Resulullah (s.a.a)
ţöyle buyurmuţtur: “Mizan’ul-Hikmet (hikmetin ölçüsü) benim,
Ali de onun dilidir” (Ýhkak’ul-Hak, 6/46)
Mizan’ul Hikmet
5. Cilt
Muhammed Muhammedi REYŢEHRÝ
Çeviri
Kadri ÇELÝK
Tatbik
Nuri DÖNMEZ
Ýçindekiler
184. Konu
el-Ýrtidad
Ýrtidat-Dinden
Dönmek
F Vesail’uţ-Ţia,
18/544, Ebvab-u Had’il-Murted
F Kenz’ul-Ummal,
1/311-316, el-Ýrtidad-u ve Ahkamuhu
F el-Bihar,
79/215/97. bölüm Hadd’ul-Mürtedi ve Ahkamuhu
Kur’an:
“Muhammed,
ancak bir peygamberdir. Ondan önce de peygamberler geçmiţti. Ölür veya
öldürülürse gerisin geriye mi döneceksiniz? Geriye dönen, Allah'a hiç bir zarar
vermez. Allah ţükredenlerin mükafatýný yakýnda verecektir.”[1]
7092. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ben öldüđüm zaman
sizin öncünüz olacađým ve vaadedilen yeriniz (Kevser) havuzudur...” Ben ţöyle
derim: “Ey Rabbim! Bunlar benim ümmetimdir.” Bana ţöyle denir: “Senden sonra
neler yaptýklarýný ve gerisin geriye dönerek mürted olduklarýný sen
bilmiyorsun.”[2]
7093. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz ben havuzun
kenarýnda sizleri beklerim. Allah’a yemin olsun ki önümden bazý kimseler geçer
ve ben ţöyle derim: “Rabbim, bunlar benim ümmetimdendir.” Allah ţöyle buyurur:
“Senden sonra neler yaptýklarýný ve sürekli gerisin geriye döndüklerini
bilmiyorsun.”[3]
7094. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Resulü’nü bu
dünyadan aldýktan sonra bir bölük topuklarý üzerinde geri döndüler. Helak
edici çeţitli yollarda yürüdüler. Ýçlerinden geçen batýl inançlara dayandýlar.”[4]
7095. Ýmam
Ali (a.s), Muaviye’ye yazdýđý bir mektubunda ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlarýn
bir çođunu azgýnlýđýnla aldatýp helak ettin, daldýđýn fitne denizinin
dalgalarýna attýn. Böylece zulüm karanlýklarýna, ţüphenin azgýn dalgalarýna
daldýlar. Onlar, dođru yoldan ayrýlýp, topuklarý üzerinde gerisin geriye
döndüler.”[5]
7096. Ýmam
Ali (a.s), Hariciler’e hitaben ţöyle buyurmuţtur: “Yürüdüđünüz en kötü yoldan geri dönün. Ayak
izinize gerisin geriye dönüţ yapýn. (yerinize dönün, hakka itaat edin.)”[6]
Kur’an:
“Ýçinizden dininden dönüp kâfir olarak ölen olursa, bunlarýn amelleri dünya ve ahirette boţa gitmiţ olur. Ýţte cehennemlikler onlardýr, onlar orada temellidirler.”[7]
bak. Al-i Ýmran, 86, 91; Nisa, 137; Maide, 54;
Muhammed, 25
7097. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim dinini
deđiţtirirse onu öldürün.”[8]
7098. Ýmam
Bakýr (a.s), kendisine, dinden dönenin hükmünü soran Muhammed b. Müslim’e ţöyle
buyurmuţtur: “Her kim Ýslam’dan yüz çevirir ve
Allah’ýn Muhammed’e (s.a.a) nazil buyurduđu ţeyi inkar ederse tövbesi kabul
edilmez, öldürülmesi gerekir, eţi kendisinden boţanmýţ olur ve mirasý çocuklarý
arasýnda bölüţtürülür.”[9]
7099. Ýmam
Ali (a.s), kendisine, “Ben Zýndýk olan bir grup Müslümanla ve zýndýk olan bir
grup Hýristiyan’la karţýlaţtým. (Ne yapmam gerekir?)” diye yazan valilerinden
birine ţöyle buyurmuţtur: “Dünyaya Müslüman
gelen, ama sonradan dinden dönen mürtedlerin boynunu vur ve onlardan tövbe etmelerini
isteme. Ama Müslüman olarak dünyaya gelmeyen (sonradan Ýslam’ý kabul ettikleri
halde irtidad eden) kimseleri tövbeye zorla. Eđer tövbe etmezlerse boyunlarýný
vur. Ama Hýristiyanlarýn inançlarý Zýndýklarýn inancýndan daha kötüdür.”[10]
7100. Ebu
Osman Nehdi ţöyle diyor: “Ali (a.s) Müslüman
olduktan sonra kafir olan birine tövbe etmesi için bir ay izin verdi. Ama o
tövbe etmeyince Ali (a.s) onu öldürdü.”[11]
7101. Ýmam
Zeyn’ul Abidin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ali
(a.s) Zýndýk olanlarý tövbeye zorluyordu. Ama Müslüman olarak dünyaya gelen
(sonradan zýndýk olan) kimselerin tövbesini kabul etmiyor ve ţöyle buyuruyordu:
“Biz sadece dinimizi sonradan kabul edip dinden dönen kimseleri tövbeye davet
ederiz, ama Müslüman olarak dünyaya gelen kimseleri tövbeye davet etmeyiz.”[12]
7102. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sadece bir dini
kabul eden ve sonra da ondan dönen kimseler tövbeye davet edilir, ama Müslüman
olarak dođup irtidad eden kimseleri öldürürüz ve tövbelerini de kabul etmeyiz.”[13]
7103. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýslam’dan irtidad
eden kimsenin karýsý ondan boţanmýţ olur (kendiliđinden boţanýr), onun kestiđi
hayvan yenmez ve tövbe etmesi için kendisine üç gün mühlet verilir. Eđer tövbe eder
ve dönerse tövbesi kabul edilir. Eđer tövbe etmez ve aziz ve celil olan Allah’ýn
emrine dönmezse dördüncü gün öldürülür.”[14]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 18/544, 1. Bölüm
7104. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýman sahibi olduđu
dönemde hayýrlý iţ yapan, fitneye düţtüđü için kafir olan ve sonra da tövbe
eden kimseye imaný zamanýnda yaptýđý her hayýrlý iţ yazýlýr ve hesaplanýr,
sonradan tövbe ettiđi küfrü o amelleri batýl etmez.”[15]
7105. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim mümin olur,
hacca gider, imaný zamanýnda güzel iţler yapar, ama sonra imanýndan bir fitneye
düţer, kafir olur ve sonra da tövbe ederek tekrar iman ederse, ilk iman ettiđi
zamanda yaptýđý tüm salih ameller kendisi için hesaplanýr ve onlardan hiç bir
ţey (küfrü sebebiyle) batýl olmaz.”[16]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 1/96, 30. Bölüm
7106. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim Allah-u
Teala’yý yaratýklarýna benzetilirse müţriktir. Her kim de Allah’ýn nehyettiđi
bir ţeyi kendisine isnad ederse kafirdir.”[17]
7107. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim Allah’ý,
insanlarýn yüzü gibi bir yüzle nitelendirirse kafirdir.”[18]
7108. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cebre inanan kimse
kafirdir. Tefvize inanan kimse ise müţriktir.[19]”[20]
7109. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim tenasüh
inancýna (reankarnasyona) inanýrsa yüce Allah’a karţý kafir olur, cennet ve
cehennemi yalanlamýţ sayýlýr.”[21]
7110. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim ehli
olmadýđý halde imamet iddiasýnda bulunursa kafirdir.”[22]
7111. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim Allah ve Resulü
(s.a.a) hakkýnda ţekkederse kafirdir.”[23]
7112. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bizim sevgimiz iman,
düţmanlýđýmýz ise küfürdür.”[24]
7113. Ýmam
Bakýr(a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah nezdinde
deđiţikliđi olmayan kesin iţlerden biri de Kaim’imizin (Hz. Mehdi’nin)
kýyamýdýr. Her kim bunda ţekkederse münezzeh olan Allah’ý kafir ve inkarcý
olarak karţýlar.”[25]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 18/557, 10. Bölüm; er-Ruţvet, 151. Bölüm; el-Kufr, 3493. Bölüm
185. Konu
er-Rizk
Rýzýk
F el-Bihar,
5/143, 5. bölüm, el-Erzak ve’l-Es’ar
F Kenz’ul-Ummal,
4/22, el-Ýcmal fi Taleb’ir-Rizk
F El-Bihar,
103/1, Ebvab’ul-Mekasib ve s. 90; Ebvab’ut-Ticarat ve’l-Buyu’
bak.
F 54.
konu, et-Ticaret; 107. konu, el-Haram; 124. konu, el-Helal; 450. konu,
el-Kanaat; 459. konu; el-Kesb; 500. konu, el-Mal; 230. Ýsraf
F el-Hýrs,
792. bölüm; et-Tevekkül, 4187. bölüm
Kur’an:
7114. Eski
vahiyde (önceki Peygamberlere vahyedilenler arasýnda) ţöyle yer almýţtýr: “Ey
Ademođlu! Ben seni topraktan, sonra nutfeden yarattým ve seni yaratmakta aciz
kalmadým. Sana bir parça ekmek vermekten mi aciz kalacađým?”[27]
7115. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Lokman ođluna ţöyle
öđüt vermiţtir: “Ey ođulcađýzým! Her kimin rýzýk elde etmekte yakini az ve
niyeti gevţek olursa, hiç bir kazanç ve tedbiri olmaksýzýn Allah Tebarek ve
Teala’nýn kendisini, yaratýlýţtaki üç merhalede de rýzýklandýrmasý nüktesinden
ibret almalýdýr. O halde Allah Tebarek ve Teala dördüncü aţamada da ona rýzkýný
verecektir... Annesinin rahminde, annesinin sütünden ve anne babasýnýn
kazancýndan rýzkýný tayin etti. Sonunda büyüdü, aklý kemale erdi ve bađýmsýz
olarak kendi kazancýný elde etmeye çalýţtý. Bu durumda kendini sýkýntýya saldý,
rabbine kötümser oldu; fakirlikten korktuđu ve Allah Tebarek ve Teala’nýn
vaadine yakini az olduđu için mali haklarýný görmezlikten geldi, kendisini ve
ailesini zorluđa düţürdü.”[28]
7116. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kýzlarýnýn durumunun
ýslah olmasý için, iyiliklerinin kat kat artmasý ve kötülüklerinin ortadan
kalkmasý için kendisine ümit bađladýđýn Allah’a ümit bađla.”[29]
Kur’an:
“Dođrusu
senin Rabbin dilediđi kimsenin rýzkýný geniţletir ve bir ölçüye göre verir. O
kullarýný gören ve haberdar olandýr.”[30]
“Daha dün onun yerinde olmayý dileyenler: “Demek Allah
kullarýndan dilediđinin rýzkýný geniţletip bir ölçüye göre veriyor. Eđer Allah
bize lütfetmiţ olmasaydý, bizi de yerin dibine geçirirdi. Demek ki küfredenler
baţarýya eremezler” demeye baţladýlar.”[31]
“De ki: “ţüphesiz Rabbim rýzký dilediđine geniţletir ve bir
ölçüye göre verir, fakat insanlarýn çođu bilmezler.”[32]
bak.
Rad, 26; Ankebut, 62; Rum, 37. Zumer, 52; Ţura; 12.
7117. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Gerçekten de rýzýk
yađmur damlalarý gibi gökyüzünden yere iner, herkese ayrýlan miktar
eksiksiz-artýksýz gelir çatar. Dolayýsýyla birinizin kardeţinizin aile veya
malýnda, ya da bizzat kendi üzerinde bir fazlalýk görmesi fitne-fesada
düţmesine neden olmamalýdýr.”[33]
7118. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Rýzký azaltmak veya
çođaltmak sadece rezzak olan Allah’ýn elindedir.”[34]
7119. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah rýzýklarýný
bölüţtürdü; eserlerini, amellerini ve sayýlarýný saydý.”[35]
Kur’an:
“Eđer Allah rýzký kullarýnýn hepsine bol bol verseydi,
yeryüzünde azgýnlýk ederlerdi. Ama O, dilediđini bir ölçüye göre indirir.
Dođrusu O, kullarýndan haberdardýr, onlarý görendir.”[36]
“Allah rýzýkta kiminizi diđerlerine üstün tutmuţtur. Üstün
kýlýnanlar, emirleri altýnda bulunanlarýn rýzýklarýný vermezler. Oysa rýzýkta
hepsi eţittir. Allah'ýn nimetini bile bile inkar mý ediyorlar?”[37]
“Allah'ýn sizi birbirinizden üstün kýldýđý ţeyleri temenni
etmeyin. Erkeklere, kazandýklarýndan bir pay, kadýnlara da kazandýklarýndan bir
pay vardýr. Allah'tan bol nimet isteyin. Dođrusu Allah her ţeyi bilir.”[38]
7120. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “O, rýzký azaltýp
çođaltarak düzenlemiţ; dar ve geniţ olarak bölmüţtür. Bu düzeni; kolayýný ve
zorunu isteyecek olanlarý tespit etmek, zengin ve fakirin ţükrünü ve sabrýný
denemek için adalet üzere kurmuţtur.”[39]
7121. Ýmam
Ali (a.s), Allah-u Teala’nýn, “Bilin
ki mallarýnýz ve evlatlarýnýz ancak bir fitnedir” ayeti hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Bu
ayetin manasý da ţudur: Allah-u Teala, rýzkýna karţý çýkanlarla, kendi payýna
rýzayet gösterenlerin açýkça ortaya çýkmasý için evlat ve mallarla insanlarý
imtihan etmektedir.”[40]
bak.
Bela, 396. Bölüm
Kur’an:
“Nice canlýlar vardýr ki, rýzýklarýný kendileri elde
edemezler. Sizin de onlarýn da rýzkýný Allah verir. O, iţiten ve bilendir.”[41]
“Yeryüzünde yaţayan bütün canlýlarýn rýzký ancak Allah'a
aittir. O, canlýlarý babalarýn sulbünde kararlaţmýţ ve analarýn rahminde
kararlaţmakta iken de bilir. Her ţey apaçýk bir kitaptadýr.”[42]
7122. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her canlýnýn rýzký
vardýr.”[43]
7123. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bir baksanýza ţu
karýncanýn o küçücük cüssesine, ţeklinin inceliklerine! Neredeyse gözler onu
göremiyor... Oysa ki rýzký garanti altýna alýnmýţ, kendisine gereken uygun
rýzýklarla rýzýklandýrýlmýţtýr. Bol bol veren ve mutlak kudret sahibi Allah, sarp
bir kayanýn içinde veya sert taţlarýn üzerinde bile olsa onlarý ihmal etmez,
mahrum býrakmaz.”[44]
7124. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýţte ţu karga, ţu kartal,
ţu güvercin, ţu da devekuţu! Her kuţu bir isimle çađýrdý ve her birinin rýzkýný
üstlendi.”[45]
7125. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yaratýklarý, onun
rýzkýný yiyenlerdir. Onlarýn rýzkýný garantilemiţ, yiyeceklerini takdir etmiţtir.”[46]
7126. Ýmam
Zeyn’ul Abidin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Onlardan her bir ruh için
paylaţtýrýlmýţ belli bir rýzk tayin etti. O, birine çok rýzk verdi mi kimse onu
azaltamaz; birine de az verdi mi kimse onu çođaltamaz.”[47]
bak. el-Bihar, 103/36 ve 14/363
7127. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Rýzký taleb edin.
Ţüphesiz rýzýk, talibine garantilenmiţtir.”[48]
7128. Ýmam
Sadýk (a.s), kendisine, “Dua et ki Allah rýzkýmý kullarýnýn elinde karar
kýlmasýn” diyen Ebu Ubeyde’ye ţöyle buyurmuţtur: “Allah
böyle bir ţey yapmaz, Allah kullarýnýn rýzkýný birbirlerinin elinde karar
kýlmýţtýr. Ama Allah’tan rýzkýný hayýrlý kimselerin elinde karar kýlmasýný
dile. Ţüphesiz bu da insanýn saadetindendir.”[49]
7129. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Helal rýzýk taleb
etmekten el çekme. Zira helal rýzýk taleb etmek, sana dininde yardým eder.
Devenin ayađýný bađla ve Allah’a tevekkül et.”[50]
7130. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Sakýn garantilenmiţ
rýzký kazanmaya çalýţmak seni farzlardan alýkoymasýn. Zira nasibin olan rýzkýn
sana ulaţýr. Nasibin olmayan rýzkýn ise eline geçmez.”[51]
7131. Ýmam
Askeri (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sakýn garantilenmiţ
olan rýzýk seni farz olan amelden alýkoymasýn.”[52]
7132. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah sizin
rýzkýnýzý üstlenmiţtir. Sizler (farz
kýldýklarýyla) amel etmekle emrolundunuz. Onun size üstlendiđi ţey için
çalýţmayý, size farz kýlýnanla amel etmekten daha üstün tutmayýn. Bununla
beraber Allah’a yemin olsun ki ţüpheler dođmuţ, kesin ţeyleri bürümüţtür. Hatta
sanki, üstlenilen ţey (rýzýk) size farzmýţ; farz kýlýnan (amel) da sizden
kaldýrýlmýţ gibi telakki edilmeye baţlanmýţtýr.”[53]
7133. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Müminlerin Emiri
(a.s) defalarca ţöyle buyurmuţtur: “Yakin bir ilimle biliniz ki ţüphesiz Allah-u
Teala, her ne kadar çok sýký çalýţsa, bütün gücüyle çare bulmaya koţsa ve büyük
düzenler de kursa, kulun hikmet dolu Kur’an’da kendisi için taktir edilenden
öne geçmesine izin vermez… Ey insanlar! Hiç bir insan akýl ve zekasýyla rýzkýný
arttýrmada bir deđiţiklik icad edemez. Hiç bir fakirin rýzký aklý az olduđu
için azalmaz. Bu nükteyi bilen ve bununla amel eden kimse herkesten çok huzur
içinde yaţar ve faydalanýr.”[54]
7134. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Nice insanlar
kendisini zorluđa saldýđý halde yine de zorluk ve fakirlik içinde yaţar. Nice
kimseler de rýzýk taleb etmekte itidalli olduđu halde taktir eli kendilerine
yardým eder.”[55]
7135. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bilin ki Allah’ýn
kula taktir ettiđi her ţey, her ne kadar çare bulmasý zayýf ve rýzýk kazanma
yollarýný bilmede hilesi gevţek olsa da hiç bir azalma ve eksiklik olmaksýzýn
kendisine ulaţýr. Her ne kadar kul çarecilikte ve düzeninde kuvvetli olsa da
Allah’ýn kendisi için taktir ettiđinden fazlasý kendisine ulaţmaz.”[56]
7136. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz haris
insanýn hýrsý rýzký kendine çekmez ve rýzýktan hoţlanmayan kimsenin
hoţnutsuzluđu rýzký geri çevirmez.”[57]
7137. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Oturduđu halde
kendisine rýzýk bađýţlamayan kimseye, ayakta olduđu halde de rýzýk bađýţlanmaz.”[58]
7138. Ýmam
Ali (a.s), Abdullah b. Abbas’a yazdýđý mektubunda ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz
sen ölümünden öne geçemez ve rýzkýn olmayan ţeyden nasiplenemezsin.”[59]
7139. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Eđer rýzýk taktir
edilmiţse o halde bu hýrs niye? ”[60]
7140. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyaya ihtirasla
bađlanmayý terk et ve hayata tamah ederek bađlanma. Zira rýzýk bölüţtürülmüţtür
ve insanýn çabasý faydasýzdýr. Her kim ihtirasa kapýlýrsa fakirdir, her kim de
kanaat ederse zengindir.”[61]
7141. Ýmam
Hüseyin (a.s), Müslim’in ţehadet haberini iţittikten sonra ţöyle buyurmuţtur: “Eđer
dünya deđerli sayýlýrsa ţüphesiz Allah’ýn mükafat yurdu daha yüce ve daha
deđerlidir. Eđer rýzýklar taktir edilmiţse o halde insanýn rýzýk hususunda
ihtirasýný azaltmasý daha güzeldir.”[62]
7142. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz Allah-u
Teala, akýl sahipleri ibret alsýnlar ve dünyanýn çalýţma ve hileyle elde
edilmeyeceđini bilsinler diye ahmaklarýn rýzýklarýný geniţ kýlmýţtýr.”[63]
7143. Allah-u
Teala Peygamberlerinden birine ţöyle vahyetmiţtir: “Ahmak
insana neden rýzýk verdiđimi biliyor musun?” O, “Hayýr” deyince ţöyle buyurdu:
“Akýl sahibi kimse, rýzýk taleb etmenin çare bulmayla ilgisi olmadýđýný bilsin
diye.”[64]
7144. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Rýzýk ahmaklýđa,
mahrumiyet akýllýlýđa ve bela sabra bađlýdýr.”[65]
7145. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Eđer rýzýklar zeka
ve akýlla elde edilmiţ olsaydý hayvanlar ve ahmaklar yaţayamazdý.”[66]
7146. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz Cebrail
kalbime ţunu attý: “Herkes rýzkýný tümüyle elde etmedikçe ölmez. O halde
Allah’tan korkun, rýzýk talep etmede ýlýmlý olun, rýzkýn gecikmesi sizi helal
olmayan yoldan rýzýk aramaya sevketmesin. Zira Allah nezdinde olan ţeyler
sadece O’na itaat ile elde edilebilir.”[67]
bak.
Kenz’ul Ummal, 9290, 9310, 9311, 9312, 9314, 9316
7147. Ýmam
Ali (a.s), ođlu Hasan’a ţöyle buyurmuţtur: “Ođulcađýzým!
Benim dünyaya itina göstermeme hususundaki nasihatimi dinlemen, dünyadan
gönlünü koparýp alman ve dünyadan uzak durman en dođru olanýdýr. Eđer bu
konudaki nasihatimi kabul etmezsen yakinen bil ki sen asla arzuna ulaţamaz ve
ölümden kaçamazsýn. Zira sende öncekilerin gittiđi yoldan gidersin. O halde
dünyayý talep etmekte sakin ol, rýzýk tahsili için itidalli davran. Nice çaba vardýr,
sermayeyi yok eder, her arayan kimse bulup mutlu olamaz. Her kim de itidal
yolunda olursa asla muhtaç olmaz.”[68]
7148. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyadan sana geleni
al; senden yüz çevirenden ise yüz çevir. Böyle yapmazsan, o halde (en azýndan)
dünya talebinde itidalli davran.”[69]
7149. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünya elden ele
gezer durur. O halde dünyadan nasibini en güzel ţekilde dile.”[70]
Bak,
el-Bihar, 103/18, 2. Bölüm; Vesail’uţ Ţia, 12/27, 12. Bölüm ve s. 30, 13. Bölüm
7150. Ýmam
Hasan (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Rýzýk talep etmekte
düţmana galip gelmeye çalýţan savaţçý gibi çaba gösterme ve iţ ve çabadan el
çekecek kadar da kadere dayanma. Zira Allah’ýn fazlýný dilemek sünnettendir.
Rýzýk talebinde itidal yolunu katetmek iffettendir. Ne iffet rýzký insandan
uzaklaţtýrýr ve ne de hýrs rýzký fazlalaţtýrýr! Çünkü rýzýk bölüţtürülmüţtür ve
hýrs insanýn günah iţlemesine sebep olur.”[71]
7151. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Geçimini talep
etmen, geçimini terk eden kimsenin kazancýndan daha üstün ve dünyadan hoţnut
olup ona güvenen ihtiraslý kimsenin talebinden daha aţađý olmalýdýr. Ilýmlý ol,
iffetli ol, gevţeklik ve tembellikten uzak dur ve mümin için gerekli olan rýzký
kazanmaya çalýţ.”[72]
7152. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Rýzýk, kendisini
aramayan kimseyi arar.”[73]
7153. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsan ölümden
kaçtýđý gibi rýzkýndan kaçsaydý, ölüm kendisine gelip çattýđý gibi rýzký da
kendisine gelip çatardý.”[74]
7154. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz rýzýk, ölümün
kulu talep ettiđi gibi kulu talep eder.”[75]
7155. Ýmam
Ali (a.s), kendisine, “Eđer bir adamýn kapýsýný kapatýrlarsa, rýzký nereden
gelir?” diye sorulduđunda ţöyle buyurmuţtur:
“Ecelinin geldiđi yerden.”[76]
7156. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Rýzýk kulu ecelinden
daha ţiddetli bir ţekilde arar.”[77]
7157. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Rýzýk iki kýsýmdýr:
Birini sen istersin, diđeri ise seni ister; ardýndan gitmezsen peţinden gelir.
O halde yýlýnýn hüznünü gününe yükleme. Her günün rýzký sana yeter. Eđer o yýl
ömründen ise, Allah her yeni günde taksim ettiđi rýzký sana verecektir. Yok
eđer o yýl ömründen deđilse, o halde senin olmayan ţeyler için neden
üzülüyorsun? Hiç bir isteyici, rýzkýný almadan senden öne geçemez ve hiç kimse
bunda sana galip olamaz; sana takdir edilen ţey, asla senden gecikmez.”[78]
7158. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Rýzýk iki kýsýmdýr:
Talep eden ve talep edilen. O halde kim dünyayý talep ederse, ölüm onu talep
eder ve sonunda onu dünyadan çýkarýr. Kim de ahireti talep ederse, dünya onu
talep eder; öyle ki o rýzkýný tamamýyla dünyadan almýţ olur.”[79]
7159. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Rýzýk iki çeţittir:
Bir rýzký sen talep edersin ve bir rýzýk ise seni talep eder. Eđer sen peţisýra
gitmezse o senin peţinden gelir.”[80]
7160. Ýmam
Sadýk (a.s), Allah-u Teala’nýn, “Allah, kendisine karţý gelmekten sakýnan
kimseye kurtuluţ yolu sađlar, ona beklemediđi yerden rýzýk verir” ayetini soran
Muhammed b. Müslim’e ţöyle buyurmuţtur: “Bu
dünyadadýr.”[81]
7161. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Aziz ve celil olan
Allah müminlerin rýzkýný ancak beklemediđi yerden taktir etmeyi dilemiţtir.”[82]
7162. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz aziz ve
celil olan Allah müminlerin rýzkýný beklemedikleri yerden karar kýlmýţtýr.
Sebebi ise kulun, rýzkýnýn nereden geldiđini bilmediđi taktirde çok dua
etmesidir.”[83]
7163. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Siz gerektiđi
ţekilde Allah’a tevekkül ederseniz, Allah uçan kuţa rýzýk verdiđi gibi size de
rýzýk verir. Kuţlar aç gider tok dönerler.”[84]
7164. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Elde etmek için bir
adým atmaksýzýn, elini uzatmaksýzýn, bir söz konuţmaksýzýn, teţebbüste
bulunmaksýzýn ve meţgul olmaksýzýn aziz ve celil olan Allah’ýn rýzkýný
ulaţtýrdýđý kimse aziz ve celil olan Allah’ýn kitabýnda zikrettiđi ţu
kimselerdendir: “Allah, kendisine karţý gelmekten sakýnan kimseye kurtuluţ
yolu sađlar, ona beklemediđi yerden rýzýk verir.”[85]
7165. Ýmam
Sadýk (a.s), Allah-u Teala’nýn, “Allah, kendisine karţý gelmekten sakýnan
kimseye kurtuluţ yolu sađlar...”
ayeti hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Bunlar zayýf Ţialarýmýzdan
(taraftarlarýmýzdan) bir gruptur. Onlar yanýmýza gelip hadislerimizi duymaya ve
ilmimizden istifade etmeye güç yetiremeyenlerdir. Dolayýsýyla mallarý onlardan
daha iyi olanlar yola düţüyor, büyük bir para harcýyor, yolun zorluklarýna
katlanarak yanýmýza geliyor, hadislerimizi iţitiyor, geri dönüyor ve
öđrendiklerini onlara (zayýf taraftarlarýmýza) naklediyorlar. Onlar
hadislerimizi anlýyor, bunlar ise zayi ediyorlar. Bu grup aziz ve celil olan
Allah’ýn darlýktan kurtuluţ yolu sađladýđý ve beklemediđi yerden rýzýk verdiđi
kimselerdir.”[86]
7166. Ýmam
Sadýk (a.s), Allah-u Teala’nýn, “Ona beklemediđi yerden rýzýk verir” ayeti hakkýnda ţöyle
buyurmuţtur: “Yani kendisine bađýţladýđý ţeye bereket
ve artýţ verir.”[87]
7167. Ýmam
Zeyn’ul Abidin (a.s) bir duasýnda ţöyle buyurmuţtur: “Allahým!
Muhammed’e ve Ehl-i Beyt’ine selam gönder. Beni rýzýk elde etmenin zorluđundan
müstađni kýl. Beni beklemediđim yerden rýzýklandýr. Böylece rýzýk talep etmekle
ibadetinden mahrum kalmayayým ve tatsýz olaylarýn ađýr yükünü yüklenmeyeyim.”[88]
bak. Tevekkul,
4187 ve 4288. Bölümler
7168. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Rýzýk için
endiţelenme. Zira Allah-u Teala ţöyle buyurmuţtur: “Yeryüzünde bulunan tüm
canlýlarýn rýzkýný Allah üstlenmiţtir.” Hakeza ţöyle buyurmuţtur: “Sizin
rýzkýnýz ve size vadedilen her ţey göklerdedir.” Hakeza ţöyle buyurmuţtur: “Eđer
Allah sana bir zorluk vermek isterse O’ndan baţka hiç kimse onu defedemez. Eđer
sana bir hayýr vermek isterse ţüphesiz O her ţeye gücü yeter.”[89]
7169. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yarýnki rýzkýnýn
gamýný yeme. Ţüphesiz her yarýn kendi rýzkýný getirir.”[90]
7170. Mirac
hadisinde ţöyle yer almýţtýr: “Ey Ahmed! Üç kula
ţaţarým...Bir günlük sebze veya benzeri yiyeceđi olduđu halde yarýný dert eden
kula.”[91]
7171. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim rýzký için
üzülürse kendisine günah yazýlýr.”[92]
7172. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim Allah’ý
tanýrsa rýzkýn ulaţmasýnda onu yavaţ görmemeli, kaza ve kaderine kötümser
olmamalýdýr.”[93]
7173. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Münezzeh olan Allah,
“Rýzýk vermede beni yavaţ gören kulum beni gazaplandýrmaktan ve yüzüne dünyadan
bir kapý açmamdan korkmalýdýr” diye buyurmuţtur.”[94]
7174. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Aziz ve celil olan
Allah’ýn hakkýnda, “Altýnda onlar için bir hazine vardý” diye buyurduđu
hazinede ţöyle yazýlýydý: “Her kim Allah’ý tanýrsa kaza ve kaderine kötümser
olmamalý ve rýzýk vermede O’nu yavaţ saymamalýdýr.”[95]
7175. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah-u Teala her
kime bir nimet verirse Allah’a hamd etmelidir. Her kimin de rýzký ertelenirse
Allah’tan bađýţlanma dilemelidir.”[96]
7176. Ýmam
Ali (a.s) Kumeyl’e yaptýđý vasiyetinde ţöyle buyurmuţtur: “Rýzkýn
ertelenip geciktiđinde, rýzkýnýn geniţlemesi için Allah’tan mađfiret dile.”[97]
7177. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Rýzkýn ertelenip
geciktiđinde çok istiđfar et. Ţüphesiz aziz ve celil olan Allah ţöyle
buyurmuţtur: “Rabbinize istiđfar edin. Ţüphesiz rabbiniz çok bađýţlayýcýdýr
ve gökten üzerinize yađmur gönderir ve sizlere mal ve çocuklarla yardým eder.”
Yani dünyada (yardým eder.) “Sizlere cenneti takdir eder” Yani ahirette
(taktir eder)”[98]
7178. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim rýzkýnýn
ertelendiđini görürse çok tekbir getirmelidir. Kimin de hüznü ve gamý çok olursa,
çok bađýţlanma dilemelidir.”[99]
bak.
el-Ýstiđfar, 3086. Bölüm
Kur’an:
“Gece ve gündüzü (varlýđýmýza) birer delil (ayet) kýldýk. Bir delil olan geceyi kaldýrýp yine bir delil olan gündüzü Rabbinizin bol nimetini aramanýz, yýllarýn sayýsýný ve hesabýný bilmeniz için aydýnlýk kýldýk. Her ţeyi uzun uzadýya açýkladýk.”[100]
“Allah'ýn lütfundan rýzýk aramak üzere yeryüzünde dolaţacak olan kimseleri...”[101]
bak. Nahl, 14; Ýsra, 66
7179. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz Allah rýzýklarý
kullarý arasýnda bölüţtürmüţ, fazla gelen çok büyük miktarýný ise hiç kimse
arasýnda bölüţtürmemiţtir. Bu yüzden Allah ţöyle buyurmuţtur: “Allah’tan
fazlýný dileyin.”[102]
7180. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Rýzýklar belirlenmiţ
ve bölüţtürülmüţtür. Allah’ýn bir de ţafak söktükten güneţ dođuncaya kadar
bölüţtürdüđü fazlý vardýr. Nitekim Allah ţöyle buyurmuţtur: “Allah’tan
fazlýný dileyin.” Ţafaktan sonra Allah’ý zikretmek rýzýk elde etmek için
yeryüzünü gezmekten daha etkilidir.[103]
7181. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Geçim hususunda
Allah’ýn verdiđi rýzkýn azýna hoţnut olan kimsenin Allah da az amelinden hoţnut
olur.”[104]
7182. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Tevrat’ta ţöyle
yazýlmýţtýr: “Her kim Allah’ýn az rýzkýndan hoţnut olursa Allah da onun az
amelini kabul eder, her kim az bir helal maldan hoţnut olursa zahmeti azalýr,
kazancý temizlenir ve kötülük sýnýrýndan çýkar.”[105]
7183. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim Allah’ýn
verdiđi rýzýktan hoţnut olursa gözleri aydýn olur.”[106]
7184. Allah-u Teala Uzeyr’e (a.s) ţöyle
vahyetmiţtir: “Sana benden bir rýzýk verildiđinde
azlýđýna bakma, onu sana hediye edene bak.”[107]
7185. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim ailesine karţý
iyi olursa rýzký artar.”[108]
7186. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz iyilik
rýzký arttýrýr.”[109]
7187. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Güzel ahlak rýzký
arttýrýr.”[110]
7188. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Rýzýklarýn
hazineleri ahlak geniţliđindedir.”[111]
7189. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sýký tutmak ahlaký
bozar, kolaya almak ise rýzklarý akýtýr.”[112]
7190. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yemek yediren
kimsenin rýzký, býçađýn devenin hörgücüne girmesinden daha hýzlý bir ţekilde
ulaţýr.”[113]
7191. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah için dini kardeţine
mali yardýmda bulunmak, rýzký artýrýr.”[114]
7192. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Emanete riayet rýzký
artýrýr.”[115]
7193. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kardeţlerinin
gýyabýnda dua et. Bu iţ sana rýzký akýtýr.”[116]
7194. Resulullah
(s.a.a), kendisine, “Rýzkýmýn artmasýný istiyorum” denilince ţöyle buyurmuţtur:
“Sürekli temizlik içinde ol ki rýzkýn
geniţlesin.”[117]
7195. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Çok sadaka verin ki
rýzýklanasýnýz.”[118]
7196. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sadaka vererek rýzký
indirin.”[119]
7197. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zekat rýzký artýrýr.”[120]
7198. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kimin niyeti
güzel olursa rýzký artar.”[121]
bak.
ez-Zevac, 1636. Bölüm; es-Sadekat, 2226. Bölüm
7199. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kul günah iţler ve
bu sebeple de rýzký elinden alýnýr.”[122]
7200. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim Müslüman kardeţinin
hakkýndan bir ţeyi alýkoyarsa Allah da tövbe edinceye kadar rýzkýnýn bereketini
haram kýlar.”[123]
7201. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Çok haram yemek
rýzký yok eder.”[124]
bak.
el-Bereket, 353. Bölüm
7202. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýbadet on parçadýr,
dokuz parçasý helal rýzýk talep etmektedir.”[125]
7203. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ailesinin geçimini
kazanmak için zahmet çeken kimse Allah yolunda cihad eden kimse gibidir.”[126]
7204. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ailesinin geçimini
sađlamak için Allah’ýn fazlýný talep eden kimsenin mükafatý, Allah yolunda
cihad eden kimsenin mükafatýndan daha büyüktür.”[127]
7205. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim geçimini
elde etmekten utanmazsa zahmeti azalýr, rahata kavuţur ve ailesi nimete kavuţur.”[128]
7206. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Onurunu korumak ve
borçlarýný ödemek için helal mal elde etmeyi sevmeyen kimsede hayýr yoktur.”[129]
7207. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim insanlardan
müstađni olmak ve komţularýna bakmak için dünyayý talep ederse Allah ile yüzü
ayýn ondördü gibi parlak bir halde görüţür.”[130]
7208. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim helal rýzýk
elde etmek için kendini sýkýntýya koyarsa bađýţlanmýţtýr.”[131]
7209. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah kulunu helal
rýzýk elde etme yolunda yorgun görmek ister.”[132]
7210. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kul bir dirhem helal
mal talep ettiđi halde ona ulaţamazsa Allah katýnda büyük bir yüceliđe eriţir.”[133]
7211. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Helal rýzýk talep
etmek, kadýn ve erkek her müslümana farzdýr.”[134]
7212. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Helal talep etmek
farzlardan sonra farzdýr.”[135]
7213. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Helal rýzýk talep
etmek her müslümana farzdýr.”[136]
7214. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Helal rýzýk talep
etmek cihattýr.”[137]
7215. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “El emeđini yiyen
kimse ţimţek gibi sýrat köprüsünden geçer gider.”[138]
7216. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim el emeđini
yerse Allah ona rahmet gözüyle bakar ve asla azap etmez.”[139]
7217. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim el emeđini
yerse yüzüne cennet kapýlarý açýlýr ve istediđi kapýdan girer.”[140]
7218. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim el emeđiyle
geçinirse kýyamet günü Peygamberler arasýnda yer alýr ve peygamberlerin
sevabýný elde eder.”[141]
7219. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz Müminlerin
Emiri (a.s) kürek salýyor ve çiftçilik yapýyor ve fidan ekiyordu. O kendi
malýyla bin köleyi satýn aldý ve özgür kýldý.”[142]
7220. Nakledildiđi üzere efendimiz Müminlerin Emiri
savaţtan dönünce insanlarýn eđitimine ve aralarýnda yargý iţine bakýyordu. Bu
iţi bitirince de sahip olduđu bađýnda çalýţýyor ve o halde azameti büyük
Allah’ý zikrediyordu.[143]
7221. Fazl
b. Ebi Kurre ţöyle diyor: “Bađýnda çalýţtýđý
bir esnada Ýmam Sadýk’ýn (a.s) yanýna vardým ve ţöyle arzettim: “Allah bizi
sana feda etsin, izin verin de biz sizler için çalýţalým veya köleler bu iţi
yapsýnlar.” Ýmam ţöyle buyurdu: “Hayýr, beni býrakýn. Zira aziz ve celil olan
Allah’ýn beni helal kazanç için zahmet çekerken ve çalýţýrken görmesini
istiyorum.”[144]
bak.
el-Kesb, 3484. Bölüm; Vesail’uţ Ţia, 12/22, 9. Bölüm
7222. Mufazzal
b. Ömer ţöyle diyor: “Dünyanýn bazý
ţeylerinden ahiret yolunda yardým alýnýz. Zira Ýmam Sadýk’ýn (a.s) ţöyle buyurduđunu
duydum: “Dünyanýn bazý ţeylerinden ahiret yolunda yardým alýn ve insanlara yük
olmayýn.”[145]
7223. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ailesinin geçimini
temin etmeyen kimse mel’undur, mel’undur!”[146]
7224. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanýn, ailesini
baţsýz býrakýp zayi etmesi kendisine günah olarak yeter.”[147]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 12/9, 4. Bölüm
7225. Ýmam
Ali (a.s), ođlu Hasan’a (a.s) yaptýđý vasiyetinde ţöyle buyurmuţtur: “Eđer
güç yetirebilirsen, Allah’la aranda bir velinimetin olmamasýný sađla. Çünkü
sen, kýsmetine ulaţacak, payýný alacaksýn. Hepsi de Allah katýnda olmakla
beraber, Allah’tan gelen az ţey halktan gelen çok ţeyden daha büyük ve daha
yücedir.”[148]
7226. Al-i
Sam’ýn kölesi Abdula’la ţöyle diyor: “Çok sýcak bir
yaz günü Medine yollarýnýn birinde Ýmam Sadýk (a.s) ile karţýlaţtým ve ţöyle arzettim:
“Fedan olayým, aziz ve celil olan Allah nezdindeki makamýna ve Allah Resulü
(s.a.a) ile olan yakýnlýđýna rađmen böyle bir günde kendini neden zahmete
atýyorsun?” Ţöyle buyurdu: “Ey Abdula’la! Rýzkýmý elde etmek için dýţarý çýktým
ki senin gibilerden müstađni olayým.”[149]
7227. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah herkes için
helal rýzýk taktir etmiţtir ki afiyet içinde ona ulaţýr. Öte yandan kendisine
haram rýzýk da sunmuţtur. Eđer insan rýzkýný haram yoldan elde ederse, buna
karţýlýk kendisi için taktir ettiđi helal rýzký Allah ondan geri alýr. Bu iki
rýzkýn dýţýnda Allah nezdinde baţka rýzýklar da vardýr.”[150]
7228. Ali (a.s) mescide girdi ve birine ţöyle
buyurdu: “Bu bineđime sahip çýk.” Ama o ţahýs bineđin gemini çýkararak götürdü.
Ali (a.s) namazý kýldýktan sonra o ţahsa mükafat olarak vermek için iki dirhemi
elinde tuttuđu bir halde mescitten dýţarý çýktý. Ama bineđin Salý verildiđini
gördü. O iki dirhemi kölelerinden birine, bineđine gem almasý için verdi. Köle
pazara gitti ve orada çalýnan gemi bir adamýn iki dirheme aldýđýný gördü. Onu
tekrar iki dirheme aldý ve efendisinin yanýna geri döndü. Ali (a.s) ţöyle
buyurdu: “Kul sabýrsýzlýk sebebiyle kendini helal rýzýktan mahrum kýlmaktadýr,
oysa kendisi için taktir edilen rýzýktan fazlasýný elde edemez.”[151]
7229. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Helaldan utanan her
kulu Allah harama mübtela kýlar.”[152]
7230. Mirac
hadisinde ţöyle yer almýţtýr: “Karţýlarýnda temiz
etten bir sofra ve kirli etten bir sofrada bulunan kimselerin karţýsýndan
geçtim. Onlar kirli etten yiyor, temiz ete karýţmýyorlardý. “Ey Cebrail! Bunlar
kimlerdir?” diye sorunca ţöyle buyurdu: “Bunlar helal rýzký býrakýp haram
yiyenlerdir.”[153]
7231. Ahmed
b. Muhammed b. Ebi Nasr ţöyle diyor: “Ýmam Rýza’ya
(a.s) ţöyle arzettim: “Fedan olayým! Ben aziz ve celil olan Allah’a, bana helal
rýzýk vermesi için dua ediyorum.” Ýmam ţöyle buyurdu: “Helal rýzkýn ne olduđunu
biliyor musun?” Ben, “Fedam olayým! Bildiđimiz kadarýyla temiz kazançtýr.” Ýmam
ţöyle buyurdu: “Ali b. Hüseyin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Helal rýzýk, Allah’ýn
seçkin kullarýnýn azýđýdýr.” Sen duanda ţöyle de: “Allah’ým! Senin geniţ
rýzkýndan dilerim.”[154]
7232. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Müslüman olup
yetecek kadarýyla yaţayan kimseye ne mutlu!”[155]
7233. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ým! Muhammed’e
ve Al-i Muhammed’e, Muhammed ve Al-i Muhammed’i sevene, iffet ve yeterli kadar
rýzýk ver. Muhammed’e ve Al-i Muhammed’e düţman olana ise mal ve evlat ver.”[156]
7234. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ebuzer! Övgüsü
yüce Allah’a beni seven kimseye yeterli kadar rýzýk vermesi ve düţmanýma ise
çok mal ve evlat bađýţlamasý için dua ettim.”[157]
7235. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ým! Sana iman
eden ve benim senin resulün olduđuma ţahadette bulunan kimseye seninle
görüţmeyi sevdir. Kaza ve kaderini ona kolay tut. Dünyadan ona az bir ţey
bađýţla. Sana iman etmeyip, benim resulün olduđuma ţahadette bulunmayan kimseye
görüţünü sevdirme, kaza ve kaderini kolay kýlma ve ona dünyadan çok ver.”[158]
7236. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yahudi ve Hýristiyan
için dua etmek istediđinizde ţöyle deyin: “Allah malýný ve çocuklarýný
çođaltsýn.”[159]
7237. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “En
hayýrlý rýzýk yetecek kadar olanýdýr.”[160]
7238. Ýmam
Ali (a.s), bir duasýnda ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ým!
Beni güçlü kýlmakla yüzsuyumu koru, yoksullukla saygýnlýđýmý yok etme ki senin
rýzkýný yiyenlerden rýzýk dileyeyim, kötü yaratýklarýndan merhamet dileyeyim,
bana bir ţey vereni övmek zorunda kalayým ve bađýţlamayan kimseleri kýnayayým.
Oysa bütün bunlarýn ötesinde bađýţlamak veya bađýţlamamak senin elindedir ve
senin gücün her ţeye yeter.”[161]
7239. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s), ahlaki yücelikler ve beđenilmiţ fiiller ile ilgili bir
duasýnda ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ým! Beni
müstađni kýl, bana rýzkýný geniţ tut ve beni bekleyiţle zorluđa düţürme.”[162]
7240. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) hakeza ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ým!
Baţýma ihtiyaçsýzlýk tacýný giydir ve bana güzel velayeti nasip eyle. Bana
gerçek hidayeti ihsan et, imkanlarým sebebiyle beni saptýrma. Bana rahat ve
sýkýntýsýz bir hayat bađýţla. Hayatýmý sýkýntý ve zorluklar üzere karar kýlma.”[163]
7241. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) hakeza bir duasýnda ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ým!
Beni güçlü kýlmakla yüzsuyumu koru ve yoksullukla yüzsuyumu dökme ki bu sebeple
senin rýzkýný yiyenlerden rýzýk dileyeyim, kötü ve aţađýlýk yaratýklarýndan
bađýţ isteyeyim ve neticede bana bađýţta bulunaný öveyim ve benden esirgeyeni
kýnayayým. Oysa bađýţlamak veya bađýţlamamak gerçekte senin elindedir.”[164]
7242. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Az ve yeterli rýzýk
çok ve engelleyici rýzýktan daha hayýrlýdýr.”[165]
bak.
ed-Dunya, 1214-1216. Bölüm
7243. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yeteri kadarýyla
kifayet eden kimse huzura kavuţur, kolay ve hoţ bir hayat yaţar.”[166]
7244. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýncil’de yer
aldýđýna göre Ýsa (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ým! Bana sabah ve akţam bir
parça arpa ekmeđi nasip et ve bundan daha fazlasýný nasip etme ki tuđyan ve
aţýrýlýđa düţmeyeyim.”[167]
186. Konu
er-Rustak
Köy
bak.
F 45.
Konu, el-Beled; 549. konu, el-Vatan
7245. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ali! Sakýn köyde
yaţama. Zira köyün yaţlýlarý cahil
gençleri ise kötü ve kabadýr. Kadýnlarý hayasýz ve örtüsüzdür. Alimin onlarýn
arasýndaki durumu köpekler arasýndaki
leţ gibidir.”[168]
7246. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim Allah’ýn
dininde takva sahibi olmazsa Allah onu üç ţeye mübtela kýlar: “Ya genç yaţta
öldürür ya bir sultana hizmetçi kýlar veya onu köylerde oturtur.”[169]
7247. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Altý grup altý
haslet sebebiyle hesapsýz cehenneme atýlýr... Köylüler cehalet sebebiyle.”[170]
7248. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Köy cehennem
ahýrlarýndan bir ahýrdýr ve orada ne bir had uygulanýr, ne Cuma namazý kýlýnýr
ve ne de cemaat namazý ikame edilir. Çocuklarý kötü ve eziyet edicidir.
Gençleri ţeytan sýfatlý, yaţlýlarý ise cahildir. Onlar arasýnda müminler leţten
daha kötü kokar.”[171]
bak.
el-Hicret, 3992, 3993. Bölüm
187. Konu
er-Resul
Resul-Elçi
F el-Bihar,
20/377, 21. bölüm; Murselat’un-Nebi (s.a.a) ila meluk’ul-Acem ve’r-Rum ve
Gayruhum
F Kenz’ul-Ummal,
10/602-636, Meraselatehu ve uhuduhu ale’n-Nas
F Kenz’ul-Ummal,
13/185, Murselam-u Ýmam Ali (a.s)
bak.
F 47.
Konu, et-Tebliđ; 454. konu, el-Kitab; 455. konu, el-Mukatebe; en-Nübuvvet,
3826. bölüm
7249. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Senin elçin aklýnýn tercümanýdýr.
Mektubun ise senin en yetkin konuţmacýndýr.”[172]
7250. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Elçin aklýnýn ve
tahammül etmek hilminin göstergesidir.”[173]
7251. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Elçin zekanýn ölçüsüdür
ve kalemin senin en yetkili konuţmacýndýr.”[174]
7252. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Elçinin aklý ve
edebi onu gönderenin aklýna delalet eder.”[175]
7253. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yanýma bir elçi
gönderdiđinizde güzel yüzlü ve güzel isimli birini gönderin.”[176]
7254. Resulullah
(s.a.a), Museyleme’nin iki elçisine ţöyle buyurmuţtur: “Siz
ne diyorsunuz?” Onlar, “Biz onun dediđini diyoruz” dediler. Peygamber ţöyle
buyurdu: “Elçilerin öldürülmemesi gerektiđi ilkesi olmasaydý ţüphesiz sizin
boynunuzu vururdum.”[177]
188. Konu
er-Riţve
Rüţvet
F Bihar,
104/272, 3. bölüm; er-Ruţa fi’l-Hukm ve envaihi
F Kenz’ul-Ummal,
5/823, 6/113, 119, er-Riţve
bak.
F 444.
konu, el-Kaza (2); el-Hediye, 4007. bölüm
7255. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sizden öncekiler
helak oldular. Onlar insanlarý haklarýndan mahrum kýldýlar. Halk da haklarýný
(rüţvet vererek) satýn aldýlar. Ýnsanlarý batýl yola sürüklediler, onlar da
peţleri sýra gittiler.”[178]
7256. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz bilirsiniz,
namuslar, kanlar, ganimetler ve hükümler hususunda velayet sahibi olanlarýn ve
Müslümanlara önderlik edenlerin cimri olmasý dođru deđildir... Hüküm makamýnda
rüţvet almamalýdýr;. zira rüţvete kapýlan olursa haklarý yok eder, hadleri
görmezlikten gelir.”[179]
7257. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ali! Ölü etinin
parasý, köpek parasý, ţarap parasý, zina eden kadýnýn ücreti, yargýda alýnan
rüţvet ve kahinin ücreti haram olan ţeylerdendir.”[180]
7258. Ýmam
Ali (a.s), Allah-u Teala’nýn “Çok haram yerler”
ayeti hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Bunlar,
kardeţinin ihtiyacýný giderenler ve sonra da onlardan hediye kabul edenlerdir.”[181]
7259. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yargýda ücret almak
haram yemektendir.”[182]
7260. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yargýda rüţvet
Allah’a karţý küfürdür.”[183]
7261. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Rüţvet yemekten
sakýnýn. Ţüphesiz rüţvet salt küfürdür. Rüţvet yiyen kimse, cennetin kokusunu
alamaz.”[184]
7262. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ammar! Hüküm ve
yargýda rüţvet almak yüce olan Allah ve Resulü hakkýnda küfre düţmektir.”[185]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 18/161, 8. Bölüm
7263. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ýn laneti,
rüţvet verene ve alana olsun.”[186]
7264. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ýn laneti
yargýda rüţvet veren ve alana olsun.”[187]
7265. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ýn laneti
rüţvet veren, alan ve o ikisine aracý olanýn üzerine olsun.”[188]
7266. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah rüţvet verene,
alana ve ikisi arasýnda aracýlýk edene lanet etmiţtir.”[189]
7267. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Rüţvet veren ve alan
ateţtedir.”[190]
189. Konu
er-Riza’
Süt
Emzirmek
F Kenz’ul-Ummal,
6/270-287, Kitab’ur-Rýza’
F Vesail’uţ-Ţia,
15/184-189, 75-79. bölümler
F Bihar,
103/321, 11. bölüm, er-Rýza’ ve ahkamuhu
Kur’an:
“Emzirmeyi tamamlamak isteyen (baba) için, anneler çocuklarýný iki tam yýl emzirirler.”[191]
“Biz insana, ana ve babasýna karţý iyi davranmasýný tavsiye etmiţizdir. Annesi onu, güçsüzlükten güçsüzlüđe uđrayarak karnýnda taţýmýţtý. Çocuđun sütten kesilmesi iki yýl içinde olur. Bana ve ana babana ţükret diye tavsiyede bulunmuţuzdur. Dönüţ ancak banadýr.”[192]
bak. Ahkaf suresi, 15. ayet; Talak suresi, 6. ayet
7268. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Çocuk için anne
sütünden daha hayýrlý bir süt yoktur.”[193]
7269. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Çocuklarýnýzý kimin
emzirdiđine bakýn. Ţüphesiz çocuk sütle geliţir.”[194]
7270. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Evlilik iţinde
seçici olduđunuz gibi çocuđunuzu emzirme hususunda da seçici olun. Zira süt
tabiatlarý deđiţtirir.”[195]
7271. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Çocuklarýnýzý
emzirmek için güzel yüzlü kadýnlarý seçin. Çirkin kadýnlardan sakýnýn. Ţüphesiz
ki süt (annenin özellikleriyle birlikte çocuđa) sirayet eder.”[196]
7272. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Çocuklarýnýzý
emzirmek için güzel ve temiz kimseleri seçin. Zira süt (çocuđu) etkiler.”[197]
7273. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Çocuklarýnýzý kötü
ve deli kadýnlarýn sütünden uzak tutun. Ţüphesiz süt çocuđu etkiler.”[198]
7274. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Çocuklarýnýza ahmak
kadýnlarýn sütünü vermeyin. Ţüphesiz süt tabiata üstün gelir.”[199]
7275. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Çocuklarýnýza ahmak
ve zayýflýktan gözleri akan kadýnlarýn sütünü vermeyin. Zira süt etkiler.”[200]
7276. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Çocuklarýnýzý ahmak
kadýnlara emzirtmeyin. Zira çocuk sütle geliţir.”[201]
7277. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yahudi, Hýristiyan
ve Mecusi kadýnlarýn sütünü zinazadenin sütünden daha çok severim.”[202]
7278. Ýmam
Kazým (a.s), kendisine, “Eđer bir kadýn meţru olmayan bir çocuk dođurursa süt
emzirtmeye layýk mýdýr?” diye soran kardeţi Ali b. Cafer’e ţöyle buyurmuţtur: “Hayýr!
Ne onun sütü ve ne de zinadan dođan kýzýn sütü uygun deđildir.”[203]
7279. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Çocuđunu emzirmek
için Mecusi kadýný seçme. Ţarap içmediđi ve bundan engellendiđi takdirde Yahudi
ve Hýristiyan kadýnlarýn emzirmesinin sakýncasý yoktur.”[204]
7280. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yahudi ve Hýristiyan
kadýnýn emzirmesi Nasibi (Ehl-i Beyt düţmaný) kimsenin emzirmesinden daha
iyidir.”[205]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 15/184-188; 75-78. Bölümler
190. Konu
er-Riza
Hoţnutluk-Rýza
(1)
F Bihar,
71/98, 63. bölüm; et-Tevekkul ve’t-Tefviz ve’r-Rýza ve’t-Teslim
F Bihar,
72/325, 119. bölüm; Zem’uţ-Ţikayet Minallah ve Adem’ur-Rýza bi Kasemillah
F Kenz’ul-Ummal,
3/159, er-Rýza ve Seht, 712, er-Rýza
bak.
F 277.
konu, eţ-Ţekva; 443. konu, el-Kaza (1)
F er-Rýzk,
1493. bölüm; el-Ma’ruf (2), 2695. bölüm; el-Ýman, 257-261. bölüm; es-Sabr,
2171. bölüm; el-Musibet, 2337-2338. bölüm; el-Hisab, 842. bölümler
Kur’an:
“Allah onlardan hoţnut olmuţtur, onlar da Allah'tan hoţnut
olmuţlardýr. Ýţte bunlar, hizbullahtýr (Allah'tan yana olanlardýr). Ýyi bilin
ki, saadete erecek olanlar, ancak Allah'tan yana olanlardýr.”[206]
“Onlarýn Rableri katýndaki mükâfatý, içinde temelli ve
sonsuz kalacaklarý, içlerinden ýrmaklar akan Adn cennetleridir. Allah onlardan
razýdýr. Onlar da Allah'tan razýdýrlar. Bu, Rabbinden korkan kimseyedir.”[207]
7281. Ýmam
Hasan (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim Allah’ýn
güzel seçimine güvenirse Allah’ýn kendisine seçtiđi durumdan baţkasýný arzu
etmez.”[208]
7282. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Resulü hiç bir
olay hakkýnda, “Keţke baţkasý olsaydý!” demezdi.”[209]
7283. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hoţnutluk ne güzel
bir arkadaţtýr.”[210]
7284. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’a rýzayet
içinde ibadet et. Eđer buna güç yetiremezsen (bil ki) tatsýz olaylar karţýsýnda
sabretmekte bir çok hayýr vardýr.”[211]
7285. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim zamandan
ţikayetçi olursa, ţikayeti uzar.”[212]
7286. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Tatsýzlýklara ve
acýlara tahammül et. Yoksa hiçbir zaman hoţnut olmazsýn.”[213]
7287. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýstediđin olmadýđý
takdirde içinde bulunduđun duruma üzülme.”[214]
7288. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýstediđin ţey
olmadýđý takdirde olan ţeyi iste.”[215]
7289. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Biz sevdiklerimiz
için sevdiđimiz ţeyi Allah’tan dileriz ve Allah da bize onu bađýţlar.
Sevdiklerimiz için sevmediđimiz ţeyi Allah severse ona da razý oluruz.”[216]
7290. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’a itaatin baţý
kulun sevdiđi veya sevmediđi hususta Allah’ýn yaptýđý her ţeyden hoţnut olmasýdýr.”[217]
7291. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’a itaatin baţý
sabýr ve sevdiđi veya sevmediđi hususlarda Allah’ýn yaptýđýndan hoţnut
olmaktýr. Kul sevdiđi veya sevmediđi hususta Allah’tan hoţnut olursa bu kendisi
için hayýrlýdýr.”[218]
7292. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühdün
en yüce derecesi sakýnmanýn en alt derecesidir. Sakýnmanýn en üst derecesi
yakinin en alt derecesidir. Yakinin en üst derecesi ise hoţnutluđun en alt
derecesidir.”[219]
7293. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kaza
ve kaderin tatsýzlýđýndan hoţnut olmak yakinin en yüce derecesindendir.”[220]
7294. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Tatsýzlýklardan
hoţnut olmak takva sahiplerinin en yüce derecesidir.”[221]
7295. Ýmam
Hasan (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hükmedicisi Allah
olduđu halde kýsmetinden hoţnut olmayan ve makamýný küçümseyen mümin nasýl
mümin olabilir?”[222]
7296. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Biliniz ki Allah’ýn
kullarýndan hiç bir kul sevdiđi veya sevmediđi her hususta, Allah’ýn kendisi
hakkýnda yaptýđý ţeyden hoţnut olmadýkça mümin olamaz.”[223]
7297. Ýmam
Bakýr (a.s), Allah-u Teala’nýn, “Rabbine andolsun ki onlar seni hakem seçmedikçe iman etmiţ olmazlar” ayeti hakkýnda ţöyle
buyurmuţtur: “Maksat Allah’ýn kaza ve kaderine teslim
olmak, rýzayet göstermek ve boyun eđmektir.”[224]
7298. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Gerçek imana en
layýk ţey rýza ve teslimiyettir.”[225]
7299. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Eđer imanýný güçlü
kýldýysan o halde lehine veya aleyhine hükmedilen her ţeyden hoţnut ol,
münezzeh olan Allah’tan baţka hiç kimseye ümit bađlama ve kaza ve kaderin senin
için getireceđi ţeyi bekle.”[226]
7300. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hoţnutluk iman için ne
iyi bir arkadaţtýr.”[227]
7301. Resulullah
(s.a.a), Cebrail’e ţöyle sormuţtur: “Hoţnutluđun
anlamý nedir?” Cebrail ţöyle buyurdu: “Hoţnut olan kimse, kendisine dünyadan
bir ţey ulaţsýn veya ulaţmasýn efendisine kýzmaz ve kendi az iţinden hoţnut
olmaz.”[228]
7302. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlardan Allah’ý
en iyi bilen ţüphesiz ki Allah’ýn kaza ve kaderinden en çok hoţnut olandýr.”[229]
7303. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hoţnutluđun kökü
Allah’a güzel itimat etmektir.”[230]
7304. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yakini dođru olmayan
kimse nasýl Allah’ýn kaza ve kaderinden hoţnut olabilir.”[231]
7305. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hoţnutluk yakinin
meyvesidir.”[232]
bak.
el-Yakin, 4258. Bölüm
7306. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah bir kulu
sevince onu zorluklara müptela kýlar. Eđer sabrederse onu seçer ve eđer hoţnut
olursa onu kendisi için seçer.”[233]
7307. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Fakirlik ve
yoksulluk gününde Allah-u Teala’nýn güzel mükafatýna eriţmek için kalplerinize
Allah’tan hoţnutluk bađýţlayýn.”[234]
7308. Ýmam
Hasan (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kalbinde Allah’tan
hoţnut olmaktan baţka bir ţey geçmeyen kimseye, Allah’a dua ettiđi takdirde
duasýnýn makbul olacađýna dair garanti veririm.”[235]
7309. Camia ziyaretlerinin beţinci ziyaretinde
Masumlar’dan (a.s) ţöyle nakledilmiţtir:
Amelimde yol göstericiliđi karar kýl…“Kaza ve kaderinden hoţnut olmayý, en yüce
ve nihai azmim, en uzak himmetim ve hedefim karar kýl ki dinim hususunda
yaratýklarýndan hiç birinden çekinmeyeyim, onunla sadece ahiretimi talep edeyim
ve hiç kimseden övgü istemeyeyim.”[236]
7310. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kendinden
aţađýdakilerin afiyetinden hoţnut olan kimseye, kendinden üstündekilerden
güvenlik içinde olma bađýţlanýr.”[237]
7311. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim dünyadan
kendine yetecek kadarýyla yetinirse dünyanýn en azý kendisine kifayet eder.”[238]
7312. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ýn senin için
taktir ettiđi ţeyden hoţnut ol ki zengin ve müstađni olasýn.”[239]
7313. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ýn rýzký
bölüţtürmesinden hoţnut ol ki insanlarýn en zengini olasýn.”[240]
7314. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kanaat hoţnutluđun
baţýdýr.”[241]
7315. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ýn kýsmet
ettiđinden hoţnut olan kimsenin bedeni rahatta olur.”[242]
7316. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Huzur ve rahatlýk
rýza ve yakindedir. Gam ve hüzün ise ţek ve hoţnutsuzluktadýr.”[243]
7317. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bu insan ne kadar da
ilginçtir! Elinden gitmeyecek olan bir ţeye ulaţmakla sevinir, kendisine
ulaţmayacak bir ţeyi kaybettiđi için üzülür. Oysa biraz düţünecek olsaydý
iţinin tedbir edildiđini ve rýzkýnýn taktir edildiđini anlar, kendisine mümkün
olan ţeyle yetinir ve kendisine zor olan bir ţeye ise yönelmezdi.”[244]
7318. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hoţnut ol ki
rahatlýđa eriţesin.”[245]
7319. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim Allah’ýn
rýzkýndan hoţnut olursa kaybettiđi ţey için üzülmez.”[246]
7320. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hoţnutluk gam ve
hüznü yok eder.”[247]
7321. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kaza ve kaderden
hoţnut olmak hüzün için ne güzel bir gidericidir.”[248]
7322. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yaţam açýsýndan
insanlarýn en mutlusu Allah’ýn kendisine kýsmet ettiđinden hoţnut olandýr.”[249]
bak.
er-Rahet, 1566. Bölüm; ez-Zuhd, 1612. Bölüm
7323. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim kaza ve
kaderden hoţnut olmazsa dinine küfür girer.”[250]
7324. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim Allah’ýn
kendisine kýsmet ettiđinden hoţnut olmazsa Allah-u Teala’yý kaza ve hükmünde
itham etmiţ olur.”[251]
7325. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ýn kaza ve
kaderi her haliyle cari olur. O halde her kim bundan hoţnut olursa sevap elde
eder ve her kim de hoţnut olmazsa Allah ecrini yok eder.”[252]
7326. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Münezzeh olan Allah
iţleri kendi kaza ve kaderi esasýnca cari kýlar, senin beđendiđin ve sevdiđin
ţekilde deđil.”[253]
7327. Allah-u
Teala Davud’a (a.s) ţöyle vahyetmiţtir: “Sen
istiyorsun ve ben istiyorum. Ama gerçekleţen ţey benim istediđimdir. O halde
eđer benim isteđime teslim olursan, senin isteđini karţýlarým. Eđer isteđime
teslim olmazsan, seni istediđin ţeyde sýkýntýya düţürürüm ve neticede de sadece
benim istediđim gerçekleţir.”[254]
bak.
es-Sabr, 2178, 2179. Bölümler; el-Kaza (1), 3352. Bölüm
191. Konu
er-Riza
Hoţnutluk-Rýza
(2)
bak.
F 90.
konu, el-Muhabbet (2); 435. bölüm, el-Mukarrebun
F ez-Zivac,
1662. Bölüm; el-Ucb, 2519. bölüm
Kur’an:
“Allah mümin erkeklere ve mümin kadýnlara, temelli kalacaklarý,
içlerinden ýrmaklar akan cennetler, Adn cennetlerinde hoţ meskenler vadetmiţtir.
Allah'ýn hoţnut olmasý daha büyük bir ţeydir. Ýţte büyük kurtuluţ budur.”[255][256]
“Allah'ýn rýzasýna uyan kimse, Allah'ýn hýţmýna uđrayan
gibi midir? Bu kimsenin varacađý yer cehennemdir; o ne kötü varýlacak yerdir!”
bak. Al-i Ýmran, 15; Maide, 2, 16; Tevbe, 21,
109; Muhammed, 28; Fetih, 29; Hadid, 20, 27; Haţr, 8
7328. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Üç ţey kulu Allah’ýn
hoţnutluđuna erdirir: Çok istiđfarda bulunmak, tevazu göstermek ve çok sadaka
vermek.”[257]
7329. Lokman
(a.s) ođluna ţöyle buyurmuţtur: “Ođulcađýzým! Her kim
Allah’ýn rýzasýný dilerse nefsini fazla hoţnut etmemelidir. Her kim nefsini
hoţnutsuz kýlmazsa Allah’ý hoţnut edemez.”[258]
7330. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bedenini
hoţnutsuz kýlarsa, Rabbini hoţnut kýlar. Her kim de bedenini hoţnutsuz kýlmazsa
Rabbine itaatsizlik etmiţtir.”[259]
7331. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz
Allah nezdinde sizlerin en hoţnut olaný ailesini en fazla refah içinde yaţatandýr.”[260]
7332. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Tebarek ve
Teala dört ţeyi, dört ţeyin kalbinde karar kýlmýţtýr: Hoţnutluđunu itaatinde
gizlemiţtir. O halde ona itaat hususunda hiç bir ţeyi küçümseme. Zira belki o
itaat Allah’ýn hoţnutluđuyla birliktedir ve sen bundan habersizsin…”[261]
7333. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bil ki Allah kendisi
sebebiyle öncekilere gazap ettiđi bir ţey hakkýnda sizden asla hoţnut olmaz ve
kendisiyle öncekilerden hoţnut olduđu bir ţey sebebiyle de size gazap etmez.”[262]
7334. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah sizlere
takvayý tavsiye etmiţ ve takvayý hoţnutluđunun nihayeti ve kulundan isteđi
karar kýlmýţtýr.”[263]
7335. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Heyhat! Allah’tan
hileyle kaçmak mümkün deđildir. Allah’ýn hoţnutluđu sadece itaatiyle elde
edilir.”[264]
7336. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Münezzeh olan
Allah’ýn rýzayeti itaati ile birliktedir.”[265]
7337. Rivayet
edildiđi üzere Musa (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ey
Rabbim! Bana iţlediđim takdirde rýzayetine eriţeceđim bir ameli göster.” Bunun
üzerine Allah ona ţöyle vahyetti: “Ey Ýbn-i Ýmran! Ţüphesiz benim rýzayetim
senin hoţnutsuzluđundadýr ve sen buna güç yetiremezsin…” Musa ađlayarak secdeye
kapandý ve ţöyle arzetti: “Sen beni kendinle konuţmakla yüce kýldýn, benden
önce hiç bir insanla konuţmadýn. Ţimdi ise kendisiyle hoţnutluđuna ulaţacađým
bir ţeyi bana göstermeyecek misin?” Allah ona ţöyle vahyetti: “Ţüphesiz benim
hoţnutluđum, senin kazamdan hoţnut olmandadýr.”[266]
7338. Hakeza
Musa (a.s) ţöyle arzetti: “Ey Rabbim! Bana
rýzayetinin içinde olduđu bir ameli göster ki onu yapayým.” Allah ona ţöyle
vahyetti: “Ţüphesiz benim hoţnutluđum senin hoţnutsuzluđundadýr ve sen
hoţlanmadýđýn ţey hususunda sabredemezsin.” Musa ţöyle dedi: “Allah’ým! Bana o
ameli göster.” Allah ţöyle buyurdu: “Benim hoţnutluđum senin kazandan hoţnut
olmandadýr.”[267]
bak.
537. Konu, el-Heva; el-Amel, 2945. Bölüm
7339. Rivayet
edildiđi üzere Musa (a.s) ţöyle dedi: “Rabbim!
