’nun seni görmediğini sanırsan şüphesiz kafir olursun. O’nun seni gördüğünü bildiğin halde, insanlardan gizli Allah’ın huzurunda günah işlersen şüphesiz O’nu seni görenlerin en düşüğü kılmış olursun.”[220]

5194. Resulullah (s.a.a) “Ali’ye (a.s) yaptığı bir vasiyetinde şöyle buyurmuştur: “Sana bir takım hasletlere sahip olmanı tavsiye ediyorum. Onları benden belleyip ezberle... Üçüncüsü zikri yüce olan Allah’tan, O’nu görüyormuşsun gibi korkmandır.”[221]

 

1135. Bölüm

Allah’tan Korkmak Allah’ı Tanımak Miktarıncadır

 

Kur’an:

İnsanlar, yerde yürüyenler ve davarlar da böyle türlü türlü renktedirler. Allah'ın kulları arasında O’ndan korkan, ancak ve ancak alimlerdir. Doğrusu Allah güçlüdür, bağışlayandır.[222]

5195. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı en iyi bilen kimse, Allah’tan en çok korkan kimsedir.”[223]

5196. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanlardan münezzeh olan Allah’ı en iyi bilen kimse, O’ndan en çok korkan kimsedir.”[224]

5197. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Al-i Davud hikmetinde şöyle yer almıştır: “Ey Ademoğlu! Kalbin katılaşmış, Allah’ın azametini unutmuşsun. Eğer Allah’ı tanımış ve azametini bilmiş olsaydın her zaman O’ndan korku içinde olurdun.”[225]

5198. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı tanıyan kimse Allah’tan korkar. Allah’tan korkan kimse ise nefsini dünyadan çekip alır.”[226]

5199. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendini en çok tanıyan kimse, rabbinden en çok korkandır.”[227]

bak. el-İlm, 2883; el-Ma’rife(3), 2609. Bölüm

 

1136. Bölüm

Mümin İki Korku İçindedir

  

 

5200. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bilin ki şüphesiz mümin iki korku arasında amel eder: Ömründen geçen ve Allah’ın o konuda ne yapacağını bilmediği zaman ile Allah’ın hakkında ne hüküm vereceğini bilmediği baki kalan eceli arasında. O halde mümin kul kendisinden kendisi için, dünyadan ahireti için, gençliğinde yaşlılığı için, hayatından ölmeden önce nasibini alsın. Muhammed’in ruhu elinde olana andolsun ki bu dünyadan sonra artık bir özür ve tövbe, bu dünyadan sonra cennet veya ateş dışında bir yurt yoktur.”[228]

5201. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mümin iki korku arasındadır: Allah’ın ne yapacağını bilmediği geçmiş günahı ile helak edici neler kazanacağını bilmediği geri kalan ömrü arasında. Bu yüzden mümin sadece korku ile sabahlar ve mümini sadece korku ıslah eder.”[229]

5202. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz mümin her ne kadar iyilik sahibi de olsa korku içinde sabahlar ve her ne kadar iyilik sahibi de olsa korku içinde akşamlar. Zira mümin iki halet içindedir. Allah’ın ne yapacağını bilmediği geçmiş zaman ile yaklaşan ve helak edici işlerden nelere maruz kalacağını bilmediği gelecek zaman arasında”[230]

 

1137. Bölüm

Mümin Korku ve Ümit İçindedir

  

Kur’an:

Geceleyin secde ederek ve ayakta durarak boyun büken, ahiretten çekinen, Rabbinin rahmetini dileyen kimse küfreden kimse gibi olur mu? De ki: “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Doğrusu ancak akıl sahipleri öğüt alırlar.[231]

5203. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın rahmet miktarını bilecek olsaydınız ona dayanır ve çok az amel ederdiniz. Allah’ın gazabının miktarını bilseydiniz asla kurtulamayacağınızı sanırdınız.”[232]

5204. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Mümin Allah nezdinde olan cezayı bilseydi, hiçbir mümin cennete tamahlanmazdı. Kafir de Allah nezdinde olan rahmeti bilseydi asla cennetten ümidini kesmezdi.”[233]

5205. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mümine Allah’tan cehennemi seyrediyormuş gibi korkması ve cennet ehlindenmiş gibi Allah’tan ümit içinde olması yakışır.”[234]

5206. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En hayırlı amel, korku ve ümidin dengeli oluşudur.”[235]

5207. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan seni günahlara karşı küstah kılmayacak şekilde ümitli ol. Allah’tan seni rahmetinden ümitsiz kılmayacak şekilde kork.”[236]

5208. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Babam şöyle buyuruyordu: “Mümin kulun kalbinde sürekli iki nur olur: Korku nuru ve ümit nuru. Bu tartılırsa ondan ağır gelmez ve o tartılırsa bundan ağır gelmez.”[237]

5209. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Lokman’ın oğluna vasiyetlerinden biri de şuydu: Aziz ve celil olan Allah’tan, huzuruna insanların ve cinlerin hayrıyla da gelsen sana azap edecekmiş gibi kork ve insanların ve cinlerin günahıyla da gelsen seni bağışlayacakmış gibi ümit içinde ol.”[238]

5210.  “Lokman oğluna şöyle öğüt vermiştir: “Ey oğulcağızım! İki kalp sahibi ol. Hiç bir ihmalin karışmadığı korkuyla Allah’tan korkan bir kalp[239] ve hiç bir aldanış ve gafletin bulaşmadığı ümitle Allah’tan ümit içinde olan bir kalp.”[240]

5211. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendinize ümit bağlamaktan seni alıkoyan bir korkuyla Rabbinden kork ve Allah’ın korkusundan güvende olmayan ümitli kimse gibi Allah’tan ümitli ol.”[241]

5212. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer Allah’tan şiddetli korkmayı ve Allah hakkında güzel zanda bulunmayı (bir araya getirmeye) gücünüz yetiyorsa bir araya toplayın. Şüphesiz kulun Rabbi hakkındaki güzel zannı, Rabbinden korkusu miktarıncadır. Şüphesiz Allah’a insanlardan en güzel zanda bulunan kimse Allah’tan en şiddetli bir şekilde korkandır.”[242]

bak. el- Ucb, 2530. Bölüm

 

1138. Bölüm

(Allah’tan) Korkan İnsanın Nişanesi

 

Kur’an:

Ama kim Rabbinin azametinden korkup da kendini kötülükten alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir[243]

5213. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir şey hakkında ümitli olan kimse o şeyi taleb eder. Bir şeyden korkan kimse ondan kaçar. Şehvetle karşılaşınca korktuğu şey için onu terketmeyen kimsenin korkusunu bilemiyorum! Kendisine bela inince, ümit ettiği şey için sabretmeyen kimsenin ümidini bilemiyorum.”[244]

5214. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hasta (yalan) olan Allah korkusu dışında her korku gerçektir… Bu birisinin Allah’ın kullarından birinden korkduğunda korkusundan Rabbine göstermediğini ona göstermesidir. Kullardan korkuyu peşin, yaratıcısından korkuyu ise borç ve vaadeli kılmıştır!”[245]

5215. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kul korkulu ve ümitli olmadıkça mümin olamaz. Korktuğu ve ümitli olduğu şey için amel etmedikçe de korkulu ve ümitli olamaz.”[246]

5216. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah’ın öyle kulları vardır ki ilahi haşyet kalplerini kırmış (parçalamış) da bu yüzden konuşgan, akıllı, yürek sahibi ve soylu insanlar oldukları halde konuşmaktan çekinirler. Temiz amellerle Allah’a doğru koşarlar. Çok amellerini Allah nezdinde çok görmez ve O’nun için az amele razı olmazlar. Akıllı ve iyi insanlar oldukları halde kendilerini kötü görürler.”[247]

5217. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Korkan insan korkunun dilini düğümlediği kimsedir.”[248]

5218. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah hakkında düşünmeyen kimse Allah’tan korkmamıştır. Allah’ı düşünmeyen kimse göreceği ve hakikatini kalbinde bulacağı sabit bir marifete bağlanmaz. Sözü amelini teyid eden ve batını zahiriyle uyuşan kimse dışında hiç kimse böyle olamaz.”[249]

5219. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Cezadan korktuğu halde sakınmayan ve sevap ümit ettiği halde tövbe edip amel etmeyen kimseye şaşarım.”[250]

5220. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Rabbinden korkan kimse zulmetmekten sakınır.”[251]

5221. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Önleyici korku gibi bir korku ve yardım edici ümit gibi bir ümit yoktur.”[252]

5222. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz şerafet ve şöhret sevgisi korkan ve ürken insanın kalbinde bir araya toplanmaz.”[253]

bak. el-Cah, 648. Bölüm

 

1139. Bölüm

Korkunun Anlamı 

 

Kur’an:

“Ve onlardan sonra sizi mutlaka o yerde yerleştireceğiz. İşte bu makamımdan ve tehdidimden korkanlar içindir.”[254]

Rabbine karşı durmaktan korkan kimseye iki cennet vardır.[255]

5223. İmam Ali (a.s) “üzerinde korku belirtileri görülen kimseye bakınca şöyle buyurdu: “Ne oldu sana?” O, “Ben şüphesiz Allah’tan korkuyorum” dedi. Bunun üzerine İmam şöyle buyurdu: “Ey Allah’ın kulu! Günahlarından kork. Kullarının haklarına zulmetmek hususunda Allah’ın adaletinden kork. Seni mükellef kıldığı hususlarda O’na itaat et. Seni ıslah eden hususlarda O’na isyan etme. Bunları yaptıktan sonra artık Allah’tan korkma. Şüphesiz Allah hiç kimseye zulmetmez. Asla insana hak ettiğinden fazla azab etmez. Sadece kötü akıbetinden ve amellerinin değişip başkalaşmasından kork. Allah’ın seni kötü akıbetten güvende kılmasını istiyorsan bil ki yaptığın her hayır Allah’ın fazlı ve tevfikiyledir. Yaptığın her kötülük ise Allah’ın sana verdiği fırsat ve mühlet hakkındaki sabrı ve affı iledir.”[256]

5224. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Rabbinizin zulmünden korkmayın. Kendi zulümlerinizden korkun.”[257]

5225. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günahından kork ve sadece Rabbine ümitli ol.”[258]

5226. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizden hiç kimse Rabbinden başkasına ümit bağlamasın ve sadece kendi günahından korksun.”[259]

5227. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsana mürüvvetinin kemali olarak, kendisine güzel olmayan şeyleri terk etmesi... ve salahı olarak sadece günahlarından şiddetle korkması yeter.”[260]

5228. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yaratıcıdan korkunca O’na doğru koş. Yaratıktan korkunca ondan kaç.”[261]

 

1140. Bölüm

Korkunun Meyveleri

 

Kur’an:

Ahiretin azabından korkanlara, bunda, hiç şüphesiz ibret vardır. Bu, insanların toplanacağı gündür; bu, görülecek bir gündür.[262]

“Ve onlardan sonra yeryüzüne sizi yerleştireceğiz. Bu, makamımdan ve tehdidimden korkan içindir.”[263]

Rabbine karşı durmaktan korkan kimseye iki cennet vardır.[264]

Ama kim Rabbinin azametinden korkup da kendini kötülükten alıkoymuşsa, varacağı yer şüphesiz cennettir.[265]

5229. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Korku nefsin günahlardan alıkoyucusu ve isyanların önleyicisidir.”[266]

5230. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Korku günahlardan güzel bir koruyucudur.”[267]

5231. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kalbini düşünceyle meşgul eden kimse gibi Allah’tan kork. Şüphesiz korku güvenliğin yeri ve nefsi günahlardan alıkoyan zindanıdır.”[268]

5232. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Korkması çok olanın afeti az olur.”[269]

5233. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala’nın, “Rabbine karşı durmaktan korkan kimse için iki cennet vardır” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: Allah’ın kendisini gördüğünü, dediklerini duyduğunu ve hayır ve şer yaptığını her şeyi bildiğini bilen kimseyi bu çirkin şeyler yapmaktan alıkoyar. Rabbine karşı durmaktan korkan ve nefsini isteklerden alıkoyan kimse işte budur.”[270]

5234. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan hakkıyla korkarsanız, cehaletle birlikte olmayan bir ilim elde edersiniz. Allah’ı hakkıyla tanırsanız şüphesiz dualarınızla dağlar yerinden sökülür.”[271]

5235. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Korkan kimse gece yol kat eder.”[272]

5236. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Korkan kimse gece yol alır. Gece yol alan kimse ise hedefine ulaşır. Bilin ki Allah’ın metası pahalıdır. Bilin ki Allah’ın metası cennettir.”[273]

 

1141. Bölüm

Allah’tan Korkandan Her Şey Korkar

 

5237. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan korkan kimseden Allah her şeyi korkutur. Allah’tan korkmayan kimseyi ise Allah her şeyden korkutur.”[274]

5238. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah’tan korkan kimseden her şey korkar. Allah’tan korkmayan kimseyi ise Allah her şeyden korkutur.”[275]

5239. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan korkan kimseyi münezzeh olan Allah her şeyden güvende kılar. İnsanlardan korkan kimseyi münezzeh olan Allah her şeyden korkutur.”[276]

5240. İmam Sadık (a.s), Mualla b. Huneys’e şöyle buyurmuştur: “Ey Mualla! Allah’tan izzet dile ki Allah da seni aziz kılsın.” Mualla, “Ey İbn-i Resulillah! Nasıl izzet dileyeyim?” diye sorunca da şöyle buyurdu: “Ey Mualla! Allah’tan kork ki her şeyde senden korksun.”[277]

5241. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan sakınan kimseden Allah her şeyi korkutur. Allah’tan sakınmayan kimseyi ise her şeyden korkutur.”[278]

5242. İmam Hasan (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’a kul olursa Allah her şeyi ona kul eder.”[279]

5243. İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan sakınan kimseden sakınılır.”[280]

Bak, el-İman, 294. Bölüm

 

1142. Bölüm

Korkunun (azaptan) Güvenlikteki Rolü

 

Kur’an:

İyi bilin ki, Allah'ın dostlarına korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir. Onlar Allah'a iman etmiş  ve O’na karşı gelmekten sakınmışlardır.[281]

Doğrusu, “Rabbimiz Allah'tır” deyip, sonra da dosdoğru gidenlere korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.[282]

Doğrusu iman edenler, Yahűdiler, Sabiiler ve Hıristiyanlardan Allah'a ve ahiret gününe iman eden, salih amel yapan kimselere korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.[283]

 “Hayır, öyle değil; iyilik yaparak kendini Allah'a veren kimsenin ecri Rabbinin katındadır. Onlara korku yoktur, onlar üzülmeyeceklerdir.”[284]

Bak, Ta-Ha, 112; Cin, 13

5244. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim bir kötülük veya şehvetle karşılaşır da aziz ve celil olan Allah’ın korkusundan o işten sakınırsa Allah ona ateşi haram kılar, onu büyük dehşetten güvende kılar ve ona kitabında “Rabbin’e karşı durmaktan korkan  kimseye iki cennet vardır” diye vaad ettiği vaadini gerçekleştirir.”[285]

5245. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zavallı Ademoğlu! Fakirlikten korktuğu gibi ateşten de korksaydı, her ikisinden de güvende olurdu. Eğer açıkta halktan korktuğu gibi gizlide de Allah’tan korksaydı, her iki alemde de saadete ererdi.”[286]

5246. İmam Hüseyin (a.s), kendisine, “Rabbinden ne kadar korkuyorsun” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü sadece dünyada Allah’tan korkanlar güvende olur” diye buyurdu.”[287]

5247. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah Tebarek ve Teala şöyle buyurmuştur: “İzzetim ve celalime andolsun ki kulumda iki korkuyu ve iki güvenliği bir araya toplamam. Dünyada benden güvende olursa kıyamet günü onu korkuturum, dünyada benden korkarsa kıyamet günü onu güvende kılarım.”[288]

5248. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Korku emandır.”[289]

5249. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Korkan kimse güvende olur.”[290]

5250. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Korkunun meyvesi güvendir.”[291]

5251. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kork ki güvende olasın ve güvende olma ki korkuya düşersin.”[292]

5252. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Rabbinden kork ve rahmetini ümit et ki korktuğun şeylerden seni güvende kılsın ve seni ümit ettiğin şeylere ulaştırsın.”[293]

5253. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Akıllı insana güvenliğe erme yolunu bulduğu takdirde korku üzere yaşaması yakışmaz.”[294]

5254. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah korkanları, korkuları miktarınca güvende kılmaz. Lakin onları keremi ve bağışı miktarınca güvende kılar.”[295]

 

1143. Bölüm

Korkunun Çeşitleri

 

5255. Korku beş çeşittir: Havf, haşyet, vecel, rahbet ve heybet. Havf; isyankarlar içindir, haşyet; alimler içindir, vecel; tevazu sahipleri içindir, rahbet; abitler içindir ve heybet ise arifler içindir. Havf günahlar sebebiyledir. Nitekim aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Rabbine karşı durmaktan  korkan kimse için iki cennet vardır.” Haşyet ise kusuru görme sebebiyledir. Nitekim aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah’tan sadece alim kulları haşyet duyar.” Vecel ise hizmeti terk etmek sebebiyledir. Nitekim aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Onlar, Allah anılınca kalpleri vecel (korku) ile dolan kimselerdir.” RAhbet ise taksiri görme sebebiyledir. Nitekim aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Ümit ve korku içinde bizi çağırırlar.” Heybet ise ariflerin sırrı keşfederken hakkı müşahede etmeleri sebebiyledir. Nitekim aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Allah sizleri kendisinden sakındırır.” Ayet, bu manaya işaret etmektedir.”[296]

 

1144. Bölüm

Allah’tan Başkasından Korkmaktan Sakınmak

 

Kur’an:

“İşte o şeytan ancak kendi dostlarını korkutur, iman etmişseniz onlardan korkmayın, benden korkun.”[297]

Allah'ın göndermiş olduklarını tebliğ edenler, Allah'tan korkarlar ve O’ndan başka kimseden korkmazlar. Allah hesap gören olarak yeter. [298]

bak. Maide 44. ayet

5256. İmam Ali (a.s), Allah’tan korktuğunu iddia eden birini kınarken şöyle buyurmuştur: “Kullarından korkmayı peşin saymakta, yaratıcısından korkmayı ise borç ve vaadeli kabul etmektedir.”[299]

5257. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah Ademoğluna sadece korktuğu kimseyi musallat etmiştir. Eğer Ademoğlu Allah’tan başka hiç kimseden korkmasaydı, Allah kendinden başka hiç kimseyi ona musallat etmezdi. Ademoğlu sadece ümit bağladığı kimseye havale edilmiştir. Ademoğlu eğer, Allah’tan başkasına ümit bağlamasaydı, Allah’tan gayrisine havale edilmezdi.”[300]

5258. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz mümin Allah’ın dostudur. O’na yardım eder, O’nun için çalışır, O’nun hakkında sadece hak söyler ve O’ndan başkasından korkmaz.”[301]

5259. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Musa, asla kendi nefsinden dolayı korkmadı. Aksine cahillerin galebe çalmasından ve sapıkların devletinden (hakimiyetinden) korktu.”[302]

5260. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en kötüsü rabbi hakkında insanlardan korkan ve insanlar hakkında rabbinden korkmayandır.”[303]

bak. Et-Tevekkul, 4183. Bölüm

 

1145. Bölüm

Korkulmaması Gereken Şeyler

 

Kur’an:

“…Allah yolunda cihat eden, yerenin yermesinden korkmayan bir kavim getirir.[304]

“İşte o şeytan ancak kendi dostlarını korkutur, iman etmişseniz onlardan korkmayın, benden korkun.”[305]

 

5261. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah hakkında hiç bir kınayıcının kınamasından korkmayın. Allah sizlere zarar vermek isteyen veya zulmetmeyi arzulayan kimseler hususunda size yeter.”[306]

5262. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah korkusunun insanlardan korkmasını engellediği kimseye ne mutlu!”[307]

5263. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah hakkında hiç bir kınayıcının kınamasından çekinmeyin.”[308]

5264. Ebu Zer şöyle diyor: “Allah’ın Resulü (s.a.a), bana Allah hakkında hiç bir kınayıcının kınamasından korkmamamı tavsiye etmiştir.”[309]

bak. el-Bihar, 71/360, 89. Bölüm

 

1146. Bölüm

Allah’ın Hilesinden Güvende Olmamak Gerekir

 

Kur’an:

 Onlar Allah'ın düzeninden güvende miydiler?Allah'ın düzeninden ancak hüsrana uğrayan kavim güvende olur.[310]

Onlar bir düzen kurdular. Biz fark ettirmeden düzenlerini bozduk.[311]

5265. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar hakkında günahlarından korkan, ama kendi günahı hakkında, kendini güvende gören kimselerden olma. Şüphesiz Allah Tebarek ve Teala cennetini kolayca kimseye vermez, Allah nezdinde olan şeylere sadece itaatiyle ve O’nun dilemesiyle ulaşılır.”[312]

5266. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’ın düzeninden güvende olursa, güvenliği batıl olur.”[313]

bak. Ez- Zenb, 1375. Bölüm; el-Mekr, 3699. Bölüm

 

1147. Bölüm

Küstahlıktan Sakınmak

 

5267. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz, bir kavim, bir çok günah işlediklerinden dolayı, korkuya düştüler ve ilahi azaptan dolayı dehşete kapıldılar. Bir grup gelerek onlara: “Sizin günahlarınız bizim boynumuza” dediler. Bunun üzerine aziz ve celil olan Allah onlara azap indirdi ve şöyle buyurdu: “Onlar benden korktular, ama siz küstahlaştınız.[314]

5268. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günahları hakkında ısrar eden kimse rabbinin gazabı karşısında küstahlaşmış olur.”[315]

5269. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güçlü olan Allah ne de sabırlıdır ve sen, zayıf varlık, Allah’a isyan hususunda ne de küstahsın.”[316]

5270. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz münezzeh olan Allah günahları hususunda küstah ve korkusuz olan kimseye buğz eder.”[317]

 

1148. Bölüm

Bir Şeyden Korkunca Yapılması Gereken Şey

 

5271. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir şeyden korkunca üzerine git, zira bir şeyden şiddetle korkmak, o şeye teşebbüsten daha büyüktür.”[318]

5272. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir işin zorluğundan korkunca, ona karşı sıkı dur ki sana boyun eğsin. Zamanın olayları karşısında çare bul ki sana kolay gelsin.”[319]

 

1149. Bölün

Korku (Çeşitli)

 

5273. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Korktuğun bir yere gelince şu ayeti oku: “Rabbim! Beni dahil edeceğin yere hoşnutluk ve esenlikle dahil et; çıkaracağın yerden de hoşnutluk ve esenlikle çıkar. Katından beni destekleyecek bir kuvvet ver.” Korktuğun bir kimseyi görünce de Ayet’el-Kursi’yi oku.”[320]

5274. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hiç kimseyi korkutmayan kimse asla korkmaz.”[321]

5275. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Küçük günahlar hususunda Allah’tan korkmayan kimse, büyük günahlar hakkında da Allah’tan korkmaz.”[322]

bak. el-Bihar, 69/287,  288; 70/378,379 ve 382, 387, 388 Hikayet’ul Haifin



154. Konu

 

el-Hiyanet

Hıyanet

 

 

F el-Bihar, 75/170, 58. Bölüm el-Hiyanet

F Vesail’uş-Şia, 13/225, 3. Bölüm Tahrim’ul Hiyanet

F Kenz’ul Ummal, 3/468, el-Hiyanet

 

 

 

 


bak.

24. Konu, el- Emanet, el-Hiyatet, 1183. Bölüm; el-İlm, 2893. Bölüm; el- Gll, 3105. Bölüm; es-Sadik, 2206. Bölüm


 

 

1150. Bölüm

Hıyanet

 

Kur’an:

Ey iman edenler! Allah'a ve Peygambere karşı hainlik etmeyin ve (hakeza) emanet edilen şeylere bile bile hıyanet etmeyin.[323]

Enfal, 58; Hac, 38; Nisa, 107; Yusuf, 52

5276. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şu dört şeyden biri o eve girince o ev viran olur ve bereketten bayındır olmaz: Hıyanet, hırsızlık, şarap ve zina”[324]

5277. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mümin, hıyanet ve yalan dışında her tabiatı kabullenir.”[325]

5278. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsan bir takım hasletler üzere yoğrulmuştur. Şüphesiz insan hıyanet ve yalan üzere bina edilmemiştir.”[326]

5279. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Emanete ihanet eden kimse bizden değildir.”[327]

5280. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bir müslümana ailesi ve malı hususunda ihanet eden kimse bizden değildir.”[328]

5281. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Aldatma, hile ve hıyanet ateştedir.”[329]

5282. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hıyanet yalanın kardeşidir.”[330]

5283. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hıyanet ahdini bozmaktır.”[331]

5284. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hıyanet ve iftira aynı köktendir.”[332]

5285. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hıyanet nifakın başıdır.”[333]

5286. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hıyanet etmekten sakın. Şüphesiz hıyanet en kötü günahtır ve hain kimse hıyaneti sebebiyle ateşte azap görür.”[334]

5287. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hıyanetten sakın. Hıyanet etmek İslam’dan uzaklaşmaktır.”[335]

5288. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nifakın başı hıyanettir.”[336]

5289. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Küfrün başı hıyanettir.”[337]

5290. Ebu Sumeme şöyle diyor: “İmam Bakır’ın (a.s) huzuruna vardım ve şöyle dedim: “Fedan olayım, ben Mekke’ye yakın olmak istiyorum ve Mürciye’den olan birine borçluyum. Bu konuda ne buyuruyorsunuz?” İmam şöyle buyurdu: “Borcunu öde ve Allah’ı boynunda borç olmaksızın karşılamaya çalış. Zira mümin hıyanet etmez.”[338]

5291. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Emanete önem vermeyen kimse hıyanete düçar olur.”[339]

5292. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hıyanet etmek takva azlığının ve din yoksunluğunun göstergesidir.”[340]

5293. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en kötüsü emanete inanmayan ve hıyanetten sakınmayan kimsedir.”[341]

5294. İmam Sadık (a.s), hesaba çektiği vekilinin sürekli, “Allah’a yemin olsun, ben hıyanet etmedin, Allah’a yemin olsun ben hıyanet etmedim” demesi üzerine şöyle buyurmuştur: “Ey falan! Bana hıyanet etmen veya malımı zayi etmen aynıdır. Şüphesiz hıyanetin kötülüğü senin üzerindedir.” Daha sonra şöyle buyurdu: “Allah’ın Resulü şöyle buyurmuştur: Eğer rızkınızdan kaçacak olursanız, kaçtığınız ecelin sonunda gelip size çatması gibi rızkınız size ulaşıncaya kadar peşinizde koşar. Hıyanet eden kimsenin o miktarda rızkı azalır ve kendisine günahı yazılır.”[342]

 

1151. Bölüm

Hain Birine Bile Hıyanet Etmekten Sakındırmak

 

5295. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sana hıyanet edene hıyanet etme, yoksa sen de onun gibi olursun.”[343]

5296. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sana güvenen kimseye, sana hıyanet etmiş olsa bile hıyanet etme ve seni kötülese bile düşmanını kötüleme.”[344]

5297. Süleyman b. Halid şöyle diyor: “İmam Sadık’a (a.s) şöyle arz ettim: Ben birine bir mal emanet verdim, o inkar etti ve kendisine bir şey vermediğime dair yemin etti. Sonra onun bir malı elime geçti. Acaba bu malı benden alıp inkar ettiği ve yemin ettiği malın yerine alabilir miyim? İmam şöyle buyurdu: “Eğer o hıyanet ettiyse, sen hıyanet etme. Onu kınadığın işi kendin yapma.”[345]

5298. Muaviye b. Ammar İmam Sadık’a (a.s) şöyle arz etti: “Ben birine para emanet ettim. O kendisine bir şey emanet ettiğimi inkar etti. Bir müddet sonra o bana bir mal emanet etti. Acaba onun yanında olan parama karşılık bu malı alabilir miyim? İmam şöyle buyurdu: “Hayır bu hıyanettir.”[346]

bak. Nur’us Sakaleyn, 2/144/69

 

1152. Bölüm

Hıyanet ve Hainin Anlamı

 

5299. İmam Bakır  (a.s), Allah-u Teala’nın “Allah’a ve Resule hıyanet etmeyin ve emanetlerinize hıyanet etmeyin” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Allah’a ve Resule hıyanet, onlara isyan etmektir. Emanete hıyanet ise, her insan aziz ve celil olan Allah’ın kendisine farz kıldığı şeylerin emanetçisidir.”[347]

5300. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kardeşinin sırrını ifşa etmek hıyanettir. O halde bundan sakının.”[348]

5301. İmam Cevad (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanın hainlerin emanetçisi olması kendisine hıyanet olarak yeter.”[349]

5302. İmam Sadık (a.s), gözleri görmeyen Ebu Harun’a şöyle buyurmuştur: “Ey Eba Harun! Şüphesiz Allah Tebarek ve Teala hiç bir haini kendisine yakın kılmayacağına dair yemin etmiştir.” Harun, “Hain kimdir?” diye sorunca da şöyle buyurmuştur: “Bir müminden bir dirhemini esirgeyen veya dünya malından bir şeyi ondan alıkoyan kimsedir.”[350]

5303. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Herhangi yaranlarımızdan birinden bir hacet hususunda kardeşi yardım diler de o da kardeşine o hacetinde elinden gelen yardımda bulunmazsa, şüphesiz Allah’a, Resulüne ve müminlere hıyanet etmiştir.”[351]

5304. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hain kendisini, başkalarıyla meşgul eden ve kendisini bırakıp da bugünü dünden daha kötü olan kimsedir.”[352]

5305. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hainin alameti dörttür: Rahman’a isyan, komşulara eziyet, arkadaşlardan nefret ve tuğyana yakınlık.”[353]

 

1153. Bölüm

Hıyanetin Nihayeti

 

5306. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hıyanetin nihayeti sevgili dosta hıyanet ve ahitleri bozmaktır.”[354]

5307. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İlim hakkında sadık ve halis olun. Şüphesiz sizden birinin ilmindeki hıyaneti, malındaki hıyanetten daha şiddetlidir.”[355]

5308. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Emanetlere hıyanet, en kötü hıyanettendir.”[356]

5309. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz en büyük hıyanet, ümmetin hıyaneti ve en çirkin aldatma önderlerin aldatmasıdır.”[357]

 

1154. Bölüm

Hıyanet (Çeşitli)

 

5310. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “En kötü insan hain tüccardır.”[358]

5311. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ahde vefasızlık iki çirkin hıyanetten biridir.”[359]

5312. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Cinayetler (hıyanetler) aşikar olunca bereketler kalkar.”[360]

5313. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bazen güvenilir hayır dileyen kimse de hıyanet eder ve hıyanet eden kimse hayır sever olur.”[361]

5314. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim zamana güvenirse zaman kendisine hıyanet eder.”[362]



155. Konu

 

el-Hayr

Hayır-İyilik

 

 

 


bak.

261.Konu, eş-Şerr

el- Eh, 53. Bölüm, el- Ummet, 120, 121, 123. Bölümler, el-Cemal, 536. Bölüm

et-Tesabuk, 1737. Bölüm; es-Sadik, 2216. Bölüm; el-Mustaz’af, 2373.Bölüm

el- Ucb, 2521-2523. Bölümler, el-Akl, 2806. Bölüm; el-İlm, 2832.Bölüm

el-Amel, 2942. Bölüm, el-Keza(1), 3351. Bölüm, el-Kalb, 3386. Bölüm




 

 

1155. Bölüm

Hayır

 

Kur’an:

Herkes yaptığı iyiliği o gün hazır bulur ve yaptığı kötülükle kendi arasında uzun bir mesafe olmasını diler. Allah sizi kendinden sakındırır ve Allah kullarına karşı şefkatli olandır.[363]

5315. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ömrünüz boyunca hayrı taleb edin. Gücünüz oranında ateşten kaçının. Şüphesiz cennetin talibi uyumaz ve şüphesiz ateşten kaçan da uyumaz.”[364]

5316. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hayır eken kimse çok yakında hayır biçer.”[365]

5317. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayırlı iş kalıcı bir stok ve temiz bir meyvedir.”[366]

5318. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayırlı işe koşun ve başkaları hayırlı işte sizden daha çok hak sahibi olmasın.”[367]

5319. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayır ağacını diken kimse, en tatlı meyvesini toplar.” [368]

5320. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim hayır işlerse ilk önce kendisine ulaşır.” [369]

5321. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayrı giyinen kimse, şerden soyunur.” [370]

 

1156.Bölüm

Hayrın Kolaylık ve Zorluğu

 

5322. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayır, kötü işten daha kolaydır.” [371]

5323. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizler, günahı sizlere haram kılan ve itaat yolunu sizlere kolaylaştıran kimsenin gözleri önündesiniz.” [372]

5324. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz hayır dünya ehline, kıyamet günü tartılarında ağırlık ettiği miktarda ağırdır.” [373]

bak. el-Cennet, 551. Bölüm; el-Hakk, 888. Bölüm

 

1157. Bölüm

Hayırların Toplamı

 

5325. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz hayır tümüyle üç haslette toplanmıştır: Bakmak, susmak ve konuşmak. İçinde ibret alma olmayan her bakış hatadır. İçinde düşünce olmayan her sükut gaflettir. İçinde zikir olmayan her konuşma ise kuru gürültüdür. Bakışı ibret, susması düşünce ve sözü zikir olan, hatasına ağlayan ve insanların şerrinden güvende olduğu kimseye ne mutlu!” [374]

5326. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben hayrın tümüyle insanların elinde olan şeylere tamahın kesilmesinde toplandığını gördüm.” [375]

5327. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala Adem’e (a.s) şöyle vahyetti: “Ey Adem! Şüphesiz ben senin için hayrı tümüyle dört kelimede topladım. Onlardan biri benim içindir. Biri senin içindir. Biri benimle senin arandaki şeydedir. Birisi de seninle insanlar arasındaki şeylerdedir. Benim için olan şey, bana ibadet etmen ve bana bir şeyi şirk koşmamandır. Senin için olan şey, seni en muhtaç olduğun şeyle mükafatlandırmamdır. Seninle benim aramda olan ise senin dua ve benim de icabet etmemdir. Seninle insanlar arasında olan ise kendin için beğendiğin şeyi insanlar için de beğenmendir.” [376]

5328. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayır tümüyle insanın nefsini korumasıdır.” [377]

5329. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayır tümüyle önündedir ve şer de tümüyle önündedir. Hayır ve şerri sadece ahiretten sonra göreceksin. Zira aziz ve celil olan Allah şüphesiz hayrı tümüyle cennette ve şerri ise tümüyle ateşte karar kılmıştır.” [378]

5330. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizden biri az bir amelle hayrın tümüne erişse ne olurdu?” Ravi, “Fedan olayım hangi işle?” diye sorunca İmam şöyle buyurdu: “Şialarımızdan olan müminleri sevindirerek bizi sevindirmekle!” [379]

5331. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üç şey hayırların toplamıdır: Nimet ihsanında bulunmak, ahitlere bağlı kalmak ve sıla-i rahimde bulunmak.” [380]

5332. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayrın tümü baki kalacak şeyler için amel etmek ve fani olan şeyleri küçümsemekte toplanmıştır.” [381]

5333. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayrın tümü Allah için dostluk kurmak, Allah için düşmanlık etmek, Allah için sevmek ve Allah için buğzetmekte toplanmıştır.” [382]

5334. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kötülük tümüyle bir evde toplanmış, anahtarı da dünya sevgisi karar kılınmıştır. Hayır ise tümüyle bir evde toplanmış ve anahtarı ise dünyadan yüz çevirmek (zühd) karar kılınmıştır.” [383]

5335. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim yumuşak huyluluktan mahrum olursa tüm hayırlardan mahrum olmuştur.” [384]

5336. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz hayır tümüyle akılla derkedilir ve aklı olmayanın dini yoktur.” [385]

5337. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İlim her hayrın, cehalet ise her kötülüğün başıdır.” [386]

5338. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz hayır tümüyle ölçüsünü ve değerini bilen kimsededir.” [387]

5339. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayır tümüyle nefsinin ölçüsünü ve değerini bilen kimsededir.” [388]

5340. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hayrın tümü Allah’tan haşyet (korku) içinde olmakta toplanmıştır.” [389]

bak. eş-Şerr, 1975.Bölüm; es-Selah, 1850. Bölüm; el-Akl, 2789.Bölüm

 

1158. Bölüm

Dünya ve Ahiret Hayrına Ulaşma Sebebi

 

5341. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer arzuna ulaşmak, dünya ve ahiret iyiliğine erişmek istiyorsan insanların elinde olan şeylere tamahını kes, kendini ölülerden say, kendini insanlardan hiç kimseden üstün zannetme, malını koruduğun gibi dilini de koru.” [390]

5342. Kufe ehlinden birisi İmam Zeyn’ul-Abidin’e (a.s) bir mektup yazarak dünya ve ahiret hayrını sordu. İmam ona şöyle cevap verdi: “Rahman ve rahim olan Allah’ın adıyla. Allah’a hamd ve Resulüne salat-u selamdan sonra... Şüphesiz insanların gazabına rağmen Allah’ın rızasını taleb edene Allah insanların işleri hususunda kendisine yeter. Her kim de Allah’ın gazabına rağmen insanların hoşnutluğunu taleb ederse, Allah onu insanlara havale eder. Ve’s-selam.” [391]

5343. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya ve ahiret hayrı sırrı gizlemek ve iyilerle arkadaşlık etmekte toplanmıştır.” [392]

5344. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sizlere dünya ve ahiret hayrının nerede olduğunu, üzülüp hüzünlendiğinizde de Allah’ı çağırmanızı ve Allah’ın da böylece hüzünlerinizi gidermesini söylemeyeyim mi?” Onlar, “Ya Resulullah! Evet söyle!” deyince de şöyle buyurdu: “Deyiniz ki Allah’tan başka ilah yoktur, Allah rabbimizdir, ona hiç bir şeyi ortak koşmayız.” Sonra da Allah’tan istediğinizi dileyin.” [393]

5345. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şu üç şey her kimde olursa dünya ve ahiret hayrıyla rızıklanmıştır: Onlar şunlardır: Kaza ve kaderden hoşnut olmak, belalara sabretmek ve genişlikte Allah’a şükretmek.” [394]

5346. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Münezzeh olan Allah kula dünya ve ahiret hayrından herhangi bir şeyi sadece güzel ahlak ve güzel niyeti sebebiyle verir.” [395]

5347. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kimde dört haslet bulunursa, Allah kendisine dünya ve ahiret hayrını bir araya toplamıştır.” Kendisine, “O dört haslet nedir ey Allah’ın Resulü?” diye sorulunca şöyle buyurdu: “Şükreden bir kalp, zikreden bir dil, orta halli bir ev ve saliha bir eş.” [396]

5348. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dört şey kime verilirse şüphesiz kendisine dünya ve ahiret hayrı verilmiştir: Sabreden bir beden, zikreden bir dil, şükreden bir kalp ve saliha bir eş.” [397]

5349. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dört şey kime verilmişse şüphesiz kendisine dünya ve ahiret hayrı verilmiştir: Doğru konuşmak, emaneti eda etmek, karın iffeti ve güzel ahlak.” [398]

5350. İmam Sadık (a.s), kendisini dünya ve ahiret hayrına ulaştıracak ve kendisine çok kısa gelecek bir şeyi soran birine şöyle buyurdu: “Yalan söyleme!” [399]

5351. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üç şey her zaman az bulunur: Allah yolunda kardeş, saliha ve Allah’ın dininde kendisiyle ülfet edilen bir eş ve kemal sahibi bir çocuk. Her kim bu üçünden birine sahip olursa, dünya ve ahiret hayrına ulaşmış ve dünyadan bir çok nasip elde etmiş olur.” [400]

5352. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kime dünyada dört haslet verilmişse şüphesiz kendisine dünya ve ahiret hayrı verilmiş ve her ikisinden de nasip elde etmiş sayılır: Kendisini Allah’ın haramlarından koruyan takva, kendisiyle insanlar arasında yaşadığı güzel ahlak, cahilin cehaletini defeden bir hilim, dünya ve ahiret işlerinde kendisine yardımcı olan saliha bir eş.” [401]

5353. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ali’nin (a.s) kitabında Allah Resulunün (s.a.a) minberinde şöyle buyurduğunu gördük: Kendisinden başka ilah olmayana andolsun ki mümine dünya ve ahiret hayrı sadece Allah hakkındaki güzel zannı, ümidi, güzel ahlakı ve müminlerin gıybetini etmekten sakınması sebebiyle verilmiştir.”[402]

5354. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Adamın biri Peygamber’e (s.a.a) gelerek şöyle dedi: “Bana öyle bir amel öğret ki Allah ve yaratıkları beni sevsin, Allah servetimi çoğaltsın, beni sağlıklı kılsın, ömrümü uzatsın ve beni seninle haşretsin.” Peygamber (s.a.a)  şöyle buyurdu: “Bu altı hasletin altı haslete ihtiyacı vardır.  Allah’ın seni sevmesini istiyorsan ondan kork ve sakın. Yaratıkların seni sevmesini istiyorsan onlara ihsanda bulun ve ellerinde olan şeyleri terk et. Allah’ın malını çoğaltmasını istiyorsan malını temizle, Allah’ın seni sağlıklı kılmasını istiyorsan çok sadaka ver. Allah’ın ömrünü uzatmasını istiyorsan sıla-i rahimde bulun. Allah’ın seni benimle mahşur kılmasını istiyorsan vahit ve kahhar olan Allah huzurunda uzun secdelerde bulun.” [403]

 

1159.Bölüm

Hayrın Anlamı

 

5355. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayır, malının veya evladının çoğalması değildir. Şüphesiz ki hayır ilminin çoğalması, hilminin büyümesi ve rabbine ibadet sayesinde insanlar arasında yücelmendir. O halde eğer iyilik yapmış olursan, Allah’a hamdedersin; eğer kötülük etmiş olursan, Allah’tan bağışlanma dilersin.” [404]

5356. İmam Hasan (a.s) şöyle buyurmuştur: “İçinde şer olmayan hayır; nimetle birlikte olan şükür ve nazil olan belalara karşı sabırdır.” [405]

5357. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sonrası ateş olan hayır hayır değildir ve sonrası cennet olan şer şer değildir.” [406]

 

1160. Bölüm

Allah bir Kulun Hayrını Dileyince

 

5358. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulun hayrını dileyince onu dünyaya zahid (itinasız) kılar, dininde fakih eder, ona ayıplarını gösterir. Bu üç haslet her kime verilmişse kendisine dünya ve ahiret hayrı verilmiştir.” [407]

5359. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulun hayrını dileyince onu dininde fakih kılar ve ona kemalini ilham eder.” [408]

5360. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah bir kulun hayrını dileyince onu dinde fakih kılar, dünyaya itinasız yapar ve ona kendi ayıplarını gösterir.” [409]

5361. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulun hayrını dileyince karnını ve tenasül organını iffetli kılar (günahlardan korur).” [410]

5362. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulun hayrını dileyince ona kanaati ilham eder ve eşini ıslah eder.” [411]

5363. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulun hayrını dileyince onu dinde fakih kılar ve kendisine yakin ilham eder.” [412]

5364. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulun hayrını dileyince ona iktisatlı olmayı, güzel idare etmeyi ilham eder, onu kötü idare etmekten ve israftan korur.” [413]

5365. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulun hayrını dileyince ona doğru bir akıl ve dürüst bir amel bağışlar.”[414]

5366. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulun hayrını dileyince karnını yiyeceklerden ve tenasül organını haramlardan iffetli kılar (korur).” [415]

5367. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulun hayrını dileyince kendisi için  nefsinden emreden ve sakındıran bir vaiz karar kılar.”[416]

5368. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulun hayrını dileyince onu över.” Kendisine, “Nasıl över?” denilince şöyle buyurdu: “Ölümünden önce kendisi için salih bir amel kapısını açar ve sonra kendine doğru canını alır.” [417]

5369. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulun hayrını dileyince onu çalıştırır.” Kendisine, “Nasıl çalıştırır?” denilince şöyle buyurdu: “Ölüm anında etrafındakiler kendisinden hoşnut olsun diye ona salih bir amel kapısı açar.”[418]

5370. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulun hayrını dileyince onu uykusunda kınar.” [419]

5371. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulun hayrını dileyince ölümünden önce onu temizler.” Kendisine, “Kulu temizleyen şey nedir?” diye sorulunca şöyle buyurdu: “Ona salih bir amel ilham eder ve sonra canını alır.” [420]

5372. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulun hayrını dileyince kendisine kalbinin kilidini açar, içine yakin ve doğruluk koyar. Böylece kalbini gittiği yoldan haberdar kılar ve kendisine selim bir kalp, doğru bir dil, güzel bir huy, duyan bir kulak ve gören bir göz bağışlar.” [421]

5373. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz aziz ve celil olan Allah bir kulun hayrını dileyince kalbinde beyaz bir nokta icad eder. Neticede kalp hakkı aramaya koyulur ve o zaman yuvasına dönen bir kuştan daha hızlı bir şekilde sizin inancınıza yönelir.” [422]

5374. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “...Yarattığım, sonra hidayet ettiğim, sonra ahlakını güzelleştirdiğim ve cimriliğe düşürmediğim kulun hayrını istemiş olurum.” [423]

5375. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah Tebarek ve Teala bir kulun hayrını dilerse kalbinde nurdan bir nokta icad eder, kalbin kulaklarını açar ve kendisine yol gösteren bir meleği vekil kılar. Allah bir kulun kötülüğünü dileyince kalbinde siyah bir nokta icad eder, kalbinin kulaklarını kapatır ve ona saptırıcı bir şeytanı vekil kılar.” Sonra şu ayeti okudu: “Allah hangi kulunun hidayetini dilerse, kalbini İslam için açar.” [424]

5376. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah bir kulun hayrını dileyince göğsünü İslam için açar. Kendisine bunu verince de artık dilini hak üzere konuşturur, kalbini hakka bağlar, böylece hakla amel eder. Allah kendisine bunları toplayınca da İslam’ı kemale ulaşır.” [425]

 

1161. Bölüm

Allah Bir Kavmin Hayrını Dileyince

 

5377. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kavmin hayrını dileyince fakihlerini arttırır ve cahillerini azaltır. Böylece fakih konuşunca, dostlar bulur. Cahil konuştuğunda ise yenilir. Allah bir kavmin de kötülüğünü isteyince cahillerini çoğaltır, fakihlerini azaltır. Böylece cahil konuşunca kendisine yardımcılar bulur, fakih konuştuğunda ise mahkum edilir.” [426]

5378. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kavmin hayrını dileyince onları duyucu kılar. Duymayan kimseye Allah duyursa bile o gerisin geriye yüz çevirir ve hiç duymamış gibi davranır.” [427]

5379. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah Tebarek ve Teala bir kavmin beka ve rüştünü irade ederse onlara iktisatlı ve iffetli olmayı nasip eder. Allah bir kavmin yok olmasını dilerse kendilerine (kendilerinden veya başkaları tarafından) hıyanet kapısını açar. kendilerine verilene sevinince ansızın onları yakaladık da umutsuz kalıverdiler.” [428]

bak. el- Ummet, 120. Bölüm; ed- Devlet, 1283. Bölüm

 

1162. Bölüm

Allah Bir Ailenin Hayrını Dileyince

 

5380. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah bir ailenin hayrını dileyince onları dinde fakih kılar, küçükleri büyüklerini sayar; kendilerine aile ilişkilerinde samimiyet ve harcamalarında orta yol ve tutumluluğu nasip eder. Kendilerine ayıplarını gösterir. Böylece ondan tövbe ederler. Allah onlara bundan başkasını dilerse onları kendi hallerine bırakır.” [429]

 

1163. Bölüm

Hayırlı İşlerde Acele Etmeye Teşvik

 

5381. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Başka bir işle meşguliyetten dolayı mahrum kalmamak için hayırlı işlere koşun.” [430]

5382. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayırlı bir işi yapmaya niyetlenince onu erteleme. Şüphesiz Allah Tebarek ve Teala bazen kendisine itaatle meşgul olan bir kuluna bakar ve şöyle der: İzzetime ve celalime andolsun ki bundan sonra sana azap etmeyeceğim.” [431]

5383. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Babam şöyle buyuruyordu: “Hayırlı bir işe niyetlenince acele davran. Şüphesiz ne olacağını bilemezsin.” [432]

5384. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kimin yüzüne hayır kapısı açılırsa bu fırsattan istifade etmelidir. Zira bu kapının yüzünün ne zaman kapanacağını bilemez.” [433]

5385. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizden biri hayırlı bir işe veya birine fayda vermeye niyetlenince sağında ve solunda iki şeytan hazır olur. Bu yüzden bu iki şeytan kendisini ondan alı-koymadan acele davranmalıdır.” [434]

5386. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim hayırlı bir işe himmet ederse acele davranmalıdır. Şüphesiz ertelenen her işten şeytan bir fırsat elde eder.” [435]

5387. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah acele yapılan hayrı sever.” [436]

5388. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayırlı işte acele davran ki doğruyu bulasın.” [437]

bak. el-İcleh, 2539.Bölüm ve 2540. Bölüm; et-Tesabuk, 1737. Bölüm

 

1164. Bölüm

Hayrın Farklı Anlamları

 

5389. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kardeşlerinin en hayırlısı sana mali yardımda bulunandır. Ondan daha hayırlısı ise sana kifayet edendir.” [438]

5390. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En hayırlı malın, sana hacetin hakkında yardımcı olandır.” [439]

5391. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hakkında sabrettiğin en hayırlı kimse kendisinden başka çarenin olmadığı kimsedir.” [440]

5392. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlı arkadaşlar dört kişilik arkadaşlardır, en hayırlı seriyye dört yüz kişilik seriyyedir, en hayırlı ordu ise dört bin kişilik ordudur.” [441]

5393. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “İşlerin en hayırlı anahtarı doğruluktur. En hayırlı mühürleri ise vefadır.” [442]

5394. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlı din İbrahim’in (a.s) dinidir.” [443]

5395. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlı sünnet Muhammed’in sünnetidir.” [444]

5396. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlı azık takvadır.” [445]

5397. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlı ilim fayda verendir.” [446]

5398. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlı amel fayda verendir.” [447]

5399. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlı hidayet uyulandır.” [448]

5400. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlı zenginlik nefis zenginliğidir.” [449]

5401. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kalbe atılan en hayırlı şey yakindir.” [450]

5402. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlı el infak eden eldir.” [451]

5403. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En hayırlı belde sana tahammül edendir.” [452]

 

1165. Bölüm

İnsanların En Hayırlıları

 

Kur’an:

Güçlü ve anlayışlı olan kullarımız İbrahim, İshak ve Yakup'u da an. Biz onları ahiret yurdunu düşünen, içten bağlı kimseler kıldık. Doğrusu onlar katımızda seçkin, hayırlı kimselerdendirler. İsmail’i, Elyesa'yı, Zülkifl'i de an. Hepsi iyilerdendir. [453]

5404. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz en hayırlılarınız takva sahibi, temiz, elleri açık (cömert) olan, kötü dilli ve şehvetine düşkün olmayan, anne babasına iyilik eden ve ailesini başkasına muhtaç etmeyendir.” [454]

5405. İmam Ali (a.s), aziz ve celil olan Allah nezdinde insanların en hayırlıları sorulunca şöyle buyurmuştur: “Allah’tan en çok korkan, en çok takva üzere amel eden ve dünyadan en çok yüz çevirendir.” [455]

5406. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “En hayırlılarınız, en cömertleriniz, en kötüleriniz ise en cimrilerinizdir.” [456]

5407. Resulullah (s.a.a), kendisine, “insanların en hayırlısı olmayı istiyorum” diyen birine şöyle buyurmuştur: “İnsanların en hayırlısı, insanlara fayda veren kimsedir. O halde insanlara faydalı ol.” [457]

5408. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en hayırlısı, insanların kendisinden istifade ettiği kimsedir.” [458]

5409. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en hayırlısı insanların kendisinden faydalandığı kimsedir.” [459]

5410. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz kulların en hayırlısı kendisinde şu beş haslet toplanan kimsedir: İyilik ettiğinde sevinir, kötülük ettiğinde mağfiret diler, kendisine iyilik verilince şükreder, belaya uğrayınca sabreder ve zulme uğrayınca bağışlar.” [460]

5411. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en hayırlısı dünyadan yüz çeviren, rağbeti az olan, şehveti ölen, imanı halis olan ve yakini doğru olandır.” [461]

5412. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en hayırlısı genişliğinde cömert ve şükredici olandır. İnsanların en hayırlısı darlığında fedakar ve sabırlı olandır.” [462]

5413. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en hayırlısı, kalbinden hırsı çıkaran ve rabbine itaatte isteklerine isyan edendir.” [463]

5414. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en hayırlısı nefsinin şehvetlerinden temizlenen, gazabını söküp atan ve rabbini razı edendir.” [464]

5415. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en hayırlısı gazaplandığında hilimli  (yumuşak) olan, zulme uğradığında bağışlayan ve kendisine kötülük edildiğinde iyilikte bulunandır.” [465]

5416. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en hayırlısı, insanların zahmetine katlanandır.” [466]

5417. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanların makam açısından en hayırlısı, atının üzerine oturup düşmanına korku salan ve düşmanlarının kendisini korkuttuğu kimsedir.” [467]

5418. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en hayırlısı çabuk gazaplanmayan ve hemen hoşnut olan kimsedir.” [468]

 

1166. Bölüm

Müminlerin En Hayırlısı

 

5419. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlınız, Allah’ın nefsi hususunda kendisine yardım ettiği ve neticede nefsine malik olan kimsedir.” [469]

5420. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlınız hızla göç ettiğini bilip, göçü için azık edinendir.” [470]

5421. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlınız, görünüşü sizlere Allah’ı hatırlatandır.” [471]

5422. Resulullah (s.a.a), kendisine, “Ey Allah’ın Resulü! Hangi arkadaş hayırlıdır?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Görünüşü sizlere Allah’ı hatırlatan ve konuşması ilminizi arttırandır.” [472]

5423. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlınız sizleri hayırlı işlere davet edendir.” [473]

5424. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlınız günah ve suçlardan münezzeh olanlardır.” [474]

5425. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlınız yemek yediren, selamı yayan ve insanlar uyurken namaz kılandır.” [475]

5426. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlınız, güzel konuşan, yemek yediren ve gece insanlar uyurken namaz kılan kimsedir.” [476]

 

1167. Bölüm

İşlerin En Hayırlısı

 

5427. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “İşlerin en hayırlısı, en itidalli olandır.” [477]

5428. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İşlerin en hayırlısı, farzlardır, işlerin en kötüsü ise bidatlardır.” [478]

5429. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İşlerin en hayırlısı, yakini ortaya çıkarandır.” [479]

5430. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İşlerin en hayırlısı akıbet açısından en hayırlı olandır.” [480]

5431. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İşlerin en hayırlısı tamahtan soyunandır.” [481]

5432. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İşlerin en hayırlısı, başlangıcı kolay, neticesi güzel ve akıbeti övülmüş olandır.” [482]

5433. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İşlerin en hayırlısı aşırı gidenin ona geri döndüğü ve geride kalanın ona katıldığı orta yoldur.” [483]

5434. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey Allah’ın Kulları! Sizlere ilahi takvayı tavsiye ediyorum. Şüphesiz takva kulların tavsiye edildiği en hayırlı şey ve Allah indinde, işlerin en hayırlı sonudur.” [484]

bak. Eş-Şerr, 1974. Bölüm

 

1168. Bölüm

Az da Olsa Hayırlı İşi Küçük Görmekten Sakınma

 

5435. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayırlı işler yapın! Az da olsa hayırlı şeyi küçümsemeyin, şüphesiz hayrın küçüğü de büyüktür ve azı da çoktur.” [485]

5436. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayrın hiç bir şeyini küçümsemeyin, şüphesiz yarın seni sevindirdiğini görürsün.” [486]

 

1169. Bölüm

Sadece Şunlar Hayırlıdır

 

5437. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyada sadece şu iki kişi için hayır vardır: Günah işleyip günahını tövbeyle telafi eden ve hayırlarda acele eden kimse.” [487]

5438. İmam Ali (a.s) sürekli şöyle buyururdu: “Dünyada sadece iki kişi için hayır vardır: Her gün iyiliğini arttıran kimse ve kötülüğünü tövbeyle telafi eden kimse.” [488]

5439. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hayatta sadece iki kişi için hayır vardır: İtaat edilen alim ve can kulağıyla dinleyen kimse.” [489]

 

1170. Bölüm

En Hayırlı Ahlak

 

5440. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bilin! Sizlere dünya ve ahiretin en hayırlı ahlakını göstereyim mi?” Kendisine, “Evet ey Allah’ın Resulü” denilince şöyle buyurdu: “Kendisinden kopan kimseyle ilişki kuran, kendisini mahrum edene bağışta bulunan ve kendisine zulmedeni bağışlayan.” [490]

5441. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bilin! Sizlere dünya ve ahiret ehlinin en hayırlı ahlakını haber vereyim mi?” Kendisine, “Evet ey Allah’ın Resulü” denilince şöyle buyurdu: “Alemde selamı yaymak!” [491]

bak. el-İhsan, 866; er-Rahim, 1466. Bölüm; el-Mukafat, 3505. Bölüm; el- Eh, 45. Bölüm

 

1171.Bölüm

Hayrı Umulmayan Kimse

 

5442. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şu üç kimsenin asla hayrı umulmaz: Gizli halinde Allah’tan korkmayan, yaşlılığında günahtan sakınmayan ve ayıplardan utanmayan kimsenin.” [492]

 

1172. Bölüm

Hayır ve Şer Ölçüsü

 

5443. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz hayır ve şer sadece insanlarla tanınır. Hayrı tanımak isteyince, hayır işle ki ehlini tanıyasın. Kötülüğü tanımak istediğinde ise kötülük yap ki ehlini tanıyasın.” [493]

bak. el-Hakk, 898, 899. Bölümler

 

1173. Bölüm

Hayır Ehlinin Sıfatları

 

5444. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bilin ki şüphesiz münezzeh olan Allah hayır için ehil, hak için sütunlar ve itaat için ise koruyucu takdir etmiştir.” [494]

5445. Mirac hadisinden şöyle yer almıştır: “Ey Ahmed! Şüphesiz hayır ve ahiret ehli kimseler, utangaç ve hayası çok kimselerdir. Ahmaklıkları az, faydaları çok, düzenleri azdır. İnsanlar onlardan rahattadır. Nefisleri kendilerinden sıkıntıdadır. Sözleri ölçülüdür, nefislerini hesaba çeker ve kınarlar. Gözleri uyur ama kalpleri uyumaz. Gözleri ağlar, kalpleri Allah’ı zikreder, insanlar gafillerden yazılınca onlar zikredenlerden yazılırlar... Göz açıp kapayıncaya kadar bile olsa, hiç bir şey onları Allah’tan alıkoymaz. Çok yemek istemez ve çok konuşmazlar, çok elbiseleri olmaz, insanlar, onlara göre ölülerdir. Allah ise onlara göre diri ve ayaktadır.” [495]

5446. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İyilerin sünneti, yumuşak konuşmak ve herkese selam vermektir..” [496]

bak. el-Ma’ruf (2), 2699. Bölüm

 

1174. Bölüm

Hayırdan daha üstün Şey Nedir?

 

5447. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hayırdan daha hayırlı şey hayrı yapandır. ” [497]

5448. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Doğruluktan daha güzeli söyleyenidir, hayırdan daha hayırlısı yapanıdır.” [498]

5449. İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayırdan daha hayırlısı yapanıdır, güzelden daha güzeli söyleyenidir ve ilimden daha üstünü taşıyanıdır.” [499]

5450. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayrı yapan, hayırdan daha hayırlıdır. Kötülüğü yapan ise kötülükten daha kötüdür.” [500]

5451. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Gücünüz yettiğince hayır yapın! Hayır yapan kimse hayırdan daha hayırlıdır.” [501]

5452. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayırdan daha hayırlısı sadece hayrın sevabıdır.” [502]

 

1175. Bölüm

Hayır Kapıları

 

5453. İmam Bakır (a.s), Süleyman b. Halid’e şöyle buyurmuştur: “Sana hayrın kapılarını haber vermemi ister misin?” Süleyman, “Evet, sana feda olayım” deyince şöyle buyurdu: “Oruç ateş karşısında bir kalkandır, sadaka günahları siler ve insanın gece yarısı Allah’ın zikri için ayağa kalkmasıdır.” [503]

5454. İmam Sadık (a.s), Ali b. Abdulaziz’e şöyle buyurmuştur: “Sana hayrın kapılarını haber vereyim mi? Oruç kalkandır. Sadaka günahları temizler ve insanın gece yarısı kalkıp rabbiyle münacaat etmesi” Sonra şu ayeti tilavet etti: Vücutlarını yataklardan uzak tutup... [504]

5455. Resulullah (s.a.a) Muaz b.Cebel’e şöyle buyurmuştur: “Sana hayır kapılarını haber vereyim mi?” Muaz, “Evet, ey Allah’ın Resulü” deyince şöyle buyurdu: “Oruç cehennem karşısında bir kalkandır, sadaka hataları örter, insanın Allah’ın hoşnutluğunu taleb ederek gece yarısı (ibadet için) kıyam etmesi.” Sonra şu ayeti okudu: vücutlarını yataklardan uzak tutup...[505]

5456. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hayır çoktur. Hayrı işleyen ise azdır.” [506]

bak. el-Birr, 342. Bölüm

 

1176. Bölüm

Hayra Kılavuzluk Etmenin Değeri

 

5457. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hayra kılavuzluk eden de hayrı işleyen kimse gibidir.” [507]

5458. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hayrın kılavuzu, hayrı işleyen kimse gibidir.” [508]

5459. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hayra kılavuzluk eden kimseye, hayrı işleyen kimse gibi sevap vardır.” [509]

 

1177. Bölüm

Allah-u Teala’nın Seçtikleri

 

5460. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah Tebarek ve Teala sözlerden dört, meleklerden dört, Peygamberlerden dört, doğrulardan dört, şehitlerden dört, kadınlardan dört, günlerden dört ve topraklardan dört tanesini seçmiştir.

Sözden seçtiği şunlardır: Sübhanallah, elhamdulillah, la ilahe illallah ve Allah-u Ekber. Her namazın arkasından bu dört cümleyi söyleyen kimseye on iyilik yazılır, on kötülüğü silinir ve on derecesi yükselir.

Meleklerden seçtiği ise şunlardır: Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail

Peygamberlerden ise  İbrahim’i halil, Musa’yı kelim, İsa’yı Ruh ve Muhammed’i habib olarak seçmiştir.

Doğrulardan seçtiği ise şunlardır: Sıddık olan Yusuf, Habib-i Naccar ve Ali b. Ebi Talib”[510]

Şehitlerden seçtikleri ise şunlardır: Yahya b. Zekeriyya, Circis’un-Nebi, Hamza b. Abdulmuttalib ve Cafer- i Tayyar.

Kadınlardan seçtiği ise şunlardır: Meryem b. İmran, Firavun’un karısı Asiye binti Müzahim, Fatimat’uz-Zehra ve Hatice binti Huveylid

Aylardan seçtikleri ise şunlardır: Recep, Zilka’de, Zilhicce ve Muharrem. Bunlar haram olan dört aylardır.

Günlerden seçtikleri ise şunlardır: Ramazan bayramı günü, Arefe günü,  Kurban bayramı günü ve suyun tandırdan fışkırdığı gün olan Cuma günü.[511]

Şüphesiz Mekke’de namaz kılmaz, yüz bin namaza, Medine’de (Mescid’un-Nebi’de) namaz kılmak, yetmiş beş bin namaza, Beyt’ul-Mukaddeste namaz kılmak elli bin namaza ve Kufe (Mescidi’nde) namaz kılmak yirmi beş bin namaza bedeldir. [512]



156. Konu

el-İstihare

İstihare-Hayır Dileme

 

 

F el-Bihar, 91/222-288, el-İstihare

F el-Bihar, 91/226, 2. Bölüm, el-İstihare bi’r-Rika’

F el-Bihar, 91/241, 4. Bölüm el-İstihare ve’t-Tefeul bi’l-Kur’an il-Mecid

F el-Bihar, 91/256, 7. Bölüm el-İstihare bi’d Dua

F Kenz’ul-Ummal, 7/813, 815, Selat’ul İstihare

F La Hez Kitab, el-İrşad’ul Mustebsir fi’l İstiharat, Li’s-Seyyid Abdullah Şubber feinnehu Kitab-u Camiun fi haze’l Bab


F  

 

 

 

 



 

 


1178. Bölüm

İstihare-Hayır Dileme

 

5461. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah şunu nazil buyurdu: Bir şeyler yapıp benden hayır dilememesi (istihare etmemesi) kulumun mutsuzluğundandır.”[513]

5462. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İstihare etmeksizin (Allah’tan hayır dilemeksizin) bir işe girip zorluğa düşen kimse sevap elde etmez.” [514]

5463. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah’tan hayır dileyen her mümin kula istemediği şey vaki olsa bile Allah hayır verir.” [515]

5464. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın Resulü (s.a.a) beni Yemen’e gönderdi ve bana şu tavsiyede bulundu: Ey Ali! Allah’tan hayır talep eden kimse şaşkınlığa düşmez ve meşveret eden kimse pişman olmaz.” [516]

5465. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:  “Ademoğlunun Allah’tan hayır talep etmesi ve Allah’ın kaza ve kaderinden hoşnut olması onun mutluluğundandır ve ademoğlunun Allah’tan hayır talep etmemesi ve ilahi kaza ve kaderden hoşnut olmaması onun mutsuzluğundandır.” [517]

5466. İmam Ali (a.s) oğluna yaptığı vasiyetinde şöyle buyurmuştur: “Allah’tan çok hayır dile.” [518]

5467. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan hayır dileyen kimse pişman olmaz.” [519]

5468. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir işe koyulunca Allah’tan hayır dile.” [520]

5469. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan hayır dile ve (hayır dilemeksizin) hiç bir şeyi seçme. Zira nice kimse bir işi seçmiş ve o iş helakine neden olmuştur.” [521]

 

1179. Bölüm

Dua İle İstihare

 

 

5470. İmam Sadık (a.s), istihare hakkında İbn-i Ebi Ya’fur’a şöyle buyurmuştur: “Önce Allah’ı yücelik ve azametle zikret. O’nu öv. Peygambere ve Ehl-i Beytine (a.s) salat-u selam gönder, sonra da şöyle de: Allahım! Gaybı ve aşikar olanı bilen, Rahman ve Rahim olan ve tüm sırların bilicisi olan senden yardım diliyorum. Allah’tan rahmetinin yardımıyla hayır talep ediyorum.” [522]

5471. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim gönülden bir defa Allah’tan hayır dilerse Allah kesinlikle ona hayır inayet eder.” [523]

5472. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mümin kul yapmak istediği iş hususunda Allah’tan bir defa hayır dileyince mutlaka Allah onu o iki işin en hayırlısına hidayet eder.” [524]

5473. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bir işi yapmaya niyetlendiğinde onun hakkında yedi defa Allahh’tan hayır talep et. Sonunda,  kalbine hangi şeyin daha çabuk geldiğine bak, hayır ondadır. Yani onunla amel et.”[525]

5474. İmam Seccad (a.s), istihare hakkındaki duasında şöyle buyurmuştur: “Allahım! Ben ilminle senden hayır diliyorum. O halde Muhammed’e ve Ehl-i Beytine selam gönder. Bana hayırı mukadder kıl. Bizlere seçme marifetini ilham et. Onu bizlere taktir ettiğin şeylerden hoşnut olmak ve hükmettiğin şeylere boyun eğme vesilesi kıl. Şek ve şüpheyi bizden uzaklaştır. Bizleri ihlas sahiplerinin yakini ile güçlendir.” [526]

bak. Vesail’uş Şia, 5/213, 5. Bölüm

 

1180. Bölüm

Kur’an ile İstihare

 

5475. İmam Sadık (a.s), kendi huzurunda, “Bazen bir işi yapmak isteyince Allah’tan hayır diliyorum, ama aklım bir yere varmıyor” denilince şöyle buyurmuştur: “Kur’anı aç ve Allah’ın izniyle gözüne ilişen ilk ayetle amel et.” [527]

5476. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kur’an ile fala bakmayın.” [528]

İstihare insan iki işten birini tercih edemeyince ve amel için birini seçemeyince, Allah’tan o iki işten birini seçme hususunda yardım dilemesi ve hayrını onda kılmasını arzulamasıdır. Ama fala bakmak, işlerin sonuçlarını, geleceği ve benzeri olayları tahmin etmektir.[529]

 

1181. Bölüm

Namaz ile İstihare

 

5477. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İki rekat namaz kıl ve Allah’tan hayır talep et. Zira Allah’a andolsun ki bir Müslüman Allah’tan hayır talep edince Allah mutlaka ona hayır taktir eder. ” [530]

bak. Vesail’uş-Şia, 5/204 Ebvab’u- Selat’il İstihare



157. Konu

 

el-Hiyatat

Terzilik


 

 

 


 

 

1182. Bölüm

Terzilik

 

5478. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Erkeklerden iyilerin işi terziliktir. Kadınlardan iyilerin işi ise dokumacılıktır.”[531]

5479. Resulullah (s.a.a) elbisesini diker, ayakabısını yamardı. Evinde en çok işi terzilikti.” [532]

 

1183. Bölüm

Hain Terzi

 

5480. İmam Ali (a.s), terzinin yanında durarak şöyle buyurmuştur: “Ey terzi! Analar yasında ağlasın! İpleri sağlam tut, iğneleri ince kıl, düğümleri birbirine yakın at. Zira Allah Resulünden (s.a.a) şöyle buyurduğunu işittim: “Allah hain terziyi dikip hıyanet ettiği gömlek içinde haşreder.” Kumaşların fazlalıklarını almaktan sakının. Zira elbise sahibi ona daha layıktır. Sakın onları mükafat olarak almayın.”[533]



 

 

 

 

Dal Harfi


 

Konular:

 

 

 

 

 

 

 


ü ed- Diraset (Öğrenmek-Ders Almak)

ü el-Mudarat (İyi Geçinmek)

ü ed- Dua (Dua)

ü ed- Dunya (Dünya)

ü ed- Deniye (Aşağılık)

ü ed- Dehr (Dehr-Zaman)

ü el-Mudahane (Gevşeklik)

ü ed- Devlet (Devlet)

ü ed- Deva (İlaç-Deva)

ü ed- Din (Din)

ü ed- Deyn (Borç)



158. Konu

 

el- Diraset

Öğrenmek

Ders Almak

 

 

 

 

 

 

 


bak.

F Marifet (1), 2589. Bölüm; İlm, 2856, 2874, 2877. Bölümler el-İğtinam, 3108. Bölüm; el- fikr, 3251, 3256. Bölümler


 


 

1184. Bölüm

 İlim Öğrenmek

 

Kur’an:

Allah'ın kendisine Kitab’ı, hükmü, peygamberliği verdiği insana: “Allah'ı bırakıp bana kulluk edin” demek yaraşmaz. Aksine (şöyle demelidir:) “Öğretmekte ve okutmakta olduğunuz Kitap uyarınca Rabbani (başkalarını eğitmekten sorumlu halis kullar) olunuz.[534]

5481. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Marifetin meyve vermesi ilim öğrenmekledir.”[535]

5482. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “İlim öğrenmek marifeti meyvelendirir ve uzun tecrübeler aklı çoğaltır.”[536]

5483. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İlim öğrenmek alimlerin lezzetidir.”[537]

5484. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İlim talep edin ki ilminiz çoğalsın.” [538]

5485. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizlere Kur’anı öğrettim. Aranızda delillerle hükmettim ve sizlere bilmediğiniz şeyleri öğrettim.” [539]

 

1185. Bölüm

Sürekli Ders Almaya Teşvik

 

5486. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sadece uzun süre ders alanlar ilim elde edebilir.” [540]

5487. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Devamlı ders almayan kimsenin derin anlayışı olamaz.” [541]

5488. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çok ders okuyan  kimse öğrendiği ilmi unutmaz ve bilmediği şeyi öğrenir.” [542]

5489. İmam Ali (a.s), Malik Eşter’i Mısır’a vali olarak tayin ettiğinde kendisine yazdığı mektupta şöyle buyurmuştur: “İdaren altındaki ülke işlerini düzenlemek ve senden önceki insanların ortaya koyduğu şeyleri ayakta tutmak için daima ulema ile görüşmeyi, hikmet sahipleriyle tartışmaları çoğalt.” [543]



156. Konu

el-Mudarat

İyi Geçinmek

 

 

 

F el-Bihar, 75/393, 87. Bölüm, et-Takiyye ve’l-Müdara

F Vesail’uş-Şia, 8/539, 121. Bölüm, istihbab’ul-Müdara en-Nas

 

 

 


bak.

F 192. Konu, er-Rıfk; 254. Konu, el-İşret

F el-İdavet, 2565. Bölüm; et-Takiye, 4179. Bölüm; el-İşret, 2730. Bölüm


 


 

 

1186. Bölüm

Güzel Geçinmek

 

 

5490. Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: “Rabbim bana farzları eda etmeyi emrettiği gibi insanlarla iyi geçinmeyi de emretmiştir.”[544]

5491. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Tevrat’ta yazıldığına göre aziz ve celil olan Allah’ın Musa bin İmran ile yaptığı münacaatlardan biri de şuydu: Ey Musa! Gizli sırlarımı içinde tut, açıkta benim ve senin düşmanını idare et. Gizli sırlarını ifşa ederek onların bana sövmesine sebep olma. Aksi taktirde bana sövmede, benim ve senin düşmanınla ortak olmuş olursun.”[545]

5492. Ebu Bekir Hazremi şöyle diyor: “Kardeşim Alkame İmam Bakır’a (a.s) şöyle dedi: “Ebu Bekir, Ali için insanlarla savaşmak gerekir diyor.” İmam Bakır (a.s) bana şöyle buyurdu: “Eğer Ali’ye (a.s) söven birini görür de burnunu kesmeye güçün yeterse bunu yapar mısın?” Ben, “Evet” dedim. İmam (a.s) şöyle dedi: “Bu işi yapma.” Daha sonra şöyle buyurdu: “Ben eğer Ali’ye söven birini görürsem bir sutunun arkasına gizlenirim, sövgüleri sona erince yanına vararak onunla tokalaşırım.” [546]

5493. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Cebrail (a.s), Peygamberin (s.a.a) yanına vardı ve şöyle buyurdu: “Ey Muhammed! Rabbin sana selam gönderdi ve şöyle buyurdu: Kullarımla iyi geçin.” [547]

5494. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanlarla iyi geçinmek imanın yarısıdır. İnsanlara yumuşak davranmak ise hayatın yarısıdır.” [548]

5495. İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala’nın, “İnsanlarla güzel konuşun” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Maksat mümin veya kafir tüm insanlardır.  Müminlere karşı güler yüzlü olmak gerekir. Kafirlere ise onları imana cezbetmek için yumuşakça ve güzel bir şekilde konuşmak gerekir. Bunun en küçük meyvesi kendisini ve mümin kardeşlerini onların şerrinden korumasıdır.” [549]

5496. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın düşmanlarını idare etmek insanın kendisi ve kardeşleri için verdiği en üstün sadakadır.” [550]

5497. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah, peygamberleri, Allah’ın dininin düşmanlarıyla iyi geçinmeleri ve din kardeşlerini korumak için güzel takiyye ettikleri için diğer insanlara üstün kılmıştır.” [551]

5498. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şu üç şey her kimde olmazsa ameli kemale ermez: Allah’ın günahlarından kendisini koruyan takva, insanları idare etmesini sağlayan ahlak ve cahilin cehaletini defeden bir hilim.” [552]

5499. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İdare etmekten başka çaresinin olmadığı kimseyi idare etmeyen kimse hikmet sahibi değildir.” [553]

5500. İmam Rıza (a.s), akıl hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: “Hüzün bardağını yudumlamak, düşmanlara karşı müsamaha göstermek ve dostlarla iyi geçinmek.” [554]

5501. İmam Hasan (a.s) da akıl hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: “Hüzün bardağını yudumlamak ve düşmanlara karşı müsamaha göstermek.” [555]

5502. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İyi geçinmek en övülmüş haslettir.” [556]

5503. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aklın meyvesi insanlarla iyi geçinmektir.” [557]

5504. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hikmetin başı insanlarla iyi geçinmektir.” [558]

5505. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aklın başı insanlarla iyi geçinmektir.” [559]

5506. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanlarla iyi geçinmek en üstün amellerdendir.” [560]

 

1187. Bölüm

İyi Geçinmenin Meyvesi 

 

5507. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanlarla iyi geçin ki kardeşliklerinden istifade edesin. Onlara güler yüz göster ki kinleri ölsün.” [561]

5508. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanlarla iyi geçin ki zararlarından güvende olasın ve hilelerinden salim kalasın.” [562]

5509. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Din ve dünya selameti insanlarla iyi geçinmektedir.” [563]

5510. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Düşmanlarla iyi geçinmek savaşlarından güvende kılar.” [564]

5511. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Kureyşten bir grup insanlarla çok az iyi geçindiler ve bu yüzden de Kureyş’ten atıldılar. Oysa Allah’a yemin olsun ki aile açısından kötü değillerdi. Kureyşten olmayan bir grup ise insanlarla iyi geçindiler ve neticede (bu) yüce hanedana katıldılar.”

Daha sonra şöyle buyurdu: “Her kim halktan elini çekerse şüphesiz onlardan bir el çekilmiştir. Ama insanlar ondan bir çok el çekmiş olur.” [565]

 

1188. Bölüm

İyi Geçinmekle Islah Olmayan Kimsenin Akıbeti

 

5512. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel geçinmekle ıslah olmayan kimseyi kötü mükafat ıslah eder.” [566]

5513. İmam Ali (a.s)  ashabını kınadığı bir konuşmasında şöyle buyurmuştur: “Daha ne (zamana) kadar sırtları ağır yükler altında ezilmiş genç develerle veya bir yanı dikilse öbür yanı sökülen ve sürekli yırtılan eski elbiselerle idare edildiği gibi sizi idare edeceğim?... Ben sizleri islah edecek ve eğriliğinizi düzeltecek şeyi biliyorum. Ama Allah’a andolsun ki nefsimi fesada-bozgunluğa düşür­mek paha­sına sizi islah etmeyi (uygun) görmüyorum.” [567]

5514. İmam Ali (a.s) yaralandığı günün seher vakti yaptığı konuşmasında şöyle buyurmuştur: “Oturmuştum, uyku bastırdı, gözlerim kapandı. Ani­den Resulullah’ı (s.a.a) gördüm. Dedim ki: “Ya Resulullah! Ümmetinden ne eğrilikler ne düş­manlıklar gör­düm!” Resulullah, “Onlara beddua et” diye buyurdu. Dedim ki: “Allah onlardan daha hayırlı­sını versin bana ve benden daha kötüsünü musallat kıl­sın onlara.” [568]



160. Konu

el- Dua

Dua

 

 

 

F el-Bihar, 93/286-394, c. 94 ve 95, Ebvab’ud-Dua

F Vesail’uş-Şia, 4/1083, Ebvab’ud-Dua

F el-Bihar, 86/339, 46. Bölüm, ediyyet’us-Saat

F el-Bihar, 97/132, c. 98, Kitab-u A’mal’is-Sinin ve’ş Şuhur ve’l-Eyyam

F Kenz’ul-Ummal, 2/62-239, 612-701, 7-69-80, fi’d-Dua

 

 

 


bak.

F el-Harb, 761. Bölüm; istihare, 1179. Bölüm; er-Rızk, 1492. Bölüm; es-Subh, 2164. Bölüm; ez-Zulm, 2469. Bölüm


 

 

 

1189. Bölüm

Dua

 

Kur’an:

De ki: “duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?” Yalanladığınız için, azâb yakanızı bırakmayacaktır.[569]

Rabbiniz: “Bana dua edin ki duanıza icabet edeyim. Bana kulluk etmeyi büyüklüklerine yediremiyenler alçalmış  olarak cehenneme gireceklerdir” buyurmuştur.[570]

5515. İmam Ali (a.s) oğlu Hasan’a (a.s) yaptığı vasiyetinde şöyle buyurmuştur: “Bil ki şüphesiz dünya ve ahiretin melekutunun hazinelerini elinde tutan, senin dua etmene izin vermiş, sana icabet edeceğini üstlenmiş, sana bağışta bulunması için kendisinden istemeni emretmiştir. O rahim ve kerimdir. Seninle kendisi arasına seni O’ndan engelleyecek birisini karar kılmamış ve katında senin için şefaat edecek birine seni sığındırmamıştır... Sonra dua ve ondan istemek olan hazienelerinin kilidini eline vermiştir. O halde istediğin zaman dua ederek hazinelerinin kapılarını açabilirsin.”[571]

5516. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ibadetimden çekinenler hor bir halde cehenneme gireceklerdir” İmam şöyle buyurdu: “İbadetten maksat duadır. En üstün ibadet duadır.”

Ben (Zürare),Şüphesiz ki İbrahim çok yumuşak huylu ve çok sabırlı idideyince de imam şöyle buyurdu: “(Ayette geçen) “evvah” kelimesi aslında dua anlamındadır.” [572]

5517. İmam Bakır (a.s), kendisine, “Çok Kur’an okumak mı daha iyidir yoksa çok dua etmek mi?” diye sorulunca şöyle buyurdu: “Dua etmek. Sen Allah-u Teala’nın şu sözünü duymadın mı? De ki: “Duanız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?” [573]

5518. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Duayı terk etmek günahtır.” [574]

5519. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dua ibadetin beynidir. Hiç kimse dua ile helak olmaz.” [575]

5520. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dua başarının anahtarları ve kurtuluşun gerdanlıklarıdır.” [576]

5521. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dua kurutuluşun gerdanlıkları ve başarının kandilleridir.” [577]

5522. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dua rahmetin anahtarı ve karanlığın meşalesidir.” [578]

5523. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dua müminin silahı, dinin direği, göklerin ve yerin nurudur.” [579]

5524. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Aynı ameli yapan iki kişi cennete girer ama biri arkadaşını daha üstün görür ve şöyle der: Ey Rabbim! İkimiz de aynı şeyi yaptık o halde ona neden daha üstün bağışta bulunuyorsun.” Allah tebarek ve teala şöyle buyurur: “O benden istedi, ama sen istemedin.” [580]

5525. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah’a yeryüzünde en sevimli amel duadır.” [581]

5526. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala nezdinde duadan daha saygın bir şey yoktur.” [582]

5527. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz insanların en acizi duadan aciz olandır.” [583]

5528. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çok dua et ki şeytanın zararından salim kalasın.” [584]

5529. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dua et ve, “iş işten geçmiş” deme. Şüphesiz aziz ve celil olan Allah nezdinde sadece dua ile elde edilen bir makam vardır.” [585]

5530. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah’a dua et ve, “iş işten geçmiş” deme.”

