İMAM-I ALİ (KV) HZ.LERİ'NİN HAYATI

 

İmam-ı Ali (KV) Hz.leri Eshab-ı kiramın büyüklerinden. Peygamberimiz (SAV) Efendimiz’in damadı ve dördüncü halifesidir. Peygamberimizin (SAV) amcası Ebu Talib'in oğludur. Künyesi "Ebul Hüseyin"dir. Bir künyesi de Peygamberimizin (SAV) iltifat buyurarak söylediği "Ebu Türab"dır. Hiç puta tapmadan müslüman olduğu için "Kerremallahü Vechehu", kahramanlığı ve çok cesur olmasından dolayı "Kerrar", "Esedallahül Galib" lakabları verilmiştir. Ayrıca takdiri ilâhiyeye gösterdiği tam rızadan dolayı da kendisine "Mürteza" denilmiştir.Ali (KV) Hz.leri Resûl-i Ekrem’in (SAV) sevgili arkadaşı ve Zülfikâr kılıcının sahibidir. Âkil, Kâmil ve muhakkiktir. Kevser şerbetinin dağıtıcısıdır.

 

Hayatı

Tarikatı Telkin Alması

Hz. Resul'ün (sav) O'na (kv) vasiyyeti

Şehadeti

Menkibeleri

Hikmetli Sözleri

Hakkındaki Hadis-i Şerifler

 

Şehidlerin önde geleni ve Ashabın cevheridir. Hz. Fatıma (RA) annemizin eşidir. Fatime binti Esed, öksüz kalan Muhammed (SAV) Efendimizi şefkat ve muhabbetle bağrına basmış, bir gece rüyasında evinin nur ile dolduğunu Kabe etrafındaki dağların Kabe'ye secde edercesine eğilir gibi olduğunu görmüş ve bir aslanın doğduğunu müşahade etmişti. Nebiler Nebisi (SAV) Fatime’ye: “Ey anne! Yüzünde bir değişme görüyorum, halin nasıldır?”, diye sordu. O da: “Oğlum biraz rahatsızım. Zira hamileyim.”, diye yanıt verdi.  Bu sefer Resül Efendimiz (SAV): “Anne; doğacak çocuk erkek olursa bana bağışlar mısın?”, diye sorunca Fatime: “Vallahi bu doğacak çocuğu sana nezreyledim”, buyurdu. Âlemlerin Efendisi doğacak çocuğun salimen doğması için Yüce Allah (CC) Hz.leri’ne dua etti. Nihayet 9 ay tamam olunca Fatime binti Esed Kâbeyi tavaf ederken sancısı tuttu. Beytullah'ın içinde İmam-ı Ali (KV) Hz.leri’ni dünyaya getirdi.

 

İMAM-I ALİ (KV) HZ.LERİ

İMAM-I HASAN (RA) HZ.LERİ

İMAM-I HÜSEYİN (RA) HZ.LERİ

İMAM-I ZEYNEL ABİDİN (RA) HZ.LERİ

İMAM-I MUHAMMED BAKIR (RA) HZ.LERİ

İMAM-I CAFER-İ SADIK (RA) HZ.LERİ

İMAM-I MUSA-İ KAZIM (RA) HZ.LERİ

İMAM-I ALİ RIZA (RA) HZ.LERİ

İMAM-I MUHAMMED TAKİ (RA) HZ.LERİ

İMAM-I ALİ NAKİ (RA) HZ.LERİ

İMAM-I HASEN-İ ASKERİ (RA) HZ.LERİ

İMAM-I MUHAMMED MEHDİ (RA) HZ.LERİ

 

İmam-ı Ali (KV) Hz.leri’nin alnının nuru ayan oldu. Âlemlerin Efendisi (SAV) annesine: “Adını ne koymak istersiniz?” diye sorunca, herkes fikrini beyan eyledi. Nebiler Nebisi Efendimiz (SAV) şöyle buyurdu: “Benim niyetim bu çocuğun adını Ali koymaktır. Zira Allah-ü Teâlâ Hz.leri de buna Ali dedi.” Bunun üzerine O’na Ali ismini koydular. Âlemlerin efendisi (SAV) İmam-ı Ali (KV) Hz.leri’ni yıkadı. Sağını yıkarken soluna, solunu yıkarken sağına dönderdi. Nebiler nebisinin gözleri yaşardı. Fatime binti Esed sordu: “Oğlum niye ağlıyorsun?” Âlemlerin efendisi: “Muhterem anneciğim! Bu çocuğu doğduğu gün ben gaslediyorum (yıkıyorum), o da beni ömrümün nihayetinde gasledecek (yıkayacak). Bu gözümün önüne geldi.” dedi.

İmam-ı Ali (KV) Hz.leri günden güne gürbüzleşip büyüdü. Beş yaşından itibaren nebiler nebisi ile yaşamış Resûli Ekrem’in (SAV) talim ve terbiyesinde yetişmiş, O yüce irfan hazinesinin feyzin den kana kana içmiştir. Çocuklar arasında ilk defa Muhammed Aleyhisselam’ın (SAV) Peygamberliğini tasdik edenlerdendir.

Güzel ahlâkın canlı timsali idi. "Allah'ın Arslanı" diye tanınmıştı. Şecaati, metaneti, cesareti eşsizdi. Hiçbir vakit haddi aşmazdı. Hayatının sonuna kadar Hz. Resul’ün (SAV) yanından hiçbir surette ayrılmamış, daima meclislerinde bulunmuş, onu can kulağı ile dinlemiştir. Küçük yaşta müslüman olmuş ve Nebiyyi Zişan’ın (SAV) yüksek nazarına, muhabbetine mazhar olduğundan dolayı kendisinde harikulade meziyetler tecelli edip durmuş, Resul-i Ekrem’in (SAV) ilmen ve ahlaken varisi olmuştur.[1]

Resûl-i Ekrem (SAV): Ali benden, ben de Ali'denim.” buyurmuştur. Allah-ü Teâlâ Hz.leri hilafeti İmam-ı Ali (KV) Hz.leri ile tamamlamıştır. Bütün Sahabenin bahadırı ve alimi İmam-ı Ali (KV) Hz.leri olduğunda ulema ittifak etmişlerdir.

İmam-ı Ali (KV) Hz.leri’ne ve ona benzeyenlere indiği rivayet edilen Ayet-i Kerimelerinde Yüce Allah (CC) Hz.leri şöyle buyurmaktadır: “Mallarını gece ve gündüz, gizli ve aşikâr hayra harcayan kimseler var ya, işte onların Rableri katında ecirleri (mükâfatlan) vardır. Onlara hiçbir korku yoktur ve onlar mahzun da olmayacaklardır.”[2]

“İşle bu sevabtır ki, Allah’a (CC) iman edip salih ameller işleyen kullarını (onunla) müjdeliyor.”[3]


[1] İslam Ansiklopedisi 1.Cilt S. 103,104

[2] El-Bakara S. A.274

[3] Eş-Şura S. A.23

 

 
 
 

©2003-2004 GAVSULAZAM.de