Bana kulundan hoţnut olmanýn niţanesini bildir.” Allah-u Teala ona ţöyle
vahyetti: “Kulumu itaatim için hazýrladýđýmý ve günahýmdan yüz çevirttiđimi
görürsen bu benim hoţnut olduđumun niţanesidir.”[268]
7340. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ýn
yaratýklarýndan hoţnutluđunun niţanesi, fiyatlarýn düţmesi ve yöneticilerinin
adaletidir. Allah’ýn yaratýklarýna gazabýnýn niţanesi ise, yöneticilerin zulmü
ve fiyatlarýn yükselmesidir.”[269]
7341. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Münezzeh olan
Allah’ýn kuldan hoţnutluđunun niţanesi kulun lehine veya aleyhine münezzeh olan
Allah’ýn kendisi için taktir ettiđi ţeyden hoţnut olmasýdýr.”[270]
7342. Miraç
hadisinde ţöyle yer almýţtýr: “Her kim benim
hoţnutluđum için amel ederse ben de üç hasleti onunla birlikte kýlarým: “Ona
cehaletle içiçe olmayan bir ţükrü, unutkanlýkla karýţmayan bir zikri ve
yaratýklarýn sevgisini benim sevgime tercih etmeyecek bir sevgiyi.”[271]
7343. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim insanlarýn
hoţnutluđunu Allah’ýn hoţnutsuzluđuna sebep olacak bir ţeyle talep ederse,
kendisine insanlarýn övgüsü yerine kýnamasý nasip olur. Her kim Allah’a itaati
insanlarýn gazabýna tercih ederse, Allah onu her düţmanýn düţmanlýđýndan, her
hasetçinin hasedinden ve her saldýrganýn saldýrýsýndan korur. Aziz ve celil
olan Allah onun yar ve yardýmcýsý olur.”[272]
7344. Ýmam
Hadi (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim Allah’tan
korkarsa insanlar da ondan korkar. Her kim Allah’a itaat ederse, insanlar da
ona itaat eder. Her kim yaratýcýya itaat ederse yaratýklarýn hoţnutsuzluđuna
itina göstermez. Her kim de yaratýcýyý hoţnutsuz kýlarsa yaratýcýnýn gazabýna
uđramaya layýktýr.”[273]
7345. Ýmam
Hüseyin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim
Allah’ýn hoţnutluđunu insanlarýn hoţnutsuzluđuyla talep ederse Allah onu
insanlardan müstađni kýlar. Her kim de insanlarýn hoţnutluđunu Allah’ýn
hoţnutsuzluđuyla talep ederse Allah onu insanlara havale eder, ve’s-Selam.”[274]
7346. Ýmam
Ali (a.s), Muhammed b. Ebi Bekir’e yazdýđý bir mektubunda ţöyle buyurmuţtur: “Eđer
Allah’ýn yaratýklarýndan bir yaratýđý hoţnut etmek için rabbini hoţnutsuz
kýlmamayý becerebilirsen bunu yap. Zira Allah’ýn hoţnutluđu her hoţnutluđun
yerini tutar. Ama hiç bir ţey Allah’ýn hoţnutluđunun yerini tutmaz.”[275]
7347. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bir yaratýđý
hoţnut etmek için yaratýcýyý hoţnutsuz kýlarsa, aziz ve celil olan Allah o
yaratýđý kendisine musallat kýlar.”[276]
7348. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim insanlarýn
övgüsünü Allah’a isyan ile elde etmek isterse onu öven kimse onu kýnayan
kimseye dönüţür. Her kim de Allah’ý hoţnutsuz kýlarak insanlarý hoţnut ederse,
Allah onu insanlara havale eder. Her kim insanlarý hoţnutsuz kýlarak Allah’ý
hoţnut ederse Allah onu insanlarýn ţerrinden korur. Her kim kendisiyle Allah
arasýndaki iliţkiyi güzelleţtirirse Allah onunla insanlar arasýndaki hususlarda
kendisine kifayet eder.”[277]
7349. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bir
hükümdarý hoţnut etmek için Allah’ý hoţnutsuz kýlarsa Allah’ýn dininden dýţarý
çýkmýţtýr.”[278]
7350. Ýmam
Cevad (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kendisini zulmün
hoţnut ettiđi kimsenin hoţnutsuzluđu sana zarar vermez.”[279]
7351. Alkame
Ýmam Sadýk’ýn (a.s) yanýnda insanlarýn dilinden ţikayette bulununca Ýmam ţöyle
buyurdu: “Ţüphesiz insanlarýn hoţnutluđunu elde
etmek ve dillerine engel olmak mümkün deđildir. Allah’ýn, peygamberlerin, elçilerinin
ve hüccetlerinin (a.s) emanda/güvende olmadýklarý bir ţeyden siz nasýl güvende
olabilirsiniz? Halk Peygamberimiz Muhammed’e (s.a.a) de ţair ve deli demediler
mi?... Vasileri hakkýnda bundan daha fazlasýný söylediler... Yüce Allah
hakkýnda bile uygun olmayan sözleri söyleyen diller, sizler hakkýnda uygunsuz
sözler söylemekten nasýl sakýnýr?”[280]
7352. Ýmam
Ali (a.s) ođlu Hasan’a yaptýđý vasiyetinde ţöyle buyurmuţtur: “Bu
insanlarý býrak; Öyle insanlar ki eđer alim olursan sana problem çýkarýrlar. Eđer
cahil olursan sana yol göstermezler. Eđer ilim öđrenmek istersen sana, “Kendini
zahmete ve derinleţmeye salmýţtýr” derler. Eđer ilim talep etmekten elçekersen
o zaman da, “Aciz ve geri zekalý biridir” derler. Eđer rabbinin ibadetinde çaba
gösterirsen, “Gösteriţ meraklýsý ve riyakardýr” derler. Eđer susmayý tercih
edersen, “Konuţmaktan acizdir” derler. Eđer konuţursan, “Gevezedir” derler.
Eđer infak edersen, “Ýsrafkardýr” derler. Eđer iktisatlý davranýrsan, “Cimridir”
derler. Eđer onlarýn sahip olduđu ţeye muhtaç olursan senden uzaklaţýrlar ve
seni kötülemeye baţlarlar. Eđer onlara itimatsýz olursan seni tekfir ederler.
Zamanýndaki insanlarýn özellikleri iţte budur.”[281]
bak.
el-Gýll, 3105. Bölüm
192. Konu
er-Rifk
Yumuţaklýk
Arkadaţlýk
F Bihar,
75/50, 42. bölüm, er-Rýfk ve’l-Liyn
F Kenz’ul-Ummal,
3/28-55, er-Rýfk
bak.
F 159.
konu, el-Müdarat; 183. konu, er-Ruhset; 557. konu, et-Takiyye
F es-Siyaset,
1931. bölüm; el-Ýbadet, 2501. bölüm
Kur’an:
“Allah'ýn rahmetinden dolayý, sen onlara karţý yumuţak
davrandýn. Eđer kaba ve katý kalpli olsaydýn, ţüphesiz etrafýndan dađýlýr
giderlerdi. Onlarý affet, onlara mađfiret dile, iţ hakkýnda onlara danýţ, fakat
karar verdin mi Allah'a tevekkül et, dođrusu Allah tevekkül edenleri sever.”[282]
“Kâfirler içinde bazý kimselere verdiđimiz kat kat servete
gözünü dikme; onlara üzülme; Ýman edenleri kanatlarýn altýna al.”[283]
“Rahman’ýn kullarý
yeryüzünde mütevazi yürürler. Cahiller kendilerine takýldýklarý zaman onlara
güzel ve yumuţak söz söylerler.”[284]
7353. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yumuţaklýk uđur
getirir. Kabalýk ise uđursuzluk dođurur.”[285]
7354. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yumuţaklýk her neyle
birlikte olduysa onu süsledi ve her neden alýndýysa onu çirkinleţtirdi.”[286]
7355. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yumuţaklýk her neyle
birlikte olduysa onu süsledi.”[287]
7356. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yumuţaklýk geçimin
yarýsýdýr.”[288]
7357. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yumuţaklýk hayatýn
yarýsýdýr.”[289]
7358. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Eđer yumuţaklýk
görülecek bir yaratýk olsaydý, Allah’ýn yaratýklarý arasýnda ondan daha güzeli
olmazdý.”[290]
7359. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Tabi olanlara
yumuţak davranmak tabiatýn yüceliđindendir.”[291]
7360. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Birbiriyle
arkadaţlýk eden iki kiţiden arkadaţlýđý en yumuţak olan kimse, aziz ve celil
olan Allah nezdinde daha sevimlidir.”[292]
7361. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah bir ailenin
hayrýný dilerse onlarýn yüzüne yumuţaklýk kapýsýný açar.”[293]
7362. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kime yumuţaklýk
verilirse kendisine dünya ve ahiret hayrý verilmiţtir.”[294]
7363. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlarýn en
akýllýsý insanlarla en iyi geçinenidir.”[295]
7364. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Biz peygamberler
topluluđu farzlarý ikame etmekle emredildiđimiz gibi insanlarla iyi geçinmekle
de emrolunduk.”[296]
7365. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yumuţaklýk
mutluluđun anahtarýdýr.”[297]
7366. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yumuţak davran.
Ţüphesiz yumuţaklýk dođruluđun anahtarý ve akýl sahiplerinin huyudur.”[298]
7367. Ýmam
Ali (a.s), bazý valilerine yazdýđý bir mektupta ţöyle buyurmuţtur: “Kabalýđý
bir miktar yumuţaklýkla karýţtýr. Her nerede yumuţaklýk uygun ise yumuţak
davran.”[299]
7368. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yoldan önce
yoldaţýný sor.”[300]
7369. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Refik’e (arkadaţa)
dininin dođruluđu yolunda birlikte olduđu için refik denmiţtir. O halde her kim
dinin dođruluđu yolunda sana yardýmcý olursa o senin ţevketli arkadaţýndýr.”[301]
7370. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Arkadaţýnýn
yardýmýnýn güzelliđi darlýkta belli olur.”[302]
7371. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Arkadaţýný
kendisiyle çekiţmeye zorlayan kimse, iyi davranan bir arkadaţ deđildir.”[303]
7372. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Amel, yakin sahibi
bir arkadaţtýr.”[304]
7373. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Arkadaţýný amelin,
düţmanýný ise arzularýn karar kýl.”[305]
7374. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Biliniz ki, kim
Allah’tan sakýnýrsa Allah, onun için fitnelerden bir çýkýţ yolu ve
karanlýklarda bir nur verir. Gölgesi Allah’ýn arţý, nuru O’nun cemali,
ziyaretçileri melekler, arkadaţlarý peygamberler olan kendisi için özel
hazýrlanmýţ ve canýnýn istediđi her ţeyi elde edebileceđi bir yurtta onu ebedi
kýlar, onu kendi katýnda en ţerefli mevkiye çýkarýr.”[306]
7375. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “O halde ahirette Allah’ýn
komţusu, peygamberlerin arkadaţý olmak, meleklerin ziyaret ettiđi makama
eriţmek için birbirinizle amel iţlemekte yarýţýn.”[307]
7376. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’tan ţehitlerin
makamýný, saadet ehlinin yaţayýţlarýný ve peygamberlerle birlikte olmayý
dilerim.”[308]
7377. Ýmam
Bakýr (a.s) veya Ýmam Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz
Allah yumuţaktýr, yumuţaklýđý sever. Allah’ýn yumuţaklýđýnýn niţanesi ise
kalplerinizdeki kin ve düţmanlýklarý söküp atmasýdýr.”[309]
7378. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz aziz ve
celil olan Allah yumuţaktýr ve yumuţaklýđý sever. Yumuţaklýk sebebiyle
bađýţladýđýný, kabalýk sebebiyle bađýţlamaz.”[310]
7379. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah yumuţaklýđý
sever ve o yolda yardým eder. O halde zayýf bir bineđe bindiđinizde konak
yerlerinde onlarý dinlendirin. Kurak bir yerden geçince onlarý hýzla geçirin,
yeţillik ve ot dolu yerden geçince onlarý konak yerlerinde dinlendirin.”[311]
7380. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ayţe! Ţüphesiz
Allah yumuţaktýr ve yumuţaklýđý sever. Yumuţaklýk sebebiyle verdiđini kabalýk
ve diđer ţeyler sebebiyle vermez.”[312]
7381. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Aziz ve celil olan
Allah yumuţaktýr ve her iţte yumuţaklýđý sever.”[313]
7382. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kime yumuţaklýk
nasip olursa iman da nasip olur.”[314]
7383. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her ţeyin bir kilidi
vardýr. Ýmanýn anahtarý ise yumuţaklýktýr.”[315]
7384. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her dinin bir huyu
vardýr. Ýmanýn huyu ise yumuţaklýktýr.”[316]
7385. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Nefsini kulluđa
alýţtýr, ona yumuţak davran, ezip azarlama; sana kitapta farz kýlýnmýţ olanlar
dýţýnda onu hoţ tut, çünkü farzlarýn vaktinde ve yerinde eda edilmesi
gerekir.”[317]
7386. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Gençlik yýllarýmda
ibadet hususunda çok çaba gösterirdim. Babam bana ţöyle buyurdu: “Evladým!
Gördüđümden daha az ibadet et. Zira aziz ve celil olan Allah bir kulunu
severse, onun az ibadetinden de hoţnut olur.”[318]
7387. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Dinde derinleţmekten
(zorlaţtýrmaktan) sakýn. Zira Allah onu kolay kýlmýţtýr. O halde din hususunda
gücün yettiđini al. Zira Allah her ne kadar az olsa sürekli olan güzel iţi
sever.”[319]
7388. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz bu din
sađlamdýr. O halde bu dine yumuţaklýkla giriniz. Ýnsanlara Allah’a ibadeti
zorla yüklemeyin. Bu taktirde ne bir yol kateden ve ne de geride (güçlü) bir
binek býrakan bitkin biniciye benzersiniz.”[320]
bak.
el-Bihar, 71/209, 66. Bölüm; el-Ýbadet, 2501. Bölüm
7389. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz ki yumuţaklýkta
artýţ ve bereket vardýr. Her kim yumuţaklýktan mahrum olursa hayýrdan mahrum
olmuţtur.”[321]
7390. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim iţlerinde
yumuţak olursa insanlardan istediđini elde eder.”[322]
7391. Ýmam
Hüseyin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kimin
aklý bir yere çatmaz ve bir çare bulmaktan aciz kalýrsa yumuţaklýk iţlerinin
anahtarý olur.”[323]
7392. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yumuţaklýk barýţla
sonuçlanýr.”[324]
7393. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yumuţaklýk
dürüstlüđün anahtarý ve akýl sahiplerinin huyudur.”[325]
7394. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yumuţaklýk
zorluklarý kolaylaţtýrýr ve zor çareleri kolay kýlar.”[326]
7395. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yumuţaklýk salah
aţýlar ve mutluluđun niţanesidir.”[327]
7396. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yücelmek istersen yumuţak
ol ve hor olmak istersen kaba davran.”[328]
7397. Ýmam
Zeyn’ul Abidin (a.s) Hýzýr’ýn (a.s) Musa b. Ýmran’a (a.s) yaptýđý son tavsiye
ţuydu: “Dünyada her kim birine yumuţak
davranýrsa aziz ve celil olan Allah da ona yumuţak davranýr.”[329]
7398. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yumuţaklýk hikmetin
baţýdýr. Allah’ým! Her kim ümmetimin iţlerinden birinin sorumluluđunu üstlenir
ve onlara yumuţak davranýrsa sen de ona yumuţak davran. Her kim onlara sýký
davranýrsa sen de ona sýký davran.”[330]
bak.
er-Rahm, 1450. Bölüm
7399. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her ne zaman
yumuţaklýk yerine kabalýk gerekirse kabalýk yumuţaklýktýr. Nice ilaç dert ve
hastalýktýr ve nice dert ilaçtýr.”[331]
193. Konu
el-Murakabe
Murakabe-Gözetme
Gözetlemek
F Bihar,
70/62, 45. bölüm; Meratib’un-Nefs... ve’l-Muhasebet’un-Nefs
F el-Meheccet’ul-Beyza,
8/149-191, Kitab’ul-Murakabe ve’l-Muhasýbe
bak.
F 111.
konu, el-Hisab, 475. konu, el-Lađv; 478. konu, el-Lehv
F el-Mescid,
1761. bölüm; el-Mevize, 4137. bölüm; el-Hac, 703. bölüm
Kur’an:
“Allah
her ţeyi gözetendir.”[332]
“Allah ţüphesiz hepinizi görüp gözetmektedir .”[333]
“Ey Kavmim! Durumunuzun gerektirdiđini yapýn, dođrusu ben
de yapacađým. Kime rezil edici bir azabýn geleceđini, kimin yalancý olduđunu
bileceksiniz. Gözleyin, dođrusu ben de sizinle berâber gözlüyorum.” [334]
7400. Ýmam
Ali (a.s), Kumeyl’e öđrettiđi bir duasýnda ţöyle buyurmuţtur: “Mukadder
kýldýđýn kudretin hatýrýna... Bu gece ve bu an iţlediđim her günahý bađýţlamaný
diliyorum... “Kiramen Katibin”in (günahlarý yazan yüce meleklerin) kaydetmesini
emrettiđin günahlarýmý bađýţla. Ţüphesiz onlarý benim amellerimi gözetmekle
görevlendirdin, organlarýmla birlikte onlarý bana ţahit tuttun ve kendin de
bana ve onlarýn gözünden gizli kalan ţeylere ţahitsin.”[335]
Kur’an:
“Yanýnda
hazýr birer gözcü olarak söylediđi her sözü zaptederler.” [336]
7401. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Allah’ýn kullarý!
Biliniz ki kendi içinizde sizi gözetleyenler var. Azalarýnýzdan gözcüler ve
dosdođru yazan yazýcýlar var; yaptýklarýnýzý kaydedip nefeslerinizi sayýyorlar.
Ne Simsiyah bir gecenin zifiri karanlýđý ve ne de kapalý olan sađlam kapýlar
sizi onlardan gizleyebilir.”[337]
7402. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Gününüzü boţ söz ve
amellerle geçirmeyiniz. Zira sizi ve bizi kaydeden gözetleyicilerimiz vardýr.”[338]
bak.
el-Melaike, 3710. Bölüm
7403. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kendinden, kendine
bir gözetleyici karar kýl ve dünyandan ahiretin için azýk al.”[339]
7404. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Kalplerinizi
murakabeye alýţtýrýn, çok düţünün ve çok ibret alýn.”[340]
7405. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsana nefsinin
gözetleyicisi, kalbinin murakabe edicisi ve dilinin koruyucusu olmasý yakýţýr.”[341]
7406. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kendi yükünü kendin
taţý. Eđer böyle yapmazsan hiç kimse senin yükünü taţýmaz.”[342]
7407. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Tebarek ve
Teala’nýn Ýsa’ya (a.s) verdiđi öđütlerden biri ţuydu: …“Ey Ýsa! Her nerede
olursan ol beni göz önünde bulundur.”[343]
7408. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Rabbini göz önünde
bulunduran ve günahýndan korkan kimseye ne mutlu!”[344]
7409. Resulullah
(s.a.a), Ebu Zer’e ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ý
gözet ki Allah da seni gözetsin. Allah’ý göz önünde bulundur ki onu karţýnda
bulasýn.”[345]
7410. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Rabbini gözeten,
günahtan yüz çeviren, nefsinin istekleriyle savaţan, arzusunu yalanlayan ve
nefsini takvayla dizginleyen kimseye Allah rahmet etsin... Sürekli düţünür, çok
geceleri sabahlar, dünyadan kalbini koparýr... Ahireti hatýrlamak kalbini
huzura kavuţturur, sađlam kýlar, yatađýný toplar, yastýđýný býrakýr ve ibadet
için kalkar... Gizlide Rabbinin karţýsýnda huţu içinde olur, gözyaţý döker, kalbi
korkar... Yeterli miktardan razý olur. Sýrlarýný çok az ifţa eder ve
bildiđinden en azýyla yetinir.”[346]
7411. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Günahýna dikkat eden
ve Rabbinden korkan kimseye ne mutlu!”[347]
7412. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hikmetli bir söz
iţitip kabul eden, dođru yola çađrýlýnca ona yakýnlaţýp hidayetçinin eteđine
sarýlan ve kurtuluţa eren, rabbini göz önünde bulunduran ve günahlarýndan
korkan kimseye (kula) Allah rahmet etsin”[348]
7413. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanođlunun
geçirdiđi her gün kendisine ţöyle der: “Ey Ademođlu! Ben, yeni bir günüm ve
sana ţahidim. O halde benim vesilemle iyi iţlerde bulun ve bende iyilik cari
kýl ki kýyamette lehine ţahadette bulunayým. Zira beni artýk asla göremezsin.”[349]
7414. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz gün,
geldiđi zaman ţöyle der: “Ey Ademođlu! Bu gün iyi iţler yap ki kýyamet günü
rabbin nezdinde lehine tanýklýk edeyim. Zira daha önce senin yanýna gelmedim ve
gelecekte de yanýna gelmeyeceđim.” Gece de geldiđi zaman ayný ţeyleri söyler.”[350]
7415. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bilin ki ţüphesiz
günler üçtür: Geçip giden ve dönüţünden ümidin olmayan gün, kalan (ţimdiki) ve
kaçmanýn mümkün olmadýđý gün. Gelecek ve kendisine itminan etmediđin gün. Dün
öđüttür, bugün ganimettir ve yarýnýn da kimin olacađýný bilemezsin.”[351]
7416. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bugünkü amelini
dođru yapan ve dünkü eksikliklerini telafi eden kimse zafere eriţmiţtir.”[352]
7417. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünya karţýsýnda
sabýrlý olun ki dünya bir anlýktýr. Dünyadan göçüp gidenler hususunda ne bir
dert hissedersin ve ne de bir sevinç. Henüz gelmemiţ olaný içinse nasýl
olacađýný bilemezsin. Ţüphesiz dünya içinde yaţadýđýn andýr. O halde o anda
Allah’a itaat üzere sabret ve Allah’a isyaný terk etmek hususunda tahammüllü
ol.”[353]
7418. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kimin iki günü
eţit olursa aldanmýţtýr. Her kimin yarýný bugünden kötü olursa aldatýlmýţtýr.
Her kim eksikliklerini araţtýrmazsa sürekli eksikler içinde kalýr. Her kimin de
eksiklikleri devam ederse ölüm kendisi için daha hayýrlýdýr.”[354]
7419. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kimin iki günü
eţit olursa aldanmýţtýr… Her kimin yarýný bugünden kötü olursa mahrumdur. Her
kim dünyasý temin olduđu halde ahiretinin zararýna önem vermezse helak olur.
Her kim eksikliklerini araţtýrmazsa nefsinin istekleri kendisine galip gelir ve
her kim eksikler içinde olursa ölüm kendisi için daha iyidir.”[355]
7420. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kimin iki günü
eţit olursa aldanmýţtýr. Her kimin bugünü dünden daha kötü olursa mel’undur ve
Allah’ýn rahmetinden uzaktýr. Her kim nefsinin yüceliklerini tanýmaya
çalýţmazsa eksiklik içindedir. Her kim eksiklik içinde olursa ölüm kendisi için
hayattan daha iyidir.”[356]
bak.
384. Konu “el-Đabn”
7421. Ýmam
Ali (a.s), Kumeyl’e yaptýđý bir tavsiyesinde ţöyle buyurmuţtur: “Ey
Kumeyl! Sen her hareket ve davranýţta tanýmaya/marifete muhtaçsýn.”[357]
7422. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţu
üç ţey hangi müminde bulunursa, o mümin Allah’ýn korumasý altýndadýr...:
Ýnsanlardan kendisi için istediđini, insanlara veren kimse, Allah’a itaat
yolunda mý yoksa günah yolunda mý olduđunu bilmeden el ve ayađýný hareket
ettirmeyen kimse ve kendisinden o ayýbý fazlasýný uzaklaţtýrmadýkça kardeţini o
ayýpla ayýplamayan kimse.”[358]
Feyz-i Kaţani’nin dediđine göre, Ebu Hamid
Gazali ţöyle diyor: “Kendine dikkateden insanýn atmasý gereken ilk adým himmet
ve hedefinin ilahi mi yoksa nefsani mi olduđuna bakmasýdýr... Kendisine hareket
ve davranýţlarýnda açýđa çýkacak olan en az ţey davranýţýnýn mübah ama neticesi
olduđudur. Bu takdirde bu davranýţý terkeder. Zira Hazret ţöyle buyurmuţtur:
“Ýnsanýn müslümanlýđýnýn güzelliđi faydasýz ţeyleri terketmesidir.” [359]
bak.
el-Heva, 4046. Bölüm
7423. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Akýllý insanýn, dini,
fikri, ahlaki ve edebi kötülüklerini savmasý, onlarý göđsünde veya yazý
ţeklinde bir araya getirmesi ve onlarý ortadan kaldýrmak için çaba göstermesi
gerekir.”[360]
7424. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýbrahim’in (a.s)
sahifesinde ţöyle yer almýţtýr: “…Akýllý insan aklý kendisinden alýnmadýkça kendisi
için belli bir vakitler ayýrmalýdýr. Belli bir vakti aziz ve celil olan
rabbiyle münacata, belli bir zamaný kendini hesaba çekmeye, belli bir zamaný
aziz ve celil olan Allah’ýn verdiđi nimetleri düţünmeye ve belli bir zamaný da
nefsini helal ţeylerden nasiplenmeye ayýrmalýdýr. Zira bu zaman diđer üç zamana
bir yardýmcýdýr ve kalplerin yorgunluđunu gideren ve huzura kavuţturan bir
zamandýr.”[361]
7425. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Vakitlerinizi dörde
ayýrmaya çalýţýn: Bir zamaný Allah ile münacaata, bir zamaný iţ ve çalýţmaya,
bir zamaný dini kardeţlerin ve ayýplarýný sana söyleyen ve içinde senin hayrýný
dileyen kimselerle muaţerette bulunmaya ve bir zamanýný da haram olmayan
lezzetlerden istifade etmeye ayýr.”[362]
7426. Ýmam
Hüseyin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Babamdan
(a.s) Peygamber’in (s.a.a) evdeki yaţantýsý ile ilgili ţeyleri sordum, bana
ţöyle buyurdu: “Ýstediđi zaman eve giderdi, eve girdiđi zaman vaktini üçe
ayýrýrdý. Bir bölümünü Allah’a ibadete, bir bölümünü ailesine ve bir bölümünü
de kendisine. Kendine ayýrdýđý vaktini de kendisiyle insanlar arasýnda
bölüţtürürdü. Özel ţahsiyetleri kabul eder, istediđi konularý onlar vasýtasýyla
halkýn geneline duyururdu. Onlardan hiç bir ţeyi esirgemezdi. Ümmete ayýrdýđý
vaktinde huzuruna kabulde ve insanlara ayýrdýđý zaman miktarýnda fazilet sahibi
olanlarý dindeki makam ve faziletleri miktarýnca baţkalarýndan önde tutardý.
Onlardan bazýsýnýn bir haceti, bazýsýnýn iki, bazýsýnýn da birkaç haceti
olurdu.”[363]
7427. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Lokman (a.s) ođluna
ţöyle öđüt vermiţtir: …“Ođulcađýzým! Gece ve gündüz vakitlerinden bir bölümü
ilim öđrenmeye ayýr. Zira ilmi terk etmekten daha büyük bir kayýp yoktur.”[364]
7428. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Müminin üç vakti
olur: Bir vaktinde rabbiyle münacaatta bulunur, bir vaktinde nefsini hesaba
çeker ve bir vaktinde de helal ve güzel lezzetlerden istifade eder.”[365]
7429. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Müminin üç saati
vardýr: Bir saatinde rabbiyle münacat eder, bir saatinde geçimini sađlar, bir
saatinde de kendisini güzel ve helal lezzetler arasýnda serbest býrakýr.”[366]
7430. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz Al-i
Davud’un hikmetinde akýl ve zeka sahipleri için ibret vardýr. Ýnsan kendisini
dört vakit dýţýnda meţgul etmemelidir: Bir vaktinde rabbiyle münacaat etmeli,
bir vaktinde nefsini hesaba çekmeli, bir vaktinde kardeţleri ve kendisinin
hayrýný dileyip ayýplarýný hatýrlatan dostlarýyla görüţmeli ve bir vaktinde de
helal ve hoţ ţeylerde nefsini rabbiyle baţ baţa býrakmalýdýr. Zira bu zaman
diđer üç zamana koyulmaya yardýmcý olur.”[367]
7431. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz gece ve
gündüzün tüm ihtiyaçlarýna ulaţman için yeterli deđildir. O halde onlarý iţin
ve huzurun arasýnda bölüţtür.”[368]
7432. Ýmam
Ali (a.s) Malik Eţter’e yazdýđý bir mektupta ţöyle buyurmuţtur: “Kendin
için, kendinle münezzeh olan Allah arasýnda, vakitlerin en üstününü ve
bölümlerin en yücesini karar kýl. Gerçi halka ayýrdýđýn vakitler de niyetin
temiz olup, halkýn ýslahýna, selametine vesile olduđu zaman Allah’a ayrýlmýţ
sayýlýr.”[369]
7433. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) sabah akţam yaptýđý bir duasýnda ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ým!
Bugünün vakitlerinden her vakitte bizlere, kullarýndan bir pay, ţükründen bir
nasip, meleklerinden dođru ţahitler karar kýl.”[370]
7434. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim güne hayýrla
baţlar ve hayýrla bitirirse Allah meleklere ţöyle buyurur: “Bu arada yaptýđý
günahlarýný onun için yazmayýn.”[371]
7435. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz
kula tayin edilen melekler amel defterine yazarlar. O halde baţýný ve sonunu
hayýrla yazdýrýn ki arasýndakiler sizlere bađýţlansýn.”[372]
7436. Ebuzer
ţöyle diyor: “Günün senin deven gibidir; eđer baţýný
tutarsan gerisi ardýndan gelir, yani eđer gününe hayýrla baţlarsan sonuna kadar
hayýr üzere kalýrsýn.”[373]
7437. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Kumeyl b. Ziyad!
Her gün Allah’ýn adýný an, “la havle vela kuvvete illa billah” (Allah’tan baţka
güç ve kuvvet yoktur) de, Allah’a tevekkül et ve bizleri an, adýmýzý zikret,
bizlere selam gönder, rabbimiz Allah’a sýđýn. Bu vesileyle kötülükleri
kendinden ve senin inayet ettiđin herkesten uzaklaţtýr ki Allah’ýn izniyle o
günün ţerrinden güvende olasýn.”[374]
7438. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Nefsini her gün
hesaba çekmeyen kimse bizden deđildir. Eđer iyi bir iţ yapmýţsa Allah’tan daha
fazlasýný ister, eđer kötü bir ţey yapmýţsa Allah’tan bađýţlanma diler ve
dergahýna yönelerek tövbe eder.”[375]
bak. el-Hisab,
829. bölüm
7439. Talha
ţöyle diyor: “Bir gün adamýn biri elbiselerini çýkararak,
kýzgýn kumlar arasýnda yuvarlanmaya baţladý. Kendi kendine ţöyle diyordu: “Tat
ki cehennem azabý daha sýcaktýr. Geceleri ölü gündüzleri ise iţsiz misin?” O
adam bu halde gözleri Peygamber’e (s.a.a) iliţti. Bir ađacýn gölgesinde
duruyordu. Daha sonra Peygamber’in huzuruna vararak ţöyle arzetti: “Nefsim bana
galip geldi” Peygamber (s.a.a) ona ţöyle buyurdu: “Bundan baţka yapacak bir
ţeyin yok muydu? Bil ki göklerin kapýsý yüzüne açýldý, aziz ve celil olan Allah
meleklere karţý seninle övündü.” Daha sonra ashabýna ţöyle buyurdu: “Kardeţinizden
azýk alýn.” Ýţte bu yüzden herkes ona, “Benim için dua et” diyordu.”[376]
Bak.
er-Riyazet 1570. Bölüm
7440. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah için nefsi ve
istekleriyle cihad eden kimseye ne mutlu! Her kim heva ve hevesini yenilgiye
uđratýrsa, Allah’ýn hoţnutluđuna eriţir ve her kimin aklý Allah’a hizmet üzere
çaba, boyun bükme ve huzu içinde olmakla kötülüđü emreden nefsine galip gelirse
ţüphesiz büyük bir zafere ulaţmýţtýr. Kul ile Allah-u Teala arasýnda nefis ve
nefsani isteklerden daha karanlýk ve korkunç bir örtü yoktur. Nefis ve nefsani
istekleri öldürmek için Allah’a ihtiyaç duygusu içinde olmaktan, huţudan,
açlýktan, gündüz ve gece sabahlamakta susuzluk çekmekten daha iyi bir vesile
yoktur. Eđer böyle bir kimse ölürse ţehittir, her kim de hayatta kalýr ve bu
yoluna devam ederse Allah akýbetini büyük bir hoţnutlukla sona erdirir. Aziz ve
celil olan Allah ţöyle buyurmuţtur: “Yolumuzda cihad edenlere yollarýmýzý
gösteririz ve Allah ihsan sahipleriyledir.”[377]
bak.
81. Konu, “el-Cihad” (2), 82. Konu; el-Cihad (3); el-Mevzie, 4137, 4139.
Bölümler; el-Meheccet’ul Beyza, 8/149
194. Konu
Ramazan
Ramazan
Ayý
F Bihar,
96/337, Ebvab’is-Savmi Ţehri Ramazan
F Kenz’ul-Ummal,
8/461, Fazl’is-Savm-u Ţehri Ramazan
bak.
F 308.
konu, es-Savm
F el-Kadr,
3288. bölüm
Kur’an:
“(O
sayýlý günler) Ramazan ayýdýr ki onda Kur'an, insanlarýn hidayeti için, dođruyu
yanlýţtan ayýrýcý ve hidayet delilleriyle birlikte indirildi. Sizden bu ayý
idrak eden, onda oruç tutsun; hasta veya yolculukta olan, tutamadýđý günlerin
sayýsýnca diđer günlerde tutsun. Allah size kolaylýk ister, zorluk istemez. Bu
kolaylýklarý, sayýlý günleri tamamlamanýz ve size hidayet ettiđinden O’nu
ululamanýz içindir; ola ki ţükredersiniz.”[378]
7441. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ramazan günahlarý
yaktmasý sebebiyle ramazan olarak adlandýrýlmýţtýr.”[379]
7442. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ramazan demeyin,
çünkü ramazan Allah’ýn isimlerinden bir isimdir, dolayýsýyla, “ramazan ayý”
deyin.”[380]
7443. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ramazan ayýnýn ilk
gecesinde göklerin kapýsý açýlýr ve son gecesine kadar kapanmaz.”[381]
7444. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Eđer kul Ramazan
ayýnýn deđerini bilseydi tüm yýlýn Ramazan olmasýný arzu ederdi.”[382]
7445. Resulullah
(s.a.a), ramazan ayý geldiđinde üç defa ţöyle buyurmuţtur: “Sübhanallah!
Neyi karţýlýyorsunuz ve sizleri ne karţýlýyor!”[383]
7446. Ýmam
Sadýk (a.s), Ramazan ayý geldiđinde ođluna yaptýđý vasiyetinde ţöyle
buyurmuţtur: “Nefislerinizi çabalamaya zorlayýn.
Ţüphesiz bu ayda rýzýklar bölüţtürülür, eceller yazýlýr ve bu ayda Allah’ý
ziyaret eden misafirlerin adý yazýlýr. Bu ay da, içinde amel etmenin, bin ayda
amel etmekten daha hayýrlý olduđu bir gece vardýr.”[384]
7447. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) Ramazan ayý geldiđi zaman yaptýđý duasýnda ţöyle
buyurmuţtur: “Hamd Allah’a ki, bize dinini armađan etti, ţeriatini bize
mahsus kýldý ve ihsan yollarýný bize tanýttý ki, nimetiyle o yollarý katederek
rýzvanýna ulaţalým. Öyle bir hamd ki, bizden kabul buyursun ve onunla bizden
hoţnut olsun. Ve hamd Allah’a ki, oruç ayý, Ýslam ayý, temizlenme ayý, arýnma
ayý ve kýyam ayý olan Ramazan ayýný bu yollardan biri kýldý.”[385]
7448. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) Ramazan ayý ile veda için ettiđi duasýnda ţöyle
buyurmuţtur: “Selam sana ey Allah’ýn en büyük ayý ve ey Allah’ýn
dostlarýnýn bayramý! Selam sana ey bizimle birlikte olan vakitlerin en
deđerlisi ve ey günler ve saatler içinde en iyi ay! Selam sana ey arzularýn
yaklaţtýđý, amellerin dađýldýđý ay! Selam sana ey varlýđý pek deđerli, yokluđu
can yakýcý dost; ayrýlýđý üzücü olan ümit kaynađý!.. Selam sana ki, suçlulara
çok uzundun; inananlarýn gönlünde pek heybetliydin.”[386]
7449. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz Allah
Resulü (s.a.a) bir gün bizlere bir hutbe okuyarak ţöyle buyurdu: “Ey insanlar! Ţüphesiz
bereket, rahmet ve mađfiret ayý sizlere yönelmiţtir. Bu ay Allah nezdinde
aylarýn en iyisi ve bu günler, günlerin en iyisi, bu geceler, gecelerin en
iyisi ve bu anlar anlarýn en iyisidir. Bu ayda sizler Allah’ýn misafirliđine
davet edildiniz ve Allah’ýn yüceliđinden nasiplenen zümreden karar kýlýndýnýz.
Bu ayda nefesleriniz Allah’ý tespih, uykularýnýz ibadet, amelleriniz makbul ve
dualarýnýz müstecaptýr...” Ben kalkýp: “Ey Allah’ýn Resulü! Bu ayda en hayýrlý
amel hangisidir?” diye sorunca Peygamber ţöyle buyurdu: “Ey Ebe’l-Hasan! Bu
ayda en hayýrlý amel, aziz ve celil olan Allah’ýn haramlarýndan sakýnmaktýr.”[387]
Bak. ez-Zenb,
1362. Bölüm
7450. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Resulü (s.a.a)
Ţaban ayýnýn son cumasýnda insanlara bir hutbe okudu. Önce Allah’a hamd ve
senada bulunduktan sonra ţöyle buyurdu: “Ey insanlar! Ţüphesiz içinde bulunan
bir gecesinin bin aydan daha hayýrlý olduđu bir ay sizlere gölge etmiţtir
(yaklaţmýţtýr.) Bu Allah’ýn orucunu farz kýldýđý Ramazan ayýdýr. Bu ayda bir
gece nafile namazý kýlmak, diđer aylarda yetmiţ gece nafile namazý kýlmaya
denktir.”[388]
7451. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ýn Resulü
(s.a.a), Ţaban ayýnýn bitmesine üç gün kala Bilal’e insanlarý çađýrmasýný
emrederdi. Ýnsanlar toplandýktan sonra minbere çýkar, Allah’a hamd ve senada
bulunduktan sonra ţöyle buyururdu: “Ey Ýnsanlar! Ţüphesiz bu ay sizlere
yönelmiţtir. Bu ay bütün aylarýn efendisidir. Bu ayda bulunan bir gece, bin
aydan hayýrlýdýr. Bu ayda cehennem kapýlarý kapanýr ve cennet kapýlarý açýlýr.
Her kim Ramazan ayýna ulaţýr ve bađýţlanmazsa Allah onu rahmetinden
uzaklaţtýrýr.”[389]
7452. Resulullah
(s.a.a), Ţaban ayýnýn son gününde insanlara hitap ederek ţöyle buyurmuţtur: “Ey
insanlar! Büyük bir ay sizlere gölge etmiţtir. Bu ay mübarek bir aydýr. Bu ayda
öyle bir gece vardýr ki onda amel etmek bin aylýk amelden daha hayýrlýdýr… Bu
ayýn baţlangýcý rahmet, ortasý bađýţlanma ve sonu ateţten kurtuluţtur.”[390]
7453. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ramazan ayýnýn
hilali gözükünce cehennem kapýlarý kapanýr, cennet kapýlarý açýlýr ve ţeytanlar
zincire vurulur.”[391]
7454. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah her isyankar
ţeytana meleklerinden yedisini tayin etmiţtir ki Ramazan ayýnýzýn sonuna kadar bu
ţeytanlarýn zinciri çözülmez.”[392]
7455. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ramazan ayýnýn ilk
gecesi olduđunda celil olan Allah Tebarek ve Teala ţöyle seslenir: “...Ey
Cebrail! Yeryüzüne git ve isyankar ţeytanlarý zincire vur ki kullarýmýn orucunu
bozmasýn.”[393]
Ţeytanlarýn bu ayda zincire vurulduđu
hususundaki rivayetler Ţii[394]
ve Sünni yoluyla[395]
nakledilmiţ olup istifaze derecesinden daha yüksek ve tevatür haddindedir.”
7456. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim ramazan
ayýný derk eder de bađýţlanmazsa Allah onu rahmetinden uzaklaţtýrmýţtýr.”[396]
7457. Resulullah
(s.a.a), Ramazan ayý geldiđinde ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz
mutsuz kimse bu büyük ayda Allah’ýn mađfiretinden mahrum olan kimsedir.”[397]
7458. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz gerçek
mutsuz kimse, bu ayý geçirdiđi halde günahlarý bađýţlanmayan kimsedir.”[398]
7459. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ramazan ayýnda
bađýţlanmayan kimse hangi ayda bađýţlanýr?!!”[399]
7460. Resulullah
(s.a.a), minbere çýkýp ţöyle buyurdu: “Amin!
Ey insanlar! Ţüphesiz Cebrail yanýma geldi ve bana ţöyle dedi: “Ey Muhammed!
Her kim bu Ramazan ayýný derk eder ve bađýţlanmadan ölürse Allah onu
rahmetinden uzaklaţtýrsýn. Sen de, “Amin” de. Bunun üzerine ben de, “Amin”
dedim.”[400]
Bir hadiste ţöyle
yer almýţtýr: “Cebrail yanýma geldi ve ţöyle dedi: “Ramazan ayýna ulaţtýđý
halde bađýţlanmayan kimse hor ve hakir olsun.” Ben de, “Amin” dedim.”[401]
7461. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ramazan ayýnda
bađýţlanmayan kimse Arefe’de hazýr olma dýţýnda öbür Ramazan ayýna kadar
bađýţlanmaz.”[402]
bak.
272. Konu, “eţ-Ţekavet”
195. Konu
er-Remaye
Ok
Atmak
F Bihar,
103/189, 4. bölüm, es-Sebk ve’r-Remaye
F Vesail’uţ-Ţia,
13/345, Kitab’us-Sebk ve‘r-Remaye
F Kenz’ul-Ummal,
4/348, er-Remy
bak.
F 217.
konu, et-Tesabuk
Kur’an:
“Ey iman edenler! Onlara karţý gücünüzün yettiđi kadar
Allah'ýn düţmaný ve sizin düţmanlarýnýzý ve bunlarýn dýţýnda Allah'ýn bilip
sizin bilemeyeceklerinizi yýldýrmak üzere kuvvet ve savaţ atlarý hazýrlayýn.
Allah yolunda infak ettiđiniz her ţey size haksýzlýk yapýlmadan, tamamen
ödenecektir.”[403]
“Onlarý siz öldürmediniz fakat Allah öldürdü. Attýđýn zaman
da sen atmamýţ týn, fakat Allah atmýţtý. Allah bunu, Ýman edenleri güzel bir
imtihana tabi tutmak için yapmýţtý. Dođrusu O iţitir ve bilir.” [404]
“O kuţlar onlarýn üzerlerine piţkin tuđladan yapýlmýţ
taţlar atýyordu.” [405]
7462. Resulullah
(s.a.a.), Allah-u Teala’nýn, “Onlara karţý gücünüz yettiđince…” ayeti hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Biliniz
ki maksat ok atma gücüdür. Biliniz ki ok atma gücüdür ve biliniz ki ok atma
gücüdür.”[406]
7463. Resulullah
(s.a.a.) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim ok atmasýný
bilir ve onu terk ederse bizden deđildir (veya günah iţlemiţtir)”[407]
7464. Resulullah
(s.a.a.) ţöyle buyurmuţtur: “Allah-u Teala
nezdinde en sevimli meţguliyet binicilik ve ok atýcýlýktýr.”[408]
7465. Resulullah
(s.a.a.) ţöyle buyurmuţtur: “Ok atýnýz, ţüphesiz
ok atmak sizlerin en hayýrlý meţguliyetinizdir.”[409]
7466. Resulullah
(s.a.a.) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim ok atýcýlýđý
öđrenir ve sonra ilgisizlikten dolayý onu terk ederse nimete küfranda
bulunmuţtur.”[410]
7467. Resulullah
(s.a.a.) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim ok atýcýlýđý
öđrenir ve onu terk ederse bana isyan etmiţtir.”[411]
7468. Ýmam
Sadýk (a.s), babalarýndan naklen ţöyle buyurmuţtur: “Ok
atýcýlýk Ýslam’ýn oklarýndan biridir.”[412]
7469. Resulullah
(s.a.a.) ţöyle buyurmuţtur: “Binicilik ve ok
atýcýlýđý terk etmeyin. Ok atýcýlýđý sizler için binicilikten daha çok
seviyorum... Ţüphesiz ki aziz ve celil olan Allah bir ok sebebiyle üç kiţiyi
cennete götürür: Onu yapaný, onu mücahitler için alaný ve onu Allah yolunda
ataný.”[413]
196. Konu
er-Rehbaniyyet
Ruhbanlýk
F Bihar,
70/113, 51. bölüm, en-Nehy ani’r-Rehbaniyet ve’s Siyahet
F Kenz’ul-Ummal,
8/461, Fazl’is-Sevm-u Ţehri Ramazan
bak.
F 351.
konu, el-Uzlet
Kur’an:
“Onlarýn izleri üzerinden peygamberlerimizi ard arda gönderdik; Meryem ođlu Ýsa’yý da ardlarýndan gönderdik ve ona Ýncil’i verdik; ona uyanlarýn gönüllerine ţefkat ve merhamet duygularý koyduk; üzerlerine bizim gerekli kýlmadýđýmýz fakat kendilerinin güya Allah'ýn rýzasýný kazanmak için ortaya attýklarý ruhbaniyete bile geređi gibi riayet etmediler; içlerinde iman etmiţ olan kimselere ecirlerini verdik; ama çođu yoldan çýkmýţlardýr.”[414]
bak. Tahrim suresi, 1. ayet
7470. Resulullah
(s.a.a), Osman b. Maz’un’a ţöyle buyurmuţtur: “Ey
Osman! Ţüphesiz Allah Tebarek ve Teala bizlere ruhbanlýđý yazmamýţtýr, ţüphesiz
ümmetimin ruhbanlýđý Allah yolunda cihattadýr.”[415]
7471. Resulullah
(s.a.a), kendisine, “Bize ruhbanlýk için izin ver” diyen Osman b. Maz’un’a
ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz ümmetimin ruhbanlýđý namazý
beklemek için camilerde oturmaktýr.”[416]
7472. Resulullah
(s.a.a), kendisine, “Ben uzlete çekilmek istiyorum” diyen Osman b. Maz’un’a
ţöyle buyurmuţtur: “Yavaţ ol ey Osman! Ţüphesiz ümmetimin
uzleti mescitlerde oturmak ve bir namazýn ardýndan diđer namazý beklemektir.”[417]
7473. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ümmetimde ruhbanlýk,
uzlete çekilmek ve zem, yani sessiz kalmak yoktur.”[418]
7474. Ýmam
Ali (a.s), Allah-u Teala’nýn, “De ki: Sizlere insanlarýn amel açýsýndan en hüsranda olanýný haber
vereyim mi?! Onlarýn dünya hayatýndaki çabalarý boţuna gitmiţtir” ayeti hakkýnda ţöyle
buyurmuţtur: “Onlar kendilerini Mecusilerin
mađaralarýna hapseden ruhbanlardýr.”[419]
197. Konu
er-Rehn
Rehin
F Bihar,
103/158, 7. bölüm, er-Rehn ve Ahkamuha
F Vesail’uţ-Ţia,
13/121-141, kitab’ur-Rehn
F Kenz’ul-Ummal,
6/288, kitab’ur-Rehn
Kur’an:
“Eđer yolculukta olup yazýcý bulamazsanýz
alýnan rehin yeter. Ţayet birbirinize güvenirseniz (rehin gerekmez ama)
güvenilen kimse borcunu ödesin. Rabbi olan Allah'tan sakýnsýn. Ţahitliđi
gizlemeyin, onu kim gizlerse ţüphesiz kalbi günah iţlemiţ olur. Allah
iţlediklerinizi bilir.” [420]
7475. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Rehin makbuz
olmaksýzýn (almadýkça) geçerli deđildir.”[421]
7476. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ben, nezdinde rehin
almanýn Müslüman kardeţinden daha itibarlý olduđu kimseden beriyim.”[422]
7477. Ýmam
Sadýk (a.s), kendisine, “Ben nezdinde rehin
almanýn Müslüman kardeţinden daha itibarlý olduđu kimseden beriyim” rivayeti sorulunca ţöyle buyurmuţtur: “Bu
hakkýn ortaya çýktýđý ve biz Ehl-i Beyt’in Kaim’inin kýyam ettiđi zamandýr.”[423]
Vesail
kitabýnýn sahibi ţöyle diyor: “Zahirde Kaim’in (a.s) zuhur zamanýna özgü
kýlýnan ţey mekruh deđil, haramdýr.”[424]
Kur’an:
“Herkes kazancýna bađlý bir rehindir;” [425]
“Ýman
eden, soylarý da imanda kendilerine uyan kimselere soylarýný da katarýz.
Onlarýn iţlediklerinden hiç bir ţey eksiltmeyiz. Herkes kazandýklarýnýn
rehinidir.”[426]
7478. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah nezdinde bütün
sözler korunmuţtur ve bütün sýrlar aţikardýr ve “Her nefis kazandýklarýnýn rehinidir.”[427]
Allah'ýn koruduđu dýţýnda tüm insanlar nakýs ve kusurludur.”[428]
7479. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kur’an emreden ve
sakýndýran, sessiz ve konuţandýr. Allah’ýn mahlukata hüccetidir. Allah insanlardan
Kur’an’la misak almýţ, misaklarýna karţý onlarýn nefislerini rehin tutmuţtur.”[429]
7480. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Allah’ýn kullarý!
Ýçinizden yaptýklarýnda kazançlý çýkanlarýn riayet ettikleri ţeylere uyun,
onlarý zayi etmekle hüsrana uđrayanlarýn yaptýklarýndan çekinin. Ecelinize
amellerinizle hazýrlanýn. Önceden yaptýklarýnýzýn rehinesini ve önden
gönderdiklerinizin karţýlýđýný görücülersiniz.”[430]
7481. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Babalarýnýzýn,
kardeţlerinizin rehin olduklarý ve sorguya çekildikleri yaţamlarýný
hatýrlayýn.”[431]
7482. Ýmam
Ali (a.s), ođlu Hasan’a (a.s) yaptýđý vasiyetinde ţöyle buyurmuţtur: “Yok
olma eţiđinde bulunan, zamanýn geçtiđini itiraf eden babadan... Ulaţýlmayan
ţeylere ulaţmak isteyen, helake uđrayanlarýn yolundan giden, hastalýklara
hedef, zamana rehin olan ođula...”[432]
bak.
369. Konu, “el’Amel” (1)
7483. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ýn,
yarattýklarýndan en fazla buđzettiđi iki kiţidir. Birincisi Allah’ýn (günahlarý
sebebiyle) kendi baţýna býraktýđý kimsedir. Bu kimse dođru yoldan sapmýţ;
bidat sözlere ve halký saptýrýcý çađrýlara yönelmiţtir. O halde bu kimse,
kendisi vasýtasýyla fitneye düţenler için bir fitnedir. Kendinden önce dođru
yoldan gidenlerin yolundan sapmýţtýr ve hayattayken veya ölümünden sonra
kendine uyanlar için saptýrýcýdýr. (Dolayýsýyla) Hem kendi günahýnýn
ipoteđindedir, hem de baţkalarýnýn günahýný yüklenmiţtir.”[433]
7484. Ýmam
Ali (a.s), Cemel olayýndan sonra Basra ehlini kýnayarak ţöyle buyurmuţtur: “Bir
kadýnýn (Aiţe’nin) ordusu oldunuz, bir hayvana (Aiţe’nin devesine) uydunuz...
Sizinle yaţayan günahýna rehin düţmüţtür. Sizden ayrýlan Rabbin rahmetine
ermiţtir.”[434]
bak.
30. Konu, “el’Bid’at”; 171, “Ez-Zenb”
7485. Ýmam
Ali (a.s) dünyaya hitaben ţöyle buyurmuţtur: “Ey
dünya! Benden uzaklaţ!... Süslerinle güzelliđinle mahvettiđin ümmetler nerede?
Ýţte onlar, kabirlerde rehin olup yatmýţlardýr. (Ey dünya) Vallahi, eđer sen
görünür bir ţahsiyete, tutulup dokunulabilir bir bedene sahip olsaydýn, uzun
emellerle aldattýđýn kimseler sebebiyle sana Allah’ýn hadlerini uygulardým.”[435]
7486. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “O anda kiţi,
ölenlerin mahallesinde yer alan daracýk mezarda tek baţýna kalmýţtýr... Taze
bedenler çürüyüp dökülmüţ; kuvvetli kemikler eriyip gitmiţtir. Ruhlar ađýr
günah yükleri altýna girmiţ, gaybýn haberlerine yakînen inanmýţlardýr.”[436]
7487. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sanki onlarýn
gittiđi yere dođru gitmektesiniz, o yatakhaneye esir düţmüţsünüz ve o emanetgah
sizleri kendine katmýţtýr...”[437]
bak.
427. Konu “el-Kabr”
7488. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünya yerine zikri
tercih eden bir zikir ehli vardýr. Onlarý ne ticaret ne de alýţ veriţ bundan
alýkoyabilmiţtir. Bu ţekilde yaţamaya devam etmiţlerdir... Etraflarýný melekler
almýţ, üzerlerinde bir sekine ve huzur inmiţ, göklerin kapýlarý kendilerine
açýlmýţtýr... Allah’a dua ederken afv ve bađýţ havasýný solumuţ, O’nun fazlýna
çok muhtaç ve azametine boyun eđen esirleri olmuţlardýr.”[438]
7489. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ben sözüme kefilim,
söylediklerimi yapacađým. Önündeki bela ve olaylardan ibret alan kimseyi
ţüpheli ţeylere düţmekten takva alý-koyar.”[439]
bak.
256. Konu “eţ-Ţubhe”, 556. Konu, “et-Takva”
198. Konu
er-Ruh
Ruh
F Bihar,
61/1, 42. bölüm, hakikat’un-Nefs ve’r-Ruh
F Bihar,
61/245, 46. bölüm, kuva-n nefs ve muţafiriha min’el-havas
F Bihar,
61/131, 43. bölüm, Halk’ur-Ruh’il-Ervah kabl’ul-Ecsad
F Kenz’ul-Ummal,
6/162, halk’ur-Ruh
F Ţerh-i
Nehc’ül-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 7/237
bak.
F 519.
konu, en-Nefs; ez-Ziyafet, 2402. bölüm
Kur’an:
“Sana ruhun ne olduđunu soruyorlar, de ki: “Ruh, Rabbimin emrinden ibarettir. Bu hususta size pek az bilgi verilmiţtir.” [440]
bak. Zümer suresi, 42. ayet
7490. Ebu
Basir ţöyle diyor: “Ýmam Bakýr (a.s) veya Ýmam Sadýk’a
(a.s), “Senden ruhu soruyorlar. De ki: Ruh rabbimin emrindendir”
ayetini sorunca ţöyle buyurdu: “Ruh canlý hayvanlarda ve insanlarda olan
ţeydir.” Ben, “O nedir?” deyince, ţöyle buyurdu: “O, melekut ve kudret
alemindendir.”[441]
7491. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ruhlar bedenle
karýţmaz ve ona dayanmaz; bedeni çepeçevre sarmýţ ve ihata etmiţtir.”[442]
7492. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ruh latif bir
cisimdir ki yođun bir kalýp giydirilmiţtir.”[443]
7493. Ýmam
Sadýk (a.s), kendisine, “Ruh kandan baţka bir ţey midir, bana bildir” diyen
Hiţam b. Hakem’e ţöyle buyurmuţtur: “Evet sana
söylediđim gibi ruhun maddesi kandandýr, bedenin rutubeti ve rengin canlýlýđý
kandandýr...Kan kurursa ruh bedenden ayrýlýr.”[444]
7494. Ýmam
Sadýk (a.s), kendisine, “Neden en yüce melekut aleminden sonra ruhlar bedenlerde
karar kýlýndý?” diye soran Abdullah b. Fazl Haţimi’ye ţöyle buyurmuţtur: “Çünkü
Allah Tebarek ve Teala o yüce mertebede ruhlarýn salýverildiđi takdirde yüce ve
ţerefli makamlarý olduđunda, aziz ve celil olan Allah karţýsýnda çođunun rububiyyet
iddiasýnda bulunacađýný biliyordu.”[445]
7495. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ruhlar hazýrlanmýţ
ordulardýr, birbirini tanýyanlarý ünsiyet edinir ve tanýmayanlarý birbirinden
ayrýlýr.”[446]
7496. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ruhlar hazýrlanmýţ
ordulardýr, onlardan birbirini tanýyanlar bir araya gelir ve birbirleri
arasýnda Allah için bir iliţki olmayanlar birbirinden ayrýlýr.”[447]
7497. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ruhlar bir araya
gelen, birbiriyle görüţen ve birbirini koklayan ordulardýr. Birbirlerini
tanýyanlar ülfet edinir ve tanýmayanlar ise birbirinden ayrýlýr.”[448]
7498. Ţakik
b. Seleme ţöyle diyor: “Birisi Hz.Ali’nin
(a.s) yanýna vararak onunla konuţtu ve sohbeti esnasýnda ţöyle dedi: “Ben sizi
seviyorum” Ali (a.s), “Yalan söylüyorsun” diye buyurdu. O, “Neden ey Müminlerin
Emiri!” diye sorunca ţöyle buyurdu: “Çünkü kalbimde senin sevgini bulamýyorum.
Oysa Peygamber (s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ruhlar fezada birbirlerini görüyor,
birbirlerini kokluyor, birbirlerini tanýyanlar bir araya geliyor ve
tanýmayanlar ise birbirlerinden ayrýlýyorlar.”
Gerçekten de Ali (a.s) için tatsýz olaylar baţ
gösterince o ţahýs kendisine kýyam edenler arasýnda yer aldý.[449]
7499. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýyi insanlar
birbiriyle karţýlaţýnca, dostluklarýný dile getirmeseler bile kalpleri
nehirlerde buluţan yađmur taneleri kadar hýzlý bir ţekilde birbirlerine bađlanýr.
Kötü insanlar ise birbirlerine karţýlaţtýklarýnda, birbirleriyle dostluklarýný
izhar etseler bile uzun süre bir ahýrda ot yemelerinde kalpleri birbirlerinden
uzak olan hayvanlar gibi birbirinden uzaktýr.”[450]
7500. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dostluk ruhlarýn
ülfeti sebebiyle kalplerin birbirine meyletmesidir.”[451]
bak.
es-Sadik, 2200, 2201. Bölümler
7501. Ýmam
Ali (a.s), Allah-u Teala’nýn, “(Ýyilik iţlemekte) önde olanlar,
(karţýlýklarýný almakta da) önde olanlardýr. Naim cennetlerinde Allah'a en çok
yaklaţtýrýlmýţ olanlar iţte bunlardýr” ayeti hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Onlar
mürsel ve mürsel olmayan Peygamberlerdir. Allah onlarda beţ ruh karar
kýlmýţtýr: Ruh’ul-Kudus, Ruh’ul-Ýman, Ruh’ul-Kuvvet, Ruh’uţ-Ţehvet ve Ruh’ul-Beden”[452]
7502. Ýmam
Sadýk (a.s), hakeza ţöyle buyurmuţtur: “Önde
olanlar Allah’ýn elçileri (a.s) ve özel kullarýdýr. Allah onlarda beţ ruh
taktir etmiţtir: Onlarý Ruh’ul-Kudus’la teyid etmiţtir ki o vesileyle eţyayý
tanýrlar. Onlarý iman ruhuyla teyid etmiţtir ki o sebeple aziz ve celil olan
Allah’tan korkarlar. Onlarý kudret ruhuyla teyid etmiţtir ki o vesileyle
Allah’a itaate güç yetirirler. Onlarý ţehvet ruhuyla teyid etmiţtir ki o
vesileyle aziz ve celil olan Allah’a istek duyarlar ve O’na karţý günah iţlemekten
kaçarlar. Onlarda hareket ruhunu taktir etmiţtir ki o sebeple insanlar arasýnda
gidip gelirler.”[453]
7503. Ýmam
Bakýr (a.s), alimin marifeti hususunda soru soran Cabir’e ţöyle buyurmuţtur: “Peygamberler
ve vasilerde beţ ruh vardýr: Ruh’ul-Kudus, Ruh’ul-Ýman, Ruh’ul-Hayat,
Ruh’ul-Kuvvet ve Ruh’uţ-Ţehvet. Ey Cabir! Onlar Ruh’ul-Kudus sebebiyle arţýn
altýndan yerin dibine kadar her ţeyden haberdardýrlar. Ey Cabir! Ruh’ul-Kudus
dýţýnda bu dört ruh gece ve gündüzün etkisi altýnda kalýr. Ruh’ul-Kudus,
meţguliyet ve oyunla ilgilenmez.”[454]
7504. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bedenin altý haleti
vardýr: Sađlýk, hastalýk, ölüm, hayat, uyku ve uyanýklýk. Hakeza ruh da
böyledir. Ruhun hayatý ilmi, ölümü cehaleti, hastalýđý ţekke düţmesi, sađlýđý
yakin etmesi, uykusu gaflete düţmesi ve uyanýklýđý korumasýdýr.”[455]
7505. Ýmam
Sadýk (a.s), kendisine, “Acaba uykuda ruh bedenden ayrýlýr mý?” diye soran Ebu
Basir’e ţöyle buyurmuţtur: “Hayýr, ey Ebu Basir!
Zira Eđer ruh bedenden ayrýlýrsa artýk ona geri dönmez. Lakin ruh göđün
ortasýndaki güneţ gibidir; ýţýnlarý her yeri kaplar.”[456]
7506. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsan uyuyunca
hayvani ruh bedende kalýr. Kendisinden ayrýlan akýl ruhudur.”[457]
bak.
en-Nevm, 3977. Bölüm
199. Konu
er-Rahat
Rahatlýk
F Bihar,
72/69/96, Terk’ur-Rahat
bak.
F 112.
konu, el-Haset; 117. konu, el-Hikd
F el-Buhl,
324. bölüm; el-Cihad, 591. bölüm; er-Rýza, 1521. bölüm; er-Rýzk, 1481. bölüm;
ed-Dünya, 1221. bölüm; et-Takva, 4164. bölüm
7507. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hoţluk ve rahatlýk
rýza ve yakindedir. Gam ve hüzün ise ţek ve hoţnutsuzluktadýr.”[458]
7508. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hoţ huzur
insanlardan ümidini kesmektir.”[459]
7509. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim Allah’ýn
kendisine taktir ettiđi ţeyin kendisine ulaţacađýna güvenirse kalbi rahatlýđa
erer.”[460]
7510. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim kaybettiđi
ţeyler sebebiyle kendini sýkmazsa bedeni rahatlýđa erer.”[461]
7511. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “(Fakir insana) Güzel
dille cevap vermek de iki rahatlýktan biridir.”[462]
7512. Misbah’uţ-Ţeria’da
ţöyle yer almýţtýr: “Ýmam Sadýk (a.s)
ţöyle buyurmuţtur: “Mümin Allah’la görüţtüđü zaman dýţýnda gerçek bir rahatlýđa
eriţemez. Bunun dýţýnda rahatlýk dört ţeydedir: “Kendisiyle kalbinin ve nefsinin
yaratýcýnla olan durumunu anladýđýn sessizlikte, kendisiyle görülen ve
görülmeyen zamane olaylarýndan kurtulduđun yalnýzlýkta, kendisiyle ţehvetleri ve
ţeytanýn vesveselerini öldürdüđün açlýkta ve kendisiyle kalbini aydýn, içini
sefalý ve ruhunu tezkiye ettiđin geceleri sabahlamakta.”[463]
7513. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Uyumlu eţ iki
rahatlýktan biridir.”[464]
7514. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim kendini ţu
dört ţeyden koruyabilirse asla rahatsýzlýk görmemeye layýktýr.” Kendisine,
“Onlar nedir, Ey Müminlerin Emiri!” diye sorulunca ţöyle buyurdu: “Acelecilik,
inatçýlýk, kendini beđenmiţlik ve gevţeklik.”[465]
7515. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kanadýyla uçan
(yeterli taraftarlarýyla kýyam eden) kurtulur ve teslim olan (yeterli taraftarý
olmadýđýndan inzivaya çekilen) halký rahatlýđa kavuţturur.”[466]
7516. Ýmam
Ali (a.s), Allah yolunun yolcusu hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Her
çaldýđý kapý onu esenlik ve karar kýlacađý yere ulaţtýrmýţ, bedeninin sükunuyla
iki ayađý emniyet ve rahat içinde sabit kalmýţtýr. Böylece kalbini (aklýný)
kullanmýţ ve rabbini razý etmiţtir..”[467]
7517. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kifayet edecek
kadarýyla yetinen sürekli rahatlýđa erer, esenliđe kavuţur.”[468]
bak.
Er-Rýza, 1521. Bölüm; er-Rýzk, 1481. Bölüm
7518. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim rahatlýđý
severse dünyada zühd içinde yaţamayý seçmelidir.”[469]
7519. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyada zühd içinde
yaţamak, en büyük rahatlýktýr.”[470]
7520. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühd iki rahatlýktan
en yücesidir.”[471]
7521. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Esenlik yalnýzlýkta
ve rahatlýk zühd içinde yaţamaktadýr.”[472]
7522. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühdün meyvesi
rahatlýktýr.”[473]
bak.
Ez-Zuhd, 1635. Bölüm
7523. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) birlikte oturduđu kimselerden birine ţöyle buyurmuţtur: “Allah’tan
kork ve dünyayý taleb etmekte itidalli ol. Yaratýlmayan bir ţeyi taleb etme…O
ţahýs, “Ýnsan henüz yaratýlmayan bir ţeyi nasýl taleb edebilir?” diye sorunca
ţöyle buyurdu: “Her kim dünyada zenginlik. Mal ve refah peţinde koţarsa,
gerçekte onlarý rahatlýđý için istemektedir. Dünyada rahatlýk yaratýlmamýţtýr.
Dünya ehli için de yaratýlmamýţtýr. Rahatlýk cennette, cennet ehli için
yaratýlmýţtýr.”[474]
7524. Ýmam
Sadýk (a.s), rahatlýđýn yolunu soran birine ţöyle buyurmuţtur: “Rahatlýđýn
yolu nefsin isteklerine muhalefet etmektir.” Kendisine, “Kul ne zaman rahatlýk
görür?” diye sorulunca ţöyle buyurmuţtur: “Cennete girdiđi ilk gün.”[475]
7525. Allah-u
Teala Davud’a (a.s) ţöyle vahyetmiţtir: “Ey
Davud! Ben beţ ţeyi, beţ ţeyde karar kýldým, ama insanlar onlarý baţka beţ
ţeyde aramaktadýr ve bu yüzden de onlarý bulamamaktadýr: … Rahatlýđý cennette
karar kýldým, ama onlar rahatlýđý dünyada arýyor ve bu yüzden de bulamýyorlar.”[476]
7526. Ýmam
Sadýk (a.s), ashabýna ţöyle buyurmuţtur: “Ýmkansýz
olan arzulara kapýlmayýn.” Kendisine, “Ýnsan imkansýz arzulara kapýlabilir mi?”
diye sorulunca ţöyle buyurmuţtur: “Sizler dünyada rahatlýđa eriţmek istemiyor
musunuz?” Onlar, “Evet, deyince de ţöyle buyurdu: “Dünyada mümin için rahatlýk
imkansýzdýr.”[477]
200. Konu
er-Riyazet
Riyazet
F el-Meheccet’ul-Beyza,
5/87-143; Kitab’ur-Riyazet’un-Nefs
bak.
F 81.
konu, el-Cihad (2); 519. konu, en-Nefs; 527. konu, el-Heva
F el-Murakýbe,
1546. bölüm
7527. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim nefsine sürekli
riyazet çektirirse fayda görür.”[478]
7528. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her iţte akýllý
insan için bir riyazet vardýr.”[479]
7529. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’a, -iradesi
müstesna- bir yeminle yemin olsun ki nefsimi, katýđý tuz olan bir ekmek
parçasýyla yetinip sevinecek duruma gelinceye kadar terbiye ederim ve
gözlerimden; suyu çekilmiţ, akýntýsý kurumuţ bir pýnar haline getirinceye kadar
da gözyaţý dökerim. Otlayan, karnýný doyurunca yan gelip yatan bir hayvan veya
yayýlýp doyunca ađýlýna dönen koyun sürüsü gibi, Ali de azýđýný yiyip uykuya mý
dalar!? Bunca seneden sonra, ovada otlayan, merada yayýlan hayvanlara dönerse,
gözleri aydýn olsun!”[480]
7530. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Nefsime takva ile
riyazet çektiririm ki büyük korku günü korkudan güvende olayým ve sürçme
yerlerinin kenarýnda sabit kalayým.”[481]
7531. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţeriat nefsin
riyazetidir.”[482]
7532. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hikmet öđrenmek ve
adetlere galebe çalmak riyazet dođurur.”[483]
7533. Ýmam
Ali (a.s), Ehl-i Beyt Ţialarý hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Eđer
nefsi sevmediđi hususlarda isyan ederse, o da nefsin istediđi ţeyleri kendisine
bađýţlamaz.”[484]
7534. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah-u Teala ţöyle
buyurmuţtur: “Ey Ahmet! Güzel elbiseyi, tatlý yiyeceđi ve yumuţak sergiyi süs
edinme. Zira nefis her kötülüđün sýđýnađý ve her fenalýđýn arkadaţýdýr. Sen onu
Allah’a itaate çekersin, o ise seni Allah’a isyana sürükler.”[485]
7535. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Nefse hizmet
etmek, onu lezzetlerden ve azýklardan korumak, ilim ve hikmetler vesilesiyle
nefsini ram etmek, ibadet ve itaatler vesilesiyle çaba göstermektir. Nefsin
kurtuluţu iţte bundadýr.”[486]
7536. Ýmam
Ali (a.s), Malik-i Eţter’e yazdýđý bir mektubunda ţöyle buyurmuţtur: “Halk
zulmettiđini zannederse; mazereti açýkça
söyleyerek kendini bu zandan kurtar. Bu iţ nefsin için bir riyazet ve halka
karţý bir yumuţaklýktýr.”[487]
7537. Ýmam
Sadýk (a.s), Unvan Basri’ye yaptýđý tavsiyesinde ţöyle buyurmuţtur: “Nefsin
riyazetine sebep olan ţey ţunlardýr: “Ýţtahýnýn olmadýđý ţeyi yemekten sakýn,
çünkü bu insaný ahmaklaţtýrýr. Acýkmadýkça yemek yeme, helal yiyecekten ye ve
yerken Allah’ýn adýný zikret ve Allah Resulünün (s.a.a) ţu hadisini hatýrla:
“Ýnsanođlu karýndan daha kötü bir kap doldurmamýţtýr.”[488]
bak.
2875. Bölümün bütün sözlerine bakýnýz.
7538. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Hýzýr Musa’ya (a.s)
ţöyle tavsiyede bulunmuţtur: “Nefsine sabýrla riyazet çektir ki günahtan
kurtulasýn.”[489]
7539. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Gözlerinizi
uyanýk tutun, karýnlarýnýzý zayýflatýn ve bedenlerinizden alýn ve canlarýnýza
bađýţlayýn. (yani bedeninizi zayýflatýn ki ruhunuz güçlensin.”[490]
7540. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Riyazet/terbiye
sadece uyanýk nefislere fayda verir.”[491]
7541. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Karýnlarýnýza açlýk
çektirin, ciđerlerinizi susuz býrakýn, bedenlerinizi çýplak koyun, kalplerinizi
temizleyin ki yücelerin en yücesine eriţesiniz.”[492]
bak.
249. konu, es-Seher
Za Harfi
Konular:
ü ez-Ziraat
(Ziraat-Çiftçilik)
ü ez-Zekat
(Zekat)
ü et-Tezkiye
(Tezkiye)
ü ez-Zeman
(Zaman)
ü ez-Zina
(Zina)
ü ez-Zuhd
(Zühd)
ü ez-Zevac
(Evlilik)
ü ez-Ziyaret
(Ziyaret Etmek)
ü Ziyaret’ul-Kubur
(Mezar Ziyareti)
ü ez-Ziynet
(Ziynet-Süs)
201. Konu
ez-Ziraat
Ziraat-Ekin
F Vesail’uţ-Ţia,
12/24, 10. bölüm; istihbab’ul-garas ve’z-zýra’
F Vesail’uţ-Ţia,
13/191-218, kitab’ul-muzare’ ve’l-Musakat
F Kenz’ul-Ummal,
15/530-540, kitab’ul-muzare’
F Kenz’ul-Ummal,
3/890-905, ihya’ul-mevt
bak.
F 11.
konu, el-Arz; 258. konu, eţ-Ţecer; el-Ýcare, 13. bölüm
Kur’an:
“Söyleyin, ektiklerinizi yerden bitirenler sizler misiniz,
yok biz mi bitiriyoruz? Dilersek biz onu kuru çöp yaparýz, ţaţar kalýrsýnýz da
ţöyle dersiniz: “Dođrusu borç altýna girdik, hatta yoksun kaldýk.”[493]
7542. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mümin öldükten sonra
da altý ţeyden faydalanýr: Kendisi için mađfiret dileyen salih evlat, okuduđu
Kur’an, kazdýđý kuyu, diktiđi ađaç, akýtýp vakfettiđi su ve geride býrakýp
kendisinden sonra amel edilen güzel bir sünnet.”[494]
7543. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Resulüne
(s.a.a), “Hangi mal daha hayýrlýdýr” diye sorulunca ţöyle buyurmuţtur:
“Sahibinin ektiđi, bakýmýný yaptýđý ve hasat günü de hak ve hukukunu ödediđi ekin.”[495]
7544. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Resulüne
(s.a.a), “Ýnekten sonra hangi mal daha hayýrlýdýr?” diye sorulunca ţöyle
buyurmuţtur: “Kökleri toprađýn içinde olan ve kuraklýk yýllarýnda da meyve
veren (hurma ađaçlarý).”[496]
7545. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Babam ţöyle
buyuruyordu: “Ýţlerin en iyisi çiftçiliktir. Bir ţeyi ekince ondan iyi ve kötü
herkes yer. Ýyi insan yiyince senin için Allah’tan bađýţlanma diler, kötü insan
yiyince, yediđi ţey kendisine lanet eder. Otlayan ve uçan hayvanlar da ondan
istifade ederler.”[497]
7546. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Çiftçiler insanlarýn
hazineleridir: Aziz ve celil olan Allah’ýn yarattýđý temiz bir tohumu ekerler.