Zurare şöyle diyor: Şüphesiz İmam’ın maksadı şudur ki kaza ve kadere olan imanın dua hususunda ısrarlı olmana engel olmamalıdır.” [586]

5531. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah nezdinde en sevimli şey Allah’tan dilekte bulunmaktır.” [587]

5532. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En üstün ibadet duadır.” [588]

5533. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bütün hayırlı işlerin yarısı ibadettir, diğer yarısı ise duadır.” [589]

5534. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah kıyamet günü müminlerin duasını amele çevirir ve bu yüzden cennette onlara fazla ihsanda bulunur.” [590]

5535. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müminlerin Emiri (a.s) çok dua eden biriydi.” [591]

5536. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanlardan münezzeh olan Allah’ı en çok bilen kimse, O’ndan en çok dilekte bulunan kimsedir.” [592]

5537. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En üstün ibadet duadır. Allah kula dua için izin verirse ona rahmet kapısını açar. Şüphesiz hiç kimse dua ile helak olmaz.” [593]

bak. Kenz’ul Ummal, 2/62

 

1190. Bölüm

Dua Peygamberlerin Silahıdır 

 

5538. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sizleri düşmanlarınızdan kurtaracak ve rızkınızı artıracak bir silahı göstereyim mi?” Kendisine, “Evet ey Allah’ın Resulü” denilince şöyle buyurdu: “Gece gündüz Rabbinize dua edin. Şüphesiz ki müminlerin silahı duadır.” [594]

5539. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dua güzel bir silahtır.” [595]

5540. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Peygamberlerin silahıyla kuşanın.” Kendisine, “Peygamberlerin sialhı nedir?” denilince şöyle buyurdu: “Duadır.” [596]

5541. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dua mızraktan daha etkilidir.” [597]

5542. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz dua keskin silahtan daha etkilidir.” [598]

5543. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dua keskin mızraktan daha etkilidir.” [599]

5544. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dua müminin kalkanıdır.” [600]

 

1191. Bölüm

Dua Kesinleşmiş Kaza ve Kaderi Bile Değiştirir 

 

5545. İmam Bakır (a.s), Zürare’ye şöyle buyurmuştur: “Sana Allah Resulunün (s.a.a) istisna etmediği bir şeyi haber vermeyeyim mi?” Ben, (Zürare) “Evet söyle” deyince şöyle buyurdu: “Dua, her ne kadar kesinleşmiş de olsa kaza ve kaderi değiştirir. (İmam kesinleşmiş kaza ve kaderi teşbih ve beyan etmek için) parmaklarını birbirine geçirdi. [601]

5546. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Duadan ayrılmayın. Şüphesiz ki Allah için dua etmek ve Allah’tan bir şey dilemek, kaza ve kaderi kesinleşmiş ve sadece uygulaması kalmış olan  belayı bile defeder. Nitekim aziz ve celil olan Allah’a dua edilir ve bir şey dilenilirse belayı tümüyle geri çevirir.” [602]

5547. Amr b. Yezid şöyle diyor:  “İmam Kazım’ın (a.s) şöyle buyurduğunu işittim: Şüphesiz dua taktir edilmiş veya edilmemiş her şeyi (belayı) defeder.” Ben, “taktir edileni bildim de taktir edilmeyen nedir?” diye sorunca şöyle buyurdu: “Yani artık asla taktir edilmez.” [603]

5548. İmam Zeyn’ul Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dua nazil olan ve olmayan her türlü belayı defeder.” [604]

5549. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kaza ve kader sadece dua ile geri çevrilir.” [605]

5550. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz sakınma insanı kaderden kurtarmaz. İnsanı kaderden sadece dua kurtarır.” [606]

5551. İmam Sadık (a.s), ashabına  şöyle buyurmuştur: “Uzun belayı kısasından ayırt ediyor musunuz?” Biz, (ashap) “Hayır” deyince şöyle buyurdu: “Bela anında sizden birine dua ilham edilirse bilin ki şüphesiz o bela kısadır.”[607]

 

1192. Bölüm

Dua Her Hastalığın Şifasıdır

 

5552. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Duadan ayrılma, şüphesiz ki duada her hastalığın şifası vardır.”[608]

5553. Muhammed bin Müslim şöyle diyor:  “İmam Bakır’a (a.s) şöyle arzettim: “Allah’ın Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bu siyah tanede (çörekotu) zehir dışında her şeyin şifası var.” İmam, “Evet” dedi.” Daha sonra şöyle buyurdu: “Sana içinde her türlü hastalığın ve zehirin de şifasının olduğu şeyi haber vermeyeyim mi?” Ben, “Evet”  deyince şöyle buyurdu: “Dua.”[609]

 

1193. Bölüm

Dua Her Türlü Belayı Defeder

 

5554. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bela inmeden önce dua ile bela dalgalarını kendinizden uzaklaştırın. Taneyi yarana ve insanları yaratana yemin olsun ki bela mümine, selin yüksek tepeden aşağı dökülmesinden ve tatar atlarının koşmasından daha hızlı ulaşır.”[610]

5555. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bela dalgalarını dua ile defedin. Şüphesiz belanın usandırdığı müptela kimse, duaya, beladan güvende olmayan afiyetteki kimseden daha muhtaç değildir.” [611]

5556. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim kendisine bir belanın çatacağından korkar da bela gelmeden önce dua ederse aziz ve celil olan Allah onu asla belaya düşürmez.” [612]

5557. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz dua belayı karşılar. Kıyamete kadar birbirleriyle karşı karşıya dururlar.” [613]

5558. İmam Zeyn’ul Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bela indikten sonra yapılan duadan istifade edilmez.” [614]

5559. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz münezzeh olan Allah’ın gazapları ve cezaları vardır. O halde sizlere gelip çatarsa onları dua ile uzaklaştırın. Şüphesiz belayı dua dışında bir şey uzaklaştıramaz.” [615]

5560. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bela kapılarını dua ile kapatın.” [616]

5561. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bela kapılarını istiğfar ile kapatın.” [617]

bak. el-Bela, 416. Bölüm

 

1194. Bölüm

Önce Duada Öncelik

 

Kur’an:

İnsanın başına bir sıkıntı gelince Rabbine yönelerek O’na yalvarır. Sonra Allah, katından bir nimet verince önceden kime yalvarmış  olduğunu unutuverir; Allah'ın yolundan saptırmak için O’na eşler koşar. De ki: “küfrünle az bir müddet zevklen, şüphesiz sen cehennemliksin. [618]

İnsana bir darlık gelince, yan yatarken, oturur veya ayakta iken bize yalvarıp yakarır; biz darlığını giderince, başına gelen darlıktan ötürü bize hiç yalvarmamışa döner. İsraf edenlere yaptıkları böylece güzel görünür. [619]

Yoksa, darda kalana, kendisine yakardığı zaman karşılık veren, başındaki sıkıntıyı gideren ve sizi yeryüzünün sahipleri yapan mı? Allah'ın yanında başka bir ilah mı? Pek kıt düşünüyorsunuz. [620]

bak. Zümer, 49, Yunus, 22; Ankebut, 65; Rum, 33; Lokman, 32; En’am, 40, 41, 63; İsra, 67

5562. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Rahatlığında kendini Allah’a tanıt ki şiddetli sıkıntı anında seni tanısın.” [621]

5563. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Duada öncelikli davranan kimseye bela indiğinde icabet edilir ve melekler şöyle der: “Bu ses tanıdık bir sestir ve göklerden örtülü kalmaz.” Her kim de duada öncelikli davranmazsa kendisine bela indiğinde icabet edilmez ve melekler şöyle der: “Biz bu sesi tanımıyoruz.” [622]

5564. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mümine zorluk anında dua ettiği gibi rahatlık anında da aynı şekilde dua etmesi yakışır.” [623]

5565.  “Allah-u Teala Davud’a (a.s) şöyle vahyetti: “Rahatlık günlerinde beni an ki ben de zorluk günlerinde sana icabet edeyim.” [624]

5566. İmam Zeyn’ul Abidin (a.s), münacaatında şöyle buyurmuştur: “Beni rahatlığın kendisini azdırdığı ve belanın yere serdiği kimselerden kılma. Onlar sadece kendilerine bela inince seni çağırır ve sadece haceti olduğunda seni anar. Böyle olunca senin için yere kapanır ve elleri dilekte bulunmak için sana uzanır.” [625]

5567. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kul rahatlık anında Rabbini anınca Allah onu beladan kurtarır.” [626]

 

1195. Bölüm

Her Hacetinde Duaya Teşvik

 

5568. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bir ayakkabı bağı bile olsa her ihtiyacınızı aziz ve celil olan Allah’tan dileyin. Şüphesiz Allah onu kolaylaştırmadıkça, kolay olmaz.” [627]

5569. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sizden her biri tüm ihtiyaçlarını hatta kopmuş ayakkabı bağını bile Allah’tan dilemelidir.” [628]

5570. “Allah Musa’ya şöyle vahyetmiştir: Ey Musa! İhtiyaç duyduğun her şeyde, hatta koyunun otunu ve hamurunun tuzunu bile benden dile.” [629]

5571. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Duadan ayrılmayın. Şüphesiz dua gibi hiç bir şeyle Allah’a yakın olamazsınız. Küçük bir şey için bile olsa, küçük olduğu sebebiyle dua etmeyi terketmeyin. Zira küçük ihtiyaçlar da büyük ihtiyaçaları gideren kimsenin elindedir.” [630]

5572. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Küçük ihtiyaçlarınızı küçümsemeyin. Şüphesiz Allah-u Teala nezdinde müminlerin en sevimlisi en çok dileyendir.” [631]

5573. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sizden her biri ihtiyaçlarını, hatta tuzunu ve ayakkabı bağını bile Rabb’inden dilemelidir.” [632]

 

1196. Bölüm

Dua İcabetin Anahtarıdır

 

 

Kur’an:

Kullarım sana beni sorarlarsa, bilsinler ki ben, şüphesiz onlara yakınım. Benden isteyenin, dua ettiğinde duasını kabul ederim. Artık onlar da davetimi kabul edip bana iman etsinler ki doğru yolda yürüyenlerden olsunlar. [633]

Rabbiniz: “Bana dua edin ki size icabet edeyim. Bana kulluk etmeyi büyüklüklerine yediremiyenler alçalmış  olarak cehenneme gireceklerdir” diye buyurmuştur. [634]

5574. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah Tebareke ve Teala...bir peygamberi göndermek istediğinde ona şöyle buyurmuştur: “Tatsız bir olay seni üzdüğünde beni çağır ki icabet edeyim.” Allah bunu benim ümmetime de ihsan etmiştir. Nitekim şöyle buyurmuştur: “Beni çağırın ki size icabet edeyim.” [635]

5575. İmam Sadık (a.s), Allah Tebarek ve Teala’nın, “Allah’ın insanlara açtığı rahmeti hiç kimse engelleyemez” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “(Bu rahmet) duadır.” [636]

5576. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bulut yağmurun hazinesi olduğu gibi dua da icabetin hazinesidir.” [637]

5577. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’tan izin isterse Allah ona izin verir.” [638]

5578. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim münezzeh olan Allah’ın kapısını çalarsa kapı kendisine açılır.” [639]

5579. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çalınan her kapı mutlaka çok geçmeden çalan kimsenin yüzüne açılır.” [640]

5580. İmam Hasan (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah yüzüne dua kapısını açtığı herkese mutlaka icabet kapısını da açmıştır.” [641]

5581. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sizden her kimin yüzüne dua kapısı açılırsa icabet kapıları da açılmıştır.” [642]

5582. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’a dua kapısını yüzüne açtığı kimseye icabet kapısını kapatması yaraşmaz. Allah böyle yapmaktan yücedir.” [643]

5583. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kula icabet etmek istediğinde ona dua etme iznini (başarısını) verir.” [644]

5584. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim bir şeyi arzular ve o şey aziz ve celil olan Allah’ın rızasına uygun olursa, o şey kendisine ihsan edilmedikçe dünyadan ayrılmaz.” [645]

5585. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çok dua et, şüphesiz dua her rahmetin anahtarı ve her hacetin gideriliş sebebidir. Allah nezdinde olan şeylere sadece dua ile erişilir. Bir kapı çok çalınırsa mutlaka çok geçmeden çalan kimsenin yüzüne açılır.” [646]

5586. Bezenti şöyle diyor: “İmam Rıza’ya (a.s) şöyle dedim: “Fedan olayım! Ben kaç yıldır Allah’tan bir hacetimin giderilmesini istiyorum. Ama icabetinin ertelenmesinden dolayı kalbimde bir şüphe oluştu...” Bana şöyle buyurdu: “De bakayım: Eğer sana bir söz söylersem ona itimat eder misin?” Ben, “Fedan olayım, eğer senin sözünüze güvenmezsem kimin sözüne güveneyim?...” İmam şöyle buyurdu: “O halde Allah’a daha fazla itimat et, zira Allah sana (icabet) vaat etmiştir. Nitekim Allah Tebarek ve Teala şöyle buyurmuştur: “Kullarım sana sorunca...” [647]

 

1197. Bölüm

Duanın İcabet Şartları

 

5587. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Duanın adabına riayet et. Eğer duanın adabına riayet etmezsen icabet beklentisi içinde olma... Bil ki eğer Allah bize duayı emretmeseydi ama biz halis bir şekilde dua etmiş olsaydık yine de fazlı ve keremi sebebiyle bizlere icabet ederdi. Kendisi duanın şartlarını yerine getiren kimseye icabet etmeyi garantilediği halde nasıl icabet etmez?” [648]

Burada duanın müstecab olması için gerekli olan, Masumlar’dan (a.s) nakledilen en önemli şartlarını zikrediyorum:

1-Marifet

5588. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Her kim benim fayda veya zarar verdiğimi bildiği halde benden bir şey isterse kendisine icabet ederim.” [649]

5589. İmam Sadık (a.s), kendisine, “neden dua ediyoruz da duamız müstecap olmuyor” diyen bir topluluğa şöyle buyurmuştur: “Çünkü şüphesiz sizler tanımadığınız bir kimseye dua ediyorsunuz.” [650]

5590. İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala’nın, “O halde davetime icabet etsinler ve bana inansınlar” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Yani benim istedikleri şeyi kendilerine bağışlayabileceğimi bilsinler.” [651]

bak. 1206. Bölüm; 5717. Hadis

2-Marifetin Gerektirdiği Şeylerle Amel Etmek

Kur’an:

“Ey İsrailoğulları! Size verdiğim nimeti hatırlayın ve ahdimi yerine getirin ki ben de ahdimi yerine getireyim; sadece benden korkun.” [652]

5591. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Amelsiz dua eden kimse yaysız ok atan kimseye benzer.” [653]

5592. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Yemeğe yeterince tuz atıldığı gibi, iyilikle birlikte de yeterince dua edilmelidir. ” [654]

5593. İmam Ali (a.s), kendisine, “Allah, bana dua edin sizlere icabet edeyim diye buyurmuştur; o halde neden dua ediyoruz da icabet edilmiyor?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Zira kalpleriniz sekiz hıyanette bulunmuştur. İlk olarak siz Allah’ı tanıdınız, ama hakkını sizlere farz kıldığı şekilde eda etmediniz. Dolayısıyla bu tanımanız sizlere fayda vermedi... Dualarınızın kapılarını ve yollarını kapattığınız takdirde hangi duanız kabul olacak?” [655]

5594. İmam Sadık (a.s), aynı sorunun cevabında şöyle buyurmuştur: “Zira sizler Allah’a verdiğiniz söze vefa göstermediniz. Allah şöyle buyuruyor: “Ahdime vefa gösterin ki, ahdinize vefa göstereyim” Allah’a yemin olsun ki eğer Allah’ın ahdine vefa göstermiş olsaydınız, Allah da sizin ahdinize vefa gösterirdi.” [656]

5595.  “Allah Musa’ya (a.s) şöyle vahyetmiştir: “Ey Musa! Beni temiz bir kalp ve doğru bir dille çağır.” [657]

5596. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz kul Allah Tebarek ve Teala’yı doğru bir niyet ve halis bir kalple çağırınca, aziz ve celil olan Allah’ın ahdine vefa ettikten sonra kendisine icabet edilir. Ama aziz ve celil olan Allah’ı niyet ve ihlas olmaksızın çağırırsa kendisine icabet edilmez. Nitekim Allah da şöyle buyurmuyor mu: “Ahdime vefa gösterin ki ben de ahdinize vefa göstereyim.” O halde vefa gösteren kimse vefa görür.” [658]

3-Kazanç Temizliği

5597. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En hayırlı dua takvalı göğüs ve temiz kalpten çıkan duadır.” [659]

5598. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz kul, yiyeceği haram olduğu halde elini Allah’a doğru kaldırınca bu haliyle kendisine nasıl icabet edilsin?” [660]

5599. Resulullah (s.a.a), kendisine, “duamın kabul olmasını istiyorum” diye söyleyen birine şöyle buyurmuştur: “O halde yiyeceğini temiz kıl. Karnına haram lokma girmesin.” [661]

5600. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kazancını temiz kıl ki duan kabul olsun. Şüphesiz insan haram bir lokma ağzına götürdüğü taktirde kırk gün duası kabul olmaz.” [662]

5601. Kutsi bir hadiste şöyle yer almıştır: “Dua senden, icabet ise bendendir. Dolayısıyla haram yiyen kimsenin duasından başka hiç bir dua benden örtülü kalmaz.” [663]

5602. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kimi duasının müstecap olması sevindiriyorsa o halde kazancını temiz kılsın.” [664]

5603. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizden her kim kendisine icabet edilmesini istiyorsa kazancını temizlemeli ve insanların hakkını ödemelidir. Karnında haram olan veya yanında halktan birine ait bir hak bulunan kimsenin duası Allah’a yükselmez.” [665]

5604. Rivayet edildiği üzere Musa (a.s) şiddetle yalvarıp yakaran, ellerini göğe doğru kaldıran ve dua eden birini gördü. Bunun üzerine Allah Musa’ya (a.s) şöyle vahyetti: “Eğer o şöyle ve böyle de yapsaydı duası kabul olmazdı. Zira onun karnında, sırtında ve evinde haram vardır.” [666]

4-Dua Anında Kalp Huzuru ve Yumuşaklığı

5605. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bilin ki şüphesiz Allah gafil ve habersiz olan kalbin duasına icabet etmez.” [667]

5606. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bilin ki şüphesiz Allah gafil kalbin duasını kabul etmez.” [668]

5607. Resulullah (s.a.a), Allah’ın en büyük isminin ne olduğu sorulunca şöyle buyurmuştur: “Allah’ın isimlerinden hepsi de büyüktür. O halde kalbini Allah’tan başka her şeyden boşalt ve Allah’ı istediğin isimle çağır.” [669]

5608. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah gafil ve habersiz kalbin duasını kabul etmez.” [670]

5609. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz aziz ve celil olan Allah gafil ve dikkatsiz kalbin duasına icabet etmez. O halde dua edince kalbinle yönel, sonra icabet edileceğine yakin et.” [671]

5610. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah katı olan kalbin duasına icabet etmez.” [672]

5611. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kalbiniz yumuşadığında dua etmeyi ganimet bilin. Şüphesiz ki kalp yumuşaklığı rahmettir.” [673]

5612. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bedenin titrediğinde, gözlerin ağladığında ve kalbin yumuşadığında o anı ganimet bil ki şüphesiz sana teveccüh edilmiştir.” [674]

5613. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizden birisi kalbi yumuşayınca dua etsin. Şüphesiz kalp halis olmadıkça yumuşamaz.” [675]

Bu Bölümle ilgili olan hadisler de ileride zikredilecektir.

 

1198. Bölüm

İcabetin Engelleri

 

1-Günah

5614. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz kul Allah’tan bir hacet dilerse Allah da yakın gelecekte ve biraz ertelemeyle o hacetini giderir. Ama kul sonradan günaha düçar olur. Bunun üzerine Allah Tebarek ve Teala meleğe şöyle der: “Onun hacetini giderme ve onu mahrum kıl, zira o kendini benim gazabıma maruz bıraktı ve benden taraf mahrumiyete müstahak oldu.” [676]

bak. 1204.Bölüm; ez-Zenb, 1383. Bölüm

 

2-Zulüm

5615. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz aziz ve celil olan Allah İsa b. Meryem’e (a.s) şöyle vahyetti: “İsrailoğullarının önde gelenlerine şöyle de: “Ben sizlerden birinin ve boynunda kul hakkı olan hiç kimsenin duasına icabet etmem.” [677]

5616. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz aziz ve celil olan Allah şöyle buyuruyor: “İzzetim ve celalime andolsun ki bir mazlum kendisine zulmedilen bir hak hususunda bana dua ederde, kendisi de aynı zulmü başkasına işlerse asla kendisine icabet etmem.” [678]

5617. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala İsa’ya (a.s) şu öğütü vermiştir: “Ey İsa! İsrailoğullarının zalimlerine şöyle de: Ayaklarınızın altında haram ve evlerinizde put varken sakın bana dua etmeyin. Zira ben, bana dua edene icabet edeceğime dair yemin ettim, benim ona icabetim (dua yerinden) dağılıncaya kadar kendileri için lanet olacaktır.” [679]

5618. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Birisine zulmedilipte kendisine zulmedene beddua ettiğinde aziz ve celil olan Allah şöyle buyurur: “Başka birisi de senin ona zulmettiğini söyleyerek beddua ediyor, istersen ikinizin de bedduasını kabul edeyim ve istersen de affıma uğramak için erteleyeyim.” [680]

bak. 1204. Bölüm

3-Duanın İlahi Hikmetle Uyumsuzluğu

5619. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz münezzeh olan Allah’ın keremi hikmetiyle çelişmez. Bu yüzden her dua müstecap olmaz.” [681]

İbn-i Sina şöyle diyor: “Duanın icabet sebebi, sebeplerin ilahi hikmetle uyuşmasıdır. Yani bir şey hakkında dua eden birinin duası ile Allah tarafından o şeyin gerçekleşme sebebi bir araya gelmektedir. Dolayısıyla eğer, “O şey dua ve o duayla uyuşması olmaksızın vücuda gelebilir mi?” diye sorulursa şöyle deriz: “Hayır, zira her ikisinin de sebebi birdir ve bu sebep duayı o şeyin vücuda geliş sebebi kılan Allah’tır. Nitekim ilaç kullanmayı da, hastanın sıhhat bulma sebebi kılmıştır. Hasta ilaç kullanmadıkça asla iyileşmez. Gerçekleşmesi için dua ettiğimiz şey bir hikmet esasınca, ilahi kaza ve kader minvali üzeri o şeyin varlık sebebiyle buluşur. Dolayısıyla dua etmek gerekir. Duanın icabetini beklemek de farzdır...”[682]

 

1199. Bölüm

Dua Etmenin Adabı

 

1-Besmele

5620. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bismillahirrahmanirrahim ile başlayan dua reddedilmez.” [683]

2-Allah’ı Övmek

5621. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz başında övgü olmayan her dua kısırdır.” [684]

5622. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müminlerin Emiri’nin (a.s) kitabında yer aldığı üzere Allah’tan bir şey dilemeden önce onu övmek gerekir. O halde aziz ve celil olan Allah’a dua edince önce onu öv.” Ravi şöyle diyor: “Ben, “Nasıl övelim” diye sorunca İmam şöyle buyurdu: “Şöyle demelisin: “Ey bana şahdamarımdan yakın olan! Ey insan ile kalbi arasına giren! Ey en yüce yerde görülen! Ey benzeri olmayan!” [685]

3-Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine Salavat Göndermek

5623. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sizin bana salavat göndermeniz dualarınız için icabet ve amelleriniz için temizliktir.” [686]

5624. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dua Muhammed’e ve Al-i Muhammed’e salavat gönderilmedikçe (Allah’tan) örtülüdür.” [687]

5625. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim aziz ve celil olan Allah’tan bir ihtiyacını dilemek isterse Muhammed’e ve Ehl-i Beyt’ine salavat göndermekle başlasın. Sonra Allah’tan hacetini dilesin. Sonunda da Muhammed’e ve Ehl-i Beyt’ine salavat göndersin. Zira aziz ve celil olan Allah duanın başını ve sonunu kabul ettiği halde ortasını terk etmekten daha yücedir. Zira Muhammed’e ve Aline gönderilen salavat örtülü  kalmaz.” [688]

5626. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her dua Muhammed’e ve Al-i Muhammed’e salavat göndermedikçe göklerden örtülüdür.” [689]

4-Salihleri Şefaatçi Kılmak

5627. Masumların (a.s) duasında şöyle yer almıştır: “Allahım! Eğer günahlarım senin nezdinde yüzsuyumu dökmüşse ve senden duamı engellemişse o halde Muhammed’e ve Al-i Muhammed’e salavat gönder. Onların yüzü suyu hürmetine ya Rabbi dualarımı kabul et.” [690]

5628. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan bir ihtiyacını dilemek istediğinde şöyle de: “Allahım! Ben senden Muhammed ve Ali’nin hakkı için diliyorum. Şüphesiz onların senin nezdinde bir makamı vardır.” [691]

5629. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah’ın açık ve gizli elçileri vardır. O halde Allah’ın açık elçileri hakkı için bir şey dilediğinde gizli elçilerinin hakkı için de dile.” [692]

5-Günahını İtiraf Etmek

5630. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Duada önce övmek, sonra günahını itiraf etmek ve sonra da icabet edilmesini istemek gerekir.” [693]

6-Yalvarıp Yakarmak

5631. “Allah-u Teala Musa’ya (a.s)şöyle vahyetmiştir: “Ey Musa! Bana dua edince korku, panik ve endişe ile dua et, yüzünü yere sür, bedeninin değerli organlarıyla karşımda secdeye kapan, karşımda horluk ve tevazu içinde dur ve benimle münacaat ettiğinde haşyetle korkan bir kalple münacaatta bulun.” [694]

5632.  “Allah-u Teala İsa’ya (a.s) şöyle öğüt vermiştir: “Ey İsa! Bana üzgün ve kurtarıcısı olmayan boğulmak üzere olan birisi gibi dua et… Bana sadece horluk, yalvarıp yakarmak ve ihlas üzere dua et. Bana böyle dua edersen ben de icabet ederim.” [695]

5633. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın Resulü (s.a.a) yalvarıp yakarma ve dua anında, yiyecek bir şey isteyen bir sefil gibi dua ediyor ve ellerini yukarı kaldırıyordu.” [696]

7-İki Rekat Namaz Kılmak

5634. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Adamın biri camiye girdi, iki rekat namaz kıldı, sonra aziz ve celil olan Allah’tan hacetini diledi. Allah’ın Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: “Bu kul rabbinden çok çabuk diledi.” Daha sonra başka birisi geldi, iki rekat namaz kıldı, sonra aziz ve celil olan Allah’ı övdü, Peygamber’e ve Ehl-i Beyt’ine salavat gönderdi. Bunun üzerine Allah’ın Resulü (s.a.a) ona şöyle buyurdu: “(Allah’tan) Dile ki sana verilecektir.” [697]

5635. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim doğru dürüst abdest alır, iki rekat namaz kılar, rüku ve secdelerini kamil bir şekilde yerine getirir sonra selam verir, aziz ve celil olan Allah’ı ve Allah’ın Resulünü över ve ardından hacetini dilerse şüphesiz yerinde dilemiş olur. Her kim de yerinde hayrı taleb ederse, ümitsiz geri dönmez.” [698]

8-Hiç bir Duayı Küçük Görmemek Gerekir.

5636. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Tebarek ve Teala... icabetini duanın içinde gizlemiştir. O halde hiç bir duayı küçük görme. Zira bir çok defa icabet edilir de sen bilmezsin.” [699]

9-İstediğini Çok Görmemek

5637. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah şöyle buyuruyor: “... Eğer kullarımın kalpleri, en mutlu kalbin arzusuna benzer bir arzu içinde olursa bu arzular kullarımdan birinin deniz suyuna daldırdığı bir iğne gibi kalır. Zira benim bağışım da, vaadim de sözdür. Ben bir şeye, “ol” dersem o olur.” [700]

5638. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Eğer ilk ve son, canlı ve ölü, yaş ve kuru tümünüz toplansanız ve herkes istediğini dilese ve de ben onları giderecek olsam, benim mülküme en küçük bir etkisi olmaz.” [701]

5639. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah Peygamberlerinden birine şöyle vahyetti: “... Eğer yedi kat gök ve yeryüzü benden tümüyle bir şey dilese ve hepsinin hacetini tek tek giderecek olsam, yine de bir sinek kanadı kadar bir şey mülkümden eksilmez. Sorumlusu olduğum mülküm nasıl azalsın?” [702]

5640. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan isteyin ve çok isteyin. Zira Allah için hiç bir şey büyük/çok değildir.” [703]

5641. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hiç bir isteği çok görmeyin. Zira Allah nezdinde olanlar taktir ettiğinizden daha çoktur.” [704]

10-İsteklerde Yüce Himmet Sahibi Olmak

5642. İmam Ali (a.s), oğlu Hasan’a (a.s) vasiyetinde şöyle buyurmuştur: “Kendin için güzelliği kalacak olan ve vebali yok olacak olan şeyi dilemelisin. Mal ve servet senin için kalmaz ve sen de onun için baki kalmazsın.” [705]

5643. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ebu Zer Allah korkusundan o kadar ağladı ki gözleri rahatsız oldu. Ona, “Neden gözlerin şifa bulsun diye Allah’a dua etmiyorsun?” dediklerinde ise Ebu Zer şöyle dedi: “Ben bu işten (gözlerimin iyileşmesinden) gafilim. Buna fazla önem vermiyorum.” Kendisine, “Seni hangi şey bundan gafil kıldı?” dediklerinde ise şöyle dedi: “İki büyük şey: Cennet ve Cehennem” [706]

5644. Rabia b. Ka’b şöyle diyor: “Günün birinde Allah’ın Resulü (s.a.a) bana şöyle buyurdu: “Ey Rabia! Yedi yıl bana hizmet ettin, benden bir şey istemiyor musun?” Ben şöyle dedim: “Ey Allah’ın Resulü! Bana düşünmem için fırsat ver.” Ertesi gün sabah Allah Resulünün huzuruna vardım. Bana, “Ey Rabia! Benden hacetini dile” deyince şöyle dedim: “Allah’tan beni seninle cennete götürmesini dile.” dedim. Bana, “Sana bunu kim öğretti?” dedi. Ben, “Ey Allah’ın Resulü! Bana hiç kimse öğretmedi. Kendi kendime düşündüm ve şöyle dedim: “Eğer ondan servet istersem sonunda yok olacak, eğer ondan uzur ömür veya evlat istersem hepsinin sonu ölümdür.” Rabia daha sonra şöyle dedi: “Allah’ın Resulü bir müddet başını önüne saldı ve sonra şöyle buyurdu: “Ben bu şeyi yapacağım, sen de çok secdelerle bana yardımcı ol.” [707]

5645. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Adamın biri Allah Resulünün huzuruna vardı, selam verdi, Müslüman oldu ve sonra şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü! Beni tanıyor musun?” Allah’ın Resulü, “Sen kimsin?” diye sordu. O, “Ben, cahiliyye döneminde falan gün Taif’te geldiğin evin sahibiyim ve ben sana ikramda bulundum. Allah’ın Resulü, “Hoş geldin, şimdi ne istiyorsun?” diye buyurdu. O şahıs, “Ben, çobanlarıyla birlikte ikiyüz koyun istiyorum” dedi. Allah’ın Resulü (s.a.a), ona istediği şeyi vermelerini emretti ve ashabına şöyle buyurdu: “Bu şahıs, İsrailoğullarından olan yaşlı kadının Musa’dan (a.s) istediği şeyi isteme himmetine sahip olamadı.” [708]

5646. İmam Sadık (a.s), İsrailoğullarından yaşlı kadının Musa’ya (a.s) sorduğu şey hakkında şöyle buyurmuştur: “O yaşlı kadın şöyle dedi: “Benim için bir kaç şey yapmadan bu işi yapmayacağım: Ayaklarımı hızlı yürütmeli, gözlerimi geri vermeli, gençliğimi iade etmeli ve bana kendinle cennette yer vermelisin.” [709]

11-Herkes İçin Dua Etmek

5647. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sizden biri dua edince herkes için dua etsin. Zira bu dua icabete daha yakındır, her kim kendisine dua etmeden önce kardeşlerinden kırk kişi için dua ederse, o dua hem onlar, hem de kendisi hakkında müstecap olur.” [710]

5648. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim, kendisine dua etmeden önce kırk mümine dua ederse duası müstecap olur.” [711]

12-Gizli Dua

Kur’an:

Rabbini gönülden ve korkarak yüksek olmayan hafif bir sesle sabah akşam  an, gafillerden olma. [712]

5649. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Gizli yapılan bir dua açık yapılan yetmiş duaya denktir.” [713]

5650. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kulun gizlice yaptığı tespih ve duanın sevabını Allah tebarek ve Teala’dan başka hiç kimse bilmez.” [714]

bak. Ez- Zikr, 1352. Bölüm

 

13-Toplu Dua

5651. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kırk kişi bir araya gelir ve herhangi bir şey hakkında Allah’a dua ederse mutlaka icabet edildiği bir halde ayrılırlar.” [715]

5652. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Babam için tatsız bir olay baş gösterdiğinde, kadın ve çocukları topluyar, dua ediyor, onlar da “amin” diyorlardı.” [716]

Ben diyorum ki: Bu tür rivayetleri ve gizli duanın faziletine delalet eden önceki rivayetlerin arasını şöyle bulmak mümkündür: Önceki rivayetlerde toplu dua edilmesinin toplumsal etkisinin olmadığı hususlar ele alınmıştır veya şeriatın sadece gizli hallerde dua edilmesini güzel gördüğü hususlarla ilgilidir. Teheccüt (gece) namazı kılmak gibi. Ama ikinci grup hadisler ise toplu dua edilmesinin toplumsal etkilerinin olduğu veya hadiste zikri geçen özel konulara özgü hususlarla ilgilidir.

bak. Er-Riya, 1420. Bölüm

14-İcabet Hakkında Hüsnü Zan İçinde Olmak

5653. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İcabet edileceğine yakin ettiğiniz bir halde Allah’a dua edin.” [717]

5654. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dua edince kalbinle Allah’a yönel ve icabetinin kapıda olduğunu düşün.” [718]

5655. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dua ettiğinde icabetinin kapıda olduğunu zannet.” [719]

15-Uygun Bir Zaman Seçmek

5656. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim bir farzı eda ederse, duası Allah nezdinde müstecaptır.” [720]

5657. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üç vakitte dualar Allah’tan örtülü kalmaz: Bir farzı yerine getirdikten sonra, yağmur yağdığı zaman ve yeryüzünde Allah’ın bir mucizesi ortaya çıktığı zaman.” [721]

5658. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah’a dua edeceğiniz en hayırlı vakit seher vakitleridir.” Daha sonra Yakub’un (a.s) sözünü nakleden şu ayeti okudu: “Yakında sizler için Rabbimden mağfiret dileyeceğim.” Allah’ın Resulü daha sonra şöyle buyurdu: “Onlar için duayı seher vaktine bıraktı.” [722]

5659. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah için bir hastayı ziyaret ederse o hastanın kendisi hakkında ettiği duayı Allah kabul eder.” [723]

16-Israr

5660. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz aziz ve celil olan Allah insanların birbirinden ısrarla bir şey istemesini hoş görmez. Ama bunu kendisi hakkında hoş görür.” [724]

5661. Tevrat’ta şöyle yer almıştır: “Dualarda ısrarlı olun ki icabetle rahmet sizi kuşatsın ve afiyet sizleri müjdelesin.” [725]

5662. Hakeza Tevrat’ta şöyle yer almıştır: “Her kim benim ihsanımı ümit ederse benden ısrarla dilemelidir.” [726]

5663. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan dilemekte ısrarlı ol ki rahmet kapıları yüzüne açılsın.” [727]

5664. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a yemin olsun ki mümin kul aziz ve celil olan Allah’tan hacetini dilemekte ısrar ederse mutlaka haceti giderilir.” [728]

5665. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah ısrarla dua eden kimseyi sever.” [729]

5666. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah’tan hacetini dileyen ve icabet olsun veya olmasın dualarında ısrar eden kula Allah rahmet etsin.” [730]

5667.  “Allah-u Teala Musa’ya (a.s) şöyle dedi: “...Ey Musa! Nezdimde olan şeylere rağbet eden ve yaptıklarından pişman olan kimse gibi bana dua et.” [731]

5668. “Hakeza Allah Musa’ya (a.s) şöyle buyurmuştur: “Benden bir şey dileyince, yanımdaki şeylere rağbetinin nasıl olduğuna bir bak.” [732]

bak. el-Mucat, 3853. Bölüm

 

1200.Bölüm

Dua Eden Kimsenin Terketmesi Gereken Hususlar

 

1- Olmayacak ve Doğru Olmayan Şeyler İçin Dua Etmek

5669. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey dua sahibi! Olmayacak veya doğru olmayan şeyleri Allah’tan dileme.” [733]

5670. İmam Ali (a.s), hangi duanın daha etkisiz olduğu sorulunca  şöyle buyurmuştur: “Olmayacak şeyler için yapılacak olan dua.” [734]

5671. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben, “Allahım! Beni kullarından hiç birine muhtaç etme” diye dua edince Allah’ın Resulü şöyle buyurdu: “Ey Ali! Böyle deme. Herkes mutlaka diğer insanlara ihtiyaç duyar.” Ben, “Ey Allah’ın Resulü! Nasıl dua edeyim?” diye sorunca şöyle buyurdu: “De ki: Allahım! Beni kötü yaratıklarına muhtaç etme.” [735]

5672. İmam Ali (a.s), “Allahım! Fitneden sana sığınırım” diyen birine şöyle buyurmuştur: “Senin malından ve çocuklarından Allah’a sığındığını görüyorum. Allah-u Teala şöyle buyuruyor: “Şüphesiz mallarınız ve evlatlarınız fitnedir.” O halde şöyle de: “Allahım! Saptırıcı fitnelerden sana sığınırım.” [736]

5673. İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala’nın, “Allah’ın kendisiyle bazınızı bazınıza üstün kıldığı şeyleri temenni etmeyin” ayeti hakkında sorulunca şöyle buyurmuştur: “İnsan başkasının eşini ve kızını arzu etmemelidir. Aksine onların benzerlerini arzu etmelidir (ki Allah ona da versin.)” [737]

2-Acele Etmek

5674. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kul dua edince acele etmediği takdirde Allah Tebarek ve Teala sürekli hacetini giderme işinde olur.” [738]

5675. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kul acele eder ve Allah’tan istemekten el çekerse Allah-u Teala şöyle buyurur: “Kulum acele etti, ihtiyaçlarını benden başka birisinin giderebileceğini sanıyor.” [739]

5676. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mümin acele etmediği ve ümitsizce duadan el çekmediği takdirde sürekli olarak Allah’ın rahmetinde, genişliğinde ve hayrındadır.” Ravi şöyle diyor: “Ben, “Nasıl acele ediyor?” diye sorunca şöyle buyurdu: “Kul şöyle der: “Ben falan falan zamandan beri dua ediyorum, ama hiç bir icabet görmedim.” [740]

5677. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar acele etmedikçe sürekli hayır üzere olurlar.” Kendisine, “Ey Allah’ın Resulü! (s.a.a) nasıl acele ediyorlar?” deyince şöyle buyurdu: “İnsanlar şöyle derler: “Biz dua ediyoruz ama müstecap olmuyor.” [741]

3-İşinin Salahını Allah’a Öğretmeye Kalkışmamak

5678. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah Tebarek ve Teala şöyle buyurmuştur: “Ey Ademoğlu! Sana emrettiğim hususlarda bana itaat et ve seni islah edecek şeyi bana öğretme.” [742]

5679. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah arşının üstünde şöyle buyurmuştur: “Ey kullarım! Sizlere emrettiğim hususlarda bana ibadet edin ve bana sizleri islah edecek şeyi öğretmeye kalkışmayın. Şüphesiz ben onu daha iyi bilirim ve maslahatınız hususunda sizlere cimri davranmam.” [743]

5680. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’a bilmediği şeyi öğretmeye kalkışırsa Allah’ın arşı titrer.” [744]

 

1201. Bölüm

Haceti İstemediği Halde Giderilen Kimse

 

5681. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Her kim benden bir şey istemeyi unutacak kadar zikrimle meşgul olursa, isteyenlere verdiğim en iyi şeyi ona veririm.” [745]

5682. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’a ibadetten dolayı istemekten gafil kalırsa, Allah isteyenlere verdiği şeyin en hayırlısını ona verir.” [746]

5683. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Her kim benim zikrim sebebiyle istemekten gaflet ederse, benden istemeden önce ona veririm.” [747]

5684. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala şöyle buyuruyor: “Her kim zikrimden dolayı istemekten gaflet gösterirse, isteyenlere verdiğim şeyin daha büyüğünü ona veririm.” [748]

5685. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz kulun aziz ve celil olan Allah’a bir haceti bulunduğunda önce Allah’ı övmeli Muhammed’e ve Al-i Muhammed’e selevat göndermelidir. Bu taktirde hacetini unutsa bile Allah onun hacetini dilemeden önce karşılar.” [749]

5686. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir defa Allah’a dua ettim bana icabet etti ve ben hacetimi unuttum. Zira Allah’ın cevap vermesi ve dua esnasında kuluna yönelmesi kulun O’ndan bir şey dilemesinden çok daha büyük ve değerlidir. Hatta istediği şey cennet ve ebedi nimetler bile olsa.” [750]

5687. Ebu Hamza şöyle diyor: “Şüphesiz Allah Davud’a (a.s) şöyle vahyetti: “Ey Davud! Şüphesiz emrime itaat eden kulumun hacetini daha dilemeden karşılarım ve bana dua etmeden ona icabet ederim.” [751]

5688. Fatımat’uz Zehra (s.a) şöyle buyuruyor: “Her kim Allah’a halis bir ibadet gönderirse, aziz ve celil olan Allah da ona en üstün maslahatını indirir.” [752]

bak. el-İbadet, 2503. Bölüm

 

1202. Bölüm

Duası Kabul Olan Kimse

 

5689. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizden birinin Rabbinden talep ettiği her şeyin kendisine bağışlamasını dilemesi için tüm insanlardan ümidini kesmesi ve sadece Allah’a ümit bağlaması gerekir. Aziz ve celil olan Allah onun gerçekten böyle olduğunu bilince Allah’tan istediği her şeyi kendisine ihsan eder.” [753]

5690. İmam Zeyn’ul Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim herhangi bir şey hususunda insanlara ümit bağlamaz ve tüm işlerini aziz ve celil olan Allah’a havale ederse, aziz ve celil  olan Allah onun tüm hacetlerine icabet eder.” [754]

5691. İmam Hasan (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kalbinde Allah’ın rızasından başka hiç bir istek olmayan kimseye Allah’tan istediği her şeye icabet edileceği konusunda garanti veriyorum.”[755]

5692. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kalplerinizi inceleyiniz. Eğer Allah kalplerinizi kendi yaptığı işlere oranla her türlü hoşnutsuzluk düşüncesinden temiz kılmışsa bu taktirde Allah’tan istediğinizi dileyin.” [756]

bak. el-Bihar, 46/51, Ali Bin. Hüseyin’in Duası

 

1203. Bölüm

Müstecap Olan Dualar

 

5693. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üç dua Allah-u Teala’dan örtülü kalmaz: Kendisine  iyilik yaptığı zaman babanın oğula yaptığı dua ile kendisine eziyet ettiği zaman aleyhine ettiği beddua, mazlumun zalim hakkında ettiği beddua ile mazlumun, zalimden intikamını almada ona yardım eden kimse hakkında ettiği dua ve bizim için mümin kardeşine mali yardımda bulunduğu kimseye mümin insanın ettiği dua ile kendisine muhtaç olduğu ve ihtiyacını giderebildiği halde gidermeyen kimse aleyhinde ettiği beddua.” [757]

5694. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Babanın bedduasından sakının. Şüphesiz babanın bedduası kılıçtan daha keskindir.” [758]

5695. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dört kişinin duası asla reddolmaz: Adil imamın, babanın oğula ettiği dua, insanın gıyabında kardeşi için ettiği dua ve mazlumun duası. Azameti yüce olan Allah şöyle buyurmuştur: “İzzetim ve celalime andolsun ki her ne kadar uzun da sürse sonunda intikamını alacağım.” [759]

5696. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dört kişinin duası asla reddolmaz: Adil imamın halkı için ettiği dua, iyi babanın evladı için ettiği dua, iyi çocuğun babası için ettiği dua ve mazlumun duası. İsmi yüce olan Allah şöyle buyurmuştur: “İzzetim ve celalime andolsun ki her ne kadar uzun da sürse sonunda intikamını alacağım.” [760]

5697. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sakın mazlum bir müslümana zulmetmek hususunda zalime yardımcı olmayınız. Zira size beddua ederse bedduası müstecap olur. Şüphesiz babamız Resulullah  (s.a.a) şöyle buyuruyordu: “Şüphesiz mazlum müslümanın duası müstecap olur.” [761]

5698. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimin çocuklarının duası günahlara bulaşmadıkça müstecap olur.” [762]

5699. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim bir topluluğa iyilik eder de, onlar  kendisine teşekkür etmezlerse ve o da haklarında beddua ederse bedduası müstecap olur.” [763]

5700. İmam Hasan (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kur’an okuyan kimsenin duası er veya geç kabul olur.” [764]

bak. Ez- Zulm, 2469. Bölüm

 

1204. Bölüm

Müstecap Olmayan Dualar

 

5701. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dört kişinin duası müstecap olmaz: Evinde oturduğu halde “Allahım! Bana rızık ver” diyen kimsenin duası. Kendisine şöyle denir: “Sana rızık talep etmeni emretmedim mi?” Karısına beddua eden erkeğin bedduası. Ona da şöyle denir: “Onun işini sana havale etmedim mi?” Hakeza malı olupta heder eden ve “Allahım! Bana rızık ver.” diyen kimsenin duası. Ona da şöyle denir: “Sana iktisatlı olmanı emretmedim mi?” Hakeza hiç bir belge ve delil olmaksızın birine borç veren kimsenin duası... Allah ona şöyle buyurur: “Sana şahit tutmanı emretmedim mi?” [765]

5702. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah’ın Resulü (s.a.a) bir gece evinden dışarı çıktı, göklere baktı ve şöyle buyurdu: “Bu saat, (kötü yönetici), şair, polis, (kötü gece bekçisi) tambur ve davul çalan kimse dışında herkesin duasının kabul olduğu bir saattir.” [766]

5703. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Benden başkasına tevessül eden yaratığı göklerin ve yerin sebeplerinden kesip atarım. O zaman benden bir şey isterse ona bağışlamam ve beni çağırırsa ona cevap vermem.” [767]

5704. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Musa bin İmran (a.s) secde halinde olan ashabın birinin yanından geçti. İşi bitip dönünce onun hala secde halinde olduğunu gördü. Musa (a.s) ona şöyle dedi: “Eğer hacetin benim elimle giderilseydi onu giderirdim. Aziz ve celil olan Allah Musa’ya şöyle vahyetti: “Ey Musa! Eğer boynu kırılıncaya kadar da secde etse, sevmediğim şeylerden el çekmedikçe ve sevdiğim şeylere yönelmedikçe yine de isteğini kabul etmem.” [768]

5705. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İyiliği emretmeli ve kötülükten sakındırmalısınız. Aksi taktirde Allah kötülerinizi iyilerinize musallat eder. Bu taktirde iyileriniz dua eder ama duaları kabul olmaz.” [769]

5706. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim bir zaliminm zulmünü mazur görürse Allah ona zulmedecek birini musallat eder. Bu taktirde dua ettiğinde duası müstecap olmaz ve Allah mazlumiyeti hakkında ona hiç bir sevap vermez.” [770]

5707. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ben Allah’tan dostun dostu hakkında ettiği bedduayı müstecap etmemesini istedim.” [771]

 

1205. Bölüm

Duanın İcabetinin Erteliniş Sebebi 

 

5708. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Duanın icabetinin ertelenişi seni ümitsiz kılmasın. Zira Allah’ın bağışlaması niyetine bağlıdır. Bazen bir duanın icabeti ertelenir ki bu vesileyle dileyene daha büyük bir mükafaat ve ümitvar olana daha çok bağışta bulunulsun. Nice şey istersin de sana verilmez. Ama er veya geç ondan daha iyisi sana verilir. Veya hayır ve maslahat açısından senden esirgenir. Nice istekler karşılandığı taktirde dininin helakine sebep olur.” [772]

5709. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Duanın icabetinin ertelenişi seni ümitsiz kılmasın, zira bağış niyete bağlıdır.” [773]

5710. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz (bazen) kul dua edince aziz ve celil olan Allah iki meleğe şöyle der: “Ben onun duasını kabul ettim. Ama hacetini bekletin. Zira onun sesini işitmeği seviyorum. (Bazen de) Kul dua eder, Allah Tebarek ve Telaa ise şöyle buyurur: “Çabuk isteğini karşılayın, onun sesini işitmek istemiyorum.” [774]

5711. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günahlarınla dualarının yolunu kapattıysan icabetinin ertelenişini geç sayma.” [775]

5712. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah’ın (Musa ve Harun’un Firavun’u helak etmesini Allah’tan istemesi üzerine), “Şüphesiz duanıza icabet  edilmiştir” diye buyurmasından, Firavun’un helak olmasına kadar tam kırk yıl geçti.” [776]

5713. İshak bin Ammar şöyle diyor:  “İmam Sadık’a (a.s) şöyle arzettim: “Acaba birinin duası müstecap olduğu halde ihtiyacının giderilmesi ertelenebilir mi?” İmam şöyle buyuradu: “Evet, yırmı yıl da ertelenebilir.” [777]

 

1206. Bölüm

Duanın Müstecap Olmayış Sebepleri 

 

Kur’an:

Savaş, hoşunuza gitmediği halde size farz kılındı. İhtimal ki hoşlanmadığınız şey sizin iyiliğinizedir ve ihtimal ki sevdiğiniz bir şey sizin kötülüğünüzedir. Siz bilmezsiniz, Allah bilir. [778]

5714. Zebur’da şöyle yer almıştır:  “Allah-u Teala şöyle buyuruyor: “Ey ademoğlu! Sen benden bir şey istiyorsun ben ise senin maslahatın için onu karşılamıyorum. Daha sonra ısrarla isteyince ben de isteğini kabul ediyorum ve sen onun yardımıyla bana karşı günah işliyorsun. Bunun üzerine ben yüzsuyunu dökmek istiyorum ama sen bana dua ediyorsun ve ben günahlarını örtüyorum. Ben sana ne kadar iyilik ettim sen ise bana ne kadar kötülük! Neredeyse artık senden asla hoşnut olmayacak kadar gazap edeceğim.” [779]

5715. İmam Bakır ve İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Tebarek ve Teala şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz bazı kullarım benden itaatimden bir şey diliyor ki bu sebeple onu seveyim. Ama ben ondan esirgiyorum ki bu ameli sebebiyle kendini beğenmişliğe düşmesin.” [780]

5716. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah dünyayı dost ve düşmanına verir. Ama ahireti sadece sevdiklerine verir. Şüphesiz mümin Rabbinden dünyada bir karış yer ister ama Allah ona vermez. Ahireti talep ettiğinde ise Allah ona istediği her şeyi verir. Allah kafire dünyada istediği her şeyi verir ama ahirete bir karış yer ister ama  Allah ona vermez.” [781]

5717. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Adamın biri Müminlerin Emiri’nin (a.s) yanına vardı ve şöyle dedi: “Ben Allah’a dua ediyorum, ama müstecap olmuyor.” İmam şöyle buyurdu: “Çünkü sen Allah’ı onun sıfatları dışındaki sıfatlarla nitelendiriyorsun. Şüphesiz duanın dört hasleti vardır: Batını ihlas, niyet (kalp) huzuru, vesileyi tanımak ve isteklerinde insaflı olmak. Acaba sen bu dört hasleti bilerek mi dua ediyorsun.” O şahıs, “hayır” deyince imam şöyle buyurdu: “O halde onları tanı.” [782]

5718. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “İzzetime, celalime, azametime ve yüceliğime andolsun ki ben dünyada dostuma kendisini zikrimden alıkoyacak bir şeyi vermekten çekinirim. Çünkü sesini duymak için bana dua etmesini istiyorum. Kafiri ise arzusuna ulaştırırım zira ondan nefret ediyorum. Bana dua etmesini ve  sesini işitmek istemiyorum.” [783]

5719. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bazen de bir şey istersin verilmez; fakat, dünyada ya da ahirette bundan daha hayırlısı verilir. Veya verilmemesi senin yararınadır. İstediğin pek çok şey vardır ki, eğer verilirse dinin helak olur. O halde güzelliği sana kalıp vebali senden uzaklaşanı isteyen kimse ol.” [784]

bak. el-Bihar, 93/326/10

 

1207. Bölüm

Bilinçsiz Dua Etmekten Sakındırmak 

 

Kur’an:

İnsan iyiliğin gelmesine dua ettiği gibi, kötülüğün gelmesine de dua eder. Esasen insanoğlu acelecidir. [785]

Allah: “Ey Nuh! O senin ailenden sayılmaz; çünkü kötü bir iş işlemiştir; öyleyse bilmediğin şeyi Benden isteme. Şüphesiz ben sana öğüt veriyorum; bilgisizlerden olma” dedi. [786]

5720. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kurtuluş ve helak yollarını bil ki Allah’tan içinde kurtuluşunun olduğunu sandığın, oysa helakine sebep olan bir şeyi istemeyesin. Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “İnsan kötülüğü diler.” [787]

 

 

1208. Bölüm

Zalim ve Kafirler İçin Dua Etmekten Sakınmak 

 

Kur’an:

Cehennemlik oldukları anlaşıldıktan sonra, akraba bile olsalar, puta tapanlar için mağfiret dilemek Peygambere ve müminlere yaraşmaz. İbrahim'in, babası için mağfiret dilemesi, sadece ona verdiği bir sözden ötürü idi. [788]

5721. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim bir zalimin bekası için dua ederse, şüphesiz yeryüzünde Allah’a isyan edilmesini sevmiş olur. ” [789]

5722. İmam Kazım (a.s), kendisine, “Müslüman bir insanın, kafir olan anne beabası için namazda mağfiret dilemesi doğru mudur?” diye soran kardeşi Ali bin Cafer’e şöyle buyurmuştur: “Eğer çocukken onları kaybetmiş ve dolayısıyla Müslüman olup olmadıklarını bilmiyorsa sakıncası yoktur. Ama kafir olduklarını biliyorsa onlar için mağfiret dilememelidir. Eğer bilmiyorsa onlar için dua etsin.” [790]

 

1209. Bölüm

Dua Tesirsiz Değildir

 

5723. İmam Zeyn’ul Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müminin duası üç halet dışında değildir: Ya kendisi için biriktirilir, ya dünyada karşılanır, ya da kendisine çatacak olan belayı ondan defeder.” [791]

5724. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’a dua eden bir Müslüman hakkında, duasında sıla-i rahimi terketmek veya bir günaha ulaşmak olmadığı taktirde -Allah-u Teala üç şeyden birini yapar: Ya duasını dünyada karşılar, ya ahireti için biriktirir veya ondan bir kötülüğü defeder.” [792]

5725. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Söylediğim duanın şartlarına riayet eder ve içini Allah için halis kılarsan şu üç şeyden biri sana müjdeler olsun: Ya çok geçmeden isteğin kabul olur, ya daha iyisi senin için biriktirilir, ya da indiği taktirde seni yok edecek olan bir belayı senden defeder.” [793]

5726. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah müminin hesabını görür ve şöyle buyurur: “Bu hesabı tanıyor musun?” o, “Ey Rabbim! Hayır tanımıyorum” der Allah şöyle buyurur: “Falan ve falan gece şöyle ve böyle dua ettin ve ben onu sana biriktirdim.” İmam daha sonra şöyle buyurdu: “O mümin Allah’ın kendisine verdiği sevabın büyüklüğünü görünce şöyle der: “Ey Rabbim! Keşke dünyada hiç bir duamı kabul etmeseydin de onu benim için ahirete saklasaydın.” [794]

5727. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulunu severse şiddetli sıkıntılara sokar ve başına bela yağmurlarını yağdırır. Bunun üzerine kul Allah’a dua edince şöyle buyurur: “Lebeyk ey kulum, lebbeyk! Eğer istersen senin dünyadaki isteklerini karşılayayım. Şüphesiz isteklererini karşılamaya kadirim. Ama eğer ertelersem nezdimde senin için biriktirdiğim şey, senin için daha iyidir.” [795]

5728. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mümin ahiretin güzel sevabını görünce dünyada hiç bir duasının müstecep olmamasını arzular.” [796]

5729. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Rabbiniz haya ve kerem sahibidir. Kulu kendisine elini uzattığı halde onu boş olarak döndürmekten haya eder.” [797]

 

1210. Bölüm

Mümin Kadın ve Erkekler İçin Duanın Etkileri

 

5730. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hiç bir dua insanın birinin gıyabında yaptığı dua kadar hızlı müstecap olmaz.” [798]

5731. Allah Musa’ya (a.s) şöyle vahyetmiştir: “Bana günah işlemediğin dilinle dua et!” Musa, “Bu dili nereden getireyim,? diye sorunca Allah şöyle buyurdu: “Bana başkasının diliyle dua et.” [799]

5732. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “En çabuk müstecap olan dua kardeşin kardeşi hakkında gıyabında ettiği duadır. Kardeşi için dua etmeye başlayınca kendisi için tayin edilen melek şöyle der: “Amin, sana da iki katı olsun.” [800]

5733. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müstecap olmaya en yakın ve hızlı dua insanın kardeşine gıyabında ettiği duadır.” [801]

5734. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Fatıma (a.s) dua ettiğinde mümin erkek ve kadınlar için dua eder, kendisi için dua etmezdi. Bu konuda kendisine sorulunca şöyle buyururdu: “Önce komşu sonra ev.” [802]

5735. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müslümanın kardeşi için gıyabında ettiği dua dua eden kimseye rızık kazandırır, ondan belayı defeder ve melek kendisine şöyle der: “Sana da iki katı olsun.” [803]

5736. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müminin mümin hakkındaki duası ondan belayı uzaklaştırır ve rızkını artırır.” [804]

5737. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Gıyabında kardeşlerine dua et, zira bu iş rızık yağdırır.” İmam bu cümleyi tam üç defa buyurdu.” [805]

5738. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hiç kimsenin duasını küçük sayma. Yahudinin bile kendi hakkındaki duası müstecap olmaz ama sizler hakkındaki duası müstecap olur.” [806]

Ben diyorum ki; insanın gıyabında din kardeşi için dua etmesinin fazileti hakkındaki rivayetler gerçekten de çoktur.

bak. el-Bihar, 93/383, 26. Bölüm; el-Kafi, 2/507; Kenz’ul Ummal, 2/97, 98



161. Konu

ed- Dunya

Dünya

 

 

 

F el-Bihar, 73/1, 122. Bölüm, Hub’ud-Dunya

F el-Bihar, 5/309, 15. Bölüm, illet’ul-Leti min ecliha ce’el’el- Lahu fi’d dunya el- lezzat ve’l Alam ve’l-Mihen

F Kenz’ul-Ummal, 3/181-246

 

 

 


bak.

F 206. Konu, ez-Zuhd; 163. Konu, ed- Dehr; 500. Konu, el-Mal; 280. Konu, eş-Şohret;

F el-Hüzn, 817-819. Bölüm; el-Hüsran, 1020-1021. Bölümler; ed- Deva, 1290. Bölüm; ed- Din, 1320. Bölüm; ez-Zenb, 1384. Bölüm; er-Rahat, 1567, 1568. Bölüm


 


 

1211. Bölüm

Dünya Hayatı

 

Kur’an:

O halde sen de zikrimizden dönenlerden ve dünya hayatından başka bir şey istemeyenlerden yüz çevir.  Bu onların ulaştıkları bilginin nihayetidir. Doğrusu Rabbin yolundan sapmış  olanı bilir, hidayete ermiş olanı da bilir.[807]

Ardlarından yerlerine gelen bir takım kötüler, Kitaba mirasçı oldular. “Biz nasıl olsa affedileceğiz” diyerek Kitab’ın hükümlerini değiştirme karşılığında bu değersiz dünyanın mallarını alırlar; yine ona benzer geçici bir şey kendilerine gelince onu da kabul ederlerdi. Onlardan, Allah'a karşı ancak gerçeği söyleyeceklerine dair Kitab üzerine söz alınmamış  mıydı? Kitapta olanları okumamışlar mıydı? Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için, ahiret yurdu daha hayırlıdır. [808]

5739. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya herşeyden daha aşağı olduğu için dünya olarak adlandırılmış ve ahiret ceza ve sevap olduğu için ahiret olarak adlandırılmıştır.” [809]

5740. Resulullah (s.a.a), kendisine, “dünya neden dünya olarak adlandırılmıştır?” diye soran Yezid b. Selam’a şöyle buyurmuştur: “Zira şüphesiz dünya aşağılıktır ve ahiretten daha düşük yaratılmıştır. Eğer ahiretle eşit yaratılsaydı ehli fani olmazdı. Nitekim ahiret ehli fani değiller.” “O halde ahiret neden ahiret olarak adlandırılmıştır” diye sorunca da şöyle buyurmuştur: “Çünkü sona ertelenmiştir ve dünyadan sonra gelecektir. Yılları nitelendirilmez, günleri sayılmaz ve sakinleri ölmez.” [810]

5741. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar dünyanın çocuklarıdır. Hiç kimse annesini sevdiği için kınanmaz.” [811]

5742. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar dünyanın çocuklarıdır ve çocuk annesinin sevgisi üzere yaratılmıştır.” [812]

 

1212. Bölüm

Dünya Ahiretin Tarlasıdır

 

5743. İmam Bakır (a.s), Allah-u Teala’nın, “Takva sahiplerinin yurdu ne güzeldir” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Bu yurttan maksat dünyadır.” [813]

5744. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya ahirete ne güzel bir yardımcıdır.” [814]

5745. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya kendisini kalıcı bir ev bilmeyen kimseye güzel bir ev ve vatan bilmeyen kimseye güzel bir vatandır.” [815]

5746. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya ile ahiret elde edilir.” [816]

5747. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünya ahiretin tarlasıdır.” [817]

5748. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala Musa’ya (a.s) bir münacaatında şöyle buyurmuştur: “Hayır üzere amel edenler dışında bu dünya zalimler yurdudur. Hayır üzere amel edenler için ise dünya ne güzel bir yurttur.” [818]

5749. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya kendisini hazırlamayan ve korku üzere olmayan kimse için ne kötü bir yurttur.” [819]

 

1213. Bölüm

Dünya Ahiret İçin Yaratılmıştır

 

5750. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah dünyayı, dünyadan sonrası için yarattı. Dünya ehlini de hangisinin güzel amel işleyeceğini bilmek için imtihan etti. Biz dünya için yaratılmadık ve dünya için çalışmakla da emrolunmadık.” [820]

5751. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Dünya, başkası için yaratılmıştır; kendisi için değil. [821]

5752. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bedenleriniz dünyadan çıkmadan önce kalplerinizi dünyadan çıkarın. Sizler burada imtihan edileceksiniz ve başka bir yer için yaratıldınız.” [822]

5753. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kul dünyadan ahireti için, hayatından ölümü için, gençliğinden yaşlılığı için azık almalıdır. Zira dünya sizler için yaratılmış ve sizler ise ahiret için yaratılmışsınız.” [823]

 

1214. Bölüm

Dünyanın Anlamı(1)

Araç Olan Dünya ve Lanetlenmiş Dünya

 

5754. İmam Zeyn’ul Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya iki dünyadır. Araç olan dünya ve lanetlenmiş dünya.” [824]

5755. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sadece kendisiyle aziz ve celil olan Allah’ın rızası istenen dünya dışında dünyada olan her şey mel’undur, mel’undur.” [825]

5756. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah yolunda kullanılan dışında dünya ve dünyanın içinde olan her şey mel’undur, mel’undur.” [826]

5757. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala Musa’ya (a.s) şöyle vahyetmiştir: “Şüphesiz dünya ceza yurdudur, dünyada Adem’i hatası sebebiyle cezalandırdım ve benim için olan şeyler dışında dünyayı ve dünyanın içindeki her şeyi lanetledim.” [827]

5758. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bilin dünya öyle bir yurttur ki orada (dünyadan yüzçevirme) olmadan hiç kimse ondan kurtulamaz, esenliğe kavuşamaz. Hiç kimse dünya için sayılabilecek bir şeyle kurtuluşa eremez. İnsanlar dünyaya imtihan nedeniyle müptela olmuşlardır. O halde dünyadan dünya için elde ettikleri şeyler ellerinden çıkacaktır. Ondan hesabını soracaklardır. Ama dünyadan gayrisi (yani ahiret için elde ettikleri) kendisi için baki kalır ve sü­rekli onunla olur, ondan ayrılmaz.” [828]

5759. İmam Sadık (a.s), İmam Hüseyin’e (a.s) veda ziyaretinde şöyle buyurmuştur: “Allahım! Bana dünyayı o kadar çoğaltma ki ilginç güzellikleriyle meşgul olarak ve süslerinin şatafatına aldanarak senin zikrinden mahrum kalayım ve dünyayı bana o kadar az kılma ki sıkıntısı amelime zarar versin, hüznü göğsümü doldursun. Dünyadan bana kötü kullarından müstağni olacağım ve kendisiyle hoşnutluğuna ereceğim miktarda bağışla.” [829]

 

1215. Bölüm

Dünyanın Anlamı (2)

Yeterli Dünya ve Fazla Dünya

 

5760. İmam Ali (a.s), ihtiyacını izhar eden birine şöyle buyurmuştur: “Bil ki dünyadan sana ulaşan  ihtiyacından fazlası hususunda, sen başkalarının hazinedarısın.” [830]

5761. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünyayı ehline terk ediniz. Zira dünyadan kendisine yetecek miktardan fazlasını alan kimse bilmeden ölümünü hızlandırmıştır.” [831]

5762. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyadan kendinize yeten şeyden fazlasını istemeyin ve size ula­şan-erişenden fazlasını taleb etmeyin.” [832]

5763. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Az bir dünya, çok dünyadan hayırlıdır. Yeterli miktarı sonu insanı helak edecek olandan daha uygundur. [833]

5764. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Lokman oğluna şöyle buyurmuştur: “Dünyadan sana yetecek kadarını al ve onu terk etme. Aksi takdirde insanlara yük olursun ve dünyaya ahiretine zarar verecek kadar dalma.” [834]

5765. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Öncekilerden ve sonrakilerden herkes kıyamet günü dünyadan kendisine sadece yiyeceği kadarının verilmiş olmasını temenni eder.” [835]

5766. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer dünyadan yarın hesaba çekileceğin bir şeyi elde etmemeye gücün yeterse bunu yap.” [836]

5767. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya metası çerçöp gibidir. Mirası ise çamur ve balçıktır. Dünyadan yeterli miktarda almak toplamaktan daha hayırlıdır. Dünyadan kopmak, dünyaya bağlanmaktan daha huzur vericidir. Dünyadan fazla bir şey isteyen fakirliğe mahkumdur. Dünyadan kaçan kimse rahatlık içindedir.” [837]

5768. Selman-i Farsi ölüm anında neye hasret ettiği ve neden üzüldüğü sorulunca şöyle buyurdu: “Benim üzüntüm dünya sebebiyle değildir, lakin Allah’ın Resulü (s.a.a) bizlere tavsiyede bulundu ve şöyle buyurdu: “Sizden her birinizin yiyeceği bir yolcunun azığı kadar olmalıdır. Ben etrafımdaki bunca eşya sebebiyle Allah Resulünün emrine aykırı davranmış olmaktan korkuyorum.” Ardından evdeki eşyalara işaret etti: “O yastık, kılıç ve kadeh!” [838]

bak. er-Rızk, 1503, 1504. Bölümler; el-Mesken, 1847.Bölüm

 

1216. Bölüm

Dünyadan Zaruret Miktarınca Almak

 

5769. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bu Allah’ın Peygamberleri ve seçkinleri dünyadan münezzehtir... Daha sonra salih insanlar onları takip ettiler... Dünyayı kendileri için  bir leş gibi gördüler ki zaruret dışında ondan yemek hiç kimse için caiz değildir. Ondan sadece hayatta kalacakları ve ölmeyecekleri ölçüde yediler. Dünyayı yanından geçenlerin ağzını kapadığı kokmuş bir leş bildiler. Onlar dünyadan sadece yetecek miktarıyla iktifa ettiler. Ey kardeşlerim! Allah’a yemin olsun ki dünya düşüncesini saf ve fikrini halis kılan kimse için leşten daha kokmuş ve ölüden daha iğrenç bir şeydir. Ama işi deri tabaklamak olan kimse, leşin yanından geçen veya ölüye yakın oturan kimse gibi kokuşmuşluğunu hissetmez ve kokusundan rahatsız olmaz.” [839]

5770. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Benim gözümde dünya sadece mecbur kaldığımda yediğim bir leş gibidir.” [840]

5771. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mümin dünyaya ibret gözüyle bakar, karnın ihtiyacı miktarınca ondan azık alır; dünya sözünü düşman ve gazap kulağıyla işitir.” [841]

5772. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ondan az şey elde eden, çokça güven; çok şey elde eden ise helakı için korku ve endişe elde etmiş demektir.” [842]

5773. İmam Ali (a.s) bazı ashabına yazdığı mektubunda öğüt vererek şöyle buyurmuştur: “Her kim aziz ve celil olan Allah’tan sakınırsa güç elde eder, doyar, kanar, aklı dünya ehlinden üstün olur...dünyanın haramını pis bilir, şüphelerinden sakınır. Allah’a andolsun ki dünyanın halis helallarına, kendisine yetecek miktarı dışında teveccüh etmez. Bedenine güç veren bir parça ekmek ve çıplaklığını örtecek bir elbise; hem de bulduğu yiyeceğin en sıradanını ve elbisenin en kabasını edinir. Mecbur kaldığı şeye de güvenmez ve ümit bağlamaz.” [843]

5774. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya münafıkların yurdudur, takva sahiplerinin yurdu değildir. O halde dünyadan sadece bedenine güç verecek, seni hayatta tutacak ve ahiretin için azık olacak miktarını al.” [844]

5775. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Haramdan kaçtığınız gibi dünyanın fazlalıklarından da kaçının. Leşe önem vermediğiniz gibi dünyaya da önem vermeyin. Dünyanın fazlalıklarından ve kötü davranışlarınızdan Allah’a tövbe edin ki şiddetli azaptan kurtuluşa erişebilesiniz.” [845]

 

1217. Bölüm

Dünya Kendisini Terkedenin Malıdır

 

5776. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah Tebarek ve Teala dünyaya şöyle vahyetti: “Bana hizmet edene hizmet et ve sana hizmet edeni sıkıntıya düşür.” [846]

5777. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah dünyayı yaratınca ona itaat etmesini emretti ve dünyada Rabbine itaat etti. Sonra Allah dünyaya şöyle buyurdu: “Seni talep edene muhalefet et ve sana muhalefet edene uyumluluk göster.” Dünya Allah’ın kendisine ettiği bu tavsiye üzere dönmektedir ve bu dünyanın tabiatıdır.” [847]

5778. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz azameti yüce Allah şüphesiz dünyaya şöyle vahyetmiştir: “Her kim sana hizmet ederse onu sıkıntıya düşür ve her kim de seni terkederse ona hizmet et.” [848]

5779. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya nasibi, kendisini istemeyen kimseye koşar.” [849]

5780. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya, onu terkedenin ahiret ise onu talep edenindir.” [850]

5781. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim dünya için çalışırsa onu kaybeder. Her kim de dünyadan el çekerse dünya onu talep eder.” [851]

5782. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyadan uzaklaşan kimseye dünya horluk çinde gelir.” [852]

5783. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim dünyaya hizmet ederse dünya onu kullanır, her kim de münezzeh olan Allah’a hizmet ederse dünya kendisine hizmet eder.” [853]

5784. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer sen dünyaya yönelirsen dünya senden yüz çevirir. Eğer sen dünyaya sırt çevirirsen dünya sana yönelir.” [854]

5785. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah-u Teala dünyayı ahiret niyeti üzere verir ve dünyayı dünya niyeti üzere vermekten sakınır.” [855]

5786. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim dünyayı talep için çabalarsa onu kaybeder. Her kim dünyadan el çekerse dünya bizzat yanına gelir.” [856]

5787. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyanın örneği senin gölgen örneğidir. Sen durursan durur. Sen peşine düşersen uzaklaşır.” [857]

5788. “Musa’ya (a.s) şöyle vahyedilmiştir: “Yaratıklarımdan dünyayı büyük sayan hiç kimsenin gözü aydın olmaz ve dünyayı küçük gören her kes ondan istifade eder.” [858]

 

1218. Bölüm

Dünyayı Cahilce Kınamak

 

5789. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Eğer birisi, “Allah dünyaya lanet etsin.” derse dünya da ona şöyle der: “Allah ikimizden rabbine en çok isyan edeni çirkinleştirsin.” [859]

5790. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünyaya sövmeyin, şüphesiz dünya mümin için güzel bir binektir. Zira onunla hayra ulaşılır ve kötülükten kurtulunur. Şüphesiz kul, “Allah dünyaya lanet etsin” deyince dünya şöyle der: “Allah ikimizden, rabbine en çok isyan edene lanet etsin.” [860]

5791. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey dünyayı kötüleyen, aldatıcılığına kanan, boş şeylerine kapılan k! Dünyaya aldandıktan sonra mı onu kötülüyorsun?! Sen mi dünyayı suçluyorsun, yoksa o mu seni suçluyor?! O seni ne zaman azıttı, aldattı!... Dünya, ona doğru davranana doğruluk yurdu, ondan bir şey anlayana afiyet yurdu, ondan azık toplayana zenginlik yurdudur.” [861]

5792. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey dünyayı kınayan kimse! Sen mi ona karşı suçlusun, yoksa o mu sana karşı suçlu!” Orada hazır bulunanlardan biri, “Ey Müminlerin Emiri! Ben ona karşı suçluyum” deyince İmam şöyle buyurdu: “O halde neden dünyayı kınıyorsun? Dünya kendisine doğru olan kimseye doğruluk yurdudur... Eğer dünyayı acılıkları sebebiyle kınıyorsan, tatlılıkları sebebiyle de öv. Aksi takdirde onu terk et; ne öv ve ne de kına.” [862]

5793. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ne olmuş da bir grup dünyayı kınıyor ve ona sırt çeviriyor. Dünya şüphesiz kendisine doğru olana doğruluk yurdudur... Ey Cabir! Dünya ayrılacağını ilan ettiği halde dünyayı kınayan kimdir?... Bir topluluk yarınki pişmanlıkla onu kınar (bir grubu ise över). Oysa dünya hepsine de hizmet etmiştir.” [863]

5794. İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya bir pazardır. Bir grup onda kazanır ve diğer bir grup ise onda zarar eder.” [864]

 

1219. Bölüm

Dünyada Basiret Sahibi Olmak

 

5795. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya ancak kör (kalpli) olanların görme sınırının son noktasıdır, dünyanın ötesinde ne olduğunu görmez. İnsan basiretiyle dünyayı deler geçer ve (esas) yurdun dünyanın ötesinde olduğunu bilir. Bu yüzden basiretli kimse dünyadan yüz çevirir, kör ise ona yönelir. Basiretli kimse ondan azık toplar, kör ise onun için azık birikti­rir.” [865]

5796. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya ibretle bakanı basiret sahibi yapar, hasretle bakanı ise kör eder.” [866]

bak. 39. Konu; el-Besire

 

1220. Bölüm

Kınanmış Dünyanın Özellikleri

 

5797. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya bir uykudur. Dünyaya aldanmak ise pişmanlıktır.” [867]

5798. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya hüsran pazarıdır.” [868]

5799. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya akılların yere serildiği yerdir.” [869]

5800. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya ağlatıcı bir gülüştür.” [870]

5801. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya zekilerin boşadığıdır.” [871]

5802. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya zehirdir. Onu sadece bilmeyen kimse içer.” [872]

5803. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya kötü bir maden ve aldanış yurdudur.” [873]

5804. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya içen hiç kimse için tatlı ve hiç bir dosta vefalı değildir.” [874]

5805. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya kötülük tarlasıdır.” [875]

5806. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya mutsuzların arzusudur.” [876]

5807. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya insanı teslim alır.” [877]

5808. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya insanı zelil kılar.” [878]

5809. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya aşağılık insanların arzusudur.” [879]

5810. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyaya bağlanan kimsenin bağı kopar.” [880]

5811. Hz. Mesih (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey dünyayı hayır işlemek için dileyen kimse! Dünyayı terk etmek daha iyidir.”[881]

5812. Rivayet edildiği üzere Osman b. Maz’un vefat ettiğinde Allah’ın Resulü (s.a.a) yüzünü örten parçayı kaldırdırıp iki gözünün arasını öperek uzun uzun ağladı. Tabutunu kaldırdıklarında Peygamber şöyle buyurdu: “Ne mutlu sana ey Osman! Ne dünya sana elbisesini giydirdi ve ne de sen dünyanın elbisesini giydin.” [882]

 

1221. Bölüm

Dünya Sevgisi Her Günahın Başıdır

 

5813. Allah-u Teala Musa’ya (a.s) şöyle vahyetmiştir: “Bil ki şüphesiz her fitnenin tohumu dünya sevgisidir.” [883]

5814. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En büyük günah dünya sevgisidir.” [884]

5815. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Tüm günahların başı dünya sevgisidir.” [885]

5816. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünya sevgisi her isyanın kökü ve her günahın evvelidir.” [886]

5817. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya sevgisi fitnelerin başı ve mihnetlerin köküdür.” [887]

5818. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Afetlerin başı dünyaya bağlanmaktır.” [888]

5819. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz dünya dinin fesadı, yakinin yok edicisi, fitnelerin başı ve zorlukların köküdür.” [889]

5820. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz sen münezzeh olan Allah’ı dünya sevgisinden daha zararlı bir amelle karşılamazsın.” [890]

5821. Mirac hadisinde şöyle yer almıştır: “Şüphesiz ki kul gök ve yeryüzü ehlinin namazı kadar namaz kılsa, gök ve yeryüzü ehlinin orucu kadar oruç tutsa, melekler gibi yemekten kaçınsa, çıplak fakirlerin elbisesini de giyse, ama dünya sevgisinden, refahından, riyasetinden  süsünden veya ziynetinden bir zerresi bile kalbinde olsa asla bana yakın olmaz ve kalbinden sevgimi çekip alırım.” [891]

5822. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah’a isyan edilen ilk şey altı taneydi: “Dünya sevgisi, riyaset sevgisi, yiyecek sevgisi, kadın sevgisi, uyku sevgisi ve rahatlık sevgisi” [892]

5823. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah’ı ve Resulünü tanıdıktan sonra hiç bir amel dünyadan nefret etmekten daha üstün değildir… Şu günahlar dünya sevgisinden kaynaklanmıştır: Kadın sevgisi, dünya sevgisi, riyaset sevgisi, rahatlık sevgisi, konuşma sevgisi, yücelik sevgisi ve servet sevgisi. Bütün bu yedi haslet dünya sevgisinde bir araya toplanmıştır. Bu yüzden Peygamberler ve alimler bu konuyu bildikten sonra şöyle demişlerdir: “Dünya sevgisi bütün günahların başıdır.” [893]

 

1222. Bölüm

Dünya Sevgisinden Sayılmayan Şey

 

5824. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Seni islah eden şeyi taleb etmek, dünya sevgisinden değildir.” [894]

5825. İbn-i Ebi Ya’fur şöyle diyor: “İmam Sadık’a (a.s), “Biz dünyayı seviyoruz” deyince, “Dünya ile ne yapıyorsun?” diye sordu. Ben, “Dünya vesilesiyle evleniyorum, hacca gidiyorum, ailemin masraflarını karşılıyorum, kardeşlerime yardım ediyorum ve sadaka veriyorum” deyince İmam (a.s)  şöyle buyurdu: “Bunlar dünya değildir, bu ahirettendir.” [895]

bak. Vesail’uş-Şia, 12/18, 7. Bölüm

 

1223. Bölüm

Dünya Sevgisinin Sonuçları

 

5826. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyayı terk et. Şüphesiz dünya sevgisi, insanı kör, sağır, dilsiz ve hor kılar.” [896]

5827. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya sevgisi aklı bozar, kalbi hikmet duymaktan sağır kılar ve acı azaba neden olur.” [897]

5828. Allah Davud’a şöyle buyurdu: “Ey Davud! Dünya şehvetlerine bağlanmış kalplerden sakın, şüphesiz onların akılları benden örtülüdür.” [898]

5829. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendisine dünya galebe çalan kimse önünde olan şeyleri görmekten kör olur.” [899]

5830. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya sevgisine kapılanın kalbi üç şeye tutulur: Kendini bırakmayan bir hüzne, ondan ayrılmayan bir hırsa ve ulaşamayacağı bir arzuya.” [900]

5831. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kalbi dünyaya bağlanan kimsenin, kalbi üç haslete bağlanır: Bitmeyen bir hüzün, ulaşılamayan bir arzu ve erişilmeyen bir ümit.” [901]

5832. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim bekayı seviyorsa musibetler için sabırlı bir kalp hazırlamalıdır.” [902]

5833. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünya sevgisi bir kulun kalbinde yer ederse sürekli üç şeyle birlikte olur: “Sıkıntısı bitmeyen bir meşguliyet, zenginliğe ulaşmayan bir fakirlik ve sonuna erişilmeyen bir arzu.” [903]

5834. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Şüphesiz eğer dünyaya rağbet ederseniz ömrünüzü sizlere baki kalmayacak ve sizlerin de kendisine baki kalmayacağınız bir şeyde tüketmiş olursunuz. [904]

5835. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kimin himmeti dünya olursa, dünyadan ayrıldığında hasreti şiddetli olur.” [905]

5836. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim dünyaya daha çok sarılırsa, dünyadan ayrıldığında hasreti daha şiddetli olur.” [906]

5837. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya sevgisi tamaha düşmeye neden olur.” [907]

5838. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünyayı seven kalpten tamahın ayrılması haramdır.” [908]

5839. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz dünya kalp ve bedenler için bir meşguliyettir. Şüphesiz Allah Tebarek ve Teala bizlere verdiği helal nimetin bile hesabını sorar; nerede kaldı ki haram yoldan elde edilen nimetler.” [909]

5840. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyayı seven kimse, dünyayı başkası için toplar.” [910]

5841. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyadan faydalanan kimseler sevinçli olsalar bile kalpleri ağlar ve dünyadan kendilerine ulaşan nasip sebebiyle sevinç içinde olasalar da kendilerinden hoşnut değillerdir.” [911]

5842. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyayı seven kimsenin kalbinden ahiret korkusu gider.” [912]

5843. Misbah’uş-Şeria’da yer aldığına göre İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim dünyayı severse tekebbüre kapılır. Her kim dünyayı beğenir ve güzel sayarsa haris olur. Her kim dünyayı taleb ederse tamaha kapılır. Her kim dünyayı överse dünya kendisine riya elbisesini giydirir. Her kim dünyayı isterse kendini beğenmişliğe düşer. Her kim dünyaya güvenirse, dünya onu gaflet bineğine bindirir.” [913]

5844. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Dünya sevgisi için kulaklar hikmeti duymaya karşı sağır olmuş ve kalpler basiret nurundan körelmiştir. [914]

5845. Mirac hadisinde yer aldığı üzere Allah Tebarek ve Teala şöyle buyurmuştur: “Ey Ahmet! Eğer kul gök ve yeryüzü ehlinin namazı kadar namaz kılsa, gök ve yeryüzü ehlinin orucu kadar oruç tutsa, melekler gibi yemekten çekinse, abitlerin elbisesini giyinse, lakin kalbinde zerre kadar bir dünya sevgisi olsa, şöhret düşkünlüğü, riyaset sevgisi, dünyaya ilgi ve dünya süslerine ve zinetlerine kapılma olsa asla evimde bana komşu olmaz, kalbinden sevgimi çıkarırım. Beni unutsun diye kalbini karartırım ve sevgimin tatlılığını ona tattırmam.” [915]

bak. el- Ummet, 126, 1243. Bölümler; el-Huzn, 817.Bölüm

 

1224. Bölüm

Dünyadan Nefret

 

5846. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Acaba ağızda kalan bu yemek artığını ehline bırakacak hür bir insan yok mu? Canlarınızın değeri cennettir; o halde onları ondan düşüğüne satmayın.” [916]

5847. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bu Allah’ın peygamberleri ve seçkinleri dünyadan münezzehtirler. Övgüsü yüce Allah’ın yüz çevirttiği şeylerden yüz çevirmiş, nefret ettiği şeylerden nefret etmiş ve küçük gördüğü şeyleri küçük görmüşlerdir.” [917]

5848. İmam Seccad (a.s), “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve doğrularla birlikte olun!” ayeti okununca şöyle buyururdu: “Allahım! Beni bu çağrının en yüce mertebesine yücelt. Güçlü bir iradeyle bana yardım et... Bana dünyayı kınamada ve dünyadan güzel ayrılmada birlikte hareket eden bir kalp ve dil nasip et ki sadece doğruyu söyleyeyim.” [918]

5849. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyanın çirkinliklerine ve alçaklıklarına, dünyaya düşkünlüğün ayıplığına ve kötülüğüne karşı Allah’ın Resulü sana güzel bir örnek ve bir delil olarak yeter. Çünkü dünya etrafıyla Peygamber’den alınmış, bütün yönleriyle başkası için hazırlanmıştır. Peygamber onun sütünden kesilmiş ve süslerinden yüz çevirmiştir... Öyleyse tertemiz olan pak Peygamberine (s.a.a) uy; çünkü, onda uyacak kimse için güzel örnekler, yaslanacak kişiye yaslanacak yerler vardır. Allah katında kullarının en sevgilisi, nebisine uyup onun yolunu izleyen kimsedir.