Onlarýn kýyamet günü makamý herkesten daha iyi ve yakýnlýklarý herkesten daha
fazladýr ve “mübarek” olarak çađrýlýrlar.”[498]
7547. Ýmam
Sadýk (a.s), Allah-u Teala’nýn, “Müminler Allah’a tevekkül etmelidirler” ayeti hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Maksat
çiftçilerdir.”[499]
bak.
el-Ucb, 2516. Bölüm
7548. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Müminlerin Emiri
ţöyle buyurmuţtur: “Her kim su ve toprađa rađmen muhtaç olursa Allah onu
rahmetinden uzaklaţtýrýr.”[500]
7549. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim ađaç eker ve
o ađaç yemiţ verirse Allah o ađacýn verdiđi yemiţ sayýsýnca kendisine mükafat
verir.”[501]
7550. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Bir Müslüman bir
ađaç veya ekin eker de insan, kuţ veya diđer hayvanlar ondan yerse kendisi için
sadaka sayýlýr.”[502]
7551. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah
Peygamberlerinin rýzkýný çiftçilikte ve hayvancýlýkta karar kýlmýţtýr ki semavi
yađýţlarý kötü bilmesinler.”[503]
7552. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Aziz ve celil olan
Allah çiftçiliđi Peygamberlerine seçti ki semavi yađýţý kötü bilmesinler.”[504]
7553. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýţler arasýnda hiç
bir iţ Allah nezdinde çiftçilikten daha sevimli deđildir. Bir terzi olan Ýdris
(a.s) dýţýnda Allah’ýn gönderdiđi bütün Peygamberler, çiftçi idi.”[505]
7554. Ýmam
Sadýk (a.s), kendisine, “çiftçiler” hakkýnda soru soran Yezid b. Harun
Vasiti’ye ţöyle buyurmuţtur: “Onlar, Allah’ýn
hazinelerini yeryüzüne ekenlerdir. Ýţler arasýnda hiç bir iţ Allah nezdinde
çiftçilikten daha sevimli deđildir. Ýdris dýţýnda Allah’ýn gönderdiđi bütün
Peygamberler çiftçi idi.”[506]
bak.
en-Nubuvvet, 3777. Bölüm
202. Konu
ez-Zekat
Zekat
F Bihar,
96/1-110, ez-Zekat
F Vesail’uţ-Ţia,
6/2-255, ez-Zekat
F Kenz’ul-Ummal,
6/292-336, ez-Zekat
bak.
F 292.
konu, es-Sadaka; 521. konu, el-Ýnfak
Kur’an:
“Mallarýnýn
bir kýsmýný, kendilerini temizleyip arýtacak sadaka (zekat) olarak al, onlara
dua et; senin duan onlar için bir güvendir. Allah iţiten ve bilendir.” [507]
7555. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Zekat, Ýslam’ýn
köprüsüdür. Zekatý veren insan köprüden geçer. Her kim de zekatý vermezse
köprüden geçmesine engel olunur. Zekat Allah’ýn gazabýný söndürür.”[508]
7556. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zikri aziz olan
Allah bu ümmette zekattan baţka bir ţeyi daha ţiddetli farz kýlmamýţtýr.
Ümmetin geneli sadece bu hususta helak olur.”[509]
Kur’an:
“Namazý kýlýn, zekatý verin, önceden kendiniz için yaptýđýnýz her iyiliđi Allah’ýn katýnda bulacaksýnýz. Ţüphesiz Allah yapmakta olduklarýnýzý noksansýz görür.” [510]
7557. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Aziz ve celil olan
Allah, üç ţeyi baţka bir ţeyle iliţkisi olan üç ţeyle birlikte emretmiţtir:
Namaz ve zekatý (birlikte) emretmiţtir. Her kim namaz kýlar ve zekat vermezse
namazý kabul olmaz.”[511]
7558. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim zekat
vermezse namazý faydasýzdýr. Haramdan kaçýnmasý olmayan kimsenin de zekatý
makbul olmaz.”[512]
7559. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mallarýndan
sadaka olarak al” ayeti Ramazan ayýnda nazil oldu. Allah Resulü (s.a.a)
münadisine insanlarýn içinde, “Ţüphesiz Allah Tebarek ve Teala sizlere namazý
farz kýldýđý gibi zekatý da farz kýlmýţtýr” diye seslenmesini emretti...
Peygamber, gelecek yýl Ramazan ayýna kadar onlarýn malýna karýţmadý. Ertesi yýl
Ramazan ayýnda Müslümanlar oruç tutar ve Fýtýr bayramý eriţince Allah Resulü
(s.a.a) münadisine, “Ey Müslümanlar! Mallarýnýzýn zekatýný verin ki
namazlarýnýz kabul olsun” diye nida etmesini emretti.”[513]
7560. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zekat fakirlerin
yiyeceđini temin etmek ve zenginlerin malýný korumak için taktir edilmiţtir.
Çünkü aziz ve celil olan Allah sýhhatli olanlarý hasta ve aciz insanlarýn iţini
halletmekle mükellef kýlmýţtýr. Nitekim Allah Tebarek ve Teala ţöyle
buyurmuţtur: “Ţüphesiz sizler mallarýnýz ve nefislerinizle imtihan
edilirsiz.” Mallarla imtihan zekat ödemektir, canlarla imtihan ise
nefisleri sabra zorlamaktýr.
Ayrýca zekat ödemekle aziz ve celil olan
Allah’ýn nimetlerine ţükredilmiţ olur, malýn artýţý ümit edilir, zayýf insanlar
merhamete uđrar, fakirlere merhamet edilmiţ olur. Zenginler ise yardýmlaţmaya,
fakirleri güçlendirmeye ve dini iţlerine yardýmcý olmaya teţvik edilir. Zekat
zenginlere bir öđüt ve fakirler vasýtasýyla ahiret fakirlerini anlamaya bir
ibrettir.”[514]
7561. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Aziz ve celil olan
Allah zenginlerin mallarýnda fakirlerin ihtiyacýný temin edecek miktarda bir
hak farz kýlmýţtýr. Eđer Allah kendilerine taktir ettiđi miktarýn,
yetmeyeceđini bilseydi, onlara daha fazla hak farz kýlardý. O halde fakirlerin
yoksulluđu bu farzýn (zekatýn) az oluţu sebebiyle deđil, zenginlerin haklarýný
vermemesi sebebiyledir.”[515]
7562. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz Allah, tüm
insanlarý yarattý ve onlarýn küçüklerini, büyüklerini, zenginlerini ve
fakirlerini bilmektedir. O bin insandan yirmi beţ kiţiyi fakir kýlmýţtýr.
Dolayýsýyla onlarýn zekatýnýn, bunlarýn hayatýný temin etmeyeceđini bilseydi,
onlarýn zekatýný arttýrýrdý. Zira Allah hepsinin yaratýcýsýdýr ve onlarý
kendilerinden daha iyi bilmektedir.”[516]
7563. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz Allah
insanlarýn zenginlerine, mallarýnda fakirlere yetecek kadar zekatý farz
kýlmýţtýr. Dolayýsýyla eđer bir fakir ölürse, rýzkýný temin yolunda can verirse
ve çýplak kalýrsa, bu zenginlerin hakkýný ödemekten çekinmesindendir. Aziz ve
celil olan Allah kýyamet günü zenginleri bundan dolayý sorguya çekecek ve
onlarý elemli bir azapla cezalandýracaktýr.”[517]
7564. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zekat fakirlerin
yiyeceđini temin etmek ve zenginlerin malýný artýrmak için taktir edilmiţtir.”[518]
7565. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zekat zenginleri
imtihan etmek ve fakirlere yardýmcý olmak için taktir edilmiţtir. Eđer insanlar
mallarýnýn zekatýný ödeseydi, hiç bir Müslüman muhtaç kalmazdý ve aziz ve celil
olan Allah’ýn kendileri için farz kýldýđý ţey sebebiyle müstađni olurlardý.
Ýnsanlar sadece zenginlerin günahlarý sebebiyle fakir olmuţ, muhtaç düţmüţ, aç
ve çýplak kalmýţlardýr.”[519]
7566. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ýn, malýný
arttýrmasýný istiyorsan, zekatýný öde.”[520]
7567. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zekat vermek rýzký
arttýrýr.”[521]
7568. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah zekatý rýzka
sebep olsun diye farz kýlmýţtýr.”[522]
7569. Ýmam
Hasan (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zekat asla malý
azaltmaz.”[523]
7570. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Mufazzal!
Dostlarýna de ki zekatý ehline versinler ve ben kaybettikleri ţeyi telafi etmeyi
garantiliyorum.”[524]
7571. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Aziz ve celil olan
Allah zekatý fakirlerin yiyeceđini temin etmek ve sizlerin varlýđýný çođaltmak
için taktir etmiţtir.”[525]
7572. Ýmam
Bakýr (a.s), Allah-u Teala’nýn, “Ama bađýţlayan, sakýnan ve güzeli tasdik eden kimse...” ayeti hakkýnda ţöyle
buyurmuţtur: “Ţüphesiz Allah bir bađýţa karţýlýk on
ila yüz bin arasýnda ve daha fazla mükafat vermektedir. “Onu kolaya
hazýrlarýz.” Ýstediđi her hayrý Allah kendisi için temin eder.”[526]
bak.
el-Ýnfak, 3942. Bölüm
7573. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Karada ve denizde
hiç bir ţey zekat zayi edilmedikçe zayi olmamýţtýr. O halde mallarýnýzý zekatla
koruyun.”[527]
7574. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zekat asla malý
eksiltmez. Zekatý ödenen her mal karada olsun veya denizde asla ortadan yok
olmaz.”[528]
7575. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Resulünün
(s.a.a) kitabýnda ţöyle buldum: “Ýnsanlar zekat vermekten sakýnýnca, yeryüzü
ekin, meyve ve tüm madenlerden bereketini alýkoymuţtur.”[529]
7576. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zekat ödenmeyince
hayvanlar ölüme düçar olur.”[530]
7577. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mallarýnýzý zekat
vermekle koruyunuz.”[531]
7578. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zekat vermeyen kimse
ölüm anýnda (hayata) geri dönmek ister. Aziz ve celil olan Allah’ýn ţu sözü de
buna iţaret etmektedir: “Onlardan birine ölüm gelince: “Rabbim! Beni
geri çevir, belki, yapmadan býraktýđýmý tamamlar, iyi iţ iţlerim” der.”[532]
7579. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kaim kýyam edince
zekat vermeyeni tutar ve boynunu vurur.”[533]
7580. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hýrsýz üç çeţittir:
Zekat vermeyen, kadýnlarýn mehirini kendine helal sayan ve ödeme niyeti
olmadýđý halde borçlanan kimse.”[534]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 6/10, 3. Bölüm
Kur’an:
“Onlar
zekât vermezler; ahireti küfredenler de yalnýz onlardýr.” [535]
7581. Resulullah
(s.a.a), aziz ve celil olan Allah’ýn, “Vay o müţriklerin haline ki zekat vermezler” ayeti hakkýnda sorulunca
ţöyle buyurmuţtur: “Allah müţrikleri kýnamaz, Allah’ýn
ţöyle buyurduđunu duymadýn mý: “Vay o namaz kýlanlarýn haline ki,
Onlar
kýldýklarý namazdan gafildirler. Onlar gösteriţ
yaparlar.
Onlar zekat vermezler.” Bil ki ayette geçen
“maun” zekattýr.” Daha sonra ţöyle buyurdu: “Muhammed’in caný elinde olana
andolsun ki malý hususunda Allah’a hýyanet eden herkes, Allah’a ţirk
koţmuţtur.”[536]
7582. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ali! Ümmetim
arasýnda on kiţi büyük Allah’a karţý küfre düţer... Zekat vermeyen kimse.”[537]
7583. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim malýnýn
zekatýndan az bir ţey dahi ödemezse ne mümindir ve ne de Müslüman. Onun hiç bir
saygýnlýđý yoktur.”[538]
7584. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim malýndan bir
miktar dahi zekat vermezse ister Yahudi, isterse de Hýristiyan olarak ölsün.”[539]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 6/17 4. Bölüm
7585. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zekat ödemeyen
kimsenin malýný Allah kýyamet günü iki hörgücü bulunan ateţten bir engerek
yýlaný ţekline dönüţtürür ve boynuna asar. Sonra o yýlana ţöyle denir: “O
dünyada sana sarýldýđý gibi sen de etrafýný sar. Allah’ýn ţu sözü de buna
iţarettir: “Çok yakýnda cimrilik ettikleri ţeyi boyunlarýna asarlar.”[540]
7586. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Zekat vermeyen
kimsenin bađýrsaklarý ateţe sürüklenir. Malý iki dilli veya iki gözünün üzeri
benli ţiddetli zehirden tüyleri dökülmüţ engerek yýlaný ţekline dönüţür. O
kimse kendisinden kaçar, engerek yýlaný ardýndan gider ve sonunda onu turp gibi
parçalar ve ţöyle der: “Ben hakkýnda cimrilik ettiđin o malýným.”[541]
7587. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Aziz ve celil olan
Allah kýyamet günü bir grubu elleri, parmak uçlarý kadar bir ţey alamayacaklarý
bir ţekilde boyunlarýna asýlmýţ bir halde diriltir. Onlarla birlikte bulunan
bir grup melek sürekli kendilerini sert bir ţekilde kýnarlar ve ţöyle derler:
“Bunlar çok mallarýndan az bir bölümünü dahil esirgeyen kimselerdir. Bunlar
aziz ve celil olan Allah’ýn kendilerine ihsan ettiđi ama, mallarýndan aziz ve
celil olan Allah’ýn hakkýný vermeyen kimselerdir.”[542]
7588. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Namazla beraber
zekat da Ýslam ehline Allah’a yaklaţma vesilesi kýlýndý. Kim, zekatý gönül
rýzasýyla verirse zekat kendisi için bir kefaret olduđu gibi, ateţten koruyan
bir engel de olur ve korur. Hiç kimsenin, verdiđi zekat için gözü arkada
kalmasýn ve üzülmesin. Gönül hoţnutluđu duymadan veren ve ondan daha iyisini ümit
eden kimse, sünneti bilmeyen, zekatýn ecrini kaybeden, ameli boţa giden ve çok
piţman olacak olan bir kimsedir.”[543]
Kur’an:
“Mallarýnda
isteyene ve yoksula belirli bir hak tanýyanlar...”[544]
7589. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Lakin aziz ve celil
olan Allah zenginlerin mallarýnda zekat dýţýnda bir takým haklar da farz kýlmýţ
ve ţöyle buyurmuţtur: “...Mallarýnda isteyene ve yoksula belirli bir hak
tanýyanlar...” O halde belirli bir hak zekat dýţýnda bir haktýr ve herkesin
malýndan vermekle görevli olduđu bir haktýr. Gücü ve mali imkaný miktarýnca bir
miktarý kendine farz saymalý, kendi isteđi üzere her gün, her Cuma veya her ay
ödemelidir.[545]
7590. Bir
adam Ýmam Sadýk’ýn (a.s) yanýna gelerek ţöyle dedi: “Ey Eba Abdillah! Mali
durumum düzelene kadar bana bir miktar borç ver.” Ýmam ţöyle buyurdu: “Yani
ürününü toplayana kadar mý?” O adam, “Hayýr, Allah’a andolsun ki ürünüm yoktur”
deyince Ýmam, “Ticaret malýn geri dönünceye kadar mý?” diye sordu. O adam,
“Hayýr, Allah’a andolsun ki ticari malým yoktur” dedi. Ýmam, “Bir mülkün
satýlýncaya kadar mý?” diye sordu. O, “Allah’a andolsun ki hayýr, mülküm
yoktur.” dedi. Ýmam ţöyle buyurdu: “O halde sen Allah’ýn mallarýmýzda kendisi
için bir hak tayin ettiđi kimselerdensin.” Ardýndan Ýmam bir dirhem kesesini
getirmelerini emretti. Elini keseye sokarak bir miktar aldý ve ona vererek
ţöyle buyurdu: “Allah’tan kork, harcamada ifrat ve tefrite kaçma ve orta yolu
tut.”[546]
Vesail’uţ
Ţia, 6/27, 7. Bölüm
Sual,
1721. Bölüm
Kur’an:
“Zekâtlar; Allah'tan bir farz olarak yoksullara, düţkünlere, onu toplayan memurlara, kalpleri Müslümanlýđa ýsýndýrýlacaklara verilir; kölelerin, borçlularýn, Allah yolunda olanlarýn ve yolda kalanlarýn uđrunda infak edilir. Allah bilendir, hakimdir.” [547]
7591. Ýmam
Sadýk (a.s), Allah-u Teala’nýn, “Ţüphesiz sadakalar fakirler içindir” ayeti hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Fakir,
insanlardan bir ţey dilemeyen kimsedir. Miskin ise fakirden durumu daha kötü
olan kimsedir. Bais ise hepsinden daha yoksul olan kimsedir.”[548]
7592. Ýmam
Ali (a.s), insanlarýn geçimini sađlayan sebepleri açýklayarak ţöyle buyurmuţtur:
“Sadakalar (zekat), devlet iţlerinde
çalýţmayan, bir ţey üretmeyen, ticaret ve iţçilik için bir sermayesi olmayan ve
iţçilik hususunda bir bilgisi ve gücü olmayan kimseler içindir. Bu yüzden Allah
bunlarýn geçimini sađlamak için zenginlerin mallarýnda bir hakký farz
kýlmýţtýr. Münezzeh olan Allah bu sadakalarýn kimlere verileceđini saymýţ ve
ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz sadakalar...”[549]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 6/143, 1. Bölüm; es-Sadaka, 2240. Bölüm
7593. Ýmam
Sadýk (a.s), “Malýn farz olan zekatý ne kadardýr” diyen birine ţöyle
buyurmuţtur: “Maksadýn zahiri zekat mýdýr yoksa
batýni mi?” O, “Her ikisi de” deyince ţöyle buyurdu: “Zahiri zekatta her bin
dirhemde yirmi beţ dirhem farzdýr. Batýni zekatta ise kardeţin bir ţeye senden
daha fazla muhtaç olursa onu kendine tercih etmendir.”[550]
7594. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kudretin zekatý
insaflý olmaktýr.”[551]
7595. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Güzelliđin zekatý
iffettir.”[552]
7596. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zaferin zekatý
iyilik etmektir.”[553]
7597. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Affetmek zaferin
zekatýdýr.”[554]
7598. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Güçlülüđün zekatý
komţulara iyilik etmek ve sýla-i rahimde bulunmaktýr.”[555]
7599. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sýhhatin zekatý
Allah’a itaatte çaba göstermektir.”[556]
7600. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cesaretin zekatý
Allah yolunda cihad etmektir.”[557]
7601. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Nimetlerin zekatý
hayýrlý iţ yapmaktýr.”[558]
7602. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýlmin zekatý, onu
ilme layýk olan kimselere bađýţlamak ve o ilimle amel etmede nefsiyle cihad
etmektir.”[559]
7603. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz her ţeyin
bir zekatý vardýr, ilmin zekatý ise onu ehline öđretmektir.”[560]
7604. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her ţeyin bir zekatý
vardýr, aklýn zekatý ise cahillere tahammül etmektir.”[561]
7605. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz Allah
sizlere sahip olduđunuz ţeylerin zekatýný farz kýldýđý gibi makamýnýzýn
zekatýný da farz kýlmýţtýr.”[562]
7606. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýyilik etmek
nimetlerin zekatýdýr. Aracýlýk etmek, makamýn zekatýdýr. Hastalýklar bedenlerin
zekatýdýr. Bađýţlamak zaferin zekatýdýr. Zekatýný ödediđin her ţey yok olmaktan
güvendedir.”[563]
7607. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bedeninin her
parçasýna, hatta her bir saç teline ve hatta her bir bakýţa bile aziz ve celil
olan Allah’ýn farz kýldýđý bir zekat vardýr. Gözün zekatý ibretle bakmak,
ţehvetlere ve benzeri ţeylere gözünü kapamaktýr. Kulaklarýn zekatý ise ilim,
hikmet ve Kur’an’ý dinlemektir.”[564]
7608. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Oruç tutunuz,
ţüphesiz oruç bedenin zekatýdýr.”[565]
7609. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz Peygamber
(s.a.a) bir gün ashabýna ţöyle buyurdu: “Zekatý ödenmeyen her mal lanetlidir,
zekatý her kýrk günde bir ödenmeyen her beden lanetlidir.” Kendisine, “Ey
Allah’ýn Resulü! Malýn zekatýný biliyoruz, ama bedenin zekatý nedir?” diye
sorulduđunda ţöyle buyurmuţtur: “Hiç bir belaya düçar olmamasýdýr.”
Ýmam ţöyle
buyurdu:
“Ashap bu
sözü duyunca rengi soldu. Peygamber yüzlerinin rengini deđiţtiđini görünce
ţöyle buyurdu: Acaba benim maksadýmýn ne olduđunu biliyor musunuz?” Onlar,
“Hayýr, ey Allah’ýn Resulü!” deyince, Peygamber ţöyle buyurdu: “Evet,
insanýn bir yeri çizilir, yere düţer, ayađý sürçer, hasta olur, ayađýna bir
diken batar ve benzeri ţeyler. Sonunda ţöyle buyurdu: “Gözleri elinde
olmaksýzýn atýp durur.”[566]
7610. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hastalýklar
bedenlerin zekatýdýr.”[567]
7611. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bedenin zekatý cihad
ve oruçtur.”[568]
bak.
es-Savm, 2354. Bölüm
7612. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Namazýn kemalinin
ţartý, Peygamber’e (s.a.a) selam göndermek olduđu gibi, orucun kemalinin
ţartlarýndan biri de fitre zekatýný vermektir. Zira eđer oruç tutar ve fitre
zekatýný bilerek vermezse oruçtan nasipsiz kalýr.”[569]
7613. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim fitre
zekatýný verirse, Allah o zekat sebebiyle malýndan eksilen miktarýný telafi
eder.”[570]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 6/220; et-Tezkiye, 1590. Bölüm 7617. Bölüm
203. Konu
et-Tezkiye
Tezkiye
bak.
F 202.
Konu, ez-Zekat
F en-Nefs,
3919, 3921, 3923. Bölümler; el-Medh, 3652. bölüm
Kur’an:
“Nitekim
biz size aranýzdan ayetlerimizi okuyacak, sizi her kötülükten arýtacak, size
kitabý ve hikmeti öđretecek ve bilemediklerinizi bildirecek bir Peygamber
gönderdik.”[571]
“Ümmiler arasýndan, kendilerine ayetlerini okuyan, onlarý
arýtan, onlara Kitab’ý ve hikmeti öđreten bir peygamber gönderen O’dur. Onlar,
daha önce, ţüphesiz apaçýk bir sapýklýk içinde idiler.” [572]
“Nefsini tezkiye eden ţüphesiz kurtuluţa ermiţtir.”[573]
“Ona de ki: Arýnmađa niyetin var mý?” [574]
“Günahkar
kimse diđerinin günahýný çekmez. Günah yükü ađýr olan kimse, onun taţýnmasýný
istese, yakýný olsa bile, yükünden bir ţey taţýmaz. Sen ancak, görmediđi halde
Rablerinden korkanlarý, namazý kýlanlarý uyarýrsýn. Kim arýnýrsa, ancak kendisi
için arýnmýţ olur. Dönüţ ancak Allah'adýr.”[575]
“Ţüphesiz arýnmýţ olan, saadete eriţecektir.”[576]
7614. Allah
Resulü (s.a.a), “Nefsini
tezkiye eden ţüphesiz kurtuluţa ermiţtir” ayetini okuyunca duruyor ve sonra ţöyle
buyuruyordu: “Allah’ým! Nefsime takva ver, sen benim
velim ve mevlamsýn. Nefsimi tezkiye et, ţüphesiz sen nefsi tezkiye edenlerin en
hayýrlýsýsýn.”[577]
7615. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Nefis tezkiyesiyle sefa
hasýl olur.”[578]
7616. Resulullah
(s.a.a), Allah-u Teala’nýn, “Ţüphesiz tezkiye eden kurtuluţa ermiţtir” ayeti hakkýnda ţöyle
buyurmuţtur: “Maksat Allah’tan baţka ilah olmadýđýna
ţehadette bulunan, Allah’a ţirk koţmayan ve benim Allah’ýn elçisi olduđuma
tanýklýk eden kimsedir.”[579]
7617. Ebu
Said Hudri ţöyle diyor: “Allah Resulü (s.a.a)
Fýtýr bayramý günü, “Ţüphesiz kurtuluţa ermiţtir kendini tezkiye eden ve
rabbinin ismini zikredip sonra namaz kýlan kimse” ayetini okudu ve sonra
namaz kýlýnan yere gitmeden önce fitre zekatýný bölüţtürdü.”[580]
Kur’an:
“Allah'ýn
ahdini ve yeminlerini az bir deđere deđiţenlerin, iţte onlarýn, ahirette bir
paylarý yoktur. Allah onlarla kýyamet günü konuţmayacak, onlara bakmayacak,
onlarý temizlemeyecektir. Elem verici azab onlar içindir.”[581]
el-Bakara, 174
7618. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah kýyamet günü
üç kimseyle konuţmaz, onlara bakmaz, onlarý tezkiye etmez, onlar için elim bir
azap vardýr: Zina eden yaţlý kimse, zalim hükümdar ve kibirli fakir.”[582]
7619. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah üç kimseyle
kýyamet günü konuţmaz, onlara bakmaz, onlarý temizlemez ve onlara acý bir azap
vardýr: Beyaz saçlarýný koparan, kendi kendisini tatmin (istimna-mastürbasyon) eden
ve livata eden (homoseksüellik) kimse ile.”[583]
7620. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Üç kimseyle Allah
kýyamet günü konuţmaz, onlarý temizlemez ve onlar için acý bir azap vardýr: Bir
imama biat eden, biati sadece dünya için olan, kendisine dünyadan bir ţey
verince biatine vefalý kalan, vermediđi takdirde ise vefalý kalmayan kimseye,
ikindi vakti bir mal satan ve falan miktara aldýđýna dair yemin eden kimseye;
bunun üzerine alýcý da kabul edip malý alýr, oysa satýcýsý yalan söylemiţtir ve
bir çölde (kuyuda) suyu olduđu halde yolcularýn ve oradan geçenlerin suyun
fazlasýndan istifade etmesine izin vermeyen kimseye.”[584]
7621. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Üç kimseyle Allah
kýyamet günü konuţmaz, onlarý temizlemez ve onlar için acý bir azap vardýr:
Zina eden yaţlý, gayreti (kýskançlýđý) olmayan adam ve kocasýna ihanet eden
kadýna.”[585]
7622. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Üç kimseyle Allah
kýyamet günü konuţmaz, onlara bakmaz ve onlar için acý bir azap vardýr: Ýlmini
dünyanýn döküntülerini elde etmekte kullanan alime, ţüpheler sebebiyle
haramlarý helal kýlan kimseye ve komţunun karýsýyla zina eden kimseye.”[586]
7623. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Üç kimseye Allah
kýyamet günü bakmaz, onlarý temizlemez ve onlar için acý bir azap vardýr:
Tekebbür yüzünden eteđini yerde sürükleyen kimseye, malýný yalan yere öven
kimseye ve yüzüne dostluk izharýnda bulunduđu halde arkanda kalbi hileyle dolu
olan kimseye.”[587]
204. Konu
ez-Zaman
Zaman
F el-Bihar,
58/353-383, 59/1-143, ebvab’ul-ezmine
F Kenz’ul-Ummal,
12/310-323, fezail’ul-Ezmine
F el-Bihar,
58/353, 13. bölüm, es-Senin ve’ţ-ţuhur
bak.
F 10.
konu, et-Tarih
7624. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zamanýný tanýyan
kimse ţüphelerin saldýrýsýna uđramaz.”[588]
7625. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanýn marifet
sahibi olmasý için zamanýný tanýmasý yeter.”[589]
7626. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlardan zamaný
en iyi tanýyan olaylarda ţaţýrmayan kimsedir.”[590]
7627. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim zamana
güvenirse yere serilir.”[591]
7628. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim zamana
güvenirse zaman ona hýyanet eder. Her kim zamaný büyük görürse zaman onu hor
kýlar.”[592]
7629. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim zamana
güvenirse zaman ona hýyanet eder. Her kim zamaný büyük görürse zaman onu hor
kýlar. Her kim zamana gazap ederse, zaman da onu gazaplandýrýr. Her kim zamana
sýđýnýrsa, zaman onu teslim eder. Her ok atan hedefine vuramaz ve devlet
deđiţince zaman da deđiţir.”[593]
7630. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zaman sahibine
hýyanet eder ve kendisini kýnayandan hoţnutluk dilemez.”[594]
7631. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim zamanla
meţgul olursa zaman da onu meţgul eder.”[595]
7632. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim zamaný
ayýplarsa kýnamasý uzar.”[596]
7633. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim zamanla
inatlaţýrsa zaman onu zillete düţürür. Her kim zamana teslim olursa güvende
olmaz.”[597]
7634. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim zamanla
çatýţýrsa helak olur. Her kim zamaný kýnarsa öfkelenir.”[598]
7635. Reyyan
b. Salt ţöyle diyor: “Ýmam Rýza (a.s) ţu
ţiiri Abdulmuttalib’den naklen bizlere okudu:
Bütün insanlar zamaný kýnar
Oysa zamanýn bizden baţka ayýbý yoktur
Biz kendi zamanýmýzý kýnýyoruz, oysa ayýp
bizdedir
Eđer zamanýn dili olsaydý
bizi kýnardý
Kurt kurdun etini yemez
Oysa biz açýkça birbirimizi yiyoruz
Hilekarca ilginç postlara bürünüyoruz
Yanýmýza gelen garibe eyvahlar olsun!”[599]
205. Konu
ez-Zina
Zina
F Bihar,
79/17, 69. bölüm, ez-Zina
F Vesail’uţ-Ţia,
18/346, Ebvab-u hadd’iz-Zina
bak.
F 99.
konu, el-Hudud
F el-Ýman,
264, 265. bölümler; er-Riba, 1433. bölüm; eţ-Ţehadet, 2102. bölüm
Kur’an:
“Sakýn
zinaya yaklaţmayýn; dođrusu bu çirkindir, kötü bir yoldur.”[600]
bak. Nur suresi, 33.
ayet; Furkan suresi, 68. ayet
7636. Ýmam
Bakýr (a.s), Allah-u Teala’nýn, “Sakýn zinaya yaklaţmayýn; dođrusu bu çirkindir” ayeti hakkýnda ţöyle
buyurmuţtur: “Yani masiyet ve nefret dolu bir ţeydir.
Zira Allah zinaya düţmanlýk etmekte ve ondan nefret etmektedir. Allah, “Dođrusu
bu kötü bir yoldur” buyuruyor. Zinakar insanýn azabý bütün günahkarlardan
daha ţiddetlidir ve zina en büyük günahlardan biridir.[601]
7637. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ademođlunun hiç bir
günahý Allah Tebarek ve Teala nezdinde bir Peygamber veya Ýmam’ý öldüren, aziz
ve celil olan Allah’ýn kullarýna kýble kýldýđý Kabe’yi yýkan veya haram olarak
bir kadýnla iliţkiye giren kimsenin günahýndan daha büyük deđildir.”[602]
7638. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kýyamet günü azap
açýsýndan insanlarýn en ţiddetlisi nütfesini kendisine haram olan bir rahime
döken kimsedir.”[603]
7639. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Gayretli insan asla
zina etmez.”[604]
7640. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yabancý erkeđin gözünü
dolduran evli kadýn, aziz ve celil olan Allah’ýn ţiddetli gazabýna uđrar. Zira
böyle olduđu takdirde, Allah bütün amellerini batýl eder. Eđer kocasýna hýyanet
ederse Allah’a onu kabirde azap ettikten sonra cehennem ateţinde yakmasý bir
haktýr.”[605]
7641. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Miraca götürüldüđüm
gece göđüslerinden asýlan kadýnlar gördüm. “Ey Cebrail! Bunlar kimlerdir?” diye
sorunca ţöyle buyurdu: “Bunlar, kocalarýndan baţkalarýnýn çocuklarýný,
kocalarýnýn malýna varis kýlanlardýr.”[606]
7642. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Üç grupla Allah-u
Teala konuţmaz, onlarý temizlemez ve onlar için acý bir azap vardýr: O üç
gruptan biri kocasýna hýyanet eden kadýndýr.”[607]
7643. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sizlere en büyük
zinayý haber vereyim mi?... Kocasýna hýyanet eden, yabancýdan çocuk dođuran ve
onu kocasýna isnad eden kadýn. Allah kýyamet günü böyle bir kadýnla konuţmaz,
ona bakmaz, onu temizlemez ve ona acý bir azap vardýr.”[608]
7644. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim evli bir
kadýnla zina ederse beţ yüz yýllýk yol uzunluđunda irin dolu bir nehir avret
yerlerinden dökülür. Cehennem onlarýn kokusundan eziyet görür ve azaplarý bütün
cehennem ehlinin azabýndan daha ţiddetlidir.”[609]
7645. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zina, canlara
kýymak, soylarýn yokoluţu, çocuk terbiyesinin terk edilmesi, miras meselesinin
bozulmasý ve benzeri kötü ţeyler sebebiyle haram kýlýnmýţtýr.”[610]
7646. Ýmam
Sadýk (a.s), kendisine, “Zina neden haram kýlýnmýţtýr?” diyen zýndýk birine
ţöyle buyurmuţtur: “Çünkü fesada sebep olmakta, mirasý yok
etmekte ve nesli kesmektedir. Zinada kadýn kimden hamile olduđunu bilmez, çocuk
babasýnýn kim olduđunu bilmez, sýla-i rahim yapýlmaz ve akrabalýklar belli
olmaz.”[611]
7647. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah zinayý terk etmeyi
nesli korumak için ve livatayý terk etmeyi ise neslin çođalmasý için farz
kýlmýţtýr.”[612]
bak.
1602. Bölüm
7648. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ali! Zinanýn altý
sonucu vardýr. Üç sonucu dünyada, diđer üç sonucu ise ahirettedir: Dünyadaki
sonuçlarý ţudur ki yüz suyunu döker, ölümü hýzlandýrýr ve rýzký keser. Uhrevi
sonuçlarý ise çok ţiddetli ve sýký bir hesap, rahman olan Allah’ýn gazabý ve
ebedi ateţte kalýţtýr.”[613]
7649. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Rýzký engelleyen
günahlardan biri de zinadýr.”[614]
7650. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zina fakirlik
dođurur.”[615]
7651. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Dört ţey vardýr ki
eđer onlardan biri bir eve girecek olursa viran olur ve bereket üzere bayýndýr
olmaz: Hýyanet, hýrsýzlýk, ţarap içmek ve zina.”[616]
7652. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Resulünün
(s.a.a) kitabýnda ţöyle gördüm: Benden sonra zina aţikar olunca ani ölümler
çođalýr.”[617]
7653. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ali’nin (a.s)
kitabýnda ţöyle buyurduđunu gördüm: Allah Resulü (s.a.a) ţöyle buyurmuţtur:
Zina çođalýnca ani ölümler de çođalýr.”[618]
7654. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zina yaygýnlaţýnca
yeryüzünde zelzeleler meydana gelir.”[619]
7655. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanýn organlarýndan
her birine zinadan bir nasip yazýlmýţtýr ki mutlaka kendisine ulaţýr. Örneđin,
gözün zinasý bakmaktýr, ayađýn zinasý yol yürümek ve kulađýn zinasý iţitmektir.”[620]
7656. Mesih
(a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Güzel kokular süren
ve kokusu baţkalarýna gitsin diye evinden çýkan kadýn zinakardýr, ona bakan her
göz de zinakardýr.”[621]
7657. Mesih
(a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sana ait olmayan bir
ţeye bakýp kalma, çünkü gözünü koruduđun müddetçe asla zinaya düçar olmazsýn.
Eđer namahrem kadýnýn elbisesine bile bakmamaya güç yetirebilirsen öyle yap.”[622]
bak.
et-Tayyib, 2435. Bölüm
Kur’an:
“Zina eden kadýn ve erkeđin her birine yüzer deđnek vurun. Allah'a ve ahiret gününe inanýyorsanýz, Allah'ýn dini konusunda o ikisine acýmayýn. Onlarýn ceza görmesine, iman edenlerden bir topluluk da ţahit olsun.”[623]
bak. Nisa 15, 16
7658. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zinakarýn haddini
vurmak zina iftirasý atanýn haddini uygulamaktan daha ţiddetli olmalýdýr. Ţarap
içen kimsenin haddinin darbesi, ţarap içme iftirasýnda bulunanýn haddinin
darbesinden daha ţiddetli olmalýdýr.”[624]
7659. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zinakara en ţiddetli
ţekilde kýrbaç vurmak ve iftira atana ise normal darbelerle had uygulamak
gerekir.”[625]
7660. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zinakar insanýn
bedenine ţiddetle kýrbaç vurulmasý gerektiđinin sebebi bedenin zinaya temasta
bulunmasý ve bütün vücuduyla ondan lezzet almasýdýr. Bu yüzden kýrbaç bedenin
cezasý ve baţkalarýna ibret dersi olmasý için taktir edilmiţtir ve zina
suçlarýn en büyüđüdür.”[626]
bak.
el-Bihar, 79/30, 70. Bölüm
7661. Ýmam
Bakýr (a.s), kendisine, “Zorla bir kadýna tecavüz eden kimsenin cezasý nedir?”
diye sorulunca ţöyle buyurmuţtur: “Eţi olsun
veya olmasýn öldürülmelidir.”[627]
7662. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Birisi zorla bir
kadýna tecavüz ederse cezasý bir kýlýç darbesidir. O kýlýç darbesiyle ölsün
veya ölmesin fark etmez.”[628]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 18/381, 17. Bölüm
Kur’an:
“Günahkar kimse diđerinin günahýný çekmez. Günah yükü ađýr
olan kimse, onun taţýnmasýný istese, yakýný olsa bile, yükünden bir ţey taţýnmaz.
Sen ancak, görmediđi halde Rablerinden korkanlarý, namazý kýlanlarý uyarýrsýn.
Kim arýnýrsa, ancak kendisi için arýnmýţ olur; Dönüţ ancak Allah'adýr.”[629]
“Eđer küfrederseniz bilin ki Allah sizden müstađnidir.
Kullarýnýn küfründen hoţnut olmaz. Eđer ţükrederseniz sizden hoţnut olur. Hiç
bir günahkar diđerinin günahýný yüklenmez. Sonunda dönüţünüz Rabbinizedir;
yaptýklarýnýzý o zaman size haber verir; çünkü O, kalplerde olaný bilir.” [630]
“Kim dođru yola gelirse ancak kendi lehine yola gelmiţ ve
kim de saparsa ancak kendi aleyhine sapmýţtýr. Kimse kimsenin günahýný çekmez.
Biz bir elçi göndermedikçe kimseye azâb etmeyiz.” [631]
“De ki: “Allah, her ţeyin Rabbi iken O’ndan baţka bir rab
mi arayayým? Herkesin kazandýđý kendisinedir, kimse baţkasýnýn yükünü taţýmaz;
sonunda dönüţünüz Rabbinizedir, ayrýlýđa düţtüđünüz ţeyleri size
bildirecektir.” [632]
“Yoksa Musa'nýn ve vefa gösteren Ýbrahim'in kitaplarýnda
olanlar kendisine bildirilmedi mi ki?
Hiç
bir günahkar baţkasýnýn günah yükünü yüklenmez.”[633]
7663. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Zinazade insan anne
ve babasýnýn günahý karţýsýnda hiç bir sorumluluk taţýmaz.”[634]
7664. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zinazadenin bir
takým niţaneleri vardýr. Evvela biz Ehl-i Beyt’e düţmanlýk eder, ikinci olarak
kendisi sebebiyle yaratýldýđý iţ ile (yani zinayla) ilgisi olur, üçüncü olarak
dinine önem vermez, dördüncü olarak insanlarý kötü bir ţekilde anar. Haram yolla
veya aybaţý (adet) nütfesiyle dünyaya gelen kimse dýţýnda hiç kimse
kardeţlerini kötü anmaz.”[635]
7665. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zinazade insanýn üç
alameti vardýr: Baţkalarýnýn ardýndan kötü konuţur, zinaya ilgi duyar ve Ehl-i
Beyt’e düţman kesilir.”[636]
7666. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zinayý seven ve
kendisini helal zade sanan kimse yalan söylemektedir.”[637]
7667. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim harama ve
zina ţehvetine düţkün olursa, ţeytanýn ortađýdýr.”[638]
7668. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah üç kiţinin
namazýný kabul etmez: Onlardan biri, karýsýyla zina edilen gayretsiz insanýn
namazýdýr.”[639]
7669. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Resulüne, “Gayretsiz
insan kimdir?” diye sorulunca ţöyle buyurmuţtur: “Karýsý zina eden ve bundan
haberdar olan kimsedir.”[640]
bak.
el-Bihar, 79/114, 84. Bölüm; el-Gayret, 3144. Bölüm
7670. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Miraca götürüldüđüm
gece, yüzü ve iki eli yanan ve bađýrsaklarýný yiyen bir kadýn gördüm. Zira o
pezevenklik (aracýlýk) etmiţti.”[641]
7671. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim zina,
hýrsýzlýk ve ţarap içmeye alýţýrsa putperest gibidir.”[642]
7672. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Aziz ve celil olan
Allah üç kimseyle konuţmaz: Zina eden yaţlý, zalim hükümdar ve kibirli fakir.”[643]
7673. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Musa’ya (a.s)
ţöyle vahyetmiţtir: “Zina etmeyin ki eţleriniz de zina eder. Her kim bir
müslümanýn eţine hýyanet ederse, kendi eţine de hýyanet edilir. Hangi elle
verirsen, o elle geri alýrsýn.”[644]
7674. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlarýn
kadýnlarýna nispeten iffetli olun ki sizin kadýnlarýnýza da iffetli olunsun.”[645]
bak.
el-Ýffet, 2756. Bölüm
206. Konu
ez-Zuhd
Zühd
F Bihar,
70/309, 58. bölüm, ez-Zuhd ve derecatuhu
F Kenz’ul-Ummal,
3/181-246, ez-Zuhd
F Kenz’ul-Ummal,
3/241, Zuhd’un-Nebi (s.a.a)
F Kenz’ul-Ummal,
13/184, Zuhd-u Emir’il-Mü’minin (a.s)
bak.
F 5.
konu, el-Ahiret; 161. konu, ed-Dünya; 519. konu, en-Nefs; 537. konu, el-heva;
500. konu, el-Mal
F el-Ýman,
281. bölüm; el-Cah, 648. bölüm; el-Ýlm, 2898. bölüm; el-Ýbadet, 2504. bölüm;
el-Muhabbet (2), 672. bölüm; el-Yakin, 4258. bölüm
7675. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühd insanýn
tanýdýđý en deđerli ve az bulunur bir ţeydir. Herkes onu över, ama insanlarýn
çođu onunla amel etmez.”[646]
7676. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah hiç bir
peygamberi zahit olmaksýzýn seçmemiţtir.”[647]
7677. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’a, zühd (dünyadan
yüz çevirmek) gibi hiç bir ţeyle ibadet edilmemiţtir.”[648]
7678. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühd takva
sahiplerinin huyu ve tövbe edenlerin sürekli hasletidir.”[649]
7679. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Züht karlý bir
ticarettir.”[650]
7680. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühd bizzat
servettir.”[651]
7681. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bütün hayýrlar bir
eve konulmuţ ve anahtarý da zühd (dünyaya itinasýzlýk) olarak taktir
edilmiţtir.”[652]
7682. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ahiret mükafatýna
rađbet edenin niţanesi dünyanýn debdebesine kapýlmamaktýr.”[653]
7683. Resulullah
(s.a.a) “Ýbn-i Mes’ud’a ţöyle
buyurmuţtur: “Ey Ýbn-i Mes’ud!
Ateţ haram iţleyen kimsenindir, cennet ise helali terk eden kimsenindir. O
halde sen zühtten ayrýlma, zira zühd Allah’ýn kendisiyle meleklere karţý
övündüđü ţeylerdendir. Allah zühd sebebiyle sana yönelir ve cebbar olan Allah
sana selam gönderir.”[654]
7684. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’a zühtten (dünyaya itinasýzlýktan) daha yüce bir ţeyle
ibadet edilmemiţtir.”[655]
7685. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Zikri yüce Allah
için tevazu gösteren, kendisine helal kýldýđý ţeylerden sünnetimden yüz çevirmeksizin
uzak duran ve sünnetimden sapmadan, dünyanýn debdebesini bir kenara iten
kimseye ne mutlu!”[656]
7686. Resulullah
(s.a.a), Allah-u Teala’nýn, “Ona çocuklukta bilgi verdik” ayeti hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Yani
zühd (dünyaya itinasýzlýk). Allah-u Teala Musa’ya (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ey
Musa! Süslenenler gözüme güzel görünen züht gibi baţka bir süsle
süslenmemiţlerdir.”[657]
7687. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Musa’ya (a.s)
ţöyle buyurmuţtur: …“Süslenenler müstađni olduklarý ţeylerde dünyadan yüz
çevirmek gibi bir süsle benim için süslenmemiţlerdir.”[658]
7688. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ali! Allah seni
kendi nezdinde kullarýn süslendiđi en sevimli süsüyle süslemiţtir. Allah seni dünyadan
yüz çevirmekle süslemiţ ve ne senin ondan ve ne de onun senden nasip elde
etmeyeceđiniz bir ţekilde karar kýlmýţtýr.”[659]
7689. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ali! Allah-u
Teala seni kendi nezdinde kullarýn süslendiđi en güzel süsle süslemiţtir. Seni
dünyaya itinasýz kýlmýţ ve ondan nefret ettirmiţtir. Kalbine fakirlerin
sevgisini yerleţtirmiţtir. Sen onlar gibi takipçilerin olduđu için mutlusun ve
onlar da senin gibi bir imamlarý olduđu için hoţnutturlar.”[660]
bak.
ez-Zinet, 1697. Bölüm
7690. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühd dinin köküdür.”[661]
7691. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühd dinin
meyvesidir.”[662]
7692. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühd yakinin
temelidir.”[663]
7693. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühtten ayrýlma.
Ţüphesiz zühd dinin yardýmcýsýdýr.”[664]
7694. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dine en çok yardým
eden huylardan biri de dünyadan yüz çevirmektir.”[665]
bak.
ed-Din, 1294. Bölüm
Kur’an:
“Hani Peygamber arkanýzdan sizi çađýrýrken, kimseye
bakmadan (kaçarak dađa) çýkýyordunuz; kaybettiđinize ve baţýnýza gelene
üzülmeyesiniz diye Allah sizi kederden kedere uđrattý. Allah, iţlediklerinizden
haberdardýr.” [666]
“Bu, kaybettiđinize üzülmemeniz ve Allah'ýn
size verdiđi nimetlerle ţýmarmamanýz içindir. Allah, kendini beđenip öđünen hiç
kimseyi sevmez.”[667]
7695. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühdün tümü
Kur’an’da iki cümlede taktir edilmiţ ve Allah-u Teala ţöyle buyurmuţtur: “Bu
kaybettiđiniz ţeyler için üzülmemeniz ve elde ettiđiniz ţeyler için sevinmemeniz
içindir.” O halde her kim geçmiţine üzülmez ve elde ettiđi ţey için
sevinmezse zahittir.”[668]
7696. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Züht iki cümle
arasýndadýr. Allah-u Teala ţöyle buyurmuţtur: “Bu kaybettiđiniz ţeyler için
üzülmemeniz...” O halde her kim geçmiţine üzülmez ve geleceđiyle sevinmezse
ţüphesiz zühdü iki tarafýyla elde etmiţtir.”[669]
7697. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) bir duasýnda ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ým!
Muhammed’e ve Ehl-i Beyt’ine selam gönder. Her haletimde övgümü, methimi ve
hamdýmý yalnýz sana taktir et ki, dünyadan bana verdiđinle sevinmeyeyim ve
dünyadan benden esirgediđin sebebiyle üzülmeyeyim.”[670]
7698. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ey insanlar!
Ýnsanlar üç kýsýmdýr: Dünyadan kaçan (zahid), dünyayý isteyen ve sabýrlý kimse.
Dünyadan kaçan kimse, dünyadan bir ţey elde edince sevinmez ve dünyadan bir
ţeyi kaybedince üzülmez. Sabreden kimse kalbinde dünyayý arzu eder, ama dünyada
bir ţeye ulaţýnca onun kötü akýbetini bildiđi için ondan yüz çevirir. Dünyayý
isteyen kimse ise, dünyanýn helal yoldan mý yoksa haram yoldan mý eline
ulaţtýđýna önem vermez.”[671]
7699. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ademođlu! Elinden
kaybettiđin ve bir daha geri dönmeyecek olan ţey için üzülme, elinde olan ama
ölümün elinde baki býrakmayacađý ţey için de sevinme.”[672]
7700. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyada züht içinde
yaţamak; arzularý kýsaltmak, her nimete ţükretmek ve Allah’ýn haram kýldýđý her
ţeyden sakýnmaktýr.”[673]
7701. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Zühd helal bir ţeyi
kendine haram kýlmak deđildir. Aksine insanýn kendi elinde olana itminan
etmekten çok, Allah’ýn elinde olana itminan etmesidir.”[674]
7702. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyada zühd içinde
yaţamak, mal veya servetten istifade etmemek veya helal olan bir ţeyi kendine
haram etmek deđildir. Aksine zühd, elinde olan bir ţeye, Allah’ýn elinde olan
bir ţeyden daha fazla güvenmemendir.”[675]
7703. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyada züht içinde
yaţamak helal olan bir ţeyi kendine haram kýlmak veya terk etmek deđildir,
aksine züht elinde olan bir ţeye, Allah’ýn elinde olan bir ţeyden daha fazla
itminan etmemendir ve sana ulaţan musibetin mükafatýna, o musibetin senin için
baki kalmasýný arzu edecek ţekilde rađbet etmendir.”[676]
7704. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Müminlerin Emiri’ne
(s.a), “dünyada züht içinde yaţamak nedir?” diye sorulunca ţöyle buyurmuţtur:
“Haramlarý terk etmektir.”[677]
7705. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Züht, elinde olan
ţey henüz yok olmadan, sahip olmadýđýn ţeyi talep etmemendir.”[678]
7706. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Züht, arzularý
kýsaltmak ve amelleri halis kýlmaktýr.”[679]
7707. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühdün kökü Allah
nezdine olan ţeye güzel rađbet etmektir.”[680]
7708. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ey insanlar! Züht
arzuyu kýsaltmak, nimetlere ţükretmek ve haramlarla karţýlaţtýđýnda onlardan
sakýnmaktýr. Eđer bu züht ile amel edemezseniz, en azýndan haram sabrýnýza
galebe çalmamalý ve nimetlerin ţükrünü unutmamalýsýnýz.”[681]
7709. Ýmam
Hasan (a.s), “Züht nedir?” diye sorulunca ţöyle buyurmuţtur: “Takvaya
rađbet etmek ve dünyadan yüz çevirmek.”[682]
7710. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Züht ahiretin kapýsýnýn
anahtarý ve ateţten beraattir. Züht seni Allah’tan alýkoyan her ţeyi kaybettiđin
ţeylere üzülmemeksizin terketmen, onu terk ettiđin için gurur ve kendini
beđenmiţliđe düţmemen, dünyadan bir geniţlik gözetmemen, bu iţ karţýsýnda ne
bir övgü, ne bir mükafat beklentisi içinde olmamandýr. Aksine onu kaybetmeyi
rahatlýk ve varlýđýný kendin için bir afet bilmen ve sürekli afetten kaçarak
huzura sarýlmandýr.”[683]
bak.
er-Rýza, 1521. Bölüm; el-Meheccet’ul Beyza, 7/345. Bölüm
7711. Ýmam
Sadýk (a.s), kendisine, “Dünyadan kaçan kimdir?” diye sorulunca ţöyle
buyurmuţtur: “Hesap korkusundan dünyanýn helalini
terk eden ve azap korkusundan haramýndan uzaklaţan kimsedir.”[684]
7712. Ýmam
Zeyn’ul Abidin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyadan
kaçanlarýn ve ahireti isteyenlerin niţanesi her birlikteliđi ve dostluđu terk
etmek ve kendisiyle ayný istekleri paylaţmayan her arkadaţý býrakmaktýr. Bilin
ki ahiret sevabý için çalýţan kimse dünyanýn debdebesine asla rađbet etmeyendir.”[685]
7713. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyada züht içinde
yaţayan kimse haramlarýn sabrýna galebe çalmadýđý ve helal ţeylerin kendisini
ţükrü eda etmekten alýkoymadýđý kimsedir.”[686]
7714. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ben, “Ey Cebrail!
Zühdün anlamý nedir?” diye sorunca ţöyle buyurdu: “Zahit, yaratýcýsýnýn
sevdiđini seven ve yaratýcýnýn sevmediđini sevmeyen, dünyanýn helalýndan
sakýnan ve haramýna teveccüh etmeyen kimsedir. Zira dünyanýn helalinin de bir
hesabý ve haramýnýn da bir cezasý vardýr. Zahit insan kendisine merhamet ettiđi
gibi bütün Müslümanlara da merhamet eder. Kötü kokan bir leţten kaçýndýđý gibi (gereksiz)
sözden de kaçýnýr. Ateţten kendisini yakmasýn diye kaçýndýđý gibi dünyanýn
kýrýntýlarýndan ve süslerinden kenara çekilir, arzularý kýsadýr ve ecelini
gözünün önünde tutar.”[687]
7715. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyaya itinasýz
olan kimse dünya her ne kadar kendisini süslese de ondan daha fazla yüz çeviren
kimsedir.”[688]
7716. Ýmam
Rýza (a.s), zahidin sýfatý hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Zahit
az yiyeceđi ile kanaat eden, ölüm gününe hazýrlanan ve hayatta kalmaktan
sýkýlan kimsedir.”[689]
7717. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zahit, ahireti
dünyaya seçen, düţüklüđü büyüklüđe; çalýţmayý rahatlýđa, açlýđý tokluđa ve
ahiretin neticesini dünya muhabbetine, Allah’ý ve ahireti zikretmeyi gaflete
tercih eden kimsedir. Bedeni dünyada ama kalbi ahirettedir.”[690]
7718. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyadan kaçan
kimseler kendilerine öđüt verilince öđüt alan, korkutulunca sakýnan,
öđretilince öđrenen bir rahatlýđa erince ţükreden ve bir sýkýntýya düţünce
sabreden kimselerdir.”[691]
7719. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsan, mütevazi
olmadýkça asla zahit olamaz.”[692]
7720. Ýmam
Ali (a.s), zahitlerin sýfatý hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Onlar
dünya insanlarýndan bir gruptur, ama dünya ehli deđillerdir. Onlar bu dünyada
ondan olmayan kimseler gibidir. Basiret üzere amel eder ve korktuklarý ţeyden
öne geçerler. Bedenleri ahiret ehli arasýnda dönüp dolaţýr. Dünya ehlinin,
bedenlerinin ölmesine önem verdiklerini görürler, oysa onlar dostlarýnýn
kalplerinin ölümüne daha fazla önem verirler.”[693]
7721. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zahitler, dünyada
gülseler bile kalpleri ađlar, sevinçli olsalar da üzülür ve gýpta edilecek
kadar lütfe erseler de az kulluk ettikleri için kendilerine kýzarlar.”[694]
7722. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz zahitler
celal ve azamet nuruyla nurlanmýţlardýr. Alýnlarýnda hizmet niţanesi açýktýr.
Nasýl böyle olmasýnlar ki, insan kendisini dünya hükümdarlarýndan bir
hükümdarýn hizmetçisi kýlarsa yüzünde etkileri gözükür. O halde kendisini
Allah-u Teala’ya hizmete vakfeden kimsenin yüzünde etkisi nasýl görülmesin?”[695]
7723. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühde alýţmaya
çalýţmak, gerçek zühdle sonuçlanýr.”[696]
7724. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühdün baţlangýcý
kendini zühde zorlamaktýr.”[697]
7725. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühdün kökü
yakindir, meyvesi ise saadettir.”[698]
7726. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühdün kökü Allah
nezdinde olan her ţeye güzel iţtiyak duymaktýr.”[699]
7727. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Musa (a.s) ile
yaptýđý bir münacaatýnda ţöyle buyurmuţtur: “Benim salih kullarým, hakkýmdaki
marifetleri miktarýnca dünyadan kalplerini çekip alýrlar. Diđer yaratýklarým
ise benim hakkýmdaki cehaletleri ölçüsünce dünyaya yönelirler. Yaratýklarýmdan
hiç birisi dünyanýn kendisini yüce tutmasýna sevinmemiţtir. Kullarýmdan hiç
birisi dünyayý ululadýđý için sevinmemiţtir.”[700]
7728. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanýn fani olan
ţeylerden yüz çevirmesi kalýcý olan ţeylere yakini miktarýncadýr.”[701]
7729. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ahiretin deđerini
bilmeyen kimse dünyaya nasýl sýrt çevirsin?”[702]
bak.
el-Yakin, 4258. 1629. Bölümler
7730. Ýmam
Ali (a.s), ođlu Hasan’a (a.s) yaptýđý tavsiyelerin birinde ţöyle buyurmuţtur: “Ahireti
anmayý, içindeki nimetleri ve acý azabý hatýrlamayý çođalt. Ţüphesiz bu sana
dünyadan yüz çevirtir ve dünyayý nezdinde küçük kýlar. Ţüphesiz Allah sana
dünyayý haber vermiţ ve dünya da kendisini sana nitelendirmiţtir.”[703]
7731. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ölümü fazla an, zira
ölümü fazla anan her insan dünyaya itinasýz olur.”[704]
7732. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim ölümü göz
önünde bulundurursa, dünya iţi kendisine kolaylaţýr.”[705]
7733. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlarýn züht
içinde yaţamaya en çok layýk olaný, dünyanýn ayýp ve noksanlýklarýný
tanýyandýr.”[706]
7734. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyanýn
en az tatsýzlýklarýný ve zorluklarýný müţahade etmek, insaný dünyayý terk etmeye
çađýrýr ve kendisine zühdü emreder.
O halde çalýţ ve gafil olma ki sen de gidicisin
ve ölüm yurduna göçeceksin.
Dünyayý talep etme. Zira eđer dünyadan bir ţeye
ulaţýrsan sonunda senin zararýna tamamlanýr.”[707]
7735. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Akýllý insanlar
dünyaya rađbet etmez ve ahirete iţtiyak duyarlar. Zira dünyanýn isteyen ve
istenilen olduđunu ve ahiretin de isteyen ve istenilen olduđunu bilirler. Her
kim ahireti talep ederse, dünya da onu talep eder. Böylece ondaki rýzkýný
tümüyle elde eder. Her kim de dünyayý talep ederse, ahiret onu talep eder ve
hemen ölümü gelip çatar. Böylece dünya ve ahiretini zayi eder.”[708]
7736. Ýmam
Askeri (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünya ehli aklýný
kullanacak olsaydý, dünya viran olurdu.”[709]
7737. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sizlerin en uzak
görüţlüsü, sizlerin en zahit olanýdýr.”[710]
7738. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Fani ve yok olacak
hiç bir ţeye gönül bađlamayýn ki zarar verici olarak bu yeter.”[711]
7739. Ýmam
Kazým (a.s), bir mezarýn baţýna vararak ţöyle buyurdu: “Sonu
bu olan bir ţeye baţta da bađlanýlmamasý gerekir. Baţý bu olan ţeyin
akýbetinden de korkulmasý gerekir.”[712]
bak.
el-Mevt, 3728, 3729. Bölümler
7740. Mirac
hadisinde ţöyle yer almýţtýr: “Ey Ahmet! Eđer
insanlarýn en çok günahtan kaçýnaný seviyorsan, dünyaya sýrt çevir ve ahirete
yönel.” Peygamber (s.a.a) ţöyle arzetti:
“Allah’ým! Dünyaya nasýl sýrt çevirip ahirete yöneleyim?” Allah ţöyle buyurdu:
“Dünyadan az bir yiyecek, giyecek ve içecek al ve yarýnýn için bir ţey
biriktirme.”[713]
bak.
1615, 1616, 1617. Bölümler
7741. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ahiretin deđerini
bilmeyen kimse dünyaya nasýl sýrt çevirsin?”[714]
7742. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţehvetini öldürmeyen
kimse zühdün gerçeđine nasýl ulaţsýn?”[715]
7743. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyaya olan
rađbetini kesmeyen ve dünyada dünyevi ţehvetleri sona ermeyen kimse ahiret için
nasýl amel etsin?”[716]
7744. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühdün
on derecesi vardýr. Zühdün en üstün derecesi, sakýnmanýn en alt derecesidir.
Sakýnmanýn en üst derecesi yakinin en alt derecesidir. Yakinin en üst derecesi
ise hoţnutluđun en alt derecesidir.”[717]
7745. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühdün
on mertebesi vardýr: Zühdün en üst derecesi, hoţnutluđun en alt derecesidir.
Biliniz ki zühd Allah’ýn kitabýnda bir ayette ţöyle yer almýţtýr: “Bu
kaybettiđinize üzülmeyesiniz...”[718]
bak. el-Yakin, 4247. Bölüm
7746. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ebu Zer! Dünyadan
yüz çeviren bir kulun kalbinde Allah hikmet bitirir, dilini hikmetle
konuţturur. Ona dünyanýn ayýplarýný, hastalýđýný ve ilacýný tanýtýr ve onu
dünyadan esenlik yurduna salim bir ţekilde götürür.”[719]
7747. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim dünyaya
yönelir ve arzusu uzun olursa, Allah dünyaya olan rađbeti miktarýnca kalbini
köreltir. Her kim dünyaya sýrt çevirir ve dünyadaki arzusu kýsa olursa Allah
ona hiç kimseden öđrenmediđi bir ilim ve hiç kimsenin göstermediđi bir hidayet
bađýţlar. Kalbinden körlüđü çýkarýr ve onu basiretli kýlar.”[720]
7748. Resulullah
(s.a.a), bir gün evinden çýkarak ţöyle buyurmuţtur: “Sizden
aziz ve celil olan Allah’tan vasýtasýz olarak ilim öđrenmek ve gösterilmeksizin
hidayet bulmak isteyen kimse var mýdýr? Sizden Allah’ýn kalbinden körlüđü
gidermesini ve kendisini basiretli kýlmasýný isteyen kimse var mýdýr? Biliniz
ki her kim dünyada züht içinde yaţar ve arzusu kýsa olursa Allah kendisine ders
almaksýzýn bir ilim ve gösterilmeksizin bir hidayet bađýţlar.”[721]
7749. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ebu Zer! Kardeţinin
dünyaya sýrt çevirdiđini görünce ona kulak ver! Zira o hikmet öđretmektedir.”[722]
7750. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim dünyadan yüz
çevirir, horluđuna tahammülsüzlük etmez ve yüceliđine eriţmek için yarýţmazsa,
Allah onu bir yaratýđýn hidayeti olmaksýzýn hidayet eder, bir kimse
öđretmeksizin ona ilim öđretir, göđsünde hikmeti güçlendirir ve hikmeti dilinde
cari kýlar.”[723]
7751. Bir
duasýnda ţöyle yer almýţtýr: “Allah’ým!
Kendilerine zühdü ţart koţtuđun, onlarýn da bu ţartý kabul ettiđi o ţarta vefa
edeceđini bildiđin, böylece kendilerini kabul ettiđin, kendilerine melekleri
indirdiđin, vahy ile yücelttiđin ve kendilerine ilminden bađýţladýđýn,
dostlarýna cari kýldýđýn kaza ve kaderin sebebiyle sana hamdolsun.”[724]
bak.
el-Ýlm, 292. Bölüm
7752. Resulullah
(s.a.a), Allah-u Teala’nýn “Allah’ýn göđsünü Ýslam için açtýđý ve neticede rabbinden bir nur üzere
olan kimse” ayeti
hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Bu nur, bir kalbe
düţünce kalp o nur için açýlýr ve geniţler.” Kendisine, “Ey Allah'ýn Resulü! Bu
iţi tanýmanýn bir niţanesi var mýdýr?” diye sorulunca ţöyle buyurmuţtur:
“Aldanma yurdundan uzak durmak, ebedi yurda yönelmek ve ölüm gelip çatmadan,
ölüme hazýrlýklý olmak.”[725]
bak.
el-Kalb, 3394, 3389. Bölümler
7753. Sellam
ţöyle diyor: “Ýmam Bakýr’ýn (a.s) huzurundayken,
Humran b. E’yen geldi ve bir takým sorular sordu. Kalkýnca Ýmam’a (a.s) ţöyle arzetti:
“Allah sizlere uzun ömür versin ve bizleri sizlerden faydalandýrsýn. Size bir
ţey sormak istiyorum. Sizin huzurunuza varýnca, huzurunuzda olduđumuz müddetçe
kalbimiz incelmekte, nefislerimiz dünyaya rađbetsiz olmakta ve insanlarýn
elinde olan mallarý deđersiz görmekteyiz. Ama yanýnýzdan ayrýlýp insanlarýn
arasýna, tüccarlarýn yanýna dönünce yeniden dünya sevgisine kapýlmaktayýz.”
Sellam ţöyle diyor: “Ýmam Bakýr (a.s) ţöyle buyurdu: “Evet kalpler böyledir.
Bazen, iţler kendisine zor gelmekte ve bazen de kolaylaţmaktadýr.” Ýmam Bakýr
(a.s) daha sonra ţöyle buyurdu: “Allah Resulü’nün (s.a.a) ashabý da kendisine
ţöyle arzetmiţti: “Ey Allah’ýn Resulü! Kendimiz hususunda nifaktan korkuyoruz.”
Allah Resulü ţöyle buyurdu: “Neden nifaktan korkuyorsunuz?” Onlar ţöyle
dediler: “Biz, sizin huzurunuzdayken ve bize öđüt verirken, kalbimizi korku
sarmaktadýr. Dünyayý unutuyor ve ona karţý rađbetsiz oluyoruz. Adeta ahireti,
cenneti ve cehennemi gözlerimizle görüyoruz, ama evimize dönüp çocuklarýmýzý
koklayýp, aile, çocuk ve mallarýmýzý görünce huzurunuzda sahip olduđumuz halden
neredeyse tümüyle dönüyoruz. Adeta o halete sahip olmamýţ bir duruma düţüyoruz.
Bu durum karţýsýnda nifaka düţmemizden korkuyor musun?” Allah Resulü (s.a.a)
onlara ţöyle buyurdu: “Asla! Bu ţeytanýn attýđý adýmlardandýr. O sizi dünyaya
rađbet ettirmek istemektedir. Allah’a andolsun ki eđer huzurumda sahip
olduđunuz haleti evlerinizde de sürdürecek olsaydýnýz, meleklerle tokalaţýr ve
suyun üstünde yürürdünüz.”[726]
bak.
6098. hadis
7754. Peygamber’in
(s.a.a) katiblerinden biri olan Hanzala
Katib Useydi ţöyle diyor: “Allah Resulü’nün (s.a.a)
huzurundaydýk. O bizlere cenneti ve cehennemi anlatýyordu. Öyle ki adeta onlarý
gözlerimizle görüyorduk. Toplantýnýn sonunda ben kalktým. Kadýn ve çocuklarýmýn
yanýna gittim. Yeniden konuţmaya, gülmeye, ţakalaţmaya baţladým. Aniden
Peygamber’in sözlerini ve huzurundayken elde ettiđim haleti hatýrladým. Evden
çýktým, Ebu Bekir’i gördüm ve ona ţöyle dedim: “Ey Ebubekir! Nifaka düţtüm!”
Ebu Bekir, “Hangi nifak?” diye sordu. Ben ţöyle dedim: “Allah Resulü’nün
(s.a.a) huzurundayken, bizlere cennet ve cehennemi anlatýnca adeta cennet ve
cehennemi görür bir halete bürünüyoruz, ama huzurundan ayrýlýp, kadýn, çocuk ve
mallarýmýzla uđraţýnca, tümünü unutuyoruz.” Ebu Bekir ţöyle dedi: “Biz de ayný
halet içindeyiz.” Ben Allah Resulü’nün (s.a.a) yanýna vardým olanlarý anlattým
ve o bana ţöyle buyurdu: “Ey Hanzala! Eđer ailenizin yanýnda da benim yanýmda
olduđunuz halet üzere olsaydýnýz, ţüphesiz melekler yataklarýnýzda, sokaklarda
ve geçitlerde sizlerle tokalaţýrdý. Ey Hanzala! Ýnsanýn her anda bir haleti
vardýr.”[727]
7755. Havariler
Hz. Mesih’e (a.s) ţöyle arzetti: “Neden sen
suyun üstünde yürüyorsun da biz bunu beceremiyoruz?” Mesih (a.s) ţöyle buyurdu:
“Size göre dirhem ve dinar nasýldýr?” Onlar, “Güzeldir” dediler. Mesih (a.s)
ţöyle buyurdu: “Ama bana göre onlarýn deđeri, çamurun deđeriyle birdir.”[728]
bak.
el-Kalb, 339. Bölüm; el-Yakin, 4260. Bölüm
7756. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Züht, bedenleri
eskitir, arzularý sýnýrlar, ölümü yakýnlaţtýrýr, arzularý uzaklaţtýrýr. Her kim
züht elde ederse (ahiret için) sýkýntýya düţer, her kim de zühtü kaybederse (dünya
için) sýkýntý ve zorluđa düţer.”[729]
7757. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zühd, dođruluk ve
sakýnmanýn anahtarý, kurtuluţun meţalesidir.”[730]
7758. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýlim seni Allah’ýn emirlerine
hidayet eder. Zühd ona ulaţma yolunu sana kolaylaţtýrýr.”[731]
7759. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyadan yüz çevir
ki Allah sana ayýplarýný ve çirkinliklerini göstersin. Gafil olma ki zira Allah
senden gafil deđildir.”[732]
7760. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyaya karţý züht
içinde yaţa ki sana rahmet insin.”[733]
7761. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Eđer züht içinde
yaţarsanýz dünyanýn mutsuzluđundan kurtulur ve ebedi yurda eriţirsiniz.”[734]
7762. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim dünyadan yüz
çevirirse kendini özgür kýlmýţ ve rabbini razý etmiţ olur.”[735]
7763. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Onlar dünyadan yüz
çevirmek istiyorlar ki kalplerini ahiret için boţ tutsunlar.”[736]
7764. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyadan yüz çeviren
kimse kurtuluţa ermiţtir. Böyle bir kimse hem dünyanýn yüceliđinden nasiplenir
ve hem de ahiretin mükafatýndan.”[737]
7765. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kalpleriniz dünyadan
yüz çevirmedikçe imanýn tatlýlýđýný tatmak, kalplerinize haram kýlýnmýţtýr.”[738]
7766. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim dünyadan yüz
çevirirse musibetler ona kolay olur.”[739]
7767. Ýmam
Seccad (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim dünyadan yüz
çevirirse musibetler ona kolay olur ve ondan rahatsýz olmaz.”[740]
7768. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim dünyaya
itina göstermezse musibetleri küçük görür.”[741]
7769. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyadan yüz
çevirmek büyük bir rahatlýktýr.”[742]
7770. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Güvenlik
yalnýzlýktadýr. Rahatlýk ise zühttedir.”[743]
7771. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim züht içinde
yaţarsa, asla fakir olmaz.”[744]
7772. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hikmet züht ile
meyve verir.”[745]
7773. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Aziz ve celil olan
Allah insanlarý yarattý ve onlara olan lütfünden dolayý dünyayý dar kýldý.