Dünyada ağız dolusu bir lokma yemediği gibi, gözünün ucuyla bile bakmadı ona. Dünya ehlinin, bedeni en zayıf ve karnı en aç olanıydı. Dünya ona sunuldu, kabul etmedi. Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah’ın buğzettiği şeyi bildi de buğzetti, hor gördüğünü hor gördü ve küçük gördüğünü de küçük gördü. Hiç bir ayıbımız olmasa bile, yalnız Allah ve Resulünün buğzettiğini sevsek, Allah ve Resulünün küçük gördüğünü büyük görsek, Allah’a karşı gelmek ve Allah’ın emrinden çıkmak için yeter bize. Peygamber (s.a.a) yerde yemek yer, kul gibi otururdu. Ayakkabısını kendisi tamir eder, elbisesini kendisi yamardı. Çıplak merkebe biner, birini de arkasına bindirirdi. Evinin kapısına asılmış olan üzerinde resimler bulunan perdeyi görünce, zevcelerinden birine “Benden gizle, baktıkça dünyayı ve süslerini hatırlıyorum” dedi.

Dünyadan kalbiyle yüz çevirmiş, içinde  yad etmeyi öldürmüştü. Güzel bir elbisesi olmasın, dünyayı sürekli bir yer bilmesin ve onda her zaman kalma ümidini taşımasın diye, ziynetini gözünden uzak tutmayı severdi. Bu yüzden ruhundan dışarı atmış, gönülden uzaklaştırmış, gözünden gizlemişti. Bir şeyi sevmeyen biri işte böyledir; ne onu görmek ve ne de yanında adının anılmasını ister.

Resulullah’ın bu dünyada dostlarıyla beraber aç yaşaması ve Allah nezdindeki yüce makamına rağmen dünya süslerini kendisinden esirgemesi bu dünyanın kötülüklerine ve ayıplarına delalet eder. Bakan kimse aklederek baksın; Allah Muhammed’’i böyle yaşamakla alçalttı mı, yoksa ikram edip yüceltti mi?! Alçalttı diyen, yüce Allah’a andolsun büyük iftira eder, yalan söyler. İkram edip yüceltti diyen de bilsin ki Allah ondan gayrisine dünyayı vermekle alçaltmış, dergahına en yakın olanlardan da dünyayı uzak tutmuştur. Peygambere uyan kişinin de onun izini takip etmesi, konduğu yere konması gerekir. Yoksa helak olmaktan kurtulamaz. Allah Muhammed’i kıyametin yaklaştığına dair bir nişane; cenneti müjdeleyen, azapla korkutan bir kimse olarak gönderdi. Dünyadan karnı boş olarak çıktı, ahirete esenlik içinde vardı. Taş üstüne taş koymadan rabbinin yolunu tuttu, davetine icabet etti. Rabbimiz onu bize uyulacak, tabi olunacak biri olarak göndermekle ne büyük lütufta bulunmuştur!” [919]

bak. 1221. Bölüm

 

1225. Bölüm

İmam Ali’ye (a.s) Göre Dünya

 

5850. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a yemin olsun ki bana göre dünyanız bir suya inen, aniden kervan öncüsünün göç emrini verdiği, onların da hemen göç ettiği kervana benzemektedir. Dünyanın lezzetleri benim gözümde içtiğim cehennemin kaynar suyu, yudum yudum içtiğim zehir, tabak tabak yediğim engerek zehiri ve boynuma astığım ateşten kolye gibidir. Allah’a andolsun, şu yünden dokunmuş gömleğimi o kadar yamattım ki artık yamayandan utanıyorum. Birisi bana, “Artık bunu atmayacak mısın?” dedi. Ona “Benden uzak dur” dedim. Sabah olduğu zaman halk, gece yol alanları över.” [920]

5851. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah'a and olsun bu dünyanız benim gözümde, cüzzamlının elinde bulunan domuz kemiğinden daha değersizdir.” [921]

5852. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyanızın değeri bir keçinin aksırığından daha değersizdir bence.” [922]

5853. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Benim nazarımda dünyanız, bir çekirgenin ağzıyla çiğnediği yapraktan daha değersizdir. Ali’nin fani olacak nimetler ve baki olmayan lezzetlerle işi ne! [923]

5854. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Benim nazarımda dünyanız, bir çekirgenin ağzıyla çiğnediği yapraktan daha değersizdir. Bu dünyanız benim gözümde, cüzzamlının bulunan sıyırdığı domuz kemiğinden daha değersiz ve bir hastanın çiğneyip sindirim bozukluğuna düçar olduğu Ebu Cehil karpuzundan daha acıdır! Ali fani olan nimetlere ve günaha bulaşmış lezzetlere ne yapsın? Çok yakında ben ve Şialarım gece uyumamış gözler ve zayıf karınlarla rabbimizi görmeye gideceğiz. “Ta ki iman edenleri arıtsın ve kafirleri yok etsin. [924]

5855. Abdullah b. Abbas (r.a) diyor ki: “Cemel savaşına giderken Basra yakınlarındaki “Zikar” bölgesinde Hz. Ali’nin (a.s) yanına vardım. Hz. Ali oturmuş yırtık ayakkabısını dikiyordu. Bana, “Bu ayakkabımın değeri ne kadardır?” diye buyurdu. “Hiç değeri yok” dedim. O zaman da Hz. Ali (a.s) şöyle buyurdu: “Allah’a yemin olsun ki bu ayakkabı bana sizlere hükümet etmekten daha sevimlidir. Sadece bir hakkı ikame edeyim veya bir batılı yok edeyim (diye sizlere hükümet etmeyi kabul ettim.” [925]

5856. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eskiden ilahi bir kardeşim vardı. Gözünde dünyanın küçüklüğü, onu benim gözümde büyütmüştü.” [926]

5857. İmam Hasan (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey İnsanlar! Bilin ki gözümde insanların en büyüğü olan bir kardeşim vardı. Onu benim gözümde büyüten en önemli şey, dünyanın gözündeki küçüklüğüydü.” [927]

bak. el- Eh, 54. Bölüm

5858. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kimin nefsi yüce olursa dünya gözünde küçülür.” [928]

5859. Zerar b. Zemret’uş Şeybani, Şam’a gidip Muaviye’nin yanına vardığında Muaviye kendisine Emir’ül-Mü’minin’i (Hz. Ali) sordu. O şöyle dedi: “Şahadet ederim ki onun, gece karanlık bastığında mihrabında eliyle sakalını tutup, yılan sokmuş birisi gibi kıvranarak ve hüzünlü birisi gibi ağlayarak şöyle dediğini gördüm: “Ey dünya! Ey dünya! Uzaklaş benden. Kendini bana mı sunuyorsun, yoksa beni mi arzuluyorsun? Beni aldattığın gün olmasın! Heyhat! Sen, benden başkasını aldat; benim sana ihtiyacım yok. Seni üç kez boşadım; artık dönmeye imkan yok. Ömrün kısadır, değerin azdır, arzun hakirdir. Ah! Azığın  azlığından, yolun uzunluğundan, seferin uzaklığından, varılacak yerin (kabir, berzah ve kıyametin) zorluk ve azametinden!” [929]

Ben şöyle diyorum: “Nehc’ül Belaga’da ise şöyle yer almıştır: “Zerar b. Hamza-i Zebaiyy’in naklettiğine göre Muaviye’nin yanına varınca Muaviye kendisinden Müminlerin Emirini (a.s) sordu. Zerar şöyle dedi: “Şehadet ederim ki onu ibadet mahallerinin birinde gördüm.” Hadisin devamı Tenbih’ul Hevatir’de yer aldığı şekliyle aynıdır.”[930]

5860. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyayı yüzünün üstüne çarpan, ona gerektiği kadar değer veren ve olması gerektiği gibi bakan benim.” [931]

5861. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey dünya! Benden uzaklaş! Yularını boynuna  attım (dilediğin yere git), pençenden kurtul­dum, tuzaklarından sıyrıldım. Sürçme yerlerinden uzak kaldım... Heyhat! Senin sürçme yerlerine ayak basan kayarak düşer. Dalgalarına düşen boğulur; (ama) senin tuzaklarından uzaklaşan başarıya ermiştir. Senden kurtulup da selamete eren kimsenin geçimi dar olsa ne çıkar! Onun yanında dünyanın, zevale ermesi yakın bir gün gibidir. Benden uzak ol! Vallahi ben sana zelil edesin diye boyun eğmem. Beni istediğin yere çekesin diye irademi sana teslim etmem.” [932]

el-İmamet (2); 165 ve 166. Bölümler

 

1226. Bölüm

Dünyanın Gerçeği Oyun ve Eğlencedir

 

Kur’an:

Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden başka bir şey değildir. Takvalı olanlar için ahiret yurdu muhakkak ki daha hayırlıdır. Hala akıl erdiremiyor musunuz?! [933]

Bu dünya hayatı sadece bir eğlence ve oyundan ibarettir. Asıl hayat ahiret yurdundaki hayattır. Keşke bilseler! [934]

Bilin ki, dünya hayatı oyun, eğlenme, süslenme ve aranızda övünmeden ibarettir.[935]

5862. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Acaba dünya rüyada bindiğini gördüğün ve uyandığında kendini yatakta bulduğun bir binekten başka bir şey midir? Oysa ne bir bineğe binmişsin, ne de dizginlerini eline almışsın! Veya dünya (rüyada) giyindiğin bir elbise ve ilişkiye girdiğin bir cariye (kız) gibidir.” [936]

5863. İmam Ali (a.s), derinden bir ah çeken Cabir b. Abdullah’ı görünce şöyle buyurmuştur: “Ey Cabir! Dünya için mi ah çekiyorsun?” Cabir, “Evet!” deyince İmam şöyle buyurdu: “Ey Cabir! Dünyanın lezzetleri yedi şeydedir: Yiyilecek, içilecek, giyilecek, nikah kıyılacak, binilecek, koklanacak ve duyulacak şeylerde. En lezzetli yiyecek baldır ve o bal arısının salyasıdır. En tatlı içilecek sudur ve o da yerin üstünde akıp gitmektedir. En iyi giyilecek şeyi ipektir, o da bir böceğin salyasındandır. Nikah kıyılacak en iyi şey kadınlardır ve o da iki idrar aletinin ve iki benzer şeyin birbirine girişidir. Kadında olan en güzel şey onun en çirkin organından istenir. Binilen en iyi şey attır ve o da öldürücüdür. Koklanılan en değerli şey misktir ve o da bir hayvanın göbeğindeki kandır. Duyulan şeylerin en güzeli şarkıdır ve o da günahtır. Dolayısıyla akıllı insan bu niteliklere sahip bir şey için ah çekmez.” [937]

Cabir bin Abdudllah şöyle diyor: “Allah’a yemin olsun ki o andan sonra artık dünya kalbimden bile geçmedi.”

 

1227. Bölüm

Dünyadan Sakındırmak 

 

5864. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizleri dünyadan sakındırıyorum. Şüphesiz dünya gıpta edilecek bir yurt değildir. Dünya kandırıcı şeylerle süslendirilmiş ve kendisine bakanı zinetleriyle aldatmıştır.”[938]

5865. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizleri dünyadan sakındırıyorum. Şüphesiz dünya nefsani isteklerle çevrilmiş tatlı ve taze bir şeydir.” [939]

5866. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizi dünyadan sakındırıyorum. Şüphesiz dünya içinden göç edilmesi gereken bir konaktır ve kalma yeri değildir.” [940]

5867. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizi dünyadan sakındırıyorum. Çünkü dünya göç edilecek bir yurt, meşakkat ve zorluk yeridir. Onun sakinleri göçmek, oturanları ayrılmak zorundadır.” [941]

5868. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizleri dünyadan sakındırıyorum. Zira dünya çok kandırıcıdır. Dünya ehli arzusuna ulaştığında bile dünya aziz ve celil olan Allah’ın şu sözünden öteye geçmez: “Onlara dünya hayatının örneğini zikret ki...” [942]

5869. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyadan sakının! Şüphesiz dünyanın helalinin bir hesabı, haramının bir cezası vardır. Başlangıcı sıkıntı ve sonu fenadır.” [943]

5870. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizi dünyadan ve dünyaya aldanmaktan sakındırıyorum. Zira dünya çok geçmeden sizden öncekilerden alınıp ayrıldığı gibi alınacak ve ayrılacaktır. O halde dünyadaki çabanı, kısa gününden uzun ahiret günü için azık alma yolunda tüket.” [944]

5871. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Süsleriyle kendini süsleyen, bezekleriyle bezenen… gelin gibi tecelli eden ve gözlerin dikilip kaldığı bu aldatıcı ve vefasız dünyadan sakının.” [945]

5872. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyadan tümüyle sakının ve çok geçmeden sizden ayrılacağına yakin ettiğiniz için hüzün yüklerini omuzlarınızdan atın. Dünyada en çok sevindiğiniz zaman, ondan en çok sakındığınız zaman olsun.” [946]

5873. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyadan sakının! O gerçekten kalleş, aldatıcı ve kandırıcıdır! Bir taraftan verici, diğer taraftan ise alıcıdır. Bir taraftan giydirici, bir taraftan soyundurucudur.” [947]

5874. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyadan sakının. Şüphesiz dünya hem Allah dostlarının düşmanı ve hem de Allah düşmanlarının düşmanıdır. Zira Allah’ın dostlarını üzer ve düşmanlarını ise kandırır.” [948]

5875. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünyadan sakının. Şüphesiz Harut ve Marut’tan daha büyücüdür.” [949]

 

1228. Bölüm

Dünyaya Aldanmaktan Sakındırmak  (1)

 

Kur’an:

Küfredenlere, dünya hayatı süslendirilmiştir. Onlar, (bu yüzden) iman edenlerle alay ederler; oysa, takva sahipleri kıyamet günü onların üstünde olacaklardır. Allah dilediğini hesapsız şekilde rızıklandırır.  [950]

Kadınlara, oğullara, kantar kantar altın ve gümüşe, nişanlı atlar ve dört ayaklı hayvanlara, ekinlere karşı aşırı sevgi beslemek insanlara güzel gösterilmiştir. Bunlar dünya hayatının nimetleridir, oysa gidilecek yerin güzeli Allah katındadır. [951]

Mal ve oğullar, dünya hayatının süsüdür. Ama baki kalacak yararlı işler, sevab olarak da, emel olarak da, Rabbinin katında daha hayırlıdır. [952]

5876. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyaya aldanan kimsenin durumu ise, nimeti bol, mamur bir konaktan; harap, kıtlıktan kupkuru kesilmiş bir yere göçen topluluğa benzer. Onlar için önce bulundukları yerden ayrılmak kadar kötü, ansızın öyle bir yere gitmek kadar hoş olmayan hiç bir şey yoktur.” [953]

5877. Mirac Hadisinde şöyle yer almıştır:  “Ey Ahmed! Gözü renkli bir şeye iliştiğinde veya kendisine tatlı ve ekşi bir şey verildiğinde kanan bir çocuk gibi olma.” [954]

5878. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yok olucu az bir şeyin seni aldatmasından ve değersiz yok olucu bir şeyin seni kaydırmasından sakın.” [955]

 

1229. Bölüm

Dünyaya Aldanmaktan Sakındırmak  (2)

 

Kur’an:

Her nefis (insan) ölümü tadacaktır. Kıyamet günü, ecirleriniz size tam olarak mutlaka ödenecektir. Ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulan kimse artık kurtulmuştur. Dünya hayatı, zaten, sadece aldatıcı bir metadan ibarettir. [956]

Dünya hayatı sakın sizi aldatmasın. Allah'ın affına güvendirerek şeytan sizi ayartmasın. [957]

Ey insanlar! Allah'ın verdiği söz şüphesiz gerçektir; dünya hayatı sizi aldatmasın. Allah'ın affına güvendirerek şeytan sizi ayartmasın. [958]

“Bu, Allah'ın ayetlerini alaya almanızdan ve dünya hayatının sizi aldatmış  olmasından ötürüdür.” O gün, ne oradan çıkarılırlar ve ne de özürleri dinlenir. [959]

5879. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bilin ki şüphesiz dünya aldatıcı ve hilekardır. Her gün bir koca edinir, her gece bir aileyi öldürür ve her an bir topluluğu dağıtır.” [960]

5880. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyanın sayısız ilginçlikleri sizi kandırmasın. Zira dünyadan yanınızda çok az bir şey götüreceksiniz.” [961]

5881. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyanın aldatışından sakının. Şüphesiz dünya gençlik, güzellik ve servet gibi kandırıcı güzelliklerini insana vermekte ve sonra almaktadır. Oraya bağlananı ve kurulanı dışarı atar.” [962]

5882. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya kandırıcıdır ve içinde olan her şey aldanıştır. Yok olucudur ve içinde olan her şey fani olacaktır. Takva dışında hiç bir azığında hayır yoktur.” [963]

5883. Mesih (a.s) şöyle buyuruyor:  “Dünya kandırıcı ve üzüntü vercidir. Dünyaya kanan kimse aldatılmış ve dünyaya itminan eden kimse fitneye düşmüştür.” [964]

5884. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyaya aldanan kimsenin himmeti her ne kadar yücelse de ahiretten az bir şeyle nasiplenen kimse gibi değildir.” [965]

5885. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya imkansız arzularla aldattığı ve yalan ümitlerle kandırdığı kimseye körlük elbisesini giydirmiş, ahiretten koparıp atmış ve helak yerlerine düşürmüştür.” [966]

5886. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Önceden gönderdiğin senin malındır. Senden sonra varislere bıraktığın ve şu anda sahip olduğun şeyler senin aldanış vesilendir.” [967]

5887. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya kandırıcı ve yok olucudur. Boş bir yurt ve eğri bir dayanaktır.” [968]

5888. İmam Ali (a.s) dünyanın nitelikleri hakkında şöyle buyurmuştur: “Dünya kandırır, zarar verir ve geçer. Allah dünyayı dostlarına sevap, düşmanlarına da ceza olarak beğenmemiştir. [969]

5889. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya yöneldiğinde insanı kandırır, sırt çevirdiğinde ise insana zarar verir.” [970]

 

1230. Bölüm

Dünyaya Aldanma Tehlikesi 

 

Kur’an:

Bu, Allah'ın ayetlerini alaya almanızdan ve dünya hayatının sizi aldatmış  olmasından ötürüdür.” O gün, ne oradan çıkarılırlar ve ne de özürleri dinlenir. [971]

Dinlerini oyun ve eğlenceye alanları, dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak. [972]

Doğrusu Allah dinlerini alay ve eğlenceye alan, dünya hayatına aldananlar. Bugünle karşılaşacaklarını unuttukları, ayetlerimizi bile bile küfrettikleri gibi biz de bu gün onları unutuyoruz. [973]

5890. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyanın hilesi insanı yere serer, heva ve hevesin hilesi insanı kandırır. Şeytanın hilesi ise insana (dünyayı) süsler ve tamaha düşürür.” [974]

5891. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nefsin dünya ile huzur bulması en büyük aldanıştır.” [975]

5892. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz dünya bir tuzak gibidir. Kendisine rağbet edeni kuşatır. [976]

 

1231. Bölüm

Dünya Sadece Cahili Aldatır 

 

5893. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey dünya! Hileni bilmeyen ve tuzakların kendisine gizli kalan kimseyi kandır.” [977]

5894. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: İçindeki değişiklikleri gördüğü halde dünyaya bağlanmak cehalettir. [978]

5895. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: İçindeki kötü değişiklikleri gördüğü halde dünyaya bağlanmak cehalettir. [979]

5896. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya ahmak insanın ganimetidir.” [980]

5897. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bu geçici dünya ahmak insanın aldanış sebebidir.” [981]

5898. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyaya sevinmek ahmaklıktır.” [982]

5899. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aklın meyvesi dünyaya düşmanlık ve nefsani istekleri kesip atmaktır.” [983]

5900. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyanın hilesini bilen kimse, gerçekleşmesi mümkün olmayan rüyalarına aldanmaz.” [984]

5901. ReSulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Eğer benim dünya hakkında bildiklerimi siz de bilseydiniz canlarınız ondan rahata ererdi.” [985]

bak. 1253. Bölüm, 6015. hadis; 386. Konu, el- Gurur

 

1232. Bölüm

Dünya İnsanları Aldatmada Kusurlu Değildir

 

5902. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hakkı söylüyorum! Dünya seni aldatmadı; fakat sen, dünyayla kendi kendini aldattın! Dünya sana bir yığın öğüt vermiş, seni adalet ve insafa davet etmiştir. Dünya sana isabet eden bir bela veya gücünün eksileceği hususunda verdiği vaatlerinde, sana yalan söylemekten veya seni kandırmaktan daha vefalı ve daha doğru davranmıştır.” [986]

 

1233. Bölüm

Dünyaya İtminan Etmekten Sakındırmak 

 

Kur’an:

Bizimle karşılaşmayı ummayan ve dünya hayatından hoşnut olup ona bağlananların ve ayetlerimizden habersiz bulunanların, işte bunların kazandıklarına karşılık varacakları yer cehennemdir. [987]

5903. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer dünya fani ise o halde ona itminan etmek neden?” [988]

5904. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şehirlerin birinin duvarının altında bir levha bulundu ki üzerinde şöyle yazılıydı: “Ben Allahım! Benden başka ilah yoktur. Muhammed benim peygamberimdir... dünyayı denediği halde dünyaya itminan eden kimseye şaşarım.”[989]

5905. İmam Ali (a.s) Allah-u Teala’nın, Duvarın altında onların bir hazinesi vardı” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Bu hazine altından bir levha idi ve üzerinde şöyle yazılıydı: “…Dünyayı ve ehlini halden hale değiştiğini gördüğü halde dünyaya itminan eden kimseye şaşarım.” [990]

5906. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nice kimse dünyaya güvendiği halde dünya onları acılara düşürmüş, dünyaya itminan eden nice kimseyi dünya yere sermiş ve nice çekinen kimseyi dünya aldatmıştır.” [991]

 

1234. Bölüm

Dünyaya Gönül Vermekten Sakındırmak 

 

5907. Adem (a.s), oğlu Şit’e (a.s) şöyle vasiyet etmiştir: “Fani dünyaya gönül verme. Ben ebedi cennete gönül verdiğim halde bana vefa göstermedi ve ondan çıkarıldım.” [992]

5908. Allah-u Teala Musa’ya şöyle vahyetmiştir: “Ey Musa! Zalimler gibi ve dünyayı anne ve babası  sayan kimseler gibi dünyaya gönül verme... Dünyadan ihtiyaç duymadığın şeyleri terket.” [993]

5909. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Talih onlara yöneldi ve faydalandılar ve dünyaya gönül verdiler. Ahiret için hazırlıklı olmadılar. Sonunda boğazları tutuldu ve çoklarından eser kalmayan bir topluluğun yurduna sürüldüler. Dünyada çok az kaldılar ve süratle ahirete doğru götürüldüler.” [994]

 

1235. Bölüm

Dünyaya Bakmak

 

5910. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyaya, dünyadan yüzçevirenler gibi bakın. Dünya çok geçmeden sakinlerini kovacak ve refah içinde yüzen zengini derde müptela kılacaktır. O halde dikkatli ol ki insanı şaşırtan dünyanın çokluğu sizleri kandırmasın. Zira dünyadan kendinizle götüreceğiniz şeyler çok azdır.” [995]

5911. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyaya, ondan ayrılıp yüz çeviren kimse gibi bakın. Şüphesiz dünya çok geçmeden kendisini yurt edineni sürer ve güvenlik içindeki eşraf takımını derde mübtela kılar. Yüz çevirip sırtını dönen dünyaya ümit bağlanmaz ve ne olacağı bilinmeyen geleceği beklenmez.” [996]

5912. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyayı bir diken gibi gör ve nereye bastığına dikkat et. Her kim dünyaya güvendiyse dünya onu hor kıldı. Her kim dünya ile ünsiyet edindiyse dünya onu yalnız bıraktı ve her kim dünyaya rağbet ettiyse dünya onu gevşek ve güçsüz kıldı.” [997]

5913. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyaya yüz çeviren ve ayrılacak bir kimse gibi bak. Dünyaya şeyda aşıklar gibi bakma.” [998]

5914. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyaya yüz çeviren ve elçeken zahitler gibi bakınız. Zira Allah’a andolsunki dünya çok geçmeden kendisini yurt edinen sakinini dışarı atacak ve güven içinde olan eşraf takımını derde mübtela kılacaktır.” [999]

5915. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey Allah’ın kulları! Sizi terk edecek olan bu dünyayı her ne kadar terk etmeyi istemeseniz de terk etmenizi tavsiye ederim... O halde dünyanın yüceliği ve övüncü hususunda yarışmayın. Ziynet ve nimetlerine aldanmayın. Derdinden, mihnetinden sızlanmayın. Zira izzeti de övüncü de bir gün biter. Ziyneti de nimeti de bir gün zeval bulur, derdi de mihneti de bir gün sona erer.” [1000]

 

1236. Bölüm

Dünyayı Tercih Etme Tehlikesi (1)

 

Kur’an:

İşte, azıp da dünya hayatını tercih edenin varacağı yer şüphesiz cehennemdir. [1001]

Ama sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz. Oysa ahiret daha hayırlı ve daha bakidir. [1002]

Onlar ahiret karşılığında dünya hayatını satın alan kimselerdir, bu yüzden azapları hafifletilmez, onlar yardım da görmezler. [1003]

5916. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Lezzetlere ve nefsani isteklere uyarak dünya hayatını ahirete sakın tercih etme. Şüphesiz Allah-u Teala kitabında şöyle buyurmaktadır: “İşte azıpta...”Yani Allah için olan şeyler dışında dünya ve dünyanın içinde olan her şey lanetlenmiştir.” [1004]

5917. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kime dünya ve ahiret sunulur ve kendisi dünyayı ahirete tercih ederse aziz ve celil olan Allah’ı kendisiyle ateşten korunacağı hiç bir iyiliği olmaksızın karşılaşır. Her kim de ahireti seçer ve dünyayı terkederse, kıyamet günü Allah’ı kendisinden hoşnut olduğu bir halde karşılar.” [1005]

5918. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim dünyaya tapar ve dünyayı ahirete tercih ederse, akıbeti korkunç olur.” [1006]

5919. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar dünyalarını düzeltmek için dini işlerinden birini terk ettiklerinde, Allah daha zararlı bir şeyi onların yüzüne açar.” [1007]

5920. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ali b. Hüseyin (a.s) bana şöyle buyurdu: “Her ne zaman biri dünya diğeri ahiret olan iki işle karşılaştım ve dünyayı seçtiysem, henüz akşam olmadan istemediğim olaylarla karşılaştım.” Daha sonra İmam Sadık (a.s) Ümeyyeoğulları hakkında şöyle buyurdu: “Onlar seksen yıl boyunca dünyayı ahirete tercih ettiler, ama kendileri tatsız bir olayla karşılaşmadılar.” [1008]

5921. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim dünyası salim kaldığı takdirde ahirette zarar görmekten korku içinde olmazsa helak olur.” [1009]

5922. Lokman oğluna öğüt vererek şöyle buyurmuştur: “Dünyanı ahiretine sat ki her ikisini de elde edesin. Ahiretini dünyana satma ki her ikisini de kaybedersin.” [1010]

 

1237. Bölüm

Dünyayı Tercih Etme Tehlikesi (2)

 

Kur’an:

Küfredenler, ateşe sunuldukları gün, onlara: “Dünyadaki hayatınızda sizin için güzel olan her şeyi harcadınız, onların zevkini sürdünüz; ama bugün, yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızın ve yoldan çıkmanızın karşılığında alçaltıcı bir azâb göreceksiniz” denir. [1011]

5923. Bir hadiste Ömer şöyle diyor: “Peygamber’e (s.a.a) şöyle arzettim: “Ey Allah’ın Resulü! Allah İranlılara ve Rumlara Allah’a tapmadıkları halde rahatlık ve genişlik vermiştir. Dua et ki senin ümmetin de rahatlık ve zenginlik içinde olsun.” Peygamber (s.a.a) dik oturdu ve şöyle buyurdu: “Ey İbn-i Hattab! Yoksa şekke mi düştün? Onlar iyilikleri acil bir şekilde bu dünya hayatında kendilerine verilen bir topluluktur.” [1012]

bak. 1236. Bölüm, 5989 ve 5990. hadisler

 

1238. Bölüm

Ahireti Tercih Etmeye Teşvik

 

Kur’an:

O halde, dünya hayatı yerine ahireti alanlar, Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır, öldürülür veya galip gelirse, yakında ona büyük bir ecir vereceğiz. [1013]

5924. Suveyd b. Gafele şöyle diyor: “Küçük bir hasırın üzerine oturduğu ve evde başka bir kimse olmadığı halde hilafet için kendisine biat edildiği bir sırada Müminlerin Emiri’nin (a.s) yanına vardım ve biatten sonra şöyle dedim: “Beytülmal senin elindedir, ben odanda her ev için gerekli olan hiç bir eşya görmüyorum.” O şöyle buyurdu: “Ey İbn-i Gafele! Akıllı insan terk edeceği ev için eşya almaz. Bizim güvenlik yurdumuz vardır ki en hayırlı metamızı oraya intikal ettirdik ve kendimiz de yakında oraya varacağız.” [1014]

 

1239. Bölüm

İnsanlar Dünyanın Kuludur

 

5925. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz insanlar dünyanın kuludur ve din ağızlarında bir lakırtıdır. Menfaatleri nerede temin edilirse oraya dönerler. Bela ile imtihan edildiklerinde ise dindarlar azalır.” [1015]

5926. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim dinarı ve dirhemi severse o dünyanın kuludur.” [1016]

5927. İmam Sadık (a.s), İshak b. Galib’e şöyle buyurmuştur: “Ey İshak! Sence, “Kendilerine bir şey bağışlanırsa razı olur ve eğer bağışlanmazsa öfkelenirler” ayetinin muhatapları kimlerdir?” Sonra İmam bana (raviye) şöyle dedi: “Onlar insanların üçte ikisinden çoğudur.” [1017]

5928. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizden önce sizden  daha çok yaşayıp eser bırakanların, olmayacak emeller peşinde koşanların, yardımcıları hazır ve orduları çok olanların yurdunda değil misiniz? Onlar da dünyaya taptılar, nasıl da dinlerini bırakıp dünyayı tercih ettiler!? Ondan sonra, kendilerini menzile ulaştıracak azık almadan, o güç yolları aşacak binekleri olmadan göçüverdiler.” [1018]

5929. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hevesleri, akıllarını çelmiş; dünya kalplerini öldürmüştür. O, kendini oraya kaptırmıştır. Artık dünyanın ve ondan bir şeye sahib olanların kölesi olup çıkmıştır. Gittiği yere gitmekte, yanaştığı yere ya­naşmaktadır.” [1019]

 

1240. Bölüm

Dünyaya Tapanların Özellikleri

 

5930. Mirac hadisinde şöyle yer almıştır: “Çok yiyenler, çok uyuyanlar, çok gülenler, çok öfkelenenler, az hoşnut olanlar, kötülük ettiği kimseden özür dilemeyenler, kendisine kötülük edip özür dileyenlerin özrünü kabul etmeyenler, itaat anında tembel olanlar, günah anında cesur olanlar, arzusu uzun ve eceli yakın olanlar, nefsini muhasebe etmeyenler, az fayda verenler, çok konuşanlar, az korkanlar ve yemek anında çok sevinenlerdir… İşte onlar dünya ehlidirler.

Şüphesiz dünya ehli genişlik anında şükretmez, bela anında sabretmezler, halkın çoğu onların gözünde azdır, yapmadıkları şey sebebiyle kendilerini överler ve kendilerinin olmayan şeyleri iddia ederler. Arzu ettikleri şeyi konuşurlar, halkın kötülüklerini zikr ederler ve iyiliklerini gizlerler.”

Peygamber (s.a.a) şöyle sordu: “Ey Rabbim! Dünya ehlinin bu ayıplardan başka ayıpları da var mıdır?” Allah şöyle buyurdu: “Ey Ahmet! Dünya ehlinin bir çok ayıpları vardır, onlar cahil ve ahmaktırlar, öğretmenleri karşısında tevazu göstermezler, kendilerine göre akıllı kimselerdir. Ama arifler nezdinde onlar ahmakların ta kendileridir.” [1020]

 

1241. Bölüm

Dünya Müminin Zindanıdır

 

5931. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünya müminin zindanı ve sıkıntı sebebidir. O halde dünyadan ayrılınca zindan ve sıkıntılardan kurtulmuş olur.” [1021]

5932. Lokman (a.s) oğluna öğüt vererek şöyle buyurmuştur: “Dünyayı kendine zindan et ki ahiretin cennet olsun.” [1022]

5933. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünya müminin zindanı ve kafirin cennetidir.” [1023]

5934. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya müminin zindanı, mezar, kalesi ve cennet, döneceği yerdir. Dünya kafirin cenneti, kabir zindanı ve ateş sığınacağı yerdir.” [1024]

5935. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünya hiç bir mümine sefalı değildir. Nasıl olsun ki! Oysa dünya onun zindanı ve belasıdır.” [1025]

bak. el-Bela, 408. Bölüm; es-Secn, 1766. Bölüm

 

1242. Bölüm

Allahım Dünyayı Bana Zindan Kılma

 

5936. İmam Bakır (a.s), bir duasında şöyle buyurmuştur: “Allahım! Hayatta kaldığım müddetçe hayatımı, refah içinde kılmanı ve kendisiyle itaatinde güçleneceğim ve hoşnutluğuna ulaşacağım bir geçim sağlamanı istiyorum... Dünyayı bizlere zindan etme. Dünyadan ayrılışı bizlere hüzün sebebi kılma.” [1026]

5937. İmam Sadık (a.s), bir duasında şöyle buyurmuştur: “Dünyayı bizlere zindan etme. Dünyadan ayrılışı bizlere hüzün sebebi kılma.” [1027]

 

1243. Bölüm

Dünyaya Fazla Önem Verme Tehlikesi

 

5938. İmam Ali (a.s), oğlu Hasan’a (a.s) yaptığı bir tavsiyesinde şöyle buyurmuştur: “Dünya senin en büyük himmetin olmasın.” [1028]

5939. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kimin gece gündüz en büyük himmeti dünya olursa Allah-u Teala fakirliği iki gözünün arasına diker, işini dağıtır ve dünyadan sadece Allah’ın kendisine nasip ettiğine ulaşır. Her kimin de gece gündüz en büyük himmeti ahireti olursa Allah-u Teala kalbine zenginlik verir ve işlerini toparlayıp düzene koyar.” [1029]

5940. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kimin en büyük himmeti dünya olursa mutsuzluğu ve hüznü uzar.” [1030]

5941. Resulullah (s.a.a), sürekli okuduğu bir duasında şöyle buyurmuştur: “Allahım! Bizlere öyle bir korkunu nasip et ki bizimle günahların arasına engel olsun...Dünyayı en büyük himmetimiz ve ilmimizin nihayeti karar kılma.” [1031]

5942. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim en büyük himmeti dünya olduğu halde sabahlarsa Allah tarafından hiç bir şey üzerinde değildir ve dört haslete maruz kalır: Kendisinden asla ayrılmayan bir hüzün, kendisinden kurtulamadığı bir meşguliyet, hiç bir zaman zenginliğe dönüşmeyen bir fakirlik ve hiç bir zaman son bulmayan bir arzu.” [1032]

 

1244. Bölüm

İnsanların En Değerlisi

 

5943. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanların dünyada en değerlisi dünyaya hiç bir değer vermeyen kimsedir.” [1033]

5944. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s), kendisine, “İnsanların en değerlisi kimdir?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Dünyayı kendisi için bir değer görmeyendir.” [1034]

5945. İmam Bakır (a.s), “insanların en değerlisi kimdir?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Dünyayı kendisi için bir değer görmeyendir.” [1035]

5946. İmam Bakır (a.s), aynı sorunun cevabında şöyle buyurmuştur: “Dünyanın kimin elinde olduğuna önem vermeyen kimsedir.” [1036]

5947. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz insanların en değerlisi dünyayı kendisi için bir değer görmeyendir.” [1037]

5948. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim dünyadan ahiretin sevabına yönelirse değersiz bir şeyden değerli bir şeye yönelmiştir. Ondan daha büyüğü dünyadan kaybettiğini ulaştığı bir nimet ve elde ettiği bir ganimet sayandır.” [1038]

 

1245. Bölüm

Allah Nezdinde Dünya Hordur (1)

 

Kur’an:

Eğer bütün insanların tek ümmet olma (tehlikesi) olmasaydı, Rahman olan Allah küfredenlerin evlerinin tavanlarını… gümüşten yapar ve altın bezeklerle işlerdi. Bunların hepsi ancak dünya hayatının geçimliğidir. Ahiret, Rabbinin katında O’na karşı gelmekten sakınanlaradır. [1039]

5949. İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala’nın, Eğer bütün insanların tek ümmet olma tehlikesi olmasaydı... ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Eğer Allah böyle yapsaydı tüm insanlar kafir olurdu.” [1040]

5950. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Tebarek ve Teala dünya nimetine düşmanı için bir an olsun önem vermemiştir. Aksi takdirde aziz ve celil olan Allah kitabında şöyle buyurmazdı: “Eğer bütün insanların tek ümmet olma tehlikesi olmasaydı...” Aksi takdirde hadiste de şöyle yer almazdı: “Eğer mümin kulum üzülmeseydi, kafirin kafasına başı ağrımasın diye yırtılmayan, demirden bir bez bağlardım.” [1041]

5951. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah şöyle buyuruyor: “Eğer mümin kulum olmasaydı, kafirin kafasına, mücevherattan bir bez bağlardım.” [1042]

5952. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz sizin canından korktuğunuz için hastayı yemekten ve içmekten sakındırdığınız gibi, Allah-u Teala da mümin kulunu sevdiği için onu dünyadan sakındırmaktadır.” [1043]

 

1246. Bölüm

Allah Nezdinde Dünya Hordur (2)

 

5953. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya yurdu rabbinin katında bayağı gö­rülmüş bir yurttur. Helali haramına, hayrı şerrine katı­şıktır. Hayat ölümle, tatlı acı ile içiçedir. Bu yüzden Allah onu dostlarına özgü kılmamıştır ve onu düşmanlarından esirgememiştir.” [1044]

5954. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Eğer dünya aziz ve celil olan Allah nezdinde bir sivrisineğin kanadı kadar değerli olsaydı, asla kafire ve facire bir yudum su içirmezdi.” [1045]

5955. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Resulullah (s.a.a) bir çöpe atılmış olan kulağı kesik keçi yavrusunun leşinin yanından geçerken ashabına şöyle dedi: “Bu ne kadar eder?” Ashab, “Eğer canlı olsaydı, bir dirhem bile etmezdi” deyince Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Canım elinde olan Allah’a andolsun ki dünya Allah nezdinde bu keçi yavrusunun sahibi nezdindeki değerinden daha düşüktür.” [1046]

5956. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya aziz ve celil olan Allah nezdinde hiç bir değere sahip değildir. Bildiğimiz yaratıkları arasında gözünde dünyadan daha nefret edilecek bir varlık yaratmamıştır. Dünyayı yarattığı günden beri ona bakmamıştır. Dünya anahtarları ve hazineleriyle, ahiretinden hiç bir nasibi eksilmeksizin Peygamberimize (s.a.a) teklif edildi de o kabul etmekten sakındı. Zira aziz ve celil olan Allah’ın bir şeydennefret ettiğini bildi de nefret etti ve Allah’ın küçük gördüğü şeyi küçük gördü.” [1047]

5957. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah nezdinde dünyanın hakir olmasının nişanelerinden biri Allah’a karşı günahların sadece dünyada yapılmasıdır; Allah katında olana dünyayı terk etmedikçe erişmenin mümkün olmamasıdır.” [1048]

5958. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yahya b. Zekeriyya’nın başının İsrailoğullarından olan bir fahişeye hediye edilmesi dünyanın Allah nezdindeki değersizliğindendir.” [1049]

5959. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yahya b. Zekeriyya’nın başının altından bir leğen içinde İsrailoğullarından olan bir fahişeye hediye edilmesi dünyanın Allah nezdindeki değersizliğindendir. Bu aşağılık bir insanın dünyadan büyük bir nimete eriştiğini görmesi faziletli özgür insan için bir tesellidir. Nitekim o kötü kadın o değerli hediyeyi elde etti.” [1050]

5960. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bir kadının Yahya b. Zekeriyya’yı öldürmesi, dünyanın Allah-u Teala nezdindeki horluğundandır.” [1051]

5961. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala nezdinde dünyadan daha nefret edilen bir şey yoktur. Allah dünyayı yarattı, sonra takdim etti. Kendisi ona bakmadı ve kıyamete kadar da bakmayacaktır.” [1052]

 

1247. Bölüm

Hakir Dünyanın Küçüklüğü

 

5962. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “O halde dünya, deri tabaklanan ağacın düşen yaprağından ve yün kırpılan makasın artığından daha düşük/aşağı olmalı.” [1053]

5963. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey İbn-i Cündeb! Eğer yüce Allah’ın evine komşu olmak ve yakınında Firdevs cennetinde sükunet etmek istiyorsan dünya nezdinde hor/küçük olmalıdır.” [1054]

5964. Resulullah (s.a.a), bir çöpün yanında durmuş ve şöyle buyurmuştur: “Geliniz ve dünyayı görünüz!” Çöpün içinden eskimiş kumaş parçalarını ve çürümüş kemikleri alarak şöyle buyurdu: “İşte dünya budur.” [1055]

 

1248. Bölüm

Dünya Sahibini Ululamaktan Sakınmak

 

5965. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim dünya sahibini ulular ve dünyasına tamah ettiği için severse Allah ona gazab eder.” [1056]

5966. İmam Ali (a.s) Şam’a sefer ederken, geçtiği Enbar şehrinin büyükleri, saygı ifadesi olarak atlarından inip önünde koştuklarında; “Bu yaptığınız nedir?” diye sordu. Onlar; “Bu bizim adetimiz­dir; emirlerimizi böyle ulularız” dediler. İmam (a.s) şöyle buyurdu; “Vallahi emirleriniz bundan faydalanmamaktalar. Böyle yapmakla dün­yada kendinize zahmet veriyorsunuz; ahirette de bu işinizle sefil olacaksınız. Arkasında azap olan meşakkat, ne de zararlıdır; ateşten emin olmayı beraberinde getiren rahatlık da ne de faydalıdır!” [1057]

5967. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Takvanın yücelttiği kimseyi aşağılamayın, dünyanın yücelttiğini yüceltmeyin.” [1058]

bak. 359. Konu, et-Ta’zim

 

1249. Bölüm

Dünyanın Ahiret İle İhtilafı

 

5968. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya ve ahiret iki uyumsuz düşman ve iki farklı yoldurlar. O halde kim dünyayı sever ve ona gönül verirse, ahirete buğzeder ve ona düşman kesilir. Bunlar doğu ve batı gibidirler. Bunların arasında yürüyen, birine yaklaştıkça diğerinden uzaklaşır. Bunlar bir kocası olan iki kadın (kuma) gibidirler (sürekli ihtilaf içerisindedirler).” [1059]

5969. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyanın acılığı, ahiretin tatlılığıdır; dünyanın tatlılığı da ahiretin acılığıdır.” [1060]

5970. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a yemin olsun ki dünya ve ahiret  terazinin iki kefesi gibidir; biri aşağı inerse diğeri yukarı çıkar.” [1061]

5971. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz dünyayı taleb etmek ahirete zarar verir ve ahireti taleb etmek de dünyaya zarar verir. O halde dünyaya zarar verin ki dünya zarar vermeye daha müstahaktır.” [1062]

5972. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim dünyayı severse ahiretine zarar verir.” [1063]

5973. Mesih (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya ve ahiretin misali iki eşi olan bir adamın misalidir; birini hoşnut ederse diğerini öfkelendirir.” [1064]

5974. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya ve ahireti bir araya toplamayı istemek nefsin aldatışındandır.” [1065]

5975. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya işin düzeldiğinde dinin hakkında kötümser ol.” [1066]

5976. Mesih (a.s) şöyle buyurmuştur: “Su ve ateş bir tabakta bir araya gelmediği gibi dünya ve ahiret sevgisi de mümin kimsenin kalbinde bir araya gelmez.” [1067]

bak. el-Mehebbet (2), 672. Bölüm ; el-Ahiret, 33. Bölüm

 

1250. Bölüm

Dünya Lezzeti Ahiretin Hüznüdür

 

5977. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Biz dünyayı seviyoruz, ama dünyanın bize verilmemesi, verilmesinden daha iyidir. İnsanoğluna dünyada bir şey verilince ahiretteki nasibinden bir şey eksilir.” [1068]

5978. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Cennete giren en son Peygamber Süleyman b. Davud’dur (a.s). Bu ona dünyanın verilmesi sebebiyledir.” [1069]

5979. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kime bu dünyada fazla bir şey verilir ve cennete girerse cennetteki nasibi, dünyadaki nimeti sebebiyle azalır.” [1070]

5980. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Dünya lezzetlerinden birine ulaşan kimseye, kıyamet günü bu lezzet hüzün olur. [1071]

5981. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya serveti ahiret fakirliğidir.” [1072]

5982. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyada her neyi kaybedersen senin için ganimettir.” [1073]

5983. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyanın acılığı ahiretin tatlılığıdır.” [1074]

5984. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyadan bir şey taleb eden kimse, ahiretten taleb ettiği şeyin çoğunu kaybetmiştir.” [1075]

5985. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim dünyadan bir şeye sahip olursa ahirette sahip olduğu şeyin çoğunu kaybeder.” [1076]

5986. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya çoğaldıkça ahiret azalır. Dünyada her ne azalırsa, ahirette çoğalır.” [1077]

5987. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların ahirette en zengini, dünyada en fakir olanıdır. İnsanların ahiretten en çok nasipleneni, dünyadan en az nasiplenenidir.” [1078]

5988. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Fakirlik iki çeşittir: Dünya fakirliği ve ahiret fakirliği. Dünya fakirliği ahirette zenginliktir, dünya zengiliği ise ahirette fakirliktir ve bu helak olmaktır.” [1079]

5989. Resulullah’a (s.a.a), özel bir sütlaç getirdiler, ama o yemekten sakındı. “Bu haram mıdır?” diye sorduklarında ise şöyle buyurdu: “Hayır, ama nefsimin sevmesini istemiyorum.” Daha sonra şu ayeti okudu: “Dünya hayatında temiz ve güzel şeylerden nasiplendiniz...” [1080]

5990. Ömer b. Hattab şöyle diyor: “Allah’ın Resulünden (s.a.a) görüşmek için izin istedim ve Ümmü İbrahim’in odasında olduğu bir esnada yanına vardım. Hasırın üzerine uzandığını, bedenin bir Bölümünün yerde olduğunu, başının altındaki yastığın hurma lifinden doldurulduğunu gördüm. Selam verdikten sonra oturup şöyle dedim: “Ey Allah’ın Resulü! Sen Allah’ın Peygamberi, seçkini ve yaratıklarının en iyisisin. Kisra ve Kayser ise altından tahtlar, ipek halılar üzerinde oturuyorlar. Allah’ın Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: “Onların nimetleri kendilerine sadece bu dünyada verilir ve bu da çok geçmeden sona erer. Bizim nimetlerimiz ise bize ahirette verilir.” [1081]

5991. Cabir Ensari şöyle diyor: “Allah’ın Resulü (s.a.a), Fatıma’yı (a.s) deve örtüsünden dikilmiş bir elbise içinde, eliyle değirmen taşını çevirdiği ve çocuğuna süt verdiği bir halde görünce gözlerinden yaşlar döküldü ve şöyle buyurdu: “Ey kızcağızım! Dünyanın acılığıyla ahiretin tatlılığına doğru koş.” Fatıma (a.s) şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü! Nimetleri sebebiyle Allah’a hamdeder ve verdikleri sebebiyle ona şükrederim.” Bunun üzerine şu ayet nazil oldu: “Çok yakında Rabbin sana bağışta bulunacak ve sen de razı olacaksın. [1082]

 

1251. Bölüm

Dünya ve Ahiretin Bir Araya Gelişi

 

Kur’an:

Bu yüzden Allah onlara dünya sevabını ve ahiret güzelliğini verdi. Allah ihsan sahiplerini sever. [1083]

Dünya nimetini kim isterse, bilsin ki, dünyanın ve ahiretin nimeti Allah'ın katındadır. Allah işiten ve görendir. [1084]

İyi davrananlara; daima daha iyisi ve üstünü verilir. Onların yüzlerine ne bir karalık, ne de zillet bulaşır. İşte onlar cennetliklerdir, orada temelli kalırlar. [1085]

Kadın, erkek, iman etmiş  olarak kim güzel iş işlerse, ona hoş bir hayat yaşatacağız. Ecirlerini yaptıklarından daha güzeli ile ödeyeceğiz. [1086]

İbrahim'e İshak'ı ve Yakup'u bahşettik. Soyundan gelenlere kitab ve peygamberlik verdik. Onu dünyada mükâfatlandırdık; doğrusu o ahirette de salihlerdendir. [1087]

5992. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mal ve çocuklar, dünya ürünüdür. Salih amel ise ahiret ürünüdür. Bazen Allah her ikisini de bazı kimseler için bir araya toplar.” [1088]

5993. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ekinler iki türlüdür: “Dünya ekini, mal ve çocuklardır. Ahiret ekini ise kalıcı iyiliklerdir. Bazen aziz ve celil olan Allah her ikisini de birisi için bir araya toplar.” [1089]

5994. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey Allah’ın kulları! Şunu bilin ki muttakiler, hem dünyanın geçici faydalarını, hem de bir müddet sonra gelecek olan ahiretin faydalarını elde ettiler. Onlar dünya ehlinin dünyadaki nimetlerine ortak oldular, fakat dünya ehli onların ahiretteki nimetlerine ortak olamadılar. Muttakiler dünyada en güzel yaşam şeklini seçtiler, dünyanın nimetlerinden en iyi şekilde faydalandılar. Üstelik onlar, dünya nimetiyle çarpılan dünya ehlinin dünyada tattıkların­dan da tattılar. Zalimlerin ve mütekebbirlerin al­dıklarından da aldılar. Sonra karlı bir alış verişle, maksada ulaştıracak bir azıkla oradan ayrıldılar; dünyalarında zahitliğin lezzetine kavuştular, ahirette de Al­lah’ın komşuları olacaklarına yakin ettiler. Onla­rın (muttakilerin) duaları reddedilmez, lezzetten de payları azalmaz.” [1090]

5995. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer dinini dünyana tabi kılarsan, dinini ve dünyanı helak etmiş olursun ve ahirette hüsrana uğrayanlardan olursun. Dünyanı dinine tabi kılacak olursan dinini ve dünyanı elde etmiş olursun ve ahirette de kurtuluşa erenlerden olursun.” [1091]

5996. İmam Ali (a.s), Allah-u Teala’nın “İyi davrananlara daima daha iyisi ve üstünü verilir” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Ayette geçen “el-Hüsna” (daha iyisi) cennettir ve “ez-Ziyadet” (üstünü) ise dünyadır.” [1092]

5997. İmam Bakır (a.s), hakeza ayetin tefsirinde şöyle buyurmuştur: “Ayette geçen “el-Hüsna” kelimesi cennet, “ez-Ziyadet” kelimesinden maksat ise dünyadır. Allah dünyada kendilerine verdiği şeyin ahirette hesabını sormaz ve onlar için dünya ve ahiret sevabını bir araya toplar.” [1093]

5998. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İlahi takvadan ayrılmayın. Şüphesiz takva hayrı toplar. Takvadan başka bir hayır yoktur. Takva ile elde edilen dünya ve ahiret hayrı başka bir şeyle elde edilemez. Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: Sakınan kimselere: “Rabbiniz ne indirdi?” denince, “iyilik” derler. Bu dünyada iyi davrananlara iyilik vardır. Ahiret yurdu ise daha iyidir. Sakınanların yurdu ne güzeldir! [1094]

5999. İmam Sadık (a.s), “Allah-u Teala’nın “Ta ki menfaatlerini görsünler” ayetindeki menfaatler, dünya menfaatleri midir yoksa ahiret menfaatleri midir?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Her ikisi de”[1095]

6000. İmam Ali (a.s), Allah-u Teala’nın Onu dünyada mükâfatlandırdık; doğrusu o ahirette de Salihlerdendir ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah-u Teala için çalışırsa Allah ecrini dünya ve ahirette verir ve her iki yurtta da isteklerini karşılar.” [1096]

6001. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Üç şeyin sevabı dünya ve ahirettedir: Hac fakirliği giderir, sadaka belayı yok eder ve sıla-i rahim ömrü uzatır.” [1097]

 

1252. Bölüm

Müminin Dünya Ve Ahireti Önemsemesi

 

6002. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mürüvvete zarar vermeyecek ve israfla sonuçlanmayacak şekilde, helaldan isteklerini karşılayarak nefislerinizi dünyadan nasiplendirin ve bu yoldan din işleri hususunda yardım alın. Şüphesiz şöyle rivayet edilmiştir: “Dünyasını dini için veya dinini dünyası için terk eden kimse bizden değildir.” [1098]

6003. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en himmetlisi dünya ve ahiret işlerine himmet gösteren mümin kuldur.” [1099]

6004. Lokman (a.s) oğluna nasihat ederek şöyle buyurmuştur: “Ey oğulcağızım! Ahiretine zarar verecek şekilde dünyaya koyulma ve insanlara yük olacak şekilde dünyayı terk etme.” [1100]

 

1253. Bölüm

Dünyanın Misali

 

Kur’an:

Dünya hayatı gökten indirdiğimiz su gibidir ki, onunla bitkiler yetişip birbirine karışmıştır. [1101]

Onlara, dünya hayatı misalinin tıpkı şöyle olduğunu anlat: Gökten indirdiğimiz su ile yeryüzünde yetişen bitkiler birbirine karışır, ama sonunda rüzgarın savuracağı çerçöpe döner. Allah her şeyin üstünde bir kudrete sahip olandır. [1102]

6005. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyanın misali yılanın misalidir; dokunulması yumuşak ama içi öldürücü zehirdir. Akıllı insanlar ondan sakınır, çocuklar ona ellerini uzatır.” [1103]

6006. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz dünyanın misali yılan misalidir; dokunulması yumuşak, ısırması ise şiddetlidir. O halde kendisiyle çok az birlikte olacağın için dünyadan hoşuna gidenlerden uzaklaş. Dünyadan seni sevindiren her şeyden daha çok sakın. Zira her kim sevinçle dünyaya bağlanırsa o sevinç kendisini hoş olmayan olaylara sürükler.” [1104]

6007. Ashabtan birisi şöyle diyor: “Ben Allah’ın Resulü (s.a.a) ile birlikteydim. Kendisinden bir şeyi uzaklaştırdığını gördüm ve şöyle dedim: “Ey Allah’ın Resulü! Allah’ın selamı sana ve Ehl-i Beyt’ine olsun. Kendinden neyi uzaklaştırıyorsun?” Allah Resulü şöyle buyurdu: “Dünya karşımda tecessüm etti ve ben ona şöyle dedim: “Benden uzaklaş!” Dünya yeniden döndü ve şöyle dedi: “Sen benden kaçatıysan da senden sonra gelenler benden kaçamayacaktır.” [1105]

6008. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bu dünyanın misali, baştan aşağı yırtılarak kopmak üzere olan son bir ipe bağlı kalan elbise misalidir.” [1106]

6009. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya içtikçe susuzluğu arttıran ve sonunda insanı öldüren deniz suyu misalidir.” [1107]

6010. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya mavi gözlü bir kadın şeklinde Mesih’e (a.s) tecessüm etti. Mesih (a.s) ona şöyle buyurdu: “Kaç defa evlendin?” Dünya, “Çok!” dedi. Mesih (a.s) şöyle buyurdu: “Onların tümü seni boşadı mı?” Dünya şöyle dedi: “Hayır! Hepsini öldürdüm.” Mesih (a.s) şöyle buyurdu: “Senin geriye kalan kocalarına eyvahlar olsun! Nasıl da geçmişten ibret almıyorlar.” [1108]

6011. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya zehir gibidir. Onu bilmeyen kimse yer.” [1109]

6012. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz dünya onu tanımayanların düştüğü bir tuzaktır.” [1110]

6013. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya, durduğunda duran ve peşisıra gittiğinde uzaklaşan gölgen gibidir.” [1111]

6014. Misbah’uş-Şeria’da yer aldığına göre İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya başı kibir, gözü hırs, kulağı tamah, dili riya, eli şehvet, ayağı kendini beğenmişlik, kalbi gaflet, rengi fena ve ürünü yokluk olan bir suret mesabesindedir.” [1112]

6015. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hüseyin (a.s) Kufe’ye doğru gitmeye hazırlanınca İbn-i Abbas, yanına vararak, Tef (Kerbela) taraflarında öldürüleceği sebebiyle gitmemesi için ona Allah ve akrabalık hakkına yemin içtirdi. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurdu: “Ben öldürüleceğim yeri senden daha iyi biliyorum. Ben dünyadan ayrılmak dışında bir şey istemiyorum. Ey İbn-i Abbas! Sana Müminlerin Emiri (a.s) ve dünyanın hikayesini anlatayım mı?...

Müminlerin Emiri (a.s) bana şöyle nakletti: “Ben Fatıma’nın olan Fedek bağlarının birinde büyük bir istekle elimde kürek çalışıyordum. Aniden içeri bir kadın girdi. Ona bakınca güzelliğinden neredeyse kalbim duracaktı. Onu Kureyş kadınlarının en güzeli olan Amır Cümi’nin kızı Buseyne’ye benzettim. O kadın bana şöyle dedi: “Ey Ebu Talib’in Oğlu! Seni bu kürekten müstağni kılmam için benimle evlenmeyi ister misin? Böylece sana yer yeryüzünün hazinelerini gösteririm ve tüm mülk senin ve senden sonra geriye kalan soyunun olur.” Ona şöyle dedim: “Sen kimsin? Seni ailenden isteyeyim?” O, “Ben dünyayım!” dedi. Müminlerin Emiri (a.s) şöyle buyurduğunu söyledi: “Git ve başkasını bul. Sonra küreğimi elime alarak kendi kendime şu şiiri okudum:

“Aşağılık dünyanın kandırdığı kimse şüphesiz kaybetmiştir. Bu dünya aldattığı ümmetlere asla bir şey bağışlamaz. Dünya Buseyne’nin güzel yüzüyle bana geldi. Güzelliği onun gibiydi. Ona şöyle dedim: “Başka birini aldat! Şüphesiz ben dünyadan yüz çevirdim ve cahil değilim. Ben dünyaya ne yapayım? Zira Muhammed o taşlar arasına düştü. Farzedelim dünya hazinelerini, incilerini, Karun’un varlığını ve kabilelerin mülkünü bana verdi. Hepsi yok olacak değil midir? Hazinedarlarından bağışlanması istenir. O halde benden başkasını kandır. Benim senin mülk, izzet ve bağışına rağbetim yoktur. Nefsim kendisine verilen rızka kanidir. Ey dünya! Git maceracılarla işine bak. Ben Allah’ı göreceğim günden korkuyorum. Ebedi ve yok olmayacak azaptan korkuyorum.” [1113] [1114]

Ben şöyle diyorum: “Nehc’ul-Belağa-i Keyderi’de, Müminlerin Emiri’nin takva sahiplerinin niteliği hakkında Hemmam’a söylediği, “Dünya onları istedi ama onlar dünyayı istemedi” sözünü şerh ederken şöyle denilmiştir: “Müminlerin Emiri’nin kerametlerinden biri de İmam Sadık’ın babalarından (a.s) nakl ettiği –Hadisin şarihi zikredilen hadisin benzerini- rivayettir.” Daha sonra şöyle demektedir: “İşte İmam Ali’nin (a.s), “Dünya onları istedi, ama onlar dünyayı istemedi sözünün anlamı da budur.”               [1115]

 

1254. Bölüm

Dünya Ehlinin Misali (1)

 

6016. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz dünya ehli bir konakta konaklayan, aniden kafile önderinin göç emrini verdiği ve herkesin göçtüğü bir kervan misalidir.” [1116]

6017. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya ehli uyku halinde götürülen kervan misalidir.” [1117]

6018. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz sizlerin ve dünyanın misali bir yolda giden ve adeta o yolu katetmiş olan, bir işarete varmak isteyen ve adeta ona ulaşmış olan yolcular misalidir.” [1118]

6019. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz dünya az bir dinlenme yeridir. Kalınacak yer değildir. Sizler dünyada, bir konakta konaklayan, kısa bir süre dinlenen, sonra göçen ve gece  gündüz yol alan bir kervan gibisiniz. Onlar (kervan ehli) dünyaya hafif yüklerle girdiler, ama ağır yüklerle çıktılar. Uzaklaştıkları konakta bir daha konaklamazlar ve terk ettikleri yere bir daha geri dönmezler.” [1119]

6020. Resulullah (s.a.a), kendisine “İnsan dünyada nasıldır?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Göçüp giden kafile gibidir.” Kendisine, “İçinde ne kadar kalırlar?” diye sorulunca da, “Kervandan geride kalan kimse miktarınca” diye buyurdu. Kendisine, “Dünya ve ahiret arasındaki mesafe ne kadardır?” diye sorulunca da şöyle buyurdu: “Göz açıp kapayıncaya kadar. Nitekim Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Onlar, kendilerine söz verileni gördükleri gün dünyada sadece gündüzün bir müddeti eğlendiklerini sanırlar. [1120]

6021. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz dünyalık sahibinin misali suda yürüyen kimse misalidir. Acaba suda yürüdüğü halde ayaklarının ıslanmaması mümkün müdür?” [1121]

 

1255. Bölüm

Dünya Ehlinin Misali (2)

 

6022. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sakın dünya ehlinin dünyaya yöneldiğini ve hırsla dünyaya kapıldığını görüp aldanmayasın. Zira onlar birbirine hırlayan, güçlülerin güçsüzleri yediği büyüklerin küçükleri mağlub ettiği vahşi yırtıcılar ve havlayan köpekler gibidirler. Onların bir kısmı esir, bir kısmı başı boş bırakılmış hayvanlar gibidirler. Akıllarını kaybetmiş, bilmedikleri yola saplanmışlardır.” [1122]

6023. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yedikleri için rüsva oldukları bir leşe yöneldiler ve o leşe olan sevgi üzere birbiri ile anlaştılar.” [1123]

6024. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Öncekiler sonra­kileri güderler; sonrakiler de öncekilere uyarlar. Aşağı­lık dünyayı elde etmek için savaşırlar, kokmuş leşe sal­dırıp dalaşırlar.” [1124]

 

1256. Bölüm

İnsan ve Dünyanın Misali

 

6025. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünyaya ne yapayım? Benim ve dünyanın misali bir yaz günü öğlen vakti uyumak için bir ağacın gölgesine sığınan ve sonra orayı terkeden bir yolcu misali gibidir.” [1125]

6026. Ömer Allah Resulünün (s.a.a) yanına vardı. Allah Resulü bir hasırın üzerine uzanmış, hasır  bedeninde iz bırakmıştı. Ömer şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü! Daha yumuşak bir yatak bulsanız daha iyi olur.” Peygamber (s.a.a) ona şöyle buyurdu:  “Benim ve dünyanın misali bir yaz günü günün belli bir saatinde ağacın gölgesine inen sonra orayı terkedip giden bir yolcu misalidir.” [1126]

 

1257. Bölüm

Dünyayı İmtihan Eden Kisenin Misali

 

6027. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyayı deneyen kimsenin durumu; harap, kıtlık, dar­lık bir yerden, evi mamur ve geniş, otlağı bol bir yere yol­culuk eden bir kavme benzer; yolun zahmetine, arkadaşlardan ayrılığa yolculuğun meşakkatlerine, yemeğin ya­banlığına katlanır, sonra, genişlik ve bolluk diyarı yurtlarına, yerleşecekleri evlerine gelirler.” [1127]

 

1258. Bölüm

Dünya Bir Metadır

 

Kur’an:

De ki:  “Dünya menfaati öenmsizdir. Allah’tan korkanlar için ahiret daha hayırlıdır ve size kıl payı kadar haksızlık edilmez. [1128]

Allah dilediği kimsenin rızkını genişletir ve bir ölçüye göre verir. Dünya hayatıyla övünenler bilsinler ki dünyadaki hayat ahiret yanında sadece bir geçimlikten ibarettir. [1129]

Size verilen her hangi bir şey, dünya hayatının bir geçimliği ve süsüdür. Allah katında olan daha güzel ve devamlıdır. Akletmez misiniz? [1130]

6028. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ahiret karşısında dünya, ancak sizden birinin parmağını denize sokup, sonra da kendisiyle ne getirdiğine bakan kimse misalidir.” [1131]

6029. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Acaba dünya birinin parmağıyla yaladığı bir şeyden, birinin içtiği su karıştırılmış sütten veya uyuklayan kimsenin uyuklamasından başka bir şey midir?” [1132]

6030. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendine kolay davran. Şüphesiz çok yakında gideceksin, (dünya ile) arkadaşlık azdır, (dünyada) ikamet etmek çok kısadır.” [1133]

6031. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her  fani olan şey azdır.” [1134]

6032. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya fani ve yok olucudur. Eğer o senin için kalsa da sen onun için kalmayacaksın.” [1135]

 

 

1259. Bölüm

Dünya Bir Köprüdür

 

6033. Mesih (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz dünya bir köprüdür. Ondan geçiniz, onu bayındır kılmayınız.” [1136]

6034. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünyada bir garipmişsin veya yoldan geçen biriymişsin gibi ol. Kendini kabirlerde yatanlardan say.” [1137]

6035. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Beka yurduna indiği halde fena yurdu olan dünyayı bayındır kılmaya çalışan kimseye şaşarım.” [1138]

6036. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizden önce ve karşınızda ölüp gidenler gibi olun. Onlar dünyada göçebeler gibi çadır kurdular, sonra konaklarını bırakıp göçtüler.” [1139]

6037. İmam Ali (a.s), bir duasında  şöyle buyurmuştur: “Allahım! İçinde insanı yere seren çukurların kazıldığı bir yurtta nasıl yol alınabilir...? Allahım! Dünyanın hile ve aldatmasından sana sığınırım ve dünya köprüsünden geçmek için senden yardım dilerim.” [1140]

 

1260. Bölüm

Dünya Geçiş Yurdudur

 

Kur’an:

Ey kavmim! şüphesiz bu dünya hayatı geçicidir, ama ahiret, doğrusu işte o, kalınacak yurttur. [1141]

6038. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey İnsanlar! Dünya yurdu geçiş yurdu, ahiret yurdu ise karar kılınacak yurttur. Dünyadan ahiretiniz için azık alın.” [1142]

6039. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya kalmak yurdu değil, geçiş yurdudur. Orada iki tip insan vardır: Biri özünü (nefsi isteklere) satarak kendisini he­lak eder; diğeri de özünü (Allah’a) satarak kendisini (azaptan) kurtarmış olur.” [1143]

6040. İmam Ali (a.s) oğlu İmam Hasan’a (a.s) yaptığı vasiyetlerin birinde şöyle buyurmuştur: “Ey oğulcağızım! Dünya için değil, ahiret için yaratıldığını bil. Beka için değil, yok ol­mak için hayat için değil, ölüm için yartıldın. Ne kadar kalacağını bilmediğin bir evde, alınıp götürüleceğin bir durakta, ahırete varaca­ğın bir yoldasın.” [1144]

6041. Mesih (a.s) şöyle buyurmuştur: “Deniz dalgasının üzerinde kim ev yapar. Dünyanın hali işte budur! O halde dünyayı kalış yeri edinmeyin.” [1145]

6042. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünya yurdu olmayanın yurdudur. Malı olmayanın malıdır. Aklı olmayan kimse dünya için toplar ve ilmi olmayan kimse dünya için düşmanlığa kalkışır. Allah’a itimadı olmayan kimse dünya hakkında haset eder ve yakini olmayan kimse dünya için çaba gösterir.” [1146]

6043. Rivayet edildiği üzere Cebarail (a.s), Nuh’a (a.s) şöyle demiştir:  “Ey Peygamberlerin en uzun ömür süreni! Dünyayı nasıl gördün?” Nuh (a.s) şöyle buyurdu: “Bir kapısından girip diğer kapısından dışarı çıktığım iki kapılı bir ev gibi.” [1147]

bak. 1238. Bölüm

 

1261. Bölüm

Dünya Bir Andır

 

6044. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya geçen bir gün ve biten bir ay gibidir.” [1148]

6045. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya son bulucu, ahiret ise ebedidir.” [1149]

6046. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Adeta dünyada olan şeyler az sonra yok olacak,  ahirette olan şeyler ise yok olmayacak ve her gelecek olan yakin gibidir.” [1150]

6047. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünya bir andır; o halde onu itaatle geçirin.” [1151]

6048. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a itaat hususunda sabredin ve Allah’a karşı günah işlememe hususunda sabırlı olun. Şüphesiz dünya bir andır. Dünyadan geçip giden vakitlerin ne sevincini duyarsın ne de hüznünü. Henüz gelmemiş olanın ise ne olacağını bilemezsin. O halde içinde bulunduğun anda sabırlı ve sevinçli ol.” [1152]

 

1262. Bölüm

Dünya Gölgenin Hareketi Gibidir

 

6049. İmam Zeyn’ul Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz doğuda ve batıda, denizde ve karada, çölde ve dağda, Allah’ın velilerinden bir velinin veya Allah’ın hakkını bilen kimsenin nezdinde güneşin üzerine doğduğu her şey bir gölgenin hareketi gibidir.” [1153]

6050. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyayı konakladığın ve sonra terkettiğin bir konak, rüya aleminde gördüğün ve uyandığında kendisinden hiç bir eser görmediğin bir mal gibi gör. Ben bunu sana örnek olarak söyledim. Zira dünya akıl ve ilim sahibi kimseler nezdinde bir gölgenin hareketi gibidir.” [1154]

6051. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz akıllı kimselerin gözünde dünya bir gölgenin hareketi gibidir; henüz yayılmadan toplanır ve uzamadan kısalır.” [1155]

6052. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya alimler nezdinde bir gölge gibidir.” [1156]

6053. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aldananları aldatan şeyler sizi de al­datmasın. O, belli bir zamanda devam edecek olan, uzun bir gölgedir.” [1157]

6054. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya bir bulut gölgesi ve insanın uykuda gördüğü bir rüya gibidir.” [1158]

6055. Hasan bin Ali (a.s) sürekli şu şiiri örnek veriyordu:  “Ey dünya lezzetlerinin ehli! Bu lezzetler kalıcı değildir. Geçici gölgeye aldanmak şüphesiz ahmaklıktır.” [1159]

el-Mev’izet, 4130. Bölüm

 

1263. Bölüm

Dünya Derin Bir Denizdir 

 

6056. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Lokman oğluna şöyle buyurmuştur: “…Şüphesiz dünya derin bir denizdir. Bir çok insan bu denizde boğulmuştur. O halde bu denizdeki gemi ilahi takva olmalıdır. Yatağı iman, yelkeni tevekkül, kaptanı akıl, kılavuzu ilim ve dümeni sabır olmalıdır.” [1160]

6057. Bir rivayette şöyle yer almıştır: “Ey oğulcağızım! Şüphesiz dünya bir çok neslin boğulduğu bir denizdir. O halde bu denizde gemi Allah-u Teala’dan sakınma, köprün Allah’a iman, yelkeni tevekkül olmalıdır. Böylece ey oğulcağızım kurtuluşun umulur! Ama kurtulacağını zannetmiyorum!” [1161]

6058. Lokman (a.s) oğluna öğüt vererek şöyle buyurmuştur: “Oğulcağızım! Dünya derin bir denizdir. Onda bir çok varlık helak olmuştur. O halde bu denizdeki gemin iman, yelkenin tevekkül, içindeki azığın ilahi takva olsun. Eğer kurtulursan bu Allah’ın rahmetiyledir ve eğer helak olursan kendi günahların sebebiyledir.” [1162]

6059. Evzai şöyle diyor:  “Şüphesiz Lokman Hekim şehrinden çıkarak Musul’un köylerinden Kumas adındaki bir köye vardı. Orada tahammülü bitince...kapıları kapattı. Çocuğuna seslendi, ona öğüt verdi ve şöyle dedi: “Ey oğulcağızım! Dünya derin bir denizdir. İçinde bir çok insan helak olmuştur. O halde dünyanın işinden azık edin ve içi ilahi takva olan bir gemi hazırla. Sonra bu gemiye bin ki kurtuluşa eresin. Gerçi yine de kurtulmayacağından korkuyorum. Oğulcağazım! O gemi imandır, yelkeni tevekkül, dümeni sabır, kürekleri ise oruç, namaz ve zekattır. Oğulcağazım her kim gemi olmaksızın denize açılırsa boğulur.” [1163]

 

1264. Bölüm

Dünya Misafirhanedir

 

6060. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Şüphesiz dünyada olan kimse misafirdir! İnsanların elinde olan şey ödünçtür. Şüphesiz misafir sonunda gidicidir ve ödünçler geri çevrilmelidir.” [1164]

6061. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ebu Zer (a.s) bir hutbesinde şöyle buyurmuştur: “Ey ilim talibi! Sakın ailen ve malın seni alı koymasın! Onlardan ayrılacağın gündesin. Onlarda bir gece kaldığın, sabah onları terk ettiğin ve başkalarının yanına gideceğin bir misafir gibi.” [1165]

6062. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünyada misafirler gibi olunuz.” [1166]

6063. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz sizler ve bu dünyada arzuladıklarınız geçici misafirlersiniz.” [1167]

 

1265. Bölüm

Dünya Belalarla Çevrilmiştir

 

6064. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya, belalarla çevrilmiş ve hıyanetle tanınmış bir evdir. Ne kendi hali sabit kalır, ne de sakinleri güvenlik ve esenlik içindedir! Çeşit çeşit durumları, durmadan değişen halleri vardır. Dünya hayatı kınanmış, orada emniyette olmak imkansız kılınmıştır.” [1168]

6065. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Savaş, soygun, yağma ve helak yur­dudur. Dünya ehlinin bir ayağı mezarda; gidenlere ka­vuşacak, kalanlardan ayrılacak durumdadır. Yolları şaşırtıcıdır.” [1169]

6066. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Şüphesiz dünya  zorluk, zahmet zeval ve intikal yurdudur. Lezzetleri, hayatın acılarıyla eşit değildir. Dünyanın mutlulukları mutsuzluklarına vefa göstermez, yükselişleri alçalışına karşı direnmez. [1170]

6067. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya gariplerin yurdu ve mutsuzların vatanıdır.” [1171]

6068. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya sıkıntı ve mihnet diyarıdır.” [1172]

6069. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya musibetler, belalar ve tatsız olaylarla doludur.” [1173]

6070. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın gazabına en yakın ve rızasına en uzak yurt dünyadır! Dünya hallerinin değişmesini ve ayrılıklarını çok iyi bildiğiniz için, dünyanın gamına ve zorluklarına göz yumun.” [1174]

6071. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya ceza, zeval, fena ve bela yurdudur. Nuru karanlık, hayatı bulanık, zengini fakir, sağlıklısı hasta ve azizi zelildir.” [1175]

6072. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey İnsanlar! Bu dünya hüzün diyarıdır; sevinç diyarı değil. Eğri büğrüdür, doğru değil. Onu tanıyan kimse hiç bir ümidine sevinmez ve hiç bir mutsuzluğuna üzülmez.” [1176]

 

1266. Bölüm

Dünya Hiç Kimse İçin Sefalı Değldir

 

6073. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya, sizden sevince ulaşan herkesi sonunda ağlatmıştır, güvenlik kanadı altında sabahlayan herkes şiddetli bir belanın inişinden, bir nimeti kaybetmekten veya bir afiyetin zevalinden dolayı korku içinde olmuştur. Bütün bunların ötesinde de ölüm vardır.” [1177]

6074. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı şahit tutuyorum ki bu dünyada sevindirici bir nimete ulaşınca, başka bir nimeti kaybederek hüzne boğulursunuz.” [1178]

6075. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyada bir sevince ulaşan herkesi dünya, ardından göz yaşına boğmuştur. Dünyanın hoşnutluğuna ulaşan herkesi, dünya ardından sıkıntılara düşürmüştür. Nimet yağmurunun ıslattığı herkesi, bela ve mihnet bulutları da ıslatmıştır.” [1179]

6076. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her yudum suda boğaza kaçıp boğulma, her lok­mada boğazda durup ölme tehlikesi vardır. Bir nimetine ancak bir başkasından ayrılarak nail olabilirsiniz.” [1180]

6077. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Şüphesiz dünya ters yüz ve baş aşağı olmuştur. Lezzetleri kararmıştır, bağışları hüzün vericidir. Yaşamı dert dolu, kalışı geçicidir. Talep edenine inatçılık etmekte ve süvarisini helak etmektedir. Kendisine güvenene hıyanet etmektedir. Kendisine dayananı yerinden söküp almaktadır. Topluluğu dağılmaya yüz tutmuş bağı kopmak üzeredir. [1181]

 

1267. Bölüm

Dünyanın Çocukları Olmayın

 

Kur’an:

Dünya hayatının geçici menfaatine göz dikmeyin.  Allah katında bir çok ganimetler vardır. [1182]

Yeryüzünde ağır basıncaya kadar düşmanı esir almak hiç bir peygambere yaraşmaz. Geçici dünya malını istiyorsunuz, oysa Allah ahireti kazanmanızı ister. [1183]

6078. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah dünyayı dost ve düşmanına verir. Ama ahireti sadece sevdiğine verir. Şüphesiz dünya ve ahiretin çocukları vardır. Siz ahiretin çocukları olun ve dünyanın çocukları olmayın.” [1184]

 

1268. Bölüm

Dünya Elden Ele Gezer

 

6079. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz dünya elden ele gezer. O halde dünyadan nasibini en güzel şekilde taleb et ki sıra sana gelsin.” [1185]

6080. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünya elden ele gezer. Her ne kadar zayıf da olsan, lehine olduğunda sana ulaşır. Eğer zararlı olursa, güçlü de olsan, kendinden uzaklaştıramazsın.” [1186]

 

1269. Bölüm

 Dünya (Çeşitli)

 

6081. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Size ne olmuş da elde ettiğiniz az bir dünyayla seviniyor ve ahiretten mahrum olduğunuz nice şeye hüzünlenmiyorsunuz? [1187]

6082. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Dünya sebepleri kopucu ve ödünçleri geri dönücüdür. [1188]

6083. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya kime yönelirse başkalarının güzelliklerini de ona bağışlar. Dünya her kimden yüz çevirirse kendi güzelliklerini de ondan alır.” [1189]

6084. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya ehli akıllı olsaydı, dünya viran olurdu.” [1190]

6085. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın tesellisiyle teselli bulmayan kimse dünyanın hasretlerinden canı boğazına gelir.” [1191]

6086. Allah-u Teala Peygamberlerinden birine şöyle vahyetti: “Dünyayı dadı, ahireti ise anne edinin.” [1192]

6087. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim sağlık içinde sabahlar, ailesi içinde rahat olur ve günlük yiyeceği bulunursa dünya hayrı kendisine verilmiş gibidir.” [1193]

6088. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dünyayı terk etmek sabır bitkisinden daha acı ve aziz ve celil olan Allah yolunda kılıçların kırılmasından daha şiddetlidir.” [1194]

6089. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya ve din kazancı çok zor olmuştur. Dünya malından hangisine el uzatırsan senden önceki facir birinin de buna el uzattığını görürsün. Ahiret kazancını elde etmek hususunda ise sana yardım edecek birini bulamazsın.” [1195]



162. Konu

el- Deniye

Aşağılık

 

 

 

 

 


bak.

F 170. Konu, ez-Zillet; 234. Konu, es-Siflet


 


1270. Bölüm

Alçaklık

 

6090. İmam Hasan (a.s), “alçaklık nedir?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Aza bakmak ve küçük bir şeyi esirgemek.”[1196]

6091. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aşağılık nefis, aşağılık şeylerden asla ayrılmaz.” [1197]

6092. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en akıllısı her türlü aşağılıktan en uzak olanıdır.” [1198]

6093. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mümin kimse, kalbi her türlü aşağılıktan temiz olandır.” [1199]

6094. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aşağılık insanla çekişme ki sana karşı küstahlaşır.” [1200]

6095. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nefsini her türlü aşağılıktan temiz kıl ve ahlaki güzellikleri elde etmeye çalış ki, günahlardan kurtulasın ve yücelikleri elde edesin.” [1201]

6096. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Takva insanı her türlü aşağılıktan münezzeh kılar.” [1202]

6097. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aşağılık şeylerden uzak durmak düşmanı hor ve hakir kılar.” [1203]



163. Konu

ed- Dehr

Dehr-Zaman

 

 

 

 


bak.

F 161. Konu, ed- Dunya; 1729. Bölüm, es-Sebb


F  

 


 

1271. Bölüm

Dehr-Zaman

 

6098. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zaman bedenleri eskitir, arzuları yeniler, ölümü yaklaştırır ve arzuları uzaklaştırır. Her kim zamanı elde ederse sıkıntıya düşer ve her kim kaybederse incinir.” [1204]

6099. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz zaman mahkum edilmeyen bir düşman, zulmetmeyen bir talip ve yenilmeyen bir savaşçıdır.” [1205]

6100. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zaman geçenlerle akıp gittiği gibi kalanlarla da akıp gidiyor. Giden zaman geri dönmez. Onun içindekiler de ebedi ve son­suz kalmazlar. İşinin sonu başlangıcındaki gibidir. İş­leri birbirine benzer, nişaneleri açıktır.” [1206]

6101. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya, okunu yayına takmış. O okun sivri ucu hedefini şaşmaz, yarası da tedavi edilmez. Diriyi ölü yapar, sağlamı sakat, başı selamette olanı da derde sokar. Kurtulanı helak oklarına hedef kılar.” [1207]

6102. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zaman halini değiştirdiği bir halde sen nasıl kendi halinde kalabilirsin?” [1208]

6103. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim zamanı kınarsa, kınaması uzar.” [1209]

6104. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Halkın "ne mutlu ona" dediği kimseye, zaman kötü bir günü gizler.” [1210]

 

1272. Bölüm

Zaman İki Gündür

 

6105. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zaman iki gündür. Bir gün lehine, bir gün aleyhine. Lehine olunca azma ve aleyhine olunca üzülme. Zira her ikisiyle de imtihan ediliyorsun.” [1211]

6106. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zaman iki gündür. Bir gün lehine, bir gün de aleyhine. Lehine olunca azma, aleyhine olunca da sabırsızlık gösterme.” [1212]

6107. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zaman iki gündür. Bir gün lehine bir gün aleyhine. Lehine olunca azma ve aleyhine olunca da sabret.” [1213]

6108. İmam Ali (a.s), oğlu Hasan’a (a.s) yaptığı vasiyetinde şöyle buyurmuştur: “Ey oğulcağızım! Bil ki zaman sürekli yüz değiştirmekte, değişmektedir. O halde şiddetle kınayan ve insanlar nezdinde özrü az olan kimselerden olma.” [1214]

6109. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Zaman iki halet üzeredir: Yok olma ve bağışlama. Yok ettiğinin dönüşü olmaz ve bağışladığı şey devam etmez. [1215]

 

1273. Bölüm

Zamana Karşı Yardımcı

 

6110. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zamana karşı sadece akıldan yardım alınır.” [1216]

bak. 365. Konu, el-Akl

 

1274. Bölüm

İnkarcılar/Materyalist

 

Kur’an:

Hayat, ancak bu dünyadaki hayatımızdır. Ölürüz ve yaşarız; bizi ancak zamanın geçişi yokluğa sürükler” derler. Onların bu hususta bir bilgisi yoktur, sadece böyle sanırlar. [1217]

6111. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın Resulü inkarcılara yönelerek şöyle buyurdu: “Hangi delille eşyanın olması gerektiğini, sürekli olduğunu ve olacağını söylüyorsunuz?” Onlar şöyle dediler: “Zira biz gözlerimizin gördüğüyle hükmediyoruz. Varlıklar için bir yaratacı göremiyoruz. Bu yüzden varlıkların önceden var olduklarına ve onlar için bir yokluk görmediğimiz için de sürekli var olacaklarına hükmediyoruz.” Allah’ın Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: “Varlıkların ezeliyetini gördünüz mü veya onlar için bir ebediyet müşahade ettiniz mi... Gördüğünüz bu varlıkların hepsi birbirine muhtaçtır. Her birinin vücudu başkasıyla bağlantılıdır. Tıpkı bir binanın parçaları gibi birbirine ihtiyaç duyarlar. Aksi takdirde bina uyumlu ve sağlam kalmaz. Diğer gördüğünüz şeyler de böyledir. Eğer sağlamlık ve kemal açısından birbirine muhtaç olan şeyler kadim ve ezeli ise, o halde söyleyin bakayım eğer hadis (sonradan yaratılmış) olsalardı nasıl var olurdu? Hangi niteliklere ve duruma sahip olurdu?” İmam Ali (a.s) şöyle buyurdu: “Bu esnada inkarcılar sustular… “Biz görüşlerimizi yeniden gözden geçireceğiz” dediler.”[1218]



164. Konu

el-Mudahene

Yumuşak Davranmak

 

 

F el-Bihar, 71/360-362, 41/8-11, Terk’ul-Medahne

 

 

 


bak.

F 159. Konu, el-Müdara; 192. Konu, er-Rıfk; 557. Konu, et-Takiyye


F  

 

 


1275. Bölüm

Günahkarlara Yumuşak Davranmak

 

Kur’an:

Onlar isterler ki sen yumuşak davranasın da onlar da sana yumuşak davransınlar. [1219]

6112. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala Şuayb Peygambere (s.a.a) şöyle vahyetmiştir: “Şüphesiz ben kavminden yüz bin kişiye azap edeceğim. Bunların kırk bin kişisi kötüleri, altmış bin kişisi ise iyileridir. Şuayb şöyle arzetti: “Allahım! Kötüler müstahaktır, ama iyiler neden?” Aziz ve celil olan Allah şöyle vahyetti: “Onlar günahkarlara karşı yumuşak davrandılar ve benim gazabım için gazaplanmadılar.” [1220]

bak. el-Ma’ruf (2), 2703. Bölüm; el- Emsal, 3615. Bölüm

 

1276. Bölüm

Kardeşlere Yumuşak Davranmak

 

6113. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kardeşlerin en kötüsü nefsin hususunda sana yumuşak davranan ve ayıplarını örtendir.” [1221]

6114. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Düşman, sadece sana yaptığı zulüm sebebiyle düşman adlandırılmıştır. Dalkavukluk ederek ayıplarını sana söylemeyen kimse, sana zulmeden düşmandır. [1222]

bak. el-Ayb, 3016. Bölüm

 

1277. Bölüm

Nefse Gevşek Davranmak

 

6115. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim nefsine yumuşak davranırsa nefsi onu haram günahlara sürükler.” [1223]

6116. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nefislerinize ruhsat vermeyin. Aksi takdirde gevşersiniz. Hak yolunda gevşemeyin ki hüsrana uğrarsınız.” [1224]

6117. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Nefis­lerinize, sizi zalimlerin yo­luna götürecek ruhsatlar vermeyin ve nefislerinize karşı sizleri isyana daldıracak şekilde yumuşak davranmayın. [1225]

6118. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ahireti amelsiz ümideden kimseden olmayın... O insanları kınar, ama kendisine karşı gevşek davranır.” [1226]

bak. el-Ayb, 3011. Bölüm

 

1278. Bölüm

Hak Hususunda Yumuşak Davranmak

 

6119. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizden her biriniz hakla karşılaştığınızda ve onun hak olduğunu bildiğinizde sakın yumuşak davranmayın. Aksi takdirde apaçık bir hüsrana düşersiniz.” [1227]

6120. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Canıma andolsun, hakka karşı duranlara ve sapıklık yolunda yürüyenlere karşı savaşmak hususunda müsamaha ve gevşeklik göster­mem.” [1228]

6121. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah, size rahmet eylesin! Biliniz ki sizler, gerçekler doğrultusunda hakça konuşulanların az olduğu, doğruyu söyleyenin dilinin tutulduğu, hakka sarılanın zayıf düştüğü bir zamanda yaşıyorsunuz. Zamanın ehli isyanda karar kılmış, dalkavuklukta uzlaşmışlardır.” [1229]

el-Hakk, 900. Bölüm



165. Konu

el- Devlet

Devlet

 

 

 

 

 


bak.

F 19. Konu, el-İmaret; 22. Konu, el-İmamet; 560. Konu, el-Velayet (1)

F ed- Dünya, 1268. Bölüm; er-Re’y, 1427. Bölüm; el-Müstaz’af, 2375. Bölüm


F  


 

1279. Bölüm

Her Devletin Bir Ömrü Vardır

  

Kur’an:

Eğer siz  bir yara almışsanız, (size düşman olan)  o topluluk da  benzeri bir yara almıştır. Böylece biz, Allah'ın gerçek müminleri ortaya çıkarması ve içinizden şahitler edinmesi için, bu günleri bazen lehe, bazen da aleyhe döndürüp duruyoruz. Allah, zulmedenleri sevmez. [1230]

6122. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her devletin bir ömrü vardır.” [1231]

6123. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz hakkın bir devleti, batılın da bir devleti vardır.” [1232]

6124. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Devlet sırt çevirdiği gibi yönelir de.” [1233]

 

1280. Bölüm

Yüce İnsanların Devleti

 

6125. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yüce insanların devleti en üstün ganimet, aşağılık insanların devleti ise yüce insanların horluk sebebidir.” [1234]

6126. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yüce insanların devleti, güzellikleri aşikar kılar. Aşağılık insanların devleti ise kötülükleri ve ayıpları ortaya çıkarır.” [1235]

6127. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Adil insanın devleti farzlardandır. (kalıcıdır) Zalim insanın devleti ise olasılıklardandır. (geçicidir)” [1236]

6128. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yüce insanların devleti, en faydalı ganimetlerdendir.” [1237]

6129. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Cahilin devleti değişime doğru hareket halinde olan yabancı gibidir (kalıcı değildir). Akıllı insanın devleti birleşmeye iştiyak duyan akraba gibidir. [1238]

 

1281. Bölüm

Kötülerin Devleti

 

6130. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kötülerin devleti iyilerin zahmete düşmeleridir.”[1239]

6131. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kötülerin devleti iyilerin zilletidir.” [1240]

6132. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aşağılık insanların devleti zulüm ve fesat üzere kuruludur.” [1241]

 

1282. Bölüm

Devleti Yok Eden Sebep

 

6133. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Devletin zevali, aşağılık insanları seçmektendir.” [1242]

6134. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Devletlerin sona ermelerinin dört delili vardır: Temel şeyleri zayi etmek, aldatıcılığa sarılmak, aşağılık insanları öne geçirmek ve üstün şahsiyetleri geri itmek.         [1243]

6135. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aşağılık insanlara yakın olmak talihin yüzçevirdiğinin alametlerindendir.” [1244]

6136. İmam Ali (a.s), Ziyad b. Ebih’i Abdullah b. Abbas’ın yerine Faris valisi olarak tayin ettiğinde yaptığı uzun bir konuşmasında onu, fazla harac almaktan sakındırarak şöyle buyurmuştur: “Adalet ve insafa riayet et; zulüm ve haksızlıktan sakın. Zulüm, halkın dağılmasına neden olur; haksızlık ise işi kılıca götürür.” [1245]

 

1283. Bölüm

Devletin Beka Sebebi

 

6137. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bu haklar­dan Allah’ın farz kıldıklarının en büyüğü, yöneticinin halk, halkın da yönetici üzerindeki hakkıdır... O halde halk yöneticinin hakkını ve yönetici de halkın hakkını eda ederse aralarında hak üstün olur, dinin programları uygulanır, adaletin nişaneleri doğrulur, kanunları halk arasında yürürlükte olur. Zaman bununla ıslah olur, düşmanın ümitlerinin ümitsizliğe dönüşmesi ve devletin bekası bununla gerçekleşir.” [1246]

6138. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Devletler adalet gibi hiç bir şeyle korunmamıştır.” [1247]

6139. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Devletlerin bekası adil sünnetleri/ilkeleri ikame etmekledir.” [1248]

6140. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim devleti zamanında iyilik etmezse sefalete düştüğü zamanda yardımsız kalır.” [1249]

6141. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim adaletle davranırsa Allah mülk ve devletini sağlam kılar.” [1250]

6142. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Dini, devletinin kalesi ve şükrü nimetlerinin koruyucusu kıl. Dinin koruduğu her devlet mağlub olmaz ve şükrün koruduğu her nimet alınmaz. [1251]

6143. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel siret/metot, kudretin güzelliği ve emirliğin kalesidir.” [1252]

6144. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İşleri korumak için uyanık olmak devletin nişanelerindendir.” [1253]

el-Hayr, 1161. Bölüm; 44. Konu, el-İktisad



166. Konu

ed- Deva

Deva-İlaç

 

F Kenz’ul-Ummal, 10/3, el- Edviye

F Kenz’ul-Ummal, 10/91, Mehzurat’ut-Tedavi

F el-Bihar, 62/62-356, Ebvab’ut-Tib ve’l-Mualecet’il-Emraz ve Havas’il-Edviye

F el-Bihar, 81/202, 2. Bölüm; Adab’ul-Meriz

 

 

 

 


bak.

F 328. Konu, ez-Zufer; 317. Konu, et-Tıb

F el-Humk, 956. Bölüm; ed- Dua, 1192. Bölüm; el-Bela, 418. Bölüm; el- Gazab, 3079. Bölüm; el-Kur’an, 3295. Bölüm; ez-Zenb, 1385. Bölüm



 

1284. Bölüm

Tedavi

 

6145. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Peygamberlerden birisi hastalandı ve şöyle dedi: “Beni hastalandıran kimse şifa vermedikçe kendimi tedavi etmeyeceğim.” Allah-u Teala ona şöyle vahyetti: “Kendini tedavi etmedikçe, sana şifa vermeyeceğim. Zira şifa vermek bendendir.” [1254]

 

1285. Bölüm

Her Derdin Bir Dermanı Vardır

 

6146. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her derdin bir dermanı vardır.” [1255]

6147. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah-u Teala ölüm dışında indirdiği her derdin bir de dermanını indirmiştir. Onu tanıyan tanır, tanımayan ise tanımaz.” [1256]

6148. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah indirdiği her derdin şifasını da indirmiştir.” [1257]

6149. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Tedavi olun. Şüphesiz Allah-u Teala, ölüm ve yaşlılık dışında indirdiği her derdin şifasını da indirmiştir.” [1258]

6150. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey İnsanlar! Tedavi olun. Şüphesiz Allah-u Teala ölüm dışında yarattığı her derdin şifasını da yaratmıştır.” [1259]

 

1286. Bölüm

Çabuk Tedavi Olmak

 

6151. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her ilaç, bir derdi harekete geçirir. Beden için ihtiyaç duyduğu şeyler dışında perhiz etmekten daha faydalı bir şey yoktur.” [1260]

6152. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müslüman hastalığı sağlığına galip gelmediği müddetçe tedavi olmaz.” [1261]

6153. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hastalığınız kendi kendine iyileştiği müddetçe doktorların tedavisine yönelmeyin. Zira doktor bir usta gibidir; az işleri bir çok işlere sebep olur.” [1262]

6154. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bedenin hastalığına tahammül ettikçe, ilaç kullanmaktan sakının. Hastalığa tahammül edemeyince, tedaviye yönelin.” [1263]

6155. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hastalık seninle uyuştuğu müddetçe sen de onunla uyuş.” [1264]

6156. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sağlığı hastalığına galip olduğu halde kendisini tedavi ederken ölen kimseden Allah nezdinde beriyim.” [1265]

6157. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üç şeyin kötü sonuçları vardır...Her ne kadar ilaçtan dolayı sağlıklı kalsa da hasta olmaksızın ilaç kullanmak.” [1266]

6158. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hastalık seni yatağa düşürmedikçe, kendini yatağa düşürme.” [1267]

 

1287. Bölüm

Perhiz En İyi İlaçtır

 

6159. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Perhiz en iyi ilaçtır. Mide hastalıkların evidir. O halde bedenin adet ettiği müddetçe (perhize) adet edin.” [1268]

6160. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Beden için ihtiyaç miktarı dışında yemekten çekinmek en faydalı şeydir.” [1269]

6161. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Perhiz hiç bir şey yememek değil her şeyin hafifini yemektir.” [1270]

6162. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yemekten perhiz etmek hastaya bir zarar vermez.” [1271]

6163. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hastaları yemeğe zorlamayın. Zira Allah onlara su içirir ve yemek yedirir.” [1272]

6164. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hastaya yedi gün sonra perhiz etmek fayda vermez.” [1273]

6165. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Açlık çekmek en faydalı ilaçtır.” [1274]

6166. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Açlık ve hastalık bir araya toplanmaz.” [1275]

bak. el-Bihar, 62/140, 55. Bölüm; ez-Zenb, 1360. Bölüm

 

1288. Bölüm

En Büyük İlaç

 

6167. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Toprak yemek de domuz eti yemek gibi haramdır. Her kim, içinde her derdin  şifası olan Hüseyin’in (a.s) kabrinin toprağı dışında, bir toprak yediği için ölürse ben onun namazını kılmam. Ama eğer her kim onu da (İmam Hüseyn’in –a.s- toprağını da) heves üzere yerse, kendisine şifa vermez.” [1276]

6168. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Teberrük olsun diye toprağımdan bir şey almayın. Zira ceddim Hüseyin b. Ali’nin (a.s) toprağı dışında herhangi bir toprağı yemek haramdır. Zira Allah-u Teala bu toprağa Şialarımız ve dostlarımız için şifa bağışlamıştır.” [1277]

6169. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hüseyin’in (a.s) kabrinin toprağında her derdin şifası vardır ve o en büyük ilaçtır.” [1278]

6170. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çocuklarınızın damağına Hüseyin’in (a.s) toprağını sürün. Şüphesiz Hüseyin’in (a.s) toprağı her güvenliğin sebebidir.” [1279]

bak. el-Bihar, 101/118, 16. Bölüm

 

1289. Bölüm

Haram Şeylerle Tedavi Olmak

 

Kur’an:

Şüphesiz size ölü hayvan etini, kanı, domuz etini, Allah'tan başkası için kesilen hayvanı haram kılmıştır; fakat, darda kalana, başkasının payına el uzatmamak ve zaruret miktarını aşmamak üzere günah sayılmaz. Çünkü Allah bağışlayandır, merhamet edendir. [1280]

Size ne oluyor ki, Allah size darda kalmanızın dışında, haram olanları genişçe anlatmışken adının üzerine anıldığı şeyden yemiyorsunuz? Doğrusu çoğunluk, heva ve heveslerine uyarak, bilmeden sapıtıyorlar. Aşırı gidenleri en güzel bilen Rabbindir. [1281]

bak. Maide, 3; En’am, 145; Nahl, 115

6171. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah insanları yarattı ve bedenine ve kıvamına sebep olan şeyleri bildi. Onlardan istifade etmeyi helal ve mübah kıldı. Onlara zarar veren şeyi de bildi ve onlardan sakındırdı. Aynı zamanda mecbur kalan ve bedeni sadece onlarla sıhhat ve kıvam bulan kimseye de fazla değil, ihtiyaç ölçüsünce (yasaklanan şeylerden istifade etmeyi) helal kıldı.” [1282]

bak. el-Bihar, 62/79, 52. Bölüm

Kenz’ul Ummal, 10/52, fi’l Mahzurat-i mine’t Tedavi

 

1290. Bölüm

Dünyevi Hastalıkları Tedavi Etmek

 

6172. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsana, hastaların dertlerini derman etmesi gibi dünyevi dertlerini de tedavi etmesi ve hastanın perhiz etmesi gibi dünyevi istek ve lezzetlerden sakınması yakışır.” [1283]

bak. Ez- Zenb, 1385. Bölüm; et-Tekva, 4164. Bölüm ; el-Kalb, 3407. Bölüm

 

1291. Bölüm

Deva (Çeşitli)

 

6173. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Padişah için ilaç yazma. Zira eğer faydalı olursa sana teşekkür etmez ve ona zarar verirse seni itham eder.” [1284]

6174. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nice devalar hastalığa sebep olur ve hastalıklar da ilaç olur.” [1285]

6175. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nice deva hastalık olur ve nice dert şifa olur.” [1286]

6176. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hastalığını bilmeyen kimseyi ilacı yok eder.” [1287]

6177. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hastalık gökten olursa, burada ilaç fayda etmez.” [1288]

6178. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İstiğfar günahların ilacıdır.” [1289]

6179. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer insanlar elmanın özelliklerini bilseydiler hastalıklarını sadece onunla tedavi ederlerdi.” [1290]

6180. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnek sütü ilaçtır.” [1291]

6181. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ecel ne güzel ilaçtır.” [1292]

6182. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İlacın acılığına tahammül etmeyenin hastalığı devam eder.” [1293]



167. Konu

ed- Din

Din

 

F el-Bihar, 68/211, 23. Bölüm, es-Selametu ve’l Ginay fi’d-Din

F el-Bihar, 72/226, 112. Bölüm, el-İstihfafu bi’d-Din

F el-Bihar, 75/301, 76. Bölüm, min bae Dinehu bi dünya gayrihi

 

 

 

 


bak.

F Et-Ticaret, 447. Bölüm; el-İlm, 2860, 2861. Bölümler; el-Hayat, 979. Bölüm; el-İhlas, 1036. Bölüm; ed- Devlet, 1283. Bölüm; es-Salat (1), 2301. Bölüm; eş-Şeriat, 1980-1982. Bölüm; ez-Zühd, 1611. Bölüm; es-Sefer, 1829. Bölüm; el-Akl, 2795. Bölüm; el- Gıybet, 3133. Bölüm; el- Fıkh, 3239. Bölüm


F  


 

1292. Bölüm

Din

 

6183. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üç şeyde insan kendisini hak üzere bilir: İnandığı dinde, kendisine galebe çalan heva ve hevesde ve işlerindeki tedbirde.” [1294]

6184. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Şüphesiz ben birinde hayırlı hasletlerden birini güçlü görürsem onu o haslet için kabullenir ve sahip olmadığı diğer hasletleri görmezlikten gelirim ve onu kendime seçerim, terbiyesini üstlenirim. Ama din ve akıl yokluğunu bağışlamam. Zira dinden ayrılmak güvenden ayrılmaktır. Korkuyla iç içe olan hayat tatlı değildir. Aklın yokluğu ise hayatın yokluğu demektir ve hiç kimse ölüler ile muaşeret etmez.[1295]

6185. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müminlerin Emiri (a.s) konuşmalarında şu cümleyi sık sık ifade ederdi: “Ey insanlar! Dindar olun! Dindar olun! Şüphesiz dindar olduğunuz halde bir kötülük işlemeniz, dinsiz olduğunuz halde iyilik işlemenizden daha hayırlıdır. Zira dinde günah bağışlanır ama dinsizlikte iyilik kabul görmez.” [1296]

6186. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayat sadece dinledir  ve ölüm sadece yakini inkar etmekledir.” [1297]

6187. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bilinki şüphesiz işlerinizin ölçüsü din ve ismetinizin ölçüsü takvadır.” [1298]

6188. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim dininde dikkatli olursa kıyamet günü yüce bir makama erişir.” [1299]

6189. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinde uyanık olmak, kendisine rızık verilen kimseye bir nimettir.” [1300]

6190. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Din izzettir, ilim hazinedir ve suskunluk nurdur.” [1301]

6191. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Din iki nesepten en şerafetlisidir.” [1302]

6192. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Din nurdur.” [1303]

6193. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulu seçince ona dindarlığı ilham eder.” [1304]

 

1293. Bölüm

Dinin Başı ve Sonu

 

6194. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin başı dini tanımak, dini tanımanın kemali onu tastik etmek ve onu tastik etmenin kemali ise onu tek bilmektir.” [1305]

6195. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bil ki şüphesiz dinin başı teslim, sonu ise ihlastır.” [1306]

6196. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin sonu iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak ve hadleri ikame etmektir.” [1307]

6197. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin nihayeti imandır.” [1308]

bak. el- Yakin, 4247. Bölüm

 

1294. Bölüm

Dinin Kökü

 

6198. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Din kökü teslim ve rızayet olan bir ağaçtır.” [1309]

6199. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin kökü emaneti eda etmek ve ahidlere vefa göstermektir.” [1310]

6200. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz din kökü Allah’a yakin, meyvesi Allah yolunda dostluk kurmak ve münezzeh olan Allah yolunda düşmanlık etmek olan bir ağaçtır.” [1311]

6201. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dostum Cebrail bana şöyle dedi: “Şüphesiz bu dinin örneği sabit olan bir ağaç örneğidir; kökü iman, damarları namaz, suyu zekat, dalları oruç, yaprakları güzel ahlak ve meyvesi  haramlardan sakınmaktır. Ağaç sadece meyvesi ile kemale erdiği gibi iman da aynı şekilde haramlardan sakınmakla kemale erer.” [1312]

6202. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinde işlerin kökü namazlara dayanmak ve büyük günahlardan sakınmaktır. Bu işlerden göz açıp kapatıncaya kadar olsun müstağni değilsin. O halde bunlardan gaflet etme  ki bunlardan mahrumiyet insanı helak eder. Eğer ilerleyip fıkıh ve ibadete koyulursan bu senin nasibindir/kemalindir.” [1313]

6203. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dinin kökü sakınmak, başı ise itaattir.” [1314]

6204. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah hak taraftarlarını, Allah’ın düşmanlarını dost ve yardımcı edinmekten sakındırmıştır...Allah’ın düşmanlarını Allah’ın dininin temel ilkelerinden haberdar etmeniz sise helal değildir. Zira eğer bu konuda sizden bir şey duyarlarsa, o konuda size düşmanlık ederler.” [1315]

bak. el-İman, 256. Bölüm; ez-Zuhd, 1611. Bölüm

 

1295. Bölüm

Dinin Başı

 

6205. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin başı yakin doğruluğudur.” [1316]

6206. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin başı takva sahipleriyle arkadaşlık etmektir.” [1317]

6207. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Doğruluk dinin başıdır.” [1318]

6208. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin başı yakinin sağlamlığıdır.” [1319]

6209. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin başı iyilikleri elde etmektir.” [1320]

6210. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin başı heva ve hevese muhalefet göstermektir.” [1321]

bak. el- Yakin, 4242, 4243. Bölümler; el-Vere’, 4058. Bölüm

 

1296. Bölüm

Dinin Düzeni

 

6211. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin düzeni nefsani isteklere muhalefet etmek ve dünyadan münezzeh olmaktır.” [1322]

6212. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin düzeni iki haslettir: Kendini insafa davet etmen ve kardeşlerine mali yardımda bulunman.” [1323]

6213. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Biz Ehl-i Beyt’in sevgisi dinin düzenidir.” [1324]

bak. el-İmamet (1), 134. Bölüm

 

1297. Bölüm

Dinin Toplamı

 

6214. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Takva ve doğruluktan ayrılma. Şüphesiz din, takva ve doğrulukta toplanmıştır.” [1325]

6215. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin toplamı amel ihlasında, emeli kısaltmada, ihsanda bulunmada ve çirkinlikten sakınmadadır.” [1326]

6216. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üç şey dinin toplamıdır: İffet, takva ve haya.” [1327]

bak. el-İslam, 1872. Bölüm

 

1298. Bölüm

Dinin Ölçüsü

 

6217. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İki şey dinin ölçüsüdür: Doğruluk ve yakin.” [1328]

6218. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İslam’ın ölçüsü doğru sözlülüktür.” [1329]

bak. Nehc’ul Belağa, 7. Hutbe; en-Niyyet, 3979. Bölüm

 

1299. Bölüm

Dinin Dayanağı

 

6219. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her şeyin bir dayanağı vardır. Dinin dayanağı ise fıkıhtır.” [1330]

6220. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ruh dinin dayanağıdır, ilim ruhun dayanağıdır ve beyan ise ilmin dayanağıdır.” [1331]

6221. İmam Ali (a.s) Malik Eşter’e yazdığı mektubunda şöyle buyurmuştur: “Dinin direği olan, İslam cemaatini oluşturan, düşmanlara karşı duran, ümmetin çoğunluğu olan halkı daha çok sevmeli ve onlara daha fazla  meyletmelisin.” [1332]

bak. es-Salat (1), 2270. Bölüm; el- Yakin, 4243. Bölüm

 

1300. Bölüm

Dinin Yarısı

 

6222. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Tevhid dinin yarısıdır.” [1333]

6223. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak dinin yarısıdır.” [1334]

bak. ez-Zevac, 1634. Bölüm

 

1301. Bölüm

Dinin En Üstünü

 

6224. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin en üstünü arzuları kısaltmaktır.” [1335]

6225. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dininizin en üstünü günahtan kaçınmadır.” [1336]

6226. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz dinin en üstünü Allah için sevmek ve Allah için buğzetmektir.” [1337]

6227. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin zirvesi sabır, yakin ve nefsani isteklerle cihad etmektir.” [1338]

6228. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en dindarı, şehveti dinini bozmayandır.” [1339]

 

1302. Bölüm

Dinin Temelleri

 

6229. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Altı şey dinin temellerindendir: Halis yakin, Müslümanların hayrını dilemek, namazı ikame etmek, zekat vermek, haccetmek ve dünyadan yüz çevirmek.” [1340]

6230. İmam Sadık (a.s), kendisine, “dinin temeli tevhid ve adalettir. İlminin sahası çok geniştir. Akıllı insan onu derketmelidir. O halde tevhid ve adaleti bana öyle bir anlat ki anlayışı kolay ve ezberlemesi rahat olsun” diye söyleyen birisine şöyle buyurmuştur: “Tevhid, kendin hakkında caiz gördüğün şeyi rabbin hakkında da caiz görmen,  adalet ise yaratıcının, hakkında kınadığı şeyleri ona isnad etmemendir.” [1341]

6231. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Cahil olmanızın size yakışmadığı hususlarda iyi düşünün. Kendi hayrınızı dileyin ve cahil olmanız hususunda hiç bir özrünüzün kabul edilmeyeceği şeyi tanıma hususunda çaba gösterin. Şüphesiz Allah’ın dininin bir takım erkanı vardır ki onları tanımayan kimseye zahiri ibadetlerinin hiç bir faydası olmaz. Her kim onları tanır ve onlara inanırsa ibadetteki güzel ılımlılığı ona zarar vermez.” [1342]

bak. el-İslam, 1871, 1873. Bölümler

 

1303. Bölüm

Dinin Meyvesi 

 

6232. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dindar insan düşünür ve neticede huzura kavuşur. Huzu gösterir ve tevazuya yönelir. Kanaat eder ve bu sebeple müstağni olur. Kendisine verilen şeyden hoşnut olur. İnzivayı seçer ve kardeşlerden müstağni olur. Şehvetleri terkeder ve böylece hür olur. Dünyayı kenara iter ve neticede kötülüklerinden korunur. Hasadeti (kıskançlığı) uzağa atar ve neticede sevgi ortaya çıkar. İnsanları korkutmaz ve bu yüzden de insanlardan korkmaz. Onlara karşı suç işlemez ve bu yüzden de onlardan salim kalır. Hiç bir şeye gönül bağlamaz ve neticede kurtuluşa ve faziletin kemaline erişir. Afiyeti basiret gözüyle görür ve bu yüzden de pişmanlıktan güvende olur.” [1343]

6233. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin meyvesi emanete riayettir.” [1344]

6234. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dini sığınağın ve  adaleti kılıcın kıl ki her türlü kötülükten kurtulasın ve tüm düşmanlarına galip gelesin.” [1345]

6235. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Din insanı korur.” [1346]

6236. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Din en güçlü dayanaktır.” [1347]

 

1304. Bölüm

Dinin Afeti

 

6237. İmam Sadık  (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin afeti haset, kendini beğenmişlik ve böbürlenmektir.” [1348]

6238. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin afeti kötü zanda bulunmaktır.” [1349]

6239. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dinin afeti üç kişidedir: Facir olan fakihde, zalim olan imamda ve cahil olan gayretli (abid) kimsede.” [1350]

6240. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin fesadı tamahtır.” [1351]

6241. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Tamah din için ne kötü bir arkadaştır.” [1352]

6242. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin fesadı dünyadır.” [1353]

 

1305. Bölüm

Dini Korumaya Teşvik

 

6243. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Eğer başına bir bela gelirse malını canına feda et. Eğer bela seni aşarsa malını ve canını dinine feda et. Zira yağmalanan kimse, gerçekte dini yağmalanandır. Evi yıkılan kimse gerçekte dini yıkılandır.” [1354]

6244. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bela gelip çatınca mallarınızı, canlarınıza kalkan kılın. Bir olay ortaya çıktığında canlarınızı dinlerinize feda edin. Bilin ki dini helak olan kimse helak olmuş ve dini yağmalanan kimse yağmalanmıştır.” [1355]

6245. Resulullah (s.a.a), Ali’ye (a.s) yaptığı bir tavsiyesinde şöyle buyurmuştur: “...Beşincisi şu ki canını ve malını dinine feda et.”[1356]

6246. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Din musibeti en büyük musibettir.” [1357]

6247. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinini kaybeden kimse küfür ve delalet uçurumuna düşer.” [1358]

6248. İmam Sadık (a.s), aziz ve celil olan Allah’ın “Böylece Allah onu, onların hilelerinin  kötülüklerinden korudu” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Yani Firavun ailesinin müminini. Allah’a andolsunki onu parça parça ettiler. Lakin Allah dinine zarar vermelerinden onu korudu.” [1359]

6249. İmam Sadık (a.s), musibet esnasında şöyle buyururdu: “Musibetimizi dinimizde kılmayan Allah’a andolsun.” [1360]

bak. Temam’ul Hayr fi unvan’il musibet, 2244. Bölüm

bak. el- Fakr, 3230. Bölüm; ed- Din, 1320. Bölüm

 

1306. Bölüm

Dinin Afetleri

 

6250. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a isyan edene itaat eden kimsenin dini yoktur. Allah’a isnad edilen batıl/yalan bir iftiraya düşen kimsenin dini yoktur. Allah’ın ayetlerinden bir şeyi inkar eden kimsenin dini yoktur.” [1361]

6251. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan olmayan zalim bir imamın velayetine inanan kimsenin dini yoktur.” [1362]

6252. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Takvası olmayan kimsenin dini yoktur.” [1363]

6253. İmam Bakır (a.s) veya İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Batılı güçlendirmeyi Allah’ın dini sanan kimsenin dini yoktur ve zalime itaat etmeyi Allah’ın dininin bir parçası gören kimsenin de dini yoktur.” [1364]

6254. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ahde vefa göstermeyen kimsenin dini yoktur.” [1365]

6255. İmam Bakır (a.s)  veya İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmakla Allah’a itaat etmeyen kimsenin dini yoktur.” [1366]

6256. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mertliği olmayan kimsenin dini yoktur.” [1367]

6257. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz hayır tümüyle akılla derk edilir ve dolayısıyla aklı olmayanın dini yoktur.” [1368]

6258. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’ı gazaplandırarak bir sultanı razı etmeye çalışırsa aziz ve celil olan Allah’ın dininden çıkmıştır.” [1369]

6259. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Din için sevmeyen ve din için buğzetmeyen kismenin dini yoktur.” [1370]

6260. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şekki olan kimsenin dini yoktur.” [1371]

 

1307. Bölüm

Din ve Dindarları Küçümsemekten Sakındırmak

 

Kur’an:

Şöyle derler: “Kendilerini dünyada iken kötü saydığımız kimseleri burada niçin görmüyoruz?” “Onları alaya alırdık; yoksa şimdi gözlere görünmezler mi?” [1372]

Bu söze mi şaşıyorsunuz?  Gülüyorsunuz...Ağlamıyorsunuz. Sürekli gaflet içinde oyalanmaktasınız. [1373]

bak. Saffat, 12-15; Zuhruf, 47; Casiye, 9, 33, 35

6261. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ben sizler hakkında dini küçümsemenizden ve hükmü (hakimliği) satmanızdan korkuyorum.” [1374]

6262. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah’ın dinini hor görmekten sakının. Her kim Allah’ın emrini hor görürse, Allah kıyamet günü onu hor kılar.” [1375]

6263. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dininizi dillerinize pelesenk etmiş, sanki her biri­niz amelini işleyip tamamlamış, efendisinin rızasını ka­zan­mıştır.” [1376]

6264. İmam Sadık (a.s) Ebi Basir’e şöyle buyurmuştur: “Ey Eba Muhammed! Allah cehennemlik düşmanlarınızın dilinden naklettiği şu sözünde sizleri anmıştır. Şöyle derler: “Kendilerini dünyada iken kötü saydığımız kimseleri burada niçin görmüyoruz?” Allah’a yemin olsun ki bu ayetten maksat sadece sizlersiniz. Sizler bu dünyanın ehli nezdinde en kötü insanlarsınız. Oysa Allah’a andolsun ki sizler cennette sevinecek, onlar ise cehennemde sizleri arayacaktırlar. [1377]

bak. el-Bihar, 72/226, 112. Bölüm

 

1308. Bölüm

Dini Küçümsemenin Akıbeti

 

Kur’an:

Dinlerini oyun ve eğlenceye alanları, dünya hayatının aldattığı kimseleri bırak. Kur'an ile öğüt ver ki, bir kimse kazandığıyla helake düşmeye görsün, o takdirde Allah'dan başka ona ne bir yardımcı, ne de bir kurtarıcı bulunur; her türlü fidyeyi de verse kabul olunmaz. Kazandıklarından ötürü yok olanlar işte bunlardır. İnkar etmelerinden dolayı kızgın içecek ve can yakıcı azâb onlaradır. [1378]

“Doğrusu Allah, dinlerini alay ve eğlenceye alan, dünya hayatına aldanan küfredenlere ikisini de haram etmiştir” derler.” Bugünle karşılaşacaklarını unuttukları, ayetlerimizi bile bile küfrettikleri gibi biz de onları unutuyoruz. [1379]

6265. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’ın dinini oyun ve eğlenceye alırsa münezzeh olan Allah onu ebedi olarak ateşe sokar.” [1380]

6266. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a yemin olsun ki o ciddidir, şaka değildir! Hakikattir, yalan değildir! Sesini bütün canlıların kulağına ulaştıran ve hepsini hızla süren ölümü söylüyorum! O halde insanların kalabalık oluşu seni aldatmasın.” [1381]

6267. İmam Sadık (a.s) Abdullah b. Cündeb’e yaptığı vasiyetinde şöyle buyurmuştur: “Ey İbn-i Cündeb! Cehalet çok eskiden beri bayındır olmuş, temeli güçlü kılınmıştır. Bu, Allah’ın dinini oyun olarak edindiklerinden dolayıdır. Öyle ki onlardan biri ameliyle Allah’a yakınlaşmak isterse (gerçek) maksadı O’ndan gayrisidir. Onların hepsi zalimdirler.” [1382]

bak. 478. Konu, el- Lehv

 

1309. Bölüm

Hak Din

 

Kur’an:

Puta tapanlar hoşlanmasa da, dinini bütün dinlerden üstün kılmak üzere, peygamberini doğru yol ve hak dinle gönderen Allah'tır. [1383]

6268. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “On iki hidayet bulmuş insan bizdendir. İlki Müminlerin Emiri Ali b. Ebi Talib (a.s) ve sonuncuları ise neslimden olan dokuzuncusudur. O hak üzere kıyam eden bir imamdır.  Allah yeryüzünü ölümünden sonra onunla diriltir ve O’nun sebebiyle hak dini müşrikler istemediği halde tüm dinlere üstün kılar.”[1384]

bak. 1316. Bölüm; el-Hakk, 886. Bölüm; el- Emsal, 3598. Bölüm

 

1310. Bölüm

Dosdoğru Din

 

Kur’an:

İnsanların fırka fırka olacağı, Allah katından kaçınılmaz o günün gelmesinden önce, kendini dosdoğru dine yönelt. [1385]

Sadece kendisine tapmanızı emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. [1386]

6269. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Herkese gücünün yeteceği kadar yüklenmiştir. Cahillerin yükü de hafifletilmiştir. Rahmet eden bir Rab, doğru bir din ve bilen bir imam var.”[1387]

Merhum Allame Tabatabai “Kayyim” (dosdoğru) hakkında şöyle demektedir: “Kayyim bir işin sorumluluğunu üstlenen ve o işi tedbirle idare etmekte güçlü olan veya hiç bir gevşeklik veya sarsıntıya düşmeden ayakları üzerinde duran kimsedir. O halde ayetin manası şöyledir: “Toplumu idare etmekte ve toplumu mutluluğun zirvesine ulaştırmada güçlü olan din tevhit dinidir. Dosdoğru, sarsılmayan, beşeri hidayet eden, asla insanı sapıklığa düşürmeyen, hak olan ve batılın asla sızamadığı din, tevhit dinidir. Ama insanların çoğu his ve duyu alemine alıştığından ve fani dünyanın debdebesinde boğulduğundan dolayı temiz bir kalp ve doğru bir akıldan mahrumdurlar. Onlar tevhit dininin dosdoğru ve kurtarıcı bir din olduğunu anlamıyor, sadece dünya hayatının zahirini görüyor ve ahiretten gaflet edip yüz çeviriyorlar.”[1388]

 

1311. Bölüm

Hanif Dini

 

Kur’an:

“Yüzünü, doğruya yönelmiş olarak dine çevir, sakın müşriklerden olma. [1389]

Hakka yönelerek kendini Allah'ın insanlara yaratılışta verdiği dine ver. Zira Allah'ın yaratışında değişme yoktur; işte dosdoğru din budur, fakat insanların çoğu bilmezler. [1390]

6270. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’a dinlerden en sevimli olanı, hanif dinidir. Alime, “Sen zalimsin” dediğini görmediğin takdirde şüphesiz ümmetime veda edilmiş olur.” [1391]

6271. İmam Bakır (a.s), aziz ve celil olan Allah’ın, “Allah’a hanifler olun ve ona şirk koşmayın” ayeti hakkında soru soran Zürare’ye şöyle buyurmuştur: “Hanif Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrattır. “Allah’ın yaratışında değişiklik olmaz” Allah insanları kendisini tanıma üzere yaratmıştır. [1392]

6272. İmam Bakır (a.s), aziz ve celil olan Allah’ın, “Allah için hanifler olun ve Allah’a şirk koşmayın” ayetinde geçen “hanifiyye”den maksadın ne olduğunu soran Zürare’ye şöyle buyurmuştur: “Maksat Allah’ın insanları üzerinde yarattığı fıtrattır. “Allah’ın yaratışında değişiklik olmaz” Allah insanları kendini tanıma fıtratı üzere yaratmıştır.” [1393]

6273. İmam Bakır (a.s) aziz ve celil olan Allah’ın, “Allah için hanifler olun ve Allah’a şirk koşmayın” ayetinde geçen “hanifiyye”den maksadın ne olduğunu soran Zürare’ye şöyle buyurmuştur: “Bu Allah’ın insanları üzerine yarattığı fıtrattır. Allah bütün yaratıkları kendi marifeti üzerinde yaratmıştır.” [1394]

6274. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hanif dininde bıyıkları kısaltmak, tırnakları kesmek, bıyıkları aldırmak (kesmek) ve sünnet ettirmek gibi şeyler dahil hiç bir şey hükümsüz bırakılmamıştır.” [1395]

 

1312. Bölüm

Dinin Kolaylığı

 

Kur’an:

Allah size kolaylık ister, zorluk istemez. [1396]

6275. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey İnsanlar! Şüphesiz Allah’ın dini kolaydır.” [1397]

6276. İbn’ul-Edre’ şöyle diyor: “Şüphesiz Allah’ın Resulü (s.a.a) namaz kılan birini gördü. Bir müddet ona baktıktan sonra şöyle buyurdu: “Onun doğru namaz kıldığını mı zannedi yorsun?” Ben, “Ey Allah’ın Resulü! O Medine halkının tümünden daha fazla namaz kılıyor” deyince şöyle buyurdu: “Bunu sakın ona söyleme ki onu helak edersin.” Daha sonra şöyle buyurdu: “Şüphesiz Allah bu ümmet için kolaylık istemiştir. Allah onların zorluğa düşmesini dilememiştir.” [1398]

6277. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Ram ettirin, ürkütmeyin.” [1399]

6278. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah nezdinde dinlerin en sevimlisi, kolay olan hanif dinidir.” [1400]

6279. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ben kolay olan hanif dini üzere gönderildim. Her kim benim sünnetime muhalefet ederse, benden değildir.” [1401]

6280. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah beni, ruhbanlık için göndermedi. Şüphesiz ki Allah nezdinde dinlerin en hayırlısı kolay olan hanif dinidir.” [1402]

 

1313. Bölüm

Dinde Zorluk Yoktur

 

Kur’an:

Dinde sizin için bir zorluk kılmamıştır [1403]

Allah insana ancak gücünün yeteceği kadar yükler; [1404]

Varlıklı olan kimse, nafakayı varlığına göre versin; rızkı ancak kendisine yetecek kadar verilmiş olan kimse, Allah'ın kendisine verdiğinden versin; Allah kimseye, verdiği rızkı aşan bir yük yüklemez. Allah, zorluktan sonra kolaylık verir. [1405]

6281. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın ümmetime verdiği ve kendisiyle onları diğer ümmetlere üstün kıldığı üç şey vardır ki Allah onları peygamberlerden başkasına vermemiştir. Zira Allah Tebarek ve Teala bir peygamberi gönderdiğinde ona şöyle buyurmuştur: “Dininde çaba göster ve kendini zorluğa salma.” Allah Tebarek ve Teala bu nimeti benim ümmetime de bağışlamış ve nitekim şöyle buyurmuştur: “Allah dinde sizlere zorluk kılmamıştır.” Yani hiç bir darlık kılmamıştır.”[1406]

6282. Al-i Sam’in kölesi Abd’ul-A’la şöyle diyor: “İmam Sadık’a (a.s) şöyle arzettim: “Ayağım kayıp, tırnağım kopunca ayağıma merhem sürdüm. Nasıl abdest alayım?” İmam şöyle buyurdu: “Bu ve benzerlerinin hükmü aziz ve celil olan Allah’ın kitabından anlaşılır. Allah şöyle buyurmuştur: “O sizlere dinde zorluk kılmamıştır” Üzerine mesh et.” [1407]

bak. el-Bihar, 5/298, 14. Bölüm

 

1314. Bölüm

Dinin Kemali

 

6283. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üç şey dinin kemalidir: “İhlas, yakin ve kanaat.” [1408]

6284. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bilin ki dinin kemali ilim elde etmek ve ilimle amel etmektir.” [1409]

6285. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Haramlardan sakındığında, şüphelerden kaçındığında, farzları eda edip müstehapları yerine getirdiğinde, dini faziletleri kemale erdirmiş olursun.” [1410]

bak. el-İman, 267-270. Bölümler; el-Bela, 407. Bölüm; 467. Konu, el-Kemal

 

1315. Bölüm

Dini Kemale Erdirmek

 

Kur’an:

“Bugün, size dininizi kemale erdirdim, üzerinize olan nimetimi tamamladım, din olarak sizin için İslam’ı beğendim.” [1411]

6286. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kur’an emredici ve sakındırıcıdır. Konuşan bir suskun ve Allah’ın yaratıkları üzerindeki hüccetidir. Allah Kur’an hakkında yaratıklarından söz almış, nefislerini Kur’an’a rehin kılmış, nurunu tamamlamış ve dinini kemale erdirmiştir.” [1412]

6287. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah her şeyi beyan edici olarak sizlere Kur’an’ı indirdi. Peygamberi bir müddet aranızda yaşattı ki kitabında zikrettiği ve beğendiği  dinini sizler ve kendisi için kemale erdirsin.” [1413]

bak. el-İmamet (1), 131. Bölüm; el-Hamr, 1122, 5129. Hadis

 

1316. Bölüm

Amellerin Yegane Kabul Vesilesi Olan Din

 

Kur’an:

Allah'a, bize gönderilene, İbrahim'e, İsmail’e, İshak'a, Yakub'a ve (Yakub’un evlatlarından 12) torunlarına indirilene, Műsa, İsa ve Rableri tarafından peygamberlere verilene… [1414]

Kim İslam’dan başka bir dine yönelirse, onunki kabul edilmeyecektir. O ahirette de kaybedenlerdendir. [1415]

6288. Ebu Basir, İmam Sadık’a (a.s) şöyle dedi: “Fedan olayım! Bana aziz ve celil olan Allah’ın kullarına farz kıldığı, insanların tanımak zorunda olduğu ve kendisinden başka hiç bir dinin kabul görmeyeceği dini tanıt.” İmam şöyle buyurdu: “Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in (s.a.a) Allah’ın Resulü olduğuna şahadet etmek, namaz kılmak, zekat vermek, imkanı olanların haccetmesi, Ramazan ayının orucunu tutmak.” Sonra bir müddet sustuktan sonra iki defa şöyle buyurdu: “...ve velayet” [1416]

6289. Abdulazim Hasani şöyle diyor: “Efendim olan Ali b. Muhammed’in (a.s) huzuruna vardım. Gözü bana ilişince şöyle buyurdu: “Ey Ebu’l Kasım! Hoş geldin. Sen gerçekten bizim dostumuzsun. Ben şöyle dedim: “Ey İbn-i Resulillah! Dinimi size arz etmek istiyorum! Eğer doğru ve beğenilmiş ise hayatta olduğum müddetçe bu din üzere sebat göstereceğim.” İmam, “Ey Ebul Kasım! Söyle!” deyince ben şöyle arzettim: “Ben Allah Tebarek ve Teala’nın bir olduğuna inanıyorum... Velayetten sonra Farz olan vecibeler şunlardır: Namaz, zekat, oruç, hac, cihad, iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak.” Ali b. Muhammed (a.s) şöyle buyurdu: “Ey Ebu’l-Kasım! Allah’a andolsun ki bu Allah’ın kullarına seçtiği ve beğendiği dindir. Bu din üzere sabit kal. Allah seni dünya ve ahirette hak ve sabit din üzere kılsın.” [1417]

6290. İbrahim Muhariki şöyle diyor: “Ebu Abdillah Cafer b. Muhammed’e (a.s) dinimi beyan ederek şöyle dedim: “Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur, o tektir ve ortağı yoktur. Hakeza şehadet ederim ki Muhammed (s.a.a) Allah’ın elçisi ve Ali ondan sonraki adil imamdır. Sonra Hasan, sonra Hüseyin, sonra Ali b. Hüseyin, sonra Muhammed b. Ali ve sonra da sen.” İmam, “Allah sana rahmet etsin” dedikten sonra şöyle buyurdu: “Allah’tan sakının! Allah’tan sakının! Allah’tan sakının. Takvadan, doğru konuşmaktan, emanete riayet etmekten, karın ve tenasül organı iffetinden ayrılmayın ki Refik-i A’lada bizlerle birlikte olasınız.” [1418]

6291. Amr b. Hureys şöyle diyor: “İmam Sadık’a (a.s) şöyle arzettim: “Kurbanın olayım! Kendisiyle Allah’a ibadet ettiğim dinimi size arz etmeme izin verir misiniz?” İmam, “söyle!” deyince ben şöyle arzettim: “Ben Allah’a kendisinden başka ilah olmadığı, Muhammed’in (s.a.a) onun kulu ve elçisi olduğu, kıyametin şüphesiz geleceği, Allah’ın ölüleri mezarlarından dirilteceği üzere ibadet ediyorum. Hakeza namaz kılmak, zekat vermek, Ramazan ayında oruç tutmak ve gücü olana Ka’be’yi haccetmek de farzdır. Allah’ın Resulü’nden (s.a.a) sonra velayet Ali b. Ebi Talib’in, ondan sonra Hasan’ın, ondan sonra Hüseyin’in, ondan sonra Ali b. Hüseyin’in, ondan sonra Muhammed b. Ali’nin hakkıdır. Sizler benim imamlarımsınız. Ben bu inanç üzere yaşıyorum, bu inanç üzere öleceğim ve Allah’a bu inanç üzere ibadet ediyorum.” İmam şöyle buyurdu: “Ey Amr! Allah’a andolsun ki bu benim ve babalarımın dinidir. Bu din üzere Allah’a gizli ve açık ibadet ediyoruz ve bu dine bağlıyız.” [1419]

6292. Yusuf şöyle diyor: “İmam Sadık’a (a.s) şöyle arzettim: “Allah’a kendisiyle ibadet ettiğim dinimi size de arzetmek istiyorum ki eğer doğru ise bu din üzere beni sabit kıl. Yok eğer doğru değilse, beni hakka yönelt. İmam, “Söyle!” deyince ben şöyle arzettim: “Şehadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur, O tektir, O’nun ortağı yoktur ve Muhammed O’nun kulu ve elçisidir ve Ali benim İmamımdır ve Hasan benim imamımdır ve Hüseyin benim İmam’ımdır ve Ali b. Hüseyin benim imamımdır ve Muhammed b. Ali benim imamımdır ve sen fedan olayım, babalarının yolu üzeresin.” Yusuf şöyle diyor: “Bu esnada İmam Sadık (a.s) kaç defa şöyle buyurdu: “Allah’ın rahmeti senin üzerine olsun!” Ardından şöyle buyurdu: “Allah’a yemin olsun ki bu din Allah’ın, meleklerin, benim ve babalarımın dinidir. Allah bu dinden başka bir dini kabul etmez.” [1420]

6293. Hasan b. Ziyad Attar şöyle diyor: “İmam Sadık’a (a.s) şöyle arzettim: “Her ne kadar amellerim hususunda iyilik üzere olsam da dinimi sizlere arzetmek istiyorum.” İmam, “söyle” deyince şöyle arzettim: “Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna şahadet ederim. Onun Allah tarafından getirdiği her şeyi ikrar ediyorum.” (İmam benim dediğime benzer şeyler söyledi.) Ali benim imamımdır Allah ona itaati farz kılmıştır. Her kim onu tanırsa mümindir, her kim de onu tanımazsa sapıktır. Her kim ona muhalefet ederse kafirdir. [1421]

6294. İmam Bakır (a.s), kendisine, “sen ve ailenin Allah’a ibadet ettiği dini bana haber ver ki ben de o din üzere Allah’a ibadet edeyim” diye söyleyen Ebu’l Carud’a şöyle buyurmuştur: “Kısa ama çok önemli bir şeyi sordun. Allah’a yemin olsun ki sana kendisiyle aziz ve celil olan Allah’a ibadet ettiğimiz, benim ve babalarımın dinini sana beyan edeceğim: “Allah’tan başka ilah olmadığına, Muhammed’in (s.a.a) Allah’ın elçisi olduğuna şahadet etmek, Allah nezdinden getirdiği her şeyi, ikrar etmek dostumuzla dost olmak, düşmanlarımızdan beri olmak, emrimize teslim olmak, Kaim’imizi beklemek, çaba göstermek ve sakınmaktır.” [1422]

bak. el-Bihar, 69/1, 28. Bölüm; el-Amel (1), 2946. Bölüm; eş-Şefaat, 2035. Bölüm

 

1317. Bölüm

Dinde Zorlama Yoktur

 

Kur’an:

Dinde zorlama yoktur; artık hak ile batıl iyice ayrılmıştır. Tağutları inkar edip Allah'a iman eden kimse, kopmak bilmeyen sağlam bir kulpa sarılmıştır. Allah işitendir, bilendir. [1423]

Onların dediklerini biz biliriz. Sen onların üzerinde bir zorba değilsin;  söz verdiğim günden korkanlara Kur'an'la öğüt ver.[1424]

Sen öğüt ver! Esasen sen sadece bir öğütçüsün. Sen, onlara zor kullanacak değilsin. [1425]

6295. “İbn-i Abbas şöyle diyor: “Araplar arasında adet olduğu üzere bir kadının çocuğu kalmayınca kendi kendisine, bir çocuğu hayatta kaldığı takdirde onu Yahudi edeceğine dair söz veriyordu. Beni Nadir yahudileri sürgün edilince Ensar’ın çocuklarının bazısı da bunlar arasındaydı. Ensar şöyle dedi: “Biz çocuklarımızdan el çekemeyiz.” Bunun üzerine aziz ve celil olan Allah şu ayeti nazil buyurdu: “Dinde zorlama yoktur. Hah ile batıl iyice  ayrılmıştır. [1426]

bak. et-Tekelluf, 3509. Bölüm; Tefsir’ul Mizan, 2/342

 

1318. Bölüm

Dini Tanıma Yolu

 

6296. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinini aziz ve celil olan Allah’ın kitabı vesilesiyle tanıyan kimse dağlar yerinden sökülse bile o dininde sarsıntıya uğramaz. Bilmeden bir inancı kabul eden kimse ise haberi olmadan ondan çıkar.” [1427]

6297. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim şahıslar vesilesiyle bu dine girerse,  şahıslar da onu bu dinden çıkarırlar. Her kim de kitap ve sünnet üzere bu dine girerse, dağlar yerinden sökülse bile o sarsılmaz.” [1428]

bak. el-Hakk, 898. Bölüm

 

1319. Bölüm

Din Ehli

 

6298. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz dindarların kendileriyle tanındığı bir takım alametleri vardır: “Doğru sözlülük, emanete riayet, sözüne bağlı olmak, sıla-i rahimde bulunmak, zayıflara merhamet etmek, kadınlara az karışmak, iyilik etmek, güler yüzlü olmak, sabır ve tahammül etmek, ilme ve insanı aziz ve celil olan Allah’a yaklaştıran şeye tabi olmak! Ne mutlu bunlara ve güzel akıbetlerine!” [1429]

bak. el-Hayr, 1173. Bölüm; ez-Zikr, 1344. Bölüm; ed- Dünya, 1240, 1254, 1255. Bölümler

 

1320. Bölüm

Dini Dünyayla Korumak

 

6299. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Dinini dünyan ile koru ki ikisini de kazanasın. Dünyanı dinin ile koruma ki ikisini de kaybedersin. [1430]

6300. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Dinini dünya ile koru ki seni kurtarsın. Dünyanı din ile koruma ki seni yok etmesin. [1431]

6301. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Dinini dünyana tabi kılarsan dinini ve dünyanı helak edersin ve ahirette hüsrana uğrayanlardan olursun. Eğer dünyanı dinine tabi kılarsan, dinini ve dünyanı elde etmiş ve ahirette kurtuluşa erenlerden olursun. [1432]

6302. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Her kim mülkünü dinine hizmetçi kılarsa her padişah ona boyun eğer. Her kim dinini mülküne hizmetçi kılarsa, her insan ona tamah eder. [1433]

6303. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: İnsanlar dünyalarını ıslah etmek için dinlerinden bir şeyi terk edince mutlaka Allah da onlara daha çok zarar verecek bir kapı açar. [1434]

bak. 1305. Bölüm

 

1321. Bölüm

Dini Kalpte Sabit Kılmak İçin Dua

 

6304. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çok geçmeden öyle bir şüpheye düşeceksiniz ki doğru yolu bulmak için ne bir nişane ve ne de sizleri hidayet edecek bir imam göreceksiniz. O şüpheden sadece “el- Garik” duasını okuyan kimse kurtulacaktır. Ben, “Garik duası nasıldır?” diye sorunca şöyle buyurdu: “Şöyle de: Ey Allah! Ey Rahman! Ey Rahim ve ey kalpleri değiştiren Allah! Kalbimi dinin üzere sabit kıl.” [1435]

6305. Resulullah (s.a.a), bir duasında şöyle buyurmuştur: “Ey kalpleri sabit kılan Allah! Kalplerimizi dinin üzere sabit kıl!” [1436]

6306. Resulullah (s.a.a), hakeza bir duasında şöyle buyurmuştur: “Ey kalpleri değiştiren Allah! Kalbimi dinin üzere sabit kıl.”[1437]

6307. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin sebatı yakinin gücüyledir.” [1438]

Bak. el-İmamet (3), 235, 256. Bölümler

 

1322. Bölüm

Allah’ın Dinini Koruyanların Sıfatı

 

6308. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın dinini sadece onu tümüyle kavrayan kimse koruyabilir.” [1439]

6309. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah-u Teala’nın dinine sadece onu tümüyle ihata eden kimse yardım edebilir.” [1440]

6310. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Şüphesiz Allah’ın dininin koruyucuları, dini ikame edenler, ona yardım edenler, her taraftan onu ihata edenler, Allah’ın kulları için koruyup riayet edenlerdir. [1441]

 

1323. Bölüm

Dini, Nasipsiz Kimselerle Güçlendirmek

 

6311. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah bu dini kötü birisi ile güçlendirir.” [1442]

6312. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah Tebarek ve Teala bu dini nasipsiz topluluklarla güçlendirir.” [1443]

6313. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:  “Allah Tebarek ve Teala İslam’ı, ehli olmayan kimselerle güçlendirir.” [1444]

6314. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:  “Bu din, Allah nezdinde nasibi olmayan kimselerle güçlü olur.” [1445]

 

1324. Bölüm

 Din (Çeşitli)

 

6315. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinlerin bütün işleri dört türdür: “İlki hakkında ihtilaf olmayan, bütün ümmetlerin üzerinde icma ettiği ve mecburen kabul edilmesi gereken zaruri şeydir. İkincisi icma edilen haberlerdir. Her şüpheyi bu haberlere döndürmek gerekir. Her olayın hükmünü ondan çıkarmak icab eder. Bunlar hususunda ümmet icma etmiştir. Üçüncüsü ise şek ve inkar edilebilir şeylerdir. Bunlar hususunda ehlinden açıklama istemek gerekir. Her kim bu konuda görüş belirtirse tevili hususunda ittifak edilen ilahi kitaptan bir delili veya üzerinde icma edilen ve hakkında hiç bir ihtilaf olmayan bir sünneti ortaya koymalıdır. Dördüncüsü ise akılların doğruluğunu tanıdığı ve ümmetin özel ve genel hiç bir ferdinin hakkında şek edip inkarda bulunamayacağı kanunlardır. Bu iki şey tevhid ve ondan daha aşağısını tırmalama diyeti ve ondan daha yukarısını kapsamaktadır. O halde din hususunda ortaya çıkan meselelerde eğer sabit bir delili varsa kabul et, eğer gerçeği örtülü ise onu kabul etme. Her kim bu üç işten birini (dini bir konuyu ispat için) ortaya koyarsa, bu Allah’ın şu ayette Peygamberine açıkladığı üstün delildir: “Üstün delil Allah'ın delilidir. O dileseydi hepinizi doğru yola eriştirirdi” de.” Bu üstün delil, cahile ulaştığında, alimin ilmiyle anladığı gibi cahil kimse de cehaletine rağmen onu anlar. Zira Allah adildir, zulmetmez. Kullarına bildiği şeyi delil kılar ve kullarını anlayıp tanıdıkları şeye davet eder; bilmedikleri ve tanımadıkları şeye değil. [1446]

6316. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dini sadece akıl ıslah eder.” [1447]

6317. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Din ve edep aklın neticesidir.” [1448]

6318. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Din sevgiden başka bir şey midir?” [1449]

6319. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dini korumak marifetin meyvesi ve hikmetin başıdır.” [1450]

6320. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dini idare etmek takva ve yakin güzelliği ile mümkündür.” [1451]



168. Konu

ed- Deyn

Borç

 

F el-Bihar, 103/138-156, Ebvab’ud-Deyn ve’l-Karz

F Vesail’uş-Şia, 13/76, Ebvab’ud-Deyn ve’el-Karz

F el-Bihar, 74/359, 23. Bölüm; Kazaud-Deyn’ul-Mü’min

F Kenz’ul-Ummal, 6/209-256, fi’d-Deyn

 

 

 

 


bak.

F 437. Konu, el-Karz

F eş-Şehade, 2111. Bölüm; el-Velayet (1), 4321. Bölüm; el-Hisab, 840. Bölüm


 

1325. Bölüm

Borç

 

6321. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Borçlanmaktan sakının. Şüphesiz borç gecenin hüznü ve gündüzün zilletidir.”[1452]

6322. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Borç gecenin hüznü ve gündüzün zilletidir.” [1453]

6323. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Borç iki kölelikten biridir.” [1454]

6324. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çok borçlanmak doğru insanı yalancı ve sözünde duran insanı sözünde durmaz kılar.” [1455]

6325. Ebu Said Hudri Allah Resulü’nün (s.a.a) şöyle buyurduğunu işitmiştir: “Küfür ve borçtan Allah’a sığınırım.” Kendisine, “Ey Allah’ın Resulü! Borç ve küfür eşit midir?” diye sorulunca, Resululullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Evet!” [1456]

6326. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Az borçlanın, şüphesiz az borçlanmak ömrü uzatır.” [1457]

bak. Vesail’uş Şia, 13/76, 1. Bölüm

 

1326. Bölüm

İhtiyaç Anında Borçlanmanın Cevazı

 

6327. İmam Ali Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendisinin ve ailesinin geçimini bu helal rızıktan temin etmek için çalışan kimse, aziz ve celil olan Allah yolunda cihat eden kimse gibidir. Ama eğer temin edemezse Allah ve Resulünün ümidiyle borçlansın ve ailesinin geçimini temin etsin.” [1458]

6328. Muaviye b. Vehed şöyle diyor: “İmam Sadık’a (a.s) şöyle dedim: “Bizlere nakledildiği üzere Ensar’dan birisi ölünce iki dinar borcu vardı. Peygamber (s.a.a) onun namazını kılmadı ve şöyle buyurdu: “Dostunuz için namaz kılın.” Sonunda yakınlarından biri iki dinar borcunu ödemeyi üzerine aldı. (Acaba bu rivayet doğru mudur?)” İmam Sadık (a.s) şöyle buyurdu: “Doğrudur” daha sonra şöyle buyurdu: “Allah Resulü (s.a.a) Müslümanlar ibret alsın, başkalarına olan borcunu ödesin ve borçlanmayı hafife almasın diye böyle davranmıştır. Yoksa Allah’ın Resulü de vefat ettiğinde borçluydu. Hasan (a.s) da borçlu olduğu bir halde vefat etti. Hüseyin (a.s) da borçlu olduğu bir halde şehit oldu.” [1459]

bak. Vesail’uş-Şia, 13/79, 2. Bölüm

 

1327. Bölüm

Borçları Not Almaya Teşvik

 

Kur’an:

Ey iman edenler! Birbirinize belirli bir süre için borçlandığınız zaman onu yazınız. [1460]

6329. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bazı kimselerin duası müstecap olmaz, onlardan biri de vaadeli borç verdiği halde onu yazmayan veya bir kaç şahit tutmayan kimsedir.” [1461]

6330. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şahitleri olmadığı için hakkı zayi olan kimse sevap görmez.” [1462]

bak. el-Bihar, 103/154, 5. Bölüm; Vesail’uş Şia, 13/93, 10 . Bölüm

 

1328. Bölüm

Borçları Ertelemekten Sakınmak

 

Kur’an:

Şayet birbirinize güvenirseniz (rehin gerekmez ama) güvenilen kimse borcunu ödesin. Rabbi olan Allah'tan sakınsın. [1463]

6331. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim birinin hakkını ödeyebildiği halde ertelerse kendisine her gün için haraç yiyen kimsenin günahı yazılır.” [1464]

6332. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Borç üç kısımdır: Birisi alacaklı olduğunda mühlet verir ve borcunu zamanında öder. Bu kimse kar eder ve zarar etmez. Birisi alacaklı olduğunda zamanında alır ve borçlu olduğunda da zamanında öder. Bu kimse de ne kar eder ve ne de zarar görür. Birisi de alacaklı olduğunda zamanında alır, ama borçlu olduğunda sürekli borcunu erteler. Bu kimse zarar eder ve fayda görmez.” [1465]

6333. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Malı hususunda insanların en cimrisi, yüzsuyunu dökmede en cömert olandır.” [1466]

6334. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Zengin insanın borcunu ertelemesi zulümdür.” [1467]

bak. el-Bihar, 103/146, 3. Bölüm; Vesail’uş Şia, 13/89, 8. Bölüm ve s. 112, 25. Bölüm; es-Sadeka, 2243. Bölüm



 

 

 

Zal Harfi


 

 


Konular:

 

 

ü ez-Zikr (Zikir)

ü ez-Zillet (Zillet)

ü ez-Zenb (Günah)

 


169. Konu

ez-Zikr

Zikir

 

F el-Bihar, 93/148, 1. Bölüm; Zikrullah-u Teala

F el-Bihar, 86/240, 45. Bölüm; el- Ediyye ve’l-Ezkar

F Kenz’ul-Ummal, 1/413, 2/240, fi’z-Zikr

F Vesail’uş-Şia, 4/1177, Ebvab’uz-Zikr

 

 

 

 


bak.

F 393. Konu, el- Gaflet; el-Meclis, 521. Bölüm, 522. Bölüm; ez-Zulm, 2458. Bölüm


F  


 

1329. Bölüm

Allah’ı Zikretmenin Fazileti

 

Kur’an:

Onlar iman etmişlerdir, kalpleri Allah'ı anmakla huzura kavuşmuştur. Bilin ki kalpler ancak Allah'ı anmakla huzura kavuşur. [1468]

Ey iman edenler! Sizi, mallarınız ve çocuklarınız Allah'ı anmaktan alıkoymasın; böyle olanlar hüsrana uğrayanlardır. [1469]

bak. Bakara, 152; Al-i İmran, 41, 191; Nisa, 142; A!raf, 180, 205; Tevbe, 67; Kehf, 24, 28; Ta-Ha, 34, 32; Nur, 37; Şuara, 227; Ankebut, 45; Ahzab, 21, 35, 41; Cuma, 10; Müzzemmil, 8

6335. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “(Allah’ı) zikretmek” muhiplerin lezzetidir.[1470]

6336. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) bir duasında şöyle buyurmuştur: “Allahım! Senin zikrinin lezzetinden başka lezzetlerden, seninle ünsiyet edinmekten başka tüm rahatlıktan, sana yakın olmaktan başka tüm sevinçlerden ve senin itaatinden gayri tüm işlerden senden bağışlanma dilerim!”[1471]

6337. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) hakeza bir duasında şöyle buyurmuştur: “Allahım! Senin hatıranı anmak, kalplere ne kadar lezzetli ve vehimlerle gayp yollarını katetmek ne de tatlıdır!”[1472]

6338. İmam Ali (a.s), Haris’e şöyle buyurmuştur: “Allah Resulü’nün (s.a.a) bana öğrettiği bir duayı sana da öğreteyim mi?” Ben (Haris), “Öğret” deyince şöyle buyurdu: “Allahım! Kalbimin pencerelerini senin zikrine aç ve bana, sana ve peygamberine itaat etmeyi ve kitabınla amel etmeyi nasip et.”[1473]

6339. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zikir sevgiliyle (mahbub ile) oturmaktır.”[1474]

6340. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Rabbim bana sözümün zikir, sessiz kalışımın fikir ve bakışımın ibret olmasını emretti.”[1475]

6341. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın zikri dışında susan kimseye ne mutlu!”[1476]

6342. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zikir iki ganimetten en üstünüdür.”[1477]

6343. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) bir duasında şöyle buyurmuştur: “Allahım! Muhammed’e ve Al-i Muhammed’e selam gönder, bizi senin zikrinle nefsani isteklerinden yüz çeviren, dakik bir marifeti sebebiyle kudret düşkünlüğünün sebeplerine muhalefet eden, şehvetlerin ateşten perdelerini tövbe suyunu dökerek söndüren ve cehalet tabaklarını hayatın berrak suyu ile yıkayan kimselerden kıl.”[1478]

6344. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) bir duasında şöyle buyurmuştur: “Ey zikri, zikredenler için bir şerafet, şükrü şükredenler için bir zafer, itaati, itaat edenler için bir kurtuluş olan Allahım! Muhammed’e ve Al-i Muhammed’e selam gönder ve kalplerimizi zikrinle diğer tüm zikirlerden müstağni kıl.”[1479]

 

1330. Bölüm

Zikir Takva Sahiplerinin Huyudur

 

6345. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikretmek takva sahiplerinin huyudur.”[1480]

6346. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikretmek her iyilik sahibinin huyu ve her müminin hasletidir.”[1481]

6347. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikretmek her takva sahibinin sevinci ve her yakin sahibinin lezzetidir.”[1482]

bak. 1344. Bölüm

 

1331. Bölüm

Allah İndinde Zikrin Değeri

 

Kur’an:

Allah'ı anmak daha büyüktür! [1483]

6348. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hiç bir şeyi Allah’ın zikrine değiştirmeyin. Şüphesiz Allah şöyle buyurmuştur: “Allah’ı anmak daha büyüktür![1484]

6349. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala’ya en sevimli gelen amel ve kulu dünya ve ahirette her türlü kötülükten kurtaran en etkili şey Allah’ı zikretmektir.” Kendisine, “Hatta Allah yolunda cihattan da mı üstündür?” denilince şöyle buyurmuştur: “Eğer Allah’ın zikri olmasaydı cihat emri de verilmezdi.”[1485]

6350. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sizlere melikiniz olan Allah nezdinde en hayırlı amelinizi, en temiz işinizi ve makamınızı en çok yükselten şeyi, sizler için dirhem ve dinardan daha hayırlı olan ve hatta düşmanla karşılaştığınızda öldürmek ve öldürülmekten daha hayırlı olan fiili haber vermeyeyim mi?” Onlar, “Haber ver, ey Allah’ın Resulü!” deyince şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allahı çok zikretmek”[1486]

bak. el-Mehabbet (2), 664

 

1332. Bölüm

Allah’ı Çok Zikretmeye Teşvik

 

Kur’an:

Ey iman edenler! Allah'ı çok anın. O’nu sabah akşam tesbih edin. [1487]

Seni daha çok tesbih edelim ve çokça analım. [1488]

6351. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kur’an’ı tilavet et ve Allah’a çok zikirde bulun. Şüphesiz zikir senin için göklerde bir hatırlanma ve yeryüzünde bir nurdur.”[1489]

6352. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zikri yüce Allah’tan, onu çok zikretmekle sakının.”[1490]

6353. Resulullah (s.a.a) kendisine, “Allah-u Teala’ya insanların en özel kulu olmak istiyorum” denilince şöyle buyurmuştur: “Allah’ı çok zikret ki Allah-u Teala’ya kullarının en özeliolasın.”[1491]

6354. İmam Sadık (a.s) kendisine, “Allah nezdinde en değerli yaratık kimdir?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Allah’ı en çok zikreden ve itaatiyle en çok amel edendir.”[1492]

 

1333. Bölüm

Çok Zikrin Ölçüsü

 

6355. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zikir dışında her şeyin sona erdiği bir sınır vardır. Zikrin sona erdiği bir sınır yoktur. Aziz ve celil olan Allah bir takım farzları farz kılmıştır. Her kim onları eda ederse o onların sınırıdır... Aziz ve celil olan Allah zikrin azına razı olmamış ve sona erdiği bir sınır taktir etmemiştir.” İmam Daha sonra şu ayeti okudu: “Ey iman edenler! Allah’ı çok zikredin.[1493]

6356. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Gücünüz yettiğince gece gündüz her an Allah’ı zikredin. Şüphesiz Allah kendisini çok zikredilmesini emretmiştir.”[1494]

6357. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kul rabbini her gün yüz defa zikredince bu Allah’ı çok zikirdir.”[1495]

6358. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’ı gizlice zikrederse Allah’ı çok zikretmiş sayılır.”[1496]

6359. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Fatımet’uz-Zehra’nın (a.s) tesbihatı da aziz ve celil olan Allah’ın buyurduğu çok zikirdir. “Ey İman edenler! Allah’ı çok zikredin.[1497]

6360. Abdullah b. Bukeyr şöyle diyor: “İmam Sadık’a (a.s), “Ey iman edenler! Allah’ı çok zikredin!” ayeti hakkında çok zikretmenin en az sınırı nedir diye sordum. Şöyle buyurdu: “Her namazın arkasından otuz üç defa Allah’ı tespih etmektir.”[1498]

bak. 1342. Bölüm

 

1334. Bölüm

Zikri Sürdürmeye Teşvik

 

6361. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İyi insanın dili zikri sürdürmeye aşıktır.”[1499]

6362. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zikri devam ettirmek evliyanın samimi dostudur.”[1500]

6363. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mümin sürekli Allah’ı zikreder ve çok düşünür.”[1501]

6364. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanoğlu içinde Allah’ı zikretmediği her an için kıyamet günü hasret duyar.”[1502]

6365. İmam Ali (a.s) Nevf’ul-Bekali’ye öğrettiği bir duasında şöyle buyurmuştur: “Allahım! Her kim zikrinle meşgul olmaz ve sana yakınlığa doğru yolculuk etmeye hazırlanmazsa hayat ona ölüm ve ölümü ona hasret sebebi olur.”[1503]

6366. İmam Ali (a.s) Şabaniye duasında şöyle buyurmuştur: “Allahım! Bana zikrinden zikrine aşık olmayı ilham et. Himmetimi üstün isimlerine ve mukaddes mahalline yönelt.”[1504]

6367. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Senden Muhammed’e ve Al-i Muhammed’e selam göndermeni, beni sürekli seni zikreden ve ahdini bozmayan kimselerden kılmanı dilerim.”[1505]

6368. İmam Ali (a.s), bir duasında şöyle buyurmuştur: “Allahım! Hakkın, kutsiyetin, en yüce sıfatların ve isimlerin hakkı için senden gece ve gündüzümü zikrinle bayındır kılmanı, sürekli sana hizmette bulunmayı, amellerimi nezdinde makbul saymanı, böylece tüm amel ve virdlerimin -irademin- tek bir vird olmasını ve sürekli sana hizmette bulundurmanı dilerim.”[1506]

bak. 1346. Bölüm

 

1335. Bölüm

Allah’ı Zikretmek Her Haliyle Güzeldir

 

Kur’an:

Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelmesinde akıl sahiplerine şüphesiz deliller vardır. Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı anarlar. [1507]

Namazı kıldıktan sonra, Allah'ı ayakta iken, otururken, yan yatarken de anın. Emniyete kavuştuğunuzda, namazı gereğince kılın. Namaz şüphesiz, iman edenlere belirli vakitlerde farz kılınmıştır. [1508]

6369. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Musa (a.s) şöyle arzetmiştir: “Ey Rabbim! Ben, makamını seni zikretmekten daha yüce gördüğüm bir haldeyim.” Allah şöyle buyurdu: “Ey Musa! Beni her hal üzere zikret!”[1509]

6370. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “En üstün ve gerekli vasiyet rabbini unutmaman, sürekli onu zikretmen, ona isyan etmemen ve oturup kalkarken ona ibadet etmendir.”[1510]

6371. İmam Ali (a.s), oğlu Hasan’a (a.s) vefat anında şöyle vasiyet etmiştir: “Her hal üzere Allah’ı zikret.”[1511]

 

1336. Bölüm

Zikredenler

 

Kur’an:

Allah'ı çok anan erkekler ve kadınlar, [1512]

6372. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim gafiller arasında zikrederse, kaçanlar arasında cihat edenler gibidir.”[1513]

6373. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Gafiller arasında Allah’ı zikreden, kaçanlar yerine savaşan kimse gibidir.”[1514]

6374. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Gafiller arasında Allah’ı zikreden kimse, kaçanlar yerine savaşan kimse gibidir. Kaçanların yerine savaşan kimsenin ise varacağı yer cennettir.”[1515]

6375. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikreden kimse kurtuluşa erenlerdendir.”[1516]

6376. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah nezdinde en sevimli amel sözün tesbihidir...” Kendisine, “sözün tesbihi nedir?” diye sorulunca şöyle buyurdu: “Bir grup sohbet ederken, birisinin Allah’ı tesbihte bulunmasıdır.”[1517]

6377. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikreden kimse dışında herkes susamış bir halde ölür.”[1518]

6378. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’ın zikriyle meşgul olursa Allah da (insanlarca) anılışını güzel kılar.”[1519]

6379. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yıldırım mümin ve kafire isabet eder; ama Allah’ı zikreden kimseye isabet etmez.”[1520]

6380. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yıldırım aziz ve celil olan Allah’ı zikreden kimseye isabet etmez.”[1521]

6381. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mümin her ölümle ölür; boğulur, enkaz altında kalır; yırtıcı hayvanlara yem olur, yıldırıma çarpılır. Ama Allah’ı zikreden kimseye yıldırım çarpmaz.”[1522]

 

1337. Bölüm

Allah’ı Zikreden Namaz Kılan Kimse Makamındadır

 

Kur’an

Namazlarında devamlı olanlar... [1523]

Şüphesiz ben Allahım, benden başka ilah yoktur; bana kulluk et; beni anmak için namaz kıl. [1524]

6382. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mümin Allah’ı durduğu, oturduğu veya yattığı halde zikrettiği müddetçe sürekli namazda sayılır. Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı anarlar;[1525]

6383. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı ayakta veya otururken zikrettiğin müddetçe, pazarda samimi bir toplantıda veya nerede olursan ol, sürekli namaz ve ibadet halinde sayılırsın.”[1526]

bak. es-Salat, 2301. Bölüm

 

1338. Bölüm

Zikreden Kimse Allah İle Arkadaş Olur

 

6384. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Münezzeh olan Allah’ı zikreden kimse onun oturup kalktığı arkadaşı olur.”[1527]

6385. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Musa b. İmran (a.s) aziz ve celil olan Rabbiyle münacaat ettiğinde şöyle dedi: “Ey Rabbim! Sen benden uzak mısın ki sana sesleneyim? Yoksa bana yakın mısın ki seninle münacaatta bulunayım?” Azameti yüce Allah ona şöyle vahyetti: “Ben, beni zikreden kimsenin arkadaşıyım.”[1528]

6386. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Musa (a.s) şöyle dedi: “Ey Rabbim! Sen bana yakın mısın ki seninle münacaatta bulunayım veya benden uzak mısın ki sana sesleneyim? Ben şüphesiz sesini duyuyor ama seni göremiyorum, o halde sen neredesin?” Allah ona şöyle buyurdu: “Ben arkanda, önünde, sağında ve solundayım. Ey Musa! Kul beni zikredince ben onunla oturan arkadaşıyım ve kul bana dua edince ben onunla birlikteyim.”[1529]

 

1339. Bölüm

Beni Zikredin ki Ben de Sizi Zikredeyim

 

Kur’an:

Artık beni anın, ben de sizi anayım; bana şükredin, nankörlük etmeyin. [1530]

6387. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Ey Ademoğlu! Sen içinde beni zikret ki ben de içimde seni zikredeyim. Ey Ademoğlu! Beni bir toplulukta zikret ki ben de seni, senin topluluğundan daha hayırlı bir toplulukta zikredeyim.”[1531]

6388. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Kendi nefsinde beni zikreden kimseyi ben de meleklerden bir grup arasında zikrederim. Bir toplulukta beni zikreden kimseyi ise ben de Refik-i A’la’da zikrederim.”[1532]

6389. Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Ey kulum! Eğer beni halvette zikredersen, ben de seni halvette zikrederim. Eğer beni bir grup arasında zikredersen ben de seni onlardan daha hayırlı ve daha kalabalık bir grup arasında zikrederim.”[1533]

6390. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) bir duasında şöyle buyurmuştur: “Allahım! Sen şöyle buyurdun ve buyurduğun şey haktır: “Beni zikredin ki ben de sizi zikredeyim.” Bizlere seni zikretmeyi emrettin ve buna karşılık sen de bizlere zikredeceğini vaadettin. Böylece bizlere yüceliş, büyüklük ve azamet elbisesini giydirdin. Şimdi bana emrettiğin gibi seni zikrediyorum. Sen de bana vaadettiğin şeyi gerçekleştir. Ey kendini zikredenleri zikreden!”[1534]

6391. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Tebarek ve Teala Davud’a (a.s) şöyle vahyetti: “Zorbalara beni zikretmemelerini söyle. Zira ben beni zikredeni zikrederim. Dolayısıyla onlar beni zikrederse, ben de onları zikrederim, lanetlerim.”[1535]

 

1340. Bölüm

Zikrin Meyveleri

 

1: Zikir Kendini Islah Etmenin Anahtarıdır.