Böylece onlarý dünyaya ve dünyanýn kýrýntýlarýna rađbetsiz kýldý ve neticede
onlar da kendilerini davet ettiđi esenlik yurduna yöneldiler.”[746]
7774. Ýmam
Ali (a.s), ođlu Hasan’a (a.s) yaptýđý vasiyetinde ţöyle buyurmuţtur: “Kalbini
öđüt ve nasihatla dirilt ve dünyaya itinasýzlýkla öldür.”[747]
bak.
el-Musibet, 2344. Bölüm
7775. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyaya rađbet etmek
sýkýntýlarýn anahtarýdýr.”[748]
7776. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyadan yüz
çevirmek beden ve kalbe huzur verir, dünyaya rađbet etmek ise beden ve kalbi
sýkýntýya düţürür.”[749]
7777. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyaya meyletmek
hüzün ve gam verir. Dünyaya itinasýz olmak ise beden ve ruhun rahatlýđýdýr.”[750]
7778. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyadan yüz çeviren
kimse ümitli olur. Kalp ve bedenini dünya ve ahirette rahatlýđa erdirir. Her
kim de dünyaya rađbet ederse kalp ve bedenini dünya ve ahirette sýkýntýya
düţürmüţ olur.”[751]
bak.
er-Rahat, 1567. Bölüm
7779. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlarýn en zahidi
haramlardan uzak durandýr.”[752]
7780. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hiç bir züht
haramlardan yüz çevirmek gibi deđildir.”[753]
7781. Ýmam
Seccad (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah ţöyle
buyurmuţtur: “Ey Ademođlu! Sana verdiđim ţeylerden hoţnut ol ki insanlarýn en
zahitlerinden olasýn.”[754]
7782. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz sizlerin
belalar karţýsýnda en sabýrlý olaný dünyaya karţý en zahit olanýnýzdýr.”[755]
7783. Resulullah
(s.a.a), kendisine, “Ýnsanlarýn en zahidi kimdir?” diye soran Ebu Zer’e ţöyle
buyurmuţtur: “Mezarlarý ve çürümeyi unutmayan,
dünyanýn fazla süslerini terk eden, kalýcý ţeyleri fani olan ţeylere tercih
eden, yarýný ömrünün günlerinden saymayan ve kendini ölülerden bilen kimsedir.”[756]
7784. Ýmam
Ali (a.s), ođlu Hasan’a (a.s) yaptýđý vasiyetinde ţöyle buyurmuţtur: “Ey
ođulcađýzým! Eđer seni kendisinden yüz çevirmeye çađýrdýđým ţeylerden yüz
çevirir ve sakýnýrsan çok uygun bir ţey yapmýţ olursun. Eđer dünya hakkýndaki
nasihatýmý kabul etmezsen, yakinen bil ki sen asla arzuna ulaţamazsýn ve ecelinden
ileri gidemezsin. Çünkü sen de öncekilerin gittiđi yoldan gidiyorsun. O halde
dünyayý talep hususunda sakin ol ve rýzýk elde etme hususunda ýlýmlý ol.”[757]
7785. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim dünyaya
itinasýz olursa, dünyayý kaybetmez ve her kim de dünyaya yönelirse dünya onu
sýkýntýya ve zorluđa düţürür.”[758]
7786. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zahidin bu dünyaya
itinasýzlýđý, her ne kadar dünyadan yüz çevirtse de aziz ve celil olan Allah’ýn
kendisi için taktir ettiđi rýzýktan bir ţey eksiltmez. Her ne kadar hýrslý olsa
da bu geçici dünya hakkýnda ihtiraslara kapýlanýn ihtirasý da, kendisi için
taktir edilen rýzký arttýrmaz. O halde gerçek hüsrana uđramýţ kimse ahiret
nasibinden mahrum kalan kimsedir.”[759]
bak.
ed-Dunya, 1217. Bölüm
Kur’an:
“Ona
deđer vermedikleri için ucuz bir fiyata, bir kaç dirheme sattýlar.”[760]
7787. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bir ţeyi tanýmadýkça
o ţeye itinasýz olma.”[761]
7788. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Marifetin azý bile
dünyaya itinasýzlýđa sebep olur.”[762]
7789. Ýmam
Ali (a.s), aniden ölümün pençesine düţen kimseler hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Ölüm
anýnda kendisine açýđa çýkan iţlerden dolayý piţmanlýk duyarak ellerini
ýsýrmaktadýr. Hayattayken istediklerinden vaz geçer, baţkalarýnýn gýpta ettiđi ve
kýskandýđý ţeylerinin kendisinin deđil de onlarýn sahip olmasýný arzu eder.”[763]
bak.
1616. Bölüm
7790. Resulullah
(s.a.a), duasýnda “Allah’ým! Bana dünyayý gördüđün gibi göster” diyen birisine
ţöyle buyurmuţtur: “Böyle söyleme, aksine ţöyle söyle:
“Allah’ým! Kullarýndan salih kimselere dünyayý gösterdiđin gibi bana da
göster!”[764]
bak.
en-Nur, 3960. Bölüm
7791. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sakýn ahireti dünya
ameliyle isteyen kimselerden olma… O, dünyada zahitler gibi konuţur ve dünyayý
talep eden kimseler gibi davranýr.”[765]
7792. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “En üstün züht, zühdü
gizlemektir.”[766]
7793. Mesih
(a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ýsrailođullarý!
Dininiz salim olduđunda dünyayý kaybettiđiniz için üzülmeyin. Nitekim dünyaya
tapanlar da dünyalarý salim olduđu takdirde dinlerini kaybettikleri için
üzülmezler.”[767]
7794. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bu kaç günlük
dünyada sabreden yüce bir insan var mýdýr?”[768]
7795. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zahit insan halktan
kaçýnca sen onu talep et. Zahit insan halký talep edince sen ondan kaç.”[769]
207. Konu
ez-Zevac
Evlilik
F Bihar,
103/216, ebvab’un-nikah
F Vesail’uţ-Ţia,
14, 15/1-265, en-Nikah
F Bihar,
74/356, 22. bölüm, tezvic’ul-mu’min
F Kenz’ul-Ummal,
16/271-611, en-Nikah
bak.
F 73.
konu, el-Cima’
Kur’an:
“Ýçinizdeki
bekarlarý, kölelerinizden ve cariyelerinizden salih olanlarý evlendirin. Eđer
yoksul iseler, Allah onlarý lütfü ile zenginleţtirir. Allah lütfü bol olandýr,
bilendir.”[770]
“Ýçinizden,
kendileriyle huzura kavuţacađýnýz eţler yaratýp; aranýzda muhabbet ve rahmet
var etmesi, O’nun varlýđýnýn belgelerindendir. Bunlarda, düţünen Kavim için
dersler vardýr.”[771]
“Andolsun
ki, senden önce nice peygamberler gönderdik; onlara eţler ve çocuklar verdik.
Allah'ýn izni olmadan hiç bir peygamber bir ayet getiremez. Her ţeyin vakti ve
süresi yazýlýdýr.”[772]
bak. Al-i Ýmran
suresi, 39. ayet, Nahl suresi, 72. ayet, Furkan suresi, 74. ayet
7796. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Eđer evlilik ve
damatlýk hususunda muhkem bir ayet ve uyulan sünnet (Allah Resulü’nden)
olmasaydý bile, yine de Allah’ýn bu iţte karar kýldýđý akrabalara iyilik etmek
ve yabancýlarla kaynaţmak konusu, kalp ve gönül sahibi kimselerin evliliđe
rađbet etmesine ve dođru düţünen akýl sahibinin evliliđe yönelmesine yeterli
bir sebep sayýlýrdý.”[773]
7797. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim Allah ile
tertemiz bir ţekilde görüţmek istiyorsa, eţiyle (evli bir halde) birlikte mülakatetmelidir.”[774]
7798. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Aziz ve celil olan
Allah nezdinde evlilikten daha sevimli ve deđerli bir bina inţa edilmemiţtir.”[775]
7799. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Evlenin ki sayýnýz
artsýn. Ţüphesiz ben kýyamet günü diđer ümmetlere karţý düţük yapýlanlar da
dahil sizinle övünürüm.”[776]
7800. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim Allah için
evlenir ve Allah için birini evlendirirse Allah’ýn dostluđuna layýktýr.”[777]
7801. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Evlenmek benim
sünnetimdir. Her kim benim sünnetimle amel etmezse benden deđildir. Evleniniz,
zira ben diđer ümmetlere karţý sizin çokluđunuzla övünürüm.”[778]
7802. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Evlilik benim
sünnetimdir. O halde her kim sünnetimden yüz çevirirse benden deđildir.”[779]
7803. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Evleniniz, zira
Allah Resulü bir çok defa ţöyle buyurmuţtur: “Her kim sünnetime uymak istiyorsa
evlenmelidir. Zira evlenmek benim sünnetimdendir.”[780]
7804. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Evlenmek benim
sünnetimdir. Her kim benim dinimi seviyorsa, sünnetimle amel etmelidir.”[781]
7805. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Genç yaţta evlenen
gencin ţeytaný ţöyle feryat eder: “Vay olsun ona! Dininin benden korudu.”[782]
7806. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Genç yaţta evlenen
her gencin ţeytaný ţöyle feryat eder: Vay olsun ona, vay olsun ona! Dinini üçte
ikisini benden korudu.” O halde kul dinin diđer üçte birisi için de Allah’tan
korkmalýdýr.”[783]
7807. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Kul evlendiđi zaman
dininin yarýsýný kemale erdirmiţ olur. Dininin diđer yarýsýný korumak için de
Allah’tan korkmalýdýr.”[784]
7808. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim evlenirse
kendisine ibadetin yarýsý verilmiţ olur.”[785]
7809. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim evlenirse,
dininin yarýsýný sađlam kýlmýţ olur. Diđer yarýsý için de Allah’tan
korkmalýdýr.”[786]
bak.
ed-Din, 1300. Bölüm
7810. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Evli insanýn kýldýđý
iki rekat namaz, geceyi ibadetle geçiren ve gündüz oruç tutan bekar kimseden
daha hayýrlýdýr.”[787]
7811. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Evli insanýn kýldýđý
iki rekat namaz, bekar insanýn kýldýđý yetmiţ rekat namazýndan daha
hayýrlýdýr.”[788]
7812. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Uyuyan evli kimse
Allah nezdinde, oruç tutup gece ibadetle sabahlayan bekardan daha üstündür.”[789]
Kur’an:
“Ýçinizdeki
bekarlarý, kölelerinizden ve cariyelerinizden salih olanlarý evlendirin. Eđer
yoksul iseler, Allah onlarý lütfü ile zenginleţtirir. Allah lütfü bol olandýr,
bilendir.”[790]
7813. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Evlenin, zira evlenmek
rýzkýnýzý artýrýr.”[791]
7814. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Bekarlarýnýzý
evlendirin, zira bu iţle Allah onlarýn ahlakýný güzelleţtirir, rýzýklarýný
artýrýr ve mürüvvetlerini çođaltýr.”[792]
7815. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim fakirlik korkusuyla
evlenmeyi terk ederse bizden deđildir.”[793]
7816. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim kendini
Allah’ýn haram kýldýđý ţeylerden temiz tutmak için evlenirse, ona yardým etmesi
Allah’a bir haktýr.”[794]
7817. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim fakirlik
korkusuyla evlenmezse aziz ve celil olan Allah’a kötü zanda bulunmuţtur. Oysa
aziz ve celil olan Allah ţöyle buyurmuţtur: “Eđer yoksul iseler Allah onlarý
lütfü ile zengin kýlar.”[795]
7818. Resulullah
(s.a.a), ashabýndan birine ţöyle buyurmuţtur: “Evlendin
mi?” O, “Hayýr, evlenecek bir ţeyim yok” deyince Peygamber ţöyle buyurdu: “Kul
huvallahu Ahad” ayetine sahip deđil misin?” O, “Evet” deyince Peygamber ţöyle
buyurdu: “Kur’an’ýn dörtte birine sahipsin?” Daha sonra ţöyle buyurdu: “Kul ya
eyyuhel kafirun” suresine sahip deđil misin?” O, “Evet sahibim” deyince
Peygamber ţöyle buyurdu: “Kur’an’ýn diđer dörtte birine sahipsin?” Daha sonra ţöyle buyurdu: “Ýza zulziletil arzu” suresine
sahip deđil misin?” O, “Evet sahibim” deyince Peygamber ţöyle buyurdu:
“Kur’an’ýn diđer dörtte birine sahipsin?” Daha sonra ţöyle buyurdu: “Evlen!
Evlen! Evlen!”[796]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 14/2410. Bölüm 25, 11. Bölüm; er-Rizk, 1494. Bölüm
7819. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bir kadýn Ýmam
Bakýr’a (a.s) ţöyle arzetti: “Allah beni sana feda etsin, ben dünyayý terk eden
bir kadýným.” Ýmam ţöyle buyurdu: “Dünyayý terk etmekten maksadýn nedir?” O,
“Asla evlenmek istemiyorum.” Ýmam, “Neden?” diye sorunca o ţöyle dedi: “Ben
fazilet elde etmek istiyorum.” Ýmam ţöyle buyurdu: “Bundan el çek, eđer bu bir
fazilet olsaydý, Fatýma (a.s) ona daha müstahak olurdu. Hiç kimse fazilet
hususunda ondan öne geçemez.”[797]
7820. Resulullah
(s.a.a) Akkaf adýnda birisine ţöyle
buyurdu: “Eţin var mýdýr?” O, “Hayýr, ey Allah’ýn
Resulü” dedi. Peygamber, “Bir cariyen var mýdýr?” diye sordu. O, “Hayýr, ey
Allah’ýn Resulü!” dedi. Peygamber, “Mali imkanýn var mýdýr?” diye sordu. O,
“Evet” dedi. Peygamber ţöyle buyurdu: “Evlen, aksi takdirde günahkarlardan
olursun.”[798]
7821. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ölülerinizin en
kötüsü bekarlardýr.”[799]
7822. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Aţađýlýk ölüleriniz,
bekarlarýnýzdýr.”[800]
7823. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “En kötüleriniz
bekarlarýnýzdýr. En aţađýlýk ölüleriniz, bekarlarýnýzdýr.”[801]
7824. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “En kötüleriniz,
bekarlarýnýzdýr. Evli insanýn iki rekat namazý, evli olmayan insanýn kýldýđý
yetmiţ rekat namazdan daha hayýrlýdýr.”[802]
7825. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bir bekarý
evlendirirse, aziz ve celil olan Allah kýyamet günü ona lütfüyle bakar.”[803]
7826. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim mümin
kardeţini bir kadýnla evlendirirse, o kadýn onun arkadaţý, desteđi ve huzur
kaynađý olduđu müddetçe Allah onu hur’ul-ayn ile evlendirir, ailesi ve
kardeţlerinin dođru olanlarýndan sevdiđi kimselerle onu arkadaţ ve dost kýlar.
Onlarý da kaynaţtýrýr.”[804]
7827. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Üç kimse, Allah’ýn
arţýnýn gölgesinden baţka hiç bir gölgenin olmadýđý günde, arţýn gölgesi
altýnda olur: Müslüman kardeţini evlendiren, ona hizmet eden ve sýrrýný örten
kimse.”[805]
7828. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “En iyi aracýlýk
evlilik hususunda düzene girsinler diye iki kiţi arasýnda aracýlýk etmektir.”[806]
7829. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cebrail Peygamber’e
(s.a.a) nazil oldu ve ţöyle buyurdu: “Ey Muhammed! Rabbin sana selam gönderdi
ve ţöyle buyurdu: “Bakire kýzlar, ađaç üzerindeki meyveler gibidir. Meyve
yetiţince, onu toplamaktan baţka bir ilaç yoktur. Aksi takdirde güneţ ve rüzgar
sebebiyle bozulur. Bakire kýzlar da ergenlik çađýna erince onlara kocadan (evlendirmekten)
baţka ilaç yoktur. Aksi takdirde, sapýklýk ve fesattan güvende olamazlar.” Daha
sonra Allah Resulü (s.a.a) minbere çýktý, insanlarý topladý, aziz ve celil olan
Allah’ýn emrettiđi ţeyi onlara bildirdi.”[807]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 14/38, 23. Bölüm
7830. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim helal bir
malla bir kadýnla evlenmek ister, ama onunla evlenmekten hedefi, böbürlenmek
veya gösteriţ yapmak olursa, aziz ve celil olan Allah onun ancak horluđunu ve
zilletini arttýrýr.”[808]
7831. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bir kadýnla
güzelliđi sebebiyle evlenirse onda istediđini bulamaz. Her kim bir kadýnla malý
için evlenirse, Allah onu o mala havale eder. O halde dindar kadýnlarla
evlenin.”[809]
7832. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Adamýn biri
Peygamber’in (s.a.a) huzuruna vardý ve evlilik hususunda kendisinden izin
istedi. Peygamber ona ţöyle buyurdu: “Evet evlen, dindar kadýnlarla evlen ki
ellerin hayýr görsün.”[810]
7833. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Kadýnlarla
güzellikleri için evlenmeyin, zira bazen güzellikleri onlarýn helak oluţuna
sebep olur. Mallarý için de kadýnlarla evlenmeyin, zira bazen mallarý onlarý
isyana sürükler. O halde onlarla dindarlýklarý sebebiyle evlenin.”[811]
7834. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim dindarlýđý
ve güzelliđi sebebiyle bir kadýnla evlenirse bu iţ onun fakir düţmesine engel
olur.”[812]
7835. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Kadýnýn yüz
güzelliđini, din güzelliđine tercih etmemek gerekir.”[813]
7836. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Bir kadýnla dört ţey
sebebiyle evlenilir: Mal, güzellik, dindarlýk ve soy. Sen dindar kadýnlarla
evlen.”[814]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 14/30, 14. Bölüm
7837. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Birisi sizden kýz
istemeye gelir ve onun dindarlýk ve emanetçiliđini beđenirseniz ona kýz verin.
Eđer böyle yapmazsanýz yeryüzünde bir çok fesat vücuda gelir.”[815]
7838. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Eđer birisi senden
kýz istemeye gelir de din ve ahlakýný beđenirsen kýzýný onunla evlendir,
fakirliđi senin bu iţi yapmana engel olmasýn. Allah-u Teala ţöyle buyurmuţtur:
“Eđer ayrýlýrlarsa Allah her ikisine de geniţliđinden zenginlik verir.”
Hakeza ţöyle buyurmuţtur: “Eđer fakir olurlarsa Allah onlarý kendi fazlýndan
zengin kýlar.”[816]
7839. Ýmam
Hasan (a.s), kendisiyle kýzýnýn evliliđi hususunda meţveret eden birine ţöyle
buyurmuţtur: “Kýzýný takvalý biriyle evlendir. Zira
eđer kýzýný severse, onu yüce tutar. Eđer sevmezse ona zulmetmez.”[817]
Bak
Vesail’uţ Ţia, 14/50, 28. Bölüm
Kur’an:
“Kadýnlara mehirlerini cömertçe verin, eđer ondan gönül hoţluđu ile size bir ţey bađýţlarlarsa onu afiyetle yiyin.” [818]
7840. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mehiri erkeđin
üzerine farz kýlmanýn ve kadýnlarýn kocalarýna mehir vermesinin farz
olmamasýnýn sebebi, kadýnýn masraflarýnýn erkeđin sorumluluđunda olmasýdýr.
Çünkü kadýn kendisini veren, erkek ise onu alandýr. Satýţ bir paha karţýsýnda,
alýţ ise o pahayý ödemek suretiyle gerçekleţir. Ayrýca kadýnlar, ticaret
edemezler ve benzeri bir çok nedenleri vardýr.”[819]
7841. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýţleri bir olduđu
halde mehirin kadýna deđil de erkeđin sorumluluđunda olmasýnýn sebebi ţudur:
Erkek ihtiyacýný giderip tatmin olunca kalkar ve kadýnýn tatmin olmasýný
beklemez. Ýţte bu yüzden mehir kadýnýn deđil de erkeđin sorumluluđundadýr.”[820]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 15/1 Ebvab’ul-Muhur
7842. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kadýnýn uđursuzluđu
mehirinin çok oluţu ve eţine itaatsizliđidir.”[821]
7843. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ümmetimin
kadýnlarýndan en üstünü en güzel yüzlü olan ve mehri en az olan kadýndýr.”[822]
7844. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “En hayýrlý mehir en
hafif olanýdýr.”[823]
7845. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Kadýnýn kolay
istenmesi, mehirinin hafif oluţu ve rahat dođum yapmasý onun uđurlu
oluţundandýr.”[824]
7846. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Mehiri kolay tutun.
Zira ađýr mehir kadýný meţru kýlar, ama erkeđin kalbinde ona karţý bir kin ve
düţmanlýk meydana getirir.”[825]
7847. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz kadýn
boyuna asýlan bir halkadýr. O halde boynuna neyi astýđýna iyi bak. Kadýn için
bir deđer ve paha tayin etmek mümkün deđildir; ne iyileri için ve ne de
kötüleri için! Ýyi kadýnýn deđeri altýn ve gümüţ deđildir. Ýyi kadýn altýn ve
gümüţten daha deđerlidir. Kötü kadýnýn deđeri ise toprak deđildir. Toprak bile
kötü kadýndan daha hayýrlýdýr.”[826]
7848. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýyi ve salih bir
aileyle evlilik yapýn. Zira kanýn etkisi vardýr.”[827]
7849. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Nutfeleriniz için
iyi yer seçin. Size denk olan kimselerle evlenin. Denklerine kýz verin.”[828]
7850. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Nutfeniz için iyi
bir yer seçin. Zira kadýnlar, erkek ve kýz kardeţlerine benzer çocuklar
dođururlar.”[829]
7851. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Nutfeleriniz için
iyi bir yer seçin ve eţlerinizi seçerek alýn. Kalçalý kadýnlarla evlenin, zira
onlar daha çok dođururlar.”[830]
7852. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ben, kölem Zeyd b.
Harise’yi, Zeyneb binti Cahţ ve Mikdad’ý ise Zübeyr’in kýzý Zebaa ile
evlendirdim ki Allah nezdinde en deđerli olanýnýzýn en iyi Müslüman olduđunu
bilesiniz.”[831]
7853. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Zeyd b. Harise’yi
Zeyneb binti Cahţ ve Mikdad’ý Zübeyr b. Abdulmuttalib’in kýzý Zebaa ile
evlendirdim ki en büyük ţerafetin Ýslam olduđunu bilesiniz.”[832]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 14/43, 25. Bölüm
7854. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţarap içen kimseye
kýz vermeyin. Eđer ona kýz verecek olursan zinaya aracýlýk etmiţ gibi olursun.”[833]
7855. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Evlilik kölelik
halkasýdýr. O halde kýzýný evlendiren kimse onu köle vermiţ olur. Dolayýsýyla
sizden her biriniz kýzýný kime köle ettiđine iyi bakmalýdýr.”[834]
7856. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “(Hakkaniyetiniz
hakkýnda) ţek içinde olan aileden kýz alýn, ama onlara kýz vermeyin. Zira
kadýn, erkeđin ahlakýný alýr ve erkek onu kendi dininin tesiri altýna alýr.”[835]
7857. Hüseyin
b. Beţţar ţöyle diyor: “Ebu’l Hasan’a (a.s)
ţöyle yazdým: “Akrabamdan biri kýzýmý istiyor, ama kötü ahlaklýdýr.” Ýmam ţöyle
buyurdu: “Eđer ahlaký kötü ise ona kýzýný verme.”[836]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 14/53-54, 29-31. Bölümler
7858. Resulullah
(s.a.a) halka hitaben ţöyle buyurmuţtur: “Hezra
ed-Demen’den sakýnýn.” Kendisine, “Ey Allah’ýn Resulü! Hezra ed-Demen ne
demektir?” diye sorduklarýnda ise ţöyle buyurdu: “Kötü bir ailede büyüyen güzel
yüzlü kadýn.”[837]
7859. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ahmak kadýnla
evlenmekten sakýnýn, zira onunla oturmak insaný zayi eder ve çocuđu sýrtlan
sýfatlý olur.”[838]
7860. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ţehbere, lehbere,
nehbere, heydere ve lefut kadýnlarla evlenmeyin... Ţehbere, kötü dilli mavi
gözlü kadýndýr lehbere, uzun boylu ve zayýf kadýndýr, nehbere çirkin ve kýsa
boylu kadýndýr, heydere ölümün eţiđinde bulunan yaţlý kadýndýr lefut ise önceki
eţinden çocuk sahibi olan kadýndýr.”[839]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 14/56, 32. bölüm; s. 57; 34. Bölüm
7861. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kadýnlar üç
kýsýmdýr: Biri tümüyle senin lehinedir, biri ise hem senin lehine hem de senin
aleyhinedir, diđeri ise hem senin aleyhinedir ve hem de senin için bir faydasý
yoktur. Senin lehine olan kadýn, bakire kadýndýr. Hem senin lehine ve hem de
aleyhine olan kadýn, dul kadýndýr. Senin aleyhine olup, sana hiç bir faydasý
olmayan kadýn ise, önceki eţinden çocuk sahibi olan kadýndýr.”[840]
7862. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kadýnlar üç
kýsýmdýr: Birisi eţine dünya ve ahiret iţlerinde yardýmcý olan ve eţinin
aleyhine olan zamana karţý ona destek olan, sevgi dolu dođurgan kadýn. Diđeri
kocasýna hayýrlý iţlerde yardým etmeyen kýsýr kadýndýr, Diđeri ise güzellikten
nasibi olmayan, çok bađýrýp duran, bir ayađý dýţarýda olan, ayýplayan, çođu az
bulan ve çođu da kabul etmeyen kadýndýr. Böyle bir kadýna bađlanmaktan sakýn.
Zira Allah Resulü (s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Hezra ed-Demen’den sakýnýn.”
Kendisine, “Ey Allah’ýn Resulü! Hezra ed-Demen kimdir?” diye sorulunca da ţöyle
buyurmuţtur: “Kötü bir ailede yetiţen güzel kadýndýr.”[841]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 14/13, 6. Bölüm, s. 18, 7. Bölüm
7863. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Kadýn üzerinde en
büyük hak kocasýnýndýr. Erkek üzerinde en büyük hak ise annesinindir.”[842]
7864. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kadýn için Rabbi
nezdinde kocasýnýn hoţnutluđundan daha etkili ţefaatçi yoktur. Fatýma (a.s)
vefat ettiđinde, Müminlerin Emiri (a.s) baţ ucunda ayađa kalkarak ţöyle buyurdu:
“Allah’ým! Ben Peygamber’inin kýzýndan razýyým! Allah’ým o ţu anda yalnýzdýr, o
halde sen ona arkadaţ ol.”[843]
7865. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Kocasýný sinirlendiren
kadýna eyvahlar olsun! Kocasýnýn kendisinden razý olduđu kadýna ne mutlu!”[844]
7866. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Eđer birinin birine
secde etmesini emretseydim, kesinlikle kadýnýn kocasýna secde etmesini
emrederdim.”[845]
7867. Kays
b. Sa’d ţöyle diyor: “Hire’ye vardým,
insanlarýn sýnýr korumalarý karţýsýnda secdeye kapandýklarýný gördüm. Onlara
ţöyle dedim: “Allah Resulü, secde edilmeye daha layýktýr.” Kays daha sonra
ţöyle diyor: “Bilahare Peygamber’in (s.a.a) yanýna döndüm ve ţöyle arzettim:
Ben Hire’ye gittim ve insanlarýn, sýnýr korumalarý karţýsýnda secde ettiđini
gördüm. Oysa ki ey Allah’ýn Resulü, sen bizim secde etmemize daha layýksýn.”
Peygamber ţöyle buyurdu: “Eđer kabrimin önünden geçersen secde eder misin?”
Kays ţöyle diyor: “Ben, “Hayýr” dedim. Peygamber ţöyle buyurdu: “Bu iţi
yapmayýn! Eđer birinin birine secde etmesini emretseydim, ţüphesiz kadýnlara
Allah’ýn eţleri için boyunlarýna yüklediđi haklar sebebiyle eţlerine secde
etmelerini emrederdim.”[846]
bak.
Et-Ta’zim, 2754. Bölüm
7868. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kadýn kocasýna karţý
üç hususa riayet etmelidir: Kendisini günahtan korumalýdýr ki kocasý sevdiđi
veya sevmediđi hususlarda ona kalbinde itminan etsin. Kocasýna ve yaţamýna dikkat
etmelidir ki bir hata yaptýđý zaman ona merhametli davransýn. Kadýn kocasýna
iţve yaparak, kendini sevdirerek uygun bir ţekilde gözüne güzel gözükerek aţýk
olduđunu izhar etmelidir.”[847]
7869. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Cebrail bana sürekli
kadýný tavsiye etti. Öyle ki kötülüđü tespit edildiđi hususlar dýţýnda onu
boţamanýn caiz olmadýđýný zannettim.”[848]
7870. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Kadýnýn kocasý
üzerindeki hakký, karnýný doyurmasý, bedenini giydirmesi ve ona suratýný
asmamasýdýr.”[849]
7871. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kadýnýn
hakký ţudur: Bil ki aziz ve celil olan Allah onu senin huzurun ve kaynaţman
için bir vesile kýlmýţtýr. Bil ki kadýn Allah’ýn sana verdiđi bir nimettir. O
halde ona saygý göster, ona karţý yumuţak ol. Her ne kadar senin onun üzerinde
hakkýn daha da gerekliyse, ama onun senin üzerindeki hakký kendisine merhametli
olmandýr.”[850]
7872. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Erkek evini ve
ailesini geçindirmek için üç haslete muhtaçtýr, eđer tabiatý bunlara sahip olmazsa elde etmek için kendini zorluđa
salmalýdýr: Güzel davranmak, ölçülü bir ţekilde eli açýk olmak ve onlarý
korumak hususunda gayretli olmak.”[851]
7873. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Erkeđin kadýna “Seni
seviyorum” demesi asla kadýnýn kalbinden çýkmaz”[852]
7874. Ýshak
b. Ammar ţöyle diyor: “Ýmam Sadýk’a (a.s)
ţöyle arzettim: “Erkeđin yerine getirdiđi taktirde iyilik sahibi olduđu kadýnýn
erkek üzerindeki hakký nedir?” Ýmam ţöyle buyurdu: “Kadýnýn yiyeceđini ve
giyeceđini temin etmesidir ve cahillik ettiđinde onu bađýţlamasýdýr.”[853]
7875. Hasan
b. Cehm ţöyle diyor: “Ebu’l-Hasan’ý (a.s)
gördüm. Kýna sürmüţtü. Ona, “Fedan olayým! Kýna mý sürdün?” dedim. O ţöyle
buyurdu: “Evet süslenmek, kadýnýn iffetini artýrýr. Kadýnlar kocalarý
süslenmeyi terk ettiđi için iffeti terk etmiţlerdir.” Daha sonra ţöyle buyurdu:
“Eđer süslenmezsen, eţinin de senin gibi süslenmemesinden hoţlanýr mýsýn?” Ben,
“Hayýr” dedim. Ýmam ţöyle buyurdu: “O halde o da iţte böyledir.”[854]
7876. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Erkek eţi ile ilgili
olarak üç ţeyden müstađni deđildir: Ýlgisini, muhabbetini ve uyumunu elde etmek
için kendisiyle uyuţmasý, kendisine güzel ahlaklý davranmasý ve kendini onun
için süsleyip refahý için gerekli imkanlarý temin ederek kalbini elde etmesi.”[855]
7877. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ümmü Seleme,
kadýnlarýn eţlerine hizmet etmesinin faziletini sorunca, Peygamber (s.a.a)
ţöyle buyurdu: “Kadýn, kocasýnýn evinde düzenlemek maksadýyla bir ţeyi bir yere
nakledince Allah ona bakar ve her kime Allah bakarsa ona azap etmez.”[856]
7878. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kadýnýn cihadý
kocasýna güzel eţlik etmesidir.”[857]
7879. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Kocasýna yedi gün
hizmet eden kadýna, Allah cehennemin yedi kapýsýný yüzüne kapatýr ve cennetin
sekiz kapýsýný yüzüne açar, böylece istediđi yerden cennete girer.” Daha sonra
ţöyle buyurdu: “Kocasýna bir yudum su içiren kadýnýn bu ameli kendisi için
gündüzleri oruç tuttuđu ve geceleri ibadetle geçirdiđi bir yýldan daha
hayýrlýdýr.”[858]
7880. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Karýsýna bir su
içiren erkek mükafata eriţir.”[859]
7881. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Karýsýna sadece sýddýk
(dođru), ţehit veya Allah’ýn dünya ve ahiret hayrýný dilediđi kimse hizmet
eder.”[860]
7882. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýki zayýf hakkýnda
Allah’tan korkun: Yetim ve kadýn. Ţüphesiz en hayýrlýnýz, ailesine en iyi
olanýnýzdýr.”[861]
7883. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ailesine iyilik eden
kimsenin Allah ömrünü uzatýr.”[862]
7884. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Erkeđin ailesinin
yanýnda oturmasý Allah-u Teala’ya bu benim mescidimde itikafa girmesinden daha
sevimlidir.”[863]
7885. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Eţinin ađzýna dođru
lokmayý kaldýran erkek sevap elde eder.”[864]
7886. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kocasýna eziyet eden
kadýn mel’undur, mel’undur! Kocasýna saygý gösteren, ona eziyet etmeyen ve her
zaman emrine itaat eden ise, mutludur, mutludur!”[865]
7887. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kimin kendisine
eziyet eden bir karýsý olursa, Allah o kadýnýn, bütün ömrü boyunca oruç tutsa
bile, kocasýna yardým edip onu hoţnut etmedikçe namazýný ve güzel amelini kabul
etmez... Erkek de karýsýna eziyet eder ve ona zulmederse ayný bu günah ve azabý
görür.”[866]
7888. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz aziz ve
celil olan Allah ve Resulü kendisinden mehrini bađýţlamak suretiyle boţanmasýný
sađlamak için karýsýna eziyet eden kimseden beridir.”[867]
7889. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Kendisi dayak yemeye
daha müstahak olduđu halde karýsýný döven kimseye ţaţarým.”[868]
7890. Ýmam
Ali (a.s) ođlu Hasan’a (a.s) yaptýđý vasiyetinde ţöyle buyurmuţtur: “Ailen
senin nezdinde yaratýklarýn en mutsuzu olmamalýdýr.”[869]
7891. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah için ve
mükafat ümidiyle karýsýnýn kötü ahlakýna sabreden erkeđe Allah-u Teala
sabrettiđi her gece ve gündüz için Eyyub’a (a.s) gördüđü bela karţýlýđýnda
verdiđi mükafatý bađýţlar. O kadýnýn günahý da her gece ve gündüz çakýllýktaki
çakýl taţlarý sayýsýnca olur.”[870]
7892. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Kocasýnýn kötü
ahlaký karţýsýnda sabreden kadýna Allah Asiye binti Muzahim’in sevabýný
bađýţlar.”[871]
7893. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Mümin aziz ve celil
olan Allah’tan sakýnmaktan sonra saliha kadýndan daha iyi bir ţeyden hayýr
görmemiţtir.”[872]
7894. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyanýn en hayýrlý
metasý saliha kadýndýr.”[873]
7895. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Saliha kadýn erkeđin
saadetindendir.”[874]
7896. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Dünya bir metadýr.
En hayýrlý metasý ise saliha kadýndýr.”[875]
7897. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Saliha kadýn iki
kazançtan biridir.”[876]
7898. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mümin kul gördüđünde
sevinen ve ondan ayrýldýđýnda gýyabýnda kendisini ve malýný koruyan saliha bir
eţten daha hayýrlý bir fayda elde etmemiţtir.”[877]
7899. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Saliha kadýn
gurab’il e’sam gibi takriben çok az bulunur.” Kendisine, “Takriben az bulunan
gurab’il e’sam nedir?” diye sorulunca ţöyle buyurdu: “Ayaklarýndan biri beyaz
olan kargadýr.”[878]
7900. Ýmam
Sadýk (a.s), Sa’d’ýn karýsýna ţöyle buyurmuţtur: “Sađlýk
olsun sana ey Hansa! Eđer Allah kýzýn Ümmü’l-Hüseyn’den baţka bir ţey sana
vermeseydi yine de sana çok hayýr vermiţ olurdu. Ţüphesiz saliha kadýnýn
kadýnlar arasýndaki misali, kargalar arasýnda e’sam kargasý misalidir. E’sam
karga, bir ayađý beyaz olan (ve çok nadir bulunan) kargadýr.”[879]
7901. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Saliha bir kadýn, salih
olmayan bin erkekten daha hayýrlýdýr.”[880]
bak.
el-Hayr, 1158. Bölüm
7902. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “En kötü ţey, kötü
kadýndýr.”[881]
7903. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Müminlerin en galip
düţmaný, kötü kadýndýr.”[882]
7904. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Müminin en galip
düţmaný kötü kadýndýr.”[883]
7905. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Resulü’nün
(s.a.a) dualarýndan biri de ţuydu: “Allahým! Yaţlýlýk çađým gelmeden beni
yaţlatan kadýndan sana sýđýnýrým.”[884]
7906. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kötü kadýndan
korkunuz, iyilerinden ise sakýnýnýz. Eđer sizleri iyi bir ţeye davet ederlerse
kulak asmayýn ki kötü iţler de itaat etmenize tamah etmesinler.”[885]
7907. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Resulü (s.a.a)
ţöyle buyurmuţtur: “Her kim karýsýna itaat ederse Allah onu yüz üstü ateţe
atar.” Kendisine, “Ýtaatten maksat nedir?” denilince ţöyle buyurmuţtur:
“Kendisinden ince elbiseler ister ve erkek de bunu kabul eder.”[886]
7908. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bir kadýnýn
yönettiđi erkek mel’undur!”[887]
7909. Ýmam
Seccad (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah ailesini daha
fazla nimet ve refah içinde yaţatan kimseden daha çok hoţnuttur.”[888]
7910. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz mümin,
Allah’ýn terbiye ettiđi bir kimsedir. Allah ona geniţlik verdiđinde eli açýk
olur. Allah ondan aldýđýnda ise kendini tutar.”[889]
7911. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim pazara
girer, bir hediye alýr ve onu ailesine götürürse, bir grup aç insana sadaka
götüren kimse gibidir ve hediye vermekte kýzlardan baţlamak gerekir.”[890]
bak.
er-Rýza (2), 1523. Bölüm
Kur’an:
“Eđer,
yetimlere haksýzlýk yapmaktan korkarsanýz onlarla deđil, hoţunuza giden
kadýnlardan ikiţer, üçer ve dörder evlenebilirsiniz; ţayet, aralarýnda
adaletsizlik yapmaktan korkarsanýz bir tane alýn veya sahip olduđunuz (cariye) ile
yetinin. Dođru yoldan sapmamanýz için en uygunu budur.” [891]
7912. Ţöyle
rivayet edilmiţtir: “Zýndýk birisi Ebu
Cafer Ehvel’e ţöyle dedi: “Bana söyle bakayým, Allah-u Teala’nýn, “Kadýnlardan
beđendiđinizi alýn” ayeti ile surenin sonundaki, “Her ne kadar isteseniz
de kadýnlar arasýnda adalete güç yetiremezsiniz” ayeti arasýnda bir fark ve
ihtilaf var mýdýr? Ebu Cafer Ehvel ţöyle diyor: “Ben bu soruya cevap veremedim.
Bunun üzerine Medine’ye gittim ve Ýmam Sadýk’ýn (a.s) huzuruna vardým. Ona iki
ayeti sordum. Ýmam bana ţöyle buyurdu: “Eđer adaletle davranmamaktan
korkarsanýz o halde biriyle yetinin” ayetindeki adalete riayet nafaka ve masraflar
ile ilgilidir. “Asla yapamazsýnýz” ayetinden maksat ise kadýnlarý
sevmekte eţitliđe riayet etmektir. Zira hiç kimse iki eţini eţit ţekilde
sevemez.[892]
7913. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kimin iki karýsý
olur ve kendisini bölüţtürmede ve onlara harçlýk vermede aralarýnda adaletli
davranmazsa, kýyamet günü elleri bađlý, bedeninin yarýsý bir tarafa eđrilmiţ
bir ţekilde getirilir ve ateţe girer.”[893]
7914. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Birinin iki karýsý
olur ve onlar arasýnda adaletle davranmazsa, kýyamet günü bedeninin yarýsý
düţmüţ olarak getirilir.”[894]
7915. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim kendileriyle
cinsel iliţkiye giremeyeceđi kadar kadýn alýr ve neticede onlardan biri zinaya
düţerse günahý onun boynunadýr.”[895]
7916. Ýmam
Rýza (a.s), kendisine Adem’in soyunun çođalma ţekli hakkýnda soran Ahmet b.
Muhammed b. Ebi Nasýr’a ţöyle buyurmuţtur: “Havva,
Kabil ve kýz kardeţine bir defasýnda hamile oldu. Ýkinci defasýnda ise, Habil
ve kýz kardeţine hamile kaldý. Habil, Kabil ile birlikte dođan kýz kardeţiyle
evlendi. Kabil ise Habil ile birlikte dođan kýz kardeţiyle evlendi ve ondan
sonra kýz kardeţiyle evlenmek haram sayýldý.”[896]
bak.
en-Nubuvvet (2), 3781. Bölüm
7917. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Düđün merasimine
davet edildiđinizde ađýr davranýn. Zira bu merasim insana dünyayý
hatýrlatmaktadýr. Ama bir cenazeyi teţyii etmeye davet edildiđinizde acele
davranýn. Zira bu merasim insana ahireti hatýrlatýr.”[897]
7918. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Sizden birisi düđün
yemeđine davet edildiđinde kabul etsin.”[898]
7919. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Düđün yemeđi kötü
bir yemektir, onda zenginler yedirilir, fakirlere engel olunur.”[899]
7920. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Düđünün ilk günü
davet haktýr, ikinci günü davet ihsan ve iyiliktir, üçüncü günü davet ise
gösteriţ ve ţöhrettir.”[900]
7921. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Bu evlilikleri
açýkça yapýn ve onlarý camilerde düzenleyin.”[901]
7922. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Evlilik merasimini
açýkça yapýn.”[902]
7923. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Evlilik merasimini
açýkça, kýz istemeyi ise gizlice yapýn.”[903]
208. Konu
ez-Ziyaret
Ziyaret
Etmek
F Bihar,
100/100-455, 101, 102, kitab’ul-mezar
F Vesail’uţ-ţia,
10/251, ebvab’ul-mezar
F Kenz’ul-Ummal,
15/758, Ziyaret ve adabuhu
F Bihar,
74/342, 21. bölüm, tezavir’ul-ihvan ve telakihim
F Vesail’uţ-Ţia,
10/455-463, isticab-u ziyaret’il-mumin hususen es-suleha
7924. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah için, Allah’a
itaat eden kimseleri ziyaret ve hidayeti onun velayet ehlinden al.”[904]
7925. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah için ziyaret
edin ve Allah için Allah’ýn dostlarýyla iliţki kurun. Allah için verin ve Allah
için menedin. Allah’ýn düţmanlarýndan kopun ve Allah’ýn dostlarýyla kenetlenin.”[905]
7926. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bir
ihtiyacýný istemek için deđil de mümin kardeţini görmek için onun evine
giderse, Allah’ýn ziyaretçilerinden sayýlýr ve Allah’ýn kendisine ziyaret edene
bir ikramda bulunmasý haktýr.”[906]
7927. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim Allah için
bir kardeţini görmeye giderse aziz ve celil olan Allah ţöyle buyurur: “Sen beni
görmeye geldin, senin mükafatýn benim boynumadýr. Ben senin için cennetten daha
az bir mükafata razý olmam.”[907]
7928. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim dini
kardeţini görmek için evinin kapýsýna giderse, aziz ve celil olan Allah ona
ţöyle buyurur: “Sen benim misafirim ve ziyaretçimsin. Seni ađýrlamak benim
hakkýmdýr, ben senin sevgine karţýlýk olarak cenneti sana farz kýldým.”[908]
7929. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah için birbirini
ziyaret etmek kadar hiç bir ţey Ýblis ve ordusunu bozguna uđratmaz.”[909]
7930. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim baţkasý için
deđil de Allah için, Allah’ýn vaad ettiđi ţeyi elde etmek ve Allah nezdinde
olan ţeylere nail olmak için kardeţini ziyarete giderse, Allah ona yetmiţ bin
melek gönderir ve onlar kendisine ţöyle seslenirler: “Hey! Kurtuluţa erdin,
cennet sana mübarek olsun.”[910]
7931. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim Allah
yolunda ve Allah için kardeţini görmeye giderse, kýyamet günü nurdan bir elbise
içinde yürür ve önünden geçtiđi her ţeyi aydýnlatýr.”[911]
7932. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah yolunda ve
Allah için Müslüman kardeţini ziyaret eden kimseye aziz ve celil olan Allah
ţöyle seslenir: “Ey ziyaret eden kimse! Kurtuluţa erdin, cennet sana mübarek
olsun.”[912]
7933. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Kardeţini ziyaret
edenin mükafatý, ziyaret edilen kimsenin mükafatýndan daha fazladýr.”[913]
7934. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Karţýlýklý ziyarette
bulunun. Ţüphesiz birbirinizi ziyaret etmeniz, kalplerinizin ihyasýna ve
hadislerimizin hatýrlanmasýna sebep olur. Hadislerimiz sizlere birbirinizi
sevdirir. Eđer onlarla amel ederseniz kemal ve kurtuluţa eriţirsiniz. Eđer terk
ederseniz sapýklýđa düţer ve helak olursunuz. O halde hadislerimizle amel edin.
Bu taktirde ben kurtuluţunuza kefilim.”[914]
7935. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýyilerin ziyareti,
kalplerin bayýndýrlýk sebebidir.”[915]
7936. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Evlerinizde
birbirlerinizi ziyaret edin. Zira bu iţ, iţimizi ihya eder. Allah’ýn rahmeti
iţimizi ihya eden kimsenin üzerine olsun.”[916]
bak.
el-Kalb, 3407, 3408. Bölümler
7937. Ýmam
Cevad (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kardeţlerle
görüţmek, her ne kadar kýsa da olsa aklýn yetiţmesine ve meyve vermesine sebep
olur.”[917]
7938. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kardeţleri ziyaret
etmek her ne kadar az da olsa büyük bir ganimettir.”[918]
7939. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ziyaretleţmek, muhabbet
tohumunu yeţertir.”[919]
7940. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Biriyle görüţmek
istersen, iyileri görmeye git. Kötüleri ziyaret etmekten sakýn. Zira onlar
içinde pýnarýn fýţkýrmadýđý bir kaya parçasý, yapraklarý yeţermeyen bir ađaç ve
hiç bir bitkinin bitmediđi çorak bir yerdir.”[920]
7941. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Gün aţýrý ziyarette
bulun ki daha sevimli olasýn.”[921]
7942. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Gün aţýrý ziyarette
bulunmak usanmaya engel olur.”[922]
7943. Ýmam
Ali (a.s), ođlu Hüseyin’e (a.s) yaptýđý vasiyetinde ţöyle buyurmuţtur: “Fazla
ziyarette bulunmak usandýrýcýdýr.”[923]
7944. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim fazla
ziyarette bulunursa güler yüzlülüđü azalýr.”[924]
7945. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kardeţine güvendiđin
zaman, artýk onu ne zaman ziyaret edeceđine veya onun seni ne zaman ziyaret
edeceđine önem verme.”[925]
209. Konu
Ziyaret’ul-Kubur
Mezar
Ziyareti
F Vesail’uţ-Ţia,
2/877-882, 54-58. bölümler, ziyaret’ul-kubur
F Bihar,
100/100-455, 101, 102, kitab’ul-mezar
7946. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim beni ziyaret
ederse, kýyamet günü ona ţefaatçi olurum.”[926]
7947. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim yeryüzünün
bir parçasýndan bana selam gönderirse, selamý bana ulaţýr. Her kim kabrimin
baţýna gelir ve bana selam verirse onu iţitirim.”[927]
7948. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim dirimi veya
ölümü ziyaret ederse, kýyamet günü ona ţefaatçi olurum.”[928]
bak.
el-Bihar, 100/139, 1. Bölüm; Vesail’uţ Ţia, 10/252-269; 2-6. Bölümler
7949. Hasan
b. Ali (a.s) Allah Resulüne ţöyle arzetti: “Babacýđým!
Sizleri ziyaret edenin mükafatý nedir?” Allah Resulü ţöyle buyurdu:
“Ođulcađýzým! Her kim benim ölümü veya dirimi veya senin babaný veya kardeţini
veya seni ziyaret ederse, kýyamet günü onu ziyaret etmek ve onu günahlarýndan kurtarmak
bana bir haktýr.”[929]
7950. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her imamýn dostlarý
ve Ţialarý üzerinde bir ahdi vardýr. Onlarýn kabirlerini ziyaret etmekle bu
ahde vefa kemale ermektedir ve güzel bir ţekilde eda edilmektedir. O halde her
kim onlarýn ziyaretlerine olan ilgi ve rađbet ile ve onaylayarak onlarý
ziyarette bulunursa imamlarý kýyamet günü onlara ţefaatçi olur.”[930]
7951. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim ilkimizi
ziyaret ederse, sonuncumuzu ziyaret etmiţ olur. Her kim sonuncumuzu ziyaret
ederse ilkimizi ziyaret etmiţ olur. Her kim, ilkimizin velayetini kabul ederse,
sonuncumuzun velayetini kabul etmiţ olur. Her kim sonuncumuzun velayetini kabul
ederse, ilkimizin velayetini kabul etmiţ olur.”[931]
7952. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim biz öldükten
sonra bizleri ziyaret ederse, hayatýmýzda bizleri ziyaret etmiţ gibidir.”[932]
7953. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Müminlerin Emiri’ni
(a.s) ziyaret etmek istersen, bil ki sen Adem’in kemiklerinin, Nuh’un bedeninin
ve Ali b. Ebu Talib’in cisminin ziyaretçisisin.”[933]
7954. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bil ki Müminlerin
Emiri (a.s) Allah nezdinde tüm imamlardan üstündür. Onlarýn amellerinin sevabý
onundur. Ýmamlara kendi amelleri miktarýnca üstünlük verilmiţtir.”[934]
7955. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Müminlerin Emiri’nin
(a.s) kabrini ziyaret etmenin, Hüseyin’in (a.s) kabrini ziyaret etmeye olan
üstünlüđü, Müminlerin Emiri’nin, Hüseyin’e olan üstünlüđü gibidir.”[935]
7956. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kufe yakýnlarýnda
bir kabir vardýr. Gam ve hüzüne bođulmuţ kimseler oraya gider. Kenarýnda dört
rekat namaz kýlar. Allah hacetini gidermekle onlarý sevinçli bir halde
döndürür.”[936]
bak.
el-Bihar, 100/226- 384
7957. Fatýmat’uz-Zehra
(a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Resulullah (s.a.a)
bana ţöyle buyurdu: “Ey Fatýma! Her kim sana selam gönderirse Allah onu kabul
eder ve cennette onu bana katar.”[937]
7958. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Resulü ţöyle
buyurmuţtur: “Benim kabrim ve minberim arasýnda, cennet bahçelerinden bir bahçe
vardýr. Minberim, cennetteki su yollarýndan biri üzerindedir. Çünkü Fatýma’nýn
(a.s) kabri Resulullah’ýn kabri ve
minberi arasýndadýr. Fatýma’nýn kabri cennet bahçelerinden bir bahçedir.
Cennetteki su yataklarýndan biri ona dođru akar.”[938]
bak.
el-Bihar, 100/191, 5. Bölüm; Vesail’uţ Ţia, 10/287/18. Bölüm
7959. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim Hasan’ý Baki
mezarlýđýnda ziyaret ederse, ayaklarýn sürçtüđü gün onun ayađý sýrat üzerinde sabit
kalýr.”[939]
7960. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hüseyin b. Ali her
Cuma akţamý Hasan’ýn (a.s) ziyaretine giderdi.”[940]
7961. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim Hüseyin’i
(a.s) hakkýný ve makamýný tanýyarak ziyaret ederse, Allah makbul olan bin
haccýn ve makbul olan bin umrenin sevabýný ona yazar. Geçmiţ ve gelecek
günahlarýný bađýţlar.”[941]
7962. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim hayatta
olduđu müddetçe Hüseyin’in (a.s) kabrini ziyarete gitmezse din ve imaný
nakýstýr. Cennete bile gidecek olsa, oradaki makamý tüm müminlerin makamýndan
daha aţađýdýr.”[942]
7963. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yýlda bir defa Hüseyin’in
(a.s) kabrinizi ziyaret edin”[943]
7964. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Tebarek ve
Teala Arafat ehline tecelli etmeden önce Hüseyin’in (a.s) kabrini ziyaret
edenlere tecelli eder, hacetlerini karţýlar, günahlarýný bađýţlar, onlarýn
baţkalarý hakkýndaki isteklerini kabul eder ve sonra Arafat ehline yönelir ve
onlara da ayný ţeyleri yapar.”[944]
7965. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “ Ţüphesiz Hüseyin b.
Ali (a.s) …ţöyle buyurmuţtur: “Eđer ziyaretçim Allah’ýn kendisine ne
hazýrladýđýný bilirse, sevinci tahammülsüzlüđünden daha üstün olur.” Ţüphesiz
onun (Hüseyin’in) ziyaretçisi günahlardan temizlenmiţ bir halde evine döner.”[945]
bak.
el-Bihar, 101 Vesail’uţ Ţia, 10/318-425
7966. Muaviye
b. Veheb ţöyle diyor: “Ýmam Sadýk’tan (a.s)
huzuruna varmak için izin istedim. Bana, “Ýçeri gir” denildi. Ben içeri girdim.
Evinin musallasýnda namaz kýlmakla meţgul olduđunu gördüm. Namazýný bitirinceye
kadar oturdum ve Rabbiyle münacat ettiđini ve ţöyle buyurduđunu iţittim:
“Ey kerametini bizlere özgü kýlan, bizlere
ţefaat vaad eden, vesayeti bize has kýlan, geçmiţ ve gelecek ilmi bizlere
bađýţlayan, insanlarýn kalbini bize bađlý kýlan Allah’ým! Beni, kardeţlerimi ve
babam Hüseyin’in (a.s) kabrini ziyaret edeni bađýţla. Onlar iyilik niyetiyle ve
bizimle iliţki kurduklarý için vereceđin mükafatýn ümidiyle, Peygamber’ini
sevindirmek maksadýyla mallarýný harcayan, yolculuk zahmetine katlanan
kimselerdir.
Allah’ým! Düţmanlarýmýz, bu yolculuk sebebiyle
onlarý kýnar, ama onlar muhaliflerimizin bu eleţtirilerine rađmen bize dođru
gelirler. O halde güneţin sýcaklýđýnýn deđiţtirdiđi yüzlere rahmet et. Ebi
Abdillah’ýn kabrine sürülen yüzlere merhamet et.
Allah’ým! O susuzluk gününde Kevser havuzunun
baţýnda onlarla görüţünceye kadar bu canlarý ve bedenleri sana ýsmarlýyorum.”[946]
7967. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Eba Abdillah’ýn
ziyaretine gidince gam ve hüzün dolu bir kalp, periţan ve tozlanmýţ bir beden, susuz
ve aç bir halde onu ziyaret et. Zira Hüseyin (a.s) hüzünlü, kederli, periţan,
tozlanmýţ, aç ve susuz bir ţekilde öldürüldü. Ondan ihtiyaçlarýný dile ve geri
dön. Onun kabrinin yanýný vatan edinme.”[947]
7968. Hezam
Ýmam Sadýk’a (a.s) ţöyle arzetti: “Fedan olayým!
Bir grup Hüseyin’in (a.s) kabrini ziyarete gitmekte ve yolculuđu güzel
geçirmektedirler.” Ýmam Sadýk (a.s) ţöyle buyurdu: “Onlar eđer babalarýnýn kabrinin
ziyaretine gitmiţ olsalardý böyle yapmazlardý.”[948]
7969. Muhammed
b. Müslim, Ýmam Bakýr’a (a.s) ţöyle arzetti: “Eđer
babanýzýn ziyaretine gidersek, hac etmiţ olur muyuz?” Ýmam, “Evet” diye
buyurdu. Ben, “O halde hacca giden insan için gerekli olan ţeyler bizim için de
gerekli midir?” dedim. Ýmam, “Hangi ţeyler?” diye sordu. Ben, “Hacca giden
insana lazým olan ţeyler” dedim. Ýmam ţöyle buyurdu: “Yoldaţlarýna, güzel
davranman gerekir. Hayýr ve güzellik dýţýnda konuţmaman gerekir. Allah’ý çok
zikretmen gerekir. Elbiseni temizlemen gerekir. Hair (Kerbela) bölgesine varmadan önce gusletmen
gerekir. Huţu içinde olman, çok namaz kýlman, Muhammed ve Al-i Muhammed’e çok salat
ve selam göndermen gerekir. Senin olmayan
bir malý almaktan sakýnman gerekir. Gözlerini kapaman gerekir. Yoldaţlarýndan
birinin azýđýnýn bittiđini ve yolculuktan geri kaldýđýný gördüđünde ona mali
açýdan yardýmcý olman ve bakman gerekir. Dininin kývam ve sađlamlýđýnýn
kendisine bađlý olduđu takiyyeye riayet etmen gerekir. Nehyedilen ţeylerden,
kavgadan, tartýţmadan, çok yemin içmekten, cedelleţmekten ve yemin edilen
tartýţmalardan kaçýnman gerekir. O halde bunlara riayet edersen, hac ve umren
kamil bir ţekilde eda edilmiţ olur.”[949]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 10/413, 71. Bölüm
7970. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bizleri
ziyaret ederse günahlarý bađýţlanýr ve fakirlik içinde ölmez.”[950]
7971. Ýmam
Sadýk (a.s), kendisine, “Sizleri ziyaret eden kimsenin sevabý nedir?” diye
soran birine ţöyle buyurmuţtur: “Allah Resulünü
(s.a.a) ziyaret eden kimsenin sevabý gibidir.”[951]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 10/426, 79. Bölüm; el-Bihar, 100/139-145
7972. Ýmam
Rýza (a.s), kendisine, “Babanýzý ziyaret etmenin sevabý nedir?” diye soran
Ýbn-i Sinan’a ţöyle buyurmuţtur: “Onun mükafatý
cennettir. O halde onu ziyaret et.”[952]
7973. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Bađdat’ý Ýmam Kazým’ýn (a.s) kabrinin
bereketiyle kurtardý.” Daha sonra ţöyle buyurdu: “Bađdat’ta o temiz
nefsin bir kabri vardýr ki Rahman olan Allah onu cennet odalarýnda karar
kýlmýţtýr. Baţka bir kabir de Tus’tadýr. O kabrin musibetleri çok büyüktür.
Musibetleri canlara ateţ döker.”[953]
bak.
el-Bihar, 102/1, 1. Bölüm; Vesail’uţ Ţia, 10/427, 80. Bölüm
7974. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Çok yakýnda bedenimin
bir parçasý, Horasan topraklarýnda defnedilir. Orayý ziyaret eden bir mümine
aziz ve celil olan Allah cenneti farz kýlar ve bedenine ateţi haram eder.”[954]
7975. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Çok yakýnda
evlatlarýmdan biri Horasan topraklarýnda zulmedilerek zehirle öldürülür. Onun
adý benim adým, babasýnýn adý, Ýmran ođlu Musa’nýn adýdýr. Biliniz ki her kim
onu gurbette ziyaret ederse, Allah-u Teala günahlarýný bađýţlar.”[955]
7976. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Tus’un iki dađý
arasýnda cennetten getirilen bir toprak vardýr. Her kim o toprađa ayak basarsa
kýyamet günü cehennem ateţinden güvende olur.”[956]
7977. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hakkýmý ve makamýmý
bilen dostlarýmdan biri beni ziyaret ederse, kýyamet günü ona ţefaat ederim.”[957]
7978. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ođlum Ali zulüm
zehriyle öldürülür ve Tus’ta Harun’un yanýna defnedilir. Her kim onu ziyaret
ederse Allah Resulü’nü (s.a.a) ziyaret etmiţ gibidir.”[958]
7979. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim beni gurbet
diyarýnda ziyaret ederse, kýyamet günü ben de üç yerde onun feryadýna yetiţir,
korkulardan ve zorluklardan kurtarýrým: Amel defterlerinin sađa ve sola uçuţtuđu
zaman, sýrat köprüsünden geçerken ve ameller tartýlýrken.”[959]
bak.
el-Bihar, 102/31, 4. Bölüm; Vesail’uţ Ţia, 10/432, 82. Bölüm
7980. Ýmam
Hadi (a.s), kendisine, Ebi Abdillah’il Hüseyin, Ebu’l-Hasan’il Kazým ve Ebu
Cafer’il Cevad’ýn ziyareti hakkýnda soru soran Ýbrahim b. Ukbe’ye ţöyle
buyurmuţtur: “Ýmam Hüseyin’in (a.s) ziyareti
önceliklidir ve bu daha kapsamlý ve sevabý daha fazladýr.”[960]
7981. Ýmam
Askeri (a.s), Ebi Haţim Caferi’ye ţöyle buyurmuţtur: “Samerra’daki
kabrimi Fýrat’ýn iki tarafýnda oturanlar için güven ve emniyet sebebidir.”[961]
bak.
el-Bihar, 102/59, 6. Bölüm; Vesail’uţ Ţia, 10/448, 90. Bölüm
7982. Ýmam
Cevad (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim halamýn
Kum’daki kabrini ziyaret ederse mükafatý cennettir.”[962]
7983. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bizim bir haremimiz
vardýr ve o Kum’dadýr. Çok yakýnda evlatlarýmdan Fatýma adýnda bir kadýn orada
defnedilecektir. Her kim onu ziyaret ederse cennet ona farz olur.”[963]
Bsk.
Vesail’uţ Ţia, 10/451, 94. Bölüm
7984. Ýmam
Hadi (a.s), yanýna gelen Rey ehlinden birisine ţöyle buyurmuţtur: “Neredeydin?”
O ţahýs, “Hüseyin’in (a.s) ziyaretine gitmiţtim” dedi. Ýmam (a.s) ţöyle
buyurdu: “Ţüphesiz ţehrinizdeki Abdulazim’in kabrini ziyaret edersen, Hüseyin
bin Ali’yi (a.s) ziyaret eden kimse gibi olursun.”[964]
7985. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim
kabirlerimizi ziyaret edemezse, bizim kardeţlerimizden salihlerin kabirlerini
ziyaret etsin.”[965]
7986. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bizi ziyaret
edemezse salih dostlarýmýzý ziyaret etsin ki kendisi için bizim ziyaretin
sevabý yazýlýr. ”[966]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 10/462,101. Bölüm
7987. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ölülerinizi ziyaret
edin. Ţüphesiz onlar sizin ziyaretinizden feraha eriţirler. Ýnsan anne
babasýnýn kabrinin baţýnda onlar için dua ettikten sonra Allah’tan hacetini
dilemelidir.”[967]
7988. Ýmam
Sadýk (a.s) kendisine, “Ýnsan babasýnýn, akrabalarýnýn ve yabancýnýn mezarýný
ziyaret etmektedir. Bunun kendisi için bir faydasý var mýdýr?” diye sorulunca
ţöyle buyurmuţtur: “Evet! Sizden birine hediye verildiđinde
mutlu olduđu gibi ölü de sizin ziyaretinizden mutlu olur.”[968]
7989. Ýmam
Ali (a.s) mezarýn önünden geçerken ţöyle buyurmuţtur: “Selam
olsun size ey kabir ehli! Siz gittiniz, biz kaldýk. Eđer Allah dilerse biz de
size katýlacađýz. Evlerinize baţkalarý oturdu. Eţleriniz evlendi. Mallarýnýz
bölüţtürüldü. Bu bizim nezdimizde olanlardýr. Keţke sizin nezdinizde olanlarý
da bilseydik.” Daha sonra ţöyle buyurdu: “Eđer onlarýn dili olsaydý ţöyle
derlerdi: “Biz takvayý en hayýrlý azýk bulduk.”[969]
7990. Ýmam
Ali (a.s) Siffin’den dönüţünde, Kufe dýţýndaki mezarlýđý gördüđünde ţöyle
buyurmuţtur: “Ey korkunç diyarýn, ýssýz yerlerin,
karanlýk kabirlerin halký! Ey toprakta yatanlar, ey garipler, ey yalnýzlar, ey
korkuya uđrayanlar! Siz, bizden önce giden, biz ise sizi izleyen ve size
kavuţacak olanlarýz. Býraktýđýnýz evlere gelince; baţkalarý o evlerde oturdular.
Eţlerinize gelince; baţkalarýyla evlendiler. Mallarýnýza gelince; baţkalarý
arasýnda taksim edildi. Bizde olan haber bu. Sizden ne haber!” Sonra ashabýna
dönerek ţöyle buyurdu: “Bilin ki, eđer konuţmalarýna izin verilseydi, size; “En
hayýrlý azýk takvadýr” diye haber verirlerdi.”[970]
7991. Ali
bin Ebi Hamza ţöyle buyuruyor: “Ýmam Sadýk’a (a.s),
“Kabir ehline selam vereyim mi?” diye sorunca, “Evet” diye cevap verdi. Ben,
“Nasýl selam vereyim?” diye sorunca, Ýmam ţöyle buyurdu: “Ţöyle de: Bu evlerin
mümin erkek ve kadýnlarýna Müslüman erkek ve kadýnlarýna selam olsun. Siz bizim
öncülerimizsiniz ve biz Allah’ýn izniyle size katýlacađýz.”[971]
7992. Ýmam
Ali (a.s) kabirlerin yanýndan geçerken ţöyle buyurmuţtur: “La
ilahe illallah ehlinden, la ilahe illallah ehline selam olsun. Ey la ilahe
illallah ehli! La ilahe illallah kelimesini nasýl buldunuz? Ey la ilahe
illallah, la ilahe illallah hakký için, la ilahe illallah diyen kimseyi bađýţla
ve bizleri la ilahe illallah diyen kimselerle haţret. Ţüphesiz Allah Resulü’nün
(s.a.a) ţöyle buyurduđunu iţittim: “Her kim mezarlýktan geçince bu cümleleri
söylerse elli yýllýk günahlarý bađýţlanýr.” Ashab, “Ey Allah’ýn Resulü! Elli
yýllýk günahý olmayana ne olacak?” diye sorunca ţöyle buyurdu: “Babasýnýn,
annesinin, kardeţlerinin ve Müslümanlarýn genelinin (elli yýllýk) günahý
bađýţlanýr.”[972]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 2/879, 55, 56. Bölümler
210. Konu
ez-Ziynet
Ziynet-Süs
F Bihar,
79/295-324, ebvab’uz-Ziy ve’t-Tecemmül
F Kenz’ul-Ummal,
6/638-699, kitab’uz-Ziynet ve’t-Tecemmül
bak.
F 28.
konu, el-Ena’; el-Cemal, 534. bölüm; eţ-Ţia, 2157. bölüm; el-Ýlm, 2919. bölüm;
el-Ýyd, 3007. bölüm; el-Fakr, 3235. bölüm
Kur’an:
“Ey Ademođullarý! Her mescide güzel elbiselerinizi
giyinerek gidin; yiyin için fakat israf etmeyin, çünkü Allah müsrifleri sevmez.[973]
“Allah'ýn kullarý için yarattýđý ziynet ve temiz rýzýklarý
haram kýlan kimdir?” “Bunlar, dünya hayatýnda iman edenlerindir, kýyamet
gününde de yalnýz onlar içindir” de. Bilen kimseler için ayetlerimizi böylece
uzun uzun açýklýyoruz.” [974]
7993. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah mümin kulun,
kardeţini ziyaret etmek istediđinde hazýrlanmasýný ve süslenmesini sever.”[975]
7994. Ýmam
Sadýk (a.s) Allah-u Teala’nýn, “Her mescitte süslerinizi takýn” ayeti hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Maksat,
saçlarý taramaktýr. Zira saçlarý taramak rýzký arttýrýr, saçlarý güzelleţtirir,
haceti giderir, nutfeyi çođaltýr ve balgamý keser.”[976]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 1/425, 70. Bölüm
7995. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sizden her biri
yabancý birinin kendisini en güzel ţekilde görmesini sevdiđi gibi, Müslüman
kardeţine de süslenmelidir.”[977]
7996. Ebu
Abbad ţöyle diyor: “Ýmam Rýza (a.s) yazýn hasýrýnýn
üzerine, kýţýn ise kilimin üzerine otururdu. Kaba elbiseler giyerdi. Ama
insanlarýn karţýsýna çýkýnca kendisini süslerdi.”[978]
7997. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kadýnýn kendine
bakmamasý dođru deđildir. Boynuna bir gerdanlýk asmakla da olsa kendisini
süslemelidir.”[979]
7998. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlar için
süslenmekten ve isyanla Allah’a karţý savaţ açmaktan sakýn.”[980]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 3/344, 4. Bölüm
7999. Abdullah
b. Halid Kinani ţöyle diyor: “Ebu’l-Hasan Musa b.
Cafer (a.s) elimde bir balýk olduđu bir halde beni gördü ve ţöyle buyurdu: “Onu
at! Zira saygýn bir insanýn deđersiz bir ţeyi taţýmasýný hoţ görmüyorum.” Daha
sonra ţöyle buyurdu: “Ţüphesiz sizler düţmaný çok olan bir topluluksunuz.