6392. İmam Ali (a.s) oğlu Hasan’a (a.s) yaptığı vasiyetinde şöyle buyurmuştur: “Ey oğulcağızım! Sana Allah’tan sakınmanı, emrine bağlı kalmanı ve kalbini zikriyle bayındır kılmanı tavsiye ederim.”[1536]

6393. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim kalbini sürekli zikirle bayındır kılarsa gizli ve açık tüm filleri güzel olur.”[1537]

6394. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kalbin salahının aslı Allah’ın zikriyle meşgul olmasıdır.”[1538]

6395. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sürekli zikretmek ruhların gıdası ve salahın anahtarıdır.”[1539]

6396. Kutsi hadiste şöyle yeralmıştır: “Hangi kulun kalbine başvurur ve kalbinde zikrime sarılmanın galip geldiğini görürsem, onun idare ve terbiyesini üstlenir ve onunla oturan, konuşan ve kaynaşan arkadaşı olurum.”[1540]

2: Zikir Kalplerin Hayatıdır

6397. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı halis bir şekilde zikredin ki en güzel hayata sahip olasınız ve onunla kurtuluş yolunu katedesiniz.”[1541]

6398. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kalplerin hayatı zikirdedir.”[1542]

6399. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Münezzeh olan Allah’ı zikreden kimsenin, Allah kalbini diriltir, aklını ve fikrini nurlandırır.”[1543]

6400. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zikir akılların nuru, nefislerin hayatı ve kalplerin cilasıdır.”[1544]

6401. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikretmek kalpleri diriltir ve onu unutmak ise kalpleri öldürür.”[1545]

3: Zikir Nefislerin Gıdasıdır.

6402. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikretmek nefislerin gücü ve sevgiliyle oturmaktır.”[1546]

6403. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sürekli zikretmek ruhların gıdasıdır.”[1547]

4: Zikir Kalplerin Nurudur

6404. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikret. Şüphesiz ki Allah’ı zikretmek kalplerin nurudur.”[1548]

6405. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zikir nur ve kemaldir. Unutmak ise zulmet ve yokluktur.”[1549]

6406. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zikir basiretlerin cilası ve batınların nurudur.”[1550]

6407. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zikir akılların hidayeti ve nefislerin basiretidir.”[1551]

6408. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zikir, akılla ünsiyet kurar, kalbi nurlandırır ve rahmet indirir.”[1552]

6409. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zikrin semeresi kalplerin nurlanmasıdır.”[1553]

6410. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikretmekle işlerde başarı elde edilir ve onunla batınlar nurlanır.”[1554]

6411. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zikri çok olanın düşüncesi nurlanır.”[1555]

6412. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikreden kimse basiret elde eder.”[1556]

6413. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sürekli zikretmek kalbi ve fikri nurlandırır.”[1557]

5: Zikir Kalplerin Cilasıdır

6414. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Münezzeh olan Allah zikrini kalplerin cilası kılmıştır. Kalplerin ağır işiten kulakları Allah’ın zikriyle duyar, kalplerin zayıflamış gözleri, O’nun zikriyle görür ve inatçı kalpler O’nun zikriyle boyun eğer.”[1558]

6415. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz münezzeh olan Allah hiç kimseye Kur’an gibi bir şeyle öğüt vermemiştir. Zira Kur’an Allah’ın sağlam ipi ve güvenilir sebebidir, kalplerin baharı, ilmin kaynakları ondadır. Kalp için ondan başka bir cila yoktur.”[1559]

6416. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ilahi takva; kalplerinizin hastalığının ilacı, yüreklerinizin körlüğünün görmesi, bedenlerinizin hastalığının devası, kalplerinizin fesadının salahı, nefislerinizin pisliklerinin temizliği ve gözlerinizin karanlığının cilasıdır.”[1560]

6-Zikir Kalplerin Şifasıdır

6417. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikretmek kalplerin şifasıdır.”[1561]

6418. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikretmek nefis hastalıklarının devasıdır.”[1562]

6419. İmam Ali (a.s), bir duasında şöyle buyurmuştur: “Ey ismi deva ve zikri şifa olan!”[1563]

6420. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikredin, şüphesiz zikir şifadır. İnsanları zikretmekten sakının. Şüphesiz bu hastalıktır.”[1564]

bak. el-Kur’an, 3295. Bölüm

7-Zikir Ünsiyetin Anahtarıdır

6421. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikretmek basiretleri nurlandırır ve batınlarla ünsiyet kurar.”[1565]

6422. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zikir ünsiyetin anahtarıdır.”[1566]

6423. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zikir akılla ünsiyet kurar.”[1567]

6424. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikreden, Allah’ın munisidir.”[1568]

6425. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Münezzeh olan Allah’ın seni zikriyle munis kıldığını görürsen, şüphesiz seni     sevmiştir. Seni yaratıklarıyla munis ettiğini ve zikrinden ayırdığını görürsen şüphesiz sana buğzetmiştir.”[1569]

6426. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a itaat et, zikriyle ünsiyet edin ve ondan yüz çevirdiğinde onun sana yöneldiğini hatırla.”[1570]

bak. el- Uns, 310. Bölüm

8-Zikir Şeytanı Kovar

6427. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikretmek şeytanı kovar.”[1571]

6428. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikretmek her müminin sermayesidir. Kazancı ise şeytandan güvende olmasıdır.”[1572]

6429. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikretmek imanın sütunu ve şeytandan korunmuş kalmaktır.”[1573]

6430. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz şeytan burnunu insanoğlunun kalbine dayamıştır. Kul Allah’ı zikredince şeytan burnunu kaldırır. Allah’ı unutunca şeytan ona vesvese eder. Gizliden gizliye vesvese eden işte budur.”[1574]

6431. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) bir duasında şöyle buyurmuştur: “Allahım! Onu bize, bizi kandırıcı düşman kıldın... Allahım! O halde onun hakimiyetini kendi hakimiyetinle bizden uzaklaştır ta ki sana çok dua etmekle onu bizden alı koyasın ve senin yardımınla onun hilesinden korunmuş kimselerden olalım.”[1575]

6432. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İhlası denenmiş bir şahadetle, şahadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur, O tektir ve O’nun ortağı yoktur... Şüphesiz ki bu şahadet imanın aslı, ihsanın anahtarı, Rahman’ın rızası ve şeytanın helak edişinden uzak olmaktır.”[1576]

bak. eş-Şeytan, 2016 ve 2019. Bölümler

9: Zikir Nifaktan Güvende Olmaktır

Kur’an:

Doğrusu münafıklar Allah'ı aldatmaya çalışırlar, oysa O, onlara aldatmanın ne olduğunu gösterecektir. Onlar namaza tembel tembel kalkarlar, Allah'ı pek az anarlar. [1577]

6433. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’ı çok zikrederse nifaktan beri olur.”[1578]

6434. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah’ı çok zikredin. Şüphesiz ki bu en güzel zikir, nifakta emanda olmak ve ateşten kurtulmaktır. Aziz ve celil olan Allah her hayrı kulları arasında bölüştürdüğünde kendisini zikredeni hatırlar ve zikri arşın altında duyulur.”[1579]

10- Allah’ı Zikretmenin Semeresi Muhabbettir

6435. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’ı çok zikrederse Allah onu sever.”[1580]

6436. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allahım! Muhammed’e ve Al-i Muhammed’e selam gönder! Gaflet anlarında beni senin zikrine yönelt ve mühlet günlerinde beni itaatinde kıl ve benim için muhabbetine giden kolay bir yol takdir et. O yol vesilesiyle bana dünya ve ahiret hayrını kemale erdir.”[1581]

bak. el-Mehabbet(2), 659. Bölüm

11: Zikirin Meyvesi İsmettir

6437. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Münezzeh olan Allah şöyle buyurmuştur: “Kuluma benimle meşguliyetin galebe çaldığını görünce isteğini benden istemeye ve benimle münacaatta bulunmaya yöneltirim. Kulum böyle olup hataya düşmek isteyince, hata yapmasına engel olurum. Onlar benim gerçek dostlarımdır. Onlar gerçek kahramanlardır.”[1582]

6438. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Kuluma benimle meşguliyetin galip geldiğini görünce istek ve lezzetlerini zikrimde karar kılarım. İstek ve lezzetlerini zikrimde karar kılınca bana aşık olur ve bende ona aşık olurum, birbirimize aşık olunca da aramızdaki örtüyü kaldırırım ve aşkımı ona hakim kılarım. Böylece insanlar hata ettiğinde o hata etmez. Onların sözü peygamberlerin sözüdür. Onlar gerçek kahramanlardır.”[1583]

bak. el-İsmet, 2750. Bölüm

12: Kalplerin Huzura Kavuşması Zikirdedir.

Kur’an:

Onlar iman etmişler, kalpleri Allah'ı anmakla huzura kavuşmuştur. Bilin ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzura kavuşur. [1584]

6439. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın zikri göğüslerin cilası ve kalplerin huzurudur.”[1585]

6440. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) bir duasında şöyle buyurmuştur: “Allahım! Aşık kalpler sana aşık olmuş, çeşitli akıllar senin marifetin üzere toplanmıştır. Senin zikrinden başka bir şeyle kalpler huzura ermez ve nefisler seni görmekten başka bir şeyle sükuna erişmez.”[1586]

6441. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) hakeza şöyle buyurmuştur: “Allahım! Beni, sana olan şevk ağaçları, göğüs bahçelerinde yeşeren kimselerden kıl. Nefisleri, rabbine yönelmekle huzura ermiş ve ruhları zafer ve kurtuluşla yakine ulaşmıştır.”[1587]

bak. el-İman, 271. Bölüm

el-Kulub,  3389. Bölüm

13: Zikirle Göğsün Genişlemesi

6442. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zikir göğüslere genişlik verir.”[1588]

bak. el-Kalb, 3394. Bölüm

 

1341. Bölüm

Özel Yerlerde Allah’ı Zikretmeye Teşvik

 

1-Düşmanla Karşılaşınca

Kur’an:

Ey iman edenler! Bir toplulukla karşılaşırsanız dayanın; başarıya erişebilmeniz için Allah'ı çok anın. [1589]

6443. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Düşmanlarınızla savaşta karşılaşınca az konuşun, aziz ve celil olan Allah’ı çok zikredin.”[1590]

2-Pazarlara Girince

6444. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Pazara girip insanların işleriyle meşgul olduğunu görünce aziz ve celil olan Allah’ı çok zikredin. Şüphesiz bu günahlar için keffaredir, iyilikleri arttırır ve insan bu vesileyle gafillerden yazılmaz.”[1591]

6445. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim pazarda insanların gaflete düştüğü ve işleriyle meşgul olduğu bir zamanda Allah’ı ihlas üzere zikr ederse, Allah ona bin iyilik yazar ve kıyamet günü onu hiç kimsenin aklından bile geçmeyeceği bir şekilde bağışlar.”[1592]

3-Gam, Hakemlik ve Bölüştürme Anında

6446. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hüzünlenince hüznünle, hakemlik yapınca dilinle ve bir şey bölüştürünce elinle Allah’ı hatırla.”[1593]

4-Gazap Anında

6447. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah peygamberlerinden birine şöyle vahyetti: “Ey Ademoğlu! Gazaplanınca beni zikret ki ben de gazabım anında seni zikredeyim ve seni başkalarıyla birlikte helak etmeyeyim.”[1594]

5-Halvetlerde ve Lezzet Anlarında

6448. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Tevrat’ta şöyle yazılmıştır: “Ey Musa!... Halvetinde (yalnızlık) ve lezzet sevinçlerinde beni an ki ben de senin gaflet anlarında seni anayım.”[1595]

6449. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bizim Şialarımız (taraftarlarımız) halvet ve yalnızlık hallerinde Allah’ı çok zikredenlerdir.”[1596]

6450. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı halvetlerde çok zikret, nimetleri şükürle birlikte kıl.”[1597]

 

1342. Bölüm

Zikrin Hakikati

 

6451. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim aziz ve celil olan Allah’a itaat ederse, her ne kadar namaz, oruç ve Kur’an okuması az da olsa Allah da onu anar.”[1598]

6452. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikretmek iki çeşittir: Musibet anında zikretmek iyi ve güzeldir. Bundan daha üstünü ise Allah’ın haram kıldığı şeylerle karşılaştığında, Allah’ı zikretmektir. Bu durumda Allah’ı anmak seni haram işlemekten alıkoyar.”[1599]

6453. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim gerçekten Allah’ı zikrederse o itaatkardır. Her kim de Allah’tan gafil olursa o isyankardır. İtaat hidayetin alameti ve isyan ise dalalete düşmenin alametidir. Bu ikisinin kökü Allah’ı anmak ve gaflettir.”[1600]

6454. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üç şey kulların amel ettiği en zor şeylerdir: Müminin insaflı olması, insanın kardeşine mali yardımda bulunması ve her haliyle Allah’ı zikretmek. Yani insanın bir günahla karşılaşıp onu yapmak istediğinde Allah’ı hatırlamasıdır. Böylece Allah’ı hatırlamak onu günahtan alıkoyar. Aziz ve celil olan Allah da nitekim şöyle buyurmuştur: “Allah'a karşı gelmekten sakınanlar, şeytan tarafından bir vesveseye uğrayınca, Allah'ı  anarlar ve hemen gerçeği görürler.[1601]

6455. İmam Sadık (a.s) Hüseyin Bezzaz’a şöyle buyurmuştur: “Sana Allah’ın kullarına farz kıldığı en şiddetli şeyi söylemeyeyim mi... İnsanlara insaflı davranman, kardeşine mali yardımda bulunman, her durumda Allah’ı zikretmendir. Zikirden maksadım, “Sübhanallah, elhamdülillah, la ilahe illallah ve Allah-u ekber” demek değildir. Bu da zikirdir. Ama Allah’ı zikretmekten maksadım, Allah’a itaat veya günahla karşılaştığında O’nu hatırlamandır.”[1602]

6456. İmam Sadık (a.s) Allah-u Teala’nın “Allah’ın zikri daha büyüktür” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Yani Allah’ın helal ve haram kıldığı şeyle karşılaşınca Allah’ı hatırlamak.”[1603]

6457. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Münezzeh olan Allah’ı bilmeden zikretme ve oyuna dalarak unutma. Allah’ı kamil şekilde zikret, kalbinde olanla dilinde olan şey uyumlu olsun. İçin ile dışın mutabık olsun. Kendini zikrinde unutmadıkça ve işinde kendini kaybetmedikçe O’nu gerçek anlamda zikredemezsin.[1604]

6458. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zikir iki çeşittir: Kalple uyumlu olan halis zikir ve O’ndan başka herkesin zikrini yok eden alıkoyucu zikir.”[1605]

6459. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’ı zikredip onu görmeye koşmazsa kendini alaya almıştır.”[1606]

 

1343. Bölüm

Allah’ı Zikretme Başarısı

 

6460. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Zikir dilin yaptıklarından ve fikrin yollarından biri değildir. Lakin zikrin evveli zikredilenden, ikincisi ise zikredendendir. (Önce Allah zikretme başarısını verir ve kul zikreder.)[1607]

6461. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer Allah’ı zikredersen bil ki bu O’nun seni zikretmesindendir. O senden müstağni olduğu halde seni zikretmektedir. O halde onun seni zikretmesi, senin onu zikretmenden daha değerli, daha sevimli, daha kamil ve daha çabuktur... O halde her kim Allah-u Teala’yı zikretmek isterse bilmelidir ki Allah kendisini zikretme başarısını kuluna hatırlatmadıkça kul onu zikretmeye güç yetiremez.”[1608]

 

1344. Bölümm

Zikir Ehlinin Sıfatı

 

Kur’an:

Bunları ne ticaret ve ne de alışveriş Allah'ı anmaktan, namaz kılmaktan, zekât vermekten alıkoyar. Bunlar, gönüllerin ve gözlerin döneceği günden korkarlar.[1609]

Doğrusu senden önce de kendilerine kitaplar ve belgelerle vahyettiğimiz bir takım adamlar gönderdik. Bilmiyorsanız zikir ehline sorun. [1610]

6462. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya yerine zikri tercih eden bir zikir ehli vardır. Onları ne ticaret ne de alışveriş bundan alıkoyabil­miştir. Bu şekilde yaşamaya devam etmişlerdir.”[1611]

6463. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Adeta müminler fikir ve ibret alma ehli olan fakihlerdir. Kulaklarıyla duydukları şey Allah’ın zikrini duymaktan sağır ve dünyanın (gördükleri) süsü, onları Allah’ı zikretmekten kör kılmamıştır.”[1612]

6464. Mirac hadisinde hayır ehlinin sıfatı hakkında şöyle yer almıştır: “İnsanlar gafillerden yazılınca onlar zikredenlerden yazılır... Göz açıp kapayıncaya kadar dahi hiç bir şey onları Allah’tan alıkoyamaz... İnsanlar onlara göre ölülerdir, Allah ise onlara göre, diri, kayyum ve kerimdir... Kalplerinde yaratıkla meşguliyet diye bir şey görmüyorum.”[1613]

6465. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zikir ehli Allah’ın ehli ve has kullarıdır.”[1614]

6466. İmam Bakır (a.s) ahiret çocuklarının sıfatı hakkında şöyle buyurmuştur: “Onlar Allah’ı zikretmekten usanmazlar.”[1615]

6467. Resulullah (s.a.a), Allah-u Teala’nın, “Zikir ehline sorun” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Zikir benim ve imamlar ise zikir ehlidir.”[1616]

6468. İmam Sadık (a.s) hakeza şöyle buyurmuştur: “Kitap zikirdir ve ehli ise Al-i Muhammed’dir.”[1617]

6469. İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala’nın, “Şüphesiz o (Kur’an) senin ve kavmin için zikirdir ve yakında sorulacaklardır” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Zikir Kur’an’dır, biz ise onun kavmiyiz ve biz sorulan (insanların soru soracağı) kimseleriz.”[1618]

6470. İmam Sadık (a.s) hakeza şöyle buyurmuştur: “Allah’ın Resulü (s.a.a) zikirdir, Ehl-i Beyt’i (a.s) soru sorulacak kimselerdir ve onlar zikir ehlidir.”[1619]

bak. ed- Din, 1319. Bölüm

 

1345. Bölüm

Görülmesi İnsana Allah’ı Hatırlatan Kimselerin Fazileti

 

6471. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “İsa’nın (a.s) yüzük taşında, İncil’den aldığı iki cümle vardı: Allah’ı hatırlamaya sebep olan kimseye ne mutlu ve Allah’ın unutulmasına sebep olan kimseye eyvahlar olsun!”[1620]

6472. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın velileri görüldüğünde insana Allah-u Teala’yı hatırlatan kimselerdir.”[1621]

6473. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En iyileriniz görüldüğünde insana Allah’ı hatırlatan kimselerdir.”[1622]

6474. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En üstününüz, görüldüğünde, görünüşleri insana Allah-u Teala’yı hatırlatandır.”[1623]

6475. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlınız, görülmeleri size Allah’ı hatırlatan, konuşmaları ilminizi arttıran ve amelleri sizleri ahirete müştak eden kimselerdir.”[1624]

bak. el-Mecaliset, 524. Bölüm

 

1346. Bölüm

Zikrin Devamına Sebep Olan Şey

 

6476. Mirac hadisinde şöyle yer almıştır: “Ey Ahmet! Beni zikretmeye devam et!” O şöyle buyurdu: “Ey Rabbim! Nasıl seni zikretmeye devam edeyim?” Allah şöyle buyurdu: “İnsanlardan halvete çekilerek, tatlı ve ekşiden nefret ederek ve karnını ve evini dünyadan boşaltarak.”[1625]

6477. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir şeyi seven kimse, sürekli o şeyi zikreder.”[1626]

bak. 1334. Bölüm

el- Gaflet, 3095, 1348. Bölümler

 

1347. Bölüm

Zikre Engel Olan Şeylerin Önemi

 

Kur’an:

Ey iman edenler! Sizi, mallarınız ve çocuklarınız Allah'ı anmaktan alıkoymasın; böyle olanlar hüsrana uğrayanlardır. [1627]

6478. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanı Allah’ı zikretmekten gafil kılan her şey kumardan sayılır.”[1628]

6479. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı zikretmekten alıkoyan her şey İblisten’dir.”[1629]

6480. Resulullah (s.a.a), Allah-u Teala’nın Mallarınız ve evlatlarınız sizleri alıkoymasın ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Onlar ümmetimin salih kullarıdır. Onları hiç bir ticaret ve alışveriş Allah’ın zikrinden ve farz kılınan beş vakit namazdan alıkoyamaz.”[1630]

6481. İbn-i Abbas hakeza şöyle diyor: “O (hiç bir şeyde Allah’tan gaflet etmeyen kimse) kendisine ölüm indiğinde zekatını vermediği, kendisiyle hacca gitmediği ve kendisiyle Allah’ın hakkını vermediği bir malı olduğunda Allah’tan ölüm anında malının sadaka ve zekatını vermesi için kendisini geri döndürmesini isteyen mümin kuldur. ”[1631]

 

1348. Bölüm

Zikrin Engelleri

 

Kur’an:

Şeytan şüphesiz içki ve kumar yüzünden aranıza düşmanlık ve kin sokmak ve sizi Allah'ı anmaktan, namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vazgeçersiniz değil mi? [1632]

6482. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Organlar arasında gözden daha az şükreden (nankör) bir organ yoktur. O halde isteklerini karşılamayın ki sizi Allah’ın zikrinden alıkoyar.”[1633]

6483. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günahlar arasında şehvete itaatten daha şiddetlisi yoktur. O halde ona itaat etmeyin. Aksi takdirde sizleri Allah’tan alıkoyar.”[1634]

6484. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim insanların zikriyle meşgul olursa münezzeh olan Allah da onun zikrini kesip atar.”[1635]

6485. İmam Seccad (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz çok yemek, irade zayıflığı, tokluk sarhoşluğu ve kudretten doğan gaflet insanı, amel hususunda yavaşlatan ve Allah’ı zikretmeyi unutturan sebeplerdendir.”[1636]

bak. el- Gaflet, 3097. Bölüm

el-Heva, 4035, 4040, 4041. Bölümler

el-Hub, 653. Bölüm

el-İbadet, 2504. Bölüm

 

1349. Bölüm

Allah’ı Zikretmekten Yüz Çevirmenin Etkileri

 

Kur’an:-

Benim zikrimden yüz çeviren bilsin ki onun dar bir geçimi olur ve kıyamet günü de onu kör olarak haşrederiz. O zaman: “Rabbim! Beni niçin kör olarak haşrettin, oysa ben gören bir kimseydim” der. Allah: “Böyledir, ayetlerimiz sana gelmişti de sen onları unutmuştun, bugün de öylece unutulursun” der. [1637]

Rahman olan Allah'ı anmayı görmezlikten gelene, yanından ayrılmayacak bir şeytanı arkadaş veririz. [1638]

6486.  “Allah-u Teala Musa’ya şöyle vahyetmiştir: “Ey Musa! Her halinde beni unutma. Mal çokluğuna sevinme. Şüphesiz beni unutmak kalbi katılaştırır ve mal çok olduğunda günahlar da çoğalır.”[1639]

bak. el-Kalb, 3402. Bölüm, el-Kabr, 3268. Bölüm

Allah-u Teala’nın, “Onun dar bir geçimi olur” diye buyurmasının delili şudur: “Her kim Rabbini unutursa ve onu zikretmezse dünyaya sarılmaktan, dünyayı hedef edinmekten, onu elde etmeye çalışmaktan, fikir ve zikrini hayatını düzeltmek ve geliştirmekten ve ondan faydalanmaktan başka çaresi kalmaz. Böyle bir insanın hayatı az olsun veya çok kendisine yeterli gelmez. Zira elde ettiği hiç bir şeye razı olmaz ve sürekli daha fazlasını elde etmeye çalışır. Böylece hiç bir yerde durmaz. Dolayısıyla her ne elde ederse etsin, yine de rahatsız ve hoşnutsuzdur. Kalbi daha fazlasını ister, ayrıca keder, gam, hüzün, endişe, ızdırap, ölüm, hastalık, afet, kötülüğünü isteyenlerin hasedi, düşmanların komplosu, çabalarındaki başarısızlık, yakınlarını kaybetmek, elindeki şeyleri yitirmek gibi tatsız olaylardan kaynaklanan korku sürekli kalbini sıkar ve onu tahammülden düşürür.

Oysa eğer rabbinin azametini tanıyıp O’nu zikretse ve unutmasaydı, rabbi nezdinde ebedi, ölüm ve yoklukla karışık olmayan bir hayatın, zevali olmayan bir mülkün, zilletten uzak bir izzetin, miktarı ve sonu olmayan bir sevincin, yüceliğin, büyüklüğün kendisini beklediğine yakin eder. Dünyanın geçici bir şey olduğunu, dünyevi yaşamın, uhrevi yaşamla mukayesede hiç bir değer ifade etmediğini anlardı. Eğer bu nükteleri anlasaydı, kendisine taktir edilen miktarla kanaat eder, kendisine nasip kılınan rızka kifayet eder ve kendini zorluklara atmazdı.[1640]

Dolayısıyla “Rahman olan Allah'ı anmayı görmezlikten gelene, yanından ayrılmayacak bir şeytanı arkadaş veririz” ayetinin anlamı şudur: “Her kim rahmanı yad etmekten körlüğe kapılır ve gece körülüğü veya görme zayıflığı olan kimseler gibi bakarsa ona şeytanı veririz. “Şeytan ona yakındır” Şeytan ondan ayrılmaz bir arkadaşı olur.”

Allah-u Teala’nın “Şüphesiz onlar bunları yoldan alıkorlar, bunlar da doğru yola eriştiklerini sanırlar” ayetinin anlamı ise şudur: “Şeytanlar Allah’ın zikrinden yüz çevirenleri yoldan çıkarmaktadır. Ama bunlar hak yolda yürüdüklerini zannetmektedir. Bu da -yani sapık ve hak yoldan uzak oldukları halde hidayet üzere olduklarını sanmaları- onlara şeytanın arkadaş kılındığının ve şeytanın emri altına girdiklerinin göstergesidir. Zira insan ilk tabiatı gereği hakla karşılaşınca hakka yönelim arzusu içindedir. Ama nefsani isteklerine uyduğu için haktan yüz çevirir ve bu yolda yürümeye devam ederse Allah kalbini mühürlemekte, basiret gözünü kör etmekte, şeytanı ona arkadaş kılmakta ve neticede de hak ve hakikatle karşılaşınca onları görmekten aciz düşmekte, fıtratı gereği yöneldiği hakkı şeytanın kendisini davet ettiği batıla mutabık kılmakta ve işte bu yüzden de sapık olduğu halde kendisinin hidayet üzere yürüdüğünü sanmakta, batıl üzere olduğu halde hak üzere olduğunu zannetmektedir.” [1641]               

bak. eş-Şeytan, 2018. Bölüm

el-Aşk, 2739. Bölüm

 

1350. Bölüm

Allah’ı Unutmak Kendini Unutmaktır

 

Kur’an:

Allah'ı unutup da, Allah'ın da kendilerini kendilerine unutturduğu kimseler gibi olmayın; onlar, yoldan çıkmış  kimselerdir. [1642]

6487. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı unutan kimseye, Allah bizzat kendisini unutturur.”[1643]

6488. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Münezzeh olan Allah’ı unutan kimseye Allah bizzat kendisini unutturur ve kalbini kör kılar.”[1644]

 

1351. Bölüm

Zikrin Çeşitleri

 

6489. Sadık İmamlardan (a.s) bazıalrı şöyle buyurmuşlardır: “Dilin zikri, hamd ve sena etmek; nefsin zikri, sıkı çalışmak ve zorluklara tahammül etmek; ruhun zikri, korku ve ümit; kalbin zikri, doğruluk ve sefa; aklın zikri, ululamak ve haya; marifetin zikri teslim ve rızayet; batının zikri ise müşahade ve görmektir.”[1645]

 

1352. Bölü

Gizli Zikir

 

Kur’an:

Rabbini gönülden ve korkarak içinden hafif bir sesle sabah akşam  an, gafillerden olma. [1646]

6490. İmam Bakır (a.s) veya İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Melek sadece duyduğunu yazar, aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “ve rabbini kalbinde an...” kulun bu deruni zikrinin sevabını Allah-u Teala’dan başka hiç kimse bilemez.[1647]

6491. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ı hamil bir zikirle zikret.” Kendisine, “hamil zikir nedir?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Gizli ve örtülü zikir.”[1648]

6492. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlı zikir gizli zikirdir.”[1649]

6493. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Koruyucu meleklerin işitemediği gizli zikir, onların duyduğu zikirden yetmiş kat daha iyidir.”[1650]

6494. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) bir duasında şöyle buyurmuştur: “Allahım! Bana halvet ve topluluk arasında, gece ve gündüz, açık ve gizli, zorluk ve kolaylık halinde zikrini ilham et ve beni gizli zikir ile menus kıl.”[1651]

bak. ed- Dua, 1199. Bölüm

 

1353. Bölüm

Zikir Evleri

 

Kur’an:

Allah'ın yücelmesine ve içlerinden adının anılmasına izin verdiği evlerde, insanlar sabah akşam O’nu tesbih ederler. [1652]

6495. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İçinde Allah’ın zikredildiği ve içinde Allah’ın zikredilmediği evin misali, diri ve ölü misalidir.”[1653]

6496. İbn-i Merduye, Enes b. Malik ve Bureyde’den şöyle nakletmektedir: “Allah’ın Resulü (s.a.a), “Allah'ın yücelmesine izin verdiği evlerde...” ayetini okudu. Adamın birisi kalkarak şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü! Bunlar hangi evlerdir?” Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Peygamberlerin evleridir.” Ebu Bekir kalkarak şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü! Bu, Ali ve Fatıma’nın evi de bu evlerden midir?” Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu: “Evet! Onların en üstünlerindendir.”[1654]

6497. Ebu Hamza Sumali şöyle diyor: “İmam Bakır (a.s) hacca gidip Hişam b. Abdulmelik kendisiyle görüşünce insanlar ona yönelerek sorular soruyorlardı. İkrime şöyle dedi: “Yüzünde ilim nişanesi olan bu kimse kimdir? Şüphesiz onu küçük düşüreceğim!” Ama İkrime İmam’ın (a.s) karşısına durunca bedeni titredi ve utanarak şöyle dedi: “Ey İbn-i  Resulillah! Ben İbn-i Abbas ve diğerlerinin yanında çok oturdum ama onların hiç birinin yanında bu hale düşmedim.” İmam Bakır (a.s) şöyle buyurdu: “Ey şamlıların hakir kulu! Sana eyvahlar olsun. Sen Allah’ın yüceltilmesine ve adının anılmasına izin verdiği evin huzurundasın.”[1655]

6498. İmam Bakır (a.s), Katade’ye, “sen kimsin?” diye sordu. O, “Ben, Katade b. Diamet’il Basri’yim dedi. İmam Bakır (a.s) ona şöyle buyurdu: “Sen Basra ehlinin fakihi misin?” O, “Evet” dedi. Katade uzun bir süre sustuktan sonra şöyle dedi: “Allah seni Salih kılsın. Allah’a andolsun ki ben fakihlerin huzurunda ve İbn-i Abbas’ın karşısına oturdum ama hiç birinin yanında kalbim böyle titremedi.”

İmam (a.s) ona şöyle buyurdu: “Eyvahlar olsun sana! Sen nerede olduğunu biliyor musun? Sen “Allah’ın yüceltilmesine izin verdiği evler…” huzurundasın. Bu evler biziz. Sen onların karşısındasın.” Katade şöyle dedi: “Allah’a andolsun ki doğru söylüyorsun. Allah beni sana feda etsin, Allah’a yemin olsun ki bu evlerden maksat taş ve topraktan evler değildir.”[1656]

 

1354. Bölüm

Zikir (Çeşitli)

 

6499. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın zikrini duyan kimse de zikredicidir.”[1657]

6500. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Eba Zer! Allah senin yüreğinde azamet ve celal sahibi olmalıdır. O halde onu, köpek veya domuzu gördüğünde, “Allahım! Onu hor kıl” diyen cahilin andığı gibi anma.”[1658]

6501. Masum İmamlardan (a.s) şöyle nakledilmiştir: “Cennette zikredenlerin zikre başladığında meleklerin içinde ağaç dikmeye başladığı çöller vardır. Bazen bir melek işten el çekince ona, “Neden durdun?” diye sorulur. O şöyle der: “Dostum el çekmiştir.” Yani Allah’ı zikretmekten el çekmiştir.”[1659]

6502. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İblis şöyle dedi: “Ey Rabbim! Yaratıklarından her birisi için bir rızık tayin ettin. Benim rızkım nedir?” Allah şöyle buyurdu: “Üzerinde benim ismim zikredilmeyen her şey!”[1660]



170. Konu

ez-Zillet

Zillet

 

 

 

 

 


bak.

F 162. Konu, ed- Deniye; 350. Konu, el-İzzet

F el-Hırs, 787. Bölüm eş-Şehadet, 2115. Bölüm; el-Kibr, 9439. Bölüm; el-Kizb, 3462. Bölüm



 

 

1355. Bölüm

Zillet

 

6503. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Şüphesiz ölüm aşağılıktan ve yücelik horluktan öncedir (daha iyidir.)”[1661]

6504. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Az ile yetinin ve zillete boyun eğmeyin.”[1662]

6505. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ölüme evet, aşağılığa hayır! Aza evet, ama dilenmeye hayır!”[1663]

6506. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir anlık zillet ömür boyu izzete değmez.”[1664]

6507. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her ne kadar seni isteklerine ulaştırsa da nefsini aşağılıktan yüce tut. Zira her ne kadar büyük de olsa hiç bir değer dinini telafi etmez ve dökülen yüz suyunu geri getirmez.”[1665]

6508. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her ne kadar seni isteklerine kavuştursa da her türlü aşağılıktan nefsini yüce tut. Zira hiç bir şey bu yolda kaybettiğini telafi edemez. Başkasına köle olma, şüphesiz Allah seni hür yaratmıştır.”[1666]

6509. İmam Ali (a.s) bir duasında  şöyle buyurmuştur: “Allahım! Benden aldığın ilk değerli şey ve emanet olarak verdiğin nimetlerden geri alacak olduğun ilk emanet canım olsun.”[1667]

6510. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “İzzet içinde ölüm zillet içindeki hayattan daha iyidir.” İmam (a.s) şahadet günü şu beyitleri okuyordu: “Ölüm utançdan daha iyi ve utanç ateşe daha layıktır. Allah’a yemin olsun ki ne utancı ne de ateşi kabul etmeyeceğim.”[1668]

6511. İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim kendini hor görürse şerrinden güvende olma.”[1669]

 

1356. Bölüm

Mümine Kendini Hor Kılması Yakışmaz 

 

6512. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah Tebarek ve Teala nefsini zelil kılmaktan başka her işi mümine havale etmiştir.”[1670]

6513. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mümine nefsini zelil kılması yakışmaz.” Kendisine, “Nasıl kendisini zelil kılar?” diye sorulunca da şöyle buyurmuştur: “Gücünün yetmediği bir işi yapar ve böylelikle de kendisini küçük düşürür.”[1671]

6514. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mümine kendisini zelil kılması yakışmaz.” Mufazzal b. Ömer, “Nefsini nasıl zelil kılar?” diye sorunca da İmam şöyle buyurdu: “Özür dileyeceği bir işe girişmekle.”[1672]

6515. İmam Zeyn’ul Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kızıl tüylü develer de verseler en küçük bir horluğa düşmeye tahammül etmem.”[1673]

6516. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim özgür olduğu halde zilleti kabul ederse biz Ehl-i Beyt’ten değildir.”[1674]

6517. İmam Hüseyin (a.s), Aşura günü Yezid’in ordusuna hitaben şöyle buyurmuştur: “Bilin ki şüphesiz zinazade oğlu zinazade beni iki işten birini seçmek zorunda bırakmıştır: Kılıç ve zillet. Ama heyhat ben asla zillete boyun eğmem. Allah, Resulü, temiz ecdad, tertemiz kucaklar, gayretli kalpler, yüce canlar, asla zilleti kabul etmezler. Aşağılık içinde helak oluşu şerafetli bir şekilde ölmeye tercih etmezler.”[1675]

 

1357. Bölüm

Zillete Düşüren Sebepler 

 

6518. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar dinar ve dirhem hakkında cimri davrandığında, peşin alıp vadeli sattıklarında, inek ve koyunların peşi sıra gibip Allah yolunda cihadı terkettiklerinde Allah onları zillete düşürür ve dinlerine geri dönmedikçe kendilerinden zilleti kaldırmaz.”[1676]

6519. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar zillet korkusundan hızlıca zillete koşmaktadırlar.”[1677]

6520. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Tamah iki zilletten biridir.”[1678]

6521. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hiç bir zillet  tamah zilleti gibi değildir.”[1679]

6522. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim sıkıntısını açığa vurursa horluğa razı olmuştur.”[1680]

6523. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim hayatı severse zelil olur.”[1681]

6524. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsan küçük zillette tahammül etmez ve bu kendisini büyük zillete düşürür.”[1682]

6525. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hakları terketmek insanı zillete düşürür ve insan bu konuda yalan söylemek zorunda kalır.”[1683]

6526. İmam Seccad (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendisini irşad eden bir hikmet sahibinden mahrum olan kimse helak olur ve kendisini savunan aptaldan mahrum olan kimse zelil olur.”[1684]

6527. İmam Hasan’a (a.s), “Zillet nedir?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Doğruluktan korkmak.”[1685]

6528. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’tan başkasından izzet edinirse o izzet kendisini helak eder.”[1686]

6529. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin teyid etmediği her izzet zillettir.”[1687]

6530. İmam Sadık (a.s) kendisine, “Benimle bir grup arasına bir konuda ihtilaf ortaya çıktı. O şeyden el çekmek istiyorum ama bana, “Ondan el çekmen senin için zillettir” diyorlar” diyen birisine şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz zelil olan zalimdir (sen değil).”[1688]

6531. Bir rivayette şöyle yer almıştır:  “Adamın birisi komşusunu İmam’a (a.s) şikayet etti. İmam (a.s) ona, “Sabret” diye buyurdu. Adam, “İnsanlar beni zillete düşmekle suçluyorlar” deyince İmam şöyle buyurdu: “Şüphesiz zelil zulmeden kimsedir.”[1689]

bak. el-Hırs, 787. Bölüm

et-Tama’, 2418. Bölüm

 

1358. Bölüm

İnsanların en Zelili

 

6532. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en zelili insanları hor kılandır.”[1690]

6533. İmam Ali (a.s) kendisine, “En kötü zillet hangisidir?” diye sorulunca  şöyle buyurmuştur: “Dünya hakkında ihtirasa kapılmak.”[1691]



171. Konu

ez-Zenb

Günah

 

F el-Bihar, 73/308, 137. Bölüm, ez-Zunub ve asaruha

F el-Bihar, 73/366, 138. Bölüm, ez-Zunub’ul-Leti tucib-u gazab’ellah ve suret’el- Ukube

F el-Bihar, 73/392, 142. Bölüm, men etae’l-Mahluk fi me’siyet’il-Halik

F el-Bihar, 79/2-294, ebvab’ul-Measve’l-Kebair

F Kenz’ul-Ummal, 4/202-248, Kitab’ut-Tevbe

 

 

 


bak.

F 57. Konu, et-Tevbe; 392. Konu, el-İstiğfar

F el-İman, 264. Bölüm; ed- Dua, 1198. Bölüm; ed- Dünya, 1221. Bölüm; el-Havf, 1147. Bölüm; eş-Şefaet, 2041. Bölüm; ez-Zafer, 2440. Bölüm; ez-Zulm, 2470. Bölüm; el-Hicret, 3990. Bölüm; el-Kalb, 3395, 3399, 3401, 3402, 3404, 3406. Bölümler



 

 

1359. Bölüm

Günah

 

Kur’an:

Günahın açığını da gizlisini de bırakın. Günah kazananlar, kazandıklarına karşılık şüphesiz ceza göreceklerdir. [1692]

Zulmedenlerin, geçmiş arkadaşlarının suçlarına benzer suçları vardır; cezalarını benden acele istemesinler. [1693]

Hayır öyle değil; kötülük işleyip suçu kendisini kuşatmış  olan kimseler, cehennemlikler işte onlardır. Onlar orada temellidirler [1694]

Bilin ki, içinizde Allah'ın peygamberi bulunmaktadır. Eğer o, bir çok işlerde size uymuş olsaydı şüphesiz kötü duruma düşerdiniz; ama Allah size imanı sevdirmiş, onu gönüllerinize güzel göstermiş; küfrü, yoldan çıkmayı ve baş kaldırmayı size iğrenç göstermiştir. İşte böyle olanlar, (Allah katından bir lütuf ve nimet sayesinde) doğru yolda bulunanlardır.[1695]

6534. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bilin ki şüphesiz günahlar, günahkarların üzerine oturduğu, dizginlerini salıverdiği ve kendilerini ateşe sürüklediği inatçı atlardır.”[1696]

6535. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günahlar hastalıktır. İlacı istiğfar ve şifası ise günaha geri dönmemektir.”[1697]

6536. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Günahın sarhoşluğundan sakının. Şüphesiz günahın da şarap gibi hatta ondan daha şiddetli bir sarhoşluğu vardır. Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Onlar sağır, dilsiz ve kördürler. Onlar (küfürden imana) geri dönmezler.[1698]

6537. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey insan! Seni günahına karşı cesaretlendiren nedir? Seni rabbine karşı gururlandıran nedir? Kendi kendini mahvetmene sebep olan nedir?[1699]

6538. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günah kendisine galip olan, muzaffer olmamıştır; şerle galip olan ise mağlup olmuştur.”[1700]

6539. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ailene şefkat yüzünden, Allah’a itaati bırakıp, Allah’a isyana yönelmekten sakın. Zira Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Babanın oğlu, oğulun da babası için cezalandırılmayacağı günden korkun.[1701]

6540. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz aziz ve celil olan Allah’ın, her gün ve her gece şöyle nida eden bir münadisi vardır: “Ey Allah’ın kulları! Allah’a isyan etmekten sakının. Zira eğer otlayan hayvanlar, süt emen çocuklar ve beli bükülmüş yaşlıların hatırı olmasaydı üzerinize parça parça olacağınız bir azap dökülürdü.”[1702]

 

1360. Bölüm

Günahtan Sakınmak

 

6541. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sağlığına zarar verir diye yemekten perhiz edip kendilerini ateşe atan günahlardan perhiz etmeyen topluluklara şaşarım.”[1703]

6542. İmam Seccad (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendisine zarar verecek olan yemekten perhiz eden, ama kendisine zarar veren günahtan sakınmayan kimseye şaşarım!”[1704]

6543. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hastalık korkusuyla yemek yemekten sakınan, ama cehennem ateşi korkusuyla günahlardan sakınmayan kimseye şaşarım!”[1705]

bak. ed- Deva, 1287. Bölüm

 

1361. Bölüm

Akıllı İnsan Günah İşlemez

 

6544. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz akıllı insanlar, dünyanın fazlalığını bile terk etmişlerdir. Nerde kaldı ki günahlar! Oysa dünyayı terk etmek bir fazilet, günahları terk etmek ise farzdır.”[1706]

6545. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim bir günah işlerse kendisine bir daha dönmeyecek olan bir aklını kaybeder.”[1707]

6546. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer Allah, kendisine karşı günah hususunda azap vaad etmeseydi bile nimetleri hatırına isyan edilmemesi gerekirdi.”[1708]

6547. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Münezzeh olan Allah itaatine teşvik etmeseydi bile rahmetini ümit etmek için kendisine itaat edilmesi farz olurdu.”[1709]

bak. eş-Şukr, 2061. Bölüm

el-Haram, 801

et-Taat, 2427. Bölüm

eş-Şeriat, 1982. Bölüm

 

1362. Bölüm

Günahtan Sakınmak İyilikten Daha Evladır

 

6548. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kötülüklerden sakınmak iyilikleri kazanmaktan daha evladır.”[1710]

6549. Masum İmamlar (a.s) şöyle buyurmuşlardır: “Çaba ve gayret gösterin. Eğer amel etmiyorsanız, günah da işlemeyin. Zira bina inşa eden kimse onu viraneye çeviren. Her ne kadar az da olsa binasını yükseltir. Ama bina inşa edip viraneye çevirne kimsenin binası yükselmez.”[1711]

6550. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yere düşmekten sakınmak, yerden kaldırılmasını istemekten daha iyidir.”[1712]

bak. Ramazan, 1548. Bölüm

 

1363. Bölüm

Kötülüklerin Galebesinden Sakındırmak

 

Kur’an:

Kim iyilikle gelirse ona on katı verilir ve her kim de ortaya bir kötülüklr gelirse ancak misliyle cezalandırılır; onlara haksızlık yapılmaz.[1713]

6551. İmam Ali (a.s), oğlu Hasan’a (a.s) yaptığı vasiyetinde şöyle buyurmuştur: “Tövbeyle yönelişinin kabulünde sana şiddetli davranmadı. Günahın sebebiyle zorluğa düşürmedi, rahmetinden seni ümitsizliğe düşürmedi. Aksine, suçundan yüz çevirmeni bir iyilik saydı; yaptı­ğın kötülüğe misliyle, ettiğin iyiliğe de on misliyle kar­şılık verdi. Sana tevbe ve hoşnutluk kapısını açtı.”[1714]

6552. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Birleri  (kötülükleri) onlarına (iyiliklerine) galebe çalan kimse ne kötüdür!”[1715]

 

1364. Bölüm

Allah’a İsyan İle Bir İş Yapmak İsteyen Kimse

 

6553. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’a isyan ile bir işi yapmak isterse ümit ettiği şeyden uzaklaşır ve korktuğu şeye yakın olur.”[1716]

6554. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Adamın birisi İmam Hüseyin’e, “bana iki kelime öğüt ver” diye yazınca kendisine şöyle cevap yazmıştır: “Her kim Allah’a isyan ederek bir iş yapmak isterse, ümit ettiği şeyi daha fazla kaybeder ve sakındığı şeyin gelişini hızlandırır.”[1717]

 

1365. Bölüm

Açıkça Günah İşlemek

 

6555. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim açıkça günah işlerse yardımsız bırakılır. Her kim de günahını gizlerse (şayet) bağışlanır.”[1718]

6556. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Münezzeh olan Allah’a açıkça günah işlemek azabı hızlandırır.”[1719]

6557. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Açık günahtan sakın, şüphesiz açık günah en şiddetli günahtır.”[1720]

6558. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Açıkça günah işleyen kimse perdeleri yırtmıştır.”[1721]

6559. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Gece bir kötülük yaptığında rabbinin günahını gizlediği ama buna rağmen sabah olunca, “Ey falan kimse! Ben, dün gece şöyle böyle yaptım” diye günahını açıklayan kimse dışında ümmetimin tümü bağışlanmıştır.”[1722]

6560. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben, üç kişi dışında bu ümmetten hakkımızı tanıyan kimseler için kurtuluş ümit ediyorum: Güçlü zalim, heva ve hevesine tapan kimse ve açıkça günah işleyen kimse dışında.”[1723]

bak. el-Ma’ruf(2), 2694. Bölüm

 

1366. Bölüm

Günahların En Büyüğü

 

6561. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Münezzeh olan Allah nezdinde en büyük günah, sahibinin nezdinde küçük olan günahtır.”[1724]

6562. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Münezzeh olan Allah nezdinde en şiddetli günah, günahkarın saydığı önemsiz günahtır.”[1725]

6563. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En şiddetli günah günahkarın hafife aldığı günahtır.”[1726]

6564. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah nezdinde en büyük günah seni yaratan Allah’a ortak koşman, seninle birlikte yemesinden (fakirlikten) korkarak çocuğunu öldürmen ve komşunun karısıyla zina etmendir.”[1727]

6565. Resulullah (s.a.a), kendisine, “en büyük günah hangisidir?” diye soran Abdullah b. Mes’ud’a şöyle buyurmuştur: “Yaratıcın olan Allah’a eş koşmandır.” “Sonra hangisidir?” diye sorunca, “Seninle birlikte yemesinden (fakirlikten) korkarak çocuğunu öldürmendir” diye buyurdu. “Sonra hangisidir?” diye sorunca da, “Komşunun karısıyla zina etmendir” diye buyurdu. Allah da Peygamberini tasdik ederek şu ayeti indirdi: “Allah ile birlikte başka bir ilahı çağırmayanlar...[1728]

6566. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günahlar tümüyle şiddetlidir. En şiddetlisi ise et bitiren ve kan yapan günahtır.”[1729]

6567. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En büyük günah haksız yere müslümanın malını alıkoymaktır.”[1730]

6568. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah nezdinde en büyük günah, günahkarın ısrar ettiği günahtır.”[1731]

6569. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanın ayıplarını bilmemesi en büyük günahlardandır.”[1732]

6570. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günahlara sevinmekten sakın. Şüphesiz günaha sevinmek, günah işlemekten daha büyüktür.”[1733]

 

1367. Bölüm

En Pis Günah

 

6571. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günahların en pisi üç tanedir: “Dilsiz hayvanı öldürmek, kadının mehrini vermemek ve işçinin ücretini ödememek.”[1734]

 

1368. Bölüm

Bağışlanmayan Günah

 

Kur’an:

Allah kendisine ortak koşmayı elbette bağışlamaz, bundan başkasını dilediğine bağışlar. Allah'a ortak koşan kimse, şüphesiz büyük bir günahla iftira etmiş olur. [1735]

6572. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın kitabındaki hükümlerden birisi de şudur: “Tevbe etmeden rabbinin huzuruna çıkan kimseye, istediği kadar çalışıp çabalasın, işinde ihlaslı olsun kendisine hiç bir fayda vermeyecek şeyler şunlardır: Kendisine farz kıldığı ibadette Allah’a ortak koşmak, öfke­sini bir kişiyi öldürerek yenmek, başkasının ayıbını söylemek, bir ihtiyacını elde etmek için dininde bidat ortaya çıkarmak, insanlara iki yüzlü görünmek, onlar arasında iki dilli konuşmaktır.”[1736]

6573. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah yeni din çıkaran, işçinin hakkını vermeyen veya hür olan birini satan kimse dışında her günahkarı affeder.”[1737]

6574. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim yanında aç ve yemeksiz kalan bir mümin olduğu halde tok yatarsa, aziz ve celil olan Allah (onun hakkında) şöyle buyurur: “Ey meleklerim! Siz de bu kuluma şahit olun ki ben ona emrettim, o bana isyan etti ve benden başkasına itaat etti, ben de onu kendi işine havale ettim. İzzet ve celalime andolsun ki onu asla affetmeyeceğim.”[1738]

6575. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günah üç kısımdır: Bağışlanan günah, bağışlanmayan günah ve günahkarın korku ve ümit içinde olduğu günah... Bağışlanan günah, Allah’ın kendisini dünyada cezalandırdığı kimsenin günahıdır. Dolayısıyla Allah kuluna yeniden (ahirette) azap etmekten daha yüce ve bağışlayıcıdır. Bağışlanmayan günah ise kulların birbirine zulmetmesidir… Üçüncü günah ise Allah’ın kullarından gizlediği ve günahkara tövbe nasip ettiği günahtır. Bu yüzden günahından dolayı korkulu ve rabbinden ümitlidir. Biz bu şahsa karşı onun kendisine olduğu gibiyiz (korku ve ümit içindeyiz)”[1739]

6576. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bağışlanmayan günahlardan sakının: Ganimetlerde hıyanet etmek ki her kim ganimetlerde bir hıyanette bulunursa kıyamet günü onu kendisiyle getirir ve faiz yemek ki faiz yiyen kimse mezarından şeytanın çarptığı kimse gibi delirmiş bir halde ayağa kalkar.”[1740]

6577. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dindaşlarının (senden) hoşnutsuzluğu dışında her günah bağışlanır.”[1741]

6578. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bağışlanmayan günahlardan biri de insanın, “Keşke bu günah dışında herhangi bir günahla yargılanmasam” demesidir.”[1742]

6579. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kötü ahlak dışında her günahın bir tövbesi vardır. Zira kötü ahlaklı insan bir günahtan çıksa bir diğerine düşer.”[1743]

6580. İmam Seccad (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah şu iki günah dışında müminin her günahını bağışlar, dünya ve ahirette onu işlediği günahtan temizler: Takiyyeyi terk etmek ve kardeşlerin haklarını zayi etmek.”[1744]

6581. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her ne zaman kötü bir iş yapmak istersen onu yapma. Zira Allah bazen kulu günah halinde görür ve şöyle buyurur: “İzzet ve celalime andolsun ki bundan sonra onu asla affetmeyeceğim.”[1745]

bak. el-Kunut, 3422. Bölüm

ez-Zulm, 2451, 2452. Bölümler

 

1369. Bölüm

Halvet Halinde Günahtan Sakındırmak

 

6582. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Halvet halinde günahtan sakının. Şüphesiz size şahit olan hakim olandır.”[1746]

6583. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim halvette günah işlerse Allah ona itina göstermez.”[1747]

bak. el-Hesab, 842. Bölüm

ez-Zikr, 1341. Bölüm

 

1370. Bölüm

Gizli ve Açık Günah

 

Kur’an:

Günahın açığını da gizlisini de bırakın. Günah kazananlar, kazandıklarına karşılık şüphesiz ceza göreceklerdir. [1748]

 “Gizli ve açık kötülüklere yaklaşmayın. [1749]

6584. İmam Bakır (a.s), Allah-u Teala’nın, “kötülüklere yaklaşmayın” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Açığı zina, gizli ise metres tutmaktır.”[1750]

Ben diyorum ki: “Bu sadece çirkinliklerin örneğini beyan etmek içindir. Yoksa çirkinlikler bu örneklere münhasır değildir.”

bak. el-İmamet, 133. Bölüm

 

1371. Bölüm

Günahı Hafif ve Küçük Görmek

 

6585. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah işlediği büyük bir günahta kendisine teveccüh eden kulunu sever ve küçük bir günahı hafif sayan kulundan ise nefret eder.”[1751]

6586. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günahı küçümsemen ve içinde bulunduğun haline razı olman gibi bir musibet yoktur.”[1752]

6587. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “İşlediğin bir kötülüğü küçümseme. Şüphesiz (kıyamet günü) onu hoşuna gitmez bir şekilde göreceksin.”[1753]

6588. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey İbn-i Mes’ud! Hiç bir günahı değersiz görme, küçümseme ve büyük günahlardan uzak dur. Zira kıyamet günü kul, günahlarına bakınca gözleri kan ve irin ağlar. Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Herkesin işlediğini gördüğü gün...[1754]

6589. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz mümin günahını üzerine düşmesinden korktuğu büyük bir kaya parçası gibi görür. Kafir ise günahını burnunun önünden uçup giden bir sinek gibi görür.”[1755]

6590. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah, gazabını kendisine günah işlenilmesinde gizlemiştir. O halde hiç bir günahı küçümseme. Zira sen bilmediğin halde Allah’ın gazabı o günahla birlikte olabilir.”[1756]

6591. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah Tebarek ve Teala bir kulun hayrını dileyince günahlarını gözlerinin önünde mücessem kılar ve günah yükünü omuzlarına ağırlık verir. Allah bir kulun kötülüğünü istediğinde ise ona günahlarını unutturur.”[1757]

 

1372. Bölüm

Küçük Günahlar Büyük Günahlara Uzanan Yollardır

 

6592. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Mesih (a.s) havarilerine şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz günahları küçümsemek ve değersiz görmek, İblis’in hilelerindendir. İblis sizlere günahları değersiz gösterir ve gözlerinizde günahları küçültür, böylece günahlarınız toplanır, çoğalır ve sizleri sarar.”[1758]

6593. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Resulullah (s.a.a) kuru ve bitkisiz bir yere indi ve ashabına şöyle buyurdu: “Bir miktar odun toplayın.” Onlar, “Ey Allah’ın Resulü! Biz kuru ve bitkisiz bir topraktayız. Burada odun bulunmaz” deyince Peygamber şöyle buyurdu: “Her kim ne bulursa getirsin.” Onlar, odunları topladılar ve Peygamber’in huzurunda üst üste yığdılar. Bunun üzerine peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Günahlar da işte bu şekilde toplanır.” Ardından şöyle buyurdu: “Küçük sayılan günahlardan sakının. Zira her şeyin bir sorgulayanı vardır. Bilin ki şüphesiz günahları sorgulayan kimse şöyle yazmaktadır: “Önceden yaptıkları her şeyi, geride bıraktıkları eserleri ve her şeyi apaçık kitapta saydık.”[1759]

6594. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Az olan günahları, az saymayın. Zira bu günahlar yavaş yavaş toplanır ve çoğalırlar.”[1760]

6595. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Küçük günahlar büyük günahların yoludur. Küçük günahlar hususunda Allah’tan korkmayan kimse büyük günahlar hususunda da O’ndan korkmaz.”[1761]

6596. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Az günahları küçümsemeyin, şüphesiz küçük günahlar, yavaş yavaş toplanır ve büyük günaha dönüşürler.”[1762]

 

1373. Bölüm

Küçük Günahlardan Sakındırmak

 

6597. Zeyd’uş Şehham şöyle diyor: “İmam Sadık (a.s) şöyle buyurdu: “Küçük sayılan günahlardan sakının. Şüphesiz bu günahlar bağışlanmaz.” Ben, “Küçük sayılan günahlar hangisidir?” diye sorunca da şöyle buyurdu: “İnsan günah işler ve şöyle der: “Bu günahtan başka günahım olmasaydı ne iyi olurdu.”[1763]

6598. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Küçük sayılan günahlardan sakının. Şüphesiz küçük günahların bir sorgulayanı vardır. Sizden hiç kimse şöyle demesin: “Günah işliyorum ve Allah’tan bağışlanma diliyorum.” Zira Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Eğer onlar bir hardal tanesi ağırlığınca da olsa...[1764]

6599. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Küçük sayılan günahlardan sakının. Şüphesiz onların da bir sorgulayanı vardır.”[1765]

6600. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz İblis küçük günahlarınızdan hoşnut olur.”[1766]

6601. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz insan, iyilik eder, onlara güvenir, küçük sayılan günahlar işler, ama Allah ile karşılaşınca O’nu kendisine öfkelenmiş görür. (Bazen de) İnsan kötü iş yapar ve sonra ondan el çeker. Kıyamet günü güvenlik içinde olur.”[1767]

6602. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Günahın küçüklüğüne bakmayın, kime karşı küstah olduğunuza bakın.”[1768]

 

1374. Bölüm

Büyük Günahlar

 

Kur’an:

Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız, kusurlarınızı örter ve sizi şerefli bir yere yerleştiririz. [1769]

Küçük günahlar dışında büyük günahlardan ve çirkin işlerden kaçınanlara gelince, şüphesiz Rabbinin bağışı boldur. Sizi yerden var ederken ve siz annelerinizin karınlarında cenin halinde iken sizleri en iyi bilen O’dur. O halde kendinizi temize çıkarmayın. O, sakınanı çok iyi bilir. [1770]

6603. İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala’nın, “Size yasak edilen büyük günahlardan kaçınırsanız...” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Büyük günahlar, aziz ve celil olan Allah’ın işleyene ateşi farz kıldığı günahlardır.”[1771]

6604. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Büyük günahlar yedi tanedir: Bilerek mümini katletmek, iffetli kadına iftirada bulunmak, düşmanla cihad meydanından kaçmak, hicretten sonra (beldesine) geri dönmek, zulüm üzere yetim malını yemek, apaçık delilden sonra faiz yemek ve Allah’ın hakkında ateşi farz kıldığı her şey.”[1772]

6605. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah’a, Resulüne ve vasilerine (onlara salat ve selam olsun) yalan isnad etmek, büyük günahlardandır.”[1773]

6606. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İffetli kadınlara iftirada bulunmak büyük günahlardandır. Zira aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmaktadır: “Onlar dünya ve ahirette lanetlendiler ve onlara büyük azap vardır.[1774]

6607. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Büyük günahlar şunlardır: Allah’a şirk koşmak, anne babaya saygısızlık etmek, bir cana kıymak ve bilerek yalan yere yemin etmek.”[1775]

6608. İmam Bakır (a.s), kendisine büyük günahlar sorulunca şöyle buyurmuştur: “Allah’ın hakkında ateş vadettiği her şey.”[1776]

6609. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Büyük günahlar dokuz tanedir. Onlardan en büyüğü ise aziz ve celil olan Allah’a şirk koşmaktır. (Diğerleri ise:) Mümin insanı öldürmek, faiz yemek, yetim malı yemek, iffetli kadına iftirada bulunmak, cihad meydanından kaçmak, anne babaya saygısızlık etmek, Beyt’ul-Haram’ın hürmetini çiğnemek ve sihir. Her kim bu günahlardan temiz olarak Allah’la görüşürse duvarları altından olan cennette benimle birlikte olacaktır.”[1777]

6610. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Büyük günahlar şunlardır: Allah’a şirk koşmak, bir cana kıymak, yetim malı yemek, iffetli kadına iftirada bulunmak, cihad meydanlarından kaçmak, hicretten sonra (yurduna) geri dönmek, sihir, anne babaya saygısızlık etmek, faiz yemek, cemaatten ayrılmak ve ahdini bozmak.”[1778]

6611. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir cana kıymak büyük günahlardandır. Nitekim aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz her kim bir mümini bilerek katlederse cezası ebedi olarak cehennemde kalmaktır.[1779]

bak. el-Bihar, 79/2, 68. Bölüm, s. 204, 95. Bölüm

Kenz’ul Ummal, 3/540 ve s. 831.

 

1375. Bölüm

Büyük Günahların En Büyüğü

 

6612. İmam Ali (a.s), büyük günahların en büyüğü sorulduğunda şöyle buyurmuştur: “Allah’ın hilesinden (azap ve mühletinden) güvende olduğuna inanmak, Allah’ın yardımından ümidini kesmek ve Allah’ın rahmetinden ümitsiz kalmak.”[1780]

bak. el-Havf, 1146. Bölüm, 449. Konu, el-Kunut

 

1379. Bölüm

Günahlarda Israr Etmek

 

Kur’an:

“Onlar fena bir şey yaptıklarında veya kendilerine zulmettiklerinde Allah'ı anarlar, günahlarının bağışlanmasını dilerler. Günahları Allah'tan başka bağışlayan kim vardır? Onlar, yaptıklarında bile bile ısrar etmezler.” [1781]

6613. İmam Bakır (a.s), Allah-u Teala’nın “…ısrar etmezler” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Günahlar hususunda ısrar etmek, kulun günah işlediği zaman bağışlanma dilememesi, tövbe düşüncesine kapılmamasıdır. Günahlarda ısrar etmenin anlamı budur.”[1782]

6614. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günahlarda ısrar etmek, Allah’ın hilesinden (azabından) kendini güvende hissetmektir. Allah’ın hilesinden (azabından) sadece hüsrana uğrayan topluluk, kendini güvende hisseder.”[1783]

6615. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Gözün donması (ağlamaması), kalbin katılaşması, rızık talebinde şiddetli ihtirasa kapılmak ve günahlar hususunda ısrar etmek, şekavetin ve mutsuzluğun alametlerindendir.”[1784]

6616. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dört şey kalbi öldürür: ... Günah üstüne günah işlemek.”[1785]

6617. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İstiğfar ile büyük günah ve ısrarla birlikte küçük günah olmaz.”[1786]

6618. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah nezdinde en büyük günah, günahkarın üzerinde ısrar ettiği günahtır.”[1787]

6619. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın kendisinden alacağı şiddetli intikamı bildiği halde günah işlemekte ısrar eden kimseye şaşarım.”[1788]

bak. et-Tevbe, 459. Bölüm,

el-İstiğfar, 3088. Bölüm

el-Cihad(3), 594. Bölüm

 

1377. Bölüm

Günaha Sevinmek

 

6620. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günaha sevinmekten sakın. Şüphesiz günaha sevinmek, günah işlemekten daha büyüktür.”[1789]

6621. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günaha sevinmek günah işlemekten daha çirkindir.”[1790]

6622. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kötülüklere sevinmekten daha büyük bir günah yoktur.”[1791]

6623. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Rezaletlere sevinen kimse kurtuluşa ermez.”[1792]

6624. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a karşı günah işlemekten lezzet alan kimseyi Allah zillete düşürür.”[1793]

6625. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günahın tatlılığını azabın çetinliği bozar.”[1794]

bak. 410. Konu, el- Ferah

 

1378. Bölüm

Kalbin Bozulmasında Günahın Rolü

 

Kur’an:

Hayır, bilakis onların kazandıkları kalplerini paslandırıp körelmiştir. [1795]

6626. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Babam (a.s) şöyle buyururlardı: “Günah kadar hiç bir şey kalbi bozmaz. Şüphesiz kalp, günah işleyip, günahta ısrar edince, sonunda günah kendisine galebe çalar ve kalbin altını üstüne getirir.”[1796]

6627. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsan günah işleyince kalbinde siyah bir nokta belirir. Eğer tövbe ederse o nokta silinir. Eğer yine günah işlerse o siyah nokta büyür. Sonunda tüm kalbini kaplar. Artık kurtuluş yüzünü görmez.”[1797]

6628. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kulun kalbinde beyaz bir nokta vardır. İnsan günah işledikçe o noktada siyah bir nokta belirir. Eğer tövbe ederse o siyahlık gider. Eğer günahlara dalarsa siyah nokta büyük. Sonunda tüm beyazlığı kaplar. Beyazlığı kaplayınca, artık günahkar insan hayır ve salah yüzünü görmez. Aziz ve celil olan Allah nitekim şöyle buyurmuştur: “Hayır! bilakis onların kazandıkları kalplerini paslandırıp köreltmiştir.[1798]

6629. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Gözler sadece kalp katılaştığı için kurur ve kalp de sadece günahlar sebebiyle katılaşır.”[1799]

bak. el-Kalb, 3404. Bölüm

 

1379. Bölüm

Günahların Nimetin Yok Oluşundaki Rolü

 

6630. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kula nimet verince, sadece o nimetin ortadan kalkmasına kendisini müstahak kılan bir günah işlemedikçe kendisinden o nimeti almaz.”[1800]

6631. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nimet ve hayatın güzelliği sadece işledikleri günahlarla ortadan kalkmıştır. Şüphesiz Allah kullarına zulmedici değildir.”[1801]

6632. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz kul günah işleyince gece namazından mahrum kalır. Kötü işin insan üzerindeki etkisinin hızı, bıçağın ete girişindeki hızından daha süratlidir.”[1802]

6633. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Günahlardan sakının. Şüphesiz günahlar hayırları yok eder. Şüphesiz kul, günah işleyince, o günah sebebiyle öğrenmiş olduğu ilmini unutur.”[1803]

bak. en-Ni’met, 3907. Bölüm

 

1380. Bölüm

Günahların Belaların İnişindeki Rolü

 

Kur’an:

Başınıza gelen herhangi bir musibet ellerinizle işlediklerinizden ötürüdür. O, yine de çoğunu affeder. [1804]

6634. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günah olmadıkça (ateş veya hastalık sebebiyle) hiç bir damar atmaz, hiç bir ayak taşa çarpmaz, hiç bir baş ağrısı veya hastalık ortaya çıkmaz. Nitekim aziz ve celil olan Allah kitabında şöyle buyurmuştur: “Başınıza gelen herhangi bir musibet...” Allah’ın bağışladığı günah, Allah’ın sorguladığı günahtan daha çoktur.[1805]

6635. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günahlardan sakının. Zira günah olmadıkça hiç bir bela inmez ve hiç bir rızık azalmaz. Hatta sıyrık almak, ayağı takılıp düşmek ve musibete uğramak bile. Nitekim aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Başınıza gelen herhangi bir musibet....[1806]

6636. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bazen Allah müminin cisim, mal, çocuk veya eşine bir bela indirir.” İmam sonra şu ayeti okudu: “Başınıza gelen herhangi bir musibet” Üç defa ellerini birleştirerek, her defasında şöyle buyurdu: “Allah bir çok günahları affeder.”[1807]

6637. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ellerinizle önceden gönderdikleriniz olmadıkça hiç bir damar  atmaz ve hiç bir ayak sürçmez. Allah’ın affettiği günahlar ise daha çoktur.”[1808]

6638. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz mümin günah işler ve böylece rızıktan mahrum olur.”[1809]

6639. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz kul günah işler ve bu sebeple elinden rızkı alınır.”[1810]

6640. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günahlardan uzaklaşın. Zira kulun rızkı, günah sebebiyle alıkonur.”[1811]

6641. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kullar önceden yapmadıkları yeni bir günaha bulaştığında Allah da onlara önceden indirmediği belayı indirir.”[1812]

6642. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günah sebebiyle ölenler, eceliyle ölenlerden daha çoktur.”[1813]

bak. el-Bela, 399. Bölüm

el-Ceza, 506. Bölüm

 

1381. Bölüm

Karada ve Denizde Günahların Etkisi

 

Kur’an:

İnsanların elleriyle işledikleri yüzünden karada ve denizde fesâd çıkar;  Allah da belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını böylece kendilerine tattırır. [1814]

6643. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hiç bir yıl bir öncekinden daha az yağışlı değildir. Aziz ve celil olan Allah yağmuru istediği yere yağdırır, insanlar günah işleyince, aziz ve celil olan Allah kendilerine taktir ettiği yağmuru onlardan alıkoyar.”[1815]

bak. el- Fesad, 3201. Bölüm

el-Halik, 1096. Bölüm

 

1382. Bölüm

Günahın Günahı Olmayanlar Üzerindeki Etkisi

 

6644. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Günah, günahı olmayan kimse için de uğursuzdur. Zira eğer günahkara muhalefet ederse belaya uğrar. Eğer onun gıybetini ederse günahkar olur. Eğer günaha razı olursa o zaman da ortak olur.”[1816]

bak. el- Fesad, 3201, 3202. Bölümler

 

1383. Bölüm

Özel Etkileri Olan Günahlar

 

6645. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yöneticiler yalan söyleyince yağmur kesilir. Sultan zulmedince devlet itibarını kaybeder, zekat verilmezse hayvanlar ölür.”[1817]

6646. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nimetleri değiştiren günah zorbalık ve isyandır. Pişmanlık getiren günah cinayettir. İntikama sebep olan günah zulümdür. Perdeyi yırtan günah şarap içmektir. Rızkı alıkoyan günah zinadır. Ölümü hızlandıran günah sıla-i rahimi terk etmektir. Duaya engel olup havayı karartan günah anne babaya eziyettir.”[1818]

6647. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Duanın icabetine engel olan günahlar kötü niyetlilik, iç pisliği, kardeşlere ikiyüzlü davranmak, dostunun isteğini yerine getirmemek, vakitleri geçene kadar farz namazları ertelemek, iyilik ve sadakayla aziz ve celil olan Allah’a yakınlaşmayı terk etmek, kırıcı olmak ve çirkin sözler kullanmak.”[1819]

bak. ed- Dua, 1198. Bölüm

6648. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Göğün yağmurunu alıkoyan günahlar hakimlerin hüküm vermedeki zulmü, yalancı tanıklık ve tanıklığı gizlemektir.”[1820]

Bak, el-Mal, 3765. Bölüm

 

1384. Bölüm

Cezayı Hızlandıran Günahlar

 

6649. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Üç şeyin cezası bu dünyada görülür ve ahirete ertelenmez: Anne babaya eziyet, insanlara karşı zorbalık ve iyiliğe küfranda bulunmak (nankörlük).”[1821]

6650. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dört kimsenin cezası çok hızlı ulaşır: Senin iyilik ettiğin ama onun sana kötülük ettiği kimsenin, senin zulmetmediğin ama onun sana zulmettiği kimsenin, sözleştiğinizde senin sözüne bağlı kaldığın ama onun vefasızlık ettiği kimsenin, senin yakın ilişkiler kurduğun ama onun ilişkileri kestiği kimsenin.”[1822]

6651. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müminlerin Emiri’nin (a.s) kitabında şöyle yer almıştır: Üç günahın sahibi cezasını bu dünyada görmedikçe ölmez: Zulüm, akrabalık bağını kesmek ve yalan yemin.”[1823]

6652. İmam Ali (a.s) bir hutbesinde şöyle buyurmuştur: “Ölümü hızlandıran günahtan Allah’a sığınırım.” Abdullah b. Kevva Yeşkuri kalkarak, “Ey Müminlerin Emiri! Günahlar ölümü hızlandırır mı?” diye sordu. İmam şöyle buyurdu: “Eyvahlar olsun sana! Evet, sıla-i rahimi terk etmek (ölümü) hızlandırır.”[1824]

6653. İmam Ali (a.s), kendisine, “hangi günahın cezası sahibine daha çabuk ulaşır” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Allah’tan başka dostu olmayana zulmetmek, nimete şükretmekte kusur etmek ve zulüm niyetiyle fakire uzanmak.”[1825]

6654. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Cezası en çabuk ulaşan günah sana zulmetmeyene zulmetmendir.”[1826]

bak. el-Bihar, 73/366, 138. Bölüm

 

1385. Bölüm

Günahların Devası

 

6655. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her hastalığın bir ilacı vardır. Günahın ilacı ise istiğfardır.”[1827]

6656. Ammar b. Yasir şöyle diyor: “Kufe şehrinde yürürken Müminlerin Emiri’nin (a.s) oturduğunu gördüm ki, bir grup insan etrafında toplanmış o da herkese ıslah olacağı şeyi bildiriyor. Ben şöyle arzettim: “Ey Müminlerin Emiri! Günahlar için de nezdinde bir ilaç var mıdır?” Bana şöyle buyurdu: “Evet! Otur!” Ben insanlar dağılıncaya kadar diz üstü oturdum. Sonra İmam bana bakarak şöyle buyurdu: “Sana söylediğim ilaçları al.” Ben, “Buyrun ey Müminlerin Emiri!” dedim. O şöyle buyurdu: “Fakirlik yaprağı, sabır kökü, gizleme helilesi[1828] (bitkisi), hoşnutluk belası, fikri çimen mantarı ve hüzünler sukmunyasını[1829] göz yaşıyla karıştır, endişe kazanında kaynat korku ateşinin üzerine koy. Sonra uykusuzluk süzgeçinden geçir ve yandığın bir halde iç. Ey hasta adam! Hastalığının devası işte budur.”[1830]

 

1386. Bölüm

Allah’ın Günahkarın Günahını Örtmesi

 

6657. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Tebarek ve Teala mümin kulu için kırk kalkan takdir etmiştir. Bir günah işledikçe bir kalkanı kenara çekilir. Mümin kardeşinde bir ayıp görüp onu kınayınca diğer kalkanlar kenara çekilir ve korumasız kalır. Böylece göklerde meleklerin dilinde ve yeryüzünde insanların dilinde rüsva olur.”[1831]

6658. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kulun kırk büyük günah işleyinceye kadar kırk kalkanı vardır. Kırk büyük günah işleyince o kalkanlar başından kenara çekilir.”[1832]

6659. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Mümin yetmiş iki perdenin arkasındadır. Bir günah işleyince bir perde yırtılır. Eğer tövbe ederse Allah o perdeyi yedi perdeyle birlikte kendisine geri çevirir.”[1833]

6660. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bu yüce ve güçlü olan Allah ne de kerimdir! Zayıflıktan boyun eğdiğin halde seni Allah’a isyana cüret ettiren nedir! Oysa sen, Al­lah’ın perdesinin altında kalıyor, lütfünün genişli­ğinde yeryüzünde gezip-tozuyorsun ve O, seni lütfünden mah­rum bırakmadı, üzerindeki mağfiret perdesini de yırtıp atmadı. Aksine senin için yarattığı nimeti, sen­den alıkoyduğu kötülüğü veya sendn çevirdiği belayı farkettiğinde, O’nun sana olan lütfünü göreceksin! Bir de Allah’a itaat etmiş olsay­dın ne olacağını düşün!”[1834]

bak. et-Tevbe, 466. Bölüm

 

1387. Bölüm

Günahların Keffareleri

1-Dünyevi Ceza

6661. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulun hayrını dileyince onu bu dünyada cezalandırır. Bir kulun kötülüğünü dileyince günahlarını kıyamet günü cezalandırmak için (cezasız) tutar.”[1835]

6662. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Mümin bir günah işleyince günahlar sebebiyle fakirliğe düçar olur. Eğer o günahı temizlemezse hastalığa mübtela olur. Eğer o da günahlarını temizlemezse hakim gücün takip korkusuna düçar olur. Eğer o da günahlarını temizlemezse ölüm anında çok zor can verir. Sonunda kendisiyle sorgulanacağı bir günahı olmaksızın Allah ile görüşür ve cennete götürülmesi emredilir.”[1836]

6663. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şialarımızın (Taraftarlarımızdan)biri bizim nehyettiğimiz bir işi yapınca ölmeden önce malına, çocuğuna veya kendisine bir bela iner ve bu sebeple günahları temizlenir, aziz ve celil olan Allah’ı günahsız bir halde karşılar. Eğer günahlarından bir şey kalmışsa ölüm anında çok zor can verir.”[1837]

6664. Resulullah (s.a.a) Cebrail’den ve Cebrail de Allah’tan şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Ey Muhammed! Sen, Ali ve büyük günah işleyen kimseler dışındaki siz ikinizin Şiaları cennete girmedikçe diğer peygamberlerin cennete girişini yasakladım. Büyük günah işleyince melekler müjde ve sevinçle kendisini karşılayıncaya dek malıyla veya bir sultan korkusuyla onu belaya düşürürüm. Ben ona gazap etmem. Bu (belalar da) işlediği günahlar sebebiyledir.”[1838]

6665. İmam Rıza (a.s), Allah-u Teala’nın, “O gün hiç bir cin ve insanın günahı sorulmaz” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Her kim hakka inanır, günah işler ve tövbe etmeden dünyadan göçerse berzahta o gün ah sebebiyle azap görür ve kıyamet gününe ise sorgulanacağı bir günahı olmaksızın gelir.”[1839]

el-Kabr, 3266. Bölüm

6666. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Mümin erkek ve kadınlar Allah’ı günahsız olarak karşılayıncaya kadar sürekli can, mal ve çocukları hususunda belaya düçardır.”[1840]

Bak. el-Bela 404. Bölüm

2-Hastalıklar

6667. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hastalık mümin için temizleyici ve rahmettir. Kafir için ise azap ve lanettir. Mümin günahlarından tümüyle temizleninceye kadar sürekli hastalıklarla birliktedir.”[1841]

6668. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hastalık günahları temizler.”[1842]

6669. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah bir kulunu derde mübtela edince hastalığı ölçüsünce günahlarını temizler.”[1843]

6670. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Dert çekildiği anlar günah anlarını siler.”[1844]

6671. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bir gece ateşler içinde yanmak, bir yıllık günaha kefaret sayılır.”[1845]

6672. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Demirci körüğü, demirin pisliklerini giderdiği gibi şüphesiz hastalık da bedeni günahlardan temizler.”[1846]

6673. İmam Ali b. Hüseyin (a.s) bir hastanın iyileştiğini görünce ona şöyle buyurdu: “Günahlardan temizlenişini tebrik ediyorum. Güzel amele yeniden başla.”[1847]

6674. İmam Ali (a.s) çocukların hastalığı hakkında şöyle buyurmuştur: “Anne ve babanın günahlarının kefaretidir.”[1848]

6675. Resulullah (s.a.a), kendisine, “hangi şey benden günahları temizler” diye soran birisine şöyle buyurmuştur: “Gözyaşları, tevazu ve hastalıklar.”[1849]

6676.  “Münezzeh olan Allah şöyle buyurmuştur: “Bana itaat edenler misafirlerimdir. Bana şükredenlerin nimetleri arttırılır. Beni zikredenler, nimetlerimden istifade ederler. Bana karşı günah işleyenleri rahmetimden ümitsiz kılmam. Eğer tövbe ederlerse ben onların sevgilisiyim. Eğer beni çağırırlarsa onlara icabet ederim. Eğer hasta olurlarsa onların doktoru olurum. Günah ve ayıplardan temizlenmeleri için onları sıkıntılar ve musibetlerle  tedavi ederim.”[1850]

3-Hüzünler

6677. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Müminin günahı çoğalır ve günahlarına kefaret olacak ameli de olmazsa Allah onu hüzne mübtela eder ve bu sebeple günahlarını siler.”[1851]

6678. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz hüzünler müslümanın günahlarını siler.”[1852]

6679. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şialarımızdan biri bir günah veya kötülük işleyince gece bir hüzne kapılır. Bu hüzün kötülük ve günahını döker. O halde kalem günahlarını nasıl yazsın?”[1853]

6680. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Günahlar arasında hiç bir namaz ve orucun örtemediği günahlar vardır.” Kendisine, “Ey Allah’ın Resulü! O halde o günahı hangi şey örter?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Geçimini temin etmekte hüzünlere kapılmak.”[1854]

6681. Resulullah (s.a.a)  şöyle buyurmuştur: “Allah mümine çatan sıkıntı, dert, hüzün, hatta endişeyi, onun günahlarına kefaret kılar.”[1855]

6682. Resulullah (s.a.a)  şöyle buyurmuştur: “Hüzün anları kefaret anlarıdır. Mümin günahlardan temizleninceye kadar sürekli hüzün içindedir.”[1856]

6683. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mümin, korkunç bir rüya gördüğünde bu sebeple günahları bağışlanır. Bedenine bir zarar geldiğinde o sebeple günahları bağışlanır.”[1857]

6684. Resulullah (s.a.a), “Arzularınıza göre değildir... Her kim kötülük ederse cezasını görür” ayeti indiğinde kendisine “Belleri büken ayet indi!” diyen birisine şöyle buyurdu: “Hayır, öyle değildir. Sen hiç üzülmez misin, hiç hasta olmaz mısın, hiç zorluk ve sıkıntıya düşmez misin?” O şahıs, “Tabi ki” deyince şöyle buyurdu: “İşte bunlar ceza sayılan şeylerdir.”[1858]

bak. el-Bela, 404. Bölüm

4-İyilikler

Kur’an:

Gündüzün iki ucunda ve gecenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl. Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir. Bu, öğüt kabul edenlere bir öğüttür.[1859]

Bu, Allah'ın size indirmiş olduğu buyruğudur. Kim Allah'ın buyruğuna karşı gelmekten sakınırsa, O, onun kötülüklerini örter, ecrini büyültür.[1860]

6685. İmam Bakır (a.s) veya İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ali (a.s) halka yönelerek şöyle buyurdu: “Size göre Allah’ın kitabında hangi ayet daha ümit vericidir.” Bazısı dedi ki: “Allah kendine şirk koşmayı bağışlamaz. Ondan başkasını dilediğine bağışlar.” İmam şöyle buyurdu: “Güzeldir ama bu ayet değildir” İnsanlar artık görüş belirtmekten vaz geçti. İmam şöyle buyurdu: “Ey Müslüman topluluğu! Neden konuş muyorsunuz?” Onlar, “Allah’a andolsun ki söyleyecek bir şeyimiz yok” deyince İmam şöyle buyurdu: “Allah Resulü’nün (s.a.a) şöyle buyurduğunu işittim: “Allah’ın kitabında en ümit verici ayet şu ayettir: “Gündüzün iki ucunda ve gecenin gündüze yakın zamanlarında namaz kıl. Doğrusu iyilikler kötülükleri giderir.[1861]

6686. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bir kötülük yapınca bir iyilik de yap ki o kötülüğü yok etsin.”[1862]

6687. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala her iyilikle bir kötülüğü giderir. Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz iyilikler kötülükleri giderir.[1863]

6688. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sizlere ilahi takvayı vasiyet ediyorum. İlahi takva vesilesiyle günahlarınızı temizleyin ve hastalıklarınızı tedavi edin.”[1864]

bak. el-Hesene, 859. Bölüm

es-Salat, 2272, 2314. Bölümler

5-Güzel Ahlak

6689. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz güzel ahlak, güneşin buzu erittiği gibi günahları eritir. Kötü ahlak ise sirkenin balı bozduğu gibi ameli bozar.”[1865]

6690. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şu dört şey kimde olursa baştan ayağa günaha boğulsa da Allah günahlarını iyiliğe çevirir: Doğruluk, haya, güzel ahlak ve şükür.”[1866]

6-Mazlumların İmdadına Yetişmek

6691. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mazlumların imdadına yetişmek ve hüzünlü kimsenin hüznünü gidermek büyük günahların kefaretindendir.”[1867]

6692. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mazlumların imdadına yetişmek ve hüzünlü kimsenin hüznünü gidermek büyük günahların kefaretindendir.”[1868]

7-Meleklerin Mağfiret Dilemesi

6693. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz zikri yüce Allah’ın, rüzgarın dökülmek üzere olan ağaç yapraklarını döktüğü gibi Şialarımızın sırtından günahları döken melekleri vardır. Nitekim Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Rablerini hamdıyla tesbih eder ve iman eden kimseler için mağfiret dilerler.” Allah’a yemin olsun ki onlar sizlerden  başkası değildir.[1869]

8-Çok Secde Etmek

6694. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Birisi Allah’ın Resulüne (s.a.a) gelerek şöyle dedi: “Ey Allah’ın Resulü (s.a.a)! Günahım çoğalmış ve amelim azalmıştır.” Allah’ın Resulü (s.a.a) ona şöyle buyurdu: “Çok secde et! Zira rüzgarın ağacın yapraklarını dökmesi gibi çok secde etmek de günahları döker.”[1870]

9-Hac ve Umre

6695. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bu umre o umreye kadar ikisi arasındaki günahların kefaretidir. Makbul olan haccın sevabı cennettir. Bazı günahlar sadece Arafat’ta bağışlanır.”[1871]

6696. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a yakınlaşmanın en iyi vesilesi Allah’ın evini (hac ve umre) ziyaretinde bulunmaktır. Bu ikisi fakirliği giderir ve günahları temizler.”[1872]

bak. 696. Bölüm

10-Amel Defterini Hayırla Açmak ve Kapamak

6697. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz kula vekil kılınan melek amel deferine yazar. O halde amel defterinin başına ve sonuna hayır yazdırın ki arasındakiler sizlere bağışlansın.”[1873]

11-Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine Selam Göndermek

6698. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim günahlarını temizleyecek bir iş yapamıyorsa Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine salavat göndersin. Zira o günahları kökten söküp atar.”[1874]

12-Ölüm

6699. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ölüm müminin günahlarına kefarettir.”[1875]

bak. 462. Konu, el-Keffaret

el-Hudud, 744. Bölüm

eş-Şehadet (2), 2111. Bölüm

el-Musafahat, 2257. Bölüm

es-Salat, 2272. Bölüm

el- Gaybet, 3141. Bölüm

 

1388. Bölüm

Günahtan Korunma Sebepleri

 

6700. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üç şeye kim riayet ederse taşlanmış şeytandan ve her türlü beladan güvende olur: “Kendisi üzerinde hiç bir hakkı olmayan yabancı bir kadınla halvet etmemek, sultanın yanına gitmemek ve bid’at ehline bidatinde yardımcı olmamak”[1876]

6701. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz sıla-i rahim ve iyilikte bulunmak hesap işini kolaylaştırır ve insanı günahlardan korur.”[1877]

6702. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Münezzeh olan Allah insanları itaatine teşvik etmeseydi, yine de rahmetini ümit ederek itaat edilmesi farz olurdu. Allah haramlardan sakındırmamış olsaydı, yine de akıllı insana haramlardan kaçınması farz olurdu.[1878]

6703. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Lezzetlerin kesilmesini ve kötü sonuçlarının kalıcılığını hatırlayın.”[1879]

bak. el-İsmet, 2750. Bölüm

ez-Zikr, 1340. Bölüm

 

1389. Bölüm

Günahlara Batış Sebebi

 

6704. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hırs, kibir ve haset insanı günaha düşmeye çağıran şeylerdir; şer (kötülük) ise tüm çirkinlikleri toplayandır.”[1880]

6705. İmam Ali (a.s), Nehrevan savaşında öldürülen Hariciler’e rastladığında şöyle buyurdu: “Haliniz kötü olsun! Şüphesiz sizi aldatan, sizi zarara uğrattı.” “Ey Müminlerin Emiri! Onları kim aldattı?" diye sorulduğunda da şöyle buyurdu: “Saptırıcı şeytan ve kötülüğü emreden nefisleri onları ümitlerle aldattı, onlara isyan yollarını açtı, üstün geleceklerini vaadederek onları ateşe düşürdü.”[1881]

bak. 386. Konu, “el- Gurur”

 

1390. Bölüm

Günah (Çeşitli)

 

6706. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim haram işten yüz çevirirse Allah onun yerine kendisine sevindirici bir ibadet bağışlar”[1882]

6707. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ardından iki rekat namaz kılmak ve Allah’tan afiyet (bağışlanma) dilemek fırsatı verilen günah, beni üzmez.”[1883]

6708. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Müminlerin Emiri (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çirkin işler yapınca, sırıtma. Günah işleyen kimse gafil avlanmaktan kendini güvende görmemelidir.”[1884]


 


Ra harfi

 

 

Konular

 

 

 

ü er-Riaset (Riyaset-   Başkanlık)

ü er-Ruya (Rüya)

ü er-Riya (Riya)

ü er-Rey (1) (Görüş-Rey)

ü er-Rey (2) (Görüş-Rey)

ü er-Riba (Faiz)

ü er-Rec’at (Yeniden Diriliş-Dönüş)

ü er-Reca (Ümit)

ü er-Rehm (Merhamet)

ü er-Rehmet (Rahmet)

ü er-Rahim (Sıla-i Rahim, Akrabalık)

ü er-Ruhsat (Ruhsat-İzin)

ü el-İrtidad (Dinden Dönmek)

ü er-Rızk (Rızık)

ü er-Rustak (Köy)

ü er-Resul (Elçi)

ü er-Rİşvet (Rüşvet)

ü er-Rıza’ (Süt vermek)

ü er-Rızak (1) (Razı olmak)

ü er-Rızak (2) (Razı olmak)

ü er-Rıfk (Yumuşaklık)

ü el-Murakebe (Murakebe)

ü Ramazan (Ramazan)

ü er-Rimaye (Ok Atmak)

ü er-Rehbaniyyet (Ruhbanlık)

ü er-Rehn (Depozit)

ü er-Ruh (Ruh)

ü er-Rahet (Rahatlık)

ü er-Riyazet (Riyazet)




172. Konu

er-Riaset

Riyaset

Başkanlık

 

F el-Bihar, 73/145, 124. Bölüm, Hub’ur-Riaset

 

 


bak.