Ýnsanlar size düţmanlýk etmektedir, ey Ţia cemaati! O halde gücünüz yettiđince
onlarýn karţýsýnda süslenin.”[981]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 3/344, 5. Bölüm
8000. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Altýn ve ipek ümmetimin
kadýnlarýna helal, erkeklerine ise haramdýr.”[982]
8001. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Altýn müţriklerin
süsü ve gümüţ ise Müslümanlarýn süsüdür.”[983]
8002. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim sevdiđine
ateţten bir yüzük takmak istiyorsa parmađýna altýn taksýn. Her kim sevdiđinin
boynuna ateţten bir gerdanlýk takmak istiyorsa, boynuna altýndan bir gerdanlýk
taksýn. Siz gümüţ takýn. Gümüţle güzel oynaţýn.”[984]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 3/393, 46. Bölüm
Kur’an:
“Bilin ki, içinizde Allah'ýn peygamberi bulunmaktadýr. Eđer o, bir çok iţlerde size uymuţ olsaydý ţüphesiz kötü duruma düţerdiniz; ama Allah size imaný sevdirmiţ, onu gönüllerinize güzel göstermiţ; inkarcýlýđý, yoldan çýkmayý ve baţ kaldýrmayý size iđrenç göstermiţtir. Ýţte dođru yýlda olanlar bunlardýr.” [985]
8003. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s), Mekarim’ul Ahlak duasýnda ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ým! Muhammed ve Ehl-i Beyt’ine
salat eyle ve adaleti yaymada, öfkeyi yutmada, kin ve adaveti söndürmede,
ayrýlýkçýlarý birleţtirmede, kýrgýnlarýn arasýný bulmada, iyilikleri ortaya
çýkarmada, kötülükleri gizlemede, yumuţak huylulukta, alçakgönüllülükte, güzel
muaţerette, ađýrbaţlýlýkta, insanlarla iyi geçinmede, erdemlere dođru koţmada,
(her halükârda) iyilik etmeyi yeđlemede, insanlarýn kabahatini yüzlerine
vurmamakta, müstahak olmayana bađýţta bulunmamakta, güç de olsa hakký
söylemede, çok da olsa iyi söz ve fiillerimi az bulmada, az da olsa kötü söz ve
iţlerimi çok bulmada salihler gibi olmaya, onlarýn süsüyle süslenmeye,
muttakilerin ziynetini kuţanmaya muvaffak eyle beni. Ýtaatimin devamlýlýđý,
cemaattan ayrýlmayýţým ve kendi uydurduklarý görüţlerle amel eden bid’at
ehlinden uzak duruţumla da bu sýfatlarý bende kâmil eyle.”[986]
8004. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Süslenmek, dođru
amellerin güzelliđi iledir; elbisenin güzelliđi ile deđil.”[987]
8005. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Batýnlarýn süsü
zahirlerin süsünden daha yücedir.”[988]
8006. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dinin süsü akýldýr.”[989]
8007. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýmanýn süsü
batýnlarýn temizliđi ve zahiri amellerin güzelliđidir.”[990]
8008. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dinin süsü sabýr ve
rýzadýr.”[991]
8009. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýslam’ýn süsü
ihsanda bulunmaktýr.”[992]
8010. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömert ve güzel ahlaklý
ol. Gerdanýn ortasýndaki iri cevher, gerdanlýđý süslediđi gibi bu ikisi de
erkeđi süsler.”[993]
8011. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Arkadaţlýđýn süsü
tahammül etmektir.”[994]
8012. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýbadetin süsü
huţudur.”[995]
8013. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Riyasetin süsü
bađýţta bulunmaktýr.”[996]
8014. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýlmin süsü
hilimdir.”[997]
8015. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hasletlerin süsü
ahitlere riayet etmektir.”[998]
8016. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mülkün süsü
adalettir.”[999]
8017. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hikmetin süsü
dünyadan yüz çevirmektir.”[1000]
8018. Allah-u
Teala Musa ve Harun’a ţöyle vahyetmiţtir: “Ţüphesiz
dostlarým bana boyun bükme, huţu ve korkuyla süslenirler. Bu süs kalplerinde
yetiţir ve bedenlerinde ortaya çýkar. Bu süs onlarýn giyindiđi iç ve dýţ
elbisedir.”[1001]
bak.
el-Cemal 538. Bölüm
8019. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýffet belanýn süsü,
tevazu soyluluđun süsü, fesahat sözün süsü, adalet imanýn süsü, huzur ibadetin
süsü, ezberlemek rivayetin süsü, delilleri ezberlemek ilmin süsü, güzel edep
aklýn süsü, güler yüzlülük hilmin süsü, fedakarlýk zühdün süsü, var olan ţeyi
bađýţlamak yakinin süsü, az ile yetinmek kanaatin süsü, minneti terk etmek
iyiliđin süsü, huţu içinde olmak namazýn süsü ve insaný ilgilendirmeyen ţeyleri
terk etmek sakýnmanýn süsüdür.”[1002]
8020. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýffet, fakirliđin
süsü, ţükür zenginliđin süsü, sabýr belanýn süsü, tevazu soyluluđun süsü,
fesahat sözün süsü, adalet imanýn süsü, huzur ibadetin süsü, ezberlemek rivayetin
süsü, alçak gönüllü olmak ilmin süsü, edep güzelliđi aklýn süsü, güler yüzlülük
hilmin süsü, fedakarlýk zühdün süsü, var olan ţeyi bađýţlamak nefsin süsü, çok
ađlamak korkunun süsü, az ile yetinmek kanaatin süsü, minnet etmeyi terk etmek
iyiliđin süsü, huţu içinde olmak namazýn süsü ve insanýn kendisini
ilgilendirmeyen ţeyi terk etmek sakýnmanýn süsüdür.”[1003]
8021. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “En güzel metot seni
insanlarla kaynaţtýran, insanlar arasýnda seni güzelleţtiren ve seni onlarýn
kötülemesinden koruyan metottur.”[1004]
8022. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanýn en güzel
süsü imanla birlikte olan huzurdur.”[1005]
8023. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hiç bir süslenen
kimse Allah’a itaat gibi bir süsle süslenmemiţtir.”[1006]
8024. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Musa’ya ţöyle
buyurmuţtur: “Ey Musa! Bana göre süslenenler, dünyada ihtiyacý olmayan
ţeylerden yüz çevirmek gibi bir süsle süslenmemiţtirler.”[1007]
8025. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsan, karýn
iffetinden daha hayýrlý bir süsle süslenmemiţtir.”[1008]
8026. Resulullah
(s.a.a), Ali’ye (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz
Allah seni öyle bir süsle süslemiţtir ki kullar Allah’a ondan daha sevimli ve
etkin bir ţeyle süslenmemiţtir. Allah sana dünyadan yüz çevirmeyi bađýţlamýţ,
sana dünyayý, senden hiç bir ţeye ulaţamayacađý bir ţekilde taktir etmiţ ve
sana kendisiyle tanýnacađýn bir yüz karar kýlmýţtýr.”[1009]
bak.
ez-Zuhd, 1610. Bölüm
Kur’an:
“Ahirete inanmayanlarýn yaptýklarý iţleri kendilerine güzel
göstermiţizdir; bu yüzden körü körüne bocalarlar.”[1010]
“Kötü iţi kendisine güzel gösterilip de onu güzel gören
kimse, kötülüđü hiç iţlemeyene benzer mi? Ţüphesiz Allah dilediđini saptýrýr,
dilediđini de dođru yola eriţtirir. Artýk onlara üzülerek kendini harap etme;
Allah onlarýn yaptýklarýný ţüphesiz bilir.” [1011]
“Ýnsana bir darlýk gelince, yan yatarken, oturur veya
ayakta iken bize yalvarýp yakarýr; biz darlýđýný giderince, baţýna gelen
darlýktan ötürü bize hiç yalvarmamýţ a döner. Ýţlerinde tutumsuz olanlara,
yaptýklarý böylece güzel görünür.” [1012]
“Ad ve Semud milletlerini de yok ettik. Bunu, oturduklarý
yerler göstermektedir. Ţeytan kendilerine, iţlediklerini güzel gösterdi; onlarý
dođru yoldan alýkoydu. Oysa kendileri bunu anlayacak durumda idiler.” [1013]
“Allah'a Andolsun ki, senden önceki ümmetlere peygamberler
gönderdik. Ţeytan yaptýklarýný onlara hep güzel gösterdi. Bugün de dostlarý
odur. Onlara can yakýcý azâb vardýr.” [1014]
“Ţeytan onlara iţlediklerini güzel gösterdi ve “Bugün
insanlardan sizi yenecek kimse yoktur; dođrusu ben de size yardýmcýyým” dedi.
Ýki ordu karţýlaţýnca da, geri dönüp, “Benim sizinle ilgim yok; dođrusu sizin
görmediđinizi ben görüyorum ve ţüphesiz Allah'tan korkuyorum, Allah'ýn azabý
ţiddetlidir” dedi.” [1015]
8027. Ýmam
Ali (a.s), ţeytanýn takipçilerini kýnadýđý bir hutbesinde ţöyle buyurmuţtur: “Ýţlerinde
ţeytaný ölçü aldýlar... Onlarý hatalar merkebine bindirdi, onlara kötülükleri
süsleyip güzel gösterdi.”[1016]
8028. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţeytan onunla
birliktedir. Üstüne binip sürmek için günahlarý süsler, güzel gösterir. Onu
tövbe için ümitlendirir ki tövbesini ertelesin.”[1017]
bak.
el-Ucb, 2524. Bölüm
Sin Harfi
Konular:
ü el-Mesuliyet (Sorumluluk-Mesuliyet)
ü es-Sual (1) (Sormak)
ü es-Sual (2) (Ýstemek)
ü el-Esbab (Sebebler)
ü es-Sebb (Sövmek)
ü et-Tesbih (Tesbih Etmek)
ü et-Tesabuk (Yarýţmak-Öne Geçmek)
ü es-Sebil (Yol)
ü es-Sucud (Secde)
ü el-Mescid (Mescid-Cami)
ü es-Sicn (Zindan-Hapis)
ü es-Suht (Haram Mal)
ü es-Sihr (Sihir-Büyü)
ü es-Sehk (Lezbiyenlik-Sevicilik)
ü es-Suhriyye (Alay)
ü es-Seha (Cömertlik)
ü es-Sýr (Sýr)
ü es-Serire (Ýç-Batýn)
ü es-Surur (Sevinç)
ü el-Ýsraf (Ýsraf)
ü es-Sirkat (Hýrsýzlýk)
ü es-Seadet (Saadet)
ü es-Sefer (Yolculuk)
ü es-Sefile (Sefiller-Alçak)
ü es-Sefeh (Sefihlik-Beyinsizlik)
ü es-Seky (Su vermek)
ü es-Sukr (Sarhoţluk)
ü el-Mesken (Mesken)
ü es-Silah (Silah)
ü es-Sultan (Sultan)
ü Ýslam (Ýslam)
ü Es-Selam (Selam)
ü Et-Teslim (Teslim Olmak)
ü Es-Semt (Yöntem)
ü El-Ýstima (Dinlemek)
ü El-Esma (Ýsimler)
ü Esmaullah (Allah’ýn Adlarý)
ü Es-Sunnet (Sünnet)
ü Es-Seher (Seher)
ü Es-Seyyid (Efendi)
ü Es-Siyaset (Siyaset)
ü Et-Tesvif (Bugünün Ýţini Yarýna Atmak)
ü Es-Suk (Pazar)
ü Es-Sivak (Diţleri Fýrçalamak)
211.
Konu
el-Mesuliyet
Sorumluluk-Mesuliyet
F Bihar,
7/277, es-Sual anir’-rusul ve’l-umum
bak.
F 111.
konu, el-hisab
Kur’an:
“Andolsun ki, kendilerine peygamber gönderilenlere
soracađýz, peygamberlere de soracađýz.”[1018]
“Onlarý durdurun; çünkü kendilerinden daha da
sorulacaktýr.” [1019]
“Rabbine andolsun ki hepsini, yaptýklarýndan dolayý sorguya
çekeceđiz.” [1020]
8029. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz ben mesulüm
ve ţüphesiz sizler de mesulsünüz.”[1021]
8030. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hakkýnda
sorulacađýnýz ve kendisine dođru gitmekte olduđunuz ţey hususunda Allah’tan
korkmanýzý tavsiye ediyorum. Ţüphesiz Allah-u Teala ţöyle buyurmuţtur: “Herkes
kazandýđýnýn rehinidir.” Hakeza: “Rabbine andolsun ki hepsini yaptýklarý
ţeyden dolayý sorguya çekeceđiz.”[1022]
8031. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kullarý ve beldeleri
hakkýnda Allah’tan korkun. Çünkü yerlerden ve hayvanlardan bile sorumlusunuz.
Allah’a itaat edin, O’na isyan etmeyin.”[1023]
8032. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Kur’an okuyanlar
topluluđu! Sizlere yüklediđi kitabý hususunda Allah’tan korkun. Zira ben
mesulüm ve sizler de mesulsünüz. Ben risaleti tebliđ etmekle mesulüm, sizler
ise Allah’ýn kitabýndan ve benim sünnetimden yüklendiđinizle mesulsünüz.”[1024]
8033. Ýmam
Sadýk (a.s) Gadir Bayramýnýn namazýndan sonra yaptýđý duasýnda ţöyle
buyurmuţtur: “Ey sözünde dürüst olan! Ey sözüne
aykýrý davranmayan! Ey her gün bir iţte bulunan! Kullarýnýn hakkýnda mesul
olduklarý velilerinin dostluk nimetini bizlere bađýţladýn. Sen ţöyle buyurdun
ve sözün haktýr: “Sonra o gün nimetlerden mutlaka sorulursunuz.” Hakeza
ţöyle buyurdun: “Onlarý durdurun, ţüphesiz onlar ondan sorguya
çekileceklerdir.”[1025]
8034. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Biliniz ki hepiniz
sorumlusunuz ve hepiniz elinizin altýnda bulunanlardan sorumlusunuz. Emir
halkýn sorumlusudur ve halkýna oranla sorguya çekilecektir. Erkek ailesinin
sorumlusudur ve ailesinden dolayý sorguya çekilecektir. Kadýn eţinin evinin ve
çocuklarýnýn sorumlusudur ve onlardan sorguya çekilecektir.”[1026]
8035. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz Allah-u
Teala her yöneticiyi, ister onu korumuţ olsun ve isterse de onu zayi etmiţ
olsun yönettiđi ţeyden dolayý sorguya çekecektir. Hatta erkek ailesinden
sorguya çekilecektir.”[1027]
8036. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her erkek
cariyelerinden ve ailesinden sorguya çekilecektir.”[1028]
“Bilmediđin
ţeyin ardýna düţme; dođrusu kulak, göz ve kalb, bunlarýn hepsi o ţeyden sorumlu
olur.”[1029]
8037. Ýmam
Sadýk (a.s), Allah-u Teala’nýn, “dođrusu kulak...”
ayeti hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Kulak duyduđu
ţeyden, göz baktýđý ţeyden ve kalp inandýđý ţeyden dolayý sorguya çekilir.”[1030]
8038. Ýmam
Sadýk (a.s), kendisine, “Komţularýmýn cariyeleri ţarký söylemekte, ud
çalmaktadýr. Ben bazen tuvalete gidince, onlarýn çalgýsýna kulak vererek uzun
süre oturuyorum” diyen birisine ţöyle buyurmuţtur: “Aferin
sana! Yoksa sen aziz ve celil olan Allah’ýn ţöyle buyurduđunu duymadýn mý: “Dođrusu kulak,
göz ve kalb, bunlarýn hepsi o ţeyden sorumlu olur.”[1031]
Kur’an:
“Dođrusu senden önce de kendilerine vahyettiđimiz bir takým
adamlar gönderdik. Bilmiyorsanýz zikir ehline sorun.” [1032]
“Senden önce de, kendilerine vahyettiđimiz adamlar
gönderdik. Bilmiyorsanýz zikir ehline sorun.”[1033]
8039. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kalplerin kilitleri
vardýr. Anahtarlarý ise sormaktýr.”[1034]
8040. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýlmin hazineleri
vardýr, hazinelerin anahtarý ise sormaktýr. O halde Allah size rahmet etsin,
sorunuz. Bu sebeple dört kiţi mükafat görür: Öđretmen, kulak veren (öđrenci),
dinleyen ve onlarý seven.”[1035]
8041. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýlmin hazineleri
vardýr, anahtarlarý ise sormaktýr. O halde Allah size rahmet etsin, sorun,
ţüphesiz bu sebeple dört kiţi mükafat görür: Soran, söyleyen, dinleyen ve
onlarý seven kimse.”[1036]
8042. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bilmek
zorunda olduđun ve bilmemek hususunda mazur görülmeyeceđin ţeyi sor.”[1037]
8043. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her
ne kadar aksi ile (ilimle) meţhur olsan da cahilliđe dönmeye rađbet etme.”[1038]
8044. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Sormak ilmin
yarýsýdýr.”[1039]
8045. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Güzel soru ilmin
yarýsýdýr.”[1040]
8046. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Güzel sormak ilmin
yarýsýdýr.”[1041]
8047. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Güzel soran kimse
bilir ve her kim bilirse güzel soru sorar.”[1042]
8048. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sorunca
anlamak için sor; kusur bulmak için deđil. Ţüphesiz ilim öđrenen cahil, alime
ve yoldan sapmýţ alim ise cahile benzer.”[1043]
8049. Ýmam
Ali (a.s), kendisine zorluk çýkarmak için soran birisine ţöyle buyurmuţtur: “Anlamak
için sor, zahmet vermek için deđil. Zira öđrenen cahil, alim; insafsýz alim de hata
bulmak için soran cahil gibidir.”[1044]
8050. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bana sorun. Allah’a
yemin olsun ki kýyamete kadar olacak her ţeyi sorduđunuz takdirde size cevap
veririm...” Ýbn-i Kevva ayađa kalkarak ţöyle dedi: “Ey Müminlerin Emiri! “ez-
Zariyatu zerva” (tozdurup savuranlara...) nedir?” Ýmam ţöyle buyurdu: “Vay
haline! Öđrenmek için sor; zorluđa düţürmek için deđil.”[1045]
8051. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah'ýn koruduđu
dýţýnda tüm insanlar nakýs ve kusurludur. Soru soranlar halka eziyet edenler,
cevap verenler ise cevap vermede külfet içinde olanlardýr.”[1046]
Kur’an:
“Ey iman edenler! Size açýklanýnca hoţunuza gitmeyecek
ţeyleri sormayýn. Kur'an indirilirken onlarý sorarsanýz size açýklanýr, (ama
üzülürsünüz). Allah sorduđunuz ţeyleri affetmiţtir. Allah bađýţlayandýr, hilim
sahibidir..”[1047]
“Yoksa,
daha önce Musa'nýn sorguya çekildiđi gibi, siz de peygamberinizi sorguya mý
çekmek istiyorsunuz? Ýmaný küfre deđiţtiren, ţüphesiz dođru yoldan sapmýţ
olur.”[1048]
“Allah: “Ey Nuh! O senin ailenden sayýlmaz; çünkü kötü bir
iţ iţlemiţtir; öyleyse bilmediđin ţeyi benden isteme. Ýţte sana öđüt,
bilgisizlerden olma” dedi. Nuh: “Rabbim! Bilmediđim ţeyi Senden istemekten Sana
sýđýnýrým. Beni bađýţlamaz ve bana merhamet etmezsen kaybedenlerden olurum”
dedi.” [1049]
8052. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ben sizi býraktýkça
siz de beni býrakýn. Zira sizden öncekiler çok soru sormak ve Peygamberlerinin
yanýna çok gidip gelmek sebebiyle helak olurlar. O halde size bir ţeyi
emredince gücünüz yettiđince yerine getirin. Sizi bir ţeyden sakýndýrýnca onu
býrakýn.” [1050]
8053. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz Allah
Tebarek ve Teala sizlere bir takým sýnýrlar çizmiţtir. O halde o sýnýrlarý
aţmayýn... Sizlere bir takým ţeyleri de unutma olmaksýzýn rahmeti sebebiyle
bađýţlamýţtýr. O halde onlarý öđrenmek için kendinizi zorluđa salmayýn.”[1051]
8054. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz Allah-u
Teala sizlere bir takým ţeyleri farz kýlmýţtýr. O halde onlarý zayi etmeyin...
Bir takým ţeyleri cevapsýz býrakmýţtýr. Ama unuttuđundan deđil, o halde onlarý
bilmek için kendinizi zorluđa salmayýn.” [1052]
8055. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Onlar
(Ýsrailođullarý) sýradan bir sýđýr kesmekle emrolundular. Ama onlar kendilerine
iţi zorlaţtýrdýlar. Allah da onlara sýký davrandý. Allah’a andolsun ki, “eđer
Allah dilerse” demeselerdi ebedi olarak kendilerine (hangi sýđýrý
kesecekleri) belli olmazdý. [1053]
8056. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Eđer Ýsrailođullarý,
“Allah dilerse biz ţüphesiz hidayeti
bulmuţ oluruz” demeselerdi ebedi
olarak kendilerine (hangi sýđýrý kesmeleri gerektiđi) açýklanmazdý. Eđer
sýradan bir sýđýrý alýp kesselerdi kabul görürdü. Ama onlar iţi zorlaţtýrdýlar.
Allah da onlara sýký davrandý.” [1054]
8057. Resulullah
(s.a.a) Allah-u Teala’nýn, “...ţeyleri sormayýn.”
ayeti hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz
Allah sizlere haccý farz kýlmýţtýr. Suraka b. Malik’in rivayet ettiđine göre
Ukaţe b. Muhsin ayađa kalkarak ţöyle dedi: “Ey Allah’ýn Resulü! Hac her yýl farz
mýdýr?” Peygamber (s.a.a) ondan yüz çevirdi. Ukaţe, iki veya üç defa ayný
soruyu tekrarladý. O esnada Allah Resulü (s.a.a) ţöyle buyurdu: “Vay olsun
sana! Nasýl da benim, “evet” dememden güvende olabiliyorsun!? Allah’a yemin
olsun ki eđer, “Evet” dersem ţüphesiz farz olur. Farz olduđu taktirde ise buna
güç yetiremezsiniz. Terk ettiđiniz taktirde ise kafir olursunuz. O halde ben
sizi býraktýkça siz de beni býrakýn. Ţüphesiz sizden öncekiler peygamberlerine
sorduklarý fazla ve karmaţýk sorular sebebiyle helak oldular. O halde size
emredince gücünüz yettiđince onu yerine getirin. Sizi bir ţeyden sakýndýrýnca
da ondan uzak durun.” [1055]
bak.
Sahih-u Müslim, 4/1830, 37. Bölüm; NEhc’ul Belađa, 364. Hikmet; Ţerh-i Nehc’il
Belađa-i Ýbn-i Ebi’l Hadid, 19/282
8058. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ýnsanlar! Beni
kaybetmeden bana sorun. Çünkü ben göđün yollarýný, yerin yollarýndan daha iyi
bilirim.” [1056]
Ýbn-i Ebi’l
Hadid ţöyle diyor: Ýbn-i Abdulbirr-i Muhaddis, el-Ýstiab adlý kitabýnda ţöyle
diyor: “Herkesin ittifak ettiđi üzere Ali b. Ebi Talib dýţýnda hiç bir sahabi
ve alim, “Benden sorun” dememiţtir.” [1057]
8059. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Beni yitirmeden önce
bana sorun... bana sorun, ţüphesiz ilklerin ve sonlarýn tüm ilmi benim
yanýmdadýr. Allah’a yemin olsun ki eđer yargý makamýna oturursam Tevrat ehline
Tevratlarý esasýnca hükmederim.” [1058]
8060. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Beni yitirmeden önce
bana sorun. Taneyi yaran ve insanlarý yaratan Allah’a yemin olsun ki bana hangi
ayetin gece indiđini, hangi ayetin gündüz nazil olduđunu, hangisinin Mekki ve
hangisinin Medeni olduđunu hangisinin yolculukta ve hangisinin vatanda nazil
olduđunu, hangisinin nasih ve hangisinin mensuh olduđunu, hangisinin muhkem ve
hanginin müteţabih olduđunu, hangisinin tevil ve hangisinin tenzil olduđunu
soracak olursanýz ţüphesiz sizlere bildiririm.” [1059]
8061. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Beni yitirmeden önce
bana sorun. Allah’a yemin olsun ki bana soracak olursanýz kýyamet gününe kadar
hangi grubun yüz kiţiyi saptýrdýđýný, hangi grubun yüz kiţiyi hidayete
erdirdiđini, kimin onu kurduđunu ve kimin de onu sevk ve idare edeceđini
sizlere haber veririm.”[1060]
8062. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “O halde beni
kaybetmeden önce bana sorun. Nefsim (kudret) elinde olana andolsun, bugünden
kýyamete kadar olacaklarý ve yüz kiţiyi hidayet edecek ve yüz kiţiyi de
saptýracak grubu; çađýranlarý, öncülük edenleri, sevkedenleri, yüklerini
nereden alýp indirdikleri, onlardan kimin katledileceđi, kimin eceliyle öleceđi
ile birlikte bildiririm. Ama beni yitirdiđinizde ve baţýnýza hoţ olmayan sýkýntý
ve zorluklar gelip çatýnca, soranlardan çođu baţýný önüne eđecek, sorulanlar
da cevap veremeyip acze düţecektir.”[1061]
8063. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Beni yitirmeden önce
benden sorun. Ţüphesiz arţýn altýndan sorduđunuz her ţeye cevap veririm. Benden
sonra her kim bu sözü söylerse, ya sadece bir iddiacý, ya da yalancý bir iftiracýdýr.”[1062]
bak.
Tarih-i Dimeţk, 3/1043-1047; Nehc’us Saadet, 2/313, 618, 630; Kenz’ul Ummal,
2/565, 16/515; el-Bihar, 10/117, 8. Bölüm; Ţerh-i Nech’ul Belađa, li-Ýbn-i
Ebi’l Hadid, 13/107
8064. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Alim bilmediđi bir
ţey kendisinden sorulunca, “Bilmiyorum” demekten haya etmemelidir.”[1063]
8065. Ýmam
Ali (a.,s) ţöyle buyurmuţtur: “Bilmiyorum” demeyi
terk eten kimse helak olur.”[1064]
8066. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bilmiyorum” demek
ilmin yarýsýdýr.”[1065]
8067. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim kendisine
sorulan her soruya cevap verirse delidir.” [1066]
Medine el-Fakihlerinden
olan ve Müslümanlar arasýnda dini ilim ve bilgisi kabul gören Kasým b. Muhammed
b. Ebibekr kendisine bir ţey sorulunca, “Bunu iyi bilmiyorum” dedi. Soru soran
kimse, “Ben senin yanýna geldim ve senden baţkasýný kabul etmiyorum” deyince
Kasým ţöyle dedi: “Sakalýmýn uzunluđuna ve etrafýmdaki cemiyetin çokluđuna
bakma. Allah’a yemin olsun ki cevabýný dođru bilmiyorum.” Yanýnda oturan
Kureyţ’in büyüklerinden biri ţöyle dedi: “Ey kardeţimin ođlu devam et! Allah’a
yemin olsun ki seni bu bugünkü meclisten daha büyük bir mecliste görmedim.”
Kasým ţöyle dedi: “Bilmediđim bir ţeyi söylemektense Allah’a yemin olsun ki
dilimin kesilmesini daha çok severim.” [1067]
8068. Resulullah
(s.a.a) Ebuzer’e yaptýđý vasiyetinde ţöyle buyurmuţtur: “Ey
Ebuzer! Eđer sana bilmediđin bir ţey sorulursa, “Bilmiyorum” de ki kötü
sonuçlarýndan kurtulasýn. Bilmediđin ţeyler hususunda fetva verme ki kýyamet
günü Allah’ýn azabýndan kurtuluţta olasýn.”[1068]
8069. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bildiđinizi
söyleyin. Bilmediđiniz bir ţey hakkýnda ise, “Allah daha iyi biliyor” deyin.
Ţüphesiz insan Kur’an’dan bir ayet alýyor, (kendi düţüncesine göre yorumluyor)
ve ayet hakkýnda gökten daha uzak/derin bir uçuruma yuvarlanýyor. (sapýtýyor).”[1069]
8070. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sizden birine bilmediđi
bir ţey sorulursa, “Bilmiyorum” desin ve “Allah daha iyi biliyor” demesin. Zira
bu cümlesiyle dostunun kalbine ţüphe düţürür. Eđer sorulan kimse, “Bilmiyorum”
derse soran kimse onu itham etmez.”[1070]
8071. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Alimin, kendisine
cevabýný bilmediđi bir soru sorulduđunda, “Allah daha iyi bilir” demeye hakký
vardýr. Ama alim olmayan birinin bunu demeye hakký yoktur.”[1071]
213. Konu
es-Sual (2)
Hacet
Dilemek
F Kenz’ul-Ummal,
6/495, 619, Memm’us-Sual
bak.
F 129.
konu, el-hacet; 229. konu, es-surur; el-eh, 59. bölüm
Kur’an:
“(Ýnfaklarýnýzý)
Allah yolunda mahsur kalanlara, yeryüzünde dolaţamayanlara, hayalarýndan
dolayý, kendilerini tanýmayanlarýn zengin saydýklarý yoksullara verin. Onlarý
yüzlerinden tanýrsýn, insanlardan yüzsüzlük ederek bir ţey istemezler. Ýnfak
ettiđiniz iyi bir ţeyi Allah ţüphesiz bilir.”[1072]
8072. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ebuzer! Bir ţey
istemekten sakýn, ţüphesiz bu dünyada hazýr bir zillet ve hýzlandýrdýđýn bir
fakirliktir, kýyamet günü ise uzun süren bir hesabý vardýr.”[1073]
8073. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýstemek,
konuţanýn dilini zayýflatýr ve cesur insanýn kalbini kýrar. Hür ve aziz insaný
zelil kul makamýna düţürür, yüzsuyunu döker ve rýzký bereketsiz kýlar.”[1074]
8074. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlardan
ihtiyaçlarýný dilemek, izzeti yok eder ve utanmayý giderir. Ýnsanlarýn elinde
olan ţeylerden ümidini kesmek ise müminlerin izzetidir, tamah ise mevcut
fakirliktir.”[1075]
8075. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlardan
ihtiyacýný dilemek hayat için zillettir, utanmayý giderir, vakarý düţürür, bu
hazýr bir fakirliktir. Ýnsanlardan ihtiyacýný az taleb etmek ise hazýr
zenginliktir.”[1076]
8076. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlardan bir ţey
dilemek zillet halkasýdýr. Ýzzetli insandan izzetini giderir ve soylu insanýn
soyluluđunu yok eder.”[1077]
8077. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’a yakýnlaţmak,
ondan bir ţey dilemekle ve insanlara yakýnlaţmak ise onlardan bir ţeyi dilemeyi
terk etmekledir.”[1078]
8078. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ölüme evet,
aţađýlýđa hayýr, az istemeye evet, ona buna el uzatmaya hayýr.”[1079]
8079. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Benim Ţialarým
açlýktan ölse dahi köpek gibi ulumayan, karga gibi tamaha kapýlmayan ve
insanlara el uzatmayan kimsedir.”[1080]
8080. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţialarýmýz açlýktan
ölse dahi insanlara ihtiyaç elini uzatmaz.”[1081]
8081. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah her kimi
Ýslam’a hidayet eder ve ona Kur’an’ý öđretir, sonra buna rađmen insanlara el
uzatýrsa alnýnýn üzerine, “Kýyamete kadar fakirdir” yazýlýr.”[1082]
bak.
Besail’uţ Ţia, 6/305, 31. Bölüm; el-Ye’s, 4236. Bölüm
8082. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ali! Eđer elimi
dirseklerime kadar engerek yýlanýnýn ađzýna koyacak olsam bu benim için
sonradan görmüţ birine el uzatmaktan daha sevimlidir.”[1083]
8083. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sadece
münezzeh olan Allah’tan dileyin. Ţüphesiz sizlere bađýţlarsa, ikramda
bulunmuţtur ve sizlerden esirgerse, hayrýnýzý dilemiţtir.”[1084]
8084. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Aziz ve celil olan
Allah Ýbrahim’i kendine Halil (dost) edindi. Çünkü o hiç kimseyi reddetmedi,
aziz ve celil olan Allah’tan baţka hiç kimseden bir ţey dilemedi.”[1085]
8085. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’tan
baţkasýndan bir ţey dileyen insan mahrumiyete müstahaktýr.”[1086]
8086. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ebuzer!... Bir
ţey dileyince aziz ve celil olan Allah’tan dile, yardým isteyince Allah’tan
yardým dile.”[1087]
8087. Ýmam
Hüseyin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zaman sana
sýký tutunca insanlara yönelme. Rýzký bölüţtüren Allah’tan baţkasýndan dileme.
Zira dođudan batýya gezecek kadar yaţasan bile mutlu veya mutsuz kýlabilecek
birine rastlayamazsýn.”[1088]
8088. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Adamýn biri Allah
Resulü’ne (s.a.a) ţöyle dedi: “Ey Allah Resulü! Bana kendisiyle cennet arasýna
hiç bir ţeyin engel olmadýđý bir amel öđret.” Peygamber (s.a.a) ţöyle buyurdu:
“Öfkelenme ve insanlardan hiç bir ţey isteme.”[1089]
8089. Ýmam
Sadýk (a.s), Allah Resulü’nün (s.a.a) Ensar’dan bir gruba hiç kimseden bir ţey istememe
ţartýyla cenneti garantilediđini beyan ettikten sonra ţöyle buyurmuţtur: “Ýţte
bu yüzden onlardan birisi bineđine bindiđinde kýrbacý düţecek olursa birinden
bir ţey istemeyi hoţ görmediđinden dolayý bineđinden iner ve bizzat kendisi
alýrdý. Birinin ayakkabý bađý yýrtýlacak olsa birinden ayakkabý bađý istemeyi
bile hoţ görmezdi.”[1090]
8090. Resulullah
(s.a.a), bir gün ashabýna ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlardan
bir ţey dilememek üzere bana biat ediniz.” O günden sonra birinin elinden
sopasý düţse bineđinden iniyor, bizzat alýyor ve hiç kimseye, “Onu bana ver”
demiyordu.[1091]
8091. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Kim bana insanlardan
bir ţey istemeyeceđine dair söz verir ki ben de kendisine cenneti söz vereyim.”
Sevban, “Ben söz veriyorum” dedi. O günden sonra Sevban artýk insanlardan hiç
bir ţey istemedi.”[1092]
8092. Resulullah
(s.a.a), Ebu Zer’e cenneti bir takým ţartlarla kendisine garantilediđi bir
esnada ţöyle buyurmuţtur: “Elbette insanlardan
bir ţey dilememen ţartýyla. Hatta eđer kýrbacýn yere düţecek olursa, kendin in
ve onu al.”[1093]
8093. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlardan bir ţey
dileme kapýsýný yüzüne açan kimseye Allah da kendisine fakirlik kapýsýný açar.”[1094]
8094. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kul kendi yüzüne
insanlardan bir ţey dileme kapýsýný açýnca, Allah da onun yüzüne fakirlikten
yetmiţ kapý açar.”[1095]
8095. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim yüzüne
insanlardan bir ţey dileme kapýsýný açarsa, Allah da onun yüzüne fakirlikten
yetmiţ kapý açar ki en küçüđünü bile hiç bir ţey kapatamaz.”[1096]
8096. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlardan bir ţey
dilemek fakirliđin anahtarýdýr.”[1097]
8097. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlardan bir ţey
dilemek fakirliđin anahtarýdýr.”[1098]
8098. Ýmam
Sadýk (a.s), bazý durumlarýný ţikayette bulunan Mufazzal b. Kays’a ţöyle
buyurmuţtur: “(Cariyesine hitap ederek) Ey cariye! O
para kesesini getir.” (Daha sonra ţöyle buyurdu:) “Bu Ebu Cafer’in (Mensur
Devaniki’nin) bana hediye olarak verdiđi dört yüz dinardýr. Bunu al ve hayatýna
geniţlik kazandýr.” Mufazzal ţöyle diyor:
“Ben Ýmam’a ţöyle arzettim: “Fedan olayým! Allah’a and olsun ki maksadým bu
deđildi. Ben sadece aziz ve celil olan Allah’a benim için dua etmeni
istiyordum.” Mufazzal ţöyle diyor: “Bunun üzerine Ýmam ţöyle buyurdu: “Bunu da
yapacađým, ama sorunlarýný sakýn insanlara söyleme. Zira onlar nezdinde küçük
düţersin.”[1099]
8099. Lokman
ođluna ţöyle buyurmuţtur: “Ođulcađýzým! Ben acý
olan sarý sabýr bitkisini tattým ve ađaçlarýn kabuđunu yedim. Ama fakirlikten
daha acý bir ţey bulamadým. Lakin bir gün belaya düçar kalýrsan bunu sakýn
insanlara söyleme. Zira sana aţađýlýk gözüyle bakarlar ve sana hiç bir fayda da
vermezler.”[1100]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 6/311, 34. bölüm; el-Ye’s, 4236. Bölüm
8100. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Öldürücü bir
fakirlik veya bel kýrýcý bir borç olmadýkça insanlardan bir ţey istemek helal
deđildir.”[1101]
8101. Ýmam
Hasan (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlardan bir ţey
dilemek sadece ţu üç hususta caizdir: Feci ţekilde dökülen kan parasý (diyet),
dayanýlmaz bir borç ve öldürücü fakirlik.”[1102]
8102. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlardan bir ţey
dilemek sadece ţu üç hususta caizdir: Çaresiz insanýn boynunda olan kan parasý
(diyet), ađýr bir borç veya insaný zillete düţüren bir ihtiyaç.”[1103]
8103. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlardan bir ţey
dilemek sadece ţu üç hususta caizdir: Fakir insanýn boynunda olan kan parasý
(diyet), ađýr bir borç veya insaný zillete sürükleyen bir ihtiyaç.”[1104]
8104. Ýmam
Askeri (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Tahammül edebildiđin
kadar insanlardan bir ţey dileme, zira her günün yeni bir rýzký vardýr. Bil ki
insanlardan bir ţey dilemekte ýsrarcý olmak insanýn azametini giderir ve insan
için bir çok sýkýntýlar vücuda getirir. O halde sabret ki Allah senin yüzüne
rahatça girebileceđin bir kapý açsýn. Zira hüzünlü ve dertli insana
ihsan/iyilik ve kaçýp ürken insana güvenlik ne de yakýndýr! Nice deđiţiklikler
ve dönüţümler Allah’ýn bir tür edeplendirmesidir. Nasiplerin dereceleri varýr.
O halde olgunlaţmamýţ meyveleri toplama hususunda acele davranma. Böylece onu
zamaný geldiđinde toplarsýn. Bil ki seni idare eden kimse, hangi zamanýn, senin
haline daha uygun olduđunu ţüphesiz daha iyi bilir. O halde tüm iţlerinde onun
seçimine itimad et ki halin düzelsin.”[1105]
8105. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim çođaltmak
için insanlardan az veya çok bir ţey isterse avucuna ateţten bir kor almýţ
olur. Az istesin çok istesin fakretmez.”[1106]
8106. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim ihtiyacý
olmadýđý halde insanlardan bir ţey dilerse baţ ve karýn ađrýsýna düçar olur.”[1107]
8107. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýhtiyacý
olmadýđý halde insanlardan bir ţey dileyen kimsenin sonunda gerçekten de
insanlardan bir ţey dileyecek duruma düţeceđine dair Rabbimi kefil tutarým.”[1108]
8108. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kul, hiç bir
ihtiyacý olmaksýzýn insanlardan bir ţey isterse, Allah onu o ţeye gerçekten
muhtaç kýlmadýkça ve kendisine ateţi farz kýlmadýkça asla ölmez.”[1109]
8109. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kimin günlük
yiyeceđi olduđu halde insanlardan bir ţey dilerse israf edenlerdendir.”[1110]
8110. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim ihtiyacý
olmadýđý halde insanlardan bir ţey dilerse, kýyamet günü týrmalanmýţ bir yüzle
Allah’la mülakateder.”[1111]
8111. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim fakir olmadýđý
halde insanlardan bir isterse, ţarap içenlerdendir.”[1112]
8112. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah kýyamet günü
ţu üç kiţiye rahmetiyle nazar etmez:
...Ýhtiyacý olmadýđý halde insanlardan bir ţey dileyen kimse”[1113]
8113. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim üç günlük
yiyeceđi olduđu halde insanlardan bir ţey dilerse Allah’ý, yüzünde et olmadýđý
(sýyrýlmýţ ve yüzsüz) bir halde mülakateder.”[1114]
8114. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýhtiyacý olmaksýzýn
insanlardan bir ţey dileyen kimse, eline ateţten bir kor almýţ gibidir.”[1115]
8115. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bizden bir
ţey isterse ona veririz. Her kim de bir ţey istemezse Allah onu müstađni
kýlar.”[1116]
8116. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Resulü’nün
(s.a.a) ashabýnýn birinin durumu çok kötüleţti. Eţi kendisine, “Keţke Allah
Resulü’nün (s.a.a) yanýna gitseydin ve ondan bir ţey isteseydin” dedi. O ţahýs
bunun üzerine Allah Resulü’nün (s.a.a) yanýna vardý. Peygamber onu görünce
ţöyle buyurdu: “Her kim bizden bir ţey isterse ona veririz. Her kim de bir ţey
istemezse Allah da onu müstađni kýlar.” Adam kendi kendine, “Peygamber ţüphesiz
beni kastetmiţtir.” diyerek eţinin yanýna dönü ve olayý kendisine aktardý.
Karýsý ţöyle dedi: “Allah Resulü de (s.a.a) bir insandýr. Git sorununu ona
söyle.” O ţahýs geri döndü. Peygamber onu görünce yine ţöyle buyurdu: “Her kim
bizden bir ţey isterse...” O ţahýs bu iţi böylece, üç defa tekrarladý. Sonunda
gitti ve bir balta ödünç alarak dađa çýktý. Bir miktar odun toplayýp getirdi ve
onu yarým müd (yaklaţýk 350 gr.) un karţýlýđýnda sattý ve eve döndü. Onu
piţirip yediler. Ertesi gün yine dađa çýktý, daha fazla odun topladý ve sattý. O
böylece çalýţmaya devam etti ve sürekli para biriktirdi. Sonunda kendisine bir
balta aldý. Yine biriktirdi ve kendisine iki deve ve bir köle satýn aldý. Ondan
sonra da zengin ve müreffeh bir hayata kavuţtu. Daha sonra Allah Resulü’nün
(s.a.a) huzuruna vardý ve kendisinin huzuruna bir ţey dilemek için geldiđini ve
Peygamber’den (s.a.a) neler duyduđunu kendisine aktardý. Peygamber (s.a.a) ona
ţöyle buyurdu: “Ben sana demiţtim: “Her kim bizden bir ţey dilerse ona veririz.
Her kim bir ţey dilemezse Allah onu müstađni kýlar.”[1117]
8117. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Eđer sizden biri
eline bir ip alýr, bir bađ odun getirir, satar ve bu iţle yüzünün suyunu
korursa, bu insanlardan bir ţey dilemesinden daha hayýrlýdýr.”[1118]
8118. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýhsan ve bađýţý
ümmetimin merhametlilerinden dileyiniz ki onlarýn gölgesinde yaţayasýnýz.”[1119]
8119. Ýmam
Ali (a.s), ođlu Hasan’a ţöyle buyurmuţtur: “Ey
ođulcađýzým! Zaman zorlaţýp kýtlýđa düçar kalýrsan, kökü sađlam, dallarý geliţen
(asil) kimselerden yardým al. Onlar bađýţlayýcý, fedakar ve ţefkatlidirler.
Zira bu tür insanlar insanýn ihtiyacýný daha çabuk karţýlar ve zorluklarýný
kaldýrýrlar.”[1120]
8120. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yüzsuyu donmuţ bir
haldedir. Ýnsanlardan bir ţey istemek onu damla damla akýtýr. O halde yüzsuyunu
kimin yanýnda döktüđüne dikkat et.”[1121]
bak.
el-Hacet, 971. Bölüm
8121. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýhtiyaç içinde
kalmak ehli olmayandan bir ţey dilemekten daha kolaydýr.”[1122]
8122. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kurumuţ (hayýrsýz)
ellerden ve asýk suratlardan bađýţ dilemekten ve kara para almaktan sakýn. Zira
bunlar sana bir ţey verirlerse minnet ederler ve vermezlerse seni üzerler.”[1123]
8123. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanýn sonradan
görme kimselerden bir ţey isteme zorunda kalmasýndan daha acý bir ţey yoktur.”[1124]
bak.
el-Hacet, 972. Bölüm
8124. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Birinin seni
reddeceđinden korkuyorsan ondan bir ţey dileme.”[1125]
8125. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýsteđinin
karţýlanmasýný istiyorsan, gücün yetebileceđi miktarda bir ţey dile.”[1126]
8126. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Üç ţey mahrumiyete
sebep olur: Ýstemekte ýsrar etmek, gýybet etmek ve alaya almak.”[1127]
8127. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Çok ţey dilemek
insaný usandýrýr.”[1128]
8128. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim haddinden
fazla bir ţey dilerse, mahrum kalmaya layýktýr.”[1129]
8129. Ýmam
Cevad (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim kötü bir
insana ümit bađlarsa, en küçük cezasý mahrumiyettir.”[1130]
8130. Ýmam
Cevad (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim hangi yoldan
gideceđini bilmezse çýkýţ yollarýnda sýkýntýya düţer.”[1131]
8131. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim layýk
olmadýđý bir ţeyi dilerse mahrumiyetle karţýlaţýr.”[1132]
8132. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bir ţeyi
yolundan dilerse sürçmez. Eđer sürçse de çözüm bulma hususunda yardýmsýz
kalmaz.”[1133]
8133. Ensar’dan
bir ţahýs Allah Resulü’nün (s.a.a) yanýna vararak ondan bir ţey diledi.
Ardýndan Sakif kabilesinden biri geldi. Allah Resulü (s.a.a) ţöyle buyurdu: “Ey
Sakifli adam! Bu Ensar’dan olan ţahýs senden önce gelip bir ţey diledi. O halde
otur, önce onun ihtiyacýný karţýlayayým, sonra senin!”[1134]
Kur’an:
“Ve sakýn bir ţey isteyeni azarlama;” [1135]
8134. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bir ţey isteyen
kimseyi yarým üzüm veya hurma tanesiyle bile olsa reddetme.”[1136]
8135. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yanmýţ bir nal ile
yardým etmekle de olsa, bir ţey isteyen kimseyi reddetmeyin.”[1137]
8136. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kendisinden bir ţey
dilenince, “Hayýr” demesi insan için ne kadar çirkindir.”[1138]
8137. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Eđer bir ţey dileyen
kimse, dilemesinde nelerin gizli olduđunu bilseydi, asla insanlardan bir ţey
dilemezdi. Eđer kendisinden dilenilen kimse de reddetmekte nelerin gizli
olduđunu bilseydi, asla kimseyi reddetmez, alýkoymazdý.”[1139]
8138. Ýmam
Hüseyin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Muhtaç insan
bir ţey dilemekle hürmetini korumamýţtýr. O halde sen reddetmemekle kendi hürmetini
koru.”[1140]
8139. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Sana ümit bađlayan
kimseyi ümitsiz kýlma. Aksi takdirde Allah’ýn gazap ve öfkesine uđrarsýn.”[1141]
8140. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kimin yanýna
mümin kardeţi bir ihtiyacý için gelirse, bu kendisi için Allah Tebarek ve
Teala’nýn kendisine dođru sevkettiđi bir rahmettir. O halde kardeţinin
ihtiyacýný karţýlarsa Allah Tebarek ve Teala’nýn velayetine bađlý olan
velayetimize sarýlmýţtýr.”[1142]
8141. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Birisi benden bir
ţey dileyince, onu karţýlamaya koţarým. Zira iţ iţten geçmesinden ve
teţebbüsümün ona yardým hususunda faydasýz kalmasýndan korkarým.”[1143]
8142. Ýmam
Ali (a.s), Peygamberin (s.a.a) yüce hasletleri hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Peygamber
hiç bir zaman kendisinden bir ţey istenilince “Hayýr!” dememiţ ve hiç bir
muhtacý reddetmemiţtir. Ya insanlarýn ihtiyacýný karţýlar ya da güzel bir dille
cevap verirdi.”[1144]
8143. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Resulullah (s.a.a)
asla bir ţey dileyeni reddetmemiţtir. Eđer bir ţeyi varsa ona verir ve eđer
yoksa ţöyle derdi: “Allah ihtiyacýný karţýlasýn.”[1145]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 6/290, 22. Bölüm
8144. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Bir ţey dileyen
kimseyi reddetmeyin. Zira dilencilerin yalan söylemesi olmasaydý, onlarý
reddeden kimse kurtuluţa eremezdi.”[1146]
8145. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Dilenciler/bir ţey
dileyenler yalan söylemeseydi onlarý reddeden kimse asla temizlenemezdi.”[1147]
8146. Masumlar’dan
(a.s) ţöyle nakledilmiţtir: “Biz müstahak olaný
reddetmiţ olmak korkusuyla müstahak olmayana da bađýţta bulunuruz.”[1148]
8147. Ýmam
Seccad (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bizlerden bir ţey
dileyen kimsenin müstahak olmasýndan, kendisine bir ţey vermemekten, eli boţ
çevirmekten ve neticede de Yakup ve ailesinin baţýna gelenlerin biz Ehl-i
Beyt’in baţýna gelmesinden korkuyorum.” Ýmam daha sonra o kýssayý anlattý.”[1149]
8148. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Adamýn biri Allah
Resulü’nün (s.a.a) huzuruna vardý ve ţöyle dedi: “Ey Allah Resulü! Malda zekat
dýţýnda bir hak var mýdýr?” Peygamber ţöyle buyurdu: “Evet! Müslüman, aç bir
kimse kendisinden yiyecek isterse ona yiyecek verir, çýplak bir kimse ondan
elbise isterse onu giydirir.” Adam ţöyle dedi: “Yalan söylemesinden korkulursa”
Peygamber ţöyle buyurdu: “Dođru söylemesinden korkulmaz mý?”[1150]
bak.
ez-Zekat, 1584. Bölüm
8149. Hellad
birinden naklen ţöyle demiţtir: “Ýmam Sadýk’ýn (a.s)
huzurunda otururken bir dilenci geldi. Ýmam ona bir dirhem verdi. Sonra baţka
biri geldi. Ýmam ona da bir dirhem verdi. Üçüncüsü geldi Ýmam ona da bir dirhem
verdi. Dördüncüsü geldi Ýmam ţöyle buyurdu: “Rýzkýný Allah versin.” Ardýndan
bize dönerek ţöyle buyurdu: “Eđer sizden biri yirmi bin dirheme sahip olsa,
hepsini bu yolda harcamak isterse harcar ve kendisine bir ţey kalmaz. Böyle bir
kimse duasý müstecap olmayan üç kiţiden biridir.”[1151]
8150. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Birinci, ikinci ve
üçüncü dilenciye veriniz. Ondan sonrasý size kalmýţtýr.”[1152]
8151. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Üç dilenciye yiyecek
verin. Ondan sonrasý size kalmýţtýr. Eđer isterseniz onlara da veriniz. Eđer
vermezseniz yine de o gün görevinizi yapmýţ olursunuz.”[1153]
8152. Muhammed
b. Ebi Hamza birinden naklen ţöyle diyor: “Gözleri
görmeyen yaţlý biri dilencilik yapýyordu. Müminlerin Emiri (a.s), “Bu kimdir?”
diye sordu. Onlar, “Ey Müminlerin Emiri! O Hýristiyan bir adamdýr” deyince Müminlerin
Emiri (a.s) ţöyle buyurdu: “Onu çalýţtýrdýnýz, ţimdi de yaţlanýp aciz düţünde
ona yardým etmiyor musunuz? Ona beytülmalden bir ţey verin.”[1154]
8153. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanýn, insandan
bir ţey dilemesi bir fitnedir. Eđer ona verirse, o kendisine vermemiţ bir
kimseyi över. (Çünkü gerçek veren Allah’týr ve onu övmesi gerekir) Eđer onu
reddederse, kendisini mahrum etmemiţ bir kimseyi kýnamýţ olur. (Çünkü ondan
esirgeyen Allah’týr.)”[1155]
8154. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Hakkýný isteyen kimsenin
mükafatý ona sadaka (ve hakkýný) veren kimsenin mükafatý gibidir.”[1156]
8155. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Fakire bakýnýz, eđer
kalbinizde ona karţý bir merhamet duyarsanýz ona verin. Çünkü o dođru
söylemektedir.”[1157]
8156. Ýmam
Sadýk (a.s), dilencinin dođru söyleyip söylemediđi hakkýnda soru soran kimseye
ţöyle buyurmuţtur: “Kalbinde kendisine karţý acýma hissini
duyduđun kimseye bađýţta bulun.”[1158]
8157. Abdullah
b. Süleyman ţöyle diyor: “Ýmam Bakýr (a.s)
Arefe günü hiç kimseyi reddetmezdi.”[1159]
8158. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) ađlayan bir dilenciyi görünce ţöyle buyurmuţtur: “Eđer
bütün dünya bu adamýn elinde olsaydý onu kaybetmiţ olsaydý yine de onun için
ađlamasýna deymezdi.”[1160]
8159. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Az bađýţlamaktan
utanma. Zira mahrum kýlmak bundan aha azdýr.”[1161]
8160. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Eller üç çeţittir:
En üstün el olan, aziz ve celil olan Allah’ýn eli, ondan sonra gelen bađýţlayan
kimsenin eli ve onun altýnda dilenen el. O halde bađýţlayýcý ol ve kendini
zayýf/aciz kýlma.”[1162]
8161. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Eđer güç
yetirebilirsen verici/bađýţlayýcý el ol.”[1163]
8162. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlardan bir ţey
dilemenin ađýrlýđý bađýţlamaktan daha çoktur. O halde bađýţladýđýn ţeyi fazla
görme. Zira o bir ţey dilemenin ađýrlýđýna denk deđildir.”[1164]
8163. Allah-u
Teala Musa’ya (a.s) ţöyle vahyetmiţtir: “Yanýna
bir dilenci gelince onu güzel ţekilde geri çevirmekle veya az bir ţey
bađýţlamakla yüce tut.”[1165]
8164. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dilencinin
hakký kendisine ihtiyacý kadar bađýţta bulunulmasýdýr.”[1166]
8165. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Dilenen kimsenin
ţehadeti kabul olmaz.”[1167]
214. Konu
el-Esbab
Sebepler
Kur’an:
“Dođrusu biz onu yeryüzüne yerleţtirmiţ ve her ţeyin yolunu
ona öđretmiţtik.” O da bir yol tuttu. Sonunda güneţin battýđý yere ulaţýnca onu, kara
balçýklý bir suda batýyor gördü. Orada bir millete rastladý. “Zülkarneyn!
Onlara azâb da edebilirsin, iyi muamelede de bulunabilirsin” dedik. “Haksýzlýk
yapana azâb edeceđiz, sonra Rabbine döndürülür, onu görülmemiţ bir azaba
uđratýr; ama iman edip salih amel iţleyene, mükâfat olarak güzel ţeyler vardýr,
ona buyruđumuzdan kolay olaný söyleriz” dedi. Sonra yine bir yol tuttu. Sonunda
güneţin dođduđu yere ulaţýnca, güneţi, kendilerini elbise, bina gibi ţeylerle
örtmediđimiz bir kavim üzerine dođuyor buldu. Ýţte bunun gibi, onun
yaptýklarýnýn hepsini baţtan baţa biliyorduk. Sonra yine bir yol tuttu. Sonunda, iki
dađýn arasýna varýnca, orada neredeyse hiç laf anlamayan bir millete rastladý.” [1168]
8166. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah her ţeyi ancak
sebepler yoluyla cari kýlar. Bu esas üzere her ţeye bir sebep taktir etmiţ ve
her sebebe bir açýlýţ, her açýlýţa bir bilgi ve her bilgiye bir kapý takdir
etmiţtir. Onu tanýyan tanýmýţ, tanýmayan ise tanýmamýţtýr. Bu kapý Allah Resulü
(s.a.a) ve bizleriz.”[1169]
8167. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýyiliđin baţý
tevazudur... Ýlmin aklý ise iţlerin sebeplerini tanýmaktýr.”[1170]
8168. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her ţeyin bir sebebi
vardýr.”[1171]
8169. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Muhabbetin sebebi
cömertliktir.”[1172]
8170. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kaynaţma sebebi
vefadýr.”[1173]
8171. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dinin dođruluđunun
sebebi günahlardan sakýnmadýr.”[1174]
8172. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yakinin bozulma
sebebi tamahtýr.”[1175]
8173. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýmanýn dođrulma
sebebi takvadýr.”[1176]
8174. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Aklýn bozulma sebebi
heva ve hevestir.”[1177]
8175. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mutsuzluk sebebi
dünya sevgisidir.”[1178]
8176. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Nimetlerin yok oluţ
sebebi küfrandýr/nankörlüktür.”[1179]
8177. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sevginin sebebi
ihsandýr.”[1180]
8178. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yok oluţun sebebi
gazaba/öfkeye itaattir.”[1181]
8179. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ahlakýn tezkiye oluţ
sebebi güzel edeptir.”[1182]
8180. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bitkinliđin sebebi
hasettir.”[1183]
8181. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Fitnelerin sebebi
kindir.”[1184]
8182. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Efendiliđin sebebi
bađýţlamaktýr.”[1185]
8183. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kin tutmanýn sebebi
çok çekiţmektir.”[1186]
8184. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Çok heyecanlanmanýn
sebebi inatçýlýktýr.”[1187]
8185. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zenginliđin yok oluţ
sebebi muhtaç insaný mahrum kýlmaktýr.”[1188]
8186. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýffetin sebebi
hayadýr.”[1189]
8187. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Nefis dođruluđunun
sebebi dünyadan uzak durmaktýr.”[1190]
8188. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Fakirliđin sebebi
israftýr.”[1191]
8189. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ayrýlýđýn sebebi
ihtilaftýr.”[1192]
8190. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kanaatin sebebi
iffettir.”[1193]
8191. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kötülüđün sebebi
ţehvetin galebe çalmasýdýr.”[1194]
8192. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kötülüđün sebebi
yalnýzlýktýr.”[1195]
8193. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Vakarýn sebebi hilimdir.”[1196]
8194. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Haţyetin sebebi
ilimdir.”[1197]
8195. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Esenliđin sebebi
suskunluktur.”[1198]
8196. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ayrýlýđýn sebebi
ölümdür.”[1199]
8197. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýhlasýn sebebi yakindir.”[1200]
8198. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Helakýn sebebi
ţirktir.”[1201]
8199. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sakýnmanýn sebebi
dinin sýhhatidir.”[1202]
8200. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hayrette kalmanýn
sebebi ţektir.”[1203]
8201. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dinin fesat sebebi
heva ve hevestir.”[1204]
8202. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Aklýn fesat sebebi
dünya sevgisidir.”[1205]
8203. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Nimetin artýţ sebebi
ţükürdür.”[1206]
8204. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Nimetlerin deđiţimesinin
sebebi küfran ve nankörlüktür.”[1207]
8205. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sevgi sebebi
güleryüzlülüktür.”[1208]
8206. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Nefsin dođruluk
sebebi günahlardan sakýnmadýr.”[1209]
8207. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Günahlardan sakýnmanýn
bozulma sebebi tamahtýr.”[1210]
8208. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Viran olmanýn sebebi
kötü idare etmektir.”[1211]
8209. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kalplerindeki kibri
çýkarsýn, yerine ruhlarýna huzu ve huzuru yerleţtirsin, yüzlerine rahmet
kapýlarýný açsýn ve onlara bađýţlama araçlarýný kolayca versin diye Allah,
kullarýný çeţitli zorluklarla imtihan etmekte, sorunlarla ibadete davet
etmekte ve çeţitli belalara düçar kýlmaktadýr.”[1212]
8210. Ýmam
Ali (a.s), ođlu Hasan’a (a.s) yaptýđý vasiyetinde ţöyle buyurmuţtur: “Ey
ođlum! Allah’tan korkup sakýnmaný, emrine sürekli itaat etmeni, kalbini
zikriyle imar etmeni, onun ipine sýmsýký sarýlmaný tavsiye ederim. Eđer
Allah’la arandaki bađa sýmsýký sarýlacak olursan, bu bađdan daha sađlam bir bađ
var mýdýr?”[1213]
8211. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’a itaat en
güçlü sebeptir.”[1214]
8212. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Münezzeh olan Allah
hiç kimseye bu Kur’an’ýn benzeri bir ţeyle öđüt vermemiţtir. Çünkü o, Allah’ýn
sađlam ipi ve emin sebebidir.”[1215]
bak.
el-Ýlm, 2846. Bölüm; et-Tekva, 4165. Bölüm
215. Konu
es-Sebb
Sövmek
F Kenz’ul-Ummal,
3/605-608, 840-847, es-Sebb
F Vesail’uţ-Ţia,
8/610, 158. bölüm, Tahrim’u Sebb’il-Mu’min
F Bihar,
75/147, 57. bölüm, men ehafe muminen...ev sebbehu
bak.
F el-Had,
745. bölüm; 407. konu, el-Fuhţ; 4740. konu, el-Le’n
8213. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Mümine sövmek, fýsk
(kötülük), mümini öldürmek ise küfürdür.”[1216]
8214. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Mümine söven kimse
helak olmanýn eţiđinde olan kimse gibidir.”[1217]
8215. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Mümine sövmek fýsk,
onu öldürmek küfür ve etini yemek (gýybetini yapmak) Allah’a isyandýr.”[1218]
Kur’an:
“Allah'tan baţka yalvardýklarýna sövmeyin ki onlar da bilmeyerek aţýrý gidip Allah'a sövmesinler. Böylece her ümmete iţini güzel gösterdik, sonra dönüţleri Rab'lerinedir. O, iţlediklerini haber verir.” [1219]
8216. Ýmam
Ali (a.s), Sýffin savaţý günlerinde bazý ashabýna Ţam halkýna küfrettiklerini
duyduđu zaman ţöyle buyurdu: “Küfürbaz kiţiler olmanýzý kötü görüyor, hoţlanmýyorum. Ama onlarýn
yaptýklarýný anlatsaydýnýz ve durumlarýný hatýrlatsaydýnýz, sözleriniz dođruya
daha yakýn olur ve özrünüz daha makbul düţerdi. Küfretmek yerine, sözünüz ţu
olmalýdýr: “Allah’ým! Onlarýn kanlarýný da bizim kanlarýmýzý da koru.”[1220]
Baţka bir rivayette
ţöyle yer almýţtýr: “Ben sizlerin lanet edip sövmenizi hoţ görmüyorum.” [1221]
8217. Ýmam
Ali (a.s), kendisine küfretmek isteyen birine sövmeye yeltenen Kanber’e ţöyle
buyurmuţtur: “Sakin ol ey Kanber! Sana söveni hor ve
hakir býrak ki Rahman olan Allah’ý hoţnut, ţeytaný hoţnutsuz ve düţmaný
cezalandýrmýţ olasýn. Taneyi yaran ve yaratýklarý yaratan Allah’a yemin olsun
ki kul, Allah’ý yumuţak huyluluk gibi hiç bir ţeyle hoţnut etmemiţ, ţeytaný
sessizlik kadar hiç bir ţeyle öfkelendirmemiţ ve ahmak insaný karţýsýnda susmak
kadar hiç bir ţeyle cezalandýrmamýţtýr.”[1222]
8218. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Rüzgarlara
sövmeyin, ţüphesiz rüzgarlar da memurdurlar/görevlidirler. Dađlara sövmeyin,
vakitlere sövmeyin, günlere sövmeyin ve gecelere sövmeyin. Aksi taktirde
günahkar olursunuz ve kendinize döner.” [1223]
8219. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Rüzgarlara
sövmeyin. Zira onlar Allah’ýn rahmetindendirler.” [1224]
8220. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ţeytana sövmeyin;
onun ţerrinden Allah’a sýđýnýn.” [1225]
8221. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Zamana sövmeyin.
Ţüphesiz Allah ţöyle buyurmuţtur: “Zaman bendendir, gece bendendir ve ben onu
yeniler ve eskitirim.” [1226]
8222. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Zamana
sövmeyin, ţüphesiz Allah o zamandýr.” [1227]
8223. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlara
sövmeyin aksi taktirde onlar arasýnda düţman edinirsiniz.” [1228]
8224. Ýmam
Kazým (a.s), birbirine söven iki kiţiyi görünce ţöyle buyurmuţtur: “Sövgüyü
baţlatan zalimdir, karţý tarafýn günahý da mazlum aţýrý gitmediđi takdirde onun
boynunadýr.” [1229]
8225. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýki kiţi birbirine
sövünce mazlum insan haddini aţmadýkça günahý baţlatan kimsenin boynunadýr.” [1230]
8226. Ýmam
Kazým (a.s), birbirine söven iki kiţi hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Sövgüyü
baţlatan zalimdir, mazlum aţýrý gitmediđi takdirde onun günahý da sövgüyü
baţlatanýn boynunadýr.” [1231]
8227. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Birbirine söven iki
kiţiden mutlaka aţađýlýk olaný üstün gelmiţtir.” [1232]
8228. Ýmam
Kazým (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Birbirine söven iki
kiţiden üstün olaný mutlaka aţađýlýk olanýn derecesine düţer.” [1233]
8229. Ayaz
b. Hemmad ţöyle diyor: “Ben Allah Resulüne
ţöyle arzettim: “Ey Allah Resulü! Allah’ýn salatý sana olsun! Kabilemde benden
daha aţađý olan biri bana sövüyor. Ben de bu iţine karţýlýk ona sövebilir
miyim?” Allah Resulü ţöyle buyurdu: “Birbirine söven iki kiţi, birbirine
havlayan ve birbirinin canýna düţen iki ţeytandýr.” [1234]
8230. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “En büyük günahlardan
biri insanýn anne babasýna sövmesidir.” Kendisine, “Ýnsan nasýl anne babasýna
söver?” denilince ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsan birine söver, o da buna karţýlýk
onun anne babasýna söver.”[1235]
8231. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim
peygamberlerden birine söverse onu öldürün. Her kim vasilerden birine söverse,
ţüphesiz peygambere sövmüţtür.” [1236]
8232. Ýmam
Sadýk (a.s), Allah Resulü’ne sövmenin hükmü hususunda ţöyle buyurmuţtur: “Ona
en yakýn olan kimse yargýlamak için kendisini imamýn yanýna götürmeden önce onu
öldürebilir.” [1237]
Bak.
Vesail’uţ Ţia, 18/458 25. Bölüm ve s. 461, 27. Bölüm
8233. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Çok yakýnda bana
sövmeye davet edileceksiniz. Bu takdirde bana sövün ve benden beri olduđunuzu
ilan etmeye davet edileceksiniz. Boyunlarýnýzý verin (ama benden beri
olduđunuzu ilan etmeyin). Zira ben (Ýslam) fýtratý üzereyim.” [1238]
8234. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bilin ki o bana
sövmenizi emredecek size, teberri etmenizi (benden uzak olduđunuzu
söylemenizi) isteyecek sizden. Sövmeye gelince, sövün. Zira bu benim temizlenmemi
(makamýmýn yücelmesini) arttýrýr ve sizi de (ölümden) kurtarýr.”[1239]
8235. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Biliniz ki sizleri
bana lanet etmeye ve beni yalanlamaya zorlayacaklardýr. Her kim isteđi olmadan
mecburiyetten dolayý bana lanet ederse ve Allah da onun zorla bu iţi yaptýđýný
bilirse, ben ve o birlikte Muhammed’in (s.a.a) huzuruna varýrýz. Her kim de
dilini korur ve bana lanet etmezse benden önce bir ok hýzýyla veya göz açýp
kapatýncaya kadar Peygamber’in huzuruna varýr. Her kim bana sövmekle gönül
rahatlýđýna eriţirse, kendisiyle Allah arasýnda hiç bir perde olmaz ve
Muhammed’in (s.a.a) nezdinde hiç bir delil ve bahanesi bulunmaz.” [1240]
8236. Adamýn
biri Ali’nin (a.s) huzuruna vardý ve ţöyle dedi: “Bu
grubun senin cehennemlik olduđunu söylediklerini gördüm. Ama hepsi kaçtý ve ben
sadece bunu yakaladým. Ali (a.s) ţöyle buyurdu: “Beni öldürmeyen birini mi
öldüreyim?” Adam ţöyle dedi: “O sana sövüyordu.” Ali (a.s) ţöyle buyurdu: “Sen
de ona söv veya onu býrak.”[1241]
8237. Ýmam
Ali (a.s), ashabýyla oturmakta iken güzel bir kadýn önlerinden geçti ve
oradakiler hep birden gözlerini kadýna diktiler; bunun üzerine ţöyle buyurdu:
“Bu erkeklerin gözleri, (bir namahreme) dikilmiţtir; bu dikiliţ, ţehvetin
tahrik olmasýna sebep olur. Sizden birinin gözü bir kadýna iliţince, ondan
etkilenirse hemen gidip kendi zevcesine yaklaţsýn. Çünkü o da kendi karýsý gibi
bir kadýndýr.” Haricilerden biri Ýmam (a.s)’a; “Allah kahretsin bu kafiri,
ne kadar da bilgilidir!” dedi. Bunun üzerine halk onu öldürmek için üzerine
hücum etti. Ýmam (a.s) bu durumu görünce ţöyle buyurdu: “Yavaţ olun! Bu bir
sövgüdür; ya sövmekle karţýlýk verilir ya da günahý bađýţlanýr.”[1242]
Ýbn-i Ebi’l-Hadid ţöyle diyor: “Muaviye son
Cuma namazý hutbesinde ţöyle dedi: Allah’ým! Ebu Turab (Hz. Ali) senin dininden
dönmüţ ve yolundan sapmýţtýr. O halde ona ţiddetle lanet et ve onu acý bir
azaba düçar kýl.” Muaviye bir genelge yayýnlayarak bu cümlelerin bütün Ýslam
beldelerinde tekrarlamalasýný emretti. Böylece Ömer b. Abdulaziz’in dönemine
kadar minberlerin üzerinde bu sözleri tekrar ettiler.” [1243]
8238. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Sizden biri
arkadaţýna sövmek zorunda kalýrsa ona iftira etmesin, anne babasýna sövmesin,
kavmine ve kabilesine küfretmesin. Sadece ţöyle desin: “Sen cimrisin” veya
ţöyle desin: “Sen korkaksýn” veya ţöyle desin: “Sen yalancýsýn” veya ţöyle
desin: “Sen sürekli uyuyorsun.””[1244]
8239. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Sizden biri
kardeţine söverse, soyuna, babasýna, annesine sövmesin. Sadece ţöyle desin:
“Sen cimrisin, sen korkaksýn, sen yalancýsýn. Elbette bunlar da onun gerçekten
bu sýfatlara sahip olduđu takdirde caizdir.”[1245]
216. Konu
et-Tesbih
Tesbih
Etmek
F Bihar,
93/175, 3. bölüm, et-Tesbih ve’l-Fazluhu ve manahu
F Kenz’ul-Ummal,
1/459, fi’t-Tesbih
Kur’an:
“Allah onlarýn vasýflandýrmalarýndan münezzehtir.” [1246]
“Senin güçlü olan Rabbin, onlarýn vasýflandýrmalarýndan
münezzehtir.”
[1247]
8240. Resulullah
(s.a.a), Süphanallah’ýn anlamýný soran Talha b. Ubeydullah’a ţöyle buyurmuţtur:
“Süphanallah Allah’ý her türlü kötü ţeyden tenzih
etmektir.”[1248]
8241. Ýmam
Ali (a.s), Süphanallah’ýn anlamý sorulduđunda ţöyle buyurmuţtur: “Süphanallah,
aziz ve celil olan Allah’ýn yüce makamýný ululamak, müţriklerin Allah hakkýnda
söylediđi her ţeyden onu tenzih etmektir. Kul bunu söylediđi zaman, her melek
ona salat-u selam gönderir.”[1249]
8242. Ýmam
Sadýk (a.s), aziz ve celil olan Allah’ýn, “Süphanallah” ayeti hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Süphanallah,
Allah’ý tenzih etmek anlamýndadýr.”[1250]
Kur’an:
“Yedi gök, yer ve bunlarda bulunanlar O’nu tesbih eder; O’nu hamd ile tesbih etmeyen hiç bir ţey yoktur; fakat siz onlarýn tesbihlerini anlamazsýnýz. Dođrusu O halimdir, bađýţlayandýr.”[1251]
“O’nu, gök gürlemesi hamd ile, melekler de korkularýndan tesbih ederler. Onlar pek kuvvetli olan Allah hakkýnda çekiţirken, O, yýldýrýmlarý gönderir de onlarla dilediđini çarpar ve O, azabý pek ţiddetli olandýr.” [1252]
“Süleyman'a
bu meselenin hükmünü bildirmiţtik; her birine hüküm ve ilim verdik. Davud ile
beraber tespih etsinler diye dađlara ve kuţlara boyun eđdirdik. Bunlarý biz
yapmýţtýk.”[1253]
8243. Ýmam
Sadýk (a.s), Allah-u Teala’nýn, “Var olan her ţey” ayeti
hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Duvarlarýn yýkýlýţý
bile onlarýn tesbih ediţidir.”[1254]
8244. Ýmam
Bakýr (a.s), Allah-u Teala’nýn, “Var olan her ţey”
ayeti hakkýnda soru soran Zürare’ye ţöyle buyurmuţtur: “Biz
duvarlarýn yýkýlýţýnýn bile onlarýn tesbihi olduđuna inanýyoruz.”[1255]
8245. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Evlerin tahtalarýnýn
gýcýrtý sesini duymuyor musun? O tesbihtir, o halde Allah her haliyle pak,
temiz ve münezzehtir.”[1256]
8246. Ali
b. Ýbrahim’in Tefsirinde, “Var olan her ţey...”
ayetinin tefsirinde ţöyle yer almýţtýr: “Her
ţeyin kýpýrdamasý ve hareketi aziz ve celil olan Allah’ý zikretmesidir.”[1257]
8247. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Davud (a.s) Zebur’u
okuduđu zaman, onunla birlikte okumayan hiç bir dađ, taţ ve kuţ olmazdý.”[1258]
8248. Said
b. Museyyib ţöyle nakletmektedir: “Ýmam Seccad
(a.s) yolculuk esnasýnda bir yerde konakladý ve iki rekat namaz kýldý.
Secdesinde Allah’ý tesbih etti. Oradaki ađaç ve taţlar onunla birlikte tesbih
ediyordu.”[1259]
8249. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim yakin üzere
“Bismillahirrahmanirrahim” (ayetini) okursa, dađlar da onunla birlikte tesbih
eder. Ama o, onlarýn tesbihini iţitmez.”[1260]
217. Konu
et-Tesabuk
Yarýţmak
F Bihar,
103/189, 4. bölüm
F Vesail’uţ-Ţia,
13/345, es-Sebk ve’r-Rimaye
F Kenz’ul-Ummal,
4/344-361 ve s. 463, el-musabaka
bak.
F 195.
konu, er-Rimaye
8250. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yarýţmak sadece üç
hususta dođrudur: “Deve biniciliđinde, at biniciliđinde ve ok atýcýlýkta.”[1261]
8251. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Çok geçmeden yeryüzü
sizlere fethedilir ve dünya elinize geçer. O halde sizden hiç kimse oklarýyla
oynamadan (atýcýlýkta) bitkin ve aciz kalmasýn.”[1262]
8252. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bir gece Peygamber
(s.a.a) Fatýma’nýn (a.s) evine gitti. Hasan ve Hüseyin (a.s) da onunla birlikte
idiler. Peygamber (s.a.a) o ikisine ţöyle buyurdu: “Kalkýn ve güreţin” Böylece
o ikisi kalktýlar ve birbiriyle güreţmeye koyuldular…”[1263]
8253. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Melekler at yarýţý
ve insanýn eţiyle oynaţtýđý anlar dýţýnda her iţi yaparken hazýr bulunurlar.”[1264]
Kur’an:
“Rabbiniz tarafýndan bađýţlanmaya, Allah'a ve peygamberine iman edenler için hazýrlanmýţ, geniţliđi yerle göđün geniţliđi kadar olan cennete koţuţun; bu Allah'ýn dilediđine verdiđi lütfüdür. Allah, büyük lütuf sahibidir.”[1265]
“Herkesin yöneldiđi bir yön vardýr. Hayýrlý iţlerde
birbirinizle yarýţýn. Nerede olursanýz olun Allah sizi bir araya toplar. Allah
ţüphesiz her ţeye kadirdir.”[1266]
“Kur'an'ý,
önce gelen Kitab’ý tasdik ederek ve ona ţahit olarak gerçekle sana indirdik.