F 280. Konu, eş-Şöhret; 88. Konu, el-Cah, es-Suflet, 1833. Bölüm



 

 

1391. Bölüm

Riyaseti Kınamak

 

6709. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Riyaset yokluk sebebidir.”[1885]

6710. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kuyruk ol ve baş olma.”[1886]

6711. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Baş olmaya çalışma ki aksi taktirde kuyruk olursun.”[1887]

6712. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala Musa’ya şöyle buyurmuştur: “Allah’ın da kendisinden razı olduğunu bilmedikçe insanların kendisinden hoşnut olduğu kimseye gıbta etme. İnsanların kendisine itaat ettiği kimseye gıbta etme. Zira insanların ona hak dışında itaat etmesi ona ve ona uyanlar için yok oluştur.”[1888]

6713. Zebur’da şöyle yer almıştır: “Gerçek riyaset mülk riyaseti değildir. Şüphesiz riyaset ahiret riyasetidir.”[1889]

bak. eş-Şeref, 1984. Bölüm; 9276. Hadis

 

1392. Bölüm

Din Üzerinde Riyaset Taleb Etmenin Tehlikesi

 

Kur’an:

İşte bu ahiret yurdudur. Onu  yeryüzünde böbürlenmeyi ve bozgunculuğu istemeyen kimselere veririz. Sonuç Allah'a karşı gelmekten sakınanlarındır. [1890]

6714. İmam Rıza (a.s), birinin adını andıktan ve, “o riyaset peşinde koşan birisidir” dedikten sonra şöyle buyurmuştur: “Eğer iki vahşi kurt çobansız bir sürüye saldırırsa, makam peşinde koşan birisinin dinine verdiği zarardan daha az zarar verir.”[1891]

6715. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Mal ve makam sevgisinin müminin dinine verdiği zarar, biri önden, biri arkadan çobansız sürüye saldıran iki vahşi kurdun verdiği zarardan daha hızlıdır.”[1892]

bak. el-Ahiret, 33. Bölüm

 

1393. Bölüm

Riyaset Sevgisinden Sakındırmak

 

6716. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz sizlerin en kötüsü arkasından gidilmeyi seven kimsedir. Bu kimse mecburen yalan söyler veya görüşünde aciz kalır.”[1893]

6717. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah tebarek ve Teala’ya isyan edilen ilk şey şu altı haslettir: Dünya sevgisi, riyaset sevgisi, yemek sevgisi, kadın sevgisi, uyku sevgisi ve rahatlık sevgisi.”[1894]

6718. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Alimlerin afeti riyaset sevgisidir.”[1895]

6719. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim halkın, karşısında kendisini ululayarak durmasını severse yeri cehennemdir.”[1896]

6720. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Makam ve şöhret sevgisi (Allah’tan) korkan ve sakınan kalpte olmaz.”[1897]

bak. Şerh-u Nehc’ul Belağa-i İbn-i Ebi’l Hadid 2/181

 

1394. Bölüm

Riyaset Taleb Edenin Helak Oluşu

 

6721. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Riyaset düşkünü başkanlardan sakının. Zira Allah’a yemin olsun ki ayakkabılar birinin arkasından ses çıkarınca (halk peşi sıra koşturunca) helak olur ve (peşinden gidenleri de) helak eder.”[1898]

6722. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Riyaset taleb eden kimse helak olur.”[1899]

6723. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Riyaset isteyen kimse helak olur.”[1900]

bak. el-Helak, 4019. Bölüm

 

1395. Bölüm

Kınanmış Makam Düşkünlüğü Hangisidir?

 

6724. İmam Sadık (a.s), Sufyan b. Halid’e şöyle buyurmuştur: “Ey Sufyan! Riyasetten sakın. Zira her kim riyaset taleb ederse helak olur.” Ben (Süfyan b. Halid) şöyle arzettim: “Fedan olayım! O halde hepimiz helak olduk. Zira hepimiz ismimizin anılmasını, halkın kendisine yönelmesini ve kendisinden istifade edilmesini sever.” İmam şöyle buyurdu: “Doğru anlamadın, riyaset taleb etmen, gereksiz yere birini bayrak etmen, söylediği her şeyi onaylaman ve insanları ona çağırmandır.”[1901]

6725. İmam Sadık (a.s), Ebu Hamza Sumali’ye şöyle buyurmuştur: “Riyasetten sakın, şahsiyetlerin peşi sıra yürümekten kaçın.” Ben (Hamza Sumali) şöyle arzettim: “Fedan olayım, riyaseti bildim, ama elimde olan şeylerin (rivayetlerin) üçte ikisini şahsiyetlerin peşinden koştuğum için elde ettim.” İmam şöyle buyurdu: “Doğru anlamadın, maksadım, birini delil olmaksızın bayrak etmen ve söylediği her şeyi onaylamandır.”[1902]

6726. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim haksız yere riyaset peşinde koşarsa insanların hak üzere itaatinden mahrum kalır.”[1903]

 

1396. Bölüm

Riyasetin Afeti

 

6727. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Riyasetin afeti böbürlenmektir.”[1904]

6728. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanları az bir günah sebebiyle cezalandıran kimse riyasete ihtiras duymamalıdır.”[1905]

6729. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Beş şey dediğim gibidir: Cimri kimse huzur görmez, haset eden kimse lezzet almaz, padişahların vefası olmaz, yalancı insanın mürüvveti olmaz ve aptal insan efendi/baş olmaz.”[1906]

bak. 251. Konu, “es-Siyaset”

es-Seyyid, 1926. Bölüm

 

1397. Bölüm

Riyaset Araçları

 

6730. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Göğüs genişliği (sabır) riyasetin aracıdır.”[1907]

6731. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Cömert kimse efendilik ve malı çok olan kimse ise reislik yapar.”[1908]

6732. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim dünya ve ahirette yücelmeyi severse dünyada yücelmeye düşman kesilmelidir.”[1909]

6733. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Riyaseti aradım ve onu Allah’ın kullarının hayrını dilemekte buldum.”[1910]

6734. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim iyilik yaparsa riyasete layıktır.”[1911]

6735. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel şöhret gücün kalesidir”[1912]

bak. es-Seyyid, 1925. Bölüm



173. Konu

er-Ruya

Rüya

 

F el-Bihar, 61/151, 44. Bölüm, Hakikat’ur-Ruya ve Tabiriha

F Kenz’ul-Ummal, 15/362, 514, er-Ruy


 

 

 

 


 


1398. Bölüm

Rüya Müjdesi

 

Kur’an:

Dünya hayatında da, ahirette de müjde onlaradır. Allah'ın sözlerinde hiç bir değişme yoktur. Bu büyük başarıdır. [1913]

Yusuf babasına: “Babacığım! “Rüyamda onbir yıldız, güneş ve ayın bana secde ettiklerini gördüm” demişti. [1914]

Mısır'da onu satın alan kimse karısına: “Ona güzel bak, belki bize faydası olur yahut da onu evlat ediniriz” dedi. Biz işte böylece Yusuf'u o yere yerleştirdik; ona, rüyaların nasıl yorumlanacağını öğrettik. Allah, işinde hakimdir, fakat insanların çoğu bunu bilmezler. [1915]

bak. Yusuf, 37; İsra, 60; Saffat, 102, 105; Feth, 127; Mücadele, 10

6736. Resulullah (s.a.a), Allah-u Teala’nın “Müjde onlaradır” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Bu müminin gördüğü ve onunla dünyada müjdelendiği güzel rüyadır.”[1916]

6737. Resulullah (s.a.a) hakeza şöyle buyurmuştur: “Bu müminin gördüğü ve başkasının kendisi için gördüğü salih rüyadır.”[1917]

6738. Resulullah (s.a.a), Allah’ın “müjde onlaradır” ayetini soran Cabir’e şöyle buyurmuştur: “Şimdiye kadar hiç kimse onu bana sormamıştır. O (dünyada) müslümanın gördüğü veya başkasının kendisi için gördüğü salih rüyadır ve ahirette de cennettir.”[1918]

bak. ed- Dur’ul-Mensur, 4/374-378

6739. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Nubuvvetten sadece müjdeleyiciler baki kalır.” Kendisine, “Müjdeleyiciler nedir?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Salih rüyadır.”[1919]

6740. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah’ın Resulü (s.a.a) sabah olunca ashabına şöyle buyuruyordu: “Müjdeleyicilerden bir haber var mıdır?” Peygamber salih rüyayı kastediyordu.”[1920]

6741. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Salih rüya iki müjdeden biridir.”[1921]

 

1399. Bölüm

Rüya ve Nübüvvet

 

6742. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Salih rüya mümin için bir müjdedir ve nübüvvetin kırk altı parçasından biridir.”[1922]

6743. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Salih rüya Allah’tan bir müjdedir ve o nübuvvetin parçalarından bir parçadır.”[1923]

6744. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Salih rüya nübuvvetin yetmiş parçasından bir parçadır.”[1924]

6745. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz müminin rüyası, nübuvvetin yetmiş parçasından bir parçadır.”[1925]

6746. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ahir zamanda müminin görüşü ve rüyası nübuvvetin yetmiş parçasından bir parçadır.”[1926]

bak. Kenz’ul Ummal, 15/366-371

 

1400. Bölüm

Peygamberin (s.a.a) Çok Rüya Görmesi

 

6747. Allah’ın Resulü (s.a.a) çok rüya görürdü. Gördüğü her rüya sabahın aydınlığı gibi aşikar olurdu.[1927]

6748. Muhammed b. Ka’b ve Ayşe şöyle diyor: “Allah’ın Resulü’ne (s.a.a) vahyedilen ilk şey sadık rüyaydı. Allah’ın Resulü rüya görüyordu ve rüyası sabahın aydınlığı gibi aşikar idi.”[1928]

 

1401. Bölüm

Rüyanın Çeşitleri

 

6749. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Rüya üç çeşittir: “Allah tarafından mümine müjde olan korkunç rüya, şeytan tarafından olan rüya ve karmaşık rüya.”[1929]

6750. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Rüya üç kısımdır: Allah tarafından bir müjde olan rüya, şeytanın vücuda getirdiği hüzünlü rüya ve insanın uykusunda gördüğü kendi kendisiyle konuşması.”[1930]

6751. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Rüya üç kısımdır: Şeytanın hüzünlendirmek için insanı korkuttuğu rüya, insanın rüyada gördüğü kendi kendisiyle konuşması ve nübuvvetin kırk altı parçasından biri olan rüya.”[1931]

6752. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Rüya üç kısımdır: Allah tarafından bir müjde, insanın kendi kendisiyle konuşması ve şeytanın korkutması.”[1932]

 

1402. Bölüm

Rüyanın Kökeni

 

6753. İmam Sadık (a.s), kendisine, “Fedan olayım! Doğru ve yalan rüyanın kökeni bir midir?” diye soran Ebu Basir’e şöyle buyurmuştur: “Evet doğrudur (şu farkla ki) yalan ve gerçek olmayan rüyayı insan, kovulmuş ve kötü şeytanın musallat olma zamanı olan gecenin başlangıcında görür. Bu tür rüyalar insanın hayal ettiği şeylerdir; yalan, gerçek dışı ve faydasızdır. Ama sadık rüya, meleklerin indiği gecenin üçte ikisi geçtikten sonra görülen rüyadır ve o seher vaktinden öncedir. Bu tür rüyalar, insan cünublu, temiz olmaksızın veya aziz ve celil olan Allah’ı hakkıyla zikretmeksizin uyumadığı takdirde doğrudur ve gecikmeyle de olsa Allah’ın isteğiyle gerçekleşir.”[1933]

6754. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala ruhu yarattı ve ona nefis denen bir sultanı hakim kıldı. O halde kul yatınca ruh bedeninden çıkar ve sultanı kalır. Bu esnada bir grup melek ve bir grup cin üzerinden geçer. Eğer sadık rüyalardan olursa, meleklerden kaynaklanmış ve eğer yalan rüyalardan olursa cinlerden kaynaklanmıştır.”[1934]

6755. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kullar uyuyunca ruhları göğe yükselir. Ruhun gökte gördüğü gerçektir. Havada gördüğü ise karmaşık rüyalardır.”[1935]

6756. İmam Hüseyin’in (a.s) Kerbela’ya doğru çıktığı rivayette şöyle yer almıştır: “İmam Hüseyin (a.s) yoluna devam etti ve Uzeyb denilen yerde konakladı. Orada öğle vakti uyudu ve ağlar bir halde uykudan uyandı. Oğlu, “Babacığım, neden ağlıyorsun?” diye sorunca şöyle buyurdu: “Oğulcağızım! Bu rüyası yalan olmayan bir saattir. Rüyada birisi yanıma geldi ve bana şöyle buyurdu: “Siz gitmekte acele ediyorsunuz ve ölüm sizleri cennete doğru götürmektedir.”[1936]

 

1403. Bölüm

Rüya Tabiri

 

6757. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sizden birisi güzel rüya görünce onu tabir etsin ve başkalarına anlatsın. Eğer kötü rüya görürse onu tabir etmesin ve hiç kimseye söylemesin.”[1937]

6758. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Rüya tabir edilmediği müddetçe rüya gören insanın başı üzerinde uçan bir kuş gibidir. Tabir edilince başına konar. O halde rüyanı dostun ve görüş ehli kimse dışında hiç kimseye söyleme.”[1938]

6759. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Rüyayı hasadet ve tecavüzden münezzeh olan mümin dışında kimseye söylememek gerekir.”[1939]

6760. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Rüyayı alim veya hayır dileyen kimse dışında hiç kimseye söylememek gerekir.”[1940]

 

1404. Bölüm

Tatsız Rüyalar Görüldüğünde Yapılması Gerekenler

 

6761. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsan rüyasında tatsız şey görürse yattığı tarafından diğer tarafına dönmeli ve şöyle demelidir: Şüphesiz gizlice fısıldamak, müminleri hüzünlendirmek için şeytanın yaptığı bir iştir. Allah’ın izni olmaksızın müminlere hiç bir zarar veremez.” Daha sonra şöyle demelidir: “Gördüğüm kötü rüyadan ve taşlanmış şeytanın şerrinden Allah’ın mukarreb meleklerinin, mürsel peygamberlerin ve salih kullarının sığındığı kimseye sığınırım.”[1941]

bak. el-Bihar, 76/220/29, 43/90/14

 

1405. Bölüm

Rüya (çeşitli)

 

6762. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sizden birisi rüya görmediği için üzülmesin. Zira her kim ilimde derinleşirse ondan rüya kaldırılır.”[1942]

6763. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kul aziz ve celil olan Allah’a karşı günah işlemek istediğinde eğer Allah onun hayrını dilemişse, ona kendisiyle günahtan sakınacağı korkunç bir rüya gösterir.”[1943]

6764. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Zaman (kıyamet) yaklaşınca müminin rüyası yalan çıkmaz. Müminin rüyası en doğru rüya ve en doğru sözdür.”[1944]

6765. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Rüya Allah’tandır. Karmaşık rüyalar ise şeytandandır.”[1945]

6766. İmam Askeri (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çok yatan kimse karmaşık rüyalar görür.”[1946]

6767. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Tebarek ve Teala’nın dini rüyada görülmekten daha yücedir.”[1947]

6768. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En hayırlılarınız akıl sahipleridir.” Kendisine, “Ey Allah’ın Resulü! Akıl sahipleri kimlerdir?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Doğru rüya görenlerdir.”[1948]



174. Konu

er-Riya

Riya

 

F el-Bihar, 72/265, 116. Bölüm, er-Riya

F el-Bihar, 72/323, 118. Bölüm, es-Suma

F Vesail’uş-Şia, 1/47, 11. Bölüm, Tahrim’ur-Riya

F Kenz’ul-Ummal, 3/468, 811, er-Riya

 

 

 


bak.

F 144. Konu, el-İhlas

F el-İhlas, 1041. Bölüm; ed- Din, 1323. Bölüm; es-Serire, 1789, 1790. Bölümler; el-İlm, 2865, 2866. Bölümler


 


 

 

1406. Bölüm

Riyakarlığın Yenilmesi

 

Kur’an:

Yurtlarından böbürlenerek, insanlara gösteriş yaparak çıkan ve Allah yolundan men edenler gibi olmayın. Allah onların işlediklerini her yönüyle bilendir. [1949]

bak. Bakara suresi, 264. ayet Nisa suresi, 38, 142. ayetler;  Maun suresi  6-7 ayetler.

6769. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kimin zahiri batınından daha ağır olursa terazisi hafif olur.”[1950]

6770. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanın batınının hasta ve zahirinin güzel olması ne de çirkindir.”[1951]

6771. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Riyakarın, zahiri güzel ve batını hastadır.”[1952]

6772. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Ebuzer! Allah’tan sakın! Kalbin kötü olduğu halde insanlar sana ikramda bulunsun diye onlara Allah’tan korktuğunu göstermeye çalışma.”[1953]

6773. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allahım! Zahirimin insanların gözünde güzel, batınımın ise senden gizlemeye çalıştıklarımla çirkin olmasından sana sığınırım. Senin de bildiğin şeyleri koruyarak zahirimin güzel, sana getireceğim amellerimin ise çirkin olmasından, böylece halka yakın, senin hoşnutluğuna uzak düşmekten sana sığınırım.”[1954]

6774. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey İbn-i Mes’ud! Kendin ve Rabbin arasında günahlar ve isyanlar hususunda ısrar ettiğin halde insanlara karşı Allah’tan korktuğunu huşu ve tevazu sahibi olduğunu göstermeye çalışma. Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Allah gözlerin hainliğini ve gönüllerin gizlediğini bilir.[1955]

 

1407. Bölüm

Riyadan Sakındırmak

 

6775. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey zahirleri süslü ve güzel olup susuz develer gibi suyun etrafına diz çökenler! Ne olmuş da zahirinizi bayındır, kalplerinizi ise virane görüyorum. Allah’a yemin olsun ki görüşeceğiniz ve kendisine doğru gittiğiniz şeyi görmüş olsaydınız şüphesiz şöyle derdiniz: Keşke dünyaya tekrar döndürülseydik, Rabbimiz'in ayetlerini yalanlamasaydık ve iman edenlerdan olsaydık”[1956]

6776. Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: “Dünyayı dini ile elde eden, yumuşak dili sebebiyle insanlar nezdinde koyun postuna bürünen kimselere eyvahlar olsun! Onların sözü baldan daha tatlı, kalpleri ise kurdun kalbidir. Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Benimle (rahmetimle) mi aldanıyorsunuz?[1957]

6777. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir kısmı da dünyayı ahiret ameliyle (ibadet ve kul­lu­ğunu gösteriş yaparak) ister ve ahireti ise asla dünya ame­liyle (gerçek ibadet, zühd ve takvayla) talep etmez. Ken­disini mütevazi gösterir, adımlarını (zararsız insanlar gibi) birbirine yakın atar, (ibadet için) eteğini toplar, kendisini emin/güvenilir kılmak için süsler. Allah-u Teala’nın örtü­sünü de günahlara bir vesile kılar.”[1958]

6778. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanlardan Allah-u Teala’nın en çok nefret ettiği kimse, elbisesi amelinden daha hayırlı olan veya elbisesi Peygamberlerin elbisesi olduğu halde ameli zorbaların ameli olan kimsedir.”[1959]

6779. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü insanların en şiddetli azap göreni, kendisinde bir hayır olmadığı halde insanların kendisinde hayır olduğunu sandığı kimsedir.”[1960]

bak. el-İlm, 2895. Bölüm

 

1408. Bölüm

Riyakarın Ameli Yükselmez

 

6780. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Melekler, sevinçle kulun amelini yükseltir... İyiliklerini yükseltince aziz ve celil olan Allah şöyle buyurur: “Onları Siccin’e (zindana) koyun. Şüphesiz bu işler benim için yapılmamıştır.”[1961]

6781. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Koruyucu melekler sevinç içinde kulun amellerini yükseltir... Birbiri ardınca hicapları kat eder ve sonunda münezzeh olan Allah’ın huzurunda dururlar. Salih bir amel ve dua getirdiklerini söylerler. Allah-u Teala onlara şöyle buyurur: “Sizler kulumun amelini kaydeden kimselersiniz. Ben ise onun batınına bakarım. O bu amelleri benim için yapmamıştır. Lanetim üzerine olsun.”[1962]

 

1409. Bölüm

Her Kim Allah’tan Gayrisi İçin Amel Ederse Allah Onu Amel Ettiği Şeye Havale Eder

 

6782. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Riyakarlıktan sakın. Zira her kim Allah’tan gayrisi için amel ederse, Allah onu amel ettiği kimseye havale eder.”[1963]

6783. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü riyakara şöyle seslenilir: “Ey kötü insan! Ey vefasız! Ey riyakar! Amelin havaya savruldu, sevabın yok oldu. Git ve mükafatını kendisi için amel ettiğin kimseden al.”[1964]

6784. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah tanır da insanlar tanımasa kula ne zarar verir! Her kim insanlar için amel ederse sevabı insanların üzerinedir. Her kim Allah için amel ederse sevabı Allah’a kalmıştır. Şüphesiz ki her türlü riya şirktir.”[1965]

6785. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Münezzeh olan Allah şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ben, en zengin ortağım! O halde her kim bir iş yapar ve benden başkasını ortak kılarsa ben o işten uzağım ve o benden başkasını ortak kıldığı kimseye aittir.”[1966]

 

1410. Bölüm

Riyakarın Ameli Kabul Olmaz

 

6786. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah, içinde zerre miktarınca riya olan ameli kabul etmez.”[1967]

6787. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey İbn-i Mes’ud! Bir iyilik yaptığında Allah’tan gayrisini irade edersen, Allah’tan bir sevap ümit etme. Zira Allah şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü biz onlara değer vermeyeceğiz.[1968]

6788. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Ben en hayırlı ortağım! Her kim işlediği bir amelinde benden gayrisini şerik koşarsa (bilsin ki) ben sadece bana halis olanı kabul ederim.”[1969]

6789. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah şöyle buyurmuştur: “Her kim benim ve benden başkası için amel ederse o (ameli) kendisi için amel ettiği kimsenindir.”[1970]

bak. Vesail’uş Şia, 1/51; 12. Bölüm; el-Amel, 2947. Bölüm

 

1411. Bölüm

Kurtuluş Yolu

 

6790. Resulullah (s.a.a), kendisine, “Ey Allah’ın Resulü! Kurtuluş nededir?” diye soran birisine şöyle buyurmuştur: “Kulun Allah’a itaat hususunda insanları irade etmemesindedir.”[1971]

6791. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Resulullah (s.a.a), “Yarın kurtuluş nerdedir?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz kurtuluş, Allah’ı aldatmamaktadır. Aksi takdirde Allah da sizialdatır.  Şüphesiz her kim Allah’ı aldatmaya çalışırsa Allah da onu aldatır, ondan imanı çekip alır. Eğer şuuru varsa gerçekte o kendini kandırmıştır.” Kendisine, “Allah’ı nasıl aldatmaya çalışır?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Allah’ın emrettiği şeyle amel eder, sonra Allah’ın gayrisini irade eder.”[1972]

bak. es-Sucud, 1748. Bölüm

 

1412. Bölüm

Riya ve Şirk (1)

 

Kur’an:

Rabbine kavuşmayı uman kimse salih amel işlesin ve Rabbine kullukta hiç bir şeyi ortak koşmasın. [1973]

6792. İmam Sadık (a.s) aziz ve celil olan Allah’ın, Rabbine kavuşmayı uman kimse...” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Kul bir sevap işler ama Allah’ı göz önünde bulundurmaz. Aksine insanların övgüsünü taleb eder. O sevabı insanların duymasını ister. Böyle bir kimse rabbine ibadette şirk koşmuştur.”[1974]

6793. Birisi Allah Resulü’nün (s.a.a) yanına vararak şöyle dedi: “Şüphesiz ben sadaka veriyorum, sıla-i rahimde bulunuyorum ve bunu sadece Allah için yapıyorum. İnsanlar benim yaptığımı anlıyor ve bu sebeple beni övüyorlar. Bu da beni sevindiriyor ve bundan hoşlanıyorum.” Allah Resulü (s.a.a) bir müddet sustu ve bir şey demedi. Sonra şu ayet nazil oldu: “Rabbine kavuşmayı uman kimse...[1975]

6794. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Resulüne (s.a.a) “Rabbine kavuşmayı uman kimse” ayeti sorulunca şöyle buyurmuştur: “Her kim insanlara gösteriş için namaz kılarsa müşriktir... Her kim Allah’ın emirlerinden birini insanlara gösteriş yapmak için yerine getirirse müşriktir.”[1976]

6795. İmam Sadık (a.s) hakeza bu ayetin tefsirinde şöyle buyurmuştur: “Bu şirk riya şirkidir.”[1977]

6796. İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala’nın “Rabbine kavuşmayı uman kimse” ayetinin tefsirini soran A’la b. Fuzeyl’e şöyle buyurmuştur: “Her kim insanların övgüsü için namaz kılar, oruç tutar, köle azad eder veya hacca giderse her ne kadar bağışlanmış şirk olsa da amelinde şirk koşmuştur.”[1978]

bak. el- Ummet, 128. Bölüm 264. Konu, eş-Şirk

 

1413. Bölüm

Riya ve Şirk (2)

 

6797. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bilin ki riyanın azı bile şirktir.”[1979]

6798. Resulullah (s.a.a) ağladığını görünce neden ağladığını soran Şeddat b. Evs’e şöyle buyurmuştur: “Ben ümmetim hakkında şirkten korkuyorum. Onlar puta, güneşe ve aya tapmazlar. Ama amellerinde riyakarlığa düşerler.”[1980]

6799. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sizler hakkında en çok küçük şirkten korkuyorum.” Kendisine, “Küçük şirk nedir ey Allah’ın Resulü?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Riya”[1981]

6800. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her türlü riya şirktir. Her kim insanlar için amel ederse sevabı insanların üzerinedir.”[1982]

 

1414. Bölüm

Riya Ehlinin Kötü Akıbeti

 

6801. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz cehennem ve cehennemlikler riyakarlar yüzünden feryad ederler.” Kendisine, “Ey Allah’ın Resulü! Ateş nasıl feryad eder?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Onların azap gördükleri ateşin sıcaklığından.”[1983]

6802. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim şöhret veya bir şey elde etmek için Kur’an okursa kıyamet günü eti soyulmuş kemikten bir yüzle aziz ve celil olan Allah ile görüşür. Kur’an sürekli ensesine vurur ve sonunda onu cehenneme sokar ve diğer cehennemliklerle birlikte ateşe düşer.”[1984]

6803. Şöyle rivayet edilmiştir: “Aziz ve celil olan Allah bir grubun ateşe atılmasını emreder ve Malik’e şöyle emreder: “Ateşe de ki ayaklarını yakmasın. Zira onunla camiye gittiler. Ellerini de yakmasın. Zira ellerini dua için bana doğru kaldırdılar...” Malik şöyle der: “Ey mutsuzlar! Ne günah işlediniz?” Onlar şöyle derler: “Biz Allah’tan başkası için amel ettik ve bizlere şöyle denildi: “Mükafatınızı kendileri için amel ettiğiniz kimselerden alın.”[1985]

 

1415. Bölüm

Riyakarın Hesaba Çekilmesi

 

6804. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü namaz kılan kulu getirirler ve o şöyle der: “Ey Rabbim! Ben senin rızayetine ermek için namaz kıldım.” Ama ona şöyle denir: “Hayır! Sen, “Ne güzel namaz kılıyor!” denilsin diye namaz kıldın! Onu cehenneme götürün.”[1986]             

6805. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü çağrılan ilk kimse Kur’an’ı göğsüne toplayan, Allah yolunda öldürülen ve zengin kimseler çağrılır. Aziz ve celil olan Allah Kur’an okuyan kimseye şöyle buyurur: “Elçime nazil buyurduğum şeyi sana öğretmedim mi?” O, “Evet ey Rabbim!” der. Allah şöyle buyurur: “Öğrendiğin şeyle ne yaptın?” O şöyle der: “Ey rabbim! Gece yarısı ve gündüzleri Kur’an okudum.” Allah şöyle buyurur: “Yalan söylüyorsun.” Melekler de, “Yalan söylüyorsun.” derler. Allah-u Teala şöyle buyurur: “Senin asıl hedefin, “falan şahıs Kur’an okumaktadır” diye söylenilmesiydi ve de söylenildi.”[1987]

6806. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü hesaba çekilen ilk kimse şehadete erişen kimsedir. Onu getirirler ve Allah kendisine verdiği nimetleri ona bildirir ve o da böylece bilir. Sonra ona, “Bu nimetlerle ne yaptın?” diye sorar. O, “Senin yolunda şehadete ulaşıncaya kadar savaştım” der. Allah şöyle buyurur: “Yalan söylüyorsun, sen, “Ne kahramandır” denilsin diye savaştın ve bu da söylenildi.” Sonra yüz üstü yere düştüğü bir halde yerden sürüklenip ateşe atılmasını emreder.”[1988]

bak. en-Niyyet, 3980. Bölüm

 

1416. Bölüm

Riyakarın Nişaneleri

 

6807. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Riyakarın dört nişanesi vardır: Başkalarının huzurunda Allah’a itaat hususunda ihtiraslı olur, yalnız kaldığında gevşeklik ve tembellik eder, her işte övülmeyi sever ve zahirini güzelleştirmeye çalışır.”[1989]

6808. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Riyakarın dört nişanesi vardır: Yalnız kaldığında tembellik eder, insanlar arasında neşat içinde çalışır, övülünce amelini arttırır ve övülmeyince amelini azaltır.”[1990]

6809. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Riyakarın üç alameti vardır: Gözü insanlara ilişince neşat içinde çalışır, yalnız kalınca tembellik eder ve tüm işlerinde övülmeyi sever.”[1991]

6810. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Lokman oğluna şöyle buyurmuştur: “Riyakarın üç alameti vardır: Yalnız kaldığında tembellik eder, insanların nezdinde neşat içinde olur ve her işini övgü için yapar.”[1992]

bak. Vesail’uş-Şia, 1/54; 13. Bölüm

 

1417. Bölüm

Riya Hakkında

 

6811. İmam Bakır (a.s), kendisine, “Bir hayır yapan ve bunu bir insan gördüğünde sevinen kimse” hakkında soran Zürare’ye şöyle buyurmuştur: “Sakıncası yoktur. Herkes insanlar arasında açığa çıkmasını ister. Elbette bu hayırlı işi, o iş (bilinmesi) için yapmadığı takdirdedir.”[1993]

6812. Adamın biri Allah Resulü’nün (s.a.a) yanına vararak şöyle dedi: “Ben sadaka veriyorum, sıla-i rahimde bulunuyorum ve bunu sadece Allah için yapıyorum. Ama bu benden bilinince ve bu sebeple övülünce beni sevindiriyor ve bundan hoşlanıyorum.” Allah Resulü (s.a.a) sustu ve hiç bir şey demedi. Ardından şu ayet nazil oldu: Rabbine kavuşmayı uman kimse salih amel işlesin ve Rabbine kullukta hiçbir şeyi ortak koşmasın.[1994]

6813. Resulullah (s.a.a), kendisine, “Bir hayır yapan ve insanların kendisini övdüğü kimse hakkında ne buyuruyorsunuz?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Bu müminin kendisine çabuk erişen müjdesidir. Yani dünyada kendisine çabuk verilen müjdedir. Diğer müjde ise münezzeh olan Allah’ın şu sözüdür: “O gün müjdeniz altından ırmaklar akan cennettir.[1995]

6814. İmam Sadık (a.s), “Kendisini gören kimseyi (doğru ve kıraat ile) namaz kılmaya çekmek için namazını kıraatle ve güzel bir şekilde eda edenin hükmü nedir?” diyen Ubeyd’e şöyle buyurmuştur: “Bu iş riya değildir.”[1996]

Rivayetlere cemetmek için

bak. el-Bihar, 72/294; Vesail’uş-Şia, 1/55, 15. Bölüm; s. 56; 16. Bölüm

 

1418. Bölüm

Riya Vesvesesi

 

6815. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sizden birisi namazla meşgul olduğunda şeytan yanına gelir de, “Sen riya yapıyorsun” derse gücü yettiğince farzın vakti geçmemek şartıyla namazını uzatsın. Eğer ahiret işi ile meşgul ise mümkün olduğu kadar onu uzatsın. Dünyevi bir işle meşgul ise onu bıraksın.”[1997]

6816. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Biz şöyle dedik: “Ey Allah’ın Resulü! Bizden biri oruçlu haliyle namaz kılınca şeytan yanına varıyor ve şöyle diyor: “Sen riya yapıyorsun” Allah’ın Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: “O şahıs bu durumda şöyle desin: Allahım! Bilerek bir şeyi sana şirk koşmaktan sana sığınırım. Eğer bilmeden böyle bir şey yaparsam senden bağışlanma dilerim.”[1998]

 

1419. Bölüm

Salih ve Riya Amelleri Zikretmek

 

6817. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ameli korumak, amelden daha zordur.” (Ravi şöyle dedi:) “Ameli korumaktan maksat nedir?” İmam şöyle buyurdu: “İnsan bir olan ve ortağı bulunmayan Allah için bir bağışta bulunursa bu gizli amel kendisine yazılır. Ama sonunda bunu söyleyince gizli sevabı silinir ve kendisine aşikar yazılır. Yeniden söylerse bu defa ameli temizlenir ve riya yazılır.”[1999]

6818. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim gizlice bir amelde bulunursa kendisine gizli (amel sevabı) yazılır. Onu dile getirince o gizli ameli silinir ve açık bir amel yazılır. Eğer ikinci defa yeniden dile getirirse aşikar ameli silinir ve kendisine riya yazılır.”[2000]

bak. el-İhlas, 1030. Bölüm

 

1420. Bölün

Gizli İbadetin Azameti

 

6819. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ecir açısından en üstün ibadet, en gizli olanıdır.”[2001]

6820. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Gizli olan bir iyilik, yetmiş iyiliğe bedeldir.”[2002]

6821. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ameli gizlemek, tatsızlıklara sabretmek ve musibetleri gizli tutmak iyiliğin hazinelerindendir.”[2003]

6822. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü cennet muhafızı olan Rıdvan önünden geçmeyen bir grup görür ve onlara şöyle der: “Sizler kimsiniz? Nereden girdiniz?” Onlar şöyle der: “Bizden uzaklaş, biz Allah’a gizlice ibadet eden ve Allah’ın da gizlice cennete koyduğu kimseleriz.”[2004]

6823. İsa (a.s) havarilerine şöyle buyurmuştur: “Sizden birisi oruç tutarsa başına ve sakalına güzel koku sürmeli ve elbisesine güzel kokan yağlar sürmelidir ki insanlar onun oruçlu olduğunu anlamasın. Sağ eliyle bağışta bulunduğunda onu sol elinden gizlesin ve namaz kıldığında odasına perde assın. Zira rızkı bölüştürdüğü gibi övgüyü bölüştüren de Allah’tır.”[2005]

6824. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Gizli ibadet, aşikar olanından daha iyidir. Aşikar amel etmek, uyulmayı (örnek olmayı) isteyen kimseler için iyidir.”[2006]

6825. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sadaka, namaz, oruç ve tüm güzel işler eğer müstahap olursa gizli yapılması daha iyidir. Eğer farz olursa onu açık yapması daha iyidir.”[2007]

 

1421. Bölüm

Riya (Çeşitli)

 

6826. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Münafığın evinde riya etmek ibadettir. Müminin evinde ise şirktir.”[2008]

6827. İmam Ali (a.s), müminin sıfatı hakkında şöyle buyurmuştur: “O riya için bir işi yapmaz ve haya ettiği için hayırlı bir şeyi terk etmez.”[2009]

6828. İmam Ali (a.s), kendisine, “Hangi insan daha kördür?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “Başkası için amel ettiği halde amelinin sevabını aziz ve celil olan Allah’tan dileyen kimse.”[2010]

6829. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala cenneti tüm riyakarlara haram kılmıştır.”[2011]

6830. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Cennet dile geldi ve şöyle dedi: “Ben her cimriye ve riyakara haramım.”[2012]

6831. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala’nın rızayeti irade edilmeyen her iyiliğin üzerinde riya çirkinliği vardır. Meyvesi ise ceza çirkinliğidir.”[2013]



175. Konu

er-Re’y

Görüş-Rey (1)

 

F el-Bihar, 75/97, 48. Bölüm, en-Nehy an’il-İstibdad bir’re’y

 

 

 


bak.

F 281. Konu, eş-Şura, 471. Konu el-Licac

F el-Mer’et, 3656. Bölüm


 


1422. Bölüm

Görüşte İsabet Etmenin Sebepleri

 

6832. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Düşünce ihtiyatlı hareket ederek elde edilir. Ham düşünce ne kötü bir yardımcıdır.”[2014]      

6833. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Meşveret ediniz ki doğru düşünce ortaya çıksın.”[2015]

6834. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Düşünceyi yayık gibi çırpın ki doğru düşünce ortaya çıksın.”[2016]

6835. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zafer uzak görüşlülükle elde edilir. Uzak görüşlülük meşveretle ve görüş ise sırrı korumakla elde edilir.”[2017]

6836. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üç şey doğru görüşün göstergesidir: Güzel karşılamak, sözü güzel dinlemek ve güzel cevap vermek.”[2018]

6837. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanın düşüncesi tecrübesi ölçüsüncedir.”[2019]

6838. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim çeşitli görüşlerle karşı karşıya gelirse hata yerlerini iyi tanır.”[2020]

6839. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim çeşitli görüşleri bilmezse çare bulmaktan aciz kalır.”[2021]

6840. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın korudukları dışında insanların akılları ve fikirleri eksiktir. Soru soranları eziyet edenler, cevap verenleri ise ilimden nasibini almayanlardır. Eğer içlerinde görüş sahipleri olsa da rıza ve gazapları o görüşü ortaya koymalarını engeller.”[2022]

6841. İmam Ali (a.s), kendisine, “İnsanların en sağlam düşünceli olanı kimdir?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “İnsanlara aldanmayan ve dünyanın  kendisini süsleriyle aldatmadığı kimsedir.”[2023]

6842. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Akıllarınıza karşı kötümser olun. Zira akla güvenmek hataya sevab olur.”[2024]

6843. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s), bir duasında şöyle buyurmuştur: “Allahım örtülü duadan, yalan ümitten, haya perdesinin yırtılmasından, delil getirme hususunda yenilmekten ve doğru olmayan görüşten sana sığınırım.”[2025]

 

1423. Bölüm

Görüşün Hata Etme Tehlikesi

 

6844. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Görüşün sürçmesi mülkü sona erdirir ve yokluğu ilan eder.”[2026]

6845. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Görüşün sapması hedefleri bozar.”[2027]

6846. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kimin görüşleri zayıf olursa düşmanları güçlü olur.”[2028]

6847. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim görüşü zayi ederse (musibete) düçar olur.”[2029]

6848. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bazen tek düşünce sapar.”[2030]

bak. 251. Konu, “es-Siyaset”; ed- Devlet, 1282. Bölüm

 

1424. Bölüm

Doğruya En Yakın Görüşler

 

6849. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Akla en yakın görüş heva ve hevesten en uzak olan görüştür.”[2031]

6850. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Görüş açısından insanların en üstünü meşveret edilen kimsenin görüşünden müstağni olmayan kimsenin görüşüdür.”[2032]

6851. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En hayırlı görüş heva ve hevesten en uzak olan ve doğruluğa en yakın bulunan görüştür.”[2033]

6852. İmam Ali (a.s), kendisine, “İnsanların görüş açısından en sağlamı kimdir?” diye sorulunca şöyle buyurmuştur: “İnsanların kandırmadığı ve dünyanın da süsleriyle aldatmadığı kimsedir.”[2034]

bak. 1422. Bölüm; 6841. Hadis

 

1425. Bölüm

Başına Buyrukluğun Etkileri

 

6853. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Başına buyruk insan uçurumun kenarında durmuştur.”[2035]

6854. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Başına buyruk insan hata ve yanlışlık uçurumuna düşer.”[2036]

6855. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Başına buyruk olmak seni kaydırır ve uçuruma yuvarlar.”[2037]

6856. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim başına buyruk hareket ederse yok olur ve her kim büyüklerle meşveret ederse akıllarına ortak olur.”[2038]

6857. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim kendi görüşüyle iktifa ederse kendini tehlikeye atmıştır.”[2039]

6858. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim kendi görüşünde yalnız olursa gerçekte bir görüşe sahip değildir.”[2040]

6859. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendi görüşüne sadece cahil olan insan aşık olur.”[2041]

6860. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendini beğenen insanın görüşü olmaz.”[2042]

6861. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Başına buyruk kimseyle meşveret etme.”[2043]

bak. el- Ucb, 2514. Bölüm

 

1426. Bölüm

Görüşü Yok Eden Şey

 

6862. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnatçılık görüşü ortadan kaldırır.”[2044]

6863. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Muhalefet etmek görüşü viran eder.”[2045]

6864. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kindar insanın görüşü olmaz.”[2046]

6865. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kinli insanın ve dar görüşlü kimsenin görüşü olmaz.”[2047]

bak. 471. Konu, “el- Licac”

 

1427. Bölüm

Devlet (Talih) ve Doğru Görüş

 

6866. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Görüşün doğruluğu talih iledir. Eğer talih sana yönelirse doğru görüş de yönelir. Eğer sırt çevirirse o da sırt çevirir.”[2048]

6867. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer talih birine yönelirse hatalarını bile doğru gösterir ve muhalifinin doğrularını yanlış gösterir.”[2049]

 

1428. Bölüm

Görüş (Çeşitli)

 

6868. İmam Hasan (a.s) şöyle buyurmuştur: “Gerçek görüş sadece gazap anında tanınır.”[2050]

6869. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim görüşten aciz kalır ve çarelerden istifade edemezse yumuşaklık anahtarı olur.”[2051]

6870. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Görüş çoktur. Ama uzak görüşlülük azdır.”[2052]

6871. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Azim ve irade düşünce miktarıncadır.”[2053]

6872. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En kötü görüş şeriate aykırı olandır.”[2054]

6873. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Senin görüşün her şeyi kapsayamaz. O halde görüşünü önemli meselelere özgün kıl.”[2055]

6874. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yaşlıların görüşü gençlerin kahramanlığından (başka bir rivayette ise şöyle yer almıştır: gençlerin toplanmasından) bana daha çok sevimlidir.”[2056]

6875. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bana göre yaşlıların görüşü gençlerin çareciliğinden daha sevimlidir.”[2057]

6876. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Önemli ve değerli görüşü hakir bir insan da sana söylemiş olsa küçümseme.”[2058]

6877. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Görüşünü seni ilgilendiren şeylerle sınırla.”[2059]

6878. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bana muhalefet eden kimsenin görüşü uzak olsun! Hakkı gördüğüm günden beri hak hususunda asla şekke düşmedim.”[2060]



176. Konu

er-Re’y

Görüş-Rey (2)

 

F el-Bihar, 2/283, 34. Bölüm, el-Bid’a ve’r-Re’y ve’l-Mekais

F Kenz’ul-Ummal, 3/619, el-Kavl-u Biz’Zen

 

 

 


bak.

F 406. Konu, el- Fetva; 444. Konu, el-Kaza (2)

F el-Kaza, 3369, 3374. Bölümler; el-Kur’an, 3317. Bölüm



 

1429. Bölüm

Dinde Rey Üzere Amel Etmek

 

6879. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bu ümmet bir müddet Allah’ın Kitabı üzere amel eder, sonra bir müddet Resulullah’ın (s.a.a) sünneti üzere amel eder ve sonra bir müddet rey üzere amel eder. Her ne zaman rey üzere amel ederse sapar ve diğerlerini saptırır.”[2061]

6880. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim din hususunda kendi görüşüyle konuşursa bana ithamda bulunmuştur.”[2062]

6881. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim rey üzere konuşursa bana dinde ithamda bulunmuştur.”[2063]

6882. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üç şey olduğu takdirde hiç bir amel kabul görmez: Şirk, küfür ve rey” Kendisine, “Ey müminlerin Emiri! Reyden maksat nedir?” denilince şöyle buyurmuştur: “Allah’ın Kitabı’nı ve Resulü’nün sünnetini bir kenara bırakıp re’y ile amel etmendir.”[2064]

6883. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Görüşlerin derinliğine erişemediği ve düşüncelerin ulaşamadığı konularda kendi görüşünle amel etme.”[2065]

6884. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İsrailoğulları sürekli itidal yolunu katettiler. Sonunda Melezler ve İsrailoğullarının esir aldıkları kavimlerin çocukları arasında büyüdüler ve din hususunda re’y/görüş izharında bulundular. Böylece hem kendileri saptılar ve hem de başkalarını saptırdılar.”[2066]

 

1430. Bölüm

Görüşte İçtihad

 

6885. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz yönetici kimse çaba göstererek hakkı elde ederse iki sevabı vardır: Eğer çabaların neticesinde hakka ulaşamazsa bir sevabı vardır.”[2067]

6886. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim düşüncesini insanların hayrını dileme yolunda kullanır ve çaba gösterirse niyetinin sevabını elde eder ve görevini de yapmış olur.”[2068]

bak. el-Kaza, 3369. Bölüm



177. Konu

er-Riba

Faiz

 

F el-Bihar, 103/114, 5. Bölüm, er-Riba ve Ahkamuha

F el-Bihar, 103/157, 6. Bölüm, Riba fi’d-Deyn

F Vesail’uş-Şia, 12/422, Ebvab’ur-Riba

F Kenz’ul-Ummal, 4/104-121, 185-201, Fir’-Riba


 

 

 

 


 

 


1431. Bölüm

Faizden Sakındırmak

 

6887. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “En kötü kazanç faiz kazancıdır.”[2069]

6888. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En kötü kazanç faiz kazancıdır.”[2070]

6889. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah faiz yiyene, faiz verene, faizi yazana ve faize şahitlik edene lanet etmiştir.”[2071]

6890. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Alan ve veren faizde eşittir.”[2072]

6891. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki herkes faiz yiyecek. Faiz yemeyen kimseye de faizin tozu bulaşacak.” [2073]

6892. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üç şey Allah hesap görene kadar, aziz ve celil olan Allah’ın korumasındadır: “Asla zina etmeyen kimse, malı asla faize bulaşmayan kimse ve bu iki işte aracılık etmeyen kimse.” [2074]

6893. İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah sana rahmet etsin! Bil ki faiz haram ve büyük günahlardandır. Allah faize ateşi vaadetmiştir. Faizden Allah’a sığınırız. Faizi tüm peygamberler ve bütün semavi kitaplar haram kılmıştır.” [2075]

 

1432. Bölüm

Faiz Yiyenin Haşrolma Şekli

 

Kur’an:

Faiz yiyenler mahşerde ancak şeytanın çarptığı kimsenin kalktığı gibi kalkarlar. Bu, onların, “Zaten alışveriş de faiz gibidir” demelerindendir. Oysa Allah alışverişi helal, faizi haram kıldı. Kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizcilikten geri durursa, geçmişi kendisinedir, onun işi Allah'a aittir. Kim faizciliğe dönerse, işte onlar cehennemliktir, onlar orada temelli kalacaklardır. Allah faizi tüketir, sadakaları bereketlendirir. Allah pek nankör olan hiç bir günahkarı sevmez. [2076]

bak. Nisa suresi, 161. ayet; Rum suresi, 39. ayet.

6894. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Göğe götürüldüğüm gece bir topluluk gördüm. İçlerinden biri kalkmak istediği halde karnı çok büyük olduğundan bir türlü kalkamıyordu. Cebrail’e, “Ey Cebrail! Bunlar kimlerdir?” diye sordum. O şöyle buyurdu: “Bunlar yerlerinden şeytanın çarptığı kimseler gibi kalkan faiz yiyicilerdir.”[2077]

6895. Resulullah’tan (s.a.a) nakledildiği üzere Mirac gecesinde karnı değirmen taşı gibi büyük insanlar görüyor. Bunlar Firavun ailesinin yolları üzerine oturmuşlar ve Firavun ailesinin geldiğini görünce yollarının üzerinden kalkmak istiyor, ama büyük karınları onları bir tarafa çekiyor ve düşüyorlar. Firavun ailesi onların üzerinden gidip geliyor. Cebrail’e, “Bunlar kimdir?” diye sorunca Cebrail şöyle buyuruyor: “Faiz yiyenlerdir.”[2078]

6896. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Miraca götürüldüğüm gece karnı evleri andıran ve içi dışarıdan görülecek şekilde yılanlarla dolu olan kimselerin yanından geçtim. “Ey Cebrail! Bunlar kimdir?” diye sorunca, “Bunlar faiz yiyenlerdir” diye buyurdu.[2079]

6897. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Faiz yiyenler, şeytan kendilerini deli etmedikçe dünyadan çıkmazlar.”[2080]

6898. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Faiz yiyen kimse (kıyamet günü) mezardan kalktığında alnında şöyle yazılı olduğunu gördüm: “Allah nezdinde hiç bir delili yoktur.”[2081]

6899. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim faiz yerse aziz ve celil olan Allah yediği faiz miktarınca karnını cehennem ateşiyle doldurur. Faiz vesilesiyle bir mal elde etmişse Allah-u Teala onun hiç bir amelini kabul etmez. Zerre kadar faizden elde ettiği malı oldukça sürekli Allah ve melekler ona lanet eder.”[2082]

6900. Resulullah (s.a.a), Allah-u Teala’nın, “Sura üfürülüp grup grup geldiğiniz gün” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Ümmetimden on grup dağınık olarak haşrolur. Allah onları diğer müslümanlardan ayırır... Onlardan bazısı ayakları yukarıda, başları aşağıda, sürüklene sürüklene götürülür... Baş aşağı götürülenler faiz yiyenlerdir.”[2083]

 

1433. Bölüm

Faizin Günahı

 

6901. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah nezdinde bir dirhem faiz insanın halası veya teyzesi gibi mahremiyle otuz defa zina etmesinden daha büyüktür.”[2084]

6902. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah nezdinde bir dirhem faiz, kırk defa zina etmekten daha büyüktür.”[2085]

6903. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah nezdinde bir dirhem faiz Allah’ın evinde mahremleriyle yapılan yetmiş zinadan daha büyüktür.”[2086]

6904. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Faizin yetmiş parçası vardır. En azı insanın annesiyle Allah’ın evinde zina etmesi gibidir.”[2087]

6905. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Faizin yetmiş üç kapısı vardır. En azı insanın annesiyle zina etmesidir. Faizin en kötüsü ise Müslüman insanın yüz suyunu dökmektir.”[2088]

bak. Vesail’uş-Şia, 12/422, 1. Bölüm

6906. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Faizin yetmiş üç kapısı vardır. Şirk de işte böyledir.”[2089]

6907. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Faizin yetmiş günahı vardır ki en azı insanın annesiyle zina etmesidir.”[2090]

 

1434. Bölüm

Faizin Haram Kılınış Hikmeti

 

6908. İmam Rıza (a.s), faizin haram kılınış sebebi hakkında şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz aziz ve celil olan Allah faizi haram kılmıştır. Zira faiz malın yok olmasına sebep olur. Zira insan bir dirhemi iki dirheme alınca, aldığı dirhemin değeri bir dirhemdir. Diğer dirhem ise batıldır. Dolayısıyla faiz ve alışveriş herhaliyle alan ve satan için malın eksilmesine ve zarara sebep olur. O halde Allah Tebarek ve Teala malı yok ettiği için onlara faizi haram kılmıştır.”[2091]

6909. İmam Sadık (a.s) faizin haram oluş sebebi sorulunca şöyle buyurmuştur: “İnsanlar birbirine ihsanda bulunmaktan elçekmesin diye.”[2092]

6910. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah faizi haram kıldı ki ihsanda bulunmak ortadan kalkmasın.”[2093]

6911. İmam Sadık (a.s), faizin neden haram kılındığını soran Hişam b. Hakem’e şöyle buyurmuştur: “Eğer faiz helal olsaydı insanlar ticareti ve ihtiyaçlarını elde etmeyi bir kenara bırakırlardı. Dolayısıyla Allah faizi haram kıldı ki insanlar haram yemekten elçeksinler, ticaret ve alışverişe yönelsinler ve birbirine borç versinler.”[2094] 

 

1435. Bölüm

Faize Bulaşma Sebepleri

 

6912. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey insanlar! Önce hükümler, sonra ticaret! Allah’a andolsun ki bu ümmet arasında faiz siyah bir kaya parçasının üzerinde hareket eden karıncadan daha gizlidir.”[2095]

6913. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin hükümlerini bilmeden ticarete kalkışan kimse faiz uçurumuna yuvarlanır.”[2096]

6914. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dinin hükümlerini bilmeden ticarete kalkışan kimse defalarca faize bulaşır.”[2097]

bak. et-Ticaret, 429. Bölüm; 423. Konu, “el-Fıkh”

 

1436. Bölüm

Faiz Yemenin Hileleri

 

6915. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Noksan sıfatlardan münezzeh olan Allah katından “Elif, Lam Mim. İnsanlar “inandık” demekle imtihan edilmeden bırakılıvereceklerini mi sanıyorlar!”[2098] ayeti in­diğinde anladım ki, Resulullah (s.a.a) aramızdayken bize fitne inmez. “Ey Allah’ın Resulü! Allah’ın bu ayetle sana ha­ber verdiği fitne nedir?” dedim... Şöyle buyurdu: “Ey Ali! Bu kavim mallarıyla alda­na­cak, dinleriyle Rablerine minnet et­meye kalkışacak, rahmetini dileyecek, azabından emin olacak. Haramını yalancı şüpheler ve gaflete düşürücü isteklerle helal kılacaklar. Böylece içkiye nebiz (şıra), rüşvete hediye, faize alışveriş adını takarak helal sayacaklar.”[2099]

6916. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki herkes faiz yiyecektir. Faiz yemeyen kimseye de faizin tozu bulaşır.”[2100]

bak. 131. Konu, “el-Hiyle”

 

1437. Bölüm

Faizin Bereketsiz Oluşu

 

Kur’an:

Allah faizi tüketir, sadakaları bereketlendirir. Allah hiçbir nankör günahkarı sevmez. [2101]

6917. İmam Sadık (a.s), kendisine, “Faiz yiyen birinin malının çoğaldığını görüyoruz” diye söylenince şöyle buyurmuştur: “Mal ve serveti çoğalsa da Allah dinini ortadan kaldırır.”[2102]

6918. İmam Sadık (a.s), Aziz ve celil olan Allah’ın Allah faizi tüketir, sadakaları bereketlendirir ayeti hakkında, “Birisinin faiz yediği halde mal ve servetinin çoğaldığını görüyoruz” diyen birisine şöyle buyurmuştur: “Hangi yok oluş ve bereketsizlik bir dirhemin dini yok edişinden daha kötüdür. Eğer tövbe ederse serveti yok olur ve fakirleşir. (Yani zenginliği dinin gidişi sebebiyledir; malın bereketi sebebiyle değil.) ”[2103]

 

1438. Bölüm

En Kötü Faiz

 

6919. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bilin ki en kötü faiz bir ihsanın yüz suyunu dökmektir. En kötü yüz suyunu dökmek ise dil uzatmaktır. Yalan rivayet etmek iki dil uzatmaktan biridir.”[2104]

6920. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En kötü faiz insanın kardeşine dil uzatmayı çoğaltmasıdır.”[2105]

6921. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “En kötü faiz, müslümanın yüz suyunu haksız yere dökmeye yeltenmektir.”[2106]

bak. 215. Konu, “es-Sebb”, 344, “el-İrz”; 380, “el-Ayb”, 400, “el-Gıybet”

 

1439. Bölüm

Faizi Helal Bilen Allah’a Savaş Açmıştır

 

Kur’an:

Ey iman edenler! Allah'tan sakının, iman etmişseniz, faizden arta kalmış  hesaptan vazgeçin. Böyle yapmazsanız, bunun Allah'a ve peygamberine karşı açılmış  bir savaş olduğunu bilin. Eğer tövbe ederseniz sermayeniz sizindir. Böylece zulmetmemiş ve zulme uğramamış  olursunuz. [2107]

6922. İmam Sadık (a.s), birinin “riba” (faiz) yediğini ve bunu “liba” olarak adlandırdığını duyunca şöyle buyurmuştur: “Eğer aziz ve celil olan Allah beni ona musallat ederse boynunu vururum.”[2108]

6923. Ali b. İbrahim tefsirinde, “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve faizin geri kalanını bırakın” ayeti hakkında şöyle diyor: “Bu ayetin nüzul sebebi şuydu: “Faiz yiyenler” ayeti nazil olduğunda Halid b. Velid Allah Resulüne (s.a.a) şöyle arzetti: “Ey Allah’ın Resulü! Babam Sakif kabilesine faizle bir mal verdi. Öldüğü zaman da bana o faizi almamı vasiyet etti.” Bunun üzerine Allah-u Teala, “Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve faizden geri kalanı bırakın” ayetini indirdi. Daha sonra Peygamber şöyle buyurdu: “Her kim faiz alırsa katli vaciptir.”[2109]

bak. 101. Konu, “el-Muharıb”



178. Konu

er-Rec’at

Yeniden Diriliş

 

F el-Bihar, 53/39, 29. Bölüm; er-Rec’at


 

 

 


 


1440. Bölüm

Ölülerin Dünyada Dirilişi

 

6924. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’a yemin olsun ki günler ve geceler sona ermeden Allah ölüleri diriltir ve canlıları öldürür. Hakkı ehline geri döndürür ve kendisine seçtiği dinini hakim kılar.”[2110]

6925. İmam Sadık (a.s), aziz ve celil olan Allah’ın, “Kur'an'a uymayı sana farz kılan Allah, seni döneceğin yere döndürecektir” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Allah’a yemin olsun ki Resulullah (s.a.a) ve Ali Seviyye’de bir araya toplanıp görüşüp on ikibin kapısı olan bir camiyi inşa etmedikçe dünyanın sonu gelmez.”[2111]

6926. İmam Rıza (a.s), kendisine, “Ey Ebe’l-Hasan! Rec’at hakkındaki görüşün nedir?” diye soran Memun’a şöyle buyurmuştur: “Rec’at haktır, önceki ümmetler arasında da var olmuştur. Kur’an da bunu dile getirmiş ve Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Önceki ümmetler arasında olan her şey olduğu gibi kılı kılına bu ümmette de meydana gelecektir.”[2112]

6927. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “(Mehdi) kıyam edince kabirde mümine şöyle denir: “Ey falan! Efendin zuhur etmiş, eğer ona katılmak istiyorsan kalk ve katıl. Rabbinin kerametinde kalkmak istiyorsan kal.”[2113]

6928. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (Mehdi) kıyam edince Cumad’el-Ahir ayında ve Recep ayının onuncu gününde insanların daha önce benzerini görmediği bir şekilde yağmur yağar. O yağmur sebebiyle Allah kabirdeki müminlerin kemiklerini bitirir. Adeta onların Cuheyne tarafından geldiklerini ve saçlarındaki toz ve toprağı silkelediklerini görür gibiyim.”[2114]

 

1441. Bölüm

Rec’at Cumada ile Recep Ayı Arasında Gerçekleşir

 

6929. Ebu Carud, Ali’nin (a.s) şöyle buyurduğunu işiten birinden nakletmektedir: “Cumada ve Recep ayının arası, çok ilginçtir! Çok ilginçtir!” Birisi ayağa kalkarak, “Ey Müminlerin Emiri! Sürekli ilginç olduğunu söylediğin bu şey nedir?” deyince şöyle buyurdu: “Annen yasına otursun! Allah, Resulü ve Resulü’nün Ehl-i Beyti’nin düşmanlarıyla savaşan (diriltilmiş) ölülerden daha ilginç ne olabilir ki?”[2115]

6930. İbn’ul-Kevva, Ali’ye (a.s) şöyle dedi: “Ey Müminlerin Emiri! Cumada ve Recep ayının arası çok ilginçtir! Çok ilginçtir!” sözünü anladın mı?” İmam şöyle buyurdu: “Eyvahlar olsun sana ey tek gözlü adam! O zaman dağılmış kemikler toplanır, ölüler dirilir, bitkiler biçilir ve helak edici belalar birbiri ardınca iner.”[2116]

6931. Ubeydullah b. Hefka şöyle diyor: “Eban b. Tağlip bana şöyle dedi: “Bir gruba rastladım ki İmam Sadık’tan rivayet etmemi ayıp görüyorlardı.” Onlara şöyle dedim: “Sorduğum her şeyi Allah Resulü’nün (s.a.a) sözüyle cevaplandıran kimseden rivayet ettiğim için beni nasıl kınayabilirsiniz?” Eban b. Tağlip daha sonra şöyle diyor: “Bir grup çocuk yürüyor ve kendi kendilerine gülerek, “Cumada ve Recep ayının arası çok ilginçtir, çok ilginçtir!” diyorlardı. Ben, İmam Sadık’a (a.s) bu konuyu sorunca şöyle buyurdu: “O zaman diriler ölülerle görüşecektir.”[2117]

 

1442. Bölüm

Rec’at Edenler

 

6932. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üzerindeki toprak yarılan ve dünyaya dönen ilk kimse Hüseyin b. Ali’dir (a.s).”[2118]

6933. İmam Bakır (a.s) Bukeyr b. E’yen’e şöyle buyurmuştur: “Allah Resulü (s.a.a) ve Ali (a.s) rec’at edecektir (dünyaya geri döneceklerdir.)”[2119]

6934. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Adeta Humran b. E’yen ve Muyessir b. Abdulaziz’in Sefa ve Merve arasında kılıçlarıyla insanlarla savaştığını görür gibiyirm.”[2120]

6935. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyaya dönecek ilk kimse Hüseyin b. Ali’dir. Hüseyin b. Ali, yaşlılıktan kaşları gözlerinin üzerine ininceye kadar hükümdarlık edecektir.”[2121]

6936. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah Adem’den Muhammed’e (s.a.a) bütün mürsel Peygamberleri diriltecektir. Onlar benim huzurumda kılıçlarıyla ölülerin, dirilerin ve tüm insanların ve cinlerin başının ortasına vuracaktır... Benim de birbiri ardınca dönüşüm ve rec’atım olacaktır. Ben bu dönüşlerin, rec’atların, saldırıların ve intikamların sahibiyim.”[2122]

6937. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben toprağı yarılıp içinden çıkacak ilk kimseyim. Bu Müminlerin Emiri’nin dönüşü ve Kaim’imizin kıyamıyla aynı zamanda olacaktır.”[2123]

6938. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Adeta Abdullah b. Şerik el-A’miri’nin, siyah sarığı ve omuzlarının arasına düşen iki zülfüyle rec’at eden, dört bin tekbir getiren rec’at etmiş kimseyle birlikte, dağın eteğinde, biz Ehl-i Beyt’in Kaim’inin hizmetinde durduğunu görür gibiyim.”[2124]

6939. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan benden sonra İsmail’i diri bırakmasını diledim, kabul etmedi. Ama bana İsmail’in, Kaim’in (a.s) ilk dirilen on iki ashabından biri olacağına dair yüce bir makam bağışladı. Ashabından bir diğeri de bayraktarı olan Abdullah b. Şerik’tir.”[2125]

6940. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim (a.s) ile birlikte yirmi yedi kişi Kufe’nin arkasında zuhur edecektir. Bunlardan on beş kişi Musa’nın (a.s) kavmindendir. Bunlar insanlara hak yolu gösteren ve onları adalete çağıran kimselerdi. Bunlardan yedi kişi de Ashab-ı Kehf’tendir. Hakeza Yuşa b. Nun, Selman, Ebu Dücane-i Ensari, Mikdad ve Malik-i Eşter de onun hizmetinde bulunan dostları ve yöneticileridir.”[2126]

 

1443. Bölüm

Rec’at Genel Bir Şey Değildir

 

6941. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz rec’at genel bir şey değildir. Özel bir şeydir. Dünyaya sadece halis iman edenler veya tümüyle şirk koşanlar döner.”[2127]

6942. İmam Bakır (a.s) ve İmam Sadık (a.s), Allah-u Teala’nın, “Helak ettiğimiz beldenin geri dönüşü imkansızdır” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Allah’ın azapla yok ettiği hiç bir kavim rec’at esnasında geri dönmez. Bu ayet rec’at’ın en büyük delilidir. Zira hiç bir Müslüman, kıyamette azapla helak olsun veya olmasın tüm insanların dönüşünü inkar etmemektedir. O halde Allah-u Teala’nın, “dönüşü imkansızdır” sözünden maksadı rec’at’tır. Ama kıyamette yeniden dirilmektedir ki cehenneme girsinler.”[2128]

 

1444. Bölüm

Öldürülen Veya Ölen Kimselerin Rec’at’ı

 

6943. İmam Sadık (a.s), aziz ve celil olan Allah’ın, “Her ümmetten bir grubu dirilttiğimiz gün” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Öldürülen her mümin rec’at eder ki (yeniden yaşadıktan sonra doğal bir ölümle) ölsün. (Doğal ölümüyle) ölen her mümin ise rec’at eder ki öldürülsün.”[2129]

6944. Abdurrahman b. Kasir şöyle diyor: “İmam Bakır (a.s), “Şüphesiz Allah müminlerin canlarını ve mallarını satın almıştır” ayetini okudu ve şöyle buyurdu: “Bunlardan maksadın kimler olduğunu biliyor musun?” Ben, “Maksat savaşan, öldüren ve öldürülen müminlerdir” deyince şöyle buyurdu: “Hayır, maksat öldürülen müminlerdir ki ölmek için geri döndürülürler ve ölen müminlerdir ki öldürülmek için yeniden diriltilirler.”[2130]

bak. el-Bihar, 53/40/8ve s. 66/59 ve s. 71/70 ve s. 53/31



179. Konu

er-Reca

Ümit

 

F el-Bihar, 70/323, 59. Bölüm, el-Havf ve’r-Reca

F Kenz’ul-Ummal, 3/139, 707; el-Havf ve’r-Reca

 

 

 


bak.

F 153. Konu, el-Havf; 449. Konu el-Kunut; 20. Konu, el-Emel


 


 

1445. Bölüm

Gerçek Ümide Teşvik

 

Kur’an:

İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda cihat edenler Allah'ın rahmetini umarlar. Allah bağışlayan ve merhamet edendir.[2131]

6945. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her ümitli olan kimse arayıcı ve her korkan kimse kaçıcıdır.”[2132]

6946. İmam Ali (a.s), Ziyad’a yazdığı mektubunda şöyle buyurmuştur: “Sen Allah’ın yanında mütekebbir kişilerden sayılırken  ondan mütevazi kişilerin ecrini mi arzuluyorsun?! Hakeza kendin nimetler içinde yüzerken, dulu ve zayıfı muhtaç bırakarak, Allah’tan sadaka verenlerin ecrini ve mükafatını mı kazanmak istiyorsun?! Kişi geçmişteki yaptıklarıyla mükafatlandırılır ve neyi ver­mişse onun karşılığını alır.”[2133]

 

1446. Bölüm

Yalancı Ümitten Sakındırmak

 

6947. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yalancı ümitten sakın. Şüphesiz yalancı ümit seni gerçek korkuya düşürür.”[2134]

6948. İmam Ali (a.s), ümitvar olduğunu iddia eden birisi hakkında şöyle buyurmuştur: “Allah’a ümit bağladığını iddia ediyor. Allah’ın azametine yemin olsun ki yalan söylüyor. Ümit ediyor da ni­çin ümidi, ameli ile ortaya çıkmıyor? Her kim ümit ederse ümidi amelinde ortaya çıkar. Onun ise Allah’a ümitten başka her ümidi amelinde gözüküyor. Al­lah’a ümid dışında her ümit delilik, Allah’tan korku dışında her korku ise hastalıktır.”[2135]

6949. İmam Sadık (a.s), kendisine, “Bir grup insan günah işlemekte ve (Allah’ın rahmetinden) ümitli olduğunu iddia etmektedirler. Ölünceye kadar da bu hal üzere yaşarlar” denilince şöyle buyurmuştur: “Bunlar, kendi arzu ve hayallerine boğulmuş kimselerdir. Yalan söylüyorlar, onlar ümitli değillerdir. Zira bir şeye ümit bağlayan kimse o şeyi elde etmek için çalışır. Her kim bir şeyden korkarsa ondan kaçar.”[2136]

6950. İmam Ali (a.s), kendisine öğüt vermesini isteyen birine şöyle buyurmuştur: “Amelsiz ahirete ümidi olan ve uzun arzularla tövbeyi geciktiren kimseden olma; o kimse, dünya hakkında zahitler gibi konuşur; fakat dünyayı isteyenlerin yaptığını yapar.”[2137]

6951. İmam Zeyn’ul-Abidin (a.s) bir duasında şöyle buyurmuştur: “(Allahım) Örtülü kalan duadan, yalancı ümitten, haya perdesinin yırtılmasından, yenilmiş delil getirmekten ve doğru olmayan görüşten sana sığınırım.”[2138]

 

1447. Bölüm

Allah’tan Başkasına Ümit Bağlamaktan Sakındırmak

 

6952. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Size beş şey vasiyet ediyorum; onlar için develeri­n (çabuk koşsunlar diye) koltukları altına (tabanlarınızla) vursanız (her yere yolculuk etseniz) da değer mi değer: Hiç biriniz rabbinden başkasından bir şey ummasın; güna­hından başka bir şeyden korkmasın...”[2139]

6953. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Tüm ümitlerinizi münezzeh olan Allah’a bağlayın. O’ndan başkasını ümit etmeyin. Şüphesiz Allah-u Teala’dan başkasına ümit bağlayan kimse ümitsiz olur.[2140]

bak. “es-Sual (2), 1709, 1710; el- Ye’s, 4236. Bölüm

 

1448. Bölüm

Allah’ın Kitabının En Ümit Verici Ayeti

 

6954. İmam Bakır (a.s), kendisine, “Allah’ın kitabında hangi ayet daha ümit vericidir?” diye soran Bişr b. Şureyh-i Basri’ye şöyle buyurmuştur: “Senin kavmin ne diyor?” O, “Ey kendilerine zulmeden kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin” ayetinin olduğunu söylüyorlar” deyince, İmam şöyle buyurdu: “Ama biz Ehl-i Beyt bunu demiyoruz. O, “O halde görüşünüz nedir?” diye sorunca İmam şöyle buyurdu: “Bize göre şu ayettir: “Yakında Rabbin sana bağışta bulunacak ve sen de razı olacaksın.” Bu da şefaattir. Allah’a yemin olsun ki şefaattir! Allah’a yemin olsun ki şefaattir!”[2141]

bak. ez-Zenb, 1387. Bölüm; Nur’us-Sekaleyn, 5/595/12

 

1449. Bölüm

Ümitsizlik İçinde Ümit

 

6955. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ümit etmediğin şeye, ümit ettiğin şeydan daha çok ümit bağla. Zira kardeşim Musa b. İmran, ateş getirmeye gitti, ama aziz ve celil olan Allah onunla konuştu.”[2142]

6956. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ümit etmediğin şeye, ümit ettiğin şeyden daha fazla ümit bağla. Zira Musa (a.s) ailesine ateş getirmeye gitti, ama mürsel peygamber olarak döndü.”[2143]

6957. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ümit etmediğin şeye, ümit ettiğin şeyden daha fazla ümit bağla. Zira Musa b. İmran (a.s) ailesine ateş almaya gitti. Ama orada aziz ve celil olan Allah kendisiyle konuştu ve Peygamber olarak geri döndü. Sebe melikesi de ülkesinden dışarı çıktı, ama Süleyman vasıtasıyla Müslüman oldu. Firavun’un sihirbazları Firavun’un gücüne güç katmak için dışarı çıktılar, ama mümin olarak geri döndüler.”[2144]



180. Konu

er-Rehm

Merhamet

 

F el-Bihar, 74/390, 28. Bölüm, et-Terahim ve’l-Teatif

F el-Bihar, 74/405, 29. Bölüm, Men Yestehikku en Yerheme

F el-Bihar, 75/136, 52. Bölüm, Rehm’us-Sagir

F Vesail’uş-Şia, 8/552, 124. Bölüm, İstihbab’ut-Terahim

F Kenz’ul-Ummal, 3/162, 172, er-Rahmet-   u Biz-Zuafa


 

 

 

 


 

 


1450. Bölüm

Karşılıklı Merhamete Teşvik

 

Kur’an:

Muhammed Allah'ın elçisidir. Onun berâberinde bulunanlar, küfredenlere karşı sert, birbirlerine merhametlidirler. [2145]

Onların izleri üzerinden peygamberlerimizi ard arda gönderdik; Meryem oğlu İsa’yı da ardlarından gönderdik ve ona İncil'i verdik; ona uyanların gönüllerine şefkat ve merhamet duyguları koyduk; üzerlerine bizim gerekli kılmadığımız fakat kendilerinin guya Allah'ın rızasını kazanmak için ortaya attıkları rahbaniyete bile gereği gibi riayet etmediler; içlerinde iman etmiş  olan kimselere ecirlerini verdik; ama çoğu yoldan çıkmışlardır. [2146]

Sonra, iman edip birbirlerine sabır tavsiye edenlerden, merhametlilerden olmayı tavsiye edenlerden olmaktır. İşte bunlar amel defterleri sağdan verilenlerdir. [2147]

6958. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Rahman olan Allah Tebarek ve Teala merhametli kullarına merhamet eder. O halde yeryüzünde olanlara merhamet edin ki gökte olanlar da size merhamet etsin.”[2148]

6959. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İyilik et ki sana iyilik edilsin… Merhamet et ki sana merhamet edilsin.”[2149]

6960. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Senden alttakilere merhamet et ki senden üsttekiler sana merhamet etsin. Onun hatasını kendi hatanla, günahını  rabbine (karşı işlediğin) günahınla ve merhametine olan ihtiyacını rabbinin rahmetine olan ihtiyacınla mukayese et.[2150]

6961. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Kendinden üste olanlardan rahmet ümit ettiği halde kendinden aşağıdakine merhamet etmeyen kimseye şaşarım.[2151]

6962. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim hatta bir serçenin cesedine bile merhamet ederse Allah kıyamet günü ona merhamet eder.”[2152]

6963. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Merhamet etmeyene merhamet edilmez.”[2153]

6964. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bir münadi cehennemde şöyle feryad eder: “Ey merhametli! Ey bağışlayıcı! Bizi ateşten kurtar.” Allah meleğe onu ateşten çıkarmasını emreder ve Allah’ın huzurunda durur. Aziz ve celil olan Allah ona şöyle buyurur: “Acaba sen bir serçeye bile merhamet ettin mi?”[2154]

6965. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Yeryüzünde olanlara merhamet etmeyene, gökte olanlar merhamet etmez.”[2155]

6966. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “İnsanlara merhamet etmeyene Allah merhamet etmez.”[2156]

6967. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Merhamet etmeyene merhamet edilmez. Bağışlamayan kimse bağışlanmaz Özür kabul etmeyenin Allah da tövbesini kabul etmez.”[2157]

6968. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah merhametli kullarına merhamet eder.”[2158]

6969. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Nefsim elinde olana andolsun ki sadece merhametli kimseler cennete girer.” Kendisine, “Hepimiz merhametliyiz” dediklerinde ise şöyle buyurmuştur: “Hayır! Sadece herkese merhamet edenler!”[2159]

6970. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah merhametlidir ve merhametli olanı sever. Allah rahmetini, rahmet sahibi kimselerin üzerine indirir.”[2160]

6971. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala’nın kalbine insanlar için merhamet koymadığı kimse aldanmış ve hüsrana uğramıştır.”[2161]

6972. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimin merhametlileri orta kesimdir.”[2162]

 

1451. Bölüm

Merhameti Hak Eden Kimseler

 

6973. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Zelil olan azize, fakir olan zengine ve cahiller zamanında zayi olan alime merhamet edin.”[2163]

6974. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ben üç kişiye merhamet ederim ve onlar merhamete layıktır: “İzzetten sonra zillete düşen aziz, zenginlikten sonra fakirliğe düçar olan zengin ve ailesinin ve cahil insanların arasında küçük görülen alim.”[2164]

6975. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Fakirlere merhamet edin.”[2165]

6976. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ey Enes! Çocuklara merhamet et ve büyüklere saygı göster ki dostlarımdan olasın.”[2166]

6977. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ailenin çocuklarına merhametli ol ve ailenin büyüklerine saygı göster.”[2167]

6978. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim çocuklarımıza merhamet göstermez ve büyüklerimizin hakkını tanımazsa bizden değildir.”[2168]

6979. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Yiğitlerin sürçmelerine göz yumun; onlardan biri sürçerse, Allah’ın eli onu yüceltir.”[2169]

6980. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İsmet sıfatına sahip, Allah’ın lütfüyle günahlardan korunmuş olan kimselerin, günah ve kötülük işleyenlere acımaları gerekir. Sürekli Allah’a şükretmeli ve bu şükür onları halkın ayıbını söylemekten alıkoymalıdır.”[2170]

6981. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Öy­leyse kendinize acıyın. Çünkü, siz dünya musibetleriyle de bunu çok iyi tecrübe ettiniz.”[2171]

6982. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey insan! Seni günahına karşı cesaretlendiren nedir?... Başkalarına acıdı­ğın kadar kendine acımıyor musun?[2172]



181. Konu

er-Rahmet

Rahmet

 

F el-Bihar, 6/1, 19, Afvullah-i Teala...Vusat’u-Rahmetihi

F el-Bihar, 7/286, 14. Bölüm, Ma Yezhuru Min Rahmeti Teala fi’l-Kıyamet

F Kenz’ul-Ummal, 4/273, Fi Siet’i-Rahmetillah

 

 

 


bak.

F el-Afv (2), 2770 Bölüm; el- Emel, 113. Bölüm; el-Kunut, 3421, 3422. Bölümler


F  


 

1452. Bölüm

Allah’ın Rahmeti 

 

Kur’an:

Allah'ın rahmetinin belirtilerine bir bak, yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor? Şüphesiz ölüleri O diriltir. O her şeye kadirdir. [2173]

6983. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah yatatıkları kudretiyle yarattı ve rüzgarları rahmetiyle harekete geçirdi.”[2174]

6984. İmam Ali (a.s), Adem’in (a.s) yaratılışı hakkında şöyle buyurmuştur: “...Münezzeh olan Allah tövbe kapısını yüzüne açtı ve ona rahmet kelimesini öğretti.”[2175]

6985. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah-u Teala gökleri ve yeri yaratınca yüz rahmet yarattı ki her rahmet gök ve yer arası kadardır. Ardından o rahmetlerden birini yer yüzüne indirdi ve bu rahmet sebebiyle yaratıklar birbirine acır, anne çocuğuna merhamet eder, kuşlar ve hayvanlar su içer ve insanlar yaşarlar.”[2176]

6986. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Hiç kimse Allah’ın rahmeti olmaksızın cennete giremez.” Kendisine, “Sen de mi?” diye sorduklarında ise şöyle buyurdu: “Evet! Allah beni rahmetine mazhar kılmadıkça hatta ben bile.”[2177]

 

1453. Bölüm

Allah’ın Rahmetinin Genişliği

 

Kur’an:

Arşı yüklenen ve çevresinde bulunanlar, Rablerini överek tespih ederler; O’na iman ederler. Müminler için: “Rabbimiz! İlmin ve rahmetin her şeyi kapsamıştır. Tövbe edip Senin yoluna uyanları bağışla; onları cehennemin azabından koru” diye bağışlanma dilerler. [2178]

Seni yalanlarlarsa, “Rabbinizin rahmeti geniştir; O’nun azabı suçlu kavimden geri çevrilemez” de. [2179]

Bu dünyada ve ahirette bizim için güzel olanı yaz; biz sana hidayet olduk” dedi. Allah : “Azabıma dilediğim kimseyi uğratırım, rahmetim her şeyi kapsamıştır; bunu Allah'a karşı gelmekten sakınanlara, zekât verenlere, ayetlerimize iman edenlere yazacağız [2180]

6987. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ey Esbağ! Eğer adımların sağlam, velayetin kamil ve elin açık olursa bil ki Allah sana senden daha merhametlidir.”[2181]

6988. İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bırak kendi yolunda eziyet gören kimseye, dostlarına eziyet etmekle kendisine eziyet eden kimseye bile sevgi gösteren, rahmet sahibi hakkında ne düşünüyorsun?! Bırak Allah’ın rızayetini arayan ve O’nun için insanların düşmanlığını tercih eden kimsenin, düşmanının bile tövbesini kabul eden merhametli ve tövbeleri kabul eden Allah hakkında ne düşünüyorsun?”[2182]

6989. İmam Zeyn’ul Abidin (a.s) kendisine, “Helak olan kimseye şaşırmamak gerekir. Kurtulan kimseye, “nasıl kurtuldu?” diye şaşmak gerekir.” diyen Hasan-i Basri’ye şöyle buyurmuştur:  “Ben ise şöyle diyorum: “Kurtulan kimseye şaşmamak gerekir. Aksine bunca geniş rahmetine rağmen helak olan kimseye şaşmak gerekir.”[2183]

6990. İmam Seccad (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üç şey olduğu hakde mümin helak olmaz: Allah’tan başka ilah olmadığına ve ortağı bulunmadığına şehadet etmek, Allah Resulü’nün (s.a.a) şefaati ve aziz ve celil olan Allah’ın geniş rahmeti.”[2184]

6991. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah-u Teala yüz rahmet yarattı ve bir rahmeti kulları arasındadır. İnsanlar onunla birbirine merhamet ederler. Diğer doksan dokuz rahmetini ise dostlarına ayırmıştır.”[2185]

6992. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Eğer Allah’ın rahmetnin ölçüsünü bilseydiniz kesin ona dayanırdınız.”[2186]

6993. Ömer şöyle diyor: “Allah Resulu’nün (s.a.a) yanına bir grup esir getirdiler. Aniden esirlerden bir kadın esir bir çocuğu görünce koştu, onu kucağına alarak bağrına bastı ve süt verdi. Peygamber (s.a.a) bize şöyle buyurdu: Acaba bu kadının çocuğunu ateşe atabileceğini zannediyor musunuz?” Biz, “Hayır, gücü olduğu müddetçe bunu yapamaz” deyince Peygamber (s.a.a) şöyle buyurdu: “Allah da kullarına bu annenin çocuğuna merhametinden daha merhametlidir.”[2187]

6994. İmam Seccad (a.s) bir duasında şöyle buyurmuştur: “Ey merhametli babadan daha çok bana iyilik eden ve bana yakın dosttan daha yakın olan kimse! Mekanların beni korkuttuğu ve vatanların beni sürdüğü bir zamanda sen yalnızlığımda,  kurbetimde benim dostumsun.”[2188]

 

1454. Bölüm

Allah Rahmeti Üstlenmiştir

 

Kur’an:

Ayetlerimize iman edenler sana gelince: “Size selam olsun” de. Rabbiniz, sizden kim bilmeyerek fenalık işler de arkasından tövbe eder ve nefsini düzeltirse, ona rahmet etmeyi kendi üzerine almıştır. O, bağışlayan ve merhamet edendir. [2189]

De ki: “Göklerde ve yerde olanlar kimindir?”, “Allah'ındır” de. O, rahmet etmeyi kendi üzerine almıştır; Andolsun ki, sizi olacağı şüphe götürmeyen kıyamet gününde toplayacaktır. Kendilerine yazık ettiler; çünkü onlar iman etmezler. [2190]

6995. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah Tebarek ve Teala hilim ve ilim sahibidir. Şüphesiz Allah’ın gazabı hoşnutluğunu kabul etmeyen kimsenin üzerinedir. Allah ihsanını, kabul etmeyen kimseden esirger ve hidayetini istemeyen kimseyi saptırır... Allah rahmeti kendisine farz kılmıştır. O halde rahmeti gazabını geçmiş, doğruluk ve adalet kemale ermiştir.”[2191]

6996. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah yarattığı her şey için, ona galebe çalacak şeyi de yaratmıştır. Rahmetini de yarattı ki gazabına galebe çalsın.”[2192]

 

1455. Bölüm

Rahmetin Sebepleri (1)

 

Kur’an:

Düzeltilmişken, yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah'a korkarak ve umutla yalvarın. Doğrusu Allah'ın rahmeti iyi davrananlara yakındır. [2193]

Allah kendisine iman edenleri ve O’na sımsıkı sarılanları rahmetine ve bol nimetine kavuşturacak, onları kendisine götüren doğru yola eriştirecektir. [2194]

“ Muhakkak sizi biraz korku, biraz açlık ve mallardan, canlardan, ürünlerden biraz eksiltmekle deneriz, sabredenlere müjdele. Onlara bir musibet geldiğinde: “Biz Allah'ınız ve elbette O’na döneceğiz” derler.Rablerinin mağfiret ve rahmeti onlaradır. Hidayeti bulanlar da onlardır.” [2195]

6997. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Gerçek tövbe ile kendini Allah’ın rahmet ve bağışına sun. Gerçek dönüş için halis duadan ve gece karanlığındaki münacaattan yardım al.”[2196]

6998. İmam Ali (a.s) ahir zaman hakkında şöyle buyurmuştur: “...Bu, isimsiz müminden başkasının kurtulma­dığı bir zamandır...Söz gezdirip kulların ayıplarını yaymazlar, boş söz konuşmazlar.. Allah, işte onlara rahmet kapılarını açar, zorluk ve meşakkatlerini giderir.”[2197]

6999. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın zikriyle rahmet iner.”[2198]

7000. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Af ile rahmet iner.”[2199]

7001. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Başkalarına rahmet etmekle rahmet iner.”[2200]

7002. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zayıflara rahmet, rahmet indirir.”[2201]

7003. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Rahmetin dökülüşünün en iyi vesilesi tüm insanlara merhametli olmaktır.”[2202]

7004. Resulullah (s.a.a) kendisine, “Rabbimin bana merhamet etmesini istiyorum” diyen birisine  şöyle buyurmuştur: “Kendine merhamet et ve Allah’ın yaratıklarına merhamet et ki Allah da sana merhamet etsin.”[2203]

bak. el-Afv (2), 277; er-Rahm, 1450. Bölüm

 

1456. Bölüm

Rahmetin Sebepleri (2)

 

Kur’an:

“ Kafirler için hazırlanmış  ateşten sakının. Size merhamet edilmesi için, Allah'a ve Peygambere itaat edin.” [2204]

Bu, indirdiğimiz kutsal Kitabtır, ona uyun. Umulur ki kurtuluşa erersiniz. [2205]

Namaz kılın, zekât verin, peygambere itaat edin ki size merhamet edilsin.[2206]

Salih: “Ey kavmim! Niye iyilikten önce, acele kötülük istiyorsunuz? Merhamet olunasınız diye Allah'tan mağfiret dileseniz olmaz mı?” dedi. [2207]

bak. A’raf suresi, 204. ayet; Yasin suresi, 45. ayet; Hucurat suresi, 10. ayet.

323. Konu (et-Taat); 392. Konu; “el-İstiğfar”

 

1457. Bölüm

Rahmetin Engelleri

 

7005. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Merhamet etmeyene merhamet etmek rahmete engel olur. (Kimsenin canını) baki bırakmayan kimseyi baki bırakmak ümmeti helak eder.”[2208]

7006. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim insanlara merhamet etmezse Allah rahmetini ondan alıkoyar.”[2209]

bak. el-Afv, 2767. Bölüm

 

1458. Bölüm

Kendinizi Allah’ın Rahmetine Maruz Kılın

 

7007. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Rabbinizin ömrünüz boyunca nesim rüzgarları vardır. O halde kendinizi bu nesimlerin önüne bırakın ki onlardan bir miktarı da size ulaşsın ve ondan sonra artık asla mutsuzluğa düşmeyesiniz.”[2210]

7008. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ömrünüz boyunca hayrı talep edin ve kendinizi Allah’ın nesim rüzgarlarına  bırakın. Zira Allah’ın rahmet nesimleri bazen eser ve kullarından dilediğine ulaşır.”[2211]

7009. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın emirlerine itaat ederek kendinizi O’nun rahmetine bırakın.”[2212]

 

1459. Bölüm

Rahmete Müstahak Olan Kimse

 

7010. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ölçüsünü bilip haddini aşmayan kimseye Allah rahmet etsin.”[2213]

7011. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günahına dikkat edip Rabbinden korkan kula Allah rahmet etsin.”[2214]

7012. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Tövbeye yönelip hatalarından dolayı özür dileyen ve ölümünden önce işe kalkışan kimseye Allah rahmet etsin.”[2215]

7013. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Düşünüp ibret alan ve ibret alıp basiret sahibi olan kimseye Allah rahmet etsin.”[2216]

7014. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Öğüt alıp günahlardan sakınan ve ibretlerden faydalanan kimseye Allah rahmet etsin.”[2217]

7015. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sabrı hayatının bineği edinen ve takvayı vefatının azığı kılan kimseye Alalh rahmet etsin.”[2218]

7016. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ecelinden öne geçen, kalacağı yurt ve yücelik mahalli için güzel amelde bulunan kimseye Alalh rahmet etsin.”[2219]

7017. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Arzusunu kısaltan, ecelinden öne geçen, fırsatı ganimet bilen ve amelden azık edinen kimseye Allah rahmet etsin.”[2220]

7018. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Fırsatı ganimet bilen, amele koşan ve korkudan himmet kemerini kuşanan kimseye Allah rahmet etsin.”[2221]

7019. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nefsani heva ve hevesine galip gelen ve dünyanın tuzaklarından kaçınan kimseye Allah rahmet etsin.”[2222]

7020. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Rabbine rağbet eden, (dinini koruyan) günahını hesaba çeken, nefsani isteklerine muhalefet eden, arzularını yalanlayan...sürekli düşünen, uzun geceler sabahlayan...kalbinde olanın aksini izhar etmeyen, bildiğinin en azıyla yetinen kimseye Allah rahmet etsin. Onlar Allah’ın yeryüzündeki emanetleridir ve onlar sebebiyle kullardan belalar def olur.”[2223]

7021. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Günah işleyip itiraf eden, korkup amele yönelen ve sakınıp iyiliklere koşan kimseye Allah rahmet etsin.”[2224]

7022. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir hakkı dirilten, bir batılı öldüren, zulmü kaldıran ve adaleti hakim kılan kimseye Allah rahmet etsin.”[2225]

7023. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir hükmü işitip ezberleyen, doğru yola çağırıldığında ona yakın duran, kılavuzun ipine sarılıp kurtuluşa eren kimseye Allah rahmet etsin.”[2226]

7024. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her nefesinin ölüme doğru bir adım olduğunu bilip amele doğru kaçan ve arzusunu kısaltan kimseye Allah rahmet etsin.”[2227]

7025. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir hakkı görünce yardım eden, bir zulmü görünce engelleyen ve zalim karşısında hakka yardımcı olan kimseye Allah rahmet etsin.”[2228]

7026. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ecelden öne geçip, arzusunu yalanlayan ve amelini halis kılan kimseye Allah  rahmet etsin.”[2229]

7027. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nefsini Allah’a karşı günah işleme hususunda dizginleyen ve dizginlerinden tutarak Allah’a itaate doğru sürükleyen kimseye Allah yardım etsin.”[2230]

7028. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şehvetinden el çeken ve nefsani isteklerini söküp atan kimseye Allah rahmet etsin.”[2231]

7029. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Nefsani hedeflerini  söküp atan, nefsini  koruyan ve dizginlerini eline alarak onu Allah’a itaate sürükleyen kimseye Allah rahmet etsin.”[2232]

7030. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hayattan ölüm için, fenadan beka için ve gidici dünyadan kalıcı yurt için azık edinen kimseye Allah rahmet etsin.”[2233]

7031. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Haramlardan sakınan, cezaları üstlenen ve bir çok ganimetlere koşarak yarışan kimseye Allah rahmet etsin.”[2234]

bak. el-Murakabet, 1539. Bölüm

 

1460. Bölüm

Recep Ayında Allah’ın Rahmeti 

 

7032. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bilin ki Recep Allah’ın sağır ayıdır.[2235] Büyük bir aydır ve Allah nezdinde hiç bir ayın hürmet ve fazileti Recep ayı kadar olmadığı için sağır olarak adlandırılmıştır.”[2236]

7033. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Recep ayı Allah’ın sağırıdır (veya yağışıdır). Allah bu ayda rahmetini kullarına yağdırır.”[2237]

7034. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Recep ayı, ümmetimin başına şiddetle rahmet yağmuru yağdığı için Allah’ın yağış ayı olarak adlandırılmıştır. Bu ay haram aylardan olduğundan ve müşriklerle savaş yasaklandığından dolayı da “sağır ay” olarak  daadlandırılmıştır.”[2238]

7035. Abdullah b. Abbas şöyle diyor: “Recep ayı geldiğinde Allah Resulü (s.a.a) Müslümanları etrafında topluyor ve onlar için hutbe irad ederek şöyle buyuruyordu:… Daha sonra şöyle buyurdu:  “Ey Müslümanlar! Büyük ve mübarek bir ay sizlere gölge etmiştir. Bu ay yağış ayıdır, Allah bu ayda, müşrik veya İslam’da bidat çıkaran kimseler dışında tüm kullarının üzerine rahmet yağmurunu indirir.”[2239]



182. Konu

er-Rahim

Sıla-i Rahim

 

F el-Bihar, 74/87, 3. Bölüm, Silat’ur-Rahim

F Kenz’ul-Ummal, 3/356, 765, Silat’ur-Rahim

 

 

 


bak.

F es-Sadeka 2232. Bölüm



 

 

1461. Bölüm

Sıla-i Rahim (Akrabayı Ziyaret)

 

Kur’an:

Sana Rabbinden indirilenin gerçek olduğunu bilen kimse, onu bilmeyen köre benzer mi? Ancak akıl sahipleri ibret alırlar. Onlar, Allah'ın ahdini yerine getirirler, anlaşmayı bozmazlar. Onlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi birleştirirler, Rablerinden korkarlar; kötü hesaptan ürkerler. [2240]

bak. Bakara suresi, 83, 177; Nahl suresi, 90. ayet; İsra suresi, 26; Rum suresi, 38. ayet; Kıtal suresi, 22. ayet

7036. İmam Sadık (a.s) Allah-u Teala’nın, “Onlar...birleştirirler...” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Bunun örneklerinden biri de sıla-i rahimdir. Tevilinin nihayeti ise bizimle bağ kurmandır.”[2241]

7037. İmam Sadık (a.s) Allah’u Teala’nın, “Kendisiyle birbirinizden bir şey istediğiniz Allah’tan ve akrabalık bağlarını kesmekten sakının” ayeti hakkında şöyle buyurmuştur: “Bundan maksat insanların akrabalığıdır. Şüphesiz aziz ve celil olan Allah bunu emretmiştir; büyük ve önemli saymıştır. Bunu kendisiyle aynı sırada tuttuğunu görmüyor musun?”[2242]

7038. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sevap açısından en hızlı hayır sıla-i rahimdir.”[2243]

7039. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:  “Ey insanlar! Hiç kimse her ne kadar mal-mülk sahibi de olsa yakınlarından ve onların kendini elleri ve dilleriyle savunmalarından müstağni (ihtiyaçsız) olamaz. İnsanın yakınları, insanın ardında en iyi, en büyük koruyucularıdır. İnsanın dağınıklık ve perişanlığını en iyi derleyip toplayanlar onlardır. Zorluk ve acılarda kendine (yabancılardan) daha merhametli olurlar... Allah’ın insana halk arasında verdiği iyi hayırlı isim, başkasına miras olarak bırakacağı maldan daha hayırlıdır. Sakın ola ki fakir yakınlarınızı gördüğünüzde onlardan yüz çevirmeyin, onlara vermediğinizde çoğalmayacak ve verdiğinizde ise azalmayacak malı ihsan ediniz. Her kim akrabasından el çekerse onlardan bir el çekilmiş olur, ama kendisinden bir çok el çekilmiş olur. Her kim etrafındakilere alçakgönüllü ve merhametli olursa, onların sürekli dostluğunu kazanır.”[2244]

7040. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Akrabalarına saygılı davran. Şüphesiz onlar senin kendisiyle uçtuğun kanatların, kendisine döndüğün kökün ve kendisiyle saldırıya geçtiğin elindir.”[2245]

 

1462. Bölüm

Hiç bir Şey Akrabalık Bağını Kesemez

 

7041. Ebu Basir şöyle diyor: İmam Sadık’a (a.s) şöyle sordum: “İnsan hakkı tanımayan akrabalarıyla ilişkisini kesebilir mi?” İmam (a.s) şöyle buyurdu: “İlişkiyi kesmemesi gerekir.”[2246]

7042. İmam Sadık (a.s) kendisine, “Benimle aynı görüşleri paylaşmayan akrabam var. Buna rağmen onların benim üzerimde bir hakkı var mıdır?” diye soran Cehm b. Hamid’e  şöyle buyurmuştur: “Evet! Akrabalık hakkını hiç bir şey kesemez. Eğer seninle aynı inancı paylaşsalardı iki hakka sahip olurlardı: Akrabalık hakkı ve İslam hakkı!”[2247]

 

1463. Bölüm

Sıla-i Rahimin Etkileri

 

7043. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sıla-i rahim amelleri temizler, malları çoğaltır, belayı geri çevirir, (kıyamette) hesabı kolaylaştırır ve ölümü erteler.”[2248]

7044. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sıla-i rahim ahlakı güzelleştirir, eli bağışlayıcı kılar, ruhu temizler, rızkı arttırır ve eceli erteler.”[2249]

7045. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Sıla-i rahim ve iyilik hesabı kolaylaştırır ve günahlardan korur. O halde sıla-i rahimde bulununuz ve güzel bir selam vermek veya selama cevap vermekle de olsa kardeşlerinize iyilik ediniz.”[2250]

7046. İmam Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah, Musa b. İmran (a.s) ile konuşunca Musa şöyle arzetti: “Sıla-i rahimde bulunan kimsenin mükafatı nedir?” Allah şöyle buyurdu: “Ey Musa! Onun ölümünü ertelerim ve can vermenin zorluklarını ona kolaylaştırırım.”[2251]

7047. Hz. Fatımat’uz-Zehra (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah sıla-i rahimi sayıların çoğalması için farz kılmıştır.”[2252]

7048. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’tan korkun ve sıla-i rahim de bulununuz. Zira bu iş sizler için dünyada daha kalıcı ve ahirette daha hayırlıdır.”[2253]

7049. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sıla-i rahim ömrü uzatır ve fakirliği ortadan kaldırır.”[2254]

7050. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her kim rızkının çoğalmasını ve ölümünün ertelenmesini dilerse sıla-i rahimde bulusun.”[2255]

7051. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim ölümünün ertelenmesini ve rızkının çoğalmasını dilerse sıla-i rahimde bulunsun.”[2256]

7052. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sıla-i rahim, ehli her ne kadar iyilerden olmasa da, evleri bayındır kılar ve ömürleri uzatır.”[2257]

7053. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sıla-i rahim hesabı kolaylaştırır ve kötü ölümden korur.”[2258]

7054. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz bırakın iyi ve güzel insanları, kötü insanlar bile sıla-i rahimde bulununca malları artar ve ömürleri uzar.”[2259]

 

1464. Bölüm

Sıla-i Rahim ve Uzun Ömür

 

7055. İmam Ali (a.s), Nevf’e şöyle buyurmuştur: “Ey Nevf! Sıla-i rahimde bulun ki Allah ömrünü uzatsın.”[2260]

7056. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bazen birinin üç günlük ömrü kalır ama sıla-i rahim yerine getirince Allah onu otuz yıl erteler. Bazen de birinin otuz yıllık ömrü kalmıştır. Ama sıla-i rahimi terk ettiği için Allah onu üç güne çevirir.”[2261]

7057. İmam Sadık (a.s), Muyessir’e şöyle buyurmuştur: “Ey Muyessir! Senin ömrün çoğalmıştır. Hangi şeyle amel ettin?” Ben, “Genç olduğum zaman beş dirhem ücret alıyordum ve onu da dayıma harcıyordum” dedim.”[2262]

7058. İmam Sadık (a.s), hakeza Muyessir’e şöyle buyurmuştur: “Ey Müyessir! Defalarca ecelin gelip çattı, ama her defasında da Allah sıla-i rahim ve akrabalarına iyilik sebebiyle onu erteledi.”[2263]

bak. el-Umr, 2532. Bölüm Sila-i Rahim’in ömrün uzamasına sebep olduğuı hakkındaki hadisler cidden çok fazladır. Bu konu için bak.el-Bihar, 74/94/24/ ve s. 97/31; s. 100/48; s. 130/96; s. 117/78, s. 120/82; s. 132/99

 

1465. Bölüm

Sıla-i Rahim İçin Bir Yıllık Yol Katetmek

 

7059. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Sıla-i rahimi yerine getirmek için (hatta gerekiyorsa) bir yıllık yolu katet.”[2264]

7060. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Ümmetin hazırda olanlarına ve burada olmayanlarına, kıyamete kadar erkeklerin bellerinde ve kadınların rahimlerinde olanlara akrabaları bir yıllık yol miktarınca uzakta da olsa sıla-i rahimde bulunmalarını tavsiye ediyorum. Zira sıla-i rahim dinin bir parçasıdır.”[2265]

 

1466. Bölüm

İlişkisini Kesenle İlişki Kurmak

 

7061. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Seninle ilişkisini kesen akrabalarınla ilişki kur. Sana kötülük edene iyilik et. Her ne kadar zararına da olsa hakkı söyle.”[2266]

7062. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Akraban seninle ilişkisini kesmiş olsa bile sen ilişkini kesme.”[2267]

7063. Ebuzer şöyle buyurmuştur: “Resulullah (s.a.a) bana, her ne kadar akrabam bana sırt çevirse de sıla-i rahimde bulunmamı tavsiye etmiştir.”[2268]

7064. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her ne kadar akrabanız sizinle ilişkisini koparmışsa da siz ilişkinizi sürdürün.”[2269]

7065. İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “En çok sıla-i rahimde bulunan kimse, kendisiyle ilişkisini kesen akrabasına sıla-i rahimde bulunan kimsedir.”[2270]

7066. İmam Seccad (a.s) şöyle buyurmuştur: “Aziz ve celil olan Allah nezdinde şu iki adımdan daha sevimli bir adım yoktur: Müminin Allah yolunda saf tutmak için attığı adım ve kendisiyle ilişkisini kesen akrabasını ziyaret için atılan adım.”[2271]

7067. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Adamın biri Allah Resulü’nün (s.a.a) huzuruna vararak şöyle arzetti: “Ey Allah’ın Resulü! Kendisine gelip gittiğim bir akrabam var, ama onlar bana eziyet ediyor, bu yüzden onları terk etmek istiyorum.” Allah’ın Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu: “Bu takdirde Allah hepinizi terk eder.” Adam, “O halde ne yapayım?” diye sorunca Peygamber şöyle buyurdu: “Seni mahrum kılana bağışta bulun, seninle ilişkisini kesen kimseyle ilişki kur ve sana zulmedeni bağışla. Böyle yaptığın takdirde aziz ve celil olan Allah onlar karşısında sana destek olur.”[2272]

bak. el-Hayr, 1170. Bölüm; el-İhsan, 866. Bölüm; el-Mukafat, 3505. Bölüm

 

1467. Bölüm

Sıla-i Rahimi Kesmekten Sakındırmak

 

Kur’an:

Sağlam söz verdikten sonra Allah'ın ahdini bozanlar ve Allah'ın birleştirilmesini emrettiğini ayıranlar ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar, işte lânet onlara ve kötü yurt, cehennem, onlaradır. [2273]

Geri dönerseniz yeryüzünde bozgunculuk yapmanız ve akrabalık bağlarını kesmeniz beklenmez mi sizden? İşte, Allah'ın lânetlediği sağır kıldığı ve gözlerini kör ettiği bunlardır. [2274]

7068. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Resulullah’ın (s.a.a) kitabında şöyle gördüm: “İnsanlar akrabalarıyla ilişkisini kestiği takdirde mal ve varlıkları kötü insanların eline geçer.”[2275]

7069. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar sıla-i rahimi terk ettiği zaman servetler kötülerin eline geçer.”[2276]

7070. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Üç kimse asla cennete girmez: Şarap içen kimse, sihirbaz ve akrabalarından kopan kimse.”[2277]

7071. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ölümü ve yokluğu hızlandıran günahlardan biri de akrabalarından kopmaktır.”[2278]

7072. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ölümü ve yokluğu hızlandıran günahtan Allah’a sığınırım” Abdullah b. Kevva Yeşkuri ayağa kalkarak şöyle arzetti: “Ey Müminlerin Emiri! Ölümü hızlandıran günahlar da var mıdır?” İmam şöyle buyurdu: “Eyvahlar olsun sana! Tabi ki vardır ve akrabalardan kopmaktır.”[2279]

7073. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Halıka’dan sakın. Şüphesiz Halıka insanları öldürür.” Ben, (Ravi) “Halıka nedir?” diye arzettim. İmam şöyle buyurdu: “Akrabalarından kopmak.”[2280]

7074. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “En çirkin günah akrabalık ilişkisini kesmek ve anne babasına eziyet etmektir.”[2281]

7075. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Akrabalardan kopmakla gazap ve intikam ortaya çıkar.”[2282]

7076. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Aralarında akrabasından kopan birinin olduğu topluluğa rahmet inmez.”[2283]

7077. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz melekler aralarında akrabalarından kopan birinin olduğu topluluğa nazil olmaz.”[2284]

7078. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hiç bir günah akrabalardan kopmak, hıyanet ve yalan gibi, Allah’ın uhrevi cezanın yanı sıra bu dünyada da işleyene hızla ceza vermesine layık değildir.”[2285]

bak. el-Bihar, 74/134/104; s. 99/43; s. 90/10, 73/376/14; Vesail’uş-Şia, 8/593, 149. Bölüm

 

1468. Bölüm

Sıla-i Rahimin En Küçük Örneği

 

7079. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Her ne kadar bir selamla da olsa akrabalarınıza iyilik edin.”[2286]

7080. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bir selamla da olsa sıla-i rahimde bulununuz.”[2287]

7081. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her ne kadar bir selamla da olsa sıla-i rahimde bulununuz. Zira Allah Tebarek ve Teala şöyle buyurmuştur: “Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah'tan ve akrabanın haklarına riayetsizlikten de sakının. Allah şüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir””[2288]

7082. İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer bir su içmekle de olsa akrabalarınıza sıla-i rahimde bulun. En iyi sıla-i rahim akrabalara eziyet etmemektir.”[2289]



183. Konu

er-Ruhsat

Ruhsat-İzin

 

 

 

 


bak.

F 192. Konu, er-Rıfk



 

 

1469. Bölüm

Ruhsatlarla Amel Etmeye Teşvik

 

7083. Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz Allah-u Teala kendisine isyan edilmesinden hoşlanmadığı gibi, ruhsatlarıyla amel edilmesini sever.”[2290]

7084. Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: “Kul bağışlanmasını sevdiği gibi Allah-u Teala, ruhsatlarının kabul edilmesini sever.”[2291]

7085. Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: “Allah farzlarıyla amel edilmesini sevdiği gibi ruhsatlarıyla da amel edilmesini sever.”[2292]

7086. Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurmuştur: “Allah farzlarının yapılmasını sevdiği gibi ruhsatlarıyla amel edilmesini de sever.”[2293]

7087. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın sizlere verdiği ruhsatlara bağlı kalın.”[2294]

7088. Kafur’ul-Hadim şöyle diyor: “İmam Hadi (a.s) bana şöyle buyurdu: “Falan su kovasını falan yere koy da namaz için abdest alayım.” Daha sonra beni bir işe gönderdi... Ben unuttum ve emrini yerine getirmedim. O gece çok soğuktu. İmam (s.a.a) namaz için kalkınca ben anladım ve kovayı emrettiği yere koymadığımı hatırladım. Beni kınamasından korkarak yerimden uzaklaştım. İmam (a.s) kızgın bir halde beni çağırdı. Kendi kendime, “İnna lillah, şimdi ne bahane bulayım” dedim... İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Eyvahlar olsun sana! Benim soğuk suyla abdest almaya adet ettiğimi bilmiyor musun? Neden kovaya sıcak su koydun?” Ben, “Efendim! Allah’a yemin olsun ki ben ne kovayı bıraktım ve ne de suyu” deyince İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Allah’a şükürler olsun! Allah’a yemin olsun ki ne bir ruhsatı terk ettik ve ne de bir bağışı reddettik. Bizleri kendine itaat ehli kılan ve bizlere ibadet başarısını veren Allah’a hamdolsun! Allah’ın Resulü (s.a.a) şöyle buyururlardı: “Allah ruhsatlarını kabul etmeyen kimseye gazap eder.”[2295]

7089. İmam Sadık (a.s) kendisine, “İnsanların öldürülmesini mi hoş görürsün, yoksa Ali’den beri olduklarını söylemelerini mi?” diyen ashabından birine şöyle buyurmuştur: “Ben ruhsatı daha çok seviyorum. Allah-u Teala’nın Ammar hakkındaki şu sözünü duymadın mı: “Gönlü imanla dolu olduğu halde, zor altında olan kimse müstesna[2296]

bak. Vesail’uş-Şia, 11/481/20

 

1470. Bölüm

Ruhsat Hadislerinde Belirsizlik

 

7090. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah’ın belirsiz kıldığını siz de belirsiz kılın.”[2297]

7091. Alkame b. Kays şöyle diyor: “Ali’yi, Kufe minberinin üzerinde şöyle derken gördüm: “Allah’ın Resulü (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Zina eden kimse mümin olduğu haliyle zina etmez... Alkame, “Ey Müminlerin Emiri! Zina eden kimse kafirdir” deyince Ali (a.s) şöyle buyurdu: “Allah’ın Resulü (s.a.a) bize ruhsata dayalı hadisleri belirsiz bırakmamızı emretmiştir. Zina eden kimse imanla ve zinanın helal olduğuna inanarak zina etmemektedir. Eğer zinanın helal olduğuna inanırsa kafirdir.”[2298]


 

 


İçindekiler

 

1098. Bölüm.. 6

Ahlak. 6

1099. Bölüm.. 6

Güzel Ahlak. 6

1100. Bölüm.. 8

İyi Ahlakın Sonuçları 8

1101. Bölüm.. 8

Amel Terazisine Koyulan En Güzel Şey. 8

1102. Bölüm.. 9

Peygamber’in (s.a.a) Ahlakının Yücelik ve Azameti 9

1103. Bölüm.. 9

Güzel Ahlak ve Dinin Kemali 9

1104. Bölüm.. 10

Güzel Ahlakın Anlamı 10

1105. Bölüm.. 11

Huyları Birbirinden Ayırt Etmek. 11

1106. Bölüm.. 12

Ahlakın Değeri 12

1107. Bölüm.. 13

Ahlaki Yücelikler. 13

1108. Bölüm.. 13

Ahlaki Yüceliklere Teşvik. 13

1109. Bölüm.. 14

Yüceliklerin Zorluklarla Birlikte Oluşu. 14

1110. Bölüm.. 14

Ahlaki Yüceliklerin Tefsiri (1). 14

1111. Bölüm.. 15

Ahlaki Yüceliklerin Tefsiri (2). 15

1112. Bölüm.. 16

Yüceliklerin En Hayırlısı 16

1113. Bölüm.. 17

Güzel Huyları Seçmek. 17

1114. Bölüm.. 17

Güzel Ahlakın Meyveleri 17

1115. Bölüm.. 18

Kötü Ahlak (1). 18

1116. Bölüm.. 19

Kötü Ahlak (2). 19

1117. Bölüm.. 20

Kötü Ahlakın Akıbeti 20

1118. Bölüm.. 20

Kınanmış Ahlakın Tesiri 20

1119. Bölüm.. 21

En Üstün Ahlak. 21

1120. Bölüm.. 22

En Güzel Hasletler. 22

1121. Bölüm.. 22

Ahlaki Karakterlerin Birbiriyle İrtibatı 22

1122. Bölüm.. 24

Şarap. 24

1123. Bölüm.. 25

Şarap Çirkinliklerin Annesidir. 25

1124. Bölüm.. 25

Şarap Sofrasına Oturmaktan Sakındırmak. 25

1125. Bölüm.. 26

Şarabın Haram Oluş Sebebi 26

1126. Bölüm.. 26

Şarap İçmenin Akıbeti 26

1127. Bölüm.. 27

Şarap İçen Kimseye Davranış Metodu. 27

1128. Bölüm.. 27

Şarap İçen Kimsenin Haşrolma Şekli 27

1129. Bölüm.. 28

Allah’tan Başkası İçin de Olsa Şarap İçmeyi Terk Etmeye Teşvik  28

1130. Bölüm.. 28

Şarabın Yaptığını Yapan Şeylerin Haram Oluşu. 28

1131. Bölüm.. 30

Humus. 30

1132. Bölüm.. 33

Adsızlık. 33

1133. Bölüm.. 37

Korku. 37

1134. Bölüm.. 38

Allah’tan O’nu Görüyormuşsun Gibi Kork. 38

1135. Bölüm.. 38

Allah’tan Korkmak Allah’ı Tanımak Miktarıncadır. 38

1136. Bölüm.. 39

Mümin İki Korku İçindedir. 39

1137. Bölüm.. 40

Mümin Korku ve Ümit İçindedir. 40

1138. Bölüm.. 41

(Allah’tan) Korkan İnsanın Nişanesi 41

1139. Bölüm.. 43

Korkunun Anlamı 43

1140. Bölüm.. 44

Korkunun Meyveleri 44

1141. Bölüm.. 45

Allah’tan Korkandan Her Şey Korkar. 45

1142. Bölüm.. 46

Korkunun (azaptan) Güvenlikteki Rolü. 46

1143. Bölüm.. 47

Korkunun Çeşitleri 47

1144. Bölüm.. 48

Allah’tan Başkasından Korkmaktan Sakınmak. 48

1145. Bölüm.. 49

Korkulmaması Gereken Şeyler. 49

1146. Bölüm.. 49

Allah’ın Düzeninden Güvende Olmamak Gerekir. 49

1147. Bölüm.. 50

Küstahlıktan Sakınmak. 50

1148. Bölüm.. 50

Bir Şeyden Korkunca Yapılması Gereken Şey. 50

1149. Bölün. 51

Korku (Çeşitli). 51

1150. Bölüm.. 54

Hıyanet 54

1151. Bölüm.. 55

Hain Birine Bile Hıyanet Etmekten Sakındırmak. 55

1152. Bölüm.. 56

Hıyanet ve Hainin Anlamı 56

1153. Bölüm.. 57

Hıyanetin Nihayeti 57

1154. Bölüm.. 57

Hıyanet (Çeşitli). 57

1155. Bölüm.. 61

Hayır. 61

1156.Bölüm.. 61

Hayrın Kolaylık ve Zorluğu. 61

1157. Bölüm.. 62

Hayırların Toplamı 62

1158. Bölüm.. 64

Dünya ve Ahiret Hayrına Ulaşma Sebebi 64

1159.Bölüm.. 66

Hayrın Anlamı 66

1160. Bölüm.. 66

Allah bir Kulun Hayrını Dileyince. 66

1161. Bölüm.. 69

Allah Bir Kavmin Hayrını Dileyince. 69

1162. Bölüm.. 69

Allah Bir Ailenin Hayrını Dileyince. 69

1163. Bölüm.. 70

Hayırlı İşlerde Acele Etmeye Teşvik. 70

1164. Bölüm.. 71

Hayrın Farklı Anlamları 71

1165. Bölüm.. 72

İnsanların En Hayırlıları 72

1166. Bölüm.. 73

Müminlerin En Hayırlısı 73

1167. Bölüm.. 74

İşlerin En Hayırlısı 74

1168. Bölüm.. 75

Az da Olsa Hayırlı İşi Küçük Görmekten Sakınma. 75

1169. Bölüm.. 75

Sadece Şunlar Hayırlıdır. 75

1170. Bölüm.. 75

En Hayırlı Ahlak. 75

1171.Bölüm.. 76

Hayrı Umulmayan Kimse. 76

1172. Bölüm.. 76

Hayır ve Şer Ölçüsü. 76

1173. Bölüm.. 76

Hayır Ehlinin Sıfatları 76

1174. Bölüm.. 77

Hayırdan daha üstün Şey Nedir?. 77

1175. Bölüm.. 77

Hayır Kapıları 77

1176. Bölüm.. 78

Hayra Kılavuzluk Etmenin Değeri 78

1177. Bölüm.. 78

Allah-u Teala’nın Hayırlıları 78

1178. Bölüm.. 82

İstihare. 82

1179. Bölüm.. 82

Dua İle İstihare Etmek. 82

1180. Bölüm.. 83

Kur’an ile İstihare Etmek. 83

1181. Bölüm.. 84

Namaz ile İstihare. 84

1182. Bölüm.. 86

Terzilik. 86

1183. Bölüm.. 86

Hain Terzi 86

1184. Bölüm.. 89

İlim Öğrenmek. 89

1185. Bölüm.. 89

Sürekli Ders Almaya Teşvik. 89

1186. Bölüm.. 91

İdare Etmek. 91

1187. Bölüm.. 93

İyi Geçinmenin Meyvesi 93

1188. Bölüm.. 93

İyi Geçinmekle Islah Olmayan Kimsenin Akıbeti 93

1189. Bölüm.. 96

Dua. 96

1190. Bölüm.. 98

Dua Peygamberlerin Silahıdır. 98

1191. Bölüm.. 99

Dua Kesinleşmiş Kaza ve Kaderi Bile Değiştirir. 99

1192. Bölüm.. 100

Dua Her Hastalığın Şifasıdır. 100

1193. Bölüm.. 100

Dua Her Türlü Belayı Defeder. 100

1194. Bölüm.. 101

Önce Dua Etmek. 101

1195. Bölüm.. 102

Her Hacetinde Duaya Teşvik. 102

1196. Bölüm.. 103

Dua İcabetin Anahtarıdır. 103

1197. Bölüm.. 105

Duanın İcabet Şartları 105

1198. Bölüm.. 108

İcabetin Engelleri 108

1199. Bölüm.. 110

Dua Etmenin Adabı 110

1200.Bölüm.. 117

Dua Eden Kimsenin Terketmesi Gereken Hususlar. 117

1201. Bölüm.. 118

Haceti İstemediği Halde Giderilen Kimse. 118

1202. Bölüm.. 119

Duası Kabul Olan Kimse. 119

1203. Bölüm.. 120

Müstecap Olan Dualar. 120

1204. Bölüm.. 121

Müstecap Olmayan Dualar. 121

1205. Bölüm.. 123

Duanın İcabetinin Erteliniş Sebebi 123

1206. Bölüm.. 124

Duanın Müstecap Olmayış Sebepleri 124

1207. Bölüm.. 125

Bilinçsiz Dua Etmekten Sakındırmak. 125

1208. Bölüm.. 126

Zalim ve Kafirler İçin Dua Etmekten Sakınmak. 126

1209. Bölüm.. 126

Dua Tesirsiz Değildir. 126

1210. Bölüm.. 127

Mümin Kadın ve Erkekler İçin Duanın Etkileri 127

1211. Bölüm.. 130

Dünya Hayatı 130

1212. Bölüm.. 131

Dünya Ahiretin Tarlasıdır. 131

1213. Bölüm.. 131

Dünya Ahiret İçin Yaratılmıştır. 131

1214. Bölüm.. 132

Dünyanın Anlamı(1). 132

Araç Olan Dünya ve Lanetlenmiş Dünya. 132

1215. Bölüm.. 133

Dünyanın Anlamı (2). 133

Yeterli Dünya ve Fazla Dünya. 133

1216. Bölüm.. 134

Dünyadan Zaruret Miktarınca Almak. 134

1217. Bölüm.. 135

Dünya Kendisini Terkedenin Malıdır. 135

1218. Bölüm.. 137

Dünyayı Cahilce Kınamak. 137

1219. Bölüm.. 138

Dünyada Basiret Sahibi Olmak. 138

1220. Bölüm.. 138

Kınanmış Dünyanın Özellikleri 138

1221. Bölüm.. 139

Dünya Sevgisi Her Günahın Başıdır. 139

1222. Bölüm.. 141

Dünya Sevgisinden Sayılmayan Şey. 141

1223. Bölüm.. 141

Dünya Sevgisinin Sonuçları 141

1224. Bölüm.. 143

Dünyadan Nefret 143

1225. Bölüm.. 145

İmam Ali’ye (a.s) Göre Dünya. 145

1226. Bölüm.. 148

Dünyanın Gerçeği Oyun ve Eğlencedir. 148

1227. Bölüm.. 149

Dünyadan Sakındırmak. 149

1228. Bölüm.. 150

Dünyaya Aldanmaktan Sakındırmak  (1). 150

1229. Bölüm.. 151

Dünyaya Aldanmaktan Sakındırmak  (2). 151

1230. Bölüm.. 153

Dünyaya Aldanma Tehlikesi 153

1231. Bölüm.. 153

Dünyaya Sadece Cahil Aldanır. 153

1232. Bölüm.. 154

Dünya İnsanları Aldatmada Kusurlu Değildir. 154

1233. Bölüm.. 155

Dünyaya İtminan Etmekten Sakındırmak. 155

1234. Bölüm.. 155

Dünyaya Gönül Vermekten Sakındırmak. 155

1235. Bölüm.. 156

Dünyaya Bakmak. 156

1236. Bölüm.. 157

Dünyayı (Ahirete) Tercih Etme Tehlikesi (1). 157

1237. Bölüm.. 158

Dünyayı (Ahirete) Tercih Etme Tehlikesi (2). 158

1238. Bölüm.. 159

Ahireti Tercih Etmeye Teşvik. 159

1239. Bölüm.. 159

İnsanlar Dünyanın Kuludur. 159

1240. Bölüm.. 160

Dünyaya Tapanın Özellikleri 160

1241. Bölüm.. 161

Dünya Müminin Zindanıdır. 161

1242. Bölüm.. 161

Allahım Dünyayı Bana Zindan Kılma. 161

1243. Bölüm.. 161

Dünyaya Fazla Önem Verme Tehlikesi 161

1244. Bölüm.. 162

İnsanların En Değerlisi 162

1245. Bölüm.. 163

Allah Nezdinde Dünya Hordur (1). 163

1246. Bölüm.. 164

Allah Nezdinde Dünya Hordur (2). 164

1247. Bölüm.. 165

Hakir Dünyanın Küçüklüğü. 165

1248. Bölüm.. 165

Dünya Sahibini Ululamaktan Sakınmak. 165

1249. Bölüm.. 166

Dünyanın Ahiret İle İhtilafı 166

1250. Bölüm.. 167

Dünya Lezzeti Ahiretin Hüznüdür. 167

1251. Bölüm.. 169

Dünya ve Ahiretin Bir Araya Gelişi 169

1252. Bölüm.. 171

Müminin Dünya Ve Ahireti Önemsemesi 171

1253. Bölüm.. 172

Dünya Misali 172

1254. Bölüm.. 174

Dünya Ehlinin Misali (1). 174

1255. Bölüm.. 175

Dünya Ehlinin Misali (2). 175

1256. Bölüm.. 176

İnsan ve Dünyanın Misali 176

1257. Bölüm.. 176

Dünyayı İmtihan Eden Kisenin Misali 176

1258. Bölüm.. 177

Dünya Bir Metadır. 177

1259. Bölüm.. 177

Dünya Bir Köprüdür. 177

1260. Bölüm.. 178

Dünya Geçiş Yurdudur. 178

1261. Bölüm.. 179

Dünya Bir Andır. 179

1262. Bölüm.. 180

Dünya Gölgenin Hareketi Gibidir. 180

1263. Bölüm.. 180

Dünya Derin Bir Denizdir. 180

1264. Bölüm.. 181

Dünya Misafirhanedir. 181

1265. Bölüm.. 182

Dünya Belalarla Çevrilmiştir. 182

1266. Bölüm.. 183

Dünya Hiç Kimse İçin Sefalı Değldir. 183

1267. Bölüm.. 184

Dünyanın Çocukları Olmayın. 184

1268. Bölüm.. 184

Dünya Elden Ele Gezer. 184

1269. Bölüm.. 184

Dünya (Çeşitli). 184

1270. Bölüm.. 187

Aşağılık. 187

1271. Bölüm.. 189

Dehr-Zaman. 189

1272. Bölüm.. 189

Zaman İki Gündür. 189

1273. Bölüm.. 190

Zamana Karşı Yardımcı 190

1274. Bölüm.. 190

Dehriyyun/İnkarcılar. 190

1275. Bölüm.. 193

Günahkarlara Gevşek Davranmak. 193

1276. Bölüm.. 193

Kardeşlere Müsamaha Göstermek. 193

1277. Bölüm.. 193

Nefse Gevşek Davranmak. 193

1278. Bölüm.. 194

Hak Hususunda Gevşek Davranmak. 194

1279. Bölüm.. 196

Her Devletin Bir Ömrü Vardır. 196

1280. Bölüm.. 196

Yücele İnsanların Devleti 196

1281. Bölüm.. 197

Kötülerin Devleti 197

1282. Bölüm.. 197

Devleti Yok Eden Sebep. 197

1283. Bölüm.. 197

Devletin Beka Sebebi 197

1284. Bölüm.. 200

Tedavi 200

1285. Bölüm.. 200

Her Derdin Bir Dermanı Vardır. 200

1286. Bölüm.. 200

Çabuk Tedavi Olmak. 200

1287. Bölüm.. 201

Perhiz En İyi İlaçtır. 201

1288. Bölüm.. 202

En Büyük İlaç. 202

1289. Bölüm.. 202

Haram Şeylerle Tedavi Olmak. 202

1290. Bölüm.. 203

Dünyevi Hastalıkları Tedavi Olmak. 203

1291. Bölüm.. 203

Deva (Çeşitli). 203

1292. Bölüm.. 206

Din. 206

1293. Bölüm.. 207

Dinin Başı ve Sonu. 207

1294. Bölüm.. 207

Dinin Kökü. 207

1295. Bölüm.. 208

Dinin Başı 208

1296. Bölüm.. 208

Dinin Düzeni 208

1297. Bölüm.. 209

Dinin Toplamı 209

1298. Bölüm.. 209

Dinin Ölçüsü. 209

1299. Bölüm.. 209

Dinin Dayanağı 209

1300. Bölüm.. 210

Dinin Yarısı 210

1301. Bölüm.. 210

Dinin En Üstünü. 210

1302. Bölüm.. 210

Dinin Temelleri 210

1303. Bölüm.. 211

Dinin Meyvesi 211

1304. Bölüm.. 212

Dinin Afeti 212

1305. Bölüm.. 212

Dini Korumaya Teşvik. 212

1306. Bölüm.. 213

Dinin Afetleri 213

1307. Bölüm.. 214

Din ve Dindarları Küçümsemekten Sakındırmak. 214

1308. Bölüm.. 215

Dini Küçümsemenin Akıbeti 215

1309. Bölüm.. 216

Hak Din. 216

1310. Bölüm.. 216

Dosdoğru Din. 216

1311. Bölüm.. 217

Hanif Dini 217

1312. Bölüm.. 218

Dinin Kolaylığı 218

1313. Bölüm.. 218

Dinde Zorluk Yoktur. 218

1314. Bölüm.. 219

Dinin Kemali 219

1315. Bölüm.. 220

Dini Kemale Erdirmek. 220

1316. Bölüm.. 220

Amellerin Yegane Kabul Vesilesi Olan Din. 220

1317. Bölüm.. 223

Dinde Zorlama Yoktur. 223

1318. Bölüm.. 224

Dini Tanıma Yolu. 224

1319. Bölüm.. 224

Din Ehli 224

1320. Bölüm.. 224

Dini Dünyayla Korumak. 224

1321. Bölüm.. 225

Dini Kalpte Sabit Kılmak İçin Dua. 225

1322. Bölüm.. 225

Allah’ın Dinini Koruyanların Sıfatı 225

1323. Bölüm.. 226

Dini, Nasipsiz Kimselerle Güçlendirmek. 226

1324. Bölüm.. 226

Din (Çeşitli). 226

1325. Bölüm.. 229

Borç. 229

1326. Bölüm.. 229

İhtiyaç Anında Borçlanmanın Cevazı 229

1327. Bölüm.. 230

Borçları Not Almaya Teşvik. 230

1328. Bölüm.. 230

Borçları Ertelemekten Sakınmak. 230

1329. Bölüm.. 234

Allah’ı Zikretmenin Fazileti 234

1330. Bölüm.. 235

Zikir Takva Sahiplerinin Huyudur. 235

1331. Bölüm.. 235

Allah İndinde Zikrin Değeri 235

1332. Bölüm.. 236

Allah’ı Çok Zikretmeye Teşvik. 236

1333. Bölüm.. 237

Çok Zikrin Ölçüsü. 237

1334. Bölüm.. 237

Zikri Sürdürmeye Teşvik. 237

1335. Bölüm.. 238

Allah’ı Zikretmek Her Haliyle Güzeldir. 238

Kur’an: 238

1336. Bölüm.. 239

Zikredenler. 239

1337. Bölüm.. 240

Allah’ı Zikreden Namaz Kılan Kimse Makamındadır. 240

1338. Bölüm.. 241

Zikreden Kimse Allah ile Arkadaş Olur. 241

1339. Bölüm.. 241

Beni Zikredin ki Ben de Sizi Zikredeyim.. 241

1340. Bölüm.. 242

Zikrin Meyveleri 242

1341. Bölüm.. 248

Özel Yerlerde Allah’ı Zikretmeye Teşvik. 248

1342. Bölüm.. 249

Zikrin Hakikati 249

1343. Bölüm.. 250

Allah’ı Zikretme Başarısı 250

1344. Bölümm.. 251

Zikir Ehlinin Sıfatı 251

1345. Bölüm.. 252

Görülmesi İnsana Allah’ı Hatırlatan Kimselerin Fazileti 252

1346. Bölüm.. 253

Zikrin Devamına Sebep Olan Şey. 253

1347. Bölüm.. 253

Zikre Engel Olan Şeylerin Önemi 253

1348. Bölüm.. 254

Zikrin Engelleri 254

1349. Bölüm.. 254

Allah’ı Zikretmekten Yüz Çevirmenin Etkileri 254

1350. Bölüm.. 256

Allah’ı Unutmak Kendini Unutmaktır. 256

1351. Bölüm.. 256

Zikrin Çeşitleri 256

1352. Bölü. 257

Gizli Zikir. 257

1353. Bölüm.. 257

Zikir Evleri 257

1354. Bölüm.. 258

Zikir (Çeşitli). 258

1355. Bölüm.. 261

Zillet 261

1356. Bölüm.. 261

Mümine Kendini Hor Kılması Yakışmaz. 261

1357. Bölüm.. 262

Zillete Düşüren Sebepler. 262

1358. Bölüm.. 264

İnsanların en Zelili 264

1359. Bölüm.. 266

Günah. 266

1360. Bölüm.. 267

Günahtan Sakınmak. 267

1361. Bölüm.. 267

Akıllı İnsan Günah İşlemez. 267

1362. Bölüm.. 268

Günahtan Sakınmak İyilikten Daha Evladır. 268

1363. Bölüm.. 268

Kötülüklerin Galebesinden Sakındırmak. 268

1364. Bölüm.. 269

Allah’a İsyan İle Bir İş Yapmak İsteyen Kimse. 269

1365. Bölüm.. 269

Açıkça Günah İşlemek. 269

1366. Bölüm.. 270

Günahların En Büyüğü. 270

1367. Bölüm.. 271

En Pis Günah. 271

1368. Bölüm.. 271

Bağışlanmayan Günah. 271

1369. Bölüm.. 273

Halvet Halinde Günahtan Sakındırmak. 273

1370. Bölüm.. 273

Gizli ve Açık Günah. 273

1371. Bölüm.. 274

Günahı Hafif ve Küçük Görmek. 274

1372. Bölüm.. 275

Küçük Günahlar Büyük Günahlara Uzanan Yollardır. 275

1373. Bölüm.. 276

Küçük Günahlardan Sakındırmak. 276

1374. Bölüm.. 276

Büyük Günahlar. 276

1375. Bölüm.. 278

Büyük Günahların En Büyüğü. 278

1379. Bölüm.. 278

Günahlarda Israr Etmek. 278

1377. Bölüm.. 279

Günaha Sevinmek. 279

1378. Bölüm.. 280

Kalbin Bozulmasında Günahın Rolü. 280

1379. Bölüm.. 281

Günahların Nimetin Yok Oluşundaki Rolü. 281

1380. Bölüm.. 281

Günahların Belaların İnişindeki Rolü. 281

1381. Bölüm.. 282

Karada ve Denizde Günahların Etkisi 282

1382. Bölüm.. 283

Günahın Günahı Olmayanlar Üzerindeki Etkisi 283

1383. Bölüm.. 283

Özel Etkileri Olan Günahlar. 283

1384. Bölüm.. 284

Cezayı Hızlandıran Günahlar. 284

1385. Bölüm.. 285

Günahların Devası 285

1386. Bölüm.. 285

Allah’ın Günahkarın Günahını Örtmesi 285

1387. Bölüm.. 286

Günahların Keffareleri 286

1388. Bölüm.. 291

Günahtan Korunma Sebepleri 291

1389. Bölüm.. 292

Günahlara Batış Sebebi 292

1390. Bölüm.. 292

Günah (Çeşitli). 292

1391. Bölüm.. 296

Riyaseti Kınamak. 296

1392. Bölüm.. 296

Din Üzerinde Riyaset Taleb Etmenin Tehlikesi 296

1393. Bölüm.. 297

Riyaset Sevgisinden Sakındırmak. 297

1394. Bölüm.. 297

Riyaset Taleb Edenin Helak Oluşu. 297

1395. Bölüm.. 297

Kınanmış Makam Düşkünlüğü Hangisidir?. 297

1396. Bölüm.. 298

Riyasetin Afeti 298

1397. Bölüm.. 298

Riyaset Araçları 298

1398. Bölüm.. 301

Rüya Müjdesi 301

1399. Bölüm.. 302

Rüya ve Nübüvvet 302

1400. Bölüm.. 302

Peygamberin (s.a.a) Çok Rüya Görmesi 302

1401. Bölüm.. 302

Rüyanın Çeşitleri 302

1402. Bölüm.. 303

Rüyanın Kökeni 303

1403. Bölüm.. 304

Rüya Tabiri 304

1404. Bölüm.. 304

Tatsız Rüyalar Görüldüğünde Yapılması Gerekenler. 304

1405. Bölüm.. 305

Rüya (çeşitli). 305

1406. Bölüm.. 307

Riyakarlık. 307

1407. Bölüm.. 307

Riyadan Sakındırmak. 307

1408. Bölüm.. 308

Münafığın Ameli Yükselmez. 308

1409. Bölüm.. 309

Her Kim Allah’tan Gayrisi İçin Amel Ederse Allah Onu Amel Ettiği Şeye Havale Eder  309

1410. Bölüm.. 310

Riyakarın Ameli Kabul Olmaz. 310

1411. Bölüm.. 310

Kurtuluş Yolu. 310

1412. Bölüm.. 311

Riya ve Şirk (1). 311

1413. Bölüm.. 311

Riya ve Şirk (2). 311

1414. Bölüm.. 312

Riya Ehlinin Kötü Akıbeti 312

1415. Bölüm.. 313

İki Yüzlünün Hesaba Çekilmesi 313

1416. Bölüm.. 313

Riyakarın Nişaneleri 313

1417. Bölüm.. 314

Riya Hakkında. 314

1418. Bölüm.. 315

Riya Vesvesesi 315

1419. Bölüm.. 315

Salih ve Riya Amelleri Zikretmek. 315

1420. Bölün. 316

Gizli İbadetin Azameti 316

1421. Bölüm.. 317

Riya (Çeşitli). 317

1422. Bölüm.. 319

Görüşte İsabet Etmenin Sebepleri 319

1423. Bölüm.. 320

Görüşün Hata Etme Tehlikesi 320

1424. Bölüm.. 320

Doğruya En Yakın Görüşler. 320

1425. Bölüm.. 321

Başına Buyrukluğun Etkileri 321

1426. Bölüm.. 321

Görüşü Yok Eden Şey. 321

1427. Bölüm.. 322

Devlet (Talih) ve Doğru Görüş. 322

1428. Bölüm.. 322

Görüş (Çeşitli). 322

1429. Bölüm.. 325

Dinde Re’y Üzere Amel Etmek. 325

1430. Bölüm.. 325

Görüşte İçtihad. 325

1431. Bölüm.. 328

Faizden Sakındırmak. 328

1432. Bölüm.. 328

Faiz Yiyenin Haşr Olma Şekli 328

1433. Bölüm.. 330

Faizin Günahı 330

1434. Bölüm.. 330

Faizin Haram Kılınış Sebebi 330

1435. Bölüm.. 331

Faize Bulaşma Sebepleri 331

1436. Bölüm.. 331

Faiz Yemenin Hileleri 331

1437. Bölüm.. 332

Faizin Bereketsiz Oluşu. 332

1438. Bölüm.. 333

En Kötü Faiz. 333

1439. Bölüm.. 333

Faizi Helal Bilen Allah’a Savaş Açmıştır. 333

1440. Bölüm.. 335

Ölülerin Dünyada Dirilişi 335

1441. Bölüm.. 335

Rec’at Cumada ile Recep Ayı Arasında Gerçekleşir. 335

1442. Bölüm.. 336

Rec’at Edenler. 336

1443. Bölüm.. 338

Rec’at Genel Bir Şey Değildir. 338

1444. Bölüm.. 338

Öldürülen Veya Ölen Kimselerin Rec’at’ı 338

1445. Bölüm.. 340

Gerçek Ümide Teşvik. 340

1446. Bölüm.. 340

Yalancı Ümitten Sakındırmak. 340

1447. Bölüm.. 341

Allah’tan Başkasına Ümit Bağlamaktan Sakındırmak. 341

1448. Bölüm.. 341

Allah’ın Kitabının En Ümit Verici Ayeti 341

1449. Bölüm.. 342

Ümitsizlik İçinde Ümit 342

1450. Bölüm.. 344

Karşılıklı Merhamete Teşvik. 344

1451. Bölüm.. 346

Merhameti Hak Eden Kimseler. 346

1452. Bölüm.. 349

Allah’ın Rahmeti 349

1453. Bölüm.. 349

Allah’ın Rahmetinin Genişliği 349

1454. Bölüm.. 351

Allah Rahmeti Üstlenmiştir. 351

1455. Bölüm.. 352

Rahmetin Sebepleri (1). 352

1456. Bölüm.. 353

Rahmetin Sebepleri (2). 353

1457. Bölüm.. 353

Rahmetin Engelleri 353

1458. Bölüm.. 353

Kendinizi Allah’ın Rahmetine Maruz Kılın. 353

1459. Bölüm.. 354

Rahmete Müstahak Olan Kimse. 354

1460. Bölüm.. 356

Recep Ayında Allah’ın Rahmeti 356

1461. Bölüm.. 359

Sıla-i Rahim (Akrabayı Ziyaret). 359

1462. Bölüm.. 360

Hiç bir Şey Akrabalık Bağını Kesemez. 360

1463. Bölüm.. 360

Sıla-i Rahimin Etkileri 360

1464. Bölüm.. 361

Sıla-i Rahim ve Uzun Ömür. 361

1465. Bölüm.. 362

Sıla-i Rahim İçin Bir Yıllık Yol Kat Etmek. 362

1466. Bölüm.. 362

İlişkisini Kesenle İlişki Kurmak. 362

1467. Bölüm.. 363

Sıla-i Rahimi Kesmekten Sakındırmak. 363

1468. Bölüm.. 365

Sıla-i Rahimin En Küçük Örneği 365

1469. Bölüm.. 367

Ruhsatlarla Amel Etmeye Teşvik. 367

1470. Bölüm.. 368

Ruhsat Hadislerinde Belirsizlik. 368

 



[1] Kenz’ul-Ummal, 5137

[2] Meheccet’ul-Beyza, 5/90

[3] el-Bihar, 71/396/79

[4] Kenz’ul-Ummal, 5225

[5] el-Hisal, 29/102

[6] a.g.e. 30/106

[7] Emali el-Seduk, 403/8

[8] Gurer’ul-Hikem, 10547

[9] a.g.e. 1280-1281

[10] el-Bihar, 71/392/59

[11] a.g.e. s. 393/63

[12] a.g.e. 10/369/20

[13] a.g.e. 71/396/78

[14] Sefinet’ul-el-Bihar, 1/410

[15] Gurer’ul-Hikem, 1658

[16] a.g.e. 4842

[17] a.g.e. 4851

[18] a.g.e. 4857

[19] İlel’uş-Şerayi’, 560/1

[20] Gurer’ul-Hikem, 3072

[21] a.g.e. 3203

[22] a.g.e. 8153

[23] el-Hisal, 145/172

[24] Kenz’ul-Ummal, 5248

[25] Uyun-u Ahbar’ir Rıza (a.s), 2/71/328

[26] Meheccet’ul-Beyza, 5/93

[27] el-Kafi, 2/101/12

[28] Şerh-u Nehc’il-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 6/338

[29] el-Kafi, 2/100/5

[30] a.g.e. h. 4

[31] Kurb’ul-İsnad, 46/149

[32] el-Bihar, 71/383/17

[33] Uyun-u Ahbar’ir-Rıza (a.s), 2/37/98

[34] el-Kafi, 2/99/2

[35] Kalem suresi, 4. ayet

[36] Meani’l-Ahbar, 188/1

[37] Nur’us-Sakaleyn, 5/392/25

[38] a.g.e. s. 391/23

[39] Tenbih’ul-Havatir, (Necef baskısı), 72

[40] el-Bihar, 71/385/26

[41] Emali et-Tusi, 140/227

[42] el-Bihar, 71/387/35

[43] a.g.e. 77/58/3

[44] Meani’l-Ahbar, 253/1

[45] Kenz’ul-Ummal, 5229

[46] el-Bihar, 71/394/63

[47] a.g.e., s. 393/63

[48] a.g.e. s. 396/76

[49] Gurer’ul-Hikem, 3404

[50] Meheccet’ul-Beyza, 5/95

[51] Gurer’ul-Hikem, 5267

[52] el-Bihar, 69/407/115

[53] Meheccet’ul-Beyza, 5/96

[54] el-Bihar, 78/81/68

[55] el-Kafi, 2/101/11

[56] el- İhtisas, 225

[57] Gurer’ul-Hikem, 4855

[58] a.g.e. 3032

[59] el-Hisal, 621/10

[60] Gurer’ul-Hikem, 4556

[61] a.g.e. 3740

[62] Kenz’ul-Ummal, 5180

[63] Mustedrek’ul-Vesail, 11/193/12721

[64] el-Bihar, 78/53/89

[65] Gurer’ul-Hikem, 4712

[66] a.g.e. 9989

[67] a.g.e. 10745

[68] a.g.e. 9381

[69] a.g.e. 4069

[70] Gurer’ul-Hikem, 43-44

[71] Emali el-Seduk, 184/8

[72] el-Hisal, 431/11

[73] Gurer’ul-Hikem, 3543

[74] Meani’l-Ahbar, 191/1

[75] a.g.e. h. 2

[76] Kenz’ul-Ummal, 43542

[77] a.g.e. 5217

[78] a.g.e. 5218

[79] Gurer’ul-Hikem, 6278

[80] Emali et-Tusi, 478/1042

[81] Nehc’ul-Belağa, 257. hikmet

[82] Tenbih’ul-Havatir, 2/122

[83] Gurer’ul-Hikem, 4953

[84] a.g.e. 2967

[85] a.g.e. 9382

[86] a.g.e. 9373

[87] a.g.e. 2930

[88] a.g.e. 3165

[89] a.g.e. 520

[90] a.g.e. 6800

[91] a.g.e. 2983

[92] el-Bihar, 77/213/1

[93] Gurer’ul-Hikem, 4565

[94] el-Bihar, 71/396/77

[95] Gurer’ul-Hikem, 4856

[96] el-Bihar, 71/395/73

[97] el-Kafi, 2/100/7, 9

[98] el-Bihar, 78/53/86

[99] a.g.e. 77/148/71

[100] Gurer’ul-Hikem, 4281

[101] a.g.e. 9131

[102] Emali el-Seduk, 174/9

[103] Kısas’ul-Enbiya, 195/244

[104] Al-i İmran suresi, 159. ayet

[105] Kalem suresi, 13. ayet

[106] el-Kafi, 2/321/1

[107] Uyun-u Ahbar’ir-Rıza, 2/37/96

[108] Meheccet’ul-Beyza, 5/93

[109] el-Bihar, 73/299/12

[110] Gurer’ul-Hikem, 5567

[111] a.g.e. 5639

[112] a.g.e. 5640

[113] a.g.e. 5593

[114] Kısas’ul-Enbiya, 195/244

[115] el-Bihar, 71/393/63

[116] Cami’ul-Ahbar, 290/788

[117] Gurer’ul-Hikem, 1667

[118] Şerh-u Nehc’il-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 6/337

[119] Gurer’ul-Hikem, 10766

[120] el-Bihar, 71/394/63

[121] Emali’el-Seduk, 315/2

[122] Meheccet’ul-Beyza, 5/93

[123] el-Bihar, 78/246/62

[124] Gurer’ul-Hikem, 8595

[125] Gurer’ul-Hikem, 9192

[126] a.g.e. 9187

[127] a.g.e. 8023

[128] a.g.e. 1604

[129] el-Bihar, 62/277/72

[130] el-Kafi, 6/309/1

[131] a.g.e. 2/291/9

[132] el-Bihar, 77/85/3

[133] a.g.e. 72/192/8

[134] Sahifet’us-Seccadiye, 45,  8. Dua, bak. tüm duaya

[135] Mustedrek’ul-Vesail, 11/369/13289

[136] el-Bihar, 36/358/228

[137] Gurer’ul-Hikem, 3319

[138] a.g.e. 3223

[139] a.g.e. 3299

[140] a.g.e. 3388

[141] el-Kafi, 2/240/33

[142] el-Bihar, 75/415/68

[143] a.g.e.

[144] Nehc’ul-Belağa, 445. hikmet, Şerh-u Nehc’il-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 20/95

[145] Emali et-Tusi, 301/597

[146] Gurer’ul-Hikem, 4143

[147] Nahl suresi, 67. ayet

[148] Bakara suresi, 219. ayet

[149] Maide suresi, 90. ayet

[150] Emali el-Seduk, 346/1

[151] Kenz’ul-Ummal, 13191

[152] el-Bihar, 79/152/64

[153] Vesail’uş-Şia, 17/237/1

[154] Kenz’ul-Ummal, 13181

[155] a.g.e. 13182

[156] a.g.e. 13183

[157] el-Bihar, 79/149/64

[158] a.g.e. 79/140/48

[159] a.g.e. s. 148/58

[160] Sevab’ul-A’mal, 291/8

[161] el-Hisal, 619/10

[162] a.g.e. s. 164/215

[163] el-Bihar, 79/141/53

[164] İlel’uş-Şerayi’, 476/2

[165] el-Bihar, 79/136/33

[166] a.g.e. s. 141/50

[167] Uyun-u Ahbar’ir-Rıza (a.s), 2/98/2

[168] Nehc’ul-Belağa, 252. hikmet

[169] el-Hisal, 621/10

[170] el-Hisal, 632/10

[171] a.g.e.

[172] el-Bihar, 79/131/20

[173] a.g.e. s. 127/7

[174] a.g.e. s. 148/58

[175] a.g.e. s. 150/64

[176] a.g.e. s. 148/64

[177] Sevab’ul-A’mal, 290/5

[178] a.g.e. h. 4

[179] Kenz’ul-Ummal, 43958

[180] Tenbih’ul-Havatir, 2/115

[181] el-Bihar, 79/150/64

[182] Tefsir-i Ali b. İbrahim, 2/411

[183] el-Kafi, 6/412/2

[184] Enfal suresi, 41. ayet

[185] Kenz’ul-Ummal, 10968

[186] a.g.e. 11048

[187] Besair’ud-Derecat, 29/5

[188] Kaynağında “lem Y’arifune” dir.

[189] Kenz’ul-Ummal, 5947

[190] a.g.e. 5929

[191] el-Bihar, 73/121/110

[192] Emali’el-Mufid, 209/44

[193] Şerh-u Nehc’il-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 2/181

[194] el-Bihar, 78/57/120

[195] a.g.e. 72/67/27

[196] Nehc’ul-Belağa, 103. hutbe; Şerh-u Nehc’il-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 7/109

[197] el-Bihar, 78/264/170

[198] Gurer’ul-Hikem, 3375

[199] a.g.e. 7124

[200] el-Bihar, 70/111/12

[201] Kenz’ul-Ummal, 5950

[202] Meheccet’ul-Beyza, 6/109

[203] el-Bihar, 78/202/35

[204] Secde suresi, 16. ayet

[205] Gurer’ul-Hikem, 664

[206] el-Bihar, 78/164/1

[207] a.g.e. s. 165/1

[208] Gurer’ul-Hikem, 1757

[209] a.g.e. 5091

[210] Tezkiret’ul-Havas, 136

[211] Emali et-Tusi, 115/176

[212] el-Bihar, 42/203/7

[213] a.g.e. 77/440/48

[214] a.g.e. s. 133/43

[215] el-Mevaiz’il-Adediyye, 32

[216] el-Bihar, 48/111/18

[217] a.g.e. 78/41/25

[218] a.g.e. 77/180/10

[219] el-Bihar, 70/7/5

[220] a.g.e. s. 386/48

[221] el-Kafi, 8/79/33

[222] Fatır suresi, 28. ayet

[223] el-Bihar, 70/393/64

[224] Gurer’ul-Hikem, 3121

[225] Emali et-Tusi, 203/346

[226] el-Kafi, 2/68/4

[227] Gurer’ul-Hikem, 3126

[228] el-Kafi, 2/70/9

[229] a.g.e. s. 71/21

[230] el-Bihar, 70/382/34

[231] Zumer suresi, 9. ayet

[232] Kenz’Ul-Ummal, 5894

[233] a.g.e. 5867

[234] Nur’us-Sakaleyn, 4/545/30

[235] Gurer’ul-Hikem, 5055

[236] el-Bihar, 70/384/39

[237] el-Kafi, 2/67/1

[238] a.g.e.

[239] Kaynakta da aynıdır. Zahiren “bihillah” doğrudur. yani o kalp ile.

[240] Tenbih’ul-Havatir, 1/50

[241] Gurer’ul-Hikem, 5056

[242] Nehc’ul-Belağa, 27. mektup

[243] Naziat suresi, 40-41. ayetler

[244] el-Bihar, 78/51/82

[245] Nehc’ul-Belağa, 160. hutbe

[246] el-Bihar, 70/392/61

[247] a.g.e. 69/286/21

[248] a.g.e. 78/244/54

[249] Tuhef’ul-Ukul, 388

[250] el-Bihar, 77/237/1

[251] a.g.e. 75/309/3

[252] a.g.e. 78/164/1

[253] el-Kafi, 2/69/7

[254] İbrahim suresi, 14. ayet

[255] Rahman suresi, 46. ayet

[256] el-Bihar, 70/392/60

[257] Gurer’ul-Hikem, 10234

[258] a.g.e. 10161-10162

[259] Nehc’ul-Belağa, 82. hikmet

[260] el-Bihar, 78/80/66

[261] Gurer’ul-Hikem, 4027-4028

[262] Hud suresi, 103. ayet

[263] İbrahim suresi, 14. ayet

[264] Rahman suresi, 46. ayet

[265] Naziat suresi, 40-41. ayetler

[266] Guerr’ul-Hikem, 1987

[267] a.g.e. 9913

[268] a.g.e. 5058

[269] a.g.e. 8036

[270] el-Kafi, 2/70/10

[271] Kenz’ul-Ummal, 5881

[272] Gurer’ul-Hikem, 7726

[273] Kenz’ul-Ummal, 5885

[274] el-Kafi, 2/68/3

[275] el-Bihar, 77/50/3

[276] Gurer’ul-Hikem, 9014-9015

[277] el-Bihar, 70/382/36

[278] Kenz’ul-Ummal, 5883

[279] Tenbih’ul-Havatir, 2/108

[280] el-Bihar, 78/366/2

[281] Yunus suresi, 62-63. ayetler

[282] Ahkaf suresi, 13. ayet

[283] Maide suresi, 69. ayet

[284] Bakara suresi 112. ayet

[285] el-Bihar, 70/378/25

[286] Tenbih’ul-Havatir, 2/112

[287] el-Bihar, 44/192/5

[288] el-Bihar, 70/379/28

[289] Gurerul-Hikem, 75

[290] Nehcul-Belağa, 208. hikmet

[291] Gurer’ul-Hikem, 4591

[292] a.g.e. 5054

[293] a.g.e. 5052

[294] a.g.e 10832

[295] el-Bihar, 78/314/1

[296] el-Hisal, 281

[297] Al-i İmran, 175. ayet

[298] Ahzap suresi, 39. ayet

[299] Nehc’ul-Belağa, 160. hutbe

[300] Kenz’ul-Ummal, 5909

[301] el-Kafi, 2/171/5

[302] Nehc’ul-Belağa, 4. hutbe

[303] Gurer’ul-Hikem, 5740

[304] Maide suresi, 54. ayet

[305] Al-i İmran suresi, 175. ayet

[306] el-Bihar, 78/100/2

[307] a.g.e., 77/126/32

[308] el-Hisal, 526/13

[309] a.g.e. s. 345/12

[310] A’raf suresi, 99. ayet

[311] Neml suresi, 50. ayet

[312] el-Bihar, 78/121/3

[313] Gurer’ul-Hikem, 7764

[314] el-Bihar, 70/386/49

[315] Gurer’ul-Hikem, 8764

[316] a.g.e. 4537

[317] a.g.e. 3437

[318] Nehc’ul-Belağa, 175. hikmet

[319] Gurer’ul-Hikem, 4108

[320] el-Bihar, 76/247/37

[321] Gurer’ul-Hikem, 8955

[322] el-Bihar, 71/174/10

[323] Enfal suresi, 27. ayet

[324] Emali’el-Seduk, 325/12

[325] el- İhtisas, 231

[326] Keşf’ul-Gumme, 2/375

[327] el-Bihar, 75/172/14

[328] el- İhtisas, 248

[329] Mustedrek’ul-Vesail, 9/80/10265

[330] a.g.e. 14/14/15974

[331] Gurer’ul-Hikem, 107

[332] a.g.e. 738

[333] a.g.e. 969

[334] a.g.e. 2667

[335] a.g.e. 4742

[336] a.g.e. 5227

[337] a.g.e. 5260

[338] İlel’uş-Şerai’, 528/7

[339] Gurer’ul-Hikem, 8616

[340] a.g.e. 1431

[341] a.g.e. 5734 aynısı İmam Kazım (a.s) hakkında nakledilmiştir. Bak. el- el-Bihar, 78/320/6

[342] el-Kafi, 5/304/2

[343] el-Bihar, 103/175/3

[344] Gurer’ul-Hikem, 10418

[345] Nur’us-Sakaleyn, 2/144/67

[346] a.g.e. h. 68

[347] a.g.e. h. 66

[348] el-Bihar, 77/89/3

[349] a.g.e. 78/364/4

[350] el-Hisal, 151/185

[351] el-Bihar, 75/175/7

[352] Gurer’ul-Hikem, 2103

[353] Tuhef’ul-Ukul, 22

[354] Gurer’ul-Hikem, 6374

[355] el-Bihar, 2/68/17

[356] Gurer’ul-Hikem, 9310

[357] Nehc’ul-Belağa, 26. mektup

[358] el-Bihar, 103/103/55

[359] Gurer’ul-Hikem, 1690

[360] a.g.e. 4030

[361] a.g.e. 7391

[362] Nehc’ul-Belağa, 31. mektup

[363] Al-i İmran, 30. ayet

[364] Kenz’ul-Ummal, 43597

[365] el-Bihar, 77/76/3

[366] Gurer’ul-Hikem, 6545

[367] a.g.e. 6151

[368] a.g.e. 6442

[369] a.g.e. 8177

[370] a.g.e. 8085

[371] a.g.e. 1199

[372] Nehc’ul-Belağa, 151. hutbe

[373] el-Hisal, 17/61

[374] Emali’el-Seduk, 32/2

[375] el-Bihar, 73/171/10

[376] a.g.e. 75/26/8

[377] Tuhef’ul-Ukul, 278

[378] a.g.e. 306

[379] el-Bihar, 74/312/69

[380] Gurer’ul-Hikem, 4675

[381] a.g.e. 4735

[382] a.g.e. 4781

[383] Mişkat’ul-Envar, 264

[384] Tuhef’ul-Ukul, 49

[385] el-Bihar, 77/158/143

[386] a.g.e. s. 175/9

[387] el- İrşad, 1/231

[388] Tenbih’ul-Havatir, 2/115

[389] a.g.e. s. 122

[390] el-Bihar, 73/168/3

[391] el- İhtisas, 325

[392] el-Bihar, 74/178/17

[393] a.g.e. 93/311/14

[394] Gurer’ul-Hikem, 4670

[395] a.g.e. 9670

[396] Kenz’ul-Ummal, 30811

[397] Mustedrek’ul-Vesail’uş Şia, 2/414/2338, bak. Vesail, 14/23/8

[398] Gurer’ul-Hikem, 2142

[399] Tuhef’ul-Ukul, 359

[400] el-Bihar, 74/282/3

[401] Emali’et-Tusi, 577/1190

[402] el-Kafi, 2/71/2

[403] el-Bihar, 85/164/12

[404] Nehc’ul-Belağa, 94. hikmet, Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 18/250

[405] Tuhef’ul-Ukul, 234

[406] Nehc’ul-Belağa, 387. hikmet

[407] el-Bihar, 73/55/28

[408] Kenz’ul-Ummal, 2890

[409] el-Bihar, 77/80/3

[410] Gurer’ul-Hikem, 4114

[411] a.g.e. 4115

[412] a.g.e. 4133

[413] a.g.e. 4138

[414] a.g.e. 4113

[415] a.g.e. 4116

[416] Kenz’ul-Ummal, 30762

[417] a.g.e. 30763

[418] a.g.e. 30764

[419] a.g.e. 30765

[420] a.g.e. 30767

[421] Kenz’ul-Ummal, 30768

[422] el-Bihar, 78/292/2

[423] a.g.e. 73/307/33

[424] et-Tevhid, 415/14

[425] el-Kafi, 8/13/1

[426] Kenz’ul-Ummal, 28692

[427] el-Kafi, 1/229/3

[428] Dur’ul-Mensur, 3/270

[429] Kenz’ul-Ummal, 28691

[430] el-Hisal, 620/10

[431] el-Bihar, 71/217/20

[432] el-Kafi, 2/142/3

[433] el-Bihar, 77/165/2

[434] el-Kafi, 2/143/8

[435] el-Bihar, 71/225/38

[436] el-Kafi, 2/142/4

[437] Gurer’ul-Hikem, 4361

[438] el-Bihar, 78/12/70

[439] a.g.e.

[440] a.g.e.

[441] el-Hisal, 202/15

[442] el-Bihar, 78/161/21

[443] el- İhtisas, 342

[444] a.g.e.

[445] el-Bihar, 77/114/8

[446] a.g.e.

[447] el- İhtisas, 342

[448] Emali’el-Seduk, 394/1

[449] a.g.e.

[450] a.g.e. 395/1

[451] el-Bihar, 77/149/74

[452] Nehc’ul-Belağa, 442. hikmet

[453] Sad suresi 45-48. ayetler

[454] el-Bihar, 70/375/20

[455] a.g.e. s. 378/24

[456] a.g.e. 73/307/34

[457] Kenz’ul-Ummal, 44154

[458] el-Bihar, 75/23/1

[459] Gurer’ul-Hikem, 5001

[460] el-Bihar, 78/206/63

[461] Gurer’ul-Hikem, 5031

[462] a.g.e. 5027-5028

[463] a.g.e. 5025

[464] a.g.e. 5026

[465] a.g.e. 5000

[466] a.g.e. 5002

[467] Kenz’ul-Ummal, 10657

[468] a.g.e. 43588

[469] Tenbih’ul-Havatir, 2/122

[470] a.g.e.  2/123

[471] a.g.e.

[472] Emali’et-Tusi, 157/262

[473] Tenbih’ul-Havatir, 2/123

[474] a.g.e.