Allah'ýn indirdiđi ile aralarýnda hükmet; gerçek olan sana gelmiţ bulunduđuna
göre, onlarýn heveslerine uyma! Her biriniz için bir yol ve bir yöntem kýldýk;
eđer Allah dileseydi sizi bir tek ümmet yapardý, fakat bu, verdikleriyle sizi
denemesi içindir; o halde iyiliklere koţuţun, hepinizin dönüţü ancak
Allah'adýr. O, ayrýlýđa düţtüđünüz ţeyleri size bildirir.” [1267]
8254. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz ki dünya
yüzünü çevirmiţ ve ayrýlýđý duyurmuţ, ahiret ise yönelmiţ ve aţikar olmuţtur.
Bilin ki bugün hazýrlýk ve idman günüdür ve yarýn (ahiret) yarýţ günüdür. Kim
yarýţý kazanýrsa (ödülü) cennettir ve kim geri kalýrsa (cezasý) ateţtir.”[1268]
8255. Ýmam
Ali (a.s), Ýslam’ýn niteliđi hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Yarýţmacýlarý
toplayan, ödülü deđerli, yarýţanlarý da ţerefli binicilerdir. Yolu tasdik,
yolunun iţaretleri salih amel, ölümü son, dünyasý imtihan, kýyameti toplanma
yeri, cenneti de ödüldür.”[1269]
8256. Resulullah
(s.a.a), Bedir günü ţöyle buyurmuţtur: “Geniţliđi
göklerle yer kadar olan cennete koţun.” Humeyr b. Hamam Ensari ayađa kalkarak,
“Ey Allah Resulü! Geniţliđi gökler ve yer kadar olan cennete mi?” diye sordu.”
Peygamber, “Evet” deyince o, “Ne kadar güzel! Ne kadar güzel...! Ey Allah’ýn
Resulü! Allah’a andolsun ki ben bu cennetin ehlinden olmalýyým” dedi. Peygamber
ţöyle buyurdu: “Sen cennet ehlindensin.” O perçeminin altýndan birkaç hurma
tanesi çýkararak yemeye baţladý ve ţöyle dedi: “Hurmalarýmý yiyene kadar
hayatta kalýrsam, uzun bir hayat yaţamýţ olurum.” Daha sonra hurmalarý bir
köţeye attý ve öldürülünceye kadar düţmanla savaţmaya koyuldu.”[1270]
8257. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Peygamberi hak üzere
gönderene andolsun ki büyük imtihandan geçecek, sýnanma kalburunda elenip
ayrýlacak ve kazandaki yemeđin (piţerken) alt-üst olduđu gibi alt-üst olacaksýnýz.
Sonunda en aţađýnýz, en yüce makama erecek ve en yüceniz en aţađý makama alçalacaktýr.
Geri kalmýţlar ilerleyecek, öne geçecekler, (Ýslam’da) herkesi geçenler, ileri
gidenler ise geri býrakýlacaklardýr.”[1271]
8258. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah size rahmet
etsin, imar etmekle emrolunduđunuz, teţvik edildiđiniz ve çađrýldýđýnýz evlerinize
koţun!”[1272]
bak.
el-Hayr, 1163. Bölüm; el-Ýclet, 2539, 2540. Bölüm; el-Hýrs, 797. Bölüm
Kur’an:
“Sizinle savaţanlarla Allah yolunda savaţýn, aţýrý gitmeyin; dođrusu Allah aţýrý gidenleri sevmez.”[1273]
“Allah yolunda infak edin, kendinizi kendi elinizle
tehlikeye atmayýn, ihsan yapýn. Ţüphesiz Allah ihsan sahiplerini sever.” [1274]
“Ýman edenler, hicret edenler
ve Allah yolunda cihat edenler iţte Allah'ýn rahmetini umanlar onlardýr. Allah
bađýţlayan ve merhamet edendir.” [1275]
“Allah
yolunda öldürülenleri ölüler saymayýn, bilakis Rableri katýnda diridirler,
rýzýklanýrlar.” [1276]
8259. Çöl
Araplarýndan biri Peygambere (s.a.a) gelerek ţöyle dedi: “Ey
Allah’ýn Resulü! Birisi ganimet için savaţýyor, birisi ţöhret elde etmek için
savaţýyor, birisi de gösteriţ için savaţýyor. Bunlarýn hangisi Allah
yolundadýr.” Allah Resulü (s.a.a) ţöyle buyurdu: “Her kim Allah’ýn kelimesi
yücelsin diye savaţýrsa o Allah yolundadýr.”[1277]
8260. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’a yemin olsun
ki Allah’ýn uymanýzý emrettiđi yol biziz. Allah’a yemin olsun ki biz dođru
yoluz. Allah’a yemin olsun ki Allah’ýn itaat edilmesini emrettiđi kimseler
biziz.”[1278]
8261. Ýmam
Ali (a.s), Gadir günü okuduđu hutbesinde ţöyle buyurmuţtur: “Ey
müminler! Biliniz ki aziz ve celil olan Allah ţöyle buyurmuţtur: “Dođrusu Allah,
kendi yolunda, kenetlenmiţ bir duvar gibi, sýra halinde savaţanlarý sever.”
Allah’ýn yolunun ne olduđunu biliyor musunuz? Ţüphesiz Allah’ýn yolu benim ve
Allah beni Peygamber’inden (s.a.a) sonra uyulmasý için tayin etti.”[1279]
8262. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah nezdinde en
sevimli yollardan biri de iki yudumdur. Hilimle geri çevirdiđin gazap yudumu ve
sabýrla uzaklaţtýrdýđýn hüzün yudumu! Allah nezdinde en sevimli yollardan biri
de iki damladýr: Gecenin ortasýnda dökülen göz yaţý damlasý ve Allah yolunda
dökülen kan damlasý. Allah nezdinde en sevimli yollardan biri de iki adýmdýr:
Müslümanýn Allah yolunda saflarýný sýkýţtýrmak için attýđý adým ve sýla-i rahim
yolunda atýlan adým.”[1280]
8263. Ýmam
Ali (a.s), münezzeh olan Allah’ýn yolunu kateden kimse hakkýnda ţöyle
buyurmuţtur: “O, (seyr-u sülük ehli ilim ve fikirle
donanarak) aklýný diriltmiţ, ţehvetlerini öldürmüţ, böylece cismi incelmiţ,
katý kalbi yumuţamýţ, kendisi için ýţýđý kuvvetli bir meţale yakmýţ ve bununla
önünü aydýnlatarak dođru yolunu devam etmiţtir.”[1281]
8264. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ýn kullarýndan
en sevdiđi, nefsine karţý Allah’ýn kendisine yardým ettiđi kiţidir... O, tatlý
suyu kana kana içmiţ, suyun kaynađýna varmasý kolaylaţmýţ, bir kez daha içip
kanmýţ, tertemiz dođru yola ulaţmýţtýr.”[1282]
bak.
en-Niyyet, 3980. Bölüm
Kur’an:
“Ţüphesiz ona yol gösterdik; buna kimi ţükreder, kimi de nankörlük.” [1283]
“De
ki: “Benim yolum budur; ben ve bana uyanlar bilerek insanlarý Allah'a
çađýrýrýz. Allah'ý noksan sýfatlardan tenzih ederim. Ben müţriklerden deđilim.”
[1284]
8265. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz Allah, size
hak yolu göstermiţ ve O’nun yollarý sizin için aydýnlanmýţtýr. Kötü bir akibet
veya ebedi bir saadet!”[1285]
8266. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Apaçýk
yoldan ayrýlmayýn. Apaçýk yolda yürüyün aksi taktirde Allah sizden baţkalarýný
yerinize geçirir.”[1286]
8267. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hak yol talipleri
için apaçýk açýklanmýţtýr.”[1287]
8268. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Açýk yoldan
ayrýlan kimse helak yollarýný kateder.”[1288]
8269. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim apaçýk
yoldan kayarsa dar bir ţaţkýnlýđa düţer.”[1289]
8270. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim apaçýk
yoldan saparsa bataklýđa batar.”[1290]
8271. Ýmam
Ali (a.s) Muaviye’ye yazdýđý bir mektubunda ţöyle buyurmuţtur: “Kendini
kurtar, kendini! Allah sana dođru yolunu açýklamýţ, iţinin nasýl sonuçlanacađýný
bildirmiţtir.”[1291]
219. Konu
es-Sucud
Secde
F Vesail’uţ-Ţia,
4/950-987, ebvab’us-Sucud
F Vesail’uţ-Ţia,
3/591-609, ebvab-u ma yuscedu aleyh
bak.
F eţ-Ţukr
(1), 2075. bölüm; et-Ta’zim, 2754. bölüm
Kur’an:
“Ey
iman edenler! Rüku edin, secdeye varýn, Rabbiniz'e kulluk edin, iyilik yapýn ki
saadete eriţesiniz.”[1292]
8272. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Secde, Ademođlunun
ibadetinin doruđudur.”[1293]
Kur’an:
“Yerde ve göklerdeki kimseler de, gölgeleri de, sabah akţam, ister istemez Allah'a secde ederler.” [1294]
Yýldýz
ve ađaçlar O’na secde ederler.” [1295]
“Allah'ýn yarattýđý ţeylerin, gölgelerini sađa sola
vurarak, Allah'a boyun eđerek secde etmekte olduklarýný görmüyorlar mý?
Göklerde ve yerde bulunan her canlý ve melekler, büyüklük taslamaksýzýn Allah'a
secde ederler.” [1296]
bak. el-Hac, 18; bak. et-Tesbih,
1735. Bölüm; el-Bihar, 60/164, 34. Bölüm
Kur’an:
“Sakýn
ona itaat etme; sen secde et, Rabbine yaklaţ.”
[1297]
8273. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kulun aziz ve celil
olan Allah’a en yakýn olduđu zaman, secde ettiđi andýr. Nitekim Allah Tebarek
ve Teala da ţöyle buyurmuţtur: “Sen secde et, Rabbine yaklaţ.”[1298]
8274. Ýmam
Sadýk (a.s), kendisine, “Secde halinde mi yoksa rüku halinde mi dua edeyim?”
diye soran Said b. Yesar’a ţöyle buyurmuţtur: “Evet,
sen secde halinde dua et. Kulun Allah’a en yakýn olduđu an secde ettiđi andýr.
Aziz ve celil olan Allah’a dünyan ve ahiretin için dua et.”[1299]
8275. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Münezzeh
olan Allah’a sadece çok secde ve rüku ile yakýnlaţmak mümkündür.”[1300]
bak.
el-Mukarrebun, 3328. Bölüm
8276. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cismani/bedensel
secde yüzün güzel yerlerini toprađa koymak; iki elin içi ve ayaklarýn ucuyla,
kalp huţusu ve halis niyet içinde toprađa yönelmektir. Nefsani secde ise kalbin
fani olan ţeylerden boţalmasý, tüm himmetiyle baki olan ţeylere yönelmesi,
kibir ve asabiyetten soyunmasý, dünyevi ilgilerini kesmesi ve nebevi ahlak ile
süslenmesidir.”[1301]
8277. Ýmam
Ali (a.s), secdenin anlamý sorulunca ţöyle buyurmuţtur: “Secdenin
anlamý ţudur ki beni topraktan yarattýn, secdeden baţýný kaldýrmanýn anlamý ise
ţudur ki beni topraktan çýkardýn. Ýkinci secdenin anlamý ise ţudur: Beni
yeniden toprađa döndüreceksin. Ýkinci secdeden baţýný kaldýrmanýn anlamý ise
ţudur: “Beni yeniden topraktan çýkaracaksýn. “Süphane Rabbiy’el-A’la”
cümlesinin anlamý ise ţudur: “Süphan” Allah’ý (yaratýklarýn derecesinden)
münezzeh bilmektir. “Rabbi” ise yani benim yaratýcým ve rabbim demektir. “A’la”
ise yani göklerinin en üstündedir, bütün kullarý O’nun kudret elinin
altýndadýr. Allah onlara izzetiyle/gücüyle boyun eđdirmiţtir. Tedbir O’nun
elindedir ve yükseliţler hep O’na dođrudur.”[1302]
8278. Misbah’uţ-Ţeria’da
ţöyle yer almýţtýr: “Ýmam Sadýk (a.s)
ţöyle buyurmuţtur: “Allah’a yemin olsun ki ömründe bir defa bile gerçek secdede
bulunan kimse hüsrana uđramaz. Böyle bir halette (secdede) rabbiyle halvet
eden, ama kendini kandýran ve Allah’ýn secde edenler için hazýrladýđý dünya
sevinci ve ahiret rahatlýđýndan habersiz olan kimse ise kurtuluţa eremez.
Secdede Allah’a yakýnlaţan kimse asla O’ndan
uzaklaţmaz. Her kim de Allah’a karţý saygýsýzlýk eder, hürmetini zayi eder ve
kalbini Allah’tan baţkasýna bađlarsa asla Allah’a yakýnlaţmaz. O halde Allah
karţýsýnda mütevazi ve zelil olan, insanlarýn çiđnediđi topraktan
yaratýldýđýný, Allah’ýn kendisini herkesin necis bildiđi nutfeden yarattýđýný
ve yoktan var ettiđini bilen kimse gibi secde et.
Allah secdenin anlamýný kendisine kalp, batýn
ve ruhla yakýnlaţýlmasýna sebep kýlmýţtýr. Dolayýsýyla her kim Allah’a
yakýnlaţýrsa, baţkasýndan uzaklaţýr. Görmüyor musun, zahirde de secde haleti
her ţeyi bir kenara itmek ve gözlerin gördüđü her ţeye gözünü kapamakla
mümkündür?! Allah iţin batýnýný da iţte böyle irade etmiţtir.”[1303]
8279. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Uzun secdelerde bulunun,
zira Ýblis için ademođlunu secde ederken görmekten daha zor bir ţey yoktur.
Zira ona secde etmesi emredildi. Ama o isyan etti.”[1304]
8280. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kul hiç kimsenin
görmediđi yerde secdesini uzatýrsa ţeytan ţöyle der: “Eyvah, eyvah! Onlar itaat
ettiler, ben isyan ettim, onlar secde ettiler, ben secde etmedim.”[1305]
8281. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Uzun secdelerse
bulun. Ţüphesiz bu itaat edenlerin sünnetindendir.”[1306]
8282. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bir grup Allah
Resulü’nün (s.a.a) yanýna vararak ţöyle dediler: “Ey Allah Resulü! Rabbin
karţýsýnda bizlere cenneti garanti ver.” Allah Resulü ţöyle buyurdu: “Sizlerin de
uzun secdelerle bana yardýmcý olmanýz ţartýyla.”[1307]
8283. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Eđer Allah’ýn seni
benimle mahţur kýlmasýný istiyorsan, vahid ve kahhar olan Allah karţýsýnda uzun
secdelerde bulun.”[1308]
8284. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ali b. Hüseyin
(a.s)... Secdeye gittiđi zaman terleyinceye kadar secdeden kalkmazdý.”[1309]
8285. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz babam Ali
b. Hüseyin Allah’ýn kendisine verdiđi nimetlerden birini hatýrlayýnca secde
ederdi. Ţüphesiz aziz ve celil olan Allah’ýn kitabýndan içinde secde bulunan
bir ayeti okuduđunda mutlaka secde ederdi. Allah kendisinden bir kötülüđü ve
hileyi giderdiđi takdirde secde ederdi. Her farz namazýný bitirdiđinde secde
ederdi. Ýki kiţinin arasýný bulduđunda secde ederdi. Bütün secde yerlerinde
secdenin izi vardý. Bu yüzden kendisine “Zeyn’ul-Abidin” (ibadet edenlerin
ziyneti) denmiţtir.”[1310]
8286. Ýmam Ali b. Hüseyin
(a.s), bir gün çöle gitti. Kölesi de onun ardýndan yola düţtü. Ýmam’ýn büyük
bir kayanýn üzerinde secdeye kapandýđýný gördü. Ýmam’ýn bin defa, “La ilahe
illallah, hakkan hakka. La ilahe illallah, teabbuden verikka. La ilahe illallah
imanen ve sýdkan”[1311]
dediđini saydý, sonra baţýný kaldýrdýđýný gördü.”[1312]
Kur’an:
“...Onlar,
yüzlerindeki secde izi ile tanýnýrlar...”[1313]
8287. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ben, insanýn alnýnýn
dümdüz olmasýný ve üzerinde secde izinin görülmemesini hoţ görmem.”[1314]
8288. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Babamýn secde
yerinde nasýr izleri vardý. Yýlda iki defa ve her defasýnda beţ nasýrý
kesiyordu. Bu yüzden o “Za’s Sefinat” (nasýrlar sahibi) olarak
adlandýrýlmýţtýr.”[1315]
8289. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Resulü (s.a.a)
alný yaralanmýţ birini gördü ve ţöyle buyurdu: “Her kim Allah-u Teala’ya üstün
gelmeye çalýţýrsa, Allah ona üstün gelir. Her kim Allah’a düzen kurmaya
çalýţýrsa, Allah da ona düzen kurar. Neden alnýný yerden kaldýrmýyor ve
yaratýlýţýný (yüzünü) çirkinleţtiriyorsun?”[1316]
bak.
er-Riya, 1411. Bölüm
8290. Ýmam
Sadýk (a.s), kendisine, “Nelerin üzerine secde etmek caizdir ve nelere secde
etmek caiz deđildir bana bildir?” diyen Hiţam b. Hakem’e ţöyle buyurmuţtur: “Yenilecek
ve içilecek ţeyler dýţýnda yere ve yerden biten ţeylere secde etmek caizdir.”
Hiţam ţöyle arzetti: “Fedan olayým! Bunun sebebi nedir?” diye sorunca Ýmam ţöyle
buyurdu: “Çünkü secde aziz ve celil olan Allah karţýsýnda huzu ve teslimiyet
göstermektir. O halde yiyilecek ve giyilecek ţeylere secde etmek dođru
deđildir. Zira dünyaya tapanlar yiyecek ve giyeceklerin kuludur. Oysa secde
eden kimse, secde halinde Allah-u Teala’ya tapar. Dolayýsýyla insanýn secdede
alnýný dünyaya aldanmýţ dünya ođullarýnýn (kullarýnýn) mabudunun (ilahýnýn)
üzerine koymasý dođru deđildir. Toprađa secde etmek daha iyidir. Zira bu aziz
ve celil olan Allah karţýsýnda tevazu ve huzu göstergesi için daha etkilidir.”[1317]
8291. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýmam Hüseyin’in
(a.s) toprađýnýn üzerine secde etmek yedi perdeyi (manevi perdeyi) yýrtar.”[1318]
220. Konu
el-Mescid
Mescid-Cami
F Vesail’uţ-Ţia,3/477-557,
ahkam’ul-mesacid
F Kenz’ul-Ummal,
7/648-678, fezail’ul-Mescid
F Kenz’ul-Ummal,
8/313-328, fima yetealleku bil mescid
F Bihar,
84/19, 9. bölüm, ediyet-u duhul’il-mescid
F Bihar,
100/385, 6. bölüm, fezail’ul-Kufe ve mescidihe’l-A’zam
F Bihar,
100/434, 7. bölüm, mescid’us-sehlet
F Bihar,
21/252, 30. bölüm, mescid’uz-zýrar
bak.
F el-Gaflet,
3102. bölüm
Kur’an:
“Mescitler ţüphesiz Allah'ýndýr, öyleyse oralarda Allah'la birlikte baţkasýný çađýrmayýn.”[1319]
“Hani
Kabe'yi, insanlar için dönüţ/toplanma ve güven yeri kýlmýţtýk. Ýbrahim'in
makamýný namaz yeri edinin, dedik. Evimi tavaf edenler, ibadete kapananlar,
rüku ve secde edenler için temiz tutun diye Ýbrahim ve Ýsmail’le ahitleţtik.”[1320]
8292. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Tevrat’ta ţöyle
yazýlmýţtýr: “Ţüphesiz yeryüzündeki evlerim, mescitlerdir. Evinde kendisini
temizleyen, sonra beni görmeye, evime gelen kula ne mutlu! Bilin ki ziyaret
edene ikram etmek ziyaret edilenin boynunadýr ve yine bilin ki gece
karanlýklarýnda mescitlere gidenleri kýyamet günü parlak bir nurla müjdele!”[1321]
8293. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mescitlere gidiniz,
ţüphesiz mescitler Allah’ýn yeryüzündeki evleridir. Her kim tertemiz bir
ţekilde mescitlere giderse, Allah onu günahlardan temizler ve onu kendisini
ziyaret edenlerden yazar. O halde mescitlerde çok namaz kýlýn ve dua edin.”[1322]
8294. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bir kuţ
yuvasý kadar da olsa mescit yaparsa Allah cennette kendisine bir ev yapar.”[1323]
8295. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bir mescit
yaparsa Allah ona cennette bir ev yapar.”[1324]
8296. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ali’nin (a.s) içinde
sadece bir sergi, bir kýlýç ve bir Kur’an bulunan bir odasý vardý. Orada namaz
kýlardý. (Veya ţöyle buyurmuţtur:) Orada öđlen vakti istirahat ederdi.”[1325]
8297. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ali’nin (a.s) evinde
bir odasý vardý. Ne büyük ve ne de küçüktü. Orayý namazý için ayýrmýţtý.”[1326]
8298. Ýmam
Sadýk (a.s), Misme’ için yazdýđý bir mektupta ţöyle buyurmuţtur: “Evinin
odalarýndan birini mescit edinmeni, orada iki eski ve kaba elbise giyinmeni ve
Allah’tan seni ateţinden kurtarýp cennete götürmesini dilemeni batýl ve günah
olan hiç bir sözü söylememeni senin için severim.”[1327]
8299. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ebuzer! Bu
mescidimde bir rekat namaz kýlmak, diđer mescitlerde kýlýnan yüz bin rekat
namaza eţittir. Mescid’ul-Haram müstesna Mescid’ul Haram’da kýlýnan bir rekat
namaz kýlýnan yüz bin rekat namaza
denktir. Bütün bunlardan daha üstünü ise insanýn aziz ve celil olan Allah’tan
baţka hiç kimsenin görmediđi ve sadece Allah-u Teala’nýn rýzasýný taleb ettiđi
evinde kýldýđý namazdýr.”[1328]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 3/554, 69. Bölüm
Kur’an:
“Allah'ýn
mescitlerini sadece, Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namaz kýlan, zekât
veren ve ancak Allah'tan korkan kimseler onarýr. Ýţte onlar dođru yolda
bulunanlardan olabilirler.”[1329]
8300. Resulullah
(s.a.a), kendisine, Mescidin nasýl bayýndýr kýlýnacađýný soran Ebu Zer’e ţöyle
buyurmuţtur: “Mescitlerde yüksek sesle konuţmamalý,
batýl sözler konuţulmamalýdýr. Onlar da alýţveriţ yapýlmamalýdýr. Mescitte
olduđun müddetçe boţ ţeylerle uđraţmayý terk et. Eđer böyle yapmazsan kýyamet
günü kendinden baţkasýný kýnamamalýsýn.”[1330]
8301. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Mescitlerinizi delilerinizden
ve çocuklarýnýzdan uzak tutun. Allah-u Teala’nýn zikri dýţýnda sesinizi
yükseltmeyin. Mescitlerde alýţveriţ etmekten ve silah taţýmaktan sakýnýn.
Haftada bir gün mescitleri güzel kokularla doldurun. Kapýlarýnýn önüne temizlik
araçlarýný koyun.”[1331]
8302. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim cemaat
namazýný kýlmak için mescide giderse attýđý her adýma karţýlýk yetmiţ bin
iyilik yazýlýr. Ayný miktarda derecesi yükselir. Eđer orada ölürse Allah kabrinde
ziyaret etsinler, yalnýzlýđýnda menusu (arkadaţý) olsunlar ve dirilinceye kadar
kendisine mađfiret dilesinler diye kendisine yetmiţ bin melek tayin eder.”[1332]
8303. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ebu Zer! Mescitte
oturduđun müddetçe Allah-u Teala aldýđýn her nefes sayýsýnca sana cennette bir
makam bađýţlar. Melekler sana selam gönderir. Mescitte aldýđýn her nefese
karţýlýk sana on iyilik yazýlýr. On günahýn da silinir.”[1333]
8304. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Mescitlerde namazý
beklemek için oturmak bir “hades” ortaya çýkmadýkça ibadettir” Kendisine, “Ey
Allah’ýn Resulü! Hades nedir?” diye sorulunca ţöyle buyurdu: “Gýybet etmek!”[1334]
8305. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Üç oturma dýţýnda
mescitteki oturma boţunadýr: Namaz kýlan kimsenin kýraati, Allah’ýn zikri veya
ilim dileyen kimsenin oturmasý.”[1335]
8306. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mescitler
komţularýndan kendisine gelmeyenleri Allah-u Teala’ya ţikayette bulundular.
Aziz ve celil olan Allah onlara ţöyle vahyetti: izzetime ve celalime andolsun
ki onlarýn hatta bir tek namazýný bile kabul etmem, halk arasýnda onlarýn bir
adaletini aţikar kýlmam, onlarý rahmetime erdirmem ve onlarý cennette kendime
komţu kýlmam.”[1336]
8307. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Üç ţey aziz ve celil
olan Allah’a ţikayette bulundu: Ehlinin içinde namaz kýlmadýđý viran cami,
cahiller arasýnda kalan alim ve üzerinde toz konup okunmayan asýlý Kur’an.”[1337]
8308. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Eđer mescidin
komţusu olan kimse iţsiz ve salim olduđu halde farz namazýný kýlmak için camide
hazýr bulunmazsa namazý kabul olmaz.”[1338]
8309. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bir özrü ve sebebi
olmadýđý taktirde mescide komţu olanýn namazý sadece camide makbul olur.”
Kendisine, “Ey Müminlerin Emiri! Mescidin komţusu kimdir?” diye sorulunca ţöyle
buyurmuţtur: “Caminin sesini duyan kimse!”[1339]
8310. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mescidin haremi
(sýnýrý) kýrk zir’a (dirsek boyu) ve komţusu ise dört taraftan kýrk evdir.”[1340]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 3/478, 2. Bölüm
8311. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah bana ţöyle
vahyetti: “Ey Peygamberlerin kardeţi! Ey uyarýcýlarýn kardeţi! Kavmini uyar ki
boynunda kul hakký olan birisi evlerimden (mescitlerimden) bir eve girmesin.
Zira önümde namaza durdukça kul hakkýný iade etmediđi müddetçe ona lanet
ederim. Hakký ödediđi taktirde ise onun duyan kulađý, gören gözü olurum. O
benim dost ve seçtiđim kimselerden olur. Cennette Peygamberler, dođrular ve ţehitlerle
birlikte benim komţum olur.”[1341]
bak.
329. Konu, “ez-Zulm”; ez-Zikr, 1339. Bölüm
8312. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bu kötü
kokan taneyi (sarýmsađý) yerse mescidimize yaklaţmasýn. Her kim onu yer de mescide
gelmezse sakýncasý yoktur.”[1342]
8313. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Mescitleri içinde
iki rekat namaz kýlmadýkça yol edinmeyin.”[1343]
bak.
Kenz’ul Ummal, 7/648
8314. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mescide ulaţýnca
temiz olanlardan baţkasýnýn mülküne ayak bile basamadýđý ve dođrulardan
baţkasýna oturma izninin verilmediđi büyük bir hükümdarýn evinin eţiđine
vardýđýný bil. Öyle ki sen hükümdarýn hizmetçiliđini yapmak için gelmiţsin. O
halde eđer hükümdarýn heybet ve azametinden gafil kalýrsan büyük bir tehlikeye
düţmüţ olursun. Bil ki sana isterse adalet ve isterse de fazlý/keremiyle,
istediđi gibi davranýr...
O’nun huzurunda aczini, kusurunu ve fakirliđini
itiraf et. Zira sen ţüphesiz O’na ibadet ve ünsiyet edinmek için yönelmiţsin.
Sýrlarýný ona açýkla. Bil ki yaratýklarýnýn sýrlarý ve açýklarý O’na gizli
deđildir. O’nun huzurunda en fakir kulu gibi ol. Kalbini seni Rabbinden
alýkoyan her iţten boţ tut. Zira Allah sadece en temiz ve en halis olanlarý
kabul eder.
Adýnýn hangi divandan çýktýđýna bir bak. Eđer
onunla münacaatta bulunmanýn tatlýlýđýný ve konuţmanýn lezzetini tattýysan,
O’nun sana güzel yöneliţi ve icabeti sebebiyle rahmet ve keramet kadehini
içtiysen ţüphesiz O’na hizmete layýksýn demektir. Ţimdi mescide gir ki güven ve
esenlik içinde olursun. Aksi taktirde çare kapýsý kapanan, ümitleri kýsalan ve
ölüm hükmü verilen çaresiz insan gibi biraz dur! Aziz ve celil olan Allah,
kalbinin gerçekten kendisine sýđýndýđýný bilirse sana sevgi, yumuţaklýk ve
muhabbet gözüyle bakar. Sevdiđi ve beđendiđi iţlerde sana baţarý verir. Zira o
bađýţlayýcý ve kerimdir. Hoţnutluđunu elde etmek için kullarýndan kapýsýnda
yanan çaresizlere yücelik/büyüklük göstermeyi sever. Aziz ve celil olan Allah
ţöyle buyurmuţtur: “...veya dua ettiđinde çaresiz kalana icabet eden mi?”[1344]
8315. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim mescide
gidip gelirse sekiz ţeyden birine eriţir: Allah yolunda faydalý bir din
kardeţi, yeni bir ilim, muhkem bir ayet, beklenilen bir rahmet, kendini helak
olmaktan kurtaran bir söz, kendisini dođru yola hidayet eden bir cümle veya
korku ve hayadan dolayý bir günahý terk etmek.”[1345]
8316. Ýmam
Hüseyin (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Resulullah (s.a.a)
ţöyle buyurmuţtur: “Her kim sürekli camiye giderse, sekiz ţeye kavuţur: “Muhkem
bir ayet, amel edilen bir farz, ikame edilen bir sünnet, yeni bir ilim,
faydalanýlan bir kardeţ, kendisini dođru yola hidayet eden bir cümle, kendisini
helak olmaktan kurtaran bir söz veya korku yada haya sebebiyle terk edeceđi
günah.”[1346]
8317. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Mescide bađlý olan
kimse en azýndan ţu üç ţeyden biriyle (evine) döner: Allah’ýn dergahýna bir dua
eder ki Allah onu, o duasý sebebiyle cennete götürür. Veya Allah’ýn dergahýna
bir dua eder ki Allah o duasý sebebiyle kendisinden dünya belalarýný def eder.
Ya da aziz ve celil olan Allah yolunda kendisinden istifade edeceđi bir kardeţ
edinir.”[1347]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 3/480, 3. Bölüm
8318. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hiç bir ţehitliđi
ziyareti terk etme. Ýlk günden beri takva temeli üzere kurulan Kuba mescidi,
Meţrebet-u Ümm-i Ýbrahim, Mescid-i el-Fezih, ţehitlerin mezarlarý, Mescid-i
Ahzab ki Mescid-i Feth diye de bilinir.”[1348]
8319. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kufe mescidi Nuh’un
evidir. Oraya her kim yüz defa girerse Allah onun yüz günahýný bađýţlar. Zira
Nuh (a.s) orada ţöyle dua etti: “Rabbim beni, anne ve babamý ve evime iman ile
giren herkesi bađýţla.”[1349]
8320. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kufe mescidinde
yetmiţ Peygamber ve yetmiţ vasi namaz kýlmýţtýr ki onlardan (vasilerden) biri
de benim.”[1350]
8321. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kufe’de Mescid-i Sehle
denilen bir mescit vardýr. Eđer amcam Zeyd oraya gidip namaz kýlsaydý ve
Allah’tan sýđýnma dileseydi Allah ona yirmi yýl sýđýnak verirdi.”[1351]
Ben ţöyle
diyorum:
Kufe
mescidinin fazileti hakkýnda bir çok rivayet vardýr. Bu rivayetlerden
anlaţýldýđý üzere burasý Ýdris Peygamberin eviydi. Orada terzilik yapýyor ve
namaz kýlýyordu. Daha sonra oradan Amalika kavmiyle savaţa giden Ýbrahim’in evi
oldu. Ayný zamanda o binicinin yani Hýzýr’ýn (a.s) ikamet ettiđi
yerdi. Davut oradan Calud’la savaţa gitti ve Allah’ýn gönderdiđi her Peygamber
orada namaz kýldý. Bu mescitte olan kimse Allah Resulü’nün (s.a.a) çadýrýnda
olan kimse gibidir. Sahibimiz (Hz. Mehdi (a.s) ailesiyle
kýyam edince oraya yerleţecektir. Allah bu mescide gelen her
hüzünlü insanýn hüznünü giderir. Orada zebercet (krizalit) taţý vardýr ki her
Peygamber ve vasinin resmi üzerine çizilmiţtir. Sur’a orada üfürülür,
yaratýklar orada mahţur olur, onun kenarýndan mahţer sahnesine gelen yetmiţ bin
kiţi sorgusuz sualsiz cennete gider.” [1352]
Kur’an:
“Zarar
vermek, küfretmek, müminlerin arasýný ayýrmak, Allah ve Peygamberine karţý
savaţanlara daha önceden gözcülük yapmak üzere bir mescit kurup: “Biz sadece
iyilik yapmak istedik” diye yemin edenlerin yalancý olduklarýna ţüphesiz ki
Allah ţahittir.” [1353]
8322. Mecme’ul-Beyan’da
Allah-u Teala’nýn, “Allah ve Peygamberine karţý savaţanlara
daha önceden gözcülük yapmak üzere” ayetinin tefsiri
hakkýnda ţöyle yazmýţtýr: “O mescidi Ebu Amir
Rahib’in dönüţü için yapýp hazýrlamýţlardý. Ebu Amir daha önce Allah ve
Resulüyle savaţan kimseydi. Onun hikayesi ţöyledir: Ebu Amir cahiliye döneminde
yünden elbise giyinmiţ ve ruhbanlýđý seçmiţti. Ama Peygamber (s.a.a) Medine’ye
gidince onu kýskandý ve gruplarý onun aleyhine seferber kýldý. Mekke fethinden
sonra Taif’e kaçtý. Taif halký Müslüman olunca oradan Ţam’a ve oradan da Rum’a
giderek Hýristiyan oldu. Ebu Amir meleklerin yýkadýđý Hanzala’nýn babasýdýr...
Allah Resulü (s.a.a) onu “Fasýk Ebu Amir” diye adlandýrdý. O münafýklara
kendilerini hazýrlamalarýný ve bir mescit yapmalarý için haber göndermiţti.
Güya Kayser’in yanýna gidip ordularýyla gelerek Peygamberi Medine’den dýţarý çýkaracaktý.
Bu münafýklar Ebu Amir’in dönüţünü bekliyorlardý. Ama o, Rum padiţahýnýn
nezdine varmadan öldü... Allah Peygamberini münafýklarýn kirli batýnýndan ve
aţađýlýk niyetinden haberdar kýldý... Allah Resulü (s.a.a) Tebuk gazvesinden
döndükten sonra Asým b. Avf el-Eclani ve Malik b. Dehţemi’yi göndererek ţöyle
buyurdu: “Taraftarlarý zalim olan bu mescide gidin ve onu yerle bir ederek
yakýn.” Baţka bir rivayete göre ise Peygamber, Ammar b. Yasir ve Vahţi'yi
gönderdi ve onlar da bu mescidi yaktýlar. Peygamber oranýn çöplük ve leţlerin
atýldýđý bir yer haline dönüţtürülmesini emretti.”[1354]
bak.
el-Bihar, 21/252, 30. Bölüm
221. Konu
es-Sicn
Zindan-Hapis
bak.
F 12.
konu, el-esir; 93. konu, el-Habs; ed-Dünya, 1421 ve 1242. bölümler; el-Ýmamet
(3), 216, 219, 224, 226. bölümler
Kur’an:
“Yusuf:
“Rabbim! Hapis benim için, bunlarýn istediklerini yapmaktan daha iyidir. Eđer
tuzaklarýný benden uzaklaţtýrmazsan onlara meyleder ve cahillerden olurum.”
Dedi.” [1355]
8323. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zindan iki mezardan
biridir.”[1356]
8324. “Rivayet
edildiđi üzere Yusuf zindandan salýverilince zindandakiler hakkýnda dua ederek
ţöyle buyurdu: “Allah’ým! Onlara iyilerin kalbini merhametli kýl. Onlarý
olaylardan habersiz kýlma.” Bu yüzden zindandakiler her ţehirde diđer
insanlardan daha çok olaylarý bilmektedir. Zindanýn kapýsýna da ţöyle
yazýlmýţtý: “Burasý dirilerin mezarýdýr, hüzünler evidir, dostun denendiđi ve
düţmanlarýn sevindiđi yerdir.”[1357]
bak.
el-Mehabbet (1), 654. Bölüm
8325. Ýmam
Sadýk (a.s), Allah-u Teala’nýn, zindandaki Yusuf olayýyla ilgili, “Bizlere onun tevilini bildir, ţüphesiz biz seni
iyilerden biliyoruz”
ayeti hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Yusuf
hastalarý iyileţtiriyor, muhtaç olanlarýn halini soruyor ve zindandaki
insanlarýn sýkýntýlarýný gideriyordu.”[1358]
8326. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yusuf zindana
düţtüđünde on iki yaţýndaydý. On sekiz yýl hapiste kaldý, özgür olduktan sonra
ise seksen yýl yaţadý ki toplam yüz on yýlý bulmaktadýr.”[1359]
8327. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hastalýk iki
zindandan biridir.”[1360]
8328. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mahkum dünyasý,
ahiretine engel olan kimsedir.”[1361]
bak.
ed-Dunya, 1241 ve 1242. Bölümler
222. Konu
es-Suht
Haram
Mal
bak.
F 107.
konu, el-Haram; 124. konu, el-helal; 523. konu, el-Hediyyet; 188. konu,
er-riţve
Kur’an:
“Onlar hep yalana kulak verirler, durmadan haram yerler. Eđer sana gelirlerse aralarýnda hükmet, yahut onlardan yüz çevir; yüz çevirirsen sana bir zarar veremezler. Eđer hükmedersen aralarýnda adaletle hüküm ver. Allah adil olanlarý sever.” [1362]
bak. Maide, 62, 63
8329. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Haram malýn kapýlarý
sekiz tanedir: Yargý iţinde rüţvet almak, fuhuţ yoluyla para kazanmak,
çiftleţtirmek için erkek hayvaný kiraya vermek, leţ/murdar satýţýndan elde
edilen para, ţarap satýţýndan elde edilen para, köpek satýţýndan elde edilen
para, hacamat yoluyla elde edilen para ve kahinin elde ettiđi para.”[1363]
8330. Ýmam
Ali (a.s), haram mal sorulunca ţöyle buyurmuţtur: “Rüţvet.”
Kendisine, “yargýda mý?” diye sorulunca da ţöyle buyurmuţtur: “Yargý iţinde
rüţvet almak küfürdür.”[1364]
8331. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Haram mal ţunlardýr:
Leţ/murdar satýţýndan elde edilen para, köpek satýţýndan elde edilen para,
ţarap satýţýndan elde edilen para, zinadan elde edilen para, yargýda alýnan
rüţvet ve kahinin elde ettiđi para.”[1365]
8332. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Haram malýn bir çok
çeţidi vardýr. Bunlardan biri de zalim yöneticiler için çalýţmaktan elde edilen
para.”[1366]
223. Konu
es-Sihr
Sihir-Büyü
F Bihar,
63/1, 1. bölüm; es-sihr ve’l-Ayn
F Bihar,
79/205, 96. bölüm, es-sihr ve’l-kehane
F Vesail’uţ-Ţia,
12/105, 25. bölüm, tahrim-u taallum’is-Sihr ve ecrih
F Kenz’ul-Ummal,
6/742-753, kitab’us-Sihr ve’ayn ve’l-kehanet
bak.
F Belagat,
386. bölüm; 1857. Hadis
Kur’an:
“Attýklarýnda, Musa: “Yaptýđýnýz sihirdir, fakat Allah onu boţa çýkaracaktýr. Allah bozguncularýn iţini elbette düzeltmez” dedi.” [1367]
bak. Bakara, 102, A’raf, 116, Yunus, 77, Ta-Ha, 66,
69 Felak, 3,4
8333. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim sihirden az
veya çok bir ţey öđrenirse ţüphesiz kafir olur ve bu Rabbiyle son ahdi olur.
Cezasý ise tövbe etmediđi takdirde öldürülmektir.”[1368]
8334. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Nazar gerçektir,
týlsým gerçektir, sihir gerçektir ve uđur gerçektir. Ama uđursuzluk gerçek
deđildir, batýl yoldan etkileme gerçek deđildir.”[1369]
8335. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Müneccim kahin gibi,
kahin sihirbaz gibidir ve sihirbaz ise kafirdir, kafir ise ateţtedir.”[1370]
8336. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kadýnýn biri Allah
Resulü’nün (s.a.a) huzuruna vardý ve ţöyle dedi: “Ey Allah’ýn Resulü! Kocam
bana çok sert davrandý. Ben, bana yumuţak davransýn diye ona (sihirimsi) bir
ţeyler yaptým.” Allah Resulü (s.a.a) ţöyle buyurdu: “Vay olsun sana! Dinini
kararttýn. Ýyi meleklerin laneti sana olsun! Ýyi meleklerin laneti sana olsun!
Ýyi meleklerin laneti sana olsun! -Peygamber bu cümleyi üç defa buyurdu.-
Gökteki meleklerin laneti sana olsun! Yeryüzündeki meleklerin laneti sana olsun!”[1371]
8337. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Müslüman sihirbaz
öldürülür, kafir sihirbaz öldürülmez.” Kendisine, “Ey Allah’ýn Resulü! Sebebi
nedir?” diye sorulunca ţöyle buyurdu: “Çünkü ţirk ve sihir birbirine yakýndýr.
Birinde ţirk olmasý onda sihir olmasýndan daha kötüdür.”[1372]
8338. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Eđer iki adil insan
bir müslümanýn sihir yaptýđýna tanýklýk ederse o Müslüman öldürülür.”[1373]
8339. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Bir sihirbaz
yakaladýđýnýzda onu öldürün.” Daha sonra ţu ayeti tilavet buyurdu: “Sihirbaz
nerede olursa kurtuluţa ermez.” Peygamber daha sonra ţöyle buyurdu:
“Sihirbaz nerede yakalanýrsa emanda deđildir.”[1374]
bak.
Mustedrek’ul Vesail, 18/191, 1. Bölüm; Vesail’uţ Ţia, 18/576, 1. Bölüm
8340. Ýmam
Sadýk (a.s), kendisine, “Sihirin aslý nedir? Sihirbaz nasýl bir takým ilginç
ţeyler yapmaktadýr?” diye soran bir zýndýka ţöyle buyurmuţtur: “Sihirin
çeţitleri vardýr. Bir çeţiti týp ilmi makamýndadýr. Hastalýđa bir ilaç
yaptýklarý gibi sihir ilminde de sihirbazlar her sýhhat için bir afet, her
afiyet için bir dert ve her iţ için bir çare bulmuţlardýr. Bir baţka çeţidi ise
illizyon, el çabukluđu, beceri ve el ustalýđýdýr. Baţka bir çeţidi ise
ţeytanlarýn dostlarýnýn onlardan aldýklarý ţeylerdir... Sihir hususunda
dođruluđa en yakýn görüţ sihirin týp ilmi makamýnda olmasýdýr. Sihirbaz
kadýnlarla cima etmekten alýkoyacak ţekilde birine sihir yapar. Doktor ise
gelip onu ilaçla tedavi eder ve o ţahýs iyileţir.”[1375]
8341. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyadan sakýnýn,
ruhum elinde olana andolsun ki dünya Harud ve Marud’dan daha sihirbazdýr.”[1376]
bak.
ed-Dunya, 1227, 1228, 1229. Bölümler
224. Konu
es-Sehk
Lezbiyenlik
F Bihar,
79/75, 72. bölüm, es-suhku ve hadduhu
F Vesail’uţ-Ţia,
18/424-430, ebvab-u Had’is-Suhk ve’l-kiyadet
8342. Ýmam
Sadýk (a.s), lezbiyenliđin hükmünü soran bir kadýna ţöyle buyurmuţtur: “Cezasý
zinakarýn cezasýdýr” O kadýn, “Aziz ve celil olan Allah Kur’an’da bunu beyan
etmiţ midir?” diye sorunca Ýmam (a.s) ţöyle buyurdu: “Evet!” Kadýn, “Nerede?”
diye sorunca Ýmam ţöyle buyurdu: “Ress ashabý hikayesinde”[1377]
8343. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bu iţi yapan ilk
kimse Lut kavmiydi, zira erkekler erkeklere yönelince, kadýnlar erkeksiz kaldýlar Neticede onlar da erkekleri
gibi bir birlerine yöneldiler.”[1378]
8344. Ýmam
Sadýk (a.s), cariyesiyle birlikte yanýna gelerek, “Lezbiyenlik hakkýnda ne
buyuruyorsunuz?” diye soran bir kadýna ţöyle buyurmuţtur: “Yerleri
ateţtir. Kýyamet günü bu tür kadýnlar getirilir, onlara ateţten bir elbise,
ateţten bir ayakkabý ve ateţten bir baţörtüsü giydirilir.”[1379]
225. Konu
es-Suhriyye
Alay
Etmek
F Bihar,
75/142, 56. bölüm; men ezille’ müminen ev ihanet ev hakarat ev istehzee bihi
F Bihar,
75/292, 73. bölüm, el-gamz ve’l-hemz ve’l-lemz ve’s-Suhriyye ve’l-istihza
bak.
F 118.
konu, et-Tahkir; 280. konu, el-Ayb; 381. konu, et-Ta’yir
Kur’an:
“Ey iman
edenler! Bir topluluk bir diđerini alaya almasýn, belki de onlar kendilerinden
daha iyidirler. Kadýnlar da baţka kadýnlarý alaya almasýnlar, belki onlar
kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayýplamayýn; birbirinizi kötü
lakaplarla çađýrmayýn; inandýktan sonra yoldan çýkmýţ olmak ne kötü bir addýr.
Tövbe etmeyenler, iţte onlar zalimlerdir.”[1380]
“Siz ise,
onlarý alaya alýyordunuz. Bu yaptýklarýnýz size beni anmayý unutturuyordu.
Onlara hep gülüyordunuz.” [1381]
“Onlarý alaya alýrdýk; yoksa ţimdi gözlere
görünmezler mi?” [1382]
“Ýman
edenlere rastladýklarý zaman, “Ýman ettik” derler, ţeytanlarýyla baţ baţa
kaldýklarýnda, “Biz ţüphesiz sizinleyiz, onlarla sadece alay etmekteyiz”
derler.” [1383]
8345. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Ýbn-i Mes’ud!
Onlar sünnetime uyarak Allah’ýn farzlarýný yerine getiren kimseleri
ayýplamaktadýrlar. Oysa Allah-u Teala ţöyle buyurmuţtur: “Siz ise, onlarý
alaya alýyordunuz. Bu yaptýklarýnýz size beni anmayý unutturuyordu. Onlara hep
gülüyordunuz. Bugün ben onlarýn sabrýnýn mükafatýný vereceđim.”[1384]
8346. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Cennet kapýsý
alaycýlarýn birinin yüzüne açýlýr ve ona, “Gel” denir. O hüzün ve keder içinde
ileriye dođru yürür. Yaklaţýnca kapý yüzüne kapanýr, sonra yüzüne baţka bir
kapý açýlýr... Bu iţ defalarca tekrarlanýr. Öyle ki artýk yüzüne bir kapý
açýlýr, gel gel denir, ama o artýk gitmez.”[1385]
8347. Ýmam
Bakýr (a.s), Allah-u Teala’nýn, “Ýman edenlere rastladýklarý zaman” ayeti hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Kahinleri
müminlerle karţýlaţýnca, “Biz sizinleyiz”, yani sizin dininiz üzereyiz”
diyorlardý. Ama (ţeytanlarýyla baţ baţa kaldýklarýnda), “Ţüphesiz biz alay
edicileriz” diyorlardý. Yani, “Muhammed’in ashabýyla alay ediyoruz, “Ýman
ettik” sözümüzde onlarý alaya almaktayýz.”[1386]
8348. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim insanlarý
alaya alýrsa, onlarýn dođru sevgisini ümit etmemelidir.”[1387]
226. Konu
es-Seha
Cömertlik
F Bihar,
71/350, 87. konu, es-seha ve’s Semaha ve’l-cud
F Kenz’Ul-Ummal
,6/337-393, 570-588, es-seha
F Bihar,
41/24, 102. bölüm, es-seha’ul-Ýmam Ali (a.s)
bak.
F 1.
konu, el-Ýsar; 29. konu, el-Buhl; 86. konu, el-Cud; 292. konu, es-sadaka; 348.
konu, el-Ma’ruf (1)
8349. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik Allah’ýn
en büyük hasletidir.”[1388]
8350. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik dallarý
dünyaya uzanan cennet ađaçlarýndan bir ađaçtýr. O halde her kim cömert olursa,
onun dallarýndan birine asýlmýţtýr ve o dallar kendisini cennete dođru çeker.”[1389]
8351. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik
Peygamberlerin ahlakýndan ve imanýn sütunudur. Mümin mutlaka cömerttir. Sadece
yakin sahibi ve himmeti yüce kimse cömert olur. Zira cömertlik yakin nurunun
yansýmasýdýr. Her kim hedefini tanýrsa cömertlik etmek kendisine kolaylaţýr.”[1390]
8352. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik (Allah’a
ve insanlara) yakýnlýk sebebidir.”[1391]
8353. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah Tebarek ve
Teala Ýslam’ý dininiz olarak seçmiţtir. O halde cömertlik ve güzel ahlakla
Ýslam’a bađlý kalýn.”[1392]
8354. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “En iyileriniz en
cömertlerinizdir ve en kötüleriniz en cimrilerinizdir.”[1393]
8355. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyada insanlarýn
efendisi cömertler ve ahirette ise takva sahipleridir.”[1394]
8356. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik ve
sakýnmanýn süsüyle süslen. Ţüphesiz bunlar imanýn süsü ve senin en üstün
hasletindir.”[1395]
8357. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah, dostunu
cömertlik karakteri üzere yaratmýţtýr.”[1396]
8358. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik bir
haslettir.”[1397]
8359. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik ahlaktýr.”[1398]
8360. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik
peygamberlerin ahlakýdýr.”[1399]
8361. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik ve cesaret
münezzeh olan Allah’ýn sevdiđi ve denediđi kullarýna taktir ettiđi üstün
içgüdülerdir.”[1400]
8362. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlarýn en cesuru
en cömert olanýdýr.”[1401]
8363. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “En yüce ahlak
cömertlik ve faydasý en kapsamlý ahlak ise adalettir.”[1402]
bak.
en-Nubuvvet (1), 3778. Bölüm
8364. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik
zekiliktir.”[1403]
8365. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Akla yardým etmek
için sadece cömertlikten yardým alýnýr.”[1404]
8366. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik aklýn meyvesi,
kanaat ise ţerafetin delilidir.”[1405]
bak.
el-Akl, 2824. Bölüm
8367. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik ayýplarýn
örtüsüdür.”[1406]
8368. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ayýplarýn örtüsü
cömertlik ve iffettir.”[1407]
8369. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ayýplarýnýzý
cömertlikle örtün. Ţüphesiz cömertlik ayýplarýn örtüsüdür.”[1408]
8370. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik sevgi
eker.”[1409]
8371. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik sefa ve
samimiyet dođurur.”[1410]
8372. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik sevgi
kazandýrýr ve ahlaký süsler.”[1411]
8373. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik günahlarý
temizler ve kalplerin sevgisini elde eder.”[1412]
8374. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlikten ve
güzel ahlaktan ayrýlmayýn. Ţüphesiz bunlar rýzký arttýrýr ve sevgi kazandýrýr.”[1413]
8375. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Çok cömert olmak
dostlarý çođaltýr ve düţmanlarý barýţtýrýr.”[1414]
8376. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hiç bir ţey
cömertlik, yumuţaklýk ve güzel ahlak gibi sevgi kazandýrmaz.”[1415]
bak.
el-Mehebbet (1), 650. Bölüm; es-Seyyid, 1925. Bölüm
8377. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Cömert kimse
Allah’a, insanlara ve cennete yakýndýr.”[1416]
8378. Aziz
ve celil olan Allah Musa’ya (a.s) ţöyle vahyetmiţtir: “Samiri’yi
öldürme, ţüphesiz o cömerttir.”[1417]
8379. Resulullah
(s.a.a), Adiyy b. Hatem-i Tai’ye ţöyle buyurmuţtur: “Baban
cömert olduđu için ţiddetli azabý def edildi.”[1418]
8380. Ţöyle
rivayet edilmiţtir: “Bir grup esiri Allah
Resulü’nün (s.a.a) huzuruna getirdiler. Peygamber, Müminlerin Emiri’ne (a.s)
boyunlarýný vurmasýný emretti. Sonra da onlardan birinin ayýrt edilmesini ve
öldürülmemesini istedi. O ţahýs, “Neden beni dostlarýmdan ayýrdýn, oysa
günahlarýmýz eţittir” deyince Peygamber (s.a.a) ţöyle buyurdu: “Aziz ve celil
olan Allah bana senin kabilenin cömerdi olduđunu ve öldürmememi vahyetti.” O
ţahýs ţöyle dedi: “O halde ben de ţehadet ediyorum ki, Allah’tan baţka ilah
yoktur ve sen Allah’ýn elçisisin.”[1419]
8381. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömert cahil, cimri
abitten daha üstündür.”[1420]
8382. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Günaha bulaţmýţ
cömert bir genç aziz ve celil olan Allah katýnda cimri yaţlý abitten daha
sevimlidir.”[1421]
8383. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Güzel ahlaklý cömert
genç Allah nezdinde kötü ahlaklý, cimri, yaţlý abitten daha sevimlidir.”[1422]
8384. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Cömert insanýn
hatalarýný bađýţlayýn. Zira o sürçtüđü zaman Allah elinden tutar.”[1423]
8385. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömert insan, kendi
yiyeceđinden yesinler diye insanlarýn yiyeceđinden yer. Cimri insan ise,
insanlar kendi yiyeceđinden yemesin diye onlarýn yiyeceđinden yemez.”[1424]
8386. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Cömert insanýn
yemeđi ilaçtýr. Cimri insanýn yemeđi ise hastalýktýr.”[1425]
Kur’an:
“Elini
boynuna bađlayýp cimri kesilme, büsbütün de açýp tutumsuz olma, yoksa piţman
olur, açýkta kalýrsýn.”[1426]
8387. Ýmam
Askeri (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz cömertliđin
bir sýnýrý vardýr, ondan yukarý gidildi mi israf olur.”[1427]
8388. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömert ol ama
savurgan olma. Ýktisatlý ol ama sýký tutucu olma.”[1428]
8389. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Malýný yersiz yere
harcayan savurgan kimse cömert deđildir. Aksine cömert aziz ve celil olan
Allah’ýn kendisine farz kýldýđý malýndaki zekatý ve diđer haklarý ödeyen
kimsedir.”[1429]
8390. Ýmam
Sadýk (a.s), cömertliđin sýnýrý hakkýnda sorulunca ţöyle buyurmuţtur: “Allah’ýn
malýna farz kýldýđý haklarý ayýrman ve onu kendi yerine koymandýr.”[1430]
8391. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömert ve kerim
insan malýný hak üzere harcayan kimsedir.”[1431]
8392. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik kulun
nefsinin haramý taleb etmesinden yüz çevirmesidir. Helal bir mala ulaţtýđý
zaman gönül hoţnutluđu içinde onu aziz ve celil olan Allah’a itaat yolunda
harcamasýdýr.”[1432]
8393. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik istenmeden
yapýlandýr. Ýstenildikten sonra yapýlan ise hayadýr ve kýnanma korkusudur.”[1433]
8394. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Cömert kimse malýnda
Allah’ýn hoţnutluđu için cömert davranandýr. Her kim Allah’a isyan yolunda
cömertlik yaparsa, Allah’ýn gazabýný ve öfkesini taţýr. Bu insan býrakýn
baţkalarýný, kendisi hakkýnda bile insanlarýn en cimrisidir.”[1434]
8395. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mümin dinde güçlü...
hakta ise cömerttir.”[1435]
bak.
es-Sadaka, 2240. Bölüm
8396. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlarýn en cömerdi
malýnýn zekatýný verendir.”[1436]
8397. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik malýný
Allah için bađýţlaman ve baţkalarýnýn malý karţýsýnda sakýnmandýr.”[1437]
bak.
es-Sadaka, 2229. Bölüm
8398. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah hayatýnda
cimri olan, ama ölümü gelip çatýnca cömert davranan kimseden nefret eder.”[1438]
bak.
es-Sadaka, 2229. Bölüm; ez-Zikr, 1347. Bölüm, 6481. Hadis
227. Konu
es-Sýr
Sýr
F Bihar,
75/68, 45. bölüm, kitman’us-sýrr
F Vesail’uţ-Ţia,
8/608, 157. bölüm, tahrim-u izaet’us-sýrr’ul-mumin
bak.
F 456.
konu, el-Kitman
8399. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mümin kendisinde ţu
üç haslet olmadýkça mümin olamaz: Rabbinden bir sünnet, Peygamberinden bir
sünnet ve velisinden bir sünnet. Rabbinden bir sünnet sýrrýný saklamasýdýr.
Nitekim aziz ve celil olan Allah ţöyle buyurmuţtur: “Gaybý bilir ve
beđendiđi peygamber dýţýnda hiç kimseyi gaybýndan haberdar kýlmaz.”[1439]
8400. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sýrrýný saklayanýn,
iradesi elinde olur.”[1440]
8401. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zafer, uzak
görüţlülükle kazanýlýr; uzak görüţlü olmak düţünüp taţýnmakla mümkündür; bu da
sýrlarý korumakla mümkün olur.”[1441]
8402. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sýrrýn
esirindir, ţüphesiz onu ifţa edersen sen onun esiri olursun.”[1442]
8403. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sýrrýný
gizlersen senin sevincindir. Onu ifţa edersen senin yokluđun olur.”[1443]
8404. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsan kendi sýrrýný
daha iyi korur.”[1444]
8405. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sýrrý ifţa etmek çöküţtür.”[1445]
8406. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Akýllýnýn göđsü,
sýrrýnýn sandýđýdýr.”[1446]
8407. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Senin göđsün sýrrýný
daha iyi alýr.”[1447]
8408. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sýrlarýn
hazinedarlarý çođaldýkça zayi edenleri
çođalýr.”[1448]
8409. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Göđsü sýrrýný
alamayan kimsenin korumasý yoktur.”[1449]
8410. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Tüm sevgini
arkadaţýna bađýţla. Ama ona tümüyle itminan etme.”[1450]
8411. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “En baţarýlý iţ, en
gizli iţtir.”[1451]
8412. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sýrrýný sadece
güvenilir insana emanet et.”[1452]
8413. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sýrrýn bilinmeyince
korku yoktur.”[1453]
8414. Ýmam
Cevad (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bir ţey
sađlamlaţmadýkça aţikar kýlmak bozuluţuna sebep olur.”[1454]
8415. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sýrrýný korumakta
zayýf olan, baţkasýnýn sýrrýný korumaya güç yetiremez.”[1455]
8416. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Senin sýrrýn senin
kanýndandýr. O halde senin damarlarýndan baţkasýnda akmamalýdýr.”[1456]
8417. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sýrrýný sadece
kendin bil, onu uzak görüţlü insana söyleme ki sürçer ve cahile söyleme ki sana
hýyanet eder.”[1457]
8418. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýţini koru ve
sýrrýný her görücüyle evlendirme.”[1458]
8419. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dostunu, düţman
haberdar olduđunda sana zarar vermeyeceđi sýr dýţýndaki sýrlarýndan haberdar
kýlma. Zira dostun da bir gün düţmanýn olabilir.”[1459]
8420. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cahile gizlemeye güç
yetiremeyeceđi bir sýrrý söyleme.”[1460]
8421. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Emanete riayet
etmeyen kimseye sýrrýný söyleme.”[1461]
8422. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Üç kiţiye sýr
söylenmez: Kadýna, laf taţýyan kimseye ve ahmađa.”[1462]
8423. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dört ţey zayi olup
gider: ...Aklý olmayan kimseye söylenen sýr.”[1463]
228. Konu
es-Serire
Ýç-Batýn
F Bihar,
71/362, 90. bölüm, es-Salah’us-Serire
bak.
F Er-Riya,
1406. bölüm; el-Cemal, 538. bölüm; el-Ýhtilaf, 1051. bölüm; en-Niyet, 3985,
3986. bölümler
8424. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Batýnlarýn
temizliđi, basiretlerin sýhhatinin delilidir.”[1464]
8425. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Batýný
salih, zahiri güzel ve insanlara kötülükten çekinen kimseye ne mutlu!”[1465]
8426. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Batýný güzel olan
kimse hiç kimseden korkmaz.”[1466]
8427. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Batýnlarýn sýhhati
en üstün stoklardandýr.”[1467]
8428. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Salim batýnlar,
fasih dillerin ţahadetinden daha dođrudur.”[1468]
8429. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Batýnlarý
düzeltince içlerdeki hýnç aţikar olur.”[1469]
Kur’an:
“Batýnlarýn
aţikar olduđu günde…”[1470]
8430. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bir kul gizlice bir
hayýr iţlerse günler geçtikten sonra da olsa Allah o iţini açýđa vurur. Bir kul
gizlice kötülük yaparsa, günler geçtikten sonra da olsa Allah onun kötülüđünü
açýđa vurur.”[1471]
8431. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kimin aziz ve
celil olan Allah’ý hoţnut eden gizli bir ţeyi olursa, Allah da onu sevindirecek
bir iţini açýđa çýkarýr. Her kimin de Allah-u Teala’yý öfkelendiren gizli bir
iţi olursa, Allah da onun utanacađý bir iţini açýđa vurur.”[1472]
8432. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Kul içinde bir
niyetini gizlerse Allah on niyetini örter. Eđer güzel olursa, güzel bir örtüyle
ve eđer kötü olursa, kötü bir örtüyle örter.”[1473]
8433. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ömer b. Yezid Ýmam
Sadýk (a.s) ile akţam yemeđini yerken Ýmam ţu ayeti okumaya baţladý: “Ýnsan
kendisini (daha iyi) görür.” Daha sonra ţöyle buyurdu: “Ey Eba Hafs! Ýnsana
Allah-u Teala’nýn bildiđinin aksi bir ţeyle O’na yakýn olmaya çalýţmasýnýn ne
faydasý vardýr! Allah Resulü (s.a.a) ţöyle buyururlardý: “Kul içinde bir
niyetini gizlerse Allah on niyetini örter. Eđer güzel olursa, güzel bir örtüyle
ve eđer kötü olursa, kötü bir örtüyle örter.”[1474]
8434. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim az da olsa
aziz ve celil olan Allah için amel ederse, Allah ona istediđinden daha
fazlasýný açýđa çýkarýr. Her kim de çok bile olsa, bir çok bedensel sýkýntýya
katlanarak ve geceleri sabahlayarak insanlar için amel ederse, aziz ve celil
olan Allah amellerini iţitenlerin gözünde küçük göstermekten baţka bir ţey
yapmaz.”[1475]
8435. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Sizden biri hiç bir
kapýsý ve deliđi olmayan sert bir kayanýn bađrýnda dahi bir iţ yapacak olursa,
insanlar her ne olursa olsun, ondan haberdar olurlar. ”[1476]
8436. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her zahirin
benzeri bir batýný vardýr. O halde zahiri güzel olanýn batýný da güzeldir,
zahiri pis olanýn batýný da pistir.”[1477]
8437. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Münezzeh
olan Allah’a dosdođru davranan kimse hiç kimseyle bozulmaz. Allah’la arasý
bozuk olan kimsenin hiç kimseyle arasý dođru olmaz.”[1478]
8438. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim kendisiyle
Allah arasýndaki ţeyi ýslah ederse, Allah da onunla insanlar arasýndaki ţeyi
ýslah eder. Her kim batýnýný ýslah ederse, Allah da zahirini ýslah eder. Her
kim Allah’ýn rýzayetini taleb ederse, Allah da kendisinin ve insanlarýn
rýzayetini ona nasip kýlar.”[1479]
8439. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Batýný güzel olanýn,
zahiri de güzel olur.”[1480]
8440. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zahir bozuk olunca,
batýn da bozuk olur.”[1481]
8441. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Güzel hareket, güzel
batýnýn göstergesidir.”[1482]
8442. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zahirin dođruluđu,
batýnýn sýhhatinin göstergesidir.”[1483]
8443. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kim kalbinde bir ţey
gizlerse, o ţey ya onun dilinin kaymasýnda veya yüzünün renginde ortaya çýkar.”[1484]
8444. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zahirin bozukluđu,
batýn bozukluđundandýr ve batýnýný ýslah edenin, Allah da zahirini ýslah
eder... En büyük bozukluk, insanýn Allah’tan gafil olmasýndan hoţnut olmasýdýr
ve bu bozukluk, uzun emel, hýrs ve kibirden kaynaklanmaktýr. Nitekim Allah-u
Teala Karun’un hikayesinde ţu ayetinde bundan söz etmektedir: “Ve yeryüzünde
fesat çýkarmaya çalýţma, ţüphesiz Allah fesat ehlini sevmez.” Bu hasletler
Karun’un hasletleri ve inançlarýydý. Hepsinin kökü de dünya sevgisidir.”[1485]
8445. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Batýn salim olunca,
zahir güçlenir.”[1486]
8446. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsana, güzelliđi
aţikar kýlýp kötülüđü gizlemesinin ne faydasý vardýr. Kendi nefsine müracaat
edince bunun böyle olmadýđýný ţüphesiz kendisi de bilmez mi? Nitekim Allah-u
Teala ţöyle buyurmaktadýr: “Ţüphesiz insan kendisini (daha iyi) bilir.”
Ţüphesiz batýn ýslah olunca zahir güçlenir.”[1487]
8447. Ţöyle
buyurulmuţtur: “Batýn ve zahir bir olunca bu adalettir.
Batýn zahirden daha iyi olunca bu ihsandýr. Zahir batýndan daha iyi olursa bu
da zulümdür.”[1488]
229. Konu
es-Surur
Sevinç
F Kenz’ul-Ummal,
6/431-433, idhal’us-surur al’el-Mumin
bak.
F 110.
konu, el-hüzn, 410. konu, el-ferah
Kur’an:
“Allah da onlarý
bu yüzden o günün fenalýđýndan korur; onlarýn yüzüne parlaklýk ve neţe verir.”[1489]
“Ehlinin
yanýna sevinçle döner.” [1490]
8448. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sevinç nefsi açar ve
canlýlýđý yayar. Gam ise nefsi büzer ve geniţliđi daraltýr.”[1491]
8449. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sevinci az olanýn
rahatlýđý ölümde olur.”[1492]
8450. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sevinç üç
haslettedir: Vefakarlýkta, haklara riayette ve zamanýn zorluklarýna karţý durmakta.”[1493]
8451. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sevinç vakitleri
ganimettir.”[1494]
8452. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hüzün sevinç
miktarýncadýr.”[1495]
8453. Ýmam
Ali (a.s), “Allah Resulü’nün (s.a.a) sözünden sonra hiç bir sözden bu kadar
istifade etmedim” diyen Ýbn-i Abbas’a ţöyle buyurmuţtur: “Allah’a
hamd ile Resul’üne ve Ehl-i Beyt’ine selat-u selamdan sonra... Ýnsan
kaybetmeyeceđi bir ţeye eriţince sevinir ve kendisine ulaţmasý mümkün olmayan
bir ţeyi kaybedince de üzülür. O halde senin sevincin ahiret iţlerinden birine
ulaţýnca ve üzüntün ise ahiret iţlerinden birini kaybedince olsun.[1496]
8454. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Önceden gönderdiđin
hayýrlý iţler sebebiyle sevincini ve kaybettiđin hayýrlý iţler sebebiyle de
hüznünü çođalt”[1497]
8455. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Müminin sevinci Rabbine
itaatte ve hüznü ise günahlarý hakkýndadýr.”[1498]
8456. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sevince sadece
yumuţak huylulukla yardým edilebilir.”[1499]
8457. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Aklýn kökü kudret ve
meyvesi ise sevinçtir.”[1500]
bak.
ed-Dehr, 1273. Bölüm
8458. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bütün sesleri duyana
and olsun ki, kim bir gönlü hoţnut ederse, Allah o hoţnutluktan dolayý ona bir
lütufta bulunur; ona bir bela eriţtiđi zaman, bu lütuf, suyun çukura aktýđý
gibi o belaya dođru akar ve yabancý develer sürüden kovulduđu gibi bu lütuf da
o belalarý öylece ondan kovar.”[1501]
8459. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim hüzünlü
kardeţinin feryadýna yetiţir, hüzünü giderir, hacetini gidermek hususunda ona
yardýmcý olursa, bu iţi sebebiyle Allah nezdinde kendisine Allah’tan yetmiţ iki
rahmet öngörülür ki bunlardan birini bu dünyada geçimini düzene sokmasý için kendisine
verir. Diđer yetmiţ bir rahmeti ise kendisi için kýyamet gününün korku ve
dehţetine saklý tutar.”[1502]
8460. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz cennette
Dar’ul-Ferec (kurtuluţ evi) diye adlandýrýlan bir ev vardýr ki oraya sadece
yetim müminleri sevindiren kimse girebilir.”[1503]
8461. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz cennette
Dar’ul-Ferec (kurtuluţ evi) diye adlandýrýlan bir ev vardýr ki oraya sadece
çocuklarý sevindiren girebilir.”[1504]
bak.
el-Hacet, 962. Bölüm
8462. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bir mümini
sevindirirse ţüphesiz beni sevindirmiţtir ve her kim de beni sevindirirse,
ţüphesiz Allah’tan bir söz almýţ olur. Allah nezdinde bir söz alan kimse ise
kýyamet günü güvene erenlerden olur.”[1505]
8463. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sizden hiç birisi
bir mümini sevindirdiđinde sadece onu sevindirdiđini sanmasýn. Allah’a yemin
olsun ki bizi de sevindirmiţ, hatta Allah’a yemin olsun ki Allah Resulü’nü
sevindirmiţtir.”[1506]
8464. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’a yemin olsun
ki bir müminin ihtiyacý karţýlanýnca bundan dolayý o müminden daha çok Allah
Resulü (s.a.a.) sevinir.”[1507]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 11/569, 24. Bölüm
8465. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Bir mümini
sevindiren ţüphesiz beni sevindirmiţtir ve beni sevindiren ţüphesiz Allah’ý
sevindirmiţtir.”[1508]
8466. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bir müminle
karţýlaţýr ve onu sevindirirse, aziz ve celil olan Allah da onu sevindirir.”[1509]
8467. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bir mümini
sevindirirse Allah Resulü’nü (s.a.a) sevindirmiţtir. Her kim de Allah Resulünü
(s.a.a) sevindirirse Allah’ý sevindirmiţ olur. Mümin bir kulu üzen kimse de
böyledir.”[1510]
8468. Rey
ehlinden birisi ţöyle diyor: “Yahya b. Halid’in
katiplerinden biri bizlere vali oldu. Ben bir miktar borçluydum ve o da benden
bunu taleb ediyordu... Bana onun kendisini bu mezhebe (yalan yere) mensup
kýldýđýný söylediler... Sonunda Allah’a dođru kaçmayý kararlaţtýrdým ve Hacca
gittim. Orada sabýrlý mevlam Musa b. Cafer (a.s) ile karţýlaţtým. Ona kendi
halimi ţikayette bulundum. Ýmam bana bir mektup yazdý ki içinde ţöyle
yazýlýydý:
“Rahman ve Rahim Olan Allah’ýn adýyla... Bil ki
ţüphesiz Allah’ýn arţýnýn altýnda bir gölge vardýr ki orada sadece kardeţine
iyilik eden, bir hüznünü gideren ve kalbini sevindiren kimse durabilir ve bu
ţahýs senin kardeţindir, ve’s-Selam...”
O ţöyle diyor: “Hac’dan geri döndüm... Ýmam’ýn
mektubunu ona (valiye) verdim. Vali ayađa kalkarak onu öptü ve okudu. Sonra mal
ve elbiselerinin getirilmesini emretti. Onlarý benimle kendisi arasýnda dinar
dinar, dirhem dirhem ve elbiselerini parça parça bölüţtürdü. Bölüţtürülmesi
mümkün olmayan ţeyin ise parasýný verdi. Ardýndan divan defterini istedi. Orada
benim adýma kaydedilenleri sildi, borcumun olmadýđýna tanýklýk etti. Ben de
onunla vedalaţarak ayrýldým.
Kendi kendime ţöyle dedim: “Bu adamýn iyiliđini
telafi edemem, ancak gelecek yýl hacca gider ve kendisi için dua ederim.
Sabýrlý mevlamý görür ve bu adamýn yaptýklarýný kendisine iletirim.” Bunlarý
yaptým. Sabýrlý mevlamý (a.s) gördüm, olayý kendisine aktardým. Ýmam’ýn yüzü
sevinçten adeta açýldý. Ben ţöyle arzettim: “Ey Mevlam! Bu iţ sizi sevindirdi
mi?” Ýmam ţöyle buyurdu: “Evet, Allah’a yemin olsun ki beni sevindirdi, Müminlerin
Emiri’ni (a.s) de sevindirdi. Allah’a yemin olsun ki ceddim Resulullah’ý (s.a.a)
da sevindirdi, Allah’a yemin olsun ki Allah-u Teala’yý da sevindirdi.”[1511]
Ben
diyorum ki: Bu hikayenin bir benzeri Ýmam Sadýk’ýn (a.s) Ahvaz valisi
Neccaţi’ye yazdýđý mektupta da yer almýţtýr. bak, Bihar, 74/292/22
8469. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bir müminin
sýkýntýsýný giderirse, Allah da kýyamet günü kalbinin sýkýntýsýný giderir.”[1512]
8470. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bir müminin
dünya sýkýntýlarýndan birini giderirse, Allah da (kýyamet günü) onun ahiret
sýkýntýlarýndan yetmiţ tanesini giderir.”[1513]
8471. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim müminin
dünya sýkýntýlarýndan birini giderirse Allah da onun ahiret sýkýntýlarýndan
birini giderir.”[1514]
8472. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim bir müminin
hüznünü giderirse, Allah da onun ahiret sýkýntýlarýný giderir ve onu kabrinden
kalbi huzur dolu bir ţekilde çýkarýr.”[1515]
8473. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah mümini
mezarýndan çýkarýnca onunla birlikte önünden yürüyen bir misal (örnek) çýkar.
Mümin kýyamet gününün korkunç sahnelerinden birini görünce o misal kendisine
ţöyle der: “Korkma ve üzülme...” Mümin ona ţöyle der: “Sen kimsin?” Misal ţöyle
cevap verir: “Ben mümin kardeţinin kalbine verdiđin sevincim.”[1516]
8474. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim sýkýntýlý
bir müminin sýkýntýsýný giderirse, Allah da onun dünya ve ahiretteki
ihtiyaçlarýný kendisine kolaylaţtýrýr.”[1517]
bak.
el-Hacet, 964-966. Bölümler
230. Konu
el-Ýsraf
Ýsraf
F Bihar,
71/344, 86. bölüm, el-Ýsraf ve’t-Tebzir ve’t-Taktir
F Bihar,
75/302, 77. Bölüm; 303, 78. bölüm; el-Ýsraf ve’t-Tebzir
F Kenzul-Ummal,
3/444, el-Ýsraf ve’t-Tebzir
bak.
F 33.
konu, et-Tebzir; es-Sadaka, 2238. bölüm; es-Seha, 1781; el-hidayet, 4003, 4004.
bölümler
Kur’an:
“Firavun
ve erkanýnýn kendilerine fenalýk yapmasýndan korktuklarýndan, kavminin bir
kýsým gençleri dýţýnda, kimse Musa'ya inanmamýţtý, çünkü Firavun o yerde
hakimdi. O, gerçekten aţýrý gidenlerdendi.” [1518]
“Beni kendisine
çađýrdýđýnýzýn, bu dünyada da ahirette de çađýrabilecek kabiliyette
olmadýđýnda, hepimizin Allah'a döneceđinde, aţýrý gidenlerin ateţlikler
olduklarýnda ţüphe yoktur.” [1519]
“Allah'ýn haram
kýldýđý cana haksýz yere kýymayýn. Haksýz yere öldürülenin velisine bir yetki
tanýmýţýzdýr. Artýk o da öldürmekte aţýrý gitmesin. Zira kendisi ne de olsa
yardým görmüţtür.
[1520]
“...Andolsun ki, onlara
belgelerle peygamberlerimiz geldi, sonra buna rađmen, onlarýn çođu yeryüzünde
taţkýnlýk edenler oldu.” [1521]
“Ey
Ademođullarý! Her mescide güzel elbiselerinizi giyinerek gidin; yiyin için
fakat israf etmeyin, çünkü Allah müsrifleri sevmez.” [1522]
“De
ki: “Ey kendilerine kötülük edip aţýrý giden kullarým! Allah'ýn rahmetinden
umudunuzu kesmeyin. Dođrusu Allah günahlarýn hepsini bađýţlar. Çünkü O,
bađýţlayandýr, merhametlidir.” [1523]
8475. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zavallý israfkar!
Kendi nefsini ýslahtan ve iţini telafi etmekten ne kadar da uzaktýr.”[1524]
8476. Ýmam
Zeyn’ul-Abidin (a.s), bir duasýnda ţöyle buyurmuţtur: “Ýsraf etmeme engel ol; rýzkýmý zayi
olmaktan koru; malýmý bereketlendirerek çođalt ve ondan infak ettiklerim
hususunda iyilik etmenin yolunu göster bana.”[1525]
8477. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kimin bir malý
varsa onu zayi etmekten sakýnsýn. Zira onu gereksiz yerde harcamak israf ve
savurganlýktýr. Bu iţ insanlar arasýnda sahibinin adýný yüce kýlar, ama Allah
nezdinde küçük düţürür.”[1526]
8478. Ýmam
Ali (a.s), Ziyad’a yazdýđý bir mektubunda ţöyle buyurmuţtur: “Ýktisatlý
davranarak israfý terk et! Bu günden yarýný düţün, zaruri ihtiyacýna yetecek
kadar malý elinde tut. Arta kalan mallarý da ihtiyacýn olacađý gün (kýyamet)
için, azýk kýl.”[1527]
8479. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýsraf yok oluţun iktisatlý
olmak ise servetin çođalmasýnýn sebebidir.”[1528]
8480. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Güzel idareyle
birlikte olan yeterli rýzýk, israfla birlikte olan çok servetten daha iyidir.”[1529]
8481. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýsraf çok serveti
yok eder.”[1530]
8482. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “En çirkin bađýţ
israftýr.”[1531]
8483. Ýmam
Ali (a.s), münafýklarýn sýfatý hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Kýnadýklarýnda
perdeyi yýrtarlar ve hükmettiklerinde israfa/aţýrýlýđa kaçarlar.”[1532]
“Onlar,
infak ettikleri zaman ne israf ederler ne de cimrilik, ikisi arasýnda orta bir
yol tutarlar.” [1533]
8484. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz iktisatlý
insanýn esirgemesi, savurgan insanýn bađýţýndan daha güzeldir ve malýný koruyan
insanýn esirgemesi malýný zayi eden insanýn bađýţýndan daha yücedir.”[1534]
8485. Abdulmelik
b. Amr el-Ehvel ţöyle diyor: “Ýmam Sadýk (a.s) ţu
ayeti tilavet buyurdu: “Onlar infak edince israf etmezler...” Sonra bir
avuç çakýl taţý alarak onu avucunda tuttu ve ţöyle buyurdu: “Ýţte bu aziz ve
celil olan Allah’ýn kitabýnda buyurduđu sýký tutma ve elini yummadýr.” Daha
sonra bir avuç daha alarak onlarýn hepsini döktü ve ţöyle buyurdu: “Bu da
israftýr.” Sonra bir avuç daha alarak onun bir miktarýný döktü, bir miktarýný
da elinde tuttu ve ţöyle buyurdu: “Ýţte bu orta yoldur.”[1535]
8486. Ýmam
Kazým (a.s), aile nafakasý hakkýnda sorulunca ţöyle buyurmuţtur: “Ýsraf
ve eli sýký olmaktan ibaret olan iki çirkin ţeyin ortasýdýr.”[1536]
8487. Resulullah
(s.a.a), mezkur ayetin tefsirinde ţöyle buyurmuţtur: “Gereksiz
yerde bađýţta bulunan kimse ţüphesiz israfa düţmüţtür. Her kim de dođru yerde
esirgerse ţüphesiz eli sýký davranmýţtýr.”[1537]
bak.
es-Seha, 1781. Bölüm; es-Sadaka, 2238. Bölüm; el-Kafi, 4/54-56
8488. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Lokman ođluna ţöyle
buyurmuţtur: “Ýsrafkarýn üç niţanesi vardýr: Kendisinin olmayaný alýr, kendisinin
olmayaný giyer ve kendisinin olmayaný yer.”[1538]
8489. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýsrafkar insanýn
dört niţanesi vardýr: Batýl iţlerle övünür, kendisine yakýţmayan ţeyleri yer,
hayýrlý iţlerde rađbetsiz davranýr ve kendisine faydasý olmayan kimseyi
reddeder.”[1539]
8490. Ýmam
Sadýk (a.s) kendisine, “Mümin kimsenin on gömleđi olabilir mi?” diye soran
Ýshak b. Ammar’a ţöyle buyurmuţtur: “Evet.” O,
“Yirmi gömleđi?” diye sorunca Ýmam ţöyle buyurdu: “Evet olabilir, bunlar israf
deđildir. Ýsraf, misafirlikte/dýţarýda giydiđin elbiseni evde/rastgele giydiđin
elbisen kýlmandýr.”[1540]
bak.
8502. Hadis
8491. Ýmam
Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýsraf edenler,
haramlarý helal sayanlar ve kan dökenlerdir.”[1541]
8492. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yersiz yere mal
harcamak israf ve savurganlýktýr.”[1542]
8493. Ýmam
Askeri (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz
bađýţlamanýn da bir ölçüsü vardýr. Eđer bu ölçü aţýlýrsa israf olur.”[1543]
8494. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz iktisatlý
olmak aziz ve celil olan Allah’ýn sevdiđi bir ţeydir. Bir taneyi uzađa atmakla
da olsa Allah israftan nefret eder. Zira o bile ţüphesiz bir iţe yarar. Hatta
suyunun artýđýný dökmen bile israftýr.”[1544]
8495. Biţr
b. Mervan ţöyle diyor: “Ýmam Sadýk’ýn (a.s)
huzuruna vardým. Ýmam bir miktar hurma getirmelerini emretti. Oradakilerden
biri çekirdeklerini kenara attý. Ýmam elinden tutarak ţöyle buyurdu: “Bu iţi
yapma, bu savurganlýktýr. Ţüphesiz Allah bozgunculuđu sevmez.”[1545]
8496. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýsrafýn en küçük
miktarý kaptaki artýđý yere dökmek, dýţarýda giyilen elbiseyi evde giymek ve
(meyvedeki) çekirdekleri kenara atmaktýr.”[1546]
8497. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Abdest almada da
israf vardýr. Her ţeyde bir israf vardýr.”[1547]
8498. Ýmam
Sadýk (a.s), kendisine, “Ýsrafýn en aţađý sýnýrý nedir?” diye sorulunca ţöyle
buyurmuţtur: “Ýsrafýn en aţađý sýnýrý dýţarýda
giydiđin elbiseni evde giymen, tabakta arta kalaný dökmen, hurma yiyip
çekirdeđini oraya buraya atmandýr.”[1548]
8499. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Canýnýn istediđini
yemen israftýr.”[1549]
8500. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýsrafta bir hayýr
yoktur ve hayýrlý iţlerde ise israf yoktur.”[1550]
8501. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bedeni salim tutan
ţeyde israf olmaz... Aksine israf malý zayi eden ve bedene zarar veren
ţeylerdedir.”[1551]
8502. Ýmam
Kazým (a.s), kendisine, “On tane elbiseye sahip olmak israf mýdýr?” diye
sorulunca ţöyle buyurmuţtur: “Hayýr, çok
gömleklere sahip olmak, gömleklerin daha uzun ömürlü olmasýný sađlar. Ýsraf
dýţarýda/misafirlikte giydiđin elbiseni pis yerde giymendir.”[1552]
8503. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hayýrlý iţler
dýţýnda israf her yerde kýnanmýţtýr.”[1553]
231. Konu
es-Sirkat
Hýrsýzlýk
F Bihar,
79/180, 91. bölüm, es-sirkat ve’l-gulul
F Vesail’uţ-Ţia,
18/481, ebvab’u Haddi’s-Sirket
F Kenz’ul-Ummal,
5/379, had’us-sirket
Kur’an:
“Erkek
hýrsýz ve kadýn hýrsýzýn, yaptýklarýndan ötürü Allah tarafýndan ibret verici
bir ceza olarak, ellerini kesin. Allah güçlüdür, hikmet sahibidir.” [1554]
8504. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kul elinin diyeti
pahasýnca hýrsýzlýk ederse Allah bu esnada onun hýrsýzlýđýný açýđa çýkarýr.”[1555]
8505. Ýmam
Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah hýrsýzlýđý
haram kýlmýţtýr. Zira eđer hýrsýzlýk helal olsaydý malýn yok olmasýna,
cinayete, birbirinin malýný gaspetmeye, birbirini öldürmeye, çekiţmeye,
birbirine haset etmeye, kazançlarda ticaret ve sanatýn terk edilmesine ve
servetlerin haksýz yere elde edilmesine sebep olurdu. Hýrsýzýn sađ elinin
kesilmesinin sebebi ise hýrsýzýn eţyaya sađ eliyle dokunduđu, sađ elin en üstün
ve en faydalý organý olduđu içindir. O halde sađ elin kesilmesi hýrsýz için bir
ceza ve baţkalarýnýn malýný helal olmadan almak isteyen kimselere bir ibrettir.
Hakeza hýrsýz daha çok sađ eliyle çaldýđý içindir.”[1556]
bak.
Vesail’uţ Ţia, 18/481, 1. Bölüm
8506. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýhtiyacýndan dolayý
gizlice bir ţey almaksýzýn sadece yiyen ihtiyaç sahibi kimseye had uygulanmaz.”[1557]
8507. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “(Ađaçta) Asýlý olan
meyve için el kesilmez.”[1558]
8508. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Meyve ve yetiţmemiţ
hurma için el kesilmez.”[1559]
8509. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yađmacý, kapkaççý ve
(emanetler hususunda) hain kimsenin eli kesilmez.”[1560]
8510. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yolculukta el
kesilmez.”[1561]
8511. Ýmam
Ali (a.s), birisi beytülmalden, diđeri de insanlardan birine ait olan iki beytülmal
hýrsýzý köle hakkýnda ţöyle buyurdu: “Bu (köle)
beytülmaldendir, ona had uygulanmaz. Zira beytülmalden olan, Allah'ýn malý
olandan bir miktarýný yemiţtir. Ama diđerine gelince, ona ţiddetli bir had
uygulayýn.” Böylece onun elini kesti.”[1562]
8512. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Açýkça yapýlan
hýrsýzlýktan dolayý el kesmem. Ama kapkaççýlýk yapan kimseyi cezalandýrýrým.”[1563]
8513. Ýmam
Ali (a.s), bir cariyenin kulađýndaki
inciyi zorla çalan biri hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Bu
açýk bir ţekilde çalmaktýr.” Daha sonra onu kýrbaçladý ve hapse attý.”[1564]
8514. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dört kiţinin eli
kesilmez: Kapkaççýlýk edenin, ganimete hýyanet edenin, ganimetten çalanýn ve
hýrsýz iţçinin. Ţüphesiz iţçinin hýrsýzlýđý hýyanettir (hýrsýzlýk deđildir.)”[1565]
8515. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yan kesici ve
kapkaççýnýn eli kesilmez. Zira onlarýn iţi açýktýr. Gizlice hýrsýzlýk edenin
eli kesilir.”[1566]
8516. Ýmam
Ali (a.s) birisinin cebinden birkaç
dirhem çalan birisi hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “eđer
üstüne giydiđi elbisenin cebinden çalarsa elini kesmeyiz. Ama iç elbisesinin
cebinden çalarlarsa elini keseriz.”[1567]
8517. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýţçi ve misafir
hýrsýzlýk ederlerse elleri kesilmez. Zira onlar güvenilen kimselerdir.”[1568]
8518. Ýmam
Bakýr (a.s) veya Ýmam Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Duvarý
delerek veya anahtarý kýrarak eve giren hýrsýzýn eli kesilir.”[1569]
8519. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Taţ çalan kimsenin
eli kesilmez. Taţtan maksat mermer ve benzeridir.”[1570]
8520. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kýtlýk ve açlýk
yýllarýnda hýrsýzýn eli kesilmez.”[1571]
8521. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Müminlerin Emiri (a.s) açlýk yýllarýnda hýrsýzlarýn elini
kesmezdi.”[1572]
8522. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hýrsýz kendi kendine
gelir, kendini tanýtýr, Allah’a tövbe eder ve hýrsýzlýk ettiđi malý sahibine
geri verirse eli kesilmez.”[1573]
8523. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Hýrsýzýn eli sadece
dinarýn dörtte birinden yukarýsýnda kesilir.”[1574]
8524. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hýrsýzlar üç
çeţitti: Zekat vermeyen kimse, kadýnlarýn mehirini helal sayan kimse ve
ödememek niyetiyle borçlanan kimse.”[1575]
8525. Ýmam
Ali (a.s), Ehl-i Beyt’in (a.s) faziletiyle ilgili okuduđu bir hutbesinde ţöyle
buyurmuţtur: “Resulullah’ýn sýrdaţý, arkadaţý,
hazinedarý ve kapýlarý biziz. Evlere ancak kapýlarýndan girilir, kapýlarýndan
girmeyene hýrsýz denir.”[1576]
bak.
es-Selat (1), 2307. Bölüm
232. Konu
es-Seadet
Saadet
F Bihar,
5/152, 6. bölüm, es-seadet ve’ţ-Ţekavet
bak.
F 232.
konu, es-Seadet; el-umr, 2928. bölüm; el-Amel (1), 2949. bölüm
Kur’an
“O gün gelince, Allah'ýn izni olmaksýzýn hiç kimse
konuţamaz: içlerinde bedbaht olanlar da, mesut olanlar da vardýr. Bedbaht
olanlar cehennemdedirler. Onlar orada ah edip inlerler. Rabbinin dilemesi bir
yana, gökler ve yer durdukça, orada temelli kalacaklardýr. Rabbin, ţüphesiz,
her istediđini yapar.
Mesut
olanlar ise cennettedirler. Rabbinin dilemesi bir yana, sonsuz bir lütuf
olarak, gökler ve yer durdukça, orada temelli kalacaklardýr.” [1577]
8526. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mutluluk hayýr sebebidir.
Mutlu insan ona sarýlýr ve ý da onu kurtuluţa sürükler. Mutsuzluk ise yardýmsýz
kalma sebebidir. Mutsuz insan ona sarýlýr ve o da onu helak ve yokluđa
sürükler. Bütün bunlarýn hepsi de Allah-u Teala’nýn ilmiyledir.”[1578]
8527. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Saadet kurtuluţla
sonuçlanan ţeydir.”[1579]
8528. Ýmam
Ali (a.s), gayb ilmi hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Bundan
dolayý Allah rahimlerden erkek mi kýz mý, çirkin mi güzel mi, cömert mi cimri
mi, ţaki mi said mi, cehenneme bir odun mu; yoksa cennetlerde peygamberlere bir
arkadaţ mý olacađýný bilir.”[1580]
8529. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ey yeryüzünü yayan,
gökleri koruyan ve iyi olsun ve kötü olsun kalpleri fýtratý üzere yaratan
Allah’ým!”[1581]
8530. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mutlu insan cezadan
korkup güvene eren, sevap ümit edip iyilik eden ve cennete iţtiyak duyup gece
yol alan kimsedir.”[1582]
8531. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mutlu insan
baţkalarýna öđüt verince öđüt alan kimsedir.”[1583]
8532. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Mutlu insan, nimeti
sürekli olan kalýcý yurdu, azabý bitmeyen fani yurda tercih eden ve kendisinin
toplamakla mutsuzluđa düţtüđü elindeki ţeyleri infak ederek mutlu olacak
kimseye býrakmadan, gitmekte olduđu yere önceden gönderen kimsedir.”[1584]
8533. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mutlu insan
nefsiyle halvet edip onu ýslah etmeye koyulan kimsedir.”[1585]
8534. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mutlu insan Allah’a
itaatte ihlas sahibi olandýr.”[1586]
8535. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mutlu insan
kaybettiđi ţeylere itina göstermeyen kimsedir.”[1587]
8536. Resulullah
(s.a.a) Müminlerin Emiri’ne (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz
gerçek mutlu insan seni seven ve sana itaat eden kimsedir.”[1588]
8537. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mutlu insanýn
defterinin baţlýđý insanlarýn kendisini övmesidir.”[1589]
8538. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Alim olmayan insanýn
mutlu sayýlmasý dođru deđildir.”[1590]
8539. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ey Allah’ýn kullarý!
Allah’tan kalbini tefekkürle meţgul eden akýllý kiţinin korktuđu gibi korkun...
Çabuk geçilen geçitten (dünyadan) övülmüţ bir ţekilde geçip gitmiţ, ileride
varýlacak yerin azýđýný önceden iyi hazýrlamýţtýr.”[1591]
8540. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’tan ţehitlerin
makamýný, saadet ehlinin yaţayýţlarýný ve peygamberlerle birlikte olmayý
dilerim.”[1592]
8541. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýlimle amel edin ki
mutluluđa eriţesiniz.”[1593]
8542. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Rahatýna düţkünlükle
mutluluđa eriţmek birbirine uzaktýr.”[1594]
8543. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Alimlerle oturup
kalk ki mutlu olasýn.”[1595]
8544. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýman ile mutluluđun
zirvesine ve sevincin doruđuna eriţilir.”[1596]
8545. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mutluluk hakka
bađlýlýktadýr.”[1597]
8546. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Talihsizliđin
acýlýđý tadýlmadýkça mutluluđun tadý tadýlamaz.”[1598]
8547. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim nefsini
hesaba çekerse mutlu olur.”[1599]
8548. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her kim nefsini
ýslah için sýkýntýya düţürürse mutlu olur. Her kim de nefsini lezzetlerle kendi
haline býrakýrsa mutsuz olur ve (Allah’ýn dergahýndan) uzak düţer.”[1600]
8549. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţu üç ţeye her kim
riayet ederse mutlu olur: Sana nimet ulaţýnca Allah’a ţükret, rýzkýn gecikince
Allah’tan mađfiret dile ve bir zorluđa düţünce, “la havle ve la kuvvete illa
billah” (Allah’tan baţka güç ve kudret yoktur) cümlesini çok söyle.”[1601]
8550. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mutlu insanlar, iman
sebebiyle korunmuţ, mutsuzlar ise beyan vesilesiyle kendilerine açýklanan
delille karţýlaţtýktan sonra isyana düţmeleri sebebiyle yardýmsýz kalmýţlardýr.
Zira ki onlara hakkýn meţalesi ve hidayet yolu apaçýk ţekilde açýklanmýţtýr.”[1602]
8551. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsan münezzeh olan
Allah’a itaat dýţýnda mutlu olamaz ve insan sadece Allah’a isyan ile mutsuz
olur.”[1603]
8552. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hiç kimse Alla’ýn
hududlarýný ikame etme dýţýnda mutluluđa eriţemez ve hiç kimse Allah’ýn
hududlarýný zayi etme dýţýnda mutsuzluđa düţemez.”[1604]
8553. Ýmam
Ali (a.s), Malik Eţter’e yazýđý mektubunda ţöyle buyurmuţtur: “Müminlerin
Emiri, Malik’e, Allah’tan korkmayý, Allah’a itaat etmeyi, insanlarýn sadece
tabi olmakla mutlu olduđu ve inkar edip zayi etmekle mutsuzluđa düţdüđü Allah’n
kitabýndaki farz ve sünnetleri yerine getirmeyi emretmektedir.”[1605]
8554. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kalbin kin ve
hasedden boţ olmasý kulun mutluluđundan sayýlýr.”[1606]
8555. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýyi iţler hususunda
baţarý elde etmek saadettendir.”[1607]
8556. Resulullah (s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Allah’tan
hayýr dilemesi ve Allah’ýn kaza ve kaderinden hoţnut olmasý, Ademođlunun
mutluluđundandýr. Allah’tan hayýr dilemeyi terk etmesi ve Allah’ýn kaza ve
kaderine öfkelenmesi de ademođlunun mutsuzluđundandýr. ”[1608]
8557. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cömertlik iki
saadetten biridir.”[1609]
8558. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Baţarý saadettendir.
Yardýmsýz kalmak ise ţekavetten/mutsuzluktandýr.”[1610]
8559. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sýrrý gizlemek
saadetin bir parçasýsýdýr.”[1611]
8560. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanýn sakalýnýn az
oluţu onun saadetindendir.”[1612]
8561. Ýmam
Sadýk’ýn (a.s) kendisine, “Sakalýnýn az oluţu insanýn mutluluđundan mýdýr?”
diye sorulmasý üzerine ţöyle
buyurmuţtur: “Bu iţte saadet nerededir? Ţüphesiz
saadet insanýn çenesinin Allah’ý zikirde hafif olmasýdýr.”[1613]
8562. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Çocuđunun kendisine
benzemesi, dindar olan güzel bir kadýn, güzel yol alan bir binek ve geniţ ev de
Müslüman erkeđin saadetindendir.”[1614]
8563. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Üç ţey
mutluluktandýr: Uyumlu eţ, iyi evlat ve gündüz elde edip gece ailesinin yanýna
döndüđü kazanç.”[1615]
8564. Ýmam
Seccad (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanýn çalýţma
yerinin kendi ţehrinde olmasý, salih insanlarla düţüp kalkmasý ve kendisine
yardým eden bir evladýnýn olmasý insanýn mutluluđundandýr.”[1616]
8565. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Dört ţey insanýn
mutluluđundandýr: Salih arkadaţlar, iyi çocuk, uyumlu eţ ve insanýn çalýţma
yerinin kendi ţehrinde olmasý.”[1617]
8566. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanýn salih evlat
sahibi olmasý onun mutluluđundandýr.”[1618]
8567. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Çocuđunun yaratýlýţ,
huy ve ţeklinin kendisine benzemesi insanýn mutluluđundandýr.”[1619]
8568. Ýmam
Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanýn kendi
halefini (yerine geçecek kimseyi) de görmesi onun mutluluđundandýr.”[1620]
8569. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanýn kendisine
teţekkür eden biri için çalýţmasý ve kendisine nankörlük etmeyen kimseye iyilik
etmesi insanýn mutluluđundandýr.”[1621]
bak.
eţ-Ţukr (2), 2079.Bölüm
8570. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýbadetin devamlýlýđý
mutluluđa ulaţmanýn delilidir.”[1622]
8571. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mutluluđun
niţaneleri amellerde ihlas sahibi olmaktýr.”[1623]
8572. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Mutluluđa ulaţmak
hayýrlý iţlere koţmak ve temiz amellerledir.”[1624]
8573. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Her
kim Allah’a dostluk ve mutluluk
liyakatini elde ederse ölüm gözlerinin karţýsýna dikilir, arzular arkasýna geçer.
Her kim de ţeytanla dostluk ve mutsuzluđa hak kazanýrsa arzularý gözünün önüne
dikilir ve ölüm arkasýna geçer.”[1625]
8574. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Gerçek mutluluk
insanýn iţinin mutlulukla sonuçlanmasýdýr. Gerçek mutsuzluk ise insanýn iţinin
mutsuzlukla sonuçlanmasýdýr.”[1626]
8575. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ancak ameller
münezzeh olan Allah’a sunulunca gerçek mutluluk gerçek mutsuzluktan ayrýlýr.”[1627]
8576. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanýn mutluluđu
kanaat ve hoţnutluktadýr.”[1628]
8577. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanýn mutluluđu
dindarlýkta ve ahiret için amel etmesindedir.”[1629]
8578. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlarýn en
mutlusu geçici lezzetleri ahiretin kalýcý lezzetleri için terk eden kimsedir.”[1630]
8579. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlarýn en
mutlusu büyük insanlarla oturup kalkan kimsedir.”[1631]
8580. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlarýn en
mutlusu nefsinin Allah’a itaati istediđi kimsedir.”[1632]
8581. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyada insanlarýn
en mutlusu kendisi için zararlý bildiđi ţeyden sakýnanýdýr. Onlarýn en mutsuzu
ise nefsinin isteklerine uyan kimsedir.”[1633]
8582. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlarýn en
mutlusu akýllý ve mümin olanýdýr.”[1634]
8583. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlarýn en
mutlusu bizim makamýmýzý ve faziletimizi tanýyan, bizimle Allah’a yakýnlaţan,
bizi halis bir ţekilde seven, bizim çađýrdýđýmýz ţeylerle amel eden, bizim
sakýndýrdýđýmýz ţeylerden sakýnan kimsedir. Böyle bir kimse bizdendir ve kalýcý
yurtta (cennette) bizimle birlikte olacaktýr.”[1635]
8584. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Dünyada insanlarýn
en mutlusu dünyayý terk eden kimsedir. Ýnsanlarýn ahirette en mutlusu ise
ahiret için amel eden kimsedir.”[1636]
8585. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Eđer ilminle
insanlarýn en mutlusu olmak istiyorsan onunla amel et.”[1637]
8586. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlarýn
en mutlusu herkesten daha zahit olandýr.”[1638]
8587. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kalbi
yakinin serinliđini hisseden kimse ne kadar da mutludur.”[1639]
8588. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “En
üstün mutluluk dinde istikamet ve dođruluk içinde olmaktýr.”[1640]
8589. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsana
din ve dünya iţlerinde güvenilir olmasý mutluluk olarak yeter.”[1641]
8590. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsana
fani olan ţeylere kalben bađlanmamasý ve kalýcý olan ţeylere gönül bađlamasý
saadet olarak yeter.”[1642]
8591. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Azim
ve uzak görüţlülük birlikte olunca saadet kemale erer.”[1643]
8592. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýsnanlarý
islah yolu için çalýţmak saadetin kemalindendir.”[1644]
8593. Ýmam Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bir
iţe niyetlenen herkes o iţi yapamaz. Bir iţi yapabilen herkes o iţi baţaramaz.
Baţarý elde eden herkes o iţi dođru dürüst yapamaz. Niyet, güç, baţarý ve dođru
dürüst yapmak bir araya gelirse o zaman saadet kemale erer.”[1645]
8594. Ýmam Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bir
ţeyi seven herkes o ţeyi yapmaya güç yetiremez. Bir ţeyi yapmaya güç yetiren
herkes onu yapma baţarýsýný elde edemez. Baţarý elde eden herkes onu dođru
dürüst yapamaz. Ýstemek, güçlülük, baţarý ve dođru dürüst yapmak ile saadet
gerçekleţir.”[1646]
8595. Ýmam Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlara
iyilik etmek isteyen herkes onlara iyilik edemez. Bu iţe rađbet eden herkes bu
iţe güç yetiremez. O iţe güç yetiren herkes onu yapma iznini elde edemez. Allah
kula bađýţta bulunup, iyilik yapmaya rađbet, iyilik yapmaya güç ve izin verirse
iţte bu esnada mutluluk ve yücelik hem talib (iyilik yapmak isteyen) hem de
metlub (iyilik edilen kimse) için kemale ermiţ olur.”[1647]
233. Konu
es-Sefer
Yolculuk
F Bihar,
76/221, ebvab’us-Sefer
F Bihar,
100/101, 1. bölüm, mukaddemat’us-Sefer ve adabuhu
F Vesail’uţ-Ţia,
8/248, ebvab-u adab’is-Sefer
F Kenz’ul-Ummal,
6/701, kitab’us-Sefer
F Kenz’ul-Ummal,
6/720, fi mehzurat’us-Sefer
8596. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yolculuk edin ki
sýhhate eriţesiniz. Cihad edin ki ganimet elde edesiniz.”[1648]
8597. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yolculuk edin ki
sýhhate kavuţasýnýz ve rýzýk elde edesiniz.”[1649]
8598. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yolculuk edin ki
sýhhate eriţesiniz ve ganimet elde edesiniz.”[1650]
8599. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yolcukluk
edin ki sýhhate kavuţasýnýz, savaţýn ki ganimet elde edesiniz.”[1651]
Kur’an:
“Yanýndaki
gence: “Azýđýmýzý çýkar, andolsun bu yolculuđumuzda yorgun düţtük” dedi.”[1652]
8600. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yolculuk azaptan bir
parçadýr. Sizden biri yolculuđunu bitirirse çabuk ailesinin yanýna geri dönsün.
”[1653]
8601. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Yolculuk
azaptan bir parçadýr. Ýnsan yolculukta yemek, su ve uykusundan olur. O halde
sizden biri yolculuk etmek isterse çabuk dönsün.”[1654]
8602. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yolculuk
etmek iki azaptan biridir.”[1655]
8603. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Önce yoldaţ sonra
yol.”[1656]
8604. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yolculuktan
önce yoldaţý sor. Evden önce komţuyu sor.”[1657]
8605. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her
ne kadar evde kalmýţ olsa da bakire kýzla evlenin, her ne kadar karmaţýk olsa
da ana yoldan ayrýlmayýn ve her ne kadar zulmetse de ţehirde yaţayýn.”[1658]
8606. Ýmam Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yolculuđuna
ve dýţarý çýkmak istediđinde sadaka ile baţla; zira sadaka vermekle yolculuđun
selametini satýn almýţ olursun.”[1659]
8607. Lokman (a.s) ođluna öđüt vererek ţöyle
buyurmuţtur: “Ođulcađýzým! Kýlýç, ayakkabý, mendil,
çadýr, su tulumu, ip, iđne ve çuvaldýzla yolculuk et. Sana ve beraberindekilere
yarýyacak ilaçlarý yanýna al. Yoldaţlarýnla Allah’a isyan dýţýnda uyumlu ol.”[1660]
8608. Ýmam Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Lokman
(a.s) ođluna ţöyle buyurmuţtur: “Bir grupla yolculuk etmek istediđinde kendin
ve onlarla ilgili iţlerde çok meţverette bulun. Onlara çok tebessüm göster ve yol azýđý hususunda
onlara karţý bađýţlayýcý ol. Eđer seni davet ederlerse kabul et, senden yardým dilerlerse onlara yardým et ve
ţu üç ţey hususunda onlardan üstün ol: Sessizlik, çok namaz ve binek, mal ve
azýk hususunda bađýţlayýcý olmada. Eđer senden hak bir iţ hususunda tanýklýk
isterlerse tanýklýk et. Eđer senden görüţ dilerlerse tüm gücünle düţünceni
onlar için kullan. Eđer yoldaţlarýn yola düţerlerse sen de onlarla birlikte
yola düţ. Eđer bir iţ yaptýklarýný görürsen sen de onlarla iţ yap, eđer sadaka
ve borç verirlerse sen de onlara eţlik et. Yaţý senden büyük olan kimseye kulak
ver... Bir yerde konaklayýnca oturmadan önce iki rekat namaz kýl...Harekete
geçtiđinde de iki rekaat namaz kýl. Konakladýđýn o topraklara veda et. O
topraklara ve ehline selam gönder. Zira her toprađýn meleklerden sakinleri
vardýr.”[1661]
8609. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Üç kiţi yoldaţ
olunca içlerinden birini emir seçmelidirler.”[1662]
8610. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Üç kiţi yolculuk
etmek istediđinizde sizden biri (cemaat) için imam olsun. Kýraati daha iyi olan
kimse imamete daha layýktýr.”[1663]
8611. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Üç
kiţi yoldaţ olduklarýnda kýraati iyi olan kimse her ne kadar yaţý da küçük olsa
imamlýđý üstlenmelidir. Onlarýn imamý olunca efendileri de odur.”[1664]
bak. 19. konu, el-Ýmare
8612. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Senin,
kendisi için üzerinde bir üstünlük
gördüđün gibi, senin için kendisi üzerinde bir üstünlük görmeyen kimse ile
yolculuk etme. ”[1665]
8613. Ýmam Sadýk (a.s) kendisine yolculukta
kardeţlere bađýţta bulunma hakkýnda soru soran Ţahab b. Abdirabbih’e ţöyle buyurmuţtur: “Ey
Ţahab! Bu iţi yapma. Eđer sen eli açýk davranýrsan ve onlar da sana (mecburen)
eli açýk olurlarsa onlara zulmetmiţ olursun. Eđer sakýnýrlarsa onlarý hor ve
utandýrmýţ olursun. O halde kendine denk kimselerle yolculuke et.”[1666]
bak. es-Sadik, 2204. bölüm
8614. Peygamberin (s.a.a) huzurunda bir adamdan söz edildi ve ţöyle
denildi: “O iyi bir insandýr.” Daha sonra ţöyle dediler: “Ey Allah’ýn Resulü! O
ţahýs hacda bizimle birlikteydi. Bir yerde konaklayýnca sürekli olarak oradan
göçünceye kadar “la ilahe illallah” zikrini söylüyordu. Yol esnasýnda da
yeniden konaklayýncaya kadar Allah’ý zikrediyordu.” Peygamber (s.a.a) ţöyle
buyurdu: O
halde devesini kim otlatýyor, yemeđini kim yapýyordu?” Kendisine, “Hepsini biz yapýyorduk” denilince Peygamber
(s.a.a) ţöyle buyurdu: “O halde hepiniz ondan daha iyisiniz.”[1667]
8615. Nakledildiđi üzere Peygamber (s.a.a)
yolculukta ashabýna bir koyun kesmelerini emretti. Onlardan biri, “Ben onu
keseceđim”, diđeri, “Ben derisini yüzeceđim” dedi. Üçüncü ţahýs ise, “Ben etini
parçalayacađým”, dördüncü ţahýs ise “Ben onu piţireceđim” dedi. Bunun üzerine
Allah Resulü (a.s.s) ise, “Ben
de sizin için odun toplayacađým” dedi. Ashab, “Ey Allah’ýn Resulü! Siz
zahmet çekmeyin anne ve babalarýmýz sana feda olsun! Biz sizin yerinize bunu
yaparýz” deyince, Peygamber ţöyle buyurdu: “Sizin benim yerime bu iţi
yapacađýnýzý biliyorum. Ama aziz ve celil olan Allah kulunun bir grup
dostlarýyla birlikte yolculuk ettiđinde bir köţeye oturup çalýţmamasýný
sevmez.” Bunun üzerine Peygamber (s.a.a)
kalktý ve odun toplamaya baţladý.”[1668]
8616. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Bir kavmin efendisi
yolculukta onlara hizmet edendir.”[1669]
bak. es-Saky, 1841
8617. Ýmam Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yolcunun
(yoldaţlarý üzerindeki) haklarýndan biri de hastalandýđýnda kardeţlerin üç gün
kendisi için konaklamasýdýr.”[1670]
8618. Ýmam Sadýk (a.s) yolculuk dönüţünde
huzuruna varan Mufazzal b. Ömer’e ţöyle
buyurmuţtur: “Yoldaţýn kimdi?” O, “Kardeţlerden bir
adamdý” deyinde ţöyle buyurdu: “O halde ona ne oldu?” O, “Medineye girdikten
sonra nereye gittiđini bilmiyorum” dedi. Ýmam Sadýk (a.s) ţöyle buyurdu: “Bilmiyor musun, her kim bir müminle kýrk
adýmlýk yoldaţ olursa Allah kýyamet günü yoldaţýný ondan sorar.”[1671]
8619. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Peygamber
yolculuktan dönünce iki rekat namaz kýlardý.”[1672]
8620. Resulullah
(s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Sizden
biri yolculuđa çýkýnca döndüđünde bir parça taţ da olsa ailesine hediye
getirsin.”[1673]
8621. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yolculukta
mürüvvet; yoldaţlarýna azýđýndan bađýţta bulunmak, yoldaţlarla uyumsuzluđu
azaltmak, her iniţ ve çýkýţta her oturuţ ve kalkýţta aziz ve celil olan Allah’ý
çok zikretmektedir.”[1674]
8622. Resulullah
(s.a.a) yolculukta mürüvvet hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Yolculukta
mürüvvet insanýn yoldaţlarýna azýđýndan bađýţta bulunmasý, güzel ahlaklý olmasý
ve Allah’a masiyet dýţýnda ţakalaţmasýdýr.”[1675]
8623. Ýmam Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yolculukta
mürüvvet çok ve güzel azýk bulundurmak, kendisiyle birlikte olanlara azýđýndan
bađýţta bulunmak, onlardan ayrýldýktan sonra sýrlarýný saklamak, aziz ve celil
olan Allah’ý gazaplandýran hususlar dýţýnda çok ţakalaţmaktýr.”[1676]
8624. Ýmam Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Yolculukta
mürüvvet, yolculukta yoldaţlara azýđýndan bađýţta bulunmak, Allah’ý
gazaplandýrmayan hususlarda ţakalaţmak, yoldaţlara karţý muhalefet etmeyi azaltmak ve onlardan
ayrýldýktan sonra onlarý kötülemeyi terk etmektir.”[1677]
8625. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsan
din ve namazý hususunda kendisine zarar geleceđinden korktuđu bir yolculuđa çýkmamalýdýr.”[1678]
8626. Ýmam Sadýk (a.s) kendisine, “Yolculukta
cünüp olunca kar veya buzdan baţka gusledeceđi suyu bulunmayan kimse hakkýnda
soru soran Muhamemd b. Müslim’e ţöyle
buyurmuţtur: “Burada zaruret meselesi söz konusudur.
O baţka bir defa dinine zarar veren böyle bir yere yolculuk etmemelidir.”[1679]
8627. Ýmam Rýza (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Bize
ait olan bir gezinti yerine gittim. Hizmetçiler tuz almayý unuttular. Bu yüzden
bizim için bir kurban kestiler.”[1680]
8628. Ýmam Sadýk (a.s), kardeţi Abdullah b.
Muhamedd’in evinde bulunduđu bir sýrada yanýna varýp, “Fedan olayým neden
buraya geldiniz?” diyen Amr b. Hureys’e ţöyle buyurmuţtur: “Gezmek
için.”[1681]
8629. Ýmam Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ebuzer
(a.s) Kabe’nin yanýnda ayađa kalkarak ţöyle dedi: Ben Cündeb b. Seken’im.”
Ýnsanlar onu aralarýna aldýlar. Ebuzer
ţöyle buyurdu: “Eđer sizden biri bir yolculuđa gitmek isterse kendisine faydasý
olan bir azýk alýr. O halde iţinize yarasýn diye ahiret yolculuđu için de bir
azýk almaz mýsýnýz?” Adamýn biri kalkarak “Bizlere yol göster” dedi. Ebu zer
ţöyle buyurdu: “Çok sýcak olan bir günde ahiretin için oruç tut. Çok büyük ve
zor iţler için hacca git. Kabrin dehţeti için gece karanlýđýnda iki rekaat
namaz kýl. Söylediđin güzel söz, ađzýný kapadýđýn (ve söylemediđin) kötü söz ve
biçareye verdiđin bir sadaka, belki de ey biçare seni o zor günde (kýyamette)
kurtaracaktýr! Dünyayý iki dirhem kýl. Bir dirhemini aile harçlýđýn için, bir
dirhemini de ahiretin için! Üçüncü dirhem faydasýz ve zararlýdýr. O halde onu
elde etmeye çalýţma. Dünyayý iki cümle kýl: Bir cümle helal rýzýk taleb etmekte
ve bir cümle de ahiret için olsun. Üçüncü cümle zararlý ve faydasýzdýr. O halde
peţice gitme.” Daha sonra ţöyle buyurdu: “Kendisine ulaţmadýđým günün
hüznü beni öldürdü. ”[1682]
8630. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her
kim yolun uzunluđunu düţünürse kendisini ona göre hazýrlasýn”[1683]
8631. Ýmam
Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: Resulullah (s.a.a) aramýzdaayađa kalkarak okuduđu
bir hutbesinde ţöyle buyurmuţtur: “Ey
insanlar! Siz sakin bir yurttasýnýz. Sizler yolculuk bineđine binmiţsiniz.
Hareketiniz çok hýzlýdýr. O halde uzun ve uzak bir yolculuk için kendinizi
hazýrlayýn.”[1684]
8632. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ah!
Azýđýn (ibadet ve kulluđun) azlýđýndan, yolun uzunluđundan, seferin
uzaklýđýndan, varýlacak yerin (kabir, berzah ve kýyametin) zorluk ve
azametinden!”[1685]
bak. 5. konu, el-Ahiret
8633. Ýmam Rýza (a.s) aţađýlýk insanlar
hakkýnda sorulunca ţöyle buyurmuţtur: “Bir
ţeye sahip olan ve o ţey sebebiyle Allah’tan gafil olan kimsedir.”[1686]
8634. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Aţađýlýk
insanlardan sakýnýn. Zira aţađýlýk insan aziz ve celil olan Allah’tan korkmayan
kimsedir. Peygamberleri öldürenler ve düţmanlarýmýz bunlar arasýndadýr.”[1687]
8635. Ýmam Sadýk (a.s) aţađýlýk insan hakkýnda
sorulunca ţöyle buyurmuţtur: “Ţarap içen ve tambur
çalan kimsedir.”[1688]
8636. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Aţađýlýk
insanlar baţa geçince ümit oklarý taţa çarpar.”[1689]
8637. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Devletlerin
zevali aţađýlýk insanlarý (devlet iţlerinde) çalýţtýrmakladýr.”[1690]
8638. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Reislerin
yokluđu aţađýlýk insanlarýn riyasetinden daha iyidir.”[1691]
8639. Ýmam Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Aţađýlýk
insanlarýn arasýna karýţma; zira aţađýlýk insandan hiçbir hayýr gelmez.”[1692]
8640. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Aţađýlýk
insalarla oturup kalkmak kalpleri ađýr hasta kýlar.”[1693]
8641. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Aţađýlýk
insanlarla çekiţmek büyükleri kötüler.”[1694]
Ţeyh Saduk (r.a) el-El-Fakih adlý kitabýnda
Ýmam’ýn, (a.s) “Aţađýlýk insanlarýn arasýna karýţmaktan
sakýn, zira aţađýlýk insandan hiç bir hayýr gelmez” sözünü naklettikten
sonra ţöyle yazmaktadýr: Aţađýlýk insanýn anlamý hususunda çeţitli rivayetler
yer almýţtýr: Bazý ribayetlere göre aţađýlýk insan, tambur çalan kimsedir. Bazý
ribayetlere göre kendisine iyilik yapýldýđýnda sevinen, kötülük yapýldýđýnda
ise rahatsýz olmayan kimsedir. Hakeza haksýz yere ve liyakati olmaksýzýn imamet
iddiasýnda bulunan kimse aţađýlýk insan olarak yer almýţtýr. Bütün bunlar
aţađýlýk insanýn özelliklerindendir. Her kimde bu sýfatlardan biri olursa
onunla arkadaţlýk etmekten sakýnmak gerekir.” [1695]
8642. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Beyinsizlikten
sakýn. Zira beyinsizlik arkadaţlarý ürkütür.”[1696]
8643. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Beyinsizlik
sövgünün anahtarýdýr.”[1697]
8644. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Beyinsizlik
kötülüđü celbeder.”[1698]
8645. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Beyinsizliđi
terket. Zira beyinsizlik insan için bir ayýp ve utançtýr.”[1699]
8646. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Cehaletin
silahý beyinsizliktir.”[1700]
8647. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Beyinsizlik
günahtýr.”[1701]
8648. Ýmam Ali (a.s) Cemel savaţýndan sonra
Basra ehlini kýnayarak ţöyle buyurmuţtur: “Topraklarýnýz
suya yakýndýr ama göđe uzaktýr. Akýllarýnýz
hafif ve düţünceleriniz ise beyinsizcedir.”[1702]
8649. Ýmam Ali (a.s) Basra ehline yazdýđý bir
mektubunda ţöyle buyurmuţtur: “Eđer helake
sürükleyen iţler, zayýf ve zalimane düţünceler sizi hataya düţürüp bana
muhalefet ettirerek savaţa sürüklerse, bilin ki ben ordumu hazýrlamýţ, savaţ
için atýma binmiţim.”[1703]
8650. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Beyinsizce
hareketin kendisinden yukarýdakine helak edici ahmaklýktýr. Ve kendinden
aţađýdakine ise utanç verici bir ţeydir. Ayný mertebede olana karţý
beyinsizliđin iki horozun birbirine girmesi ve iki köpeđin bođuţmasý gibidir.
Neticede her ikisi de yaralanmaz. Rezil olmuţ ve yenilmiţ bir ţekilde
birbirinden ayrýlýrlar. Bu ne hikmetli bir iţtir ve ne de akýllýca bir iţtir.
Bazen de karţý taraf sana yumuţak davranýrda saygýn ve ađýr olur. Sen ise hafif
ve kýnanmýţ olursun.”[1704]
8651. Ýmam Hadi (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Zalim
bir hakim hilmi sebebiyle neredeyse bađýţlanýr. Haklý olan beyinsiz ise
beyinsizliđi ile neredeyse hakkýnýn nurunu söndürür.”[1705]
8652. Lokman (a.s) ođluna öđüt vererek ţöyle
buyurmuţtur: “Ey ođulcađýzým! Ţüphesiz ki beyinsiz
insan için öđüt, yaţlý insanýn yüksek bir tepeye çýkmasý kadar zor ve ađrýdýr.”[1706]
Kur’an:
“Kendini sefih
ve akýlsýz kýlandan baţkasý Ýbrahim'in dininden yüz çevirmez. Andolsun ki,
dünyada onu seçtik, ţüphesiz o, ahirette de salihlerdendir.”[1707]
8653. Ýmam Hasan (a.s) beyinsizlik hakkýnda
sorulunca ţöyle buyurmuţtur: “Beyinsizlik aţađýlýk
insanlara uymak ve günahlarla arkadaţ olmaktýr.”[1708]
8654. Ýmam Bakýr (a.s) Allah-u Teala’nýn “Mallarýnýzý
beyinsizlere vermeyin” ayeti hakkýnda ţöyle
buyurmuţtur: “Her kim ţarap içerse beyinsizdir.”[1709]
8655. Ýmam Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Beyinsizlik
de bir tür aţađýlýktýr. Beyinsiz insan elinin altýndakilere zorbalýk eder,
üstündekilere ise boyun eđer.”[1710]
8656. Abdullah b. Sinan ţöyle diyor: “Babam
benim yanýmda Ýmam Sadýk’a (a.s), aziz ve celil olan Allah’ýn, “Gücüne
eriţince” ayeti hakkýnda soru sorunca Ýmam (a.s) ţöyle buyurdu: “Maksat
ihtilam olmaktýr... Elbette beyinsiz veya zayýf olursa o baţka.” Babam,
“Beyinsiz kimdir? diye sorunca Ýmam ţöyle buyurdu: “Beyinsiz bir dirhemlik malý
kat kat pahalý alan kimsedir.” Babam, “Zayýf kimdir?” diye sorunca ţöyle
buyurdu: “Zayýf ise aptal olan kimsedir.”[1711]
8657. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hikmet
sahibi insan için en sýkýcý zaman muhatabýnýn beyinsiz olduđu andýr.”[1712]
8658. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her
kim beyinsizce çirkin iţleriyle seni öfkelendirirse sen de güzel sabýr ameliyle
onu öfkelendir.”[1713]
8659. Ýmam Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Beyinsiz
insandan yüz çevirerek ve ona cevap vermeyi terk ederek mukabelede bulun ki
insanlar senin tarafýný tutsun. Zira her kim beyinsiz insana cevap verir ve
aynýsý ile mukabelede bulunursa ateţe odun atmýţ olur.”[1714]
8660. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her
kim bir beyinsizi kýnarsa kendisini sövgüye maruz kýlmýţ olur.”[1715]
8661. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Beyinsiz
insaný acý sözden baţka bir ţey dođrultamaz.”[1716]
bak. Mükafat, 3502. bölüm
8662. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Hilim
ve yumuţaklýk beyinsiz insanýn ađzýný kapar..”[1717]
8663. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Beyinsiz
insana karţý yumuţak davranýrsan onu üzmüţ olursun. O halde onun karţýsýnda
yumuţak davranarak hüznünü artýr.”[1718]
8664. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Beyinsiz
insanýn karţýsýnda yumuţak davranmakla ona karţý dostlar çođalýr.”[1719]
8665. Ýmam Ali
(a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Beyinsiz insan karţýsýnda
yumuţak ol ki ona karţý dostlarýn çođalsýn.”[1720]
8666. Ýmam Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ýnsanlar
için yumuţaklýk arzu etmeye en müstahak olan kimse beyinsizliklerinin
bađýţlanmasýna ihtiyaç duyan kimsedir.”[1721]
8667. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Beyinsiz
insandan sadece karţýsýnda yumuţak davranmakla intikam alýnýlabilinir.”[1722]
bak. el-Mir’a, 3687. bölüm
8668. Ýmam Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ţüphesiz
Allah Tebarek ve Telaa yanan bir ciđeri serinletmeyi sever. Her kim susuz bir
hayvanýn veya onun dýţýndaki bir canlýnýn ciđerini suvarýrsa Allah kendi
gölgesinden baţka hiç bir gölgenin bulunmadýđý bir günde onu arţýnýn gölgesinde
tutar.”[1723]
8669. Ýmam Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “En
iyi sadaka susamýţ bir ciđere su vermektir. Her kim bir hayvan veya onun
dýţýnda bir canlýnýn yanan ciđerini suvarýrsa aziz ve celil olan Allah hiç bir
gölgenin olmadýđý bir günde ona gölge verir.”[1724]
8670. Resulullah (s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Susuz
bir ciđeri suvarmanýn sevabý vardýr.”[1725]
bak. Vesail’uţ-Ţia, 6/330, 49. bölüm
8671. Resulullah (s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Eđer
erkek eţine su içirirse ecri vardýr.”[1726]
8672. Ýmam Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her
kim susuz insana su içirirse Allah ona cennetteki mühürlenmiţ ţaraptan içirir.”[1727]
8673. Ýmam Sadýk (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her
kim su bulunan bir yerde birine su içirirse bir köle azad etmiţ gibidir. Her
kimde su bulunmayan bir yerde su içirirse bir insaný diriltmiţ gibidir. Her
kimde bir insaný diriltirse bütün insanlarý diriltmiţ gibidir.”[1728]
8674. Ýmam Seccad (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Her
kim susuz bir mümine su verirse Allah ona cennetteki mühürlenmiţ ţaraptan
içirir.”[1729]
8675. Ýmam Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Kýyamet
günü hesabý görülen ilk ţey (susuz insana) verilen suyun
sadakasýdýr (sevabýdýr).”[1730]
8676. Resulullah (s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Günahlarýn
çođalýnca sürekli (susuz insanlara) su ver.”[1731]
bak. el-Cennet, 550. bölüm
8677. Resulullah (s.a.a) ţöyle buyurmuţtur: “Bir
gruba su veren kimse en sonda su içmelidir.”[1732]
8678. Resulullah (s.a.a) ţöyle buyurmuţtur:
“Bir topluluđun efendisi onlara hizmet edendir. Onlara su vereni ise en sonda
su içendir.”[1733]
237. Konu
es-Sukr
Sarhoţluk
F Vesail’uţ-Ţia,
18/465, ebvab-u had’il Muskir
F Kenz’ul-Ummal,
5/471, had’ul-Hamr
F Kenz’ul-Ummal,
5/510, Huk’ul Muskir
bak.
F 136.
konu, el-muhaddir; 150. konu, el-hamr; el-Ma’ruf (2); 2710. bölüm
8679. Resulullah (s.a.a) ţöyle buyurmuţtur:
“Sarhoţ edici her ţeyden sakýnýn. Ţüphesiz her sarhoţ edici ţey haramdýr.”[1734]
8680. Ýmam Bakýr (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Çođu
sarhoţ edici olan ţeyin azý da haramdýr.”[1735]
8681. Resulullah (s.a.a) ţöyle buyurmuţtur:
“Sarhoţ edici her içecek haramdýr.”[1736]
8682. Resulullah (s.a.a) ţöyle buyurmuţtur:
“Her sarhoţ edici ţey haramdýr.”[1737]
Kur’an:
“Senin hayatýna
andolsun ki, onlar sarhoţluklarý içinde bocalayýp duruyorlar.”[1738]
8683. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Sarhoţ
edici ţeyler dört çeţittir: Ţarap sarhoţluđu, servet sarhoţluđu, uyku
sarhoţluđu ve saltanat sarhoţluđu.”[1739]
8684. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Akýllý
insana mal sarhoţluđundan, kudret sarhoţluđundan, ilim sarhoţluđundan, övgü
sarhoţluđundan ve gençliđin sarhoţluđundan korumasý yakýţýr. Zira bunlardan her
biri aklý yok eden ve vakarý küçülten
aţađýlýk rüzgarlarýdýr”[1740]
8685. Resulullah (s.a.a) ţöyle buyurmuţtur:
“Ey Ýbn-i Mes’ud! Günahýn sarhoţluđundan sakýn. Zira günah da ţarap gibi sarhoţ
edicidir. Hatta günahýn sarhoţluđu daha ţiddetlidir. Allah-u Teala ţöyle
buyurmuţtur: “Dilsizdirler sađýrdýlar ve kördürler. Dolayýsýyla onlar geri
dönmezler.”[1741]
8686. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Servet
sarhoţluđundan Allah’a sýđýnýn ki servetin sarhoţu olan kimse çok geç ayýlýr.”[1742]
8687. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Gaflet
ve aldanýţ sarhoţluđu diđer ţeylerin sarhoţluđundan daha geç gider.”[1743]
8688. Ýmam Sadýk (a.s) Allah-u Teala’nýn “Sarhoţ
olduđunuz müddetçe namaza yaklaţmayýn” ayeti hakkýnda ţöyle
buyurmuţtur: “Buradaki sarhoţluk uykudur.”[1744]
8689. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Herkim
cehalet sebebiyle çok çekiţirse hakký görme körlüđü devam eder. Her kimde hak
yoldan saparsa kötülük gözüne iyilik ve iyilik de gözüne kötülük gelir.
Sapýklýk sarhoţluđundan sarhoţ olur.”[1745]
8690. Ýmam Ali (a.s) gelecekteki olaylarý
haber verdiđi bir hutbesinde ţöyle
buyurmuţtur: “O öyle bir zamandýr ki ţaraptan deđil,
nimet ve sefa içinde yüzdüđünüzden dolayý sarhoţ olursunuz.”[1746]
8691. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Adeta
ölümün zorluđuna ve sarhoţluđun ţaţkýnlýđýna düçar olmuţsunuz.”[1747]
8692. Ýmam Ali (a.s) dünyaya aldananlar
hakkýnda ţöyle buyurmuţtur: “Ölümün sarhoţluđu ve
kaybettiklerinin hasreti onlarý çepeçevre kuţatmýţtýr.”[1748]
8693. Ýmam Ali (a.s) ţöyle buyurmuţtur: “Ey
dinleyen! Sarhoţluktan ayýl, gafletinden uyan, çok acele etme. Ümmi nebinizin
(s.a.a) diliyle sana gelen kaçýnýlmaz ve olacađý muhakkak ţeyleri düţün.”[1749]
Tövbeden
Sonra Mürtedin Durumu
Küfür
ve Ýrtidada Sebep Olan Ţeyler
“Ţüphesiz
rýzýklandýran da, güç ve kuvvet sahibi olan da Allah'týr.”
Rýzkýn
Azalma ve Çođalma Hikmeti
Rýzký
Arayana Rýzkýn Garantilenmesi
Garantilenmiţ
Rýzýk Sizi Farzlardan Alýkoymasýn
Rýzkýn
Taktir Edildiđine Ýman Etmenin Faydasý
Rýzýk
Taleb Etmede Ilýmlý Olmaya Teţvik
Beklemediđi
Yerden Rýzýklanan Kimse
Rýzkýn
Ertelenmesi Esnasýnda Yapýlmasý Gereken Ţey
Rýzký
Ulaţtýran ve Arttýran Sebepler
Helal
Rýzýk Talep Etmek Farzdýr
Baţkalarýna
Yük Olmak ve Ailesini Zayi Etmekten Sakýnmak
Rýzýklarýn
Takdiri Helal Yoldandýr
Helal
Rýzýk Seçilmiţ Ýnsanlarýn Azýđýdýr
Yeterli
Kadarýyla Kifayet Etmek
Herkesin
Elçisi Aklýnýn Göstergesidir
Rüţvet
Veren, Alan ve Aracý Olaný Kýnama
Allah’a
Ýtaatin Baţý Hoţnutluktur
Hoţnutluk
Yakinin En Üstün Derecesidir
Allah’ýn
Rýzasý ve Kaderden Razý Olmak
Allah’ýn
Hoţnutluđunun Niţaneleri
Yaratýklarýn
Hoţnutluđu ve Yaratýcýnýn Hoţnutsuzluđu
Ýnsanlarýn
Hoţnutluđunu Elde Etmenin Zorluđu
Ţüphesiz
Allah Yumuţaktýr ve Yumuţak Huylu Kimseleri Sever
Yumuţak
Davran ki Sana da Yumuţak Davranýlsýn
Meleklerin
ve Beden Organlarýnýn Murakabesi/Nezareti
Allah’ý
Göz Önünde Bulundurmaya Teţvik
Zamanlara
Dikkat etmeyi Önemsemek
Saat
ve Vakitlerin Bölüţtürülmesi
Amelin
Hayýrla Baţlayýp Hayýrla Sonuçlanmasý
Allah
Resulünün Ramazan Ayýna Yöneldiđinde Okuduđu Hutbeler
Ramazan
Ayýnda Ţeytanlarýn Zincire Vuruluţu
Ramazan
Ayýnda Allah’ýn Bađýţlamasý
Allah’ýn
Fazlýna Rehin Düţenler
Çiftçilik
ve Ađaç Ekiminin Müstahap Oluţu
Zekat
Vermeyen Kimsenin Kafir Oluţu
Belirli
Bir Hak Zekattan Ayrýdýr
Zinanýn
Haram Oluţunun Hikmeti
Bedenin
Her Organýnýn Zinadan Nasibi Vardýr
Dünyayý
Talep Etmenin Zararlarý
Evlenen
Kimse Dininin Yarýsýný Korumuţtur
Evliliđi
Terk Etmekten Sakýndýrmak
Din
Kardeţleri Evlendirmenin Sevabý
Kýzlarý
Çabuk Evlendirmeye Teţvik
Evlilikte
Kadýnýn Dindar Olmasýna Önem Vermek
Evlilikte
Dindar Erkekle Evlenmenin Önemi
Nutfeleriniz
Ýçin Ýyi Seçim Yapýn
Mümin
Kadýn Mümin Erkeđin Dengidir
Kadýnýn
Kötü Ahlakýna Sabretmek
Erkeđin
Kötü Ahlakýna Sabretmek
Allah’a
Günah Hususunda Kadýna Ýtaat
Ailesinin
Geçimini Temin Etmekte Riayet Edilmesi Gerekenler
Adem’in
Ýki Çocuđunun Evliliđi
Düđün
Davetini Kabul Etmenin Adabý
Allah
Ýçin Karţýlýklý Ziyarete Teţvik
Allah
Ýçin Ziyaret Etmenin Sevabý
Dini
Korumada Kardeţleri Ziyaretin Rolü
Kardeţlerle
Görüţmenin Meyveleri
Kötülerle
Görüţmekten Sakýnmak
Peygamberi
(s.a.a) Ziyaret Etmek
Ýmam
Ali’yi (a.s) Ziyaret Etmek
Resulullah’ýn
Kýzý Fatýma’nýn (a.s) Ziyareti
Ýmam
Hüseyin’in (a.s) Ziyareti
Ýmam
Sadýk’ýn Hüseyin’in (a.s) Ziyaretçilerine Duasý
Baki
Mezarlýđýndaki Ýmamlarýn Ziyareti
Ýmam
Askeri ve Ýmam Ali Naki’nin (a.s) Ziyareti
Ýmam
Kazým’ýn (a.s) Kýzý Fatýma’nýn Ziyareti
Seyyid
Abdulazim Hasani’nin (a.s) Ziyareti
Salihlerin
Kabirni Ziyaret Etmek
Kötü
Ameli Kendisine Süslü Gösterilenler
Kulak,
Göz ve Kalbin Sorumluluđu
Beni
Kaybetmeden Önce Bana Sorun
Bilmediđin
Sorularýn Cevabý (1)
Bilmediđin
Sorularýn Cevabý (2)
Ýnsanlardan
Bir Ţey Dilemekten Sakýnmak
Allah’tan
Baţkasýndan Bir Ţey Dilemekten Sakýnmak
Ýstemeyi
Terk Etmek ve Cenneti Garantilemek
Ýnsanlardan
Bir Ţey Dilemek Fakirliđin Anahtarýdýr
Fakirliđini
Ýzhar Etmeyi Kýnamak
Ýnsanlardan
Bir Ţey Dilemenin Caiz Olduđu Hususlar
Ýhtiyacý
Olmadýđý Halde Bir Ţey Dilemekten Sakýndýrmak
Ýnsanlardan
Müstađni Olmaya Teţvik
Ehli
Olmayandan Bir Ţey Dilemek
Bir
Ţey Dileyen Kimseyi Reddetmekten Sakýnmak (1)
Bir
Ţey Dileyen Kimseyi Reddetmekten Sakýnmak (2)
Bir
Ţey Dileyen Kimseyi Reddetmekten Sakýnmak (3)
Reddedilmesi
Dođru Olmayan Kimse
Beyt’ül-Mal’dan
Ýnfak Etme Yollarý
Ýnsanlardan
Bir Ţey Dilemek (Çeţitli)
Peygamberlere
ve Vasilerine Söven Kimsenin Cezasý
Secde
Gösteriţinde Bulunmayý Kýnamak
Yerden
Baţkasýna Secdenin Caiz Olmadýđýnýn Delili
Ýmam
Hüseyin’in (a.s) Toprađýnýn Üzerine Secde Etmek
Cami
Komţuluđu ve Camide Namaz Kýlmak
Boynunda
Bir Kul Hakký Olanýn Camiye Gitmesi
Mescitlere
Gidip Gelmenin Neticesi
Harud
ve Marud’dan Daha Sihirbaz
Cömertlik
Peygamberlerin Huyudur
Cömert
Ýnsanýn Yiyeceđi ve Yedirmesi
Ölüm
Anýnda Cömert Olan Cimriyi Kýnamak
Sýrrýn
Söylenmemesi Gereken Kimseler
Bir
Mümini Sevindiren Resulullah’ý Sevindirmiţtir
Bir
Mümini Sevindiren Allah’ý Sevindirmiţtir (1)
Bir
Mümini Sevindiren Allah’ý Sevindirmiţtir (2)
Müminin
Kalbinden Hüznü Gidermenin Sevabý
Hýrsýzlýk
Cezasý Verilmeyen Kimse
Mutluluk
ve Mutsuzluđun Sebepleri
Saadet
Hususunda Yeterli Olan Ţey
Yolculukta
Mürüvvet Sahibi Olmak
Beyinsiz
Ýnsana Davranýţ Adabý
Beyinsiz
Ýnsanýn karţýsnda Sabretmek
Sarhoţ
edici ţeylerin Çeţitleri
[1] Al-i Ýmran suresi,
144. ayet
[2][2] Kenz’ul-Ummal,
31113
[3] Sahih-u Muslim,
2294
[4] Nehc’ul-Belađa,
150. hutbe
[5] a.g.e. 32. mektup
[6] a.g.e. 58. hutbe
[7] Bakara Suresi, 217.
ayet
[8]
Mustedrek’ul-Vesail, 18/163/22394
[9] el-Kafi, 7/256/1
[10] el-El-Fakih,
3/152/3552
[11] Kenz’ul-Ummal, 1474
[12]
Mustedrek’ul-Vesail, 17/145/20994
[13] a.g.e. 18/163/22395
[14] a.g.e. 17/145/20993
[15]a.g.e. 12/160/13778
[16] et-Tehzib,
5/459/1597
[17] Uyun-u
Ahbar’ir-Rýza (a.s), 1/114/1
[18] a.g.e. 1/115/3
[19] Cebir, insanýn iradesinin
olmadýđýný söyleyen, tefviz ise her ţeyin insana býrakýldýđýný iddia eden
ekoldür.
[20] a.g.e. s. 124/17
[21] a.g.e. 2/202/1
[22] Sevab’ul-A’mal,
255/2
[23] el-Kafi, 2/386/10
[24] a.g.e. 1/188/12
[25]
el-Gaybet’un-Nu’mani, 86/17
[26] Zariyat Suresi, 58.
ayet
[27] el-Bihar, 103/21/12
[28] el-Hisal, 122/114
[29] el-Bihar, 5/146/2
[30] Ýsra suresi, 30.
ayet
[31] Kasas suresi, 82.
ayet
[32] Sebe suresi,
36.ayet
[33] Nehc’ul-Belađa, 23.
hutbe
[34] Gurer’ul-Hikem,
10383
[35] Nehc’ul-Belađa, 90.
hutbe
[36] Ţura suresi, 27.
ayet
[37] Nahl suresi, 71.
ayet
[38] Nisa suresi, 32.
ayet
[39] Nehc’ul-Belađa, 91.
hutbe
[40] a.g.e. 93. hikmet
[41] Ankebut suresi, 60.
ayet
[42] Hud suresi, 6. ayet
[43] Emali es-Seduk,
264/9
[44] Nehc’ul-Belađa,
185. hutbe
[45] a.g.e.