[475] el-Hisal, 91/32

[476] el-Bihar, 74/383/93

[477] a.g.e. 76/292/16

[478] el- İhtisas, 342

[479] Gurer’ul-Hikem, 4967

[480] Emali’el-Seduk, 395/1

[481] Gurer’ul-Hikem, 4973

[482] a.g.e. 5032

[483] a.g.e. 5059

[484] Nehc’ul-Belağa, 173. hutbe

[485] Nehc’ul-Belağa, 422. hikmet, Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 20/66

[486] el-Bihar, 71/182/37

[487] Nehc’ul-Belağa, 94. hikmet; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 18/250

[488] el-Bihar, 73/121/110

[489] a.g.e. 77/168/6

[490] a.g.e. 74/102/56

[491] el-Bihar, 76/12/50

[492] Emali’el-Seduk, 336/8

[493] el-Bihar, 78/41/26

[494] Nehc’ul-Belağa, 214. hutbe

[495] el-Bihar, 77/24/6

[496] Gurer’ul-Hikem, 5565

[497] el-Bihar, 77/161/173

[498] Emali’et-Tusi, 223/385

[499] el-Bihar, 78/370/4

[500] Nehc’ul-Belağa, 32. hikmet; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 18/149

[501] Gurer’ul-Hikem, 2532

[502] a.g.e. 7487

[503] el-Kafi, 2/24/15

[504] Nur’us-Sakaleyn, 4/229/32

[505] a.g.e. h. 33

[506] el-Hisal, 30/105

[507] Kenz’ul-Ummal, 16052

[508] a.g.e. 16054

[509] Sahih-i Muslim, 1893

[510] Kaynaktan dördüncüsü düşmüştür. İhtimalen rivayette olduğu gibi Hizb’il Ali Firavun’un Mümini dördüncüsüdür. el-Hisal, 225/58

[511] el-Hisal’da: şehrlerden seçtiği ise şunlardır: “İncire, zeytine, Sina dağına ve şu emin beldeye yemin olsun.” İncir: Medine, zeytin, Beyt’ul Mukaddes, Sina dağı, Kufe emin belde ise Mekke’dir.

[512] el-Bihar, 97/47/34

[513] el-Bihar, 91/225/4

[514] Mehasin, 2/432/2498

[515] el-Bihar, 91/224/4

[516] Emali’et-Tusi, 136/220

[517] el-Bihar, 77/159/153

[518] Nehc’ul-Belağa, 31. mektup

[519] Gurer’ul-Hikem, 9453

[520] a.g.e. 3988

[521] a.g.e. 2346

[522] el-Bihar, 91/256/1

[523] Feth’ul-Ebvab, 257

[524] el-Bihar, 91/257/2

[525] a.g.e. 91/265/19

[526] Sahifet’us-Seccadiye, 135, 33. dua

[527] et-Tehzib, 3/310/960

[528] el-Kafi, 2/629/7

[529] Vesail’uş-Şia, 4/875/2

[530] el-Kafi, 3/470/1

[531] Tenbih’ul-Havatir, 1/41

[532] a.g.e., 1/42

[533] a.g.e.

[534] Al-i İmran suresi, 79. ayet

[535] Gurer’ul-Hikem, 7622

[536] el-Bihar, 78/128/11

[537] Gurer’ul-Hikem, 9755

[538] a.g.e. 2276

[539] Nehc’ul-Belağa, 180. hutbe

[540] Gurer’ul-Hikem, 7422

[541] a.g.e. 10552

[542] a.g.e. 8916

[543] Nehc’ul-Belağa, 53. mektup

[544] el-Kafi, 2/117/4

[545] a.g.e. h. 3

[546] el-Mehasin, 1/405/918

[547] el-Kafi, 2/116/2

[548] a.g.e. s. 117/5

[549] el-Bihar, 75/401/42

[550] Tefsir-i Mensub ile’l-İmam Askeri, 354/241

[551] el-Bihar, 75/401/42

[552] el-Kafi, 2/116/1

[553] el-Bihar, 78/57/121

[554] Emali’el-Seduk, 233/17

[555] a.g.e s. 534/2

[556] Gurer’ul-Hikem, 1313

[557] a.g.e. 4629

[558] a.g.e. 5252

[559] a.g.e. 6321

[560] a.g.e. 9786

[561] a.g.e. 5129

[562] a.g.e. 5128

[563] a.g.e. 5610

[564] a.g.e. 8539

[565] el-Hisal, 17/60

[566] Gurer’ul-Hikem, 8202

[567] Nehc’ul-Belağa, 69. hutbe

[568] a.g.e. 70

[569] Furkan suresi, 77. ayet

[570] Gafir suresi, 60. ayet

[571] el-Bihar, 77/204/1

[572] el-Kafi, 2/466/1

[573] el-Bihar, 93/299/30

[574] Tenbih’ul-Havatir, 2/120

[575] el-Bihar, 93/300/37

[576] a.g.e. s. 341/11

[577] Tenbih’ul-Havatir, 2/154

[578] el-Bihar, 93/300/37

[579] el-Kafi, 2/468/1

[580] el-Bihar, 93/302/39

[581] el-Kafi, 2/467/8

[582] el-Bihar, 93/294/23

[583] Emali et-Tusi, 89/136

[584] el-Bihar, 78/9/64

[585] el-Kafi, 2/466/3

[586] a.g.e. s. 467/7

[587] el-Bihar, 69/393/72

[588] Kenz’ul-Ummal, 3134

[589] a.g.e. 3137

[590] el-Bihar, 78/294/3

[591] el-Kafi, 2/468/8

[592] Gurer’ul-Hikem, 3260

[593] Tenbih’ul-Havatir, 2/237

[594] Mekarim’ul-Ahlak, 2/8/1980

[595] Gurer’ul-Hikem, 9938

[596] el-Kafi, 2/468/5

[597] Mekarim’ul-Ahlak, 2/12/2005

[598] el-Bihar, 93/297/25

[599] el-Kafi, 2/469/7

[600] a.g.e. s. 468/4

[601] a.g.e. s. 470/6

[602] a.g.e. h. 8

[603] a.g.e. s. 469/2

[604] a.g.e. h. 5

[605] Mekarim’ul-Ahlak, 2/7/1978

[606] el-Bihar, 93/300/37, Kenzul-Ummal, 3123

[607] Mekarim’ul-Ahlak, 2/9/1989

[608] a.g.e. s. 12/2008

[609] el-Bihar, 93/299/32

[610] el-Hisal, 621/10

[611] el-Bihar, 93/301/37

[612] Mekarim’ul-Ahlak, 2/10/1992

[613] el-Bihar, 93/300/35

[614] el-Bihar, 93/314/19

[615] Gurer’ul-Hikem, 3512

[616] el-Bihar, 93/288/3

[617] Mustedrek’ul-Vesail, 5/318/5980

[618] Zumer suresi, 8. ayet

[619] Yunus suresi, 12. ayet

[620] Neml suresi, 62. ayet

[621] el-Bihar, 77/87/3

[622] el-Kafi, 2/472/1

[623] a.g.e. s. 488/1

[624] el-Bihar, 93/381/6

[625] a.g.e. 94/130/19

[626] Kenz’ul-Ummal, 5899

[627] el-Bihar, 93/295/23

[628] a.g.e.

[629] el-Bihar, 93/303/39

[630] a.g.e.

[631] Mekarim’ul-Ahlak, 2/97/2275

[632] Kenz’ul-Ummal, 3140

[633] Bakara suresi, 186. ayet

[634] Gafir suresi, 60. ayet

[635] Kurb’ul-İsnad, 84/277

[636] el-Bihar, 93/299/31

[637] a.g.e. s. 295/23

[638] Gurer’ul-Hikem, 8291

[639] a.g.e. 8292

[640] el-Kafi, 2/467/3

[641] el-Bihar, 78/113/7

[642] Kenz’ul-Ummal, 3154

[643] a.g.e. 3155

[644] a.g.e. 3156

[645] el-Hisal, 4/7

[646] el-Bihar, 93/295/23

[647] Kurb’ul-İsnad, 385/1358

[648] el-Bihar, 93/322/36

[649] Uddet’ud-Dai, 131

[650] el-Bihar, 93/368/4

[651] a.g.e. 93/323/37

[652] Bakara suresi, 40. ayet

[653] el-Bihar, 93/312/17

[654] a.g.e. s. 305/1

[655] A’lam’ud-Din, 269, bak. Hadisin tümü.

[656] el-Bihar, 93/368/3

[657] a.g.e. s. 341/11

[658] el- İhtisas, 242

[659] Tenbih’ul-Havatir, 2/154

[660] İrşad’ul-Kulub, 149

[661] Uddet’ud-Dai, 128

[662] Mekarim’ul-Ahlak, 2/20/2045

[663] el-Bihar, 93/373/16

[664] el-Bihar, 93/373/16

[665] a.g.e. s. 321/31

[666] Ed- Da’vat li’r Ravendi, 24/34

[667] el-Bihar, 93/321/31

[668] A’lam’ud-Din, 295

[669] el-Bihar, 93/322/36

[670] a.g.e. s. 314/19

[671] el-Kafi, 2/473/1

[672] a.g.e. s. 474/4

[673] ed- Ed- Da’vat li’r Ravendi, 30/60

[674] el-Bihar, 93/344/5

[675] el-Kafi, 2/477/5

[676] el-Bihar, 73/329/11

[677] el-Hisal, 337/40

[678] el-Bihar, 75/312/20

[679] a.g.e. 93/373/16

[680] Emali’el-Seduk, 262/3

[681] Gurer’ul-Hikem, 3478

[682] el-Bihar, 93/361/23, bak tüm söze

[683] ed- Ed- Da’vat li’r Ravendi, 52/131

[684] el-Bihar, 93/317/21

[685] a.g.e. s. 315/20

[686] a.g.e. 94/54/22

[687] el-Kafi, 2/491/1

[688] Mekarim’ul-Ahlak, 2/19/2040

[689] Kenz’ul-Ummal, 3988

[690] el-Bihar, 94/22/19

[691] ed- Ed- Da’vat li’r Ravendi, 51/127

[692] el-Bihar, 93/311/13

[693] a.g.e. s. 318/23

[694] a.g.e. s. 305/1

[695] a.g.e. s. 314/19

[696] Mekarim’ul-Ahlak, 2/8/1981

[697] el-Bihar, 93/315/21

[698] a.g.e. s. 314/20

[699] el-Hisal, 209/31

[700] Emali’et-Tusi, 675/1424

[701] el-Bihar, 92/253/48

[702] a.g.e. 92, s. 303/39

[703] a.g.e. s. 302/39

[704] Mekarim’ul-Ahlak, 2/97/2275

[705] el-Bihar, 77/205/1

[706] a.g.e. 78/451/16

[707] el-Bihar, 93/326/10

[708] Nur’us-Sakaleyn, 2/473/225; Musa (a.s) yaşlı kadından, Yusuf’un (a.s) kabrini göstermesini isteyince, yaşlı kadın, cennette Musa’yla (a.s) birlikte aynı derece olması şartıyla ona kabri gösterdi.

[709] el-Fakih, 1/193/594

[710] el-Bihar, 93/313/17

[711] a.g.e. s. 317/21

[712] A’raf, 205

[713] ed- Ed- Da’vat li’r Ravendi, 18/7

[714] el-Bihar, 93/319/25

[715] el-Kafi, 2/487/2

[716] el-Bihar, 93/341/11

[717] a.g.e. s. 305/1

[718] el-Kafi, 2/473/3

[719] a.g.e. h. 1

[720] Uyun-u Ahbar’ir-Rıza, 2/28/22

[721] el-Bihar, 85/321/8

[722] el-Kafi, 2/477/6

[723] el-Bihar, 81/217/10

[724] el-Kafi, 2/475/4

[725] el-Bihar, 77/42/11

[726] a.g.e.

[727] a.g.e. 77/204/1

[728] el-Kafi, 2/475/3

[729] el-Bihar, 93/374/16

[730] el-Kafi, 2/475/6

[731] el-Bihar, 77/39/7

[732] a.g.e. s. 36/7

[733] el-Hisal, 635/10

[734] Mean’il-Ahbar, 198/4

[735] el-Bihar, 93/325/6

[736] a.g.e. h. 7

[737] Tefsir-i Ayyaşi, 1/239/115

[738] el-Kafi, 474/1

[739] el-Bihar, 93/374/16

[740] a.g.e.

[741] Tenbih’ul-Havatir, 1/6

[742] el-Bihar, 71/178/24

[743] Tenbih’ul-Havatir, 2/108

[744] Tuhef’ul-Ukul, 363

[745] el-Bihar, 93/323/36

[746] a.g.e. s. 342/11

[747] Kenz’ul-Ummal, 1873

[748] a.g.e. 1874

[749] el-Bihar, 93/342/11

[750] el-Bihar, 93/323/36

[751] a.g.e. s. 376/16

[752] Tenbih’ul-Havatir, 2/108

[753] el-Kafi, 2/148/2

[754] el-Bihar, 75/110/16

[755] el-Bihar, 43/351/25

[756] Emali’el-Mufi, 54/1

[757] Emali’et-Tusi, 280/541

[758] el-Bihar, 74/84/94

[759] a.g.e. 77/47/3

[760] İrşad, 1/304

[761] el-Kafi, 8/8/1

[762] el-Bihar, 93/357/14

[763] a.g.e. s. 349/15

[764] a.g.e. s. 313/17

[765] ed- Ed- Da’vat li’r Ravendi, 33/75

[766] el-Bihar, 75/342/30

[767] a.g.e. 93/304/39

[768] el-Kafi, 8/129/98

[769] el-Bihar, 93/378/21

[770] el-Kafi, 2/334/18

[771] el-Bihar, 93/378/21

[772] Keşf’ul-Meheccet, 228

[773] Gurer’ul-Hikem, 10356

[774] el-Kafi, 2/489/3

[775] Gurer’ul-Hikem, 10329

[776] el-Kafi, 2/489/5

[777] el-Bihar, 93/375/16

[778] Bakara suresi, 216. ayet

[779] el-Bihar, 77/43/12

[780] a.g.e. 6/114/8

[781] el-Mumin, 27/47

[782] Tenbih’ul-Havatir, 1/302

[783] et-Temhis, 23/17

[784] Nehc’ul-Belağa, 31. mektup; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 16/87

[785] İsra suresi, 11. ayet

[786] Hud suresi, 46. ayet

[787] el-Bihar, 93/322/36

[788] Tevbe, 113-114

[789] el-Bihar, 75/334/69

[790] a.g.e. 74/67/38

[791] Tuhf’ul-Ukul, 280

[792] Mekarim’ul-Ahlak, 2/8/1983

[793] el-Bihar, 93/323/36

[794] a.g.e. s. 271/12

[795] et-Temhis, 24/25

[796] el-Kafi, 2/491/9

[797] Kenz’ul-Ummal, 3128

[798] el-Bihar, 93/359/17

[799] a.g.e. s. 342/11

[800] el-Kafi, 2/507/4

[801] a.g.e. h. 1

[802] el-Bihar, 93/388/20

[803] a.g.e. s. 385/11

[804] el- İhtisas, 28

[805] el-Bihar, 93/387/17

[806] a.g.e. s. 294/23

[807] Necm suresi, 29-30

[808] A’raf suresi, 169. ayet

[809] İlel’uş-Şerayi’, 2/1

[810] el-Bihar, 57/356/2

[811] Nehc’ul-Belağa, 303. hikmet

[812] Gurer’ul-Hikem, 1850

[813] el-Bihar, 73/107/106

[814] a.g.e. s. 127/126

[815] Nehc’ul-Belağa, 223. hutbe; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 11/239

[816] Nehc’ul-Belağa, 156. hutbe

[817] Avail’ul-Lei, 1/267/66

[818] Kasas’ul-Enbiya, 162/183

[819] el-Bihar, 73/98/82

[820] Nehc’ul-Belağa, 55. mektup; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 17/135

[821] Nehc’ul-Belağa, 463. hikmet; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 20/181

[822] el-Bihar, 78/67/3

[823] Tenbih’ul-Havatir, 1/131

[824] el-Kafi, 2/317/8

[825] Kenz’ul-Ummal, 6088

[826] a.g.e. 6083

[827] el-Bihar, 73/21/10

[828] Nehc’ul-Belağa, 63. hutbe; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 5/140

[829] el-Bihar, 101/281/1

[830] a.g.e. 73/90/61

[831] Kenz’ul-Ummal, 6058

[832] Nehc’ul-Belağa, 45. hutbe; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 3/152

[833] Gurer’ul-Hikem, 10993

[834] Mustedrek’ul-Vesail, 13/16/14604

[835] el-Bihar, 77/54/3

[836] a.g.e. 78/277/112

[837] a.g.e. s. 60/139

[838] a.g.e. 72/54/85

[839] el-Bihar, 73/110/109

[840] a.g.e. 78/193/7

[841] Nehc’ul-Belağa, 367. hikmet; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 19/285

[842] Nehc’ul-Belağa, 111. hutbe; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 7/227

[843] el-Kafi, 2/136/23

[844] Metalib’us-Suul, 52

[845] Mustedrek’ul-Vesail, 12/54/13496

[846] el-Bihar, 77/54/3

[847] a.g.e. 70/315/20

[848] Emali’el-Seduk, 23/9

[849] Gurer’ul-Hikem, 1407

[850] el-Bihar, 73/81/43

[851] Gurer’ul-Hikem, 7785-7786

[852] a.g.e. 8079

[853] a.g.e. 9091

[854] a.g.e. 3798-3799

[855] Kenz’ul-Ummal, 6056

[856] Nehc’ul-Belağa, 82. hutbe; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 6/238

[857] Gurer’ul-Hikem, 9818

[858] el-Bihar, 73/121/110

[859] a.g.e. 77/1717/7

[860] a.g.e. s. 178/10

[861] Nehc’ul-Belağa, 131. hikmet; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 18/325

[862] Metalib’us-Suul, 51

[863] Nehc’us-Saade, 1/352

[864] el-Bihar, 78/366/1

[865] Nehc’ul-Belağa, 133. hutbe; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 8/275

[866] Nehc’ul-Belağa, 82. hutbe; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 6/238

[867] Gurer’ul-Hikem, 1384

[868] a.g.e. 396

[869] a.g.e. 921

[870] a.g.e. 403

[871] a.g.e. 441

[872] a.g.e. 1411

[873] a.g.e. 1473

[874] a.g.e. 1721

[875] a.g.e. 401

[876] a.g.e. 694

[877] a.g.e. 2

[878] a.g.e. 3

[879] Gurer’ul-Hikem, 442

[880] a.g.e. 628

[881] Tenbih’ul-Havatir, 1/134

[882] el-Bihar, 82/91/43

[883] a.g.e. 13/354/51

[884] Kenz’ul-Ummal, 6074

[885] el-Kafi, 2/315/1

[886] Tenbih’ul-Havatir, 2/122

[887] Gurer’ul-Hikem, 4870

[888] a.g.e. 5264

[889] a.g.e. 3518

[890] a.g.e. 3818

[891] el-Bihar, 77/30/6

[892] a.g.e. 73/60/29

[893] el-Kafi, 2/130/11

[894] Kenz’ul-Ummal, 5439

[895] el-Bihar, 73/106/104

[896] el-Kafi, 2/136/23

[897] Gurer’ul-Hikem, 4878

[898] el-Bihar, 14/39/19

[899] Gurer’ul-Hikem, 8856

[900] Nehc’ul-Belağa, 228. hikmet; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 19/52

[901] el-Kafi, 2/320/17

[902] el-Bihar, 78/81/71

[903] a.g.e. 77/188/38

[904] Gurer’ul-Hikem, 3848

[905] el-Bihar, 71/181/34

[906] el-Kafi, 2/320/16

[907] Gurer’ul-Hikem, 4872

[908] Tenbih’ul-Havatir, 2/122

[909] el-Bihar, 77/81/2

[910] Metalib’us-Suul, 56

[911] a.g.e. s. 52

[912] el-Bihar, 78/315/1

[913] Misbah’uş-Şeria, 197

[914] Gurer’ul-Hikem, 7363

[915] Mustedrek’ul-Vesail, 12/36/13446

[916] Nehc’ul-Belağa, 456. hikmet

[917] el-Bihar, 73/110/109

[918] a.g.e. 78/153/18

[919] Nehc’ul-Belağa, 160. hutbe; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 9/229

[920] Emali’el-Seduk, 496/7

[921] Nehc’ul-Belağa, 236. hikmet

[922] Nehc’ul-Belağa, 3. hutbe; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 1/202

[923] Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 11/246

[924] el-Bihar, 40/348/29

[925] Nehc’ul-Belağa, 33. hutbe; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 2/185

[926] Nehc’ul-Belağa, 289. hikmet

[927] el-Bihar, 69/294/24

[928] Gurer’ul-Hikem, 9130

[929] Tenbih’ul-Havatir, 1/79

[930] Nehc’ul-Belağa, 77. hikmet, Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 18/224, el-Bihar, 73/128/132

[931] Nehc’ul-Belağa, 128. hutbe

[932] a.g.e. 45. mektup

[933] En’am suresi, 32. ayet

[934] Ankebut suresi, 64. ayet

[935] Hadid suresi, 20. ayet

[936] Emali’et-Tusi, 296/582

[937] el-Bihar, 78/11/69

[938] a.g.e. s. 21/82

[939] Nehc’ul-Belağa, 111. hutbe; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 7/226

[940] Nehc’ul-Belağa, 113. hutbe

[941] Nehc’ul-Belağa, 196. hutbe; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 10/176

[942] Nehc’us-Saade, 3/284

[943] el-Bihar, 78/23/88

[944] Tenbih’ul-Havatir, 2/150

[945] el-Bihar, 73/108/109

[946] a.g.e. 73/109/109

[947] Nehc’ul-Belağa, 230. hutbe

[948] Nehc’us-Saade, 3/202

[949] Tenbih’ul-Havatir, 1/131

[950] Bakara suresi, 212. ayet

[951] Al-i İmran suresi, 14. ayet

[952] Kehf suresi, 46. ayet

[953] Nehc’ul-Belağa, 31. mektup; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 16/83

[954] İrşad’ul-Kulub, 200

[955] Gurer’ul-Hikem, 2612

[956] Al-i İmran, 185

[957] Lokman suresi, 33. ayet

[958] Fatır suresi, 5. ayet

[959] Casiye suresi, 35. ayet

[960] Nehc’us-Saade, 3/174

[961] el-Bihar, 73/118/109

[962] Gurer’ul-Hikem, 2562

[963] Nehc’ul-Belağa, 111. hutbe

[964] el-Bihar, 73/120/110

[965] Nehc’ul-Belağa, 370. hikmet

[966] Gurer’ul-Hikem, 3532

[967] el-Bihar, 71/356/17

[968] Gurer’ul-Hikem, 2053

[969] Nehc’ul-Belağa, 415. hikmet

[970] el-Bihar, 78/23/88

[971] Casiye suresi, 35. ayet

[972] En’am suresi, 70. ayet

[973] A’raf suresi, 51. ayet

[974] Gurer’ul-Hikem, 6387-6389

[975] a.g.e. 5650

[976] a.g.e. 3678

[977] a.g.e. 6413

[978] a.g.e. 1979

[979] a.g.e. 2037

[980] a.g.e. 1110

[981] a.g.e. 896

[982] a.g.e. 454

[983] a.g.e. 4654

[984] a.g.e. 8939

[985] Kenz’ul-Ummal, 6130

[986] Nehc’ul-Belağa, 223. hutbe; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 11/239

[987] Yunus suresi, 7-8. ayetler

[988] el-Bihar, 73/88/54

[989] Uyun-u Ahbar’ir-Rıza (a.s), 2/44/158

[990] Mean’il-Ahbar, 200/1

[991] el-Bihar, 73/97/82

[992] el-Bihar, 78/452/19

[993] Kısas’ul-Enbiya, 162/184

[994] el-Bihar, 78/18/76

[995] a.g.e. s. 20/79

[996] a.g.e. s. 39/16

[997] el-Bihar, 78/22/84

[998] Gurer’ul-Hikem, 2386

[999] a.g.e. 2561

[1000] Nehc’ul-Belağa, 99. hutbe

[1001] Naziat suresi, 37-39. ayetler

[1002] A’la suresi, 16-17. ayetler

[1003] Bakara suresi, 86. ayet

[1004] Mekarim’ul-Ahlak, 2/355/2660

[1005] el-Bihar, 76/362/30

[1006] el-Hisal, 632/10

[1007] Nehc’ul-Belağa, 106. hikmet, Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 18/268

[1008] el-Bihar, 73/127/125

[1009] Mean’il-Ahbar, 198/4

[1010] el-Bihar, 13/422/17

[1011] Ahkaf suresi, 20. ayet

[1012] Kenz’ul-Ummal, 4663

[1013] Nisa suresi, 74. ayet

[1014] el-Bihar, 70/321/38

[1015] Tuhef’ul-Ukul, 245

[1016] el-Hisal, 113/91

[1017] el-Bihar, 73/125/118

[1018] Nehc’ul-Belağa, 111. hutbe

[1019] a.g.e. 109. Hutbe

[1020] el-Bihar, 77/23/6

[1021] Kenz’ul-Ummal, 6082

[1022] el-Bihar, 13/428/23

[1023] Kenz’ul-Ummal, 6081

[1024] el-Hisal, 108/74

[1025] Kenz’ul-Ummal, 6090

[1026] el-Bihar, 97/379/1

[1027] İkbal’ul-A’mal, 1/134

[1028] el-Bihar, 42/202/7

[1029] el-Kafi, 2/319/15

[1030] el-Bihar, 73/81/43

[1031] a.g.e. 95/361/18, bak, 97/158, 231)

[1032] Tenbih’ul-Havatir, 1/130

[1033] el-Bihar, 77/112/2

[1034] Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 6/233

[1035] el-Bihar, 78/188/36

[1036] A’lam’ud-Din, 302

[1037] Tuhef’ul-Ukul, 389

[1038] Emali’et-Tusi, 613/1266

[1039] Zuhruf, 33-35. ayetler

[1040] el-Bihar, 73/125/118

[1041] a.g.e. 82/147/32

[1042] et-Temhis, 47/73

[1043] Kenz’ul-Ummal, 6104

[1044] Nehc’ul-Belağa, 113. hutbe

[1045] Emali’et-Tusi, 531/1162

[1046] el-Bihar, 73/55/27

[1047] a.g.e. s. 110/109

[1048] Nehc’ul-Belağa, 385. hikmet

[1049] el-Bihar, 44/365

[1050] Tenbih’ul-Havatir, 1/76

[1051] Kenz’ul-Ummal, 6133

[1052] el-Bihar, 77/80/2

[1053] Nehc’ul-Belağa, 32. hutbe

[1054] el-Bihar, 78/282/1

[1055] Tenbih’ul-Havatir, 1/128

[1056] el-Bihar, 76/360/30

[1057] Nehc’ul-Belağa, 37. hikmet

[1058] a.g.e. 191. hutbe

[1059] a.g.e. 103. hikmet

[1060] a.g.e. 251. hikmet

[1061] el-Hisal, 64/95

[1062] el-Bihar, 73/61/30

[1063] a.g.e. s. 81/43

[1064] Ravzat’ul-Vaizin, 490

[1065] Gurer’ul-Hikem, 5995

[1066] Tuhef’ul-Ukul, 359

[1067] Tenbih’ul-Havatir, 1/131

[1068] el-Bihar, 73/81/44

[1069] a.g.e. 14/74/16

[1070] a.g.e. 72/67/25

[1071] Gurer’ul-Hikem, 9618

[1072] a.g.e. 4705

[1073] a.g.e. 7207

[1074] a.g.e. 9793

[1075] a.g.e. 8895

[1076] a.g.e. 8908

[1077] a.g.e. 9619-9620

[1078] a.g.e. 3221-3222

[1079] el-Bihar, 72/47/57

[1080] Nur’us-Sakalayn, 5/15/22

[1081] Mecme’ul-Beyan, 9/133

[1082] Nur’us-Sakaleyn, 5/594/10; Bak, s. 595/11

[1083] Al-i İmran, 148

[1084] Nisa suresi, 134

[1085] Yunus suresi, 26. ayet

[1086] Nahl suresi, 97

[1087] Ankebut suresi, 27

[1088] Nehc’us-Saade, 3/127

[1089] a.g.e. s. 322

[1090] Nehc’ul-Belağa, 27. mektup

[1091] Gurer’ul-Hikem, 3750-3751

[1092] Emali’et-Tusi, 26/31

[1093] Nur’us-Sakaleyn, 2/301/47

[1094] Emali’et-Tusi, 25/31

[1095] Kafi, 4/422/1

[1096] Nur’us-Sakaleyn, 4/157/33

[1097] Tuhef’ul-Ukul, 7

[1098] el-Bihar, 78/321/18

[1099] Kenz’ul-Ummal, 702

[1100] el-Bihar, 73/124/112

[1101] Yunus suresi, 24

[1102] Kehf suresi, 45. ayet

[1103] el-Bihar, 78/311/1

[1104] a.g.e. 73/105/101

[1105] Tenbih’ul-Havatir, 1/128

[1106] a.g.e. 148

[1107] Tuhef’ul-Ukul, 397

[1108] el-Bihar, 78/311/1

[1109] a.g.e. 73/88/56

[1110] Gurer’ul-Hikem, 3865

[1111] a.g.e. 9818

[1112] Misbah’uş-Şeria, 196

[1113] el-Bihar, 75/362/77

[1114] Nehc’ul-Belağa, 193. hutbe

[1115] el-Bihar, 73/83/47

[1116] a.g.e. 78/13/71

[1117] Nehc’ul-Belağa, 64. hikmet

[1118] a.g.e. 99. hutbe

[1119] el-Bihar 78/18/76

[1120] a.g.e. 73/122/110

[1121] Tenbih’ul-Havatir, 1/148

[1122] el-Bihar, 73/123/111

[1123] Nehc’ul-Belağa, 109. hutbe

[1124] a.g.e. 151. hutbe

[1125] el-Bihar, 73/119/110

[1126] a.g.e. 123/112

[1127] Nehc’ul-Belağa, 31. mektup

[1128] Nisa suresi, 77. ayet

[1129] Ra’d, 26. ayet

[1130] Kasas suresi, 60. ayet

[1131] el-Bihar, 73/119/110

[1132] Tenbih’ul-Havatir, 2/41

[1133] Gurer’ul-Hikem, 10039

[1134] a.g.e. 6838

[1135] a.g.e. 1802

[1136] el-Hisal, 65/95

[1137] Emali’et-Tusi, 381/819

[1138] el-Bihar, 78/94/107

[1139] Nehc’ul-Belağa, 176. hutbe

[1140] el-Bihar, 94/104/14

[1141] Gafir suresi, 39. ayet

[1142] Nehc’ul-Belağa, 203. hutbe

[1143] a.g.e. 133. hikmet

[1144] a.g.e. 31. mektup

[1145] el-Bihar, 14/326/42

[1146] Tenbih’ul-Havatir, 1/130

[1147] a.g.e. s. 131

[1148] Gurer’ul-Hikem, 1205

[1149] a.g.e. 4

[1150] el-Bihar, 78/20/79

[1151] a.g.e. 77/164/2

[1152] Tuhef’ul-Ukul, 396

[1153] el-Bihar, 78/306/1

[1154] Kafi, 2/133/16

[1155] el-Bihar, 73/119/110

[1156] a.g.e. s. 126/123

[1157] Nehc’ul-Belağa, 89. hutbe

[1158] Gurer’ul-Hikem, 1960

[1159] Tenbih’ul-Havatir, 1/69

[1160] Kafi, 1/16/12

[1161] Kasas’ul-Enbiya, 190/238

[1162] el-Bihar, 13/411/2

[1163] a.g.e. s. 427/22

[1164] a.g.e. 77/187/10

[1165] el-Kafi, 2/134/18

[1166] el-Bihar, 73/81/43

[1167] Nehc’ul-Belağa, 129. hutbe

[1168] a.g.e. 226

[1169] a.g.e. 191

[1170] Gurer’ul-Hikem, 3480

[1171] a.g.e. 1206

[1172] a.g.e. 409

[1173] a.g.e. 1724

[1174] Nehc’ul-Belağa, 161. hutbe

[1175] el-Bihar, 78/22/84

[1176] a.g.e. 77/187/10

[1177] el-Kafi, 8/174/199

[1178] Emali’et-Tusi, 216/379

[1179] el-Bihar, 73/97/82

[1180] Nehc’ul-Belağa, 145. hutbe

[1181] Gurer’ul-Hikem, 3661

[1182] Nisa suresi, 94. ayet

[1183] Enfal suresi, 67. ayet

[1184] el-Bihar, 77/188/10

[1185] el-Hisal, 633/10

[1186] Emali’et-Tusi, 225/393

[1187] Gurer’ul-Hikem, 9652

[1188] a.g.e. 1365

[1189] el-Bihar, 78/205/47

[1190] Gurer’ul-Hikem, 7574

[1191] el-Bihar, 73/92/69

[1192] Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 6/232

[1193] Emali’el-Seduk, 315/3

[1194] Kenz’ul-Ummal, 6113

[1195] el-Bihar, 78/320/11

[1196] Tuhef’ul-Ukul, 225

[1197] Gurer’ul-Hikem, 1557

[1198] a.g.e. 3073

[1199] a.g.e. 1956

[1200] a.g.e. 10221

[1201] a.g.e. 9989

[1202] a.g.e. 10081

[1203] a.g.e. 9774

[1204] el-Bihar, 78/67/8

[1205] Gurer’ul-Hikem, 3628

[1206] a.g.e. 3693

[1207] Nehc’ul-Belağa, 114. hutbe

[1208] Gurer’ul-Hikem, 6989

[1209] a.g.e. 8570

[1210] Nehc’ul-Belağa, 286. hikmet

[1211] Tuhef’ul-Ukul, 207

[1212] el-Bihar, 78/13/71

[1213] el- İrşad, 1/300; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 19/364

[1214] el-Bihar, 77/210/1

[1215] Gurer’ul-Hikem, 2199

[1216] el-Bihar, 78/7/59

[1217] Casiye suresi, 24. ayet

[1218] el-Bihar, 9/261/1, bak. Hadisin tamamına

[1219] Kalem suresi, 9. ayet

[1220] Mişkat’ul-Envar, 51

[1221] Gurer’ul-Hikem, 5725

[1222] a.g.e. 3876

[1223] a.g.e. 9022

[1224] el-Kafi, 1/45/6

[1225] Nehc’ul-Belağa, 86. hutbe

[1226] a.g.e. 150. hikmet

[1227] el-Bihar, 77/291/2

[1228] Nehc’ul-Belağa, 24. hutbe

[1229] a.g.e. 233

[1230] Al-i İmran, 140. ayet

[1231] Gurer’ul-Hikem, 7285

[1232] el-Kafi, 2/447/12

[1233] Gurer’ul-Hikem, 1226

[1234] a.g.e. 5112-5113

[1235] a.g.e. 5106-5107

[1236] a.g.e. 5110-5111

[1237] a.g.e. 9381

[1238] a.g.e. 5108-5109

[1239] a.g.e. 5114

[1240] a.g.e. 5115

[1241] a.g.e. 5118

[1242] a.g.e. 5486

[1243] a.g.e. 10965

[1244] a.g.e. 9287

[1245] Nehc’ul-Belağa, 476. hikmet

[1246] a.g.e. 216. hutbe

[1247] Gurer’ul-Hikem, 9574

[1248] a.g.e. 4715

[1249] a.g.e. 9107

[1250] a.g.e. 8722

[1251] a.g.e. 5831

[1252] a.g.e. 4847

[1253] a.g.e. 9360

[1254] el-Bihar, 62/66/15

[1255] Gurer’ul-Hikem, 7275

[1256] Kenz’ul-Ummal, 28079

[1257] el-Bihar, 62/68/21

[1258] Kenz’ul-Ummal, 28088

[1259] a.g.e. 28090

[1260] el-Kafi, 8/273/409

[1261] el-Hisal, 620/10

[1262] el-Bihar, 81/207/17

[1263] a.g.e. s. 211/30

[1264] Nehc’ul-Belağa, 27. hikmet

[1265] el-Hisal, 26/91

[1266] el-Bihar, 78/234/53

[1267] Mustedrek’ul-Vesail, 2/72/1445

[1268] Mekarim’ul-Ahlak, 2/180/2468

[1269] el-Kafi, 8/273/409

[1270] a.g.e. s. 291/443

[1271] el-Bihar, 62/140/2

[1272] a.g.e  62/142/13

[1273] el-Kafi, 8/291/442

[1274] Gurer’ul-Hikem, 903

[1275] a.g.e. 10569

[1276] el-Bihar, 101/129/43

[1277] Uyun-u Ahbar’ir-Rıza (a.s), 1/104/6

[1278] el-Bihar, 101/123/18

[1279] a.g.e. s. 136/79

[1280] Bakara suresi, 173. ayet

[1281] En’am suresi, 119. ayet

[1282] el-Bihar, 62/82/1

[1283] Gurer’ul-Hikem, 10945

[1284] el-Bihar, 75/382/47

[1285] Nehc’ul-Belağa, 31. mektup

[1286] Gurer’ul-Hikem, 5369-5370

[1287] el-Bihar, 78/160/21

[1288] el-Bihar, 77/165/2

[1289] Gurer’ul-Hikem, 913

[1290] el-Bihar, 62/93/4

[1291] el-Kafi, 6/337/1

[1292] Gurer’ul-Hikem, 9905

[1293] a.g.e. 9209

[1294] Tuhef’ul-Ukul, 321

[1295] Gurer’ul-Hikem, 3785

[1296] Nehc’us-Seade, 3/368

[1297] el-Bihar, 77/418/40

[1298] Nehc’us-Seade, 2/50

[1299] Gurer’ul-Hikem, 8807

[1300] a.g.e. 2058

[1301] el-Bihar, 78/79/56

[1302] Gurer’ul-Hikem, 1622

[1303] a.g.e. 213

[1304] a.g.e. 4072

[1305] Nehc’ul-Belağa, 1. hutbe

[1306] Gurer’ul-Hikem, 2338

[1307] a.g.e. 6373

[1308] a.g.e. 6345

[1309] a.g.e. 1255

[1310] a.g.e. 1762

[1311] a.g.e. 3541

[1312] el-Bihar, 71/388/40

[1313] a.g.e  78/7/59

[1314] Mekarim’ul-Ahlak, 2/376/2661

[1315] el-Kafi, 8/12/1

[1316] Gurer’ul-Hikem, 5228

[1317] Kenz’ul-Ummal, 44399

[1318] Gurer’ul-Hikem, 517

[1319] el-Bihar, 77/213/1

[1320] Gurer’ul-Hikem, 5245

[1321] a.g.e. 5257

[1322] a.g.e. 9981

[1323] a.g.e. 9983

[1324] Emali’et-Tusi, 296/582

[1325] Gurer’ul-Hikem, 2827

[1326] a.g.e. 4770

[1327] a.g.e 4679

[1328] a.g.e. 5770

[1329] a.g.e. 9727

[1330] el-Bihar, 1/216/30

[1331] el- İhtisas, 245

[1332] Nehc’ul-Belağa, 53. mektup

[1333] et-Tevhid, 68/24

[1334] el-Hisal, 30/106

[1335] Gurer’ul-Hikem, 3315

[1336] el-Hisal, 4/9

[1337] Gurer’ul-Hikem, 3540

[1338] a.g.e. 5633

[1339] a.g.e. 3207

[1340] a.g.e 5638

[1341] el-Bihar, 4/264/13

[1342] el- İrşad, 2/205

[1343] Emali’el-Mufid, 52/14

[1344] Gurer’ul-Hikem, 5494

[1345] a.g.e. 2433

[1346] a.g.e. 1

[1347] a.g.e. 489

[1348] el-Kafi, 2/307/5

[1349] Gurer’ul-Hikem, 3924

[1350] Kenz’ul-Ummal, 28954

[1351] Gurer’ul-Hikem, 6551

[1352] a.g.e. 4409

[1353] a.g.e. 6554

[1354] Kenz’ul-Ummal, 43601

[1355] el-Kafi, 2/216/2

[1356] Vesail’uş-Şia, 11/452/5

[1357] Gurer’ul-Hikem, 1385

[1358] a.g.e. 6550

[1359] el-Bihar, 13/162/5

[1360] a.g.e. 78/268/183

[1361] el-Kafi, 2/373/4

[1362] el-Bihar, 72/135/19

[1363] Kemal’ud-Din, 371/5

[1364] Emali’el-Mufid, 184/7

[1365] el-Bihar, 84/252/47

[1366] a.g.e. 100/86/59

[1367] Tuhef’ul-Ukul, 389

[1368] el-Bihar, 77/158/1

[1369] a.g.e. 73/393/7

[1370] el-Kafi, 2/127/16

[1371] Gurer’ul-Hikem, 1014

[1372] Sad suresi, 62-63

[1373] Necm suresi, 59-61. ayetler

[1374] el-Bihar, 72/227/2

[1375] a.g.e. h. 3

[1376] Nehc’ul-Belağa, 113. hutbe

[1377] Nur’us-Sakaleyn, 4/467/75

[1378] En’am suresi, 70. ayet

[1379] A’af suresi, 51. ayet

[1380] Gurer’ul-Hikem, 9029

[1381] Nehc’ul-Belağa, 132. hutbe

[1382] el-Bihar, 78/280/1

[1383] Tevbe suresi, 33. ayet

[1384] Kemal’ud-Din, 317/3

[1385] Rum suresi, 43. ayet

[1386] Yusuf suresi, 40. ayet

[1387] Nehc’ul-Belağa, 149. hutbe

[1388] Tefsir’ul-Mizan, 11/178

[1389] Yunus suresi, 105. ayet

[1390] Rum suresi, 30. ayet

[1391] Kenz’ul-Ummal, 291

[1392] el-Kafi, 2/12/4

[1393] el-Bihar, 3/279/11

[1394] a.g.e. h. 12 Tefsir’ul Mizan, 16/186/190

[1395] Nur’us-Sakaleyn, 3/94/263

[1396] Bakara suresi, 185. ayet

[1397] Kenz’ul-Ummal, 5418

[1398] Dur’ul-Mensur, 1/464

[1399] a.g.e. s. 465

[1400] Kenz’ul-Ummal, 289

[1401] a.g.e. 900

[1402] a.g.e. 5422

[1403] Hac suresi, 78. ayet

[1404] Bakara suresi, 286. ayet

[1405] Talak suresi, 7. ayet

[1406] el-Bihar, 5/300/1

[1407] Nur’us-Sakalayn, 3/524/235

[1408] Gurer’ul-Hikem, 4685

[1409] Tuhef’ul-Ukul, 199

[1410] Gurer’ul-Hikem, 4148

[1411] Maide suresi, 3. ayet

[1412] Nehc’ul-Belağa, 183. hutbe

[1413] a.g.e. 86

[1414] Bakara suresi, 136. ayet

[1415] Al-i İmran suresi, 85. ayet

[1416] Kafi, 2/22/11

[1417] el-Bihar, 69/1/1

[1418] Emali’et-Tusi, 22/384

[1419] el-Bihar, 69/5/7

[1420] a.g.e. s. 8/9

[1421] Rical’ul-Keşi, 2/722/798

[1422] el-Kafi, 2/21/10

[1423] Bakara suresi, 256. ayet

[1424] Kaf suresi, 45. ayet

[1425] Gaşiye suresi, 21-22. ayetler

[1426] Sunen- u Ebi Davud, 2682

[1427] el-Bihar, 23/103/11

[1428] a.g.e. s. 2/105/67

[1429] Emali’el-Seduk, 183/7

[1430] Gurer’ul-Hikem, 5861

[1431] a.g.e. 5863

[1432] a.g.e. 3750-3751

[1433] a.g.e. 9016-9017

[1434] a.g.e. 10831

[1435] Kemal’ud-Din, 352/49

[1436] Kenz’ul-Ummal, 3726

[1437] a.g.e. 3727

[1438] Gurer’ul-Hikem, 4702

[1439] Kenz’ul-Ummal, 5612

[1440] a.g.e. 28886

[1441] Gurer’ul-Hikem, 3912

[1442] Kenz’ul-Ummal, 115

[1443] a.g.e. 28956

[1444] a.g.e. 28957

[1445] a.g.e. 25959

[1446] Tuhef’ul-Ukul, 407

[1447] Gurer’ul-Hikem, 1341

[1448] a.g.e. 1693

[1449] el-Hisal, 21/74

[1450] Gurer’ul-Hikem, 4903

[1451] a.g.e. 5590

[1452] el-Bihar, 103/141/4

[1453] Tuhef’ul-Ukul, 359

[1454] Gurer’ul-Hikem, 1687

[1455] a.g.e. 7105

[1456] el-Hisal, 44/39

[1457] el-Bihar, 103/145/21

[1458] el-Kafi, 5/93/3

[1459] a.g.e. h. 2

[1460] Bakara suresi, 282. ayet

[1461] el-Bihar, 104/301/1

[1462] el-Kafi, 5/298/3

[1463] Bakara suresi, 283. ayet

[1464] el-Bihar, 103/146/3

[1465] el-Hisal, 90/29

[1466] Gurer’ul-Hikem, 3190

[1467] Mustedrek’ul-Vesail, 13/397/15713

[1468] Ra’d suresi, 28. ayet

[1469] Munafıkun suresi, 9. ayet

[1470] Gurer’ul-Hikem, 670

[1471] el-Bihar, 94/151/21

[1472] a.g.e 94/151/21

[1473] Kenz’ul-Ummal, 5051

[1474] Gurer’ul-Hikem, 322

[1475] el-Bihar, 93/165/43

[1476] Gurer’ul-Hikem, 5936

[1477] a.g.e. 1672

[1478] el-Bihar, 94/127/19

[1479] Sahifet’us-Seccadiye, 51, 11. dua

[1480] Gurer’ul-Hikem, 5163

[1481] a.g.e. 5173

[1482] a.g.e. 5174

[1483] Ankebut suresi, 45. ayet

[1484] el-Bihar, 77/107/1

[1485] Kenz’ul-Ummal, 3931

[1486] el-Bihar, 93/157/29

[1487] Ahzap suresi, 41-42

[1488] Ta-Ha suresi, 33-34

[1489] el-Hisal, 525/13

[1490] el-Bihar, 77/369/34

[1491] Kenz’ul-Ummal, 44154

[1492] el-Bihar, 93/164/43

[1493] el-Kafi, 2/498/1

[1494] a.g.e. 8/7/1

[1495] el-Bihar, 93/160/38

[1496] a.g.e. s. 342/11

[1497] el-Kafi, 2/500/4

[1498] Nur’us-Sakaleyn, 4/286/153

[1499] Gurer’ul-Hikem, 7617

[1500] a.g.e. 9757

[1501] a.g.e. 1933

[1502] Kenz’ul-Ummal, 1819

[1503] el-Bihar, 94/95/12

[1504] a.g.e 94/98/13

[1505] a.g.e. s. 99/13

[1506] İkbal’ul-A’mal, 3/336

[1507] Al-i İmran suresi, 190-191

[1508] Nisa suresi, 103. ayet

[1509] el-Bihar, 80/176/21

[1510] a.g.e. 78/200/27

[1511] Emali’et-Tusi, 8/8

[1512] Ahzap suresi, 35. ayet

[1513] Mekarim’ul-Ahlak, 2/373/2661

[1514] el-Bihar, 75/468/20

[1515] a.g.e. 93/158/32

[1516] Gurer’ul-Hikem, 5164

[1517] Kenz’ul-Ummal, 44060

[1518] el-Bihar, 81/240/26

[1519] Gurer’ul-Hikem, 8235

[1520] el-Bihar, 93/157/26

[1521] Emali’el-Seduk, 375/3

[1522] el-Bihar, 93/162/42

[1523] Mearic suresi, 23. ayet

[1524] Taha-Ha suresi, 14. ayet

[1525] Emali’et-Tusi, 79/116

[1526] Kenz’ul-Ummal, 1927

[1527] Gurer’ul-Hikem, 5159

[1528] el-Bihar, 93/153/11

[1529] Kenz’ul-Ummal, 1871

[1530] Bakara suresi, 152. ayet

[1531] el-Bihar, 93/158/31

[1532] Kenz’ul-Ummal, 1796

[1533] a.g.e. 1797

[1534] el-Bihar, 94/151/21

[1535] a.g.e. 93/320/29

[1536] a.g.e. 77/199/1

[1537] Gurer’ul-Hikem, 8872

[1538] a.g.e. 3083

[1539] a.g.e. 9832

[1540] el-Bihar, 93/162/42

[1541] el-Bihar, 78/39/16

[1542] Gurer’ul-Hikem, 6445

[1543] a.g.e. 8876

[1544] a.g.e. 1999

[1545] Tenbih’ul-Havatir, 2/120

[1546] Gurer’ul-Hikem, 5166

[1547] a.g.e. 9832

[1548] a.g.e. 6103

[1549] a.g.e. 602-603

[1550] a.g.e. 1377

[1551] a.g.e. 1403

[1552] a.g.e. 1858

[1553] a.g.e. 4631

[1554] a.g.e. 5168

[1555] a.g.e. 9123

[1556] a.g.e. 7800

[1557] a.g.e. 5144

[1558] Nehc’ul-Belağa, 222. hutbe

[1559] a.g.e. 176. hutbe

[1560] a.g.e. 198. hutbe

[1561] Kenz’ul-Ummal, 1751

[1562] Gurer’ul-Hikem, 5169

[1563] İkbal’ul-A’mal, 3/337

[1564] Tenbih’ul-Havatir, 1/8

[1565] Gurer’ul-Hikem, 5167

[1566] a.g.e. 541

[1567] a.g.e. 1858

[1568] a.g.e. 5160

[1569] Gurer’ul-Hikem, 4040-4041

[1570] Nehc’ul-Belağa, 223. hutbe

[1571] Gurer’ul-Hikem, 5162

[1572] a.g.e. 5171

[1573] a.g.e. 5172

[1574] Nur’us-Sakaleyn, 5/725/5

[1575] Sahifet’us-Seccadiye, 106, 25. dua

[1576] Nehc’ul-Belağa, 2. hutbe

[1577] Nisa suresi, 142. ayet

[1578] el- Firdevs, 3/564/5768

[1579] el-Bihar, 77/290/2

[1580] a.g.e. 93/160/39

[1581] Sahifet’us-Seccadiye, 87, 20. dua

[1582] Uddet’ud-Dai, 235

[1583] Kenz’ul-Ummal, 1872

[1584] Ra’d suresi, 28. ayet

[1585] Gurer’ul-Hikem, 5165

[1586] el-Bihar, 94/151/21

[1587] a.g.e. s. 150/21

[1588] Gurer’ul-Hikem, 835

[1589] Enfal suresi, 45. ayet

[1590] el-Hisal, 617/10

[1591] a.g.e. s. 614/10

[1592] a.g.e. 103/102/47

[1593] a.g.e. 77/171/7

[1594] el-Bihar, 75/321/50

[1595] Emali’el-Seduk, 210/6

[1596] el-Kafi, 2/499/2

[1597] Gurer’ul-Hikem, 2374

[1598] el-Bihar, 77/86/3

[1599] a.g.e. 78/55/110

[1600] a.g.e. 93/158/33

[1601] el-Hisal, 131/138

[1602] el-Bihar, 93/154/17

[1603] Nur’us-Sakaleyn, 4/162/61

[1604] Gurer’ul-Hikem, 10359

[1605] el-Bihar, 93/159/33

[1606] a.g.e. 78/356/11

[1607] Gurer’ul-Hikem, 2091

[1608] el-Bihar, 93/158/33

[1609] Nur suresi, 37. ayet

[1610] Nahl suresi, 43. ayet

[1611] Nehc’ul-Belağa, 222. hutbe

[1612] el-Bihar, 73/36/17

[1613] a.g.e. 77/24/6

[1614] Gurer’ul-Hikem, 1467

[1615] el-Bihar, 78/165/2

[1616] el-Kafi, 1/210/1

[1617] Nur’us-Sakaleyn, 3/57/97

[1618] el-Kafi, 1/211/5

[1619] a.g.e. h. 4

[1620] el-Bihar, 11/63/1

[1621] Kenz’ul-Ummal, 1783

[1622] a.g.e. 1786

[1623] a.g.e. 1784

[1624] a.g.e. 1787

[1625] el-Bihar, 77/22/6

[1626] Gurer’ul-Hikem, 7851

[1627] Munafikun suresi, 9. ayet

[1628] el-Bihar, 73/157/2

[1629] Tenbih’ul-Havatir, 2/170

[1630] Dur’ul-Mensur, 8/179

[1631] a.g.e. s. 180

[1632] Maide suresi, 91. ayet

[1633] Gurer’ul-Hikem, 7519

[1634] a.g.e. 7520

[1635] a.g.e. 8234

[1636] el-Bihar, 78/129/1

[1637] Ta-Ha suresi, 124-126. ayetler

[1638] Zuhruf suresi, 36. ayet

[1639] el-Kafi, 8/45/8

[1640] Tefsir-i el-Mizan, 14/225

[1641] a.g.e. 18/102

[1642] Haşr suresi, 19. ayet

[1643] Gurer’ul-Hikem, 7797

[1644] a.g.e. 8875

[1645] Mustedrek’ul-Vesail, 5/397/6177

[1646] A’raf suresi, 205. ayet

[1647] el-Bihar, 5/322/7

[1648] Kenz’ul-Ummal, 1757

[1649] a.g.e. 1771

[1650] a.g.e. 1929

[1651] el-Bihar, 94/151/21

[1652] Nur suresi, 36. ayet

[1653] Kenz’ul-Ummal, 1923

[1654] Dur’ul-Mensur, 6/203

[1655] Nur’us-Sakaleyn, 3/607/182

[1656] el-Kafi, 6/256/1

[1657] Gurer’ul-Hikem, 5579

[1658] el-Bihar, 77/82/2

[1659] a.g.e. 93/163/42

[1660] Kenz’ul-Ummal, 1917

[1661] Tuhef’ul-Ukul, 95

[1662] Gurer’ul-Hikem, 362

[1663] Nehc’ul-Belağa, 396. hikmet

[1664] Gurer’ul-Hikem, 5580

[1665] el-Bihar, 77/206/1

[1666] Tuhef’ul-Ukul, 77

[1667] Nehc’ul-Belağa, 215. hutbe

[1668] el-Bihar, 44/192/4

[1669] Tuhef’ul-Ukul, 483

[1670] el-Kafi, 5/63/3

[1671] Mişkat’ul-Envar, 245

[1672] a.g.e. 50

[1673] el-Bihar, 46/100/88

[1674] Tuhef’ul-Ukul, 58

[1675] el-Bihar, 45/9

[1676] Kenz’ul-Ummal, 10504

[1677] Gurer’ul-Hikem, 2172

[1678] a.g.e. 1645

[1679] Tuhef’ul-Ukul, 286

[1680] Tuhef’ul-Ukul, 201; Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 18/84

[1681] el-Hisal, 120/110

[1682] Tuhef’ul-Ukul, 366

[1683] a.g.e. s. 360

[1684] el-Bihar, 78/159/10

[1685] a.g.e. s. 103/2

[1686] Gurer’ul-Hikem, 8217

[1687] a.g.e. 6870

[1688] Tenbih’ul-Havatir, 1/125

[1689] el-Bihar, 78/205/46

[1690] a.g.e. 75/142/2

[1691] Mean’il-Ahbar, 194/4

[1692] En’am suresi, 120. ayet

[1693] Zariyat suresi, 59. ayet

[1694] Bakara suresi, 81. ayet

[1695] Hucurat suresi, 7. ayet

[1696] el-Bihar, 78/3/51

[1697] Gurer’ul-Hikem, 1890

[1698] el-Bihar, 77/102/1

[1699] Nehc’ul-Belağa, 223. hutbe

[1700] a.g.e. 327. hikmet

[1701] Mekarim’ul-Ahlak, 2/349/2660

[1702] el-Kafi, 2/276/31

[1703] Tuhef’ul-Ukul, 204

[1704] el-Bihar, 78/159/10

[1705] a.g.e. 62/269/60

[1706] a.g.e. 78/301/1

[1707] Meheccet’ul-Beyza, 8/160

[1708] Nehc’ul-Belağa, 290. hikmet

[1709] Gurer’ul-Hikem, 7594

[1710] a.g.e. 1522

[1711] el-Bihar, 70/286/8

[1712] a.g.e. 78/187/31

[1713] En’am suresi, 160. ayet

[1714] Nehc’ul-Belağa, 31. mektup

[1715] Tuhef’ul-Ukul, 281

[1716] el-Bihar, 77/178/10

[1717] a.g.e. 73/392/3

[1718] a.g.e. s. 356/67

[1719] Gurer’ul-Hikem, 9811

[1720] a.g.e. 2677

[1721] a.g.e. 525

[1722] Kenz’ul-Ummal, 10338

[1723] el-Hisal, 119/107

[1724] Gurer’ul-Hikem, 3141

[1725] a.g.e. 3140

[1726] el-Bihar, 73/364/96

[1727] Kenz’ul-Ummal, 43869

[1728] Nur’us-Sakaleyn, 4/31/111

[1729] el-Kafi, 2/270/7

[1730] Sevab’ul-A’mal, 322/10; Tuhef’ul-Ukul, 216

[1731] Gurer’ul-Hikem, 3131

[1732] el-Bihar, 78/91/95

[1733] a.g.e. 78/159/10

[1734] Mekarim’ul-Ahlak, 1/506/1752

[1735] Nisa suresi, 48. ayet

[1736] Nehc’ul-Belağa, 153. hutbe

[1737] el-Bihar, 72/219/1

[1738] Sevab’ul-A’mal, 298/1

[1739] el-Bihar, 6/29/35

[1740] Kenz’ul-Ummal, 43770

[1741] Tuhef’ul-Ukul, 303

[1742] el-Hisal, 24/83

[1743] el-Bihar, 77/48/3

[1744] Tefsir-i Mensub ila İmam’ul-Askeri (a.s), 321/166

[1745] el-Kafi, 2/143/7

[1746] el-Bihar, 78/70/25

[1747] a.g.e. 46/247/35

[1748] En’am suresi, 120. ayet

[1749] En’am suresi, 151. ayet

[1750] Mecme’ul-Beyan, 4/590

[1751] el-Bihar, 73/359/80

[1752] Tuhef’ul-Ukul, 286

[1753] el-Bihar, 73/356/65

[1754] Mekarim’ul-Ahlak, 2/350/2660

[1755] Emali’et-Tusi, 527/1162

[1756] el-Bihar, 73/349/43

[1757] Mekarim’ul-Ahlak, 2/365/2661

[1758] Tuhef’ul-Ukul, 392

[1759] el-Kafi, 2/288/3

[1760] Emali’el-Mufid, 157/8

[1761] el-Bihar, 73/353/55

[1762] el-Hisal, 616/10

[1763] el-Kafi, 2/287/1

[1764] Nur’us-Sakaleyn, 4/204/47

[1765] el-Kafi, 2/270/10

[1766] el-Bihar, 73/363/93

[1767] Mekarim’ul-Ahlak, 2/367/2661

[1768] el-Bihar, 77/167/6

[1769] Nisa suresi, 31. ayet

[1770] Necm suresi, 32. ayet

[1771] el-Kafi, 2/276/1

[1772] a.g.e. s. 277/3

[1773] el-Bihar, 2/117/17

[1774] a.g.e. 79/9/9

[1775] Kenz’ul-Ummal, 7797

[1776] el-Bihar, 79/15/24; bak. Vesail’uş-Şia, 11/251, 46. Bölüm

[1777] el-Bihar, 77/170/7

[1778] Kenz’ul-Ummal, 4326

[1779] el-Bihar, 79/8/8

[1780] Kenz’ul-Ummal, 4325

[1781] Al-i İmran suresi, 135. ayet

[1782] el-Bihar, 6/32/40

[1783] a.g.e. 78/209/86

[1784] el-Hisal, 243/96

[1785] a.g.e. s. 228/65

[1786] el-Bihar, 73/355/62

[1787] Gurer’ul-Hikem, 3131

[1788] a.g.e. 6259

[1789] el-Bihar, 78/159/10

[1790] Gurer’ul-Hikem, 2045

[1791] a.g.e. 10762

[1792] a.g.e. 10705

[1793] a.g.e. 8823

[1794] a.g.e. 4884

[1795] Mutaffifin suresi, 14. ayet

[1796] el-Kafi, 2/268/1

[1797] el-Bihar, 73/327/10

[1798] el-Kafi, 2/273/20

[1799] İlel’uş-Şerayi’, 81/1

[1800] el-Bihar, 73/339/21

[1801] el-Hisal, 624/10

[1802] el-Kafi, 2/272/16

[1803] el-Bihar, 73/377/14

[1804] Şura suresi, 30. ayet

[1805] el-Kafi, 2/269/3

[1806] el-Bihar, 73/350/47

[1807] Tuhef’ul-Ukul, 214

[1808] el-Bihar, 81/194/52

[1809] a.g.e. 73/349/41

[1810] el-Kafi, 2/270/8

[1811] el-Hisal, 620/10

[1812] el-Kafi, 2/275/29

[1813] Emali’et-Tusi, 701/1498

[1814] Rum suresi, 41. ayet

[1815] el-Bihar, 73/329/12

[1816] Firdevs, 2/249/3169

[1817] Emali’el-Mufid, 310/2

[1818] el-Bihar, 73/374/11

[1819] Mean’il-Ahbar, 271/2

[1820] Nur’us-Sakaleyn, 5/597/24

[1821] Emali’el-Mufid, 237/1

[1822] el-Hisal, 230/71

[1823] Emali’el-Mufid, 98/8

[1824] el-Bihar, 74/137/107

[1825] el- İhtisas, 234

[1826] Gurer’ul-Hikem, 3146

[1827] Mustedrek’ul-Vesail, 5/316/5972

[1828] Guzel kokan bitki taneleri

[1829] İshal edici bir bitki özüdür.

[1830] a.g.e. 12/171/13803

[1831] el-Bihar, 73/361/87

[1832] İlel’uş-Şerayi’, 532/1

[1833] Nevadir’ur-Ravendi, 6

[1834] Nehc’ul-Belağa, 223. hutbe

[1835] el-Bihar, 81/177/18

[1836] a.g.e. s. 199/56

[1837] el-Hisal, 635/10

[1838] el-Bihar, 68/145/92

[1839] Nur’us-Sakaleyn, 5/195/42

[1840] el-Bihar, 67/236/54

[1841] Sevab’ul-A’mal, 229/1

[1842] el-Bihar, 67/244/83

[1843] Deaim’ul-İslam, 1/218

[1844] el-Bihar, 67/244/83

[1845] a.g.e. 81/186/39

[1846] a.g.e. s. 197/54

[1847] a.g.e. 81/186/41

[1848] a.g.e. h. 40

[1849] Kenz’ul-Ummal, 44154

[1850] el-Bihar, 77/42/10

[1851] ed- Ed- Da’vat li’r Ravendi, 120/288

[1852] a.g.e. h. 285

[1853] el-Bihar, 68/146/94

[1854] ed- Dea’vat li’r Ravendi, 54/141

[1855] Tuhef’ul-Ukul, 38

[1856] el-Bihar, 67/244/83

[1857] Emali’el-Seduk, 404/12

[1858] el-Bihar 81/192/49

[1859] Hud suresi, 114. ayet

[1860] Talak suresi, 5. ayet

[1861] el-Bihar, 82/220/41

[1862] Emali’et-Tusi, 186/312

[1863] Nur’us-Sakaleyn, 2/402/238

[1864] Nehc’ul-Belağa, 191. hutbe

[1865] el-Bihar, 71/395/74

[1866] el-Kafi, 2/107/7

[1867] Nehc’ul-Belağa, 24. hikmet

[1868] el-Bihar, 78/67/5

[1869] a.g.e. 59/196/61

[1870] Emali’el-Seduk, 404/11

[1871] el-Bihar, 99/50/46

[1872] Nehc’ul-Belağa, 110. hutbe

[1873] el-Bihar, 5/329/25

[1874] Emali’el-Seduk, 68/4

[1875] Emali’el-Mufid, 283/8

[1876] el-Bihar, 74/197/32

[1877] el-Kafi, 2/157/31

[1878] Gurer’ul-Hikem, 7594-7595

[1879] el-Bihar, 73/364/96

[1880] Nehc’ul-Belağa, 371. hikmet

[1881] a.g.e. 323. hikmet

[1882] el-Bihar, 77/121/20

[1883] Nehc’ul-Belağa, 299. hikmet

[1884] el-Bihar, 73/317/4

[1885] Gurer’ul-Hikem, 223

[1886] el-Bihar, 78/226/95

[1887] el-Kafi, 2/338/1

[1888] a.g.e. s. 135/21

[1889] el-Bihar, 14/47/34

[1890] Kasas suresi, 83. ayet

[1891] el-Kafi, 2/297/1

[1892] a.g.e. s. 315/3

[1893] a.g.e. s. 299/8

[1894] el-Hisal, 330/27

[1895] Gurer’ul-Hikem, 3930

[1896] Mekarim’ul-Ahlak, 1/66/70

[1897] el-Kafi, 2/69/7

[1898] a.g.e. s. 297/3

[1899] a.g.e.h. 2

[1900] a.g.e. s. 299/7

[1901] Mean’il-Ahbar, 180/1

[1902] el-Kafi, 2/298/5

[1903] Tuhef’ul-Ukul, 321

[1904] Gurer’ul-Hikem, 3950

[1905] el-Bihar, 75/272/2

[1906] el-Hisal, 271/10

[1907] Nehc’ul-Belağa, 176. hikmet

[1908] Tuhef’ul-Ukul, 96

[1909] Gurer’ul-Hikem, 8868

[1910] Mustedrek’ul-Vesail, 12/173/13810

[1911] Gurer’ul-Hikem, 8014

[1912] a.g.e. 4810

[1913] Yunus suresi, 64. ayet

[1914] Yusuf suresi, 4

[1915] Yusuf suresi 21. ayet

[1916] el-Kafi, 8/90/60

[1917] el-Bihar, 61/180/41

[1918] Dur’ul-Mensur, 4/375

[1919] el-Bihar, 61/177/39

[1920] el-Kafi, 8/90/59

[1921] Gurer’ul-Hikem, 1610

[1922] Dur’ul-Mensur, 4/374

[1923] a.g.e. s. 376

[1924] a.g.e. 4/377

[1925] el-Mumin, 35/71

[1926] el-Kafi, 8/90/58

[1927] el-Bihar, 61/182/45

[1928] Menakıb-i İbn-i Şehr-i Aşub, 1/44

[1929] el-Kafi, 8/90/61

[1930] el-Bihar, 61/191/58

[1931] Dur’ul-Mensur, 4/378

[1932] Kenz’ul-Ummal, 41385

[1933] el-Kafi, 8/91/62

[1934] el-Bihar, 4/222/4

[1935] Emali’el-Seduk, 125/16

[1936] a.g.e. 131/1

[1937] Kenz’ul-Ummal, 41392

[1938] a.g.e. 41390

[1939] el-Kafi, 8/336/530

[1940] Kenz’ul-Ummal, 41395

[1941] el-Kafi, 8/142/106

[1942] Tuhef’ul-Ukul, 50

[1943] el- İhtisas, 241

[1944] el-Bihar, 61/172/31

[1945] a.g.e. s. 591/58

[1946] Durret’ul-el-Bahire, 43

[1947] el-Bihar, 82/237/1

[1948] Cami’ul-Ehadis, 215

[1949] Enfal suresi, 47. ayet

[1950] Emali’el-Seduk, 398/8

[1951] Gurer’ul-Hikem, 9661

[1952] a.g.e. 1577

[1953] Mustedrek’ul-Vesail, 1/109/111

[1954] Nehc’ul-Belağa, 276. hikmet; Şerh-i Nehc’ul-Belağa, 19/167/282, Riya yerine risa vardır.

[1955] Mekarim’ul-Ahlak, 2/360

[1956] Tuhef’ul-Ukul, 292

[1957] A’lam’ud-Din, 295

[1958] Nehc’ul-Belağa, 32. hutbe

[1959] Kenz’ul-Ummal, 7483

[1960] a.g.e. 7485

[1961] el-Kafi, 2/295/7

[1962] Mustedrek’ul-vesail, 1/112/121

[1963] el-Kafi, 2/293/1

[1964] Munyet’ul-Murid, 318

[1965] Mustedrek’ul-Vesail, 1/106/106

[1966] Uddet’ud-Dai, 203

[1967] Tenbih’ul-Havatir, 1/187

[1968] Mekarim’ul-Ahlak, 2/253

[1969] el-Kafi, 2/295/9

[1970] Sevab’ul-A’mal, 2/289

[1971] Tenbih’ul-Havatir, 1/186

[1972] Emali’el-Seduk, 466/22

[1973] Kehf suresi, 110. ayet

[1974] el-Kafi, 2/294/4

[1975] Nur’us-Sakaleyn, 3/316/269

[1976] Tefsir’ul Kumi, 2/47

[1977] a.g.e.

[1978] el-Bihar, 72/301/40

[1979] Tuhef’ul-Ukul, 151

[1980] Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 2/179

[1981] Uddet’ud-Dai, 214

[1982] el-Kafi, 2/293/3

[1983] Mustedrek’ul-Vesail, 1/107/109

[1984] Sevab’ul-A’mal, 337/1

[1985] el-Bihar, 8/325/102

[1986] Zuhd lil Huseyin b. Said, 63/166

[1987] el-Bihar, 72/305/52

[1988] Munyet’ul-Murid, 134

[1989] Tuhef’ul-Ukul, 22

[1990] Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 2/180

[1991] el-Kafi, 2/295/8

[1992] el-Hisal, 121/113

[1993] el-Kafi, 2/297/18

[1994] Nur’us-Sakaleyn, 3/316/269

[1995] el-Bihar, 72/294/18

[1996] a.g.e. s. 301/39

[1997] Kurb’ul-İsnad, 86/281

[1998] el-Bihar, 72/303/48

[1999] el-Kafi, 2/296/16

[2000] Uddet’ud-Dai, 221

[2001] Kurb’ul-İsnad, 135/475

[2002] Sevab’ul-A’mal, 213/1

[2003] Uyun-u Ahbar’ir-Rıza (a.s), 2/38/105

[2004] Felah’us-Sail, 36

[2005] Uddet’ud-Dai, 220

[2006] Kenz’ul-Ummal, 5273

[2007] Deaim’ul-İslam, 1/241

[2008] el-Bihar, 75/421/79

[2009] Metalib’us-Suul, 53

[2010] Emali’el-Seduk, 322/4

[2011] el-Cami’us-Sağir, 1/263/1725

[2012] el-Bihar, 72/305/52

[2013] Gurer’ul-Hikem, 6919

[2014] el-Bihar, 78/81/76

[2015] Gurer’ul-Hikem, 2567

[2016] a.g.e. 2569

[2017] Nehc’ul-Belağa, 48. hikmet

[2018] el-Bihar, 78/237/73

[2019] Gurer’ul-Hikem, 5426

[2020] Nehc’ul-Belağa, 173. hikmet

[2021] Gurer’ul-Hikem, 7865

[2022] Nehc’ul-Belağa, 343. hikmet

[2023] Nur’us-Sakaleyn, 4/217/102

[2024] Gurer’ul-Hikem, 2570

[2025] el-Bihar, 94/156/22

[2026] Gurer’ul-Hikem, 5476

[2027] a.g.e. 5902

[2028] a.g.e. 8048

[2029] a.g.e. 7909

[2030] a.g.e. 6646

[2031] a.g.e. 3022

[2032] a.g.e. 3152

[2033] a.g.e. 5011

[2034] Emali’el-Seduk, 322/4

[2035] el-Bihar, 75/105/41

[2036] Gurer’ul-Hikem, 1208

[2037] a.g.e. 1510

[2038] Nehc’ul-Belağa, 161. hikmet

[2039] a.g.e. 211. hikmet

[2040] el-Bihar, 75/105/39

[2041] Gurer’ul-Hikem, 9471

[2042] a.g.e. 7480

[2043] el-Bihar, 75/105/41

[2044] Nehc’ul-Belağa, 179. hikmet

[2045] a.g.e. 215. hikmet

[2046] Emali’et-Tusi, 301/595

[2047] el-Bihar, 2/60/1

[2048] Nehc’ul-Belağa, 339. hikmet

[2049] Gurer’ul-Hikem, 1806

[2050] el-Bihar, 78/113/7

[2051] A’lam’ud-Din, 298

[2052] Gurer’ul-Hikem, 1213

[2053] a.g.e. 6173

[2054] a.g.e. 5674

[2055] a.g.e. 3638

[2056] Nehc’ul-Belağa, 86. hikmet

[2057] el-Bihar, 75/105/39

[2058] Gurer’ul-Hikem, 10278

[2059] Şerh-i Nehc’ul-Belağa-i İbn-i Ebi’l-Hadid, 18/42

[2060] Nehc’ul-Belağa, 4. hutbe

[2061] Kenz’ul-Ummal, 915

[2062] a.g.e. 1048

[2063] a.g.e. 1051

[2064] a.g.e. 1640

[2065] Nehc’ul-Belağa, 87. hutbe

[2066] Kenz’ul-Ummal, 918

[2067] a.g.e. 14110

[2068] Nehc’us-Saade, 2/79

[2069] el-Kafi, 5/147/12

[2070] Emali’el-Seduk, 395/1

[2071] a.g.e. 346/1

[2072] Kenz’ul-Ummal, 9760-9784

[2073] Sunen-u Ebi Davud, 3331

[2074] el-Hisal, 101/55

[2075] Fıkh’ur-Rıza (a.s), 256

[2076] Bakara suresi, 275-276. ayetler

[2077] Tefsir’ul Kumi, 1/93

[2078] Mustedrek’ul-Vesail, 13/332/15508

[2079] Kenz’ul-Ummal, 31857

[2080] Tefsir’ul Ayyaşi, 1/152/503

[2081] Kenz’ul-Ummal, 43958

[2082] Sevab’ul-A’mal, 336/1

[2083] Mustedrek’ul-Vesail, 13/330/15500

[2084] Emali’el-Seduk, 153/7

[2085] el-Bihar, 103/116/6

[2086] Nur’us-Sakaleyn, 1/295/1177

[2087] el-Bihar, 103/117/13

[2088] Kenz’ul-Ummal, 9754

[2089] a.g.e. 9772

[2090] a.g.e. 9773

[2091] el-Bihar, 103/119/23 Hadisin tamamına bak.

[2092] a.g.e. 78/201/32

[2093] Vesail’uş-Şia, 12/425/10

[2094] el-Bihar, 103/119/24

[2095] a.g.e. s. 117/16

[2096] Nehc’ul-Belağa, 447. hikmet

[2097] el-Bihar, 103/118/17

[2098]- Rum/1-2

[2099] Nehc’ul-Belağa, 156. hutbe

[2100] Mustedrek’ul-Vesail, 13/333/15513

[2101] Bakara suresi, 276. ayet

[2102] el-Bihar, 103/117/12

[2103] el-Fakih, 3/279/4005

[2104] Kenz’ul-Ummal, 8105

[2105] a.g.e. 8106

[2106] a.g.e. 8107

[2107] Bakara suresi, 278-279. ayetler

[2108] el-Kafi, 5/147/11

[2109] Mustedrek’ul-Vesail, 13/334/15519

[2110] el-Bihar, 53/102/125

[2111] a.g.e. s. 113/17

[2112] Uyun-u Ahbar’ir-Rıza (a.s), 2/201/1

[2113] Gaybet’ut-Tusi, 459/470

[2114] el-Bihar, 53/90/94

[2115] a.g.e. s. 60/48

[2116] a.g.e. s. 59/46

[2117] el-Bihar, 53/77/85

[2118] a.g.e. s. 39/1

[2119] a.g.e. h. 2

[2120] a.g.e. s. 40/7

[2121] a.g.e. s. 46/19

[2122] a.g.e. s. 47/20

[2123] a.g.e. s. 62/52

[2124] a.g.e. s. 76/81

[2125] a.g.e. h. 82

[2126] a.g.e. s. 90/95

[2127] a.g.e. 53/39/1

[2128] Tefsir’ul Kumi, 2/76

[2129] el-Bihar, 53/40/5

[2130] a.g.e. s. 74/73

[2131] Bakara suresi, 218. ayet

[2132] Emali’el-Mufid, 207/38

[2133] Nehc’ul-Belağa, 21. mektup

[2134] el-Bihar, 78/164/1

[2135] Nehc’ul-Belağa, 160. hutbe bak. Kelamın tamımına.

[2136] el-Kafi, 2/68/5

[2137] Nehc’ul-Belağa, 150. hikmet

[2138] el-Bihar, 94/156/22

[2139] Nehc’ul-Belağa, 82. hikmet

[2140] Gurer’ul-Hikem, 2511

[2141] el-Bihar, 8/57/72

[2142] Kenz’ul-Ummal, 5904

[2143] el-Kafi, 5/83/2, 3

[2144] Emali’el-Seduk, 150/7

[2145] Feth suresi, 29. ayet

[2146] Hadid suresi, 27. ayet

[2147] Beled suresi, 17-18. ayetler

[2148] Kenz’ul-Ummal, 5969

[2149] Emali’el-Seduk, 174/9

[2150] Gurer’ul-Hikem, 2422

[2151] a.g.e. 6255

[2152] Kenz’ul-Ummal, 15614

[2153] a.g.e. 5971

[2154] a.g.e. 5992

[2155] a.g.e. 5965

[2156] a.g.e. 5972

[2157] a.g.e. 5966

[2158] a.g.e. 5967

[2159] a.g.e. 5989

[2160] a.g.e. 10381

[2161] a.g.e. 5968

[2162] a.g.e. 5964

[2163] el-Bihar, 74/405/2

[2164] Emali’el-Seduk, 20/8

[2165] Kenz’ul-Ummal, 5983

[2166] a.g.e. 6055

[2167] Emali’el-Mufid, 222/1

[2168] Kenz’ul-Ummal, 5970

[2169] Nehc’ul-Belağa, 20. hikmet

[2170] a.g.e. 140. hutbe

[2171] a.g.e. 183

[2172] a.g.e. 223

[2173] Rum suresi, 50. ayet

[2174] Nehc’ul-Belağa, 1. hutbe

[2175] a.g.e.

[2176] Kenz’ul-Ummal, 10464

[2177] a.g.e. 10407

[2178] Gafir suresi, 7. ayet

[2179] En’am suresi, 147. ayet

[2180] A’raf suresi, 156. ayet

[2181] Emali’et-Tusi, 173/292

[2182] Tuhef’ul-Ukul, 399

[2183] el-Bihar, 78/153/17

[2184] a.g.e. s. 159/10

[2185] Kenz’ul-Ummal, 5668

[2186] a.g.e. 10387

[2187] a.g.e. 10461

[2188] el-Bihar, 94/157/22

[2189] En’am suresi, 54. ayet

[2190] En’am suresi, 12. ayet

[2191] el-Kafi, 8/52/16

[2192] Kenz’ul-Ummal, 10390

[2193] A’raf suresi, 56. ayet

[2194] Nisa suresi, 175. ayet

[2195] Bakara suresi, 155-157. ayetler

[2196] el-Bihar, 78/164/1

[2197] Nehc’ul-Belağa, 103. hutbe

[2198] Gurer’ul-Hikem, 4209

[2199] a.g.e. 4317

[2200] a.g.e. 4343

[2201] a.g.e. 5415

[2202] a.g.e. 3353

[2203] Kenz’ul-Ummal, 44154

[2204] Al-i İmran suresi, 131-132. ayetler

[2205] En’am suresi, 155. ayet

[2206] Nur suresi, 56. ayet

[2207] Neml suresi, 46. ayet

[2208] Gurer’ul-Hikem, 5430

[2209] a.g.e. 8965

[2210] Kenz’ul-Ummal, 21324

[2211] a.g.e. 31325

[2212] Tenbih’ul-Havatir, 2/120

[2213] Gurer’ul-Hikem, 5204

[2214] a.g.e. 5205

[2215] Nehc’ul-Belağa, 143. hutbe

[2216] a.g.e. 103. hutbe

[2217] Gurer’ul-Hikem, 5207

[2218] a.g.e. 5208

[2219] a.g.e. 5209

[2220] a.g.e. 5210

[2221] a.g.e. 5211

[2222] a.g.e. 5212 “Müminin hüznü kalbinde sevinci yüzünde olur” hadisine işaret oalbilir.

[2223] el-Bihar, 78/46/59

[2224] Tuhef’ul-Ukul, 210

[2225] Gurer’ul-Hikem, 5217

[2226] Nehc’ul-Belağa, 76. hutbe

[2227] Gurer’ul-Hikem, 5214

[2228] Nehc’ul-Belağa, 205. hutbe

[2229] Gurer’ul-Hikem, 5216

[2230] a.g.e. 5218

[2231] Nehc’ul-Belağa, 176. hutbe

[2232] Gurer’ul-Hikem, 5219

[2233] a.g.e. 5220

[2234] a.g.e. 5221

[2235] Haram ayı olduğu için Recep ayında mazlumun feryadı ve katliam hareketleri işitilmediğinden  “sağır” olarak adlandırılmıştır.

[2236] Sevab’ul-A’mal, 78/4

[2237] Uyun-u Ahbar’ir-Rıza (a.s), 2/71/331

[2238] el-Bihar, 97/39/24

[2239] a.g.e. s. 47/33

[2240] Ra’d suresi, 19-21. ayetler

[2241] el-Bihar, 74/98/40

[2242] el-Kafi, 2/150/1

[2243] a.g.e. 2/152/15

[2244] Nehc’ul-Belağa, 23. hutbe

[2245] el-Bihar, 74/105/67

[2246] el-Kafi, 2/344/3

[2247] a.g.e. s. 157/30

[2248] a.g.e. s. 150/4

[2249] a.g.e. s. 152/12

[2250] a.g.e. s. 157/31

[2251] Emali’el-Seduk, 173/8

[2252] el-Bihar, 74/94/23

[2253] Kenz’ul-Ummal, 6911

[2254] el-Bihar, 74/288/2

[2255] a.g.e. s. 89/5

[2256] a.g.e. s. 91/15

[2257] Emali’et-Tusi, 481/1049

[2258] a.g.e.

[2259] el-Kafi, 2/155/21

[2260] Emali’el-Seduk, 174/9

[2261] Kenz’ul-Ummal, 6920

[2262] el-Bihar, 74/96/28

[2263] a.g.e. s. 99/45

[2264] a.g.e. s. 103/61

[2265] el-Kafi, 2/151/5

[2266] Kenz’ul-Ummal, 6929

[2267] el-Kafi, 2/347/6

[2268] el-Hisal, 345/12

[2269] Emali’et-Tusi, 208/357

[2270] el-Bihar, 74/400/41

[2271] el-Hisal, 50/60

[2272] el-Bihar, 74/100/50

[2273] Ra’d suresi, 25. ayet

[2274] Muhammed suresi, 22-23. ayet

[2275] el-Kafi, 2/374/2

[2276] a.g.e. s. 348/8

[2277] el-Hisal, 179/243

[2278] el-Bihar, 74/94/23

[2279] el-Kafi, 2/347/7

[2280] a.g.e. s. 346/2

[2281] Gurer’ul-Hikem, 3251

[2282] a.g.e. 4930

[2283] Kenz’ul-Ummal, 6978

[2284] a.g.e. 6974

[2285] a.g.e. 6986

[2286] a.g.e. 6914

[2287] Tuhef’ul-Ukul, 57

[2288] el-Hisal, 613/10

[2289] el-Kafi, 2/151/9

[2290] Kenz’ul-Ummal, 5335

[2291] a.g.e. 5336

[2292] a.g.e. 5334

[2293] Mustedrek’ul-Vesail, 1/144/214

[2294] Kenz’ul-Ummal, 5538

[2295] el-Bihar, 80/335/6

[2296] Nur’us-Sakaleyn, 3/88/233

[2297] el-Bihar, 2/272/5

[2298] Kenz’ul-Ummal, 1733