[46] a.g.e. 91. hutbe
[47]
Sahifet’us-Seccadiye, 19, 1. dua
[48] El-Ýrsad, 1/303
[49] Tuhef’ul-Ukul, 361
[50] Emali’el-Mufid,
172/1
[51] el-Bihar, 77/187/10
[52] a.g.e. 78/374/22
[53] Nehc’ul-Belađa,
114. hutbe
[54] el-Bihar, 103/33/63
[55] a.g.e. s. 35/69
[56] Emali’el-Mufid,
207/39
[57] el-Bihar, 77/68/7
[58] Nehc’ul-Belađa,
396. hikmet
[59] a.g.e. 72. mektup
[60] Emali’es-Seduk,
16/5
[61] Cami’ul-Ahbar,
294/802
[62] el-Bihar, 44/374
[63] a.g.e. 103/34/63
[64] Ţerh-i
Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 3/160
[65] el-Bihar, 72/50/62
[66] Gurer’ul-Hikem,
7607
[67] el-Kafi, 2/74/2
[68] el-Bihar, 77/206/1
[69] Nehc’ul-Belađa,
393. hikmet
[70] el-Bihar, 103/26/32
[71] a.g.e. 78/106/4
[72] a.g.e. 103/33/63
[73] Gurer’ul-Hikem,
1408
[74] Mekarim’ul-Ahlak,
2/377
[75] Cami’ul-Ahbar,
294/799
[76] Nehc’ul-Belađa,
356. hikmet
[77] Kenz’ul-Ummal, 507
[78] Nehc’ul-Belađa,
379. hikmet
[79] a.g.e. 431. hikmet
[80] a.g.e. 31. mektup
[81] Nur’us-Sakaleyn,
5/355/36
[82] el-Kafi, 5/83/1
[83] Nur’us-Sakaleyn,
5/354/34
[84] Kenz’ul-Ummal, 5684
[85] el-Fakih,
3/166/3612
[86] Nur’us-Sakaleyn,
5/355/38
[87] a.g.e. s. 357/46
[88]
Sahifet’us-Seccadiye, 87, 20. dua
[89] Mekarim’ul-Ahlak,
2/356
[90] el-Bihar, 77/67/6
[91] a.g.e. s. 22/6
[92] Emali et-Tusi,
300/593
[93] el-Bihar, 78/319/3
[94] a.g.e. 81/195/52
[95] el-Kafi, 2/59/9
[96] Uyun-u
Ahbar’ir-Rýza (a.s), 2/46/171
[97] el-Bihar, 77/270/1
[98] a.g.e. 78/201/29
[99] Kenz’ul-Ummal, 9325
[100] Ýsra suresi, 12.
ayet
[101] Muzzemmil suresi,
20. ayet
[102] el-Bihar, 5/147/5
[103] a.g.e. 84/323/11
[104] el-Kafi, 2/138/3
[105] a.g.e. 2/138/4
[106] Emali’et-Tusi,
225/393
[107] el-Bihar, 78/452/20
[108] a.g.e. 69/408/117
[109] a.g.e. 74/81/84
[110] a.g.e. 71/396/77
[111] a.g.e. 77/287/1
[112] Gurer’ul-Hikem,
802-803
[113] el-Bihar, 74/362/17
[114] a.g.e. s. 395/22
[115] a.g.e. 75/172/8
[116] a.g.e. 76/60/14
[117] Kenz’ul-Ummal,
44154
[118] el-Bihar, 77/176/10
[119] Nehc’ul-Belađa,
137. hikmet
[120] el-Bihar, 96/14/27
[121] a.g.e. 103/21/18
[122] el-Kafi, 2/270/8
[123] Emali’es-Seduk,
350/1
[124] Tuhef’ul-Ukul, 372
[125] el-Bihar, 103/9/37
[126] a.g.e. s. 13/59
[127] a.g.e. 78/339/29
[128] Sevab’ul-A’mal,
200/1
[129] a.g.e. 215/1
[130] el-Bihar, 103/8/31
[131] Kenz’ul-Ummal, 9215
[132] a.g.e. 9200
[133] el-Bihar, 72/49/60
[134] Cami’ul-Ahbar,
389/1079
[135] Kenz’ul-Ummal, 9203
[136] a.g.e. 9204
[137] a.g.e. 9205
[138] Cami’ul-Ahbar,
390/1085
[139] a.g.e. h. 1087
[140] a.g.e. h. 1086
[141] a.g.e. h. 1088
[142] el-Kafi, 5/74/2
[143] el-Bihar, 103/16/70
[144] el-Fakih,
3/163/3595
[145] Bihar, 78/381/1
[146] a.g.e. 103/13/62
[147] a.g.e. h. 61
[148] Nehc’ul-Belađa, 31.
mektup
[149] el-Kafi, 5/74/3
[150] el-Bihar, 5/147/6
[151] Ţerh-i
Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 3/160
[152] Kenz’ul-Ummal, 9212
[153] el-Bihar, 75/172/9
[154] el-Kafi, 5/89/1
[155] a.g.e. 2/140/2
[156] a.g.e. 2/140/3
[157] Mekarim’ul-Ahlak,
2/369
[158] Kenz’ul-Ummal, 6096
ve bak. 6095
[159] a.g.e. 6097
[160] el-Bihar, 77/167/4
[161] a.g.e. 95/297/11
[162]
Sahifet’us-Seccadiye, 81
[163] a.g.e. s. 86
[164] a.g.e. s. 87/20.
dua
[165] Emali’es-Seduk,
395/1
[166] Nehc’ul-Belađa,
371. hikmet
[167] el-Bihar, 72/54/85
[168] Cami’ul-Ahbar,
391/1091
[169] a.g.e. h. 1092
[170] a.g.e. s. 392/1093
[171] Kenz’ul-Ummal,
38286
[172] Nehc’ul-Belađa,
301. hikmet
[173] Gurer’ul-Hikem,
5436
[174] a.g.e. 5437
[175] a.g.e. 4312
[176] Kenz’ul-Ummal,
14927
[177] Sunen-uEbi Davud,
2761
[178] Nehc’ul-Belađa, 79.
mektup
[179] a.g.e., 131. hutbe
[180] Mekarim’ul-Ahlak,
2/327
[181] el-Bihar, 104/273/5
[182] a.g.e. 103/53/20
[183] el-Kafi, 7/409/2
[184] el-Bihar,
104/274/12
[185] Mean’il-Ahbar,
211/1
[186] Kenz’ul-Ummal,
15078
[187] a.g.e. 15079
[188] a.g.e. 15080
[189] a.g.e. 14495
[190] a.g.e. 15077
[191] Bakara suresi, 233.
ayet
[192] Lokman suresi, 14.
ayet
[193] Uyun-u
Ahbar’ir-Rýza (a.s), 2/34/69
[194] el-Kafi, 6/44/10
[195] Kurb’ul-Ýsnad,
93/312
[196] el-Kafi, 6/44/12
[197] a.g.e. h. 13
[198] el-Bihar, 103/323/9
[199] a.g.e. s. 324/20
[200] a.g.e. s. 323/13
[201] Mekarim’ul-Ahlak,
1/507/1760
[202] el-Kafi, 6/43/5
[203] a.g.e. 6/44/11
[204] a.g.e. h. 14
[205] Vesail’uţ-Ţia,
15/187/1
[206] Mucadele suresi,
22. ayet
[207] Beyine suresi, 8.
ayet
[208] el-Bihar, 78/106/6
[209] a.g.e. 71/157/75
[210] Nehc’ul-Belađa, 4.
hikmet
[211] Muheccet’ul-Beyza,
5/104
[212] Uyun-u
Ahbar’ir-Rýza (a.s), 2/53/204
[213] Nehc’ul-Belađa,
213. hikmet
[214] a.g.e. 69. hikmet
[215] Gurer’ul-Hikem,
4058
[216] el-Bihar, 82/133/16
[217] a.g.e. 71/139/28
[218] a.g.e. s. 158/75
[219] el-Kafi, 2/128/4
[220] et-Temhis, 60/131
[221] el-Bihar, 82/134/17
[222] a.g.e. 43/351/25
[223] a.g.e. 78/217/93
[224] Miţkat’ul-Envar, 18
[225] Gurer’ul-Hikem,
3247
[226] a.g.e. 3723
[227] a.g.e. 9901
[228] el-Bihar, 69/373/19
[229] a.g.e. 71/158/75
[230] Gurer’ul-Hikem,
3085
[231] a.g.e. 6993
[232] a.g.e. 728
[233] el-Bihar, 82/142/26
[234]
Mustedrek’ul-Vesail, 2/412/2331
[235] el-Bihar, 71/159/75
[236] a.g.e. 102/168/6
[237] Emali’es-Seduk,
363/9
[238] el-Bihar, 77/169/6
[239] a.g.e. 78/192/6
[240] a.g.e. 69/368/4
[241] Gurer’ul-Hikem, 759
[242] el-Bihar, 71/139/27
[243] a.g.e. s. 159/75
[244] a.g.e. 78/54/99
[245] Gurer’ul-Hikem,
2243
[246] Nehc’ul-Belađa,
349. hikmet
[247] Gurer’ul-Hikem, 410
[248] a.g.e. 9909
[249] a.g.e. 3397
[250] a.g.e. 8960
[251] el-Bihar, 78/202/33
[252] a.g.e. 71/139/26
[253] Gurer’ul-Hikem,
3432
[254] Muheccet’ul-Beyza,
8/90
[255] Tevbe suresi, 72.
ayet
[256] Al-i Ýmran suresi,
162. ayet
[257] el-Bihar, 78/81/74
[258] a.g.e. 70/78/13
[259] a.g.e. s. 312/11
[260] a.g.e. 78/136/13
[261] el-Hisal, 209/31
[262] Nehc’ul-Belađa,
183. hutbe
[263] a.g.e.
[264] Nehc’ul-Belađa,
129. hutbe
[265] Gurer’ul-Hikem,
5410
[266] el-Bihar, 82/134/17
[267] a.g.e. s. 143/26
[268] a.g.e. 70/26/29
[269] Tuhef’ul-Ukul, 40
[270] Gurer’ul-Hikem,
6344
[271] el-Bihar, 77/28/6
[272] el-Kafi, 2/372/2
[273] el-Bihar, 71/182/41
[274] a.g.e. s. 208/17
[275] Emali’et-Tusi,
29/31
[276] el-Bihar,
77/156/132
[277] a.g.e. s. 178/10
[278] a.g.e. 73/393/7
[279] a.g.e. 75/380/42
[280] Emali’es-Seduk,
91/3
[281] el-Bihar, 77/234/3
[282] Al-i Ýmran suresi,
159. ayet
[283] Hicr suresi, 88.
ayet
[284] Furkan suresi, 63.
ayet
[285] el-Kafi, 2/119/4
[286] a.g.e. h. 6
[287] Kenz’ul-Ummal, 5367
[288] el-Bihar, 71/349/19
[289] el-Kafi, 2/120/11
[290] a.g.e. h. 13
[291] Gurer’ul-Hikem,
1497
[292] el-Kafi, 2/120/15
[293] Ţerh-i
Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 6/339
[294] a.g.e.
[295] Emali’es-Seduk,
28/4
[296] Emali’et-Tusi,
521/1150
[297] Gurer’ul-Hikem, 294
[298] a.g.e. 6114
[299] Nehc’ul-Belađa, 46.
mektup, Gurer’de, 2385
[300] Nehc’ul-Belađa, 31.
mektup
[301] Gurer’ul-Hikem,
3878
[302] a.g.e. 6473
[303] a.g.e. 7504
[304] a.g.e. 975
[305] a.g.e. 2302
[306] Nehc’ul-Belađa,
183. hutbe
[307] a.g.e.
[308] a.g.e. 23. hutbe
[309] el-Kafi, 2/120/14
[310] a.g.e. s. 119/5
[311] a.g.e. s. 120/12
[312] Kenz’ul-Ummal, 5363
[313] a.g.e. 5370
[314] el-Kafi, 2/118/2
[315] a.g.e. h. 1
[316] Gurer’ul-Hikem,
7296
[317] Nehc’ul-Belađa, 69.
mektup
[318] el-Kafi, 2/87/5
[319] Kenz’ul-Ummal, 5348
[320] el-Kafi, 2/86/1
[321] a.g.e. s. 119/7
[322] a.g.e. s. 120/16
[323] el-Bihar, 78/128/11
[324] Gurer’ul-Hikem, 902
[325] a.g.e. 1746
[326] a.g.e. 1778
[327] a.g.e. 2187
[328] el-Bihar,
78/269/109
[329] a.g.e. 73/386/6
[330] a.g.e. 75/352/62
[331] Nehc’ul-Belađa, 31.
mektup
[332] Ahzap suresi, 52.
ayet
[333] Nisa suresi, 1.
ayet
[334] Hud suresi, 93.
ayet
[335] Ýkbal’ul-A’mal,
3/336
[336] Kaf suresi, 18.
ayet
[337] Nehc’ul-Belađa,
157. hutbe
[338] el-Bihar, 5/329/27
[339] Gurer’ul-Hikem,
2429
[340] Kenz’ul-Ummal, 5709
[341] Gurer’ul-Hikem,
10947
[342] el-Kafi, 2/454/5
[343] el-Bihar, 14/289,
293/14
[344] Gurer’ul-Hikem,
5938
[345] el-Bihar, 77/87/3
[346] a.g.e. s. 349/30
[347] Gurer’ul-Hikem,
5205
[348] Nehc’ul-Belađa, 76.
hutbe
[349] el-Bihar, 7/325/20
[350] el-Kafi, 455/12
[351] Tuhef’ul-Ukul, 220
[352] Gurer’ul-Hikem,
6540
[353] el-Kafi, 2/454/4
[354] el-Bihar,
78/277/113
[355] Emali’es-Seduk,
321/4
[356] el-Bihar, 78/327/5
[357] a.g.e. 77/267/1
[358] a.g.e. 78/140/32
[359] Muheccet’ul-Beyza,
8/162
[360] el-Bihar, 78/6/58
[361] el-Hisal, 525/13;
Mean’il-Ahbar, 334
[362] el-Bihar, 78/321/18
[363] a.g.e. 16/150/4
[364] Emali’et-Tusi,
68/99
[365] Gurer’ul-Hikem,
7370
[366] Nehc’ul-Belađa,
390. hikmet
[367] Kenz’ul-Ummal, 5381
[368] Gurer’ul-Hikem,
3641
[369] Nehc’ul-Belađa, 53.
mektup, bak. tüm söze
[370]
es-Sahifet’us-Seccadiye, 41, 6. dua
[371] Kenz’ul-Ummal,
43081
[372] el-Bihar, 5/329/25
[373] a.g.e. 73/124/112
[374] el-Bihar, 77/266/1
[375] el-Kafi, 2/453/2
[376] Muheccet’ul-Beyza,
8/168
[377] a.g.e. s. 170
[378] Bakara suresi, 185.
ayet
[379] Kenz’ul-Ummal,
23688
[380] a.g.e. 22743
[381] el-Bihar, 96/344/8
[382] a.g.e. s. 346/12
[383] a.g.e. 96/347/13
[384] a.g.e. s. 375/63
[385]
es-Sahifet’us-Seccadiye, 165, 44. dua
[386]
es-Sahifet’us-Seccadiye, 175, 45. dua
[387] Emali’es-Seduk,
84/4
[388] a.g.e. 44/1
[389] a.g.e. 56/2
[390] el-Bihar, 96/342/6
[391] a.g.e. s. 348/14
[392] Sevab’ul-A’mal,
90/5
[393] el-Bihar, 96/348/15
[394] bak. Bihar, 96/350,
s. 360, s. 366, s. 372, 97/63
[395] bak. Kenz’ul-Ummal,
8/461 ve s. 467-470
[396] el-Bihar, 74/74/62
[397] Uyun-u
Ahbar’ir-Rýza (a.s), 1/295/53
[398] el-Bihar, 96/362/29
[399] Emali’es-Seduk,
52/2
[400] el-Bihar, 96/342/6
[401] a.g.e. s. 347/13
[402] a.g.e. s. 342/6
[403] Enfal suresi, 60.
ayet
[404] Enfal suresi, 17.
ayet
[405] Fil suresi, 4. ayet
[406] Sahih-i Muslim,
1917
[407] a.g.e. 1919
[408] Kenz’ul-Ummal,
10812
[409] a.g.e. 10841
[410] a.g.e. 10844
[411] a.g.e. 10847
[412] el-Kafi, 5/49/11
[413] a.g.e. s. 50/13
[414] Hadid suresi, 27.
ayet
[415] el-Bihar, 8/170/112
[416] a.g.e. 83/381/49
[417] a.g.e. s. 382/53
[418] a.g.e. 70/115/2
[419] Kenz’ul-Ummal, 4496
[420] Bakara suresi, 283.
ayet
[421] el-Bihar, 103/159/4
[422] a.g.e. s. 158/2
[423] el-Fakih,
3/313/4119
[424] Vesail’uţ-Ţia,
13/123
[425] Muddessir suresi,
38. ayet
[426] Tur suresi, 21.
ayet
[427]- Muddessir suresi, 38. ayet
[428] Nehc’ul-Belađa,
343. hikmet
[429] a.g.e. 183. hutbe
[430] a.g.e. 190. Hutbe
[431] a.g.e. 89. hutbe
[432] a.g.e. 31. mektup
[433] a.g.e. 17. hutbe
[434] a.g.e. 13. hutbe
[435] a.g.e. 45. mektup
[436] a.g.e. 83. hutbe
[437] a.g.e. 226. hutbe
[438] a.g.e. 222. hutbe
[439] a.g.e. 16. hutbe
[440] Ýsra suresi, 85.
ayet
[441] el-Bihar, 61/42/14
[442] a.g.e. s. 40/11
[443] a.g.e. 61/34/7
[444] a.g.e.
[445] et-Tevhid, 402/9
[446] Kenz’ul-Ummal,
24660
[447] a.g.e. 24740
[448] a.g.e. 24741
[449] a.g.e. 25560
[450] Emali’et-Tusi,
411/924
[451] Gurer’ul-Hikem,
2057
[452] Tuhef’ul-Ukul, 189
[453] el-Kafi, 1/271/1
[454] a.g.e. s. 272/2
[455] el-Bihar, 61/40/10
[456] Cami’ul-Ahbar,
488/1360
[457] el-Bihar, 61/43/19
[458] Miţkat’ul-Envar, 34
[459] a.g.e. 184
[460] Gurer’ul-Hikem,
8763
[461] Miţkat’ul-Envar,
184
[462] Gurer’ul-Hikem,
4852
[463] el-Bihar, 72/69/1
[464] Gurer’ul-Hikem,
1633
[465] Tuhef’ul-Ukul, 222
[466] Nehc’ul-Belađa, 5.
hutbe
[467] a.g.e. 220. hutbe
[468] a.g.e. 371. hikmet
[469] Gurer’ul-Hikem,
8947
[470] a.g.e. 1316
[471] a.g.e. 1651
[472] a.g.e. 328-329
[473] a.g.e. 4618
[474] el-Hisal, 64/95
[475] Tuhef’ul-Ukul, 370
[476] el-Bihar, 78/453/21
[477] a.g.e. 81/195/52
[478] Gurer’ul-Hikem,
8305
[479] a.g.e. 7339
[480] Nehc’ul-Belađa, 45.
mektup
[481] Nur’us-Sakaleyn,
4/553/65
[482] Gurer’ul-Hikem, 543
[483] a.g.e. 7625
[484] Nehc’us-Saade,
1/460
[485] el-Ýrsad’ul-Kulup,
201
[486] Gurer’ul-Hikem,
5098
[487] Nehc’ul-Belađa, 53.
mektup
[488] el-Bihar, 1/226/17
[489] Kenz’ul-Ummal,
44176
[490] Gurer’ul-Hikem,
2497
[491] a.g.e. 10899
[492] Tenbih’ul-Havatir,
2/122
[493] Vakýa suresi,
63-67. ayetler
[494] el-Hisal, 323/9
[495] el-Bihar, 103/64/4,
bak. Tüm hadis
[496] el-Kafi, 5/261/6
[497] a.g.e. s. 260/5
[498] a.g.e. s. 261/7
[499] el-Bihar, 103/66/16
[500] Kurb’ul-Ýsnad,
115/404
[501]
Mustedrek’ul-Vesail, 13/460/15893
[502] a.g.e. 13/460/15892
[503] el-Kafi, 5/260/2
[504] a.g.e. h. 1
[505] Mustedrek’ul-Vesail,
13/461/15898
[506] Vesail’uţ-Ţia,
12/25/3
[507] Tevbe suresi, 103.
ayet
[508] Emali’et-Tusi,
522/1157
[509] a.g.e. s. 693/1474
[510] Bakara suresi, 110.
ayet
[511] el-Bihar, 96/12/17
[512] Miţkat’ul-Envar, 46
[513] Vesail’uţ-Ţia,
6/3/1
[514] el-Fakih, 2/8/1580
[515] Ýlel’uţ-Ţerayi,
369/2, bak. Vesail’uţ-Ţia, 6/3/2, 3
[516] Ýlel’uţ-Ţerayi’,
369/1
[517] el-Bihar, 96/28/57
[518] Ýlel’uţ-Ţerayi’,
368/1
[519] el-Fakih, 2/7/1579
[520] el-Bihar, 96/23/54
[521] a.g.e. 78/183/8
[522] Nehc’ul-Belađa,
252. hikmet
[523] el-Bihar, 96/23/56
[524] a.g.e. 78/381/1
[525] el-Kafi, 3/498/6
[526] Vesail’uţ-Ţia,
6/256/5
[527] el-Bihar, 69/393/73
[528] a.g.e. 96/28/57
[529] el-Kafi, 2/374/2
[530] el-Bihar, 73/373/8
[531] a.g.e. 78/60/138
[532] a.g.e. 96/21/50
[533] a.g.e. h. 48
[534] a.g.e. s. 12/15
[535] Fussilet suresi, 7.
ayet
[536] el-Bihar, 96/29/57
[537] el-Hisal, 451/56
[538] el-Bihar, 77/58/3
[539] Sevab’ul-A’mal,
281/7
[540] el-Bihar, 96/8/3
[541] a.g.e. s. 15/29
[542] a.g.e. s. 21/49
[543] Nehc’ul-Belađa,
199. hutbe
[544] Mearic suresi,
24-25. ayetler
[545] el-Kafi, 3/498/8
[546] el-Kafi, 3/501/14
[547] Tevbe suresi, 60.
ayet
[548] el-Kafi, 3/501/16
[549] Vesail’uţ-Ţia,
6/146/8
[550] el-Kafi, 3/500/13
[551] Gurer’ul-Hikem,
5448
[552] a.g.e. 5449
[553] a.g.e. 5450
[554] Nehc’ul-Belađa,
211. hikmet
[555] Gurer’ul-Hikem,
5453
[556] a.g.e. 5454
[557] a.g.e. 5455
[558] a.g.e.5457
[559] a.g.e. 5458
[560] el-Bihar, 78/247/77
[561] Gurer’ul-Hikem,
7301
[562] el-Bihar, 74/223/7
[563] a.g.e. 78/268/182
[564] a.g.e. 96/7/1
[565] a.g.e. 78/99/1
[566] a.g.e. 81/181/28
[567] a.g.e. 78/268/182
[568] Gurer’ul-Hikem,
5452
[569] el-Fakih,
2/183/2085
[570] Vesail’uţ-Ţia,
6/220/4
[571] Bakara suresi, 151.
ayet
[572] Cuma suresi, 2.
ayet ve bak. Al-i Ýmran suresi, 164. ayet
[573] Ţems suresi, 9.
ayet
[574] Naziat suresi, 18.
ayet
[575] Fatýr suresi, 18.
ayet
[576] A’la suresi, 14.
ayet
[577] Nur’us-Sakaleyn,
5/586/8
[578] Tenbih’ul-Havatir,
2/119
[579] Durr’ul-Mensur,
8/484
[580] a.g.e. s. 485
[581] Al-i Ýmran suresi,
77. ayet
[582] Nur’us-Sakaleyn,
1/356/200
[583] a.g.e. s. 357/205
[584] a.g.e. h. 207
[585] a.g.e. s. 356/201
[586] Tenbih’ul-Havatir,
2/121
[587] el-Bihar, 75/211/6
[588] Tuhef’ul-Ukul, 356
[589] el-Bihar, 78/80/66
[590] Gurer’ul-Hikem,
3252
[591] Uyun-u
Ahbar’ir-Rýza (a.s), 2/54/204
[592] Gurer’ul-Hikem,
8028
[593] el-Bihar, 77/213/1
[594] Gurer’ul-Hikem,
2093
[595] a.g.e. 7890
[596] Uyun-u
Ahbar’ir-Rýza (a.s), 2/53/204
[597] Gurer’ul-Hikem,
9054
[598] Tuhef’ul-Ukul, 85
[599] Uyun-u
Ahbar’ir-Rýza (a.s), 2/177/5
[600] Ýsra suresi, 32.
ayet
[601] el-Bihar, 79/19/5
[602] a.g.e. s. 20/9
[603] a.g.e. s. 26/28
[604] Nehc’ul-Belađa,
305. hikmet
[605] el-Bihar, 76/366/30
[606] a.g.e. 79/19/6
[607] Sevab’ul-A’mal,
312/5
[608] el-Bihar, 79/26/27
[609] a.g.e. 76/366/30
[610] a.g.e. 79/24/19
[611] a.g.e. 103/368/2
[612] Nehc’ul-Belađa,
252. hikmet
[613] el-Bihar, 79/22/15
[614] a.g.e. s. 23/18
[615] a.g.e. h. 18
[616] a.g.e. s. 19/4
[617] el-Kafi, 2/374/2
[618] el-Bihar, 79/27/31
[619] et-Tehzib,
3/148/318
[620] Kenz’ul-Ummal,
13026 bak. Tüm söze
[621] Tenbih’ul-Havatir,
1/28
[622] a.g.e. s. 62
[623] Nur suresi, 2. ayet
[624] el-Bihar, 79/33/2
[625] a.g.e. h.
[626] Uyun-u
Ahbar’ir-Rýza (a.s), 2/97/1
[627] el-Kafi, 7/189/1
[628] a.g.e. h. 4
[629] Fatýr suresi, 18.
ayet
[630] Zumer suresi, 7.
ayet
[631] Ýsra suresi, 15.
ayet
[632] En’am suresi, 164.
ayet
[633] Necm suresi, 36-38
[634] Kenz’ul-Ummal,
13091
[635] el-Bihar, 75/279/2
[636] a.g.e. 79/19/3
[637] a.g.e. s. 18/1
[638] el-Hisal, 217/40
[639] el-Bihar, 79/115/9
[640] a.g.e. s. 114/1
[641] Uyun-u
Ahbar’ir-Rýza (a.s), 2/11/24
[642] el-Bihar, 79/24/22
[643] Sevab’ul-A’mal,
265/12
[644] el-Bihar, 79/27/32
[645] Emali’es-Seduk,
238/6
[646] Gurer’ul-Hikem,
2021
[647]
Mustedrek’ul-Vesail, 12/51/13488
[648] el-Bihar, 70/322
[649] Gurer’ul-Hikem,
1713
[650] a.g.e. 550
[651] Nehc’ul-Belađa, 4.
hikmet
[652] el-Bihar, 73/49/20
[653] a.g.e. 73/52/24
[654] a.g.e. 77/96/1
[655]
Mustedrek’ul-Vesail, 12/50/13488
[656] Tuhef’ul-Ukul, 30
[657] el-Bihar, 77/94/1
[658] a.g.e. 13/349/37
[659] Emali’et-Tusi,
181/303
[660] el-Bihar, 40/330/13
[661] Gurer’ul-Hikem, 487
[662] a.g.e. 412
[663] a.g.e. 516
[664] a.g.e. 6098
[665] el-Kafi, 2/128/3
[666] Al-i Ýmran suresi,
153. ayet
[667] Hadid suresi, 23.
ayet
[668] el-Bihar, 78/70/27
[669] a.g.e. 70/317/23
[670]
Sahifet’us-Seccadiye, 91, 21. dua
[671] el-Bihar, 10/120/1
[672] Tenbih’ul-Havatir,
2/114
[673] Tuhef’ul-Ukul, 58
[674] el-Bihar, 77/172/8/
[675] a.g.e. 70/310/4
[676] Kenz’ul-Ummal, 6059
[677] elBihar, 70/310/2
[678] Gurer’ul-Hikem,
1259
[679] a.g.e. 1844
[680] a.g.e. 3086
[681] Ţerh-i
Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 6/230
[682] Tuhef’ul-Ukul, 225
[683] el-Bihar, 70/315/20
[684] Uyun-u
Ahbar’ir-Rýza (a.s), 2/52/199
[685] Tuhef’ul-Ukul, 272
[686] Bihar, 78/37/3
[687] a.g.e. 77/20/4
[688] El-Ýrsad, 1/298
[689] Bihar, 78/349/6
[690] a.g.e. 70/315/20
[691] Tenbih’ul-Havatir,
2/213
[692] Bihar, 78/8/64
[693] a.g.e. 70/320/36
[694] Nehc’ul-Belađa,
113. hutbe
[695] A’lam’ud-Din, 304
[696] Gurer’ul-Hikem,
1120
[697] a.g.e. 2922
[698] a.g.e. 3099
[699]
Mustedrek’ul-Vesail, 12/47/13481
[700] Emali’es-Seduk,
531/2
[701] Gurer’ul-Hikem,
5488
[702] a.g.e. 6987
[703] Tuhef’ul-Ukul, 76
[704] Bihar, 73/64/31
[705] Gurer’ul-Hikem,
8604
[706] a.g.e. 3209
[707] Bihar, 78/159/19
[708] a.g.e. s. 301/1
[709] a.g.e. 377/3
[710] Gurer’ul-Hikem,
2832
[711] a.g.e. 10195
[712] Bihar, 78/320/9
[713] a.g.e. 77/22/6
[714] Gurer’ul-Hikem,
6987
[715] a.g.e. 7000
[716] A’lam’ud-Din, 340
[717] Bihar, 78/136/11
[718] a.g.e. 70/311/10
[719] a.g.e. 77/80/3
[720] a.g.e. s. 163/187
[721] Hilyet’ul-Evliya,
8/135
[722] Bihar, 77/80
[723] a.g.e. 78/63/155
[724] a.g.e. 102/104/2
[725] a.g.e. 73/122/110
[726] a.g.e. 70/56/28
[727] Kenz’ul-Ummal, 1696
ve bak. 1697, 1699, 1221
[728] Tenbih’ul-Havatir,
1/156
[729] Bihar, 70/317/23
[730] Gurer’ul-Hikem,
749-750
[731] a.g.e. 1835
[732] Nehc’ul-Belađa,
391. hikmet
[733] Gurer’ul-Hikem,
2275
[734] a.g.e. 3846
[735] a.g.e. 8816
[736] Bihar, 70/239/7
[737] Ţerh-i Nehc’ul-Belađa-i
Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 6/231
[738] Bihar, 73/49/20
[739] a.g.e. 77/94/1
[740] Tuhef’ul-Ukul, 281
[741] Nehc’ul-Belađa, 31.
hikmet
[742] Gurer’ul-Hikem,
1316
[743] a.g.e. 328-329
[744] Bihar, 77/212/1
[745] Gurer’ul-Hikem,
9734
[746] Bihar, 77/378/1
[747] Nehc’ul-Belađa, 31.
mektup
[748] a.g.e. 371. hikmet
[749] Kenz’ul-Ummal, 6060
[750] Tuhef’ul-Ukul, 358
[751] A’lam’ud-Din, 343
[752] Emali’es-Seduk,
27/4
[753] Nehc’ul-Belađa,
113. hikmet
[754] Bihar, 78/139/22
[755] a.g.e. s. 308/1
[756] a.g.e. 77/80/1
[757] a.g.e. s. 206/1
[758] Gurer’ul-Hikem,
8480-8481
[759] el-Kafi, 2/129/6
[760] Yusuf suresi, 20.
ayet
[761] Gurer’ul-Hikem,
10168
[762] a.g.e. 10984
[763] Nehc’ul-Belađa,
109. hutbe
[764] Muheccet’ul-Beyza,
7/347
[765] Bihar, 78/68/16
[766] Nehc’ul-Belađa, 28.
hikmet
[767] Emali’es-Seduk,
401/2
[768] Bihar, 73/56/28
[769] Gurer’ul-Hikem,
4078-4079
[770] Nur suresi, 32.
ayet
[771] Rum suresi, 21.
ayet
[772] Ra’d suresi, 38.
ayet
[773] Mekarim’ul-Ahlak,
1/449/1541
[774] Bihar, 103/220/18
[775] a.g.e. s. 222/40
[776]
el-Muheccet’ul-Beyza, 3/53
[777] a.g.e. s. 54
[778] Kenz’ul-Ummal,
44407
[779] Bihar, 103/220/23
[780] a.g.e. 10/93/1
[781] Muheccet’ul-Beyza,
3/53
[782] Kenz’ul-Ummal,
44441
[783] Bihar, 103/221/34
[784] Kenz’ul-Ummal,
44403
[785] Bihar, 103/220/22
[786] Muheccet’ul-Beyza,
3/54
[787] Kurb’ul-Ýsnad,
20/67
[788] Bihar, 103/219/15
[789] a.g.e. s. 221/25
[790] Nur suresi, 32.
ayet
[791] Bihar, 103/217/1
[792] a.g.e. s. 222/38
[793] Kenz’ul-Ummal,
44460
[794] a.g.e. 44443
[795] Nur’us-Sakaleyn,
3/597/141
[796] a.g.e. 5/699/3
[797] Bihar, 103/219/13
[798] a.g.e. s. 221/27
[799] a.g.e. s. 220/19
[800] a.g.e. h. 21
[801] Kenz’ul-Ummal,
44449
[802] a.g.e. 44448
[803] el-Kafi, 5/331/2
[804] Bihar, 77/192/11
[805] el-Hisal, 141/162
[806] Bihar, 103/222/41
[807] a.g.e. 16/223/22
[808] a.g.e. 76/362/30
[809] a.g.e. 103/235/19
[810] Vesail’uţ-Ţia,
14/21/2
[811] Sunen-uÝbn-i Mace,
1859
[812] Kenz’ul-Ummal,
44588
[813] a.g.e. 44590
[814] a.g.e. 44602
[815] Bihar, 103/372/3
[816] a.g.e. h. 7
[817] Mekarim’ul-Ahlak,
1/446/1534
[818] Nisa suresi, 4.
ayet
[819] Nur’us-Sakaleyn, 1/440/42
[820] a.g.e. h. 43
[821] Mean’il-Ahbar,
152/1
[822] Bihar, 103/237/25
[823] Kenz’ul-Ummal,
44707
[824] a.g.e. 44721
[825] a.g.e. 44731
[826] Mean’il-Ahbar,
144/1
[827] Kenz’ul-Ummal,
44559
[828] a.g.e. 44556
[829] a.g.e. 44557
[830] a.g.e. 44594
[831] Kenz’ul-Ummal, 313
[832] Mekarim’ul-Ahlak,
1/452/1546
[833] Bihar, 79/142/55
[834] a.g.e. 103/371/2
[835] a.g.e. s. 377/8
[836] Mekarim’ul-Ahlak,
1/443/1525
[837] Bihar, 103/232/10
[838] a.g.e. s. 237/35
[839] a.g.e. s. 231/6
[840] Tuhef’ul-Ukul, 317
[841] Bihar, 103/234/15
[842] Kenz’ul-Ummal,
44771
[843] Bihar, 103/256/1
[844] a.g.e. s. 246/24
[845] el-Kafi, 5/508/6
[846] Sunen-uEbi Davud,
2140
[847] Bihar, 78/237/70
[848] a.g.e. 103/253/58
[849] a.g.e. s. 254/60
[850] a.g.e. 74/5/1
[851] Tuhef’ul-Ukul, 322
[852] el-Kafi, 5/569/59
[853] a.g.e. s. 510/1
[854] a.g.e. s. 567/50
[855] Bihar, 78/237/70
[856] a.g.e. 103/251/49
[857] el-Kafi, 5/507/4
[858] El-Ýrsad’ul-Kulup,
175
[859] Kenz’ul-Ummal,
44435
[860] Bihar, 104/132/1
[861] a.g.e. 79/268/5
[862] el-Hisal, 88/21
[863] Tenbih’ul-Havatir,
2/122
[864] Muheccet’ul-Beyza,
3/70
[865] Bihar, 103/253/55
[866] Vesail’uţ-Ţia,
14/116/1
[867] Sevab’ul-A’mal,
338/1
[868] Cami’ul-Ahbar,
447/1259
[869] Bihar, 77/229/2
[870] Sevab’ul-A’mmal,
339/1
[871] Bihar, 103/247/30
[872] Kenz’ul-Ummal,
44410
[873] a.g.e. 44451
[874] el-Kafi, 5/327/4
[875] Bihar, 103/222/37
[876] a.g.e. s. 238/39
[877] a.g.e. s. 217/2
[878] el-Kafi, 5/515/4
[879] el-Kafi, 5/515/2
[880] El-Ýrsad’ul-Kulub,
175
[881] Bihar, 103/240/52
[882] a.g.e.h. 53
[883] El-Fakih,
3/390/4370
[884] el-Kafi, 5/326/3
[885] Bihar, 103/224/4
[886] a.g.e. s. 228/27
[887] el-Kafi, 5/518/10
[888] Bihar, 78/136/13
[889] a.g.e. 77/157/135
[890] a.g.e. 104/69/2
[891] Nisa suresi, 3.
ayet
[892] Bihar, 10/202/6
[893] Sevab’ul-A’mal,
333/1
[894] Kenz’ul-Ummal,
44820
[895] el-Kafi, 5/566/42
[896] Nur’us-Sakaleyn,
1/433/10
[897] Bihar, 103/279/2
[898] Kenz’ul-Ummal,
44617
[899] a.g.e. 44625
[900] a.g.e. 44628
[901] a.g.e. 44536
[902] a.g.e. 44531
[903] a.g.e. 44532
[904] Gurer’ul-Hikem,
5491
[905] a.g.e. 5492-5493
[906] Bihar, 77/192/11
[907] a.g.e. 74/345/4
[908] a.g.e. 74/345/6
[909] el-Kafi, 2/188/7
[910] a.g.e. s. 175/1
[911] Bihar, 74/347/8
[912] a.g.e. s. 348/10
[913] Kenz’ul-Ummal,
24665
[914] el-Kafi, 2/186/2
[915] Bihar, 77/208/1
[916] a.g.e. 2/144/6
[917] a.g.e. 74/353/26
[918] el-Kafi, 2/179/16
[919] Bihar, 74/355/36
[920] a.g.e. 78/202/33
[921] a.g.e. 74/355/36
[922] Gurer’ul-Hikem,
3139
[923] Bihar, 77/237/1
[924] Gurer’ul-Hikem,
8004
[925] a.g.e. 4087
[926] Bihar, 100/142/18
[927] a.g.e. s. 182/4
[928] Kurb’ul-Ýsnad,
65/205
[929] Ýlel’uţ-Ţerayi’,
460/5
[930] Bihar, 100/116/1
[931] Kamil’uz-Ziyarat,
336
[932] Bihar, 100/124/34
[933] Kamil’uz-Ziyarat,
38
[934] Bihar, 100/258/3
[935] a.g.e. s. 262/14
[936] a.g.e. s. 259/7
[937] Keţf-Gumme, 2/98
[938] Mean’il-Ahbar,
267/1
[939] Bihar, 100/141/14
[940] Kurb’ul-Ýsnad,
139/492
[941] Bihar, 100/257/1
[942] a.g.e. 101/4/14
[943] a.g.e. s. 13/5
[944] a.g.e. s. 37/50
[945] Emali’et-Tusi,
55/74
[946] Bihar, 101/51/1
[947] Sevab’ul-A’mal,
114/21
[948] Bihar, 101/141/6
[949] Bihar, 101/142/11
[950] a.g.e. 100/145/34
[951] el-Kafi, 4/579/1
[952] Bihar, 102/1/3
[953] a.g.e. s. 2/4
[954] a.g.e. s. 31/1
[955] Uyun-u
Ahbar’ir-Rýza (a.s), 2/259/ 17
[956] a.g.e. s. 256/6
[957] a.g.e. s. 258/16
[958] a.g.e. 2/260/23
[959] a.g.e. s. 255/2
[960] el-Kafi, 4/583/3
[961] Bihar, 102/59/1
[962] a.g.e. s. 265/3
[963] a.g.e. s. 267/5
[964] Sevab’ul-A’mal,
124/1
[965] Bihar, 74/311/65
[966] Bihar, 74/354/29
[967] el-Hisal, 618/10
[968] Bihar, 102/296/6
[969] a.g.e. 78/71/35
[970] Nehc’ul-Belađa,
130. hikmet
[971] Miţkat’ul-Envar,
200
[972] Bihar, 93/203/41
[973] A’raf suresi, 31.
ayet
[974] A’raf suresi, 32.
ayet
[975] Bihar, 79/307/23
[976] el-Hisal, 268/3
[977] Bihar, 79/298/3
[978] a.g.e. s. 300/7
[979] El-Fakih, 1/123/283
[980] Nehc’us-Saade,
1/448
[981] Bihar, 46/324/1
[982] Kenz’ul-Ummal,
17357
[983] a.g.e. 17358
[984] a.g.e. 17365
[985] Hucurat suresi, 7.
ayet
[986]
Sahifet’us-Seccadiye, 83, 20. dua
[987] Gurer’ul-Hikem,
1745
[988] a.g.e. 5503
[989] a.g.e. 5466
[990] a.g.e. 5504
[991] a.g.e. 5471
[992] a.g.e. 5502
[993] Bihar, 71/391/51
[994] Gurer’ul-Hikem,
5461
[995] a.g.e. 5469
[996] a.g.e. 5462
[997] a.g.e. 5463
[998] a.g.e. 5465
[999] a.g.e. 5467
[1000] a.g.e. 5470
[1001] Bihar, 13/49/18
[1002] a.g.e. 77/131/41
[1003] a.g.e. 78/80/65
[1004] Gurer’ul-Hikem,
3470
[1005] Bihar, 71/337/2
[1006] Gurer’ul-Hikem,
9489
[1007] Bihar, 70/313/17
[1008] Tenbih’ul-Havatir,
2/229
[1009]
Mustedrek’ul-Vesail, 12/44/13472
[1010] Neml suresi, 4.
ayet
[1011] Fatýr suresi, 8. ayet
[1012] Yunus suresi, 12.
ayet
[1013] Ankebut suresi, 38.
ayet
[1014] Nahl suresi, 63.
ayet
[1015] Enfal suresi, 48.
ayet
[1016] Nehc’ul-Belađa, 7.
hutbe
[1017] a.g.e. 64. hutbe
[1018] A’raf suresi, 6.
ayet
[1019] Saffat suresi, 24.
ayet
[1020] Hicr suresi, 92-93.
ayetler
[1021] Kenz’ul-Ummal,
12911
[1022] Emali’el-Mufid,
261/3
[1023] Nehc’ul-Belađa,
167. hutbe
[1024] el-Kafi, 2/606/9
[1025] et-Tehzib,
3/146/317
[1026] Sahih-i Muslim,
1829
[1027] Kenz’ul-Ummal,
14636
[1028] Gurer’ul-Hikem,
7254
[1029] Ýsra suresi, 36.
ayet
[1030] Miţkat’ul-Envar,
255
[1031] El-Fakih, 1/80/177
[1032] Nahl suresi, 43.
ayet
[1033] Enbiya suresi, 7.
ayet
[1034] Gurer’ul-Hikem,
1426
[1035] Kenz’ul-Ummal,
28662
[1036] Tuhef’ul-Ukul, 41
[1037] Gurer’ul-Hikem,
5595
[1038] Bihar, 78/161/21
[1039] Kenz’ul-Ummal,
29260
[1040] a.g.e. 29262
[1041] Tuhef’ul-Ukul, 56
[1042] Gurer’ul-Hikem,
7933-674
[1043] a.g.e. 4147
[1044] Nehc’ul-Belađa,
320. hikmet
[1045] Kenz’ul-Ummal, 4740
[1046] Nehc’ul-Belađa,
343. hikmet
[1047] Maide suresi, 101.
ayet
[1048] Bakara suresi, 108.
ayet
[1049] Hud suresi, 46-47. ayetler
[1050] Kenz’ul-Ummal, 916
[1051] Emali’et-Tusi,
511/1116
[1052] Ţerh-i
Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 18/267
[1053] Nur’us-Sakaleyn,
1/89/243
[1054] Durr’ul-Mensur,
1/189
[1055] Nur’us-Sakaleyn,
1/682/406
[1056] Nehc’ul-Belađa,
189. hutbe
[1057] Ţerh-i
Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 13/106
[1058] Bihar, 10/117/1
[1059] a.g.e. s. 118/1
[1060] el-El-Ýrsad, 1/330
[1061] Nehc’ul-Belađa, 93.
hutbe
[1062] Bihar, 10/126/6
[1063] el-Mehasin,
1/328/664
[1064] Nehc’ul-Belađa, 85.
hikmet
[1065] Gurer’ul-Hikem,
6758
[1066] Bihar, 2/117/15
[1067] a.g.e. s. 123/50
[1068] Mekarim’ul-Ahlak,
2/364/2661
[1069] Bihar, 2/119/25
[1070] el-Kafi, 1/42/6
[1071] a.g.e. h. 5
[1072] Bakara suresi, 273.
ayet
[1073] el-El-Fakih,
4/375/5762
[1074] Gurer’ul-Hikem,
2110
[1075] Bihar, 96/158/37
[1076] Tuhef’ul-Ukul, 279
[1077] Gurer’ul-Hikem,
2129
[1078] a.g.e. 1801
[1079] Nehc’ul-Belađa,
396. hikmet
[1080] Bihar, 78/28/95
[1081] Vesail’uţ-Ţia,
6/309/15
[1082] Tenbih’ul-Havatir,
1/9
[1083] Bihar, 77/59/3
[1084] Gurer’ul-Hikem,
10425
[1085] Ýlel’uţ-Ţerayi’,
34/2
[1086] Gurer’ul-Hikem,
7993
[1087] Bihar, 77/87/3
[1088] Keţf’ul-Gumme,
2/247
[1089] Emali’et-Tusi,
508/1110
[1090] Bihar, 96/157/34
[1091] Bihar, 96/158/37,
bak. Vesail’uţ-Ţia, 6/306, 32. bölüm
[1092] Kenz’ul-Ummal,
17142
[1093] Kenz’ul-Ummal,
16730
[1094] Cami’ul-Ahbar,
379/1063
[1095] a.g.e. h. 1061
[1096] Bihar, 96/154/22
[1097] a.g.e. s. 157/25
[1098] Gurer’ul-Hikem,
1019
[1099] el-Kafi, 4/21/7
[1100] a.g.e. s. 22/8
[1101] Bihar, 96/156/29
[1102] a.g.e. s. 152/16
[1103] el-Hisal, 135/148
[1104] Tuhef’ul-Ukul, 414
[1105] Bihar, 78/378/4
[1106] a.g.e. 96/156/29
[1107] a.g.e. s. 29
[1108] a.g.e. s. 158/37
[1109] Sevab’ul-A’mal, 325/1
[1110] Bihar, 96/155/25
[1111] a.g.e. s. 26
[1112] a.g.e. s. 158/37
[1113] Tefsir-ul Ayyaţi,
1/178/67
[1114] Sevab’ul-A’mal,
325/1
[1115] Kenz’ul-Ummal,
16693
[1116] el-Kafi, 2/138/2
[1117] Miţkat’ul-Envar,
184
[1118] Bihar, 96/158/37
[1119] Bihar, 96/160/38
[1120] a.g.e. s. 159/38
[1121] Nehc’ul-Belađa,
346. hikmet
[1122] a.g.e. 66. hikmet
[1123] a.g.e. 96/160/38
[1124] Gurer’ul-Hikem,
10744
[1125] A’lam’ud-Din, 304
[1126] Gurer’ul-Hikem,
4051
[1127] Tuhef’ul-Ukul, 321
[1128] Gurer’ul-Hikem,
7094
[1129] A’lam’ud-Din, 303
[1130] Keţf’ul-Gumme,
3/140
[1131] Derret’ul-Bahire,
39
[1132] Gurer’ul-Hikem,
8538
[1133] Durret’ul-Bahire,
37
[1134] Bihar, 2/63/15
[1135] Zuha suresi, 10.
ayet
[1136] Tuhef’ul-Ukul, 172
[1137] Cami’ul-Ahbar,
385/1074
[1138] Miţkat’ul-Envar,
230
[1139] Tuhef’ul-Ukul, 300
[1140] Keţf’ul-Gumme,
2/244
[1141] Emali’et-Tusi,
299/589
[1142] el-Ýhtisas, 250
[1143] Uyun-u
Ahbar’ir-Rýza (a.s), 2/179/2
[1144] Mekarim’ul-ahlak,
1/61/55
[1145] el-Kafi, 4/15/5
[1146] Bihar, 96/158/37
[1147] a.g.e. s. 170/2
[1148] a.g.e. s. 159/37
[1149] Kasas’ul-Enbiya,
126/127
[1150] Cami’ul-Ahbar,
378/1059
[1151] Emali’et-Tusi,
679/1445
[1152] Ýddet’ud-Dai, 91
[1153] a.g.e.
[1154] Vesail’eţ-Ţia,
11/49/1
[1155] Tuhef’ul-Ukul, 365
[1156] Bihar, 96/157/33
[1157] Nevadir’ur-Ravendi,
3
[1158] El-Fakih, 2/68/1743
[1159] Bihar, 96/180/21
[1160] a.g.e. 78/158/10
[1161] Nehc’ul-Belađa, 67.
hikmet
[1162] el-Hisal, 133/144
[1163] Bihar, 78/9/64
[1164] Gurer’ul-Hikem,
3496
[1165] Tuhef’ul-Ukul, 492
[1166] el-Hisal, 570/1
[1167] Vesail’uţ-Ţia,
6/309/16
[1168] Kehf suresi, 84-93.
ayetler
[1169] el-Kafi, 1/183/7
[1170] Metalib'us-Suul, 48
[1171] Gurer’ul-Hikem,
7281
[1172] a.g.e. 5510
[1173] a.g.e. 5511
[1174] a.g.e. 5512
[1175] a.g.e. 5513
[1176] a.g.e. 5514
[1177] a.g.e. 5515
[1178] a.g.e. 5516
[1179] a.g.e. 5517
[1180] a.g.e. 5518
[1181] a.g.e. 5519
[1182] a.g.e. 5520
[1183] a.g.e. 5521
[1184] a.g.e. 5522
[1185] a.g.e. 5523
[1186] a.g.e. 5524
[1187] a.g.e. 5525
[1188] a.g.e. 5526
[1189] a.g.e. 5527
[1190] a.g.e. 5528
[1191] a.g.e. 5529
[1192] a.g.e. 5530
[1193] a.g.e. 5531
[1194] a.g.e. 5533
[1195] a.g.e. 5532
[1196] a.g.e. 5534
[1197] a.g.e. 5535
[1198] a.g.e. 5536
[1199] a.g.e. 5537
[1200] a.g.e. 5538
[1201] a.g.e. 5541
[1202] a.g.e. 5539
[1203] a.g.e. 5540
[1204] a.g.e. 5542
[1205] a.g.e. 5543
[1206] a.g.e. 5544
[1207] a.g.e. 5545
[1208] a.g.e. 5546
[1209] a.g.e. 5547
[1210] a.g.e. 5548
[1211] a.g.e. 5549
[1212] Nehc’ul-Belađa,
192. hutbe
[1213] a.g.e. 31. mektup
[1214] Gurer’ul-Hikem,
1401
[1215] Nehc’ul-Belađa,
176. hutbe
[1216] Kenz’ul-Ummal, 8094
[1217] a.g.e. 8093
[1218] Bihar, 75/148/6
[1219] En’am suresi, 108.
ayet
[1220] Nehc’ul-Belađa,
206. hutbe; Ţerh-i Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 11/21
[1221] Ţerh-i
Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 3/181, bak. Tüm söze
[1222] Emali’el-Mufid,
118/2
[1223] Ýlel’uţ-Ţerayi’,
577/1
[1224] Kenz’ul-Ummal, 8109
[1225] a.g.e. 2120
[1226] a.g.e. 8141
[1227] Nur’us-Sakeleyn,
5/4/12
[1228] el-Kafi, 2/360/3
[1229] Tuhef’ul-Ukul, 412
[1230] Tenbih’ul-Havatir,
1/111
[1231] el-Kafi, 2/360/4
[1232] Gurer’ul-Hikem,
9602
[1233] A’lam’ud-Din, 305
[1234] Tenbih’ul-Havatir,
1/111
[1235] Bihar, 74/46/6
[1236] Emali’et-Tusi,
365/769
[1237] el-Kafi, 7/259/21
[1238] Nehc’us-Saade,
2/698
[1239] Nehc’ul-Belađa, 57.
hutbe; Ţerh-i Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 4/54
[1240] Emali’el-Mufid,
120/4
[1241] Kenz’ul-Ummal,
31616
[1242] Nehc’ul-Belađa,
420. hikmet
[1243] Ţerh-i
Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 4/56
[1244] Kenz’ul-Ummal, 8133
[1245] a.g.e. 8134
[1246] Saffat suresi, 159.
ayet
[1247] Saffat suresi, 180.
ayet
[1248] Durr’ul-Mensur,
1/269
[1249] Mean’il-Ahbar, 10/3
[1250] a.g.e. 9/2
[1251] Ýsra suresi, 44.
ayet
[1252] Ra’d suresi, 13.
ayet
[1253] Enbiya suresi, 79.
ayet
[1254] Mehasin, 2/462/2597
[1255] Bihar, 60/177/5
[1256] a.g.e. h. 6
[1257] Bihar, 60/179/10
[1258] Nur’us-Sakaleyn,
3/444/119
[1259] a.g.e. s. 445/121
[1260] Dur’ul-Mensur, 1/26
[1261] Kenz’ul-Ummal,
10818
[1262] a.g.e. 10830
[1263] Bihar, 103/189/1
[1264] el-Kafi, 5/49/10
[1265] Hadid suresi, 21.
ayet
[1266] Bakara suresi, 148.
ayet
[1267] Maide suresi, 48.
ayet
[1268] Nehc’ul-Belađa, 28.
hutbe; Ţerh-i Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 2/91
[1269] Nehc’ul-Belađa,
106. hutbe
[1270] Dur’ul-Mensur,
2/315
[1271] Nehc’ul-Belađa, 16.
hutbe
[1272] a.g.e. 188. hutbe
[1273] Bakara suresi, 190.
ayet
[1274] Bakara suresi, 195.
ayet
[1275] Bakara suresi, 218.
ayet
[1276] Al-i Ýmran suresi,
169. ayet
[1277] Sahih-i Muslim,
1904, bak. Sahih-i Muslim, 3/1512, 42. bölüm
[1278] Nur’us-Sakaleyn,
3/411/197
[1279] a.g.e. 5/311/9
[1280] Bihar, 78/58/128
[1281] Nehc’ul-Belađa,
220. hutbe
[1282] a.g.e. 87. hutbe
[1283] Dehr suresi, 3.
ayet
[1284] Yusuf suresi, 108.
ayet
[1285] Nehc’ul-Belađa,
157. hutbe
[1286] Gurer’ul-Hikem,
6150
[1287] a.g.e. 6674
[1288] a.g.e. 8749
[1289] a.g.e. 8774
[1290] a.g.e. 9240
[1291] Nehc’ul-Belađa, 30.
mektup
[1292] Hac suresi, 77.
ayet
[1293] ed-Deavet, Ravendi,
33/70
[1294] Ra’d suresi, 15.
ayet
[1295] Rahman suresi, 6.
ayet
[1296] Nahl suresi, 48-49.
ayet
[1297] A’lak suresi, 19.
ayet
[1298] Uyun-u
Ahbar’ir-Rýza (a.s), 2/7/15
[1299] Bihar, 85/131/6
[1300] Gurer’ul-Hikem,
10888
[1301] a.g.e. 2210-2211
[1302] Bihar, 85/139/24
[1303] Misbah’uţ-Ţeria,
108
[1304] el-Hisal, 616/10
[1305] Sevab’ul-A’mal,
56/1
[1306] Ýlel’uţ-Ţerayi’,
340/1
[1307] Emali’et-Tusi,
664/1389
[1308] Bihar, 85/164/12
[1309] a.g.e. s. 137/17
[1310] Ýlel’uţ-Ţerayi’,
233/1
[1311] Gerçekten de
ţehadet ederim ki Allah’tan baţka ilah yoktur, tam bir kulluk ve kölelik içinde
diyorum ki, Allah’tan baţka ilah yoktur. Ýman ve sadakatle itiraf ediyorum ki
Allah’tan baţka ilah yoktur.
[1312] Bihar, 85/166/17
[1313] Feth suresi, 29.
ayet
[1314] Bihar, 71/344/4
[1315] Ýlel’uţ-Ţerayi’,
223/1
[1316] Bihar, 71/34/4
[1317] Ýlel’uţ-Ţerayi’,
341/1
[1318] Bihar, 85/153/14
[1319] Cin suresi, 18.
ayet
[1320] Bakara suresi, 125.
ayet
[1321] Bihar, 83/373/37
[1322] Emali’es-Seduk,
293/8
[1323] Bihar, 77/121/20
[1324] el-Kafi, 3/368/1
[1325] Bihar, 76/161/1
[1326] a.g.e. h. 2
[1327] a.g.e. 84/244/32
[1328] Bihar, 83/369/30
[1329] Tevbe suresi, 18.
ayet
[1330] Mekarim’ul-Ahlak,
2/374/2661
[1331] Bihar, 83/349/2
[1332] Bihar, 76/336/1
[1333] a.g.e. 77/85/3
[1334] Emali’es-Seduk, 342/11
[1335] Bihar, 77/86/3
[1336] a.g.e. 83/348/1
[1337] el-Hisal, 142/163
[1338] Bihar, 83/354/7
[1339] a.g.e. s. 379/47
[1340] el-Hisal, 544/20
[1341] Bihar, 84/257/55
[1342] a.g.e. s. 9/83
[1343] Emali’es-Seduk,
344/1
[1344] Bihar, 83/373/40
[1345] Emali’es-Seduk,
318/16
[1346] Bihar, 84/3/73
[1347] Emali’et-Tusi, 47/57
[1348] Bihar, 100/215/6
[1349] a.g.e. s. 262/14
[1350] a.g.e. 11/58/59
[1351] el-Kafi, 3/495/3
[1352] Bihar, 100/434, 7.
bölüm
[1353] Tevbe suresi, 107.
ayet
[1354] Mecme’ul-Beyan,
5/110
[1355] Yusuf suresi, 33.
ayet
[1356] Gurer’ul-Hikem,
1631
[1357] Nur’us-Sakaleyn,
2/432/97
[1358] a.g.e. s. 425/67
[1359] a.g.e. s. 473/224
[1360] Gurer’ul-Hikem,
1636
[1361] el-Kafi, 2/455/9
[1362] Maide suresi, 42.
ayet
[1363] Kenz’ul-Ummal, 4358
[1364] a.g.e. 4357
[1365] el-Kafi, 5/127/2
[1366] Nur’us-Sakaleyn,
1/634/207
[1367] Yunus suresi, 81.
ayet
[1368] Bihar, 79/210/2
[1369] Nehc’ul-Belađa,
400. hikmet
[1370] a.g.e. 79. hutbe
[1371] Bihar, 79/214/13
[1372]
Mustedrek’ul-Vesail, 18/191/22476
[1373] a.g.e. s. 193/22479
[1374] Tefsir’ul-Mizan,
14/185
[1375] Bihar, 63/21/14
[1376] Durr’ul-Mensur,
1/244
[1377] Bihar, 79/75/2
[1378] a.g.e. s. 76/3
[1379] Nur’us-Sakaleyn,
4/19/61
[1380] Hucurat suresi, 11.
ayet
[1381] Muminun suresi, 110.
ayet
[1382] Sad suresi, 63.
ayet
[1383] Bakara suresi, 14.
ayet
[1384] Bihar, 77/102/1
[1385] Kenz’ul-Ummal, 8328
[1386] Nur’us-Sakaleyn,
1/35/22
[1387] Bihar, 75/144/9
[1388] Kenz’ul-Ummal,
15926
[1389] Bihar, 8/171/114
[1390] a.g.e. 71/355/17
[1391] a.g.e. 72/193/9
[1392] Emali’es-Seduk,
223/3
[1393] Bihar, 71/350/3
[1394] Gurer’ul-Hikem,
5602
[1395] a.g.e. 4511
[1396] Kenz’ul-Ummal,
16204
[1397] Gurer’ul-Hikem, 8
[1398] a.g.e. 61
[1399] a.g.e. 777
[1400] a.g.e. 1820
[1401] a.g.e. 2899
[1402] a.g.e. 3219
[1403] Bihar, 78/53/87
[1404] a.g.e. s. 7/59
[1405] Gurer’ul-Hikem,
2145
[1406] a.g.e. 914
[1407] a.g.e. 6404
[1408] a.g.e. 6440
[1409] a.g.e. 306
[1410] a.g.e. 779
[1411] a.g.e. 1600
[1412] a.g.e. 1738
[1413] a.g.e. 6161
[1414] a.g.e. 7106
[1415] a.g.e. 9561
[1416] Bihar, 73/308/37
[1417] el-Kafi, 4/41/13
[1418] Bihar, 71/354/16
[1419] el-Ýhtisas, 253
[1420] Bihar, 78/228/103
[1421] a.g.e. 73/307/34
[1422] Kenz’ul-Ummal,
16061
[1423] a.g.e. 16212
[1424] Bihar, 71/352/8
[1425] a.g.e. s. 357/22
[1426] Ýsra suresi, 29.
ayet
[1427] Bihar, 69/407/115
[1428] Nehc’ul-Belađa, 33.
hikmet
[1429] Bihar, 71/352/9
[1430] a.g.e. s. 353/10
[1431] a.g.e. h. 11
[1432] Mean’il-Ahbar,
256/3
[1433] Bihar, 71/357/21
[1434] a.g.e. s. 355/17
[1435] el-Kafi, 2/231/4
[1436] Bihar, 77/112/2
[1437] Gurer’ul-Hikem,
1928
[1438] Bihar, 77/173/8
[1439] Bihar, 75/68/2
[1440] Nehc’ul-Belađa,
162. hikmet
[1441] a.g.e. 48
[1442] Gurer’ul-Hikem,
5630
[1443] a.g.e. 5616
[1444] Nehc’ul-Belađa, 31.
mektup, Ţerh-i Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 16/96
[1445] Tuhef’ul-Ukul, 315
[1446] Ţerh-i
Nehc’ul-Belađa, 6. hikmet; Ţerh-i Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 18/97
[1447] Bihar, 75/71/17
[1448] Gurer’ul-Hikem,
7197
[1449] a.g.e. 10676
[1450] a.g.e. 2463
[1451] a.g.e. 3284
[1452] Bihar, 77/235/3
[1453] a.g.e. s. 269/1
[1454] a.g.e. 75/71/13
[1455] Gurer’ul-Hikem,
8941
[1456] Bihar, 75/71/15
[1457] Gurer’ul-Hikem,
2306
[1458] a.g.e. 2305
[1459] Miţkat’ul-Envar,
323
[1460] Gurer’ul-Hikem,
10265
[1461] a.g.e. 10166
[1462] a.g.e. 4662
[1463] Bihar, 75/69/4
[1464] Gurer’ul-Hikem,
5807
[1465] a.g.e. 5963
[1466] a.g.e. 8215
[1467] a.g.e. 5813
[1468] a.g.e. 2186
[1469] a.g.e. 6210
[1470] Tarýk suresi, 9.
ayet
[1471] Bihar, 72/282/4
[1472] a.g.e. 71/365/10
[1473] Kenz’ul-Ummal, 5275
[1474] Nur’us-Sakaleyn,
5/462/8
[1475] Bihar, 72/290/13
[1476] Kenz’ul-Ummal, 5274
[1477] Gurer’ul-Hikem,
7313
[1478] a.g.e. 8261-8622
[1479] Kenz’ul-Ummal,
43166
[1480] Gurer’ul-Hikem,
8026
[1481] a.g.e. 6227
[1482] a.g.e. 4846
[1483] a.g.e. 5808
[1484] Nehc’ul-Belađa, 26.
hikmet; Ţerh-i Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 18/137
[1485] Bihar, 73/395/1
[1486] el-Kafi, 2/295/11
[1487] Bihar, 71/366/14
[1488] Tenbih’ul-Havatir,
1/41
[1489] Ýnsan suresi, 11.
ayet
[1490] Ýnţikak suresi, 9.
ayet
[1491] Gurer’ul-Hikem,
2023-2024
[1492] Bihar, 78/12/70
[1493] Tuhef’ul-Ukul, 323
[1494] Gurer’ul-Hikem,
1084
[1495] a.g.e. 4255
[1496] Ţerh-i
Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 15/140
[1497] Gurer’ul-Hikem,
2345
[1498] a.g.e. 5594
[1499] Metalib’us-Suul, 50
[1500] Bihar, 78/7/59
[1501] Nehc’ul-Belađa,
257. hikmet; Ţerhi Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 19/99
[1502] Sevab’ul-A’mal,
179/1
[1503] Kenz’ul-Ummal, 6008
[1504] a.g.e. 6009
[1505] Bihar, 74/413/27
[1506] el-Kafi, 2/189/6
[1507] a.g.e. s. 195/10
[1508] a.g.e. s. 188/1
[1509] a.g.e. 2/192/15
[1510] a.g.e. h. 14
[1511] Bihar, 74/313/69
[1512] el-Kafi, 2/200/4
[1513] Bihar, 74/312/69
[1514] a.g.e. 74/233/28
[1515] el-Kafi, 2/199/3
[1516] a.g.e. s. 190/8
[1517] a.g.e. s. 200/5
[1518] Yunus suresi, 83.
ayet
[1519] Gafir suresi, 43.
ayet
[1520] Ýsra suresi, 33.
ayet
[1521] Maide suresi, 32.
ayet
[1522] A’raf suresi, 31.
ayet
[1523] Zumer suresi, 53.
ayet
[1524] Gurer’ul-Hikem,
10092
[1525]
Sahifet’us-Seccadiye, 86, 20. dua
[1526] Bihar, 78/97/2
[1527] Nehc’ul-Belađa, 21.
mektup
[1528] Bihar, 72/192/9
[1529] a.g.e. 77/216/1
[1530] Gurer’ul-Hikem, 335
[1531] a.g.e. 2857
[1532] Nehc’ul-Belađa,
194. hutbe
[1533] Furkan suresi, 67.
ayet
[1534] Gurer’ul-Hikem,
3406-3407
[1535] Nur’us-Sakaleyn,
4/29/104
[1536] a.g.e. h. 105
[1537] a.g.e. s. 31/109
[1538] Bihar, 72/206/7
[1539] Tuhef’ul-Ukul, 22
[1540] Bihar, 79/317/1
[1541] Nur’us-Sakaleyn,
1/621/158
[1542] Nehc’ul-Belađa,
126. hutbe
[1543] Derret’ul-Bahire,
43
[1544] Bihar, 71/346/10
[1545] Tefsir-i Ayyaţi,
2/288/58
[1546] Bihar, 75/303/7
[1547] Kenz’ul-Ummal,
26248
[1548] el-Kafi, 4/56/10
[1550] Bihar, 77/165/2
[1551] a.g.e. 75/303/6
[1552] a.g.e. 79/317/1
[1553] Gurer’ul-Hikem,
1938
[1554] Maide suresi, 38.
ayet
[1555] Uyun-u
Ahbar’ir-Rýza (a.s), 1/289/36
[1556] Nur’us-Sakaleyn,
1/627/183
[1557] Kenz’ul-Ummal,
13226
[1558] a.g.e. 13334
[1559] a.g.e. 13335
[1560] a.g.e. 13334
[1561] a.g.e. 13335
[1562] Ţerh-i
Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 19/160; bak, Vesail’uţ-Ţia, 18/518/, 24.
bölüm
[1563] el-Kafi, 7/225/1
[1564] a.g.e. s. 226/7
[1565] a.g.e. h. 6
[1566] Bihar, 79/186/19
[1567] el-Kafi, 7/226/8
[1568] Ýlel’uţ-Ţerayi’,
535/1
[1569] Vesail’uţ-Ţia,
18/510/5
[1570] el-Kafi, 7/230/2
[1571] a.g.e. s. 231/2
[1572] a.g.e. h. 3
[1573] Tehzib’ul-Ahkam,
10/122/489
[1574] Sahih-i Muslim,
1684
[1575] Bihar, 96/12/15
[1576] Nehc’ul-Belađa,
154. hutbe
[1577] Hud suresi, 105-108
[1578] Bihar, 10/184/5
[1579] Gurer’ul-Hikem,
1122
[1580] Nehc’ul-Belađa,
128. hutbe
[1581] a.g.e. 72. hutbe
[1582] Gurer’ul-Hikem, 3906
[1583] el-Hisal, 621/10
[1584] A’lam’ud-Din, 345
[1585] Bihar, 78/203/35
[1586] Gurer’ul-Hikem,
1293
[1587] a.g.e. 1569
[1588] Emali’et-Tusi,
426/953
[1589] Keţf’ul-Gumme,
3/137
[1590] Tuhef’ul-Ukul, 364
[1591] Nehc’ul-Belađa, 83.
hutbe
[1592] a.g.e. 23
[1593] Gurer’ul-Hikem,
2479
[1594] a.g.e. 10028
[1595] a.g.e. 4717
[1596] a.g.e. 4323
[1597] a.g.e. 6489
[1598] a.g.e. 7425
[1599] a.g.e. 7887
[1600] a.g.e. 8246-8247
[1601] Bihar, 78/45/51
[1602] Kenz’ul-Ummal,
44216
[1603] Gurer’ul-Hikem,
10848
[1604] a.g.e. 10853
[1605] Ţerh-i
Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 17/30
[1606] Gurer’ul-Hikem,
5083
[1607] a.g.e. 9296
[1608] Tuhef’ul-Ukul, 55
[1609] Gurer’ul-Hikem,
1644
[1610] Bihar, 78/12/70
[1611] a.g.e. s. 63/146
[1612] Tuhef’ul-Ukul, 42
[1613] Ýlel’uţ-Ţerayi’,
580/11
[1614] Bihar, 76/149/3
[1615] a.g.e. 103/5/19
[1616] el-Hisal, 159/207
[1617] Nevadir’ur-Ravendi,
11
[1618] Bihar, 104/98/67
[1619] a.g.e. s. 95/37
[1620] Mekarim’ul-Ahlak, 1/477/1646
[1621] Gurer’ul-Hikem,
9447
[1622] a.g.e. 5147
[1623] a.g.e. 1231
[1624] a.g.e. 5152
[1625] el-Kafi, 3/258/27
[1626] Mean’il-Ahbar,
345/1
[1627] Gurer’ul-Hikem,
6223
[1628] Gurer’ul-Hikem,
5561
[1629] a.g.e. 5624
[1630] a.g.e. 3218
[1631] Bihar, 74/185/2
[1632] Gurer’ul-Hikem,
3396
[1633] Vakat’u Siffin, 108
[1634] Gurer’ul-Hikem,
2990
[1635] a.g.e. 3297
[1636] a.g.e. 3310
[1637] a.g.e. 3719
[1638] a.g.e. 3100
[1639] a.g.e. 9556
[1640] a.g.e. 2869
[1641] a.g.e. 7058
[1642] a.g.e. 7070
[1643] Gurer’ul-Hikem,
4067
[1644] a.g.e. 9361
[1645] El-Ýrsad, 2/204
[1646] Bihar, 78/210/87
[1647] Tuhef’ul-Ukul, 363
[1648] Bihar, 76/221/3
[1649] Kenz’ul-Ummal,
17469
[1650] a.g.e. 17470
[1651] a.g.e. 17471
[1652] Kehf suresi, 62.
ayet
[1653] Bihar, 76/222/7
[1654] Kenz’ul-Ummal,
17521
[1655] Gurer’ul-Hikem,
1625
[1656] Bihar, 76/267/8
[1657] Nehc’ul-Belađa, 31.
mektup; Ţerh-i Nehc’ul-Belađa-i Ýbn-i Ebi’l-Hadid, 16/113
[1658] Bihar, 76/277/8
[1659] Bihar, 100/103/5,
bak. 76/226 ve s. 227 ve s. 231, s. 232, 29/28
[1660] Mekarim’ul-Ahlak,
1/540/1875
[1661] Bihar, 76/271/28
[1662] Kenz’ul-Ummal,
17550
[1663] a.g.e. 17552
[1664] a.g.e. 17548
[1665] Bihar, 76/267/8
[1666] a.g.e. 76/268/11
[1667] Mekarim’ul-Ahlak,
1/564/1955
[1668] Bihar, 76/273/31
[1669] Mekarim’ul-Ahlak,
1/536/1866
[1670] Bihar, 76/273/31
[1671] a.g.e. s. 275/30
[1672] Kenz’ul-Ummal,
17646
[1673] Bihar, 76/283/2
[1674] a.g.e. 76/266/1
[1675] a.g.e. h. 2
[1676] Mekarim’ul-Ahlak,
1/541/1876
[1677] Emali’el-Mufid,
44/3
[1678] Bihar, 10/108/1
[1679] a.g.e. 76/222/9
[1680] Vesail’uţ-Ţia,
8/338/1
[1681] el-Mehasin,
2/461/2595
[1682] Bihar, 96/118/16
[1683] Nehc’ul-Belađa,
280. hikmet
[1684] Kenz’ul-Ummal,
44163
[1685] Nehc’ul-Belađa, 77.
hikmet
[1686] Tuhef’ul-Ukul, 442
[1687] Bihar, 10/114/1
[1688] a.g.e. 79/251/5
[1689] Gurer’ul-Hikem,
4034
[1690] a.g.e. 5486
[1691] a.g.e. 6569
[1692] Ýlel’uţ-Ţerayi’,
527/1
[1693] Gurer’ul-Hikem,
9770
[1694] a.g.e. 9813
[1695] El-Fakih,
3/165/3605
[1696] Gurer’ul-Hikem,
2655
[1697] a.g.e. 313
[1698] a.g.e. 834
[1699] a.g.e. 5135
[1700] a.g.e. 5552
[1701] a.g.e. 144
[1702] Nehc’ul-Belađa, 14.
hutbe
[1703] a.g.e. 29. mektup
[1704] Gurer’ul-Hikem,
5645-5647
[1705] Bihar, 78/365/3
[1706] Tenbih’ul-Havatir,
2/231
[1707] Bakara suresi, 130.
ayet
[1708] Bihar, 78/104/2
[1709] Tefsir’ul Ayyaţi,
1/220/22
[1710] el-Kafi, 2/322/1
[1711] Tehzib’ul-Ahkam,
9/182/731
[1712] Gurer’ul-Hikem,
3194
[1713] a.g.e. 8260
[1714] Bihar, 71/422/61
[1715] Gurer’ul-Hikem,
9171
[1716] a.g.e. 10817
[1717] Nehc’ul-Belađa,
211. hikmet
[1718] Gurer’ul-Hikem,
4088
[1719] Nehc’ul-Belađa,
224. hikmet
[1720] Bihar, 78/9/64
[1721] a.g.e. 73/301/5
[1722] Gurer’ul-Hikem,
10879
[1723] Bihar, 96/170/1
[1724] a.g.e. s. 172/8
[1725] Kenz’ul-Ummal,
16063
[1726] a.g.e. 16380
[1727] Bihar, 96/172/8
[1728] a.g.e. s. 170/1
[1729] el-Kafi, 2/201/5
[1730] Bihar, 96/173/13
[1731] Kenz’ul-Ummal,
16377
[1732] Bihar, 75/455/24
[1733] Kenz’ul-Ummal,
17518
[1734] Kenz’ul-Ummal,
13139
[1735] Bihar, 79/131/20
[1736] Kenz’ul-Ummal,
13764
[1737] el-Kafi, 6/409/9
[1738] Hicr suresi, 72.
ayet
[1739] Bihar, 10/114/1
[1740] Gurer’ul-HÝkem,
10948
[1741] Mekarim’ul-Ahlak,
2/352/266
[1742] Gurer’ul-Hikem,
2555
[1743] a.g.e. 5651
[1744] el-Kafi, 3/371/15
[1745] Nehc’ul-Belađa, 31.
hikmet
[1746] a.g.e. 187. hutbe
[1747] a.g.e. 34. hutbe
[1748] a.g.e. 109. hutbe
[1749] a.g.e. 153. hutbe